YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/441
KARAR NO : 2022/770
KARAR TARİHİ : 06.12.2022
Mahkemesi:Ağır Ceza
Sanık … hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği ve görevi kötüye kullanma suçlarından açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda sanığın eylemlerinin bütün hâlinde zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu oluşturduğu kabul edilerek anılan suçtan mahkûmiyetine ilişkin … 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2021 tarihli ve 230-108 sayılı hükmün, sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince 20.10.2021 tarih ve 1406-1379 sayı ile;
“1- Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından sanık … hakkında verilen mahkumiyet kararına karşı …’ın istinaf başvurusunun incelenmesinde;
‘Resmi Belgede Sahtecilik’ suçunun TCK’nın ‘Kamu Güvenine Karşı Suçlar’ başlığını taşıyan dördüncü bölümünde düzenlenmiş olması, bu suçların mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifade ile kamu olduğu, bu suçların işlenmesi ile bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp suçtan zarar görmesi halinde dahi suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının olduğu; Yargıtay’ın yerleşik içtihadları dikkate alındığında suçtan zarar gören ve katılan sıfatına haiz olmanın aynı anlam içermediği dikkate alınarak tüm dosya kapsamından atılı suçlardan suçtan zarar gören …’ın davaya katılma hakkı bulunmadığı anlaşılmakla; CMK’ın 279/1-b maddesi uyarınca sıfat yokluğu nedeniyle istinaf başvurusunun reddine,
Karardan bir örneğin dairemizce istinaf eden …’a tebliğine,
İstinaf başvurusunun usulden reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
2-Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği suçlarından sanık … hakkında verilen mahkumiyet kararına karşı sanık ve Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Araklı Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/382 Esas sayılı dosyasında katılan …’ın suçtan zarar görme ihtimaline binaen ve olaya ilişkin bilgi ve görgüsü bulunduğu anlaşıldığından duruşmalardan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi; iletişimin tespiti, kayda alınması, dinlenmesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesiyle ilgili 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesi; ‘Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet Savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.’ hükmünün yer aldığı, sanık hakkında idari soruşturma sırasında usul ve yasaya uygun olmayacak şekilde elde edilen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yazı cevabına dayanılarak yasak delil niteliğinde olan baz bilgilerinin hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, sanık ve Cumhuriyet savcısının istinaf istemleri yerinde görüldüğünden CMK’nın 289/1-e-i maddesi uyarınca hükmün bozulmasına,
Kabule göre de;
1-İddianamede sevk maddeleri arasında gösterilmeyen TCK’nın 53/5 maddesi ile ilgili mütalaa veren Cumhuriyet savcısının da talebinin bulunmadığı halde ek savunma hakkı hatırlatılmadan sanık hakkında TCK’nın 53/5 maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
2-Olaya ilişkin bilgi ve görgüsü bulunan tanık Abdurrahman Erdoğan’ın mahkemesince dinlenilmemesi,
3-Araklı Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/488 talimat sayılı dosyada dinlenen tanıklar …, …, …, …, . … ., …, …, …, …, . ve .’nın beyanlarının alındığı celsede tanık yoklaması yapılmayıp CMK’nın 52/1, 191/1-2. Maddelerine aykırı davranılması, tanıkların büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulundukları halde zorunluluk bulunmamasına rağmen istinabe yoluyla dinlenmesine karar verilemeyeceği gözetilmeksizin istinabe yoluyla dinlenmeleri suretiyle CMK’nın 180/3 maddesine aykırı hareket edilmesi,
4- … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/446 ve 2020/19 sayılı dosyasında görevi kötüye kullanma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, infaz hukuku açısından infaz edilme kabiliyetinin karar tarihi itibariyle mümkün olmadığı halde, bu hüküm ile ilgili yasaya aykırı şekilde mahsup kararı verilmesi, kaldı ki hüküm açıklandığında her şekilde yasa yoluna başvurma imkanının bulunduğu,
5- Sanığa 06.05.2019 tarihinde … Başmüfettişliğince istenen BTK cevabi yazıları ile müştekiler … ve … ile tanıklar .ve …’ın talimatla alınan beyanlarına karşı diyeceklerinin sorulmayarak CMK’nın 209. maddesine ve adil yargılanma hakkına aykırı davranılması (AHİM, 21363/93 … MECHELEN ve diğerleri-Hollanda, 10590/83 BARBERA, MESSEGUE ve JABARDO- İspanya kararlarında belirtildiği şekilde) usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenlerle dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesi’ne gönderilmesine,” karar verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği … 3. Ağır Ceza Mahkemesince 15.02.2022 tarih ve 315-69 sayı ile;
“…Sanık hakkındaki son soruşturma açılmasına dair kararın 01.07.2020 tarihinde kesin olarak verildiği ve bu tarihte sanığın Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olduğu anlaşıldığından sanığın üzerine atılı kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanma suçlarından ilgili sevk maddeleri ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 90, 91. maddeleri gereğince yargılamasının Yargıtay ilgili dairesince yapılması gerektiği” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesi ise 25.05.2022 tarih ve 3-2 sayı ile;
“Hakim ve C. savcılarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle son soruşturmalarını yapacak merciin belirlenmesinde meslek sınıfları ve görev sıfatlarını esas alan Kanunun sistemine göre;
A- Birinci sınıfa ayrılmış bulunanlar ile,
B- Ağır ceza mahkemesi heyetine dahil bulunanlar yönünden,
Yargıtay’ın görevli ceza dairesi, bunlar dışında kalanlar bakımından da bağlı bulundukları ağır ceza mahkemesi görevlidir. Kanun koyucu mevcut düzenleme ile, hakim ve Cumhuriyet savcılarının mesleki sınıflarını dikkate almak suretiyle, birinci sınıfa ayrılmış bulunan meslek mensuplarının birinci derece mahkemeleri yerine üst dereceli mahkemede yargılanmalarını, görev sıfatlarını esas almak suretiyle de, hakim ve Cumhuriyet savcılarının görevli bulundukları mahkemede yargılanmalarından doğabilecek sakıncaları gidermeyi amaçlamıştır. Nitekim, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma kararının verildiği tarihteki sıfatın esas alınacağı kuralı da aynı maksat doğrultusunda getirilmiştir.Uygulamada duraksamalara yol açabilecek olan ‘ağır ceza mahkemesi heyetine dahil bulunmak’ kavramı bakımından; bir hakimin ağır ceza mahkemesi heyetine dahil kabul edilebilmesi için, ağır ceza mahkemesi başkan veya üyesi sıfatıyla o yere atanmış olması veya müstemir yetki ile ağır ceza mahkemesi başkan veya üyeliği görevini yapıyor bulunması gerekmektedir.
Cumhuriyet savcıları yönünden ise; ağır ceza mahkemesi kuruluşu bulunan yerlerdeki Cumhuriyet başsavcıları yasadan kaynaklanan görevleri nedeniyle ağır ceza mahkemesi heyetine dahildirler. Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet savcıları ise, ancak Cumhuriyet Başsavcısının yapacağı işbölümü gereği savcılık örgütünü ağır ceza mahkemesi nezdinde temsil edebilirler. Bu nedenle, Cumhuriyet savcılarının, ağır ceza mahkemesinin yargılama faaliyetlerinde savcılık makamını temsil ile görevlendirilmeleri durumunda ve bu görev süresi ile sınırlı olarak, ağır ceza mahkemesi heyetine dahil kabul edilmeleri hukuki zorunluluktur.
Benzer bir olayda; Yüksek Ceza Genel Kurulu da 24.10.2019 tarihli, 2019/YYB-1 Esas ve 2019/631 Karar sayılı ilamında; ‘Birinci sınıfa ayrılmadığı anlaşılan sanık Y.B’nin … Cumhuriyet savcısı olarak görevli olduğu sırada ve görevi nedeniyle suç işlediğinin iddia edilmesi üzerine hakkında inceleme ve soruşturma başlatıldığı, en son … Cumhuriyet savcılığı görevini yürüten ve son soruşturmanın açılması kararının verildiği 22.05.2017 tarihinde meslekten ihraç edildiği anlaşılan sanığın, son soruşturma kararının verildiği tarihte, suç yeri itibariyle yetkili ve kanunda istisnai olarak belirlenen özel kural gereğince kendisini yargılamakla görevli bulunan … 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dahil olmadığı gibi birinci sınıfa da ayrılmadığı, bu nedenle sanık hakkındaki yargılama yetki ve görevinin … 1. Ağır Ceza Mahkemesi olduğu kabul edilmelidir.Bu itibarla, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2018 tarihli ve 668-457 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.’ denilmiştir.Açıklanan nedenlerle; sanık hakimin suç tarihlerinde Araklı Sulh Hukuk ve Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olup … 3.Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dahil olmadığı, keza HSK’nın 25.05.2022 tarih ve 25398 sayılı cevabi yazısı ile birinci sınıfa ayrılmadığı hususları tartışma dışıdır. 2802 sayılı Kanun’un 90 ve 91. maddeleri ile getirilen düzenlemenin amacı, hakim ve Cumhuriyet savcısının dahil olduğu heyet tarafından yargılanmasından kaynaklanabilecek sakıncaların önlenmesi olduğundan, suç tarihinde Araklı Sulh Hukuk ve Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olan, son soruşturmanın açılmasına karar verildiği tarihte birinci sınıfa henüz ayrılmamış olan, suç yeri itibariyle yetkili ve kanunda istisnai olarak belirlenen özel kural gereğince de kendisini yargılamakla görevli olan … 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine de dahil bulunmayan sanık yönünden böyle bir sakınca mevcut olmadığından, kamu düzenine ilişkin yargılama görevinin değişmeyeceği ve sanık hakime yüklenen görev suçundan dolayı yargılama yetki ve görevinin … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılması” istekli 04.10.2022 tarihli ve 127163 sayılı yazısı ile gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu, suç tarihlerinde Araklı Sulh Hukuk Mahkemesi ve Araklı Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi olup son soruşturmanın açılmasına karar verildiği tarihte … 1. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yapan sanığın hangi mahkemede yargılanacağının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya içeriğinden; Sanık … hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin 01.07.2020 tarihli ve 161-202 sayılı kararı ile kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği ve görevi kötüye kullanma suçlarından TCK’nın 204/2, 257/1 ve 53. maddelerinin uygulanması istemiyle son soruşturmanın açılmasına karar verildiği,… 3. Ağır Ceza Mahkemesince 26.02.2021 tarih ve 230-108 sayı ile; eylemleri bütün hâlinde zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu oluşturduğu kabul edilen sanığın anılan suçtan cezalandırılmasına karar verildiği,
Hükmün, şikâyetçi …, sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince 20.10.2021 tarih ve 1406-1379 sayı ile …’ın istinaf isteminin reddine, diğer istinaf istemleri doğrultusunda incelenen hükmün bozulmasına karar verildikten sonra dosyayı yeniden ele alan … 3. Ağır Ceza Mahkemesince 15.02.2022 tarih ve 315-69 sayı ile; “Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine sanık …’in … Ağır Ceza Mahkemesinin 01.07.2020 tarih, 2020/161 Esas ve 2020/202 Karar sayılı ilamı ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince Son Soruşturmanın Açılmasına karar verildiği tarih itibarı ile görev yerinin mahkememize bildirilmesi için yazılan müzekkereye gelen cevabi yazıda sanık …’in 21.07.2017 tarihinden itibaren … 1. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimi olarak çalıştığının bildirildiğinin görüldüğü; sanık hakkındaki son soruşturma açılmasına dair kararın ise 01.07.2020 tarihinde kesin olarak verildiği ve bu tarihte sanığın Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olduğu anlaşıldığından sanığın üzerine atılı Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, Görevi Kötüye Kullanma suçlarından ilgili sevk maddeleri ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 90., 91. maddeleri gereğince yargılamasının Yargıtay ilgili dairesince yapılması gerektiği…” şeklindeki gerekçeyle görevsizlik kararı verildiği,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 25.05.2022 tarih ve 3-2 sayı ile; “…Sanık hakimin suç tarihlerinde Araklı Sulh Hukuk ve Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olup … 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine dahil olmadığı, keza HSK’nın 25.05.2022 tarih ve 25398 sayılı cevabi yazısı ile birinci sınıfa ayrılmadığı hususları tartışma dışıdır. 2802 sayılı Kanun’un 90 ve 91. maddeleri ile getirilen düzenlemenin amacı, hakim ve Cumhuriyet savcısının dahil olduğu heyet tarafından yargılanmasından kaynaklanabilecek sakıncaların önlenmesi olduğundan, suç tarihinde Araklı Sulh Hukuk ve Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olan, son soruşturmanın açılmasına karar verildiği tarihte birinci sınıfa henüz ayrılmamış olan, suç yeri itibariyle yetkili ve kanunda istisnai olarak belirlenen özel kural gereğince de kendisini yargılamakla görevli olan … 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine de dahil bulunmayan sanık yönünden böyle bir sakınca mevcut olmadığından, kamu düzenine ilişkin yargılama görevinin değişmeyeceği ve sanık hakime yüklenen görev suçundan dolayı yargılama yetki ve görevinin … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu hususunda tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur.
Kaldı ki, … 3. Ağır Ceza mahkemesinin görevsizlik kararının benimsenmesi durumunda son soruşturma kararının verildiği tarihte ağır ceza merkezinde çalışan ve birinci sınıfa ayrılmamış olan tüm hakim ve savcıların görev suçları ile ilgili yargılamaların Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde yapılması gerektiği yönünde bir sonuç ortaya çıkar ki bu durum da, yasa koyucunun amacı ile bağdaşmaz. Keza, gerek Anayasanın 154. gerekse Yargıtay Kanununun 1. maddelerine göre, Yargıtayın kuruluş amacı ve genel görevi, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğundan, Yargıtay Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmasının tali ve istisnai bir görev olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır….” biçimindeki gerekçeyle Dairenin görevsizliğine ve oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verildiği,Dosya içerisinde yer alan;Hâkimler ve Savcılar Kurulunun … 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına hitaben hazırlayıp gönderdiği 07.12.2021 tarihli ve 79490 sayılı yazı ekindeki müstemir yetki raporu başlıklı ve 07.12.2021 tarihli belgede; sanık …’in sırasıyla, 01.10.2013 – 24.07.2014 tarihleri arasında Araklı (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi, 24.07.2014 – 15.09.2014 tarihleri arasında Araklı Sulh Ceza Hâkimi ve Araklı Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi, 15.09.2014 – 27.06.2016 tarihleri arasında Araklı Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi, 09.11.2015 – 27.06.2016 tarihleri arasında ayrıca Araklı Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi, 02.01.2017 – 21.06.2017 tarihleri arasında … 4. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi olarak görev yaptığı, 21.06.2017 tarihi itibarıyla da … 1. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olduğu ve hâlen bu görevinin devam ettiği,Hâkimler ve Savcılar Kurulunun Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığına hitaben hazırlayıp gönderdiği 25.05.2022 tarihli ve 25398 sayılı yazıda; yapılan sicil incelemesi sonucunda sanığın birinci sınıfa ayrılmadığı,
Bilgilerine yer verildiği,Anlaşılmaktadır.26.02.1983 tarihine kadar yürürlüğünü sürdürmüş bulunan ve bu tarihte 2802 sayılı Kanun’un 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bulunan 2556 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun konuyu düzenleyen 108. maddesi;
“Haklarında son tahkikatın açılmasına karar verilenlerden ikinci sınıflara mensup olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetlerine dahil bulunan hâkim ve müddeiumumilerin son tahkikatları Temyiz mahkemesinin vazifeli dairesinde görülür.Muavinlerle üçüncü sınıflara mensup hâkim ve müddeiumumilerin ağır ceza heyet-lerine mensup olanlarından maadasının son tahkikatları kaza dairesi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır.” hükmünü taşımaktaydı.Bu Kanun’u yürürlükten kaldıran 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na ilişkin Hükümet Tasarısı’nda ise, hâkim ve Cumhuriyet savcılarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçların son soruşturması ile görevli mercinin belirlenmesi hususunda ölçü olarak, “Görev yeri esası” getirilmek istenmiş ve bu amaç doğrultusunda Tasarı’nın 111. maddesinde; “…Birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hakim ve savcıları ile ağır ceza merkezlerindeki adlî ve idarî yargı hâkimleriyle Cumhuriyet savcıları ve Anayasa Mahkemesinde, Yargıtay’da, Danıştay’da ve Bakanlıkta görevli olan hâkim ve savcıların son soruşturmalarının Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde görüleceği…” düzenlemesine yer verilmiştir. Ancak, Milli Güvenlik Konseyi … Komisyonunda yapılan çalışmalar sırasında görev yeri esası uygun bulunmayarak terk edilmiş, önceki yasal düzenlemede olduğu gibi görev sıfatı esas alınmak suretiyle metinde ve madde numaralarında değişiklik gerçekleştirilmiştir.Bu gelişmeler sonucunda kanunlaşan ve hâlen yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun son soruşturma mercilerini gösteren 90. maddesinde;”Haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden; birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hakim ve Cumhuriyet savcılarının, son soruşturmaları Yargıtayın görevli ceza dairesinde görülür.
Birinci fıkra dışındaki hakim ve savcıların son soruşturmaları, yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır.” hükmüne,
Son soruşturma mercilerinin saptanmasına ilişkin 91. maddesinde ise;”Bu Kanun gereğince haklarında kovuşturma yapılacak olanların, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma zamanındaki, son soruşturmadan önce görevden ayrılanların ise ayrılma zamanındaki sıfatları esas alınır.
Geçici yetkililer hakkında soruşturma ve kovuşturma mercilerinin saptanmasında yetkili bulundukları yerdeki sıfatları esas tutulur.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan maddelerin gerekçesinde de; “…90. maddenin son soruşturma mercilerinde, 91. maddenin ise, bu merciin tespitinde esas alınacak görev sıfatlarını belirlediği…” ifade edilmiştir.Görüldüğü üzere hâkim ve Cumhuriyet savcılarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle son soruşturmalarını yapacak mercinin belirlenmesinde meslek sınıfları ve görev sıfatlarını esas alan Kanunumuzun sistemine göre; birinci sınıfa ayrılmış bulunanlar ile ağır ceza mahkemesi heyetine dahil bulunanlar yönünden Yargıtayın görevli ceza dairesi; bunlar dışında kalanlar bakımından ise bağlı bulundukları ağır ceza mahkemesi görevlidir. Yasa koyucu mevcut düzenleme ile hâkim ve Cumhuriyet savcılarının mesleki sınıflarını dikkate almak suretiyle, birinci sınıfa ayrılmış bulunan meslek mensuplarının birinci derece mahkemeleri yerine üst dereceli mahkemede yargılanmalarını, görev sıfatlarını esas almak suretiyle de hâkim ve Cumhuriyet savcılarının görevli bulundukları mahkemede yargılanmalarından doğabilecek sakıncaları gidermeyi amaçlamıştır. Nitekim son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma kararının verildiği tarihteki sıfatın esas alınacağı kuralı da aynı maksat doğrultusunda getirilmiştir.
Uygulamada duraksamalara yol açabilecek olan “Ağır ceza mahkemesi heyetine dahil bulunmak” kavramı hâkimler ve Cumhuriyet savcıları yönünden ayrı ayrı açıklanacak olursa;Bir hâkimin ağır ceza mahkemesi heyetine dahil kabul edilebilmesi için ağır ceza mahkemesi başkan veya üyesi sıfatıyla o yere atanmış olması veya müstemir yetki ile ağır ceza mahkemesi başkan veya üyeliği görevini yapıyor bulunması gerekir. Esasen, ağır ceza mahkemesi kuruluşu bulunan yerdeki diğer mahkemelerde görevli olan, ancak ağır ceza heyetine dahil bir hâkimin izin, hastalık, emeklilik gibi nedenlerle görevinden ayrılması üzerine … Komisyonu Başkanları tarafından, uhdelerindeki asıl görevlerine ek olarak geçici süreyle ağır ceza mahkemelerinde görevlendirilen hâkimler ise salt bu görevin süresi ile sınırlı biçimde, “Ağır ceza mahkemesi heyetine dahil hâkim” olarak kabul edilmelidirler.Nitekim Ceza Genel Kurulunun 30.12.1946 tarihli ve 207-205 sayılı kararında; “Sulh hâkimlerinin ağır ceza mahkemelerinde ledelicap yetki ile üye bulunması, aslî sıfatının selbini icap ettirmeyeceğinden, aslî vazifesinden mütevellit suçlardan dolayı muhakemesi ağır ceza mahkemesinin görevi dahilinde olup, Yargıtayın hususi dairesi görevinden hariçtir.” denilmekle bu hususa işaret edilmiştir.Cumhuriyet savcıları yönünden ise durum farklılık göstermektedir. Ağır ceza mahkemesi kuruluşu bulunan yerlerdeki Cumhuriyet başsavcıları kanundan kaynaklanan görevleri nedeniyle ağır ceza mahkemesi heyetine dahil sayılırlar. Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet savcıları ise ancak Cumhuriyet başsavcısının yapacağı … bölümü gereği savcılık örgütünü ağır ceza mahkemesi nezdinde temsil edebilmektedirler. O hâlde, Cumhuriyet savcıları da ağır ceza mahkemesinin yargılama faaliyetlerinde savcılık makamını temsil ile görevlendirilmeleri durumunda ve bu görev süresi ile sınırlı olarak ağır ceza mahkemesi heyetine dahil kabul edilmelidirler. Aksinin kabulü, ağır ceza merkezlerinde görev yapan tüm Cumhuriyet savcılarının Yargıtayın görevli ceza dairesinde yargılanması sonucunu doğuracak olup bu durumun kanun koyucunun Yargıtay Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmalarının tali ve istisnai nitelikte olduğu yönündeki amacı ile bağdaşması mümkün değildir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde birinci sınıfa ayrılmamış olan sanık …’in .Sulh Hukuk ve Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi olarak görev yaptığı sırada ve görevi nedeniyle işlediği iddia edilen eylemler nedeniyle hakkında inceleme ve soruşturma başlatıldığı, soruşturma devam ederken … 1. Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine atandığı, son soruşturmanın açılması kararının verildiği 01.07.2020 tarihinde de … 1. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yaptığı hususları dikkate alındığında, son soruşturmanın açılmasına karar verildiği tarihte ağır ceza mahkemesi heyetine dahil olan sanık hakkında 2802 sayılı Kanun’un 90 ve 91. maddeleri uyarınca yargılama yapma yetki ve görevi Yargıtay 11. Ceza Dairesine ait bulunmaktadır.
Bu nedenle, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 25.05.2022 tarihli ve 3-2 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 06.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.