YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/571
KARAR NO : 2023/173
KARAR TARİHİ : 22.03.2023
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 286-385
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Kasten öldürme suçundan sanık …’in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Karadeniz Ereğli Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.01.2021 tarihli ve 59-12 sayılı resen istinafa tabi hükme yönelik sanık müdafii tarafından da istinaf talebinde bulunulması üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 30.06.2021 tarih ve 609-1091 sayı ile duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda; Yerel Mahkemenin kararı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/2. maddesi uyarınca kaldırılarak sanığın kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilen eylemi nedeniyle TCK’ nın 87 / 4, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 16 yıl hapis cezası ile
cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii ve katılan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.12.2021 tarih, 11776-15268 sayı ve oy çokluğu ile;
“…Amca – yeğen olan ve aralarında miras kalan arsa nedeniyle anlaşmazlık bulunan maktul ile sanığın olay günü karşılaştıkları, sanığa ait araç ile gezdikleri sırada maktulün alkol aldığı ve otopsi kayıtlarına göre 202 promil alkollü olduğu, sanığın aracını Kdz. Ereğli ilçesi terminalinin arka tarafındaki toprak arazide durdurduğu, belirlenemeyen bir sebeple aralarında çıkan tartışma sonucu sanığın, maktulün kafa bölgesine muhtelif sayıda öldürmeye elverişli künt bir cisim ile vurduğu ve maktul …’in künt tramvaya bağlı olarak beyin kanaması geçirmesi sonucu öldüğü olayda, suçun işleniş biçimi, araç içerisindeki kan yoğunluğu, sanığın çelişkili savunmaları, yaralanmaların sayısı ve niteliği, maktulun defalarca darp edilmesine bağlı olarak vefat etmiş olması dikkate alındığında, sanığın kasten öldürme kastıyla hareket ettiği gözetildiğinde, sanık hakkında TCK’nın 81/1. maddesi gereğince hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurularak suç vasfında yanılgıya düşülmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Daire Üyesi O. Erdim; “…Sanıkla ölenin tesadüfen yolda karşılaşmış olmaları, sanığın aşırı alkollü olan amcasını eve bırakmak amacıyla aracına almış olması, birlikte içki içerek sohbet etmek amacıyla tenha bir yere gitmeleri, burada araçta tabanca ve bu tabancaya ait mermiler bulunduğu hâlde sanığın tabancayı kullanmaması, ölendeki yaraların ekimozlu sıyrıklar ve ekimozlar, kanama, hafif kanamalı cilt yırtığı, yaygın ödem, mukozal kanama alanları oluşacak şekilde bulunması, baş bölgesindeki yaralarda kafa kubbe ve kaide kırığının bulunmaması, kafa kemiklerinde lineer veya çökme kırığı oluşmaması, bu nedenle darbelerin şiddetinden bahsedilememesi, darp olayının ardından sanığın öleni en yakın devlet hastanesine götürerek onu hayata döndürme çabası içerisinde bulunması ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde sanığın amcasını öldürme kastıyla hareket ettiğinin kabulü mümkün görülmediği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 23.02.2022 tarih ve 286-385 sayı ile;
“…06.11.2019 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı’nda; cesedin harici muayenesinde alın sol yarıda üst dış kısımda, alt dış kısımda ekimozlu sıyrıklar, sol üst göz kapağında yaygın kanama, burun sırtında hafif kanamalı cilt yırtığı ve yaygın ödem, sol göz altında ekimozlu sıyrıklar, sağ göz dış yarıda mor renkli ekimoz, sağ yanak ve sağ kulak kepçesinde ekimozlu sıyrıklar, alt çene sağ ön yüzde cilt yırtığı, sağ göğüs cildinde, sağ uyluk orta yüzde mor renkli ekimozlar, sol diz kapağında ekimozlu sıyrık alanları, sağ ve sol elde ekimozlu sıyrıklar, her iki dudakta yaygın mukozal kanama alanları bulunduğu, baş açıldığında sol fronto temporal bölgede yaygın kanama, sol frontotemporal bölgede sıvama tarzında yaygın subdural kanama, sol paryetal lobda lokalize travmatik subaraknoidal kanama, ağız içinde kan bulaşığı görüldüğü, ölümünün künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması sonucu meydana gelmiş olduğunun bildirilmesi, raporda belirtilen yaralanmaların niteliği, vücudun baş bölgesi hariç diğer bölgelerinde meydana gelen yaralanmaların hafif nitelikte boğuşma veya sürtünmeden kaynaklı yaralar olması, baş bölgesindeki yaralanmalarda kafa kubbe ve kaide kırığı bulunmaması, keza sanık ile mağdur arasında öldürmeyi gerektirecek ciddi bir husumet bulunmaması, sanığın alkollü maktulü dövmesi eyleminden sonra aracı ile hastaneye götürmesi ve kurtarmaya yönelik gayreti ve çabaları göz önünde bulundurulduğunda sanığın kastının öldürmeye yönelik olmadığı, yaralama kastı ile hareket eden sanığın eylemi sonucu maktülün fenalaştığı, sanığın maktulü hastaneye götürmesine rağmen ölümün gerçekleştiği anlaşılmakla sanığın TCK’nın 87/4 maddesi kapsamında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu,” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki karar gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii ve katılan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2022 tarihli ve 71473 sayılı Bozma istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.11.2022 tarih, 7924-9277 sayı ve oy çokluğu ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire çoğunluğu ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı eylemin kasten öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
06.11.2019 tarihli olay tutanağında; aynı tarihte saat 05.00 sıralarında Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesinde görevli polis memurunun hastaneye darbedilmiş ve eks olan bir şahsın intikal ettiği bilgisini vermesi üzerine hastaneye intikal edildiğinin, eks olan şahsın maktul … olduğunun, maktulü hastaneye yeğeni sanık …’in getirdiğinin tespit edildiğinin, sanık ile yapılan görüşmede; maktulün amcası olduğunu, 06.11.2019 tarihinde saat 23..00 sıralarında Uzunçayır Mahallesi, Yağmur Sokak üzerinde bulunan marketin önünde gördüğünü, maktulün alkollü olduğunu, maktulü kendisine ait 16 A.Y 4.. plaka sayılı aracı ile maktulün ikameti olan Uzun Çayır Mahallesi, Yağmur Sokak, 73 numaralı ikametinin önüne bıraktığını ve yanından ayrıldığını, bir müddet sonra ikametine gitmek için tekrar geri sokağa geldiğinde maktulü daha önce bıraktığı yerde yatar vaziyette, ağzından ve burnundan kan gelir şekilde gördüğünü, maktulün yanında ona ait olduğunu bildiği tabancasının olduğunu, maktulü aracına bindirerek hastaneye getirdiğini, maktule müdahale edildiğini ancak eks olduğunu, gece maktulün yanında tanımadığı genç bir şahıs gördüğünü beyan ettiğinin belirtildiği,
06.11.2019 tarihinde saat 07.30’da düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 04.48 sıralarında Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesine getirilen maktulün hastane polis görevlilerince yapılan tespitte darbedilmesi sonucu getirildiğinin, bilincinin kapalı ve eks olduğunun anlaşıldığının, maktulü hastaneye yeğeni olan sanığın beyaz renkli Fiat Linea marka araçla getirdiğinin, araç içerisinde sanık ve maktulün bulunduğunun, sanıkla hastanede yapılan görüşmede; 05.11.2019 tarihinde saat 22.00-23.00 sıralarında Uzunçayır Mahallesi, Yağmur Sokak üzerinde bulunan bakkaldan alışveriş yaptığını, bakkaldan çıktıktan sonra maktulü yanında genç bir şahısla yürüdüğünü gördüğünü, maktulü aracına aldığını, maktulün alkollü olduğunu, kendisinden bira almasını istediğini, maktulü ikametinin bulunduğu sokak girişinde indirdiğini, maktulün ikametine kadar araç ile götürmesini istemediğini, kendisinin de arka dağ yolundan terminal arkasına giderek alkol aldığını, alkol aldıktan birkaç saat sonra trafik ekiplerine yakalanmamak için geldiği yoldan ikametine gelirken maktulün bıraktığı yerde yüzüstü hareketsiz şekilde yatar vaziyette gördüğünü, maktulün ikameti ile kendi ikâmetinin yakın olduğunu, maktulü görünce çevreden bağırarak yardım istediğini ancak kimsenin duymadığını ve maktulü kendisine ait aracın arka koltuğuna bindirerek Devlet Hastanesine getirdiğini beyan ettiğinin belirtildiği,
06.11.2019 tarihinde saat 13.50’de düzenlenen yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında; aynı tarihte Asayiş Büro Amirliği görevlilerinin yaptıkları çalışmalarda sanığın amcası maktulü yerde yatar vaziyette iken aldığını beyan ettiği Uzunçayır Mahallesi, Yağmur Sokak, 61 numaralı yer ve çevresinde gerçekleştirilen kapsamlı araştırmalarda herhangi bir kan izine rastlanmadığının, sanığın kullanmış olduğu 16 A.Y 4.. plaka sayılı Fıat Linea marka aracın koltuklarında, üst tavan döşemesinde, camlarında ve dış tavan kısmında yoğun şekilde kan izleri bulunduğunun, kan izlerinin fışkırma suretiyle aracın iç tavan ve dış tavan kısmına sıçradığının görüldüğünün bildirildiği,
06.11.2019 tarihinde saat 16.15’te düzenlenen görüntü inceleme tutanağında; maktulün 05.11.2019 tarihinde saat 22.00 sıralarında Çiftçi Market isimli iş yerine gittiğinin tespit edildiğinin, iş yeri kamera kayıtlarının incelenmesinde; kamera saatinin güncel olduğunun, saat 22.01 sıralarında maktulün iş yerine geldiğinin, iş yerinde arka kısma geçtiğinin, yaklaşık 30 dakika sonra saat 22.31 sıralarında tekrar kamera açısına girdiğinin ve tezgâh önünde durduğunun, saat 22.35 sıralarında iş yerinden yürüyerek uzaklaştığının, maktulün iş yerinden ayrılmasından sonra saat 22.39 sıralarında sanığın 16 A.Y 4.. plaka sayılı beyaz Fiat marka Linea marka araç ile maktulün geçmesinden yaklaşık 3 dakika sonra aynı istikamete yönünde geçtiğinin görüldüğünün, hastanenin güvenlik kamerasının incelenmesinde, kameranın tarih ve saatinin güncel olduğunun, 06.11.2019 tarihinde saat 04.41 sıralarında sanığın kullanmış olduğu 16 A.Y 4.. plaka sayılı araç ile Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesi Acil Servisine geldiğinin, araçla durduktan sonra sanığın araçtan inerek birkaç kez içeri girip geldiğinin, daha sonra araç yanına gelen sedye vasıtasıyla saat 04.45 sıralarında taşınan maktulle birlikte içeriye girdiğinin, saat 04.44.40 sıralarında sanığın cerrahi müdahale odasının önünde beklerken sağ elini duvara doğru bir defa savurduğunun ancak duvara direk olarak yumruk atmadığının görüldüğünün tespit edildiği,
06.11.2019 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; sanığın maktulü bulduğu yer olarak gösterdiği Uzunçayır Mahallesi, Yağmur Sokak üzerinde bulunan 61 numaralı ikametin karşı tarafında bulunan yol kenarı olduğu, 61 numaralı ikamete 9,5 metre, Yağmur Sokak üzerinde bulunan beton elektrik direğine 21 metre, Yağmur Sokak üzerinde bulunan köprü başlangıcına 15 metre mesafede bulunduğu, yol kenarının sağ tarafında çalılık alan olduğu, asfalt zemin üzerinde kurumuş dal ve yaprak parçalarının bulunduğu, kurumuş çalılar arasında bir adet moloz parçasının olduğu, delil niteliğinde herhangi bir biyolojik vb. bulgulara rastlanmadığı, 16 A.Y 4.. plaka sayılı araçta yapılan incelemede aracın koltuklarında, üst tavan döşemesinde, camlarında ve dış tavan kısmında yoğun kan izlerinin bulunduğu, üzerinde 140 cm yükseklikte bulunan cam rüzgarlığı üst kısmında cam direği boyunca devam eden bulaşmış şekilde, aracın tavan dış kaporta kısmında sağ ön kapı üzerinden başlayarak sol arka kapı istikametine doğru devam eden sıçrama şeklinde, aracın bagaj kapağı üzerinde 114 cm yükseklikte sıçrama şeklinde, aracın bagaj kapağı sağ tarafında mültijet ibareli yazı üst kısmında bulaşma şeklinde, aracın sol ön kapı orta kısmında kapı camı altında kaporta üzerinde 80 cm yükseklikte bulaşmış şekilde, aracın sağ arka tekerliği jant kapağı üzerinde 30 cm yükseklikte, sağ ön kapı kolu üst kısmından başlayarak sağ arka kapı istikametinde sıçrama şeklinde, aracın sağ ön tekerlik önünde tampon köşesinde 38 cm yükseklikte, araç sağ ön kapısı açıldığında kapı eşiği üzerinde buluşma ve sıçrama şeklinde, sağ ön kapı altında kaporta üzerinde sıçrama şeklinde, sağ ön kapı direği üzerinde kapı çerçevesi boyunca, sağ arka kapı eşiği üzerinde buluşma şeklinde kan benzeri lekeler bulunduğu, aracın sağ arka camı üst kısmında bulunan siyah renkli plastik rüzgarlığın uç kısmının kırık olduğu, rüzgarlığa ait kırık parçasının aracın sağ arka paspasın üzerinde bulunduğu, aracın bagaj kapağı açıldığında ahşap sandalyelerin alt kısmında parlak gümüş renkli ahşap kabzalı TİŞAS TÜRKİYE T0620-09F03669 seri numaralı tabanca ile tabancaya takılı şarjör içerisinde 3 adet MKE 9P ibareli fişek, 2 adet SB 9P ibareli fişek, 1 adet YVX 9P ibareli fişek bulunduğu, tabancanın fişek yatağının boş olduğu, araç içerisine girildiğinde sağ ön kapı cam açma düğmesi, kapı tutacağı, kapı açma kolu ve çevresinde, kapı tutacağı üzerindeki plastik yüzeyde kapı fitilleri üzerinde bulaşma ve sıçrama şeklinde, sağ ön kapı camı iç kısmında cam yüzeyinin tamamında sıçrama şeklinde kısmen zemin istikametine doğru akmış hâlde olan yoğun şekilde, aracın iç kısmında sağ ön kapı ve arka kapı arasında bulunan direk üzerinde sırt ve kafalık kısmı, koltuk yanında bulunan emniyet kemeri mekanizması üzerinde kan benzeri lekeler bulunduğu, sağ ön koltuk önünde paspas üzerinde bulunan sarı renkli zarf üzerinde, aracın ön göğüs kısmında teyp üzerinde klima kontrol düğmeleri üzerinde, torpido üstü ön konsol üzerinde bulaşma şeklinde, aracın iç dikiz aynası üzerinde, dikiz aynası arka kısmında ön cam iç yüzeyi üzerinde sıçrama şeklinde aracın iç tavan döşemesi üzerinde sağ ön kapı üst kısmından başlayan sağ ön güneşlik, sağ ön tavanda bulunan kapı tutacağı üzerinde yoğun şekilde olan tavan orta kısmına doğru azalarak devam eden sıçrama şeklinde, aracın sağ arka kapı camı iç kısmında da sıçrama şeklinde, sağ arka kapı cam altında bulunan plastik yüzey üzerinde bulaşma şeklinde kan benzeri lekelerin bulunduğu, sağ ön koltuk önünde paspas üzerinde Zonguldak Emniyet Müdürlüğüne ibareli yazı bulunan içerisinde çeşitli evrakların olduğu sarı renkli zarf bulunduğu,
07.11.2019 tarihinde saat 10.10’da düzenlenen tutanakta; 06.11.2019 tarihinde Uzunçayır Mahallesi, Yağmur Sokak’ta sanığın maktulü yerde yatar vaziyette bulduğunu beyan ettiği yerde ve yakın çevresinde bulunan olayı görmüş veya duymuş olma ihtimaliyle yakın çevrede yaşayan şahıslara olayla ilgili herhangi bir şey gördükleri veya duydukları olup olmadığı sorulduğunda, şahısların bir şey görmediklerini ve “İmdat, yardım edin!” gibi ses duymadıklarını söylediklerinin belirtildiği,
10.12.2019 tarihli araştırma ve görüntü inceleme tutanağına göre; 05.11.2015 tarihinde saat 22.50 sıralarında Kavaklık Mahallesi, Çayır Sokak üzerindeki Ekomini Market’ten alkol satın aldıkları esnada sanık ve maktulün birlikte olduklarının kamera görüntüsü ve tanık ifadesine göre net olduğu, bu alışverişin sonrasındaki saat dilimine göre yapılan takipte aracın şüpheli araç olarak değerlendirildiği, yine PTS kayıtlarındaki bilginin net olduğu, terminal arkasında 2 saat 17 dakika bekleme yapması öncesinde terminale girme görüntüsü göz önüne alındığında sanığın aracı kanlı vaziyette olsa kuvvetle muhtemel terminale giremeyeceğinin değerlendirildiği, başka bir anlatımla olayın 2 saat 17 dakikalık bekleme süresi içerisinde gerçekleşmiş olabileceği, terminalin arkasındaki iki saatlik beklemenin ardından terminal önünden geçip Belen Mezarlığı tarafına Paşaoğlu Sokak, Ahmet Korkusuz Sokak ve Dündarlar Sokak istikametine gidip beş dakika sonra geri gelmesi göz önüne alındığında terminal önünden geçen bir aracın beş dakika içinde sanığın ifadesinde maktulü bulduğunu beyan ettiği yere gidip gelmesinin mümkün olmadığı, çünkü terminalin önü ile sanığın maktulü bulduğunu beyan ettiği yer arasının 1900 metre olduğu, yolun virajlı, dar ve inişli çıkışlı olduğu,
06.11.2019 tarihli Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesince düzenlenen epikriz raporuna göre; maktulün, acil servise arrest cilt mukozalar soluk, soğuk ve nemli vaziyette getirildiği, geliş nabzının alınamadığı, yaklaşık 25 dakika CPR’ye rağmen ritim sağlanamayan hastanın saat 05.00’de eks olduğunun kabul edildiği,
06.11.2019 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağına göre; maktulün 170 cm boylarında, 70-75 kg ağırlığında, 60-65 yaşlarında, beyaz tenli, kahverengi gözlü, şakaklarından, alından ve tepeden dökük çok kısa kesilmiş düz beyaz saçlı, bir hafta on günlük sakal traşlı, kırçıl bıyıklı, sünnetli erkek cesedinde ölü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin vücut arka yüzde bası görmeyen yerlerde açık mor renkte gelişmiş olduğu, alın sol yarıda üst dış kısmında 3×3 cm’lik, alt dış kısmında 3×2 cm’lik ekimozlu sıyrıklar, sol üst göz kapağında yaygın kanama, sol göz altında 3×2 cm’lik ekimozlu sıyrıklar, burun sırtında 1 cm’lik hafif kanamalı cilt yırtığı ve yaygın ödem, sağ göz dış yarıda mor renkli ekimoz ve yaygın subkonjunktival hemaroji, sağ yanakta yukarıdan aşağıya sırasıyla 2 cm, 0,5 cm, 1 cm ve 0,5 cm’lik dört adet, sağ kulak kepçesi yanak birleşim yerinde 0,5 cm’lik ekimozlu sıyrıklar, alt çene sağ ön yüzde 1,5 cm’lik yüzeysel cilt altı sıyrığı, sağ göğüs cildinde üç adet 1 cm’lik sağ uyluk orta ön yüzde 2 cm’lik mor renkli ekimozlar, sol diz kapağında 0,5-2 cm arasında değişen çok sayıda ekimozlu sıyrık alanları, sağ el ikinci parmak MKF eklem sırtında 0,4 cm’lik, sol el ikinci metakarp sırtı distal bölgede 0,5 cm’lik ekimozlu sıyrıklar, üst dudak sağ iç yarıda daha fazla olmak üzere her iki dudakta yaygın mukozal kanama alanları, sağ diz kapağı bölgesinde muhtemel batikon bulaşığına ait sarı renk değişimi, sol el sırtı ve sol dirsek iç büklümünde ekimozlu iğne izleri, bunların dışında herhangi bir kesici delici alet veya ateş silah yarası saptanmadığı, baş saçlı deri altında sol fronto temporal bölgede yaygın kanama, diğer kısımlarda hiperemi dışında özellik görülmediği, sol temporal adele grubu yoğun kanamalı, sağ temporal adele grubunun sağlam olduğu, kafa tasının açıldığı, sol frontotemporal bölgede sıvama tarzında yaygın subdural kanama görüldüğü, beyin, beyincik yüzey ve kesitlerinde sol paryetal lobda 2 cm’lik alanda lokalize travmatik subaraknoidal kanama, kafa kubbe ve kaide kemiklerinin sağlam olduğu, ölümünün künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması sonucu meydana gelmiş olduğunun düşünüldüğü, maktulün 06.11.2019 tarihinde saat 12.15’ten önceki 6-36 saatlik zaman dilimi içerisinde meydana gelmiş olabileceği, kesin ölüm sebebinin tespiti amacıyla klasik otopsi yapılması gerektiği,
Sanık … hakkında 06.11.2019 tarihli Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesince düzenlenen raporda; sağ el extansör yüzde 2-3-4. Falanks proksimalde ekimotik lezyon mevcut olduğunun, çekilen grafiğinin normal, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğunun belirtildiği,
09.01.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığının yazısında; maktulün kanında 202 mg etanol bulunduğunun belirtildiği,
09.01.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığınca düzenlenen raporda; maktule ait gözlük sol camı üzerinden alınan sürüntü örneğindeki DNA profillerinin maktul ve sanığa ait DNA profilini birlikte içerdiklerinin tespit edildiği,
09.01.2020 tarihli Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda; arabanın bagajından çıkan maktule ait silah üzerinden silahın tetik korkuluğunun üstünde sürgü sol tarafında bulunan yerden alınan kan numunesinin maktulün DNA’sı ile uyumlu olduğunun belirtildiği,
30.01.2020 tarihli Zonguldak Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünce düzenlenen otopsi raporunda; maktulün kanında 202 mg etanol bulunduğu ve otopside elde edilen makrosopik ve mikroskobik bulgular ile olay yeri inceleme raporu hep birlikte değerlendirildiğinde, kalp damar hastalığı bulunan, kanında ve göz içi sıvısında yüksek miktarda alkol (2 promilin üzerinde) tarif edilen maktulün künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması sonucu öldüğünün bildirildiği,
13.07.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen raporda; kan lekesi modellerinin kan kaynağına araç dışarısında ve içerisinde künt travma uygulaması ile oluşacağının, araç dışındaki kan lekelerinin sanığın ifade ettiği gibi araca bindirilirken sert bir şekilde çarpması ile oluşabileceği gibi araç kapısı açıkken uygulanabilecek bir künt travma ile de oluşabileceğinin, araç içerisindeki kan lekelerinin kan kaynağı aracın sağ ön yolcu koltuğunda iken uygulanan künt travma ile oluşabilecek nitelikte olduğunun, bu lekelerin dağılımı dikkate alındığında ifadede anlatıldığı şekilde kafasını cama çarpması ya da savrulması ile oluşmasının mümkün görülmediğinin, künt travma ile oluşmuş orta hızlı sıçrama kan lekesi modeli olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan …; maktulün eşi olduğunu, sanığın maktulün abisinin oğlu olduğunu, aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını,
Katılan …; maktulün babası olduğunu, sanığın amcasının oğlu olduğunu, aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını,
Katılan …; maktulün babası, sanığın ise amcasının oğlu olduğunu, maktul öldürülmeden yaklaşık 1 ay kadar öncesinde dededen kalma miras meselesi yüzünden maktulün tapuda sanık tarafından tehdit edildiğini akrabalarından duyduğunu, bunun haricinde aralarında husumet bulunmadığını,
Tanık …; Ekonomini isimli büfeyi işlettiğini, sanığı yaklaşık 15 yıldır tanıdığını, 05.11.2019 tarihinde saat 22.46’da telefonla aradığını, kendisine, “Şişe Tuborg bira almaya geliyorum ama param yok kardeşim.” dediğini, sanığa, “Tamam.” dediğini, sanığın aradıktan yaklaşık 3-4 dakika sonra beyaz renkli Linea marka bir araçla geldiğini, araçtan inmediğini, aracın sol ön kapısına yaklaştığını, sanığın, “Ne yapıyorsun?” diye sorduğunu, kendisine, “İyi arkadaşlar var. Maç izliyoruz. Sen ne yapıyorsun?” dediğini, sanığın, “Amcam var. Amcamla takılıyoruz.” dediğini, aracın kapısından az eğildiğini, kafasıyla selam verdiğini, sağ önde bir kişi olduğunu, aracın arka koltuğunda kimsenin olmadığını, sanığın “Bu benim amcam, gelirse boş çevirme yardımcı ol.” dediğini, kendisinin de “Tamam abi sıkıntı yok. Gelsin buyursun.” dediğini, poşet içinde iki şişe Tuborg marka birayı verdiğini, sanığın amcası diye tanıttığı kişiyi daha önce birkaç kez gördüğünü,
Tanık …; hastanede temizlik görevlisi olarak çalıştığını, 06.11.2019 tarihinde gece vardiyasındayken saat 04.00-05.00 sıralarında acil servis kısmında beklemede iken, “Doktor yok mu? Hemşire yok mu?” diye ses geldiğini, ses gelen tarafa baktığında sanığı gördüğünü, sanığa, “Ne oldu?” diye sorduğunu, kendisine, “Arabada hasta var.” dediğini, birlikte aracın yanına gittiklerini, arka kapıyı açtığında arka koltuk ile ön koltuk arasında (arka koltuk oturma yeri ile … konulan yerde) sırtüstü vaziyetteki maktulü gördüğünü, açtığı tarafta maktulün kafası diğer kapı tarafında ise ayakları olduğunu, tek başına çıkaramayınca güvenlik görevlisi tanık Sebahattin’i çağırdığını, tanıkla birlikte çıkarttıklarını, sanığın da yardımda bulunduğunu, maktulü sedyenin üzerine koyarak acil servisin içindeki cerrahi kısmına götürdüklerini, devamında doktor ve diğer görevlilerin geldiklerini, maktulün kanayan bir yerinin olmadığını, hatırladığı kadarıyla alın bölgesinde morluk olduğunu, nabzı atıyor mu diye kontrol etmek istediğinde boyun bölgesinin soğuk olduğunu, maktulü tanımadığını, taşıma esnasında maktulün üzerinden kıyafet çıkartmadığını, maktulü kucaklayarak sedyeye koymasına rağmen üstüne başına kan bulaşmadığını,
Tanık Sebahattin Efe; hastanede güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, görevde olduğu bir gece sabaha karşı acil servisteyken temizlik görevlisi tanık …’in kendisine, “Kapı önünde araç içerisinden hasta indireceğiz. Bana yardım eder misin?” dediğini, “Tamam!” dediğini, hastanenin önündeki beyaz araca gittiklerini, aracın arka koltuğu ile ön koltuğu arasında bir şahsı sırtüstü durumda gördüğünü, Hasan ile birlikte araçtan indirip sedyeye koyduklarını, acil müdahale odasına götürdüklerini, yüz bölgesinde kan olduğunu hatırladığını, vücudunun soğuk mu sıcak mı olduğunu hatırlamadığını, araçtan alıp sedyeye koyarken maktulden “Ah, uh!” gibi inilti sesi hiç duymadığını,
Tanık …; acil tıp uzmanı olarak görev yaptığını, 06.11.2019 tarihinde saat 04.40 sıralarında acile sedye ile maktulü getirdiklerini, ilk müdahaleyi kendisinin yaptığını, maktulün sol göz çevresinde morluk olduğunu, göz içerisinde kızarık ve ödemli olduğunu, sol baş ve alın bölgesinde morlukların olduğunu, ilk baktığında maktulün künt bir cisimle darbe aldığını tahmin ettiğini, baş ve yüz bölgesinde fışkırma tarzında bir kanama olmadığını, durgun kan olup olmadığını hatırlamadığını, gözle görülür açık yarası olmadığını, hastaneye geldiğinde solunumunun ve kalp atışının olmadığını ve ayrıca vücudunun soğuk olduğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık …; maktulün amcası olduğunu, Kandilli’de arkadaşları ile otururken kendisinin de üç tane bira içtiğini, saat 23.00 sıralarında maktulü bakkalın yanında gördüğünü, evine bırakmak amacıyla aracına aldığını, yaklaşık bir saat kadar maktulle aracın içerisinde olduklarını, maktulü “Ben bira alıp geliyorum.” diyerek evine yaklaşık 200 metre kala yolun kenarında indirdiğini, daha sonra terminalin arkasına gittiğini, boş bir alana aracını çektiğini, araçta uyuya kaldığını, saat 04.00 sıralarında uyandığını, gittiği yolu kullanarak tekrar evinin önüne vardığını, maktulü bıraktığı yerde göremediğini, bıraktığı yerden evine 15-20 metre kadar yakın mesafede yoldan görünecek şekilde yerde yatar vaziyette gördüğünü, maktulün yanına gittiğini, sol yanına doğru yatar vaziyette olduğunu, seslendiğini, ses vermeyince çevirdiğini, yüzünde kan gördüğünü, yanında büyük bir zarf olduğunu, 4-5 metre yakınında da silah olduğunu, maktulü aracın sağ ön koltuğuna oturttuğunu, oturtmaya çalışırken aracın sağ ön koltuğuna doğru birlikte düştüklerini, yüzünün sağ tarafında kanama başladığını, silahı bagaja, zarfı da araca koyduğunu, emniyet kemerini bağladığını, maktulün yüz bölgesini de aracın camına doğru yasladığını, bayırı çıkarken maktulün kendisine doğru düşmesi üzerine aracı durdurup maktulü arka koltuğa aldığını, hastaneye varınca içeriden yardım istediğini, maktulün vefat ettiğini öğrenince olayın şokuyla kendisini duvarlara vurmaya başladığını, maktulle arasında doğrudan bir husumet olmadığını, dededen kalma arazilerle ilgili aile arasında zaman zaman tartışmaların olduğunu, aracındaki kanların aracın kasise girmesi, aracın dışındaki kanların ise maktulü araca yerleştirirken kafasını tavana vurması sebebiyle maktulden dökülen kanlar olduğunu, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK’nın “Kasten Öldürme” başlığı altında düzenlenen 81. maddesi; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünü içermektedir.
“Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” başlıklı 87. maddenin 4. fıkrası ise suç tarihindeki hâli ile; “Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur”, şeklinde iken 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle, bu fıkrada yer alan “onaltı” ibaresi “onsekiz” şeklinde değiştirilmiş ve fıkra metni “Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” biçiminde yeniden düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinde ise; “Dördüncü fıkrada, kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş olması hâline ilişkin hükme yer verilmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış bu kasten yaralama hâllerinde, failin bu ağır neticeden sorumlu tutulabilmesi için, ‘Genel Hükümler Kitabı’nda yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara ilişkin hükümler, burada da geçerlidir” açıklamasına yer verilmiştir.
765 sayılı TCK’da objektif sorumluluk esasına dayanan düzenlemelere yer verilmiş iken, 5237 sayılı TCK’da objektif sorumluluk esası benimsenmemiştir. Suçu, kanunda tanımlanmış bir haksızlık olarak öngören yeni suç teorisinde, bir hareketi yapan kişi, bu hareketin tüm sonuçlarından her şartta sorumlu tutulmamakta, bir başka anlatımla kusursuz sorumluluk terk edilmiş olmaktadır (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, s.161.).
765 sayılı TCK’daki objektif sorumluluk esasının yerine 5237 sayılı TCK’da haksızlığın bir gerçekleştirilme şekli olarak kast-taksir kombinasyonuna, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara yer verilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için, 5237 sayılı TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde, suçun manevi unsurları arasında gösterilen kast-taksir kombinasyonu, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suç üzerinde durulmalıdır.
TCK’nın “Netice sebebiyle ağırlaşmış suç” başlıklı 23. maddesi; “Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.” şeklindedir.
Buna göre; failin gerçekleştirdiği bir eylemde, kastettiğinden daha ağır veya başka bir sonucun meydana gelmesi hâlinde, sorumlu tutulabilmesi için netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olmasının kabulü gerekmektedir. Fail, bu sonucun meydana gelmesinden taksirle bile sorumlu tutulamıyorsa, objektif sorumluluğun kaldırılmasının doğal bir sonucu olarak, sadece nedensellik bağının bulunuyor olması, neticeden sorumlu tutulması için yeterli olmayacaktır.
Öğretide, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ve görünüşte ya da gerçek olmayan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak iki farklı şeklinin bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, failin hareketi sonucunda kastettiğinden daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla bağımsız bir suç tipi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yaralama suçunda mağdurun ölmesi, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir. Görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda ise, failin hareketi sonucunda suçun oluşması için aranan neticeden başka, niteliği de farklı olan daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla temel suç niteliği aynı kalmakla beraber yalnızca ceza ağırlaştırılmaktadır. Örneğin, cinsel saldırı suçunda mağdurun bitkisel hayata girmesi, görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, 5. Bası, İstanbul 2015, s. 286 vd; … Emin Artuk, Ahmet Gökcen, A. Caner Yenidünya, TCK Şerhi, Turhan Kitabevi, Ankara 2009, C. 3, s. 2484 vd.).
TCK’nın 23. maddesinde düzenlenmiş bulunan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel kuralın, Özel Hükümler arasında kendisine yer bulduğu maddelerin başında gelen aynı Kanun’un 87. maddenin 4. fıkrasına göre, gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi TCK’nın 86. maddesinin 1. fıkrası veya 1. fıkrası ile birlikte 3. fıkrası kapsamında bulunur ve bunun sonucunda da ölüm meydana gelirse, en azından taksirle hareket etmiş olmak şartıyla faile belirtilen cezaların verileceği öngörülmektedir.
Kasten yaralama sonucu mağdurun ölmesine ilişkin TCK’nın 87. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması için;
a- Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
b- Mağdurun TCK’nın 86. maddesinin birinci fıkrası kapsamında yaralanmış olması veya bu nitelikteki yaralama fiilinin üçüncü fıkra da ihlal edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,
c- Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
d- Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Buna göre, fail mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail mağdurun yaralanmasını değil de ölmesini istemiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
Madde metnine göre faile verilecek ceza belirlenirken kasten yaralama suçunun düzenlendiği TCK’nın 86. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına yollama yapılmıştır. O hâlde, anılan hükmün uygulanabilmesi için mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek dereceden daha ağır şekilde yaralanması gerekmektedir. Aynı maddenin 2. fıkrasında karşılığını bulan basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde meydana gelen yaralamalarda 87. maddenin 4. fıkrası uygulanamayacaktır.
Üçüncü şart olarak mağdurun ölmesi ve failin eylemi ile mağdurun ölümü arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir.
Son olarak, failin meydana gelen bu ölüm sonucundan, en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması gerekir.
Diğer yandan, TCK’nın “Kasten öldürme” başlığı altında 81. maddesinde düzenlenen suçun manevi unsuru öldürme kastı iken, 87. maddesinin 4. fıkrasına düzenlenen yaralama sonucunda ölüme neden olma suçunun manevi unsuru yaralama kastıdır. O hâlde, kasten öldürme suçu ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçu arasındaki ayırıcı kriterlerden en önemlisi manevi unsur farklılığı olacaktır. Suçun vasıflandırılması için failin kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğu büyük önem taşımaktadır.
TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Maktulün sanığın amcası olduğu ve aralarında, dedelerinden miras kalan arsadan kaynaklı hukukî ihtilaf dışında husumet bulunmadığı, 06.11.2019 tarihinde sanığın 16 A.Y 4.. plaka sayılı aracıyla seyir hâlindeyken saat 22.40 sıralarında Ekonomini Market önünde alkollü olan maktulle karşılaştığı ve maktulü eve bırakma gayesi ile aracına aldığı, adı geçenlerin tanık …’ın işlettiği büfeden bira aldıkları, araçla bir süre gezdikten sonra sanığın terminal arkasındaki ıssız bir alanda aracını durdurduğu, alkollü de olan sanığın bilinmeyen bir sebepten dolayı sinirlenerek yumrukla veya kült bir cisimle maktulün kafa bölgesine, yüzüne ve göğsüne birçok kez vurduğu, daha sonra yolda bulduğunu savunduğu maktulü aracı ile saat 04.40 sıralarında Karadeniz Devlet Hastanesine götürdüğü ve sağlık görevlilerinden yardım istediği, kalp damar hastalığı da bulunan 2.02 promil alkollü olup eks olarak hastaneye getirilen maktulün bütün müdahalelere rağmen küt kafa travmasına bağlı beyin kanaması nedeniyle öldüğü olayda;
Sanık savunması ve katılan beyanları dikkate alındığında, tarafların dedelerinden miras kalan arsadan kaynaklanan ihtilafın öldürmeyi gerektirecek derecede bir husumet boyutunda bulunmaması, bu hususun, maktulün kendisiyle aynı araca binmeyi ve birlikte alkol almayı kabul ettiğine ilişkin aksi kanıtlanamayan sanık savunmasıyla örtüşmesi, küt bir cisim ve yumrukla gerçekleştirilen maktuldeki yaralanmaların, baş bölgesi haricinde, hafif nitelik taşıması, baş bölgesindeki yaralanmaların ise kafa kubbe ve kaide kırığına yol açmaması nedeniyle ölüm sonucunu doğuracak nitelik ve niceliğe sahip olmaması, olayın gelişimine göre hedef seçme imkânı da olduğu anlaşılan sanığın eylemine kendiliğinden son vererek tanık beyanlarına göre maktulü hastaneye götürmek suretiyle maktulü kurtarmaya yönelik çaba göstermesi hususları birlikte değerlendirildiğide, sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve usul ve kanuna uygun direnme kararına konu hükmü onanmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1-Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin usul ve kanuna uygun bulunan 23.02.2022 tarihli ve 286-385 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.02.2023 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 22.03.2023 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğu ile karar verildi.