Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2023/298 E. 2023/395 K. 12.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/298
KARAR NO : 2023/395
KARAR TARİHİ : 12.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 1-7

I. HUKUKİ SÜREÇ
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira ve adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından sanığın beraatine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince verilen 07.12.2018 tarihli ve 1-7 sayılı hükümlerin, katılanlar …, …, …, …, … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istemli 26.02.2019 tarihli ve 2 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 29.03.2023 tarih ve 107-193 sayı ile; gerekçeli kararın suçtan zarar gören …’ye tebliğinin sağlanması için Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmiş, hükümlerin, suçtan zarar gören … tarafından da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ret-onama istemli 21.06.2023 tarihli ve 74681 sayılı ek tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan …; sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira ve adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarının sabit olduğu, tanık dinlenmesi, sanığın dava açıldıktan sonra tanık … ile irtibatının tespiti için HTS kayıtlarının getirtilmesi, (7) numaralı mektup zarfı üzerindeki yazının tanık …’in eli ürünü olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması ile sanık hakkında askerî ve adli yargıda açılan diğer soruşturma ve davalara ilişkin belgelerin getirtilmesi taleplerinin kanuna aykırı olarak reddedildiği, sanığın müdafii olan …’in tanık olarak dinlenip beyanlarının hükme esas alınmasının usule ve kanuna aykırı olduğu, (6) numaralı mektupta hedef alınan iftira ve hakaret mağdurlarının Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı personeli olduğu ve mağdur olarak davaya çağrılmaları gerektiği, dava dosyasının DVD/CD olarak tarafına gönderilmesi isteminin kanuna aykırı olarak reddedildiği, esasa ilişkin beyanda bulunduğu sırasında dava dışı olduğu gerekçesi ile konuşma hakkının engellendiği ve beyanlarının tutanağa yazılmadığı,
Katılanlar…, … ve … ile suçtan zarar gören…; sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira ve adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarının sabit olduğu,
Katılanlar … ve … ise; sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarının sabit olduğu,
Gerekçeleriyle temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.
III. İNCELEME KONUSU
Sanık hakkında beraat kararı verilmesi karşısında kanuni şartları oluşmadığından, katılan …’ın duruşmalı inceleme isteğinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 299. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunca yapılacak olan temyiz incelemesi; sanık hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından verilen beraat hükümlerinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; katılanlar …, …, … ve … ile suçtan zarar gören…’in adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkilerinin olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Müzakere esnasında bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince katılan …’in (2), (3) ve (4) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (1), (4) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’nin (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’ın (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’un (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira; suçtan zarar gören…’in (1) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira suçlarından açılan kamu davalarına katılma ve hükümleri temyiz etme haklarının bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi nedeniyle temyiz inceleme konusu ve ön sorundan önce bu husus ele alınmıştır.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Askerî Yargıtay Başsavcılığınca düzenlenen 15.07.2015 tarihli ve 1-1 sayılı iddianamede yer alan numaralandırmaya göre;
– Tanık …’a gönderilen (1) numaralı mektup içeriğinin;
“Sayın … Albayım,
Sizi gerçek hayatta sadece ismen tanıyorum. Hakkınızda yayınlanan haberler ve meslektaşlarınız arasında geçen konuşmalar nedeniyle, çok da müsbet bir düşünceye sahip değilim. Ancak, en son Askeri Yargıtaydaki yargılanmalarınız esnasında, birebir şahit olduğum olaylar nedeniyle, sizin aslında hakkınızda yapılan haber ve dedikodular ile kastedilen bir insan olmadığınız kanaatine vardım.
Kime ne yaptınız, bu kadar organize düşmanı nasıl kazandınız, bilmiyorum. Ancak, burada şahit olduğum ve bir gün herkese lazım olacak hukukun nasıl dezenformasyona uğratıldığını ve ayaklar altına alındığını, bir hukuk adamı olarak, üzüntü ve dehşetle gördüm. Öncelikle bir görüşmede sizin aleyhinize oy kullanmam ve bunu birilerinden çekindiğim ve onları kırmamak için yaptığımdan dolayı, vicdanen duyduğum rahatsızlıktan ötürü bu mektubu yazmak gereği duydum.
Öncelikle … başkanlığındaki bir ekip (bu ekip eski sisteme hınçlı, …, …, … ve yeni seçilen üyelerden …, …, …, …, …, … ve bunların fikirlerine katılmamakla beraber, şahsiyetsizliklerinden ve korkularından bunlarla beraber olan …, …, …, …) yargılandığınız dairede ikna turları ile aleyhinize dünyanın en suçlu insanı imajını oluşturdular. Akabinde, kendilerine uymayanların başına olumsuz şeyler gelecek şekilde tezgahlar kurdular. Öncelikle benim gibi birkaç kişiyi ikna ettiler. İkna olmayıp lehinize oy kullananların da yakında başına nelerin geleceğini hep beraber göreceğiz. Hukukun ve vicdanın bittiği bu Askeri Yargıtay adlı kurumun artık adalet dağıtmayı bırakın, bizzat suç tasnii ve senaryoları yazarak, kendi düşüncelerinden olmayanları tasfiye etmek için iftira mercii haline geldiği açıkça görülmektedir.
İlk duruşmanızda hakkınızda olumlu oy kullanan üyeler ile temyiz incelemesinde lehinize oy kullananlar hakkında hayali ve düzmece iddialar ile idari soruşturmalar açılmak üzeredir. K..ının resmi çekilmiş, koridordaki temizlikçi kadınla bile yatan bir üyeye (M. … Uzun) gözlerimin önünde yapılan şantaj ile nasıl sizin aleyhinize ateşli bir savunucu haline geldiğini ve aleyhe oy kullandığını insanlığımdan utanarak izledim. Sizi bir duruşmada hakim olarak yargılayan bir başka üyenin ise diğer davanızın temyiz incelemesinde hiçbir ilkel ülkede bile olamayacak bir şekilde üye olarak görevlendirildiğini sanırım siz de fark etmişsinizdir.
Size tavsiyem, hakkınızda olumlu oy kullananların başına gelenler ile diğer usulsüzlükleri medyaya taşıyarak, yargılama yapma ehliyetini ve tarafsızlığını kaybetmiş kör vicdanlı hakimlerin olduğu bu Askeri Yargıtaydan kurtularak tarafsız bir mahkemeye gidebilmeniz için uğraş vermenizdir.” şeklinde olduğu, “… …” ismi ile imzalanan ve üzerinde ceza infaz kurumu mektup okuma komisyonu tarafından görüldüğüne ilişkin şerh bulunan bu mektupla ilgili olarak sanığın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/3-a ve 43/2,
– Tanık…ye gönderilen (2) numaralı mektup içeriğinin;
“Sayın Albay …
Daha önce size daireler kurulunda yaşananları ve olmayan bir suçtan ceza vermek için cemaatçi yapının hakkınızda verilen beraat kararını nasıl bozdurduklarını yazmıştım. Beraat kararından sonra daireye gelen dosyanızın nasıl mahkumiyete çevrildiğini anlatmayı vicdanı bir görev saydığımdan size yazma gereğini duydum. lehinize oy kullanan Albay …. ve Albay….n 4. daireden ayrılmasını fırsat bilen cemaat yapılanması üye olarak cemaatin kullandığı Yb. … ve Alb…..yu görevlendirdi. … defalarca tarafınızdan reddedilmesine rağmen çekilmeyerek mahkumiyet için gerekli 3 oyu sağladılar ve size mahkumiyeti verdiler. size aşamalardaki yargılamada görev alan kişilerden sıra ile bahsedeyim.
…:
Cemaatçi yapılanmada tetikçi olarak görev yapmaktadır. … ve …… yargılandığı davada, defalarca reddedilmesine rağmen, çekilmemiştir. Mahkumiyet verdirtmek için davaya sonuna kadar takip etmiş, tarafsızlığının şüpheye düşmüş olduğu açık olmasına rağmen, davadan çekilmeyip şayibeli bir karar verilmesine öncülük etmiştir. Dava hakkında Genelkurmay Adli Müşaviri… Köseden sürekli ve emir ve talimat almış, onun yönlendirmesi doğrultusunda oy kullanmıştır. Askeri Yargıtayda görevli üyeler hakkında… Köseye bilgi vermiştir.
…:
Her bakımdan Adli Müşavir… Köseye bağımlıdır. Hukuk fakültesinde öğrenciyken işlediği kızlık bozma suçundan 1994 yılında Ankara adliyesinde yargılanmıştır. Bu suçtan ceza alması durumunda askeri hakim olamayacaktı. Ancak şimdilerin Askeri Yargıtay üyesi olan abileri …, … ve…, bu kardeşlerini kurtarmak için soruşturma savcısı ile görüşüp ikna etmeye çalışmışlardır. Bunda başarılı olamayıp hakkında dava açılınca bu sefer mağdureye yönelmişler mağdureye baskı uygulayıp ikna ederek davasından vazgeçilmesini sağlamışlardır. Bu sayede dava düşmüş ve kendisi askeri hakim olabilmiştir. Ancak sürekli olarak Adli Müşavir… Köseye diyet ödemek durumunda kalmıştır. … onu kendi yanına alarak çalıştırmış her türlü işinde kullanmıştır. Daha sonra üye seçtirerek Askeri yargıtaydaki elemanı gibi kullanmıştır. Bu davada… Kösenin şantaj, baskı ve yönlendirmesinin etkisi altında kalarak aleyhte oy kullanmak durumunda kalmıştır.
…:
Silik kişiliği vardır. öğrenciliğinden beri cemaat yapılanmasıyla ilişkilidir. Adli Müşavir… Kösenin her dediğini yapmaktadır.
…:
Cemaat Yapılanmasının Genelkurmaydaki hukukçu ayağını temsil etmektedir. Önce Askeri Yargıtaya üye seçtirilmiştir. Daha sonra başka amaçlar için kullanılmak üzere … ve… Limanın etki ve yönlendirmesiyle Genelkurmay Adli Müşaviri yapılmıştır. Karşılıklı olarak birbirlerinin çıkarlarına hizmet etmektedirler. Askeri Yargıtayda görülen davalara nüfuz ve etki etmektedir. Her daireden görüştüğü cemaat yapılanmasına bağlı üyelerden bilgi almakta ve onları davalar konusunda yönlendirmektedir. tasfiye etmek istedikleri üyeler ve askeri hakimler hakkında uydurma soruşturmalar açtırtmaktadır. İzmir casusluk ve fuhuş iddianamesinde mağdur olarak yer alan üyeler hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından bilgi için gönderilen yazı Adli Müşavir tarafından suç duyurusu şeklinde Askeri Yargıtaya gönderilmiştir. Yargıtayda görevli yapılanma üyelerince bu üyeler hakkında soruşturma açılması yönünde karar alınmasını sağlayıp onların itibarsızlaştırılmasına, bazılarının da istifa etmesine yol açmıştır. Daha önce fişlemeyide kendileri yapmıştır. Kendi görüşünde olmayan kişileri tayin ettirmek için komuta kademesini yanlış yönlendirip bu kişileri görevden aldırmakta, yerine kendi adamlarını getirtmektedir. Genelkurmayda yapılanmanın uydurma tutanaklarla işlem yapıp tasfiye etmek ve etkisizleştirmek istediği personele yapılacak işlemlerde yardımcı olmaktadır. Yapılanmanın yasa dışı işlerine hukuki kılıf uydurmaktadır. Hakkında defalarca şikayet yapılmış olmasına rağmen hiç işlem yapılmamıştır. Şikayetler her defasında yapılanmanın adamı olan Askeri Adalet İşleri Başkanı … tarafından kapatılmaktadır. Hakkındaki şikayet yazıları Bakana alelade evrakmış gibi gösterilip imzalatılmakta, böylece soruşturma geçirmemesi sağlanmaktadır. Sizin evrakta sahtecilik suçundan başından beri yargılanmanızı bu cemaatçi örgüt planlamıştır. Hv ist. Kurmay Albay … muharemin yapılanmadaki en önemli yardımcısıdır. size Şafak Canlıya suç kurgusunu yaptıran ve Şafak CANLI sanık olmaması için koordine ve koruma görevini bu istihbaratçı organize etmiştir. Şimdi temyiziniz üzerine daireler kuruluna dosyanız gelecek dosyanızdan, cemaatçi yapının adamları olan, Albay …, Albay …, Albay …, Albay …, Albay …, Albay …, Albay …, Albay …, Albay …, Albay …, Albay… Özekli görevlendirilecek ve mahkum olmanız sağlanacaktır. Bu saydığım isimler cemaatiçi yapılanmanın tsk daki temel taşlarıdır.” şeklinde olduğu, “… …” ismi ile imzalanan ve üzerinde ceza infaz kurumu mektup okuma komisyonu tarafından görüldüğüne ilişkin şerh bulunan bu mektupla ilgili olarak sanığın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan TCK’nın 125/3-a ve 43/2,
– Tanık…ye gönderilen (3) numaralı mektup içeriğinin;
“Sayın… Uçok
Son 5 yıldır başınıza gelenlerin belki nedenini merak ediyorsunuzdur. Bu merakınızı gidereyim. Bunun nedeni hizmet harekatı adında faaliyet gösteren aslında ihanet örgütü olan fetullah … cemaatinin faaliyetlerine bilerek veya bilmeden karşı olmanızdır. Balyoz, Ergenekon, casusluk ve Askeri casusluk, poyrazkoy, amiralere suikast, kafes, vs gibi davalar ile cemaatin hareketlerine karşı çıkabilecek ve hizmete karşı olduğu düşünülen askerlerin tamamen tasviyesi ile kritik makamlarda ve yargıda oluşturulan cemaatin as kadrosunun askeri yargıdaki oluşumunu size izah edeyim. Genelkurmay adli müşaviri … bu ihaneti örgütünün beyin takımından biridir. Orgeneral hulusi akar tarafından, Yargıtay üyeliğinden feragat ettirilerek bu makama getirilmiştir. Her şeyi hukuki yapma gayretinde olan basiretsiz genelkurmay adli müşaviri… kösenin avucundadır. … ihanet örgütünün askeri yargı kısmını tamamen ele geçirme gayretindedir. Örgütten olmayan veya kontrol edilemeyecekleri tavsiye ve sindirme hareketini başarılı olarak uygulamaktadır. Yargıtay başkanı … muharrem köseden habersiz tuvalete bile gitmez. … güvenlik nedeniyle telefonla konuşmayıp hergün Yargıtaya gidip bizzat görüşme yapıp talimatları verip ayrılır. …..Yargıtay imamı … ve cemaatin tetikçisi … deşifre oldukları için bir şeye karışmaz görünmektedirler. Askeri yargıtayda 20 kişiye ulaşan aktif fethullah … hizmet hareketinin mensupları önceleri fütursuzca çukurambarda bulunan liva mado gibi mekanlarda toplanırken, başbakana yaptıkları operasyonun başarısız olması üzerine ihtiyatlı hareket amacıyla tam takiyeye çekilen üyeler gruplar hâlinde evlerde toplanmaya başlamışlardır. mektup ekinde gönderdiğim mado ve livadaki besmele ile başlanan toplantının görüntülerinden örgütün faaliyetleri, neler yapılacağı, kimlerin seçileceğine nasıl karar verildiği açıkça görünmektedir. Şu an askeri yargıtayda; …, … li uzun, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, ….., bu cemaatin faal üyeleri olup aralarındaki ilişki ve organize açıkça ortadadır. cemaatin bu üyeleri o kadar kararlı ve profosyonel çalışmaktadırki yeni seçilecek 2 üye inanç işten ve….. olarak kararlaştırılmış olup bu isimler listeye cumhurbaşkanının seçmeyeceği hakimlerle konulacak ve aradan bunlar seçtirilecektir.
Hizmet harekatı ülke yönetimini ele geçirme gayretindedir. 40 yıllık çalışmanın neticesini ölmeden görmek isteyen ve bu yönde CIA tarafindan yönlendirilen fetullah gülenin talimatı ile örgüt faaliyete başlamıştır. Ergenekon balyoz ve casusluk ana dosyaları ile kendilerinden olmayanları ve hareketlerine muhalif olanları ordudan tavsiye eden örgüt ordunun tüm icrai istihbarat hukuk ve personel kısmını ele geçirmiştir. Demokratikleşme ve temiz toplum sözde sloganı ile muhalefet partilerini dizayn etmiş bunu yaparken sözde hükümet talimatıyla yapmıştır. Son 10 yıldır hükümetin attığı adımlarda tek tek kaydetmiştir. Mitte ve emniyette hizmetten habersiz kuş dahi uçmamaktadır. kritik görev getirilen personel iki taraflı çalışmaktadır. hizmet hareketi hükümeti yolsuzlukla iddialarıyla istifa ettirip çıkan kaos sonucunda tsk daki kemikleşmiş yapısı ile ihtilal planlamaktadır. Balyoz, Ergenekon, casusluk ve Askeri casusluk, poyrazköy, amiralere suikast, kafes, vs gibi davalar ile kendilerinden olmayanları tasviye ederken, bu haksızlığı bilen diğer ortadaki personeli de tsk nın haksızlığa uğradığı gerekçesiyle yanına çekmeyi planlamışlardır. cemaat bu ülkede ihtilal olmadan tüm kurumlarda değişiklik yapamayacağı inancındadır. bu süreçte tsk içinde hukuk baskı aracı olarak kullanılacağı için adli müşavirlikler, askeri mahkeme ve askeri yargıtayda hizmetin adamı olmayanlar pasifize edilmekte çeşitli kumpaslarla ayrılmaya zorlanmaktadır. hizmetin köpeği olmuş ve dolaylı olarak amerikaya ve israile hizmet eden istihbaratçı hainlere bir müddet inanmış ve toplantıda yer almış bir istihbarat subayı olarak bu durumu ifşa etmeyi vatani görev sayıyorum. siz de son dönemde bir sürü iftiraya uğramış bir kumpas mağduru olarak bunlarla mücadele edeceğiniz kanaatinde olduğumda bu bilgileri size de ulaştırma gereğ duydum. Vatarsever bir subay” şekinde olduğu, bu mektupla ilgili olarak sanığın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan TCK’nın 125/3-a ve 43/2,
– Tanık …’e gönderilen (4) numaralı mektup içeriğinin;
“Sizi gerçek hayatta sadece ismen tanıyorum. Hakkınızda yapılan dedikodular ve meslektaşlarınız arasında geçen konuşmalar nedeniyle, çok da müspet bir düşünceye sahip değilim. Ancak, en son hakkınızda yapılan soruşturmalar esnasında, birebir şahit olduğum olaylar nedeniyle, sizin aslında hakkınızda yapılan dedikodular ile kastedilen bir insan olmadığınız kanaatine vardım.
Kime ne yaptınız, bu kadar organize düşmanı nasıl kazandınız, bilmiyorum. Ancak, burada şahit olduğum ve bir gün herkese lazım olacak hukukun nasıl dezenformasyona uğratıldığını ve ayaklar altına alındığını, diğer arkadaşlarım ve ben, bir subay olarak üzüntü ve dehşetle gördük. Öncelikle idari tahkikat heyetine katılıp sizin aleyhinize delil toplamam istendiği ve bunu birilerinden çekindiğim ve onları kırmamak için yaptığımdan dolayı, vicdanen duyduğum rahatsızlıktan ötürü bu mektubu yazmak gereği duydum.
Öncelikle … başkanlığında bir ekip (bu ekip eski sisteme hınçlı, …; … ve yeni atanan savcılardan … ve bunların fikirlerine katılmamakla beraber, şahsi korkularından bunlarla beraber olan Hayrettin Kaldırımcı) yargılandığınız mahkemede ve kurulan idari tahkikat heyetinde ikna turları ile aleyhinize dünyanın en suçlu insanı imajını oluşturdular. Öncesinde, kendilerine uymayanların (…) başına olumsuz şeyler gelecek şekilde tezgahlar kurdular. Öncelikle benim gibi birkaç kişiyi ikna ettiler. Hukuk ve vicdan sahibi olmayan Genelkurmay Adli Müşavirinin artık adalet dağıtmayı bırakın, bizzat suç tasni ve senaryoları yazarak, kendi düşüncelerinden olmayanları tasfiye etmek için iftira merci hâline geldiği açıkça görülmektedir.
İlk aşamada hakkınızda olumlu düşünme potansiyeli bulunan savcılar hakkında hayali ve düzmece iddialar ile idari ve adli soruşturmalar, hatta davalar açılmıştır (…). Ciddi sağlık sorunları olduğu için görevini yapamayacak durumda olan bir savcıya (…) dosyanızın verilmesi sağlanarak, gözlerimin önünde yapılan şantaj ile nasıl sizin aleyhinize ateşli bir savunucu haline geldiğini ve sizin mağdur ve şikayetçi olduğunuz olayda sizi sanık yapıp hakkınızda dava açtığını insanlığımdan utanarak izledim. AYİM’de açtığınız davalarda bile, kalp rahatsızlığı nedeniyle aslında orduda görev yapması dahi tıbben sakıncalı olan, ancak komuta kademesinin öğrenmemesi için tedavisini devam ettirmeyip bu durumu örtbas eden devre arkadaşı Yaşar Yüceyi ikna ederek oradaki davanızın da aleyhinize sonuçlanmasına uğraşmaktadır.
… tarafından aleyhinizde kurdurulan idari tahkikat heyetinde hiçbir ilkel ülkede bile olamayacak bir şekilde Adli Müşavirin temsilcisinin görevlendirildiğini sanırım siz de fark etmişsinizdir. Bu sayede yönlendirici sorularla aleyhinizde her türlü uydurma delilin toplanması sağlanmıştır. Ancak adli müşavirin hakkında yapılan onca şikâyete rağmen, kendi has adamı olan askeri adalet işleri başkanı tarafindan Mili Savunma Bakanı kandırılarak, şikâyetlerin tamamı örtbas edilmiştir. Adli müşavirin sayesinde bu askeri yargıdan adalet beklemek imkânsız hâle gelmiştir.
Size tavsiyem, hakkınızda kurulan tuzaklar ile diğer usulsüzlükleri adliyeye taşıyarak, soruşturma ve yargılama yapma ehliyetini ve tarafsızlığını kaybetmiş kör vicdanlı hâkim olan bu adli müşavirden kurtularak tarafsız bir yargıya gidebilmeniz için uğraş vermenizdir.” şeklinde olduğu, “…” ismi ile imzalanan, Genelkurmay Başkanlığının 13.05.2014 tarihli yazısı ile Genelkurmay Askerî Savcılığına gönderilen, zarfının üzerinde “KIZILAY-ANK, 16:22, 22.04.2014, A-2546” şeklinde kaşe izi ile el yazısı ile yazılmış “Syn=Yaşar ÖZGÖK, İRAN CADDESİ NO= 53/1 KAVAKLIDERE, ANKARA” ibaresi olan bu mektupla ilgili olarak sanığın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan TCK’nın 125/3-a ve 43/2,
– Milli Savunma Bakanlığına gönderilen (6) numaralı mektup içeriğinin;
“Paralel yapının emniyet adliye ve finanstaki yasa dışı örgütlenmesinin çökertilmesi önemli olmakla birlikte askeriye içindeki durum bunun tam tersi yönünde hızla gelişmektedir. Hatta ordu içindeki paralel yapı mensubu subayların darbe yapmaya hazırlandığı dahi konuşulmaktadır. Bunun için acil tedbir alınması gerekmektedir.
Paralel yapının ordudaki merkezi Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’dır. Burada şahit olduğum ve bir gün herkese lazım olacak ahlak ve vicdan kurallarının nasıl dezenformasyona uğratıldığını ve ayaklar altına alındığını bir subay olarak üzüntü ve dehşetle gördüm. Yaşanan olaylardan vicdanen duyduğum rahatsızlıktan ötürü bu mektubu yazmak gereğini duydum.
Genelkurmay istihbaratı hedef aldığı personel hakkında her türlü düzmece tutanak düzenleyip iftira atarak onları tasfiye etmekte veya itibarsızlaştırmaktadır. İrfan Yılmaz, İlhan Öztürk ve vatanını seven daha birçok subay hakkında burada düzenlenen sahte belgelerle soruşturma açtırılarak etkisizleştirilmiştir. Kural tanımayan ve acımasızca hareket eden Genelkurmay istihbaratı haysiyetsizce kendi personeline düşman muamelesi yapmaktadır. Bütün enerjisini paralel yapının amaçlarına adayan Genelkurmay istihbaratı yüzünden bugün Türkiye yabancı istihbarat ajanlarının serbestçe eylem yaptığı bir yer haline gelmiştir. Örneğin İran istihbarat topluluğu Vevak, Devrim Muhafızları bünyesindeki Kudüs Gücü, Tevhid-i Selam Terör Örgütü ve bunların elemanları Naser Ghafari Sayed, General ……. Vekili, eski miletvekili F.K. Hakkı Selçuk Şanlı bu sayede serbestçe faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Genelkurmay istihbaratının bırakın istihbarat üretmeyi, suç tasni ve iftira merkezi haline geldiği açıkça görülmektedir.
Ges Komutanlığının MİT’e devredilmesi sırasında son derece gelişmiş bir dinleme aygıtı teslim edilmemiştir. Jandarma Kriminale kayıt dışı teslim edilmeye çalışılmıştır. Asıl görevini doğru dürüst yapmayan Genelkurmay istihbaratı kendi personelini ahlaksızca yasa dışı yollardan dinlemekte (İkinci Başkan dahil) onlar hakkında sahte delil üreterek tasfiye etmenin yollarına kafa yormaktadır. Özellikle hava kuvvetleri mensubu subaylar paralel yapının kapıkulu gibi hareket etmektedir. Genelkurmay istihbaratı Yeniçeri Ocağı’nın son dönemlerine benzemektedir. Acil tedbir alınmadığı takdirde milletin başına bela olmak üzeredir. Hatta sayın Başbakanın Genelkurmay Başkanına verdiği 70 kişilik paralel ekip listesini unutturup boşa çıkarmanın hesabını yapmaktadırlar.
Benim gibi birçok subay yaşananlardan rahatsızdır. Komuta kademesi paralel yapının güdümünde olduğundan hiç kimse sesini çıkaramamaktadır. Ancak daha önce kozmik oda baskınında olduğu gibi buraya sivil savcının (askeri değil) gelmesi durumunda birçok kişinin konuşmaya başlayacağından, ele geçirilen şeylerin herkesi dehşete düşüreceğinden emin olabilirsiniz. Size tavsiyem burada yaşananları sivil adliyeye taşıyarak paralel yapının kontrolündeki bu ekipten kurtulmak için uğraş vermenizdir.” şeklinde olduğu, … Çetin ismi ile imzalanan ve 09.05.2014 tarihinde saat 13.47’de Kızılay Ankara PTT şubesinden gönderilen bu mektupla ilgili olarak sanığın iftira suçundan TCK’nın 267/1 ve 43/2,
– Sanığa gönderilen (7) numaralı mektup içeriğinin;
“Yasin Bey
Son zamanlarda başınız beladan kurtulmuyor. belki nedenini merak ediyorsunuzdur. Bu merakınızı gidereyim. Bunun nedeni hizmet harekatı adında faliyet gösteren aslında ihanet örgütü olan fethullah … cemaatinin faliyetlerine bilerek veya bilmeden muhalif olmanızdır. genelkurmay adli müşaviri … bu ihanet örgütünün beyin takımından biridir. orgeneral Hulusi akar tarafından, Yargıtay üyeliğinden feragat ettirilerek bu makama getirilmiştir. herşeyi hukuki yapma gayretinde olan basiretsiz genelkurmay başkanı… kösenin avucundadır. … ihanet örgütünün askeri yargı kısmını tamamen ele geçirme gayretindedir. örgütten olmayan veya kontrol edilemeyecekleri tavsiye ve sindirme hareketini başarılı olarak uygulamaktadır. Yargıtay başkanı … muharrem köseden habersiz tuvalete bile gitmez. … güvenlik nedeniyle telefonla konuşmayıp hergün yargıtaya gelip bizzat görüşme yapıp talimatları verip ayrılır. cemaatin Yargıtay imamı … ve cemaatin tetikçisi … deşifre oldukları için bir şeye karışmaz görünmektedirler. sizin … dosyasında cemaatin kararına muhalefetinizle tepki almıştınız. … sizi çalışamaz duruma getirmek için avukat melike bakanı odasına çağırıp konuşup üzerinize salmıştır. melike bakan eşinden ayrılmış şizofreni hastasıdır. tüm vakitlerini chat yaparak geçirir. hep kendine zarar veremeyecek bir düşman yaratıp ona saldırır. bu onun yaşama gayesidir. bunu keşfeden … … bakana sizi şikayet ettirmiştir. şikayetlerinde somut suçlama olmadığı için… limana rağmen soruşturma kapatılmıştır. akabinde uyuşmazlık mahkemesi ve adalet akademisi üyelikleri seçimine aday oldunuz. hizmetin adayları karşısında bu cüretiniz nedeniyle kontrol edilmeniz gereken bir yol arandı. … genel kurmay istihbaratta ihanet örgütünün köstebeği havacı istihbarat albay …bu görevi verdi. … araştırması neticesinde genelkurmayda çalıştığınız dönemde samimi olduğunuz … adında kadına ulaştı. bu kadının tayin işi ile uğraştığınız ve samimi olarak sohbet ettiğiniz herkes tarafından bilinmektedir. bunu değerlendiren … sizin levin sağlama taciz de bulunduğunuza dair …, Yakup ağar ve….. atlıhan duru olmak üzere 3 imzalı tutanak düzenledi. bu tutanağın suretini… köseye verdi. muharrem kösede sizi kontrol altında tutsun diye bunu… limana ulaştırdı.
Hizmet harekatı ülke yönetimini ele geçirme gayretindedir. 40 yıllık çalışmanın neticesini ölmeden görmek isteyen ve bu yönde CIA tarafından yönlendirilen fethullah gülenin talimatı ile örgüt faaliyete başlamıştır. Ergenekon, balyoz ve casusluk ana dosyaları ile kendilerinden olmayanları ve hareketlerine muhalif olanları ordudan tavsiye eden örgüt, ordunun tüm icrai, istihbarat, hukuk ve personel kısmını ele geçirmiştir. demokratikleşme ve temiz toplum sözde sloganı ile muhalefet partilerini dizayn etmiş bunu yaparken sözde hükümet talimatıyla yapmıştır. son 10 yıldır hükümetin attığı adımlarıda tek tek kaydetmiştir. mit te ve emniyette hizmetten habersiz kuş dahi uçmamaktadır. mit te kritik göreve getirilen personel iki taraflı çalışmaktadır. hizmet hareketi hükümeti yolsuzluk ile istifa ettirip çıkan kaos nedeniyle tskdaki yapısı ile ihtilal planlamaktadır. çünki cemaat bu ülkede ihtilal olmadan tüm kurumların ana yapısı ile değişmeyeceği inancındadır. bu süreçte TSK içindede hukuk baskı aracı olarak kullanılacağı için, adli müşavirlikler, askeri mahkeme ve yüksek yargı da hizmetin adamı olmayanlar pasifize edilmekte ve ayrılmaya zorlanmaktadır. Hizmetin köpeği olmuş ve dolaylı olarak amerikaya ve israile hizmet eden isihbaratçı hainlere bir müddet inanmış ve toplantılarda yer almış bir istihbarat subayı olarak bu durumu ifşa etmeyi vatani görev sayıyorum. sizlerin de ayrılmayıp bu yönde çalışmanız vatani bir görevdir. saygılarımla..Vatan sever bir subay” şeklinde olduğu, 30.05.2014 tarihinde saat 13.37’de Kavaklıdere Ankara PTT Şubesinden gönderilen ve sanığın 02.06.2014 tarihli dilekçesi ekinde MSB’ye ilettiği bu mektupla ilgili olarak sanığın iftira suçundan TCK’nın 267/1 ve 43/2,
– Olay tarihinde Askerî Yargıtay Başsavcısı olan …….a gönderilen (8) numaralı mektup içeriğinin;
“… Albayım
1979 tarihinden beri asker 1990 tarihinden beride hakim sınıfındasınız, takip ettiğimiz kadarıyla, gerek hava indirme komando günlerinizde gerek hakimlik yıllarınızda kimsenin adamı olmayıp vicdanınıza göre karar veren sağ ve sol ayrımı yapmadan herkese eşit mesafede duran bir hakim subaysınız. genç cumhuriyetinde böyle hakimlere ihtiyacı vardır. Din ogesi istihbarat kuruluşlarınca muhafakar adı altında kullanılan bir çimento görevi görmüştür, kullanılacak kişilerin bu dini duyarlılığında yararlanılarak beraber hareket ve hizmet etmeleri sağlanmaktadır. sizin ve sizin özelliklerinize sahip diğer askeri hakimlerin tasviye edilmeleri için yapılan harekette de din kullanılmış ve askeri yargıtaydaki cemaat oluşumunca kendi saflarına alamayacaklarını düşündükleri omurgalı hakimleri casusluk ve fuhuş adı altında teşhir ederek meslekten ayrılmaları planlanmıştır. Esasında sizlerin sanık olarak gözaltına alınarak aşağılanmanız planlanmıştı ancak hareketin başarıya ulaşamaması durumunda kendilerinin açığa çıkmaları halinde Yargıtay üyeliği teminatını yırtmış olmamak için bu sekilde teşhir edilip sindirildiniz. ozan odabaş..hasan dengiz, cemil kayılıoglu, Turgut … önder başoğulların ayrılması ile seçimlerde zihniyetinize yakın olanları seçme şansını ve gücünüzü kaybettiniz. sizler teşhir edilirken aynı zamanda geleceğinizde bir bakıma bitirildi. general olan hasan dengiz kaçmayı seçti, general olma ihtimali olan siz, …, …. böylece taca atıldı. yerine yapı kendi adamlarını planladı. hakkınızda genelkurulda soruşturma açılmasını isteyenler yapının adamı olup hukuk ve adalet umurlarında olmayan kendi menfeatleri için memleketi satacak sözde muhafazakar olan satılmış vicdansızlardır. kurulda görüşmeye katılamayan sizler tasviye edilecek cumhuriyetçi ve adil hakimlerdir. görüşmede soruşturma açılmasın diyenler yapılanmaca muhafazakar görülüp kazanılacağı düşünülen genç hakimlerdir. aslında bu görüşme ile kimliklerinin açığa çıkmaları hatalarını yapmışlardır. bunu farkedip hükümetle yaşanılan sıkıntılar öncesi cepheyi de genişletmemek adına tasviyeniz ikinci plana bırakılmış ve komisyonca soruşturmalarınız şimdilik kapatılmıştır. Yapı hükümetle sorunlar yaşanmamış ve illegal yapılanma olguları kabul görmemişken önce liva, mado gibi pastanelerde, sonra ise evlerde topluca görüşme ve gurup kararları alırken son zamanlarda ortak hareket ediyor görüntüsü vermemek için dışarıda bile görüşmelerini sınırlandırmışlardır. yapılanmaya mensup üyelerin uyuşmazlık mahkemesi ve adalet akademisine seçilmeleri sürecinde adaylar önceden belirlenmiştir. karşı aday olmayı düşünen ve aday olanların nasıl tehdit edildiğini ve cezalandırıldığını yapacağınız basit bir araştırma ile öğrenebilirsiniz. Şu an genelkurmay istihbaratı tamamen yapının elindedir ve askeri yargıtaya tam destek vermektedir. önceki c.baskanı döneminde askeri yargıtay seçimlerinde de kazara kendi adamlarında olmayanların sizlerin oyu ile listeye girmeleri halinde h.zeybel ve a.z.liman listeye giren üye adayları ile görüşüp ortak hareket etme sözü karşılığında c.başkanı genel sekreteri nezdinde onları desteklemiştir. genelkurmay adli müşaviri … yapının öğrencilik yıllarında adamı olup askeri yargıtaydaki koordineleri bizzat yapmaktadır. … yapıyla beraber hareket ederken ani bir manevra ile hükümet kanadını seçmiş, menfeati doğrultusunda hükümeti yapıya, yapıyı hükümete ispiyonlamaktadır. bütün bu hususları mit müsteşarı hakan fidanla, kurum başsavcısı sıfatı ile alacağınız bir randevuda teyit etme imkanınız vardır. hazır rüzgar arkadan eserken bu hain yapılanmanın deşifresi için elinizden gelen gayreti göstereceğinizi umuyor, bu bilgilerin sizde kalmasını tavsiye ediyoruz. daha once uyardığımız arkadaşlardan bu mektupları dilekçe ile açık edenlerin başına örülen çorapları, bu tür şikayetlerin gönderildiği genelkurmay adli müşavirliği kayıtlarına bakarak öğrenebilirsiniz. genelkurmay savcılığı… kösenin düşüncelerinin icra merciidir. orayıda kollamanızı tavsiye ederiz. emekliligin sizin için henüz çok erken olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Saygılarımızla… Vatansever bir ist. subay” şeklinde olduğu, 05.11.2014 tarihinde saat 16.44’te Ankara Sıhhıye PTT şubesinden gönderilen bu mektupla ilgili olarak sanığın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan TCK’nın 125/3-a ve 43/2, iftira suçundan ise aynı Kanun’un 267/1 ve 43/2,
– Tanık …’a gönderilen (9) numaralı mektup içeriğinin;
“Sizi gerçek hayatta sadece ismen tanıyorum. Hakkınızda yapılan dedikodular ve meslektaşlarınız arasında geçen konuşmalar nedeniyle, çok da müspet bir düşünceye sahip değilim. Ancak, en son hakkınızda yapılan soruşturmalar esnasında, birebir şahit olduğum olaylar nedeniyle, sizin aslında hakkınızda yapılan dedikodular ile kastedilen bir insan olmadığınız kanaatine vardım.
Kime ne yaptınız, bu kadar organize düşmanı nasıl kazandınız, bilmiyorum. Ancak, burada şahit olduğum ve bir gün herkese lâzım olacak hukukun nasıl dezenformasyona uğratıldığını ve ayaklar altına alındığını, bir subay olarak üzüntü ve dehşetle gördüm. Öncelikle gayri resmi müfettiş soruşturması ve adli soruşturmaya katılıp sizin aleyhinize delil toplamam istendiği ve bunu birilerinden çekindiğim ve onları kırmamak için yaptığımdan dolayı, vicdanen duyduğum rahatsızlıktan ötürü bu mektubu yazmak gereği duydum.
Öncelikle … başkanlığında bir ekip (bu ekip eski sisteme hınçlı, T.Ö, ÖE, Z.Y, Y.T.Ç, H.Z., Y.S., H.A., Ş.A., A.D., S.P., yeni üyelerden A.F.Ö., M.Ş. ve bunların fikirlerine katılmamakla beraber, şahsi korkularından bunlarla beraber olan İ.U.) yargılandığınız dairelerde ikna turları ile aleyhinize dünyanın en suçlu insanı imajinı oluşturdular. Öncelikle benim gibi birkaç kişiyi ikna ettiler. Hukuk ve vicdan sahibi olmayan Genelkurmay Adli Müşavirinin artık adalet dağıtmayı bırakın, bizzat suç tasni ve senaryoları yazarak, kendi düşüncelerinden olmayanları tasfiye etmek için iftira merci haline geldiği açıkça görülmektedir.
İlk aşamada hakkınızda olumlu düşünme potansiyeli bulunan kişiler ikna turları ile susturulmuştur. Yerinize ciddi sağlık sorunları olduğu için görevini yapamayacak durumda olduğu halde, bir başka savcı (…) tayin edilmiştir. Hakkınızda soruşturma yapan savcılara gözlerimin önünde yapılan şantaj ile nasıl sizin aleyhinize ateşli bir savunucu haline geldiğini ve Milli Savunma Bakanının kandırılarak hakkınızda dava açılmasının sağlandığını insanlığımdan utanarak izledim. … tarafından aleyhinizde açtırılan soruşturmalarla tasfiye edilmeye çalışıldığınızı sanırım siz de fark etmişsinizdir. Bu adli müşavirin hakkında yapılan onca şikâyete rağmen, adamı olan askeri adalet işleri başkanı tarafından Mili Savunma Bakanı kandırılarak, şikâyetlerin tamamı örtbas edilmiştir. Adli müşavirin sayesinde bu askeri yargıdan adalet beklemek artık imkânsız hale gelmiştir.
Size tavsiyem, hakkınızda kurulan tuzaklar ile diğer usulsüzlükleri adliyeye taşıyarak, soruşturma ve yargılama yapma ehliyetini ve tarafsızlığını kaybetmiş kör vicdanlı bu adli müşavirden kurtularak tarafsız bir yargıya gidebilmeniz için uğraş vermenizdir.” şeklinde olduğu, “…..” ismi ile imzalanan ve 12.02.2015 tarihli dilekçe ekinde tanığın yargılandığı Askerî Yargıtay 2. Dairenin 2014/2 esas sayılı dosyasına sunulan bu mektupla ilgili olarak sanığın sanığın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan TCK’nın 125/3-a ve 43/2,
(1), (2), (3), (4) ve (9) numaralı mektuplarla ilgili olarak ise ayrıca sanığın adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan aynı Kanun’un 288 ve 43/1.
Maddeleri uyarınca cezalandırılmasının talep edildiği,
– Tanık …’e gönderilen (5) numaralı mektup içeriğinin;
“Sizi gerçek hayatta sadece ismen tanıyorum. Hakkınızda yapılan dedikodular ve meslektaşlarınız arasında geçen konuşmalar nedeniyle çok da müsbet bir düşünceye sahip değildim. Ancak en son çocuğunuzun annesi olan eski eşiniz … (Uzm. G-13820)la ilgili birebir şahit olduğum olaylar nedeniyle sizin aslında hakkınızda yapılan dedikodular ile kastedilen bir insan olmadığınız kanaatine vardım.
Kime ne yaptınız bu kadar organize düşmanı nasıl kazandınız bilmiyorum. Ancak burada şahit olduğum ve bir gün herkese lazım olacak ahlak kurallarının nasıl ayaklar altına alındığını bir bayan olarak üzüntü ve dehşetle gördüm. Hakkınızda gayri ciddi ve aşağılayıcı dedikodulara kulak verdiğim için vicdanen duyduğum rahatsızlıktan ötürü bu mektubu yazmak gereğini duydum.
Öncelikle çocuğunuzun annesi olan eski eşiniz ve arkadaşları sizin hakkınızda yaptıkları dedikodular ile alehinize dünyanın en kötü kocası ve babası imajını oluşturdular. Bu dedikoduyu devre arkadaşlarınız arasında bile yaydılar. Bu sayede kendi ahlaksızlığını ve evliyken sizi başkasıyla aldattığı gerçeğini sizin öğrenmenizi engellediler. Sizi aldattığını annesi ve arkadaşları bilmektedir. Vicdan sahibi olmayan eski eşinizin kendi kusur ve ayıplarını gizlemek için hiç çekinmeden başkalarına iftira atan bir yalan makinası haline geldiği açıkça görülmektedir. Kendisine hediye alıp lüks restoranlarda yemek yediren evli erkeklere karşılığını veren bu kadın emrinde çalıştığı paşaları kendi yöntemleriyle ikna ederek yaşadığı etik dışı ilişkileri, hakkında daha önce internette çıkan uygunsuz haberleri gizlemektedir. Sevgilisinden virüs kapmış olmasına rağmen hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmektedir. Son derece bulaşıcı olan damlacıkla bile bulaşabilen bu virüs nedeniyle kızınız ciddi risk altındadır. Kendisi fiilen kızınıza annelik yapmayıp bakımını annesine bırakmış, gününü gün edip eğlenerek gezip tozmaktadır. Ancak yine de bu virüsü kızınıza ve birlikte çalıştığı kişilere bulaştırması kesin olmasına rağmen bu konuda hiçbir şey yapmamaktadır.
Size tavsiyem hakkınızda yapılan dedikodular ile diğer iftiraları adliyeye taşıyarak kızınızı annelik yapma yeteneği bulunmayan vicdansız bu kadından kurtarmak için uğraş vermenizdir.” şeklinde olduğu, “…A. Pinartas” ismi ile imzalanan bu mektuba ilgili olarak sanığın cezalandırılması talebinde bulunulmadığı,
Askerî Yargıtay Genel Kurulunca 25.06.2013 tarih ve 5/5 sayı ile; 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanunu’nun Dördüncü Bölüm Disiplin İşleri kapsamında, Milli Savunma Bakanının 06 Haziran 2013 tarihli ve 37337036-2415-/(37-33-13) sayılı “Suç Duyurusu” konulu yazısı ve Milli Savunma Bakanının 31 Mayıs 2013 tarihli ve 37337036-2414-/(37-35-13) sayılı “Suç Duyurusu” konulu yazısı ile gönderilen suç duyuruları hakkında inceleme yapılması için toplanıldığı belirtildikten sonra yapılan görüşme sonucunda Hâkim Tuğgeneral …., Hâkim Albay … Bal, Hâkim Albay…., Dz. Hâkim …, Hâkim Albay…., Hâkim Albay ….. ve Hâkim Albay…. hakkında, Milli Savunma Bakanı tarafindan Askerî Yargıtay Başkanlığına gönderilen “Suç duyurusu” konulu yazılarla ilgili olarak, bu aşamada bir işlem yapılmasına gerek olmadığı şeklinde karar verilemeyeceğine, inceleme dışı mağdurlar … ve … ile …, … …. ……. ve…. isimli Üyeler ile sanık …’ın bir işlem yapılmasına gerek olmadığı yönündeki karşı oyları ve oy çokluğuyla (15/9) karar verildiği, toplantıya katılan diğer üyelerin inceleme dışı mağdurlar …, …, …, …, …, … ve …, katılanlar …, …, … ve …, inceleme dışı katılanlar …, …, … ve …. olduğu,
Tanık…, Sincan F Tipi 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu sırada Askerî Yargıtay Başkanlığına hitaben düzenlediği 09.05.2014 tarihli dilekçesinde; (1) numaralı mektubun 2013 yılında kendisine gönderildiğini, mektupta isimleri geçen kişiler hakkında 12.02.2014 tarihinde MSB’ye ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, (2) numaralı mektubun ise 2014 yılında gönderildiğini, bu mektupta, hakkında yapılacak temyiz incelemesine katılacak kişilerin önceden belirlendiğinin, bu kişilerin husumetli olduğu Fetullah … cemaati üyesi olduklarının iddia edildiğini, müzakereye katılacağı iddia edilen bu üyelerin çoğu hakkında suç duyurusunda bulunmuş olması nedeniyle aralarında husumet oluştuğunu, bu kişilerin tarafsızlıkları konusunda şüphe bulunduğunu, bu nedenle de anılan kişilerin hakkında yapılacak temyiz incelemesine ilişkin olarak Daireler Kurulunda görevlendirilmemelerini istediğini belirttiği, dilekçe ekine de kendisine gönderilen iki adet mektubu eklediği,
Genelkurmay Başkanlığınca Genelkurmay Askerî Savcılığına hitaben düzenlenen 13.05.2014 tarihli ve 90043811 sayılı yazı ile; haklarında adli ve idari işlem yapılmasını sağlamak maksadıyla askerî yargı mensupları hakkında sahte isim ve imzalı mektuplar gönderenlerin tespiti amacıyla mülga 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 8 ve 95. maddeleri uyarınca soruşturma açılmasının talep edildiği,
Askerî savcı ile sivil memur tarafından 21.07.2014 tarihinde düzenlenen tutanağa göre; Yenişehir PTT Müdürlüğüne ait 22.05.2014 tarihli kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde saat 13.35 sıralarında denizci üniforması giyen bir erin gişeye sarı ve beyaz renkli bir zarf teslim ederek işlem yaptığı, işlem sonrasında Kocatepe Camii yönüne doğru koşarak uzaklaştığının tespit edilmesi üzerine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığında bulunan fotoğraflar üzerinde yapılan incelemede söz konusu denizci erin tanık … olduğunun tespit edildiği,
Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca düzenlenen 23.07.2014 tarihli ve 2014/646 uzmanlık numaralı raporda; üzerinde “395 Syn=… Taşkent caddesi No=61/63 Daire 13 (Veya 3) Bahçeli, Ankara” ibareleri yazılı, “22.05.14 12:39” tarihli ve saatli kaşe basılı 1 adet mektup zarfı aslının (1) numaralı; üzerinde “SNY=Miliği SAVUNMA BAKANI BAKANLIKLAR/ANKARA” ibareleri yazılı, “09.05.14 13:47” tarihli ve saatli kaşe basılı 1 adet mektup zarfı aslının (2) numaralı; üzerinde “ŞEHİT ADİL ERDOĞAN İLKOKULU SN. ÖZLEM DENlZ ASLAN 30 AĞUSTOS MAH. ŞEHİT ….ETİMESGUT ANKARA” ibareleri yazılı 1 adet mektup zarfı aslının (3) numaralı; üzerinde “SN. ……. YENİ PORTAKAL ÇİÇEĞİ SİTES….. ERYAMAN/ANKARA” ibareleri yazılı, 1 adet mektup zarfı aslının (4) numaralı; üzerinde makine yazısı ile yazılmış “Yasin ASLAN Askeri Yargıtay Başkanlığı 4. Daire” ibareli etiket yapıştırılmış, sağ alt köşesinde “Ankara” ibaresi yazılı, “30.05.14 13:37” tarihli ve saatli kaşe basılı 1 adet mektup zarfı aslının (5) numaralı; üzerinde “Syn= Yaşar ÖZGÖK İRAN CADDESİ NO=53/1 KAVAKLIDERE ANKARA” ibareleri yazılı, “22.04.14 16:22” tarihli ve saatli kaşe basılı 1 adet mektup zarfı fotokopisinin (6) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-A” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Paralel yapının emniyet…” ibaresi ile başlayıp, “…… Çetin Gnkur.İsth.D 05334631968” ibaresi ile biten 1 adet belge aslının (7) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-D” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Size gerçek hayatta…” ibaresi ile başlayıp “……A. Pinartas Gnkur.İsth.D 0312-4026100/1914” ibaresi ile biten 1 adet belge aslının (8) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-D” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Merhaba Hanımefendi, Eşiniz…” ibaresi ile başlayıp ikinci sayfasında “…Saygılarımla Levin’in bir arkadaşı” ibaresi ile biten, 1 adet belgenin (9) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-F” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Merhaba Hanımefendi, Eşiniz…” ibaresi ile başlayıp ikinci sayfasında “…Saygılarımla Levin’in bir arkadaşı” ibaresi ile biten 1 adet belgenin (10) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-B” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Yasin Bey Son zamanlarda…” ibaresi ile başlayıp “…Vatan sever bir subay” ibaresi ile biten 1 adet belgenin (11) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-C” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Sayın ……” ibaresi ile başlayıp “…Vatansever bir subay” ibaresi ile biten 1 adet belgenin (12) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-B.2 EK-Ç” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Sayın … Albayım…” ibaresi ile başlayıp “… uğraş vermenizdir. … …” ibaresi ile biten 1 adet belge fotokopisinin (13) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-2 EK-Ç” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Sayın Albay ……” ibaresi ile başlayıp ikinci sayfasında “…tsk daki temel taşlarıdır. … …” ibaresi ile biten 1 adet belge fotokopisinin (14) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-A” ibareli, makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta sadece…” ibaresi ile başlayıp “…uğraş vermenizdir. …” ibaresi ile biten 1 adet belge fotokopisinin (15) numaralı inceleme konusu belge olarak numaralandırıldıktan sonra;
1- (7, 8, 11 ve 12) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu belgelerin lazer yazıcı çıktısı olduğu,
2- (9 ve 10) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu belgelerin mürekkep püskürtmeli (inkjet) yazıcı çıktısı olduğu,
3- (13, 14 ve 15) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu belgelerin ise tarayıcı yardımıyla bilgisayar ortamına aktarıldıktan sonra lazer yazıcıdan çıktılarının alınması suretiyle oluşturulduğu ve sayfa kenarlarında tarayıcıdan kaynaklanan hataların bulunduğu,
4- (12) numara ile tanımlanan inceleme konusu belgenin sol alt kısmında bulunan “ANKARA 1 NO’LU F TİPİ…” kaşe izi ile (13) numara ile tanımlanan inceleme konusu belgenin sol alt kısmında bulunan “ANKARA 1 NO’LU F TİPİ…” kaşe izi arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada, (12) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge üzerindeki kaşe izinin renkli lazer yazıcı çıktısı olduğu, (13) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge üzerinde bulunan kaşe izinin ise siyah-beyaz lazer yazıcı çıktısı olduğu görülmesine rağmen söz konusu kaşe izlerinin ebat, eğim ve kaşe arızaları gibi özellikler yönünden birbirleri arasında benzerlikler görülmüş olup (12) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge üzerinde bulunan kaşenin sonradan vurulmadığı (13) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge aslından veya üçüncü bir belgeden taranarak oluşturulduğu,
5- (9) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge üzerinde bulunan makine yazısı çıktıları ile (10) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge üzerindeki makine yazısı çıktılarının birbirleri arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; söz konusu makine yazılarının aynı bilgisayar yazıcısı ile yazıldığı,
6- (5) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfı üzerine yapıştırılmış adres etiketi üzerindeki makine yazıları ile (14) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge üzerindeki makine yazılarının birbirleri arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; söz konusu makine yazılarının aynı bilgisayar yazıcısı çıktısı olabileceği,
7- Bilgisayar yazıcısı çıktıları üzerinde makine aksamının belge yüzeyinde bıraktığı arıza izlerine ve harflerin karakteristik özelliklerine rastlanabilmesine rağmen söz konusu çıktıların fotokopi makinesi veya tarayıcı ile çoğaltılması hâlinde fotokopi makinesinin kendi karakteristik özelliklerini yansıtabileceğinden ve tarayıcının çözünürlüğüne göre arıza izlerinin ve harflerin karakteristik özelliklerinin farklılık gösterebileceğinden dolayı bu tür belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde kesin bir tespitte bulunmanın mümkün olmadığı,
8- (13, 14 ve 15) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu fotokopi/tarayıcı ile çoğaltılmış belgeler üzerinde yapılan incelemede; yukarıda yedinci maddede belirtilen sebeplerden dolayı söz konusu belgelerin (7, 8, 9, 10, 11 ve 12) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu belgeler ile aynı bilgisayar yazıcısında oluşturulup oluşturulmadığı hususunda bir tespitte bulunmanın mümkün olamadığı,
9- (7, 8, 13, 14 ve 15) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu belgelerin kendi aralarında (11 ve 12) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu belgelerin kendi aralarında bazı cümle ve kelimelerin kullanımı açısından benzerlikler görülmesine rağmen söz konusu belgelerin aynı şahıs tarafından oluşturulup oluşturulmadığı konusunda müspet menfi karar vermenin mümkün olamadığı,
10- (5) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfı üzerinde bulunan mavi mürekkepli kalem ile yazılmış, “Ankara” ibareli el yazısı ile tanık …’in mukayese konusu el yazıları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada benzerlikler görülmüş olup (5) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfı üzerinde bulunan söz konusu el yazılarının tanık …’in eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğu,
11- (1 ve 2) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfları ve (6) numara ile tanımlanan mektup zarfı fotokopisi üzerinde bulunan el yazıları ile tanık …’in mevcut mukayese konusu el yazıları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada farklılıklar görülmüş olup (1 ve 2) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfları ve (6) numara ile tanımlanan mektup zarfı fotokopisi üzerinde bulunan el yazılarının tanık …’in eli ürünü olmadığı,
12- (3 ve 4) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfları üzerinde bulunan el yazıları ile tanık …’in mukayese el yazıları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada (3 ve 4) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfları üzerinde bulunan el yazılarının büyük harflerle oluşturulduğu ve tanık …’in mukayese konusu belgeler üzerinde yeterince büyük harf karakteri bulunmadığından dolayı, (3 ve 4) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektup zarfları üzerinde bulunan el yazılarının tanık … eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmenin mümkün olmadığı,
25.07.2014 tarihli ve 2014/689 uzmanlık numaralı raporda da; üzerinde “395 Syn=… ….. Daire 13 (Veya 3) Bahçeli, Ankara” ibareleri yazılı, “22.05.14 12:39” tarihli ve saatli kaşe basılı 1 adet mektup zarfı aslı üzerinde bulunan el yazıları ile üzerinde “Syn= Yaşar ÖZGÖK İRAN CADDESİ NO=53/1 KAVAKLI DERE ANKARA” ibareleri yazılı, “22.04.14 16:22” tarihli ve saatli kaşe basılı 1 adet mektup zarfı fotokopisi üzerinde bulunan el yazıları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada benzerlikler görülmüş olup her iki zarf üzerinde bulunan el yazılarının aynı şahıs eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğu,
Şeklinde görüş bildirildiği,
Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca düzenlenen 24.07.2014 tarihli ve 2014/579 sayılı uzmanlık raporunda; Kavaklıdere PTT Müdürlüğüne ait 30.05.2014 tarihli güvenlik kamera görüntüsünde belirtilen şahıstan eşkal tespitine yönelik gerekli yüz detayı elde etmek teknik olarak mümkün olmadığından mukayese amaçlı fotoğrafları gönderilen şahıs/şahıslar ile görüntüde yer alan şahsın mukayesesine yönelik talep edilen incelemenin yapılamadığının, fotoğrafları gönderilerek tanık … ile “… S….., “….”, “….”, “….”, “…..” ve “…” isimli kişiler oldukları belirtilen şahısların, Kızılay PTT Müdürlüğüne ait 22.04.2014 ve 09.05.2014, Yenişehir PTT Müdürlüğüne ait 22.05.2014 tarihli güvenlik kamera kayıtları içerisinde yer almadığı kanaatine varıldığının belirtildiği,
Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığınca 08.08.2014 tarih ve 180-23 sayı ile; soruşturma konusu suçların faillerinden olduğuna ilişkin deliller bulunduğu gerekçesi ile Askerî Yargıtay Üyesi olan sanık … ile bu fiilleri birlikte gerçekleştirdiği değerlendirilen tanık … yönünden mülga 353 sayılı Kanun’un görev ve yetkiyi düzenleyen hükümleri uyarınca Askerî Savcılık görevli olmadığından Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığının görevsizliğine, dosyasının Askerî Yargıtay Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği,
Başbakanlık ofisine dinleme cihazı konulması olayı ile ilgili olarak örgütlü siyasal casusluk suçundan yapılan soruşturma sırasında 17.06.2014 tarihinde yakalanan Başbakanlık Koruma Eski Şube Müdürü…… isimli şahsın yakalanması üzerine adına kiraladığı araç içinde kendisine ait olduğunu belirttiği kabanın içinde ele geçirilen a-4 kağıdına bilgisayar ortamında yazılan yazıda; tanık …’un yargılandığı davalarda 33 yıl hapis cezası aldığının, resmî belgede sahtecilik suçundan alacağı cezasının diğer cezalarına bir etkisinin olmayacağının, eylemin suç oluşturmamasına rağmen beraat kararının Askerî Yargıtayda hizmete yakın hâkimler tarafından bozulduğunun, hizmete yakın bu hâkimlerin hukuka aykırı bir şekilde mahkûmiyet için uğraştıklarının, ileriki süreçte bu durumunun bu hâkimlere zarar vereceğinin belirtildiği,
Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Grup Komutanlığı Hizmet Taburu 3. Hizmet Bölük Komutanlığınca Askerî Yargıtay Yüksek Disiplin Kuruluna hitaben düzenlenen 09.09.2014 tarihli yazı ile ekinde yer alan “3üncü Hiz. ve Mhf. Tk. Personel İsim Listesi” başlıklı belgeye göre; piyade er olarak askerlik görevini yapan tanık …’nun 01.01.2014-01.07.2014 tarihleri arasında Askerî Yargıtay ile Yüksek İdare Mahkemesinin müşterek binasının 5. katında bulunan çay ocağında görev yaptığı,
Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca düzenlenen 17.09.2014 tarihli ve 2014/768 sayılı raporda; üzerinde “395 Syn=… Taşkent caddesi No=61/63 Daire 13 (Veya 3) Bahçeli, Ankara” ibareleri yazılı, “22.05.14 12:39” tarih ve saatli kaşe basılı bir adet mektup zarfı aslının (1) numaralı; üzerinde “SNY=Miliği SAVUNMA BAKANI BAKANLIKLAR/ANKARA” ibareleri yazılı, “09.05.14 13:47” tarih ve saatli kaşe basılı, bir adet mektup zarfı aslının (2) numaralı; üzerinde “Syn=….. İRAN CADDESİ NO=53/1 KAVAKLI DERE ANKARA” ibareleri yazılı, “22.04.14 16:22” tarih ve saatli kaşe basılı bir adet mektup zarfı fotokopisinin ise (6) numaralı inceleme konusu belge olarak numaralandırıldıktan sonra; (1) ve (2) numaralı inceleme konusu zarflar üzerinde bulunan söz konusu el yazılarının tanık …’nun eli ürünü olduğu, (6) numaralı inceleme konusu zarf fotokopisi üzerinde bulunan söz konusu el yazılarının tanık …’nun eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğu kanaatinin belirtildiği,
Askerî Yargıtay Genel Kurulu tarafından 18.09.2014 tarih ve 11-11 sayı ile; sanık hakkındaki iddia ve eylemlerin AYK’nın 38. maddesi uyarınca seçilen ve o tarihte Askerî Yargıtay Başsavcısı olan … Bal isimli şahıs başkanlığındaki kurul tarafından soruşturulmasına karar verildiği,
Askerî Yargıtay Daireler Kurulunun 2014/82 esas sayılı dosyası kapsamında bulunan ve Askerî Yargıtay Soruşturma Kurulu tarafından onaylı suretleri alınan belgelere göre; Genelkurmay Askerî Savcılığınca 04.06.2010 tarih ve 276-180 sayı ile resmî belgede sahtecilik suçundan tanık…nin TCK’nın 204/2 ve 53/1; tanık …’in ise aynı Kanun’un 38/1, 40/2, 204/2 ve 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına, ACK’nın 30/A-B maddeleri uyarınca da TSK’dan çıkarılmalarına karar verilmesi istemi ile dava açıldığı, Genelkurmay Askerî Mahkemesince 06.06.2012 tarih ve 11-68 sayı ile; 03.06.2012 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 22.05.2012 tarihinde kabul edilen Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair 6318 sayılı Kanun’un 36 ve 42. maddeleri ile değiştirilen 357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu’nun 25 ve Geçici 10. maddeleri uyarınca tanıklar… ile … hakkındaki kovuşturma işlemlerine Askerî Yargıtay’da bulundukları aşamadan itibaren devam olunmak üzere dava dosyasının Askerî Yargıtay Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği, Askerî Yargıtay 4. Daire Başkanlığınca yapılan yargılama sonucunda 18.01.2013 tarih ve 1-1 sayı ile atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gerekçesi ile tanıklar… ve …’in CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine oy çokluğuyla karar verildiği, Üye Hâkim olan … ….. isimli şahıs, tanık …’in ACK’nın 115. maddesi uyarınca cezalandırılmasına, Üye Hâkim olan katılan … ise her iki şahsın da resmî belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmaları gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullandıkları, karara katılan diğer kişilerin Başkan olan Bilgin Ak ile Üye olan Cemil Kayılıoğlu ve Abdulkadir Karakaş isimli şahıslar olduğu, bahse konu kararın duruşma savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Askerî Yargıtay Daireler Kurulunca 31.05.2013 tarih ve 68-80 sayı ile; hükümlerin, sanıkların resmî belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmesi gerekirken beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verildiği, Kurul Başkanı olan Hasan Dengiz isimli şahıs ile Kurul Üyesi olan inceleme dışı mağdur …’nın sanıkların eylemlerinin TCK’nın 283. maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma suçunu oluşturduğu, Kurul Üyesi olan inceleme dışı mağdur …’nun sanıkların eylemlerinin ayrıca suçluyu kayırma suçunu oluşturacağı, Kurul Üyesi olan ….. isimli şahıs ile sanık …’ın ise beraat kararının doğru olduğu ve bu kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullandıkları, bu karara katılan diğer Kurul Üyelerinin inceleme dışı mağdurlar …, …, … ve …, katılanlar … ve … ile inceleme dışı katılanlar … ve … olduğu, tanık …’un Askerî Yargıtay 4. Dairesi Başkanlığına hitaben düzenlediği 08.11.2013 havale tarihli dilekçesinde (1) numaralı mektupta belirtilen hususlara değinerek 4. Daire Üyesi olan katılan …’ın CMK’nın 25/1. maddesi uyarınca reddi isteminde bulunduğu, bu dilekçesine (1) numaralı mektubu da eklediği, aynı tarihli oturumda da tanığın; “Ben daha önce Askerî Yargıtay 3’üncü Dairesinde de yargılanırken orada görevli bir üye ile ilgili olarak reddi hâkim talebinde bulunmuştum. O davaya ilişkin olarak da mektubun bana gönderildiği günün ertesinde mektubu daire başkanlarına göndermiştim.” şeklinde beyanda bulunduğu, aynı oturumda bu talebinin reddine karar verildiği, yapılan yargılama sonucunda Askerî Yargıtay 4. Dairece 24.03.2014 tarih ve 2013/3 sayı ile; tanıklar… ile …’in resmî belgede sahtecilik suçundan TCK’nın 37. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 204/2, 62 ve 53/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, ACK’nın 30/1-A-B maddeleri uyarınca TSK’dan çıkarılmalarına, Başkan olan … ….ve Üye olan ….. isimli şahısların karşı oyları ile oy çokluğuyla karar verildiği, karara katılan diğer Üyelerin katılan …, inceleme dışı mağdur … ve inceleme dışı katılan … olduğu, bu hükümlerin de tanıklar … ve … ile müdafileri ve askerî savcı tarafından temyiz edilmesi üzerine Askerî Yargıtay Daireler Kurulunca 27.11.2014 tarih ve 82-93 sayı ile temyiz istemlerinin reddine ve hükümlerin onanmasına oy çokluğuyla karar verildiği, bu karara katılan kişilerin…..ve ….isimli şahıslar ile inceleme dışı mağdurlar …, … ve …, katılanlar … ve …, inceleme dışı katılanlar …, …, … ve … ile sanık oldukları,
Askerî Yargıtay 2. Daire Başkanlığı tarafından Askerî Yargıtay Soruşturma Kuruluna hitaben düzenlenen 15.10.2014 tarihli yazı ve ekinde yer alan belgelere göre; Askerî Yargıtayca 2014 yılı Ocak ayında verilen ve sanık tarafından kullanan masa üstü bilgisayarın 2B005-64913 adlı, SR000658694 seri numaralı, Pro Desktop V-Pro model bilgisayar olduğu, 2013 yılı başından 2014 yılı Ocak ayına kadar sanık tarafından kullanıldıktan sonra hurdaya ayrılan masa üstü bilgisayarın YRGTY069 adlı, 6S2BLDBZC01J seri numaralı, Compaq marka, Evo model bilgisayar olduğu, 2. Daire Başkanlığı daire kaleminde kullanılan ağa bağlı yazıcının ise 42606 BIM ve CNHXG21612 seri numaralı, HP marka, Laser Jet 4350 model yazıcı olduğu,
Askerî Yargıtay 3. Daire Başkanlığınca 22.10.2014 tarih ve 235-1 sayı ile; sanığa tahsis edilen “0 312 *** 6461-9 *** 6461” numaralı askerî hat ile yapılan tüm görüşmelere ait iletişimin CMK’nın 135/1. maddesi gereğince tespitine; sanığa görevi sebebiyle tahsis olunan ve 2013 yılı başı ile 2014 yılı Ocak ayı arasında kullandığı YRGTY069 adlı, 6S2BLDBZC01J seri numaralı, Compaq marka, Evo model bilgisayar ile 2014 yılı Ocak ayından itibaren kullanmakta olduğu 2B005-64913 adlı, SR000658694 seri numaralı, Casper marka, Pro Desktop V-Pro model bilgisayarda, atanacak bilirkişi marifetiyle ve soruşturma kurulu gözetiminde CMK’nın 134/1. maddesi uyarınca arama yapılmasına, ilgili görülecek kayıtlardan kopya çıkarılmasına ve bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesıne karar verildiği,
Askerî Yargıtay Başkanlığının 28.10.2014 tarihli yazısına göre; hurdaya ayrılan Compaq marka, Evo model 7 adet bilgisayarın eski nesil olmaları nedeniyle hard disklerinin sökülerek imha edilip işlevsiz hâle getirdikleri,
Askerî Yargıtay Soruşturma Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen 03.11.2014 tarihli bilirkişi dinleme tutanağına göre; soruşturma kurulu tarafından talep edilmesi üzerine Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı tarafından görevlendirilen el yazısı ve doküman inceleme uzmanlarından soruşturma konusu (7) adet mektubun Askerî Yargıtay 2. Dairesindeki tüm üyeler ve personel tarafından kullanılan ağa bağlı CNHXG21612 seri numaralı, HP marka, Laser Jet 4350 model yazıcıdan çıkartılıp çıkartılmadığı hususunda inceleme yapmalarının istenmesi üzerine bilirkişilerin her bir mektup için mukayese sayfası olacak örnek metin oluşturup bahse konu yazıcıdan yine her bir mektup için dokuzar sayfa çıktı aldıkları,
Askerî Yargıtay Soruşturma Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen 04.11.2014 tarihli bilirkişi dinleme ve bilgisayar arama tutanağına göre; bilirkişi ile birlikte Askerî Yargıtay 2. Dairesinin bulunduğu 5. kata gelindiği, bu arada genel sekreterlik kanalıyla karar tasnif şubede görevli şube müdürü olan …. aynı şubede zabıt katibi olarak görevli olan …. ile 2. Daire Yazı İşleri Müdürü olan ….isimli şahısların arama yerinde hazır edilmelerinin sağlandığı, sanığın kullanmakta olduğu 510 numaralı odaya gidildiği, odasında bulunan sanığa gerekli bilgi verildikten sonra arama işlemi sırasında odada bulunabileceği bildirildiği, işlem sırasında odada bulunmak istemediğini beyan eden sanığın odadan ayrıldığı, ardından yapılan kontrolde sanığın masanın yanında bulunan bilgisayarın 2B005-64913 adlı, SR000658694 seri numaralı, Casper marka, Pro Desktop V-Pro model bilgisayar olduğunun görüldüğü, soruşturma kurulu olarak, hazır bulunan diğer personel huzurunda, bilirkişinden soruşturma konusu bilgisayarın adli kopyasının almasının istendiği, daha sonra bilirkişinin soruşturma konusu sabit diski çıkarttığı, Seagate marka, ST500DM002 model, Z3TM702K seri numaralı, 500 GB kapasiteli sabit diskin bilirkişi tarafından beraberinde getirmiş olduğu adli kopyalama cihazına takıldığı, ardından bilirkişinin beraberinde getirmiş olduğu ve boş hâlde bulunan Western Digital marka, WD5000BPKX model, WX21AA3D1270 seri numaralı, 500 GB kapasiteli ve Western Digital marka, WD3200BEVT model, WXC1AA082227 seri numaralı 320 GB kapasiteli sabit diskler içerisine adli bilişim kopyalama formatı olan Encase (E01) formatında kopyalama işlemini başlattığı, kopyalama işlemi sonucunda oluşan, MD5 ve SHA1 sayısal imzaların (Hash value) “MD5: 1d32963c7f958d0c011857ce9879ab9e.”, “SHA1: 016a8720238e9a671960a9b09bdd8d03f0c15cd9.” olduğunun belirtildiği, bilirkişi tarafından kayıtların incelenmesinde herhangi bir hata ya da problem olmadığının tespit edildiği, kopyalama işleminin ardından odasına çağrılan sanığa arama ve kopyalama işleminin tamamlandığı, odanın ve arama yapılan bilgisayarın herhangi bir zarar verilmeksizin, kurulun odaya girdiği sıradaki hâliyle bırakıldığının bildirildiği,
Askerî Yargıtay Soruşturma Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen 07.11.2014 tarihli inceleme tutanağına göre; soruşturma kurulu üyeleri ……. ve… ile zabit kâtibi ….bulunduğu hâlde, saat 11.00’de Ankara 1 Nolu F Tipi Kapalı Ceza Infaz Kurumuna gelindiği, cezaevi müdürü …..ile görüşüldüğü, cezaevi müdürü tarafından yapılan inceleme ile tanık… Uçok’un 26.03.2013-30.06.2014 tarihleri arasında hükümlü statüsünde cezaevinde kaldığının bildirildiği, cezaevi müdüründen sorulduğunda tutuklu ve hükümlülere gönderilen mektupların büyük bölümünün adi posta yoluyla geldiği, kalan kısmının ise APS ve taahhütlü olarak gönderildiği, adi posta ile gönderilen mektupların çok büyük sayıda olmaları sebebiyle kayıtlarının tutulmadığı, sadece APS ve taahhütlü olarak gönderilen mektupların kayıtlarının tutulduğu ancak her ne suretle gönderilirse gönderilsin gelen tüm mektupların okunduğu ve üzerine cezaevinin okundu kaşesinin vurulduğu, cezaevine gönderilen mektupların zarflarının mektuplarla birlikte ilgili tutuklu ya da hükümlüye teslim edildiği, örneğinin alınmadığı, cezaevinde herhangi bir mektuba ilişkin zarf bulunmadığının öğrenildiği, cezaevinde toplamda 4 mektup okuma kaşesinin kullanıldığı, bu kaşelerin birer örneklerinin alındığı, söz konusu kaşelerin soruşturma konusu (1), (2) ve (3) numaralı mektuplarda bulunan cezaevi kaşeleriyle karşılaştırıldığı, anılan mektuplardaki kaşelerin cezaevinde kullanılan kaşelerden ikisiyle uyuştuğu, tanık…nin cezaevinde kaldığı belirtilen tarihler arasında kendisine gönderilen mektuplara ilişkin kayıtların getirtildiği, mektup geldiğine ilişkin olarak ay ay tutulan kayıtlardan mektup kaydı bulunan aylara ilişkin birer suret alındığı, daha sonra cezaevinde kullanılan UYAP sistemi üzerinden tanık…nin cezaevinde kaldığı döneme ilişkin ziyaretçi kayıtları incelendiğinde tanık … tarafından 31.12.2013 tarihinde saat 14.52’de ziyaret edildiğinin görüldüğü, bu ziyaretin Malatya Barosuna kayıtlı avukat olarak kayda alındığının tespit edildiği,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 10.11.2014 tarihli raporda; sağ üst köşesinde “EK-B.2 EK-Ç” ibareleri bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın… Uçok Albayım…” ibaresi ile başlayıp “…uğraş vermenizdir. … …” ibaresi ile biten mektubun (1) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-2 EK-Ç” ibareleri bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın Albay… Uçok…” ibaresi ile başlayıp ikinci sayfasında “…tsk daki temel taşlarıdır. … …” ibaresi ile biten, iki sayfadan ibaret mektubun (2) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-C” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın… Uçok…” ibaresi ile başlayıp “…Vatansever bir subay” ibaresi ile biten mektubun (3) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-A” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta sadece…” ibaresi ile başlayıp “…uğraş vermenizdir. …” ibaresi ile biten mektubun (4) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-D” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta…” ibaresi ile başlayıp “……A. Pinartas Gnkur.lsth.D 0312-4026100/1914” ibaresi ile biten mektubun (5) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-A” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Paralel yapının emniyet…” ibaresi ile başlayıp “…… Çetin Gnkur.isth.D 05334631968” ibaresi ile biten mektubun (6) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-B” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Yasin Bey Son zamanlarda…” ibaresi ile başlayıp “…Vatan sever bir subay” ibaresi ile biten mektubun (7) numaralı inceleme konusu belge olarak numaralandırıldıktan sonra bilgisayar yazıcısı çıktıları üzerinde makine aksamının belge yüzeyinde bıraktığı arıza izlerine ve harflerin karakteristik özelliklerine rastlanabilmesine rağmen söz konusu çıktıların fotokopi makinesi veya tarayıcı ile çoğaltılması hâlinde fotokopi makinesinin kendi karakteristik özelliklerini yansıtabileceğinden ve tarayıcının çözünürlüğüne göre arıza izlerinin ve harflerin karakteristik özelliklerinin farklılık gösterebileceğinden bu tür belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde kesin bir tespitte bulunmanın mümkün olmadığı açıklandıktan sonra;
1- (1, 2, 4 ve 5) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu fotokopi/tarayıcı ile çoğatılmış belgeler ile Askerî Yargıtay 2. Dairesindeki tüm üyeler ve personel tarafından kullanılan ağa bağlı CNHXG21612 seri numaralı, HP marka, Laser Jet 4350 model yazıcıdan alınan mukayese konusu çıktılar arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı (1, 2, 4 ve 5) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu mektuplar üzerinde bulunan makine yazısı çıktıları ile mukayese konusu yazıcı çıktılarının aynı bilgisayar yazıcısında oluşturulup oluşturulmadığı hususunda bir tespitte bulunmanın mümkün olmadığının,
2- (3 ve 6) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektuplar ile mukayese konusu yazıcı çıktıları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; (3 ve 6) numara ile tanımlanan mektuplar üzerinde renkli yazıcıya ait toner artıklarına ve (6) numaralı belge üzerinde renkli bir yazıcıya ait arıza izlerine rastlandığı görülmekle beraber, gerek yazıcıların belgeler üzerine bıraktığı karakteristik izler yönünden gerekse harf karakterlerinin yapıları yönünden farklılıklar görülmüş olup (3 ve 6) numara ile tanımlanan inceleme konusu mektuplar ile mukayese konusu yazıcı çıktılarının aynı yazıcı çıktısı olmadığının,
3- (7) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge ile mukayese konusu yazıcı çıktıları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; gerek yazıcıların belgeler üzerine bıraktığı karakteristik izler yönünden gerekse harf karakterlerinin yapıları yönünden herhangi bir benzerliğe rastlanılmadığının,
4- İnceleme konusu belgelerin arka yüzlerinde yapılan incelemede; (5 ve 7) numara ile tanımlanan inceleme konusu belgelerin arka yüzlerinde şerit hâlinde ve belgelerin alt-üst istikametinde, parlak izler görülmüş olup bahse konu izlerin kağıdın üretimi esnasında mı yoksa bilgisayar yazıcısı arızasından mı kaynaklandığı hususunda bir tespitte bulunmanın mümkün olmadığının,
Belirtildiği,
Soruşturma Kurulu Başkanı olan … Bal isimli şahıs tarafından Askerî Yargıtay Başkanlığına hitaben düzenlenen 11.11.2014 tarihli yazıda; sanık hakkında yapılmakta olan soruşturma sırasında kendisine, zarfının üzerindeki posta kaşesine göre, 05.11.2014 tarihinde saat 16.44’te, Ankara/Maltepe, Sıhhiye PTT Şubesinden postaya verildiği anlaşılan bir mektup gönderildiği belirtilip “… Albayım, 1979 tarihinden beri asker, 1980 yılından beri de hâkim sınıfındasınız,…” şeklinde başlayan ve “…çok erken olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Saygılarımızla…Vatansever bir ist.subay” şeklinde sona eren bir sayfadan ibaret, isimsiz ve imzasız bu mektup fotokopisinin zarfı ile birlikte anılan yazıya eklendiği,
Askerî Yargıtay Genel Kurulunca 17.11.2014 tarih ve 13/13 sayı ile; Askerî Yargıtay Başsavcısına gönderilen ve Başsavcı tarafından soruşturma kurulu başkanı sıfatıyla Askerî Yargıtay Başkanlığına iletilen isimsiz ve imzasız mektup içeriğinde şahsi suç teşkil edebilecek şekilde eylemler bulunduğundan ve mektubun yazılışı, içeriği, içindeki imla ve yazım hataları ile gönderiliş tarzı itibarıyla daha önce sanık hakkında Askerî Yargıtay Genel Kurulunun 18.09.2014 tarihli ve 11-11 sayılı kararıyla başlatılan soruşturmaya konu mektuplarla benzerlik arz ettiğinden, anılan mektupla ilgili olarak 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanunu’nun 38. maddesi gereğince soruşturma açılmasına; söz konusu mektup ile ilgili soruşturmanın daha önce başlatılan soruşturma kapsamında ve bu soruşturmada görevlendirilen soruşturmacılar tarafindan birlikte yapılmasına karar verildiği,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 18.11.2014 tarihli rapora göre; sanığın odasında bulunan 2B005-64913 adlı, SR000658694 seri numaralı, Casper marka, Pro Desktop V-Pro model bilgisayarın sabit diskinin alınan kopyası üzerinde soruşturma kurulu tarafından belirlenen anahtar kelimelere göre yapılan incelemede;
1- www.genkur.tsk web sitesi üzerinde bulunan adli müşavirlik web sayfası 09.10.2014 17.57.50’de ziyaret edilerek “AdmusAlbMuharremKose.jpg” isimli fotoğraf dosyasının açıldığı, ardından bilgisayara takılan ve “G” sürücü adını alan Toshiba marka, 52B0A1FC seri numaralı USB veri depolama aygıtı üzerindeki “G:\Yeni Klasor\ÇIKTI FOTOĞRAF\AdmusAlbMuharremKose.jpg” yoluna kopyalanan bu fotoğrafın 09.10.2014 tarihinde saat 17.58’de görüntülendiği,
2- “………doc” isimli “CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞlNA -ANKARA” başlıklı, tanık …’ün şikâyetçi, suçtan zarar gören …’nin ise şüpheli olarak gösterildiği suç duyurusuna ilişkin MS Word dosyasının sabit diskin üçüncü bölümünün “\YALCIN” klasörü altında tespit edildiği, bu dosyanın oluşturulma tarihinin 20.04.2014 ve soruşturma konusu bilgisayarın sabit diskine kopyalanma tarihinin ise 05.08.2014 olduğu,
3- “….-….doc” isimli “MİLLİ SAVUNMA BAKANLlĞlNA- ANKARA” başlıklı tanık …’ün şikâyetçi, inceleme dışı katılan …’un ise şüpheli olarak gösterildiği suç duyurusuna ilişkin MS Word dosyası sabit diskin üçüncü bölümünün “\YALCIN” klasorü altında tespit edildiği, tespit edilen dosyanın oluşturulma tarihinin 20.04.2014 ve soruşturma konusu bilgisayarın sabit diskine kopyalanma tarihinin ise 05.08.2014 olduğu,
4- “KKAYA.doc” isimli MS Word dosyası bilgisayara takılan Toshiba marka, 52B0A1FC seri numaralı USB veri depolama aygıtının “G:\Yeni Klasör\ÇIKTI FOTOĞRAF\KKAYA.doc” yolunda 27.10.2014 tarihinde saat 12:30’da çalıştırıldığı, anılan dosyanın daha sonra 02.11.2014 tarihinde saat 11.48’de değişikliğe uğradığı ve 03.11.2014 tarihinde saat 11.54’te son kez çalıştırıldığı, “KKAYA.doc” dosyasının taşınabilir bellek içerisinde bulunması ve taşınabilir bellek içerisinden çalıştırılması nedeniyle dosyanın içeriğinin tespit edilemediği,
5- “LSAGLAM.doc” isimli MS Word dosyası bilgisayara takılan Toshiba marka, 52B0A1FC seri numaralı USB veri depolama aygıtının “G:\Yeni Klasör\ÇIKTI FOTOĞRAF\LSAĞLAM.doc” yolunda 27.10.2014 tarihinde saat 12.19’da çalıştırıldığı, anılan dosyanın daha sonra 02.11.2014 tarihinde saat 11.48’de değişikliğe uğradığı ve 03.11.2014 tarihinde saat 11.54’te son kez çalıştırıldığı, “LSAGLAM.doc” dosyasının taşınabilir bellek içerisinde bulunması ve taşınabilir bellek içerisinden çalıştırılması nedeniyle dosyanın içeriğinin tespit edilemediği,
6- “MBAKAN.doc” isimli MS Word dosyası bilgisayara takılan Toshiba marka, 52B0A1FC seri numaralı USB veri depolama aygıtının “G:\Yeni Klasör\ÇIKTI FOTOĞRAF\MBAKAN.doc” yolunda 01.11.2014 tarihinde saat 13.57’de çalıştırıldığı, anılan dosyanın daha sonra 03.11.2014 tarihinde saat 12.05’te değişikliğe uğradığı ve 03.11.2014 tarihinde saat 12.05’te son kez çalıştırıldığı, “MBAKAN.doc” dosyasının taşınabilir bellek içerisinde bulunması ve taşınabilir bellek içerisinden çalıştırılması nedeniyle dosyanın içeriğinin tespit edilemediği,
7- “MEKTUP_BASIN.doc” isimli MS Word dosyasının bilgisayara takılan Toshiba marka, 52B0A1FC seri numaralı USB veri depolama aygıtının “G:\Yeni Klasor\ÇIKTI FOTOĞRAF\MEKTUP_BASIN.doc” yolunda 16.10.2014 tarihinde saat 11.08’de çalıştırıldığı, anılan dosyanın daha sonra 16.10.2014 tarihinde saat 17.45’te değişikliğe uğradığı ve 03.11.2014 tarihinde saat 12.05’te son kez çalıştırıldığı, “MEKTUP_BASIN.doc” dosyasının taşınabilir bellek içerisinde bulunması ve taşınabilir bellek içerisinden çalıştırılması nedeniyle dosyanın içeriğinin tespit edilemediği,
8- “….. Ankara Savcılığına 18.7.2014.rtf” isimli Rich Text Format dosyası sabit diskin adli kopyasının üçüncü bölümündeki silinmiş alan olan “$RECYCLE.BIN\S-l-5- 21-2739771590-2832924776-3653309642-1004\”klasörü içerisindeki “Attachments_2014 922.zip” isimli sıkıştırılmış arşiv dosyası içerisinde tespit edildiği, anılan dosyanın şikâyetçisi ….. isimli şahıs şüphelisi ise Melike Bakan isimli şahıs olan suç duyurusuna ilişkin olduğu, dosya içeriğinin 18.07.2014 tarihinde saat 15.40’ta oluşturulduğu ve 22.09.2014 tarihinde saat 09.56’da son kez değişikliğe uğradığı,
9- “melike.docx” isimli MS Word dosyası bilgisayara takılan Toshiba marka, 52B0A1FC seri numaralı USB veri depolama aygıtının “G:\Yeni Klasör\ÇIKTI FOTOĞRAF \melike.docx” yolunda 22.09.2014 tarihinde saat 09.52’de çalıştırıldığı, anılan dosyanın daha sonra 22.09.2014 tarihinde saat 09.56’da değişikliğe uğradığı ve 22.09.2014 tarihinde saat 09.56’da son kez çalıştırıldığı, “melike.docx” dosyasının taşınabilir bellek içerisinde bulunması ve taşınabilir bellek içerisinden çalıştırılması nedeniyle dosyanın içeriğinin tespit edilemediği,
10- “CENGiZ.doc” isimli “CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA-ANKARA” başlıklı şikâyetçisi …..isimli şahıs, şüphelisi ise Melike Bakan isimli şahıs olarak gösterilen suç duyurusuna ilişkin MS Word dosyasının sabit diskin üçüncü bölümünün “\YAZIŞMA” klasörü altında tespit edildiği, bu dosyanın oluşturulma tarihinin 14.07.2014 saat 12.05, dosya değiştirilme tarihinin 08.08.2014 saat 09.24 ve dosyaya son erişim tarihinin ise 08.08.2014 saat 09.24 olduğu,
11- “Cerrahi Bilimler B. Başk.23 Şubat 2014 son (l).doc” isimli “KITASI: Gnkur-Başkanlığı TSK Sağlık Komutanlığı” başlıklı tanık … tarafından …. ve … …. isimli şahıslara yönelik olarak yapılan suç duyurusuna ilişkin MS Word dosyasının sabit diskin üçüncü bölümünün “\YALCIN” klasörü altında tespit edildiği, bu dosyanın bilgisayara kopyalanma tarihinin 05.08.2014 saat 14.07, dosyanın son değiştirilme tarihinin 23.02.2014 saat 12.52 ve dosyaya son erişim tarihinin ise 05.08.2014 saat 14.07 olduğu,
12- “SORUNLUYARGILAMALAR.doc” isimli “Hakim Albay… Uçok Hava Kuvvetleri Komutanlığı…” ile başlayan ve http://haberguncel.blogspot.com isimli haber sitesinde yer alan … isimli gazeteci tarafından 25.10.2013 tarihinde yazılan yazıya ilişkin olan MS Word dosyası sabit diskin üçüncü bölümünün “\YASİN\ARTICLES” klasörü altında tespit edildiği, bu dosyanın bilgisayara kopyalanma tarihinin 05.05.2014 saat 10.28, dosyanın başka bir bilgisayarda “ERMENi SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞI” başlığı ile ilk oluşturulma tarihinin 31.12.2013 saat 11.34, dosyanın son değiştirilme tarihinin 05.05.2014 saat 10.28 ve dosyaya son erişim tarihinin 05.05.2014 saat 10.28 olduğu,
Açıklandıktan sonra yapılan incelemede pek çok dosyanın bilgisayarın diskine kopyalanmadan, doğrudan bilgisayara takılan bir USB veri depolama aygıtı içerisinde oluşturulduğu ve çalıştırıldığı, bu nedenle de tespit edilen pek çok dosyanın içeriğine ulaşmanın mümkün olmadığının belirtildiği,
Tanık…ye gönderilen (1) numaralı mektubun gazeteci … tarafından mektupta isimleri geçen kişilerin sadece ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılmak suretiyle 25.10.2013 tarihinde http://haberguncel.blogspot.com/2013/10/askeri-yargida-da-cemaat-sesleri-muyesser-yildiz. html adresli Haber güncel isimli sitede aynen yayımlandığı,
Soruşturma kurulunca düzenlenen 19.11.2014 tarihli inceleme tutanağına göre; Ankara/Maltepe Sıhhiye PTT Şubesinde yer alan kamera kayıtları incelendiğinde sanığın veya kurul üyelerince tanınan başka bir şahsın posta gönderdiğine ilişkin bir görüntüye rastlanılmadığı,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 04.12.2014 tarihli raporda; yapılan inceleme sonucunda … Bal isimli şahsa gönderilen mektup zarfından elde edilen 1 ve 4 numaralı parmak izlerinin mukayeseye elverişli olduğu, geriye kalan 2, 3 ve 5 numaralı parmak izleri ile mektup üzerinden elde edilen 6 numaralı parmak izinin ise mukayeseye elverişli olmadığı belirtildiği,

Soruşturma kurulu tarafından düzenlenen 05.12.2014 tarihli ve 2014/1 sayılı bilirkişi dinleme tutanağına göre; bilirkişinin, parmak izleri üzerinde manuel inceleme yaptığını, bu izlerin bilgisayara aktarılması sonucunda kullanılacak bazı programlar yardımıyla zarfın üzerinde yer alan 3 ve 5 numaralı parmak izlerinin de incelemeye elverişli hâle getirilip sonuca varılabileceğini, bunun için bu parmak izleri ile kendisinin incelemeye elverişli bulduğu 1 ve 4 numaralı parmak izlerinin Jandarma ve Emniyet Kriminal Daire Başkanlıklarına gönderilerek bilgi bankalarında mevcut parmak izleri ile karşılaştırılmalarının istenebileceğini, 2 ve 6 numaralı parmak izlerinin ise incelemeye elverişli olmadığını belirttiği,
Emniyet Kriminal Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 09.12.2014 tarihli ve 2014/153 uzmanlık numaralı rapora göre; … Bal isimli şahsa gönderilen mektup zarfından elde edilen 1, 3, 4 ve 5 numaralı parmak izlerinin … isimli şahsa ait olduğu,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 31.12.2014 tarihli raporda; üzerinde makine yazısı ile yazılmış “… Albayım 1979 tarihinde beri…” ibareleri ile başlayıp “gecmeyelim.saygılarımızla…Vatansever bir ist. Subay” ibareleri ile son bulan (1) adet belge inceleme konusu belge olarak adlandırıldıktan;
Sağ üst köşesinde “EK-B.2 EK-Ç” ibareleri bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın… Uçok Albayım…” ibaresi ile başlayıp “…uğraş vermenizdir. … …” ibaresi ile biten mektubun (1) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-2 EK-Ç” ibareleri bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın Albay… Uçok…” ibaresi ile başlayıp ikinci sayfasında “…tsk daki temel taşlarıdır. ….. …” ibaresi ile biten, iki sayfadan ibaret mektubun (2) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-C” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın… Uçok…” ibaresi ile başlayıp “…Vatansever bir subay” ibaresi ile biten mektubun (3) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-A” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta sadece…” ibaresi ile başlayıp “…uğraş vermenizdir. …” ibaresi ile biten mektubun (4) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-D” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta…” ibaresi ile başlayıp “……A. Pinartas Gnkur.lsth.D 0312-4026100/1914” ibaresi ile biten mektubun (5) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-A” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Paralel yapının emniyet…” ibaresi ile başlayıp “…… …. Gnkur.isth.D 05334631968” ibaresi ile biten mektubun (6) numaralı; sağ üst köşesinde “EK-B” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “…. Bey Son zamanlarda…” ibaresi ile başlayıp “…Vatan sever bir subay” ibaresi ile biten mektubun (7) numaralı inceleme konusu belge olarak numaralandırıldıktan sonra;
1- Makine yazısı ile yazılmış “… Albayım 1979 tarihinden beri…” ibareleri ile başlayıp “gecmeyelim.saygılarımızla…Vatansever bir ist.subay” ibareleri ile biten inceleme konusu mektup üzerinde bilgisayar yazıcısına ait drum (tambur) parçasının arızasından kaynaklanan yaklaşık 5,8 cm-3,6 cm aralıklarla birbirini takip eden toner uydusu (noktacık) tespit edildiği,
2- Bilgisayar yazıcısı çıktıları üzerinde makine aksamının belge yüzeyinde bıraktığı arıza izlerine ve harflerin karakteristik özelliklerine rastlanabilmesine rağmen söz konusu çıktıların fotokopi makinesi veya tarayıcı ile çoğaltılması hâlinde fotokopi makinesinin kendi karakteristik özelliklerini yansıtabileceğinden ve tarayıcının çözünürlüğüne göre arıza izlerinin ve harflerin karakteristik özelliklerinin farklılık gösterebileceğinden dolayı, bu tür belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde kesin bir tespitte bulunmanın mümkün olamadığı,
3- İnceleme konusu mektup ile (1, 2, 4 ve 5) numaralar ile tanımlanan mukayese konusu fotokopi/tarayıcı ile çoğaltılmış mektuplar arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; yukarıdaki maddede belirtilen sebeplerden dolayı inceleme konusu belge ile (1, 2, 4 ve 5) numaralar ile tanımlanan mukayese konusu yazıcı çıktılarının aynı bilgisayar yazıcısında oluşturulup oluşturulmadığı hususunda bir tespitte bulunmanın mümkün olmadığı,
4- İnceleme konusu mektup ile (3, 6 ve 7) numara ile tanımlanan mukayese konusu mektuplar arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; gerek yazıcıların belgeler üzerine bıraktığı karakteristik izler yönünden gerekse harf karakterlerinin yapıları yönünden farklılıklar görülmüş olup (3, 6 ve 7) numara ile tanımlanan mukayese konusu belgeler ile inceleme konusu yazıcı çıktılarının aynı bilgisayar yazıcı çıktısı olmadığı,
Kanaatinin belirtildiği,
Ankara PTT Başmüdürülüğünce düzenlenen 06.01.2015 tarihli müzekkere cevabına göre; … isimli şahsın Maltepe PTT Merkez Müdürlüğü Sıhhiye PTT Şubesinde kargo ve tahsilat gişesinde görevli olduğu ve Kasım 2014 ayı itibarıyla izinli ya da raporlu olmadığı,
Askerî Yargıtay Genel Kurulu tarafından 27.02.2015 tarih ve 4-4 sayı ile; (9) numaralı mektupla ilgili olarak 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanunu’nun 38. maddesi uyarınca sanık hakkında soruşturma açılmasına, soruşturmanın daha önce başlatılan soruturmalar kapsamında ve bu soruşturmalarda seçilen soruşturmacılar tarafından birlikte yapılmasına karar verildiği,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 11.03.2015 tarihli raporda; sanığın kullandığı 0 533 *** 21 90 ve 0 542 *** 93 89 numaralı hatlar ile tanıklar …, …ve… ile … …, ….ve ….isimli şahıslarla ile yaptığı görüşmelere ilişkin kayıtların yer aldığı,
Askerî Yargıtay 3. Dairesince 13.03.2015 tarih ve 95-1 sayı ile; sanığın Askerî Yargıtay üyeliği görevi sebebiyle kendisine tahsis olunan ve çalışma odasında iken daha sonra emanete alındığı anlaşılan 2B005-64913 adlı, SR000658694 seri numaralı, Casper marka, Pro Desktop V- Pro model bilgisayarda, atanacak bilirkişi marifetiyle ve soruşturma kurulu gözetiminde CMK’nın 134/1. maddesi gereğince arama yapılmasına, ilgili görülecek kayıtlardan kopya çıkarılmasına ve bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine karar verildiği,
Soruşturma Kurulunca düzenlenen 19.03.2015 tarihli bilirkişi dinleme ve bilgisayarda arama tutanağına göre; sanığın eski odasında bulunan ve emanete alındığı bildirilen 2B005-64913 adlı, SR000658694 seri numaralı, Casper marka, Pro Desktop V-Pro model bilgisayarda, 04.11.2014 tarihinden itibaren yapılan işlemlerin belirlenmesine yönelik olarak arama yapılması, ilgili görülecek kayıtlardan kopya çıkarılması ve bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesi amacıyla bahse konu bilgisayarın bilirkişiye teslim edildiği, ardından bilirkişinin bilgisayar içerisinden, soruşturma konusu sabit diski çıkarttığı, sabit diskin bilgilerinin SEAGATE marka, ST500DM002 model, Z3TM702K seri numaralı, 500 GB kapasiteli sabit disk olduğu, bu diski, beraberinde getirmiş olduğu adli kopyalama cihazı TABLEAU TD2’ye taktığı, daha sonra, yine beraberinde getirdiği boş hâlde bulunan Toshiba marka, MK5075GSX model, 23JJCUV1T seri numaralı, 500 GB kapasiteli ve Samsung marka, ST500LM012 model, S2ZYJ9CDA16100 seri numaralı, 500 GB kapasiteli sabit diskler içerisine kopyaladığı, bu işlem sonucunda oluşan, MD5 ve SHA1 sayısal imzaların “MD5: fc86f 161 d6957c567cbd8d7b1 a431666.” ve “SHA1:02f092d8d33cedf4dd036d686f021 c79bc07650a.” olduğu, kopyalama işlemi sonucunda cihaz kopyalama kayıtlarını incelediği, herhangi bir hata ya da problem olmadığını tespit ettiği, bilirkişiden kopyalama yapılan kayıtlarda, daha önce kurul tarafından arama yapılan 04.11.2014 tarihinden itibaren sanık tarafindan yapılan işlemlerin ve 05.11.2014 tarihinde postaya verilen (8) numaralı mektubun sanığın bilgisayarında yazılıp yazılmadığının belirlenmesi, ayrıca sanığın ilişki kestikten sonra 08.02.2015 tarihinde saat 18.01’de başka bir üyenin adını kullanarak Askerî Yargıtaya giriş yaptığı, 09.02.2015 tarihinde saat 03.10’da kışlayı terk ettiği, kışlada kaldığı sürenin büyük kısmını eski odasında geçirdiği, bu sırada odasında bulunan bilgisayarı kullandığı bildirildiğinden, sanığın belirtilen tarihlerde söz konusu bilgisayarda yaptığı işlemlerin belirlenmesinin istendiği,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 25.03.2015 tarihli 1. rapora göre; bilgisayar üzerinde yapılan incelemede soruşturma konusu ile doğrudan ilgili herhangi bir hususa rastlanılmadığı,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 25.03.2015 tarihli 2. raporda;
1- Üzerinde “KIZILAY-ANK 21.04.14 A-2546 TÜRKİYE CUMHURlYETİ POSTA 0110 Kr” ibareli kaşe izi ve mavi mürekkepli kalem ile yazılı “SYN= … KARA HAVACILIK KOMTANL DİSİPLİGİN KOMTANLIĞI DİSİPLİNİ SUBAYI GÜVERCİNLİK ANKARA” ibareli el yazıları bulunan bir adet zarf aslı (1),
2- Üzerinde makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta sadece…” ibareleri ile başlayıp “yargıya gidebilmeniz için uğraş vermenizdir.” ibareleri ile son bulan, “Mahmut Yeşilkaya” adına atfen imzalı bir adet mektup (2),
Numaralı inceleme konusu belge,
1- Sağ üst köşesinde “EK-B.2 EK-Ç” ibareleri bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın… Uçok Albayım…” ibaresi ile başlayıp “…uğraş vermenizdir. … …” ibaresi ile biten, bir adet mektup (1),
2- Sağ üst köşesinde “EK-2 EK-Ç” ibareleri bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın Albay… Uçok…” ibaresi ile başlayıp ikinci sayfasında “…tsk daki temel taşlarıdır. … …” ibaresi ile biten, iki sayfadan ibaret mektup (2),
3- Sağ üst köşesinde “EK-C” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sayın… Uçok…” ibaresi ile başlayıp “…Vatansever bir subay” ibaresi ile biten, bir adet mektup (3),
4- Sağ üst köşesinde “EK-A” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta sadece…” ibaresi ile başlayıp, “…ugraş vermenizdir. …” ibaresi ile biten bir adet adet mektup (4),
5- Sağ üst köşesinde “EK-D” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Sizi gerçek hayatta…” ibaresi ile başlayıp “……A. Pinartas Gnkur.isth.D 0312-4026100/1914” ibaresi ile biten (1) adet mektup (5),
6- Sağ üst köşesinde “EK-A” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Paralel yapının emniyet…” ibaresi ile başlayıp “…… Çetin Gnkur.isth.D 05334631968” ibaresi ile biten bir adet mektup (6),
7- Sağ üst köşesinde “EK-B” ibaresi bulunan, makine yazısı ile yazılmış “Yasin Bey Son zamanlarda…” ibaresi ile başlayıp, “…Vatan sever bir subay” ibaresi ile biten bir adet mektup (7),
8- Üzerinde makine yazısı ile yazılmış “… Albayım 1979 tarihinden beri…” ibareleri ile başlayıp “geçmeyelim.saygılarımızla…Vatansever bir ist. subay” ibareleri ile son bulan bir adet mektup (8),
Numaralı mukeyese konusu belge olarak numaralandırıldıktan sonra;
1- (1) numara ile tanımlanan inceleme konusu zarf üzerinde bulunan el yazılarının tanık …’nun eli ürünü olduğu,
2- (2) numara ile tanımlanan inceleme konusu belgenin;
a- Sol uzun kenara yaklaşık 2,4 cm mesafe boyunca bilgisayar yazıcısı arızasından kaynaklanan sayfa boyunca dikey doğrultuda kesintisiz bir çizgisel hat tespit edildiği,
b- Sağ tarafinda ise yine bilgisayar yazıcısı arızasından kaynaklanan birbirlerine yaklaşık 1,2 cm mesafe aralıkla kesintisiz dikey doğrultuda devam eden ve harfler üzerinde deformasyonlara yol açtığı görülen çizgisel hatlar tespit edildiği,
3- Bilgisayar yazıcısı çıktıları üzerinde makine aksamının belge yüzeyinde bıraktığı arıza izlerine ve harflerin karakteristik özelliklerine rastlanabilmesine rağmen söz konusu çıktıların fotokopi makinesi veya tarayıcı ile çoğaltılması hâlinde fotokopi makinesinin kendi karakteristik özelliklerini yansıtabileceğinden ve tarayıcının çözünürlüğüne göre arıza izlerinin ve harflerin karakteristik özelliklerinin farklılık gösterebileceğinden dolayı, bu tür belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde kesin bir tespitte bulunmanın mümkün olmadığı,
4- (2) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge ile mukayese olarak tanımlanan (1, 2, 4 ve 5) numaralı fotokopi/tarayıcı ile çoğaltılmış belgeler arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; yukarıda ikinci maddede belirtilen sebeplerden dolayı (2) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge ile (1, 2, 4 ve 5) numaralar ile tanımlanan mukayese konusu yazıcı çıktılarının aynı bilgisayar yazıcısında oluşturulup oluşturulmadığı hususunda bir tespitte bulunmanın mümkün olmadığı,
5- Yukarıda üçüncü maddede belirtilen hususların dışında; belge aslının fotokopi/tarayıcı ile çoğaltılması durumunda belge aslında görülen yazıcı arızalarına bağlı izlerin fotokopi/tarayıcı ile çoğaltılmış belgelerde de görülebileceği, mukayese olarak tanımlanan (4) numaralı fotokopi/tarayıcı ile çoğaltılmış belgenin sağ tarafında (2) numara ile tanımlanan inceleme konusu belgenin sağ tarafında da görülen yaklaşık 1,2 cm mesafe aralığında çizgisel hat olduğu değerlendirilen izler görülmüş olup (2) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge ile mukayese olarak tanımlanan (4) numaralı fotokopi/tarayıcı ile çoğaltılmış belge aslının aynı bilgisayar yazıcısı ile oluşturulmuş olabileceği,
6- (2) numara ile tanımlanan inceleme konusu belge ile mukayese olarak tanımlanan (3, 6, 7 ve 8) numaralı belgeler arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; gerek yazıcıların belgeler üzerine bıraktığı karakteristik izler yönünden gerekse harf karakterlerinin yapıları yönünden farklılıklar görülmüş olup mukayese olarak tanımlanan (3, 6, 7 ve 8) numaralı belgeler ile mukayese konusu yazıcı çıktısının aynı bilgisayar yazıcı çıktısı olmadığı,
Kanaatinin belirtildiği,
Askerî Yargıtay 2. Dairesince düzenlenen 05.05.2015 tarihli ve 2015/144 sayılı yazıda; tanık …’in anılan Dairede devam etmekte olan 2014/2 ve 2014/3 esas sayılı dava dosyalarının yargılama süreci ile ilgili iddianameler ve tensip tutanaklarının onaylı suretlerinin gönderildiğinin belirtildiği, ekinde yer alan belgelere göre ise; tanık … hakkında Kara Kuvvetleri Askerî Savcılığınca 28.02.2014 tarih ve 357-62 sayı ile görevi kötüye kullanmak suçundan TCK’nın 257/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile açılan davanın Askerî Yargıtay 2. Dairesinin 2014/2; tanık hakkında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askerî Savcılığınca 03.04.2014 tarih ve 94-94 sayı ile görevi kötüye kullanmak suçundan ACK’nın 144. maddesi delaletiyle TCK’nın 257/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile açılan davanın ise aynı Dairenin 2014/3 esasına kayıt edildiği,
Milli Savunma Bakanlığınca düzenlenen 11.05.2015 tarihli yazıda; sanık hakkında, 5759 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 301/1-2. maddelerinde düzenlenen “Devletin Yargı Organlarını Alenen Aşağılama” ve “Devletin Askeri Teşkilatını Alenen Aşağılama” suçlarından soruşturma izni verilmesi istenmiş ise de sanık tarafından yazıldığı belirtilen mektuplarla ilgili olarak aleniyet unsurunun gerçekleşmediği değerlendirildirilerek soruşturma izni verilmediğinin belirtildiği,
Sanığın soruşturma kuruluna hitaben düzenlediği 21.05.2015 tarihli savunmasında; hakkında yapılan soruşturmanın evrensel hukuk prensiplerine, masumiyet ilkesine, lekelenmeme ve adil yargılanma haklarına ve yargının tarafsızlığı ilkesine aykırı şekilde yürütüldüğünü, soruşturma konusu olayların çarpıtılarak zorlama isnatlarda bulunulduğunu, kendisine mobbing ve dava manipülasyonu yapıldığını, aslında mektupların kimin tarafından yazıldığı bilindiği hâlde başkalarının yaptığı bu fiiller nedeniyle kendisinin suçlandığını, üstelik mektupları yazanların ifadelerinin aleyhine olacak şekilde tanık sıfatı ile alındığını, ceza mevzuatında hiçbir yaptırımı olmayan ekstra legal yöntemlere de başvurarak birilerinin askerî yargıyı kendilerinin kişisel öç alma aracı olarak kullanmalarına izin verildiğini, askerî yargıya olan tüm inanç ve güvenini kaybettiği için, hakkında soruşturma yapılan bir hukukçu ve avukat olarak, soruşturma konusu iddialar karşısında savunma yapmayı utanç verici bulduğundan savunma yapmayacağını, içeriklerinin doğru olup olmadığı dahi araştırılmayan mektupların evrensel hukuk ölçülerinde hiçbir suç unsuru taşımadığının, bu nedenle soruşturma konusunda savunma yapmaya gerek görmediğini, savunma yapmayı tamamen gereksiz bulduğunu belirttiği,
Soruşturma Kurulunca 26.06.2015 tarih ve 2014/1 sayı ile;
– (1), (2), (3), (4), (8) ve (9) numaralı mektupları yazarak gönderilmesini temin etmek suretiyle, suç tarihlerinde asker kişi olan mağdurlara yönelik olarak müteaddit zincirleme şekilde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği anlaşıldığından, eylemlerine uyan TCK’nın 125/3-a ve 43/2. maddelerinin 6 kez tatbik edilmesi suretiyle,
– (6), (7) ve (8) numaralı mektupları yazarak gönderilmesini temin etmek suretiyle, suç tarihlerinde asker kişi olan mağdurlara yönelik olarak müteaddit zincirleme şekilde iftira suçunu işlediği anlaşıldığından, eylemlerine uyan TCK’nın 267/1 ve 43/2. maddelerinin 3 kez tatbik edilmesi suretiyle,
– (7) numaralı mektupta Genelkurmay Başkanına yönelik olarak üste hakaret suçunu işlediği anlaşıldığından, eylemine uyan ASCK’nın 85/1. maddesinin ilk cümlesi uyarınca,
– (1), (2), (3), (4) ve (9) numaralı mektupları göndermek suretiyle zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği anlaşıldığından, eylemlerine uyan TCK’nın 288 ve 43/1. maddeleri uyarınca,
Cezalandırılması talebiyle hakkında kamu davası açılması ve sanığın suç tarihlerinde Askerî Yargıtay üyesi olarak görevli olması nedeniyle 1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanunu’nun 38. maddesi gereğince atılı suçlardan dolayı yargılamasının Askerî Yargıtay’da görülmesi gerektiğine karar verildiği,
Askerî Yargıtay 3. Dairesince Ege Ordusu Komutanlığı Askerî Mahkemesi Kıdemli Hakimliğine hitaben düzenlenen ve tanık Vedat’ın ifadesinin alınması istemine yönelik 01.10.2015 tarihli yazı ekinde tanık …’e hitaben düzenlenen 21.04.2014 14.22 tarih ve kaşesi basılı zarf fotokopisinin yer aldığı,
Kızılay PTT Merkez Müdürlüğünce düzenlenen 09.10.2015 tarihli yazıda; 21.04.2014 tarihindeki posta gişesi ile girişe ait kamera görüntülerinin gönderilmesi istenmiş ise de kamera kayıt sistemi 60 gün süre ile kayıt tuttuğundan anılan tarihe ilişkin kamera görüntülerine ulaşılamadığının belirtildiği,
Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 19.11.2015 tarihli ve 2015/988 uzmanlık numaralı raporda; üzerinde “Syn=Yaşar ÖZGÖK İRAN CADDESİ NO=53/1 KAVAKLI DERE ANKARA” ibareleri yazılı olup “21.04.14 14:22” tarihli ve saatli kaşe basılı zarf üzerinde bulunan söz konusu el yazılarının tanık Vedat’ın eli ürünü olduğu kanaatinin belirtildiği,
Askerî Yargıtay 3. Dairesince 18.12.2015 tarih ve 1-1 sayı ile; sanığın emekliye ayrılmış olması nedeniyle askerî mahkemelerde yargılanmasını gerektiren ilgi kesildiğinden ve sanığa isnat edilen altı ayrı zincirleme şekilde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, üç ayrı zincirleme şekilde iftira ve zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarının unsurları ve müeyyideleri TCK’da gosterildiğinden, atıf suretiyle askerî suç hâline getirilmemiş, dolayısıyla askerî suç olmadığından ve askerî bir suça da bağlı bulunmadığından, anılan suçlarla ilgili davaya Yargıtayda bakılması gerektiğinden, Askeri Yargıtay Kanunu’nun 38, 353 sayılı Kanun’un 9, 17 ve 176. maddeleri gereğincc altı ayrı zincirleme şekilde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, üç ayrı zincirleme şekilde iftira ve zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından Dairenin görevsiz olduğuna, kararın kesinleşmesine müteakip sanığın atılı suçlardan yargılanmasının temini için dosyanın onaylı bir suretinin Yargıtay Başkanlığına gönderilmesine; isnat edilen üste hakaret suçunun ise askerî bir suç olması, sanığın suç tarihi itibarıyla asker kişi olması, sonradan emekliye ayrılmış ise de 353 sayılı Kanun’un 17. maddesi gereğince askerî mahkemelerde yargılanmasını gerektiren ilginin daha önceden işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmeyecek bulunması, 1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanunu’nun 27. maddesinde Askerî Yargıtay daireleri ile diğer kurullarında Askeri Yargıtay Kanunu ile 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulu Kanunu ile diğer kanunlarda belirtilen yargılama usullerinin uygulanacağının belirtilmesi nedeniyle, 353 sayılı Kanun’un 17. maddesinin ilk cümlesinin uygulanmamasını gerektirecek bir durum bulunmadığından, sanığın üste hakaret suçu ile ilgili görevsizlik itirazının reddine, bu suç ile ilgili davanın tefriki ile tefrik edilen davanın, 2015/2 esası üzerinden devamına karar verildiği,
Askerî Yargıtay 3. Dairesince 18.12.2015 tarih ve 1-1 sayı ile verilen görevsizlik kararının katılanlar …, …, Seyfi ve … Müjdat tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Askerî Yargıtay Daireler Kurulunca 12.05.2016 tarih, 17-40 sayı ve oy çokluğuyla; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 20. maddesi uyarınca görevli yargı mercisinin belirtilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Uyuşmazlık Mahkemesince 10.04.2017 tarih ve 10-19 sayı ile; 2247 sayılı Kanun’un 20. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından aynı Kanun’un 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verildiği,
Askerî Yargıtay Başkanlığınca Yargıtay Birinci Başkanlığına hitaben düzenlenen 16.05.2017 tarihli ve 3038 sayılı yazıda; 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 17. maddesinin (e) fıkrasıyla Askerî Yargıtayın kaldırılmış olması nedeniyle inceleme konusu dosyanın gönderildiğinin belirtildiği,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 20.04.2018 tarihli ve 103592 sayılı müzekkere cevabı ile ekinde yer alan belgelere göre; inceleme dışı mağdurlar … ve İlker ile inceleme dışı katılan … hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.05.2017 tarih ve 85102-43575 sayı ile anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, inceleme dışı mağdur …, suçtan zarar gören… ile katılan … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme; inceleme dışı katılan … hakkında ise anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.08.2017 tarih ve 27572-4858 sayı ile Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/82 esasına kamu davası açıldığı, inceleme dışı mağdurlar … ve Yaşar ile katılanlar …, … ve… …hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme; inceleme dışı katılanlar….. … ve … ile katılan … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.11.2017 tarih ve 182-934 sayı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben fezleke düzenlendiği,
Av. …’in 12.09.2018 havale tarihli dilekçesi ekinde sanığa ilişkin olarak 10.09.2018 tarihli vekâletname ibraz ettiği,
Sanık müdafiinin 22.11.2018 havale tarihli savunma dilekçesi ekinde yer alan Askerî Yargıtay 3. Dairesinin 04.11.2016 tarihli ve 2-1 sayılı kararına göre; Askerî Yargıtay Başsavcılığının 15.07.2015 tarih ve 2015/1 esas sayılı iddianamesi ile sanığın (7) numaralı mektupta yer alan ifadeleri nedeniyle Genelkurmay Başkanı’na karşı üste hakaret suçunu işlediği iddia olunarak eylemine uyan ACK’nın 85/1. maddesinin ilk cümlesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiş ise de yapılan yargılama neticesinde atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin 12.11.2016 tarihinde kesinleştiği, anılan kararın gerekçe bölümünde; “İddianamede, 7 No.lu mektubun sanık tarafından yazılarak, (E) Hv. Hak. Bnb. … tarafından kendisine gönderilmesini temin ettiği kabul edildiği görülmekte, bu kabulün de J. Gn. K.lığı Kriminal Daire Başkanlığının 23.07.2014 tarihli ve 2014/646 uzmanlık numaralı, 24.07.2014 tarihli ve 2014/579 uzmanlık numaralı raporları ile soruşturma aşamasında, 3, 7 ve 8 No.lu mektuplar arasında kelimeler arasında virgül ve noktalama işaretlerinin kullanım şekli ve imla hataları yönünden benzerlikler olduğu, üç mektubun aynı kişi tarafindan yazıldığı kanaatine ilişkin 31.12.2014 tarihli bilirkişi dinleme tutanağına dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
Oysa, J. Gn. K.lığı Kriminal Daire Başkanlığının 23.7.2014 tarihli ve 2014/646 uzmanlık numaralı Uzmanlık Raporunda; 7 No.lu mektup zarfı üzerindeki el yazısı ile yazılmış ‘Ankara’ yazısının … eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, zarfın üzerindeki etiketteki matbu yazının 2 No.lu mektup ile aynı bilgisayar yazıcısı çıktısı olabileceği, 3 ve 7 No.lu mektupların kendi aralarında bazı cümle ve kelimelerin kullanımı açısından benzerlikler olduğu ancak aynı şahıs tarafından oluşturulup oluşturulmadığı konusunda müspet veya menfi karar vermenin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Zarf üzerindeki el yazısı ile yazılmış ‘Ankara’ yazısının kimin tarafından yazıldığı hususunda kesin bir tespitin bulunmadığı görülmekle, yargılama sırasında heyetimizce görülen lüzum üzerine, zarf üzerindeki yazının … tarafından yazılıp yazılmadığının kesin olarak tespiti amacıyla bir kez daha kriminal inceleme yaptırılmış, yapılan inceleme sonucunda; 7 No.lu mektup zarfı üzerindeki el yazısı ile yazılmış ‘Ankara’ yazısının … eli ürünü olup olmadığına ilişkin, bazı harflerin inşası itibarıyla benzerlikler görülmüş ise de; kişilere atfedilebilecek karakteristik hususiyetleri yeterli derecede ihtiva etmeyen sınırlı sayıda harften oluşmuş olması nedeniyle sağlıklı bir karşılaştırma yapılarak netice hakkında müspet veya menfi herhangi bir kanaat beyanında bulunulmasının mümkün olamadığı Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün ANK-BLG-16-01356 numaralı raporu ile tespit edilmiştir.
J. G. K.lığı Kriminal Daire Başkanlığının 24.7.2014 tarihli ve 2014/579 uzmanlık numaralı raporunda; Kavaklıdere PTT Müdürlüğüne ait kamera görüntülerindeki şahsın aralarında …’in de resimlerinin olduğu kişilerden biri olmadığı tespitinde bulunulmuştur.
Kriminal Dairelerin teknolojik imkân ve kabiliyetlerinin farklı olabilecegi göz önüne alındığında, iddia konusu eylemin … tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği yönündeki şüpheyi gidermeye yönelik olarak, Kavaklıdere PTT Müdürlüğüne ait kamera görüntülerindeki şahsın … olup olmadığının kesin olarak tespiti için Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne yeniden kriminal inceleme yaptırılmış, yapılan inceleme sonucunda; Kavaklıdere PTT Müdürlüğüne ait kamera görüntülerindeki şahsın … olup olmadığı yönünde müspet veya menfi bir kanaat beyanında bulunulabilmesinin mümkün olmadığı, Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün ANK-SGD-16-01183 numaralı raporu ile tespit edilmiştir.” şeklindeki açıklamaya yer verildiği,
Anlaşılmıştır.
Katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 4. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanıklar… ve …’e ilişkin açılan davaların bir kısmının Dairelerinde görüldüğünü, yine tanık…nin yargılandığı Askerî Yargıtay 3. Dairesince duruşma sırasında bir mektup okunduğunu öğrendiğini, hatta bu mektubun daha sonra internet sitesinde aynen yayımlandığını, söz konusu mektubu okuduğunda kendisinin de yer aldığı bazı üyelerle ilgili asılsız iddiaların ortaya atıldığını gördüğünü, yargılamalarına katıldığı davalardaki ileri sürdüğü hukuki görüşleri sebebiyle hedef seçildiğini, bu mektuplarda tarafsız olmadığı yönünde bir algı oluşturulmaya çalışıldığını, hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu, mektupların gönderilme amacının yapılan yargılamaları etkilemek olduğunu düşündüğünü, tanıklar… ve … ile irtibatlı olan sanığa atılı eylemlerin sabit olduğunu,
Katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 2. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, sanık ile aynı Dairede çalıştığını, iddiaya konu mektupların açılan davalarda ilgililer aleyhine karar çıkmaması bakımından kaleme alınmış olduğunu düşündüğünü, bu mektupların daha sonra aleyhine soruşturma açılmasına neden olduğunu,

Katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 1. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, (1) numaralı mektupta kendisine hakaret edildiğini, bu mektupların asıl yazılış amaçlarının tanıklar… ve … hakkında açılan davaların manipüle edilmesi olduğunu, hukuki ve fiili engel çıkarmak amacıyla yazıldığını, adının (9) numaralı mektupta rumuz olarak yer aldığını, hakkında bu mektup ile de iftira suçu işlendiğini, (5) numaralı mektubun postaya verilmesinin sanık tarafından sağlandığını,
Katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 1. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, hakkında ortaya atılan iddiaların tamamının asılsız iftiralar ve hakaretlerden ibaret olduğunu, tanıklar… ve …’in yargılanmalarında kullandığı oy ve ortaya koyduğu görüşler nedeniyle hedef alındığını, yine İzmir Casusluk davasında bazı Askerî Yargıtay üyelerinin ve Başkanının adının geçtiğini, Milli Savunma Bakanlığının da buna ilişkin olarak yazıyla Askerî Yargıtaya bildirimde bulunduğunu, bunun üzerine soruşturma açılıp açılmayacağına karar vermek üzere Genel Kurulun toplandığını, bu toplantıda soruşturma açılıp açılmayacağına karar verilebilmesi için yetkili makamlardan konuyla ilgili belgelerin istenmesi gerektiği yönünde oy kullandığını, bu iki olay sebebiyle bazı üyelerin hedef alındığını düşündüğünü, ismi geçen kişilerin itibarsızlaştırılması ve husumet yaratılarak bahse konu davalarda görev alacak kurulların oluşamaz hâle getirilmesinin amaçlandığını, bu mektupların sanık tarafından yazıldığının sabit olduğunu,
Katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 4. Dairesi Başkanı olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında resmî evrakta sahtecilik suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen beraat kararının temyizi üzerine Daireler Kurulunda 1. Daire Üyesi olarak görevlendirildiğini, kurulda eylemin sübut bulduğu, suçun resmî evrakta sahtecilik suçunu oluşturduğu ve bu nedenle beraat kararlarının bozulması gerektiği yönünde oy kullandığını, hakkında ortaya atılan iddiaların tamamının asılsız iftiralar ve hakaretlerden ibaret olduğunu, tanıklar… ve …’in yargılanmasında kullandığı oy sebebiyle hedef alındığını düşündüğünü, sanığın eylemlerinin sabit olduğunu,
Katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığında Askerî Savcı olarak görev yaptığını, tanık… ile bu tanığın başka asker şahıslarla ilgili iddiaları hakkında soruşturma yaptığını, söz konusu soruşturma sırasında 2014 yılı Mayıs ayı içinde tanık…’ın (4) numaralı mektubu Genelkurmay 2. Başkanına dilekçeyle sunduğunu, Genelkurmay Başkanlığının da bu mektubu ve dilekçeyi değerlendirilmek üzere savcılıklarına gönderdiğini, bu şekilde hakkındaki iddialardan haberi olduğunu, tanık… soruşturması sebebiyle hedef alındığını düşündüğünü, PTT’ye verilen zarflar üzerindeki yazıların sanıkla bağlantılı olduğunun bilirkişi tarafından yapılan incelemeyle belirlendiğini,
Suçtan zarar gören… soruşturma kurulunda; 2012 yılı Ocak ayı içinde Genelkurmay Adli Müşaviri görevine başladığını, sanığın devre arkadaşı olduğunu, aralarında öncesinde bir husumet bulunmadığını, tanık… hakkında verilen soruşturma emirlerinin Adli Müşavirlikten çıkması nedeniyle bu tanığın kendisini değişik makam ve kişilere şikâyet ettiğini, sanığın da bu tanıkla ilgili soruşturma yürüten savcıya giderek tanık lehine tavassutta bulunduğunu duyduğunu, mektuplarda suçlanan kişilerin tanıklar… ve … hakkındaki yargılama sürecinde aleyhe oy kullanan üyeler ile kamuoyunda İzmir Davası olarak bilinen davanın iddianamesinde mağdur olarak isimleri yer alan kişiler aleyhine Genel Kurulda oy kullanan üyeler olduğunu, ihbar mektuplarının içeriği, gönderilme usulü ve amaçları göz önüne alındığında haklarında soruşturma emri verilen ve soruşturulan ya da yargılanan kişilere gönderilerek hakkında şikâyetçi olmalarının sağlanmaya çalışıldığını,

İnceleme dışı katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 1. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararlarının temyiz edilmesi üzerine Daireler Kurulunda görevlendirildiğini, mektuplardaki iddiaların tamamen mesnetsiz ve söz konusu davayı manipüle etmeye yönelik olduğunu, mektupların sanık tarafından yazıldığını düşündüğünü,
İnceleme dışı katılan … soruşturma kurulunda; olay tarihinde Askerî Yargıtay 1. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, mektuplardaki şahsına yönelik ifadelerin, gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını, tanıklar… ve …’in yargılanmalarına ilişkin olarak gerek ilk derecede gerekse temyiz aşamasında görev almadığını, bu mektuplarda ısrarla isminin yazılmasının nedeninin beraat kararının bozulmasından sonraki süreçte söz konusu yargılamalarda görevlendirilme ihtimali olduğu, bu nedenle tarafsızlığı konusunda şüphe oluşturmak amacıyla hareket edildiğini,
İnceleme dışı katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 1. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, 19.03.2014 tarihinde Üyelik görevine başladığını, Üyelikten önce Askerî Yargıtay Başsavcılığında savcı olarak görevli olduğunu, tanık… hakkında 3. Dairede yapılan yargılamada duruşma savcısı olarak görevlendirildiğini, bu yargılama sırasında sanığın zaman zaman kendisini hedef aldığını ve çeşitli ithamlarda bulunduğunu, bu yargılama sırasında tanığın duruşmada (1) numaralı mektubu okuduğunu, bu mektupta ismi geçen bir üye hakkında ret talebinde bulunduğunu, savcı olarak talebin reddi yönünde görüş bildirdiğini, üye seçildikten sonra tanığın başka bir Dairede görülen davasının temyiz incelemesinde görev yaptığını, söz konusu davalarda görevlendirilmesinin önüne geçilmek için mektupta isminin geçmiş olabileceğini, sanığın eyleminin sabit olduğunu,
İnceleme dışı katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 3. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu, (3) numaralı mektupta adının geçtiğini, bu mektubun sanık tarafından yazılıp yazılmadığını bilmediğini,
İnceleme dışı katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 3. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanık…nin yargılamasında görev aldığını, hakkında ileri sürülen tüm iddiaların asılsız olduğunu,
İnceleme dışı katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 4. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanıklar … ve… hakkında verilen beraat kararının bozulması sonrasında 4. Dairede yapılan ikinci yargılamada görev aldığını, (2), (3) ve (9) numaralı mektuplarda adının geçtiğini, hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu, bu mektuplar nedeniyle suçlandığını,
İnceleme dışı katılan … aşamalarda benzer şekilde; 2012 yılı genel atamaları ile Genelkurmay Askerî Savcılığına Yardımcı Savcı olarak atandığını, bu göreve 2012 yılı Eylül ayında katıldığını, sağlık problemleri dikkate alınarak 2013 yılı Ağustos ayında Genelkurmay Askerî Mahkemesine atandığını, Askerî savcı olduğu dönemde tanık… hakkında soruşturma yürüttüğünü, dava açtığını, kendisine okunan mektupta ileri sürülen şahsına yönelik iddiaların asılsız olduğunu, tanık… hakkında dava açmış olması sebebiyle bu iddiaların ortaya atıldığını düşündüğünü, mektubu kim ya da kimlerin yazdığını bilmediğini, sanık ile bir tanışıklığı olmadığını, mektupların sanık tarafından yazıldığına yönelik deliller bulunduğunu,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanık…’ın bir atama işleminin iptali istemiyle AYİM’de dava açması üzerine raportör olarak görevlendirildiğini, yine aynı tanıkla ilgili yapılan başka bir atama işlemi ile ilgili olarak dava açıldığını bildiğini, tanığın kendi davalarına herhangi bir mektup sunmadığını, sanığın üniversiteden devre arkadaşı olduğunu, sanıkla aralarında hiçbir husumet olmadığını, hatta arkadaşlık ilişkisi bulunduğunu, (4) numaralı mektupta adına yer verildiğini, bu suçlamayı sanığa konduramadığını ancak daha sonra öğrendiği ilişkiler ve bilgiler nedeniyle mektupların sanık tarafından yazılma ihtimali olduğunu düşündüğünü,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 4. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararının bozulması üzerine 4. Daire Üye olarak görevlendirildiğini, bu davada görev alması ve mahkûmiyet yönünde oy kullanması nedeniyle kendisine iftira atıldığını, (2) ve (3) numaralı mektuplarda aleyhine ithamda bulunduğunu,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 2. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, (3) numaralı mektupta adının yer aldığını, mektubun tanıklar… ve … hakkında açılan dava nedeniyle görevini etkilemek amacıyla yazıldığını düşündüğünü,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 3. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, (3) numaralı mektupta adına yer verildiğini, mektubun geldiği tarihten kısa bir süre önce üye seçildiğini, bu nedenle daha sonra sonraki süreçte açılacak davalarla ilgili önlem niteliğinde kaleme alındığı düşündüğünü,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 2. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararının temyizi üzerine oluşturulan Daireler Kurulunda görev yaptığını, beraat kararının bozulması üzerine bir internet sitesinde haber çıkması nedeniyle 2013 yılı Ekim ayı içinde (1) numaralı mektuptan haberdar olduğunu, adının geçtiği mektuplarda yer alan iddiaların asılsız olduğunu, tanık…nin yargılama aşamalarında görev alması nedeniyle hakkında olumsuz algı oluşturulmaya çalışıldığını düşündüğünü,
İnceleme dışı mağdur Hayrettin soruşturma kurulunda; olay tarihinde Genelkurmay Askerî Savcısı olarak görev yaptığını, adının geçtiği mektupta yer alan iddiaların asılsız olduğunu,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde ilk olarak Askerî Yargıtay 3. Daire Üyesi, daha sonra ise 2. Daire Başkanı olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararının temyiz edilmesi üzerine incelemeyi yapan Daireler Kurulunda görev aldığını, tanıklar hakkında mahkûmiyet karar verilmesi gerektiği yönünde oy kullandığını, bu nedenle hedef alındığını düşündüğünü, isminin geçtiği mektuplarda hakkında ortaya atılan iddiaların asılsız olduğunu,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 1. Daire Başkanı olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararlarının temyiz edilmesi üzerine oluşturulan Daireler Kurulunda görev aldığını, bu kurulda eylemin suçluyu kayırma suçunu oluşturduğu yönünde oy kullandığını, mektuplarda yer alan kendisi ile ilgili iddiaların asılsız olduğunu, mektupların sanık tarafından yazıldığını düşündüğünü,

İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 4. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararlarının temyiz edilmesi üzerine oluşturulan Daireler Kurulunda görev aldığını, bu kurulda eylemin hem resmî evrakta sahtecilik suçunu hem de suçluyu kayırma suçunu oluştuğu yönünde oy kullandığını, isminin geçtiği mektuplarda ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu, görev aldığı davalarda kullandığı oy sebebiyle hedef alındığını düşündüğünü,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 2. Başkanı olarak görev yaptığını, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararlarının temyiz edilmesi üzerine incelemeyi yapan Daireler Kurulunda görev aldığını, tanıkların eylemlerinin resmî evrakta sahtecilik suçuna vücut vereceği yönünde oy kullanan kendisinin de aralarında bulunduğu dokuz kişinin ilk mektuptan itibaren hedef alındığını, bu kişiler arasında en kıdemli Üye olduğu için en çok kendisine yüklenildiğini, amacın aleyhe oy kullanan kişilerle ilgili olumsuz kanı oluşturmak ve husumet yaratarak sonraki süreçte görev almalarının önüne geçmek olduğunu düşündüğünü, mektuplarda hakkında ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu, sanık ile arasında husumet bulunmadığını, tanıklar… ve …’e olan yakınlığı nedeniyle iddia konusu mektupların sanık tarafından yazıldığını düşündüğünü,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; Askerî Yargıtay 2. Daire Başkanı iken 30.08.2013 tarihinde emekliye ayrıldığını, kendisine okunan mektuptan daha önce internette sitesinde yayımlanması nedeniyle haberdar olduğunu, tanıklar… ve … hakkında verilen beraat kararlarının temyiz edilmesi üzerine incelemeyi yapan Daireler Kurulunda görev aldığını, tanıkların eylemlerinin sahtecilik suçunu oluşturduğu yönünde oy kullandığını, bu nedenle de söz konusu mektupta hedef alındığını düşündüğünü, hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu, sanıkla başkanı olduğu dairede birlikte görev yaptıklarını, dolayısıyla aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, adının (1) numaralı mektupta geçtiğini, mektupların sanık tarafından yazılıp yazılmadığını bilmediğini,
İnceleme dışı mağdur … soruşturma kurulunda; ifade tarihi itibarıyla Genelkurmay İstihbarat Bakanlığında Hava İstihbarat Albay olarak görev yaptığını, Genelkurmay Başkanlığındaki görevine 2011 yılı Eylül ayında başladığını, sanığın bu tarihten önce Genelkurmay Adli Müşavirliğindeki görevinden ayrılması nedeniyle sanıkla hiç çalışmadığını, tanık …’i tanımadığını, tanık…yi ise basında yer alması nedeniyle bildiğini, bu kişilerin hangi suçtan yargılandıklarını bilmediğini, suçtan zarar gören…’i Genelkurmay Başkanlığındaki görevine katıldıktan sonra ismen tanıdığını, Genelkurmay ve İstihbarat Başkanlıklarında cemaat yapılanması olduğuna ilişkin iddiaların doğru olmadığını, bir istihbarat subayı olarak bu yöndeki iddiaların gerçek dışı olduğunu düşündüğünü, kendisinin de böyle bir yapılanmayla irtibatı olmadığını, hakkındaki iddiaların iftiradan ibaret olduğunu, söz konusu mektupları kim ya da kimlerin yazdığını bilmediğini, sanıkla ilgili düzenlediği tutanak nedeniyle hedef alındığını düşündüğünü,
İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Milli Savunma Bakanlığı Askerî Adalet İşleri Başkanı olarak görevli olduğunu, (2) ve (3) numaralı mektuplarda kendisine yönelik hakaret ve iftira içeren ithamlar bulunulduğunu, bunların görev yaptığı sırada kendisine intikal eden şikâyetleri işlemden kaldırmasından kaynaklandığını düşündüğünü,

İnceleme dışı mağdur … aşamalarda benzer şekilde; 2008 yılı Nisan ayında Askerî Yargıtaya üye seçilerek 4. Dairede göreve başladığını, 30.08.2013 tarihinde Askerî Yargıtay Başkanı olana kadar da bu Dairede görev yaptığını, tanıklar… ve … ile ilgili dava dosyası 4. Daire Başkanlığına geldiğinde ağabeyi olan … … Liman’ın tanık …’in avukatı olması nedeniyle gerek Dairede gerekse Daireler Kurulunda görev almadığını, mektup içeriklerinde yer alan kendisi ile ilgili iddiaların doğru olmadığını, iddia konusu mektupların gönderilmesi ile sanık hakkında yapılan disiplin soruşturmaları ve tanıklar… ve … hakkında açılan kamu davalarının etkilenmesinin amaçlandığını, gönderilen mektupların sanıkla bağlantısının delillerle sabit olduğunu,
İnceleme dışı mağdur … Mahkemede; (8) numaralı mektupta adından söz edildiğini, hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturma bulunmadığını,
İnceleme dışı mağdur … Mahkemede; (8) numaralı mektupta genel anlamda isim belirtilmeden yargılama faaliyetinde kullanılan oyların dağılımına ilişkin ifadeler bulunduğunu, hakkında soruşturma ve kovuşturma bulunmadığını,
Tanık… aşamalarda benzer şekilde; Balyoz davasından tutuklu olduğu sırada 2013 yılı Mart ayında Sincan F Tipi Cezaevine nakledildiğini, 2013 yılı Haziran ayı içinde kendisine “Sayın… Uçok Albayım” şeklinde başlayıp “… …” şeklinde sona eren bir mektup geldiğini, bu mektubun bilgisayar çıktısı olduğunu, zarfının da kendisinde bulunmadığını, bu mektup geldikten sonra fotokopilerini çektirip dilekçeleri ekinde TBMM dâhil pek çok kurum ile basın organlarına gönderdiğini, fotokopi ile çoğalttığı için kendisine gelen mektup aslını ilgili yerlere göndermiş olabileceğini, “Sayın …” şeklinde başlayıp “… …” şeklinde sona eren iki sayfadan ibaret 2. mektubun da yine Sincan F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunduğu sırada, hatırladığı kadarıyla 2014 yılı bahar aylarında geldiğini, tarihini tam olarak hatırlamadığını, bilgisayar çıktısı şeklinde olan bu mektubun zarfının da kendisinde olmadığını, bu mektubun suretlerini çıkartarak müracaatlarda bulunduğunu, bir suretini de 2014 yılı Mayıs ayında hakkındaki mahkûmiyet hükmünü temyiz ederken dilekçesine eklediğini, “Vatansever bir subay” şeklinde sona eren 3. mektubun yine Sincan F Tipi Cezaevinde bulunduğu sırada 2014 yılı Nisan veya Mayıs aylarında geldiğini, bu mektubu Sabah gazetesinde çalışan bir gazeteciye ilettiğini, bu mektubun ve içeriğinin Askerî Yargıtaya yapılacak üye seçimine ilişkin süreç sona erdikten sonra 2014 yılı Ekim ayı başlarında gazetede haber yapıldığını, önceki mektuplar gibi bu mektubun da bir bilgisayar çıktısı olduğunu, bu mektubun aslının ve zarfının kendisinde bulunmadığını, cezaevi şartları uygun olmadığı ve önemsemediği için zarfları muhafaza etmediğini, bu mektupları kimin ne amaçla gönderdiğini bilmediğini ancak mektupların içeriklerinde yer alan hususların doğruluğunu zaman içerisinde yaşayarak gördüğünü, sanığı Genelkurmay Adli Müşavirliğinde görev yaptığı dönemde tanıdığını, bir samimiyeti olmadığını, sanığın Askerî Yargıtay üyesi olduğu süreçte Askerî Yargıtay içindeki FETÖ yapılanmasını ortaya çıkardığını, bu amaçla çatı davasında ifade vererek FETÖ’nün TSK içerisindeki yargı yapılanmasını deşifre ettiğini, bu nedenle de askerî yargı içindeki FETÖ üyelerinin saldırılarına maruz kalan sanığın haksız, hukuksuz suçlamalar nedeniyle ve Askerî Yargıtay içerisindeki FETÖ üyesi askerî yargıçların baskılarıyla zorla emekliye sevk edildiğini, sanık hakkında Askerî Yargıtay üyeleri tarafından gerçek dışı suçlamalarla suç duyurularında bulunulup davalar açıldığını, görülen bu davanın da, sanığın vermiş olduğu ifadeleri yok saydırmaya yönelik olarak FETÖ üyesi askerî hâkimler tarafından kurgulanmış bir kumpas davası olduğunu, kendisine gelen mektuplarda ismi geçen bütün Askerî Yargıtay üyelerinin FETÖ üyesi olmaktan ya tutuklandıklarını ya da TSK ile ilişiklerinin kesildiğini, yine dönemin Başbakanının evine ve iş yerine böcek olarak tabir edilen dinleme cihazı koyan emniyet görevlilerine ilişkin yapılan aramalar sırasında ele geçen bilgi notunda da Askerî Yargıtaydaki FETÖ üyesi askerî hâkimlerden bahsedildiğini, bu notta kendisi ile ilgili beraat kararını bozan Askerî Yargıtay üyelerinin FETÖ üyesi olduğunun açıkça ifade edildiğini, bu anlamda Askerî yargıda FETÖ’nün %80’ler oranında örgütlendiğini, bu kişilerin deşifre olması nedeniyle de kendilerini verdiği ifadelerle açığa çıkaran sanığa karşı kumpas kurduklarını, sanığın mektup yazıp yazmadığını bilmediğini, yazdığını düşünmediğini, aksi hâlde Başbakanın korumaları üzerinden çıkan bilgi notunun da sanık tarafından yazıldığı gibi gerçek dışı bir durumun kabul edilmesinin gerektiğini,
Tanık… Askerî Savcılıkta; … isimli şahsın eski eşi olduğunu, 2014 yılı Mayıs ayının sonlarında evine geldiğinde kapının girişinde sarı bir zarf bırakıldığını gördüğünü, daha doğrusu zarfın sitenin ana girişine bırakıldığını, zarfı açtığında “…A. Pınartaş” ismiyle acemice imzalanmış olduğunu gördüğü bu mektubu okuduktan sonra mektupta yazılı olan telefon numarasını aradığını, …isimli birisinin çıktığını, bu kişiye mektuptan bahsettiğinde panik olup “Ben size mektup yazmadım, o ben değilim.” diyerek şok içeresinde bir ses tonuyla telefonu yüzüne kapattığını, tekrar aradığında İstihbarat Başkanının yanına gittiğini söylediğini, ardından İstihbarat Başkanı ile telefonla görüştüğünü, istemi üzerine ertesi gün saat 09.00-10.00 sıralarında Genelkurmay İstihbarat Başkanlığına gidip İstihbarat Başkanı ile görüştüğünü, kendisine mektubun bir komplo amacıyla yazılmış olduğunu ancak içeriğindeki iddiaların tamamen komplo olmadığını düşündüğünü ifade ettiğini, İstihbarat Başkanının ise gerçeklerin ortaya çıkması için elinden geleni yapacağını ifade ettiğini,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığında er olarak görev yaptığını, anılan Komutanlığın Adli Müşaviri olan tanık …’a tahsisli aracın şoförü olduğunu, kendisine gösterilen Yenişehir Postanesine ait 22.05.2014 tarihli görüntülerdeki denizci üniformalı kişinin kendisi olduğunu, o gün öğlen saatlerinde makam aracı ile Adli Müşavirliğe gidip tanık …’ı aldığını, bu kişinin talebi üzerine Askerî Yüksek İdare Mahkemesine gittiklerini, binadan üniformalı karacı bir askerin çıktığını, bu kişinin araçlarına bindiğini, araba ile hareket edip Eskişehir Yoluna çıktıklarında rütbesini şu anda hatırlayamadığı bu askerin tanık …’a işi olduğunu söyleyerek postaneye gitmek için ricada bulunduğunu, yolu bilmediği için tarif edilmesi üzerine Kızılay Mithatpaşa Caddesine gittiklerini, köprünün altında durduklarını, bu kişinin kendisine iki adet sarı zarf vererek postaneden göndermesini istediğini, bir miktar da bozuk para verdiğini, ardından Yenişehir Postanesine girdiğini, elindeki zarfları memura verdiğini, postaneye verdiği zarflardan birisinin üzerindeki “…” ismini ve “Taşkent Caddesi” ibaresini hatırladığını, zarfın üzerindeki yazının biraz bozuk olduğunu, zarfı kendisine veren komutanın böyle bir yazısının olmasına biraz şaşırdığını, hatta kendi kendine “Ya komutan olmuş ama yazısını düzeltememiş!’ dediğini, dolayısıyla yazı stilinden 22.05.2014 tarihinde postaya verdiği zarfın kendisine gösterilen zarf olduğunu kesin olarak hatırladığını, araca binen kişinin de fotoğrafı gösterilen sanık olduğunu,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; 2005-2011 tarihleri arasında Askerî Yargıtay 4. Dairesinde Tetkik Hâkimi olarak görev yaptığını, çalıştığı Daireye Üye olarak seçilmesi üzerine sanıkla tanıştığını, daha sonra Adli Müşavirliğe tayin olması nedeniyle anılan Dairedeki görevinden ayrıldığını, olay tarihinde oğlunun sünnet edilmesi için doktor aradığı sırada tanıdık doktoru olduğunu söylemesi nedeniyle sanıkla buluştuğunu, ardından makam aracı ile giderken sanığın istemi üzerine Kızılay’da bulunan PTT önünde durduklarını, sanığın elindeki zarfı şoför olan askere uzattığını, askerin de zarfı vermek için PTT’ye gittiğini, anormal bir durum olduğunu görmediğini, sanığın akademik çalışması olduğunu da bildiği için üzerinde durmadığını, zarfın içeriğiyle ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını,
Tanık… aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde GATA Üroloji Anabilim Dalında Öğretim Üyesi olduğunu, … isimli bir kişi tarafindan yazıldığı görülen ve kendisine gönderilen (4) numaralı mektupta GATA’da yaşanan olaylara yönelik Genelkurmay Başkanlığınca kurulan idari tahkikat heyetiyle ilgili çeşitli iddiaların yer aldığını, mektupta yaşadıklarını doğrulayan nitelikte anlatımların bulunduğunu, … isimli kişiyi tanımadığını, söz konusu mektubun fotokopisi ile zarfının fotokopisini düşüncelerini içeren bir yazılı not ekinde Genelkurmay 2. Başkanı …’e gönderdiğini, bu zarfın ve mektubun aslını bulamadığını, bu mektubu hakkında açılan soruşturmalarda ve mahkemede kullanmadığını, mektubu kimin yazdığını bilmediğini, sanık … ile kayınvalidesinin rahatsızlığı sebebiyle tanıştığını, sanığın kayınvalidesini kendisine tedaviye getirmiş olduğunu, bu süreçte zaman zaman hukuki konularda kendisine danıştığını, inceleme dışı katılan … ile suçtan zarar gören… hakkındaki dilekçeyi kendisinin yazdığını, suç duyurularını ise avukatı ile birlikte yazdıklarını, bu belgelerin sanığın iş yeri bilgisayarında neden bulunduğunu bilmediğini ancak hukuki açıdan içeriklerine bakması için elektronik posta ile sanığa göndermiş olabileceğini, ayrıca avukatı olan Yalçın Torun isimli kişinin sanık ile arkadaş olduğunu, şikâyetlerini kendisine gönderilen mektubun etkisinde kalıp yapmadığını, aksi hâlde mektubun bir suretini de şikâyetlerine ekleyeceğini, tanık … ve inceleme dışı katılan … hakkındaki (4) numaralı mektupta geçen ifadeler ile sanığın bilgisayarında bulunan suçtan zarar gören…’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet edilmesine ilişkin kendisine ait dilekçenin 17. maddesindeki ifadelerin büyük ölçüde benzer olmasının sebebini tam olarak bilmediğini, suça konu mektubun kimin tarafından yazıldığı hususunda bilgisi olmadığını,
Tanık …aşamalarda benzer şekilde; Genelkurmay Başkanlığında piyade er olarak askerlik görevini yaptığı sırada Askerî Yargıtay 2. Dairesinin bulunduğu beşinci kat koridorunda bulunan çay ocağında, çay ocağı sorumlusu olarak görevlendirildiğini, olay tarihinde Askerî Yargıtay 2. Daire Üyesi olan sanığın kendisini çağırıp elinin ağrıdığından bahisle kendisine 7-8 adet zarfın üzerine adres yazdırdığını, bu zarfların resmî yazışmalarda kullanılan sarı zarflar olduğunu, hiçbirisinin beyaz renkli zarf olmadığını, kapalı durumda olan bu zarfların içinde ne olduğunu bilmediğini,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Kara Havacılık Komutanlığında disiplin subayı olarak görevli olduğunu, sanığı meslektaşı olması sebebiyle tanıdığını, birkaç kez birlikte oturup sohbet ettiklerini, suça konu (9) numaralı mektubun iş yerine gönderildiğini, bu mektubun daha sonra avukatı tarafından Askerî Yargıtay Başkanlığına sunulduğunu, bu mektubun kimin tarafından gönderildiğine dair somut bilgiye sahip olmadığını, yargılandığı iki davada sanığın heyette görevli olduğunu, zaman zaman karşılaştıklarında konuştuklarını ancak sanığın gerek yargılama gerekse mektup gönderme konularında kendisine hiçbir şey söylemediğini,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; Eskişehir Hava Askerî Mahkemesinde Adli Müşavir olarak görevli iken 15.08.2013 tarihinde emekli olduğunu, sanık ile 1988 yılında Harp Okulu Hazırlık Kampında tanıştığını ancak daha sonra bir ilişkileri olmadığını, asıl ilişkilerinin 2011 yılı Nisan ayında sanığın üye olarak Askerî Yargıtay 2. Dairede göreve başlaması üzerine olduğunu, kendisinin de o tarihte aynı dairede Tetkik Hâkimi olarak görev yaptığını, 2011 yılı genel atamaları ile oradan ayrıldıktan sonra ise fazla görüşmediklerini, sanık ile normal bir arkadaşlıkları bulunduğunu, resmî evrakta sahtecilik suçundan hakkında açılan dava Askerî Yargıtaya gönderildikten sonra yüz yüze görüşmediklerini, tanık…nin beş yıl kendisinin amirliğini yaptığını, emekli olduktan sonra anılan tanığı, Sincan F Tipi Cezaevinde bulunur iken sadece bir kez ziyaret ettiğini, o görüşmede tanığın kendisine gönderilmiş herhangi bir mektuptan bahsetmediğini ancak buradaki yargılamaları sırasında söz konusu mektuplardan tanığın kendisine bahsedip birer suret verdiğini ancak avukatı ile görüşüp bu mektupları yargılama yapan heyete yönelik olarak işleme koymadıklarını, söz konusu mektuplarla ilgili herhangi bir beyanda bulunmadığını, Askerî Yargıtaydaki yargılaması sırasında sanıkla davaya yönelik hiç görüşmediğini, (7) numaralı mektup zarfı üzerindeki Ankara yazısının kendisine ait olmadığını, Jandarma Kriminalin bu konudaki raporunu kabul etmediğini, bahse konu kurumun geçmişte bu konuda birçok hata yaptığını ve bunların ortaya çıktığını, kesinlikle sanığa mektup göndermediğini, sanığın kendisine herhangi bir mektup verip postalamasını istemediğini, Kavaklıdere PTT Şubesine ilişkin güvenlik kamerası görüntülerindeki kişinin kendisi olmadığını, suça konu mektupların sanık tarafından yazıldığı, gönderildiği ve kullanıldığı hususunda bir bilgisi olmadığını, sanığın o dönemde FETÖ’ye açıkça karşı gelme cesaretini gösterip yargılamaları sırasında muhalif oy kullanması sebebiyle FETÖ tarafından soruşturmaya maruz kaldığını düşündüğünü, kanaatince mektupların bir kişi tarafından değil bir grup tarafından sistemli ve planlı bir şekilde gönderildiğini, suça konu mektupların kim tarafından ne şekilde yazıldığı hususunda soruşturma aşamasından itibaren sanıkla arasında hiçbir konuşma geçmediğini,
Sanığın müdafii olan Gülten’in Mahkemede tanık sıfatıyla alınan ifadesinde; sanığı 1992 yılından beri tanıdığını, ailece görüştüklerini ve sanığın kardeşi gibi olduğunu, suça konu mektupların basına çıkması üzerine merak edip okuduğunu, sanığı uzun yıllardır tanıdığı için mektuplardaki yazı ve konuşma dilinin sanığa ait olmadığı kanaatine vardığını, bu mektupların sanık tarafından yazılıp gönderildiği hususunda somut bir bilgisi bulunmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde Askerî Yargıtay 2. Dairesinde Üye olarak görev yaptığını, görev yaptığı süre içinde şahsına mobing uygulandığını, bu nedenle de emekli olmak zorunda kaldığını, emekli olduktan sonra da hakkında söz konusu davanın açıldığını, bu davanın husumet sonucu açılan bir dava olduğunu, katılanlar ile mağdurların sürekli olarak aleyhine kararlar aldıklarını, buna rağmen hiçbirinden şikâyetçi olmadığını, hakkında dava açıldıktan sonra bu olaylarla ilgili olarak PDY ile bağlantılı açılan davalarda ifade verdiğini, katılanlar ve mağdurların bir kısmı ile ilgili yargılamaların hâlihazırda devam ettiğini, hakkındaki iddiaların kurgudan ve kanaatten ibaret olduğunu, (7) numaralı mektupta cemaatin ihtilal yapacağının bildirildiğini, bu bilgi üzerine Milli Savunma Bakanıyla da görüştüğünü, bu görüşme sırasında birtakım bilgiler verdiğini, buna rağmen yeniden dilekçe yazmasını gerektiren bir neden bulunmadığını, bu mektupların bir kısmının basında da yer aldığını, yazılan mektuplarla hiçbir şekilde bağlantısının olmadığını, mektupların içeriklerinde anlatılan olayların büyük kısmının daha sonra gerçekleştiğini, Milli Savunma Bakanıyla görüştüğü dönem içerisinde bazı ikazları olduğunu, bu nedenle suçlandığını düşündüğünü, düzenlenen bilirkişi raporlarında mektupların kendisi ile bir irtibatlarının tespit edilemediğini, delillerin uydurma olduğunu, 7 numaralı mektupla ilgili olarak hakkında açılan üste hakaret davasının Askerî Yargıtayda beraat ile sonuçlandığını, bu kararın daha sonra kesinleştiğini, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
V. GEREKÇE
1- Katılan …’ın (2), (3) ve (4) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (1), (4) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’nin (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’ın (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’nun (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira; suçtan zarar gören …’nin (1) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira suçlarından açılan kamu davalarına katılma ve hükümleri temyiz etme haklarının bulunup bulunmadığı
Anılan mektup içerikleri incelendiğinde kendilerine yönelik bir anlatımın söz konusu olmaması nedeniyle katılan …’in (2), (3) ve (4) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (1), (4) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’ın (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’ın (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’un (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira; suçtan zarar gören…’in (1) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira suçlarından açılan kamu davalarına katılma ve hükümleri temyiz etme hakları bulunmadığına, dolayısıyla anılan mektuplara yönelik hakaret ve iftira suçları yönünden adı geçenlerin temyiz istemlerinin CMK’nın 298. maddesi uyarınca reddine karar verilmelidir.
2- Katılanlar …, …, …, … ile suçtan zarar gören …’nin adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkilerinin olup olmadığı
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Ön Soruna İlişkin Görüşler
CMK’nın 237. maddesinin birinci fıkrasında “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.” hükmü ile kamu davasına katılma hak ve yetkisi bulunanlar üç grup hâlinde belirtilmiştir. Bu düzenleme, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 365. maddesindeki; “Suçtan zarar gören herkes, soruşturmanın her aşamasında kamu davasına müdahale yolu ile katılabilir.” hükmü ile benzerlik göstermekte ise de yeni hükme, önceki kanunda yer almayan malen sorumlu ve dar anlamda suçtan zarar göreni ifade eden mağdur da eklenmek suretiyle, madde; öğreti ve uygulamadaki görüşlere uygun olarak, katılma hak ve yetkisi bulunduğu kabul edilenleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kanunun kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada yer almasına öğreti ve uygulamada davaya katılma veya müdahale denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi katılan ya da müdahil sıfatını almaktadır.
Gerek CMK’da gerekse CMUK’da kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı hâlinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin suçtan zarar görmesi şartı aranmış ancak kanunda suçtan zarar gören ve mağdur kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tâbi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle konuya açıklık kazandırılırken öğretideki görüşlerden de yararlanılarak, maddede katılma yetkisi kabul edilen, mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu olan kavramlarının, kamu davasına katılma hususundaki uygulamaya ışık tutacak biçimde tanımlanması gerekmektedir.
Malen sorumlu; yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra, maddi ve mali sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişidir.
Mağdur, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’nde; “Haksızlığa uğramış kişi.” olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir. TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suçun maddi unsurları arasında yer alan mağdur ancak gerçek bir kişi olabilecek, tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkün ise de bunlar mağdur olamayacaklardır. Suçtan zarar gören ile mağdur kavramları da aynı şeyi ifade etmemektedir. Mağdur suçun işlenmesiyle her zaman zarar görmekte ise de suçtan zarar gören kişi her zaman suçun mağduru olmayabilir. Bazı suçlarda mağdur belli bir kişi olmayıp toplumu oluşturan herkes (geniş anlamda mağdur) olabilecektir (M. Emin Artuk-Ahmet Gökcen–M. Emin Alşahin–Kerim Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 305; İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Bası, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 214-217; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 106-107; … Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 6. cilt, Ankara, 2010, s. 7702-7703).
Suçtan zarar görme kavramı gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hâli olarak anlaşılıp uygulanmış, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceği kabul edilmiştir. Nitekim bu husus, CGK’nın 12.06.2018 tarihli ve 1190-274 sayılı, 03.07.2018 tarihli ve 1191-328 sayılı, 08.11.2016 tarihli ve 830-412 sayılı, 03.05.2011 tarihli ve 155–80 sayılı, 04.07.2006 tarihli ve 127–180 sayılı, 22.10.2002 tarihli ve 234–366 sayılı, 11.04.2000 tarihli ve 65–69 sayılı kararlarında; “Dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez.” şeklinde açıkça ifade edilmiştir.
Öte yandan TCK’nın İkinci Kitabının “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmının “Adliyeye Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Bölümünde düzenlenen “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” başlıklı 288. maddesi;
“(1) Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde hüküm altına alınmış, madde gerekçesi ise “Madde, kesin bir yargı kararı verilmeden önce tanıkların beyanlarını veya bilirkişi mütalâalarını ve hüküm ve kararları etkilemek amacıyla baskıcı ve kötü niyetli yayınlar yapılmasını ve bunların açıklanmasını cezalandırmaktadır. Adalet cihazının yansızlığını sadece iktidarlara karşı koruyucu güvenceler yeterli değildir; kamuoyunda, ‘kapıları tutanların’ etkisinden de adaleti kurtarmak ve sükûnetle çalışılmasını sağlamak gereklidir.
Kitle iletişim araçlarıyla yürütülen ve ‘yargısız infaz’ olarak tanımlanan uygulamalar dolayısıyla, bu hükme Tasarı metninde yer verilmiştir.” biçiminde açıklanmıştır.
07.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un 32. madesi ile TCK’nın 288. maddesinin ikinci fıkrası madde metninden çıkartılmış, 05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan 6352 sayılı Kanun’un 93. maddesi ile de TCK’nın 288. maddesi;
“(1) Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Madde gerekçesi “Tasarının 74. maddesi ile, Türk Ceza Kanununun 288 inci maddesi yeniden düzenlenmektedir. Maddede, görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı mütalaada veya beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmak, suç olarak tanımlanmaktadır.
Bu suçun oluşabilmesi için, yapılan açıklamanın yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye elverişlı olması gerekir. Elverişlilik kavramından neyin anlaşılması gerektiği hususunda, Türk Ceza Kanununun ‘Suça tesebbüs’ kenar başlıklı 35 inci maddesinde yer alan hükmün ve gerekçesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Yapılan açıklamanın, yargı görevi yapanın hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi; bilirkişinin veya tanığın gerçeğe aykırı mütalaada veya beyanda bulunması amacına yönelik olması gerekmektedir. Suçun oluşması bakımından, yapılan açıklamanın aleni olması gerekmekte olup açıklamanın yazılı veya sözlü olması ya da basın ve yayın yoluyla yapılması önem taşımamaktadır.
Diğer yandan, Türk Ceza Kanununun ‘Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi’ kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunacağı belirtilmektedir. Bu ilke doğrultusunda söz konusu suçun yaptırımı da adlî para cezasına çevrilmektedir.”, Adalet Komisyonu Raporu ise “Alt Komisyon metninin 92’nci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen ‘Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” başlıklı 5237 sayılı Kanunun 288’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemenin kapsamına netlik kazandırmak amacıyla ‘hukuka aykırı olarak’ ibaresi eklenmiştir. Madde Komisyonumuzca çerçeve 92’nci madde olarak kabul edilmiştir.” şeklinde açıklanmıştır.
Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun konusu görülmekte olan bir davaya veya yapılmakta olan bir soruşturmaya konu uyuşmazlıktır. Bu uyuşmazlık, özel hukuk hükümlerine göre açılmış bir davaya, idare veya vergi mahkemesinde açılmış bir davaya ya da ceza mahkemelerinde açılmış bir davaya konu uyuşmazlık olabileceği gibi bir suç şüphesinin varlığı nedeniyle açılmış soruşturmaya konu uyuşmazlık da olabilir.
Bu suçta sözlü veya yazılı beyanlarla fail tarafından etkilenmeye çalışılan kişiler, yargı görevi yapanlar, bilirkişiler ve tanıklardır.
Anılan suçta tipikliğin maddi unsuru olarak yer alan fiil (hareket) yargı görevi yapanı, bilirkişiyi ve tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmaktır. Madde metninde belirtilen hareketin, alenen gerçekleştirilmemesi hâlinde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu oluşmayacaktır. TCK’da aleniyetin tanımı yapılmadığından her somut olayda hâkimin somut olayın tüm özelliklerini ayrıntılı bir şekilde ele alarak aleniyetin bulunup bulunmadığına karar vermesi gerekmektedir.
Suçun işlenmesinde failin belli bir özelliğe sahip olması gerekmemektedir. Bu nedenle de özgü suç olarak düzenlenmemiştir.
Suçun konusu görülmekte olan bir davaya veya yapılmakta olan bir soruşturmaya konu uyuşmazlık olduğundan madde metninde tahdidi olarak sayılan kişiler suça konu uyuşmazlığı çözmede belirli rolleri bulunan kişiler olup suçun mağduru değillerdir. Ceza hukukunda mağdur, suçun konusunun ait olduğu kişi olarak tanımlanmaktadır. Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun konusu görülmekte olan bir davaya veya yapılmakta olan bir soruşturmaya konu uyuşmazlık olduğuna göre, bu suçun konusu belirli bir kişiye veya kişilere ait değildir; toplumu oluşturan tüm bireylere aittir. Dolayısıyla, bu suçun mağduru toplumu oluşturan herkestir (… Kurt, Türk Ceza Hukukunda Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs Suçu, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul 2015, s. 114-115). Ayrıca suç, teşebbüs suçu olarak düzenlenmiş olup fiilin yargı görevi yapanı, bilirkişi veya tanığı etkilemiş olması da aranmamıştır. Bu nedenlerle yargı görevi yapanın, bilirkişi veya tanığın mağdur olduğu söylenemeyeceğinden bu kişilerin kamu davasına katılma haklarından da söz edilemeyecektir (Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi, 6. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara 2021, s. 9340-9341). Nitekim Yargıtay uygulamaları da bu yönde gelişmiştir.
B. Somut Olayın Değerlendirilmesi
“Şüphelinin; 1, 2, 3, 4 ve 9 numaralı mektupların içerikleri kapsamında işlediği suçlar yanında, bu mektupların gönderildiği dönemler, mektupların içeriğinde bahsedilen konular ve bu konularla irdbatlandırılan kişilerin görevleri göz önüne alındığında, mektupları alan kişilerin bu mektupları kendi haklarında devam eden dava süreçlerinde kullanabileceklerini bilen şüphelinin, söz konusu mektupları yazıp göndermekle, yukarıda açıklandığı üzere, … ve … hakkında Askeri Yargıtay’da görülmekte olan, yine … hakkında Genelkurmay Askeri Mahkemesi ve Savcılığında görülmekte olan dava ve soruşturma süreçlerinde görev yapan ve yapabilecek kişiler ile askeri yargı mensuplarını korkutmak, lehlerinde karar vermeleri maksadıyla baskı altına almak, aleyhlerinde işlem yapan ve karar veren kişileri zor duruma düşürerek, başlamış olan adli ve idari süreçleri etkisizleştirmek amacıyla hareket ettiği, mektupların gönderilmesi sonrasında içeriklerinin başkaları tarafından öğrenildiği, hatta bazı mektup içeriklerinin basında haber olarak yer aldığı, böylece belirtilen beş mektubu gönderirken aynı kasıt altında hareket ederek zincirleme olarak TCK’nın 288’inci maddesinde düzenlenen ‘zincirleme adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ suçunu da işlediği” iddia edilen olayda;
Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun mağdurunun toplumu oluşturan herkes olması ve teşebbüs suçu olarak düzenlenmiş bu suçun oluşumu için fiilin yargı görevi yapanı etkilemiş olmasının aranmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde olay tarihi itibarıyla Askerî Yargıtay 4. Dairesi Üyesi olan …’ın, Askerî Yargıtay 2. Dairesi Üyesi olan …’in, Askerî Yargıtay 1. Dairesi Üyesi olan …’ın, Genelkurmay Askerî Savcısı olan …’nin ve Genelkurmay Adli Müşaviri olan …’nin bu suçtan doğrudan bir zarar görmemeleri, dolaylı ve muhtemel zararların da kamu davasına katılma hakkı vermemesi karşısında adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkilerinin olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla …, …, …, … ve …’nin adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkileri bulunmadığından bu suç yönünden temyiz istemlerinin CMK’nın 298. maddesi gereğince reddine karar verilmelidir.
Bu nedenle inceleme, katılan …’in (1), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; katılan …’in (2), (3) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, katılan …’ın (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; katılan …’ın (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (7) numaralı mektuba ilişkin iftira; katılan …’in (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; katılan …’un (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; suçtan zarar gören…’in (2), (3), (4) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz istemleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
3- Sanık hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından verilen beraat hükümlerinin isabetli olup olmadığı;
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Hakaret suçu, TCK’nın 125. maddesinde;
“(1) Bir kimseye onur, … ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, … ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenleme ile 765 sayılı TCK’dan farklı olarak hakaret ve sövme ayrımı kaldırılmış, onur, … ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek, hakaret suçunu oluşturan seçimlik hareketler olarak belirlenmiştir (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s. 430).
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, … ve saygınlığı olup bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir.
Eleştiri ise, herhangi bir kişiyi, eseri, olayı veya konuyu enine, boyuna, derinlemesine her yönüyle incelemek, belli kriterlere göre ölçmek, değerlendirmek, doğru ve yanlış yanlarını sergilemek amacıyla ortaya konulan görüş ve düşüncelerdir. Genelde beğenmemek, kusur bulmak olarak kabul görmekte ise de eleştirinin bir amacının da konuyu anlaşılır kılmak, sonuç çıkarmak ve toplumu yönlendirmek olduğunda kuşku yoktur.
Her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, … ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Kamu görevlilerinin, görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmaları zorunlu olmakla birlikte, demokratik bir hukuk devletinde, kamu görevini üstlenenleri denetlemek, faaliyetlerini değerlendirmek ve eleştirmek de kaynağını Anayasa’dan alan düşünceyi açıklama özgürlüğünün sonucudur. Eleştirinin sert bir üslupla yapılması, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgu ise de eleştiri yapılırken görüş açıklama niteliğinde bulunmayan, küçültücü, aşağılayıcı ifadeler kullanılmamalı, düşünceyi açıklama sınırları içinde kalınmalıdır.
AİHM’e göre öncelikle ifadelerin bir olgu isnadı mı yoksa değer yargısı mı olduğu belirlenmelidir. Zira olgu isnadı kanıtlanabilir bir husus iken, bir değer yargısının kanıtlanmasının istenmesi dahi ifade özgürlüğüne müdahale sayılabilecektir. Yargılamaya konu olan ifadeler bir değer yargısı içermekte olup somut bir olgu isnadından bahsedilemiyorsa, değer yargılarını destekleyecek yeterli bir altyapının mevcut olup olmadığı AİHM tarafından göz önünde bulundurulacaktır. Zira değer yargılarının dahi belli düzeyde olgusal temel içermesi gerektiği kabul edilmektedir. Öte yandan, hiçbir veriye dayanmayan ve hiçbir altyapısı bulunmayan bir değer yargısı AİHM tarafından da ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kabul görmemektedir.
Olgu isnadı içeren ifadeler konusunda ise, en azından ilk bakışta güvenilir görünen delil sunulması gerektiği kabul edilmektedir. Elbette ki, bu deliller sunulamadığı takdirde, AİHM, iddiaların gerçekliğinin kanıtlanmasını beklemektedir.
Öte yandan anılan maddenin birinci fıkrasının son cümlesinde belirtilen ihtilat kavramı üzerinde de durulmalıdır.
İhtilat, karışım, karıştırma anlamına gelen Arapça halt sözcüğünden türemiş olup karşılıklı görüşme anlamına gelmektedir. Hakaret suçu bakımından ise failin toplu veya dağınık hâlde bulunan en az üç kişiyle iletişim kurarak bu kişilere mağdurun onur, … ve saygınlığını rencide edici fiil veya sözleri doğrudan aktarması anlamına gelmektedir. O hâlde mağdur dışında diğer kişilere, mağdurun onur, … ve saygınlığını rencide edebilecek ifadelerin aktarılması hâlinde ihtilatın söz konusu olduğu kabul edilmelidir. Her ne kadar ihtilatın sözlük anlamı karşılıklı görüşmeyi içerse de gıyapta hakaret suçunun oluşması için aktarımın mutlaka karşılıklı olması gerekmemektedir. Örneğin basılı bir eser aracılığıyla gerçekleşen hakaret eyleminde karşılıklılık söz konusu değildir. Nitekim ihtilat şartı, gerek doktrin gerekse yargı mercileri tarafından sözlük anlamıyla kabul edilmemiş, yorum yoluyla uygun bir içeriğe kavuşturulmuştur (Aras Türay-Irmak Erdoğan, Gıyapta Hakaret Suçunda İhtilatın Hukuksal Niteliği, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Durmuş Tezcan’a Armağan, C. 21, Özel Sayı, Yıl: 2019 , s. 1347-1348).
TCK’nın 125. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde kanun koyucu hareketin en az üç kişiyle ihtilat edilmesi gerektiğini düzenlemiştir. Dolayısıyla kanun hükmünde hakaretin kaç kişiyle ihtilat edilmesi gerektiğine yönelik asgari sınır üç kişi olarak belirlenmiştir.
Failin değişik zamanlarda aynı kişiyle iletişim kurarak mağdura sövmesi veya somut bir olgu isnat etmesi hâlinde gıyapta hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira ihtilatın aynı veya farklı zamanlarda üç farklı kişiyle gerçekleşmesi gerektiği düzenlenmiştir. Örneğin fail, üçüncü bir kişiye, mağdur hakkında somut olgu isnat eden üç farklı e-posta gönderse, üç farklı kişiyle ihtilat etme unsuru gerçekleşmediğinden suç oluşmayacaktır.
Fail, mağdur ve şeriklerin üç kişiyle ihtilatın gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinde dikkate alınmaması gerekir. Zira mağdurun huzurda bulunduğu ihtimalde, gıyapta değil huzurda hakaret söz konusu olacaktır (Türay-Erdoğan, s. 1350).
Kanunda ihtilatın şekliyle ilgili bir düzenlemeye gidilmemiştir. Dolayısıyla ifadenin aktarılabildiği her şekilde ihtilatta bulunulabilir. Bu kapsamda fail üçüncü kişilerle doğrudan iletişim kurabileceği gibi, hakaret içeren ifadeyi aktarmaya elverişli yazı, görüntü, telefon ve benzeri bir araç da kullanmış olabilir (Türay-Erdoğan, s. 1353).
Bu aşamada belirtmek gerekir ki resmî mercilere verilen dilekçeler aracılığıyla işlenen hakaret suçlarında, dilekçenin içeriğine erişen kamu görevlileriyle de ihtilat edildiği kabul edilmelidir (Türay-Erdoğan, s. 1353).
İhtilatı gerçekleştiren kişinin, hakaret teşkil eden ifadeyi üreten failden başka bir kişi olması mümkündür. Örneğin mağdura ilişkin somut olgu isnadının yer aldığı bir mektubun üçüncü kişiye, başkalarıyla paylaşması amacıyla verilmesi, mektubu alan kişinin de mağdurun onur, … ve saygınlığını rencide edebilecek mektubu başkalarıyla paylaşması hâlinde ihtilat unsurunu gerçekleştirmiş olacaktır (Türay-Erdoğan s. 1356).
Diğer taraftan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi şeklinde, Latincede ise in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
B. Somut Olayın Değerlendirilmesi
Katılan sıfatını alabilecek şekilde sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından doğrudan zarar görmesi nedeniyle mağdur …’in de CMK’nın 260. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yollarına başvuru hakkı bulunduğu kabul edilmekle yapılan incelemede;
Tanık…ye gönderilen (1) numaralı mektup içeriğinde; katılanlar …, …, … ve … hakkında, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederek hukuka aykırı bir şekilde ekip oluşturdukları, diğer üyeleri tasfiye etmeye çalıştıkları, bu amaçla yasal olmayan işler yaptıkları, vicdanlarına göre karar vermedikleri, bazılarının şahsiyetsiz ve korkak oldukları yönünde ifadeler bulunduğu, bu ifadelerin yüksek yargı üyesi olan katılanların onur ve saygınlıklarına saldırı niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunu oluşturduğu,
Tanık…ye gönderilen (2) numaralı mektup içeriğinde; katılanlar …, …, … ve… …ile suçtan zarar gören… hakkında, paralel devlet yapılanması olarak adlandırılan terör örgütü niteliğindeki Fetullah … cemaatinin üyesi oldukları ve görevlerini kötüye kullanarak bu örgüte hizmet etmekte oldukları yönünde ifadeler bulunduğu, bu ifadelerin mağdurların onur ve saygınlıklarına saldırı niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunu oluşturduğu,
Tanık…ye gönderilen (3) numaralı mektup içeriğinde; suçtan zarar gören… ile katılanlar …, …, … ve… …hakkında, paralel devlet yapılanması olarak adlandırılan terör örgütü niteliğindeki Fetullah … cemaatinin faal üyesi oldukları ve görevlerini kötüye kullanarak bu örgüte hizmet etmekte oldukları yönünde ifadeler bulunduğu, bu ifadelerin mağdurların onur ve saygınlıklarına saldırı niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunu oluşturduğu,
Tanık…’a gönderilen (4) numaralı mektup içeriğinde; suçtan zarar gören… ile katılan … hakkında, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederek hukuka aykırı bir şekilde ekip oluşturdukları, bu amaçla görevlerini kötüye kullanarak yasal olmayan işler yaptıkları, tehdit, korku (şantaj) ve kandırmalarla tanık… hakkında dava açılmasını sağladıkları ve AYİM’deki davanın aleyhine sonuçlanması için uğraş gösterdikleri yönünde ifadeler bulunduğu, bu ifadelerin yargı mensubu olan bahse konu kişilerin onur ve saygınlıklarına saldırı niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunu oluşturduğu,
Tanık …’e gönderilen (9) numaralı mektup içeriğinde; suçtan zarar gören… ile katılanlar …, …, …, … ve… …hakkında, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederek hukuka aykırı bir şekilde ekip oluşturdukları, kendi düşüncelerinden olmayanları tasfiye etmeye çalıştıkları, bu amaçla yasal olmayan işler yaptıkları, vicdanlarına göre davranmadıkları ve adalet dağıtamayacakları yönünde ifadeler bulunduğu, mektupta ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılı olan bu kişilerin kim olduklarının açıkça anlaşıldığı ve TCK’nın 126. maddesi anlamında hedef alınan kişilerin kimliği konusunda tereddüt bulunmadığı, bu ifadelerin yüksek yargı üyesi olan adı geçen kişilerin onur ve saygınlıklarına saldırı niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunu oluşturduğu,
Sanığın kendisine gönderilmesini temin ettiği ve Milli Savunma Bakanlığına verdiği şikâyet dilekçesiyle birlikte sunduğu (7) numaralı mektup içeriği ile mektubun bütünü dikkate alındığında, sanığın suçtan zarar gören… ile katılanlar … ve … hakkında paralel devlet yapılanması isimli terör örgütü mensubu oldukları ve bu örgüt adına yasa dışı işler yaptıklarına ilişkin asılsız iddialarda bulunduğu, böylece yetkili makamı etkileyerek adı geçenler hakkında idari ve adli soruşturma açılmasını sağlamaya çalışarak iftira suçunu işlediği,
Tanık …’e gönderilen (8) numaralı mektup içeriği ile mektubun bütünü dikkate alındığında; sanığın katılan … ile suçtan zarar gören…’in paralel devlet yapılanması isimli terör örgütü mensubu oldukları, bu örgüt adına yasa dışı işler yaptıklarına ilişkin asılsız iddialarda bulunduğu, bu mektubu o tarihte Askeri Yargıtay Başsavcısı ve Soruşturma Kurulu Başkanı olan tanık …’e göndermek suretiyle, bahsettiği üyeler hakkında soruşturma açılmasını sağlamaya çalışarak iftira suçunu işlediği, ayrıca mektubun bütünü ele alındığında katılan … ile suçtan zarar gören…’e yönelik iftira amacı bulunan sanığın mektubun ilk kısmında İzmir Casusluk Davası olarak bilinen davada mağdur olarak ismi geçen Askeri Yargıtay Başkanı ve üyeleriyle ilgili yapılan Genel Kurul toplantısında konunun araştırılması gerektiği yönünde oy kullanan 15 üye hakkında, “hakkınızda genel kurulda soruşturma açılmasını isteyenler yapımın adamı olup hukuk ve adalet umurlarında olmayan kendi menfeatleri için memleketi satacak sözde muhafazakar olan satılmış vicdansızlardır.” şeklinde, doğrudan bu kişilerin onur ve saygınlıklarına saldırı niteliğinde ifadeler kullandığı, eylemin bu 15 üyenin yapmış oldukları görev ve kullandıkları oyları ile bağlantılı olarak işlenmiş olması nedeniyle sanığın zincirleme olarak kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği,
İddia edilen olayda;
(1), (2), (3), (7) ve (8) numaralı mektupların sanığın çalıştığı Askerî Yargıtay 2. Dairesinde bulunan yazıcıdan oluşturulduklarının ya da zarfları üzerinde tanık Vedat’ın el yazısı bulunan (4), (5), (6) ve (9) numaralı mektuplar ile aynı bilgisayar yazıcısından yazdırıldıklarının tespit edilememesi, 23.07.2014 tarihli uzmanlık raporunda; (1), (2), (4), (5) ve (6) numaralı mektupların kendi aralarında (3) ve (7) numaralı mektupların kendi aralarında bazı cümle ve kelimelerin kullanımı açısından benzerlikler görülmesine rağmen söz konusu belgelerin aynı şahıs tarafından oluşturulup oluşturulmadığı konusunda müspet veya menfi bir karar verilmesinin mümkün olmadığının belirtilmesi, kaldı ki tanık…ye gönderilen (1) numaralı mektubun gazeteci … tarafından 25.10.2013 tarihinde Haber güncel isimli internet sitesinde bir kısım katılan ve mağdurların ad ve soyadlarının baş harfleri yazılmak suretiyle aynen yayımlanması ile birlikte kamuoyu tarafından haberdar olunan bu mektup içeriğinin başka kişiler tarafından da kullanılmasının mümkün hâle gelmesi, her ne kadar aynı raporda (7) numaralı mektuba ait zarf üzerinde bulunan “Ankara” ibaresinin tanık …’in eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğu belirtilmiş ise de sanık hakkında üste hakaret suçundan yapılan yargılama sırasında söz konusu ibarenin tanık …’in eli ürünü olup olmadığı hususunun kesin olarak tespiti amacıyla yaptırılan incelenme sonucunda Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen ANK-BLG-16-01356 numaralı raporda bu hususta müspet veya menfi bir kanaat beyanında bulunulmasının mümkün olmadığına ilişkin görüş bildirilmesi, yine 24.07.2014 tarihli raporda Kavaklıdere PTT Müdürlüğüne ait güvenlik kamera görüntüsünde tanık …’in yer almadığı tespitinde bulunulması, kaldı ki dosya kapsamında sanık ile tanık …’in (7) numaralı mektubun gönderilmesi hususunda birlikte hareket ettiklerine ilişkin somut bir delilin de bulunmaması, tanık …’in aşamalarda değişmeyen savunmasında sanığa mektup göndermediğini ayrıca sanığın da kendisinden herhangi bir mektup postalamasını istemediğini belirtmesi, 10.12.2014 tarihli rapora göre; (7) numaralı mektup zarfı üzerindeki parmak izlerinin PTT çalışanı …’ya ait çıkması ve (2) numaralı mektupta askerî yargı içindeki cemaatçi yapı tarafından kullanıldığı ve her açıdan suçtan zarar gören…’e bağlı olduğu belirtilen inceleme dışı katılan …’i işlediği iddia edilen suçtan kurtarmak amacıyla suçtan zarar gören … ile birlikte hareket eden kişilerden birinin de sanık olduğunun belirtilmesi suretiyle sanığın da suçlanması karşısında (1), (2), (3), (7) ve (8) numaralı mektupların sanık tarafından gönderildiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin delil bulunmadığı gibi katılan …’ın, sanığın müdafisi olan Av. …’in tanık olarak dinlenip beyanlarının hükme esas alınmasının usule ve yasaya aykırı olduğuna, dava dosyasının DVD/CD olarak tarafına gönderilmesi isteminin kanuna aykırı olarak reddedildiğine, esasa ilişkin değerlendirmesi sırasında dava dışı olduğu gerekçesi ile konuşma hakkının engellendiğine, beyanlarının tutanağa yazılmadığına ve eksik araştırma ile karar verildiğine ilişkin taleplerinin de dosyada yer alan diğer delillerin hüküm kurmaya yeterli olması, cezaevinde bulunduğu sırada istemi üzerine her oturuma getirilmek suretiyle katılana iddiasını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme ve dinlenilen tanıklara soru sorma fırsatının tanınması, talebi üzerine (5) ve (7) numaralı mektuplara ilişkin kamera kayıtlarının kendisine gönderilmesi, tüm bilirkişi raporlarının, ekpertiz raporlarının ve inceleme raporlarının 23.11.2018 tarihli oturumda okunup bu raporlara karşı diyeceklerinin sorulması, esas hakkındaki görüşü için istemi üzerine süre verilmesi ve tanık olarak dinlenildikten sonra vekâletname ibraz edip sanığın müdafiiliğini yapan Av. …’in hükmü etkileyecek bir beyanının bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu hususlarda da bir isabetsizlik olmadığı değerlendirilmekle, anılan mektuplara ilişkin hakaret ve iftira suçlarından verilen beraat hükümlerinin onanmasına karar verilmesi gerektiği,
Öte yandan, 19.11.2015 tarihli raporda (4) numaralı; 25.03.2015 tarihli raporda ise (9) numaralı mektuplara ait zarflar üzerinde bulunan el yazılarının suç tarihinde Askerî Yargıtay ile Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin müşterek binasının 5. katında bulunan çay ocağında er olarak görev yapan tanık Vedat’a ait olduğunun belirtilmesi, tanığın aşamalarda alınan beyanlarında da birbirleri ile uyumlu şekilde söz konusu zarflar üzerindeki adresleri olay tarihinde Askerî Yargıtay 2. Dairesinde Üye olarak görevli olan sanığın istemi üzerine kendisinin yazdığını ifade etmesi karşısında, söz konusu mektupların sanık tarafından düzenlenip gönderildiği anlaşılmakta ise de bu mektupların içerikleri bir bütün olarak incelendiğinde sanığın haksız yapıldığını düşündüğü yargılamalara tepki olarak, mektubun muhataplarını uyarmak ve yargı yoluna başvurmaları konusunda tavsiyede bulunmak amacıyla yazıldıkları, tahkir kastı içermeyen bu ifadelerin açıkça katılanların ve suçtan zarar görenin onur, … ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadı içermediği ve sövme fiilini de oluşturmadığı, bu anlamda sanığa atılı hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı göz önüne alındığında (4) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin sanık hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasına ilişkin Özel Dairece verilen beraat kararlarında sonuç itibarıyla bir isabetsizlik bulunmadığı,
Kabul edilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1) Katılan …’ın (2), (3) ve (4) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (1), (4) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’nin (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’ın (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’nun (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret, (6), (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; katılan …’in (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira; suçtan zarar gören …’nin (1) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (6) numaralı mektuba ilişkin iftira suçlarından; katılanlar …, …, …, … ile suçtan zarar gören …’nin ise adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasına katılma ve hükümleri temyiz etme hak ve yetkileri bulunmadığından bu suçlar yönünden temyiz istemlerinin CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin, katılan …’ın (1), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; katılan …’in (2), (3) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, katılan …’nin (4) numaralı mektuba ilişkin hakaret; katılan …’ın (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (7) numaralı mektuba ilişkin iftira; katılan …’nun (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; katılan …’in (1), (2), (3), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira; suçtan zarar gören …’nin (2), (3), (4) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret, (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz istemleri ile SINIRLI OLARAK YAPILMASINA,
2) Yargıtay 8. Ceza Dairesinin sanık … hakkında (1), (2), (3), (4), (8) ve (9) numaralı mektuplara ilişkin hakaret; (7) ve (8) numaralı mektuplara ilişkin iftira suçlarından verilen 07.12.2018 tarihli ve 1-7 sayılı beraat hükümlerinin ONANMASINA,
3) Dosyanın, Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.07.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.