Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/64 E. 2023/204 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/64
KARAR NO : 2023/204
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Suça sürüklenen çocuk …’in nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-c-h, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin … (Kapatılan) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince kurulan 20.04.2009 tarihli ve 3-66 sayılı hükmün, suça sürüklenen çocuk müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.11.2015 tarih ve 18160-44983 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 30.11.2021 tarih ve 123129 sayı ile; “…Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, sanığın/sanıkların, suçun konusu olan, para, mal ya da ekonomik değer taşıyan eşya üzerinde tam ve kesintisiz şekilde hakimiyeti gerekmektedir. Yağma suçunun asli faili olan ve kimliği saptanamayan kişi, mağdurun cebinden cüzdanı aldıktan sonra, devriye görevi yapmakta olan polisin olaya anında müdahalesi sonucu, cüzdanı olay yerine atarak kaçmış olup bu şekilde, faile dıştan gelen müdahale sonucunda, yağma eylemi tamamlanamamıştır. Mağdura, arkadan çullanarak bu eyleme asli fail olarak katılan ve olay yerinde yakalanan suça sürüklenen çocuk …’in eylemi de açıklandığı biçimde, polis memurlarının müdahalesiyle tamamlanamamış ve yağmaya teşebbüs suçunu oluşturmuştur.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 28.12.2021 tarih ve 24719-20467 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suça sürüklenen çocuğa atılı nitelikli yağma suçunun teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdurun, 13.09.2006 tarihinde saat 02.30 sıralarında … Bulvarı üzerinde yürüdüğü sırada yüzünü göremediği bir şahsın arkasından gelerek ellerine sarıldığı, başka bir şahsın ise arka sağ cebinde olan ve içerisinde 300 TL ile 250 Avro bulunan cüzdanı aldığı, bunun üzerine yere düşen mağdurun bu şahıslarla boğuşmaya başladığı, bu sırada durumu farkeden polisin olaya müdahale ettiği, şahıslardan birinin mağdura ait cüzdanı yere atarak kaçtığı, bu sırada suça sürüklenen çocuk ile 18 yaşından büyük olduğu için hakkında ayrı soruşturma yürütülen …’nın yakalandığı iddiası ile kamu davası açıldığı,
Olay yakalama tutanağına göre; 13.09.2006 tarihinde saat 02:20 sıralarında polislerin devriye görevini ifa ettikleri esnada mağduru ve arkasından yürüyen üç şahsı gördükleri, bu üç şahsın, mağdurun arkasından yaklaşarak üzerine çullandıkları ve onu yere düşürdükleri, bunun üzerine polislerin araçtan inerek mağdurun üzerindeki bu şahıslara müdahale ettiği, mağdur yere düştükten sonra onun cüzdanını alan ve açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir kişinin ise zor kullanma esnasında mağdurun cüzdanını yere atarak polislerin elinden kurtulduğu, suça sürüklenen çocuk … ve …’nın ise zor kullanılmak suretiyle etkisiz hâle getirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … kollukta; … Bulvarına geldiği esnada yüzünü göremediği bir şahsın arkasından gelerek ellerine sarıldığını, başka bir şahsın ise arka sağ cebinde olan ve içerisinde 300 TL ile 250 Avro bulunan cüzdanını çektiğini, bu esnada kendisinin yere düştüğünü ve şahıslarla boğuşmaya başladığını, bu sırada polislerin gelerek bu şahısları yakalamaya çalıştığını ancak cüzdanını çeken şahsın polislerin elinden kurtularak cüzdanını yere atıp kaçtığını, kaçan şahsın yüzünü tam olarak görmediği için tekrar görse tanımayacağını, üzerine çullanan diğer iki şahsın ise polislere direndiğini ancak polislerin kaçan şahsa yardımcı olan bu kişileri yakaladığını, şikâyetçi olduğunu,
İstinabe olunan Mahkemede; … Bulvarı üzerinde yürüdüğü sırada arkadaşının ve onun kız arkadaşının da olduğunu, kendisinin sigara almak için onların yanından ayrıldığını ancak aralarında 10 metre mesafe dahi olmadığını, bu sırada arkasından gelen bir şahsın kendisine sarılarak ayağına vurup yere düşürdüğünü, bu şahsın kim olduğunu göremediğini, yere düştükten sonra birkaç kişinin daha geldiğini, bu kişilerin pantolonunun arka cebinde bulunan cüzdanını aldıklarını, cüzdanının içerisinde 300 Avro 250 TL ve nüfus cüzdanının olduğunu, bu sırada bağırdığını ve yakında bulunan polislerin yanlarına geldiklerini, şahısların gelen polislere silah çektiklerini, polislerin bu üç şahsı arabaya aldıklarını, kendisinin bu şahsıların cüzdanını yere attıklarını görmediğini ancak polislerin cüzdanını kendisine iade ettiklerini, cüzdanında herhangi bir eksik olmadığını, suça sürüklenen çocuğa ait fotoğraf gösterildiğinde; kendisini düşüren şahısları görmediğini, kolluktaki ifadesi okunup sorulduğunda ise şahısların yüzünü görmediğini, şahısların yakalandıktan sonra polislere mukavemet gösterdiklerini ve arabaya binmek istemediklerini, polislerin kendisini arabanın önüne; yakalanan şahısları ise arkasına bindirdiklerini ve kendisinin bu şahısların yüzünü görmediğini,
İfade etmiştir.
Suça sürüklenen çocuk … aşamalarda; 13.09.2006 tarihinde saat 02.00 sıralarında abisinin yanına gitmek üzere durakta beklediği sırada 13-14 yaşlarında iki çocuğun bir adamın cebine ellerini soktuklarını, bunu gören vatandaşların da bu şahısları yakalamaya çalıştıklarını ancak çocukların oradan kaçtıklarını gördüğünü, bu sırada bir kargaşa olduğunu ve kalabalıktan birisinin kendisini göstererek “Bunu da alın!” dediğini, bunun üzerine polisin kendisini de yakaladığını, … isimli kişiyi ve mağdurun cebine elini sokarak parasını almaya çalışan diğer iki çocuğu tanımadığını, kendisinin bu kişilerle birlikte hareket etmediğini ve olaylarla alakasının olmadığını, mağdurun beyanını ve yakalama tutanağını kabul etmediğini, polislerin asıl suçluları yakalamayınca kendisini yakaladıklarını savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK’nın 148. maddesinde yağma suçu; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Madde gerekçesinde; “Hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçunun oluşabilmesi için mağdurun rızasının cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade eder. Mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur. Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması hâlinde, yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.” açıklamasına yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 149. maddesinde de yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte ve gece vakti işlenmesi hâlleri de nitelikli hâl olarak kabul edilmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği TCK’nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan zor yoluyla hırsızlık, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve … hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için … hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Bu aşamada konumuza ilişkin olarak suça teşebbüs hükümleri üzerinde de kısaca durulmalıdır.
TCK’nın 35. maddesinin birinci fıkrası; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” şeklindedir.
Suça teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için;
1- Fail ya da faillerde kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı,
2- Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,
3- Failin elinde bulunmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı veya amaçlanan sonuç gerçekleşmemelidir.
Suça teşebbüste fail, eylemini tamamlamak amacıyla hareket etmesine karşın, elinde olmayan nedenlerden dolayı fiilini gerçekleştirememekte, bu durumda kişiye tamamlanmış suça oranla daha az ceza verilmektedir.
Bu açıklamalardan sonra yağma suçunda teşebbüs hükümlerinin uygulanabilme koşullarına değinilmesinde fayda bulunmaktadır.
Neticesi hareket ile bitişik bir suç olan yağma teşebbüse elverişli bir suçtur. Failin, cebir veya tehditle suçun icra hareketlerine başladıktan sonra elinde olmayan nedenlerle malı alamadığı hâllerde, yağma suçu teşebbüs derecesinde kalmış sayılır. Yağma suçunda almanın gerçekleşmesi hırsızlık suçunun aksine, failin malı egemenlik alanına sokmasına bağlı değildir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere, yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması ise suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade etmektedir. Başka bir anlatımla, cebir veya tehdidin etkisiyle mal teslim edildiğinde veya alındığında suç tamamlanmış sayılacaktır. Bu nedenle mağdurun malı alıp giderken yakalanması hâlinde suça teşebbüs değil, tamamlanmış suç söz konusu olacaktır. Yağma suçunun tamamlanması için malın zilyedinden alınması yeterlidir (… , Kişilere karşı İşlenen Suçlar, Cilt:1, 4. Baskı, Beta Yayınevi, … 2017, s. 405-406.).
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
13.09.2006 tarihinde saat 02.30 sıralarında … Bulvarı üzerinde yürümekte olan mağdurun arkasından yaklaşan suça sürüklenen çocuk … veya inceleme dışı sanık …’dan birisinin mağdura sarılarak onu yere düşürdüğü, kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şüphelinin de mağdurun arka cebinde bulunan cüzdanı aldığı, devriye görevini ifa etmekte olan polis memurlarının bu durumu görerek olaya müdahale ettiği, bunun üzerine kimlik bilgileri tespit edilmeyen şüphelinin almış olduğu cüzdanı yere atarak kaçtığı olayda; neticesi harekete bitişik bir suç olan yağmada, madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere mağdurun zilyetliğine son verilmesi ve mal üzerindeki zilyetlikten doğan hakların kullanılmaz hâle getirilmesiyle suçun tamamlanmış sayılacağı cihetle; mağdurun arkasından yaklaşan suça sürüklenen çocuk … veya Metin’den birisinin mağdura sarılarak onu yere düşürmesi, bu sırada kimlik bilgileri tespit edilemeyen şüphelinin de mağdurun arka cebinde bulunan cüzdanı alması şeklindeki tipe uygun hareket ile yağma suçundaki malın alınması unsurunun gerçekleştiği ve mağdurun mal üzerindeki tasarruf olanağının ortadan kalktığı, diğer bir anlatımla kimlik bilgileri tespit edilemeyen şüphelinin suça konu cüzdanı herhangi bir dış engel ile karşılaşmadan alması ile suçun tamamlanmış olduğu, bu aşamadan sonra polisin olaya müdahale etmesi üzerine kimlik bilgileri tespit edilemeyen şüphelinin elindeki cüzdanı yere atarak olay yerinden kaçmasının yağma suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı şeklinde yorumlanamayacağı, zira hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçunda, failin mal üzerinde serbestçe kullanım imkânı sağlayacak şekilde fiili hâkimiyet kurmasının aranmayacağından yağma suçunun tamamlandığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.04.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.