Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2023/301 E. 2023/589 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/301
KARAR NO : 2023/589
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 476-971

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’ın ormandan ağaç kesme suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine ilişkin Simav Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.12.2021 tarihli ve 476-971 sayılı hükmün, katılan … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 07.12.2022 tarih, 10128-17952 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiştir.
Daire Başkan Vekili ….; “6831 sayılı Yasa’ya muhalefet ettiği iddiası ile sanık … hakkında açılan kamu davasının açık yargılaması sonrasında Simav Asliye Ceza Mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmünün, taraflarca temyiz istemi üzerine dairemizce yapılan temyiz incelemesi neticesinde, eksik soruşturma ile karar verildiği gerekçe gösterilerek bozulmasına müteakip, bu kere sanık … hakkında da ek iddianame tanzim edilmek suretiyle birlikte yapılan değerlendirme ile mahkemece her iki sanığında ayrı ayrı CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine yönelik verilen 07.12.2021 tarihli hükmün temyiz istemlerinin incelemesi esnasında,
Daha önce temyiz istemi ile ilgili olarak dairemizce verilen bozma kararına konu sanık … hakkındaki temyiz isteminin dairemizce yapılması gerektiği, diğer sanık … hakkında verilen ve ilk kez incelemeye konu edinilen kararın veriliş tarihi itibarıyla ise, dairemizce temyiz incelemesine değil, öncelikle istinaf incelemesine tabi olacağı, bu sanık hakkında karar tarihi itibarıyla CMK’da belirlenen istinaf yolu tüketilmeden, doğrudan temyize konu edinilemeyeceği gerekçesi ile sayın çoğunluk görüşünün onama yönündeki görüşüne katılamıyorum.
Şöyle ki;
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8/1. maddesinin, ‘Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır. (Ek cümle:1/7/2016-6723/33 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.’ şeklindeki düzenleme karşısında; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden sonra ve 07.12.2021 tarihinde verilmiş olan (sanık … hakkındaki) hükmün öncelikle, istinaf kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmakla, istinaf incelemesinin yapılması için dosyanın görevli ve yetkili Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili Ceza Dairesine gönderilmek üzere incelenmeksizin iadesine karar vermek gerektiği düşünce ve kanaati ile sayın çoğunluk görüşünün hükmün onanmasına ilişkin kararına bu yönü ile katılamıyorum.” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 10.02.2023 tarih ve 76562 sayı ile;
“6831 sayılı Yasa’ya muhalefet ettiği iddiası ile sanık … hakkında açılan kamu davasının açık yargılaması sonrasında Simav Asliye Ceza Mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmünün, taraflarca temyiz istemi üzerine dairece yapılan temyiz incelemesi neticesinde, eksik soruşturma ile karar verildiği gerekçe gösterilerek bozulmasına müteakip, bu kere sanık … hakkında da ek iddianame tanzim edilmek suretiyle birlikte yapılan değerlendirme ile mahkemece her iki sanığında ayrı ayrı CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine yönelik verilen 07.12.2021 tarihli hükmün temyiz istemlerinin incelemesi esnasında, daha önce temyiz istemi ile ilgili olarak dairece verilen bozma kararına konu sanık … hakkındaki temyiz isteminin dairece yapılması gerektiği, diğer sanık … hakkında verilen ve ilk kez incelemeye konu edinilen kararın veriliş tarihi itibarıyla ise, dairece temyiz incelemesine değil, öncelikle istinaf incelemesine tabi olacağı, bu sanık hakkında karar tarihi itibarıyla CMK’da belirlenen istinaf yolu tüketilmeden, doğrudan temyize konu edinilemeyeceği hâlde temyiz incelemesine konu edilerek Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiştir.
Bu şekilde bağlantı nedeniyle birleştirilen dosyalarda yasayolu incelemesinin ne şekilde olacağı hususu daha önce de tartışma konusu olmuş ve ihtilaf Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine taşınmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 08.03.2022 tarih ve 2022/157 karar sayılı kararında ihtilafı şu şekilde karara bağlamıştır:
‘Ceza muhakemesinde, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılama yapılmasının genel kural, yargılamaların birleştirilmesinin ise istisna olması, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un ‘Temyiz ve karar düzeltme’ başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ‘Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.’ şeklindeki düzenlemeden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK’nın temyize kanun yoluna ilişkin maddelerinin, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında ise 5271 sayılı CMK’nın sırasıyla istinaf ve temyiz kanun yoluna dair hükümlerinin uygulanacağının, bu bağlamda dosyaların önce bölge adliye mahkemelerine gönderileceğinin anlaşılması, Yerel Mahkemece sanık K. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından mahkûmiyet hükümlerinin kurulduğu 01.02.2017 tarihi itibarıyla, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmiş ve istinaf kanun yolunun uygulamaya girmiş olması, sanığa ilişkin söz konusu bu hükümlerin bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce Yargıtay denetiminden geçmemiş olması nedeniyle, mülga 1412 sayılı CMUK’nın temyize ilişkin maddelerinin uygulanmasına imkân veren ve bu anlamda istisnai bir düzenleme olan 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının sanık hakkında uygulanma olanağının bulunmaması, usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan ve aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça ‘hemen ve derhâl uygulanma’ ilkesinin bir gereği olarak, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş kararlar bakımından yürürlükte bulunan muhakeme usulü kanunu 5271 sayılı CMK’nın istinaf ve temyiz kanun yolu incelemelerine ilişkin hükümlerin uygulanacak olması, istinaf kanun yolunun uygulamaya girmesiyle birlikte ilk derece mahkemelerince verilen hükümlerin, Yargıtay dışında bölge adliye mahkemelerince de incelemesinin, diğer bir anlatımla üç dereceli yargı sisteminin, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bağlamında sanığa sağladığı güvence karşısında; sanık K. hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin, 5271 sayılı CMK’nın 272 ve devamı maddeleri uyarınca istinaf kanun yolu incelemesinden geçmesi gerektiği ve bu bağlamda yetkili ve görevli yargı mercinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi olduğu gerekçesiyle verilen Özel Daire görevsizlik kararının isabetli olduğu kabul edilmelidir.’
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun değinilen kararında da belirtildiği gibi, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden sonra verilmiş olan (sanık … hakkındaki) hükmün öncelikle, istinaf kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmakla, istinaf incelemesinin yapılması için dosyanın görevli ve yetkili bölge adliye mahkemesinin ilgili ceza dairesine gönderilmek üzere incelenmeksizin iadesine karar vermek gerektiği,” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 13.03.2023 tarih, 3722-2313 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
Yerel Mahkemece sanık … ve inceleme dışı sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan düşme ve beraat hükümleri temyiz edilmeksizin; inceleme dışı sanık … hakkında ormandan ağaç kesme suçundan kurulan beraat hükmü ise Özel Dairece bozulup kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilerek kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında ormandan ağaç kesme suçundan kurulan beraat hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık … hakkında ormandan ağaç kesme suçundan Simav Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.12.2021 tarihli ve 476-971 sayılı hükmün istinafa mı temyize mi tabi olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Simav Cumhuriyet Başsavcılığınca 28.03.2012 tarih ve 223-136 sayı ile; tanık …’in suç tarihinde Kalkan Beldesi Ayvalı mevkiinde motorlu ağaç testeresi sesini duyduktan sonra jandarma imdat telefonunu arayarak ihbarda bulunduğu, jandarmanın gelmesine kadar tanık … …’in tarla yolunda beklediği, bu sırada inceleme dışı sanık …’un kullandığı 43 .. ..9 plaka sayılı beyaz renkli aracın kendisine geldiğini görünce aracı durdurmak istediği ancak aracın durmayarak hızla uzaklaştığı, tanık … …’in bu durumu tekrar jandarmaya bildirdikten sonra aracın Karamanca Beldesi’nde terkedilmiş hâlde bulunduğu, aracın şoför mahalli dışındaki bölmelerine kaçak orman emvali doldurulduğunun görüldüğü, olay yerinde bilirkişi marifetiyle yapılan tespitte 3539 ve 3542 parsellerin yakınında … ve …’in arazisine bitişik orman arazisinden suç tutanağında belirtilen cins ve miktarda orman emvalinin kesildiğinin tespit edildiği, ayrıca orman muhafaza memurlarınca ele geçen emval ile olay yerindeki ağaç köklerinin karşılaştılmasının yapıldığı, buna göre bir kısım emvalin söz konusu orman sahasından kesildiğinin tespit edilmesi sebebiyle inceleme dışı sanık hakkında ormandan ağaç kesme suçundan kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda Simav Asliye Ceza Mahkemesince 06.07.2012 tarih ve 185-360 sayı ile; inceleme dışı sanığın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 5728 sayılı Kanun’la değişik 91/1-1. cümlesi, 91/4, 91/1-2. cümlesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 1.500 TL ve doğrudan verilen 80 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve suç eşyaları ile orman emvalinin müsaderesine, suçta kullanılan aracın sahibine iadesine karar verildiği, hükmün inceleme dışı sanık müdafii ve katılan … İdaresi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.06.2014 tarih ve 13678-26043 sayı ile; “Sanığın yargılamanın aşamalarında değişmeyen savunmalarında, yeri …’ın …’e kestirdiğini, kendisine ağaçları almasını söylediğini, olay yerine gittiklerinde ağaçların kesilmiş olduğunu, bir kısmını aracına yükleyip götürürken yolda müştekilerle karşılaştığını beyan etmesine; her ne kadar … alınan ifadelerinde …’i tanımadığını, sanığın yanında çalışırken ilk kez gördüğünü beyan etmiş ise de …’in hazırlıkta alınan ifadesinde, …’ı tanıdığını, iaşesini temin edip ücreti karşılığında Ayvalı mevkii civarında yer satın aldığını, burada ağaç kesimi yaptıracağını söyleyince kabul ettiğini, Yaşar’ın bahsettiği arazideki ağaçları motorlu testere ile kestiğini, sabıkası olduğu için kendisini tanımadığını söylemiş olabileceğini beyan etmesine; dosya kapsamından dava konusu yerin Ayvalı mevkii olduğunun anlaşılmasına; keşifte dinlenilen …’ın da sanıkla olay yerine geldiklerinde … ile …’in orada olduğunu, işi bitirdiklerini, ağaçların kesilmiş olduğunu beyan etmesine; sanık hakkında suç tutanağının 05.03.2012 tarihinde düzenlenmiş bulunup mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarından ağaçların 2012 yılı 1 ve 2. aylarında kesildiğinin; sanığın aracında yakalanan emvalin müştekilerin tapulu arazilerinden kesilen emval ile uyumlu olup 5 kentali olduğunun, orman alanından kesilen ağaçların kökü dibinde bırakılmış olduğunun, araçta ele geçen emval ile orman alanından kesilen emvalin uyumlu olup olmadığı hususunda bir tespit bulunmamasına göre … ile …’in dinlenip … ile beyanları arasındaki mübayenetin giderilmesinden sonra sanığın orman alanındaki ağaçları kestiğinin ne şekilde tespit edildiği hususunda zabıt mümziilerinin ayrıntılı olarak beyanlarının alınması; orman mühendisi bilirkişiden sanığın aracında yakalanan emvalin orman alanından kesilen ağaçlardan elde edilip edilmediği hususunda ek rapor alınması; gerekirse …’in hazır bulundurulması ile …’ın talimatı ile ağaç kestiği yer ile suça konu yerin ayni yer olup olmadığının tespiti yönünden mahallinde keşif yapılması; sonucuna göre … hakkında da suç duyurusunda bulunularak açılacak dava ile bu dava dosyasının birleştirilerek delillerin birlikte değerlendirilmesi ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerektiğinin gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Bozmaya uyan Simav Asliye Ceza Mahkemesince sanık … hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine Simav Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.02.2019 tarih, 101-101 sayı ve “…Yapılan soruşturma sonucunda olay tarihinde Kalkan Beldesi Ayvalı mevkiinde bulunan orman ağaçlarının kesildiği ve mirasçıları …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’e ait olan arazide bulunan ağaçların kesilerek hırsızlandığı olay ile ilgili olarak yapılan soruşturma ve açılan kamu davasında hakkında iddianame tanzim edilen … kesilen ağaçların şüpheli … tarafından kestirildiği, kendisinin ağaçları taşıdığına ilişkin beyanı, mahkemece dinlenilen tanıklar, Yargıay ilamı, keşif ve sonrasında alınan beyanlar ve evrak kapsamından şüphelinin suç tutanağında belirtilen orman arazisinde bulunan orman ağaçlarını kestirdiği ve mirasçıları …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’e ait olan ve keşif sonucu tespit edilen arazide bulunan ağaçlarını da kestirip hırsızlayarak atılı suçlar işlediğine dair hakkında kamu davasını açmayı gerektirir yeterli şüpheli şüphe bulunduğu,” şeklindeki anlatım ile sanığın ormandan ağaç kesme suçunu işlediğinden bahisle 6831 sayılı Kanun’un 91/1-4 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı,
Bozmadan sonra inceleme dışı sanık hakkındaki davanın, Simav Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/476 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmeye başlandığı, aynı mahkemenin 2019/182 Esasında sanık hakkında ormandan ağaç kesme suçundan devam etmekte olan davanın, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle inceleme dışı sanık hakkındaki dava dosyasıyla birleştirildiği ve sanık ile inceleme dışı sanık hakkındaki davalara ilişkin yargılamanın, Simav Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/476 Esasında kayıtlı dava dosyası üzerinden yürütüldüğü,
Simav Asliye Ceza Mahkemesince 07.12.2021 tarih ve 476-971 sayı ile; sanık ve inceleme dışı sanık hakkında ormandan ağaç kesme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği, hükümlerin katılan … İdaresi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 07.12.2022 tarih ve 10128-17952 sayı ile; sanık hakkındaki hükmün onanmasına, inceleme dışı sanık hakkındaki hükmün ise bozularak kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, orman emvalinin müsaderesine, nakil aracı, balta ve ağaç kesme moturunun sahibine iadesine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesinde;
“(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır”,
“Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesinde; “Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir”,
“Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlıklı 10. maddesinde;
“(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur”,
“Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesinde ise; “Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir”,
Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Buna göre, CMK’nın 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu hâlde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Aynı Kanun’un 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması hâlinde, bu bağlantı CMK’nın 8. maddesinde gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup istisnai hâllerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi kararı verilebilmesi için;
1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Bu kapsamda, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır.” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 346/2. maddesi uyarınca İcra Mahkemesinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
Bu aşamada uyuşmazlık konusuyla ilgisi bakımından istinaf kanun yolu üzerinde de durulmasında fayda bulunmaktadır.
07.10.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan bölge adliye mahkemeleri, 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği üzere 20.07.2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte istinaf kanun yolu uygulamaya girmiş, böylece ülkemizde fiilen üç dereceli yargı sistemine geçilmiştir.
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda olağan kanun yolları olarak itiraz ve temyize yer verilmişken, CMK’da itiraz, istinaf ve temyiz olağan kanun yolları olarak düzenlenmiştir.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine CMUK yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni usul yasası sisteminde, yasa yolları içinde istinafa yer verilmesi ve bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinden sonra göreve başlaması nedeniyle 5320 sayılı Kanun’un “Temyiz ve karar düzeltme” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez…” hükmüne yer verilmek suretiyle bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında CMUK’nın 305 ila 326. maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Başka bir anlatımla, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar hakkında kesinleşinceye kadar CMUK’nın, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında ise CMK’nın temyize ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Bilindiği üzere, usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan, aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça hemen ve derhal uygulanma ilkesidir. Anılan ilke uyarınca usul işlemleri yapıldıkları sırada yürürlükte olan muhakeme kanunu hükümlerine tâbi olacaktır. Usul Kanunlarında yapılan değişiklikler, yasa yürürlüğe girdikten sonra yapılacak işlemler hakkında uygulanacak olup maddi ceza hukuku kurallarının aksine geçmişe yürümezler. O hâlde ceza yargılaması sırasında, kanunlarda değişiklik yapılması veyahut dayanılan bir usul kuralına ilişkin kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hâlinde, yeni kanun veya iptal sonucu ortaya çıkan usul prosedürü, devam etmekte olan işlemlere uygulanmalıdır. Ancak 5320 sayılı Kanun’un 4. maddesinin ikinci fıkrasında ifade edilen bu durum önceki kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde o kanuna uygun olarak gerçekleştirilen işlemlerin geçersizliği neticesini doğurmayacağı gibi, yenilenmesini de gerektirmeyecektir.
Bununla birlikte, CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, CMUK’nın yürürlükten kaldırılmasına rağmen 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrası ile, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar CMUK’nın 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326. maddelerinin uygulanacağına ilişkin istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi karşısında, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar bakımından hemen ve derhal uygulama ilkesi geçerli olmayacak, bu kararlar kesinleşinceye kadar Kanun’daki açık ve emredici düzenleme uyarınca CMUK’nın temyize ilişkin hükümleri uygulanmaya devam edecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Simav Cumhuriyet Başsavcılığınca inceleme dışı sanık … hakkında ormandan ağaç kesme suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda Simav Asliye Ceza Mahkemesince 06.07.2012 tarih ve 185-360 sayı ile; inceleme dışı sanığın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 5728 sayılı Kanun’la değişik 91/1-1. cümlesi, 91/4, 91/1-2. cümlesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 1.500 TL ve doğrudan verilen 80 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, suç eşyaları ile orman emvalinin müsaderesine ve suçta kullanılan aracın sahibine iadesine karar verildiği, hükmün inceleme dışı sanık müdafii ve katılan … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.06.2014 tarih ve 13678-26043 sayı ile; sanık … hakkında suç duyurusunda bulunularak açılacak dava ile bu dava dosyasının birleştirilerek delillerin birlikte değerlendirilmesi ile sonucuna göre inceleme dışı sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizliğinden bozulduğu, bozmaya uyan Simav Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine Simav Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.02.2019 tarih ve 101-101 sayı ile sanığın ormandan ağaç kesme suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı, devam eden yargılamalar sırasında Simav Asliye Ceza Mahkemesince 18.02.2019 tarih ve 182-87 sayı ile aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle 2019/182 Esas sayılı dosyanın, 2014/476 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine ve sanık hakkındaki yargılamanın söz konusu bu esas üzerinden yürütülmesine karar verildiği, Simav Asliye Ceza Mahkemesince 07.12.2021 tarih ve 476-971 sayı ile; sanık ve inceleme dışı sanık hakkında ormandan ağaç kesme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği, hükümlerin katılan … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 07.12.2022 tarih ve 10128-17952 sayı ile; sanık hakkındaki hükmün onanmasına, inceleme dışı sanık hakkındaki hükmün ise bozularak kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, orman emvalinin müsaderesine, nakil aracı, balta ve ağaç kesme moturunun sahibine iadesine karar verildiği anlaşılan dosya kapsamında;
Ceza muhakemesinde, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılama yapılmasının genel kural, yargılamaların birleştirilmesinin ise istisna olması, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un “Temyiz ve karar düzeltme” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” şeklindeki düzenlemeden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar CMUK’nın temyize kanun yoluna ilişkin maddelerinin, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında ise CMK’nın sırasıyla istinaf ve temyiz kanun yoluna dair hükümlerinin uygulanacağının, bu bağlamda dosyaların önce bölge adliye mahkemelerine gönderileceğinin anlaşılması, Yerel Mahkemece sanık … hakkında ormandan ağaç kesme suçundan beraat hükmünün kurulduğu 07.12.2021 tarihi itibarıyla, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmiş ve istinaf kanun yolunun uygulamaya girmiş olması, sanığa ilişkin söz konusu bu hükmün bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce Yargıtay denetiminden geçmemiş olması nedeniyle, mülga CMUK’nın temyize ilişkin maddelerinin uygulanmasına imkân veren ve bu anlamda istisnai bir düzenleme olan 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının sanık hakkında uygulanma olanağının bulunmaması, usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan ve aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça hemen ve derhal uygulanma ilkesinin bir gereği olarak, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş kararlar bakımından yürürlükte bulunan muhakeme usulü kanunu olan CMK’nın istinaf ve temyiz kanun yolu incelemelerine ilişkin hükümlerinin uygulanacak olması, istinaf kanun yolunun uygulamaya girmesiyle birlikte ilk derece mahkemelerince verilen hükümlerin, Yargıtay dışında bölge adliye mahkemelerince de incelemesinin, diğer bir anlatımla üç dereceli yargı sisteminin, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bağlamında sanığa sağladığı güvence karşısında; sanık hakkındaki beraat hükmünün, CMK’nın 272 ve devamı maddeleri uyarınca istinaf kanun yolu incelemesinden geçmesi gerektiği ve bu bağlamda yetkili ve görevli yargı mercinin bölge adliye mahkemeleri olduğu gerekçesiyle dosyanın, istinaf yolunda incelenmesi amacıyla incelenmeksizin iadesine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 07.12.2022 tarihli ve 10128-17952 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Sanık hakkında ormandan ağaç kesme suçundan kurulan beraat hükmünün istinaf yolunda incelenmesi amacıyla dosyanın incelenmeksizin yetkili ve görevli Bölge Adliye Mahkemesine İADESİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.