Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/587 E. 2023/586 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/587
KARAR NO : 2023/586
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 154-152

I. HUKUKİ SÜREÇ
Nitelikli hırsızlık suçundan sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 168/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile 5 yıl denetim süresi belirlenmesine ilişkin Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.02.2014 tarihli ve 621-122 sayılı karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Denetim süresi içinde sanığın kasıtlı suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine dosyayı yeniden ele alan Yerel Mahkemece 17.02.2016 tarih ve 904-76 sayı ile; hükmün açıklanarak sanığın nitelikli hırsızlık suçundan TCK’nın 142/1-b, 168/1 ve 62 ve 53. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.01.2022 tarih ve 6103-633 sayı ile; “Sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına esas alınan mahkûmiyetin TCK’nın 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve TCK’nın 141/1. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, sanık ile müşteki arasında 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yapılması için dosyanın yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden, ihbara konu suça ilişkin belirtilen işlemlerin akıbetinin mahkemesinden sorulup sonucuna göre hükmün açıklanıp açıklanamayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 09.03.2022 tarih ve 154-152 sayı ile bozma ilamına direnerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.04.2022 tarihli ve 47103 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 08.12.2022 tarih ve 2919-17192 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında geri bırakılan hükmün açıklanmasına ilişkin kararın isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; bozma ilamı ve duruşma günü sanığa tebliğ olunmadan direnme kararı verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. ÖN SORUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairenin 25.01.2022 tarihli ve 6103-633 sayılı bozma ilamından sonra Yerel Mahkemece bozma ilamı sanığa tebliğ olunmadan dosyanın mütalaa beyanı için Cumhuriyet savcılığına gönderildiği ve 09.03.2022 tarihli tensip tutanağı ile duruşma günü verilmeksizin önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 8. maddesi uyarınca ilk karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326. maddesinde;
“Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır. Aynı kurala CMK’nın 307. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu madde;
“(1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada var olan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu hüküm gereğince, bozma kararı sanık lehine olsa dahi bozmadan sonra yapılan yargılamada Yerel Mahkemece sanık, katılan ve varsa müdafi ile vekiller duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ olunmalı, böylelikle duruşma gününden haberdar olmaları sağlanmalıdır. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, tebligat yapılamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi hâlinde, verilecek cezanın bozmaya konu olan cezadan daha ağır olmaması kaydıyla yargılamaya devam olunarak karar verilebilecektir.
B. Hukuki Nitelendirme
Yerel Mahkemece bozma ilamından sonra sanığın duruşmadan haberdar edilmeksizin, Cumhuriyet savcısının yazılı görüşü alındıktan sonra önceki kararda direnildiği anlaşılmış ise de, sanığın duruşmadan haberdar edilip bozmaya karşı beyanlarının sorulmaması, savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olduğu gibi CMUK’un, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca ilk karar tarihi itibarı ile uygulanması gereken 326. maddesinin birinci fıkrasına da aykırıdır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, saptanan bu usulî nedenden dolayı sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.03.2022 tarihli ve 154-152 sayılı direnme kararına konu hükmünün, bozma ilamı ve duruşma günü sanığa tebliğ olunmadan direnme kararı verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.