Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2023/243 E. 2023/611 K. 22.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/243
KARAR NO : 2023/611
KARAR TARİHİ : 22.11.2023

YARGITAY DAİRESİ : 3. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 279-254

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık …’nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1, TCK’nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 9 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.07.2019 tarihli ve 140-223 sayılı hüküm ile sanık …’nun aynı maddeler uyarınca 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Sivas 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.07.2019 tarihli ve 147-260 sayılı hükme yönelik sanıklar müdafileri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine ayrı esas sıralarına kaydedilen istinaf başvurularının birleştirilmesi neticesinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince 06.03.2020 tarih ve 1536-155 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de sanıklar müdafileri ve sanık … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 15.06.2021 tarih ve 3553-4001 sayı ile; “…Anayasa’nın 138/1. maddesi hükmü, TCK’nın 61/1. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle aynı Kanun’un 3/1. maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, meydana gelen tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurularak, alt sınırdan makul şekilde uzaklaşılarak hakkaniyete uygun bir ceza tayini gerekirken, temel cezanın belirlenmesinde suçun unsurlarının teşdit sebebi olarak kabul edilmesi suretiyle TCK’nın 61/3. maddesine aykırı davranılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Sivas 3. Ağır Ceza Mahkemesince 30.12.2021 tarih ve 279-254 sayı ile; sanıkların TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 7 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin verilen hükümlerin sanıklar ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 20.12.2022 tarih ve 23901-9604 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 22.03.2023 tarih ve 25105 sayı ile; “…Yüksek Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile Başsavcılığımız arasındaki ihtilaf; mevcut delil durumuna göre, aynı konumda bulunan kapsam dışı diğer sanıklar hakkında verilen kararlar da dikkate alınarak sanıklar hakkında mahkûmiyete yeterli delil bulunmadığından mahkûmiyet kararının bozulması gerekliliğine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından sanıkların silahlı terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla sanık … hakkında Kütahya 3. Ağır Ceza Mahkemesince 2018/13 esas, 2018/197 karar sayısı ile 6 yıl 3 ay hapis cezasına ve sanık … hakkında Sivas 3. Ağır Ceza Mahkemesince 2017/192 esas, 2018/399 karar sayısı ile 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildiği, daha sonra sanıkların da içinde bulunduğu 13 kişi hakkında Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hukuki ve fiilî kesintiden sonra silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlemeye devam ettikleri şüphesiyle 2018/12134 sayılı yeni bir soruşturma başlatıldığı, sanıklar hakkında temadinin kesilmesinden sonraki eylemleriyle ilgili yeni bir davanın açıldığı, yapılan yargılama sonucunda itiraza konu 7 yıl 15 ay hapis cezasına hükmedildiği, olağan kanun yollarından geçen kararın 20.12.2022 tarihinde kesinleştiği, hükmen tutuklu olan sanıkların cezasının infazına başlandığı olayda;
Yerel Mahkeme tarafından mahkûmiyet kararına esas alınan delillerin; iletişimin dinlenmesi kayıtları, fiziki takip tutanakları ile tanık …’in ifadesinden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Delillerin tartışılması sonucunda sanık … ve eşini para kasası olarak kullanan ve sanık …’e kontör gönderip sosyal medya üzerinde gizlilik kapsamında konuşan ve sanıklar ile tape kayıtları bulunan ve örgüt üyeleri ile ailelerine maddi ve manevi destek bulundukları anlaşılan…’ın;
Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.03.2020 tarihli ve 2019/224-2020/66 sayılı kararıyla silahlı terör örgütü yöneticisi olduğu gerekçesiyle 12 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığı, istinaf incelemesi yapan Kayseri Bölge Adliye Mahkemesince sanığın eyleminin örgüt yöneticiliği suçuna vücut verdiği kanaatiyle Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak sanığın cezasının 10 yıl hapis olarak belirlendiği, UYAP kayıtlarından yapılan araştırmayla tespit edildiği üzere itirazımıza konu tapelerin de içerisinde bulunduğu dosyayı temyizen inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesinin inceleme dışı sanık… hakkındaki mahkûmiyet kararını 04.10.2020 tarih ve 2019/224-2020/66 sayı ile ‘Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/68 ve 2018/44 sayılı dosyasındaki eyleminden sonra oluşan hukuki ve fiili kesinti akabinde, örgüt üyeliği suçunun genel özelliği de nazara alındığında, örgüt üyesi olan bir kişinin kısa bir süre içinde örgütle bağını koparamayacağı da gözetilerek, bu dosya kapsamında sanığın, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısına dahil olduğuna ve örgüt ile organik bağını devam ettirdiğine dair kolluğun genel değerlendirmeleri haricinde mahkûmiyetini gerektirir her türlü kuşkudan uzak delil bulunmayan sanığın atılı suçtan beraati yerine içerikleri açık bir şekilde tespit edilemeyen soyut tape kayıtlarına dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması’ gerekçesiyle bozduğu anlaşılmaktadır.
Yine sanıklarla birlikte soruşturulan, sanıklarla irtibatı ile eylemleri delil kabul edilen ve aynı tapelerin de içerisinde yer aldığı başka bir dosyanın sanığı …’un;
Sivas 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.07.2019 tarihli ve 2019/155-2019/258 sayılı kararıyla 9 yıl hapis cezasına mahkûm edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu hükme yönelik istinaf taleplerinin reddedilmesi üzerine sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesince 03.03.2021 tarihli ve 220/3917-2021/1790 sayılı ilamla ‘Sivas 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/267 E. ve 2018/238 K. sayılı dosyasındaki eyleminden sonra oluşan hukuki ve fiilî kesinti akabinde silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısına dahil olduğuna ve örgüt ile organik bağını devam ettirdiğine dair kolluğun genel değerlendirmeleri haricinde mahkûmiyetini gerektirir her türlü kuşkudan uzak delil bulunmayan sanığın atılı suçtan beraati yerine içerikleri açık bir şekilde tespit edilemeyen soyut tape kayıtlarına dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması’ nedeniyle bozulduğu,
Yine sanıklarla birlikte soruşturulan, sanıklarla irtibatı ile eylemleri delil kabul edilen ve aynı tapelerin de içerisinde yer aldığı inceleme dışı sanığı …’nın;
Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.09.2019 tarihli ve 2019/167-2019/243 sayılı kararıyla 7 yıl 6 ay hapsi cezasına çarptırılmasına ilişkin kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 22.03.2021 tarihli ve 2020/1864-2021/2227 sayılı ilamıyla ‘…Sanık … hakkında Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesince de isabetli bulunan yerel mahkemenin kabulüne göre ‘sanığın FETÖ/PDY örgüt üyeliğinden işlem görmüş, tutuklanmış, hüküm giymiş kişilerle ve bu kişilerin yakınları ile irtibatını sürdürerek, örgütün çözülmesini ve dağılmasını önlemek için FETÖ/PDY örgüt üyeliğinden yargılanmış kişi ve ailelerine yapılan para yardımı faaliyetleri içerisinde aktif rol aldığı’ hususunun soruşturma aşamasında şüpheli sıfatıyla dinlenen…, Songül Şimşek, …, Züleyha Uluçay ve Güler Akarsu beyanları, sanık beyanları ve tape kayıtlarından eylemlerini örgütsel faaliyet kapsamında gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak ve kesin delil bulunmadığı, yine Yerel Mahkemenin hükme esas aldığı ‘sanığın FETÖ/PDY örgüt üyeliğinden tutuklu/hükümlü bulunan kişilerin yakınları ile sürekli irtibat hâlinde bulunarak bu kişilere örgütün çözülmesini önlemek amacıyla moral motivasyon yönünden manevi destekler verdiği, FETÖ/PDY örgüt üyeliğinden Sivas Cezaevinde bulunan tutuklu/hükümlü olanların cezaevi görüşü için Sivas’a geldiğinde onları karşılamak, bu kişilerin getirilip götürülmesiyle ilgili ve yine gerektiğinde evinde misafir etmek gibi aktif faaliyetlerde bulunduğu’ şeklindeki eylemlerinin örgütle organik bağ içine girip süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren bir özellik göstermediği anlaşılmakla sanığın örgütle iltisaklı İmam İmamoğlu Eğt. İth. İhr. San. A.Ş. isimli şirkette çalışma kaydı ve Aktif Eğitim Sendikası ile Sivas Eğitimciler Sendikasına üye olmaktan ibaret eylemlerinin dosyaya yansıyan kişisel özellikleri ve hükme esas alınan savunması ile olay ve olguların nitelik ve mahiyetleri nazara alındığında silahlı terör örgütüne yardım kastıyla gerçekleştirildiği de değerlendirilemeyeceği cihetle, atılı suçtan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi’ şeklindeki gerekçeyle bozulduğu anlaşılmaktadır.
Yine sanıklarla birlikte soruşturulan, sanıklarla irtibatı ile eylemleri delil kabul edilen ve aynı tapelerin de içerisinde yer aldığı inceleme dışı sanığı …’ın kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılımızca itiraz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 11.04.2022 tarihli ve 2022/7623-2022/1834 sayılı ilamıyla ‘…Sivas 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/273 E. 2018/416 K. sayılı dosyasındaki eylemlerinden sonra oluşa hukuki ve fiili kesinti akabinde, örgüt üyeliği suçunun genel özelliği de nazara alındığında, örgüt üyesi olan bir kişinin kısa süre içinde örgütle bağını koparamayacağı da gözetilerek, bu dosya kapsamında sanığın, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısına dahil olduğuna ve örgüt ile organik bağını devam ettirdiğine dair kolluğun genel değerlendirmeleri haricinde mahkûmiyetini gerektirir her türlü kuşkudan uzak delil bulunmayan sanığın atılı suçtan beraati yerine içerikleri tespit edilemeyen soyut tape kayıtlarına dayanılarak yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması bozmayı gerektirmiş olup sanık ve müdafii ile Yargıtay Cumhuriyet savcısının itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeple bozulmasına’ karar verildiği, ancak sanıkların yargılandığı dosyada dinleme kayıtlarındaki ifadeler, sanık … aleyhine beyanda bulunan tanık …’in suçlayıcı beyanlarının sadece motive amaçlı geziye kendileri götürüp bıraktığı şeklinde olması birlikte değerlendirildiğinde haklarında soyut tape kayıtlarından başka delil bulunmayan ve yukarıda belirtilen…, …, … ve … hakkında verilen kararlar da dikkate alınarak bozma sonrası verilen mahkûmiyet kararının 3. Ceza Dairesinin 20.12.2022 tarihli ve 2022/23901 Esas 2022/9604 Karar sayılı kararı ile onanmasına yönelik Yüksek Daire kararının usul ve yasaya aykırı olduğu” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 04.04.2023 tarih ve 6408-1855 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan haklarında açılan ilk davada verilen mahkûmiyet kararları henüz kesinleşmeden ancak hukuki ve fiilî kesintiden sonra gerçekleştirdikleri iddia olunan faaliyetlerinden dolayı sanıklara atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Adalet Bakanlığının 02.04.2018 tarihli yazısında cezaevinden tahliye edilerek serbest kalan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının örgütsel faaliyetlerine devam etmeleri ihtimaline binaen bu faaliyetlerinin deşifre edilebilmesi için çalışma yürütülmesinin bildirilmesi üzerine Sivas Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.09.2018 tarihinde sanıklar … ve …’nun da içinde yer aldığı 13 şüpheli hakkında CMK’nın 135 ve 140. maddeleri kapsamında alınan kararlar uyarınca iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik izleme tedbirlerinin uygulandığı, bu tedbirlerin tatbik edilmesi suretiyle tespit edilen faaliyetlerine istinaden sanıkların silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ikinci kez cezalandırılmaları amacıyla kamu davaları açıldığı,
Zikredilen bu davalar öncesinde;
i) Sanık …’nun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Sivas Cumhuriyet Başsavcılığının 19.07.2017 tarihli ve 2017/2427 Esas sayılı iddianamesi ile açılan ve Sivas 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/192 Esas sayılı dosyasında görülmeye başlanan ilk davada tutuklu olarak yargılaması devam ederken 11.10.2017 tarihinde tahliye edildiği, anılan bu dava neticesindeki mahkûmiyet kararının eldeki itiraza konu kararın verildiği dosyadaki yargılamanın sürdüğü süreçte Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 15.06.2021 tarihli ve 3361-3999 sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiği,
ii) Sanık …’nun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığının 04.01.2018 tarihli ve 2018/22 Esas sayılı iddianamesi ile açılan ve Kütahya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/13 Esas sayılı dosyasında görülmeye başlanan ilk davada tutuklu olarak yargılaması devam ederken 04.06.2018 tarihinde tahliye edildiği, anılan bu dava neticesindeki mahkûmiyet kararının eldeki itiraza konu kararın verildiği dosyadaki yargılamanın sürdüğü süreçte Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 15.06.2021 tarihli ve 2560-4000 sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiği,
Soruşturma kapsamında usulüne uygun şekilde alınan kararlar uyarınca yapılan iletişim tespitlerine ve teknik takiplere ilişkin tutanaklara göre; baba kız olan sanıkların gerek örgüt suçlarından davaları devam eden kişilerle gerekse bu kişilerin aile efradıyla telefon görüşmeleri gerçekleştirdikleri ve buluşup görüştükleri, bu kişilere ayni veya nakdî yardımda bulunulmasını sağladıkları, cezaevinden çıkanları veya cezaevi görüşü için şehre gelenleri karşılayıp evinde barındırdıkları, telefon görüşmelerinde şifreli konuşarak gizliliğe riayet ettikleri ve ayrıca sanık …’nun örgüte müzahir kişilerin kızlarıyla görüşüp onları motive etmeye çalıştığı,
Tanık …’in beyanına göre; sanık …’nun kendisi veya aile fertleri arasında örgüt suçundan davalar olan bayanları moral motivasyon için örgütsel amaçla düzenlenen pikniğe arabasıyla götürdüğü,
Sanıkların aşamalardaki savunmalarında; tespit edilen ve dava konusu edilen davranışlarını insani ve sosyal amaçla gerçekleştirdiklerini, zira görüştükleri kişilerin bazılarını cezaevinde aynı koğuşta kalmaları nedeniyle tanıdıklarını, bazılarının ise akrabaları olduğunu, bu davranışlarının örgütsel bir yanının bulunmadığını ve atılı suçlamayı kabul etmediklerini ifade ettikleri,
Anlaşılmıştır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Genel Kurulun istikrar bulunan ve süregelen birçok kararında belirtildiği üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyip örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemedeki ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir. Örgüt üyesinin TCK’nın 314/2. maddesi uyarınca cezalandırılabilmesi için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olduğu için failin eylemlerinde süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik özelliklerinin bulunması da aranır.
Öte yandan, haklarında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılmış derdest bir dava bulunan kişilerin, temadiyi nihayete erdiren hukuki ve fiilî kesinti gerçekleştikten sonra veya böyle bir dava neticesinde verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesi akabinde işledikleri yeni eylemleri nedeniyle bu suçtan dolayı ikinci kez cezalandırılabilmeleri için söz konusu yeni eylemlerinin de önceki eylemleri dikkate alınmaksızın müstakilen süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik niteliği arz etmesi ve kanuni tanımdaki unsurları barındırması gerekmektedir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan haklarında açılan ilk davalar görülürken tahliye olduktan sonra hukuki ve fiilî kesintiyi takiben gerçekleştirdikleri faaliyetlere istinaden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ikinci kez cezalandırılmaları amacıyla açılan davada Yerel Mahkemece yapılan yargılama neticesinde sanıkların anılan suçtan mahkûmiyetlerine karar verildiği anlaşılan somut olayda;
Yukarıda belirtilen ve sanıklar tarafından gerçekleştirildiği Yerel Mahkemece ve Özel Dairece kabul olunan faaliyetlerin, sanıklar hakkındaki ilk davalar dikkate alınmaksızın değerlendirilmesinde hukuki ve fiilî kesinti sonrasında örgütle organik bağ kurup örgütün hiyerarşik yapısı altında yerine getirildiği, bir başka anlatımla ilk davalar olmasa bile sanıkların bu dosya kapsamındaki söz konusu faaliyetlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği taşıdığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraznamesinde yer verilen aynı soruşturma kapsamındaki kişilerin hukuki durumlarının ise eylemlerin mahiyeti itibarıyla sanıklarla birebir benzerlik taşımadığı, dolayısıyla bu kişiler hakkındaki kararların doğrudan ve kategorik bir yaklaşımla sanıklar yönünden de tatbik edilmesi imkânının bulunmadığı anlaşılmakla unsurları itibarıyla oluşan silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ikinci kez mahkûmiyetlerine ilişkin hükümlerin onanmasına dair Özel Daire kararının isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; “Somut davada sayın çoğunluğun sanıklar … ve … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkûmiyet kararına ilişkin itirazın reddi yönündeki görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki;
Ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 08.12.2020 tarihli ve 2019/9821 Esas 2020/6051 Karar ve 19.07.2019 tarihli ve 2019/3288 Esas 2019/5054 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; örgüt üyesi, örgütün amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgütün iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi, örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Silahlı terör örgütüne üye olma suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibarıyla süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir, örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak ve örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi ve katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir Örgüte üye olan kimse, örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olma kastı ve iradesiyle hareket etmelidir.
Bu açıklamalar ışığında sanıkların savunmaları, iletişimin tespiti ve fiziki takip tutanakları, tanık beyanı ve dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Sanıklar … ve …’nun FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan görülmekte olan ilk davalarında cezaevinden tahliye olduktan sonra yargılanmalarının devam ettiği ve haklarındaki hükmün henüz kesinleşmediği süreçte iletişimin tespiti ve fiziki takip yoluyla gerçekleştirdikleri tespit olunan faaliyetlerinin mahiyetleri itibarıyla atılı suçtan ikinci kez cezalandırılmalarına yetecek şekilde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk taşımadığı gibi söz konusu faaliyetlerin örgütsel amaçla ve örgütün talimatıyla gerçekleştirildiğine dair kolluğun genel değerlendirmeleri dışında sanıkların aşamalardaki istikrarlı savunmalarının aksine her türlü kuşkudan uzak ve kesin delil de bulunmadığı, Anayasa Mahkemesinin 21.10.2021 tarihli ve 2017/36905 başvuru numaralı kararında da sonraki eylemlerin önceki eylemler katılmaksızın örgüte üye olma suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğunun belirtildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraznamesinde zikrolunan ve aynı soruşturma kapsamında benzer faaliyetlerde bulunan kişiler hakkında gerek temyiz incelemesi gerekse itiraz yoluna başvurulması neticesinde Özel Dairece verilen kararlarda ifade edildiği üzere örgüt suçlarının genel özelliği itibarıyla örgüt üyesinin kısa süre içinde örgütle bağını koparamayacağı nazara alındığında sanıkların faaliyetlerinin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduklarını ve örgütle organik bağlarını devam ettirdiklerini ortaya koymaya yeterli düzeyde olmadığı anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.” görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan on bir Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle,
Karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2023 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 22.11.2023 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.