Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2023/127 E. 2023/406 K. 12.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/127
KARAR NO : 2023/406
KARAR TARİHİ : 12.07.2023

İtirazname No : 2022/124367
YARGITAY DAİRESİ : 3. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 533-714

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık …’nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.12.2017 tarihli ve 501-648 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 07.03.2018 tarih ve 533-714 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine, bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 01.02.2021 tarih ve 9499-323 sayı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 07.11.2022 tarih ve 124367 sayı ile;
“(…)Mahkemesince kabulde esas alınan sanık eylemlerinin terör örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğunun kabulü için yeterli olmadığı, faaliyetlerin örgüt ile organik bağını ortaya koyan çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi karşısında, örgüte yardım etme suçunu oluşturacağına ilişkindir.
(…)Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 09.02.2022 tarih, 2021/6566 Esas 2022/403 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Herhangi bir örgütsel kod adı kullanmayan ve örgütsel iletişim ağına dahil olmayan sanık …, FETÖ bağlantısı tespit edilerek 667 sayılı KHK ile kapatılan kurumların bağlı olduğu … A.Ş. isimli şirkette muvazaalı olarak hissedar olup bu şirketin gerçek sahiplerinin saklanmasını kolaylaştırarak, daha sonra hissesini bedelsiz olarak devretmek biçimindeki eylemleri ile mahkemenin kabulde esas aldığı diğer eylemlerin (Banka …’ya para yatırma, sohbet toplantılarına katılma) organik bağını ortaya koyan örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluluk içermemesi karşısında, örgüt üyesi olarak kabul edilmesine ilişkin yeterli delil bulunmadığı, kanıtlanan eylemlerinin örgütün faaliyetleri kolaylaştırması nedeniyle silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.12.2022 tarih ve 37674-10008 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu mu yoksa silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün … ilçesindeki şemsiye şirketi olan ve 09.04.2008 yılında kurulan … Özel Eğitim Öğretim Turizm Dağ. Paz. San. ve Tic. AŞ’nin kurucularından olduğu, bahse konu şirket bünyesinde … Özel … … Yükseköğretim Erkek Öğrenci Yurdu ve 2013 yılında kapanan … Dershanesinin faaliyet gösterdiği, sanığın anılan şirkette sırasıyla yönetim kurulunda üye, başkan yardımcısı ve en son yönetim kurulu başkanı olarak görev aldığı, 20.10.2015 tarihinde yönetim kurulu başkanlığından istifa ettiği,
Bank …’da 2001 yılında açtırdığı hesapta 10.01.2014 tarihinde 60.000 TL, 13.02.2014 tarihinde 6.000 TL, 11.02.2014 tarihinde 22.500 TL, 05.02.2015 tarihinde 1050 Euro tutarlı katılım hesapları açtırdığı,
Anlaşılmaktadır.
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; Özel … … Erkek Öğrenci Yurdunda 2010 ila 2016 yıllarında hizmetli olarak görev yaptığını, yurtta çalıştığı dönemde yurdun üst katındaki konferans salonunda toplantılar yapıldığını bildiğini, sanığın da katıldığı bu toplantılarda ne yapıldığını veya ne konuşulduğunu bilmediğini ancak toplantı salonuna girmeden önce telefonların dışarıda bırakıldığını, ayrıca toplantılarda iş adamlarından para istendiğini duyduğunu,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; sanığın da aralarında bulunduğu bir grubun yaklaşık beş sene öncesine kadar … Cemaati adına çalışıp sohbet toplantıları yaptıklarını, bu toplantıları soy ismini hatırlamadığı … isminde cemaatin atadığı bir hocanın halk arasında … Vakfı olarak bilinen yerde yaptığını, kendisinin de toplantılara katıldığını, … AŞ’de haberi olmadan hisse sahibi yapıldığını, Gezi olaylarından sonra sohbetlere bir daha gitmediğini,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; eniştesi …’ın … il merkezinden ismini bilmediği bazı şahısların teşvikiyle … Özel Eğitim Öğretim Sanayi Tic. AŞ isimli şirketi kurduğunu, şirketin o zamanki üyelerinden birisinin de …’da ikamet eden sanık olduğunu, … vefat edince başkanlığı sanığın aldığını, 2015 ya da 2016 yılı başlarında sanığın şirketteki hisselerini devrettiğini ancak kime devrettiğini hatırlamadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … İ̇scehisar Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde; cemaatle 2000’li yılların başında tanıştığını, o dönem …’da mermer fabrikası açtığını, burada kendisiyle … ve …’nın temas kurduklarını, o dönemler bu yapı zararlı görülmediği için adı geçen şahıslardan uzak durma çabası içine girmediğini, … AŞ’nin … ve …’la birlikte kurucuları arasında olduğunu ancak 2013 yılında hisselerini devrederek şirketle bağını kopardığını, şirkette hissesinin olduğu dönemde yönetim kurulu başkanlığı görevinde bulunduğunu, kapatılan … … Yurdunu kurduklarını, ayrıca yine bir dönem …’da bulunan … Dershanesinin de kurucu temsilcisi olduğunu, 2013 yılında mermer fabrikasını kapatıp … AŞ’deki hisselerini de devrettiğini ve …’daki faaliyetlerine son verdiğini, şirketteki hisselerini …’e devrettiğini ancak devir işleminin nasıl yapıldığını hatırlamadığını, bu şirketi kurarken ya da yurt ve dershaneyi açarken kimseden talimat almadığını, ticari bir beklentisinin de olmadığını, sadece inançlı bir insan olduğu için yardım amaçlı hareket ettiğini, 2013 yılı öncesinde sohbet toplantılarına devamlı olmasa da zaman zaman katıldığını, bu toplantılarda soyadını bilmediği … isimli birisinin Kuran dersi verdiğini, toplantılarda vefat eden …, …, … ve tanımadığı bazı kimselerin daha bulunduğunu fakat burada örgüt adına herhangi bir faaliyet yapıldığına şahit olmadığını, 2013’te ilçeden ayrıldıktan sonra bu yapının hiçbir faaliyetine katılmadığını, mermer fabrikası işlettiği dönemde …’in zaman zaman kendisinden yurdun eksikliklerini gidermesini istediğini ancak ekonomik durumu iyi olmadığı için herhangi bağışta bulunmadığını, …’i sadece bu sebeple tanıdığını, ilçe imamı olarak bilmediğini, mermer işiyle ilgilenen …’i iş yaptıklarından ötürü tanıdığını, adı geçenle … ve …’a gittiklerini, bu ziyaretlerin tamamen iş amaçlı olduğunu, 22.02.2013 günü … Otel’de konakladıkları söylenenlerden …’ı tanımadığını, … …’i ise kardeşinin işlettiği akaryakıt istasyonuna zaman zaman uğradığı için bildiğini, bu kişilerle aynı gün otelde bulunmalarının tesadüf olduğunu, kapatılan … … Yurdunun üst katındaki konferans salonunda yapılan toplantılara zaman zaman katıldığını, bu toplantılara genelde tanımadığı şahısların geldiklerini, özellikle … ayında iş adamlarına yönelik iftarlarda da bulunduğunu ancak bu toplantılar sırasında hiçbir zaman telefonunu dışarıda bırakmadığını, yine bahse konu toplantılarda örgüt adına faaliyette bulunulduğuna ve himmet toplandığına şahit olmadığını, kendisinin de himmet toplamadığını, Bank … hesabını hatırladığı kadarıyla 2006 yılında açtığını, 17/25 Aralık sonrası hesabı aktif kullanmadığını, para yatırma konusunda kimseden talimat almadığını, bahse konu örgütle herhangi bir bağının bulunmadığını, suçlamaları kabul etmediğini,
İscehisar Sulh Ceza Hâkimliğinde yapılan sorgusunda; Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesini tekrar ettiğini, atılı suçlamayı kabul etmediğini, yapıyla 2013 yılından itibaren irtibatını kestiğini, Bank … hesabındaki hareketlerin çektiği kredinin geri ödemelerinden kaynaklandığını,
Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 15.11.2017 tarihli duruşmada alınan ifadesinde; 2013 yılında mermer fabrikasını satarak ayrıldığı İscehisar’la o zamandan beri bir irtibatının olmadığını, şirketteki hissesini … ve …’e devrettiğini, ne kadara devrettiğini ve şirkete ortak olurken ne kadar para verdiğini hatırlamadığını, inşaat için biraz mermer verdiğini, zaten çok cüzi bir ortaklığının olduğunu, herhangi bir talimatla faaliyette bulunmadığını, şirketi kurarken de şirketten çıkarken de ticari amaçla hareket ettiğini, 2013’te ise işleri bozulduğu için ayrıldığını, ticaretle uğraştığından Bank … da dahil pek çok bankada hesabının bulunduğunu, o dönemde Bank …’dan teminat mektubu aldığından bir arazisinin bu bankada ipotekli gözüktüğünü, hesap hareketlerinin bu ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olduğunu, yurt dışına …’deki mermer fuarı için çıktıklarını, otelde bahsedilen tarihte kaldığını ancak kalma amacının herhangi bir toplantıya katılmakla ilgili olmadığını,
21.12.2017 tarihli duruşmada alınan ifadesinde ise; … AŞ’de şeklen ortak olduğunu, fiili ortaklık yapmadığını, herhangi bir para alıp vermediğini, …’ın ricasıyla ve ona güvendiği için şirkete girdiğini, örgütle hiçbir alakasının bulunmadığını, şirketin o dönem cemaate ait bir şirket olduğunu ancak 2013 yılından itibaren ilişkisini tamamen kestiğini, zaten iş yerinin de …’da olduğunu, suçlamayı kabul etmediğini, pişman olduğunu,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK’nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından sözedebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla, hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak, amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arz eden örgütün varlığı için ileride ihtimal dahilindeki suç/suçları işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere, TCK’nın 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için,
a) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde fail, örgütteki konumuna göre üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
d) Örgüt, niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi hâlinde örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir.
Terör örgütleri ise ideolojik amaçları olan suç örgütleridir. Terör örgütlerini, suç örgütlerinden ayıran bu ideolojik amaç; 3713 sayılı Kanun’un 1. maddesinde gösterilen Cumhuriyetin Anayasa’da belirtilen niteliklerine karşı olabileceği gibi, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Türk Devleti ve Cumhuriyetin varlığına, Devlet otoritesini zaafa uğratmaya veya yıkmaya ya da ele geçirmeye, Devletin iç ve dış güvenliğine, kamu düzeni veya genel sağlığa ya da temel hak ve hürriyetlere yönelik de olabilmektedir.
3713 sayılı Kanun’un “Terör örgütleri” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.” hükmü ile TCK’nın 314. maddesine atıf yapılmıştır.
Örgütlü suçluluğun özel bir türü olarak öngörülen, TCK’nın “Silahlı Örgüt” başlıklı 314. maddesinde; TCK’nın ikinci kitap dördüncü kısmının dördüncü bölümünde yer alan Devletin güvenliğine karşı suçlar ile beşinci bölümünde yer alan Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla silahlı örgüt kuran, yöneten ve örgüte üye olanların cezalandırılmaları öngörülmüş ve maddenin son fıkrasında; suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümlerin, bu suç açısından aynen uygulanacağı ifade edilmiştir.
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemedeki ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olması nedeniyle de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk aranır.
Silahlı terör örgütüne yardım etme suçuna gelince ise; örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek aşağıda sayılan hâller dışında barındırma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt mensuplarının araştırılmasını ve yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama gibi örgütün faaliyetlerini kolaylaştırıcı ancak suç teşkil etmeyen her türlü faaliyette bulunanların TCK’nın 314/3 ve 220/7. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi;
Silahlı terör örgütü üyesi olmayıp örgütün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayanların TCK’nın 315. maddesi;
Terör örgütlerine veya mensuplarına para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi sağlayan veya toplayan kişilerin 6415 sayılı Kanun’un 4. maddesi;
Uyarınca cezalandırılmaları söz konusu olur.
Kişinin örgütün işlediği somut fiili bilmese de terör örgütü olduğunu, sağladığı yardımın örgütün yararına kullanılacağını bilmesi ve bu irade ile hareket etmesi gerekmektedir. İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz.
Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kastın yanında özel saik de gereklidir. Fail örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen bilerek ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmelidir. Ancak bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir (Prof. Dr. İzzet Özgenç, Suç Örgütleri, 7. Baskı, s. 38-39).
Silahlı terör örgütlerine yardım suçunda yardım fiili, örgütün bizzat kendisi veya mensupları lehine gerçekleştirilebilir. Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 tarihli ve 1234-1825 sayılı kararında da belirtildiği gibi yardımın mutlaka örgüte ulaşması, sonuç vermesi gerekmez ve her bir fail, örgütçe verilen veya kendiliğinden üstlenilen görev kapsamında kendi fiilinin gerçekleştirilmesinden sorumlu olacaktır.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı hâline getiren; siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden; bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyip güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen; bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanıp böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da kendi mensubu olmayanları düşman olarak görüp mensupları motive eden; … adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan; bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden; böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan; casusluk faaliyetlerini de bünyesinde barındıran atipik/suigeneris bir terör örgütüdür.
FETÖ/PDY, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzere kurulan bir maşa olarak; Anayasa’da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik ve ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkıp ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzeninin bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz sürecine kadar örgüt lideri … … tarafından belirlenen ideoloji doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek için hareket etmiştir. Gerçekleştirilen eylemlerde kullanılan yöntem, bir kısım örgüt mensuplarının silah kullanma yetkisini haiz resmî kurumlarda görevli olması, örgüt mensuplarının bu silahlar üzerinde tasarrufta bulunma imkânlarının var olması ve örgüt hiyerarşisi doğrultusunda emir verilmesi hâlinde silah kullanmaktan çekinmeyeceklerinin anlaşılması karşısında tasarrufunda bulunan araç, gereç ve ağır harp silahları bakımından 5237 sayılı TCK’nın 314. maddesi kapsamında bir silahlı terör örgütüdür.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Kapatılan … Özel Eğitim ve Öğretim Turizm Dağ. Paz. San. ve Tic. AŞ’de şeklen ortak olup şirketin yönetim kurulunda üyelik, başkan yardımcılığı ve başkanlık görevlerinde bulunan ve yönetim kurulu başkanlığından ancak 20.10.2015 tarihinde istifa eden, 2013 yılı öncesinde örgütsel sohbet toplantılarına katılan, Bank …’da talimat tarihleriyle uyumlu olacak şekilde katılım hesapları açtıran sanığın örgütle organik bağ kurduğu ve süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz ettiği anlaşılan sübut bulan eylemlerinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etme olarak nitelendirilmesi mümkün olmayıp TCK’nın 314/2. maddesinde tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.07.2023 tarihinde yapılan yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.