Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/553 E. 2023/330 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/553
KARAR NO : 2023/330
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

İtirazname No : 2021/23795
MAHKEMESİ : 1- İzmir (Kapatılan) 10. Ağır Ceza2-Denizli 1. Ağır Ceza
SAYISI : 1-22-34
2-54-38

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İzmir (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesince sanık H.. Ö..’in suç örgütü kurma ve yönetme suçundan 5237 sayılı TCK’nın 220/1, 220/3, 53, 58. maddeleri uyarınca 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla, mağdur G.. K..’a yönelik eylemi nedeniyle nitelikli yağma suçundan TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla TCK’nın 149/1-c-d-f-g, 53, 58. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezasıyla, mağdur B.. D..’e yönelik eylemi nedeniyle nitelikli yağma suçundan TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla TCK’nın 149/1-c-f-g, 35/2, 53, 58. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezasıyla, mağdur …e yönelik eylemi nedeniyle nitelikli yağma suçundan TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla TCK’nın 149/1-c-f-g, 53, 58. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezasıyla, mağdur M.. A..’ya yönelik eylemi nedeniyle nitelikli yağma suçundan TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla TCK’nın 149/1-c-f-g, 53, 58. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezasıyla, mağdur …e yönelik eylemi nedeniyle kasten yaralama suçundan TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla TCK’nın 86/1, 53, 58. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezasıyla, katılan B.. O..’a yönelik eylemi nedeniyle nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-c-f-g, 35/2, 53, 58. maddeleri uyarınca 9 yıl hapis cezasıyla, mağdur H.. C..’a yönelik eylemi nedeniyle nitelikli yağma suçundan TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla TCK’nın 149/1-a-c-f-g, 53, 58. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla, maktul G.. D..’i tasarlayarak kasten öldürme suçundan TCK’nın 38/1 ve 220/5. maddeleri yollamasıyla TCK’nın 82/1-a, 53, 58. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına; sanık E.. V..’ın suç örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 220/2, 220/3, 53, 58. maddeleri uyarınca 4 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla, maktul G.. D..’i tasarlayarak kasten öldürme suçundan TCK’nın 37/1. maddesi yollamasıyla TCK’nın 82/1-a, 53, 58. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına; sanık M.. M..’nin suç örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 220/2, 220/3, 53, 58. maddeleri uyarınca 4 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla, maktul G.. D..’i tasarlayarak kasten öldürme suçundan TCK’nın 37/1. maddesi yollamasıyla TCK’nın 82/1-a, 53, 58. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına; hak yoksunluklarına ve cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin hükümlere yönelik sanıklar ve müdafileri tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.11.2014 tarihli ve 3733-4875 sayılı kararı ile; sanık H.. Ö.. hakkında suç örgütü kurma ve yönetme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile buna bağlı olarak TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla kurulan kasten yaralama ve nitelikli yağma suçlarından, sanıklar E.. V.. ve M.. M.. hakkında suç örgütüne üye olma suçundan kurulan hükümlerin onanmasına; sanıklar H.. Ö.., E.. V.. ve M.. M.. hakkında maktul G.. D..’i öldürme suçundan kurulan hükümlerin ise; itiraz kapsamı dışında kalan suç örgütü yöneticileri Ü.. Ö.. ve M.. B..’ın azmettirmesiyle itiraz kapsamı dışında kalan örgüt üyeleri M.. H.. ve M.. P.. tarafından gerçekleştirilen öldürme eyleminin aslında katılan B.. O..’a yönelik tasarlandığı hâlde yanlışlıkla arkadaşı G.. D..’in öldürüldüğü, bu nedenle olayda gerçekleşen ‘’hata’’ nedeniyle sanıklar hakkında fiilin tasarlanarak işlenmiş olmasına dayanılarak ağırlaştırıcı nedenin uygulanmasının mümkün bulunmadığı cihetle bu maktüle yönelik eylem nedeniyle kurulan hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesince 30.01.2020 tarihli ve 54-38 sayı ile; sanıklardan H.. Ö..’in maktul G.. D..’e yönelik eylemi nedeniyle TCK’nın 30/2, 38/1 ve 220/5. maddeleri yollamasıyla TCK’nın 81, 53 ve 58. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla, sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin ise TCK’nın 37/1. maddesi yollamasıyla TCK’nın 81, 53 ve 58. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin hükümlerin; sanıklar müdafileri ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.03.2022 tarih ve 10068-1769 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 08.06.2021 tarihli ve 23795 sayılı birinci itirazında; ” İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250.Madde ile Görevli) 21/08/2008 tarih, 2008/54 Soruşturma, 2008/28 Esas ve 2008/17 İddia sayılı iddianamesinde ‘Denizli ili ve çevresinde ‘Öterler grubu olarak belirtilen suç örgütüne yönelik İzmir CMK 250.Madde ile görevli nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğinden 12/01/2007 tarihi ile 30/10/2007 tarihleri arasındaki zaman diliminde telekomünikasyon yolu ile iletişimin dinlenip tespiti ve kayda alınmasına, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ve adı geçen suç örgütü yöneticisi ve üyelerinin çeşitli tarihler arasında teknik araçlarla gizli olarak izlenmesine, ses ve görüntü kayıtlarının alınmasına yönelik kararlar alınarak yürütülen soruşturma sonucu elde edilen deliller ışığında’ denildikten sonra ‘Örgüt Liderleri ve Yönetim Kadrosundan Olanlar’ başlığı altında sanık H.. Ö..’le ilgili olarak ‘Aynı örgütün Ü.. Ö.. ile birlikte yönetimini üstlenmiştir. Örgütün mali kanadından sorumlu olup, Denizli Finans isimli iş yerini örgütün yöneticilerinden olan … ile birlikte işletir. Örgütün kurucu ve yöneticisi konumundadır. Örgüt içerisinde Abi olarak adlandırılır’ şeklindeki tanımlama ile birlikte diğer örgüt kurucu, yönetici ve üyeleri hakkında bilgi verildikten sonra, işlenen suçlar ayrı ayrı anlatılıp, sanıklar hakkında, suç örgütü kurma ve yöneticiliğini yapma, suç örgütüne üye olma, kasten öldürme, tasarlayarak öldürme ve bu suça azmettirme, yağma ve bu suça teşebbüs, mala zarar verme, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, olası kastla yaralama, 6136 sayılı Yasaya muhalefet, tehdit ve suçluyu kayırma suçlarından dava açılmıştır.
Yapılan yargılama sonunda, İzmir (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2012 tarih, 2008/22 (E), 2012/34 (K) sayılı ilamıyla, sanık H.. Ö.. hakkında diğer suçlar hakkında verilen mahkumiyet ve beraat kararları dışında, yukarıda ‘Konunun Takdimi’ başlığı altındaki 8 ayrı suçtan mahkumiyet kararı verilmiştir.
Gerekçeli kararın 329.sayfasında ‘Tutanak, Rapor, Kroki ve Belgeler’ başlığından sonra devam eden sayfalarda sanık H.. Ö..’in, E.. E.., ….. adlı şahıs ve …..arasındaki dinleme kayıtları içeriklerine yer verildikten sonra, 410. sayfadaki ‘Suç İşlemek İçin Örgüt Kurmak, Örgüte Üye Olmak ve Suç Örgütüne Yardım etmek Suçları İle İlgili Yapılan değerlendirme’ başlığı altındaki 412. sayfasında sanık H.. Ö..’in örgüt yöneticisi olarak mahkumiyetine gerekçe olarak, ‘suç örgütü lideri Ü.. Ö..’in, örgüt yöneticisi H.. Ö..’in isminin öne çıkarılmayıp gizli tutulması yönündeki emir ve talimatlarına, H.. Ö..’in de genel olarak telefonla konuşmayı tercih etmemesine rağmen yukarıda safya 323’te E.. E.., ….. ve özellikle sayfa 331’de ….. ile ‘Telefonda konuşulacak şeyler değil bunlar, yani…’ şeklindeki tutum ve davranışını doğrulayan bir konuşma olması bakımından dikkat çekici bulunmuş, yine aynı sanığın sayfa 333, 334, 335’te ….. ile, sayfa 335, 336’da….., …dlı şahısla, sayfa 350 ve 351’de ….ile yaptığı telefon konuşma içeriklerinden anlaşıldığı gibi bu şahıs ile birlikte, yine aynı şekilde dosyada daha fazla sayıda telefon görüşmesi olan sanık M.. B..’ın da dosyadaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi yapıldığında örgüt yöneticisi oldukları mahkememizce değerlendirilmiş ve kabul edilmiştir. İtirafçı sanıkların daha sonraki aşamalarda bu itiraflarından dönmeleri, suç örgütünün yargılama sırasında dahi korkutucu gücünün devam ettiğini göstermektedir. Her ne kadar sanık H.. Ö.. bazı olayların gerçekleştiği tarihlerde cezaevinde ise de, suç örgütünde yönetici olarak gücünün devam ettiği, ziyaretine gelen örgüt mensupları aracılığı ile emir ve talimatlar vererek örgütsel faaliyetini sürdürdüğü anlaşılmıştır” denilmiştir.
1-Sanık H.. Ö.. hakkında ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme’ suçundan dayanılan delillerin sanığın mahkumiyetine yeterli olmayıp suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı ve buna bağlı olarak TCK’nin 220/5.maddesi yollamasıyla mahkumiyetine karar verilen ‘mağdur B.. D..’e karşı yağma’, ‘mağdur …’e karşı yağma’, ‘mağdur …’i kasten yaralama’, ‘mağdur M.. A..’ya karşı yağma’ ve ‘mağdur ……’a karşı yağma’ suçlarından verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin olarak;
Suç işlemek için örgüt kurma suçunu düzenleyen 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesine göre kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar ve yönetenlerin, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, örgüt yöneticilerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Kanunun aradığı anlamda bir örgütün varlığından söz edebilmek için en az 3 kişinin suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gereçlere sahip olarak biraraya gelmesi, örgütü yöneten kimselerin de örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde örgüt amacına uygun biçimde işleyişi sağlaması ve örgüt üyelerine görev verip örgütü yönetmesi, bu bağlamda amaç suçun gerçekleştirilmesi için kişileri organize ederek örgütsel disiplin içerisinde hiyerarşiyi sağlaması, emirlerinin de sorgulanmaması gerekmektedir.
Sanık …aşamalardaki beyan ve savunmalarında, sanık…’in kardeşi olduğunu, ancak onunla zaman zaman özel sebepler yüzünden konuşmadıklarını, bazı suçların işlendiği tarihlerde cezaevinde olduğunu, sırf sanık…’in kardeşi olduğu için kendisinin örgüt yöneticisi olduğundan bahisle bir sürü suç yüklendiğini, örgüt üyesi olduğu iddia edilen kişilerin büyük çoğunluğunu tanımadığını, örgütle ve işlenen suçlarla bir ilgisinin ve bağlantısının bulunmadığını söyleyerek ve dinleme kayıtlarında geçen konuşmaların hangi hususlara ilişkin olduğunu anlatarak bütün suçlamaları reddetmiştir.
Yetmişten fazla sanığın yargılandığı davada, suç örgütü liderleri sanıklar Ü.. Ö.. ve M.. B.. ile örgüt üyeliğinden mahkum olan veya beraat eden sanıkların beyan ve savunmalarında, sanık …’in suç örgütü adına talimat verdiğinden, örgüt yöneticisi olduğundan veya örgüt adına işlenen bir eyleme katıldığından bahsettikleri vaki değildir.
Gerekçede, sanığın bazı suçların işlendiği tarihlerde cezaevinde ise de ziyaretine gelen örgüt mensupları aracılığı ile emir ve talimatlar vererek örgütsel faaliyetini sürdürdüğü belirtilmesine rağmen, dosyada bulunan cezaevi kayıtlarına göre, hiç bir örgüt üyesinin ziyaretçi kaydının bulunmadığı, ziyaretine gelenlerin sanığın avukatı ile hakkında örgüt üyeliğinden dava bulunmayan bir kaç kişi ve sanığın kardeşi olan…’den ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Ü.. Ö..’in de, sanığın kardeşi olması itibariyle ziyaretin aleyhe yorumlanamayacağı izahtan varestedir.
Sanık H.. Ö.. “Denizli Finans” adında bir şirketin … ile birlikte sahibi ve ortağıdır. … hakkında da suç örgütüne üye olmaktan dava açılmış, ancak beraat kararı verilerek hakkındaki beraat hükmü kesinleşmiştir.
Mahkeme gerekçesinde, sanık hakkında başkaca bir delil bulunmadığından özelikle usulüne uygun olarak alınan dinleme kayıtlarına dayanılmıştır. Bu dinleme kayıtlarına göre, sanığın, örgüt lideri ve diğer yönetici sanık ile tespit edilmiş bir dinleme kaydı mevcut değildir. Sanığın dinleme kayıtlarında görüştüğü ve kayıt altına alınan konuşmalar, ……adlı şahıs ve…arasındadır. Bu kişilerden …sanığın avukatı olup, görüşme kaydının içeriği, hacze gidilen bir yerde alacağın tahsiline ilişkin olduğunu düşündürmektedir…….adlı şahıs ve…hakkında örgüt üyeliğinden açılmış bir dava bulunmayıp, mevcut konuşmalar suç örgütüyle bir bağlantısı olduğunu düşündürecek içeriklere sahip değildir. Gerekçede, sanık ile …arasında geçen konuşmadaki ‘Telefonda konuşulacak şeyler değil bunlar, yani…’ ibaresinden önceki, ‘Tabi iyi olur yani, ben bir şey anlamıyorum’ şeklindeki ifadeden, sanığın anlatılan konuyu tam olarak anlayamadığından yüz yüze görüşmesi gerektiği sonucunun çıkacağı halde, bu husus yorum yoluyla sanığın aleyhine değerlendirilmiştir. Dinleme kayıtlarında adı geçen E.. E.., örgüt üyeliğinden mahkumiyeti bulunan tek kişidir. Ancak konuşma içeriği değerlendirildiğinde, bir işle ilgili çıkan sorunun çözümüyle ilgili olarak sanığın ‘E, ben şimdi oraya gelsem ne yapcam, eee, Alara durmuyo da ağlayıp duruyor, dükkana getirmişler’ şeklindeki ifadesi karşısında, konuşmanın örgüt yöneticiliği ile bir ilgisinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Sanığın mahkum olduğu yukarıda bahsedilen hükümlerin onanarak kesinleşmesinden sonra, bozma üzerine sanık hakkında, maktuller A.. D.., M.. A.. ve G.. D..’e yönelik öldürme suçlarından Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/54 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, sanığın mahkum olduğu suç tarihlerinde görev yapan kamu görevlileri N.. G.., … ve … tanık olarak dinlenmişlerdir. Bu tanıklardan … Denizli İl Merkez Jandarma Komutanlığında merkez ilçe adli kolluk sorumlusu olarak yüzbaşı, N.. G.. Denizli İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde kıdemli başçavuş ve … de Denizli Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünde emniyet mensubu olarak görev yapmışlardır.
Tanık … beyanında, 2002 yılı Temmuz ayından 2007 yılı Temmuz ayına kadar Denizli İl Merkez Jandarma Komutanlığında merkez ilçe adli kolluk sorumlusu olarak yüzbaşı rütbesiyle çalıştığını, 7-8 ay Denizli’de bulunan çıkar amaçlı suç örgütlerini takip ettiklerini, 4422 sayılı Yasa kapsamında İzmir Özel Yetkili Mahkemeden alınan kararlar gereğince suç örgütlerinin telefon dinlemesi ve fiziki takip işlemleri yapıldığını, yaptıkları soruşturmalarda sanık H.. Ö..’le ilgili herhangi bir delil ya da bulguya rastlayamadıklarını, kendisiyle yaptığı şahsi görüşmede de suç örgütü lideri vasıflarını taşımadığı kanaati oluştuğunu, zira silah taşımadığını, kız çocuğunu okula bizzat sanığın kendisinin götürüp getirdiğini, suç örgütü lideri konumunda olan bir kişinin bu tür şeyleri yapmasının kendilerine göre doğal olmadığını söylemiştir.
Tanık N.. G.. beyanında, sanıkların bir çoğunu ismen ya da yaptıkları soruşturma ve takipler nedeniyle tanıdığını, sanıklardan H.. Ö..’i özellikle yakından tanıdığını, görev yaptığı süre içerisinde herhangi bir suç örgütüne üye olduğunu ya da çıkar amaçlı bir suç örgütünün faaliyetleri kapsamında bir suç işlediğini görmediğini, Ü.. Ö..’in takip ettikleri örgütün lideri olduğunu, Ü.. Ö..’i takip etmeleri nedeniyle sanık …’i de dolaylı olarak takip ettiklerini, yaptıkları çalışmalarda herhangi bir suç örgütüyle bağını tespit edemediklerini, kendisini suç örgütü olduğu ileri sürülen kişilerle herhangi bir ortamda görmediğini ifade etmiştir.
Tanık … beyanında, 2005-2006 yıllarında Denizli Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünde saha sorumlusu olarak görevli olduğunu, örgüt elemanlarını takip ederken H.. Ö.. isimli şahsın grup elemanlarıyla hiçbir zaman bir yere gidip geldiğini, bu şahısların kullandıkları araçlara bindiğini, bunlarla bir irtibatının bulunduğunu görmediğini, kendi aracıyla kendi kafelerine ve eşinin dükkanına gidip geldiğini, fiziki olarak gözlemi itibariyle H.. Ö..’in örgüt lideri gibi davrandığını da görmediğini belirmiştir.
Örgüt lideri Ü.. Ö.. ve örgüt yöneticisi M.. B.. hakkında TCK’nin 220/5.maddesi yollamasıyla veya doğrudan işledikleri 8 ayrı suçla (L.. E..’e yönelik nitelikli yağma ve mala zarar verme, R.. T..’a yönelik nitelikli yağma, S.. A..’a yönelik hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama, Mehmet Akşin’e yönelik nitelikli yağma, E.. Y..’a yönelik nitelikli yağma, U.. K..’a yönelik nitelikli yağma) ilgili dava ve mahkumiyet kararı bulunduğu halde, aynı örgütün yöneticisi olduğu iddia edilen sanık H.. Ö.. hakkında açılan bir dava ve mahkumiyet kararı dahi bulunmamaktadır.
Ceza hukukunun amacı maddi gerçeği hiç kuşkuya meydan bırakmadan bulmaktır. Küçük bir şüphenin bulunduğu bir yerde mahkumiyet hükmünün kurulması beklenemez.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.11.2009 tarih ve 2009/8-122-2009/266 sayılı kararında belirtildiği üzere ‘ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan ‘in dubio pro reo’ yani kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur.’
Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bu içtihadı ışığında değerlendirme yapıldığında, sanık …’in hiç bir aşamada suçlamaları kabul etmeyip, sırf sanık…’in kardeşi olması nedeniyle kendisinin örgüt yöneticisi olduğundan bahisle bir sürü suç yüklendiğini savunması, çok sayıda sanığın yargılandığı davada, suç örgütü liderleri sanıklar Ü.. Ö.. ve M.. B.. ile örgüt üyeliğinden mahkum olan veya beraat eden sanıkların beyan ve savunmalarının hiç bir yerinde, sanık …’in, örgütle bağı bulunduğuna suç örgütü adına talimat verdiğine, örgüt yöneticisi olduğuna veya örgüt adına işlenen bir eyleme katıldığına dair bir ifadenin bulunmaması, sanığın örgüt yöneticisi olduğuna dair tek delil olarak kabul edilen dinleme kayıtlarında şüpheyi ortadan kaldıracak tam ve kesin bir ifadeye rastlanmaması, bozma kararı sonra yapılan yargılama sırasında beyanlarına başvurulan kolluk görevlisi olan kamu tanıkları N.. G.., … ve …’in, çıkar amaçlı suç örgütlerine yönelik yaptıkları çalışmalar sırasında sanık …’in suç örgütü yöneticisi olduğuna dair hiç bir delil ve bulguya rastlamadıklarını, aksine sanığın örgüt yöneticisi gibi davranmadığını gözlemlediklerini söylemeleri karşısında, sanığın suç örgütü kurma ve yönetme suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından hakkındaki kuşkunun tam olarak giderilemediği, dinleme kayıtlarının yorumlanarak varsayıma dayalı karar verilemeyeceğinden ‘şüphe sanık lehinedir’ ilkesine göre beraat kararı verilmesi gerektiği, bütün bu yönleriyle, hakkında şüphe tam olarak giderilemeyen sanık H.. Ö.. hakkındaki ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme’ ve buna bağlı olarak TCK’nin 220/5.maddesi yollamasıyla ‘mağdur B.. D..’e karşı yağma’, ‘mağdur …’e karşı yağma’, ‘mağdur …’i kasten yaralama’, ‘mağdur M.. A..’ya karşı yağma’ ve ‘mağdur Hasan Cambaz’a karşı yağma’ suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının bozulmasına karar verilmesi gerekirken onanmasına karar verilmesinin, usul ve Yasaya aykırı olduğu düşünüldüğünden itiraz yoluna gidilmesi zorunluluğu doğmuştur.
2-Sanık H.. Ö.. hakkında B.. O..’a yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan kurulan hükümle ilgili olarak;
Mahkemece kabul edilen oluşa göre; kayınbabasından işleri devralan katılan … …’ın, icra takiplerinde tahsil edilen paralar nedeniyle avukat İ.. K..’ten 120.000 TL alacaklı olduğu, avukat İlker’in bu borcu azaltmak ve kendisine karşı yapılacak icra takibini önlemek için E.. E.. vasıtası ile H.. Ö..’le konuştuğu, sonradan İ.. K..’in, kardeşi Hasan Kiriş ve E.. E..’la birlikte katılan … …’ın yanına giderek borcun 30.000 TL’sinin H.. Ö.. tarafından kullanıldığı, 86.000 TL’sinin İlker tarafında ödeneceği söylendikten sonra ‘Bu olaya artık Ü.. Ö.. el attı, teklifi kabul et’ dedikleri, teklifin kabul edilmediği, sanıklar M.. B.. ve E.. V..’ın, kendisini Ü.. Ö..’in çağırdığını, gelmezse kafasına sıkılacağını söylemeleri üzerine, katılan …’in, yanına G.. D..’i de alarak Denizli Çamlık’taki Gözde Pastanesine giderek Ü.. Ö.., E.. V.. ve…’la görüştüğü, buradaki konuşma sırasında katılana, avukat İlker’in borcunun bir kısmının H.. Ö..’e harcandığını söyleyerek alacağından indirim yapmasını istedikleri, katılan yine teklifi kabul etmeyince ‘o zaman görüşürüz, iyi olmaz, kafana sıkılır’ diyerek tehdit ettikleri, katılanın bu tehdit ve baskılara rağmen icra takibine devam etmesi üzerine Ü.. Ö.., O.. K.. ve …’in katılana ait otoparka giderek katılan …’i takip etmeye başladıkları, yine 6 kişi ile birlikte otoparka gelerek Cemal adındaki kişiye ‘ona göstereceğiz’ şeklinde tehdit içeren sözler sarf ettikleri, katılan …’in buna rağmen icra takibine devam ederek alacağın 30.000 TL’lik kısmını tahsil ettiği, geri kalan kısımla ilgili icra takibinin devam ettiği şeklindedir.
Bu kabul ve oluşa göre, sanık H.. Ö.. hakkında, diğer sanıklar Ü.. Ö.., M.. B.., E.. V.., …, … ve O.. K.. ile birlikte, 2007 yılı içinde katılan … …’a yönelik tehditlerle suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yarar sağlamak amacıyla yağma suçunu işlediğinden bahisle 5237 sayılı TCK’nin 149/1-c-f-g, 35/2, 53, 58. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararı verilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere, sanık hakkındaki bu mahkumiyet hükmü, TCK’nin 220/5.maddesi yollamasıyla değil, katılan … …’ın gerekçeli kararın 283.sayfasında yazılı beyanlarına dayanılarak ve doğrudan işlendiği kabul edilerek kurulmuştur.
Katılan … …’ın beyanlarından, sanık …ile katılan arasında, avukat İ.. K..’in borcu nedeniyle paranın tahsili konuşunda doğrudan bir konuşma ve görüşme olmadığı, hatta sanık …’in cereyan eden bu olaylar sırasında cezaevinde olduğu, ancak onun adı kullanılarak tehditle katılanın alacağının bir kısmından vazgeçirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. UYAP kayıtlarına göre, sanık …’in 24/11/2006 ve 11/11/2007 tarihlerinde başka suçlardan tutuklama kaydının bulunması ve katılanın bu yöndeki beyanları karşısında, olayların cereyanı sırasında sanığın tutuklu olarak cezaevinde bulunduğu doğrulanmaktadır.
Sanığın yağmaya teşebbüs suçunu işlediğinin kabulü için TCK’nin 37, 38 veya 39.maddesi kapsamında dosyaya yansıyan bir eyleminin somut olarak ortaya konulması gerekmekte olup, sanık H.. Ö..’in diğer sanıkları, kendi adına katılanın alacağının bir kısmından vazgeçmesi için tehdit edilmesi yönünde azmettirdiğine, suçun işlenmesi sırasında diğer sanıklarla fikir ve irade birliği içinde eylem üzerinde hakimiyet kurduğuna veya diğer sanıkların eylemine ‘yardım eden’ olarak iştirak ettiğine dair dosyaya yansıyan hiç bir delil mevcut değildir.
Bu yönüyle, sanık H.. Ö.. hakkında katılan … …’a yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği halde, soyut gerekçelerle mahkumiyet hükmü kurulması nedeniyle hükmün bozulması yerine onanmasına karar verilmesinin usul ve Yasaya aykırı olduğu düşünüldüğünden İtiraz yoluna başvurma gereği duyulmuştur.
3-Sanık H.. Ö.. hakkında G.. K..’a yönelik nitelikli yağmadan kurulan hükümle ilgili olarak;
Gerekçeli kararın 434.sayfasındaki ‘Müşteki G.. K..’a Tehdit ve Zorla Senet İmzalatmak Olayı’ başlığı altındaki hükmün gerekçesinde, müşteki …’in beyanlarına göre, müşteki ile … … arasındaki alacak verecek ilişkisinden kaynaklanan sorunlar ve mevcut borçtan çok fazlasının tehdit ve zorlamayla tahsil edilmeye çalışıldığı süreçte 2006 yılı Mart ayında sanık … …’ın, H.. Ö.. ve yanındakilerle birlikte, müştekinin işyerine gelerek tehditle 5 adet boş senet imzalatıldığının kabulü karşısında sübuta yönelik itirazı gerektirir bir neden yoktur.
Ancak, suçun doğrudan sanık tarafından işlendiği kabul edildiği halde, hükmün, suçu doğrudan işlemekten değil ‘TCK’nin 220/5 maddesi yollamasıyla’ kurulması ve sanığın örgüt yöneticisi olarak suçu işlemediğinin kabulü halinde TCK’nin 58.maddesinin uygulanması hatalıdır.
Bu durumda, hüküm fıkrasından ‘TCK’nin 220/5″maddesi yollamasıyla’ ibaresi ile TCK’nin 58.maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılmasına karar verilmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi yerine onanmasına karar verilmesinin usul ve Yasaya aykırı olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 24.05.2022 tarihli ve aynı sayılı ikinci itirazında ise; “1-Sanık H.. Ö.. hakkında maktul G.. D..’e yönelik kasten öldürme suçunda azmettirme ve örgüt yöneticisi olarak sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin olarak;
Sanık Ü.. Ö.. liderliğindeki suç örgütünün esas hedefi olan B.. O..’ın öldürülmesine karar verilerek, bu eylem için yapılan plan sonucu B.. O.. zannedilerek, başına kask takarak motosikleti ile seyir halindeki G.. D..’in örgüt üyeleri sanıklar M.. H.. ve M.. P.. tarafından öldürüldüğü olayda, sanık H.. Ö..’in, örgüt yöneticisi olmaktan dolayı öldürme suçundan sorumlu tutularak, 5237 sayılı TCK’nin 30/2, 38/1 ve 220/5.maddeleri delaletiyle 5237 sayılı TCK’nin 81, 53, 58. maddeleri uyarınca mahkumiyetine karar verilmiştir.
Sanık …hakkında maktul …’e yönelik kasten öldürme suçundan verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin gerekçeli kararın 215. sayfasında hükmün gerekçesi ‘Yargıtay 1.Ceza Dairesi’nin 02.11.2014 gün ve 2014/3733 Esas ve 2014/4875 karar sayılı bozma ilamındaki kabule ve dosya kapsamına göre,suç işlemek amacıyla Ü.. Ö..’in liderliğinde kurulan ve yöneticiliklerini H.. Ö.. ve M.. B..’ın yaptığı suç örgütünün esas hedefi olan başka bir olaydaki ‘yağma suçunun mağduru’ mağduru B.. O..’ın öldürülmesinin kararlaştırıldığı,bu kapsamda mağdurun bir süre izlendiği,olay günü akşam saat 20.00 sıralarında mağdurun işyerinden evine gittiği,bir süre sonra maktulün mağdura ait işyerine geldiği,buradan telefonla arayarak mağduru halı saha maçına davet ettiği,olumsuz cevap alması üzerine de fiziki özellikleri bakımından kendisine benzeyen mağdura ait motosikleti alarak,başına kask da takmak suretiyle yola çıktığı,bu sırada işyerine geldiği andan itibaren kendisini takip eden ve tetikçilik görevi kendilerine verilen sanıklar M.. H.. ve M.. P..’ın da M.. H..’ın kullandığı motosikletle maktulün peşine düştükleri,diğer sanıkların da telefonla sürekli irtibat halinde kalarak,eylemi yönlendirdikleri,takip sırasında sanıkların eylemlerini gerçekleştirebilmek için uygun anı kolladıkları,nihayet bir fırsatını bularak maktulün yanına yaklaştıkları sırada M.. P..’ın açtığı ateş sonucu,maktulün almış olduğu on iki adet mermi isabeti sonucu hayatını kaybettiği olayda, sanıkların öldürmeyi tasarladıkları kişinin kimliği konusunda hataya düştükleri,bu hatanın ise TCK’nın 30.maddesinin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığı halde,ayrı ayrı “kasten öldürme” suçundan TCK’nın 81. maddesi uyarınca hüküm kurulması yerine,suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde “tasarlayarak öldürme” suçundan, aynı Kanunun 82/1-a maddesi uyarınca hüküm kurulmasının bozma nedeni yapıldığı anlaşılmıştır.
Atılı suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği, bu sebeple sanığın sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.’ şeklinde açıklanmıştır.
Gerekçedeki bu açıklamaya göre, sanık …’in, maktul …’in öldürülmesinde TCK’nin 37, 38 veya 39.maddesi kapsamında dosyaya yansıyan bir eylemi mevcut olmayıp, örgüt üyeleri tarafından işlenen kasten öldürme suçundan sorumlu olmasının nedeni, suçun örgütün faaliyeti kapsamında işlenmesi ve sanığın da örgüt yöneticisi olarak kabul edilmesidir. Örgüt yöneticisi olarak kabul edilmesinin dayanağı da, İzmir (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2012 tarih, 2008/22 (E), 2012/34 (K) sayılı suç örgütünde yönetici olmaktan 5237 TCK’nin 220/1, 220/3, 58. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04/11/2014 gün ve 2014/3733 Esas, 2014/4875 Karar sayılı ONAMA kararıdır.
Sanık H.. Ö.. yönünden 08/06/2021 tarihli İTİRAZNAME ile, sanığın suç örgütü kurma ve yönetme suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, hakkında İzmir (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2012 tarih, 2008/22 (E), 2012/34 (K) sayılı ilamı ile verilen mahkumiyet kararının onanmasına ilişkin Yüksek Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04/11/2014 gün ve 2014/3733 Esas, 2014/4875 Karar sayılı ilamına karşı İtiraz yoluna başvurulmuş, ancak bu itirazımız Yüksek Dairece henüz sonuçlandırılmamıştır. Dolayısıyla sanığın olaydaki hukuki durumunun ortaya konulması bakımından öncelikle bu itirazımızın değerlendirilmesi gerekmektedir.
08/06/2021 tarihli İtiraz Yazısında, sanığın örgüt yöneticisi olduğunun sabit olmadığına dair gerekçemiz;
‘………. ” şeklindedir.
Bu itiraz gerekçelerimize göre, itirazımızın kabulü halinde, suç örgütünün esas hedefi olan B.. O..’ın öldürülmesine karar verilerek, bu eylem için yapılan plan sonucu B.. O.. zannedilerek başına kask takarak motosikleti ile seyir halindeki G.. D..’in örgüt üyeleri M.. H.. ve M.. P.. tarafından öldürülmesi olayında, sanığın TCK’nin 220/5.maddesi yollamasıyla cezalandırılmasını gerektiren durumun ortadan kalkacağı, ayrıca sanık …’in diğer sanıkları, maktulün öldürülmesi yönünde azmettirdiğine, suçun işlenmesi sırasında diğer sanıklarla fikir ve irade birliği içinde eylem üzerinde hakimiyet kurduğuna veya diğer sanıkların eylemine ‘yardım eden’ olarak iştirak ettiğine dair dosyaya yansıyan her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı hiç bir delil mevcut bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde, verilen mahkumiyet kararının beraat yönünde Bozulmasına karar verilmesi gerekirken Onanmasına karar verilmesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
2-Sanıklar E.. V.. ve M.. M.. hakkında maktul G.. D..’e yönelik öldürme suçundaki iştiraklerinin derecesine göre, TCK’nin 39/2-c maddesi yollamasıyla TCK’nin 39/1.maddesi uyarınca ‘suçun işlenmesine yardım eden’ olarak mahkumiyetleri yerine, TCK’nin 37/1.maddesi uyarınca mahkumiyetlerine karar verilmesinin hatalı olduğuna ilişkin olarak;
Oluşa ve dosya kapsamına göre, suç işlemek amacıyla Ü.. Ö..’in liderliğinde kurulan suç örgütünün asıl hedefi olan, başka bir olaydaki ‘yağma suçunun mağduru’ B.. O..’ın öldürülmesine karar verildiği, bu eylem için plan yapıldığı, yapılan plan uyarınca mağdurun bir süre izlendiği, maktulün ise mağdurun samimi arkadaşı olduğu, olay günü akşam saat 20.00 sıralarında mağdurun işyerinden evine gittiği, bir süre sonra maktulün mağdura ait işyerine geldiği, buradan telefonla arayarak mağduru halı saha maçına davet ettiği, olumsuz cevap alması üzerine oradan ayrılmak istediği, o sırada sanık M.. H..’ın, uzaktan fiziki özellikler bakımından …’e benzeyen maktul …’i M.. P..’a gösterip … olduğunu düşünerek ‘işte bu’ dediği, maktul …’in dışarı çıkarak başına da kask taktıktan sonra …’e ait motosiklet ile yola çıktığı, sanık M.. H..’ın da kaskını giyip, arkasında da M.. P.. oturarak motosikletle … zannettikleri …’i takibe başladıkları, …’in 2-3 trafik ışığında durmadan geçtiği, sanıklar… ve M.. P..’ın da eylemlerini gerçekleştirebilmek için uygun anı kollayarak takip ettikleri, bir fırsatını bularak maktulün yanına yaklaştıkları sırada sanık M.. P..’ın ateş etmeye başladığı, maktul …’in almış olduğu on iki adet mermi isabeti sonucu hayatını kaybettiği sabittir.
Oluşu bu şekilde kabul edilen olayda, sanıklar M.. H.. ve M.. P..’ın 5237 sayılı TCK’nin 37.maddesi kapsamında fail olarak suça iştirak ettiklerinde bir tartışma yoktur. Ancak olay sırasında olay yerinde oldukları sabit olmayan ve suç örgütü yöneticiliği vasıfları da bulunmayan sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin suça iştiraklerinin derecesini tartışmak gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nin 37/1.maddesine göre ‘Suçun kanunî tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.’ Sanık hakkında bu maddenin uygulanabilmesi için, eylemi gerçekleştiren kişi ile fikir ve irade birliği içinde bulunulması ve eylem üzerinde hakimiyet kurulması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nin 39.maddesinde suça ‘yardım etme’ düzenlemiş olup, bu maddenin 2.fıkrasında kişinin hangi hallerde “yardım eden” sıfatıyla sorumlu olacağı sayılmıştır. Bu haller; ‘a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek. b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak. c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.’ şeklindedir.
Sanıklar Emrah ve M.. M..’nin, olayı gerçekleştiren sanıklar M.. H.. ve M.. P..’la olay yerinde bulunarak fiil üzerinde hakimiyet kuracak şekilde suçu birlikte işlemedikleri, özellikle sanık M.. P..’ın oluşa uyan beyan ve savunmalarından açıkça anlaşılmaktadır.
Her iki sanığın da suça iştirak ettiklerine dair delil, iletişim kayıtlarıdır. Bu iletişim tespitleri, sanıkların cinayet öncesinde veya cinayet esnasında ve sonrasında saklama, yol gösterme, bilgi aktarma şeklindeki telefon görüşmeleridir. Bu görüşmeler ‘M.. B.. ile M.. H.. arasında, M.. H.. ile M.. M.. arasında, M.. B.. ile E.. V.. arasında, E.. V.. ile M.. M.. arasında, E.. V.. ile M.. B.. arasında, Ü.. Ö.. ile M.. H.. arasında, M.. B.. ile M.. H.. arasında, M.. B.. ile E.. V.. arasında, M.. B.. ile M.. H.. arasında’ şeklindedir.
Görüşme kayıtlarındaki Ü.. Ö.. ile M.. B.. örgüt yöneticisi olup, bu sanıkların TCK’nin 220/5.maddesi kapsamında fail olduklarında şüphe yoktur. Dolayısıyla suçun işlenmesi sırasında veya sonrasında bu sanıklarla yapılan görüşmelerin TCK’nin 37.maddesi kapsamında kaldığı açıktır. Ancak sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin örgüt üyesi olarak ‘M.. H.. ile M.. M.. arasında, M.. B.. ile E.. V.. arasında, E.. V.. ile M.. M.. arasında, E.. V.. ile M.. B.. arasında, M.. B.. ile E.. V.. arasında’ şeklinde telefon görüşmelerinin olması, sanık M.. P..’ın bozma sonrası alınan beyanında ‘Olaydan sonra Saltak’a gittik. Orada bir işyerine motosikleti bıraktık. M.. M.. gelip bizi oradan aldı’ şeklindeki ifadesi ile sanıklar M.. M.. ve E.. V..’ın eylem üzerinde hakimiyetlerinin bulunmayıp, eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nin 39/1.maddesi kapsamında kaldığının anlaşılması, bu sanıkların öldürme eylemini gerçekleştiren M.. H.. ve M.. P..’ı öldürme konusunda azmettirdiklerine dair bir delil de bulunmaması karşısında, suç örgütü üyesi olan sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin G.. D..’e yönelik kasten öldürme suçundan TCK’nin 39/2-c maddesi yollamasıyla TCK’nin 39/1.maddesi uyarınca ‘suçun işlenmesine yardım eden’ olarak mahkumiyetleri yerine, unsurları oluşmayan TCK’nin 37/1.maddesi uyarınca mahkumiyetlerine karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması yerine onanmasına karar verilmesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.10.2022 tarih ve 6197-8148 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 08.06.2021 tarih ve 2021/23795 sayı ile;
Sanık H.. Ö..’in suç örgütü kurmak ve yönetmek suçundan cezalandırılmasına ilişkin deliller mahkûmiyete yeterli bulunmadığından sanığın bu suçtan mahkûmiyetine karar verilemeyeceği, yine katılan B.. O..’a yönelik eyleme katıldığına dair yeterli delil bulunmadığından bu katılana yönelik yağma eylemine konu davadan beraatine karar verilmesi gerektiği, TCK’nın 220/5. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilen yağma ve kasten yaralama suçlarından ise örgüt yöneticisi olmadığından cezalandırılamayacağı, mağdur G.. K..’a yönelik eylemin ise sanık tarafından işlendiği ancak sanık suç örgütü kurucusu ve yöneticisi olma suçunu işlemediğinden bu suç nedeniyle kurulan hükümde sanık H.. Ö.. hakkında TCK’nın 220/5. ve 58. maddelerinin uygulanamayacağı ve bu maddelerin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkarılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiğinden cihetle, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan hükümlerin incelendiği Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.11.2014 tarihli ve 3733-4875 sayılı kararına işaret edilen hükümler bakımından itirazda bulunulmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.05.2022 tarih, 2021/23795 sayılı ikinci itirazında ise;
Birinci itiraz kapsamında ifade edildiği şekilde sanık H.. Ö..’in suç örgütü kurmak ve yönetmek suçundan cezalandırılmasına ilişkin deliller mahkûmiyete yeterli bulunmadığından bu suçtan mahkûmiyetine karar verilemeyeceği, bu nedenle sanığın TCK’nın 220/5. maddesi yollamasıyla maktul G.. D..’in öldürülmesi suçundan cezalandırılamayacağı, sanıklar E.. V.. ile M.. M.. bakımından ise itiraz kapsamı dışında kalan suç örgütü yöneticileri Ü.. Ö.. ve M.. B..’ın azmettirmesi ile itiraz kapsamı dışında kalan örgüt üyeleri M.. H.. ve M.. P.. tarafından maktul G.. D..’in öldürülmesi eylemine yardım etmek suretiyle katıldıkları anlaşıldığından haklarında hükmolunan cezadan TCK’nın 39. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği düşüncesiyle Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 10.03.2022 tarihli ve 10068-1769 sayılı kararına itirazda bulunulmuştur.
İtirazların kapsamına göre inceleme, sanık H.. Ö.. hakkında; suç örgütü kurma ve yönetme suçundan hüküm ile maktül G.. D..’in öldürülmesi eylemi nedeniyle kurulan hüküm, mağdurlar B.. O.., M.. A.., H.. C.., B.. D.., … ve G.. K..’a yönelik eylemler nedeniyle yağma ve yağmaya teşebbüs suçlarından kurulan hükümler, mağdur …e yönelik eylem nedeniyle kasten yaralama suçundan kurulan hüküm ve sanıklar E.. V.. ve M.. M.. hakkında maktül G.. D..’in öldürülmesi eylemi nedeniyle kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özet Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık H.. Ö..’in suç örgütü kurma ve yönetme suçunu işleyip işlemediğine ve bu bağlamda örgüt kapsamında işlenen yağma, yağmaya teşebbüs, kasten öldürme ve kasten yaralama suçlarından sorumlu olup olmadığına sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin maktül G.. D..’in öldürülmesi eylemine doğrudan fail olarak mı yoksa yardım eden sıfatıyla mı iştirak ettiklerinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
A- Denizli İlinde Faaliyet Gösteren ”Öterler” Suç Örgütü
Ü.. Ö.. tarafından Denizli ilinde faaliyet göstermek üzere kurulan ve yönetilen, faaliyet alanı olarak eğlence mekanlarından haraç alma ve çek-senet tahsilatı gibi eylemleri benimseyen ve bu kapsamında yağma, kasten öldürme ve kasten yaralama gibi suçları işleyen suç örgütüne karşı 2005 yılında iletişimin tespiti yönteminin de kullanıldığı ilk soruşturma sonucunda açılan davada inceleme dışı sanık Ü.. Ö.. hakkında suç örgütü kurma ve yönetme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş, bu davada suç örgütüne üye olma suçundan yargılanan sanık H.. Ö.. hakkında açılan davanın ise zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiştir.
Öterler örgütüne yönelik iletişimin tespiti ve fiziki takip içeren ikinci kapsamlı soruşturma ise 2007 yılında yapılmıştır. Bu soruşturma sonucunda düzenlenen iddianamede;
”1)Ü.. Ö..;
ÖTER örgütünün lideri konumunda olup, kardeşi, olan H.. Ö.. ile birlikte örgütün yöneticiliğini yürütmektedirler. Örgütün işleyişi ve gerçekleştirilecek olan eylemler hususunda emir ve talimatları verir. Örgütün kurucu ve yöneticisi konumundadır. Örgüt içerisinde Ağa, Abi, ve Dayı olarak adlandırılır.
2)H.. Ö..;
Aynı örgütün Ü.. Ö.. ile birlikte yönetimini üstlenmiştir. Örgütün Mali kanadından sorumlu olup, Denizli Finans isimli iş yerini örgütün yöneticilerinden olan … ile birlikte işletir. Örgütün kurucu ve yöneticisi konumundadır. Örgüt içerisinde Abi olarak adlandırılır.
3) M.. B..;
ÖTER ve H.. Ö..’in örgüt adına gerçekleştirilmesi gereken silahlı eylemlerinde gerek olay öncesi gerekse olayın gerçekleşmesinden sonraki aşamalarda takip ve planlama işlemlerinden sorumlu kişisi olup aynı zamanda mali hususlardan da sorumlu örgüt lider yardımcısı olarak yönetim kadrosunda yer almaktadır. Örgüt içerisinde … olarak adlandırılmaktadır.
4) Ahmet TÜĞSÜZ;
Örgüt lideri olan Ü.. Ö.. ve H.. Ö..’in yardımcısı konumunda olup, özellikle M.. B..’ın cezaevine girdikten sonra onun fonksiyonlarını üstlenmiş, örgüt lider yardımcısı ve yöneticisi konumundadır. Örgüt içerisinde Çolak olarak adlandırılır.
5) M.. S..;
Örgüt lideri… ve H.. Ö..’den almış olduğu talimatları örgüt mensuplarına yaptırtıp bilahare bu hususlarda örgüt liderini bilgilendiren, bir nevi özel kalem görevini üstlenen örgüt lider yardımcılarından , yönetim kadrosunda yer almaktadır.
6) E.. V..;
Örgüt liderlerinden H.. Ö..’in en yakını, aynı zamanda şoför ve korumalığını üstlenmiş kişi olup, Ü.. Ö.. ve H.. Ö..’den direkt talimat alıp, bu talimatları örgüt mensupları vasıtasıyla yerine getirmesini sağlayıp bir kısım olayları da yerine getiren lider yardımcısı, yönetici konumundadır.
7) E.. E..;
Örgüt liderlerinin istihbarat bilgilerini sağlayan ve onlardan almış olduğu talimatları uygulatan, örgütün gerçekleştirdiği eylemler sonucunda önlemleri alan örgüt yöneticisi konumundadır. Örgüt içersinde USTA olarak bilinmektedir.
8) …,
Örgüt liderlerinden H.. Ö.. ile birlikte Denizli Finans adlı mali kuruluşun ortağı aynı zamanda aynı işyerinde örgüt liderleriyle beraber kararların alınmasında ve uygulanmasında ayrıca maddi kaynakların sağlanmasında yer alan lider yardımcısı ,yönetici konumunda örgüt içinde yer almaktadır”
Örgüt üyeleri ise; ( İtiraz kapsamında yer alan olaylarla ilgili olanlar alınmıştır.)
1- )Hasan Ali ETİZ,
Örgüt liderlerinden H.. Ö..’in şoförlüğünü ve korumalığını yapar, örgüt adına aktif olaylarda yer alır. Denizli Finans adlı yerde çalışır sürekli olarak silahlı gezer,örgütün cezaevindeki mensuplarının takibini yapar,örgüt üyesi olup DEDE olarak tanınır
2-)A.. K..,
Denizli korucuk kasabasındaki KAYA restoranı işletir. Örgüt yöneticilerinin güvenini kazanmış bir kişi olup örgütün işlediği cinayet olaylarından sonra cinayetleri işleyenleri gizlemiştir. Örgütün üyesi dir.
3- )Ş.. K..,
Denizlide faaliyet gösteren Çıkrık, Blue Star ve Havuzlu Köşk gazinolarını işletir,örgüte parasal kaynak sağlar ,örgüt lideri Ü.. Ö.. ile önceye dayalı arkadaşlık ilişkisi mevcuttur son zamanlarda örgüt lideri ile yaşadığı sıkıntılar nedeniyle maddi yardım talep edilmiş örgüt üyesi konumundadır.
4-Özcan KILIÇ
Örgütün silahlı eylemlerinde yer alır, örgütün tahsil etmesi için Çek senet sağlar örgütün Üyesi konumundadır ve örgüt içersinde ,AMİGO ve FIRILDAK ÖZCAN olarak tanınır.
5-)S.. A..
Örgütün silahlı eylemlerinde yer almıştır,Ü.. Ö..’in işlediği suçları üstüne almıştır. Örgüt Üyesi konumundadır.
…………..
10) Tolga BULUT,
Örgüt adına lider kadronun talimatları doğrultusunda çek- senet tahsilatı işleri yapar, örgüt üyesi konumundadır.
………
19) Cemal Tolga ŞENTÜRK,
Örgüt adına çek – senet tahsilat işlerini takip eder. Örgüt liderlerinin direkt temas halinde olduğu bir kişi olup, Ü.. Ö..’in silahlı şoförlüğünü ve korumalığını yapar. Örgüt üyesi konumundadır
20) Ahmet DİŞÇİ,
Örgüt Lideri Ü.. Ö..’in yakın ve samimi bir dostudur. Hicri olarak örgüt içerisinde tanınır. Örgütün işlemiş olduğu cinayet sonrasında planlamada yardımda bulunmuştur. Örgüt üyesi konumundadır.
21) Tevfik BOZKURT,
Örgütün gerçekleştirdiği Uşak Eşmedeki eyleminin azmettireni örgütün iş getireni konumundadır,örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım eden konumundadır
……..
23) Ramazan ŞAHİN,
Örgütün gerçekleştirdiği zorla senet imzalatma eylemlerinden olan …e ilişkin eylemin mimarı ve bu şekilde örgüte iş getiren konumu mevcut olup örgüt üyesi konumundadır,
24) …,
Örgütün gerçekleştirdiği ,G.. D.. cinayeti öncesinde talimatlar doğrultusunda takipleri yapmak istihbaratı toplama görevi mevcut olu
……
26) Ersin SAVAR,
Örgütün elde ettiği haksız kazançlarda bilerek isteyerek yardımda bulunduğu,örgüte iş getirdiği Örgüt üyesi konumunda olduğu.
… …,
Örgütün kazanç elde etmesi amacıyla örgüte iş getiren bu yönde örgütü azmettiren kişilerdendir. Örgüt üyesi konumundadır.
İ.. K..,
Örgüt üyesi olmamakla birlikte ,örgütün maddi kazanç elde etmesine yardım etmekte,kendine yönelik borçtan kurtulmak maksadıyla örgüte iş vermektedir . Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım eden konumundadır.
33) …,
Örgüt liderlerinden Ü.. Ö.. i önceden tanımasından kaynaklı ve Denizli D Tipi Cezaevi 2. müdürü olması nedeniyle örgüt mensuplarının cezaevinde aynı yerlerde kalması ve diğer ihtiyaçlarının teminlerinde yardımda bulunduğu, örgüt üyesi olmamakla birlikle örgüte bilerek isteyerek yardım eden konumunda olduğu.
………
35) M.. U..,
Örgüt adına silahla yaralama eyleminde bulunmuş ve halen bu suç nedeniyle hükmen tutulu bulunmaktadır. Örgüt üyesi konumundadır.,
36) Nilgün OĞUZ,
Örgüt üyelerinin çeşitli eylemlerinden sonra evinde barınmasına olanak sağlamak ve örgüt gücünden faydalanmak , örgüte iş sağlamak şeklinde örgüt üyesi olmaksızın örgüte bilerek isteyerek yardım eden konumunda olduğu
37) M.. P..,
Örgüt liderlerine yakın olup örgütün gerçekleştirdiği çek senet tahsilatlarında yer almış ayrıca takibi yapılarak öldürülen G.. D..’in cinayetinde yer alan asli fail olup örgüt üyesi konumundadır.
38) M.. M.. ,
Örgüt lideri Ü.. Ö..’in korumalığını yapar, örgüt içinde … kazanmış bir kişidir, işlenmiş olan M.. B.. cinayetini üslenmiştir, Örgüt üyesi konumundadır.
39)M.. H..,
Örgüt liderlerine yakın olup örgütün gerçekleştirdiği çek senet tahsilatlarında yer almış ayrıca takibi yapılarak öldürülen G.. D..’in cinayetinde yer alan asli fail olup örgüt üyesi konumundadır.
………
42)Ahmet GÜRGER,
Örgütün adına gerçekleştirilen G.. D.. gizlenmesine çalışmış,M.. B.. nın öldürülmesinde ise cinayeti üstlenmek suretiyle örgüte katkıda bulunmuş olup örgüt üyesi konumundadır.
……..
44) İhsan Şeker DEMİR :
Denizli Barosu Avukatlarından olup, Örgüt Liderlerinden Ü.. Ö.. ile arasında var olan şahsi yakınlık ve ayrıca örgüt mensuplarının liderlerinin bilgi ve talimatı doğrultusunda gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi düşündüğü bütün eylemlerin hukuki alt yapısı ve sonuçları konusunda yönlendirme ve yardımda bulunmak, şeklinde tezahür eden örgüt üyesi olamamakla birlikte Örgüte Yardımda Bulunan konumundadır.
46) Salih BAYIR:
Örgüt üyesi konumunda bulunup, aktif olarak örgütün A.. D..’a yönelik öldürme eyleminde ve Tuşi Bar’a yönelik el koyma girişiminde aktif olarak yer almıştır.
……..
50) Alfer KERMEN:
Örgüt üyesidir. İ.. M..’a yönelik gerçekleştirilen nitelikli gasp eyleminde yer almıştır.” şeklinde örgüt lideri, yöneticileri ve üyeleri ile gerçekleştirdikleri eylemlere yer verilmiştir.
İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2012 tarihli ve 22-34 sayılı kararının gerekçesinde; “Yargılamaya konu olan dosyamızdaki olaylara bakıldığında, sanıkların sayısının örgüt kurmaya yeterli olduğu, sanıkların üzerilerine atılı suçlar yönünden elverişli üye, araç ve gerece sahip olunduğu, toplanan kanıtlar ve özellikle teknik takip sonucu elde edilen bilgi ve belgeler ve tüm yargılama dosyası nazara alındığında, aşağıda belirlenen sanıkların aralarında önceden anlaşıp iş bölümü ve hiyerarşik bir yapı içerisinde planlı bir ortaklık ve paylaşım anlayışıyla hareket ettikleri, belirlenen sanıklar arasında hiyerarşik bir bağ bulunduğu, dolayısıyla belirlenen sanıkların üzerine atılı örgüt suçunun unsurlarının oluştuğu ve örgütü mensuplarının işlediği suçlara bakıldığında, birçok olayda silah kullanıldığından örgütün silahlı olduğu, suç tarihinde maktül M.. B..’nın sanık Ü.. Ö.. tarafından tek başına, kasten öldürüldüğü, bu suçun örgüt kapsamında işlenmediği diğer sanıkların kasten öldürme suçundan olay gerçekleştikten sonra haberlerinin olduğu, sanık Ahmet Gürger’in, sanık Ü.. Ö.. tarafından işlenmiş olan kasten öldürme suçunu kendisinin işlediğinden bahisle beyanda bulunduğu, kasten öldürme suçundan sonra suç örgütü lideri sanık Ü.. Ö..’in talimatı ile İhsan Demir Şeker’in olayda kullanılan suç unsuru silah ile birlikte Ahmet Gürger’in teslim edilmesinin örgüt faaliyeti kapsamında,örgütün çalışma şekli ve hiyerarşik yapısını göstermesi bakımından önemli olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
Somut olayların ayrı ayrı değerlendirilmesi yapıldığında iletişimin tespiti ve dinlenmesi ile ilgili kararlar ve bunlara dayanılarak yapılan dinleme tapeleri ile teknik takipler, olay yeri fotoğraf ve krokileri, inceleme raporları, kamera kayıtları, ihbar tutanakları, değişik mahkemelere ait dosya ve karar örnekleri, ekspertiz raporları, el konulan silahlar, katılan, müşteki ve mağdurlar ile tanık anlatımları, teşhis tutanakları, bir kısım sanıkların dolaylı anlatımları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Sanıklar Ü.. Ö.. ve H.. Ö..’in Denizli il ve çevresinde; çek, senet tahsilatı, haraç toplama, yasadışı tahsilata aracılık yapma, Denizli iline dışarıdan gelen vatandaşları dışlayarak-barındırmayarak kendi örgüt faaliyet alanlarına girdirmeyerek bu amaçla gerektiğinde adam öldürmek, yaralamak, kaçırmak, işyeri, araba ve ev kurşunlatmak suçlarını işledikleri, kamu görevlileri ile ilişkiye geçerek kendilerine koruma ve kolaylık sağladıkları anlaşılmış olup, sanık Ü.. Ö..’in suç örgütü kurmak ve liderliğini yapmak, sanıklar H.. Ö.. ve M.. B..‘ın yöneticiliğinde, suç örgütü kurulduğunun tespiti üzerine C.Savcılığı denetiminde kolluk tarafından başlatılan projeli çalışma ve soruşturma sırasında usulüne uygun olarak yetkili hakimlerden alınan mahkeme kararları ile yapılan işlemler sonucunda göz altına alınan sanıklar ile ilgili gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde sanık Ü.. Ö..’in Liderliğinde Kurulan Örgüt İçerisinde Sanıklar H.. Ö.. Ve M.. B..’ın Yönetici pozisyonunda oldukları, mahkememizce itibar edilen itirafçı sanıkların ayrıntılı beyanları ve suç örgütü lideri Ü.. Ö..’in, örgüt yöneticisi H.. Ö..’in isminin öne çıkarılmayıp gizli tutulması yönündeki emir ve talimatlarına, H.. Ö..’in de genel olarak telefonla konuşmayı tercih etmemesine rağmen, yukarıda sayfa 323 de E.. E.., Turan Sayın ile özellikle sayfa 331 de …ile ‘Telefonda konuşulacak konular değıil bunlar yani…’ şeklindeki, yukarıda belirlenen tutum ve davranışını doğrulayan bir konuşma olması bakımından dikkat çekici bulunmuş:Yine aynı sanığın sayfa 333,334,335 de Mehmet Kayalıbey KayAlioğlu ile,sayfa 335,336 da… ve…adlı şahısla, sayfa 350 ve 351 de…ile yaptığı telefon konuşma içeriklerinden anlaşıldığı gibi bu şahıs ile birlikte, yine aynı şekilde dosyada çok fazla sayıda telefon görüşmesi olan sanık M.. B..’ın da dosyadaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi yapıldığında örgüt yöneticisi oldukları, mahkememizce değerlendirilmiş ve kabul edilmiştir. İtirafçı sanıkların daha sonraki aşamalarda bu itiraflarından dönmeleri, suç örgütünün yargılama sırasında dahi korkutucu gücünün halen devam ettiğini göstermektedir. Her ne kadar sanık H.. Ö.. bazı olayların gerçekleştiği tarihlerde cezaevinde ise de, suç örgütünde yönetici olarak gücünün devam ettiği, ziyaretine gelen örgüt mensupları aracılığı ile emir ve talimatlar vererek örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü dosyadaki tüm deliller ile anlaşılmıştır.
Sanıklar E.. V.., E.. E.., Ö.. K.., O.. K.., M.. M.., M.. H.., …, Ahmet Gürger, …, Mehmet Besçi, M.. E.., K.. Ö.., K.. G.., Servet Bağcı, M.. P.., Ahmet Tüğsüz, Hasan Ali Etiz, Tolga Bulut, …, Hüseyin Kaya, Cemal Tolga Şentürk, …, M.. Ö.., …, A.. K.., S.. A.., …, Erdem Eroğlu, Necip Tunçbilek, Osman Acar, Hasan Aksoy, Salih Bayır, Volkan Akkuş, Alfer Kermen, Süleyman Uğur, E.. T.., Olgun İşlek Ve Nilgün Oğuz’un Ü.. Ö.. liderliğindeki suç örgütü içerisinde üye olarak faaliyet gösterdikleri, sanıklar M.. U.., E.. A.., … … ve İhsan Şeker Demir’in ise bu örgüte örgüt içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri anlaşılmış olup, sanık Ü.. Ö.. ile yukarıda adları yazılı diğer sanıklar arasında (sanıklar M.. U.., E.. A.., … … Ve İhsan Şeker Demir dışındaki) hiyerarşik ilişki ve devamlılık unsurunun bulunduğu, söz konusu örgütün silahlı olduğunun ve amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olduğunun anlaşıldığı, bu şekilde silahlı suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde hareket ederek atılı suçları suç işledikleri, itirafçı sanıkların olaylarla örtüşen beyanları ve tüm dosya kaıpsamına göre hiç bir tereddüde mahal bırakmayacak şekildesuç örgütü oluşturdukları anlaşılmış ve açığa çıkmış olup, adı geçen sanıklarla ilgili sübut bulan örgüt suçu yönünden cezalandırılmaları yoluna gidilirken, TCK.’nun 61. maddesi uyarınca ceza tertip ve tayini sırasında gerekli bireyselleştirmenin yapıldığı ve bu kapsamda;
Sanık Ü.. Ö..’in suç örgütü kurmak ve liderliğini yapmak, sanıklar H.. Ö.. ve M.. B..’ın kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan çıkar amaçlı suç örgütünde yönetici olmak suçundan (deliller kısmında gösterilen ve dosya içerisinde bulunan deliller ile tape dökümleri, ekspertiz raporlar ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde), eylemlerine uyan TCK.nun 220/1 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, zarar ve tehlikenin ağırlığı, kasıtlarının yoğunluğu, sanıkların amaç ve saikleri nazara alınarak ceza adaletinin temin ve tesisi de gözetilerek takdiren asgari hadden uzaklaşılarak ceza tayini ile suç örgütünün silahlı olduğu anlaşıldığından sanıklar hakkında hükmolunan cezaların TCK.’nun 220/3 maddesi uyarınca sanıkların suçlarda kullanıldıkları silah ve malzemelerin niteliği, çokluğu, eylemlerin ağırlığı ve çokluğu, sürekliliği, suçların oluş şekli nazara alınarak takdiren 3/8 oranında cezalarının artırılması ile geçmişleri, gözlenen sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları nazara alınarak sanıklar hakkında TCK.’nun 62. maddesinde yazılı takdiri indirim hükmünün takdiren uygulanmasına yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
Sanıklar E.. V.., E.. E.., Ö.. K.., O.. K.., M.. M.., M.. H.., …, Ahmet Gürger, …, Mehmet Besçi, M.. E.., K.. Ö.., K.. G.., Servet Bağcı ve M.. P..’ın üzerlerine atılı ve sübuta eren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulmuş çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak suçunu işledikleri (deliller kısmında gösterilen ve dosya içerisinde bulunan deliller ile tape dökümleri, ekspertiz raporlar ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde), anlaşıldığından (zira her ne kadar sanıklar E.. V.. ve E.. E.. hakkında suç örgütü yöneticiliğinden kamu davası açılmış ise de sanıkların sübut bulan eylemlerinin silahlı suç örgütü üyeliği kapsamında kaldığı anlaşılmış olup)
………
Sanıklar Ahmet Tüğsüz, Hasan Ali Etiz, Tolga Bulut, …, Hüseyin Kaya, Cemal Tolga Şentürk, …, M.. Ö.. ve …’ın da üzerlerine atılı ve sübuta eren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulmuş çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak suçunu işledikleri (deliller kısmında gösterilen ve dosya içerisinde bulunan deliller ile tape dökümleri, ekspertiz raporlar ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde), anlaşıldığından (zira her ne kadar sanık Ahmet Tüğsüz hakkında suç örgütü yöneticiliğinden kamu davası açılmış ise de sanığın sübut bulan eyleminin silahlı suç örgütü üyeliği kapsamında kaldığı anlaşılmış olup) üzerlerine atılı ve sübuta eren (deliller kısmında gösterilen ve dosya içerisinde bulunan deliller ile tape dökümleri, ekspertiz raporlar ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde), kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulmuş çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak suçundan dolayı” şeklinde yapılan açıklamayla; suç örgütü yöneticileri ve üyeleri belirlenerek cezalandırılmalarına karar verilmiş, bu mahkûmiyet hükümleri Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.11.2014 tarihli ve 3733-4875 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
İtiraz kapsamına göre Özel Daire ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında kolluk belgelerinde ”Öterler” ismiyle anılan suç örgütünün hukuki varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Sanık H.. Ö..’in ‘Öterler” suç örgütünde yönetici olup olmadığı ve örgütün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutulup tutulamayacağı şeklindeki uyuşmazlık konusunun çözümü ise sanığın eylemleri yanında örgütün niteliğinin anlaşılmasına da bağlı bulunduğundan İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2012 tarihli ve 22-34 sayılı kararında suç örgütü yöneticileri ve üyelerinin cezalandırılmasına karar verilen olaylardan bazılarına aşağıda yer verilmiştir.
1. Maktul A.. D..’ın öldürülmesi;
Maktül A.. D..’ın geçmişte Ü.. Ö..’le yakın arkadaş olduğu ancak sonraları Ü.. Ö.. ile arasında husumet bulunan başka bir suç örgütü yöneticisi Abdulcebbar Koçyiğit’e yaklaştığı, bu nedenle Ü.. Ö.. tarafından öldürülmesine karar verildiği ve 11.09.2006 tarihinde ildeki bir kuaförde öldürüldüğü anlaşılmıştır. Bu olay nedeniyle gerekçede yer verilen tespitlere göre;
”… Ü.. Ö..’in arkadaşı Erhan Yılmaz’ın daha önce öldürüldüğü, bu suça ilişkin olmak üzere A.. D..’ın yakalandığı ve daha sonra serbest bırakıldığı, bu sebeple aralarında K.. Ö..’ın da bulunduğu kişilerin 11.09.2006 tarihinde Denizli ili, Lise caddesi üzerinde örgüt mensupları tarafından öldürüldüğü, atılı suçu işleyenlerin 35 AU 4329 plakalı araç ile olay yerinden uzaklaştıkları, aracın E.. T.. tarafından oto kiralama şirketinden kiralandığı, bu otonun şirkete teslimi sırasında Ü.. Ö..’in adamı olan M.. E.., K.. Ö.. ve K.. G..’nün yakalandıkları, K.. Ö..’da glock marka tabanca, K.. G..’ye ait araç içerisinde alman yapımı tabanca bulunduğu, bu olayla ilgili… M.. E.., K.. Ö.., Kadir Ggüçlü ve Servet Bağcı’nın tutuklandıkları… maktülün Ü.. Ö.. ile aralarında husumet bulunan A.Koçyiğit ile yakınlaşması sebebiyle Ü.. Ö..’in bu kişiyi öldürttüğü, Ü.. Ö..’in samimi arkadaşı olan Erhan Yılmaz’ın öldürülmesinden dolayı sorumlu tuttuğu ve husumetli bulunduğu Abdülcebbar Koçyiğit ile birlikte hareket eden A.. D..’ın ölüm emrini Ü.. Ö.. cezaevinde iken adamlarına vermesi sonucu A.. D..’ın Ü.. Ö..’in adamları tarafından öldürüldüğü, Ü.. Ö..’in cezaevinde bulunan Servet Bağcı’nın kendisine ve ailesine maddi destekde bulunduğu, ayrıca yukarıdaki kişilerden başkaca olayın gerçekleştirilmesinde Ü.. Ö.., H.. Ö.., M.. B.., Hüseyin Kaya, E.. V.., Hasan Ali Etiz, H.. Y.., Sezgin Elmas, Erdem Karaaslan, …, Salih Bayır’ın aktif olarak yer aldıklarının değerlendirildiği, bunu doğrulan iletişim tespiti tutanaklarının dosya içerisinde bulunduğu şeklinde belirlendiği… Dava dosyası bütün olarak değerlendirildiğinde; A.. D..’ın öldürülmesi olayının Denizli’de Öterler grubu ile Eco Mehmet grupları arısındaki çekişmeden kaynaklandığı, sanık Ü.. Ö..’in ölen arkadaşı Erhan Yılmaz’ın ölümünden A.. D..’ı sorumlu tuttuğu, A.. D..’ın Erhan Yılmaz’ı öldürmekten yargılandığı ve bu suçtan beraat ettiği, sanık Ü.. Ö..’in cezaevinde bulunduğu sırada sanıklar K.. Ö.. ve K.. G..’ye A.. D..’ın öldürülmesi konusunda talimat verdiği, bu sanıkların diğer sanıklar ile irtibata geçerek plan yaptıkları, sanık E.. T..’un 08.09.2006 tarihinde 35 AU 4329 plakalı clio marka aracı Eko rent a car’dan kiraladığı, bu araç ile birlikte Denizli’ye gelen sanıklar E.. T.. ve M.. E..’in burada Servet Bağcı ve Mehmet Besçi ile buluştukları, sanıkların A.. D..’ı izlemeye başladıkları, yapılan plan üzerine 11.09.2006 tarihinde maktülün kuaförde olduğunun tespit edilmesi üzerine harekete geçildiği, M.. E..’in aracı uzağa bırakarak gözcülük yaptığı, sanık Servet Bağcı’nın tabancayı Mehmet Besçi’ye vererek vurmasını istediği, silahı alan Mehmet Besçi’nin dokuz el ateş ettiği, kuaför dükkanında bulunan Parlak Ali lakaplı maktulün vurulup öldüğü, H.. G..’in ise yaralandığı, kiralık aracın teslimi sırasında M.. E.., K.. Ö.. ve K.. G..’nün yakalandıkları, atılı suçun işlenmesinde Ü.. Ö.., E.. T.., Servet Bağcı, Mehmet Besçi, M.. E.., K.. G.. ve K.. Ö..’ın yer aldıkları, sanık Ü.. Ö..’in TCK. 220/5 maddesi kapsamında sorumlu olduğu, sanıklar K.. Ö.. ve K.. G..’nün plan yaptıkları, M.. E..’in olay yerinde bulunduğu, gözcülük yaptığı, Mehmet Besçi’nin suçu bizzat işlediği, Servet Bağcı’nın da silahı veren kişi olduğu, sanık E.. T..’un suçun işlenmesinden önce yardımda bulunduğu ve atılı suçu birlikte planlayıp tasarlayarak işledikleri açığa çıkmış olmakla,
Sanıklar E.. T.., M.. E.., K.. Ö.., K.. G.., Servet Bağcı Ve Mehmet Besçi’nin suç örgütü lideri olan sanık Ü.. Ö..’in yönlendirmesi ile Maktül A.. D..’ı 11/09/2006 tarihinde saat 14:45 sıralarında tasarlayarak silahla öldürdükleri anlaşılmış (sanıklar E.. T.., M.. E.., K.. Ö.., K.. G.., Servet Bağcı ve Mehmet Besçi’nin TCK.’nun 37/1 maddesi uyarınca, sanık Ü.. Ö.. yönünden TCK.’nun 38/1 ve 220/5 maddesi yollaması ile) olup;
Sanıklar Ü.. Ö.., E.. T.., M.. E.., K.. Ö.., K.. G.., Servet Bağcı Ve Mehmet Besçi’nin eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 82/(1-a, son cümle) maddesi uyarınca cezalandırılmalarına” karar verilmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesince verilen 04.11.2014 tarihli ve 3733-4875 sayılı kararda ise bu olayla ilgili mahkûmiyetlerine karar verilen sanıklardan K.. Ö.. ve K.. G.. hakkında kurulan hükümler suçu işledikleri hususunda yeterli delil bulunmadığından, E.. T.. hakkında kurulan hükmün ise bu sanığın eyleminin kasten öldürmeye yardım etme suçunu oluşturduğundan bahisle bozulmasına karar verilmiştir. Aynı olay nedeniyle mahkûmiyet kararı verilen diğer sanıklar hakkındaki hükümler ise kesinleşmiştir.
2. Gülüm Taverna baskını ve maktul M.. A..’un öldürülmesi;
Hapisten çıkan örgüt kurucu ve yöneticisi Ü.. Ö.., örgütünün hâlâ ayakta olduğunu göstermek amacıyla bir yemek düzenlemiş ancak ilde bulunan Gülüm Taverna isimli eğlence mekanı sahipleri yemeğe katılmamıştır. Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelere göre örgüt, eğlence mekanlarından haraç adı altında para almayı ana faaliyet alanlarından bir tanesi olarak belirlemiştir. Gülüm Taverna sahiplerinin yemeğine katılmaması üzerine Ü.. Ö.. bir akşam eğlence mekanına gelmiş, kısa bir süre kaldıktan sonra hesabı ödemiş ve mekandan ayrılmıştır. Bu olaydan bir süre sonra 16.12.2006 tarihinde eğlence mekanına Ü.. Ö..’in adamları olduğunu söyleyen bir grup silahlı kişi gelmiş, mekan çalışanlarına ”Abimizden nasıl hesap alırsınız.” dedikten sonra silahlarını çıkartarak eğlence mekanına doğru ateş açmış ve mekanda çalışan müzisyen M.. A.. hayatını kaybetmiştir. Bu olayla ilgili olarak gerekçede yer verilen tespitlere göre;
”16.12.2006 tarihinden bir hafta önce Ü.. Ö..’in arkadaşı ile tavernaya geldiği, hesap gelmeden 300 TL bırakarak ayrıldığı, bir süre sonra A.. K.. ve M.. S.. koordinesinde 20 YU 822 plakalı araçla tavernaya H.. Ş.., Olgun İşlek ve O.. A..’ın gelerek ağabeylerinden üç viskiye nasıl 300 TL alındığını sordukları, çıkan tartışmada Muhammed Akyol’un öldüğü, A.. A..’in yaralandığı, sanıklar H.. Ş.., Olgun İşlek ve O.. A..’ın buradan ayrılarak Irlıganlı belediyesine ait binayı kurşunladıkları, daha sonra sanıklar H.. Ş.., O.. A.. ve Olgun İşlek’in kendiliklerinden olayda kullandıkları silahlar ile teslim oldukları, bununla ilgili Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/24629 soruşturma sayılı evrakında soruşturma yapıldığı, Söke Jandarma Kriminal Polis Laboratuarı Amirliğinin 17.01.2007 tarihli raporuna göre; Ü.. Ö..’e ait çiftlikte yapılan aramada ele geçen boş kovanlardan üç tanesi ile tavernada olayda elde edilen dokuz adet boş kovanın aynı silahtan atıldıkları, yine aramada ele geçen iki adet boş kovan ile olay yerinde elde edilen boş kovanın aynı silahtan atıldıkları, yine çiftlikte ele geçen üç adet boş kovan ile olay yerinde elde edilen dokuz adet boş kovanın ve dört adet deforme mermi çekirdeğinin belediye su deposunda elde edilen tabancadan atıldığı, yine çiftlikte ele geçen iki adet boş kovan ile olay yerinde elde edilen dokuz adet boş kovan, deforme mermi çekirdeği ve mermi çekirdeği gömleği ile otopsi sırasında M.. A..’un vücudundan çıkan deforme mermi çekirdeğinin O.. A.. ile H.. Ş..’ün getirerek teslim ettikleri tabancadan atıldıkları, dolayısıyla Gülüm tavernada meydana gelen adam öldürme ve yaralama, belediyeye zarar verilmesi olaylarında, olay yerinde bulunan boş kovanlar ile Ü.. Ö..’e ait Eldenizli köyündeki çiftlik evinde bulunan boş kovanların aynı silahlardan atıldıkları, Ü.. Ö..’in talimatlandırması ile H.. Ö.. ile birlikte M.. B.., M.. S.. ve A.. K..’nın aktif olarak bu eylemde yer aldıkları şeklinde belirlendiği…
Yargılama sonucunda belirlenen tüm deliller nazara alındığında; müşteki İsmail Aydeniz’in Gülüm taverna isimli gazinonun işletmecisi olduğu, olay tarihinden bir hafta kadar evvel sanık Ü.. Ö..’in buraya gelerek eğlendikten sonra 300 TL hesap ödeyerek ayrıldığı, hesap alınmasına sanık…’in sinirlendiği, sanıklar Olgun İşlek, H.. Ş.. ve O.. A..’ı yanına çağırarak durumu anlattığı ve bunun hesabının sorulmasını istediği, sanıkların tavernaya geldikleri, bu sanıkların gazinoda güvenlik görevlisi olarak çalışan M.. Y..’dan İsmail Aydeniz’i dışarıya çağırmasını istedikleri, dışarı çıkan İsmail Aydeniz’e, sanık H.. Ş..’ün “bizim ağamızdan nasıl hesap alırsın” şeklinde sözler söyleyerek boğazına sarıldığı, sanıklar ile arada tartışma çıktığı, gazino çalışanlarının da dışarıya çıkması üzerine sanıkların araçlarına doğru kaçtıkları sırada hamilleri bulundukları tabancaları çıkararak gazinoya doğru ateş ettikleri, açılan ateş sorucunda gazino içerisinde pencere kenarında oturan Muhammed Akyol’un aldığı tabanca mermisi isabeti sonucu öldüğü, A.. A..’in de hayati tehlike geçirmez, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, kemik kırığı olacak derecede yaralandığı anlaşılmıştır.
Sanıklar savunmalarında kendilerine tüfek ile ateş edildiğini belirtmelerine rağmen, sanıkların bu savunmalarına itibar edilemeyeceği, zira tanık anlatımları, olay yeri inceleme görevlilerinin verdiği rapor nazara alındığında, sanıkların savunmalarına dayanak oluşturmak amacıyla araçtaki mermi veya şavrotin izini sonradan meydana getirdikleri, sanıklar hakkında tahrik hükümlerinin uygulanamayacağı, sanıkların buradan ayrıldıktan sonra Irlıganlı belediyesine ait binaya ateş ederek zarar verdikleri, Söke Jandarma Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğünün 17.01.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre; 16.12.2006 tarihinde Gülüm tavernada meydana gelen olaya ilişkin olmak üzere, Ü.. Ö..’in çiftliğinde yapılan aramada ele geçen dört adet 7.65 mm çapında browning tipi kovandan üç adedi ile olay yeri incelemesinde elde edilen dokuz adet kovanın aynı silah ile atıldıkları, Ü.. Ö..’in çiftliğinde yapılan aramada ele geçen beş adet kovandan iki adedi ile olay yerinde elde edilen dokuz adet kovanın aynı silah ile atıldıkları, Ü.. Ö..’in çiftliğinde ele geçen bir adet kovanın Irlıganlı Belediyesine ait silahlı saldırı olayında olay yerinde elde edilen beş adet kovanın aynı silah ile atıldıkları, olay yerinin incelenmesinde elde edilen belirlenen 9 mm çapında suç konusu deforme mermi çekirdeği ile bir adet suç konusu mermi çekirdeği gömleği ile otopsi sırasında M.. A..’un vücudundan çıkartılan bir adet deforme mermi çekirdeğinin aynı silah ile atıldıkları, Ü.. Ö..’in çiftliğinde yapılan aramada bulunan dört adet kovandan üçü ile olay yerinin incelenmesinde belirlenen dokuz adet kovan ve dört adet deforme mermi çekirdeğinin 623680 seri numarAli tabancadan atıldıkları, Ü.. Ö..’in çiftliğinde ele geçen iki adet kovan ile olay yerinde elde edilen dokuz adet kovan deforme mermi çekirdeği ve bir adet suç konusu mermi çekirdeği gömleği ile otopsi sırasında M.. A..’un vücudundan çıkartılan deforme mermi çekirdeğinin 72C70477 seri numarAli tabancadan atıldığı, olay yeri incelemesinde elde edilen beş adet kovanın L75581 numarAli tabancadan atıldıkları, İzmir Kriminal Polis Laboratuarının 08.01.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre; 16.12.2006 tarihinde Gülüm tavernada meydana gelen olaya ilişkin olmak üzere; A.. A..’in sağ el avuç içi ve sol el üstü svaplarında atış artıkları tespit edildiği, 20 YU 822 plakalı araçtan alınan tüm svaplarda atış artıkları tespit edildiği, M.. A..’un sağ el avuç içi ve sol el üstü svaplarında atış artıkları tespit edildiği, Söke Jandarma Bölge Kriminal Polis Laboratuarının 10.01.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre; 16.12.2006 tarihinde meydana gelen Gülüm taverna olayına ilişkin olmak üzere, 20 YU 822 plakalı aracın sağ kapı direği üzerinden alınan parmak izinin H.. Ş..’e ait olduğu,tüm bu sebepler ile sanık Ü.. Ö..’in kasten öldürme ve yaralama suçlarını azmettirdiği, sanıklar Olgun İşlek, H.. Ş.. ve O.. A..’ın kasten öldürme, yaralama ve mala zarar verme suçlarını TCK. 37/1 maddesi kapsamında birlikte işledikleri…
Sanık Ü.. Ö..’in azmettirmesi ile sanıklar H.. Ş.., Olgun İşlek ve O.. A..’ın 16/12/2006 tarihinde birlikte hareket ederek maktül M.. A..’u öldürdükleri anlaşılmış (sanıklar H.. Ş.., Olgun İşlek ve O.. A..’ın TCK.’nun 37/1 maddesi uyarınca), sanık Ü.. Ö..’in ise TCK.’nun 38/1, 220/5 maddesi yollaması ile aynı suçtan bu sanığında cezalandırılması gerekmekle,sanıklar Ü.. Ö.., H.. Ş.., Olgun İşlek ve O.. A..’ın eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 81/(1) maddesi uyarınca cezalandırılmalarına” karar verilmiş olup kurulan hükümler temyiz incelemesi sonucu kesinleşmiştir.
3. M.. B..’nın öldürülmesi;
22.07.2007 günü Denizli ilinde ailesiyle birlikte yaşayan 16 yaşındaki maktul M.. B.. evinden alış veriş yapmak için çıkmış, trafikte karşıdan karşıya geçerken o sırada aracıyla trafikte bekleyen Ü.. Ö.. ise maktulü kendisine saldırmak isteyen bir hasım zannetmiş ve aracının içinden bir el ateş ederek ölümüne sebep olmuştur. Olay yerinden kaçan Ü.. Ö.., olaydan M.. B..’ı haberdar etmiş ve suçu M.. M..’nin üstlenmesini istemiştir. M.. M.. de örgüt yöneticileri Ü.. Ö.. ve M.. B..’ın isteğiyle olay anında araçta kendisinin ve Ahmet Gürger isimli arkadaşının bulunduğu ve Ahmet Gürger isimli arkadaşının silahının kazaen ateş alması sonucu olayın gerçekleştiği şeklinde beyanda bulunmuştur. Olay daha sonra iletişimin tespitine dair tutanaklar ve M.. M..’nin anlatımlarıyla aydınlanabilmiştir.
Olayla ilgili olarak gerekçede yer verilen tespitlerde;
”..22.08.2007 tarihi, saat 21.00 sıralarında Ü.. Ö..’in kullanmış olduğu 20 YK 337 plakalı Citroen C4 marka araçtan ateş edilmesi suretiyle M.. B..’nın öldürülmesine yönelik olarak Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca iki ayrı soruşturma yapıldığı, 2007/18832 sayılı soruşturma evrakında; maktülün 22.08.2007 tarihinde M.. M..’nin sevk ve idaresinde bulunan 20 YK 337 plakalı araç ile seyir halinde bulunduğu sıradaaynı araç içerisinde bulunan Ahmet Gürger’in glock marka tabanca ile kasdı bulunmaksızın M.. M..’ye gösterdiği sırada ateş alması neticesinde araç dışında yol kenarında bulunan Mahir’in öldürüldüğü belirtilerek Ahmet Gürger ve M.. M.. hakkında Denizli Ağır Ceza Mahkemesine kasten öldürme ve 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarından kamu davası açıldığı, 2007/19147 sayılı soruşturma evrakında; M.. M..’nin özetle “22.08.2007 tarihinde kendisinin çalışmakta olduğu Öter Tekstil’e …, Hüseyin Kaya, Ozan Dişçi, M.. S.., Ü.. Ö.. ve Ahmet ile Saim isimli kişilerin geldiklerini, …’in 20 B 9417 plakalı araç ile…’in annesini almak üzere ayrıldığını, bilahare Ozan Dişçi’ye ait peğuet otomobil ile Ozan, Saim, Muharrem ve Ahmet ile bir başka şahsın ayrıldığını, Ü.. Ö..’in kendi başına 20 YK 337 plakalı araç ile ayrıldığını, …’in üzerinde, siyah pantolon, beyaz şapka ve gömlek bulunduğunu, …’in ayrıldıktan beş, altı dakika sonra kendisini arayarak dişçinin evine gelmesini istediğini, kendisinin hemen eve gittiğini, evde Dişçi’nin bulunmaması üzerine telefonla aradığını, onun evde beklemesini, kendisinin hemen geleceğini söylediğini, Ahmet Dişçi’yi beklediği sırada…’in geldiğini, …’in telaşlı olduğunu, telefonu telaşla sandalye üzerine bıraktığını, kendisine tarif ettiği yerdeki arabayı alıp gitmesini ve kendisine iyi bakmasını söylediğini, kendisinin arabayı alarak çalıştırdığını, aracın camının kırık olduğunu farkederek telaşlandığını, Osman’ı aradığını, bu sırada polis memurlarının kendisini yakaladığını, üzerinde çıkan silahın kendisine ait olmadığını, cinayeti kendisinin işlemediğini söylediği, dosya içeriğindeki tanık beyanlarına göre; araç sürücüsünün şapkalı olduğu, şapkanın beyaz renkli olduğu, olayın 22.08.2007 tarihi saat 21.00 sıralarında meydana geldiği, …’in saat 21.15 sıralarında M.. M..’yi arayarak kendisini yanına çağırdığı, yer konusunda dikkat çekmemek için ortak tanıdıkları olan Dişçinin oraya gelmesini istediği, saat 21.36’da M.. B..’ı arayarak kendisini almasını istediği, ancak yanına gelen bir tanıdığının aracına binerek M.. K..’ın yanına gittiği, saat 22.24’de M.. B..’ı arayarak M.. K..’ın iş yerine gelmesini istediği, 22.36’da M.. B..’ın Ahmet Gürger’i arayarak buluşmak istediğini söylediği, M.. M..’nin …’i arayarak eylerinin yakınında kendisini Ömer’in bıraktığını ve acilen gelmesini söylediği, bu kişilerin kendi aralarında buluştukları, M.. M..’nin Ü.. Ö..’in olay anında kullandığı 20 YK 337 plakalı araç ile birlikte yakalandığı 25.08.2007 tarihi, saat 16.06’da telefonda …’in Ü.. Ö..’e ‘Konuşmuş diyorlar Mete için’ şeklinde bilgi verdiği, Ü.. Ö..’in olay günü kullandığı telefonların nerede olduğunun tespit edilememesi için M.. S.. aracılığı ile A.. K..’ya gönderdiği ve telefonlarını bilahare geri istediği, Özetle;Ü.. Ö..’in kullanmış olduğu 20 YK 337 plakalı araç ile yalnız başına seyir halinde bulunduğu sırada kavşakta bekleme yaptığı anda koşarak sağ tarafından üzerine doğru gelen Mahir’i görmesi üzerine kendisine saldırı olduğunu düşünerek silahını çekerek bir el ateş ettiği ve olay yerinden kaçtığı, aracın plakasının alındığını düşünerek aracı M.. M..’ye saklatmak için ortak tanıdıkları olan Dişçinin oraya gelmesini istediği, burada buluşarak aracı verdiği, sonra M.. K..’ın iş yerinde M.. B.. ile buluştuğu, M.. M..’nin olayda kullanılan araç ile yakalandığı, …’in talimatı ile Avukat İhsan Şeker Demir’in olayda kullanılan suç unsuru silah ile birlikte Ahmet Gürger’i teslim ettiği şeklinde belirlendiği,
……..
M.. B..’nın öldürülmesi olayının;sanık Ü.. Ö..’in kullandığı 20 YK 337 plakalı araç ile seyir halinde bulunduğu sırada silahı ile bir el ateş ederek M.. B..’yı kasten öldürdüğü şeklinde belirlendiği görülmüştür.
Mahkememizde yapılan yargılama dosyası nazara alındığında; sanık Ü.. Ö..’in kullandığı 20 YK 337 plakalı araç ile yalnız başına seyir halinde bulunduğu sırada kavşakta bekleme yaptığı, bu anda evinden çıkarak sanığın sağ tarafından koşarak gelmekte olan maktülü gören sanık Ü.. Ö..’in kendisine saldırı olduğunu düşünerek silahını çektiği ve bir el ateş ettiği, ateş eden sanığın olay yerinden kaçtığı, sanığın olay yerinden kaçmasını müteakip kullandığı aracın plakasının alındığını düşünerek aracı sanık M.. M..’ye saklatmak için ortak tanıdıkları olan bu sanığın Dişçi’nin (Ahmet Dişçi) oraya gelmesi yönünde aradığı, sanık…’in burada belirlenen yerde aracı M.. M..’ye verdiği, sanık Ü.. Ö..’in daha sonra M.. K.. isimli kişinin işyerinde sanık M.. B.. ile buluştuğu, M.. M..’nin bilahare 20 YK 337 plakalı araç ile yakalandığı, sanık Ü.. Ö..’in talimatı ile avukat olarak görev yapan sanık İhsan Demir Şeker’in olayda kullanılan silah ile birlikte sanık Ahmet Gürger’i polise teslim ettiği, atılı kasten öldürme suçunun sanık Ü.. Ö.. tarafından tek başına işlendiği, atılı kasten öldürme suçuna başkaca katılan olmadığı, atılı kasten öldürme suçunun ayrıntıları aşağıda açıklanacağı üzere örgüt faaliyeti kapsamında işlenmediği, yine ayrıntıları aşağıda açıklanacağı üzere örgüt faaliyeti kapsamında işlenmemesi sebebiyle CMK. 250. maddesi ile görevli ağır ceza mahkemesinin görevli olmamasına rağmen Yargıtay Ceza Genel Kurulunda belirlendiği üzere, bu suçun örgüte üyelik ve bu mahkemenin görev alanında bulunan suçların kanıtını ve dayanağını da oluşturduğu, bu sebeple mahkemenin görevli olduğu, belirlendiği üzere M.. B..’nın kasten öldürülmesinin ani gelişen bir olay niteliğinde bulunduğu, sanıklar Ahmet Gürger ve M.. M..’nin atılı suçun işlenişine iştirak etmedikleri, bu sanıkların kasten öldürme suçu gerçekleştikten sonra bilgilerinin olduğu, bu olaya ilişkin olmak üzere, kasten öldürme suçunun 22.08.2007 tarihi, saat 21.00 sıralarında meydana geldiği, telefon görüşmelerine göre, sanık…’in saat 21.15 sıralarında M.. M..’yi arayarak kendisini yanına çağırdığı, yer konusunda dikkat çekmemek için ortak tanıdıkları olan Dişçi’nin (Ahmet Dişçi) oraya gelmesini istediği, saat 21.36’da M.. B..’ı arayarak kendisini almasını istediği, ancak yanına gelen bir tanıdığının aracına binerek M.. K..’ın yanına gittiği, saat 22.24’de M.. B..’ı arayarak M.. K..’ın işyerine gelmesini istediği, 22.36’da M.. B..’ın Ahmet Gürger’i arayarak buluşmak istediğini söylediği, M.. M..’nin …’i arayarak evlerinin yakınında kendisini Ömer’in bıraktığını ve acilen gelmesini söylediği, bunların buluştukları, M.. M..’nin Ü.. Ö..’in olay anında kullandığı araç ile yakalandığı, saat 16.06’da …’in Ü.. Ö..’e Mete’nin konuştuğunu söylediklerini söylediği, Ü.. Ö..’in olay günü kullandığı telefonların nerede olduğunun tespit edilmemesi için M.. S.. aracılığı ile A.. K..’ya gönderdiği ve bu telefonları bilahare geri istediği, olayın yukarıda anlatılan gelişimi ile sanık M.. M..’nin 2007/19147 sayılı soruşturma evrakında verdiği ifadesinin de uyumlu olduğu, ayrıca olay sırasında sanık Ü.. Ö..’in beyaz şapka giydiği, bu durumun da tanık beyanları ile örtüştüğü anlaşılmıştır.
Maktül M.. B..’nın sanık Ü.. Ö.. tarafından tek başına, suç tarihinde kasten öldürüldüğü, bu suçun örgüt kapsamında işlenmediği ve ani gelişen bir olay neticesinde meydana gelmesi sebebiyle fiilin TCK. nun 81/1 maddesinde düzenlenen kasten öldürme suçunu oluşturacağı, ancak kasten öldürme suçunun çocuğa karşı işlendiği, diğer sanıkların TCK. 39. maddesinde düzenlenen yardım etme şeklinde bir fiillerinin bulunmadığı, zira diğer sanıkların kasten öldürme suçundan olay gerçekleştikten sonra haberlerinin olduğu, sanık Ahmet Gürger’in, sanık Ü.. Ö.. tarafından işlenmiş olan kasten öldürme suçunu, kendisinin işlediğinden bahisle bildirimde bulunduğu, eyleminin TCK. 270/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu değerlendirilmiştir.” şeklindeki ifadelere yer verilmekle, her ne kadar öldürme eylemi örgüt faaliyetleri çerçevesinde gerçekleşmemiş olsa da örgüt yönetici ve üyelerinin, örgütün kurucusu olan Ü.. Ö..’in emri üzerine ve sanığı suçtan kurtarmak düşüncesiyle hareket ettikleri belirtilmiştir. Olay nedeniyle kurulan mahkûmiyet hükümleri kesinleşmiştir.
Öterler suç örgütü bu eylemlerin yanında pek çok yağma ve yağmaya teşebbüs suçu işlemiş olup itiraz kapsamında yer alan yağma eylemleriyle ilgili olarak gerekçede aşağıdaki tespitlere yer verilmiştir.
4. Mağdur G.. K..’a yönelik eylem;
”…G.. K.. ile … … arasında alacak verecek meselesi bulunduğu, G.. K..’ın borcunu ödeyemediği, borcun ödenemeyeceğinin bildirilmesi üzerine … …’ın “30.000 TL borcun var, bunu ödemezsen köpeklerim var, onlarla senden aldırmasını bilirim, benim de Aşkın Karabulut isimli kişiye borcum var” dediği, Aşkun Karabulut ile … …’ın müştekiyi borcu ödemediği takdirde başına gelecekleri düşünmesi konusunda tehdit edildiği, bir süre sonra alacağın H.. Ö..’e geçtiğinin müştekiye bildirildiği, 2006 yılı Mart ayı içerisinde …’in, müştekinin yanına gelerek borcun 130.000 TL olduğunu, en kısa zamanda borcu kapatmasını, yoksa ailesine zarar vereceğini ve müştekiye senetleri imzalamasını söylediği, müştekinin tehdit ile beş adet senedi imzaladığı, müştekinin durumu babasına anlatması üzerine babasının konuyu çözmek için H.. Ö.., … … ile telefonda görüştüğü, telefonda tartışıldığı, ertesi gün …, A.. Ö.. ve Kara Mehmet lakaplı kişinin işyerlerine geldiği, müştekinin babasının senetleri getirmelerini, borçlarını ödeyeceğini söylediği, gelenlerin senetlerin avukatda olduğunu söyleyerek ayrıldıkları, bu olayla ilgili olarak Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/16544 sayılı evrakında soruşturma yapıldığı, müşteki G.. K..’ın sanık H.. Ö..’i “Parayı vermezsen biz bu olayı kendi kurallarımız ile çözeriz” diyen ve kendisine beş adet boş senedi zorla imzalattıran şahısların başında bulunan şahıs olarak, Hasan Ali Etiz’i zorla senet imzalatıldığı sırada yanında bulunan sanıklardan biri olduğu, kendisine “Senetleri imzalamazsan başına gelecekleri düşün” diyen kişi olarak, Ö.. K.. ve S.. A.. isimli kişilerin kendisini takip eden şahıslara çok benzeyen şahıslar olarak, E.. E..’ı kendisinin …’e olan borcunun H.. Ö..’e geçtiğini, …’in bürosuna giderek görüşmesi gerektiğini söyleyen, kendisine sürekli bu konuda telefon eden, karakolda cam kırılması ile ilgili olarak şikayetinden vazgeçmesini söyleyen kişi olarak canlı teşhiste bulunduğu şeklinde belirlendiği,
….
Müşteki G.. K..’ın önceden tanıdığı ve aralarında ticari ilişkiler ile para alışverişi bulunan … … müştekiye 2004 yılında tatile giderken 30 bin lirayı kasada saklaması için emanet olarak verdiği ve kasına koymasını istediği, sonrasında ise muvafakat etmesi üzerine müştekinin bu paranın bir miktarını (6000 TL) kullandığı, sanık tatil dönüşü parasını istediği, müştekinin 6 bin lirasını harcadığını bildirerek 24 bin lirayı kendisine teslim ettiği ancak …’in kullandığı 6 bin lira için aylık % 17 faiz istediği, müştekinin bu parayı ödeyip tamamlayamadığı daha sonra …’in ödenmeyen aylarla hesap ederek yeni meblağlı tek senet aldığı, bu senedinde müşteki tarafından ödenememesi üzerine …’in “30 bin TL borcun var eğer bu parayı ödemezsen köpeklerim var onlarla senden almasını bilirim benimde Aşkın Karabulut isimli şahsa borcum var”diyerek tehdit ettiği, ayrıca kendisini Aşkın’ın yanına götürdüğünde her ikisinin de para ödemediği takdirde başına gelecekleri sen düşün diyerek tehdit ettikleri ve bu tehditlere de telefonla devam ettikleri, babası ile birlikte açtıkları … Color isimli iş yerine… ve yanında iki şahısla birlikte gelerek “H.. Ö..’in bürosundan geldiklerini, Ethemin borcunun …’e geçtiğini, verdikleri telefonu aramasını” söyledikleri, ancak bu telefon aranmayınca daha sonra cep telefonu ile arayarak “H.. Ö..’in bürosuna davet ettikleri”ancak gitmediği, 22/09/2005 günü… isimli şahsın yolda önünü keserek “Yanlış yaptın avukat ve polisi karıştırırsan senin için iyi olmaz, bu işi H.. Ö.. ile görüşerek çöz, yoksa biz kendi kurallarımızla çözeriz” diyerek tehdit ettiği, hatta müştekinin 2005 yılı Ekim-Kasım aylarında İÖO 3 sınıfa giden kızı Ayşe Selenin 2 kez kaçırılmaya çalışıldığı, 1 ay sonrasında evinin camları kırıldığı, daha sonra …’e vermiş olduğu 2.750 tl meblağlı senet için hakkında icra takibi yapıldığı, üzerinde malı olmadığı için icra işleminin gerçekleşmediği, 2006 yılı mart ayında … …’ın borcunun 130 binlira olduğunu en kısa zamanda bu borcu ödemezsen ailene zarar veririm diyerek iş yerine gelerek tehdit ettiğini birkaç gün sonra H.. Ö..’in yanında üç adamı ve … ile birlite iş yerine geldiklerini, …’in çantasından beş adet boş senet çıkarıp bu senetleri imzala yoksa ailene zarar veririz diyerek tehdit etmesi üzerine beş adet boş senedi imzalayıp verdığı, tüm dosya kapsamı müştekinin kollukta yaptığı teşhisler ve bununla ilgili tutulan tutanaklar ile anlaşılmış ve açığa çıkmış olmakla,
A) Sanık … …’ın azmettirmesi ile sanıklar E.. E.., Hasan Ali Etiz, Ö.. K.. ve S.. A..’ın suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak, suç örgütüne yarar sağlamak amacı ile müşteki G.. K..’a karşı 2005 yılı Haziran ayı ile 2006 yılı Haziran ayı arasında cebir ve tehdit kullanarak para isteyip işyerinde kendini borç altına sokacak senetleri imzalayıp vermeye mecbur ederek nitelikli yağma suçunu işledikleri anlaşılmış olup sanıklardan Ü.. Ö..’in suç örgütü lideri olması, sanıklar H.. Ö.. ve M.. B..’ın suç örgütünde yönetici olmaları nedeni ile TCK.’nun 220/5 maddesi yollaması ile cezalandırılmaları gerektiği” şeklinde açıklanan gerekçeyle mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur.
5. Mağdur B.. D..’e yönelik eylem;
”Müşteki B.. D.. merkeze bağlı Akhan köyünde bulunan 100 milyar ederi olan tarlayı 2006 yılının 12. ayında Mehmet Çetinkaya ‘dan uygun bir fiyatla aldığı, 2007 Mart aylarında Ü.. Ö..’in adamlarından Hüseyin Kaya’nın müştekinin yanına geldiğini, ‘Mehmet Çetinkaya’dan tarla aldığını duyduğunu, Ü.. Ö..’in kendisine 20.000TL ceza kestiğini’ söylediği, Ü.. Ö..’in kendisini telefon ile aradığını ve Öter Tekstil’e davet ettiği, gittiğinde daha sonra M.Ali Bardak’ın gelerek sen bu tarlayı çok ucuza almışsın sana 20 milyar ceza kestik bunu ödeyeceksin dediği, birkaç gün sonra tekrar Öter Tekstile çağırdıklarını, buraya gittiğinde Ü.. Ö..’in içeride oturduğu, bu sırada S.. A.., M.. B.. , Hüseyin Kaya ve ismini hatırlayamadığı birçok adamının olduğu, bir süre sonra Ü.. Ö..’in çıkıp gittiği, Tekstilin arka bölümünde…’in odasında M.. B..’ın kendisini darp ettiği, daha sonra iki defada M.. B.. ve yanında bulunan uzun boylu bir şahıs ile gelerek taleplerini yenilediği, kendisinden haraç istedikleri, başka bir olay nedeni ile beyanı alınan Müşteki H.. C..’ ın kendisinin tarihi hatırlayamadığı bir gün Öter tekstile gittiğinde B.. D.. olduğunu teşhis ettiği müştekinin Ö.. K..,Tolga Bulut, M.. B.. tarafından Öter tekstilde ‘Elini yüzü yıkanıp dövdüklerini’ gördüğünü beyan ettiği ve müştekinin olaya karışan sanıkları karakolda teşhis ettiği de göz önüne alındığında tüm dosya kapsamına göre,sanıkların atılı suçları işledikleri anlaşılmış ve açığa çıkmış olmakla aşağıda belirtildiği şekilde cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir.
Sanıklar Ü.. Ö.., M.. B.., Hüseyin Kaya ve Tolga Bulut’un suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak, suç örgütüne yarar sağlamak amacı ile Mart 2007 tarihinde müşteki B.. D..’i birlikte, tehditlerle para vermeye mecbur kılmaya çalıştıkları, bu şekilde birden fazla kişi tarafından, suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak ve suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla yağma suçuna teşebbüs suçunu işledikleri anlaşılmış olup sanık H.. Ö..’in suç örgütünde yönetici olması nedeni ile TCK.’nun 220/5 maddesi yollaması ile cezalandırılması gerektiği anlaşılmış olduğundan;
Sanıklar Ü.. Ö.., M.. B.., H.. Ö.., Hüseyin Kaya ve Tolga Bulut’un eylemlerine uyan TCK.’nun 149/(1-c, f, g, son) maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden uygulanarak cezalandırılmalarına, sanıkların işlemeyi kast ettikleri suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başladıkları ancak ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamadıkları ve bu şekilde suçun teşebbüs aşamasında kaldığı” şeklinde açıklanan gerekçeyle mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur.
6. Mağdurlar … ve M.. A..ya yönelik eylemler;
”Müşteki …in alınan ilk ifadesinde Kayalık Caddesi üzerinde yürürken düşerek yaralandığını beyan etmiş, ancak müştekinin 27.07.2007 günü alınan ek ifadesinde; İlk ifadesini kendisini yaralayan ve tehdit eden … lakaplı Mehmet Ali isimli şahıstan ve adamlarından korkması üzerine düşüp yaralandığı şeklinde ifade verdiğini asıl olayın ise bir kafede tanımış olduğu soy ismini ve açık adresini bilmediği… isimli bayanın kendisinin de tanıdığı Sevindik Mahallesinde Mermerit işi yapan Çardaklı Ramazan Şahin isimli şahıstan 1.000 YTL alacağı olduğunu ve parasını bu şahıstan alamadığını söyleyerek kendisinden yardımcı olmasını istemesi üzerine 03.07.2007 günü Ramazan Şahin ile bu borç meselesini görüşmek için Ramazan’ın işyerine giderek görüştüğünde, yapmış olduğu bu görüşmede Ramazan isimli şahsın borcunu kabul ederek ödeyeceğini belirtip cep telefon numarasını aldığını, aradan beş gün geçtikten sonra Ramazan Şahin’in kendisini cep telefonundan arayarak Halk Caddesi üzeri İftaye Binasının yan sokağında bulunan Öter Tekstilin önünde buluşmak istemesi üzerine arkadaşı M.. A.. ile birlikte belirtilen yere gittiklerinde işyerinin önünde bekleyen iki şahsın kendilerine ‘Ramazan Şahin içerde, içeri girelim’ demeleri üzerine içeri girdiklerini, içerde Ramazan Şahin ve tam olarak eşkalini veremeyeceği 30-35 yaşlarında, 1.80 cm boylarında, kirli sakallı, kilolu erkek bir şahıs ile kendisini … lakaplı Mehmet Ali diye tanıtan 35 yaşlarında, 1.75 cm boyunda, zayıf, kır saçlı ve esmer bir şahsın olduğunu, … takma adlı Mehmet Ali’nin kendisine alacaklı kim diye sorduğunda ‘Melek isimli bir bayan olduğunu’ söyleyerek bulundukları yere… isimli bayanı çağırdığını, Melek isimli bayanında gelmesi ile birlikte içeriye girdikleri şahısların kendisinin ellerinden tutarak hırpalamaya başladıklarını, daha sonra Mehmet Ali isimli şahsın müştekinin gözlüğünü çıkartarak sol gözü üzerine yumrukla vurdugu, takma olan gözünün patlaması üzerine gözünden damlaların geldiğini, acı ile gözünün patladığını bu şahıslara söylemesi üzerine Mehmet Ali’nin kendisine ‘Önemli değil, bir tane daha göz takarız sana’ dediğini, bu arada diğer şahısların arkadaşı M.. A.. isimli şahsı darp ettikleri sırada kendisinin dışarı çıktığını, bir müddet sonra yanına M.. A.. ve… isimli bayanın gelerek ambulansla kendisini hastaneye götürdüklerini, hastaneye giderken kendilerini darp eden şahıslar tarafından takip edildiklerini, bu şahısların M.. A.. ve… isimli bayanın davacı ve şikayetçi olmamaları konusunda tehdit edildikleri için, ilk vermiş olduğu ifadesinde yolda yürürken düştüm diyerek polise ifade verdiğini, daha sonra müşteki …in konuyu babası Arif Güney’e anlatması ve babası tarafından müracaatta bulunulması üzerine soruşturmanın derinleştirildiği ve bu hususta M.. A.. tarafından Dinar C.Başsavcılığı kanalıyla ikinci bir suç duyurusunun yapıldığı ve bunun da Denizli C.Başsavcılığı 2007/18847 soruşturma üzerinden diğer soruşturma evrakı ile birleştirildiği, bu şahsın beyanlarının müşteki …in ifadesini doğruladığı bu ifadesine ek olarak ertesi gün … isimli şahsın arkadaşı Ali Yılmaz’ı arayıp kendisini çağırdığı, Ali Yılmaz ile birlikte …’ın yanına gittiklerinde …’ın yanlarında Çakı lakaplı Süleyman isimli şahıs ile tanımadığı 3 kişinin başlarına silah dayarayarak ‘İmzalayın bu senedi, bu senetten de korkunuz olmasın ama eğer bizim hakkımızda bir şikayet gelirse, bu senedi icraya koyar varınızı yoğunuzu alırız, ayrıca başınıza gelecekleri siz düşünün diyerek’ tehdit edip senet imzalattıkları, buradan ayrıldıktan sonra senedin arkasını, Öter Tekstilde… Önal isimli bayana da imzalattıklarını sonradan öğrendiğini beyan ederek sanıkların, kendisine yönelik zorla senet imzalatma ve yaralama eylemlerini gerçekleştirdiklerini söylemiştir.
Dosya kapsamına göre; Melek Önal isimli ve müşteki olarak soruşturma sırasında ifadesi alınan şahsın sanık Ramazan Şahin’den olan alacağını talep etmesi için, Müşteki …i gönderdiği, sanık Ramazan Şahin bu durumu Örgüt yönetim kadrosunda bulunan M.. B..’a ilettiği, M.. B..’ın da müşteki Tarık’ı Öter tekstil’e çağırıp burada …in basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, yaşamsal tehlike geçirmeksizin ve kemik kırığı oluşmayacak şekilde yaralanmasına sebep oldukları ve mağdur …’den 08/07/2007 tarihinde cebir ve tehdit kullanarak kendini borç altına sokacak senet imzalayıp vermeye mecbur bırakıldığı, ayrıca aynı yerde M.. A..’ya silah zoruyla borçlandırma senedi imzalattırıp, müşteki… Önal’a da senedi ciro ettirdikleri, tehdit eyleminde de bulunmak suretiyle nitelikli gasp suçunu işledikleri, mevcut silahlı nitelikli gasp ve yaralama eylemlerinde Örgüt liderinin işletmesi konumundaki Öter Tekstil’e ait işyeri Örgütün üssü olarak kullanılmış, örgüt liderleri… ve H.. Ö..’in bilgileri dahilinde lider’in yardımcısı ve planlayıcısı konumunda … lakaplı M.. B.. bizzat aktif olarak eyleme katılmış, ayrıca Örgüt üyeleri … ve M.. A.. ile…’un da yer aldığı, müşteki… Önal’ın, bu olayın müştekileri olan … ile M.. A..’nın beyanları ile bire bir örtüştüğü tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış ve açığa çıkmış olmakla olaya karışan sanıkların aşağıda belirlenen şekilde cezalandırılmaları gerekmiştir.
Sanıklar Ü.. Ö.. Ve M.. B..’ın mağdur …’den 08/07/2007 tarihinde cebir ve tehdit kullanarak kendini borç altına sokacak senet imzalayıp vermeye mecbur ederek, birlikte, suç örgütüne yarar sağlamak amacıyla ve suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten faydalanarak nitelikli yağma suçunu işledikleri, sanık H.. Ö..’in suç örgütünde yönetici olması nedeni ile TCK.’nun 220/5 maddesi yollaması ile cezalandırılması gerektiği anlaşılmış olup;
Sanıklar Ü.. Ö.., H.. Ö.. Ve M.. B..’ın eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 149/(1-c, f, g, son cümle) maddesi uyarınca takdiren ve teşdid uygulanmak suretiyle cezalandırılmalarına,
….
Sanıklar Ü.. Ö.., M.. B.., … Ve…’un mağdur M.. A..’dan 08-09/07/2007 tarihinde cebir ve tehdit kullanarak kendini borç altına sokacak senet imzalayıp vermeye mecbur ederek, birlikte, suç örgütüne yarar sağlamak amacıyla ve suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten faydalanarak nitelikli yağma suçunu işledikleri, sanık H.. Ö..’in suç örgütünde yönetici olması nedeni ile TCK.’nun 220/5 maddesi yollaması ile cezalandırılması gerektiği anlaşılmış olup;
Sanıklar Ü.. Ö.., H.. Ö.., M.. B.., … Ve…’un eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 149/(1-c, f, g, son cümle) maddesi uyarınca takdiren ve teşdid uygulanmak suretiyle cezalandırılmalarına…
Mağdur …’in 08/07/2007 günü, sanık Ramazan Şahin’in azmettirmesi sonucu sanıklar Ü.. Ö.. ve M.. B.. tarafından basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, yaşamsal tehlike geçirmeksizin ve kemik kırığı oluşmayacak şekilde yaralanması suçunu işledikleri, sanık H.. Ö..’in suç örgütünde yönetici olması nedeni ile TCK.’nun 220/5 maddesi yollaması ile cezalandırılması gerektiği anlaşılmış olup;
Sanıklar Ramazan Şahin, Ü.. Ö.., M.. B.. ve H.. Ö..’in eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 86/(1) maddesi uyarınca takdiren asgari hadden uzaklaşılarak ve teşdid uygulanmak suretiyle cezalandırılmalarına” şeklinde açıklanan gerekçeyle mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur.
7. Mağdur H.. C..’a yönelik eylem;
”Müşteki H.. C..’ın ifadelerinden, yaptığı teşhis tutanaklarından, sanıkların tevilli ikrarlarından ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere; önceden tanıdığı sanık Tolga Bulut ile eşinin aynı iş yerinde çalıştıklarını kendisine ait 20 NH 464 plakalı aracını kullanmak üzere zaman zaman bu şahsa verdiği, yine 17-18 ağustos 2007 tarihinde sanık Tolga Bulut ile Köşem Birahanesinde buluştukları, bir süre oturduktan sonra Tolga’nın evine gittikleri, bir sürede orda oturduktan sonra Opet benzin istasyonuna girdiklerini, Tolga’nın kendisini arabasına alarak kapıyı kapattıkları, arabanın ön koltuğundan 2 şahsın daha olduğu ancak bu şahısları tanımadığı, Ahmet isimli şahsın bir bıçak çıkartarak boğazına dayadığı ve kendisinin bıçak kullanmadığını söylediğini ve Tolganında bir bıçak çıkararak ağzına mermi verdiği ve kafasına dayayarak arabasına el koyduğunu söylediğini, ancak bir süre sonra arabasını geri vererek 1.500 tl para vermesi gerektiğini söylediklerini ve bir süre sonra da başka bir araçla müştekinin olay yerinden ayrılarak eve gittiği Tolga’nında 5-10 dk sonra aynı eve geldiği, ve müştekiye ‘bu senin ilk cezan sonrası gelirse daha ağır ceza keseriz, bu cezayı Ü.. Ö.. çağırdığı zaman gitmedin, bak bu adamların dini imanı olmaz bende bunlarla beraberim adam vurmak bizim için sinek öldürmek gibidir’ dediği ve müştekinin aracının bir hafta kadar bu şahıslarda kaldığı, 3.500 tl değerindeki arabasına 1.800 tl satarak 1.500 tl sini Öter Tekstile götürerek Tolga’ya teslim ettiği, Ü.. Ö..’e adamı olduğunu bildiği Cemal Tolga Şentürk’ün kendisine ‘ağabeyimle görüştüm gerekirse paran geri verilecek’ demesine rağmen parasının geriye verilmediği, eşine ve çocuklarına bir zarar gelmesinden korktuğu için parayı istemekten vazgeçtiği, sanık Ozan Kılınç’ın da Tolga’nın yanıda gördüğü, birgün Ötür Tekstile gittiğinde de M.. B.. isimli şahsı orada gördüğü, birgün elini yüzünü yıkayıp dövdükleri bir şahıs gördüğü bu şahsında emniyette yaptığı teşhiste adının B.. D.. olduğunu öğrendini, arabasını silah ve bıçak zoruyla alan ve 1.500 tl sini gasp eden ve emniyette teşhis yaptığı sanıklardan şikayetçi olduğu anlaşılmış ve açığa çıkmış olmakla, sanıklar Ü.. Ö.., M.. B.., Tolga Bulut, Osman Acar ve Ö.. K.. ile örgütün yöneticisi olan sanık H.. Ö..’in TCK 220/5 maddesi gereğince sorumlu olduğu anlaşılmakla;
Sanıklar Ü.. Ö.., H.. Ö.., M.. B.., Tolga Bulut, Osman Acar Ve Ö.. K..’ın eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 149/(1-a, c, f, g, son cümle) maddesi uyarınca takdiren ve teşdid uygulanmak suretiyle cezalandırılmalarına” şeklinde açıklanan gerekçeyle mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur.
8. Katılan B.. O..’a yönelik eylem;
”…ün B.. O..’ın kayınbabası olduğu avukat sanık İ.. K..’in, … adına icra dosyalarını takip edip tahsil ettiği paraları kullandığı ancak 2007 yılında … tarafından işleri B.. O..’a devredilince B.. O.. tarafından avukat sanık İ.. K.. ile … arasındaki uygulamaya son verildiği, avukat sanık İ.. K..in işleri devralan müşteki B.. O..’a yaklaşık 120000 TL’lik borcunu ödemediği hatta arada çıkan ihtilaf nedeniyle hem borcu azalttırmak hemde kendisine karşı B.. O.. tarafından icra takibinin yapılmasının önüne geçmek için sanık E.. E.. vasıtası ile sanık H.. Ö..’in yanına giderek kendisine yardımcı olmasını söyledikleri, yapılan görüşme sonrasında sanıklar E.. E.., İ.. K.. ve avukat sanık İ.. K..’in kardeşi Hasan Kiriş ile birlikte müşteki B.. O..’n yanına giderek ‘borcun 30.000 TL’sinin sanık H.. Ö..’ce kullanıldığını, 86000 TL’sinin avukat sanık İ.. K..’çe ödeneceğini, bu olaya artık … el attı, teklifi kabul et’ dedikleri müşteki kabul etmeyince sanıklar E.. V.. ve M.. B..’ın müşteki B.. O..’ı sanık Ü.. Ö..’in çağırdığını ve gelmezse kafasına sıkacaklarını söyledikleri bunun üzerine müştekinin yanına G.. D..’i de alarak Denizli Çamlık’daki Gözde Pastanesi’ne giderek sanıklar …, E.. V.. ve… ile görüştükleri buradaki konuşma sırasında müştekiye, avukat sanık İ.. K..’in borcunun bir kısmının H.. Ö..’e harcandığını bu nedenle alacağında indirim yapmasını istedikleri müşteki bu teklifi kabul etmeyince ‘o zaman görüşürüz, iyi olmaz, kafana sıkılır.’ diyerek tehdit ettikleri müştekinin tüm bu tehdit ve baskılara rağmen icra takibine devam etmesi üzerine Ü.. Ö.., … ve O.. K..’nın müştekiye ait otoparka gelerek onu takip etmeye başladıkları, zira pastanedeki bu görüşmeden 45 gün sonra icra takibini durdurmaması üzerine, kendisinin iş yerine ve oturduğu kahvede bulunmadığı bir sırada otoparkın karşısında bulunan kayınpederine ait kahvehaneye Ü.. Ö..’in sanıklar … ve O.. K.. ve isimlerini bilmediği 6 kişi ile birlikte geldiği, bu sırada kendisini tanıyan Cemal isimli şahsa sordukları ve ona göstereceğiz…falan diyerek tehdit içeren sözler söyleyip ayrıldıkları ve Cemalin de bu gelişmeleri daha sonra kendisine bildirdiği, müştekinin icra takibine devam ettiği, sanık M.. B..’ında müşteki B.. O..’ın öldürülmesi konusunda plan yaptığı hatta bu takiplerden birinde sanık …’in müşteki takibi sırasında fark edince kaçtığının anlaşıldığı, müştekinin alacağının 30 bin tl’lik kısmını icra yoluyla tahsil ettiği, geri kalan kısmıyla ilgili takibin devam ettiği, bu şekilde sanıklar Ü.. Ö.., H.. Ö.., M.. B.., E.. V.., …, … ve O.. K..’nın suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak, suç örgütüne yarar sağlamak amacı ile 2007 yılı içerisinde katılan B.. O..’ı tehditlerle suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak ve suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla yağma suçuna teşebbüs suçunu işledikleri anlaşıldığından;
Sanıklar Ü.. Ö.., H.. Ö.., M.. B.., E.. V.., …, … ve O.. K..’nın eylemlerine uyan TCK.’nun 149/(1-c, f, g, son) maddesi uyarınca takdiren ve teşdid uygulanmak suretiyle cezalandırılmalarına, sanıkların işlemeyi kast ettikleri suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başladıkları ancak ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamadıkları ve bu şekilde suçun teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından verilen cezalarının TCK.’nun 35/1, 2. maddesi uyarınca zarar ve tehlikenin ağırlığı, sanıkların kastlarının yoğunluğu ve meydana gelen sonuç gözetilerek takdiren 1/4 oranında indirilerek cezalandırılmalarına” şeklinde açıklanan gerekçeyle mahkûmiyet hükümleri kurulmuş olup ilgili eylemler nedeniyle itiraz kapsamında bulunmayan diğer sanıklar hakkındaki hükümler kesinleşmiştir.
B- Sanık H.. Ö..’in örgüt içerisindeki konumu;
”Öterler” ismiyle anılan suç örgütüyle ilgili iletişimin tespiti ve fiziki takip içeren itiraza konu dosyanın soruşturması 12.01.2007 tarihinde başlatılmıştır. Horoz-2 adıyla anılan bu çalışmanın öncesinde yapılan Horoz-1 isimli çalışmada ildeki başka suç örgütlerinin faaliyetlerinin yanında “Öterler” örgütüyle ilgili delillere de ulaşılmış ve Ü.. Ö.. 27.09.2006 tarihine kadar cezaevinde kalmıştır. Örgütle ilgili yapılan soruşturmanın başlangıcında düzenlenen rapordaki açıklamaya göre; örgütün tehdit, kasten yaralama ve yağma gibi suçlarını bizzat işleyen ve örgüt üyelerini bu suçları işlemeleri için azmettiren Ü.. Ö..’in aksine ağabeyi sanık H.. Ö.. doğrudan suç teşkil eden eylemlere katılmamakta, yasal faaliyetlerde bulunan bir işadamı görüntüsü vererek gizli şekilde örgütün finans ayağını idare etmektedir. Sanık H.. Ö.., Horoz-1 operasyonundan sonra abisi Ü.. Ö..’in hapse girmesi üzerine bu tutumundan vazgeçerek örgütün hâlâ ayakta olduğunu gösterebilmek için bazı suçlarda fiilen yer almıştır. Buna göre;
1. Mağdurlar Ali Gülden ve İ.. M..’a yönelik eylemler;
Denizli ilinde yaşayan mağdur Ali Gülden ayakkabı dükkânını İ.. M..’a satmıştır. Satılan dükkânı Ersin Savar işletmektedir. İ.. M.., kira sözleşmesi bitiminde Ersin Savar’a sözleşmeyi uzatmayacağını bildirmiş, Ersin Savar ise kendisini dükkândan kimsenin çıkaramayacağını söylemiştir.
Mağdur İ.. M.. olayla ilgili 06.11.2006 tarihinde; ”…Ersin Savar bana ‘Beni bu dükkandan kralı gelse çıkaramaz…kira mira vermiyorum…çok pişman ederim’ dedi. İhtarname gönderdim…telefonum 0 532 … 16 39 numaralı telefondan arandı. Telefondaki kişi ‘Ben H.. Ö..’im…hemen yanıma gel…sen bu Ersin kardeşimi üzüyormuşsun, senin kulağını kesecem, ya Ersin’in dediğini kabul edersin ya da sonun iyi olmaz’…dedi…gelmeyeceğimi söyledim. Onbeş gün sonra…orta boylu, hafif kır saçlı, bıyıksız, 40-45 yaşlarında, orta kilolu bir şahıs yanıma gelerek ben sucu Ali’yim, beni …abi gönderdi…ayakkabıcı Ersin’in işi için geldim, bu işten sıyrılmak istiyorsan ve 20.000 TL para verirsen biz dükkanı gününde boşalttırırız ve hiç başın ağrımaz dedi. Bende bu şahıstan korktum 10.000 TL vermeyi teklif ettim…teklifini …ağabeye götüreyim o ne derse ona göre hareket ederiz diyerek yanımdan ayrıldı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mağdur İ.. M.. beyanının devamında sanık H.. Ö..’in kendisini ısrarla yazıhaneye davet ettiğini ama gitmediğini, banka şubesinde olduğu bir gün yanına önce sucu Ali’nin geldiğini, kendisini H.. Ö..’in yanına götürmek istediğini, bankada işi olduğunu söyleyerek kabul etmediğini, daha sonra banka şubesine H.. Ö.. isimli kişinin geldiğini ve kendisine; ”..Bak seni açıkça uyarıyorum, bu işi adam gibi düzeltmezsen 20.000 TL’yi verip bu işten sıyrılmazsan cezanı 50.000 TL’ye çıkartırım, o dükkanın anahtarını Ersin’den alırım, kendim otururum, Allah’ın kulu gelip anahtarı benden alamaz, bir kuruş kirada ödemem, yıllarca sürünürsün dedi…Akabinde bankada işin çok mu olduğunu sordu, kendisine işim bitse de onunla bir yere gitmeyeceğimi söyledim…Banka şubesine gelmesine kadar ben H.. Ö..’i tanımıyordum…sonrasında Çınar’da bulunan Gallo mağazasının arkasında olduğum esnada 34 ZD 578 siyah Citroen C-3 plakalı araçla H.. Ö.. yanında bulunan beş kişi ile birlikte indiler…H.. Ö.. yanındakilere beni göstererek bu gördüğünüz adamı nerede görürseniz kolunu bacağını kırın, öldürün dedi. Bende bu adamlardan korktuğum için kaçtım” şeklinde beyanda bulunmuş ve sanık H.. Ö..’i teşhis etmiştir.
Mağdur İ.. M.., şikâyet ve teşhisinden bir gün sonra tanımadığı dört kişi tarafından ”…ağabeyimize neden yanlış yapıyorsun” denilerek yumruklanmıştır. Mağdur kaçarken arkasından bağıran kişiler ” Senin günlerin, sayılı seni öldüreceğiz” şeklinde mağduru tehdit etmişlerdir. Mağdurun şikâyeti üzerine yakalanan sanık H.. Ö.. ile sucu Ali lakaplı Alfer Kermen ve Salih Bayır tutuklanmışlardır.
İ.. M..’ın mağduru olduğu olayla ilgili Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca 08.01.2007 tarihli ve 34-9 sayılı iddianame düzenlenmiş ve Ersin Savar, Alfer Kermen, Salih Bayır ve H.. Ö..’in yağma suçundan cezalandırılması talep edilmiştir. Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2007 tarihli ve 5-271 sayılı kararında sanıkların beraatine karar verilmiştir. İtiraza konu dosyamızda ise inceleme dışı sanık Ersin Savar’ın bu olay nedeniyle Suç örgütüne yardım etme suçundan mahkûmiyetine karar verilmiş ve bu ceza kesinleşmiştir.
Söz konusu ayakkabı dükkânını mağdur İ.. M..’a satan dükkân sahibi mağdur Ali Gülden de örgüt tarafından tehdit edilmiş ve sonrasında yaşanan silahlı saldırı sonucu yaralanmıştır. Mağdur Ali Gülden silahla kasten yaralandığı günden bir gün sonra 22.01.2007 tarihinde verdiği ifadesinde; ”…İşyerimi satılığa çıkardığımda bu sırada işyerimde kiracı olan Ersin Savar….beni arayarak işyerimi satmamamı istedi…sattıktan sonra Ersin Savar’ın devreye soktuğu H.. Ö…..Salih Bayır…beni telefonla ve yüzyüze tehdit etmeye başladılar. H.. Ö.. bir kez de Acıpayam yolu Pekdemir alış-veriş mağazası içinde karşılaştığımızda bana bu işyerini satmamdan dolayı beni ve ailemi tehdit ederek Ersin Savar’ın ısrarından dolayı bu parayı benden alacaklarını söyledi…Bu aşamadan sonra H.. Ö.. ve Salih Bayır belli bir süre beni tehdit edip önce 40.000 TL sonra 30.000 TL istediler…jandarma komutanlığına…şikayetçi oldum….kimseye para vermeyeceğimi söyleyince beni ölümle tehdit ettiler…olayda beni yaralayan ve beni öldürmek isteyen teşhis ettiğim M.. U.. isimli şahsı tanımam. Yukarıda değindiğim gibi H.. Ö.. ve adamları tarafından tehdit edilmem ile ilgili olarak bu M.. U.. isimli şahsında bir ilgisi vardır. Ben H.. Ö.. ve adamlarınca bu şahsın tutulup üzerime salınarak beni tabanca ile öldürmek istediğini zannediyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mağdur Ali Gülden, olayın ailesiyle arabasına binmek istediği sırada gerçekleştiğini, arabasının bagajını açtığı sırada koşarak gelen M.. U..’un kendisine ateş açtığını, arka arkaya ateş eden saldırgana karşılık vermesi üzerine saldırganın olay yerinden kaçtığını ve amacının kendisini öldürmek olduğunu ifade etmiştir. Olaydan bir gün sonra polise teslim olan M.. U.. ise yolda giderken kendisine ”Niçin serserilik yapıyorsun?” diyen mağdurla aralarında tartışma yaşandığını, mağdurun tabancasını çekip ateş ettiğini, karşılık vermesi sonucu olayın yaşandığını ifade etmiştir. M.. U..; H.. Ö.., Ersin Savar ve Salih Bayır’ı tanımadığını ifade etse de Öter ailesiyle akraba olup suç örgütünce L.. E..’e yönelik yağmaya teşebbüs eylemi nedeniyle açılan davada da yargılanmış ve bu olaydan beraat etmiştir.
Mağdur Ali Gülden’e yönelik eylem nedeniyle açılan davada M.. U..’un kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 8 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, aralarında sanık H.. Ö..’in de bulunduğu inceleme dışı sanıklar beraat etmişler ve kararlar kesinleşmiştir.
Mağdur Ali Gülden’e yönelik eylemin gerçekleştiği gün sanık H.. Ö.., İ.. M..’a yönelik eylem nedeniyle tutuklu bulunmakta ve örgüte yönelik iletişimin tespiti faaliyeti devam etmektedir. Bu faaliyet kapsamında mağdurlar İ.. M.. ve Ali Gülden’e yönelik gerçekleştirilen eylemlerle ilgili bazı telefon görüşmeleri kayıt altına alınmıştır. 15.02.2007 günü sanık H.. Ö..’in İ.. M..’a yönelik eylemi nedeniyle açılan davanın ilk celsesinden önce Ü.. Ö.., sanık H.. Ö..’in aynı zamanda koruması da olan ve adliye önünde bulunan örgüt üyesi sanık E.. V.. ile yaptığı görüşmelerde;
Tape No ; 20-T-0004747547335
Ü.. Ö..; Bak o İ.. M.. gelecek, herhangi bir şey olmasın ona oralarda…Dengesizin birisi bir iş yapıp da olan işi bozmasın,
E.. V..; Değiştirdi mi o, halletti mi işini
Ü.. Ö..; Ya sen ne yapacan halletmediğini…
Şeklindeki konuşma içeriğinden anlaşıldığı üzere; ağabeyinin tahliyesini bekleyen Ü.. Ö.. adamlarından birinin yanlışlıkla İ.. M..’a saldırmasının işi bozmasından endişe etmiş ve örgüt üyelerinden sanık E.. V..’ı uyarmıştır. Tahliyeyi sağlayan Ü.. Ö.., sanık E.. V.. ile arasında geçen görüşmede;
Tape No; 20-T-0004747902964
Ü.. Ö..; Naci ile görüşte abin gilin ( H.. Ö..’i kastediyor) oradan boşalan yere şeyleri ayarlasın öbür diğer çocukları … örgütün hapiste olan diğer üyelerini kast etmektedir…
Şeklindeki sözlerle; Ü.. Ö..’in Ali Gülden’in vurulmasıyla ilgili olarak;
Tape No: 20 T -0004740689865
Ü.. Ö..; olum…Ali Gülden midir nedir onu vurduruyorsunuz amcamın orayı basıyorlar…yapmasınıza olum bu işleri lan…Salih’in kardeşleri mi yapmış o işi…
Hüseyin Efe; Bilmiyom ki abi işte bakcez abi
Şeklindeki görüşmesi ise anılan mağdurlara karşı eylemlerle örgütün bağlantısını göstermektedir.
2. Mağdur …’yle ilgili tespitler;
Örgüte yönelik yapılan iletişimin tespiti çalışmalarında … isimli şahıstan tahsilat girişiminde bulunulduğu tespit edilmiştir. Dosya içerisinde;
”…’nin Denizli İlinde bulunan … Plastik Ltd. Şti. sahibinin olduğu, 2005 yılı içerisinde işlerinin bozulmasından dolayı darboğaza düştüğü ve borçlarını ödeyemediği, Kocaeli’nde bulunan Sadun Plastik isimli işyerine de yüklü miktarda borçlarının olduğu, bu borçlarının bir kısmını ödediği ancak büyük bir bölümünü ödeyemediği için işyeri sahipleri Muhammet SADUN ve … kendisini önce telefonlarla daha sonra da yüz yüze yasadışı yollardan tehdit zoruyla para istediklerini, müracaat tarihinden 4-5 gün önce il dışında bulunurken H.. Ö..’in 0 532 342 16 39 nolu cep telefonundan arayarak ‘İzmit’te bulunan Sadun PIastik isimli firmayla aranızda bir borç konusu varmış, bunun için görüşmek istediğini’ beyan ettiğini, çevresinden araştırma yaptığında ‘H.. Ö..’in normal bir iş adamı olmadığını, Denizli genelinde kardeşi Ü.. Ö.. ile birlikte tahsilatçı, gayri meşru işleri olan bir şahıs olduğunu’ beyan ederek kendisinden uzak durduğunu beyan etmiştir. H.. Ö..’in kendisine karşı herhangi bir eylem girişimi olmadığından davacı ve şikayetçi olmamış, ancak … ve Muhammet SADUN isimli şahıslardan davacı ve şikayetçi olmuştur. … alınan ifadesinde; H.. Ö..’in kendisini yine 0 532 342 16 39 numaralı telefonla arayarak ‘Sadun Plastiğe olan borcu konusunda yine konuşmak istediğini’ beyan etmiş, H.. Ö..’in kendisini tehdit etmediğinden davacı ve şikayetçi olmamıştır. Denizli D tipi Cezaevi 2. müdürlerinden … vasıtasıyla şahıslar arasındaki alacak verecek ilişkisinden örgüt haberdar olmuştur. Bir milyon YTL gibi yüksek meblağlı bir rakamın söz konusu olması nedeni ile söz konusu alandan nemalanmak amacı ile örgüt liderleri …ve Ü.. Ö.. seviyesinde girişimlerde bulunmaya başlamıştır.” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Konuyla ilgili kaydedilen bir iletişim tespit tutanağında örgütle bağlantılı olan cezaevi personeli … ile E.. V.. arasında;
Tape No: 20-T-0004747036477
…; ee şimdi adamların bir alacağı var bir trilyona yakın…bende dedim işte tek tabanca var…alabilecek tek kişi
E.. V..; Tamam
…; O da Ü.. Ö..’dir zaten …abiyi tanıyorlarmış
E.. V..; Sizin ordamı senin ordamı bekliyorlar
…; benim ordalar
E.. V..; tamam oldu abi tamam… şeklindeki görüşmeden hareketle;
Örgütün mağdur …’ye karşı bir eylemi bulunmasa da gerek …’nin beyanları gerekse çözümlenen iletişim tespit tutanağının sanık H.. Ö..’in, örgütün alacak tahsiline yönelik faaliyetlerine katıldığını gösterdiği anlaşılmaktadır.
3. Tevfik Bozkurt ve Tevfik Çetin ile ilgili tespitler;
Olayla ilgili iddianamede yer alan;
”Uşak İli Eşme İlçesinde ikamet eden Tevfik BOZKURT ve Tevfik ÇETİN arasındaki bir husumetten dolayı Tevfik BOZKURT adına Teyfik ÇETİN’e baskı ve cebir uygulamak için Ü.. Ö..’in adamları ile birlikte Eşme İlçesine gittiği yapılan yazışmalar neticesi “Tevfik BOZKURT’un THKP/C DEV YOL Terör Örgütü Üyesi olmaktan takipli şahıs olduğu, şahsın halen Eşme İlçesinde ikamet ettiği ancak sürekli olarak yurt dışına (İsviçre) gidip geldiği, İsviçre’de iki adet restoran türü işyerinin olduğu, eşi ve çocuklarının bu ülkede oldukları, şahsın 2-3 ayda bir Eşme İlçesine gelip İlçenin merkezi yerlerinde bulunan gayrimenkulleri ilçe standartlarının çok üstünde bir fiyatla satın aldığı, yurt dışından her gelişinde 80-100 İsviçre Frangı para ile geldiği, şahsın 08.12.2006 günü gece muayyen saatlerde üzerine kayıtlı 64 TEVFİK 300 plakalı Mercedes S 320 marka otosunun faili meçhul kişilerce kurşunlanmak suretiyle zarar verildiği, konuyla ilgili Tevfik BOZKURT’un alınan ifadesinde şüphelendiği hiç kimsenin bulunmadığı şeklinde beyanı alındıktan sonra şahsın yurt dışına çıktığı iki ay sonra geri ilçeye geldikten on gün sonra İstasyon Mahallesi Denizli Caddesi No:6 sayılı yerde bulunan ikametinin duvarlarının kurşunlandığını çevresindekilere anlattığı ancak konuyla ilgili adli mercilere herhangi bir müracaatının olmadığı,
…….
Yukarıda anlatılan olay ve İTDK Faaliyetleri sonucunda Uşak ili Eşme ilçesinde ikamet eden Tevfik BOZKURT’un aynı yerde ikamet eden Tevfik ÇETİN ile aralarında resmi kayıtlara yansımayan sorunlar sebebi ile Tevfik BOZKURT daha önceden sol bir örgütten arkadaşı olan H.. Ö..’den yardım istemiştir.
Örgüt Lideri H.. Ö..’in talimatı ile Ü.. Ö.. adamları ile birlikte silahlı olarak Uşak ili Eşme ilçesine giderek örgütün gücünü de kullanarak Tevfik ÇETİN ile görüştükleri, şahsı tehdit ettikleri ancak araya Tevfik ÇETİN’in lehine örgütle irtibatı olan …isimli şahsın girmesi üzerine sadece karşılıklı görüşme ile sorunun çözüldüğü anlaşılmıştır. Yapılan İTDK… tetkiki neticesinde Her ne ne kadar Hakemlik Hukukunun işletilmesi H.. Ö..’den istenilmiş ise de, bundan sonraki girişimlerin tamamının Ü.. Ö.. tarafından yapıldığı ve karşılıklı birbirlerine silah çektikleri ancak Tevfik ÇETİN’in tanıdık bir şahsı devreye sokarak H.. Ö.. ile görüşüp sorunu çözdükleri,
Olayda Örgüt yönetici ve üyelerinden H.. Ö.., Ü.. Ö.., M.. B.., Hüseyin KAYA, Tolga BULUT, S.. A.., Haşan YILAN, Erdem KARAASLAN, E.. E.., Haşan Ali ETİZ, Tevfik BOZKURT un yer aldıkları tespit edilmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Konuyla ilgili çözümlenen iletişimin tespitine dair tutanaklarda;
Tape No; 20 T 0004760886302
Tarih. 26.03.2007
Ü.. Ö..;…Hayır ben görüşmedim de, biraz önce Erdem geldi bana, senin adaş buraya gelmiş, görüşmek istiyormuş benlen, onlan görüşcem biraz sonra bi
Tevfik Bozkurt; Ee, benim adaş oraya mı gelmiş
Ü.. Ö..;…ben gereken ne ise gerekeni konuşurum abi
Tevfik Bozkurt; Tabi, tamam, onunda azı dişini çekin bi
Tape No;20-T-0004758975931
Tarih; 20.03.2007
Ahmet Akbaş; Ahmet ben Eşmeden …abi kahveci
H.. Ö..; Nasılsın Ahmet
Ahmet Akbaş; Sağol …abi geçmiş olsun
H.. Ö.., Sağol sağol
Ahmet Akbaş; Bu son bir eve silah sıkılmıştı ya…
H.. Ö..; Haberim yok da duydum yani sonradan duydum
Ahmet Akbaş; He duydun, o sıradan bir olayda şimdi Teyfik abiye de ben laf anlatamıyorum…haklı tabi evine silah sıkıldı, … biliyorsun bizim biraz daha atak doğrumu sizin birader
H.. Ö..; Hı hı
Ahmet Akbaş; Ben sana ondan ulaşmaya çalıştım onun için seninle görüşüyom yani bu işe çözüm bulalım tabanına inelim ama senin inmeni istiyorum ben anladın mı babam….e şimdi Teyfik abi geldiyse gelir belki de yarın gelirsem bu işleri yüz yüze görüşürsek daha iyi olur
H.. Ö..; tabi iyi olur yani ben bir şey anlamıyorum telefonda konuşulacak konular değil bunlar yani
Tape No; 20 T 0004760887727
Tarih: 26.03.2007
Ü.. Ö..; Erdeme söyleseydin alsaydı neyse Allah dedim ben seni biraz sonra o Teyfik gelmiş eşmeli başka bir Tevfik var birahaneci…onlar benlen görüşmek istiyormuş onu gelirken getirin
E.. E..; Tamam
Bir sonraki tapede ise;
Erdem Karaslan; Buyur abi
Ü.. Ö..;…bize Levent bey görüşmeyi yapmış ama beni aramadı…ben görüşmek istiyordum mutlaka
Erdem Karaaslan; Abi …abi görüşmüş galiba onla da eee
Ü.. Ö..; …abinin bilmediği konular vardı ama orda
Erdem Karaaslan; Levent abiye sen telefonunu kapat gerek yok görüşme demiş
Ü.. Ö.., Anlamadım……abinin dediği doğrudur da, telefonun kapalıymış ayağı yanlış, ben söyledim…”
Şeklindeki tespitler sonucunda; mağdur Tevfik Bozkurt’un bir sol örgütten arkadaşı olan sanık H.. Ö..’den Uşak ili Eşme ilçesinde anlaşmazlık yaşadığı Tevfik Çetin’in ikaz edilmesini istediği, H.. Ö..’in bunu başlangıçta kabul ettiği ve örgüt elemanlarının Eşme’ye gönderildiği, bir süre sonra Eşme’de kahvehaneci olan Ahmet Akbaş’ın H.. Ö..’i arayarak uyuşmazlık için araya girmek istediği, yine bu süreçte Tevfik Çetin’in Denizli’ye gelerek …ve Ü.. Ö..’le görüşmek istediği, H.. Ö..’in Tevfik Bozkurt’la görüştükten sonra örgütün bu kişiye karşı eylem yapmaktan vazgeçtiği, Ü.. Ö..’in ise görüşmeyi kendisi yapmak istemesine rağmen kendi ifadesiyle ağabeyinin kendi arkadaşıyla ilgili konuda onun isteğine karşı çıkmadığı ve neticeten Tevfik Çetin’i azat ettiği anlaşılmaktadır. Suça hazırlık aşamasında sonlanan söz konusu eylem, örgütün iç işleyişini göstermesi bakımından önemli bulunmuştur.
Sanık H.. Ö.. aşamalardaki savunmalarında; … İ.. M.. isimli şahsı tanımadığını, Lise Caddesi üzerinde ayakkabı mağazası olduğunu bildiği ve tanıdığı Ersin Savar isimli şahsın aynı cadde üzerinde bulunan eşinin çalıştırdığı işyerinde bulunduğu sırada yanına gelerek işlettiği iş yerini İ.. M.. isimli şahsın satın aldığını, bu şahsın kontrat bitmeden iş yerini boşaltmasını istediğini, anlaşmak istemesine rağmen şahsın kendisini ve kardeşi Ü.. Ö..’i tanıdığını söyleyip; ”Gerekirse devreye sokarım!” diyerek tehdit ettiğini anlattığını, İ.. M.. isimli şahsı tanımadığını ve hatırlamadığını, belki gerçekten kendisini tanıyor olabileceği düşüncesiyle bu kişiyi telefonla aradığını, isminin H.. Ö.. olduğunu söyleyerek nereden tanıştıklarını ve sağda solda neden ismini kullandığını sorduğunu, bu şahsın Ü.. Ö..’i tanıdığını ama kendisini tanımadığını söylediğini, bu şahısla bir daha telefonla görüşmediğini, telefonla konuşurken adını kullanmamasını tatlı sert bir dille söylediğini ancak Ersin Savar’ın iş yeri meselesiyle ilgili konuşmadığını, şahsı telefonla veya banka şubesinde tehdit ettiğinin doğru olmadığını, bu şahsın dört şahıs tarafından darp edildiğini emniyette öğrendiğini, bu şahsı dövdürtmediğini, ……16 39 numaralı cep telefonu hattını kendisinin kullandığını, Salih Bayır ve Alfer Kermen isimli şahısları tanıdığını, iki şahsı İ.. M..’ı tehdit etmesi için göndermediğini, M.. A..’un öldürüldüğü olay tarihinde yağma suçu iddiasıyla Denizli cezaevinde tutuklu olduğunu, …’yi tanıdığını, …’u tanımadığını, aralarında var olduğu söylenen alacak verecek ilişkisinden bilgisi olmadığını, …’ın yönlendirmesiyle bu meseleye dahil olmadığını, …’ı cezaevinde yattığı süre boyunca tanıdığını, onun dışında telefonla ya da yüz yüze bir görüşmesinin olmadığını, 11/09/2006 tarihinde öldürülen A.. D.. ile merhabası olduğunu, aralarında gerginlik olmadığını, finans işiyle uğraştığı için herkesle aynı mesafede olduğunu, öldürüldüğünü sonradan duyduğunu, öldüren kişilerin M.. E.., Servet Bağcı, Mehmet Besçi, K.. Ö.., K.. G.. ve E.. T.. olduğunu duyduğunu, bu hususta da olay günü itibarıyla cinayet masasına da bilgi verdiğini, o tarihlerde kardeşi Ü.. Ö..’le özel sebepler nedeniyle fazla ilişkisi olmadığını, Ü.. Ö..’in ziyaretçi kayıtlarının incelenmesi ile bu durumun ortaya çıkacağını, Ü.. Ö.. tarafından verildiği iddia edilen “Ben çıkmadan önce ortalığı temizleyin!” şeklindeki emirden haberdar olmadığını, Avukat İ.. K..’i tanıdığını, bir kişinin kendisinden haksız yere para istediğini söyleyince kendisine bu hususta şikâyette bulunmasını önerdiğini, görüşmeyi yüz yüze yaptıklarını, hatta bu hususta kendisine yardımcı olmak adına jandarma binbaşısını arayarak onu yönlendirdiğini, karşı taraftaki ismin B.. O.. olup olmadığını bilmediğini, aynı zamanda bu tarihlerde… ile arasının çok sıcak olmadığını, İ.. K..’in bu konuda…’le görüşüp görüşmediğinden haberdar olmadığını, B.. O..’ın takip ettirilmesi sonucunda yanlışlıkla G.. D..’in öldürülmesi olayından bilgisi olmadığını, olayı emniyette öğrendiğini, M.. H..’ı tanımadığını, G.. K..’ı bir kez fotoğraf çektirmeye gittiğinde gördüğünü, Etem … isimli şahsın suça konu 91.650 TL tutarlı senedi kendisine getirdiğini, bu senedi emlak işiyle uğraştığı için bir arazi alımında peşinat olarak ve üstüne para verme şeklinde kullanmak istediğini, o sebeple ciro ettiğini, karşı tarafın bunu kabul etmediğini, kendisinin de senedi Etem’e geri verdiğini ve ”Avukat …var, ondan fikir alabilirsin!” dediğini, finans danışmanlık hizmetleri işleriyle uğraştığını, Çadem Fabrikasında 30-40 kadar elemanı olduğunu, bu fabrikaya toplam beş kişi ortak olduklarını, daha çok Denizli Finans isimli işyerinde bulunduğunu, herhangi bir suç örgütünde yönetici olmadığını, örgüt kurduğu iddia edilen Ü.. Ö..’in kardeşi olduğunu ve kendisiyle iki senedir konuşmadığını, sanık E.. V..’ın ara sıra arabasını kullandığını, E.. E..’ı uzun zamandır tanıdığını, geçmişte bir dönem yanında çalıştığını, …’nın ortağı olduğunu, Hasan Ali Etiz’in şoförü olduğunu, …’yi tanıdığını, tahsilata kalkışmadığını ve görüşmediğini, Tevfik Bozkurt’un arkadaşı olduğunu, herhangi bir sorununu çözmek için bir görüşmesi olmadığını,
Sanık H.. Ö.. bozmadan sonra alınan savunmalarında ise; örgütün eylemlerine karışmadığı hâlde bu örgütün liderlerinden biri olduğunun iddia edildiğini, G.. D.. isimli kişinin öldürülmesi olayına karışan diğer sanıklarla ilgisi bulunmadığını, kendisi tarafından verilen emir ya da talimat olmadığını, örgüt lideri olduğu iddia edilen Ü.. Ö..’le kardeş olmaları nedeniyle kendisinin de bu örgütün üyesi olduğu yönündeki suçlamanın yersiz olduğunu, böyle bir örgüt kurulmuş olsa bile bu örgütün suç oluşturacak herhangi bir eylemine karışmadığını, örgüt üyeliğinden istifa etmiş olabileceğini, bir çete kurulmuş olsa bile bu çetenin ilelebet devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, başka ülkelerde de bu şekilde kurulmuş çeteler bulunduğunu ancak çete yöneticilerinin verdikleri emir ve talimatlardan sorumlu olduklarını, çete yöneticilerinin örgütün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutulmasının hayatın olağan akışına uymadığını, çete kurduğu ya da yöneticisi olduğu suçlamasını kabul etmediğini, ceza aldığı hiçbir olaya dolaylı ya da doğrudan katılmadığını, kimseye emir ve talimat vermediğini, suçlamalarla ilgili hakkında kesin delil ve bulgular olmadığını, bu davaların soruşturmalarını yapan Denizli İl Emniyet Müdürlüğündeki güvenlik görevlileri ile İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görev alan başkan, hâkim ve savcılardan bir kısmının FETÖ soruşturması nedeniyle görevlerinden ihraç edildiğini, mahkeme başkanı … ve bazı hâkim ve savcının tutuklu olarak yargılandıklarını, duruşma savcılarından Mehmet Sait isimli soyadını hatırlayamadığı Cumhuriyet savcısının da Yargıtay üyeliğine seçildiğini ve ihraç edildiğini, bu dosyaya bakan heyetin başkanı olan A.. Ö..’nun arkadaşı olması sebebiyle tarafsız olamayacağını düşünerek davadan çekildiğini, FETÖ mensubu olan isimlerini belirttiği hâkim ve savcılar ile diğer bazı mahkeme üyelerinin dosyayı yönlendirerek mahkemenin en kıdemsiz üyesi olan … isimli hâkimin mahkeme başkanı olmasını sağladıklarını, Denizli KOM Müdürü olan E.. D..’in FETÖ soruşturmasından tutuklu olduğunu, suçlandığı olaylarla ilgili tanık olarak dinlenmesini talep ettiğini, 2010 yılında … isimli hâkimin üye olduğu heyetin oy birliğiyle tahliyesine karar verdikten iki yıl sonra bu kez …’ın başkanlığındaki heyetin dosyada herhangi bir değişiklik olmadığı hâlde kendisine ceza verdiğini, yargılama sonunda ağırlaştırılmış müebbet ve 143 sene gibi çok ağır bir cezayla mâhkum edildiğini, bunun siyasi kişiliğini dikkate alarak kendileri gibi düşünmeyen bir kişiyi ya da grubu yok etmeye yönelik bir karar olduğunu, davayı FETÖ örgütünün kurduğu bir temizlik harekâtı olarak değerlendirdiğini, 2010 yılında tahliye olduktan sonra o dönem Denizli KOM Müdürü olan E.. D..’i makamında ziyaret ettiğini, ona kendisini bir yıl kadar dinlediklerini, bu süre içerisinde özel hayatıyla ilgili birçok konuyu da öğrendiklerini, suçsuz olduğunu bilmelerine rağmen niçin hakkında bu kadar ağır suçlamalar içeren bir fezleke hazırladıklarını sorduğunda “Öyle gerekti!” diye cevap verdiğini, düzenlenen fezlekelerde yargılamaya konu olaylara karışmadığına işaret edilmekle birlikte çetenin beyni olarak nitelenerek mesnetsiz şekilde bu davaların açılmasına sebebiyet verildiğini, yargılamanın yenilenmesini talep ettiğini, hakkında karar veren mahkeme başkanlarından birinin rüşvetten ceza aldığını, … isimli mahkeme başkanının Fetö’den tutuklandığını, diğer üyelerin de aynı şekilde meslekten atılarak tutuklandığını ve iddianameleri düzenleyen Savcı …’ün de şaibeli şekilde intihar ettiğini, maktül A.. D..’ın öldürülmesi olayına katılmadığını, M.. A..’un ve M.. B..’nın öldürülmeleri olayıyla da bir ilgisi bulunmadığını, hiçbir çetenin ya da örgütün lideri ya da yöneticisi olmadığını, A.. Ö.. hakkında açılan disiplin soruşturması sırasında müfettişlere kardeşi ve ortağı …’yla birlikte tanık olarak ifade verdiklerini, müfettişlerin A.. Ö.. aleyhinde beyanda bulunmaları için yoğun baskı uyguladıklarını, buna rağmen istenilen şekilde ifade vermediklerini, gerçekleri söylediğini, bu dosyanın yargılamasında görev yapan hâkimler … ve… Hakan Uğur’un da aynı soruşturmada müfettişlere ifade verdiklerini ve A.. Ö..’nu suçlayıcı şekilde aleyhte beyanda bulunduklarını, sonradan bu davanın mahkeme başkanı olarak görev yapan …’ın yargılama sonunda aleyhinde ağır kararlar verdiğini, A.. K.. ve diğer tanık A.. Ö..’nun beyanlarının bile tek başına yargılamanın yenilenmesini gerektirdiğini düşündüğünü,
Savunmuştur.
İnceleme dışı sanık Ü.. Ö.. de konuyla ilgili beyanında, Denizli’de bilinen bir insan olduğunu, kabadayı olarak tanındığını, kardeşi H.. Ö..’in ise kendisine isnat edilen eylemlerle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmiştir.
Sanık ve örgüt arasındaki bağlantı hususunda dinlenen tanıklardan;
Tanık E.. D..; 2005-2012 yılları arasında Denizli Emniyet Müdürlüğü KOM Şube müdürü olarak görev yaptığını, iddianamede adı geçen H.. Ö.., Ü.. Ö.. ve birçok sanığı yapmış olduğu iş gereği tanıdığını, H.. Ö.. ve Ü.. Ö.. kardeşlerin Denizli’de ”Öter grubu” olarak adının geçtiğini, bu kişilerin çıkar amaçlı suç örgütü lideri olduğunu ve onların talimatıyla bu örgüte dahil olan ve suç işleyen kişiler bulunduğunu önceki soruşturmalardan bildiklerini, sanık H.. Ö.. ile makamında ya da başka bir yerde birebir görüşmesinin bulunmadığını, sanık H.. Ö..’e ”biz senin sözü edilen olaylara karışmadığını biliyoruz, ancak öyle gerekti, o yüzden seni dahil ettik” şeklinde beyanının olmadığını,
Görüştüklerine dair sanığın ısrarlı sorusu üzerine; sanık H.. Ö..’in görev yaptığı dönemde makamına gelip gelmediğini hatırlamadığını ancak kendisiyle soruşturma nedeniyle görüşmüş olabileceğini, bir kişinin ya da birkaç kişinin iradi beyanıyla suçlanmasının söz konusu olamayacağını, soruşturmaların laboratuvar ortamı gibi olduğunu, zira deliller, şüpheliler ve bunlarla ilgili soruşturmanın bir seyri bulunduğunu, H.. Ö..’e ”böyle gerekti” diye bir şey söylemediğini, velev ki böyle bir söz söylemiş olsa bile şahsi iradesiyle bunu söylemesinin mümkün olmadığını, soruşturmanın böyle gerektirdiği anlamında söylemiş olabileceğini, görevini yaparken herhangi bir kişiden, kurumdan ve örgütten talimat ya da telkin almadığını, ilgili Cumhuriyet savcısının emri dahilinde bu soruşturmaların yapıldığını,
Tanık …; 2002 yılı Temmuz ayından 2007 yılı Temmuz ayına kadar Denizli İl Merkez Jandarma Komutanlığında merkez ilçe adli kolluk sorumlusu olarak yüzbaşı rütbesiyle görev yaptığını, göreve ilk başladığı 2002 yılında Korucuk beldesinde …isimli kişinin ölümüyle sonuçlanan bir cinayet işlendiğini, bu olaya Denizli’de etkin olan suç örgütlerinin katkısı olduğu yönünde bilgiler bulunduğunu, bu amaçla Denizli’deki çıkar amaçlı suç örgütlerini takip ettiklerini, 4422 sayılı yasa kapsamında özel yetkili mahkemeden alınan kararlar gereğince bu suç örgütlerinin telefon dinlemesi ve fiziki takip işlemlerinin yapıldığını, cinayetin sorumlusu olarak düşündükleri yaklaşık 120 kişi hakkında evrak tanzim edildiğini, bu kişilerden yaklaşık 30 kişinin tutuklandığını, yaptıkları çalışmalar sırasında …isimli kişinin öldürülmesi olayında Öter grubunun herhangi bir sorumluluğunun olmadığını tespit ettiklerini, bu olayla ilgili birçok faille ya da hakkında şüphe olan kişilerle görüşme yaptığını, bu kapsamda sanık H.. Ö..’le de görüştüğünü, şahsın bu olaya karıştığına dair bulguya rastlayamadıklarını, söz konusu görüşmede suç örgütü lideri vasıfları taşımadığı kanaatinin kendisinde oluştuğunu, zira silah taşımadığını, kız çocuğunu okula bizzat götürüp getirdiğini, suç örgütü lideri konumunda olan bir kişinin bu tür şeyleri yapmasının kendilerine göre doğal olmadığını, Denizli İl Emniyet Müdürlüğünün 2005 yılında yaptığı Horoz-1 olarak basına yansıyan bir operasyonu olduğunu, sanık H.. Ö..’in de bu operasyonda adının geçtiğini, suç gruplarına mensup olan kişiler ile bu örgütlerle ilişkili olan ve onlar hakkında bilgi sahibi olan kişileri ara sıra çağırıp konuştuğunu, sanık H.. Ö..’i de makamına çağırdığını ve ”Senin bu olaylarla bir ilgin var mı?” diye sorduğunu, soruşturma kapsamında gözaltına alınan kişileri tanıyıp tanımadığı şeklinde sorular da yöneltildiğini, somut herhangi bir soru sorulmadığını ve bu olaylarla herhangi bir ilgisinin olmadığını söylediğini, yine 2007 yılında Öterler suç örgütü ile ilgili bir soruşturma başlatıldığını, delilleri toplamaya başladıklarını, ancak daha sonra soruşturmayı yürüten İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının adı geçen kişilerin birçoğunun ikametlerinin jandarma bölgesi olmasına ve iddia edilen suç yerlerinin jandarma sorumluluk alanında bulunmasına rağmen soruşturmanın Denizli İl Emniyet Müdürlüğünce yapılması yönünde talimat verdiğini, adli kolluk sorumlusu olarak Cumhuriyet Başsavcısı Selami Hatipoğlu’nun makamına çıkarak bu soruşturmada yetkili birim jandarma olduğu için, soruşturmayı kendilerinin yapmasının daha uygun olacağını belirttiğini, Cumhuriyet Başsavcısının bu talebi yerinde bulduğunu, ancak İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığının tekrar soruşturmayı Denizli İl Emniyet Müdürlüğünün yürütmesine karar verdiğini, ağırlıklı olarak bu soruşturmayı Denizli İl Emniyet Müdürlüğünin yaptığını, soruşturmanın sonlarında yine savcılığın talebiyle kendi sorumluluk alanları içinde yer alan kişilere yönelik telefon dinlenmesine ve istihbari bilgilerin elde edilmesine yönelik çalışma yaparak elde ettikleri bulguları Denizli İl Emniyet Müdürlüğüne bildirdiklerini, 2007 yılı Temmuz ayının sonunda Ağrı Doğubayazıt’a tayininin çıktığını, aynı yılın kasım ayında da adı geçen kişilere yönelik operasyonun fiilen başlatıldığını öğrendiğini, yaptıkları soruşturmalarda sanık H.. Ö..’le ilgili herhangi bir delil ya da bulguya rastlayamadıklarını, bu soruşturmaları yaptıkları sırada kendilerine herhangi bir makam, kuruluş ya da kişiden baskı olmadığını, görev yaptığı süre içerisinde H.. Ö.. ile kardeşi Ü.. Ö..’in aralarının açık olduğunu duyduğunu, H.. Ö..’i bu soruşturmalar sırasında takibe almalarının nedeninin soyadının Öter olması ve Ü.. Ö.. isimli kişiyle kardeş olması olduğunu,
Tanık …; 2005-2006 yıllarında Denizli Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğündeki görevinin saha sorumluluğu olduğunu, grup elemanlarını takip ettiğini, burada görevli olduğu süreçte sanık H.. Ö.. isimli şahsın grup elemanlarıyla hiçbir zaman bir yere gidip geldiğini görmediğini, bu şahısların kullandıkları araçlara bindiğini de görmediğini, sadece kafelerine, evine ve eşinin dükkânına gittiğini, sanık H.. Ö..’in örgüt lideri gibi davrandığını görmediğini ve öyle bir hareketine şahit olmadığını, teknik takipte ya da başka bir şeyde bir durum olup olmadığını bilmediğini, sanık H.. Ö..’in bu soruşturmaya nasıl ve ne şekilde dahil edildiği hususunda bilgisi olmadığını, muhtemelen teknik takipten kaynaklandığını, emniyetin içindeki yapılanmanın böyle bir etkisi olup olmayacağı konusunda bir şey diyemeyeceğini, Denizli’de meydana gelen bir olaydan sonra hatırladığı kadarıyla tiyatronun yanındaki bir kafede karşılaşıp konuştuklarında suçun yanında değil, karşısında birtakım konuşmalar yaptığını,
Tanık N.. G..; 1999-2007 yılları arasında Denizli İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde kıdemli başçavuş olarak çalıştığını, sanıkların birçoğunu ismen ya da yaptıkları soruşturma ve takipler nedeniyle tanıdığını, dosya içeriğini aradan uzunca bir süre geçtiği için bilmediğini, sanık H.. Ö..’i özellikle yakinen tanıdığını, Ü.. Ö..’in de onun kardeşi olduğunu, onu da tanıdığını, görev yaptığı süre içerisinde sanık H.. Ö..’in herhangi bir suç örgütüne üye olduğunu ya da çıkar amaçlı bir suç örgütünün faaliyetleri kapsamında bir suç işlediğini görmediğini, Ü.. Ö..’in takip ettikleri bir örgüt elemanı ve esasen örgütün lideri olduğunu, H.. Ö..’le ilgili herhangi bir fiziki takip ve dinleme kararı olduğunu hatırlamadığını, ancak kardeşi Ü.. Ö..’i takip etmeleri nedeniyle onu da dolaylı olarak takip ettiklerini, yaptıkları çalışmalarda herhangi bir suç örgütüyle bağını tespit edemediklerini, sanık H.. Ö..’le birkaç kez görüştüklerini, bir defasında karakola ziyarete geldiğini, merkez bölük komutanlarının odasında birlikte oturduklarını, bir ya da iki kez de umuma açık yerlerde oturup yemek yediklerini, H.. Ö..’in silah taşıdığına hiç şahit olmadığını, herhangi bir suç örgütüyle bağlantısının olmadığını bildiği için sanığı ”kardeşin yüzünden senin de bu işlerden dolayı başın belaya girecek” diye uyardığını, H.. Ö..’i bu dosya kapsamında yargılanan kişilerle herhangi bir ortamda görmediğini,
Beyan etmişlerdir.
4. Maktul G.. D..’e yönelik gerçekleştirilen kasten öldürme eylemi;
Denizli ilinde 18.07.2007 tarihinde maktül G.. D.. saat 23.00 sıralarında motosikletiyle evine gittiği esnada kendisini takip eden başka bir motosiklette bulunan şahıslarca açılan ateş sonucu hayatını kaybetmiştir. Bir numaralı uyuşmazlık konusuyla da bağlantılı olan oluşa ve dosya kapsamına göre;
Avukat İ.. K..’in, tefecilik yaptığına dair hakkında iddialar bulunan katılan B.. O..’a 90.000 TL civarında borcu bulunduğu ve 2006 yılının Eylül ayında bu borcu ödememek için ”Öterler” suç örgütüne başvurarak yardım istediği, örgüt yöneticisi H.. Ö.., üyeleri E.. E.. ve E.. V.. üzerinden uyuşmazlığa dahil olan örgütün müteakip defalar B.. O..’a giderek kendisinden alınan paranın 30.000 TL’sini hapiste bulunan H.. Ö..’in harcadığını ve alacağın bu kısmını onunla görüşmesini istedikleri ancak B.. O..’ın kendisinin H.. Ö..’den değil İ.. K..’ten alacaklı olduğunu belirterek talepleri kabul etmediği, Şubat 2007’de yapılan görüşmede örgütün taleplerini kabul etmemesi üzerine örgütün B.. O..’ın öldürülmesine karar verdiği, B.. O..’a yönelik tehditlerin aralıklarla devam ettiği,
Örgüt yöneticisi olan Ü.. Ö..’in konuyla ilgili olarak örgütün şiddet eylemlerini idare eden ve çoğu zaman bizzat bu eylemleri gerçekleştiren yöneticisi M.. B..’ı görevlendirdiği, M.. B..’ın da örgüte ”tetikçi” olarak yeni katılan M.. H.. ve M.. P..’ı görevlendirdiği, haberleşme ve olayda kullanılan araç ve silahların da M.. M.. ve E.. V.. tarafından sağlandığı, eylemin bu iki şahsın koordinasyonunda 18.07.2007 tarihinde gerçekleştirildiği,
Olay akşamı E.. V..’ın, B.. O..’ın iş yerinde bulunduğunu M.. M..’ye bildirdiği, M.. M..’nin M.. H..’a bu bilgiyi ilettiği, B.. O..’ın örgüt üyelerinden …’i ve örgütçe kullanılan siyah Citroen marka aracı iş yeri yakınlarında görmesi üzerine alış veriş yaptığı marketin arka kapısından çıkarak evine gittiği, o sırada B.. O..’ın arkadaşı G.. D..’in işyerine geldiği ve B.. O..’ı arayarak halı saha maçına gelip gelmeyeceğini sorduğu, B.. O..’ın ise evde olduğunu ve iş yerinin çevresinde ”Öterler örgütü” elemanlarına rastladığını söylereyek dikkatli olmasını istediği, zaman zaman B.. O..’ın da kullandığı motosikletle başına kask geçirerek yola çıkan G.. D..’in, E.. V.. ve M.. M..’nin yönlendirmesiyle olay yerine gelen ve aynı motosiklette seyreden M.. P.. ve M.. H.. tarafından B.. O.. olduğu zannedilerek takibe alındığı, takip bir süre devam ettikten sonra M.. H..’ın kullandığı motosikletten M.. P..’ın G.. D..’e on dört el ateş ettiği, maktül G.. D..’in olay yerinde hayatını kaybettiği,
Olaydan sonra kaçarken hafif bir trafik kazası yapan M.. P.. ve M.. H..’ın motosikleti bir tamirciye bıraktıktan sonra M.. M.. tarafından bulundukları yerden alınarak örgütçe kullanılan bir eve getirildikleri, buradan da örgüt tarafından sağlanan değişik yerlerde kaldıkları, öldürülen kişi B.. O.. olmasa bile onun adamı olarak bilinen G.. D.. olduğundan örgüt tarafından tebrik edildikleri, örgütün o tarihten sonra da B.. O..’ı takip etmeye devam ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Olayla ilgili alınan beyanlarda;
İnceleme dışı sanık İ.. K..; avukatlık yaptığını, B.. O..’ı kayınpederi olan … vasıtasıyla tanıdığını, G.. D..’i tanımadığını, Ü.. Ö..’le hapisten çıktığında verdiği yemekte tanıştığını, H.. Ö..’le bir sünnet düğününde tanıştığını, M.. B..’la bir kez yanına gelip galericilik işiyle uğraştığını ve çek ve senetlerini vermek istediğini söylediği için tanıştığını, H.. Ö..’i hapisten çıktığında yine gördüğünü, bazen telefonda görüştüklerini, E.. V..’ı H.. Ö..’in şoförlüğünü yaptığı için tanıdığını, E.. E..’a bürosunun bulunduğu yeri kiraladığını, diyaloglarının iyi olduğunu, B.. O..’ ın kayınpederi olan …’nu tanıdığından kendisinden peyderpey para alıp ödemelerde bulunduğunu, bir seferde 70.000 TL aldığını ve bunu senede bağladıklarını, …’nun işleri B.. O..’a devredeceğini söylediğini, B.. O..’ın verilmiş olan paralardan tefe olarak …’ndan daha yüksek bir meblağ talep ettiğinden aralarında sorunlar çıktığını, 70.000 ya da 75.000 tutarlı senedi 100.000 lira olarak talep ettiğini, oysa bu paranın ödendiğini, …ile aralarındaki … nedeniyle bu senedi almadığını, bahsettiği borçların dışında kardeşinin haberi olmaksızın …’ten para aldığını, …’in herhangi bir indirim yapamayacağını söylediğini, …’in icra takiplerine girişmesi nedenleriyle Ü.. Ö.. ile hiç görüşmediğini ancak H.. Ö..’e durumu anlattığında jandarmaya birlikte başvurduklarını, kendilerini hoş karşılayıp bu olayları bildiklerini ve …’in arkasında da Diyarbakırlı bir grubun olduğunu söylediklerini, akabinde konunun savcılığa intikal ettiğini, Ü.. Ö.. ile B.. O..’ın çamlık Gözde Pastanesinde buluşup konuştuklarını Jandarmada bulundukları esnada kendilerine söylediklerini, Ü.. Ö..’le kardeşinin görüşüp görüşmediğini bilemeyeceğini, … ya da H.. Ö..’den borcunun düşürülmesi ya da kaldırılmasını talep etmediğini, H.. Ö..’in kendisi ya da adamları tarafından B.. O..’a yönelik borcun bir kısmının kendilerine ait olduğunu, bu hususta indirim yapılması taleplerinin yerine getirilmemesi nedeniyle tehdit edilmesinden bilgisi olmadığını, G.. D..’in öldürülmesi olayından haberi olmadığını, H.. Ö.., Ü.. Ö.. ve yanında bulunan kişilere azmettirme şeklinde görüşmesi olmadığını, E.. E..’tan belirttiği borç ile ilgili devreye girmesini ya da herhangi bir şekilde bir şeyler yapmasını talep etmediğini, paranın 30.000 lirasını H.. Ö..’in kullandığını, bu kısmı onun ödeyeceğini söylemediğini,
Katılan B.. O.. aşamalardaki beyanında; G.. D..’in kendisine kardeşi kadar yakın olduğunu, 2003 yılından bu yana Avukat İ.. K.. ile ticari ilişkisi bulunduğunu, kendisinin ve kayınpederinin avukatlığını yaptığını, kendisinin icra müdürlüklerinde açık artırmayla satılan malları alıp sattığını, İ.. K.. de icra avukatı olduğundan birlikte çalışmaya başladıklarını, bir süre sonra İ.. K..’in bir şirket kurmak için kendisinden borç aldığını ancak şirketi batırdığı, verdiği paranın 60.000 TL civarında olduğunu, peyder pey kendisinden aldığı diğer borçlarla alacağının 130.000 TL’ye çıktığını, İ.. K..’in gayrimenkulünü satarak borcu ödeyeceğini söylediğini, ancak daha sonra gayrimenkulünü başkasına sattığını duyduğunu, bunun üzerine parasını istediğini, o tarihlerde E.. E.. isimli şahsın İ.. K..’in bürosunun bulunduğu binanın bir üst katında Elmas Güvenlik adlı iş yerini çalıştırdığını, aralarının iyi olduğunu, görüşmeye gittiğinde yanında E.. E.. isimli şahsın da bulunduğunu, İlker’den 130.000 TL civarında olan alacağını istediğini, İ.. K..’in yanında… bulunurken paranın 30.000 TL’sini H.. Ö..’in kullandığını, ilk aşamada 86.000 TL bölümünü ödeyeceğini, 30.000 TL’sini H.. Ö..’in ödeyeceğini, ancak şu anda H.. Ö..’in cezaevinde olduğunu ve çıkınca ödeyeceğini söylediğini, kendisinin ise H.. Ö..’e herhangi bir para vermediğini ve H.. Ö..’le hiçbir ticari faaliyeti ve para alışverişi olmadığını söylediğini, en son yanına gelen E.. E..’a icra sürecini başlatacağını belirttiğini, icra işlemi başladıktan sonra H.. Ö..’in şoförü olan ve o dönemde H.. Ö.. cezaevinde bulunduğu için Ü.. Ö..’in şoförlüğünü yapan E.. V..’ın iki üç sefer kendisini telefonla arayıp ”… abi seni çağırıyor, gel bi görüşecekmiş” dediğini, bu taleplerin hiçbirini kabul etmediğini, M.. B..’ın yanına gelip, ”… abi seni görüşmeye çağırıyor niye gelmiyorsun” dediğini, aynı günün akşamında E.. V..’ın siyah Citroen marka bir arabayla yanına geldiğini ve akıllı olup Ü.. Ö..’in dediğini yapmazsa kendisinin veya yakınlarından birinin kafasına sıkılacağını söylediğini, bunun üzerine E.. V..’a ”Madem bu kadar görüşmek istiyor, kendi bürosu dışında halka açık bir yerde görüşelim” dediğini, E.. V..’ın ”Gözde pastanesinde görüşelim” diye söylediğini, bunun üzerine arkadaşı G.. D.. ve onun bir arkadaşıyla birlikte Çamlık Gözde pastanesine gittiğini, Ü.. Ö..’in E.. V.. ve sonradan adının… olduğunu öğrendiği kedi lakaplı şahısla birlikte geldiğini, Ü.. Ö..’in paranın bir kısmını ağabeyi H.. Ö..’in kullandığını ve bu bölümü H.. Ö..’in tahliye olunca ödeyeceğini söyleyip Avukat İ.. K..’in verdiği miktarı kabul etmesini istediğini, kendisinin de H.. Ö..’e para vermediği için muhatabının İ.. K.. olduğunu söylediğini, Ü.. Ö..’in ”iyi olmaz, bu iş uzar” dediğini, öncesinde ise ”kafanıza sıkılır” diyerek E.. V.. aracılığıyla kendisini tehdit etmiş olduğunu, bir süre sonra Ü.. Ö..’in kendisinin olmadığı bir zaman diliminde iş yerine gelip kendisini yine tehdit ettiğini, daha sonra Ü.. Ö.. veya H.. Ö..’lerden kimsenin kendisini aramadığını, icra takibini devam ettirdiğini, alacağının 30.000 TL’lik kısmını icra yoluyla tahsil ettiğini, G.. D..’in kendisinin on yıldan beri kardeşinden öte bir arkadaşı olduğunu, kendisinin genelde gündüzleri çarşı merkezindeki işlerini park sorunu olduğundan dolayı motorsiklet ile hâllettiğini, babasının adına kayıtlı olan 20 … 0051 plakalı motoru kullandığını, bu motoru kullanırken devamlı motorsiklet montunu giydiğini ve kaskını taktığını, motoru ihtiyaç oldukça işlerini hâllederken G.. D..’in de kullandığını, …’in de motora her bindiğinde kendisi gibi giyindiğini, G.. D..’in öldürüldüğü saat 19.30 sıralarında Çamlık Mahallesindeki halı sahanın yanında bulunan Gün Markete girdiğinde H.. Ö..’in bindiği 34 … 578 plakalı Citroen aracın marketin karşısındaki kafetaryanın önünde park hâlinde durduğunu görmesi üzerine etrafa daha dikkatli baktığında marketin ön kısmında yaklaşık 10 yıldır şahsen tanıdığı ve …ile Ü.. Ö..’in yanına takıldığını bildiği …’i gördüğünü, bunun üzerine şüpheye düşerek …’in o tarihlerde polis tarafından arandığını duyduğu için merkezi bir caddede karşılaşmanın bir tesadüf olmadığını düşünüp alışveriş yapmadan marketin arka kapısından çıkarak eve gittiğini, saat 21.00 sıralarında …’in hâl hatır sormak için aradığını, bu telefon görüşmesi esnasında …’e Gün Marketin önünde …’i gördüğünü, şüpheli bir durum olduğunu ve dikkat etmesini söylediğini, ilerleyen saatlerde …’in öldürüldüğünü emniyetten aranması üzerine öğrendiğini, G.. D.. öldürüldükten üç gün sonra …’in babasının Lise caddesinde ara sokakta bulunan iş yerine taziye ziyareti için gittiğinde bu iş yerinin önünde M.. B..’ın kullandığı…plakalı gri renkli Bora marka aracın bulunduğu yerin etrafında iki tur dolaştığını, bunu görünce kendisine yönelik bir şey olacağı düşüncesiyle oradan ayrıldığını, G.. D..’in öldürülmesinden Avukat İ.. K.., Ü.. Ö.., H.. Ö.. ve adamlarının sorumlu olduğunu, olayın şahsına mı yoksa yakınında olan birisine mi yönelik yapıldığını tam olarak bilmediğini, ancak E.. V..’ın tehdit ettiğinde kendisinin veya sevdiklerinden birisinin kafasına sıkılacağının söylediğini, cinayetin bu tehdidin sonucu olduğunu düşündüğünü,
İnceleme dışı sanık M.. H.. aşamalardaki beyanında; gasp ve hırsızlık suçlarından daha önceden sabıkası bulunduğunu, uyuşturucu madde kullandığını, Avukat İ.. K..’i tanımadığını, B.. O.. isminde bir kişiyi hiç duymadığını, G.. D..’i tanımadığını, Ü.. Ö..’le Öter Tekstilde koli ve ütücülük yaptığı için tanıştığını, H.. Ö..’i Ü.. Ö..’in abisi olarak tanıdığını, M.. B..’la cezaevinde hasımlı olması sebebiyle gözetimde yattığı için tanıştığını, E.. V..’ı tanımadığını, M.. M..’yi Öter Tekstilde çalıştığı sırada oraya gelip gittiği için tanıdığını, 18.07.2007 tarihinde meydana gelen G.. D.. isimli şahsın öldürülmesi olayına ilişkin suçlamaları kabul etmediğini, belirtilen tarihte Kuşadası’nda olduğunu, motosikletinin başkası tarafından cinayette kullanıldığı için isminin olaya karıştığını, cinayeti kimin işlediğini bilmediğini, avukatının yanında olmadığı bir sırada emniyet görevlileri ve savcının anlaşarak ”Bu olayı M.. P..’ın üzerine atarsan seni serbest bırakırız” dediklerini ve avukatı olmadan tutanak düzenlediklerini, onlara itimat ederek tutanağı imzaladığını, tutanak içeriğini kabul etmediğini,
İnceleme dışı sanık M.. H..’ın sonraki beyanlarında ise anlatımlarını değiştirerek; olayın M.. P.. ile spontane gelişen bir olay olduğunu, kimseden talimat almadığını, M.. P..’ın motoru kendisinden emaneten aldığını, daha sonra Karşıyaka’ya giderek uyuşturucu alıp olayı işlediğini, olay yerinin köprü üstü olduğunu, kendisinin şekerci durağında beklediğini, aralarında en az 100-150 metre mesafe olduğunu, motosiklet ile birlikte yanına geldiğini, motorunu teslim etmek istediğini, …’in tamir atölyesine bıraktığını, motoru kendisinin sürdüğünü, yolda giderken cinayet işlediğini söylediği için panikleyip kaza yaptığını, kaza yaptıkları şahsın da M.. P..’ın silahı çekip üzerine yürüdüğünü söylediğini, polislerin motoru bulduğunu, 34 günlük cezasını çekmek için teslim olduğunu, orada beklerken cinayet masasının içeri girdiğini, Yavuz ve Yusuf Başkomiserin kendisini tanıdıkları için ifadesinin olduğunu söylediklerini, emniyette bu olayların ortaya çıktığını, güya M.. P.. ile cinayet işlediklerini, bu olaylar ile ilgisi olmadığını, daha sonra cezaevinde kendisini kurtarmaya yönelik ifadeler hazırladığını, 42 sayfalık dilekçesinde yazdıklarının doğru olmayıp akıl ve mantık dışı olduğunu, Savcı … Hanım ve… komiserin M.. P.. hakkında ifade verirse serbest bırakacaklarını ve 34 günlük cezasını bile çekmeyeceğini söyleyerek kandırdıklarını, bunun üzerine dedikleri gibi ifade verip yazılan ifadeyi imzaladığını, olay tarihinde motor kullanmadığını ve M.. P..’ın da yanında olmadığını,
İnceleme dışı sanık M.. H.. bozmadan sonra 09.05.2017 tarihli celse de verdiği beyanında ise; G.. D..’in öldürülmesi olayında motosikletin sürücülüğünü yaptığını, arkasında M.. P..’ın olduğunu, M.. B..’ın telefonla kendilerini arayarak B.. O..’ın yerini bildirdiğini ve bu şahsı takip ederek öldürmelerini istediğini, bu olaydan önce Saltak mahallesinde bulunan K.. G..’ye ait bir evde kaldığını, K.. G.. cezaevine girince M.. B..’ın talimatıyla kendisinin ve M.. P..’ın bu evde kalmaya başladıklarını, M.. B..’ın daha sonra kendilerine telefonla ulaştığını, görüşmelerin tape kayıtlarında da mevcut olduğunu, olay günü akşam saatlerinde M.. B..’ın telefonla aradığını, esasen M.. B..’ı olaydan önce E.. V..’ın arayarak B.. O..’ı gördüğü Çamlık mahallesinde bulunan Gün Market’in yerini bildirdiğini, bunun üzerine M.. B..’ın da kendisini arayarak şifreli bir şekilde Gün Market’in olduğu yere gitmesini istediğini, bunun üzerine terminalin arkasında bulunan katlı otoparkın olduğu yerdeki Gün Market’in önüne gittiklerini, otoparkın yazıhanesinin bulunduğu yere bakmak için gittiklerinde iş yerinin önünde polis arabasını görünce tedirgin olup uzaklaşmak istediğini, M.. P..’ın ”Polislerle bu olayın alakası yok, bir şey olmaz” dediğini, katlı otoparkın ön cephesine doğru hareket ettiklerini, B.. O..’ın olay günü giydiği elbiselerin G.. D..’in o gün giydiği elbiselerle uyumlu olduğunu, G.. D..’in otoparktan çıktığını, elinde bir kask olduğunu ve bir motosiklete bindiğini, bu sırada kendilerinin motosikletten inmiş olduklarını, M.. P..’ın kendisine ”koş motosikleti getir, adam çıktı, takip edeceğiz” dediğini, motosikleti bulunduğu yerden aldığını ve M.. P..’ı da otoparkın önünden alarak B.. O.. zannettikleri G.. D..’i takip etmeye başladıklarını, esasen G.. D..’in kullandığı motosikletin de B.. O..’a ait olduğunu, takip ettikleri şahsın Ankara asfaltına çıktığını, peşinden takip ettiğini, iki trafik ışığında kırmızı ışık yanmasına rağmen kaçırmamak için beklemeden geçtiğini, Çelikkol Petrolün biraz üzerinde bulunan Honda Plaza isimli iş yerinin önüne geldikleri sırada M.. P..’ın motosikletle giden şahsa ateş etmeye başladığını, bu sırada öndeki motosikletli şahısla aralarındaki mesafenin bir arabadan biraz daha fazla olduğunu, kulağının dibinde ateş edildiği için kaç el ateş edildiğini sayamadığını, ancak birden fazla ateş edildiğini, motosikletteki şahsın yere düştüğünü, şahsın bir tarafa, motosikletin başka bir tarafa gittiğini, Çelikkol Petrolün alt tarafından Karşıyaka Mahallesine doğru hareket ettiğini, Aktepe Mahallesine geldiklerinde Anafartalar Mahallesinden gelen bir araçla çarpıştığını, orada bulunan Özgür Marketi işleten kişilerin gelip yardım ettiğini, bu esnada M.. P..’ın düştüğü yerden kalkarak elinde tabanca olduğu hâlde kendilerine çarpan araç sürücüsünü vurmak için gittiğini, ancak M.. P..’ın bu şahsa ateş etmesine engel olmak için elini tutup ateş ettirmediğini, motosiklete binip yola devam ettiğini, bu olaydan önce G.. D..’i ve B.. O..’ı tanımadığını, M.. P..’ın ateş ederek öldürdüğü kişiyi B.. O.. olarak bildiklerini, B.. O.. isimli kişinin öldürülmesi talimatını kendilerine M.. B..’ın verdiğini, Öter Tekstil isimli işyerinde çalıştığını, M.. B.. tarafından B.. O..’ın öldürülmesi ile ilgili talimatı sorduğunda Ü.. Ö..’in kendisine bu olayla bir ilgisi olmadığını söylediğini, olaydan sonra M.. P..’la birlikte onun çocukluk arkadaşı olan …diye bildiği kişinin tamir atölyesine gittiklerini ve motosikleti bıraktıklarını, kaza nedeniyle direksiyonun hasar gördüğünü, bu şekilde motosikleti kullanmalarının mümkün olmadığını, …isimli kişinin motosikleti parçalayacağını söylediğini, atölyedeyken M.. M..’yi telefonla aradığını, bu olaydan M.. M..’nin de bilgisi olduğunu, M.. M..’ye kaza yaptıkları için bacaklarında yaraları olduğunu ve gelip kendilerini almasını söylediklerini, M.. M..’nin de bu sırada ailesiyle birlikte evlilik yıl dönümü için çamlıkta bir restaurantta olduğunu belirttiğini, telefon görüşmesinden yaklaşık 15 dakika sonra M.. M..’nin 20 … 337 plakalı araçla gelip kendilerini aldığını, bu aracın Ü.. Ö..’in tekstil atölyesinde kullanılan bir araç olduğunu, M.. M..’nin kendilerini Halk caddesinde bulunan bir arkadaşının evine götürdüğünü, sabaha kadar bu evde kaldıklarını, ertesi gün Ü.. Ö..’in tekstil atölyesine gittiklerini, M.. B..’la buluştuklarını, hangi silahla ateş edildi diye sorduğunu, M.. P..’ın kendisindeki tabanca ile ateş ettiğini söylediğini, M.. B..’ın tekstil atölyesinde müdür olarak çalışan …’i çağırarak poşet ve havlu istediğini ve tabancayı havlunun içine sarıp poşetin içine koyduğunu, …’in tabancayı alıp götürdüğünü, M.. B..’ın kendisine ve M.. P..’a para vererek şehir dışına çıkmalarını istediğini, M.. P.. ile birlikte Kuşadası’na gittiklerini, yaklaşık iki ya da üç gün sonra M.. B..’ın telefonda kendisine ”iskele yanlış” diyerek öldürdükleri adamın yanlış kişi olduğunu şifreli bir şekilde söylediğini ve Denizli’ye gelmelerini istediğini, bu görüşmelerin telefon kayıtlarında mevcut olduğunu, bunun üzerine M.. P.. ile birlikte Denizli’ye geldiklerini, Sümer mahallesinde bir ara sokakta beklerken M.. B..’la birlikte M.. M..’nin geldiğini ve kendilerini arabaya bindirdiklerini, M.. B..’ın olayda kullandıkları motosikleti üzerine yapmak için kimliğini istediğini, önce kabul etmek istemediğini söyleyerek belinde bulunan tabancayı M.. B..’a verip araçtan indiğini ve ”İnceldiği yerden kopsun, ben karakola gidiyorum” dediğini, araçtan inen M.. M..’nin gelip koluna girdiğini ve kendisini ikna ederek tekrar araca bindirdiğini, kendilerini Başkarcı Mahallesinde bulunan …’a ait daha önce alışveriş yapmaları nedeniyle tanıdığı bir tekstilcinin evine götürdüklerini, M.. P..’la birlikte evde bulunan …’un kendilerini misafir ettiğini ve yaylaya götürdüğünü, 2-3 gün bu evde misafir olduklarını, M.. P..’ın alkol ve uyuşturucu bağımlılığı bulunduğunu ve bunları alamadığı için biraz rahatsız olduğunu, daha sonra M.. P..’la birlikte Denizli’ye geldiklerini, M.. B..’la görüştüğünü, M.. B..’ın Ü.. Ö..’i getirip kendileriyle görüştüreceğini söylediğini, M.. P..’ın yanlış adamı öldürdükleri için kendilerini cezalandırırlar düşüncesiyle korktuğunu ve yanından ayrıldığını, daha sonra Konya’ya gittiklerini, daha sonra M.. B..’ın kendisini Ü.. Ö..’in bulunduğu çiftliğe götürdüğünü ve onunla da görüştüğünü, Ü.. Ö..’in teslim olmasını istediğini ve 500 TL para verip bu parayı …’nun gönderdiğini söylediğini, …’nun kendisini alarak Avukat … Mercanoğlu’nun yazıhanesine götürdüğünü ve daha sonra adliyeye giderek teslim olduklarını, ayrıca müşteki S.. A..’a yönelik kişiyi hürriyetinden alıkoyma suçu yönünden yargılandığını, hâlen bu suçtan aldığı cezayı çektiğini, mağdurlar O.. Ç.. ve E.. U..’a yönelik kişiyi hürriyetinden alıkoyma suçunun da S.. A.. olayıyla aynı olay olduğunu, bu olay nedeniyle İzmir Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını ancak yargılamanın adil yapılmadığını, kendisinin Ü.. Ö.. ve M.. B..’ın talimatıyla S.. A..’u Sarayköy’de bulunan deve kuşu çiftliğinden aldığını, bu sırada yanında M.. P.., M.. M.. ve H.. Y.. diye bir kişi olduğunu, S.. A.., O.. Ç.. ve E.. U..’ı silah zoruyla ters kelepçe yaptıklarını, M.. M..’nin bu olayda arabayı kullandığını, G.. D.. olayına katıldığı için pişman olduğunu, önceki yargılama sırasında savunmalarını tam olarak ifade etme imkânı bulamadığını, sataşmalar olduğunu, huzurda verdiği savunmasının geçerli ve doğru olduğunu, 2007 yılında bu olaylar nedeniyle cezaevine girdiğini, cezaevine girmeden önce de Ü.. Ö..’le görüştüğünü, Ü.. Ö..’in kendisine cezaevinde bakacağını söylediğini ve 2007 yılından 2012 yılına kadar düzenli para gönderdiğini, 2012 yılında para göndermeyi bıraktığını, bu nedenle ifadelerinde bazı çelişkili hususları dile getirdiğini, bunu bilinçli olarak yaptığını, cezaevine gelen avukatlar aracılığıyla ne şekilde ifade vermesi konusunda talimatlar verildiğini ve mahkemeyi yanıltacak şekilde beyanlarda bulunmasının istendiğini, bu talimatları yerine getirdiğini, İzmir’deki yargılama sırasında çelişkili beyanlarda bulunduğunu,
M.. H.. dosyaya sunduğu 42 sayfalık yazılı beyanında; askerlik hizmeti sırasında kendisine bu örgüt tarafından bakıldığını, Öterler Tekstile bundan sonra kendisini suçta kullanmayacaklarını düşündüğü için girdiğini, bir süre sonra M.. B..’ın yanında M.. P..’la tanıştığını, burada M.. B..’ın kendilerine iki adet Glock marka tabanca teslim ettiğini, daha sonra yanlarına M.. M..’nin de geldiğini, E.. V..’ın B.. O.. isimli hedefin evini ve iş yerini kendilerine gösterdiğini, cinayeti işledikten sonra motosikleti tamirciye bıraktıklarını ve örgüt tarafından saklandıklarını,
İnceleme dışı sanık M.. P..; M.. B.. ile önceden tanıştığını, askerlik dönüşü çeşitli yerlerdeki tekstil atölyelerinde çalıştığını, maddi durumu kötü olduğundan Denizli’de mafya olarak bilinen Ü.. Ö..’in adamı olan ve daha önceden tanıdığı G.. K..’a durumu anlattığını, onun da kendisini 2007 yılı Haziran ayı ortalarında Ü.. Ö..’in birinci adamı olan ve adam öldürme, yaralama ve kaldırma işlerini organize eden … lakaplı M.. B..’ın Bulduk iş hanındaki yerine götürdüğünü, biraz bekledikten sonra Ü.. Ö..’in geldiğini, Ü.. Ö.., M.. B.. ve Gökhan’ın bir müddet ayrı bir odada görüştükten sonra…’in yanına gelerek “Nasılsın aslanım, koçum” dediğini, iyi olduğunu söylemesi üzerine “Görüşürüz” diyerek bürodan ayrıldığını, bu süreçte … isimli kişiyle silahlı çatışmaya giren grupta yer aldığını, bu olayla ilgili polise bilgi vermediği için M.. B..’ın güveni kazandığını ve “Öterler” suç örgütüne kabul edildiğini, örgütün en üst tabakasında Ü.. Ö..’in olduğunu, olayları organize eden … lakaplı M.. B..’ın ondan sonra geldiğini, yine bu örgütte M.. M..’nin kendilerini yönlendirdiğini, Temmuz 2007 ayı başlarında M.. B..’ın yanına gelip gittiğini, M.. B.. ile odada tek kaldıklarında kendisine “Birbirimize açık olalım, işi bitecek bir şahıs var, otogarın arkasında bulunan Gün Marketin üstündeki otoparkın sahibinin oğlu olan B.. O..’ı öldüreceksin” demesi üzerine “Tamam” dediğini, tekrar kendisine “B.. O..’ın Diyarbakır’dan adam getirttirerek H.. Ö..’in önünü kestiklerini ve kendisinden 100 milyar para istediklerini, bunun için bu olayı yapmasını istediğini” söylediğini, sonra buluştuklarında M.. B..’ın beline 9 mm Star marka 14’lü silahı koyduğunu, olaydan önce de Glock marka bir silah verdiğini, bu silahın olayda kullandığı silah olduğunu ve M.. B..’tan M.. M..’ye, ondan M.. H..’a, ondan da kendisine ulaştığını, burada karşılaştığı M.. H..’ın kendisini Ü.. Ö..’e ait Irlıganlı’da bulunan çiftlik evine götürdüğünü, üç veya dört saat bekledikten sonra M.. B.. ve M.. S..’nin geldiğini, M.. B..’ın kendisine atış talimi yaptırdığını, M.. B..’ın kendisine ve M.. H..’a “Siz beraber takılacaksınız, birbirinizden ayrılmayacaksınız, B.. O..’ı 24 saat takip edeceksiniz, sizin işiniz bu” şeklinde talimat verdiğini, M.. H..’ın bu şahıslarla telefon ile görüştüğü zaman telefon dinlenir korkusuyla silahtan ”Denge” diye bahsettiklerini, o günden sonra Ü.. Ö..’in grubuna mensup olanların örgüt evi olarak kullandığı Saltak Mahallesindeki eve… ile gitiklerini, B.. O..’ı takip ettiklerini, M.. B..’ın emir ve komutasında hareket ettiklerini, ne kendisinin ne de M.. H..’ın B.. O..’ı tanıdığını, olay akşamı Ü.. Ö..’in M.. H..’ı arayarak “Gün Marketin oradaki dondurma iyiymiş, orada yalarsınız dondurmayı” demek suretiyle Ü.. Ö..’in burada şifreli olarak B.. O..’ın Gün Marketin orada olduğunu ve gidip işi bitirmelerini istediğini, plakasız olan vişne çürüğü motosikletle B.. O..’ın çalıştırdığı otoparkın altındaki Gün Marketin yanına gidip motosikleti uygun bir yere bırakarak birlikte B.. O..’ın bürosunu izlemeye başladıklarını, büronun pencerelerinde tül perde olduğunu, Mustafa’ya “… bu şahıs mı?” diye defalarca sorduğunu, bu dediğini, içerideki şahsın bürodaki kasayı açarak beline silah takıp çıkmak üzere olduğunu, Mustafa’ya telefonlar geldiğini, … sandıkları G.. D..’in başına motosiklet kaskı geçirip motorla parktan çıkarak Sevindik Mahallesi istikametine doğru yöneldiğini, arkasından takip etmeye başladıklarını, Mustafa’ya tekrar “… bu şahıs mı?” diye sorduğunu, onun “Yanına yanaşıp durduralım” deyince “şahsın üzerinde silah var, yara vereceğiz yerde yara almaya gerek yok, şimdi elimizden kaçırırsak bir daha bulamayız, sen iyice yanaş, senin emrini bekliyorum” dediğini, bunun üzerine M.. H..’ın “Tamam sık madem” demesi üzerine elinde bulunan ve ağzında mermi sürülü olan tabancayla B.. O.. zannettikleri G.. D..’in sırtına nişan alarak şarjörde bulunan 15 mermiden 14’ünü peş peşe sıktığını, 6-7 mermiden sonra G.. D..’in yere düşerek sürüklendiğini, olay yerinden Aktepe yoluna hızla gittiklerini, Aktepe istikametinden baraj tarafına giderken önlerinde bulunan Tempra marka araca çarptıklarını ve yere düşüp sürüklendiklerini, saldırı olduğunu düşünerek çarptıkları araç sahibine silah doğrulttuğunu, Mustafa’nın “bırak” demesi üzerine motoru düzeltip tekrar bindikten sonra Deliktaş Mahallesinden Acıpayam yoluna çıkarak Kirişhane Camiinin yanında bulunan ve Mehmet Benzeyen’e ait olan hem ikamet hem iş yeri olarak kullandığı yere gittiklerini, motoru tamir için oraya bırakıp üzerini değiştirdikten sonra silahı beline taktığını, M.. H..’ın M.. M..’ye telefonla bilgi verdiğini, M.. M..’nin de bulundukları yere siyah renkli Citroen C4 marka otoyla yalnız gelerek kendilerini alıp Halk Caddesi üzerinde bulunan Berk Gıdanın yanındaki binanın 3. katındaki daireye götürdüğünü, ertesi gün Öter Tekstile gittiklerini, saat 08.00 sıralarında M.. B..’ın bu işi sorunsuz olarak yakalanmadan gerçekleştirdikleri için “Sizin alnınızdan öpüyorum’’ diyerek alınlarından öptüğünü ve “Önemli değil yanlış adam olsun” dediğini, akabinde Kuşadası’na gittiklerini, bir gece kaldıktan sonra ertesi gün M.. M..’nin…’yı arayarak polisin işi çözdüğünü söylemesi üzerine olayı polise M.. B..’ın verdiğini düşündüğünü, çünkü örgütün kullandığı adamların tamamının yakalanarak cezaevine girdiğini, M.. B..’ı vurmak için Denizli’ye geldiğini, Denizli’de M.. B.. ve M.. M..’nin Citroen C-4 marka siyah otomobille gelerek kendilerini aldıklarını, tartıştıklarını, M.. H..’ın belindeki silahı M.. B..’a verip “Allah herkesin pazarına çarşı versin” dediğini, M.. H.. ile araçtan inerek yürümeye başladıklarını, M.. M..’nin arabadan inerek kendilerini yeniden araca bindirdiğini, M.. B.. ile tanıştığı zaman kendisine ne iş yaptıklarını söylemediklerini ancak iş olduğu zaman M.. M..’den bilgi aldığını,
Yargılama aşamasında 22.01.2010 tarihli duruşmada; G.. D.. isimli şahsı öldürmeyi planladıklarını, planlamayı M.. M.., M.. H.. ve M.. B..’ın yaptığını, otoritenin onlar olduğunu, tetiği ise kendisinin düşürdüğünü, bu şahsı para için öldürdüklerini, Mustafa ile otelde otururken telefon geldiğini, arayanın kim olduğunu bilmediğini, muhtemelen M.. M.. ya da M.. B.. olduğunu, daha sonra dükkânın önüne geldiklerini, içeride birisinin kasadan silah alıp beline soktuğunu, M.. H..’ın ”işte bu” diyerek şahsı gösterdiğini, kendisinin de “Mustafa iyi bak. Ben bir kere yanlış adam öldürdüm” dediğini, zira 2003 yılında yine yanlışlıkla birini öldürdüğünü, Mustafa’ya üç kez ”Doğru bak, doğru adam mı” diye sorduğunu, Mustafa’nın bu dediğini, şahsın dışarı çıktığını ve kafasına kask taktığını, takibe başladıklarını, tüm ışıklarda kırmızıda durmadan geçtiğini, Mustafa’nın “sık” diye emir verdiğini, bunun üzerine şahsa 14 el ateş ettiğini, ateş ettiğinde iki motosiklet arasındaki mesafenin yaklaşık 5-10 metre olduğunu, şahsın hafif çaprazında olduklarını, maktulün yere düştüğünü,
Bu beyanlarıyla çelişki arz edecek şekilde 2008/22 esas sayılı dosyada 22.04.2010 tarihli duruşmada ise; önceki beyanlarının doğru olmadığını, cezaevinden çıktıktan sonra …, kendisi ve G.. D..’in parkta oturduğunu, uyuşturucu etkisi altındayken Hüseyin Gökdemir isimli şahsı öldürdüğünü anlattığını, daha sonra G.. D..’in bunu kendisine şantaj olarak kullanmaya başladığını, kendisinden 15.000 TL para istediğini, vermediği takdirde olayı emniyete bildireceğini söylediğini, parayı veremeyeceğini belirttiğini, olaydan bir gün önce kendisini bu yüzden tokatladığını, olayın ağrına gittiğini ve onu öldürmeye karar verdiğini, olay günü M.. H..’la karşılaştığını, motosiklet kullandığını, ona hap almaya gideceğini söylediğini, tesadüfen G.. D..’i motosikletin üzerinde gördüğünü, kaskını çıkarınca o olduğunu anladığını, kendisine küfür ettiğini, yalnız olduğunu ve motosikleti kendisinin kullandığını, onu vurduğunu, daha sonra…’ya giderek birini vurduğunu söylediğini, Mustafa’nın panikleyip kaza yaptığını, M.. B..’tan belki bir şeyler koparırım düşüncesiyle onun aleyhine ifade verdiğini,
İnceleme dışı sanık M.. P.. bozmadan sonraki beyanlarında ise; maktul G.. D..’in öldürülmesiyle E.. V..’ın alakası olmadığını, kendisini cezaevinde tanıdığını, B.. O..’ın evini kendilerine M.. M..’nin gösterdiğini, olayın başından sonuna kadar araçlarını M.. M..’nin kullandığını, bu olay nedeniyle Ü.. Ö.. ile hiç irtibat kurmadığını, bu görüşmeleri M.. H.. ile yaptığını, olay anında B.. O..’ı vurması yönündeki talimatı M.. H..’ın verdiğini, onun talimatıyla ateş ettiğini, yanlış bir kişiyi öldürmesi nedeniyle üzgün olduğunu, bu olayları M.. B..’ın organize ettiğini,
Başka bir celse de ise; bildirilen yere gittiklerinde B.. O.. olarak bildikleri şahsı görünce…’ya üç kez ”Bu şahıs mı” diye sorduğunu, onun da bu şahıs dediğini ve kendisi ateş etmeden önce elindeki silahı alıp, birkaç el ateş ettiğini, daha sonra onun elindeki silahı alıp ateş etmeye devam ettiğini, öldürdükleri adamın yanlış kişi olduğunu, kendisini M.. H..’ın yanılttığını, bu işin M.. B..’ın organizasyonuyla gerçekleştiğini,
İnceleme dışı sanık Ü.. Ö.. itiraza konu öldürme olayıyla ilgili beyanında özetle; inceleme dışı sanık M.. H..’ın söylediklerinin doğru olmadığını, B.. O..’a ticari faaliyeti nedeniyle borcu olduğunu, Çamlık mahallesinde bulunan Gözde Pastanesinde konuyu konuştuklarını ve bu borcu ödemek için süre istediğini, B.. O..’ın yanlış değerlendirme yapıp birtakım PKK itirafçılarıyla irtibata geçerek kendisine kötülük yapmayı düşündüğünü, M.. H..’ın hırsızlık suçlarından cezasının olduğunu, iflah olsun diye iş yerine aldığını, M.. H..’ın da B.. O..’la olan bu meselesini duyarak ve gözüne gireceğini düşünerek kendince bazı işler yaptığını, G.. D..’in öldürülmesiyle M.. M.. ve M.. B..’ın ilgisi olmadığını, M.. P..’ın şahsi meselesi nedeniyle G.. D..’i öldürdüğünü, G.. D..’i B.. O.. zannederek öldürmüş olmadıklarını, G.. D..’i bilerek ve isteyerek öldürdüklerini, G.. D..’in öldürülmesi olayıyla bir ilgisi olmadığını, G.. D..’in öldürülmesinden sonra üzerinden silah çıktığını, M.. H.. ve M.. P..’ın itirafçı olarak ceza indiriminden faydalanmaya çalıştıklarını, M.. H.. ve yanında çalışan birtakım kişiler cezaevine girince ekonomik durumları iyi olmadıkları için bu kişilere zaman zaman yardımda bulunduğunu ama her hafta para göndermediğini,
Sanık E.. V.. aşamalardaki beyanlarında; B.. O..’ı tanıdığını, görüştüklerini, aralarında husumet bulunmadığını, kendisini tehdit etmesinin söz konusu olmadığını, …’ı cezaevinin karşısında kardeşi büfe çalıştırdığı için tanıdığını, Ali Gülden ve İ.. M.. arasında meydana gelen olaydan haberdar olmadığını, İ.. M..’ı H.. Ö..’in mahkemesine gittiğinde gördüğünü, bir daha da görmediğini, 23.08.2007 tarihinde bindiği araçta yakalanan silahın kendisine ait olmadığını, M.. H.. isimli birisini tanımadığını, B.. O..’ın otoparkına böyle bir şahsı göndermediğini ve takip ettirilmesinden de haberdar olmadığını, G.. D.. isimli şahsın M.. P.. ve M.. H.. isimli şahıslar tarafından öldürülmesi olayından haberinin bulunmadığını, M.. P..’ı da tanımadığını, belirtilen tarihte M.. H.. ve M.. P..’ı tanımadığı için bu şahıslar ile görüşmesinin söz konusu olmadığını, H.. Ö..’le ailece görüştükleri için kendisi geçen sene cezaevine girince eşinin ve çocuklarının araçlarını kullandığını, cezaevi çıkışında H.. Ö.. ehliyetini kaptırdığı için o dönemde aracını kullanmasında yardımcı olduğunu, Denizli cezaevinde bulunan kişilere para yatırmasının söz konusu olmadığını, H.. Ö..‘i 1995-1996 yılından beri babasının meslektaşı olmasından tanıdığını, ikisinin de derici olduğunu, H.. Ö.. şehir dışına çıktığında zaman zaman aracını kullandığını, onun korumalığını yapmadığını, kimseyi öldürmediğini, öldürme talimatı vermediğini, teşhislerde hiç kimsenin kendisini teşhis edemediğini, maktülleri tanımadığını, kim tarafından niçin öldürüldüklerini bilmediğini, ruhsatsız silahı olmadığını, kimseyi de tehdit etmediğini, dinlenen telefonları kullanmadığını, konuşmaları kendisinin yapmadığını, yanlışlık sonucu hapiste olduğunu düşündüğünü, B.. O..’ı amcasına ait iş yerinde kayınpederiyle ortak iş yaptıkları için tanıdığını, kayınpederinin ortak olduğu bir iş yerini tehdit etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını,
Sanık E.. V.. bozmadan sonraki savunmasında özetle; maktül G.. D..’in öldürülmesi olayıyla ilgisi olmadığını, özel yetkili mahkeme tarafından yapılan yargılama sırasında B.. O.. ile yaptığı bir telefon görüşmesine dayanılarak cezalandırılmasına karar verildiğini, B.. O..’ı tanıdığını, görüşmenin kendisine ait olmadığını, yargılama sırasında ses analizi yaptırılması konusunda beyanda bulunduğunu, ancak mahkeme tarafından bu beyanının reddedildiğini, olayın meydana geldiği gün telefonunun baz istasyonu kayıtlarına göre bulunduğu yerin Çamlaraltı mahallesi olduğunu, maktulün ise tutanaklarda Ankara asfaltı üzerinde öldürüldüğünün yazıldığı,
Sanık M.. M.. aşamalardaki beyanlarında; M.. H..’ın kendisinin de çalıştığı Öter Tekstilde ayakçı olarak çalıştığını ve tedirgin bir yapısı olduğunu, 18.07.2007 günü evlilik yıldönümü olduğundan eşi ve arkadaşlarıyla yemeğe gittiklerini, restauranttan Pamukkale’ye eğlenmeye giderken yolda polisin tertibat aldığını görünce, kaza zannettiğini, sonraki günlerde burada G.. D..’in öldürüldüğünü öğrendiğini, G.. D.. ve B.. O..’ı tanımadığını, Ü.. Ö..’le aralarında sorun olup olmadığını bilmediğini, M.. P..’ı tanımadığını, 22.08.2007 günü akşam saatlerinde iş yerinden çıkıp 20 … 337 plakalı Citroen marka siyah renkli, iş yeri sahiplerinin bindikleri otomobil ile iş yerinden çıkıp Halk Caddesi üzerinde seyir hâlinde iken tanıdığı Ahmet Gürger isimli arkadaşını yol üzerinde görmesi üzerine el edince durduğunu, …in otonun sağ ön kısmına oturduğunu, kırmızı ışıkta yolun sağında beklerken Ahmet Gürger’in üzerinden bir tabanca çıkartarak göstermek istediğini, bu esnada elindeki tabancanın patladığını, silah patlaması ile birlikte aynı anda ışık yanınca otoyu hareket ettirip Ticaret Lisesinin arkasına doğru gittiğini, bu esnada Ahmet’in tabancasından çıkan merminin birine isabet edip etmediğinin farkında bile olmadığını, Ahmet Gürgen’in korkmuş ve şoka girmiş vaziyette araçtan silahıyla birlikte inip ayrıldığını, evine giderken polislerin kendisini yakaladığını ve emniyete getirdiğini, burada Ahmet’ in elindeki tabancayı patlattığı anda yoldan geçen genç bir şahsın vurulduğunu ve hastanede öldüğünü öğrendiğini, olayın kazaen olduğunu, geçmişte sabıkası olmadığını, H.. Ö.., Ü.. Ö.. ve M.. B..’ı tanıdığını, M.. H..’ın 15-20 gün öncesine kadar Öter Tekstilde çalıştığını, hiçbir şekilde B.. O..’ın takip edilmesi olayında yer almadığını, M.. H..’ın üzerinde ele geçirildiği söylenen silahla ilgisi olmadığını, bu silahın G.. D..’in öldürülmesinde kullanılan silah olup olmadığını bilemeyeceğini, B.. O..’ı tanımadığı için takip edilmesi hususunda M.. H..’dan herhangi bir talepte bulunmadığını, Mustafa’nın kendisine iş bulması için yardım istediğini, onun dışında yardımlaşmalarının söz konusu olmadığını, 18.07.2007 tarihinde meydana gelen olayda … ve E.. V.. ile birlikte B.. O..’ı takip ettiklerinin doğru olmadığını, o günün evlilik yıl dönümü olduğunu, Haymana restorantta eşi, … ve kız arkadaşıyla birlikte olduklarını, sonrasında oğlunu eve bırakıp Pamukkale’ye eğlenmeye gittiklerini, böyle bir olaydan haberinin bulunmadığını, herhangi bir suç örgütünün üyesi olmadığını, örgüt kurduğu iddia edilen Ü.. Ö..’i arkadaşı … vasıtasıyla 3-4 aydır tanıdığını, tekstil işinde çalıştığını, kendisine örgüt kurduğundan söz etmediğini, …’i liseden arkadaşı olduğundan, sanık H.. Ö..’i kayınbiraderi dayısının ortağı olduğu için tanıdığını, ancak samimiyeti olmadığını, M.. B..’yı Ahmet Gürgen’in kazaen vurduğunu,
Bozmadan sonraki savunmalarında ise; M.. B..’nın öldürülmesi olayıyla ilgisi olmadığını, örgüt soruşturması yapılmadan polis ve Cumhuriyet savcısına gizli ifade verdiğini, vicdanını satamayacağını, yalan söylemeyeceğini, M.. B.. isimli 16 yaşındaki çocuğu Ü.. Ö..’in öldürdüğünü, suç tarihinde Ü.. Ö..’in tekstil atölyesinde çalıştığını, Ü.. Ö..’in dükkandan çıkıp, şirkete ait siyah Citroen marka arabayla ayrıldığını, 10 dakika sonra telefonla kendisini aradığını, dükkânın arka tarafında bulunan sokakta buluştuklarını, arabanın sağ ön camında kurşun deliği olduğunu, kendisine ‘’panik yapacak bir şey yok, silah patladı’’ dediğini, başka bir şey söylemediğini, ‘’Arabayı al, …’e götür’’ diye söylediğini, …’in evine yaklaşık 50 metre kala polislerin kendisini durdurduğunu, M.. B..’nın öldürülmesi olayına katkısı bulunmadığını, suçu üstlenmesinin de söz konusu olmadığını, G.. D..’in öldürülmesi olayı sırasında eşi, çocuğu ve bir arkadaşıyla birlikte evlilik yıl dönümü nedeniyle dışarıda yemekte olduklarını, bu lokantanın olay yerine uzak olduğunu, bu olayda kimseyi takip etmediğini, yönlendirmediğini ve cinayet olayına karışmadığını, bu cinayet olayından sonra M.. H.. ve M.. P..’ı kaza yapmaları nedeniyle arabasıyla gidip aldığını, cinayet işlemesinden haberi olmadığını, M.. H..’ın kaza yaptığını bildirerek o gün kendileriyle beraber olan …’i aradığını, Osman alkollü olduğu için kendisinin gittiğini, çünkü kendisinin alkol almadığını, yine yazılı başka bir beyanında ise G.. D.. cinayetinden dolayı konuşmaması için M.. B.. tarafından tehdit edildiğini, bu olaydaki tetikçilere emri M.. B..’ın verdiğini,
İnceleme dışı sanık M.. B.. aşamalardaki beyanlarında; Avukat İ.. K..’in B.. O..’a olan borcu sebebiyle Ü.. Ö.. ve H.. Ö.. ile görüşülüp aracılık yaptığı iddiasını kabul etmediğini, B.. O..’a yönelik ‘’Ağabeyim Ü.. Ö.. senin gereğini yapacak, ya seni ya da yakınlarından birini öldürecek, adımlarını dikkatli at, denileni yap akıllı ol, 30 milyara takma bacak yaptırabilirsin ama eskisi gibi olmaz’’ şeklinde telefonla tehditte bulunmadığını, B.. O..’ı daha önceden alınmış olan bir arabada ruhsat sahibi olması nedeniyle bir kez gördüğünü, B.. O..’a ait otoparka 16.07.2007 tarihinde M.. H..’ı göndermediğini, 18.07.2007 tarihinde …, E.. V.. ve M.. M..’ye B.. O..’ı takip ettirmediğini, … ve H.. Ö..’e bilgi vermediğini, aynı gün itibarıyla Ü.. Ö.. ve H.. Ö..’in talimatları doğrultusunda B.. O.. zannedip M.. P..’ın ve M.. H..’ın G.. D..’i ateşli silahla vurarak öldürmesi olayından haberinin bulunmadığını, hiçbir şekilde bu hususta talimat ve konuşması olmadığını, iddia olunan konuşmaları yaptığını kabul etmediğini, M.. H.. ve M.. P..’la G.. D..’e yönelik eylem için görüşme yapmadığını ve onlara yardımcı olmadığını,
Bozma kararından sonraki beyanlarında ise; M.. M..; M.. H.. ve M.. P..’ın ifadelerini kabul etmediğini, M.. H..’ın 17.11.2008 tarihli dilekçesinde kendilerinin işlediği suçları başkalarının üzerine atıp masum insanları suçlayarak ağza alınmayacak birtakım ithamlarda bulunduğunu, esasen bu dilekçeyi onun adına M.. M..’nin yazdığını, bunu kendisine M.. H..’ın anlattığını, dilekçe okunduğunda M.. H..’ın nasıl kişilikte birisi olduğunun anlaşılabileceğini, G.. D.. ile arasında husumet olmadığını, B.. O..’la herhangi bir problemin bulunmadığını, M.. P..’ın 22.04.2010 tarihli duruşmada G.. D..’i aralarındaki husumet nedeniyle öldürdüğünü itiraf ettiğini, bu tarihte M.. P..’la aynı koğuşta olmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında iletişimin tespitine dair tutanakların büyük önemi bulunduğu anlaşılmakla aşağıda bu tutanaklardan bir bölümüne yer verilmiştir.
Tape No; 20-T-0004745874683
Tarih: 09.02.2007
E.. V..;…ama sen konuyu anlamak istememişsin
Ş.. K..; Ne anlamadım ki ben konu ne
E.. V…..Ben… abinle görüştüm bildiğin gibi davran senetleri icraya verebilirsin diye talimatı senden aldığını söylüyo …
Ş.. K..; Bildiğin gibi davran talimatı senden almışsın değil bak, ben geçen gün şeye gelmedim mi Elmas Güvenliğe…konuyu… abinle konuşmadım mı…abi dedi ki yarın birgün bir araya geliriz konuşuruz kim haklıysa onu hallederiz dedi, bende gittim konuştum ben… abinleyim rahat ol birşey yok… abinle biz biraraya gelip konuşcaz dedim…ondan sonra bir daha bir görüşmemiz olmadı zaten…
E.. V..; Ama hayır … konusunda… abinin dediği bu muydu?
Ş.. K..;…hayır benim abinle konuştuğum kelime abim dedim böyle böyle bir sorun varmış bu sorun böyle gerginlikle filan çözülmez neyse konu otururuz, tamam abi dedi bir araya geliriz olmazsa , Reşatı alırız, Reşata gerek yok dedim sen ben üçümüz olur konuşuruz dedim
E.. V..; Ama hayır abimin yukarıda söylediği kelime ne …evet otuz milyara kendine protez bacak taktıramaz taktırsa bile eskisi gibi yürüyemez değil mi?…dedi mi bunu demedi mi?
Ş.. K..; Dedi
E.. V..; Dedi ama sende …’le görüşmende çünkü … şeref abi için rahat olsun istediğin gibi hareket et icraya koy ben… abinle görüştüm diyor
Ş.. K..; Hayır ben abinle konuştum hiçbir kırgınlığa gerginliğe gerek ben abinle gittim görüştüm dedim
Tape No; 20-T-0004747898706
Tarih; 16.02.2007
E.. E..; Bu şey haciz maciz birşeyler gönderecekmişsin bunlara gerek yok ya daha önce bunları konuşuk senle
B.. O..; Abi benim paramı ödesinler bu arada da ben… abiye dedim araya kimse girmesin hatrı kırılacak sonra insanlarla küs kalacağız dedim
E.. E..; Yok yok yani benim demek istediğim konu şu kardeşim bunlara gerek bunlar ödenecek zaten yani
B.. O..; Abi valla ben… yemin olsun çok midem bulandı bu işten
E.. E..; Sen şimdi kendin durdurmuyon mu icrayı
B.. O..; Yok abi benim param gelsin ben avukata vermişim işi gelsin parasını versin abi icra dursun
Tape No; 20-T-0004747951401
Tarih; 16.02.2007
E.. E..; Efendim abi
H.. Ö..; Engin ne oldu oraya gelmem şart mı benim
E.. E..; Ya bu şey yapmıyo da geri adım atmıyo
H.. Ö..; Kim, …
E.. E..; … hııı
H.. Ö..; …ben şimdi oraya gelsem ne yapcam, eee, Alara durmuyor da ağlayıp duruyor dükkana getirmişler
E.. E..; Anladım abi, bir görüşürdük abi de
H.. Ö..; Nerede … şimdi
E.. E..; … şeyde kendi yerinde otoparkta…icra falan gelecekmiş ondan acele edip duruyor bunlar
H.. Ö..; İyi de şimdi icrayı nasıl engellecez orda be yapcaz
Bu tutanaklardan ”Öterler” örgütünün Avukat İ.. K..’in B.. O..’a olan borcu için İ.. K.. lehine girişimde bulunduğunu ama sonuç alamadığını, Ü.. Ö..’in B.. O..’a yönelik ”otuz milyara protez bacak taktıramaz” şeklinde tehditte bulunduğunu, girişimlerin H.. Ö..’in bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Gelişen süreçte örgütün tehditlerine aldırmayan B.. O.. için infaz kararı almıştır. Bu bölümde son olarak aşağıda yer verilen telefon konuşmaları kasten öldürme suçunun işlenişiyle ilgilidir.
Tape No; 20-T-00047100563812
Tarih; 11.07.2007
M.. H..; Bu numaradayım kaydet
M.. M..; Numara mı..numaran gözükmüyor basbaya özeldesin
M.. H..; Allah Allah, tamam dur ben çaldırayım o zaman
Tape No; 20-T-00047102260039
Tarih; 16.07.2007
M.. M..; abi
M.. M..; buyur bilader
M.. H..; Ee temiz burası ya
M.. M..; İyi o zaman hedef gelde öbür şeye
M.. H..; Tamam hadi öbür işe
M.. M..; Hadi kardeşim
M.. H..; Hadi
Tape No; 20-T-00047102262040
Tarih; 16.07.2007
M.. M..; Efendim
M.. H..; çıkmış burdan
M.. M..; Hadi ya
M.. H..; Valla eve gidiyor olabilir acele edin
M.. M..; tamam oldu
M.. H..; Hadi
Tape No; 20-T-00047102599331
Tarih; 17.07.2007
M.. H..;…Dengeler üstümde de
M.. M..; Aaa olur mu ya
Tape No; 20-T-00047102964691
Tarih; 18.07.2007
M.. M..; Efendim
E.. V..; Ne yapıyorsun
M.. M..; Ne yapalım, tekstildeyiz
E.. V..; Ee, iş var mı
M.. M..; Anlamadım
E.. V..; İşin var mı?
M.. M..; Var şu an bir yere gidiyorum
E.. V..; Nereye
M.. M..; Hanımımla yemeğe gidiyorum
E.. V..; Ee bir yönlendirseydin benim olduğum tarafa doğru ya
M.. M..; Tamam arkadaşları bir arayım çünkü benim bugün hanımımla yıldönümü onu almaya gidiyorum
E.. V..; Tamam
Tape No; 20-T-00047102965114
Tarih; 18.07.2007
M.. B..;…tekstildeyim
E.. V..; Ben şimdi gördümde bir iki arkadaşı yönlendirseniz bizim çamlığa bizim oturduğumuz kafeye abi
M.. B..; Nasıl
E.. V..; Bir iki Mete’yi aradım şimdi de…bir iki arkadaş gelsin bir işim var dedim ama
M.. B..;…haberim yok benim göndereyim
E.. V..; Bu Çamlıkta most kafe varya
M.. B..; Çamlıkta
Tape No; 20-T-00047102968771
Tarih; 18.07.2007
M.. M..; Tamam arkadaşlar şöyle o taraf
E.. V..; İyi tamam kardeşim hadi top alan maç başlıyacak şimdi ya
M.. M..; Tamam
E.. V..; Ayakkabılarını aldılar demi halı saha ayakkabılarını
M.. M..; tamam
E.. V..; Eşofmanlarını alsınlar maç başlayacak ya
Tape No; 20-T-00047102971501
Tarih; 18.07.2007
E.. V..; Efendim
Mehmet Mete; Gelçek şimdi onlar top oynamaya
E.. V..; heh
M.. B..; Top oynamaya gelcekler
E.. V..; tamam tamam
Tape No; 20-T-00047102975288
Tarih; 18.07.2007
M.. H..; Buyur abi
Ü.. Ö..; Mete size bir yere gidin dedimi
M.. H..; Gidiyoruz abi
Ü.. Ö..; Yeni mi söyledi nere gidiyon
M.. H..; Yukarıya
Ü.. Ö..; …daha yeni mi aradı sizi
M.. H..; ee bi on dakka oldu abi bizde yoldan anca çıktık şu anda iki adım üç adım anca var aramız
Ü.. Ö..;…söylediği yere gidiyon yani
M.. H..; Evet abi
Ü.. Ö..; Tamam oranın dondurması iyiymişi alo
M.. H..; Efendim abi
Ü.. Ö..; Oranın dondurması iyiymiş diyom orda yersiniz dondurmanızı diyorum
M.. H..; Tamam abi tamam
Tape No; 20-T-00047102982706
Tarih; 18.07.2007
M.. B..; Yediniz mi dondurma
M.. H..; E dondurma yenmiyo abi ya
M.. B..; Niye
M.. H..; Bozukmuş burası bayat
M.. B..; Allah Allah
M.. H..; Valla abi
M.. B..; Oranın sahibi yok mu dondurmacı yok mu
M.. H..; Yok abi kel arkadaş var işte senin dediğin arkadaş yok
M.. B..; Allah Allah
M.. H..; Dondurmam diyo dünden yaptık diyo taze yok diyo bende bişey demedim
M.. B..; Tamam
M.. H.., Ne edeyim
M.. B..; Nerdesiniz siz
M.. H..; Üst tarafındayız
M.. B..; İyi tamam durakoy
M.. H..; Oldu
Tape No; 20-T-00047102983112
Tarih; 18.07.2007
E.. V..; efendim
M.. B..; Ne yapıyon
E.. V..; İyi bekliyom maç başladı…bekliyom daha gelceniz diye
M.. B..; gelmedi mi
E.. V..; Hayır abi
M.. B..; Tam nerdesin sen
E.. V..; Abi bu çamlıkta halı saha yok mu gün marketin yanında yeni açılan gün marketin
M.. B..; Yeni açılan gün marketin heee
E.. V..; Yanında halı saha var abi halı sahadayım ben
M.. B..; Tamam tamam
Tape No; 20-T-00047102983301
Tarih; 18.07.2007
M.. H..; efendim
M.. B..; abicim nerdesiniz siz
M.. H..; üst tarafındayız abi
M.. B..; abicim o gün marketin yanı başında halı saha
M.. H..; heee
M.. B..; Onun oraya gitsenize ya
M.. H..; ee bize yukarı dediler abi
Mehmet Ali Haylaz; Yav gidin oraya gari
M.. H..; Yukarı halı saha dedi tamam abi
Tape No; 20-T-00047102984686
Tarih; 18.07.2007
M.. B..; Nerdesiniz siz
M.. H..; Yukarıdan aşağıya iniyoruz abi
M.. B..; Hangi yukardasınız oğlum siz… ne ediyorsunuz oğlum yenişehirde kim dedi yenişehir diye
M.. H..; ee mete mete aradı beni böyle dedi abi
M.. B.., lan…….metesini bilmem nesini gidin ya
M.. H..; ee ne yapam abi ben yapacam
M.. B..; Kime diyom çabuk oğlum
Tape No; 20-T-00047102988016
Tarih; 18.07.2007
M.. H..; efendim
M.. B..; Vardınız mı siz oraya
M.. H..; Marketin önündeyiz abi
M.. B..; Arka tarafında tam organize var, aynasız var
M.. H..; Tamam biliyom
M.. B..; Tamam oraya bakıyon…içine bakın oranın birinin bakın içine bakın
…hadi dikkat edin bak indiler biraz önce görün orda
M.. H..; Biliyom ben gördüm
Tape No; 20 T-00047102989537
Tarih; 18.07.2007
M.. B..; Efendim
M.. H..; Abi ne çok sevenin var ya
M.. B..; Ne oldu
M.. H..; Allah allah valla bak işte geldik de o arkadaşın yanına eee seni çok şey etti meth etti sağolsun
M.. B..; Heh tamam
M.. H..; İşte senin selamını söyledik bize o deniz malzemelerini alı verdik
M.. B..; Tamam
M.. H..; Tamam abi haberin olsun…hadi Allaha emanet
Tape No; 20-T-00047102990493
Tarih; 18.07.2007
M.. H..; Efendim
M.. B..; Alo
M.. H..; Efendim abi
M.. B..; Ne yapıyon
M.. H..; Ne yapayım bekliyom
M.. B..; Bekliyon…sevenlerim nere gitti benim
M.. H..;…sevenlerin bir yere gitmedi burdalarda dört beş kişi var abi arkadaşları var yanında biliyon mu…o yüzden dolayı biraz bekliyoz
M.. B..; Orda mı
M.. H..; Orda orda te burda
M.. B..; gördün
M.. H..; Gördüm…sakallı bir arkadaş…etine dolgun hafif tamam ilgilencem onlan abi
M.. B..; tamam bundan ararsın beni haber bekliyom
Tape No; 20-T-00047102997108
Tarih; 18.07.2007
M.. H..; Ee hastaymışsın abi geçmiş olsun
M.. B..; Sağol abim
M.. H..; …..Biz nereye yapa gelelim seni nasıl görecez
M.. B..; Beni şeyde görürsünüz yok aşağıda
M.. H..; Aşağı
M.. B..; Şeyde demokrasi meydanın olduğu yerde
M.. H..; Demokrasi meydanının hee tamam anladım anladım saltakda
M.. B..; Tamam mı saltakda
Tape No; 20-T-00044102997878
Tarih; 18.07.2007
M.. H..; efendim abi
M.. B..; ne yapıyon
M.. H..; Ne yapayım abi yoldayım
M.. B..; İyi şeyci ne oldu
M.. H..; Tamam işte
M.. B..; Tamam mı
M.. H..; Motorla çıktı bizde eee Çelikkolun üst tarafında
M.. B..; Heh
M.. H..; Olay bitti işte
M.. B..; Tamam
Tape No; 20 T 00047102997990
Tarih; 18.07.2007
M.. B..; Başka yere yöneldiniz mi
M.. H..; Yöneldik, rahatladık mı arayacaz sizi abi
Tape No; 20-T-000471034966100
Tarih; 20.07.2007
M.. B..; Tamam o günkü araç vardı ya
M.. H..; Evet
M.. B..; O bulunmuş
M.. H..; Gelelim mi biz
M.. B..; Telefonumu bekleyin…o yanındaki arkadaşın ismini söylemiş
Tape No; 20 T 00047104944990
Tarih; 24.07.2007
M.. H..; Alo
M.. M..; Hemen kapat ne istiyon kardeşim gelcez gelcez kapat bu numarayı kır tamam mı
V. GEREKÇE
1- Sanık H.. Ö.. hakkındaki uyuşmazlık konuları yönünden;
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu TCK’da;
”Madde 220- (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.
(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.
(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş, aynı maddenin altıncı fıkrası örgüt adına suç işleme, yedinci fıkrası örgüte yardım, sekizinci fıkrası örgüt adına propaganda suçlarını düzenlemiştir.
TCK’nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla, hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak, amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere TCK’nın 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için,
a) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde fail, örgütteki konumuna göre üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
d) Örgüt, niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi hâlinde örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar, kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir.
Bu suçun mağduru ise öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir.
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arzeden örgütün varlığı için ileride ihtimal dahilindeki suç/suçları işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir.
Örgüt kurma suçu çok failli bir suçtur. Bu suçun oluşumu için en az üç kişinin bir araya gelmesi zorunludur.
TCK’nın 220/5. maddesinde “Örgüt yöneticileri, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır” denilerek örgüt yöneticileri hakkında özel faillik düzenlemesiyle TCK’nın 20. maddesindeki ceza sorumluluğunun şahsiliği ve faillik bakımından fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurma ilkelerine istisna getirilmiştir.
Suç veya terör örgütünü yönetmek; onu sevk ve idare etmek, kısmen veya tamamen, bölgesel, yerel veya genel olarak yönetip yönlendirmek, hiyerarşik yapıya ve varsa işbölümüne uygun olarak emir ve talimat vermek, bunların yerine getirilmesini bekleyip denetlemek, gerekli olduğunda da emrine veya örgütün talimatlarına riayet etmelerini cezalandırmaktadır. Kişinin somut olayda yönetme kudretine, sevk ve idare yeteneğine fiilen sahip olup olmadığına bakılmalıdır (Şen E.-Eryıldız S.Suç Örgütü sh.107).
Yerleşik Yargıtay kararlarında da ifade edildiği şekilde fail, hiyerarşik olarak örgüt üyeleri üzerinde bulunuyor, geniş bir alanda iş bölümü yapabiliyor, örgüt üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunabiliyor, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında; harekete geçiren, engelleyen veya durduran olarak rol üstlenebiliyor, bu faaliyetleri denetleyebiliyor ise yönetici olarak kabul edilebilecektir.
Örgüt yönetmek; örgütün amaçları doğrultusunda örgütü idare etmeyi, emir ve direktif vermeyi, örgüt içinde inisiyatif ve karar verme gücüne sahip olmayı gerektirir. Örgütün varlığının, etkinliğinin ve gelişiminin sağlanması, hedeflerinin belirlenmesi, program ve stratejilerinin saptanmasını ifade eder. Ancak örgütün faaliyetleri çerçevesinde sadece belirli bir suçun işlenmesini organize edenler ile bu suçun işlenmesini planlayıp yönetenler örgüt yöneticisi olarak kabul edilemez.
Örgüt yöneticileri, hiyerarşik açıdan emir ve talimat vermeye yetkili olduğu mensupların, örgütün amaçları doğrultusunda işledikleri suçlardan dolaylı fail olarak sorumludurlar.
Failin örgüt yöneticisi olup olmadığı, örgütün organizasyon yapısı, hiyerarşisi ve kişilere verilen görevlerin önemi esas alınmak suretiyle belirlenecektir (Baltacı Vahit Terör Suçları ve Yargılaması, sh.183). Bu tespitte belirleyici olan, failin örgüt hiyerarşisi içindeki sıfatı değil ve fakat yönetip yönlendirdiği faaliyetlerin, örgütün amaç ve etkinliği bakımından önemidir.
Bu açıklamalar yanında 5237 sayılı TCK’daki düzenlemeye göre, örgüt yöneticisi ile üyesinin cezai yaptırımları farklı ise de asıl önemli yenilik; yöneticinin, yönettiği tüm örgüt üyelerinin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlediği suçlardan müşterek fail olarak sorumlu tutulmasıdır. Örgüt yöneticisinin sorumluluk alanını genişleten söz konusu bu hüküm karşısında ispatın kesin delillere dayanması zorunluluğu tartışmadan vareste olmalıdır.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 21.02.2023 tarihli ve 12040-600 sayılı kararında TCK’nın 20. maddesindeki ceza sorumluluğunun şahsiliği ve faillik bakımından fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurma ilkelerine istisna getiren TCK’nın 220/5. maddesinin uygulanmasıyla ilgili olarak;
”TCK’nın 220. maddesinin 5. fıkrasına göre de; ‘Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.’ Normun gerekçesinin ilgili bölümü ise şöyledir; ‘Maddenin beşinci fıkrasında, örgüt yöneticilerinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılması gerektiği kabul edilmiştir. Örgüt yapısı içinde, kendisine suç işlemek gibi örgütün amacına uygun bir görev verilen kişi bu görevini yerine getirmezse, hemen yerine bir diğeri rahatlıkla ikame edilebilmektedir. Bu nedenle, örgütün yöneticisi konumunda olan kişiler, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak sorumlu tutulmalıdırlar.’
Yasal düzenleme, örgüt yöneticilerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılacağını amir ise de; suçun işlenmesinde bir başkasının ‘araç olarak kullanılması’ halinde söz konusu olan dolaylı faillikle ilgili olarak TCK’nın 37. maddesinin gerekçesinde; ‘dolaylı failin/arka plandaki kişinin, suçun icrai hareketlerini gerçekleştiren şahsın ve hareketinin üzerinde hakimiyet kurması’ nedeniyle fail olarak sorumlu tutulacağının, 220. maddenin 5. fıkrasının gerekçesinde de kendisine suç işlemek gibi örgütün amacına uygun bir görev verilen kişinin, bu görevini yerine getirmezse, hemen yerine bir diğerinin rahatlıkla ‘ikame edilebilmesinin’ vurgulanmasına nazaran; kanun vazıının iradesinin, örgüt yöneticilerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı kayıtsız şartsız ayrıca fail olarak cezalandırılması olmadığı sonucuna ulaşılmalıdır. Kusurlu sorumluluk ilkesini genel bir prensip olarak benimseyen TCK’nın zikredilen düzenleme ile yeni bir objektif sorumluluk hali ihdas etmeyeceği açıktır. Anılan yasal düzenlemenin örgüt yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin olması ve yukarıda yer verilen madde gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; sorumluluğun sınırlarının belirlenmesinde, örgütsel hakimiyete dayalı dolaylı faillik kurumuna dair ilkelerden de faydalanmakta bir mahsur bulunmamaktadır.
Örgütsel hakimiyete dayalı dolaylı faillik kurumuna dayanabilmek için; sanığın davranışları ve konumu, örgütlü güç yapısını işleyiş mekanizmaları dikkate alınmak suretiyle, yöneticilerin, astların iradesi üzerine neredeyse mutlak kontrole sahip olduğu ve bu nedenle suçun işlenişine egemen olduğu kanıtlanmalıdır. Bu bakımdan organize güç aygıtı üzerinde kurulan hakimiyet ve bu yapının işleyişi, emredilen suçun gerçekleştirilmesini ön plandaki kişilerin iradesine herhangi bir bağlılık olmaksızın ve otomatik bir biçimde sağlamalıdır (Werle/Burghardt, 9 J. Int’l Crim. Just. 85, 2011, s. 89). İştirak müessesesinin temel ilkeleri yanında ayrıca TCK’nın 220/5. maddesinde yer bulan bu sorumluluğun esası, ‘organize güç aygıtı’na hakim olunması nedeniyle emrin ifasının, işlenmesi amaçlanan suçların otomatik olarak gerçekleşmesinin garanti altına alınmış olmasına dayanır. Amacı ise; somut suç ile doğrudan bir bağlantısı olmasa da fiil ve fail üzerinde, kontrol ettiği suç örgütü vasıtasıyla hakimiyet kuran yöneticilerin cezalandırılmasını temin etmektir. Bu nedenle dolaylı failin/arka plandaki kişinin, somut suçla ilgili olarak talimat vermesine ya da bir katkı sunmasına gerek yok ise de; organize yapı üzerinde gerektiğinde örgütün işleyiş biçimi itibariyle ön plandaki kişileri/doğrudan failleri rahatlıkla ikame edebilir nitelikte bir hakimiyetinin bulunması aranmalıdır. Suç örgütlerinin, amaçlarına göre faaliyet alanlarının, teşkilat, işleyiş ve yönetim biçimlerinin farklı olabildiği bilinen bir gerçektir. Geniş bir alanda faaliyet yürüten örgütlerin gerektiğinde ülke sorumlusu da olmak üzere, bölge sorumluları, il sorumluları, alan sorumluları gibi sadece belirli yer veya konuda yönetim yetkisi bulunan yöneticileri görülebilmektedir. Bu durumda kayıtsız şartsız her yöneticinin, örgütsel faaliyet kapsamında herhangi bir yerde işlenen herhangi bir suç yönünden, örgüt üzerinde kurduğu hakimiyet ve doğrudan failleri ikame edebilme ölçüleri nazara alınmaksızın aynı düzeyde sorumlu tutulması mümkün ve adil değildir. Bu itibarla, örgütün yapısı, yönetim ve işleyiş mekanizması da gözetilerek; aksi tespit edilmedikçe, her yöneticinin kural olarak hakimiyet kurduğu dikey hiyararşi içinde yer alan ve rahatlıkla yerine bir diğerini ikame edebildiği astları tarafından örgütsel faaliyet kapsamında işledikleri bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir” şeklindeki düşüncelere yer vermiştir.
Yukarıda alıntılanan Yargıtay 3. Ceza Dairesine ait görüşün TCK’nın 220/5. maddesinin getirdiği istisnai düzenlemenin yol açabileceği ceza adaleti ile bağdaşmayabilecek bazı sonuçları ortadan kaldırma haklı amacını taşıdığı anlaşılmaktadır. Alıntıda vurgulandığı üzere TCK’nın 220/5. maddesinde yer bulan bu sorumluluğun esası organize güç aygıtına hâkim olunması nedeniyle emrin ifasının, işlenmesi amaçlanan suçların otomatik olarak gerçekleşmesinin garanti altına alınmış olmasına dayanmaktadır. Bu hususun tespiti için suç örgütünün yapısı, işleyişi ve eylem tarzının ortaya konulması zorunludur.
Terör örgütleri siyasi bir amaca yönelik kurulurken suç örgütleri maddi çıkar elde etme amacıyla kurulur. Organize suç örgütü olarak da adlandırılan bu yapılar genellikle elde etmeyi amaçladıkları maddi çıkarı sağlayan suça göre sınıflandırılmaktadır. Uyuşturucu madde ticareti, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti, silah kaçakçılığı, fuhuş, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık ve dolandırıcılık, kaçakçılık ve yağma suçları gibi değişik suçları işlemek amacıyla faaliyet gösteren örgütlerin yapısı, işleyişi ve eylem tarzları işlemeyi amaçladıkları suçlar kadar faaliyet gösterdikleri bölge ve ülkelerin özelliklerine göre de şekillenir. Örgütlü suçluluk bireysel ve iştirak hâlinde suçluluğa göre oldukça farklı özelliklere sahiptir. Suç örgütleri, suçu meslek edinmiş kişilerden kurulmakta, suç çoğu zaman planlanarak, mümkün olan en yüksek faydayı getirecek ve soruşturma makamlarınca delil toplanmasını engelleyecek özenli bir tarzda işlenmekte, ceza yaptırımından kurtulmak ve daha rahat suç işlemek amacıyla haksız kazanç elde etmeye meyilli kamu görevlileriyle işbirliği yapılmakta, yönetici ve üyelerinin soruşturma ve yargılanma süreçleri takip edilerek, tüm deliller yanında özellikle tanık delili üzerinden soruşturma ve yargılama süreçleri manipüle edilmekte, bu yargılama süreçlerinde örgüt hakkında bilgi vermesi istenmeyen üyeler tehdit ya da maddi yardımla susturulmakta, üye sayısı ve maddi kazançlarıyla büyüyen suç örgütlerinin terör örgütlerine benzeyen hiyerarşik yapıları ve iç disiplin mekanizmaları bulunmakta ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması süreci bireysel ve iştirak hâlinde işlenen suça göre daha kapsamlı ve sistemli şekilde ilerlemektedir. Suç örgütü çoğunlukla bir semt, bir şahıs ya da ailenin adıyla özdeşleşmiş olup örgütteki süreklilik unsuru bu özdeşleşmenin isim üzerinden adeta bir markalaşmaya dönüşmesiyle sağlanmaktadır.
Suç örgütlerinin hiyerarşik yapılanması terör örgütlerine göre farklılıklar göstermektedir. Terör örgütleri bazı örneklerde görüldüğü gibi yönetimlerinde devlet kurumlarına benzer şekilde açık yazılı belgeleri esas almaktadır. FETÖ/PDY gibi bir sivil toplum örgütü şeklinde yapılanan ve gerçek yüzlerini gizleme konusunda özen gösteren bazı terör örgütlerinde ise açık yazılı düzenlemeler bulunmasa da yapılanma, gizli yazılı düzenlemelerin bulunduğu anlaşılacak şekilde ülkenin hatta dünyanın her bölgesinde aynı özellikleri gösterir tarzda sistematiktir. Terör örgütleri sıkça görüldüğü şekilde insan ve para kaynaklarını temin ettikleri toplumsal tabandan yönetici sınıfına doğru yükselen piramidal bir yapıda örgütlenmişlerdir. Yerleşik Yargıtay kararlarında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yapılanması da piramidal olarak tanımlanmıştır.
Suç örgütlerinde ise terör örgütlerine benzer bir halk tabanı bulunmadığından yapılanma piramidal özellik göstermemektedir. Belirli bir büyüklüğe ve karmaşıklığa ulaşmış bir suç örgütü iç içe geçmiş çemberlerden oluşmaktadır. Buna göre çoğunlukla örgüt kurucu ve yöneticilerinden oluşan iç çember üyeleri işledikleri geçmiş suçlar nedeniyle kitle üzerinde korkutucu güce, üyeler üzerinde ise saygınlık ve otoriteye sahip, maddi anlamda sıradan suçlulardan daha varlıklı, örgütün amaçlarını gerçekleştirmesi için gereken silah ve benzeri araçların teminini sağlayan, örgütün hukuksal korunması amacıyla kamu görevlileriyle bağlantıları kuran, suç ve suçlu dünyasında belli çevreye sahip kişilerden oluşur. İç çember üyeleri örgütün kararlarının alınması ve uygulanması hususunda ağırlık ve insiyatif sahibi, maddi kazanımlar konusunda da dış çemberde yer alan üyelere göre avantajlı konuma sahiptir. Örgüt yöneticileri iç çember üyesi olsa da bütün iç çember üyeleri yönetici olarak nitelenemez çünkü örgüt yöneticilerinin aksine bulundukları alanda tek başlarına karar alma yetkileri ya da sevk ve idare ettikleri bir üye grubu bulunmamaktadır. Örgüt yöneticileriyle dış çemberdeki örgüt üyeleri arasında bir nev’i tampon görevi gören bu üye grubu yöneticilere kararları konusunda danışmanlık yapmakta ve kimi zaman dış çemberdeki üyeleri yönlendirmektedir. İç çember üyeleri yasal makamların takibinden tıpkı örgüt yöneticileri gibi özenle korunmakta, doğrudan suça karışmamalarına dikkat edilmektedir. Örgütün gizli bilgilerine ulaşma imkânları dış çemberde yer alan üyelere göre daha fazla olan bu kişiler aynı zamanda potansiyel yönetici adayı konumundadırlar.
Örgütün dış çemberinde örgüt yöneticilerinin daha çok suçta kullandıkları ve halk dilinde tetikçi olarak tabir edilen üyeler bulunmaktadır. Bu kişiler maddi anlamda zayıf, eğitimsiz ve çoğu zaman uyuşturucu ya da alkol bağımlısı kişilerdir. Suç dünyasına bireysel suçlarla girmiş bu kişilerin yaşları genç, örgüt içerisinde geçirdikleri süre kısadır. Örgütün suçtan sağladığı maddi kazanımlardan daha az pay alan bu üyeler örgütün karar mekanizmalarından dışlanmış durumdadır. Örgüt yöneticileri için günlük yaşamda bir arada oldukları ve sırlarına vakıf iç çember üyeleri daha önemli kişilerken, dış çemberde yer alan bu üyeler ise çoğu kez yerlerine yenileri ikame edilebilir yani harcanabilir konumdadır.
Bu özellikleri taşıyan bir suç örgütünde iç çemberin merkezinde yer alan yöneticinin mutlak hakimiyeti mevcut olup işlenmesi amaçlanan suçların otomatik olarak gerçekleşmesi garanti altına alınmış bulunmaktadır. Örgüt yöneticileri bir mülk gibi gördükleri örgütün sahibi konumunda olup işlenmesinde doğrudan dahli olmadıkları suçlardan dahi çıkar sağlayabilmekte, kendi kendine işleyen bir aygıt olarak örgüt, yöneticisine düzenli maddi çıkar sağlamaktadır. TCK’nın 220/5. madde ve fıkrası yorumlanırken belli bir büyüklüğe ve karmaşıklığa ulaşmış örgütlerin bu özellikleri dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte açıklanan büyüklük ve karmaşıklığa sahip olmayan örgütlerde ve terör örgütlerinde yönetici konumunda yer alan kişilerin TCK’nın 220/5. madde ve fıkraları çerçevesinde sorumlulukları tayin edilirken madde gerekçesinde yer alan dolaylı faillik kavramından yola çıkılarak yöneticinin sorumlu bulunduğu alan ve zaman dilimi gibi hususlara dayalı sınırlamalar gündeme gelebilecektir.
Ülkemizde haksız ekonomik çıkar sağlamak amaçlı kurulan suç örgütlerinin yaygın karşılaşılan bir türü alacak ve çek senet tahsilatı yapma amacıyla kasten yaralama, kasten öldürme, tehdit ve yağma suçlarını işlemek için amaca uygun şekilde silahlı olarak kurulan, zamanla ana faaliyet alanı yanında elde ettikleri güç ve imkânlarla değişik faaliyet alanlarına da yayılan örgüt türüdür.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2012 tarihli ve 22-34 sayılı kararında sanık H.. Ö..’le ilgili yapılan değerlendirmede;
”…..mahkememizce itibar edilen itirafçı sanıkların ayrıntılı beyanları ve suç örgütü lideri Ü.. Ö..’in, örgüt yöneticisi H.. Ö..’in isminin öne çıkarılmayıp gizli tutulması yönündeki emir ve talimatlarına, H.. Ö..’in de genel olarak telefonla konuşmayı tercih etmemesine rağmen, yukarıda sayfa 323 de E.. E.., Turan Sayın ile özellikle sayfa 331 de …ile ‘Telefonda konuşulacak konular değıil bunlar yani…’ şeklindeki, yukarıda belirlenen tutum ve davranışını doğrulayan bir konuşma olması bakımından dikkat çekici bulunmuş, Yine aynı sanığın sayfa 333,334,335 de Mehmet Kayalıbey Kayalıoğlu ile, sayfa 335,336 da… ve…adlı şahısla, sayfa 350 ve 351 de…ile yaptığı telefon konuşma içeriklerinden anlaşıldığı gibi bu şahıs ile birlikte, yine aynı şekilde dosyada çok fazla sayıda telefon görüşmesi olan sanık M.. B..’ın da dosyadaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi yapıldığında örgüt yöneticisi oldukları, mahkememizce değerlendirilmiş ve kabul edilmiştir. İtirafçı sanıkların daha sonraki aşamalarda bu itiraflarından dönmeleri, suç örgütünün yargılama sırasında dahi korkutucu gücünün halen devam ettiğini göstermektedir. Her ne kadar sanık H.. Ö.. bazı olayların gerçekleştiği tarihlerde cezaevinde ise de, suç örgütünde yönetici olarak gücünün devam ettiği, ziyaretine gelen örgüt mensupları aracılığı ile emir ve talimatlar vererek örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü dosyadaki tüm deliller ile anlaşılmıştır” şeklinde açıklanan gerekçeyle sanığın örgüt yöneticisi olma suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itiraza ilişkin vurgulanması gereken bir husus, itirazda suç örgütü yöneticisi olmadığı belirtilen sanık H.. Ö..’in eyleminin suç örgütü üyeliği olarak da nitelenmemiş olmasıdır, bu durumda itiraza göre sanık H.. Ö..’in örgütün faaliyetleriyle bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Sanık H.. Ö.. örgütle ilgili soruşturmanın ilk aşamasında düzenlenen raporda tehdit, kasten öldürme, kasten yaralama, yağma ve 6136 sayılı yasaya aykırılık suçlarını doğrudan işleyen ve işleten kardeşi inceleme dışı sanık Ü.. Ö..’in aksine doğrudan bu suçlara karışmayan, daha çok örgütün üst düzey ilişkilerini yürüten ve örgütün finans ayağını idare eden yönetici olarak tanımlanmaktadır. Rapora göre uyuşturucu kaçakçılığı suçundan sabıkalı … ile birlikte Denizli Finans isimli şirketin ortağıdır. (… bu dosyada örgüt yöneticiliğinden yargılanmış ama beraat etmiştir.) Bununla birlikte yine rapora göre kardeşi inceleme dışı sanık Ü.. Ö..’in hapiste kaldığı dönemde bizzat suç teşkil eden bazı eylemlerde bulunmuş, bunu aile ismiyle adeta markalaşan örgütü bir arada ve ayakta tutmak amacıyla yapmıştır. Örgüte yönelik soruşturma Ocak 2007’den Ekim 2007’ye kadar sürmüş ise de 2004 yılına kadar uzanan bazı olaylar dosya kapsamında düzenlenen iddianamenin anlatım bölümünde yer almıştır.
Sanık H.. Ö..’in dosyada mevcut iletişim tespit tutanakları içinde suç örgütü yöneticisi olan kardeşi Ü.. Ö.. ile hiçbir konuşması olmayıp, örgütün diğer yöneticisi olan inceleme dışı sanık M.. B.. ile az sayıda konuşması bulunmaktadır. Bir bölümü gerekçeli karara alınan bu konuşmalarda herhangi bir cebir, tehdit ya da şiddet eylemi gerçekleştirdiğine ya da bu yönde bir emir verdiğine ilişkin bir ifade yer almamakta, bazı sanıkların örgütle ilgili genel anlatımlara yer verdiği bölümler hariç, diğer örgüt yönetici ve üyelerince suç örgütünün faaliyetlerine katıldığına ya da bunları yönettiğine ilişkin herhangi bir anlatım bulunmamaktadır. Bununla birlikte bozma kararından sonra yapılan yargılamada dinlenen ve suç tarihinde Denizli ilinde görev yapmış olan bazı kolluk görevlileri sanık H.. Ö..’in kendi dönemlerinde herhangi bir suç işlemediğine, görünüş, yaşam tarzı ve kişisel özellikleriyle bir suç örgütü liderine benzemediğine ilişkin anlatımlarda bulunmuştur. Suç örgütlerinin hareket tarzı gereğince özellikle örgüt yöneticileri aleyhine delillere ulaşmak güç olsa da bu durumun sanıkların aleyhine değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu hususlara karşın örgütün niteliği, yapısı ve eylem tarzı yakından incelendiğinde sanığın dosyaya yansıyan eylemlerinin uyuşmazlık konusunun çözülebilmesini sağlayacak niteliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
“Öterler” suç örgütü, haksız ekonomik çıkar sağlamak amaçlı kurulan suç örgütlerinin yaygın karşılaşılan bir türüne dahil olarak, alacak ve çek senet tahsilatı yapma amacıyla kasten yaralama, kasten öldürme, tehdit ve yağma suçlarını işlemek için silahlı olarak kurulmuş, zamanla ana faaliyet alanı yanında elde ettikleri güçle değişik faaliyet alanlarına da yayılan, ilke olarak yalnızca Denizli ili sınırlarında faaliyet gösteren, dahil olduğu alacak uyuşmazlıklarında taleplerinin karşılanmaması hâlinde hiç duraksamadan kasten yaralama, öldürme ve yağma suçlarını yaygın ve sistematik şekilde bireysel ya da iştirak hâlinde suçlulukta nadir görülecek bir profesyonellik ve özenle işleyen, olayların faili meçhul kalmasının devlet nezdinde yaratacağı baskının aleyhine olacağı düşüncesiyle suçta kullandığı kişilerin adli makamlara teslim olmasını sağlayarak delillerin örgüt yöneticilerine ulaşmasını engelleyecek tedbirleri alan ve yargılama süreçlerine müdahale eden, ildeki pek çok kamu görevlisiyle bağlantısı bulunan, güç kazanmak amacıyla diğer organize suç örgütleriyle çok sayıda kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açabilecek çatışmalara giren, eylemlerinin gerçekleşmesini sağlayacak şekilde yoğun olarak silahlanan, kamuoyuna yönelik söylemlerini sözde siyasi gündemlerle donatan ve benzeri ülkemizde çokça görünen çıkar amaçlı bir suç örgütüdür.
Örgütün işleyiş sürecinde dahil olunacak alacak ilişkileri doğrudan örgüt yöneticileri tarafından belirlenmekte olup örgüt üyelerince örgüt yöneticisinden gizli şekilde bir alacak ilişkisinde örgütün yani kendi markalaşmış isimlerinin kullanılması örgüt yöneticilerince kendilerine karşı işlenmiş bir suç olarak görülecektir. Örgüt yöneticileri bu yetkileri konusunda oldukça hassas oldukları gibi suçtan elde edilen kazancın paylaştırılması da tamamen kendi uhdelerindedir. Bu aşamadan sonra uyuşmazlığın büyüklüğüne göre gerekirse örgüt liderinin dahil olduğu bir süreçle örgütün seçtiği tarafa göre alacaklı ya da borçlu tehdit edilmektedir. Dosya içerisine yansıyan delillere göre bu süreçte sanık H.. Ö.., diğer örgüt yöneticileri olan inceleme dışı sanıklar Ü.. Ö.. ve M.. B..’ın dahi yer yer önündedir. Esasen yasal bir finans kurumu işleten sanık H.. Ö.., muhatapların ekonomik durumları hakkında bilgi elde etme imkânına sahip olduğundan eylemlerin özellikle kilit önem taşıyan bu aşamasında yer almaktadır. Dosyaya yansıyan, G.. K.., Tevfik Çetin, B.. O.., İ.. M.. ve Ali Gülden gibi şahıslara yönelik eylemlerle ilgili toplanan delillerde bu husus açıkça görülmektedir.
Bu aşamadan sonra olumsuz cevap veren muhataba karşı girişilen eylemler inceleme dışı sanıklar Ü.. Ö.. ve M.. B.. tarafından gerçekleştirilmekte ve/veya yönetilmektedir. Örgüt yöneticileri arasında yapılan iş bölümü çerçevesinde bu aşamada özellikle Ü.. Ö.. hapisten çıktıktan sonraki süreçte sanık H.. Ö.. bulunmamaktadır. Bu iş bölümünde sanık H.. Ö.. yasal faaliyetler yürüten bir iş adamı olarak hareket etmektedir. Kardeşler arasındaki iş bölümü ihtiyaca göre değiştirilebilmekte olup bu durumun sorumluluklarının tayininde bir önemi bulunmamaktadır. Örgüt tarafından sadece bir yılda işlenen kasten öldürme, yaralama ve yağma suçlarının sayısı örgütün ne derece yaygın ve sistematik şekilde suç işlediğini açıkca göstermekte olup sanık H.. Ö..’in bir bölümünde kendisinin de yer aldığı bunca suçtan bilgisinin olmaması, örgütün dahil olduğu ve ilk harekete geçiren olarak kendisinin başlattığı uyuşmazlık sonrasında gelişecek sürece göre kasten öldürme, yaralama ve maddi çıkarından faydalanabileceği yağma gibi suçların işleneceğini bilmemesi dosya içerisindeki deliller yanında hayatın olağan akışına da uymamaktadır. Bu tespitler, TCK’nın 220/5. maddesinin ceza hukukunun suç ve cezaların şahsiliği şeklinde ifade edilen temel prensibinin ve kanunun gerekçesinde yer alan dolaylı faillik kavramının yorumlanmasında ayrıca önemlidir. TCK’nın 220/5. madde ve fıkrasının aynı Kanun’un 38. maddesinde düzenlenen azmettirme kurumundan farkı belirli büyüklük ve karmaşıklığa ulaşmış, yöneticisinin mutlak hakimiyeti altında kendi kendine işleyen ve yöneticisine menfaat sağlayan aygıt olarak örgüt kavramına dayanmasındadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde;
Öterler suç örgütünün yönetiminin iki parçalı bir yapıya sahip olduğu, ilk ayakta finans alanında sanık H.. Ö..’in yer aldığı, diğer ayağı oluşturan silahlı eylemlerle ilgili olarak ise inceleme dışı sanıklar Ü.. Ö.. ve M.. B..’ın sorumlu olduğu söylenebilecektir. Örgütü adeta bir mülk gibi sahiplenen bu üç yönetici; E.. V.., E.. E.., M.. M.., M.. S.. ve Ş.. K..’ın dahil olduğu örgüt yöneticisi konumunda bulunmasa da alınan kararlarda söz sahibi olan, maddi anlamda güçlü, günlük yaşam içerisinde örgüt yöneticilerinin yakınında yer alan ve birlikte görüntü vermekten çekinilmeyen bir iç çember oluşturmuştur. Örgüt iç çemberinde bulunan bu kişiler; kasten öldürme, yaralama ve yağma eylemlerinde kullanılacak ve gerektiğinde işledikleri suçlara sahte sebepler üreterek adli makamlara teslim edilecek olan kişileri işledikleri suçlar sırasında örgüt yöneticileri adına sevk ve idare etmekten sorumludurlar. Böylesine bir büyüklüğe ve karmaşıklığa ulaşmış örgüt yapılanmasının iç çemberinin merkezinde sanık H.. Ö..’in, kardeşi inceleme dışı sanık Ü.. Ö..’le birlikte bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, sanık H.. Ö..’in suç örgütü yöneticisi olma suçundan mahkûmiyetine ve TCK’nın 220/5. maddesi çerçevesinde örgütün işlediği diğer suçlardan sorumluluğuna hükmeden, G.. K.. ve B.. O..’la ilgili mevcut delil durumuna göre de kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik bulunmayan Yerel Mahkeme kararının onanmasına dair Özel Daire kararına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
2- Sanıklar M.. M.. ve E.. V.. hakkındaki uyuşmazlık konusu yönünden;
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Müşterek faillik 5237 sayılı TCK’nın 37. maddesinin 1. fıkrasında “Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.” şeklinde düzenlenmiştir. Müşterek faillikte birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı fail statüsündedir. Müşterek faillik, suçun icrai hareketlerinin birlikte gerçekleştirilmesidir. Madde gerekçesinde “…Asli iştirak feri iştirak ayrımının en önemli sakıncası, kişinin suçun işlenişine katkısının gerçekleştirilen suçun bütünlüğü içerisinde değil, ondan bağımsız olarak ele alınmasıdır. Örneğin bir iş yerinde işlenen silahlı yağma suçunda, dışarıda gözcülük yapan kişinin fiilinin yağma suçunun bütününden bağımsız olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle gözcülük yapan uygulamada bazen asli fail bazen de fer’i fail olarak sorumlu tutulmaktadır. Bu sistemde suçun işlenişine iştirak eden kişilerin çoğu zaman asli fail olarak mı, yoksa fer’i fail olarak mı sorumluluğu gerektiği duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde saptanamamaktadır. Halbuki örnek olayda gözcülük yapma fiilinin diğer kişilerle birlikte işlenen yağma suçunun gerçekleşmesine olan etkisi bir bütün olarak değerlendirildiğinde diğer suç ortaklarıyla suçun işlenişi üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu sonucuna ulaşılırsa fail olarak sorumlu tutulması gereklidir…
Hükûmet Tasarısında da benimsenen “asli iştirak”, “fer’i iştirak” ayırımının adil ve eşit olmayan bir cezalandırmayı sonuçlaması ve uygulamada zorluk ve duraksamalara neden olması dolayısıyla, bu ayrımı esas alan düzenleme tasarıdan çıkarılmıştır. Yeni yapılan düzenlemeyle, iştirak şekilleri, fiilin işlenişi üzerinde kurulan hakimiyet ölçü alınarak belirlenecektir. Bu sistemde birer sorumluk statüsü olarak öngörülen iştirak şekilleri ise, faillik, azmettirme ve yardım etmeden ibarettir.
Yeniden düzenlenen maddenin birinci fıkrasına göre suçun kanuni tanımında öngörülen fiili gerçekleştirilen kişi fail olup; suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda, bu kişilerin her biri müşterek fail olarak sorumlu tutulacaklardır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı fail statüsündedir. Ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasındaki rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulur. Bu durumda, fiilin icrası veya sonuçsuz kalması ortak faillerden her birinin elinde bulunmaktadır. Örneğin suç ortaklarından birinin cebir veya tehdit kullanarak mağduru etkisiz hâle getirdiği, diğerinin de üzerindeki para ve sair kıymetli eşyayı aldığı yağma suçunda her iki suç ortağının suçun işlenişine yaptıkları katkı, suçun icrası açısından birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Dolayısıyla, her iki suç ortağı, suçun işlenişi üzerinde ortak bir hakimiyet kurmaktadır.
Suç ortaklarının iştirak katkılarının karşılıklı olarak birbirlerini tamamlamadığı durumlarda da müşterek faillik mümkündür. Bazı hallerde failler, her biri suçun kanuni tanımındaki bütün unsurları tek başına gerçekleştirmek üzere, bir anlaşmaya varabilir. Örneğin bir kişiyi öldürmek için aralarında anlaşmış olan beş kişi, amacın gerçekleşme ihtimalini daha da yükseltmek için, aynı anda mağdurun üzerine ateş ederler. Ateşlenen mermilerden bir kısmı mağdura isabet eder, bir kısmı ise etmez. Bu örnek olayda bütün suç ortakları ortak bir suç işleme kararına dayanarak birlikte hareket etmektedirler. Bu beş suç ortağının ateşlediği mermilerden sadece bir tanesinin mağdura isabet edip ölümüne neden olması halinde dahi, tamamlanmış kasten adam öldürme suçundan dolayı bu kişilerden her biri müşterek fail olarak sorumlu tutulacaktır.
Müşterek faillik bakımından zorunlu diğer bir koşul, failler arasında birlikte suç işleme kararının varlığıdır. Belli bir hareketin icrasına ve neticenin meydana gelmesine ilişkin olan birlikte suç işleme kararı, kast kapsamında düşünülmelidir. Suç ortaklarının suçun işlenişine ilişkin kastlarının doğrudan veya olası kast gibi farklılık göstermesinin, müşterek fail olarak sorumlulukları üzerinde bir etkisi yoktur.” şeklinde failliğin temel unsurları belirlenmiştir.
Suça iştirak bakımından uygulama ve öğretideki görüşler incelendiğinde;
Birlikte suç işleme kararına bağlı olarak, suçun icrai hareketlerinin birlikte gerçekleştirilmesi ve dolayısıyla, haksızlık teşkil eden fiilin icrası üzerinde müşterek hakimiyet kurulması halinde söz konusu olan iştirak şekline müşterek faillik demekteyiz. Müşterek faillikte birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı fail statüsündedir. (Özgenç, TCK Gazi Şerhi, Genel Hükümler, 3. Baskı, s. 489).
Müşterek hakimiyetin kurulup kurulmadığının tayininde suç ortaklarının suçun icrasındaki rol dağılımları ve suçun işlenişine bulunulan katkının arz ettiği önem, zaruret göz önünde bulundurulacaktır. Öyle ki fiilin icrası veya akim kalması müşterek faillerden her birinin elinde bulunmaktadır. (Maurach/Gössel/Zıpf II, syf.294/295; Roxın, Taterschaft, 280, atfen Özgenç, age, s. 491)
Müşterek failin suçun icrasındaki bulunduğu katkının bu zaruret nedeniyle; burada fonksiyonel, müessir fiil hakimiyeti bir başka ifadeyle icrai faaliyette bulunmayı gerekli kılan fiil hakimiyeti kavramı kullanılmaktadır. (Kavramı ilk ihdas eden Roxin olmuştur. Ancak, bilahare doktrinde büyük ölçüde kabul görmüştür: Jescheck, Lb, 616; Stratenwerth, Allgemeiner Teil, kn. 823; Samson, sk(4), 25, kn. 43; Rudolphı, Bockelmann-F, 374; Bloy, 376; fonksiyonel fiil hakimiyeti kavramını eleştirmekle birlikte, muhtevada hemfikir olan, Herzberg, Taterschaft, 61.)
Böylece, belli bir neticenin oluşumuna illi etkide bulunan herkes değil ancak kanunda tarif edilen muayyen haksızlığı gerçekleştiren suç ortağı, ortaklığı fail olabilecektir. Kanunda tarif edilen haksızlık birden fazla suç ortağı tarafından müştereken gerçekleştiriliyorsa, müşterek faillik bahis konusudur. Müşterek faillik için iki koşul zorunludur. Bunlar, birlikte suç işleme kararının bulunması ve fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulmasıdır. Böyle bir durumda her bir suç ortağı fail statüsündedir. Müşterek faillik, suçun icrai hareketlerinin birlikte gerçekleştirilmesini ifade etmektedir. Birlikte suç işleme kararına bağlı olarak suçun icrasına iş bölümü çerçevesinde gerçekleştirmeye müşterek hakimiyeti gerekli kılmaktadır. Her müşterek fail suçun icrasına ilişkin müessir, fonksiyonel katkıda bulunmaktadır. Öyle ki; bu katkı suç planının başarıya ulaşması açısından önem arz etmektedir. Bu itibarla fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulmasının esasını teşkil etmektedir. Fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulup kurulmadığının tayininde suç ortaklarının suçun icrasındaki rol dağılımlarının ve suçun işlenişine bulunulan katkının arz ettiği önem ve zaruret göz önünde bulundurulacaktır. Öyle ki fiilin icrası veya akim kalması müşterek faillerden her birinin elinde bulunmaktadır. (Maurach/Gössel/zıpf II, sh. 294/295; Roxın, Taterschaft, 280)
Müşterek failin suçun icrasına bulunduğu katkının arz ettiği bu zaruret nedeniyle burada fonksiyonel müessir bir hakimiyeti, bir başka ifadeyle icrai faaliyette bulunmayı gerekli kılan fiili hakimiyet kavramı kullanılmaktadır.
Buna göre suçun icrasına bulunulan katkı suçun başarıyla işlenmesi açısından zorunluluk arz ediyorsa bu suç ortağı müşterek faildir. Öyle ki suçun işlenişine bulunulan her bir müşterek katkı fiilin başarıyla tamamlanması açısından gereklilik arz ettiği gibi, bu müşterek katkılardan herhangi birinden vazgeçilmesi fiili gerçekleştirme ve fiili gerçekleştirmeme, akim kalma tehlikesine maruz bırakır. (CGK 26.04.1982 tarih 6-114 Esas, 171 Karar)
Suçun icrası açısından müstakil bir fonksiyonu olmayan bir katkıda bulunulması hâlinde müşterek hakimiyetten bahsedilemez. Müşterek faillik için suçun icrası aşamasında bulunulsa bile bir iştirak katkısı suçun işlenişi açısından bir önemi haiz olmalıdır; başka bir ifadeyle suç ortakları arasında iş bölümü gereğince suçun icrası üzerinde müessir fonksiyonel bir hakimiyet kurulmasını sağlayacak bir ağırlıkta olmalıdır. Bu itibarla örneğin sahte evrak tanzim eden kişiye mürekkep tedarik etmek bu suçun işlenişinde müşterek fail olmayı gerektirmez. (Roxin, Taterschaft, 284; aynı yazar, LK(10), 25, kn 108, 131, 132; jescheck, Lb, 616; Stratenwerth, allgemeiner Teil, kn. 824; Samson, sk(4), 25, kn. 47; Bloy, 369/370; Herzberg, Taterschaft, 69).
Müşterek failler, suçun işlenişine bulundukları iştirak katkılarıyla suçun kanuni tarifinde yer alan objektif, maddi unsurların hepsini yalnız başına gerçekleştirmek zorunda değildirler; fakat aralarındaki iş bölümü gereğince, bu maddi unsurlardan bir kısmı gerçekleştirilmekle de fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurabilirler. Mesela bir banka soygunu sırasında suç ortaklarından biri silahıyla bankadakileri etkisiz hâle getirirken, diğerleri kasadaki paraları alır. Bu gibi olayda her iki suç ortağının suçun işlenişine bulundukları katkılar, söz konusu suçun icrası açısından birbirlerini tamamlayıcı niteliktedir. Dolayısıyla her iki suç ortağı, suçun icrası üzerinde müşterek bir hakimiyet kurmaktadır. (Roxın , Taterschaft, 278; aynı yazar, LK (10), 25, kn. 108,)
Müşterek faillik, her zaman yukarıdaki banka soygunu örneğinde olduğu gibi, suç ortaklığının iştirak katkılarının karşılıklı olarak birbirlerini tamamladığı klasik şekliyle karşımıza çıkmamaktadır. Bazı hâllerde, müşterek faillerden her biri suçun kanuni tarifindeki bütün unsurları tek başına gerçekleştirmeye gayret etmek üzere, bir müşterek anlaşmaya varılır. Böyle bir durumda müşterek hareket etmenin amacı, fiilin akim kalma ihtimalinini mümkün olduğunca aza indirmektir. Fakat bu demek değildir ki böyle bir ihtimalde her bir suç ortağının suçun işlenişine bulunduğu katkı bizatihi önemsizdir. Aksine, suçun icrai hareketlerini gerçekleştirecek suç ortağı sayısının artırılması suretiyle, suç planının başarıya ulaşması ihtimalinin mümkün olduğunca artırılması, sağlama alınması amaçlanmaktadır. (Bloy, 372/373) Mesela bir kasten öldürme suçunu işlemek için aralarında anlaşmış olan 20 kişi amacın gerçekleşme ihtimalini daha da yükseltmek için aynı anda mağdur üzerine ateş ederler. Ateşlenen mermilerden bir kısmı mağdura isabet eder, bir kısmı ise isabet etmez. Bu durumda her bir suç ortağının suçun işlenişine bulundukları katkıların icra ettiği fonksiyon, suç planının başarıyla sonuçlanması ihtimalini arttırmak olduğu görülür. Her bir suç ortağının suçun işlenişine bulunduğu katkının eşdeğerde olduğu anlaşılır. Zaten bu nokta, müşterek faillik açısından aranan hususlardan birisidir. Neticenin gerçekleşmesi, iştirak statülerinin belirlenmesinde önemi haiz değildir. Örnek olayımızda müteaddit suç ortağı suçun kanuni tarifindeki fiili bizzat gerçekleştirmeyi kararlaştırmakla ve müşterek hareket etmekle beraber, mermilerden bir kısmı mağdura isabet etmemiş olabilir. Böyle bir durumda mesele, bütün suç ortaklarının şüpheden sanık yararlanır (in dubio proro) prensibi gereğince adam öldürmeye teşebbüsten dolayı mı yoksa tamamlanmış adam öldürme suçundan dolayı mı sorumlu tutulmaları gerektiğidir. Hemen ifade etmek gerekir ki, örnek olayımızda bütün suç ortakları müşterek suç işleme kararına istinaden hareket etmektedirler ve suçun icrai hareketlerini müştereken gerçekleştirmektedirler. Bu yirmi suç ortağının ateşlediği mermilerden sadece bir tanesinin hedefe isabet etmesinde dahi, bir tamamlanmış kasten öldürme suçunun mevcut olduğu fakat, bu suçun faili tek kişi olmayıp yirmi kişiden müteşekkil bir grup olduğunu kabul etmek gerekecektir. Nasıl ki bir kişi mağduru öldürmek için yirmi el ateş edip de bunlardan sadece bir tanesinin hedefe isabet etmesi hâlinde hukuki anlamda hareket birliğinin mevcudiyeti nedeniyle, bu kişiyi tamamlanmış bir kasten öldürme suçundan ve on dokuz defa kasten öldürme suçuna teşebbüsten dolayı sorumlu tutmuyorsak; olayımızda da aynı düşünceden dolayı bütün suç ortaklarını bir tek tamamlanmış kasten öldürme suçundan dolayı sorumlu tutmak gerekecektir. (Özgenç, age, s. 495).
Hazırlık hareketleriyle suç teşkil eden fiil üzerinde hakimiyet kurulamaz. Müşterek faillik için aranan fiil hakimiyeti, kanunda tanımı yapılan muayyen fiil göz önünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla, suçun işlenişine bulunulan katkı, kanunda tanımlanan tipik hareketlere uymayıp nitelik itibarıyla hazırlık hareketi mahiyetinde ise, ilgili suç ortağını müşterek fail olarak değil, ancak yardım eden olarak sorumlu tutmamız gerekecektir. Hazırlık hareketi mahiyetinde bir katkıda bulunmakla suçun işlenişine iştirak eden kişi fiilin işlenişi üzerinde müşterek bir hakimiyet kuramamaktadır. (Özgenç, age, s. 499).
Suç vakasının planlanmasına veya tertiplenmesine iştirak eden suç ortağı şayet bilahere fiilin icrasına iştirak etmemekte ise müşterek fail olarak değil, yardım eden olarak sorumlu tutulacaktır. (Özgenç, Gazi Şerhi).
Müşterek failliğin bir diğer şartı, müşterek failler arasında birlikte suç işleme kararının varlığıdır. Bu karar belli bir hareketin icrasına ve neticenin meydana gelmesine ilişkin olmalıdır. Öyle ki müşterek failler arasında fiili müştereken işlemekte olduklarına ve müşterek hareket ettiklerine dair bir ilginin, iradenin hâkim olması gerekir. Müşterek suç işleme kararı, kast içinde mütalaa edilmelidir. Fiil üzerinde fonksiyonel hakimiyet, müşterek failler arasında anlaşmaya varılmış bir suç planının varlığını gerekli kılmaktadır. Gerçi suçun icrası sırasında da oluşan suç işleme kararı müşterek faillik için yeterlidir. Bu itibarla da suç planının hazırlandığı sırada karar oluşumuna iştirak etmek zorunlu değildir. Yeter ki suçun işlenişine iştirak eden kişiler birlikte suç işleme kararına istinaden fiil üzerinde müşterek bir hakimiyet kursunlar. Suç failleri arasında müşterek bir karar mevcut değilse bunların müşterek fail olarak sorumlu tutulması söz konusu değildir. Bu durumda birbirinden habersiz hareket eden kişilerin sorumluluğunu bizzat kendi davranışları göz önünde bulundurulmak suretiyle tayin etmek mümkün olacaktır. (Özgenç, age, s. 501-502).
Şerikliğin diğer bir şekli de yardım etmedir. Bir suçun işlenişine yardım niteliğindeki fiillerle katılanlar, bu iştirakleri nedeniyle yardım eden olarak sorumlu tutulacaklardır. Yardım eden, hareketlerle failin suç tipini gerçekleştirmesini teşvik etmekte ve kolaylaştırmaktadır. Faillik ve azmettirme olarak nitelendirmeyen her türlü katkı, yardım etme kapsamında değerlendirilebilir. Yardım etme, yardım edenin suç tipini icrası üzerine bizzat hakimiyet kurmaması yönüyle faillikten ayrılmaktadır. Bu şeriklik türünün ilk şartının, yardım niteliğindeki hareketleri gerçekleştirmesi oluşturmaktadır. Suç tipinin gerçekleştirilmesini mümkün kılan, kolaylaştıran, yoğunlaştıran veya garantileyen fiiller yardım niteliğindeki katkıyı belirtir.
Kanun koyucu yardım şekillerini TCK’nın 39. maddesinin 2. fıkrasında göstermiştir. Bir suçun işlenişine gerçekleştirilebilecek maddi yardımlar suçun işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak ve suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak tan ibarettir. Manevi yardım şekilleri ise suç işlemeye teşvik etmek ve suç işleme kararını kuvvetlendirmek, fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek ve suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek ten oluşmaktadır. (Koca/Üzülmez, TCK Genel Hükümler, s. 506-508).
Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak, yardımın maddi şeklini oluşturmaktadır. Suçun işlenmesini kolaylaştıran ancak niteliği itibarıyla müşterek failliği oluşturmayan her türlü katkı bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Bir suçun işlenişine farklı şekillerde yardım mahiyetindeki hareketlerle katılmak mümkündür. Asıl fail tarafından kasten ve hukuka aykırı bir şekilde işlenen ve en azından teşebbüs aşamasına varan bir fiilin varlığı yardım edenin sorumluluğu için gerekli ve yeterlidir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Maktül G.. D.., özellikleri yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan ”Öterler Suç Örgütü” tarafından 18.07.2006 tarihinde öldürülmüştür. Örgüt üyeleri inceleme dışı sanıklar M.. P.. ve M.. H.., maktül G.. D..’i B.. O.. olduğu düşüncesiyle hata sonucu öldürmüşlerdir.
Örgüt, önceki bölümlerde ayrıntısı açıklanan parasal bir anlaşmazlık nedeniyle B.. O..’ın infazına karar vermiştir. Örgüt lideri Ü.. Ö.. olayla ilgili örgüt yöneticiliğinden aldığı ceza kesinleşen, örgütte bir nev’i sağ kolu olan M.. B..’ı görevlendirmiştir. Bu aşamada devreye M.. B..’ın yardımcısı konumunda olan itiraza konu sanık M.. M.. girmiştir. M.. B.., eylemde tetiği çekmek üzere örgütte kısa sayılabilecek bir geçmişi olan M.. H.. ve onun arkadaşı olan yine örgüte henüz giren M.. P..’ı görevlendirmiştir. Sanık M.. M.. ve inceleme dışı sanık M.. H.. ilk olarak haberleşecekleri yeni telefon numaralarını kaydetmişlerdir. Örgüt iç çemberinde yer alan sanık M.. M.. böylece örgüt yöneticileri ile tetikçi üyeler arasında bağlantıyı sağlama görevini üstlenmiştir.
M.. M.. 16.07.2007 tarihinde yani eylemden iki gün önce inceleme dışı sanıklar M.. H.. ve M.. P..’ı kimliği verilmeyen bir kişiyi takip etmeleri ve ayrıca başka bir konuşmada cinayet için kendilerine teslim edilen ve denge kelimesiyle kastedilen Glock marka iki tabancayı taşımamaları konularında uyarmıştır. M.. P.. ve M.. H.. silahların kendilerine örgütün kullandığı çiftlikte teslim edildiğini ifade etmişlerdir. M.. H.. ve M.. P.., B.. O..’ı bir hafta takip etseler de örgüt tarafından defalarca tehdit edilmiş olan B.. O.. tedbirli hareket etmekte, örgüt yöneticileri ise cinayetin bir an önce işlenmesini istemektedir.
18.07.2006 akşamı B.. O.. iş yerinden çıkıp iş yerinin yakınındaki Gün Markete gitmiş, bu sırada dışarıda örgüt tarafından kullanılan siyah Citroen marka otomobili ve örgüt üyesi olduğunu bildiği …’i görmüş, korkarak marketin arka tarafından çıkarak evine gitmiştir. İş yerine onunla buluşmak üzere maktül G.. D.. gelmiş, telefonla yaptıkları görüşmede B.. O.. örgüt üyelerinin çevrede bulundukları konusunda onu uyarmıştır. Gün Marketin çevresinde örgüt üyesi sanık E.. V.. bulunmaktadır. Bu sırada tetikçi üyelerin aksine B.. O..’ı önceden tanıyan ve kendisiyle yüz yüze görüşmeler yapmış olan (çözümlenen bir telefon görüşmesinde örgütün aldığı infaz kararını, karara karşı çıktığı anlaşılan örgüt üyesi Ş.. K..’a benimsetmeye çalışan) sanık E.. V.., M.. M..’yi aramış ve tetikçileri bulunduğu yere yönlendirmesini istemiştir. Saha bilgisini alan tetikçi üyeler bulundukları otelden olay mahalline doğru M.. H..’a ait motosikletle harekete geçmişler, adrese ilişkin bir yanlış anlama ve olay yerinde durumdan haberi olmayan bir polis ekibinin varlığı ilk anda harekete geçmelerine engel olmuş ise de örgüt yöneticileri M.. B.. ve Ü.. Ö.. eylemin gerçekleştirilmesi hususunda ısrar etmişlerdir. Bu süreçte sanık E.. V.. olay yeri yakınında beklemektedir. B.. O..’ın iş yerinde bir süre kalan G.. D.. başına motosiklet kaskını takıp B.. O..’a ait olan ve B.. O..’ın da kaskla kullandığı motosiklete binerek evine doğru yola çıkmıştır. Onu takibe alan tetikçi üyelerden M.. P.. hareket hâlindeki motosikletten önünde seyreden motosikletteki G.. D..’e tabancayla ateş etmiş, G.. D.. olay yerinde hayatını kaybetmiştir. Tetikçileri olaydan sonra alıp örgüt tarafından saklandıkları eve bırakan kişi sanık M.. M..’dir. Sanık M.. M.. başlangıçta olayla ilgisini inkâr edip ailesiyle evlilik yıldönümü yemeğine gittiğini söylese de ulaşılan diğer deliller nedeniyle olay yerine gelip tetikçileri aldığını kabul etmiş ama cinayetten haberi olmadığını belirtmiştir. Buna karşın iletişim tespit tutanakları ile M.. P.. ve M.. H..’ın oluşa uygun ve tutarlı beyanları, sanık M.. M..’nin olayı bildiğini, olayın planlanma aşamasından olaya dahil olduğunu ve bu aşamada hem arabasıyla tetikçilerin keşif faaliyetlerine katıldığını, hem de tetikçi üyeleri sanık E.. V..’ın uyarısı üzerine olay yerine yönlendirdiğini ortaya koymaktadır. Olaydan sonra onları alan ve uzun süre saklanmaları için temas kurdukları kişi ise yine sanık M.. M..’dir. Sanık E.. V.. ise hem B.. O..’ın tehdit edilmesi ve eylem kararının alınması aşamasında yer almış hem de olay akşamı B.. O..’ın bulunduğu yeri sanık M.. M.. ve M.. B..’a söyleyerek tetikçi üyeleri yönlendirmiştir. Örgüt, sanık E.. V.. ile tetikçiler arasında doğrudan kurulacak bir irtibatı sanık E.. V..’ın sanık H.. Ö..’e yakınlığı nedeniyle tercih etmemiş, bu konumu sanık M.. M..’ye bırakmıştır.
Yukarıda müşterek faillikle ilgili yapılan açıklamalar çerçevesinde olaydan önce tetikçi üyelere hedefin isim ve adres bilgilerinin verilmesi, silah temin edilmesi, olaydan sonra ise tetikçi üyelerin olay yerinden alınarak saklanması gibi eylemler, eylemin işleniş sürecine değil planlanma ve olay sonrasına ilişkin bulunduğundan suçun işlenişi üzerinde ortak hakimiyete vücut vermeyecek dolayısıyla müşterek faillik kapsamında değerlendirilemeyecektir. Bunun yanında her ne kadar örgüt iç çemberinde yer alsalar da ne sanık E.. V..’ın ne de sanık M.. M..’nin TCK’nın 38. maddesinde açıklandığı şekliyle azmettiren konumunda bulunduklarından söz edilebilecektir. Özellikle eylem gerçekleştirilmeden hemen önce gerçekleşen telefon konuşmalarına ve tetikçi üyelerin istikrarlı beyanlarına göre azmettirenlerin örgütsel konumlarına da uygun şekilde Ü.. Ö.. ve M.. B.. olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin tetikçi üyeleri olay yerine yönlendirmesi şeklinde gerçekleşen eylemlerinin müşterek failliğe vücut verip vermeyeceğinin tespitine bağlı olup bunun için olay öncesi, sırası ve sonrası gerçekleştirdikleri davranışları da dikkate alınıp tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Bu bağlamda;
Örgütün uzun süredir tehdit ettiği B.. O..’ın tedbirli hareket etmesi ve bu nedenle örgütün takibinden kaçabilmiş olması, tetikçi üyelerin B.. O..’ı önceden hiç görmedikleri için tanımıyor olmaları ve olay akşamı olay yerine uzak bir yerde gelecek habere göre bekler durumda bulunmaları dikkate alındığında, örgütsel bağlantıya dayanan fikir ve eylem birliği çerçevesinde kasten öldürme amacına yönelik olarak her üyenin örgüt tarafından belirlenen iş bölümü ve önceden verilen görev çerçevesinde hareket ettiği olayda sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin, inceleme dışı sanıklar M.. H.. ve M.. P..’la hedef kişinin konumuyla ilgili yaptıkları anlık bilgi paylaşımı olmadan eylemin gerçekleştirilmesinin mümkün bulunmadığı, sanıklar M.. M.. ve E.. V..’ın kasten öldürme suçunun işlenişine bu şekilde yaptıkları fonksiyonel katkının suçun başarıyla işlenmesi açısından zorunluluk arz ettiği, katkılarının eksikliği hâlinde ise fiilin işlenişinin mümkün olmadığı anlaşıldığından fiil üzerinde ortak hakimiyetleri bulunduğu ve kasten öldürme suçuna doğrudan fail olarak katıldıkları kabul edilmelidir.
Bu itibarla, oluşa uygun şekilde sanıkların kasten öldürme suçundan cezalandırılmalarına ilişkin Yerel Mahkeme kararının onanmasına dair Özel Daire kararına yapılan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu üyesi; sanıklar E.. V.. ve M.. M..’nin yardım eden sıfatıyla kasten öldürme suçuna iştirak ettikleri düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.06.2021 ve 24.05.2022 tarihli itirazlarının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.06.2023 tarihinde yapılan müzakerede sanık H.. Ö..’e yönelik uyuşmazlık konusu bakımından oy birliği, sanıklar E.. V.. ve M.. M..’ye yönelik uyuşmazlık konusu bakımından ise oy çokluğuyla karar verildi.

Yardım eden sıfatıyla kasten öldürme suçuna iştirak etme
Yardım eden sıfatıyla kasten öldürme suçuna iştirak etme