Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/76 E. 2022/715 K. 15.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/76
KARAR NO : 2022/715
KARAR TARİHİ : 15.11.2022

Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu

Sanık …’in katılan mağdureler … ile …’a yönelik basit cinsel saldırı, katılan mağdure … ile mağdure …’a yönelik sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı, mağdure …’e yönelik çocuğun basit cinsel istismarı ve katılan mağdure …’na yönelik cinsel taciz suçlarından beraatine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince verilen 24.06.2021 tarihli ve 2-1 sayılı hükümlerin katılan … ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Bozma” istemli 27.01.2022 tarihli ve 12475 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunca sanığın katılan mağdureler ile mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olup olmadığına ilişkin temyiz incelemesi yapılacaktır.
İncelenen dosya kapsamına göre;
19.07.2011-17.08.2018 tarihleri arasında … Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanık …’in (38070 sicil numaralı) 31.12.2006 tarihinde birinci sınıfa ayrıldığı,
Sanık hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 12.07.2018 tarihli ve 9898-10751 sayılı sanık hakkında soruşturma izni verilmesi teklifi kararına ilişkin Kurul Başkanının 23.07.2018 tarihli “Olur”ları doğrultusunda soruşturmaya başlanıldığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesince 11.04.2019 tarih ve 77-351 sayı ile kovuşturma izni verildiği,
Sanığın Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin 15.11.2018 tarihli ve 32-696 sayılı kararı ile tedbiren üç ay süreyle görevden uzaklaştırıldığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin 14.02.2019 tarihli ve 122 sayılı kararı ile görevden uzaklaştırmanın iki ay süreyle uzatılmasına karar verildiği,
Katılan mağdureler …, …, … ile mağdure …’ın olay tarihlerinde … Adliyesinde zabıt katibi olarak görev yaptıkları, … ile …’ın ise Akyazı Ahi Evran Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencileri olup 18.09.2017-08.06.2018 tarihleri arasında … Adliyesinin çeşitli birimlerinde staj yaptıkları,
16.10.2018 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığı İdari İşler Müdürlüğü tarafından düzenlenen müzekkere yazı cevabında; Cumhuriyet savcılarının odalarının bulunduğu koridor ile İlâmat ve İnfaz Bürosunun girişini gösteren kamera kayıtlarının tutulduğu kayıt cihazının geriye dönük olarak azami 37 günlük kayıt süresinin bulunması nedeniyle 25.08.2017-17.08.2018 tarihleri arasındaki görüntü kayıtlarının mevcut olmadığının bildirildiği,
18.10.2018 tarihinde katılan mağdure …’ın kullandığı 05xx 2xx4xx8 numaralı sim kart üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; SMS ve kişi listesi içeriğinin bulunmadığının, 20 adet arama kaydına ve 6 adet sim verisine rastlanıldığının, sanığın kullandığı 05xx 4xx6xx5 numaralı hatta ait bilgi ve bulguya ulaşılamadığının belirtildiği,
19.10.2018 tarihinde mağdure …’in cep telefonu ve sim kartı üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre; sanığın telefon numarasının “Yakup Savcı” şeklinde kayıtlı olduğu, arama kayıtları, mesaj içerikleri ve sohbet uygulamalarına ait içeriklere silinen veri kalıntıları olduğundan rastlanılmadığı, mağdure Merve ile cep telefonunda “Esra abla” olarak kayıtlı olan hat sahibi arasında 12.10.2018 ve 13.10.2018 tarihinde karşılıklı mesajlaşmaların ve iki adet arama kaydının bulunduğu, bu bağlamda;
12.10.2018 tarihinde saat 16.02’de mağdure Merve tarafından “Esra abla” olarak kayıtlı olan hat sahibine “Dersteyim abla”,
12.10.2018 tarihinde saat 16.11’de mağdure Merve’ye “Esra abla” olarak kayıtlı olan hat sahibinden “Ablası Yakup savcıyı başka bir yere sürmüşler bizim adliye de değil Rahat rahat gidebilirsin”,
12.10.2018 tarihinde saat 16.12’de mağdure Merve tarafından “Esra abla” olarak kayıtlı olan hat sahibine “Ay iyi bari seviyorum seni çok teşekkür ederim (kalp emojisi)”,
12.10.2018 tarihinde saat 17.02’de mağdure Merve’ye “Esra abla” olarak kayıtlı olan hat sahibinden “Rica ederim bnde seni ok seviyorum”,
13.10.2018 tarihinde saat 14.52’de mağdure Merve tarafından “Esra abla” olarak kayıtlı olan hat sahibine “Abla ariycam seni birazdan”
İçeriklerinde mesajlar gönderildiği,
26.10.2018 tarihinde katılan mağdure …’a ait cep telefonu ile 05xx 7xx3xx1 numaralı sim kart üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; cep telefonu imaj alma işlemlerinin gerçekleştirildiğinin ancak İtunes isimli uygulamanın şifresi olmadığından alınan imaj verilerinin açılarak incelenemediğinin, sim karttan alınan imaj veriler üzerinde yapılan incelemede; kişi listesinde 43 kayıt, Sim verisinde 6 veri, SMS listesinde 27 kayıt bulunduğunun, arama kayıt bilgilerine ilişkin sim kartta depolama yapılmadığının, soruşturma evrakı kapsamında veriye rastlanılmadığının belirtildiği,
28.11.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; sanığın kullandığı telefon numarası ile katılan mağdure …’in kullandığı telefon hattı arasında 01.01.2017 – 19.10.2018 tarihleri arasında yapılan sorguda 14 adet irtibat kurulduğu, bu irtibatların 21.09.2017 tarihinde başlayıp 28.05.2018 tarihinde sona erdiği, sanık ile katılan mağdure … arasındaki karşılıklı aramaların tamamının 1 dakikadan daha kısa sürdüğü, ayrıca katılan mağdureler … ile … arasında 4 adet, katılan mağdure … ile mağdure … arasında 1 adet, katılan mağdure … ile tanık … arasında 179 adet irtibatın bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure … aşamalarda özetle; … Adliyesinde 13 yıldır zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, yaklaşık 3-4 yıl önce bir dosyayı götürmek amacıyla sanığın odasına gittiğini, o tarihlerde saçlarının kızıl renkli olduğunu, aralarında daha önceye dayalı herhangi bir … ilişkisi veya samimiyet bulunmadığı hâlde sanığın, kendisine hitaben “Kızıl saçların beyaz tenine çok yakışmış.” dediğini, sanığın bu sözünden çok rahatsız olduğunu çünkü eşinden boşanmış olduğunu bilen sanığın, kendisine açıkça asılmaya çalıştığını, bu olaydan kısa bir süre sonra … çıkışında otoparka doğru yanında zabıt kâtibi olan tanık … da olduğu hâlde yürüdükleri sırada sanığın, arkasından gelerek birdenbire elini omzuna atıp kolunun altına alarak “Ne yapıyorsun…? Şapkam güzel mi?” şeklinde laubali bir söz söylediğini, bu hareketten rahatsız olarak sanığın elini sinirli bir şekilde tutup omzundan attığını ve “Elinizi omzumdan indirir misiniz? Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Sizin şapkanızdan bana ne?” diye söylendiğini, yaklaşık 2-3 yıl önce birlikte çalıştıkları müracaata bakan Cumhuriyet savcısı …’nın odasında yanında zabıt kâtibi … da olduğu hâlde oturdukları sırada sanığın da bulundukları odaya girdiğini, sanığın misafir statüsünde olması nedeniyle ayağa kalkarak “Hoş geldiniz.” dedikleri sırada, elini uzatmadığı hâlde sanığın elini uzatarak aşırı derecede ve gereğinden uzun süre sıkmaya başladığını, bunun üzerine “Savcı Bey elimi neden bu kadar sert sıkıyorsunuz? Parmaklarımı kıracaksınız.” demek suretiyle sanığı uyarmak zorunda kaldığını, sanığın da “Bugün çok fit görünüyorsunuz… Hanım.” şeklinde sözlerle cevap verdiğini, sanığın bu son hareketinden rahatsız olduğunu, olayın daha fazla büyümemesi için hemen odadan çıktığını, yaklaşık 5 dakika sonra tutuklu bir evrakla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı …’nın odasına tekrar gittiğinde sanığın hâlen odada olduğunu gördüğünü, …’nın müracaata bakması nedeniyle işlerinin yoğun olduğunu, bir taraftan telefonla görüşüp bir taraftan da elinde bulunan tutuklu dosyayla ilgili olarak kendisinin söylediklerini dinlemeye çalıştığını, o esnada Çerkez kökenli olduğunu bilen sanığın gayriciddi bir tavırla ve cinselliği çağrıştıracak şekilde “Seviyorum Çerkez kızı” şeklinde sözler söylediğini, hemen elindeki dosyayı bırakarak o tarihte … Cumhuriyet Başsavcısı olan …’ün odasına giderek sanığın, kendisine yönelik söz ve davranışlarını şifahen anlattığını, herhangi bir dilekçeyle başvurmadığını, Başsavcının da, ifadesini almaya teşebbüs etmediğini, sadece sanıkla ilgili gerekli girişimlerde bulunacağını, bundan sonra sanığın sarkıntılık içeren söz ve davranışlarının olmayacağını söylediğini, bu olaydan sonra sanığın, kendisine karşı uzun süre bu türden söz ve davranışlarda bulunmadığını, 2018 yılı başında koridorda katılan mağdure … ile sanığı konuşurken gördüğünü ancak bu sohbet sırasında …’in hâl ve hareketlerinden rahatsız bir durumda olduğunu fark ettiğini, sanığın kadınlara karşı olan zaafını bildiği için daha sonra karşılaştıkları bir sırada …’i sanığa dikkat etmesi konusunda uyardığını, …’in de “Abla ben de bu adamdan bıktım. Durup dururken bana anahtarlık hediye ediyor. Bana karşı tuhaf hareketleri var. Uzak durmaya çalışıyorum. Ben de bazı şeylerin farkındayım ancak karşılaştığımızda ısrarla benimle konuşmaya çalışıyor, kendisinin müstâkil kâtibi olmasına rağmen sürekli işi bahane ederek beni odasına çağırıyor.” şeklinde sözler söylediğini, 11.07.2018 tarihinde yine koridorda Yazı İşleri Müdürü tanık …’in …’e “Cumhuriyet savcısı …’in işleri varmış. Bir saatliğine onunla çalışır mısın?” dediğini duyarak sanığın önceki davranışlarını da bildiği için yanlarından …’in ayrılmasından sonra …’e “Cumhuriyet savcısı …’in kadınlara karşı nahoş hareketleri var. …’i sıkıştırıp duruyormuş. Kız bundan rahatsız. Gereksiz yere Cumhuriyet savcısı Yakup bey …’e anahtarlık hediye etmiş. Onun için …’i … ile çalışmak üzere görevlendirmesen iyi olur.” dediğini, 2018 yılı Nisan-Haziran ayları arasında bir tarihte sanığı bir elinde tesbih, diğer elini infaz büroda staj yapan kız öğrencilerden birinin omzuna atmış bir hâlde koridorda yürürken bizzat gördüğünü ve çok şaşırdığını, yine sanığın mağdure …’a yönelik sarkıntılık içeren söz ve davranışlarda bulunduğunu bizzat …den duyduğunu, hatta o dönem erkek arkadaşı şimdilerde eşi olan …’ın da sanığın eylemlerinden haberdar olup onu dövmek istediğini ancak araya girenler tarafından engellendiğini bildiğini, yine sanığın katılan mağdure …’na sarkıntılıkta bulunduğunu, gıyabında “Ne güzel bir kız, manken gibi. Burada harcanıyor.” şeklinde sözler söylediğini, …’ün bu yüzden işe gelmek istemediğini ve sırf bu nedenle zaman zaman rapor almak zorunda kaldığını, sanıkla birlikte nöbet tutmak zorunda kaldığı zamanlarda yanında kız kardeşini de getirdiğini …’den öğrendiğini,
Katılan mağdure … aşamalarda özetle; 2014 yılı Haziran ayından itibaren infaz büroda zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, birlikte çalıştıkları dönemde sanığın sık sık … bahanesiyle odasına çağırdığını, zorla içecek bir şeyler ikram ederek özel hayatına dair sorular sorduğunu, bir defasında bir cinsel taciz dosyasının hükümlüsü hakkında yakalama çıkarılıp çıkarılmayacağını sormak için sanığın odasına gittiğini, sanığın ilamı inceledikten sonra gayriciddi bir tavırla “Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın.” dediğini, odadan çıkarak infaz büro müdürlüğüne vekalet eden tanık …’a sanıkla çalışmak istemediğini söylediğini, …’ın da sanık odasına çağırdığı zaman erkek personelden birini göndermeye çalışacağını söyleyerek kendisini geri çevirdiğini, gündelik işler için odasına gittiklerinde sanığın “Sen kilo mu verdin? Zayıfladın mı? Şimanladın mı? Bu kıyafet sana çok yakışmış. Bugün çok fitsin.” gibi sözler sarf ettiğini, yine odasına evrak götürdüğünde masanın karşısından evrakı sanığa vermeye çalıştığı hâlde sanığın yanına getirterek evrakı teslim aldığını, sanığın infaz büronun nöbetçi kâtiplerini takip ettiğini, kadın katipler nöbetçi olduklarında sanığın da hafta sonu mutlaka adliyeye geldiğini, infazdan sorumlu olmadığını dönemlerde bile kaleme gelip “Bir kahve yap beraber içelim.” diyerek kalemde bir müddet takıldığını, bu nedenlerle nöbetçi olduğunda adliyeye kız kardeşi tanık … ile birlikte gittiğini, bir defasında kaleme gelen sanığın, masası üzerinde pembe renkli ucu tüylü kalemin kendisine ait olduğunu öğrendikten sonra bu kalemin ucunu yüzüne, boynuna, kulağının arkasına ve dudağına sürdüğünü o tarihte kalemde bulunan arkadaşlarından bizzat duyduğunu ve bunun üzerine kalemi kırdığını, sanığın giyim kuşamıyla fazlaca ilgilendiğini, ceket pantolon giyinmenin kendisine yakışmadığını söyleyerek neden etek giymediğini sorduğunu, hem yüzüne karşı hem de gıyabında fiziği düzgün, boylu poslu bir kız olduğunu, adliyede harcandığını, özel sektörde çalışsa daha başarılı olacağını söylediğini, ayrıca sanığın zabıt kâtibi tanık …’a, kendisinin erkek arkadaşı olup olmadığını, nişanlı olup olmadığını sorduğunu …’dan duyduğunu, sanığın ortamda bulunan kadınlara ilgisini hemen fark ettirdiğini, karşısındakinin rahatsız olduğunu anladığı zamanlarda ise “Ben ağabeyiniz sayılırım. Siz kardeşimsiniz. Sen benim bacımsın.” gibi ortamı yumuşatacak sözler söylediğini, bir gün odasında çalıştığı esnada stajyer öğrenciler … ile …’ın da kaleme geldiklerini ve sanıktan çok korktuklarını, sanığın kırmızı renkli bluz giyen Rabia’ya “Sen ölüyü diriltirsin.” şeklinde sözler söylediğini anlattıklarını, bunun üzerine Rabia ve Merve’yi sanığın odasına gitmemeleri, onunla yalnız kalmamaları konusunda uyardığını, daha önce katılan mağdure …’un sanığın eylemlerini Cumhuriyet Başsavcısı …’e aktardığı hâlde sanık hakkında işlem yapılmadığı için sanığa sahip çıkıldığını düşündüğünü ve bu nedenle şimdiye kadar sanık hakkında şikâyet yoluna başvurmadığını,
Katılan mağdure … aşamalarda özetle; 2016 yılı Ekim ile 2018 yılı Eylül ayları arasında … Cumhuriyet Başsavcılığında zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, Cumhuriyet savcısı Buğra Türker ile birlikte çalıştığını, 2018 yılı başlarında Korucuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bir otopsi işlemi esnasında nöbetçi olan sanıkla odada yalnız kaldıklarını, kâtip masasında otururken yanına gelen sanığın elini, omzuna koyarak ekrana bakmaya başladığını, ölü muayene ve otopsi tutanağının girişindeki standart yazıları silmesini söyledikten sonra başında dikilerek elini kendisinin omzuna koyup kolunda ve sırtında gezdirdiğini, zaman zaman hafifçe bastırıp sıkarak vücuduna dokunduğunu, rahatsız olduğunu anlayan sanığın her defasında elini geri çekip sonra eylemlerine devam ettiğini, zaman zaman da ekrana bakma bahanesiyle üzerine doğru eğildiğini, vücuduna temas edip üzerine abandığını, sanığa ters ters bakmak ya da oflamak suretiyle rahatsızlığını gösterdiğinde bir müddet duran sanığın devamında kaldığı yerden eylemlerini sürdürdüğünü, o esnada nereli olduğu, evli olup olmadığı, burcunun ne olduğuna dair sorular sorduğunu, eşinin başak burcu olmasından yakınarak eşiyle anlaşamadığını dile getirdiğini, yine konuşma sırasında “Seni geçen gün koridorda gördüm. Kırmızı bluz ile gri pantolon giymiştin. Onlar sana çok yakışmıştı. Senin ten rengin doğuştan gelen kendi rengin mi yoksa daha sonra bronzlaştın mı?” biçiminde sorular sorduğunu, doğuştan olduğunu söyleyince bu defa kime benzediğini sorduğunu, annesine benzediğini söylemesi üzerine annesinin fotoğraflarına bakmak istediğini, annesi ile eşinin cep telefonundaki fotoğraflarına oturduğu yerden bakması mümkün olduğu hâlde ayağa kalkarak yanına geldiğini, öne doğru eğildiğini, o esnada sanığın vücudunun üst bölümü ile kendisinin omuz ve sırt bölgesinin temas ettiğini, hemen masadan kalkarak yan odada bulunan doktor ve teknikerin yanına geçip otopsi işleminin ne kadar zaman sonra biteceğini sorduğunu, sanığın devam eden günlerde mesaj atmak ya da telefonla aramak suretiyle kendisini odasına çağırdığını, her gidişinde sanığın tokalaşma bahanesiyle bir eliyle elinden, diğer eliyle omzundan tutup çekerek yanaklarından öptüğünü, “Hoş geldin.” diyerek odaya buyur ettiğini, kendisiyle birlikte çalışan zabıt kâtibi tanık …’ün yavaşlığından, soruşturmayı bilmemesinden yakınarak yardım istediğini, tam tarihini hatırlayamadığı bir günde yine odasına çağırarak klasik karşılama merasimini yaptıktan sonra bir siyasi partinin promosyon olarak dağıttığı anahtarlığı hediye ettiğini, odadan çıkınca karşılaştığı …’a bu durumu aktardığını, Nida’nın da sanığın, kendisine yönelik eylemlerini anlatarak uyarıda bulunduğunu, 15.04.2018 tarihinde nöbetçi olduğu sırada hafta sonu olmasına rağmen adliyeye gelen sanığın, kendisini görerek Whatsapp mesajı göndermek suretiyle odasına çağırdığını, odada klasik karşılamasını yaptıktan sonra elinde özel bir siyah gül fidanı olduğunu, bu fidanın renginin kendisinin ten rengine benzediğini söylediğini ve fidanı göstermek istediğini, gül fidanının pencerenin dışında, duvarın kenarında bulunan bir şişenin içerisinde olduğunu, bakmak için pencereyi açıp dışarı doğru hafifçe sarktığında sanığın da şişeyi gösterme bahanesiyle üzerine doğru abandığını, durumdan rahatsızlık duyarak sanığı itip pencereden içeri çekildiğini ve odadan uzaklaştığını, sonraki bir tarihte tekrar kendisini çağıran sanığın odasına gittiğinde yanında katibi …’in de olduğunu gördüğünü, bu defa sadece “Hoş geldin.” diyen sanığın şişe içinde siyah bir gül tohumu olduğunu, bunun her yerde bulunmadığını, renginin de kendisine benzediğini, adliyede kendisine yakışacağını söyleyerek eline zorla tutuşturduğunu, 2018 yılı Haziran ayının sonlarına doğru odasının önünden geçerken kendisini gören sanığın “… gel.” diyerek içeri çağırması üzerine yavaşladığını, sanığın, odaya girmesini beklemeden koridorda elinden tutup çekerek yanaklarından öptüğünü ve “Nerelerdesin? Çoktandır görünmüyorsun. Çok zayıflamışsın.” şeklinde sözler söylediğini, 12.07.2018 tarihinden bir hafta önce Cumhuriyet Başsavcılığı Yazı İşleri Müdürü tanık …’in sanıkla 1-2 saatliğine çalışmak üzere kendisini görevlendirdiğini, odanın giriş kapısının tam karşısında makam masası, onun ön tarafında tamamen bağımsız kâtip masası ve üzerinde bilgisayarı, sol yanında da yazıcı olması nedeniyle çalışma esnasında yazıcıdan çıkan kararları alıp makam masasında oturan sanığa uzattığını ancak uğraşmamasını söyleyen sanığın her defasında eliyle omzundan tutup vücudunun üzerine abanarak yazıcıdan kağıt almaya çalıştığını, yine o esnada BAM personeli olup olmadığını, …’da faaliyete geçmesi durumunda gidip gitmeyeceğini sorduğunu, gönderilirse gideceğini söylemesi üzerine sanığın “Gitsen de gitmesen de senin gibi çikolatalı bir pasta alarak beraber yiyelim.” dediğini, sanığın odasına yakın olan daimi arama bürosunun kaleminde kardeşi …’ın görev yaptığını, kardeşini görmek için her gittiğinde sanığın da oraya gelerek herkesin elini sıkmak suretiyle selamlaştıktan sonra oturduğunu, diğer zamanlarda ise kaleme geldiğinde kâtiplerle böyle samimi bir şekilde selamlaşmadığını ve onlarla oturmayı tercih etmediğini bildiğini, daimi arama bürosunda çalışan zabıt kâtipleri tanıklar …, … ve …’a dertleşmek amacıyla sanığın eylemlerinden bahsettiğini, onların da sanığın stajyer öğrencilere yönelik eylemlerini de anlatarak kendisini uyardıklarını, 11.07.2018 tarihinde Yazı İşleri Müdürü …’in sanıkla bir saat çalışması gerektiğini, görevlendirmeyi Cumhuriyet Başsavcı Vekili …’ün yaptığını söylediğini, odasına gittikten 5 dakika sonra yanına gelen …’in bu defa sanıkla çalışmasına gerek kalmadığını bildirdiğini, o esnada karşılaştığı sanıkla çalışan zabıt kâtibi …’le bu duruma ilişkin yaptıkları konuşmayı duyan zabıt kâtibi …’ın sanığın yaptıklarının yettiğini, Cumhuriyet Başsavcısı …’a gideceğini söylediğini ve hep beraber …’in odasına gittiklerini, sanığın hem …’a hem …’a yönelik eylemlerinden haberdar olduğunu, hatta önceki tarihlerde şikâyet edildiği hâlde hakkında işlem yapılmadığı için sanığın kollandığını düşündüğünü ve bu nedenle şikâyette bulunmadığını, sanığın …’na yönelik eylemlerini ise …’tan duyduğunu, sanık hakkında şikâyetçi olup kamu davasına katılmak istediğini,
Mağdure … aşamalarda özetle; 2012 yılı Mayıs ile 2015 yılı Aralık ayları arasında … Cumhuriyet Başsavcılığında zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, İlker Sadıkoğlu isimli Cumhuriyet savcısıyla birlikte çalıştığı hâlde sanığın, 2013-2014 yıllarında On Yağ isimli firmanın sahibinin de adının karıştığı bir soruşturmanın gizli yürütülmesi gerektiğinden bahisle dosya işlemlerini yapmak üzere sık sık kendisini odasına çağırmaya başladığını, sanığın sorumlu olduğu infaz bürosunda çalışan çok sayıda zabıt kâtibi bulunmasına rağmen özel ve gizli olduğunu bahane ederek bu dosyanın işlemlerini kendisiyle birlikte yapmaya çalışmasına ilk başlarda bir anlam veremediğini, kısa bir süre sonra sanığın, kendisine yönelik söz ve davranışlarının değişmeye başladığını fark ettiğini, makam odasında kâtiplerin çalışabileceği bir kâtip masası ve masaüstü bilgisayar bulunmasına rağmen ifadenin makam masasının üzerinde bulunan dizüstü bilgisayarla alınacağından bahisle kendisini de makam masasının hemen yanına oturttuğunu, bir süre sonra ekranda yazdığı yazıda hata olduğunu bahane ederek bilgisayar faresini tuttuğu elinin üzerine elini koymak suretiyle dokunmaya, omzuna yaslanmaya başladığını, sanığın benzeri eylemlerini tekrar ettiğini, sanığın aynı yerde zabıt kâtibi olarak görev yapan ancak daha sonra ihraç edildiğini bildiği tanık …’ü çağırarak ondan kendisinin özel hayatına ilişkin bilgi almaya çalıştığını, bu kapsamda Emine’ye “Evli olup olmadığını, sevgilisinin bulunup bulunmadığını, herhangi bir erkekle görüşüp görüşmediğini” sorduğunu, sanığın, kendisine yönelik bu tür davranışlarını o tarihte Cumhuriyet Başsavcılığı Yazı İşleri Müdürleri olan tanıklar … ile …’ya anlattığını, bu kişilerin de sanığın eylemlerinden haberdar olduklarını söylemeleri üzerine kendisinden önce başka personele de benzer tutum ve davranışlarda bulunduğunu anladığını, bundan sonra sanıkla nöbetleri çakıştığı zamanlarda tanıklar … ile …’nun, kendisi yerine erkek zabıt kâtiplerinden birini görevlendirdiklerini, aradan geçen zaman itibarıyla somut eylemlerini tam olarak hatırlamamakla birlikte sanığın …’a da benzer davranışlarda bulunduğunu bizzat…’dan duyduğunu, sanıktan şikâyetçi olmadığını ve davaya katılmak istemediğini,
Mağdure … aşamalarda özetle; … Adliyesinde 2017 yılı Eylül ayından itibaren yaklaşık 6 ay süreyle staj yaptığını, sanığın bu staj süresince kendisini ve …’ı sıklıkla odasına çağırdığını, odaya gittiklerinde kendilerini ayakta karşılayarak ellerini sıktığını ve yanağını yanaklarına değdirerek “Hoş geldiniz.” dediğini, zaman zaman giyimlerini, zaman zaman fiziki durumlarını gündeme getirip “Çok güzel kızlarsınız.” şeklinde sözler söylediğini, bir defasında bir tecavüz dosyasında mağdurun beyanını baştan sona okuduktan sonra bu neviden olaylarla ilgili olarak kendilerini uyardığını, erkek arkadaşları olup olmadığını sorarak tecavüzün en yakınlarında olan kişiler tarafından gerçekleştirildiğini söyleyip dikkat etmelerini tembihlediğini, o konuşmalar esnasında bir erkek arkadaşının olduğunu ve askerlik görevini yaptığını öğrenen sanığın, telefonuna Afrin’deki Türk askerlerini görüntüleyen bir video linki ile kendisiyle başka bir erkek şahsın olduğu bir fotoğraf gönderdiğini, sonraki gün de fotoğrafa bakıp bakmadığını, videoyu izleyip izlemediğini sorduğunu, sanığa izlediğini söyledikten sonra başkaca bir yorum yapmadığını, bir tarihte kendisini ziyaret maksadıyla babası ve ablasının adliyeye geldiklerini, sanığın onları bu ziyaret esnasında odasında ağırladığını, sanığın ablası ve babasına erkek arkadaşı olduğunu söylemesinden çekinerek sanığa sertçe baktığını, aynı gün sanığın, cep telefonuna “Bana kızmadın değil mi? Ailene yanlış bir şey söylemedim değil mi? Ailen çok iyi insanlar.” şeklinde mesaj gönderdiğini, yine bir tarihte adliyede bankamatiklerin bulunduğu yerde sanıkla karşılaştıklarını, sanığın, alnında bulunan yarayı eliyle okşayarak “Buraya boyayı fazla sürmüşsün.” dediğini, kendisinin de sanığa alnında yara olduğunu ve krem sürdüğünü açıkladığını, bazı zamanlarda sanığın odasına davet ettiğini, bazı zamanlarda da kendiliklerinden sanığın yanına gittiklerini, odadan çıktıkları esnada sanığın kapıya kadar kendilerini uğurlarken eliyle bellerinden ve omuzlarından tutup sarılmasının normal olmadığını, stajın sonlarına doğru bu durumu daimi arama bürosunda görev yapan tanıklar … ve … ile paylaştıklarını, onların da kendilerine uyarılarda bulunduklarını, odaya her gittiklerinde sanığın sulu sulu öpmediğini ancak her defasında tokalaştıklarını, tecavüz dosyasından bahsederken sanığın babacan bir tavırla uyarıda bulunduğunu, olayla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcısı …’un ilk beyanları aldığı tarihte bir operasyon nedeniyle hastanede olduğunu, bu nedenle ilk ifadesini HSK müfettişine verdiğini, ifadeden önce adliye çalışanları ya da diğer memurlarla iletişim kurmadığını, kendisine memuriyete alınacağına dair bir vaatte de bulunulmadığını, sanıktan şikâyetçi olmadığını ve davaya katılmak istemediğini,
Katılan mağdure … aşamalarda özetle; 2018 yılı Nisan-Mayıs aylarında daimi arama bürosunda staj yaptığını, sanıkla çalışan zabıt kâtibi tanık …’ün de bu kalemde bulunduğunu, o nedenle sanığın Merve ile kendisini görerek sık sık odasına çağırdığını, ilk başlarda soruşturma dosyalarını sıraya koydurduğunu, aynı odayı paylaştığı Cumhuriyet savcısı …’ın masasını toplattırdığını, sonrasında tavırlarının değişmeye başladığını, odasına her gidişlerinde ayakta karşılayıp “Hoş geldiniz.” diyerek sulu sulu öptüğünü, oturtup çay kahve ikram ettiğini, özel hayatlarıyla ilgili sorular sorduğunu, soruşturma dosyalarındaki taciz, tecavüz olaylarını açık açık anlattığını, bir defasında mağdur beyanını baştan sona okuduğunu, erkek arkadaşlarıyla cinsellik konularında uyarılarda bulunduğunu, durduk yere “Çok güzel kızlarsınız.” gibi abartılı iltifatlarda bulunmaya başladığını, bir defasında kırmızı bir bluz giydiğini gören sanığın “Kırmızı sana çok yakışmış. Bu hâlinle ölüyü bile diriltirsin.” dediğini, bu olaydan sonra korkarak sanığın eylemlerini daimi arama bürosunda çalışan tanıklar … ile …’na anlattıklarını, onların da sanığın genel davranış biçiminin bu olduğunu söyleyerek sanığın odasına yalnız gitmemeleri konusundan kendilerini uyardıklarını, 2. Asliye Ceza Mahkemesinde staj yaparken kalemi telefonla arayarak odasına çağıran sanığın, kendisini ayakta karşılayıp bir eliyle elini tuttuğunu, diğer eliyle omzundan tutup çekerek yanaklarından ıslak ıslak öptüğünü, bir sigara yakarak “Sen benim yaşam kaynağımsın. İyi ki geldin. Seni gördüm, kendime geldim.” dediğini, yaklaşık 15 dakika sonra odadan çıkacağı sırada sanığın da ayağa kalkarak bir eliyle elini tuttuğunu, diğer eliyle omzunu tutup elini sırtını ve belini okşayacak tarzda gezdirdiğini, bu olay esnasında odada yalnız olduklarını, daimi arama bürosunda ilk staja başladıkları zamanlarda telefon numaralarını aldığını, staja gelmediği günlerde “Neredesin? Seni adliyede göremedim.” şeklinde mesajlar gönderince durumdan rahatsız olarak sanığın numarasını engellediğini, sanığın …’e de mesaj, video linki, fotoğraf gönderdiğini hem bizzat gördüğünü hem de Merve’den duyduğunu, sanıktan şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini,
Tanık … aşamalarda özetle; … Cumhuriyet Başsavcılığında zabıt kâtibi olarak sanığın uhdesinde çalıştığını, sanığın, kendisi de adliyede olduğu hâlde katılan mağdure …’ı çalışmak için sık sık odasına çağırdığını, …’in de bu durumdan rahatsız olduğunu bildiğini, sanığın bir hafta sonu nöbetinde …’e su bardağı içinde bir siyah gül verdiğini, “Sen karasın. Bu gül de kara. Bu ancak sana yakışır. Evinin önünde bahçeye bir yere ek. Ben de gelip bakacağım.” dediğini, …’in de bu durumdan memnun olmadığını, sanığın stajyer öğrencileri sık sık odasına çağırdığını, tokalaştığı esnada onları öptüğünü, sırtlarını sıvazladığını, soruşturma dosyalarındaki cinsel olayları açık açık anlattığını bizzat gördüğünü, bunlar dışındaki iddiaları ya mağdurelerden ya da diğer adliye personelinden duyduğunu,
Tanık … aşamalarda özetle; … Cumhuriyet Başsavcılığında daimi arama bürosunda zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, sanığın, stajyer öğrenciler … ile …’ı sık sık odasına çağırdığını ve uzun süre odada kaldıklarını, ilerleyen zamanlarda stajyer öğrencilerin sanığın nasıl birisi olduğunu sorup sanığın kendilerine yönelik eylemlerinden bahsetmeleri üzerine onları uyardığını, zabıt kâtibi … ile ailecek görüştüklerini, sanığın, kâtibi …’ün yanına kaleme geldiğinde kimseyle selamlaşmadan çıktığını ancak …’in kalemde olduğu zamanlarda herkesle ayrı ayrı selamlaştığını, …’le tokalaştıktan sonra elini …’in omzuna koyup kendisine doğru çekerek yanaklarından öptüğünü, sohbet etmeye çalıştığını, kâtibi … adliyede olduğu hâlde …’le çalışmak istediğini, bunun için personelden sorumlu olmayan Cumhuriyet Başsavcı vekili …’ü araya soktuğunu, bu konuya ilişkin olarak … ile Yazı İşleri Müdürü … arasında geçen telefon konuşmasına bizzat şahit olduğunu, diğer iddialara ilişkin olarak duyumlarının bulunduğunu,
Tanık … aşamalarda özetle; … Cumhuriyet Başsavcılığında daimi arama bürosunda zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, sanığın, stajyer öğrenciler … ile …’ı sık sık odasına çağırdığını ve uzun süre odada kaldıklarını, onlara çay kahve ikram ettiğini, odaya evrak imzalatmak için girdiği zamanlarda içeride gayriresmî bir ortamın bulunduğunu gözlemlediğini, ilerleyen zamanlarda stajyer öğrencilerin sanığın nasıl birisi olduğunu sorup sanığın kendilerine yönelik eylemlerinden bahsetmeleri üzerine onları uyardığını, sanığın, kâtibi …’ün yanına kaleme geldiğinde kimseyle selamlaşmadan çıktığını ancak …’in kalemde olduğu zamanlarda herkesle ayrı ayrı selamlaştığını, …’le tokalaştıktan sonra elini …’in omzuna koyup kendisine doğru çekerek yanaklarından öptüğünü, sohbet etmeye çalıştığını, …’e oyalayıcı işler verip …’i karar yazdırmak için odasına çağırdığını, Cumhuriyet Başsavcı vekili … ile Yazı İşleri Müdürü … arasında …’in sanıkla çalışmak üzere görevlendirilmesi için yapılan telefon konuşmasına bizzat şahit olduğunu, hatta bu telefon görüşmesinden sonra …’e sanığın daha önceki zamanlarda …, … ve … ile hâlihazırda … ve stajyer öğrenciler Merve ile Rabia’ya yönelik eylemlerinden bahsederek sanığın şikâyet edilmesi gerektiğini söylediğini, bir defasında … da hazır olduğu hâlde kalemde sigara içtiklerini, kaleme gelen sanığın daha önce bu konuda hiç tepki vermediği hâlde o gün “Burada sigara içilmeyecek.” diyerek kalemden çıktığını, bir süre sonra da odasına zabıt kâtibi …’i çağırdığını, kaleme dönen …’in sanığın, Nida’nın kaleme gelmesini istemediğini söylediğini, bunun üzerine…’nın daha önce sanığı, kendisine yönelik sarkıntılık içeren söz ve davranışları nedeniyle Başsavcıya şikâyet ettiğini, sanığın bu nedenle kendisine kötü davrandığını anlattığını,
Tanık … aşamalarda özetle; olay tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığı Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptığını, 12.07.2018 tarihinden yaklaşık 1 hafta önce sanığın kendisiyle çalışan zabıt kâtibinin adliye dışında olduğunu söyleyerek katılan mağdure …’ın görevlendirilmesini talep ettiğini, sanığa …’in birlikte çalıştığı savcının izinde olması nedeniyle onu evrak kayıtta görevlendirdiğini söylemesine rağmen sanığın ısrar ettiğini, yaklaşık bir saat sonra Cumhuriyet Başsavcı vekili …’ün, kendisini odasına çağırdığını, odaya gittiğinde sanığın da orada olduğunu gördüğünü, …’ün personelden sorumlu vekil olmadığı hâlde …’in sanıkla çalışmak üzere görevlendirilmesi hususunda talimat verdiğini, aynı gün yaklaşık 1-2 saat süreyle …’in sanıkla beraber karar yazdığını, 11.07.2018 tarihinde sanığın yine …’ün bilgisi dahilinde …’in, kendisiyle karar yazmak üzere görevlendirilmesini istediğini, hemen sanığın odasına geçerek …’in çok yoğun olduğunu, dilerse Göksel isimli kâtibi görevlendirebileceğini söylediğini, sanığın ise Göksel’in yeni bir kâtip olduğunu, UYAP’a tam olarak hâkim olmadığını söyleyerek bu talebe sıcak bakmadığını, değerlendireceğini söyleyerek odadan ayrıldıktan hemen sonra karşılaştığı …’e durumu anlattığını, …’in ise “Kendi kâtibi burada. Neden benimle çalışmak istiyor?” diyerek memnuniyetsizliğini ve moral bozukluğunu dile getirdiğini, konuşma bittiğinde yanına zabıt kâtibi …’un geldiğini, sanığın hem kendisine hem de …’e yönelik eylemlerini anlatarak …’in sanıkla çalışmak üzere görevlendirilmemesi gerektiğini söylediğini, hemen …’in yanına gidip öğrendiklerini anlatmadan “Gerek kalmadı. Sen işine devam et.” dediğini, tekrar sanığın odasına gidip çeşitli bahaneler ileri sürdüğünü ancak sanığın …’le çalışmak konusunda ısrar ettiğini, daimi arama bürosunda görev yapan kâtiplerin yanına geçtiği sırada …’ün telefonla aradığını ve …’in sanıkla çalışmak üzere yetkilendirilmesi için talimat verdiğini, …’e de gün içerisinde böyle bir görevlendirme yapmasının mümkün olmadığını, ileriki zamanlarda değerlendirebileceğini söyleyerek görüşmeyi sonlandırdığını, bu telefon konuşmasına bizzat şahit olan zabıt kâtipleri tanıklar … ile …’nun sanığın …’e ve stajyer öğrencilere yönelik eylemlerinden bahsederek sanıkla konuşmak istediklerini söylediklerini, Yahya ve …’i sakinleştirdikten sonra kaleme çağırdığı …’e duyduklarının doğru olup olmadığını sorduğunu, …’in ağlayarak yaşananları aktarması üzerine Cumhuriyet Başsavcısı …’un yanına gittiklerini, sanığın birlikte çalışmamalarına rağmen …’ı da sıklıkla odasına çağırdığını hem gördüğünü hem de duyduğunu, olayın Cumhuriyet Başsavcısına intikali üzerine tutanak düzenlenmeye başlandığını duyan …’nun da kendiliğinden gelerek beyanda bulunmak istediğini bildirdiğini,
Tanık … aşamalarda özetle; infaz kaleminde zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, yaklaşık 2,5 yıl önce …’ın, kaleminde çok sayıda kâtip olmasına rağmen sanığın ısrarla kendisiyle çalışmak istediğini, odasına gittiğinde hâl ve hareketlerinden, cinsellik çağrıştıran konuşmalarından rahatsız olduğunu anlattığını, bir defasında infaz kalemine gelen sanığın açık açık adını da söyleyerek … için “Ne güzel bir kız. Manken gibi. Burada harcanıyor. Özel sektörde olsa önü açık olurdu. At gibi, aygır gibi bir kız.” şeklinde sözler söylediğini, stajyer öğrencilerin sanığın odasına girip çıktıklarını, odasında oturduklarını bizzat gördüğünü,
Tanık … aşamalarda özetle; katılan mağdure … ile kardeş olduklarını, zaman zaman …’in daimi arama bürosunda görev yapan zabıt kâtipleri Yahya ve … ile hararetli konuşmalar yaptıklarını gördüğünü ancak kendisi geldiğinde sustuklarını, sanığın eylemlerinden sonradan haberdar olduğunu, vereceği tepkiden ve ailesinin öğrenmesinden çekindiği için …’in, kendisine yaşananları anlatmadığını, bizzat bir görgüsünün de bulunmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; 16.07.2018 tarihinden itibaren emekliye ayrıldığını, öncesinde de iki ay süreyle yıllık izin kullandığını, 7. Asliye Ceza Mahkemesinde yazı işleri müdürü olarak görev yaptığı zamanlarda bir gün katılan mağdure …’un, yanına gelerek sanığın … çıkışı otoparka doğru yürüdüğü sırada arkasından gelip elini omzuna attığını ve bu şekilde yürümeye çalıştığını, çok sinirlenip sanığın kolunu ittiğini anlatarak ne yapması gerektiğini sorduğunu, Nida’ya Cumhuriyet Başsavcısına ya da vekiline gitmesini tembihlediğini, bir süre sonra akıbetini sorduğunda…’nın Başsavcı ve vekilinin, kendisini dinlemediklerini söylediğini, devam eden zamanlarda da…’nın sanıkla hiç görüşmediğini, çakışan nöbetlerini de başka bir kâtiple değiştirdiğini,
Tanık Müyesser Koç aşamalarda özetle; 2011 yılı Mayıs ile 2016 yılı Ağustos ayları arasında infaz büroda yazı işleri müdürü olarak görev yaptığını, bu dönemde sanığın infaz bürodan sorumlu Cumhuriyet savcısı olduğunu, sadece 2014-2015 yılları arasında bir yıl Cumhuriyet savcısı … ile çalıştıklarını, görev yeniden sanığa verilince …’ın sanığın kadınlara ilişkin tutum ve davranışlarından bahsederek hem kendisinin hem de diğer kadın personelin dikkatli davranmaları konusunda uyarılarda bulunduğunu, …’ın bu ikazlarını infaz büroda görev yapan zabıt kâtipleri …, … ve … ile paylaştığını, sadece …’ün “Kiminle görüşeceğimize kim, ne karışır?” şeklinde sözlerle tepki gösterdiğini, tarihini tam olarak hatırlayamadığı bir günde sanığın kaleme gelerek …’e ait olduğunu bildiği ucu tüylü bir kalemi eline aldığını, keyif alır bir hâlde yüzüne, boynuna, kulak arkasına sürdüğünü (Mahkemede alınan beyanında; o esnada “…” diyerek iç geçirdiğini), sanığın bu davranışına anlam veremediğini ve yadırgadığını, sanığın …’a “Kızıl saçların beyaz tenine çok yakışmış.” dediğini haricen … ortamında konuşulurken duyduğunu, bunlar dışındaki iddiaların tamamını şikâyetten sonra öğrendiğini,
Tanık … aşamalarda özetle; infaz büroda zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, sanığın …’na yönelik yoğun ilgisini ilk günden itibaren gözlemlediklerini, …’e giyim kuşamını, boyunu posunu bahane ederek abartılı iltifatlarda bulunduğunu, bir defa odasına gittiğinde sanığın, durduk yere adliyede görev yapan diğer hâkim ve savcıların kendisine …’ü kastederek “Adliyenin en güzel kızını kaptın. Hadi yine iyisin.” şeklinde sözler söylediklerini anlattığını ve bu durumdan memnun göründüğünü, sanığın …’e olan ilgisini saklamayarak her defasında çeşitli bahanelerle odasına çağırdığını, …’ün ise gitmek istemediğini ve yerine gidip gidemeyeceklerini kendilerine sorduğunu, nedenini sorduklarında ise sanığın bir defasında “Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın.” şeklinde sözler söylediğini anlattığını, telefonda ya da yüz yüze sanıkla konuştukları zamanlarda sanığın kendilerine “…” diyerek hitap ettiğini, “Adliye koridorundan …’ün geçtiği belli. Manken gibi kız.” biçiminde sözler sarf ettiğini, sanığın bir defasında kaleme gelerek …’ün ucu tüllü kalemini kokladığını, kalemi boynuna, kulaklarına ve yüzüne doğru gezdirdiğini (Mahkemede alınan beyanında; o esnada “…” diyerek iç geçirdiğini), bunu yaparken sanığın cinsel anlamda keyif aldığının anlaşılmakta olduğunu, sanığın stajyer öğrencilere yönelik eylemlerinden onların anlatmaları sonucu haberdar olduğunu ve öğrencileri sanıktan uzak durmaları konusunda uyardığını,
Tanık … aşamalarda özetle; infaz büroda zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, infaz büro müdürü …’un Cumhuriyet savcısı …’ın sanık hakkındaki uyarılarını kendilerine aktardığını ancak sanığın kadınlara karşı tavrını bildikleri için bu ikazı yadırgamadıklarını, sanığın …’na yönelik ilgisini her ortamda gösterdiğini, yüzüne karşı ya da gıyabında “Manken gibi kız.” dediğini, sanığın her fırsatta …’ü odasına çağırdığını, …’ün de bu durumdan rahatsız olup infaz kaleminden ayrılmak istediğini dile getirdiğini, sanığın bir defasında kaleme gelerek …’ün ucu tüllü kalemini kokladığını, kalemi boynuna, kulaklarına ve yüzüne sürdüğünü,
Tanık … aşamalarda özetle; infaz büro yazı işleri müdürü vekili olarak görev yaptığını, …’nun hatırlamadığı bir tarihte yanına gelerek detaya girmeden sanığın sık sık kendisini odasına çağırmasından, odadaki hâl ve davranışlarından, alakasız konulardan bahsedip fazlaca tutmasından şikâyet ederek sanık çağırdığında yerine başka bir kâtibin gönderilmesini istediğini bildirdiğini, bu konuşmadan sonra sanığın odasına çeşitli bahanelerle başka bir kâtibi gönderdiğini, sanığın bir defasında kaleme gelerek …’ün ucu tüylü kalemini kokladığını, kalemi boynuna, kulaklarına ve yüzüne sürdüğünü, hatta bu olaydan sonra …’ün kalemi kırarak attığını, iddiaların detaylarını ise 12.07.2018 tarihinde gerçekleşen şikâyetten sonra öğrendiğini,
Tanık … aşamalarda özetle; olay tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığı zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, sanığın birlikte çalışmadıkları hâlde …’ı birkaç defa odasına çağırdığını, …in odadan döndükten sonra “Bu adam yılışık. Çok samimi davranıyor.” anlamına gelecek sözler söylediğini, Mahkemede ise ek ve farklı olarak; sanığın, kendisine …in evli olup olmadığını sorduğunu, yakın oldukları hâlde …in, kendisine sanığın sarkıntılık içeren söz ve davranışlarından bahsetmediğini, sadece rahatsız edici şekilde samimi davrandığını söylediğini,
Tanık … aşamalarda özetle; Cumhuriyet Başsavcılığı Muhabere Bürosunda memur olarak çalıştığını, staj yaptıkları dönemde … ve Rabia Öztürk’ün sıklıkla yanına uğradıklarını ancak buna rağmen sanığın eylemlerinden bahsetmediklerini, iddiaları 12.07.2018 tarihinde şikâyet gerçekleştikten sonra öğrendiğini, o tarihten sonra …’in telefonla kendisini arayarak “Adliyeye çağrıldım. Benim telefonumdan sanığın gönderdiği mesajlara ve aramalara bakılacakmış. Ne yapmam gerekir?” diye sorduğunu, kendisinin de Merve’ye adliyeye gelerek istenenleri yapmasını söylediğini,
Tanık … aşamalarda özetle; olay tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığı Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptığını, 2014 yılında …’un sanığı sarkıntılık içeren eylemleri nedeniyle Cumhuriyet Başsavcısı …’e şikâyet ettiğini, Başsavcının da Cumhuriyet savcısı …’ya hem… ile görüşüp olayı tam olarak anlaması hem de sanığı uyarması konusunda talimat verdiğini, bu olaylar sırasında …’nın sanığın nöbetlerini kadın kâtiplerle çakıştırmamasını söylediğini, bu talimata uyduğunu, gerekli hâllerde otopsiye kendisinin gittiğini, aynı dönemlerde …’ın da sanığın sürekli bir dosyayı bahane ederek kendisini odasına çağırmasından, söz ve davranışlarından rahatsız olduğunu dile getirdiğini, hem… hem de …in eşlerinden boşandıklarını, ayrıca …in adliyede emanet memurluğu yapan … Demirtaş’ın oğlu zabıt kâtibi … ile gönül ilişkisi içinde olduğunu adliyede herkesin bildiğini, sanığın da yazı işleri müdürü olarak görev yaptığı hâlde kalemde, hakkında konuşulanlarla ilgili kendisine uyarıda bulunmaması nedeniyle sitem ettikten sonra …i emanet memuru … Demirtaş’ın gelini olarak bildiğini, bu nedenle kızı gibi görüp yakınlık gösterdiğini ancak yanlış anlaşıldığını ifade ettiğini,
Tanık … aşamalarda özetle; yaklaşık 3-4 yıl önce mesai bitiminde … ile birlikte otoparka doğru yürüdükleri sırada sanığın arkalarından yaklaşarak elini sarılır bir vaziyette…’nın omzuna koyduğunu, Nida’nın da sinirlenerek “Savcı Bey elinizi üzerimden çeker misiniz? Ben bu tip hareketlerden hoşlanmıyorum.” dediğini, sanığın…’ya ne cevap verdiğini aradan geçen zaman nedeniyle hatırlayamadığını, Mahkemede ise farklı olarak; … bitiminde merdivenlerden indikleri sırada sanığın…’ya elini uzatarak “Nasılsın…?” dediğini, Nida’nın bu durumdan rahatsız olduğunu o esnada fark etmediğini, dikkat de etmediğini, sonraki gün görüştüklerinde…’nın rahatsızlığını dile getirdiğini,
Tanık … aşamalarda özetle; müracaat savcısı olan …’nın yanında … ve …’yla beraber çalıştıklarını, tarihini tam olarak hatırlayamadığı bir günde …’nın odasına gittiklerinde sanığın da orada olduğunu, içeri girdiklerinde her iki savcıyla tokalaşıp selamlaştıklarını, o esnada…’nın sanığa “Savcı Bey elimi neden bu kadar sert sıkıyorsunuz? Parmaklarımı kıracaksınız. Artık elimi bırakın.” dediğini, sanığın da laubali bir şekilde “Bugün çok fit görünüyorsun. Seviyorum Çerkez kızı.” şeklinde sözler söylediğini, daha önceki bir tarihte sanığın…’ya kızıl saçlarıyla ilgili söylediği sözleri ve … çıkışı otoparkta elini…’nın omzuna atarak…’yı kolunun altına aldığını…’nın, kendisine anlattığını, Mahkemede ise farklı olarak sanığın sadece “Seviyorum Çerkez kızı.” şarkısını mırıldandığını, Çerkez kökenli olan…’nın da bu durumdan rahatsız olduğunu,
Tanık … aşamalarda özetle; 2018 yılı Temmuz ayında … ile …’ün kaleme geldiklerini, kendi aralarında konuştukları esnada …’in …’e izne ayrılıp ayrılmadığını sorduğunu, …’in görevi başında olduğunu söylemesi üzerine …’in “O zaman … neden beni çağırıyor?” dediğini, o esnada araya girerek …’e sanıkla çalışmak istemiyorsa …’e söylemesini, onun da yerine başkasını görevlendirmesini ifade ettiğini, olaya dair başkaca bir görgüsünün olmadığını, sanığın otoparkta bulundukları sırada…’ya omzundan sarıldığını ve …’e çiçek vermeye kalkıştığını ise haricen duyduğunu,
Tanık … aşamalarda özetle; o tarihte işlerin yoğunluğu nedeniyle sanığın stajyer öğrenci olan …’ı yanına göndermesi için kendisini telefonla arayıp aramadığını hatırlamadığını, … ve …’ın da kendisine sanığın davranışlarına dair bir anlatımda bulunmadıklarını, Mahkemede ise ek olarak; bir defasında sanığın çağırdığını söyleyerek giden Rabia’nın döndüğünde mutsuz, moralinin ya da psikolojisinin bozulmuş gibi bir hâlinin olmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; …’nun kardeşi olduğunu, …’ün sanığın, kendisine ve kalemde çalışan diğer kadın personele yönelik davranışlarından çok detay vermeden bahsetmesi üzerine hafta sonu nöbetinde …’le beraber adliyeye gittiğini, o esnada sanıkla tanıştığını, sanığın, kendisini odasına davet ettiğini, bir çay içip odadan ayrılmayı düşünmesine rağmen bankacı olduğunu öğrenen sanığın faiz oranları gibi konuları açma, müzik dinletme, sigara ikram etme suretiyle odada kalma süresini uzattığını, sanığın bu tavrını rahatsız edici bulduğunu, sanık yanlarına geldiğinde …’ün tedirgin olduğunu fark ettiğini,
Tanık … aşamalarda özetle; … ile 2015 yılı Mart ayında evlendiklerini, olayların gerçekleştiği tarihlerde ise henüz evli olmadıklarını, o dönemde sanığın bir soruşturma dosyasının gizli yürütülmesi gerektiğinden bahisle emrinde 15 tane kâtip çalıştığı hâlde …le çalışmak için onu sık sık odasına çağırdığını, sanığın …’a yönelik bazı eylemlerinden de haberdar olduğu için bu durumdan duyduğu rahatsızlığı …’a aktardığını, …’ın da Seval yerine erkek kâtip görevlendirmeye çalışacağını söylediğini, bir defasında …in, sanığın makam masasında neredeyse yapışık bir pozisyonda sanıkla oturduklarını, yanlış yazdığından bahisle sanığın, bilgisayar faresini tutan eline dokunduğunu, omzuna ve vücuduna temas ettiğini kendisine anlattığını, 2018 yılı Haziran ayında YSK Yazı İşleri Sınavı için …’ya gelen…’yı kendi evlerinde misafir ettiklerini, Nida’nın bu ziyaret sırasında sanığın hem stajyer öğrencilere hem de …’a yönelik eylemlerini anlattığını,
Tanık … aşamalarda özetle; 2012-2015 yılları arasında … Cumhuriyet Başsavcı vekili olarak görev yaptığını, Cumhuriyet savcıları … ile …’nın sanığın sıklıkla odasına çağırdığı …’a sarkıntılık içeren söz ve davranışlarda bulunduğunu, Nida’nın da adının çıkmasını istemediği için şikâyetçi olmadığını kendisine anlattıklarını, bu durumu o dönemki Başsavcıya da ilettiğini ve sanığın infaz bürodan alındığını, sarkıntılık içeren söz ve davranışların neler olduğunu ise hatırlamadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; bir dönem … Cumhuriyet Başsavcı vekili olarak görev yaptığını, olaya dair görgü ve bilgisinin bulunmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; …’un o tarihte sanığı Cumhuriyet Başsavcısı …’e şikâyet ettiğini bildiğini, başkaca bir bilgi ve görgüsünün olmadığını, ayrıca sanığın, kendisine kadın kâtip görevlendirilmesi konusunda bir talepte de bulunmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; 2014 yılı Mart ya da Nisan ayında … ve … ile birlikte çalıştıkları sırada sanığın da odasına geldiğini, hepsiyle ayrı ayrı tokalaştığı sırada … tepki gösterince sanığın “Herkesle böyle tokalaşıyorum. Farkında olmadan sıkıyorum. Bu şekilde senin elini de sert bir şekilde sıkmış oldum.” dediğini, …ve Sevilay’ın bu konuşmadan sonra odadan ayrıldıklarını, bir süre sonra tutuklu bir evrak için…’nın tekrar odaya geldiğini, o esnada bir telefon görüşmesi yapmakta olduğunu, sanığın sadece “Çerkez kızı” dediğini duyduğunu, önce…’nın odadan çıktığını, devamında da sanığın odadan ayrıldığını, kısa bir süre sonra Cumhuriyet Başsavcısı …’ün, kendisini çağırdığını, odaya gittiği esnada…’nın da ağlayarak odadan çıktığını gördüğünü, …’ün sanığın hem…’ya hem de …e yönelik eylemlerini aktardıktan sonra her iki kâtibin de eşlerinden boşandıklarını, böyle bir dedikodunun yayılmasının ikinci bir mağduriyete sebebiyet vereceğini, sanığın eşinin de hamile olduğunu, sürecin olumsuz etkilenebileceğini söyleyerek kendisinden… ve …le görüşmesini istediğini, …ve …le ayrı ayrı görüştüğünü, bu görüşmeler sırasında odasında …’nin de olduğunu, …ve …e …’ün çekincelerini ilettiğini, …ve …in de sanığın kendilerinden uzak durması kaydıyla şikâyetçi olmayacaklarını söylediklerini, yine …’ün talimatıyla sanığı da uyardığını, sanığın önce henüz doğmamış çocuğu üzerine yeminler ederek eylemleri inkâr ettiğini, sonrasında da… ve …den uzak duracağını söylediğini, …’a ise… ve …in nöbetleriyle sanığın nöbetlerinin çakışmaması hususunda talimat verdiğini, olayın bu şekilde kapandığını ancak bir süre sonra adliyede dedikoduların çıktığını, göreve başladıktan sonra Cumhuriyet Başsavcısı …’un çevreden sanığın kadın personele yönelik olumsuz tutum ve davranışlarının olduğunu duyduğunu söyleyerek konuşulanların doğru olup olmadığını sorduğunu, …’a bu vesileyle yaşananları anlattığını,
Tanık … aşamalarda özetle; 2017’den itibaren infaz büro ve cezaevi mümessil savcılığı görevlerini üstlendiğini, olaylara dair dedikodu şeklinde haricen duyumlarının olduğunu ancak bizzat görgü ve bilgisinin bulunmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; 2014 yılı Mart ile 2015 yılı Ocak aylarında … Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığını, …’un, kendisine bizzat müracaatta bulunmadığını, Cumhuriyet savcısı …’nın sanığın elini…’nın omzuna atmasına ilişkin olayı kendisine anlattığını, Nida’dan şikâyetçi olup olmadığını sorduğunu, Nida’nın resmî bir şikâyetinin olmadığını ancak sanığın, kendisinden uzak durmasını istediğini söylemesi üzerine sanığı odasına çağırarak isim dahi vermeden uyardığını, bu konunun başkaca önüne gelmediğini, sanığı infaz büro savcılığından da bu sebeple almadığını, …’la ilgili herhangi bir duyumunun da olmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; sanığın ölçülü davranmakta zorlanan, ilk tanıştığı insanla bile çabucak kaynaşan yapıda bir insan olduğunu, olaya dair bir bilgisinin olmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; 2015 yılı Ocak ile 2017 yılı Ocak aylarında … Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığını, olaya dair görgü ve bilgisinin bulunmadığını,
Tanık … aşamalarda özetle; 2009-2014 yılları arasında … Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığını, … ile …’ın sanığın rahatsız edici söz ve davranışları nedeniyle sanıkla nöbet tutmak ve makam odasına yalnız gitmek istemediklerini, çağırması hâlinde erkek kâtiplerin görevlendirilmesini istediklerini müdürlerine ve başsavcıya ilettiklerini duyduğunu, sanığın adliye koridorunda elini…’nın omzuna attığını da bizzat…’dan öğrendiğini, konuyla ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığını bilmediğini,
Tanık … aşamalarda özetle; 2016 yılı Temmuz ve 2018 yılı Eylül aylarında … Cumhuriyet Başsavcı vekili olarak görev yaptığını, bu dönemde cezaevi ve infaz bürodan sorumlu olduğunu, olaya dair görgü ve bilgisinin bulunmadığını, sanığın ilk görev yerinin kendisinin memleketi olması ve aynı dönemde kendisinin de aynı adliyede Cumhuriyet savcısı adayı olarak bulunması nedeniyle tanıştıklarını ancak … Adliyesinde karşılaşıncaya kadar görüşmelerinin olmadığını, olaylara dair bir duyumunun ve kendisine bu konularda gelen bir şikâyetin de bulunmadığını, zabıt kâtibi …’ın sanıkla çalışmak üzere görevlendirilmesi konusunda bir talimatı vermediğini, hatırlamadığını, esasen personel görevlendirmelerinin diğer Başsavcı vekilinin görev ve yetkisi dahilinde olduğunu ancak adliyede işlerin aksamadan yürümesi için günlük kısa süreli kâtip taleplerini Yazı İşleri Müdürü …’e ilettiğini, bunlarda da özellikle isim ya da cinsiyet belirtmediğini,
Tanık … aşamalarda özetle; bir dönem … Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığını, 2014 yılı başlarında bir gün birlikte çalıştığı zabıt kâtibi Dilek Akgün’ün, odasına gelerek …’ın kalemde isim belirtmeden bir Cumhuriyet savcısının, kendisini cinsel anlamda rahatsız ettiğini söylediğini, hatta “Sapık savcı” şeklinde sözler söylediğini, kim olduğunun sorulması üzerine …in “Balıkesirli, geçenlerde babası öldü.” diyerek sanığı işaret ettiğini anlattığını, bunları duyunca Dilek’i, kendisinden habersiz kimseyle çalışmaması konusunda uyardığını, 2014 yılı ortalarında da Cumhuriyet savcısı …’nın sanığın hem …’a hem de …’a yönelik eylemlerinden bahsettiğini, bunlardan sonra sanığa mesafe koyarak sınırlı bir … ilişkisi tesis ettiğini, 03.09.2015 tarihinde infaz ve cezaevi mümessil savcılığı görevinden alındıktan sonra da infaz bürosu müdürü Müyesser Koç’u sanığın kadın kâtiplere yönelik tutumuyla ilgili uyardığını, Müyesser Koç’un da kendi duyumlarını paylaşarak dikkat edeceğini söylediğini,
Tanık … aşamalarda özetle; 14.07.2017 tarihinden itibaren … Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığını, göreve başladıktan sonra ziyarete gelen daire amirleri ve bir kısım meslektaştan sanık hakkında duyumlar aldığını, sanığın görev yerini değiştirdiğini, infaz bürodan ağır ceza duruşma savcılığına aldığını, avukatlardan duruşmalara hazırlıksız çıktığını öğrendikten sonra da soruşturma savcılığına geçirdiğini, bu görev değişikliğinin nedenini soran sanığa da takdir hakkını kullandığını bildirdiğini, 12.07.2018 tarihinde Yazı işleri Müdürü …’den katılan mağdure …’ın sanık hakkındaki iddialarını duyduğunu, …’in bu duyumları sözlü olarak doğrulaması üzerine … ile …’in ifadesinde adları geçen mağdurelerden ulaşabildiklerinin ve tanıkların ifadelerini aldığını, evrakı Hakimler Savcılar Kuruluna faks yoluyla ilettiğini, olayların bu derece vehamet arz ettiğini 12.07.2018 tarihine kadar bilmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … yazılı ve sözlü savunmalarında özetle; suçlamaları kabul etmediğini, katılan mağdure …’un gerçekleştiğini iddia ettiği olay tarihlerinde cezaevi ve infaz savcısı olarak görev yaptığını, bu nedenle… ile aralarında bir dosya ya da evrak alışverişinin bulunmadığını, odasına geldiği bir zamanda kızıl saçları nedeniyle…’ya en fazla “Saçınız boya mı?” diye sormuş olabileceğini, bundan bir süre sonra mesai çıkışı önünden birkaç personelin yürümekte olduğunu, yanlarından geçerken babacan bir tavırla eliyle…’nın omzuna dokunduğunu, bu temasta bir art niyetinin olmadığını, 12.10.2014 tarihinde gerçekleşen HSK seçimlerinden bir gün sonra seçim arifesinde her iki tarafa da eşit mesafede duran Cuhuriyet savcısı …’nın odasına gittiğini, odada… ile zabıt kâtibi …’ın da oturmakta olduklarını, içeri girdiğinde üç kişinin de elini sıkmak suretiyle selamlaştığını, o dönem Cumhuriyet Başsavcısı olan …’ün Çerkez ya da Terekeme olduğunu bildiği için …’ya nazire etmek niyetiyle “Seviyorum Çerkez kızı” şarkısının sözlerini mırıldandığını, Nida’yı hedef alan bir söyleminin söz konusu olmadığını, cezaevinde bulunan bir hükümlünün önemli bir ihbarda bulunacağını ve cezaevi ile ilgili bilgiler de vereceğini söylemesi üzerine bu şahsın ifadesinin adliyede alınmasını uygun gördüğünü, infaz büroda görev yapan kâtiplerle cezaevi idaresinin sürekli irtibat hâlinde olması sebebiyle ifadeyi adliyeye yeni gelmiş olan zabıt kâtibi mağdure … ile almaya karar verdiğini, Seval ile yalnızca bir defa kendi odasında kurulu bulunan dizüstü bilgisayarda ifade alma işlemini gerçekleştirdiğini, devam eden herhangi bir eyleminin söz konusu olmadığını, makam odasında bulunan masaüstü bilgisayarın atıl durumda olup ifade almakta kullanılmasının mümkün olmadığını ve bu durumun tüm kalem personeli ile bir kısım Cumhuriyet savcıları tarafından da bilindiğini, ifade alma işlemi sırasında genellikle kâtipler dizüstü bilgisayar üzerinde bulunan dokunmatik yüzeyi idare etmekte tecrübesiz oldukları için …e müdahale etmiş olabileceğini ancak kötü bir niyetinin olmadığını, 2018 yılı Temmuz ayında Bölge Adliye Mahkemesine tayininin çıkmasını beklediğini, bu dönemde geçici yetkili Cumhuriyet savcılarının baktığı, pek çoğu uzun süredir işlemsiz bırakılmış olan soruşturma dosyalarının da kendisine devredildiğini, zabıt kâtibi …’ün de yıllık izne ayrıldığını, kendisiyle beraber çalışması için bir kâtip görevlendirilmesini talep ettiğini, katılan mağdure …’ın çalıştığı Cumhuriyet savcısının da yıllık izinde olması nedeniyle …’in yetkilendirildiğini, bu konuda özel bir talepte bulunmadığını, …’le yaklaşık 1-2 saat karar yazdıklarını, kısa bir süre sonra hızlı olduğu ve işi bildiği için yeniden …’le çalışma talebinde bulunduğunu, bu çalışmalar esnasında …’e “Kararname umduğumuz gibi çıkarsa belki dondurma yemeye gidebiliriz.” şeklinde sözler sarf ettiğini ancak bu sözlerle başbaşa yemeyi kastetmediğini, …’in 2017 yılı Aralık ayındaki otopsi işlemi sırasında gerçekleştirdiğini iddia ettiği eylemlerin de doğru olmadığını, yakın gözlüğü kullandığını, ekrana bakmak için ayağa kalkmış ve elini …’in omzuna bir anlığına koymuş olabileceğini ancak daha ileri bir temasın söz konusu olmadığını, … ile arasındaki arama kayıtları incelendiğinde tamamının mesai saatleri içerisinde gerçekleştiğinin görüleceğini, hepsinin … nedeniyle yapılmış aramalar olduğunu, sadece bir tanesinde Başsavcının, …’in çalıştığı büroyu değiştirmiş olması nedeniyle “Geçmiş olsun.” demek için telefonla aradığını, anahtarlık hediye ettiğini hatırlamadığını, Hâkim İbrahim Çekiç tarafından kendisine 2018 yılı Şubat ayında iki adet siyah gül fidanı gönderildiğini, güllerden bir tanesini kendisi alıp diğerini de bazı meslektaşlara vermek için teklifte bulunduğunu, kimse kabul etmeyince kâtibi …’in de yanında olduğu bir gün Whatsapp profilinde bahçeli bir fotoğraf paylaşması nedeniyle müstakil evi olduğunu düşündüğü …’e “Bunu sana vermek münasip olur.” diyerek hediye ettiğini, kaldı ki …’in eşine … bulması konusunda kendisinden yardım talebinde bulunduğunu, katılan mağdure …’nun infaz büroda görev yapan çalışkan bir kâtip olduğunu, infaz büroya gelen dosyanın ilk olarak kaydını açmakla görevli olduğunu, bu nedenle …’le yaptığı … gereği sıklıkla muhatap olduğunu, adliyede görev yapan diğer personele nazaran …’ün daha şık giyindiğini ve bu hususu zaman zaman dile getirdiğini, … yoğunluğu ve infaz yasalarındaki değişiklik sonucu bazen temponun arttığını ve böyle zamanlarda …’ün hayıflandığını, kendisinin de cinsel bir amaç gütmeden “Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın.” dediğini, bu sırada yanlarında zabıt kâtibi …’ın da bulunduğunu, işlerin çokluğu ve mahiyeti gereği hemen hemen her hafta sonu adliyeye giderek çalıştığını, kadın kâtiplerin ve özellikle …’ün nöbetlerini takip etmesinin söz konusu olmadığını, bir defasında kaleme girdiğinde …’ün masasında pembe renkli peluş bir kalem görüp burnunun ucuna sürttüğünü, bu eylemi insiyaki olarak yaptığını ve cinsel bir amacının olmadığını, …’ün diğer personelin de bulunduğu bir ortamda üniversiteye geçmek istediğini söylemesi üzerine fiziği de düzgün olduğu için ona “Üniversitede ne işin var? Git, televizyoncu ol.” dediğini, 2017 yılında adliye içinde büro ve oda değişikliği yaptığı dönemde diğer personelle beraber …’ün de üzüntüsünü dile getirdiğini, stajyer öğrenciler … ile …’ın aynı odayı paylaştığı Cumhuriyet savcısı … ile kendisine düşen soruşturma dosyalarını ayırmak ve sıraya koymak için odasına geldiklerini, ayrıca otopsiye gitmek istedikleri için telefon numaralarını verdiklerini ve kendisinin de numarasını aldıklarını, bir defasında Merve’nin ablası, babası ve kuzeninin adliyeye geldiklerini, onları odasında misafir ederek çay ikram ettiğini, iddiaların tamamının asılsız olduğunu, böyle vahim eylemlere maruz kaldıklarını iddia eden Merve ve Rabia’nın staj bitiminde vedalaşmak için odasına gelerek kendisiyle birlikte fotoğraf çektirmelerine de anlam veremediğini, olayın kendisine yönelik bir kumpas olduğunu,
Savunmuştur.
Cinsel saldırı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 102. maddesinde;
“1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
“(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” hâlini almıştır.
Çocukların cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 103. maddesinde;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, … hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiş iken,
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya … hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”,
02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile de;
“Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya … hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”
Hâlini almıştır.
Cinsel taciz suçu ise, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 105. maddesinde;
“(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz” şeklinde düzenlenmiş iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 61. maddesiyle;
“1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına, fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2) Suçun;
a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya … hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
e) Teşhir suretiyle,
İşlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz” biçiminde değiştirilmiştir.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
İnceleme konularının ayrı ayrı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
1-Sanığın katılan mağdure … ile mağdureler … ve …’a yönelik eylemleri bakımından yapılan değerlendirmede;
Sanık …’in 2011-2018 yılları arasında … Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığı, katılan mağdureler …, …, … ile mağdure …’ın da aynı adliyede zabıt kâtibi olarak çalıştıkları, katılan mağdure … ile mağdure …’in de 2017 yılı Eylül – 2018 yılı Haziran ayları arasında … Adliyesinin çeşitli birimlerinde staj yaptıkları, katılan mağdure …’ın 12.07.2018 tarihinde Cumhuriyet Başsavcısı …’a giderek sanık hakkındaki iddialarını dile getirmesi üzerine intikalin gerçekleştiği, mağdure …’ın aşamalarda özetle; sanığın, 2013-2014 yıllarında On Yağ isimli firmanın sahibinin de adının karıştığı bir soruşturmanın gizli yürütülmesi gerektiğinden bahisle dosya işlemlerini yapmak üzere sık sık kendisini odasına çağırmaya başladığını, makam odasında kâtiplerin çalışabileceği bir kâtip masası ve masaüstü bilgisayar bulunmasına rağmen ifadenin makam masasının üzerinde bulunan dizüstü bilgisayarla alınacağından bahisle kendisini de makam masasının hemen yanına oturttuğunu, bir süre sonra ekranda yazdığı yazıda hata olduğunu bahane ederek bilgisayar faresini tuttuğu elinin üzerine elini koymak suretiyle dokunmaya, omzuna yaslanmaya başladığını, sanığın benzeri eylemlerini tekrar ettiğini, sanığın aynı yerde zabıt kâtibi olarak görev yapan ancak daha sonra ihraç edildiğini bildiği tanık …’ü çağırarak ondan kendisinin özel hayatına ilişkin bilgi almaya çalıştığını, mağdure …’in aşamalarda özetle; sanığın bu staj süresince kendisini ve …’ı sıklıkla odasına çağırdığını, odaya gittiklerinde kendilerini ayakta karşılayarak ellerini sıktığını ve yanağını yanaklarına değdirerek “Hoş geldiniz.” dediğini, zaman zaman giyimlerini, zaman zaman fiziki durumlarını gündeme getirip “Çok güzel kızlarsınız.” şeklinde sözler söylediğini, bir defasında bir tecavüz dosyasında mağdurun beyanını baştan sona okuduktan sonra bu neviden olaylarla ilgili olarak kendilerini uyardığını, erkek arkadaşları olup olmadığını sorarak tecavüzün mağdurların en yakınları olan kişiler tarafından gerçekleştirildiğini söyleyip dikkat etmelerini tembihlediğini, o konuşmalar esnasında sanığın, bir erkek arkadaşının olduğunu ve askerlik görevini yaptığını öğrendiğini, telefonuna Afrin’deki Türk askerilerini görüntüleyen bir video linki ile kendisiyle başka bir erkek şahsın olduğu bir fotoğraf gönderdiğini, bir tarihte kendisini ziyaret maksadıyla babası ve ablasının adliyeye geldiklerini, sanığın onları bu ziyaret esnasında odasında ağırladığını, sanığın, ablası ve babasına erkek arkadaşından bahsedeceği endişesiyle sanığa sertçe baktığını, aynı gün sanığın, cep telefonuna “Bana kızmadın değil mi? Ailene yanlış bir şey söylemedim değil mi? Ailen çok iyi insanlar.” şeklinde mesaj gönderdiğini, yine bir tarihte adliyede bankamatiklerin bulunduğu yerde sanıkla karşılaştıklarını, sanığın, alnında bulunan yarayı eliyle okşayarak “Buraya boyayı fazla sürmüşsün.” dediğini, kendisinin de sanığa alnında yara olduğunu ve krem sürdüğünü açıkladığını, odadan çıktıkları esnada sanığın kapıya kadar kendilerini uğurlarken eliyle bellerinden ve omuzlarından tutup sarılmasının normal olmadığını, katılan mağdure …’ın aşamalarda özetle; sanıkla beraber çalışan zabıt kâtibi …’ün infaz kaleminde çalıştığını, o nedenle sanığın Merve ile kendisini görerek sık sık odasına çağırdığını, ilk başlarda soruşturma dosyalarını sıraya koydurduğunu, aynı odayı paylaştığı Cumhuriyet savcısı …’ın masasını toplattırdığını, sonrasında tavırlarının değişmeye başladığını, odasına her gidişlerinde ayakta karşılayıp “Hoş geldiniz.” diyerek yanaklarından sulu sulu öptüğünü, oturtup çay kahve ikram ettiğini, özel hayatlarıyla ilgili sorular sorduğunu, soruşturma dosyalarındaki taciz, tecavüz olaylarını açık açık anlattığını, bir defasında mağdur beyanını baştan sona okuduğunu, erkek arkadaşlarıyla cinsellik konularında uyarılarda bulunduğunu, durduk yere “Çok güzel kızlarsınız.” gibi abartılı iltifatlarda bulunmaya başladığını, bir defasında kırmızı bir bluz giydiğini gören sanığın “Kırmızı sana çok yakışmış. Bu hâlinle ölüyü bile diriltirsin.” dediğini, 2. Asliye Ceza Mahkemesinde staj yaparken telefonla arayarak odasına çağıran sanığın, kendisini ayakta karşılayıp bir eliyle elini tuttuğunu, diğer eliyle omzundan tutup çekerek yanaklarından ıslak ıslak öptüğünü, bir sigara yakarak “Sen benim yaşam kaynağımsın. İyi ki geldin. Seni gördüm, kendime geldim.” dediğini, yaklaşık 15 dakika sonra odadan çıkacağı sırada sanığın da ayağa kalkarak bir eliyle elini tuttuğunu, diğer eliyle omzunu tutup elini sırtını ve belini okşayacak tarzda gezdirdiğini, bu olay esnasında odada yalnız olduklarını, daimi arama bürosunda ilk staja başladıkları zamanlarda telefon numaralarını aldığını, staja gelmediği günlerde “Neredesin? Seni adliyede göremedim.” şeklinde mesajlar gönderince durumdan rahatsız olarak sanığın numarasını engellediğini iddia ettikleri, sanığın ise aşamalarda özetle suçlamaları kabul etmediğini, katılan mağdure ile mağdurelere yönelik eylemlerinde hiçbir cinsel amaç gütmediğini, iddiaların kendisine kurulan bir komplo olduğunu savunduğu olayda;
Olay tarihlerinde … Adliyesinde stajyer öğrenci olarak bulunan ve 2018 yılı Haziran ayı itibarıyla stajları sona eren katılan mağdure Rabia ile mağdure Merve’nin, katılan mağdure …’ın 12.07.2018 tarihinde sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcısı …’a müracaatta bulunması üzerine adliyeye çağrıldıktan sonra sanığın kendilerine yönelik eylemlerinden bahsedip rahatsızlıklarını dile getirmeleri, her aşamada sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan eden mağdure Merve’nin sanığın davranışlarını yanlış değerlendirmiş olabilecekleri kanısını uyandıracak mahiyetteki değişen anlatımları, katılan mağdure Rabia ile mağdure Merve’nin cep telefonları ve sim kartları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarının içerikleri, sanığın kendilerine yönelik cinsel saldırı ve cinsel istismar niteliğindeki eylemlerinden rahatsızlık duyduklarını ifade eden katılan mağdure Rabia ile mağdure Merve’nin sanığın yanında staj yapmadıkları dönemde dahi sanığı odasında ziyarete devam etmeleri, … Cumhuriyet Başsavcılığı Muhabere Bürosunda memur olan tanık …’nun stajları boyunca sıklıkla yanına uğrayan Merve ve Rabia’nın, kendisine sanığın eylemlerinden bahsetmediklerini, iddiaları 12.07.2018 tarihinden sonra duyduğunu bildirmesi, yine tanık …’ın bir defasında sanığın çağırdığını söyleyerek yanına giden Rabia’nın döndüğünde morali bozulmuş ya da mutsuz bir vaziyette olmadığını belirtmesi, mağdure Seval’in sanığın odasında, ifade alma işlemi sırasında yaşandığını iddia ettiği eylemin gerçekleşme biçimi, yeri, zamanı, olaya dair bizzat görgüleri bulunmayan tanıkların anlatımları, tanık …’ün de Mahkemede alınan beyanında; samimi oldukları hâlde Seval’in, kendisine sanığın sarkıntılık içeren söz ve davranışlarından bahsetmediğini, sadece rahatsız edici şekilde samimi davrandığını dile getirmesi, sanık savunması ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın katılan mağdure … ile mağdureler … ve …’a yönelik eylemlerini cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirdiği hususunun şüphede kaldığı, oluşan şüphenin de sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddi ile Özel Dairece sanık hakkında katılan mağdure … ve mağdure …’a yönelik cinsel saldırı, mağdure …’e yönelik çocuğun cinsel istismarı suçlarından verilen beraat hükümlerinin onanmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi …;
“Yapılan yargılama, incelenen dosya kapsamı, sanıkla aralarında önceye dayalı husumet ya da asılsız suç isnadında bulunmaları için herhangi bir neden bulunmayan katılan mağdure Rabia ile mağdureler Merve ve Seval‘in aşamalardaki öze ilişkin tutarsızlık göstermeyen samimi anlatımları ile dosyaya yansıyan tanık anlatımları karşısında, suç tarihinde Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan ve diğer mağdureler…, … ve …’e yönelik olarak gerçekleştirdiği benzer nitelikte cinsel içerikli eylemleri sabit görülen sanığın, … adliyesinde birlikte çalıştığı zabıt katibi mağdure Seval ile adliyede staj yapan öğrenciler Rabia ve Merve’ye yönelik eylemleri de sübuta erdiği halde, bu hususta mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine hükmeden Özel Daire kararını yerinde bularak onanmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.” görüşüyle,
Sanığın katılan mağdure Rabia’ya yönelik eyleminin sabit olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan yedi, mağdure Merve’ye yönelik eyleminin sabit olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan beş ve mağdure Seval’e yönelik eyleminin sabit olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; sanığın eylemlerinin sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanığın katılan mağdureler …, … ve …’a yönelik eylemleri bakımından yapılan değerlendirmede;
Birinci inceleme konusunda ayrıntılarıyla anlatıldığı şekilde intikalin gerçekleştiği ve katılan mağdure …’un aşamalarda özetle; yaklaşık 3-4 yıl önce bir dosyayı götürmek amacıyla sanığın odasına gittiğini, o tarihlerde saçlarının kızıl renkli olduğunu, aralarında daha önceye dayalı herhangi bir … ilişkisi veya samimiyet bulunmadığı hâlde sanığın, kendisine hitaben “Kızıl saçların beyaz tenine çok yakışmış.” dediğini, bu olaydan kısa bir süre sonra … çıkışında otoparka doğru yanında zabıt kâtibi … da olduğu hâlde yürüdükleri sırada sanığın, arkasından gelerek birdenbire elini omzuna atıp kolunun altına alarak “Ne yapıyorsun…? Şapkam güzel mi?” şeklinde laubali bir söz söylediğini, bu hareketten rahatsız olarak sanığın elini sinirli bir şekilde tutup omzundan attığını ve “Elinizi omzumdan indirir misiniz? Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Sizin şapkanızdan bana ne?” diye söylendiğini, yaklaşık 2-3 yıl önce birlikte çalıştıkları müracaata bakan Cumhuriyet savcısı …’nın odasında yanında zabıt kâtibi … da olduğu hâlde oturdukları sırada sanığın da bulundukları odaya girdiğini, sanığın misafir statüsünde olması nedeniyle ayağa kalkarak “Hoş geldiniz.” dedikleri sırada, elini uzatmadığı hâlde sanığın elini uzatarak aşırı derecede ve gereğinden uzun süre sıkmaya başladığını, bunun üzerine “Savcı bey elimi neden bu kadar sert sıkıyorsunuz? Parmaklarımı kıracaksınız.” demek suretiyle sanığı uyarmak zorunda kaldığını, sanığın da “Bugün çok fit görünüyorsunuz… Hanım.” şeklinde sözlerle cevap verdiğini, olayın daha fazla büyümemesi için hemen odadan çıktığını, yaklaşık 5 dakika sonra tutuklu bir evrakla ilgili olarak …’nın odasına tekrar gittiğinde hâlen odada bulunan ve Çerkez kökenli olduğunu bilen sanığın gayriciddi bir tavırla ve cinselliği çağrıştıracak şekilde “Seviyorum Çerkez kızı” şeklinde sözler söylediğini, katılan mağdure …’nun aşamalarda özetle; birlikte çalıştıkları dönemde sanığın sık sık … bahanesiyle odasına çağırdığını, zorla içecek bir şeyler ikram ederek özel hayatına dair sorular sorduğunu, bir defasında bir cinsel taciz dosyasının hükümlüsü hakkında yakalama çıkarılıp çıkarılmayacağını sormak için sanığın odasına gittiğini, sanığın ilamı inceledikten sonra gayriciddi bir tavırla “Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın.” dediğini, gündelik işler için odasına gittiklerinde sanığın “Sen kilo mu verdin? Zayıfladın mı? Şimanladın mı? Bu kıyafet sana çok yakışmış. Bugün çok fitsin.” gibi sözler sarf ettiğini, yine odasına evrak götürdüğünde masanın karşısından evrakı sanığa vermeye çalıştığı hâlde sanığın yanına getirterek evrakı teslim aldığını, sanığın infaz büronun nöbetçi kâtiplerini takip ettiğini, kadın kâtipler nöbetçi olduklarında sanığın da hafta sonu mutlaka adliyeye geldiğini, infazdan sorumlu olmadığı dönemlerde bile kaleme gelip “Bir kahve yap beraber içelim.” diyerek orada bir müddet takıldığını, bu nedenlerle nöbetçi olduğunda adliyeye kız kardeşi … ile birlikte gittiğini, bir defasında kaleme gelen sanığın, masası üzerinde pembe renkli, ucu tüylü kalemin kendisine ait olduğunu öğrendikten sonra bu kalemin ucunu yüzüne, boynuna, kulağının arkasına ve dudağına sürdüğünü o tarihte kalemde bulunan arkadaşlarından bizzat duyduğunu ve bunun üzerine kalemi kırıp attığını, sanığın giyim kuşamıyla fazlaca ilgilendiğini, ceket pantolon giyinmenin kendisine yakışmadığını söyleyerek neden etek giymediğini sorduğunu, hem yüzüne karşı hem de gıyabında fiziği düzgün, boylu poslu bir kız olduğunu, adliyede harcandığını, özel sektörde çalışsa daha başarılı olacağını söylediğini, ayrıca sanığın zabıt kâtibi …’a erkek arkadaşı olup olmadığını, nişanlı olup olmadığını sorduğunu, katılan mağdure …’ın aşamalarda özetle; 2018 yılı başlarında Korucuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bir otopsi işlemi esnasında nöbetçi olan sanıkla odada yalnız kaldıklarını, kâtip masasında otururken yanına gelen sanığın elini omzuna koyarak ekrana bakmaya başladığını, ölü muayene ve otopsi tutanağının girişindeki standart yazıları silmesini söyledikten sonra başında dikilerek elini kendisinin omzuna koyup kolunda ve sırtında gezdirdiğini, zaman zaman hafifçe bastırıp sıkarak vücuduna dokunduğunu, rahatsız olduğunu anlayan sanığın her defasında elini geri çekip sonra eylemlerine kaldığı yerden devam ettiğini, zaman zaman da ekrana bakma bahanesiyle üzerine doğru eğildiğini, vücuduna temas edip üzerine abandığını, sanığa ters ters bakmak ya da oflamak suretiyle rahatsızlığını gösterdiğinde bir müddet duran sanığın devamında kaldığı yerden eylemlerini sürdürdüğünü, o esnada nereli olduğu, evli olup olmadığı, burcunun ne olduğuna dair sorular sorduğunu, eşinin başak burcu olmasından yakınarak eşiyle anlaşamadığını dile getirdiğini, yine konuşma sırasında “Seni geçen gün koridorda gördüm. Kırmızı bluz ile gri pantolon giymiştin. Onlar sana çok yakışmıştı. Senin ten rengin doğuştan gelen kendi rengin mi yoksa daha sonra bronzlaştın mı?” biçiminde sorular sorduğunu, doğuştan olduğunu söyleyince bu defa kime benzediğini sorduğunu, annesine benzediğini söylemesi üzerine annesinin fotoğraflarına bakmak istediğini, annesi ile eşinin cep telefonundaki fotoğraflarına oturduğu yerden bakması mümkün olduğu hâlde ayağa kalkarak yanına geldiğini, öne doğru eğildiğini, o esnada sanığın vücudunun üst bölümü ile kendisinin omuz ve sırt bölgesinin temas ettiğini, hemen masadan kalkarak yan odada olan doktor ve teknikerin yanına geçip otopsi işleminin ne kadar zaman sonra biteceğini sorduğunu, sanığın devam eden günlerde mesaj atmak ya da telefonla aramak suretiyle odasına çağırdığını, her gidişinde sanığın tokalaşma bahanesiyle bir eliyle elinden, diğer eliyle omzundan tutup çekerek yanaklarından öptüğünü, “Hoş geldin.” diyerek odaya buyur ettiğini, tam tarihini hatırlayamadığı bir günde yine odasına çağırarak klasik karşılama merasimini yaptıktan sonra siyasi bir partinin promosyon olarak dağıttığı anahtarlığı hediye ettiğini, 15.04.2018 tarihinde nöbetçi olduğu sırada hafta sonu olmasına rağmen adliyeye gelen sanığın, kendisini görerek Whatsapp mesajı göndermek suretiyle odasına çağırdığını, odada klasik karşılamasını yaptıktan sonra elinde özel bir siyah gül fidanı olduğunu, bu fidanın renginin kendisinin rengine benzediğini söylediğini ve fidanı göstermek istediğini, gül fidanının pencerenin dışında, duvarın kenarında bulunan bir şişenin içerisinde olduğunu, bakmak için pencereyi açıp dışarı doğru hafifçe sarktığında sanığın da şişeyi gösterme bahanesiyle üzerine doğru abandığını, durumdan rahatsızlık duyarak sanığı itip pencereden içeri çekildiğini ve odadan uzaklaştığını, sonraki bir tarihte tekrar kendisini çağıran sanığın odasına gittiğinde yanında katibi …’in de olduğunu gördüğünü, bu defa sadece “Hoş geldin.” diyen sanığın şişe içinde siyah bir gül tohumu olduğunu, bunun her yerde bulunmadığını, renginin de kendisine benzediğini, adliyede kendisine yakışacağını söyleyerek eline zorla tutuşturduğunu, 2018 yılı Haziran ayının sonlarına doğru odasının önünden geçerken kendisini gören sanığın “… gel.” diyerek içeri çağırması üzerine yavaşladığını, sanığın, odaya girmesini beklemeden koridorda elinden tutup çekerek yanaklarından öptüğünü ve “Nerelerdesin? Çoktandır görünmüyorsun. Çok zayıflamışsın.” şeklinde sözler söylediğini, 12.07.2018 tarihinden bir hafta önce Cumhuriyet Başsavcılığı Yazı İşleri Müdürü …’in sanıkla 1-2 saatliğine çalışmak üzere kendisini görevlendirdiğini, odanın giriş kapısının tam karşısında makam masası, onun ön tarafında tamamen bağımsız kâtip masası ve üzerinde bilgisayarı, sol yanında da yazıcı olması nedeniyle çalışma esnasında yazıcıdan çıkan kararları alıp makam masasında oturan sanığa uzattığını ancak uğraşmamasını söyleyen sanığın her defasında eliyle omzundan tutup vücudunun üzerine abanarak yazıcıdan kağıt almaya çalıştığını, yine o esnada BAM personeli olup olmadığını, …’da faaliyete geçmesi durumunda gidip gitmeyeceğini sorduğunu, gönderilirse gideceğini söylemesi üzerine sanığın “Gitsen de gitmesen de senin gibi çikolatalı bir pasta alarak beraber yiyelim.” dediğini, sanığın odasına yakın olan daimi arama bürosunun kaleminde kardeşi …’ın görev yaptığını, kardeşini görmek için her gittiğinde sanığın da oraya gelerek herkesin elini sıkmak suretiyle selamlaştıktan sonra oturduğunu, diğer zamanlarda ise kaleme geldiğinde kâtiplerle böyle samimi bir şekilde selamlaşmadığını ve onlarla oturmayı tercih etmediğini bildiğini iddia ettikleri, sanığın ise aşamalarda özetle; iddiaların asılsız ve iftiradan ibaret olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini savunduğu olayda;
Sanığın kendisiyle beraber çalışmak üzere görevlendirilmiş müstakil bir zabıt kâtibi bulunduğu ve o kâtip adliyede olduğu hâlde ısrarla katılan mağdure …’le çalışmak istemesi, …’in aşamalarda istikrarlı bir biçimde sanığın eylemlerini aktararak şikâyetçi olması, sanığın diğer katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin de …’in müracaatı üzerine ortaya çıkması, tanıklar …, …, … ve …’in de sanığın …’e yönelik bizzat şahit oldukları eylemlerini ve …’in sanığın tavırlarından duyduğu rahatsızlığı açıkça anlatmaları, … ile sanık arasında iftira atmayı gerektirecek bir husumetin bulunmaması, birlikte çalıştıkları sırada …’e özel hayatına ilişkin sorular sormakla beraber zorunlu olmadığı hâlde yazıcıdan kağıt almak, bilgisayar ekranına eğilerek otopsi tutanağını yazdırmak, cep telefonundaki fotoğraflara bakmak, makam odasının penceresinin dışında bulunan gül fidanını göstermek gibi bahanelerle …’in vücuduna temas etmesi, kimi zaman da kapının önünden geçerken gördüğü …’i odaya çağırarak aniden yanaklarından öpmesi, sanığın …’e yönelik sorularının, hediyelerinin, söylem ve tavırlarının bir Cumhuriyet savcısı ile aynı adliyede görev yapan bir zabıt kâtibi arasında olması gereken … ilişkisi kapsamında değerlendirilememesi; sanığın infaz ve cezaevinden sorumlu Cumhuriyet savcısı olduğu dönemlerde kendisiyle birlikte çalışmak üzere görevlendirilen katılan mağdure …’nun gerek yüzüne karşı gerekse gıyabında çok güzel olduğuna, adliyede harcandığına, istemesi hâlinde bu fiziğiyle özel sektörde çok daha başarılı olacağına dair sözler söylediğinin … ve tanıklar …, … ve … tarafından açıkça bildirilmesi, yine sanığın …’ün kalemde olmadığı bir sefer masasında bulunan ucu tüylü kalemi eline alıp tüyünü yüzüne ve boynuna sürerek iç geçirdiğinin o esnada kalemde bulunan tanıklar tarafından doğrulanması, sanıkla yalnız kalmaktan çekinen …’ün nöbetçi olduğu zamanlarda adliyeye kız kardeşi tanık … ile birlikte gitmesi ve tanık Ceyda’nın da açık açık ifade etmemekle beraber …’ün sanıkla aynı ortamda bulunmaktan tedirgin olduğunu fark ettiğini bildirmesi, bütün bu deliller karşısında sanığın …’e durduk yere “Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın.” demesinin, her karşılaştıklarında “Sen kilo mu verdin? Zayıfladın mı? Şimanladın mı? Bu kıyafet sana çok yakışmış. Bugün çok fitsin.” sözler söylemesinin, giyim kuşamıyla fazlaca ilgilenip ceket pantolon giyinmenin kendisine yakışmadığını söyleyerek neden etek giymediğini sormasının, sık sık odasına çağırıp çay-kahve ikram etmek suretiyle odada tutmaya çalışmasının sanık ile … arasındaki amir-memur ilişkisi sınırlarının dışında kalması; katılan mağdure…’nın sanığın eylemlerinden hemen sonra o dönemde … Cumhuriyet Başsavcısı olan tanık …’e şikâyetini aktarması, bu hususun tanıklar …, … ve …’in beyanlarıyla da doğrulanması, durumun zamanla adliye ortamında dedikodu mahiyetinde duyulması ve sanığın, Nida’ya bu tarihten sonra benzer nitelikte söz ve davranışlarda bulunmaması nedeniyle…’nın da başkaca bir girişimde bulunmaması ancak 12.07.2018 tarihinde gerçekleşen müracaat üzerine…’nın başkaca mağdurelere yönelik benzer eylemlerine devam ettiğini düşündüğü sanık hakkında şikâyetçi olmak suretiyle olaya müdahil olması, aşamalarda sanığın eylemlerini istikrarlı bir biçimde anlatması, bu süreçte sanıkla…’nın nöbetlerinin çakışması hâlinde başka bir kâtip görevlendirmesi yapıldığının tanıklar … ve … tarafından açıkça ifade edilmesi, sanığın kısmi ikrar içeren savunması karşısında sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olduğu kabul edilmelidir.
Öte yandan, sanığın … çıkışında otoparka doğru yanında zabıt kâtibi … da olduğu hâlde yürüdükleri sırada katılan mağdure…’nın arkasından giderek birdenbire elini onun omzuna atıp kolunun altına alarak “Ne yapıyorsun…? Şapkam güzel mi?” şeklinde sözler söylemesi biçiminde gerçekleşen olayda; eylemin gerçekleştiği yer, zaman dilimi, temasın yöneldiği vücut bölgesi ile temasın niteliği birlikte değerlendirildiğinde sanığın, Nida’ya yönelik fiziksel temas içeren eylemini cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirdiği hususunun şüphede kaldığı, sanığın farklı zamanlarda…’ya yönelik olarak “Kızıl saçların beyaz tenine çok yakışmış.”, “Bugün çok fit görünüyorsunuz… Hanım.”, “Seviyorum Çerkez kızı.” şeklinde sözler söylemek suretiyle cinsel taciz suçunu işlediğinin kabulü gerekmektedir.
Sanığın katılan mağdure …’e yönelik basit cinsel saldırı , katılan mağdure …’e yönelik cinsel taciz ve katılan mağdure…’ya yönelik eylemlerinin sabit olduğu yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; eylemlerin sabit olmadığı düşüncesiyle,
Sanığın katılan mağdure…’ya yönelik eyleminin cinsel taciz suçunu oluşturduğuna ilişkin çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu üyesi de; sanığın katılan mağdure…’ya yönelik eylemlerinin basit cinsel saldırı ve cinsel taciz suçlarını oluşturduğu görüşüyle
Karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 24.06.2021 tarihli ve 2-1 sayılı sanık hakkında katılan mağdure … ile mağdureler … ve …’e yönelik beraat hükümlerinin ONANMASINA,
2-Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 24.06.2021 tarihli ve 2-1 sayılı sanık hakkında katılan mağdureler …, … ve …’a yönelik beraat hükümlerinin sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olduğunun ve katılan mağdure …’a yönelik eyleminin de cinsel taciz suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi nedenleriyle BOZULMASINA,
3-Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden dosyanın, Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede (2) numaralı inceleme konuları bakımından oy çokluğuyla, (1) numaralı inceleme konuları bakımından birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 15.11.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi
20/10/2022 TARİHLİ 1. OTURUM:
Nida, … ve …’e
yönelik sübut yok.
Nida’ya yönelik eylem 102/1 ve 105 olur.
Nida, … ve …’e
yönelik sübut yok.
Nida’ya yönelik eylem 102/1 ve 105 olur….
Nida’ya yönelik eylem 102/1 ve 105 olur.
Nida’ya yönelik eylem 102/1 ve 105 olur.
Nida’ya yönelik eylem 102/1 ve 105 olur.
15/11/2022 TARİHLİ 2. OTURUM:
Rabia, Seval ve Merve’ye yönelik sübut var.
Rabia, Seval ve Merve’ye yönelik sübut var…
Rabia, Seval ve Merve’ye yönelik sübut var
Rabia’ya yönelik
sübut var.