Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/585 E. 2023/418 K. 12.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/585
KARAR NO : 2023/418
KARAR TARİHİ : 12.09.2023

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 187-15

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, katılan sanık …’un meşru müdafaa sınırlarını korku, telaş ve heyecanla aştığı gerekçesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesi delaletiyle 27/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nın 223/3-c maddesi uyarınca hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, katılan sanık …’ün ise sair tehdit suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine ilişkin Akşehir Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.12.2015 tarihli ve 147-182 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı ve katılan sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.10.2019 tarih ve 1669-4281 sayı ile;
“…A-Sanık … hakkında mağdur …’e yönelik tehdit suçundan verilen beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmaksızın tespiti amacıyla; soruşturma aşamasında beyanları alınmış olan….’in kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla bilgi ve görgüsü tespit edilip, ifadeler arasında varsa çelişkiler giderilerek ve toplanan tüm delillerle birlikte değerlendirme yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği hâlde eksik inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması,
B-Sanık … hakkında mağdur …’e karşı meşru müdafaada sınırın aşılması sebebiyle ceza verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün temyiz incelemesinde;
a) Oluşa ve dosya kapsamına göre; mağdurun sanığa tekme tokat atmasının ardından sanığın yanında taşıdığı meyve soymak için kullandığı bıçakla mağdura saldırarak mağduru sağ ve sol göğüs kafesinden, göğüs boşluğuna nafiz sol hemopnömotoraksa ve sağ pnömotoraksa neden olup, mağdurun hayati tehlike geçirmesine sebep olacak şekilde yaraladığı olayda; sanığın haksız tahrik etkisi altında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde meşru müdafaada sınırın korku, telaş ve heyecanla aşılması sebebiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
b) Kabule göre de;
1-Sanık … hakkında teşebbüs nedeniyle 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK’nin 35. maddesine göre, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte gözetilerek makul bir ceza tayini,
2-Mağdur …’ten kaynaklanan ve sanık … lehine haksız tahrik oluşturan söz veya davranışlar sebebiyle sanık hakkında makul oranda haksız tahrik indirimi yapılması,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
II. DİRENME GEREKÇESİ
Akşehir Ağır Ceza Mahkemesi 22.01.2020 tarih ve 187-15 sayı ile;
“…Somut olaya bakıldığı zaman 80 yaşlarında bulunan katılan sanık …’in Akşehir ilçesine katılan sanık…’u şikayet etmek amacıyla geldiği görülmektedir. Tarafsız olduğu değerlendirilen öğrenci durumundaki …, … isimli tanıkların beyanlarına itibar edildiğinde kavgayı öncelikle katılan sanık…’un başlattığı görülmektedir. …’in eylemi incelendiğinde …’e yönelik olarak doğrudan tekme, tokat vurduğu görülmektedir. Dosyadaki fotoğraflar ve nüfus kayıtlarına göre mağdur sanık …’in yaşının 80 yaşlarında olduğu ve fiziki görünüşünün zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Olayın gerçekleştiği esnada saldırıyı gerçekleştiren katılan sanık …’un elinde herhangi bir silah veya bıçak olmasa da ….’in yaşı itibariyle fiziki yapısının ve gücünü … ile kıyaslandığında daha üstün olduğu görülmektedir. Her iki katılan sanığın yaş ve fiziki kuvvet anlamında kıyaslaması yapıldığında …’in kendisine karşı gerçekleşen saldırıya karşı koruyabilmesi için vücudunun zayıf olması nedeniyle ayrıca bir desteğe ihtiyaç bulunmaktadır. Bu destek, bazen bir arkadaş yardımı olabileceği gibi bazen de savunma amacıyla bulundurulan bıçak veya sopa da olabilecektir. Somut olayımızda …’in üzerinde meyve soymak amacıyla taşıdığı bıçak olmasaydı kendisini …’e karşı savunabilecek miydi? Bu soruya cevap vermek gerekmektedir. Yukarıda anlatıldığı üzere yolda aniden önüne çıkan …’in saldırısına karşı fiziken güçsüz durumda bulunan …’in bıçak veya sopa kullanmaksızın saldırıdan kurtulması mümkün gözükmemektedir. Bu durumda …’in yapacağı eylemlerin yoğunluğu olma ihtimali dikkate alındığında …’de yaralanma durumunun ağır olma ihtimali bulunmaktadır. Bunu göz önüne getiren katılan sanık … cebinden çıkardığı meyve bıçağını bir defa …’e salladığı, bıçak darbesinin ilk önce…’un isabet ettiği, sonrasında …’in geri çekildiği, …’in tekrar …’e saldırmaya çalışması üzerine …’in tekrar …’e bıçakla saldırdıpı ve sonrasında olay yerinden kaçtığı görülmektedir. Katılan sanıık … kendisine yönelen bu haksız haksız saldırıdan kendisini koruyabilmek için olay esnasında başkalarından yardım ihtiyacına sahip olsa da, yardımda bulunacak kimsede bulunmadığından mecburen cebindeki bıçakla …’e vurduğu görülmektedir. Bir an için …’in bir bıçak darbesini vurmasından sonra eylemine son verme ihtimali değerlendirildiğinde …’in ikinci eyleme niçin devam ettiği tartışılmalıdır. Sanık … o an içinde bulunduğu şok ve telaşla kendisini kurtarmak adına birden fazla hamlede bulunması mümkün görülmektedir. Bu durumda Türk Ceza Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrası gündeme gelecektir. Dolayısıyla sanık … birden fazla bıçak darbesi ile …’i saldırması nedeniyle meşru müdafaa sınırları içerisinde kalmasa da olay esnasında yaşadığı şok, korku, telaş ve heyecanla kendini kurtarma adına bıçakla birden fazla kere …’i yaraladığı, dolayısıyla eylemde meşru müdafaa sınırlarının makul şekilde aşıldığı kabul edilerek sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.’
Gerekçesi ile sanık …’un üzerine atılı katılan …’e yönelik eyleminin meşru savunma kapsamında kaldığı belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde de Mahkememzice yeni esas alınarak yapılan incelemede önceki yargılamadaki gerekçenin yerinde olduğu, önceki gerekçede de belirtildiği şekilde olayın oluş şekli, taraflar arasındaki yaş farkı, Katılan …’in, sanık …’e hamleler yapması neticesinde yaralanması gözönüne alındığında Mahkememizin 2015/147 Esas sayılı dosyasındaki gerekçenin yerinde olduğu bu nedenle kararımızın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla;
Yine sanık …’in üzerine atılı bulunan tehdit suçu açısından, önceki yargılamada katılan …’e karşı sair tehdit eyleminden dolayı kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine atılı bulunan eylemin unsurları oluşmadığından sanığın CMK nun 223/2,a maddesi gereğince beraatine karar verilmiş, Yargıtay tarafından;
‘Gerçeğin kuşkuya yer bırakmaksızın tespiti amacıyla; soruşturma aşamasında beyanları alınmış olan …, … …, … ve …’in kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla bilgi ve görgüsü tespit edilip, ifadeler arasında varsa çelişkiler giderilerek ve toplanan tüm delillerle birlikte değerlendirme yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği halde eksik inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması,’
Nedeniyle hüküm bozulmuş ise de; mahkememizin bu suça ilişkin gerekçesinin,
‘Sanık … hakkında her ne kadar tehdit suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de iddianamede sanık …’in katılan sanık …’e sarfettiği sözlerin ‘seni buradan geçirtmem, senin eşyalarını buraya koymam’ şeklindeki sözlerinin olduğu görülmektedir. Söz konusu beyanların tarafsız olduğu değerlendirilen tanıklar … ve … tarafından doğrulandığı görülmektedir. Ancak söz konusu beyanların tehdit içeren sözler kapsamında değerlendirelemeyceği kanaatine varılmıştır. Zira söz konusu sözler her ne kadar tartışmanın başlangıcını teşfik etsede bu sözlerin sonunda sanık …’in …’e yönelik olarak gelecekte yapılması düşünülen bir tehdit eyleminden bahsedilmediği görülmektedir. Bu açıklama dikkate alındığında sanık … hakkında her ne kadar tehdit suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de eylemin tehdit içeren söz kapsamında değerlendirilmediği anlaşılmakla sanık hakkında beraat kararı vermek gerekmiştir.’
Şeklinde olduğu, gerekçede de belirtildiği üzere iddianamede sanık …’in katılan sanık …’e sarfettiği sözlerin ‘Seni buradan geçirtmem, senin eşyalarını buraya koymam’ şeklindeki sözlerinin olduğu, bu beyanların tarafsız olduğu değerlendirilen tanıklar … ve … tarafından doğrulandığı, söz konusu beyanların tehdit içeren sözler kapsamında değerlendirelemeyceği, zira söz konusu sözler her ne kadar tartışmanın başlangıcını teşfik etsede bu sözlerin sonunda sanık …’in …’e yönelik olarak gelecekte yapılması düşünülen bir tehdit eyleminden bahsedilmediği bu nedenle kararımızın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığı” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi katılan sanık … hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, katılan sanık …’in ise beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu hükümlerin de katılan sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.05.2022 tarihli ve 54166 sayılı bozma ve onama istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 30.11.2022 tarih ve 6258-9450 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU VE KAPSAMI İLE ÖN SORUN
İnceleme dışı sanık …. hakkında hakaret suçundan verilen mahkûmiyet kararı Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 14.10.2019 tarih ve 1669-4281 sayılı temyiz taleplerinin reddi kararı ile kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, katılan sanıklar hakkında kurulan hükümler ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Katılan sanık … hakkında TCK’nın 27/2. maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca, Mahkemenin 22.01.2020 tarihli direnme kararından sonra katılan sanığın alınan nufüs kayıt örneğinden 16.05.2020 tarihinde öldüğünün Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminden anlaşılması karşısında bu hususun öncelikle değerlendirilmesi,
2- Katılan … hakkında tehdit suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesi bakımından eksik inceleme ile karar verilip verilmediğinin belirlenmesi,
Hususlarına ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Akşehir Cumhuriyet Başsavcılığının 28.10.2015 tarih ve 1232-94 sayılı iddianamesi ile; katılan sanık …’in “Seni buradan geçirmem.” diyerek diğer katılan sanık …’e karşı basit tehdit suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı,
Akşehir Cumhuriyet Başsavcılığının 26.01.2015 tarih ve 104-91 sayılı iddianamesine konu soruşturma evrakına göre; mağdurların Münevver ve …, şüphelinin …, suç tarihinin 28.10.2014, suçun ise hakkı olmayan yere tecavüz olarak belirtildiği, Akşehir Kaymakamlık Makamının 08.12.2014 tarihinde katılan sanık …’in Yaylabelen Mahallesi, Beldearası Mevkii’nde bulunan umuma açık yol olarak kullanılan 194 ada, 30-31 No.lu parsellerin batısında bulunan alana ot yığmak ve geçişi engellemek suretiyle tecavüz ettiğinin bildirilmesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında; söz konusu parsellerin tapuda ….. ve … adına kayıtlı olduğu, katılan sanık …’in ot yığma şeklindeki eylemleri nedeniyle adı geçen mağdurların kendi tarlalarına geçemediklerini ileri sürdükleri, katılan sanık …’in alınan ifadesinde söz konusu tarla yolunun kendi arazisine dâhil olduğunu düşündüğünü, bu nedenle alana ot koyduğunu, yapılan ölçüm sırasında söz konusu yerin tapuda kendi arazisine dâhil olmadığını öğrendiğini, bu durumu önceden bilmesi hâlinde bahse konu alana ot yığmayacağını savunduğu, 27.11.2014 tarihli teknik bilirkişi raporunda; Katılan sanık …’in kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit edilen alanın toplamda 18,34 metre karelik bir kısmına ot yığmak suretiyle tecavüzde bulunduğunun tespit edildiği, yapılan soruşturma neticesinde katılan sanık …’in köylünün ortak yararlanmasına terk edilen ve yol olarak kullanılan alana ot yığarak müsnet suçu işlediği iddia, dolaylı ikrar, suç duyurusu, bilirkişi raporu, olay krokisi ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla TCK’nın 154/2, 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
UYAP sistemi kullanılarak çıkartılan nüfus kaydına göre Mahkemenin 22.01.2020 tarihli direnme kararından sonra katılan sanık …’in 16.05.2020 tarihinde öldüğü,
Anlaşılmıştır.
Katılan sanık … kollukta; 28.04.2015 tarihinde saat 09.00 sıralarında Yaylabelen Mahallesi, Belen Mevkii olarak adlandırılan tarlasına gittiğini, tarlasında bulunduğu sırada katılan sanık … ve eşi olan inceleme dışı sanık…..’nin yanına geldiklerini, katılan sanık …’in kendisine, “Ben seni bu yola gömerim. Sen niye bu yoldan geçtin yine!” diyerek üzerine yürüdüğünü, çapa makinesi arabasını fırlatıp attığını, inceleme dışı sanığın da “Şerefsiz!” diyerek kendisine hakaret ettiğini, her ikisini de kendisine sataşmamaları, tatsızlık çıkarmamaları ve yolu kullanmaya hakkının olduğu konusunda uyardığını, bunun üzerine katılan sanık … ve Şerife’nin aynı sözlerini tekrarladıklarını, kendilerine, “Sizi mahkemeye vereceğim.” diyerek yanlarından ayrıldığını,
Savcılıkta; katılan sanık …’in tarlasına geçmesini engellediğini, tarlasını ve aradaki yolu kullandırmadığını, bu sebeple Akşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olan bir davaları olduğunu, sabah saatlerinde tarlasına gittiğinde katılan sanık … ve eşinin kendisine sataşmaya başladıklarını, katılan sanık …’in kendisine, “Seni bu yola gömerim. Bu yoldan niye geçtin?” diyerek üzerine yürüdüğünü, çapa makinesini fırlattığını, eşinin de “Şerefsiz!” dediğini, adı geçenleri düzgün konuşmaları konusunda uyardığını ancak aynı tavırlarına devam ettiklerini, bunun üzerine kendilerine; “Sizi mahkemeye vereceğim.” diyerek yanlarından ayrıldığını, ilk konuşmalar sırasında yakınlarında çapa yapan kadınların olduğunu, konuşmaları bu çapa yapanların da duyduklarını,
Sorguda; katılan sanık …’in elinde kürek olduğunu, kendisine; “Ben sana bu yoldan geçmeyeceksin demedim mi?” dediğini,
Mahkemede; kendi tarlası ile diğer katılan sanığın tarlası arasında 5 metre yol olduğunu, katılan sanık …’in kendisine “Buradan geçmeyeceksin.” diyerek kendisine hakaret ettiğini, adı geçene; “Seni dava edeceğim.” demesi üzerine ise eşiyle birlikte ellerinde çapa ve kürekle üstüne geldiklerini ve kendisini dövmeye kalktıklarını, komşuların sanıkları tarladan çıkarttığını, inceleme dışı sanığın kendisine; “Şerefsiz” dediğini, katılan sanık …’in ise; “Burada bilmem ne mi ararsın niye geçiyorsun?” diye sorduğunu, “Yolum var oradan geçerim.” şeklinde karşılık vermesi üzerine adı geçenlerin kendisine taş ve kaya attıklarını, çapa makinesi arabasını alarak yola attıklarını,
Tanık …. katılan sanık …’in öz babası olduğunu, 28.04.2015 tarihinde saat 09.00 sıralarında eşi ile birlikte tarlalarında çalıştıkları sırada babasının tarlasından bağrışma sesleri duyduklarını, bunun üzerine ne olduğuna bakmak üzere eşiyle birlikte gittiklerini, katılan sanık … ile eşinin babasına hitaben “Seni buraya gömeceğim, bu yoldan geçemeyeceksin bir daha ne yaparsan yap seni bu yoldan geçirmeyeceğim.” şeklinde bağırdıklarını ve kendisini tehdit ettiklerini, bunun üzerine babasının katılan sanık …’e; “Hükümet geldi. İşini yaptı. Bu yoldan geçerim. Hakkım var, gelmeyin üzerime, tekrar şikâyet ederim.” dediğini, katılan sanık …’in aynı sözlerle babasını tekrar tehdit ettiğini, babasının da ona hitaben; “Tamam o zaman seni savcılığa şikâyet edeceğim.” dediğini, eşi ile birlikte araya girince tarafların tarladan ayrıldıklarını, babasının Akşehir’e gittiğini, Akşehir’de katılan sanık …’in babasının önünü keserek saldırdığını öğrendiklerini, uzun süredir tarla yolu sebebiyle katılan sanık …’in, babasını tehdit ettiğini duyduğunu, babasının tarla yolu sebebiyle kaymakamlığa müracaat ettiğini ve yol ile ilgili keşif yapıldığını,
Tanık … …; katılan sanık …’in kayınpederi olduğunu, beyan ederek tanık İnci Kefil’le aynı doğrultuda anlatımlarda bulunduğu,
Tanık …; 28.04.2015 tarihinde saat 10.30 sıralarında tarlasına patates ektiği sırada öz amcasının oğlu olan katılan sanık … ve eşinin tarlaya geldiklerini, gelir gelmez tarlasında çapa yapan katılan sanık …’in tarlasına girdiklerini, katılan sanık …’in diğer katılan sanığa hitaben, “Y… mı var burada.” dediğini, inceleme dışı sanığın da; “Seni burada kıyarım.” dediğini, …’in ise katılan sanık …’e iki üç kez; “Oğlum git benim ile uğraşma.” diye uyardığını, ancak katılan sanık …’in gitmek istemediğini ve tarlada bulunan katılan sanık …’e ait çapa makinesinin arkasına takılan römorku itekleyerek tarladan dışarı çıkardığını, katılan sanık …’in diğer katılan sanığın davranışlarına uymadığını,
Tanık …; 28.04.2015 tarihinde saat 10.00 sıralarında görümcesi …’in tarlasına çapa yapmak için gittiklerini, katılan sanık …’in eşiyle çapa motoru ile çapa yaptıklarını, katılan sanık … ve eşi olan inceleme dışı sanığın geldiklerini, katılan sanık …’in katılan sanık …’e hitaben; “Ben seni tarlamdan geçirtmem.” dediğini, katılan sanık …’in de; “Ben buraya keşif getirdim. Ben geçerim.” dediğini, bunun üzerine yanlarına gittiğini, inceleme dışı sanığın kendisine “İşte şahitin biri geldi.” diyerek kolundan tutup kendisini iteklediğini, yanlarından ayrılıp tekrar çalışmış olduğu tarlaya gittiğini,
Tanık … kollukta; katılan sanıklar … ve … ile aynı köyde ikamet ettiklerini, 28.04.2015 tarihinde saat 10.00 sıralarında yengesi olan tanık ….’un tarlasına çapa yapmaya gittiğini, tarlaya gittiğinde katılan sanık …’in kendi tarlasında el çapa makinası ile tarla sürdüğünü gördüğünü, 15-20 dakika sonra katılan sanık … ve eşi olan inceleme dışı sanığın geldiklerini, katılan sanık …’in omzunda kürek olduğunu, inceleme dışı sanığın elinde ise çapa ve beş litrelik pet şise içerisinde içme suyu olduğunu, katılan sanıklar arasında bağrışma olduğunu, katılan sanık …’in küfrettiğini duymadığını, katılan sanık …’in ise …’e; “İki üç kez oğlum git.” dediğini, bunun üzerine katılan sanık …’in diğer katılan sanığın çapa motorunun arkasına takılan römorku eliyle itekleyerek; “Ben senin eşyalarını buraya koymam.” diyerek tehditte bulunduğunu, bu esnada inceleme dışı sanığın da katılan sanık …’e; “Adi adam, şerefsiz.” dediğini, katılan sanık …’in kendilerine dönerek; “Şahit olun.” dediğini, çapa motorunu tarladan çıkarttığını, eşini de alarak tarladan gittiğini,
Mahkemede; olay günü tanık …..’un tarlasına çapaya gittiğini, tarlada katılan sanık …’in kendi tarlasında çift sürdüğünü gördüğünü, bu esnada katılan sanık … ve eşinin katılan sanık …’in tarlasına geldiklerini, katılan sanık …’in elinde kürek, inceleme dışı sanığın elinde ise su şişesi ve çapa olduğunu, tarafların başta küfrettiklerini duymadığını, sadece kavga ettiklerini gördüğünü, gürültüler geldiğini, katılan sanık …’in diğer katılan sanığa; “Ben senin eşyalarını buraya koymam.” diyerek tehditte bulunduğunu, inceleme dışı sanığın da; “Adi adam, şerefsiz” dediğini, bunun dışında başka bir şey duymadığını, bu olaydan sonra her üçünün de tarladan ayrıldıklarını,
Tanık … kollukta; katılan sanık … ile tarla komşusu olduklarını, katılan sanık … ile de bir traktör sığacak kadar tarla sınırlarının olduğunu, 28.04.2015 tarihinde saat 10.00 sıralarında tarlasına çapa yapmaya gittiğini, tarlaya vardıklarında katılan sanık …’in el çapası makinesi ile tarlasını çapaladığını, bu sırada katılan sanık … ve eşinin katılan sanık …’in tarlasına girdiklerini, katılan sanık …’in diğer katılan sanığa hitaben; “Sen neden benim tarlama girdin? Burada senin ne hakkın var? Buradan yol açıyorsun? Burada y… mı var da sen burada yol açıyorsun, ben seni buradan geçirtmem.” diyerek diklendiğini, katılan sanık …’in ise buna karşılık iki üç kez; “Oğlum Allah’ın aşkına yanımızdan git.” diyerek katılan sanık …’i uyardığını, ancak katılan sanık …’in gitmeyerek eline aldığı taşı katılan sanık …’in tarlasına attığını, inceleme dışı sanığın da taş attığını ve katılan sanık …’e; “Şerefsiz.” dediğini,
Mahkemede; olay günü katılan sanık … ve eşinin katılan sanık …’e; “Sen buradan niye geçiyorsun?” dediklerini, inceleme dışı sanığın ayrıca; “Şerefsiz.” şeklinde hakarette bulunduğunu, yine katılan sanık …’in; “Ananı avradını sinkaf ettiğim, sana buradan geçme demedim mi? Niye geçiyorsun?” dediğini, buna karşılık katılan sanık …’in; “Oğlum bela mı istiyorsun git!” dediğini, bunun üzerine katılan sanık … ve eşinin, diğer katılan sanığın arabasını tarladan ittirmeye başladıklarını, katılan sanık …’in, “Oğlum git.” diye yalvardığını,
İnceleme dışı sanık savcılıkta; katılan sanık … ile eşi arasında Nisan ayında kavga çıktığını, olay yerinde olmadığını, kimseye hakaret ve tehditte bulunmadığını,
Mahkemede; olay günü katılan sanık … ile tarlada görüşmediklerini, küfürleşme olmadığını, kendi hâllerinde tarlaya gidip geldiklerini, tarladaki olayı kabul etmediğini, tanıkların beyanını kabul etmediğini, tanıklarla husumetinin olmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Katılan sanık …; 28.04.2015 tarihinde saat 13.00 sıralarında Akşehir ilçesinde arzuhalciden döndüğü esnada köyde tarla yolu yüzünden tartıştığı katılan sanık …’in, önünü kestiğini, elindeki bıçağı sol kaburgasının yanına aniden sapladığını, yaralanarak geri çekildiğini, elinden ve göğsünden de yaralandığını, kaçmaya çalışırken de kalçasından yaralandığını,
Savcılıkta; …’e hakaret ve tehdit etmediğini,
Mahkemede; olay günü katılan sanık …’in anlattığı gibi tarlada kavga olayının olmadığını,
Bozmadan sonra ise;Yargıtay bozma ilamına bir diyeceğinin olmadığını,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. Direnme Kararından Sonra Katılan Sanık …’in 16.05.2020 Tarihinde Öldüğünün Anlaşılması Karşısında Bu Hususun Mahallince Araştırılması Gerekip Gerekmediği
1. Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
TCK’nın 64. maddesindeki;
“(1) Sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.” şeklindeki düzenleme ile sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlünün ölümü hâlinde ise, cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle, sanık ve hükümlünün ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece davanın düşmesine karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP bilişim sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
2. Ön Soruna İlişkin Nitelendirme
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık …’in Yerel Mahkemenin direnme kararından sonra 16.05.2020 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, sanık hakkındaki hükmün, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp ölümün tespiti ile sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK’nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
B. Katılan … hakkında tehdit suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesi bakımından eksik inceleme ile karar verilip verilmediği,
1. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Tehdit suçu, TCK’nın 106. maddesinde;
“(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre, “Gözdağı verme” anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu; söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır.
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili “Korkutmak amacıyla” yapmış olmasıdır (Majno, Ceza Kanunu Şerhi, Sevinç Matbaası, Ankara 1978, C. II, s. 127; A. Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C. II, s. 517 ve 873).
Tehdit suçuyla korunan hukuki yarar TCK’nın 106. maddesinin gerekçesinde; “Tehdidin koruduğu hukukî değer, kişilerin huzur ve sükûnudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükûnuna karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat, tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir.” şeklinde açıklanmıştır.
2. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Katılan sanık … hakkında diğer katılan sanık …’e hitaben; “Seni buradan geçirmem.” dediği iddiasıyla sair tehdit suçundan kamu davası açıldığı ve yargılama aşamasında dinlenen tanıklar ….ve …. tarafından katılan sanık …’in diğer katılan sanığa; “Seni buradan geçirtmem, senin eşyalarını buraya koymam.” şeklinde sözler söylendiği doğrulanmış ise de; anılan sözlerin katılan sanık …’in iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olmadığı gibi kendisinin veya bir yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik de bulunmadığı, açıklanan nedenlerle katılan sanık …’e yüklenen tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı, dolayısıyla soruşturma evresinde ifadelerine başvurulan tanıklar…. … …, … ve ….’in bir kez de kovuşturma evresinde dinlenmelerinin ve beyanları arasındaki muhtemel çelişkilerin giderilmesinin uyuşmazlığın çözümüne bir katkı sağlamayacağı ve bu anlamda eksik araştırmayla hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, usul ve kanuna uygun Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 22.01.2020 tarihli ve 187-15 sayılı, sanık … hakkında sair tehdit suçundan verilen beraat hükmüne ilişkin direnme kararına konu gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 22.01.2020 tarihli ve 187-15 sayılı direnme kararına konu hükmünün, katılan sanık … hakkında kurulan ve usul ve kanuna uygun olan beraat hükmü bakımından ONANMASINA,
3- Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 22.01.2020 tarihli ve 187-15 sayılı direnme kararına konu, katılan sanık … hakkında kurulan ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükmünün, güncel nüfus kayıt örneğinde katılan sanığın 16.05.2020 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak, sonucuna göre TCK’nın 64 ve CMK’nın 223. maddeleri uyarınca hüküm verilmesinin gerekmesi nedeniyle BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.09.2023 tarihli müzakerede her iki uyuşmazlık bakımından oy birliği ile karar verildi.