Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2023/139 E. 2023/276 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/139
KARAR NO : 2023/276
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

İtirazname No : 2021/28350
YARGITAY DAİRESİ : 4. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 72-185

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’nun konut dokunulmazlığının ihlali suçundan beraatine ilişkin İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 12.03.2019 tarih ve 3142-3508 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Aynı hükme yönelik mükerrer yapılan temyiz incelemesi sonucunda, bu kez Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesince 25.06.2019 tarih ve 4612-11190 sayı ile;
“1- Sanığın, evinin manzarasını kapattığı gerekçesi ile apartman görevlisine talimat vererek komşu bahçedeki ağacı kestirdiği iddia olunduğu olayda, eylemin konut dokunulmazlığının ihlali suçuna azmettirmeyi oluşturulup oluşturmadığı tartışmadan yazılı şekilde karar verilmesi,
2- TCK’nın 116/1. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşabilmesi için sanığın, rızaya aykırı olarak bir kimsenin konutuna ya da konutunun eklentilerine girmesi veya rıza ile girdikten sonra çıkması istenilmesine rağmen konuttan ya da eklentisinden çıkmaması gerekmektedir. Somut olayda katılanların rızası dışında girilen bahçenin durumu ve konutun eklentisi niteliğinde olup olmadığının yerinde keşif yapılmak suretiyle tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” isabetsizliklerinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 17.11.2022 tarih ve 28350 sayı ile; “…İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.05.2014 tarih ve 72-185 sayılı kararıyla, sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat hükmü, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 12.03.2019 tarihli ve 3142-3508 sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleşmiş olup kesinleşmiş bulunan beraat kararına yönelik olarak Başsavcılığımızca ikinci kez sehven 12.06.2017 tarihli ve 289581 sayılı tebliğname düzenlenmiş, bu tebliğname üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesi tarafından mükerrer olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda daha önceden onanmak suretiyle kesinleşen beraat kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, dosyanın incelenmeksizin iadesi yerine, kesinleşmiş hükme ilişkin olarak ikinci kez temyiz incelemesi yapılması ve hükmün bozulmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı ile Yargıtay 18. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle aynı karar uyarınca bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesince CMK’nın 308. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda 29.12.2022 tarih ve 15678-26555 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesinin 25.06.2019 tarihli ve 4612-11190 sayılı bozma ilamının hukuki değerden yoksun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.10.2011 tarih ve 61069-16857 sayı ile sanığın 10.08.2011 tarihinde evinin manzarasını kapattığı iddiasıyla komşusu olan katılanın bahçesinde bulunan çam ağaçlarını kestirdiğinden bahisle mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılama sonucunda İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesince 16.12.2013 tarih ve 405-525 sayı ile; sanığın mala zarar verme suçundan TCK’nın 152/1-c, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan aynı Kanun’un 116/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve denetim süresi belirlenmesine karar verildiği,
Sanık müdafiince, mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz yasa yoluna başvurulduğu, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ise itiraz edildiği, vaki itirazı değerlendirmek üzere Yerel Mahkemenin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı dosyasından gerekli fotokopiler eklenmek suretiyle oluşturulan gölge dosyayı inceleyen İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesince 23.01.2014 tarih ve 75 değişik iş sayı ile itirazın kabulüne karar verilmesi üzerine İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesince gölge dosyanın yeni esasa kaydedilerek devam olunan yargılama sonucunda 13.05.2014 tarih ve 72-185 sayı ile bu kez atılı suçtan sanığın beraatine karar verildiği,
Bu aşamada katılan vekili tarafından 04.06.2014 tarihli dilekçe ile mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz taleplerine hükmün onanması yönünde cevap verildiği, aynı dilekçe kapsamında, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat kararının ise temyiz edildiği, katılan vekilinin temyiz dilekçesinin hem İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı dosyasına hem de aynı Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı dosyasına eklenerek her iki dosyanın da temyiz incelemesi yapılmak üzere ayrı ayrı Yargıtaya gönderildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2016 tarihli ve 101703 sayılı tebliğnamesi ile İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı ilamı yanında dosya içine getirtilen aynı Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı ilamına yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz talepleri doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün onanmasının, mala zarar verme suçundan kurulan hükmün ise bozulmasının talep edildiği, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 12.03.2019 tarih ve 3142-3508 sayı ile konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat hükmünün onanmasına, mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün ise bozulmasına karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.06.2017 tarihli ve 289581 sayılı tebliğnamesi ile İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı ilamına yönelik katılan vekilinin temyiz talepleri doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün onanmasının talep edildiği, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesince 25.06.2019 tarih ve 4612-11190 sayı ile atılı suçtan verilen beraat kararının bozulduğu,
Bozma ilamına uyan Yerel Mahkemece devam olunan yargılama sonucunda 15.12.2020 tarih ve 445-514 sayı ile sanığın konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 38/1. maddesi delaletiyle 116/1, 62, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri gereğince 3.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verildiği,
Bu hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 03.10.2022 tarih ve 17198-15895 sayı ile; Yerel Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat kararının Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 12.03.2019 tarihli ve 3142-3508 sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleşmesi nedeniyle temyiz talebine konu Yerel Mahkeme kararının yok hükmünde olduğu, öncelikle Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesinin 25.06.2019 tarihli ve 4612-11190 sayılı bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz yasa yoluna başvurularak anılan kararın kaldırılması gerektiği gerekçesiyle dosyanın incelenmeksizin mahalline iade edildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.11.2022 tarih ve 28350 sayı ile; sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat kararının Yargıtay 8. Ceza Dairesince onanması nedeniyle, kesinleşmiş hükme ilişkin olarak Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesince ikinci kez temyiz incelemesi yapılması ve hükmün bozulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine ilişkin 15.12.2020 tarihli ve 445-514 sayılı kararının yok hükmünde olduğunun kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle itiraz olağanüstü kanun yoluna müracaat edildiği,
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesince, sanık hakkında İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 405-525 sayılı kararı ile verilip Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından temyiz yasa yoluyla incelenen hükmün mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet kararına yönelik olduğu; İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 72-185 sayılı kararı ile verilen konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün ise Yargıtay 18. Ceza Dairesince incelenmesi karşısında, temyiz yoluyla konut dokunulmazlığının ihlali suçundan gelen bir hüküm bulunmadığı hâlde Yargıtay 8. Ceza Dairesince verilen kararın hukuki değerden yoksun olduğu gerekçesine dayalı olarak itirazın reddine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkinAçıklamalar
Ceza muhakemesi yapılabilmesi için bir kısım olmazsa olmaz (sine qua non) şartlar aranır. Muhakeme yapılmasına engel olan bu şartlardan birisi non bis in idem olarak ifade edilen, aynı sanık hakkında aynı suçtan verilmiş bir hüküm veya açılmış dava bulunmamasıdır. Kanunlarda açıkça yazılı olmadan da yaşayan bir hukuk normu olarak uygulanan, doktrinde de kabul olunan ve muhakeme hukukunun ana ilkelerinden birini oluşturan non bis in idem ilkesi 1412 sayılı CMUK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar verilir.”, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın “Duruşmanın sona ermesi ve hüküm” başlıklı 223. maddesinin yedinci fıkrasında ise; “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilecektir.
Non bis in idem ilkesine uluslararası sözleşmelerde de yer verilmiş olup konu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 7 numaralı Ek Protokolü’nün “Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı” başlıklı 4. maddesinin ilk fıkrasında; “Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez.” şeklinde ifade edilmiştir.
Bir fiilden dolayı yargılanan kişinin aynı fiil nedeniyle tekrar yargılanmayacağını bilmesi, kişi için bir güvence olup bu güvence hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Dolayısıyla bu güvencenin hayata geçirilebilmesi için aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunduğunun tespiti hâlinde mükerrer yargılama yapılmasının engellenmesi için davanın reddine karar verilmesi gereklidir. Bu durum, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm bulunduğu ve bu hükmün kesinleştiğinin anlaşıldığı hâllerde ise kesin hükmün otoritesinin sağlanması ve aynı eylem nedeniyle iki farklı karar verilmek suretiyle çelişkiye neden olunmasının engellenmesi bakımından da önem arz etmektedir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanık …’nun mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesince 16.12.2013 tarih ve 405-525 sayı ile; sanığın mala zarar verme suçundan TCK’nın 152/1-c, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan aynı Kanun’un 116/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, sanık müdafiince, mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz yasa yoluna başvurulduğu, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ise itiraz edildiği, itiraz mercii tarafından itirazın kabulüne karar verilmesi üzerine Yerel Mahkemece oluşturulan gölge dosyanın yeni bir esasa kaydedilerek devam olunan yargılama sonucunda 13.05.2014 tarih ve 72-185 sayı ile bu kez konut dokunulmazlığının ihlali suçundan sanığın beraatine karar verildiği, bu aşamada katılan vekili tarafından 04.06.2014 tarihli dilekçe ile mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz taleplerine cevap verildiği, aynı dilekçe kapsamında, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat kararının ise temyiz edildiği, katılan vekilinin temyiz dilekçesinin hem İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı dosyasına hem de aynı Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı dosyasına eklenerek her iki dosyanın da temyiz incelemesi yapılmak üzere ayrı ayrı Yargıtaya gönderildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2016 tarihli ve 101703 sayılı tebliğnamesi üzerine İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı ilamı ile dosya içine bir örneği getirtilen aynı Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı ilamına yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz taleplerini inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 12.03.2019 tarih ve 3142-3508 sayı ile konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat hükmünün onanmasına, mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün ise bozulmasına karar verildiği, akabinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.06.2017 tarihli ve 289581 sayılı tebliğnamesi üzerine İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı ilamına yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerini inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesince de 25.06.2019 tarih ve 4612-11190 sayı ile konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat kararının bozulduğu, bozma ilamına uyan Yerel Mahkemece 15.12.2020 tarih ve 445-514 sayı ile sanığın konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 38/1. maddesi delaletiyle 116/1, 62, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri gereğince 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verildiği anlaşılan dosyada;
Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin itiraz yoluna başvurulmasını müteakip Yerel Mahkemece itirazın değerlendirilmesi amacıyla dosyanın kül hâlinde merciine gönderilmesi ile yetinilmesi gerekirken ilgili dosyadan gerekli suretler eklenerek gölge dosya oluşturulduğu, itiraz mercii tarafından itirazın kabulüne karar verilmesi üzerine gölge dosyanın yeni bir esasa kaydedilerek yargılamaya devamla bu kez atılı suçtan sanığın beraatine karar verildiği, katılan vekilinin konut dokunulmazlığının ihlali suçundan beraat kararına yönelik temyiz iradesi taşıyan, diğer taraftan mala zarar verme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hükmün onanması istemini de içeren temyize cevap niteliğindeki dilekçesinin hem ana dosya hem de zuhulen oluşturulan gölge dosyaya eklenerek her iki dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere ayrı ayrı Yargıtaya gönderildiği, dosyaların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca farklı tarih ve sayı numarası ile incelenerek Yargıtay 8 ve (Kapatılan) 18. Ceza Dairelerine tevdi olunduğu, ilk incelemeyi yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat kararının onanmasına karar verilmek suretiyle hükmün kesinleştirildiği anlaşıldığından, Yargıtay 8. Ceza Dairesince, İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı ilamına dair sanık müdafii ile dosya içinde bir sureti mevcut bulunan aynı Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı ilamına dair katılan vekilinin temyiz talepleri doğrultusunda inceleme yapılmış olması da dikkate alındığında, konut dokunulmazlığının ihlali suçuna yönelik bir temyiz istemi bulunmadığından söz edilemeyeceği de gözetilip Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesinin 25.06.2019 tarihli ve 4612-11190 sayılı, onanmak suretiyle kesinleşen hükme ilişkin mükerrer inceleme niteliğinde olan bozma ilamının ve bu ilama dayanılarak verilen İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.12.2020 tarihli ve 445-514 sayılı kararının hukuki değerden yoksun olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesinin 25.06.2019 tarihli ve 4612-11190 sayılı bozma kararının, mükerrer olan davanın mahallinde reddine karar verilmesine olanak sağlamak bakımından kaldırılmasına, hukuken geçersiz olmakla birlikte ortadan kaldırılıncaya kadar sonuç doğurmaya devam edecek olan Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına, dosyanın mahalline gitmeden önce İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı kararı yanında aynı Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı kararının da incelendiği hususunda ilam başlığında gerekli düzeltmenin yapılması amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesinin 25.06.2019 tarihli ve 4612-11190 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.12.2020 tarihli ve 445-514 sayılı hükmünün, mükerrer açılan davanın 5271 sayılı CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca reddi yerine, duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın öncelikle, İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2013 tarihli ve 405-525 sayılı kararı yanında aynı Mahkemenin 13.05.2014 tarihli ve 72-185 sayılı kararının da incelendiği hususunda ilam başlığında gerekli düzeltmenin yapılması amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine, devamında mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.05.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.