YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/197
KARAR NO : 2005/189
KARAR TARİHİ : 23.03.2005
Mahkemesi : Ankara 23 Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 22.09.2004
Sayısı : 352-500
Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.03.2000 gün ve 1998/379 E, 2000/126 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2.11.2000 gün ve 2000/6124- E, 9601 K. sayılı ilamı ile;
(…Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan doğan manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin sahibi olduğu Sabah Gazetesinin 20 Nisan 1998 günlü sayısında “işte S… Beyliği” başlıklı yazıda; “…Anaplı S… Marmara Ereğlisini özel çiftliği haline getirmiş”, “E…S… iş yok ilçelerdeki neredeyse tüm tabelalar S…’lü”, her tarafı kapattı”, “hepsi de arazi mafyası ile bağlantılı”, “ünlü baba F.Ö.e Hazine arazilerini peşkeş çekmekle suçlanan Anap Milletvekili E…S…” Hazine ve belediye arazilerinin bir bölümünün F.Ö.e, diğererini ise arazi mafyasına devrettiği vd” ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını bu nedenle de, kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Kişilik haklarına saldırının, koşul ve kapsamı Medeni Kanunun 24.maddesinde belirtilmiş .Borçlar Kanununun 49.maddesinde ise saldırının varlığı halindeki yaptırımı düzenleme altına almıştır. Her iki maddenin temel ögesi hukuka aykırılıktır.Eylemin, hukuka aykırılığın varlığı için öz ve biçime ilişkin koşulların irdelenmesi gerekmektedir. Öze ilişkin koşullar gerçeklik, güncellik ve kamu yararıdır.Kamu yararı öğesi toplumsal ilgi olarak da tanımlanabilir.Yayın hakkının sınırlarının en önemlisi “gerçeklik” ögesidir. Haber gerçeğe uygun olmalıdır.Gerçeklik verilen habere yada anlatılmak istenen amaca ve hedefe konu olan içeriği, yayın sırasında olayla ilgili durumuna uygunluk anlamına gelmektedir. Biçime ilişkin koşul ise anlatımla ve sergilenişteki ölçülülüktür. Bu koşulların varlığı halinde haberin hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılmalıdır.
Dosyada bulunan 11.8.1993 günlü tapu senedine göre, 3278 m2 arsanın “tamamı eşit olarak E. S. ile F. Öz adına kayıtlı olup T.OI. Türkiye Anonim Şirketi lehine 20 yıllığına intifa hakkı tesisinden tescil edilmiştir”. Yine Marmara Ereğlisi Y.Tatil Sitesi Plan değişikliği ile ilgili 25.11.1997 günlü raporda “Antik Perinthos Kentinin Batı Limanında bulunan bu alandaki borunun üzeri koruma amaçlı imar planında yeşil alan olarak bırakılmasına rağmen Y.Sitesi tarafından dozerle harfiyat yapılıp bütün bu alandaki kültür dolgusu denize doldurulup yüzme amacıyla denize sürüklendiği….”, “1994 yılında meydana gelen bu olaydan sonra 1995 yılında havuz inşaatına kaçak olarak devam edildiği … olaya göz yuman Belediye Başkanı hakkında il idare kurulu kararıyla yasal işlem yapıldığı” anlatılmıştır.
Ayrıca yine Marmara Ereğlisi Belediye Başkanlığının 25.11.1998 günlü mahkemeye sunulan yazıda, davacının Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde 775 sayılı Gecekondu Kanununun 27 ve 25.maddesi ile ilgili uygulamasına ilişkin yönetmeliğin 5.maddesi uyarınca tahsis şartları belirtilmesine rağmen yasaya aykırı olan bazı arsaların hak etmiyen kişilere verildiği tespit edildiği; dağıtımı yapılan bu arsaların gerçek ihtiyaç sahipleri olan fakir vatandaşlara tahsis edileceğinden Belediye Encümeni tarafından iptal edildiği ifade edilmiştir.
Şu durumda haber somut gerçekle tam olarak örtüşmese de görünen gerçeğe uygundur. Davacının politikacı olduğu dikkate alındığında yukarıya aktarılan ve dosya içindeki olgular itibariyle yapılan eleştirinin şiddetli olmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davanın bu nedenle reddi gerekir.
Mahkemece anılan yönler üzerinde durulmaksızın davanın kısmen kabul edilmiş bulunması bozmayı gerektirmiştir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç :Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 23.3.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.