YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/444
KARAR NO : 2022/800
KARAR TARİHİ : 13.12.2022
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi: 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 454-72
Suça sürüklenen çocuk : …
Suça sürüklenen çocuk …’un, yağma suçundan TCK’nın 148/1, 31/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesince verilen 04.03.2016 tarihli ve 199-79 sayılı hükmün SSÇ müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.10.2019 tarih ve 925-4846 sayı ile;
“Suç tarihinde kayden 12-15 yaş aralığında olan sanık … hakkında, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesine göre sosyal inceleme yaptırılıp, raporunun aldırılmasının zorunlu olduğunun gözetilmemesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyan Yerel Mahkemece 02.07.2020 tarih ve 477-159 sayı ile; suça sürüklenen çocuğun yağma suçundan TCK’nın 148/1, 31/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu hükmün suça sürüklenen çocuk müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 02.06.2021 tarih, 9675-10670 sayı ve oy çokluğu ile;
“1- ‘Değer azlığının’ 5237 sayılı Kanun’a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun mağdur üzerindeki yansımaları ile yalnızca gereksinmesi kadar, değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da değerlendirilip, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği, somut olayda suça sürüklenen çocuğun, katılanın önüne çıkarak 1 TL para istediği, katılanın korkarak istediği parayı vermesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun ‘Daha fazla para ver, sende vardır, bak üzerini ararım, çıkarsa karışmam, hesabını sorarım.’ diyerek katılanın montunun cebinde bulunan cüzdanın içerisindeki 10 TL parayı alarak uzaklaştığı olayda, suça sürüklenen çocuk hakkında yağma suçunda değer azlığı nedeniyle indirimi düzenleyen TCK’nın 150/2. maddesinin uygulanma koşullarının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Mağdur …’nın 06.02.2020 tarihli duruşmadaki beyanında ‘Ben suça sürüklenen çocuktan şikâyetçi değilim, olay nedeniyle maddi ve manevi herhangi bir zararım yoktur.’ şeklinde beyanda bulunması karşısında, mağdurdan zararının giderilip giderilmediği sorulup sonuca göre suça sürüklenen çocuk hakkında yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükmünün uygulama olanağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 10.02.2022 tarih ve 454-72 sayı ile;
“5237 sayılı TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasındaki ‘malın değerinin azlığı’ kavramının 765 sayılı TCK’nın 522. maddesindeki, ‘hafif’ ve ‘pek hafif’ ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlamak dışında benzerliği bulunmadığı, ‘değer azlığının 5237 sayılı Yasa’ya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu’, ‘yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da’ gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de gösterilip açıklanmak suretiyle uygulanabilecektir.
Yani değer azlığı, sadece daha çoğunu alabilme imkanı varken yalnızca ihtiyacı kadarını almak şeklinde, subjektif ölçüte göre değil, aynı zamanda alınan eşyanın değerinin objektif olarak da gerçekten az olup olmadığına ve sanığın özgülediği kastına göre belirlenecektir.
Olayımızda; suça sürüklenen çocuk …’un yaşı küçük olan mağdur …’nın önüne geçerek ‘bana (1) TL para ver’ dediği, mağdurun istenilen parayı vermesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun bu para ile yetinmeyip hareketine devamla ‘daha fazla para ver, sende vardır, bak üstünü ararım, çıkarsa karışmam, sonra hesabını sorarım’ diyerek mağdurun üzerini aradığı, cebindeki cüzdanını bulup çıkardığı ve içerisinde bulunan paranın tamamı olan (10) TL’yi alıp gittiği,
Bu duruma göre, yaşı küçük olan mağdurdan alınan paranın miktarı az ise de; suça sürüklenen çocuğun özgülenen kastının daha fazla para almak olduğu, bu nedenle, mağdurun üzerini aradı ve cüzdanını çıkartarak içerisindeki paranın tamamını aldığı, daha fazlasını alma imkanında bulunmadığı yani Dairemizin bugüne kadar uyguladığı ve Ceza Genel Kurulu’nca da kabul gören içtihadına göre 5237 sayılı Yasa’nın 150/2. maddesinde düzenlenen değer azlığının bu olayda uygulama koşullarının oluşmadığı,
Ayrıca soruşturma ve kovuşturmanın hiç bir aşamasında suça sürüklenen çocuk … veya müdafisinin ‘bizzat pişmanlık göstererek mağdurun zararını giderdiğine ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair anlatım ve talebinin bulunmadığı gibi, mağdur …’nın da zararının giderildiğine dair herhangi bir mevcut olmaması karşısında, 5237 sayılı Yasa’nın 168/3. maddesi tatbiki koşullarının oluşmadığı mahkemece bu hususun res’en araştırılması da gerekmediği,” gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de SSÇ müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.07.2022 tarihli ve 32805 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 21.09.2022 tarih, 7191-12216 sayı ve oy çokluğu ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının,
2- TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının tespiti yönünden eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının,
Belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Yerel Mahkemece verilen kararın “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece suça sürüklenen çocuk … hakkında yağma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, SSÇ müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece;
“1- ‘Değer azlığının’ 5237 sayılı Kanun’a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun mağdur üzerindeki yansımaları ile yalnızca gereksinmesi kadar, değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da değerlendirilip, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği, somut olayda suça sürüklenen çocuğun, katılanın önüne çıkarak 1 TL para istediği, katılanın korkarak istediği parayı vermesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun ‘daha fazla para ver, sende vardır, bak üzerini ararım çıkarsa karışmam hesabını sorarım’ diyerek katılanın montunun cebinde bulunan cüzdanın içerisindeki 10 TL parayı alarak uzaklaştığı olayda, suça sürüklenen çocuk hakkında yağma suçunda değer azlığı nedeniyle indirimi düzenleyen TCK’nın 150/2. maddesinin uygulanma koşullarının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Mağdur …’nın 06.02.2020 tarihli duruşmadaki beyanında ‘Ben suça sürüklenen çocuktan şikâyetçi değilim, olay nedeniyle maddi ve manevi herhangi bir zararım yoktur.’ şeklinde beyanda bulunması karşısında, mağdurdan zararının giderilip giderilmediği sorulup sonuca göre suça sürüklenen çocuk hakkında yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükmünün uygulama olanağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verildiği,
Bozma sonrası yapılan yargılamada Yerel Mahkemece; “5237 Sayılı TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasındaki ‘malın değerinin azlığı’ kavramının 765 Sayılı TCK’nın 522. maddesindeki, ‘hafif’ ve ‘pek hafif’ ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlamak dışında benzerliği bulunmadığı, ‘değer azlığının 5237 Sayılı Yasa’ya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu’, ‘yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da’ gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de gösterilip açıklanmak suretiyle uygulanabilecektir.
Yani değer azlığı, sadece daha çoğunu alabilme imkanı varken yalnızca ihtiyacı kadarını almak şeklinde, subjektif ölçüte göre değil, aynı zamanda alınan eşyanın değerinin objektif olarak da gerçekten az olup olmadığına ve sanığın özgülediği kastına göre belirlenecektir.
Olayımızda; suça sürüklenen çocuk …’un yaşı küçük olan mağdur …’nın önüne geçerek ‘bana (1) TL para ver’ dediği, mağdurun istenilen parayı vermesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun bu para ile yetinmeyip hareketine devamla ‘daha fazla para ver, sende vardır, bak üstünü ararım, çıkarsa karışmam, sonra hesabını sorarım’ diyerek mağdurun üzerini aradığı, cebindeki cüzdanını bulup çıkardığı ve içerisinde bulunan paranın tamamı olan (10) TL’yi alıp gittiği,
Bu duruma göre, yaşı küçük olan mağdurdan alınan paranın miktarı az ise de; suça sürüklenen çocuğun özgülenen kastının daha fazla para almak olduğu, bu nedenle, mağdurun üzerini aradı ve cüzdanını çıkartarak içerisindeki paranın tamamını aldığı, daha fazlasını alma imkanında bulunmadığı yani Dairemizin bugüne kadar uyguladığı ve Ceza Genel Kurulu’nca da kabul gören içtihadına göre 5237 Sayılı Yasa’nın 150/2. maddesinde düzenlenen değer azlığının bu olayda uygulama koşullarının oluşmadığı,
Ayrıca soruşturma ve kovuşturmanın hiç bir aşamasında suça sürüklenen çocuk … veya müdafisinin ‘bizzat pişmanlık göstererek’ mağdurun zararını giderdiğine ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair anlatım ve talebinin bulunmadığı gibi, mağdur …’nın da zararının giderildiğine dair herhangi bir mevcut olmaması karşısında, 5237 Sayılı Yasa’nın 168/3. maddesi tatbiki koşullarının oluşmadığı mahkemece bu hususun resen araştırılması da gerekmediğine kanaat getirilerek Yargıtay 6.Ceza Dairesinin 02.06.2021 tarih ve 2020/9675 Esas, 2021/10670 Karar sayılı bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının ve 168. maddesinin uygulanmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Bu şekilde bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının kararda tartışılması ve önceki hükümlerde tartışılmamış olan TCK’nın 168. maddesinin de direnmeye konu kararda değerlendirilmesi hususları göz önünde bulundurulduğunda, ilk hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı niteliğinde olmayıp bozma ilamında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra ve ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle verilmiş yeni bir hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.02.2022 tarihli ve 454-72 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi