Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/479 E. 2023/617 K. 22.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/479
KARAR NO : 2023/617
KARAR TARİHİ : 22.11.2023

YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 108-566

I. HUKUKİ SÜREÇ
Nitelikli hırsızlık suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-b, 143, 35, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.12.2006 tarihli ve 930-1217 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.06.2010 tarih ve 26604-12094 sayı ile; “Suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre 08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un geçici 1/1. maddesinin yollamasıyla aynı Kanun’un 562. maddesi ile değişik CMK’nın 231/5-14. maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamına uyan Yerel Mahkemece devam olunan yargılama sonucunda, sanığın nitelikli hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-b, 143 ve 35. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile 5 yıl denetim süresi belirlenmesine ilişkin 29.12.2010 tarihli ve 433-1002 sayılı karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Denetim süresi içinde sanığın kasıtlı suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine dosyayı yeniden ele alan Yerel Mahkemece 10.06.2016 tarih ve 108-566 sayı ile; hükmün açıklanarak sanığın, nitelikli hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-b, 143, 35, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.06.2022 tarih ve 12947-8455 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29.06.2022 tarih ve 310093 sayı ile; “…Sanığın ağaca tırmanıp bir metre mesafedeki mağdurun balkonuna geçerek buradan eve girdiği ve bir şey çalamadan yakalandığı olayda, eylemin TCK’nın 142/1-b maddesindeki suçu oluşturduğu,” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 27.09.2022 tarih ve 6307-12432 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU
İnceleme dışı sanık… Taşkıran hakkında verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ve sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan Özel Dairece zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
02.09.2006 tarihinde gece saat 04.30 sıralarında… Mahallesi 727. Sokak üzerinde bulunan lokantanın yanındaki binaya hırsız girdiğinin ihbar edilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı,
Yakalama tutanağına göre; olay yerine intikal edildiğinde, ihbarcı şahsın ekiplerin yanına geldiği ve suça konu ikametin yakınında bulunan inceleme dışı sanık…’yi göstererek; bu şahsın gözcülük yaptığını, diğer şahsın ise evin içinde olduğunu beyan ettiği, ev sahibinin uyandırılarak konu kendisine izah edilip arama yapıldığı sırada evin içinden balkon tarafına geçmek isteyen sanığın yakalandığı,
Görgü tespit tutanağında; evin giriş kapısında zorlama izine rastlanmadığının, mutfak ve yatak odası balkon kapılarının açık olduğunun ve odaların dağınık vaziyette bulunduğunun belirtildiği,
Mahallinde icra edilen keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda; olayın beş katlı binanın zemin üstündeki birinci katında meydana geldiğinin, sanığın tırmanarak çıktığı balkonun yerden yüksekliğinin 3,5 metre olduğunun, buraya çıkmanın özel beceri ve çeviklik gerektirdiğinin, her yapı ve kilodaki insanın buraya çıkmasının mümkün olmadığının, sanığın kollukta ağaca tırmanarak balkona geçtiğini beyan etmesi karşısında, bahse konu ağaç ile balkon arasında 1 metrelik bir mesafe bulunduğunun, bu durumda bile ancak şahsi çeviklik ile ağaçtan balkona geçilebileceğinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur aşamalarda; Sedir Mahallesi 727. Sokak üzerinde bulunan … Apartmanı’nın birinci katında ikamet ettiğini, 02.09.2006 tarihinde gece saat 00.30 sıralarında balkon kapısı ve pencerelerini açık bırakarak istirahate ayrıldığını, aynı gece saat 04.30 sıralarında polislerle birlikte evinin içinde sanığı yakaladıklarını, çalınan eşyası olmadığını,
Tutanak tanıkları… ve … kovuşturmada; yakalama tutanağının içeriğinin doğru olduğunu, evin içinde bulunan ve balkon tarafına bakan perdenin arkasına gizlenmiş vaziyette sanığı yakaladıklarını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık soruşturmada; Adana’da yaşadığını, birkaç gün önce iş bulmak amacıyla Antalya’ya geldiğini, olay tarihinde geceleyin kalacak yer aradığı sırada polis telsiz sesi duyduğunu, korkarak ağaca tırmandığını, oradan da birinci kattaki evin balkonuna çıktığını, hırsızlık amacının olmadığını, inceleme dışı sanığı tanımadığını,
Kovuşturmada önceki beyanlarından farklı olarak; kalacak yeri olmadığı için dışarıda uyuduğu sırada kendisini köpeklerin kovaladığını ve korkudan balkona tırmandığını,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Hırsızlık suçunun basit hâli TCK’nın 141. maddesinin birinci fıkrasında; “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiş, aynı Kanun’un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır. Hırsızlık suçunun basit hâlinin oluşması için başkasına ait taşınabilir eşyanın suçun nitelikli hâllerinde belirtilen şekiller dışında çalınması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusunu oluşturan TCK’nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde; herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında; ikinci fıkrasının (b) bendinde ise; elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle işlenmesi hâlleri nitelikli hırsızlık suçu olarak yaptırıma bağlanmıştır.
28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 62. maddesiyle TCK’nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmış, ilga edilen bendin metni korunmak suretiyle aynı maddenin ikinci fıkrasına (h) bendi olarak eklenmiş, birinci fıkradaki “iki yıldan beş yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım “üç yıldan yedi yıla kadar hapis” olarak, ikinci fıkradaki “üç yıldan yedi yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım ise “beş yıldan on yıla kadar hapis” olarak değiştirilmiştir.
Uyuşmazlık konusunda isabetli bir çözüme ulaşılması bakımından TCK’nın 142. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının (b) bentlerinin uygulanma şartları üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle, TCK’nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde iki ayrı nitelikli hâl düzenlenmiş olup birincisi, herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için eşyanın, herkesin girebileceği bir yerde bulunmasının yanında kilitlenmek suretiyle de muhafaza altına alınmış olması gerekir. Madde gerekçesinde; “Ancak bina tanımına girmeyen bir yerde, örneğin otomobilde bulunan eşya hakkında muhafaza altına alınma koşulu aranmış; böylece kapıları kilitli olmayan veya camları kapatılmamış bir otomobildeki eşyanın çalınması hâlinde nitelikli hırsızlık kabul edilmemiştir.” denilmek suretiyle bu hususa dikkat çekilmiştir. Herkesin girebileceği yerden, cadde, sokak, pazar yeri veya meydan gibi hiçbir sınırlama, engel olmadan kişilerin girme imkânı bulunan kamuya açık yerler anlaşılmalıdır.
Fıkrada belirtilen ikinci nitelikli hâl ise bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli hâlde öngörülen; “Bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmaktan” anlaşılması gereken, mutlaka belli bir yere kilitlemek ya da gizlemek olmayıp eşyanın bina veya eklentisi içinde bulundurulmuş olması yeterlidir.
TCK’nın 142. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendiyle de elde veya üstte taşınan eşyanın;
a) Çekip almak suretiyle,
b) Özel beceriyle çalınması,
Nitelikli hırsızlık olarak düzenlenmiştir.
Bu nitelikli hâli düzenleyen bendin uygulama alanı, madde gerekçesinde; “Fıkranın (b) bendinde, hırsızlığın elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel bir beceriyle işlenmesi hâli öngörülmüştür. Yankesicilik veya kişisel çeviklik ile işlenen hırsızlık hâlleri bendin kapsamına girdiği gibi, bir hayvanı alıştırmak suretiyle ve ondan yararlanılarak işlenen fiiller hakkında da bendin uygulanması sağlanmıştır. Bunun gibi, yolda giden bir kimsenin çantasını kapıp kaçmak suretiyle işlenen hırsızlık da bu bent kapsamında mütalâa edilmiştir. Ancak, bu son hâlde, direncini kırma amacıyla kişiye karşı cebir kullanılmamalıdır. Aksi takdirde, yağma suçu oluşur.” şeklinde açıklanmıştır.
Öğretide de anılan bentle mağdurun dalgınlığından yararlanılarak elde veya üstte taşınan eşyanın çekip alınması şeklindeki eylemler ile aynı şekilde şahıs üzerinde özel beceriyle gerçekleştirilen kapkaççılık ve yankesicilik fiillerinin yaptırım altına alındığı, ancak kanun metninde kapkaç ve yankesicilik ifadelerine yer verilmediği belirtilmiştir (Nur Centel-Hamide Zafer-Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt I, Beta Yayınevi, s. 312 vd).

Bu genel açıklamalar ışığında, bahse konu bentteki nitelikli hâllerin uygulama koşullarını şu şekilde belirlemek mümkündür:
TCK’nın 142/2-b maddesindeki elde veya üstte taşınan eşyanın özel beceriyle çalınmasına ilişkin hüküm, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 492. maddesinin birinci fıkrasının (7). bendine konu edilen “yankesicilik suretiyle hırsızlık” hükmüne paralel bir düzenlemedir.
Uygulamada, anılan hükmün yankesicilik suretiyle işlenen suçları kapsadığı kabul edilmekle birlikte, kullanılan özel beceri sözcüğü yankesicilikten daha kapsamlıdır. Bu nedenle uyuşmazlığa konu bendin, yankesicilik suretiyle gerçekleştirilen hırsızlık eylemlerini de kapsayan, ancak ondan daha geniş olarak kişi üzerinde özel beceri ile gerçekleştirilen tüm hırsızlık suçlarını içerdiği kabul edilerek uygulama yapılmalıdır.
TCK’nın 142. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi uyarınca bu bentteki suçun, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi hâlinde ceza üçte biri oranında artırılarak hükmolunacaktır.
Ancak, 142. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinin gerekçesinden yola çıkılmak suretiyle, “özel beceri” sözcüğünün “elde ve üstte taşınan eşya” koşulundan soyutlanarak 765 sayılı Kanun’un 493. maddesinin birinci fıkrasının (l). bendindeki “kişisel çeviklik” hâlini de kapsadığı yönünde görüşler bulunmakta ise de madde gerekçelerinin yalnızca yorum aracı olması ve bağlayıcı bulunmaması, metne aykırı olan madde gerekçesinin, maddenin uygulanma alanını genişletmesine olanak sağlamayacağı nazara alındığında ve 142. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinin yazımından; gerek çekip almak suretiyle ve gerekse özel beceriyle gerçekleştirilen hırsızlık fiillerinin, elde veya üstte taşınan eşyaya karşı işlenmesinin öngörüldüğü, anılan ikinci fıkranın; “Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.” şeklinde düzenlenmiş olan son cümlesindeki hükmün de bunu destekleyici nitelikte olduğu kabul edilmelidir. Nitekim öğretide de beceriklilik ve özel yetenekle alınmanın eşyanın mağdurun üzerinde olduğu anda gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 6. Bası, s. 304). Diğer taraftan, elde veya üstte bulunmayan eşyanın özel beceri ile alınmasının, TCK’nın 61. maddesinde belirtilen “suçun işleniş biçimi” şeklindeki gerekçeye dayanılarak temel cezanın tayininde dikkate alınması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanığın 02.09.2006 tarihinde gece vakti saat 04.30 sıralarında mağdurun ikamet ettiği apartmanın birinci katında bulunan ve yerden yüksekliği 3,5 metre olan evinin balkonuna ağaca tırmanmak suretiyle çıkarak evin içini karıştırdığı sırada görgü tanığının ihbarı üzerine olay yerine gelen ekipler tarafından evde yakalandığı anlaşılan dosya kapsamında;
Sanığın, apartman ile arasında bir metre mesafe bulunan ağaçtan balkona geçme eylemi belli düzeyde bir maharet gerektirmekte ise de TCK’nın 142. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yazılı bulunan suçun oluşabilmesi için öncelikle suçun konusunu oluşturan eşyanın elde veya üstte taşınıyor olmasının gerektiği, ilgili bendin, yankesicilik suretiyle gerçekleştirilen hırsızlık eylemlerini de içeren ancak ondan daha geniş olarak, kişi üzerinde özel beceri ile gerçekleştirilen tüm hırsızlık suçlarını kapsadığı, başka bir ifadeyle, özel becerinin elde veya üstte taşınan eşyanın alınması amacıyla kullanılması gerektiği anlaşılmakla, sanığın elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığı eyleminin TCK’nın 142. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen suçu değil aynı Kanun’un suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanığın lehine olan 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçuna teşebbüsü oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 06.06.2022 tarihli ve 12947-8455 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3-Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.06.2016 tarihli ve 108-566 sayılı hükmünün, sanığın eyleminin TCK’nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanun’un 142. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uygulanmak suretiyle fazla cezaya hükmolunması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.