Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/558 E. 2023/31 K. 26.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/558
KARAR NO : 2023/31
KARAR TARİHİ : 26.01.2023

MAHKEMESİ:Asliye Ceza

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’ın sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı suçundan beraatine ilişkin … 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.04.2016 tarihli ve 305-145 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince 19.10.2021 tarih, 22275-8490 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi S.; “Mağdurenin kovuşturma aşamasında da teyit ettiği istikrarlı ve ayrıntı içeren beyanı, intikal şekli ve zamanı gözetildiğinde sanığın eyleminin sübut bulunduğunu ve dolayısıyla sanığın atılı sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçundan TCK’nın 102/1-2. cümle uyarınca mahkûmiyeti gerektiğini,”,
Daire üyesi . “… Sanık ile mağdur önceden birbirlerini tanımamaktadır. Bu nedenle aralarında mağdurenin sanığa suç atmasını gerektirecek husumet bulunmamaktadır. Mağdurenin aşamalarda değişmeyen beyanlarına göre sonradan otobüse binen sanığın mağdurenin bulunduğu yere geldiği, otobüsün havuz kısmı denen olayın geçtiği yerin kalabalık olmamasına rağmen, mağdureye temas etmeye başlaması üzerine mağdurenin sanıktan uzaklaştığı, sanığın tekrar yaklaşarak bacağına temas etmeye başlaması üzerine mağdurenin sanığa uyararak ‘Ya benden uzaklaş ya da otobüsten in.’ demesi üzerine aralarında tartışma yaşandığı, sanığın ‘Otobüs fren yapınca mağdureye çarptım.’ şeklindeki beyanı, mağdurenin şoföre kapıları kapat diyerek polisi araması dikkate alındığında sanığın atılı suçu işlediği sübut bulunduğundan sayın çoğunluğun beraat kararının onanması yönündeki görüşe iştirak etmiyorum.”,
Görüşleriyle karşı oy kullanmışlardır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 02.12.2021 tarih ve 223951 sayı ile;
“… Cumhuriyet Başsavcılığının 02.06.2015 tarihli iddianamesi ile katılanın, olay günü … Kuzeykent Mah. Kamil Demircioğlu sokağı üzerindeki halı sahanın önünden … otobüsüne bindiği, otobüste boş yer olmadığı için otobüsün arka tarafında bulunan kapının önünde durmaya başladığı, bir kaç durak sonra daha önce tanımadığı sanığın otobüse binerek katılanın yanına geldiği, yüzünü katılana dönük şekilde beklemeye başladığı, bir süre sonra sanığın katılana yaklaştığı, katılanın tedirgin olduğu için kendini çektiği ve kapıya yöneldiği, ancak sanığın biraz daha yaklaştığı ve katılanın sol bacağının üst tarafına doğru temas ettiği, katılanın çekmek istediği ancak sanığın temas etmeye devam ettiği, katılanın sanığı sesli olarak uyardığı, uyarı üzerine sanığın katılandan uzaklaştığı uzaklaştığı, bir süre sonra katılana ters ters bakması üzerine katılanın polisi aradığı ve şoföre kapıları kapatmasını söylediği, bu şekilde sanığın atılı suçu işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.
Katılanın kollukta alınan 18.05.2015 günlü anlatımı ile duruşmada alınan beyanının iddianamedeki anlatımla aynı mahiyette olduğu, sanığın ise otobüs fren yapınca katılana istemsiz olarak temas ettiğini, sonra ondan özür dilediğini savunduğu,
Otobüs şoförü tanık …’in sanık ve katılanı tanımadığını, olay günü bir bayanın otobüs içinde “geri zekalı” diye bağırdığını duyduğunu, daha sonra ‘Abi sakın kapıyı açma. Polisi aradım.’ dediğini, olayı görmediğini, otobüsün ayakta yolcu olmayacak şekilde dolu olduğunu beyan ettiği,
Sanık ve katılanın birbirlerini daha önceden tanımadığı, katılanın sanığa suç atfında bulunması için bir nedenin olmadığı, keza tanık otobüs şoförünün anlatımına göre otobüsteki yolcu sayısının sanığın mağdura temas edecek yakında durmasını gerektirecek şekilde fazla olmadığı, katılanın sanığın savunmasında iddia ettiği şekilde aracın fren yapmasının ve bu nedenle bir temasın gerçekleşmesinin söz konusu olmadığını, sanıktan uzaklaşmasına rağmen onun tekrar yakınlaşarak temas etmeye devam ettiğini belirttiği, olayın anında intikal ettirdiği gözetildiğinde,
Sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olduğu ve bu nedenle beraat hükmünü bozulması gerektiği düşüncesine varılmış, beraat hükmünün onamasına dair Yüksek Daire kararına itiraz etmek gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 12.10.2022 tarih ve 7537-8924 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan mağdure ile sanığın olay öncesinde tanışıklığının bulunmadığı,
18.05.2015 tarihinde polis memurları tarafından tanzim edilen tutanakta; özel … otobüsü içerisinde bir kadının elle taciz edildiği iddiasıyla yapılan anons üzerine olay yerine intikal edildiğinin, bahse konu aracın kapıları kapalı bir biçimde beklerken görüldüğünün, mağdurenin, sanığı göstererek kendisini taciz ettiğini söylemesi üzerine sanığın yakalandığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdure Nurcan … kollukta; olay günü saat 17.00 sıralarında … otobüsüne bindiğini, otobüste oturacak boş yer olmadığı için otobüsün arka tarafına giderek kapı önünde durduğunu, birkaç durak sonra önceden görmediği sanığın, ön kapıdan otobüse bindiğini ve sanıkla göz göze geldiklerini, kendisinin bulunduğu yere gelerek yakın bir şekilde bekleyen, sanığın elinde poşet olduğunu zannettiğini, kendisine daha da yaklaşması üzerine tedirgin olarak kapıya doğru biraz daha yaklaştığını, sol bacağının üzerine temas edildiğini hissettiğini ve bu temasın devam etmesi üzerine “Ya benden uzaklaş ya da otobüsten in.” şeklinde sanığa bağırdığını, sanığın ise cebinden kağıtlar çıkartıp bu kağıtlarla ilgilendiğini ve cevap vermediğini, boşalan bir koltuğa oturmasının ardından kendisine dik bir şekilde baktığını fark ettiği sanığa “Ayıp değil mi? Utanmıyor musun? ” dediğini, sanığın da “Ben ne yaptım.” diyerek üzerine gelmesi sonrasında korkarak telefonuyla polisi aradığını ve şoförden otobüsün kapılarını kapatmasını istediğini, sanığın ise otobüsten inmeye çalıştığını, mahkemede önceki beyanına ek olarak; otobüsün havuz kısmının çok kalabalık olmadığını, otobüsün fren yapması ve sanığın bu nedenle kendisine çarpması gibi bir olayın yaşanmadığını,
Tanık … Kollukta; özel … otobüsünde şoför olarak çalıştığını, seyir hâlindeyken sanığın “Ne yaptım be!” şeklinde sözlerini duyduğunu, bir süre ses gelmediğini, sonrasında mağdurenin “Abi, kapıya açma. Polisi aradım.” dediğini, bunun üzerine kapıları kapatarak polisi beklediğini, mahkemede ek olarak; mağdurenin “Gerizekalı” diye bağırdığını ve yanına gelerek “Abi, kapıya açma. Polisi aradım.” dediğini, bu sözleri söylerken mağdurenin heyecanlı veya korkmuş bir durumunun olmadığını, sanığın, kendisinden kapıları açmasını istediğini ancak açmadığını, otobüste ayakta yolcu olmasa da otobüsün dolu olduğunu
Beyan etmişlerdir.
Sanık … kollukta; otobüse bindiğinde otobüsün kalabalık olduğunu, diğer yolcular gibi ayakta beklediğini, inmesine birkaç durak kala otobüsün fren yapması üzerine mağdureye çarptığını ve özür dilediğini ancak mağdurenin “Ne yapıyorsun.” diyerek bağırdığını, kendisinin birşey yapmadığını ve ineceğini söyleyerek mağdureden özür dilemesine karşın mağdurenin polisi arayacağını söyleyerek otobüsün kapılarının kapanmasını istediğini, mağdureye polisi arayabileceğini hatta isterse polise birlikte de gidebileceklerini söylediğini, suçlamaları kabul etmediğini, mahkemede ek olarak; otobüsün içinin çok kalabalık olmadığını, normal düzeyde bir kalabalığın olduğunu savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
B. Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdurenin aşamalarda özetle; oturacak boş yer olmadığı için otobüsün arka tarafına giderek kapı önünde durduğunu, birkaç durak sonra önceden görmediği sanığın, ön kapıdan otobüse bindiğini ve göz göze geldiklerini, kendisinin bulunduğu yere gelerek yakın bir şekilde bekleyen sanık tarafından sol bacağının üzerine temas edildiğini hissetmesi ve bu temasın devam etmesi üzerine “Ya benden uzaklaş ya da otobüsten in.” diyerek bağırdığını, sanığın ise cebinden kağıtlar çıkartıp bu kağıtlarla ilgilendiğini ve cevap vermediğini, boşalan bir koltuğa oturmasının ardından kendisine dik bir şekilde baktığını fark ettiği sanığa “Ayıp değil mi? Utanmıyor musun? ” dediğini, sanığın da “Ben ne yaptım.” diyerek üzerine gelmesi sonrasında korkarak telefonuyla polisi aradığını ve şoförden otobüsün kapılarını kapatmasını istediğini, sanığın ise otobüsten inmeye çalıştığını, otobüsün fren yapması ve sanığın bu nedenle kendisine çarpması gibi bir olayın yaşanmadığını iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda suçlamaları kabul etmediğini, otobüsün fren yapması üzerine mağdureye çarptığını ve mağdureden özür dilediğini savunduğu olayda;
Sanığın aşamalarda istikrarlı olarak suçlamayı kabul etmemesi, kalabalık olduğu iddia edilen otobüste katılan mağdurenin iddiasına ilişkin tanık bulunmaması, sıkışık ortamda gerçekleşen temasın katılan mağdure tarafından yanlış anlaşılma ihtimalinin olması, sanığa isnat olunan eylemin sanık tarafından işlendiği hususunun şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; “Sanık ile olay öncesinde husumeti bulunmayan mağdurenin samimi anlatımı, otobüste ayakta seyahat eden yolcu sayısının azlığı nedeniyle istem dışı temas koşullarının oluşmaması, dokunmanın ısrarla devam ettirilmek istenmesi, mağdurenin şikâyeti üzerine sanığın hemen otobüsü terketmek istemesi gibi delillerin suçun subutu için yeterli olduğu halde, hatalı değerlendirme sonucu beraat kararı verilmesi” düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; sanığın mağdureye yönelik eyleminin sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.12.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 26.01.2023 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.