YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/405
KARAR NO : 2022/789
KARAR TARİHİ : 08.12.2022
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 2066-1689
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık …’nın TCK’nın 103/2, 103/3-c, 103/4, 43, 61/7, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 30 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin … 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 04.04.2019 tarihli ve 341-149 sayılı resen de istinafa tabi olan hükmün, sanık … müdafisi ile Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesince 10.09.2019 tarih ve 2066-1689 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 16.02.2021 tarih ve 1721-1222 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.11.2021 tarih ve 83508 sayı ile;
“22.02.2018 günü okulda mağdurenin sürekli ağlaması üzerine öğretmeni …’in dikkatini çektiği, mağdureyi rehber öğretmeni …’e yönlendirdiği, rehber öğretmeni …’in de mağdureye ağlamasının sebebini sorması üzerine, en son 20.02.2018 Cumartesi günü babasının cinsel vajinal yoldan zorlayarak cinsel ilişkiye girdiğini, bu olay geriye doğru 3 yıldır devam ettiğini kimseye bahsedemediğini, ilk defa anlattığı şeklinde beyanda bulunması üzerine resmî işlem başlatıp dava açıldığı, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 103/2, 103/3, 103/4, 43 ve 61/7. maddeleri gereğince 30 sene hapis cezası verilmiş ise de;
Sanığın olayı inkar ettiği, dışarı çıkma meselesinden dolayı kızdığını, bundan dolayı mağdurenin kendisine iftira attığı şeklinde savunması karşında; mağdurenin iddialarının mücerret kaldığı yan delillerle teyit edilmediği, aile ortamında üç yıl süren nitelikli cinsel saldırının mağdurenin annesi ve kardeşi tarafından hissedilmemesi veya şüphelenilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, olayda şahit olarak dinlenen mağdurenin annesi ve kardeşinin en ufak şüpheli bir durum hissetmemesi, ifadelerinde sanık aleyhine hiçbir beyanda bulunmaması, aile ortamında her şeyin mutat şekilde devam ettiğini ifade etmeleri yanında, iddiaya göre üç yıldır ayda bir defa olacak şekilde devam eden nitelikli cinsel saldırı suçundan dolayı anal ve genital organların tabii olması, patolojik bir bulguya rastlanılmaması, doktor raporuna göre kızlık zarında yırtık olmadığı gibi tabii çentikler bulunduğu, kızlık zarının anatomik olarak yetişkin bir erkeğin penisine müsait olması, yan delil olmadan aleyhe yorumlamanın mümkün olmadığı, ayrıca mağdurenin babası cinsel saldırıda bulunurken bağırmaması veya başka bir şekilde yardım talep etmemesi, hayatın mutat akışına aykırı durumlar olduğu, mağdure rehber öğretmeni …’a ilk verdiği ifadesinde, babasını cinsel saldırıya zorladığı şeklinde beyanda bulunmasına rağmen, 23.10.2018 tarihinde savcılıkta verdiği ifadesinde de babasının cinsel saldırıda bulunduğu şeklinde çelişkili beyan verdiği, iddiasında babasının üç yıl boyunca ayda bir defa olacak şekilde cinsel saldırıda bulunduğu hâlde herhangi bir patolojik bulguya rastlanılması izah edilememiştir. Mağdure kendi iddiasına göre babasının tecavüz saldırısından iki gün sonra bile sınıfta aşırı şekilde ağladığı hâlde, üç yıl boyunca ayda bir defa yapılan cinsel saldırıya ağlamadan ve moralini bozmadan nasıl katlandığını açıklayamamıştır.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı ile kararına itiraz edilen Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmasına ve bu Daireye ait işlerin Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verilmesi nedeniyle CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.06.2022 tarih ve 27600-6369 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Uyuşmazlığın esasına geçilmeden önce bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince; mağdurun Adli Tıp Kurumunca dinlenilerek beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor aldırılması bakımından eksik soruşturma bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle bu konunun değerlendirilmesi gerekmiştir.
İncelenen dosya kapsamından;
09.09.2004 doğumlu olan mağdur …’nın, 01.10.1975 doğumlu olan sanık …’nın öz kızı olduğu, mağdurun suç tarihinde … Mahallesi, … Caddesi, No:193 …/… adresinde annesi …, kardeşi … ve babası sanık … ile birlikte yaşadığı, … Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde 9/B sınıfı öğrencisi olduğu,
Mağdur tarafından imzalanan tarihsiz yazıda; “Ben …, 9/B sınıfından ilk derste ağlarken … Hoca ağladığımı görünce beni …’ya yönlendirdi ve ben de anlattım. Ama babam bana çok kötü bir şey yaptı ve ben bunu söyleyemiyorum. Ama anlatmaya çalıştım. Babam bana 3 senedir bir şey uyguluyor ama ben bunu kimseye söyleyemiyorum ve cumartesi günü de yaptı, cinsel olarak bir şey uyguladı.” şeklinde ifadelere yer verildiği,
Tanık … tarafından düzenlenen rehberlik servisine öğrenci yönlendirme formuna göre; mağdurun derste sürekli ağlaması, sorulan sorulara cevap verirken evet-hayır kullanması, açıklama yapmak istememesi nedeniyle rehberlik servisine yönlendirildiği, mağdurun açıklama yapmakta zorlandığının ve korktuğunun, derse katılmakta zorlandığının, aile içinde uzun süreli bir sıkıntının olduğunun ve babasıyla alakalı uzun süreli bir sorun olduğunun gözlendiği,
Tanık … tarafından düzenlenen öğrenci görüşme formuna göre; öğrenci ile yapılan görüşmede babasının kendisine cinsel yoldan çok kötü bir şey yaptığını, bunu ilk kez 3 yıl önce yaptığını ve ayda bir tekrarladığını, en son Cumartesi günü yaptığını, korktuğu ve utandığı için kimseye anlatamadığını söylediği, öğrencinin tanık ve okul idaresi tarafından … Merkez Jandarma Karakoluna götürüldüğü,
… MTAL Müdürlüğüne hitaben rehber öğretmeni olan tanık … tarafından yazılan 22.10.2018 tarihli yazıya göre; okulun 9/B sınıfı öğrencilerinden olan mağdurun, ders öğretmeni … ile birlikte odasına geldiklerini, mağdurun psikolojik açıdan iyi görünmediği ve sürekli ağladığı, mağdura neler olduğu sorulduğunda; babası sanık …’nın kendisine çok kötü bir şey yaptığını söylediğini, önce ne olduğunu açıkça ifade edemediğini, “Şiddet mi uyguladı?”, “Vücuduna zarar mı verdi?” gibi sorular sorulduğunda; mağdurun cinsel olarak diye yanıtladığını, “İlişkiye girmeye mi zorladı?” dediğinde mağdurun “evet” diye cevap verdiğini, ilk kez 3 yıl önce ayda bir kez ilişkiye girdiğini, en son 20.10.2018 Cumartesi günü olduğunu, bu durumu kimseye anlatamadığını söylediğini, okul müdürü … ile görüşmeyi kabul ederek aynı bilgileri ona da anlattığını,
… Eğitim ve Araştırma Hastanesince 22.10.2018 tarihinde düzenlenen rapora göre; hymenin anuler yapıda ve duhule müsait olduğu, saat kadranına göre 3 hizasında kaideye ulaşmayan, saat 7 hizasında kaiadeye ulaşan çentik olduğu, anal bölge muayenesinde herhangi bir fissur, ekimoz, hematom tespit edilmediği, akut ya da kronik fiili livata bulgusunun tespit edilmediği, genital bölgede darp ve cebir izine rastlanılmadığı, hymende bulunan çentiklerin doğal ya da ilişkiye bağlı oluşup oluşmadığı konusunda adli tabip tarafından değerlendirilmesinin uygun olduğu, vücudunda darp ve cebir izine rastlanılmadığı,
… Eğitim ve Araştırma Hastanesince 22.10.2018 tarihinde düzenlenen rapora göre; sanıkta darp ve cebir izine rastlanılmadığı,
… Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 24.10.2018 tarihli raporuna göre; mağdurda haricen herhangi bir travmatik değişim ve subjektif yakınmaya rastlanmadığı, hymen muayenesinde herhangi bir eski veya yeni yırtığa rastlanmadığı, hymenin yapısı dolayısıyla erişkin bir erkeğin ereksiyon hâlindeki normal boyutlardaki penisinin duhulüne yırtılmaksızın müsait olduğu, bu nedenle kişinin hâlen anatomikman bakire olduğu, ancak doğum vs hâllerde yırtılabilecek nitelikte olduğu, anal muayenede fiili livatanın kesin maddi tıbbi delillerinin bulunmadığı, kişinin cinsel istismara uğrayıp uğramadığı konusunda tıbben kesin bir görüşte bulunulamayacağı, konunun diğer bulgularla ve adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olduğu,
… Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğünün 07.12.2018 tarihli yazısına göre; mağdurun ortaokuldan 2018 yılında 55,8117 yıl sonu notuyla mezun olarak okullarına 30.07.2018 tarihinde 127,441 sınav puanıyla kaydolduğu, hâlen okulun kayıtlı ve devamlı öğrencisi olduğu,
Mağdurun ifadesinde görev alan sosyolog … Savcılıkta; mağdurun gelişim özelliklerinin yaşıyla uygun, anlama ve anlatma kabiliyetlerinin gelişmiş olduğunu, olayın etkisinde olduğu için kendisini tam olarak ifade edemediğini, beyanlarına itibar edilebileceğini ifade ettiği,
Sosyolog … tarafından düzenlenen 07.03.2019 tarihli sosyal inceleme raporuna göre; yapılan görüşmede mağdurun; babası ile birlikte evde daha çok vakit geçirdiklerini, babası ile çok samimi olmadıklarını, bundan yaklaşık 3 yıl öncesinde yaz aylarında … kursuna gittiği dönemlerde üstünü değiştirmek için odasına girdiği esnada babasının da odaya geldiğini, babasına dışarı çıkmasını söylemesine rağmen babasının odadan çıkmadığını, kendi üzerini çıkardığını, mağdurun da üstünü çıkarmasını istediğini, ikisinin de çırılçıplak olduğunu, kendisi ile zorla vajinal yönden ilişkiye girdiklerini, bu esnada herhangi bir yanma, acıma hissini hissetmediğini, bağırmadığını, babasının sürekli olayı kimseye anlatma diye tembih ettiğini, bu olayların babası ile evde yalnız kaldığı durumlarda zaman zaman tekrar ettiğini, kaç defa ilişkiye girdiklerini hatırlamadığını, ilişki esnasında babasından sperm geldiğini görmediğini, en son ne zaman ilişkiye girdiklerini hatırlamadığını, bu olayı evde kimseye anlatamadığını, son yaşamış olduğu olay ile birlikte olayı sınıf arkadaşı olan … isimli arkadaşına anlattığını, bu olayların etkisi ile ders esnasında ağladığını, sınıf öğretmeninin durumu anladığını ve kendisi ile konuşup rehber öğretmeninine yönlendirdiğini, rehber öğretmenine durumu anlattığını ve olayın bu şekilde cereyan ettiğini belirttiği,
Mağdur ile yapılan görüşmede mağdurun olayı tam olarak anlatmak istemediği, mağdur ile açık bir iletişim kurulamadığı, sorulan sorulara savcılık ve mahkeme ifadeleri okunarak evet hayır şeklinde cevaplar verdiği, sorulara cevap verirken göz teması kurulmaya çalışılsa da göz teması kurmaktan kaçınmaya çalıştığı, çekingen olduğu, bu olay yaşanmadan önce babası ile çok samimi olmadığı, bu olay ile birlikte aynı samimiyetsizliğinin devam ettiği, ilişkilerinde negatif bir durum oluşmadığı, üç sene önce olan bir olayın neden şimdi söylediği sorulduğunda ise göz teması kurularak herhangi bir cevap alınamadığı, cinsel istismar eylemlerinden sonra babasından neden uzaklaşmadığı sorusuna cevap alınamadığı, olayı korktuğu için ailesine anlatmadığını, babası tarafından tehdit edilmediğini belirttiği, mağdura olayın kaç defa gerçekleştiği, hangi sıklıkla olduğu, en son ne zaman yapıldığı sorulduğunda hatırlamadığını, kızlık zarının bozulup bozulmadığını bilmediğini beyan ettiği, cinsel istismara rağmen kızlık zarının neden yırtılmadığı sorusuna cevap vermediği, görüşme boyunca mağdur ile etkili bir iletişim kurulamadığı, farklı sorulara etkili cevaplar alınamadığı, sadece soru cevap şeklinde bir görüşme olduğu, ifadelerinde sürekli bir tedirginlik olduğu, mağdurun 3 yıl süregelen olayı sadece belirli cümleler ile ifade ettiği, anne … ile yapılan görüşmede; bu olayın görgü tanığı olmadığını, kızı …’nun kendisine 3 yıl boyunca hiçbir şey anlatmadığını, bu süreçte kızı ile babasının arasının her zamanki gibi olduğunu, babasına karşı davranışlarında anormal bir değişim hissetmediğini, babasının normal zamanda da çocuklarına çok düşkün olmadığını, kızı …’dan defalarca olayı anlatmasını istediğini ancak mağdurun hiçbir şey anlatmadığını, son dönemde kızının içe kapanık olduğunu, ailesinden bir şeyleri gizlediğini, telefonunu karıştırtmadığını, şifresini kesinlikle söylemediğini, babasının kızına zaman zaman bazı davranışlarından dolayı kısıtlama getirdiğini ifade ettiği,
Mağdurun olayın ayrıntılarını sözlü olarak anlatmaması, beyanları arasında kısmi tutarsızlık olması, çelişkili sorulara cevap verememesi nedeni ile ifadelerine kısmen itibar edilebileceği, mağdurun kendisine yapılan eylemin suç olduğuna ilişkin değerlendirmeyi yapabilecek zihinsel ve bilişsel gelişime sahip olduğu,
Ailenin müstakil bir evde yaşadıkları, mağdurun kendisine ait bir odasının bulunduğu, sosyo-ekonomik seviyelerinin orta düzeyde olduğu, mağdurun aile içi iletişiminin sınırlı olduğu, annesi ve kardeşi ile her şeyi paylaşmadığı, aile içindeki otorite figürünün anne olduğu, annenin zaman zaman iyi ve ahlaklı bireyler olmaları adına mağduru baskı altına aldığı, mağdur üzerindeki kontrolü ve takibi hiç bırakmadığı, huzurlu bir aile ortamında büyüyen mağdurun annesi tarafından herhangi bir şiddete maruz kalmadığı, mağdurun anne-baba, kardeş sevgisi ve aile sıcaklığıyla büyüdüğü, babanın çocuklara karşı manevi yönünün eksik olduğu, istismar olayında ailenin kasti bir sorumsuzluğunun olmadığı, mağdurun … Ticaret Meslek Lisesi 9. sınıf öğrencisi olduğu, ders başarısının düşük seviyede olduğu, devamsızlık problemi olmadığı, mağdurun genellikle yaşıtları ile arkadaşlık kurduğu, arkadaşları ile genellikle dışarıda görüşen mağdurun sinemaya gitmek ve arkadaşları ile özel vakit geçirmek gibi sosyo-kültürel faaliyetlerinin bulunduğu, mağdurun sigara kullandığı, alkol ve uyuşturucu madde kullanmadığı, herhangi bir fiziksel veya zihinsel rahatsızlığının olmadığı, mağdur beyanları arasındaki çelişkinin mağdurun gelişimsel özelliklerinden dolayı olmadığı kanaatine varıldığı, mağdurun psiko-sosyal durum ve kişilik gelişiminin genel olarak kendisine sorulan sorulara cevap verebilecek sınırlı düzeyde olduğu, iletişime kapalı ve içe dönük bir yapıya sahip olduğu,
Sonuç olarak; mağdurun olayı tam olarak ifade edememesi, göz kontağının tam olarak kurulamaması, beyanları arasında kısmi çelişkilerin bulunması nedeniyle iddia olunan eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğinin mahkemenin takdirinde olduğu, iddia olunan eylemin gerçekleştiği varsayıldığında ise; olayın gerçekleşmesinde ailenin (anne-kardeş) mağdura yönelik ihmal ve kusurunun olmadığı, her iki durumda da hayatın olağan akışı içerisinde yeniden benzer bir suçun mağduru olması ihtimalinin bulunmadığı, söz konusu eylemlerin hukuki anlam ve sorumluluklarının farkındalığı konusunda yeterli bilişsel ve zihinsel gelişime sahip olan, mağdurun herhangi bir baskı altında olmadığı kanaatine varıldığı,
Sanığın 23.10.2018 tarihinde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan tutuklandığı,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … Savcılıkta; “(Mağdurun sorulan soruları ilk etapta cevap vermek istemediği göz teması kurmaktan kaçındığı görülmekle bir süre sonra olay hakkında ifadesine geçildi.) … benim öz babam olur annem, babam ve ağabeyim ile birlikte … Mahallesi, … Caddesi, No:193 sayılı adreste birlikte yaşarız, bundan 3 yıl önce yaz aylarında tam tarihini hatırlamadığım bir gün … kursuna gitmek için odamda üzerimi değişiyordum, bu esnada babamla evde yalnızdık, ben üzerimi değişirken babam odama girdi, ben kendisine odamdan çıkmasını söylediğim hâlde odamdan çıkmayarak üzerindeki kıyafetleri çıkardı, daha sonra benden de kıyafetlerimi çıkarmamı istedi ve kendisi benim kıyafetlerimi çıkardı ikimiz de çırılçıplak olduk, ben istemediğimi belirttiğim hâlde zorla vajinal yoldan benimle cinsel ilişkiye girdi, olay sırasında kendisine karşı koymaya çalıştım ancak ben önleyemedim, olay esnasında bağırmadım, olaydan sonra babam bana ‘Bunu kimseye anlatma.’ diye tembihledi, herhangi bir tehditte bulunmadı, bu olaydan sonra ayda bir kez olmak üzere aynı eylemi gerçekleştirmeye devam etti, benim annem ve ağabeyim çalışırlar, sadece pazar günleri evde olurlar, babamın sürekli bir işi yoktur, kendisi demircilik yapar ancak iş buldukça çalışır, bu nedenle iş olmadığı zamanlarda genelde evde olur, dolayısıyla kendisiyle evde yalnız kaldığımız vakitler fazladır, yalnız kaldığımız zamanlarda anlattığım eylemlerini bana karşı tekrar etti, bana yönelik eylemlerin tamamı biz evdeyken gerçekleşti, sadece vajinal yoldan ilişkiye girdik, anal ilişki gerçekleşmedi, en son eylem 2018 yılı 20 Ekim Cumartesi günü gerçekleşti, ben 19 Ekim Cuma günü anneannemin evinde kaldım, Cumartesi sabah kendi evimize geçtim, evde babamla birlikte arkadaşları … ve … olarak bildiğim şahıslar vardı, ben vardıktan yarım saat bir saat sonra arkadaşları gitti, daha sonra oturma odasında bulunduğumuz sırada babam yine üzerindekileri çıkardı, benim kıyafetlerimi de çıkardı, ben ‘İstemiyorum baba.’ dediğim hâlde beni dinlemeyerek benimle vajinal yoldan ilişkiye girdi, ilişkiler esnasında kendisi korunmuyordu, ben babamdan sperm geldiğini şu ana kadar hiç görmedim, yaşadığım bu olayı korktuğum için düne kadar kimseye anlatamadım, dün bir teneffüste aynı okulda okuduğum … isimli arkadaşıma başıma gelenleri anlattım, daha sonra yaşadığım bu olayların etkisiyle ders esnasında ağlamaya başladım, ders öğretmenim beni rehber öğretmenimin yanına götürdü, ben de rehber öğretmenime durumu anlattım, babam genel olarak bana ve ağabeyime kötü davranmaz ancak annemle sıklıkla kavga ederler, yaşadığım olaylar nedeniyle babamdan şikâyetçiyim, bu olay nedeniyle annem ve ağabeyimin bana olumsuz bir durum içine gireceklerini düşünmüyorum, kendileri bana iyi davranır, ben öncelikle ailemin yanında kalmayı tercih ederim, söylemek istediğim başka hiçbir husus yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuş,
Mahkemede; mağdurun soru cevap şeklinde beyanının alındığı, 9. sınıf öğrencisi olduğu, evde kimse yokken kursa gitmek için odasında hazırlanırken babasının odaya gelip yaklaştığı, daha önceki ifadelerinde belirttiği şekilde olayların olup olmadığı, anlatmakta zorlanıp zorlanmadığı sorusu üzerine mağdurun “Evet.” şeklinde cevap verdiği, olayların ilk başladığında kaçıncı sınıfa gittiği, okulun başı mı sonu mu, hangi tarih olduğunu hatırlayıp hatırlamadığı sorulduğunda, “Hayır.” şeklinde cevap verdiği, üç sene önce … kursuna gittiğini, yeni başladığını, … kursuna 6. sınıfta gitmeye başladığını, cinsel ilişkinin ne olduğunu bilip bilmediği sorulduğunda “Evet.” şeklinde kafasını salladığı, cinsel ilişkinin ilk başladığı dediği olayda kendisine karşı bir cinsel ilişki, cinsel birleşme olup olmadığı, yoksa sadece bir yerlerine mi dokunduğu, kıyafetini çıkarıp çıkarmadığı sorulduğunda, kıyafetini çıkarıp dokunduğunu söyleyip, bunun ilişki boyutuna varıp varmadığı, cinsel organına bir müdahalesi olup olmadığı, kendi organını sokup sokmadığı sorulduğunda, “Oldu.” şeklinde cevap verdiği, ne zaman başladığı, kaç yaşında olduğu, kaça gittiği, gündüz mü gece mi olduğu, evde yalnız olup olmadığı sorularına “Hatırlamıyorum.” şeklinde cevap verdiği, bunları hatırlamamasının mümkün olmadığı, anlatmak mı istemediği yoksa gerçekten hatırlayıp hatırlamadığı sorulduğunda, “Hatırlamıyorum.” dediği, diğer sorulara tepkisiz kalmak suretiyle cevap vermediği, bir kere mi birden fazla mı olduğu sorulduğunda, “Birden fazla.” şeklinde cevap verdiği, her hafta eve gelip gelmediği, her hafta geldiğinde aralarında bu ilişkinin olup olmadığı sorulduğunda, her hafta geldiğini onayladığı ve “Sürekli olmuyordu.” şeklinde cevap verdiği, bundan önce evde aile durumunun nasıl olduğu, anne ve babası ile sorun yaşayıp yaşamadığı, evden kaçma durumu olup olmadığı hususlarına, “Olmadı.” şeklinde cevap verdiği, okul başarısının iyi olduğu, babasının kötü davranıp davranmadığı, aralarında bir şey olup olmadığı, evden kovmakla tehdit edip etmediği, aralarında kavga dövüş olup olmadığı sorulduğunda “Hayır.” şeklinde cevap verdiği, bunların nasıl ortaya çıktığı, öğretmenine gidip mi anlattığı, bir arkadaşına mı söylediği, ilk kiminle paylaştığı sorulduğunda, “Arkadaşım.” şeklinde cevap verdiği, öğretmenine anlatmasını söyleyenin o olup olmadığı yönündeki soruya “Evet.” şeklinde cevap verdiği, bu sürede annesi ve kardeşine neden söylemediği sorulduğunda “Korkuyordum.” şeklinde cevap verdiği, soru cevap şeklinde devam eden beyanda, ilk başta zorla olduğunu, babasını iteklediğini, ancak babasının onu iteklemesini engellediğini, babasının kendisini tehdit etmediğini beyan etmiştir.
Şikâyetçi … kollukta; “… benim öz kızım olur. Kızım … Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesinde öğrenci olarak okumaktadır. Ben haftanın 6 günü … Mahallesi Sanayisinde bulunan … Mobilya isimli iş yerinde aşçı olarak çalışıyorum. Toplamda 5 yıldır çalışmaktayım. Sadece Pazar günleri evde olurum. Eşim … isimli şahıs ise demircilik yapar, sabit bir iş yeri yoktur, iş buldukça seyyar çalışır. Çalışmadığı günlerde ise genellikle evde olur. Eşim ara sıra hem evde hem de dışarıda alkol alır. Eşim ile kızımın arasında herhangi bir problem yoktur, eşimin kızıma kötü davrandığını ve fiziki olarak şiddet uyguladığına hiç şahit olmadım. Benim kızım haricinde bir de oğlum vardır, oğluma karşı da herhangi bir şiddette bulunduğuna tanık olmadım. Kızım ile oğlumun arası oldukça iyidir, kardeş olarak iyi geçinirler. Oğlum 18 yaşında olup çıraklık eğitiminde okumaktadır. Kızım … bugüne kadar bana babası ile ilgili olarak hiç olumsuz bir şey söylemedi. Kızımın babası için iddia ettiği hususlar ile ilgili olarak hiçbir bilgim yoktur. Böyle bir duruma hiç şahit olmadım ve duymadım. Kızım sabah saat 07.00 sıralarında servisle okula gidip saat 16.30-17.00 sıralarında servisle eve geri gelmektedir. Ben de her sabah saat 08.00’de işe gidip akşam saat 17.30’da işten eve dönüyorum. Kızım bu sene hariç öncesinde 2 yıl boyunca … Mahallesinde bulunan … Kursuna gitti ve yaz tatilleri hariç orada yatılı olarak kaldı. Yatılı kaldığı süre zarfında sadece hafta sonu ve resmi tatillerde eve geliyordu. Kızım … Kursunda kalmış olduğu süre zarfında ora ile ilgili olarak herhangi bir şikâyette bulunmadı. Kızımın herhangi bir beden ve zihinsel olarak engeli yoktur. Kızımın bu konu ile ilgili olarak gerçek mi yoksa yalan mı söyleyip söylemediğini bilmiyorum. Kızım …’nun benim bildiğim kadarı ile erkek arkadaşı yoktur, ancak telefon ile normal olarak görüştüğü arkadaşları vardır. Kızımın gerekli doktor muayenesinin yapılmasına … gösteriyorum. Doktor raporunun sonucu her ne olursa olsun ben bu olaydan dolayı eşim … isimli şahıstan şikâyetçi değilim. Çünkü biri kızım biri eşim ne diyeceğimi bilmiyorum.”, Mahkemede ise; “Ben bu konuda daha önce ifade verdim, o ifadem doğrudur, tekrar ederim. Ben kızımın anlattığı olayları hiç görmedim, dolayısı ile de daha önce söylediğim gibi doğru olup olmadığını bilmiyorum, eğer yapmışsa cezalandırılmasına bir diyeceğim yoktur, bana hiçbir şey anlatmadı. Yakın zamanda babası ile kavga dövüş gibi bir tartışmasını hatırlamıyorum. En son şikâyete konu olayda ben işteydim. Kızımın markete gittiğini söyledi, ancak çok geç kaldığını, kızdığını veya kızacağını söylemedi, zaten beni işten almıştı, biz beraber eve döndüğümüzde kızım da marketten yeni gelmekteydi. …’nun arkadaşları ile daha fazla zaman geçirme konusunda istekleri oluyordu, ben izin vermeyince tartıştığımızda şikâyetçi olacağını söylemişti, ancak olmadı, daha doğrusu bir kere … atmıştım, ondan sonra söylemişti. Ben olayı bilmediğim için cezalandırılması konusunda takdir mahkemenindir. Bu olaydan sonra psikologa gitmeye başladı.”,
Kayyum … Mahkemede; “Mağdura mahkemeden temsilci olarak atanmışsam da olayların oluşuna dair bir görgüm yoktur. Dolayısı ile cezalandırılması konusunda takdir mahkemenindir. Mağdur benim yeğenim olur. Sanık ile de olay öncesinde bir husumetim yoktur. Olayın nasıl olduğunu bilmediğim için şikâyet konusunda beyanda bulunamayacağım. Daha öncede söylediğim gibi takdir mahkemenindir. (Şikâyetçiye mahkeme tarafından atandığı bu sebeple katılma talebi olup olmadığı hususunda beyanının alınmasının zorunlu olduğu açıklandı. Müştekiden soruldu.) Bilmiyorum”,
Tanık … kollukta; “Ben … Mesleki Teknik Anadolu Lisesinde rehber öğretmen olarak görev yapmaktayım. 22.10.2018 günü saat 14.30 sıralarında okulumuzda 9/B sınıfında öğrenci olan … ders öğretmeni … ile birlikte odama geldi. Öğrenci …’nın psikolojik açıdan iyi görünmediği ve ağlamaklı olduğunu gözlemledim ve kendisine neler olduğunu sordum. Öğrenci bana babam … bana çok kötü bir şey yaptı dedi. Önce ne olduğunu açıkça ifade etmedi, kendisine sorular sorarak şiddet mi uyguladı, vücuduna zarar mı verdi diye sorduğumda bana cevaben cinsel olarak diye yanıt verdi. İlişkiye girmeye mi zorladı dediğimde, evet diye cevap verdi. İlk kez 3 yıl önce ayda bir sıklıkla ilişkiye girdiğini, en son 20.10.2018 Cumartesi günü olduğunu ve bu durumu kimseye açıklayamadığını ve anlatamadığını söyledi. Ben daha sonra kendisine ilişkiye önden mi arkadan mı girdiğini sorduğumda ise arkadan herhangi bir şekilde ilişkiye girmediğini ancak önden ilişki yaşadığını ve bu durumun evde kimse yokken babası tarafından zorla yapıldığını anlattı. Ben de bu durumu tutanak altına aldım ve okul müdürümüze bilgi vererek durumu Jandarmaya bildirdim. Burcu isimli öğrenci okulumuza bu sezon başladı. Kendisi ile daha önce hiç görüşmedim ve öğretmenleri tarafından da bana iletilen herhangi bir sorunu bulunmamaktadır.”, Mahkemede; “Ben bu konuda daha önce ifade vermiştim, ifademi tekrar ederim, ben mağdurun okulunda rehber öğretmen olarak görev yapmaktayım. Olaydan da bu sebeple bilgim oldu. Mağdurun ders öğretmeni … derste ağladığını söyleyerek mağdurla birlikte yanıma geldi. Benim yanıma geldiğinde bu ağlamaklı hâli devam etmekteydi, ayrıca ruhsal durum olarak da çok tutuk olduğunu gözlemledim. İlk başta kendisini ifade edemedi, benzer olaylarla karşılaştığımız için soru cevap şeklinde görüşmeye devam ettim. Sorunun ailevi mi yoksa başka mı olduğunu öğrendim, ailevi olduğunu öğrenince şiddete yönelik olup olmadığını, vücuduna bir zarar verilip verilmediğini sordum ve bu şekilde daha önceki ifademde ayrıntılı olarak belirttiğim olayları bana da anlattı. Ben de durumu okul yönetimi ile birlikte jandarmaya bildirdim, dolayısı ile benim olayların nasıl olduğuna dair bir görgüm yoktur, mağdurun anlatımı üzerine vakıf olup adli makamlara bildirdik. Mağdur okula o sene yeni başlamıştı, dolayısı ile henüz bir aylık bir zaman olmuştu. Kendisi daha önce yanıma gelmedi, bu sebeple tanımıyorum, bu nedenle bir gözlemim yoktur.”,
Tanık … kollukta; “Ben … Mesleki Teknik Anadolu Lisesinde grafik ve fotoğraf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. 22.10.2018 günü saat 14.30 sıralarında okulumuzda 9B sınıfında öğrenci olan … ders esnasında çok ağlıyordu. Bu durum beni rahatsız etti ve öğrenciyi sınıfın dışına çıkarttım ve kendisine derdinin ne olduğunu sordum. … bana bu durumun ailevi olduğunu söyledi. Ben de bunun üzerine … isimli öğrencimi okulumuzun rehberlik hocası olan …’ın yanına götürdüm ve oradan ayrılarak dersime geri dönmek için sınıfıma geçtim. Ben olayın içeriğini bilmiyorum.”, Mahkemede; “Mağdur benim öğrencim olur, olayı adli makamlara bildirdiğimiz gün normal bir şekilde derse girmiştim, yoklama alırken Burcu’nun kafasını öne eğmiş bir vaziyette olduğunu gördüm, ağladığını anladım. Yoklamaya devam etmek istediysem de çok ağladığı için yanına gittim, yine kendini tutamadı, ben ne olduğunu sorduğumda anlatamadı. Sınıfın dışına çıkarttım, öğrenciler zaman zaman suça maruz kaldığı veya suçun faili olduğu durumlar olabilmektedir, ben de bu kapsamda önce anlatmasını bekledim, ancak anlatmayınca sorular sormaya başladım, meselenin ailevi olduğunu öğrenince aç bırakıp bırakmadıklarını, parası olup olmadığını, darp edilip edilmediğini sordum. Bunlara olumsuz cevap verdi, ben de ailevi bir sorunu olduğunu öğrendiğim için aile bireyleri üzerinden gitmeye başladım, önce annesinin mi bir şey yaptığını sordum, buna olumsuz cevap verdi, ancak babası ile mi ilgili bir durum olup olmadığını sorduğumda orada duraksadı, her ne kadar bana ayrıntılı anlatmasa da ben bu duruma ailesinden maruz kalan başka kimse olup olmadığını kendisine yardımcı olup olmadığını sordum, başka kimsenin aynı sorunu yaşamadığını, kardeşinin kendisini kurtardığını söyledi. Ben de durumun cinsel içerikli bir durum olduğunu anlayınca öğrenciyi rehberlik servisine götürdüm, buradaki görüşmeden sonra ben çıktım. Aslında öğrencinin çok sessiz olması, çekingen tavırları dikkatimi çekmekteydi, çoğu zaman başını masaya koyup uyku durumunda olmaktaydı, hatta dikkatimi çektiği için neden böyle davrandığını sordum, bana uykusuz kaldığını söylemişti, ancak başka bir şeyden bahsetmedi.”,
Tanık … kollukta; “… benim okuldan sınıf arkadaşım olur. Kendisi ile Eczacı … Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde aynı sınıfta ve aynı zamanda sıra arkadaşım olur. 22.10.2018 günü … arkadaşımla o gün aramızda tartıştık. … o gün gergindi. Daha sonra bana yıllardır başında kötü bir olay olduğunu ve bunu kimseye anlatamadığını söyledi. Ben de kendisine bu kötü olayın ne olduğunu sorunca … da bana ‘Babam bana kötü bir şey yaptı.’ dedi. Daha sonra derste sürekli ağlayınca öğretmenimiz alıp rehber öğretmenimizin yanına götürdü. Ben bu olayı daha önceden bilmiyordum. Sadece o gün bana anlattı. … bugüne kadar bana anne ve abisinden bahsederdi ancak babasından hiç bahsetmezdi. Annesi ve abisiyle arasının iyi olduğunu, babasıyla ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir şekilde bir şey söylemiyordu.”, Mahkemede; “Mağdur benim sınıf arkadaşımdır, okula dönem başında gelmişti. O yüzden çok eski bir arkadaşlığımız yoktur, mağdur öğretmenlerle görüşmeden önce aynı gün aramızda başka bir olaydan dolayı kısa bir tartışma oldu, sonra sınıfa girdiğimde ağladığını gördüm, hatta ilk başta bir şey demedim, yanına gittiğimde niye ağladığını sordum, başında kötü bir olay olduğunu ve bunun babasının yaptığını söyledi, zaten bu sırada ağlamaları öğretmenin de dikkatini çekmişti, sonra da yanımıza geldiğinde sınıftan çıkarttı, dışarıda konuştular. (Tanıktan kötü bir şey yaptı dedikten sonra olayın ayrıntısından bahsedip bahsetmediği soruldu.) Tecavüz olduğunu söyledi. (Tanıktan bu konuşmayı, hangi zaman diliminde yaptıklarını, daha önce aralarında buna benzer konuşmaların olup olmadığı hususu soruldu.) Daha önce bunlardan hiç konuşmadık, öğretmen gelmeden hemen önce bu konuşma oldu. (Tanıktan mağdurun ağlama olayından önce daha önce de benzer şekilde davranıp davranmadığı, hal ve hareketlerinde bir değişiklik gözlemlenip gözlemlenmediği hususu soruldu.) Daha önce böyle bir şey olmamıştı, kendisinin durumu iyiydi. (Tanığa mağdurun ailevi durumundan bahsedip bahsetmediği soruldu.) Olay tarihine kadar babası ile ilgili hiç bir şey anlatmamıştı, ancak diğer aile fertleri ile ilgili olumlu konuşmuştu, annesini seviyordu, annesinden veya bir başkasından şiddet gördüğüne dair bir beyanı olmadı.”,
Tanık … kollukta; “… benim öz kardeşim olur. Kendisi ile aram çok iyidir. Annem haftanın altı günü çalışmaktadır. Babam … ise seyyar olarak demircilik işiyle uğraşır, genelde evde olur. Babam alkol kullanır. Babam bana ve kardeşim …’ya karşı bugüne kadar hiçbir şekilde şiddet uygulamadı, sadece ara sıra kızdığında bize bağırırdı. Ben babamın kız kardeşim …’ya tecavüz ettiğini olay tarihinde konu Jandarmaya intikal ettiğinde öğrendim. Bana bu olayı kız kardeşim ile aynı okulda olan ve sınıf arkadaşı olan … isimli şahıs beni telefon ile arayarak söyledi. Ben de bunun üzerine kız kardeşim … ile telefonda konuştum ve kendisine beş defa sordum, … da her seferinde ‘Evet Babam bana 3 yıldır tecavüz ediyor, en son da geçen Cumartesi günü oldu.’ diye cevap verdi. Ben bu olaya daha önce hiçbir şekilde şahit olmadım, babam bu olaydan dolayı tutuklanıp cezaevine gönderildi. Ben olayın öğrenilmesinden itibaren kız kardeşimin moralini en iyi seviyede tutmak için elimden geleni yapıyorum. Ben olayı öğrendikten sonra babam … ile hiçbir şekilde görüşmedim ve bu konu ile kendisine bir soru soramadım. Ancak anneme anne öyle bir bir durum var mı?’ diye sordum, annem de bana ‘Evet var.’ dedi. Ben bu olayı kesinlikle önceden bilmiyordum. Kimseden de duymadım, yukarıda da belirttiğim gibi olay tarihinde konu Jandarmaya intikal edince öğrendim. Bu olay kahredici, utandırıcı ve çok ağır bir durumdur. Hala olayın şokundayım, sadece kız kardeşime destek olmak için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Babam da hak ettiği ceza ne ise sonuna kadar çeksin.”, Mahkemede; “Ben önceki beyanımı tekrar ederim, olayın nasıl olduğuna dair bir görgüm yoktur. Olayın ortaya çıkmasından önce aynı evde yaşamamıza karşın ailede herhangi bir tartışma ortamı ya da şiddet durumu yoktu, ben olayı adliyeye yansıdıktan sonra kardeşimin arkadaşı Zeynep’in araması ile öğrendim. Burcu bana anlatamadığı için Zeynep’ten haber vermesini istemiş, ben kendisine sorduğumda anlatıklarının doğru olduğunu söyledi. Bizim ev 4 odalıdır, ben mağdurla aynı odada kalırım. Sanığın sabit bir işi yoktur, evde yalnız kaldıkları zamanlar da olmaktadır. (Tanığın hazırlık beyanlarında ‘Anne öyle bir durum var mı?’ diye sorduğumda annesinin ‘Evet var.’ şeklindeki anlatımı soruldu), bana bu cevabı olayları bildiğine dair değil, rapor alındıktan sonra raporunda bazı durumların tespitine dair vermiştir. Olaydan önce annemin de bu durumu bildiğine dair bir beyanı olmadı. Mağdur dışarıda çok zaman geçirmez, erkek arkadaşı yoktur, evdeki herkesle normal bir şekilde davranırdı, bir farklılık görmedim, sadece aynı odada kaldığımız için gece zaman zaman sayıklamaktaydı, ne söylediği anlaşılmıyordu. Ayrıca annemle aralarında herhangi bir sorunu veya annemi herhangi bir konuda şikâyetçi olacağına dair bir beyan duymadım. (Tanıktan olay adli makamlara yansımadan önce Cumartesi günü bahsedilen olaylarla ilgili bir bilgisi olup olmadığı soruldu) Ben o gün çalışıyordum, evde değildim, eve geldikten sonra …’nun markette çok zaman geçirmesi ile dışarıda çok zaman geçirmesi gibi bir durum olmadı.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık … kollukta; “… isimli çocuk benim öz kızım olur. Kızım … Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesinde öğrenci olarak okumaktadır. Ben kaynakçı olarak çalışırım, sabit bir iş yerim yoktur, iş buldukça seyyar olarak çalışırım. Benim … ile birlikte toplam iki çocuğum vardır. 18 yaşında oğlum vardır ve çıraklık eğitiminde okumaktadır. Benim her iki çocuğum ile de aram iyidir. Ben kendilerine hiçbir şekilde fiziki olarak şiddet uygulamadım, ancak ara ara bağırıp çağırdığım olmuştur. Kızım … liseye başlamadan önce 2 yıl boyunca … Mahallesinde bulunan … Kursunda yatılı olarak kaldı. … Kursunda kaldığı süre zarfında ayda bir eve gelirdi. Yaz tatillerinde ise bizimle birlikte kalıyordu. Benim bildiğim kadarı ile kızımın erkek arkadaşı yoktur. Benim kızımın zihinsel veya fiziksel olarak herhangi bir engel durumu bulunmamaktadır. Ben geçen hafta Cumartesi günü evdeydim ve kendi bahçemin temizliğini yaptım. … da benimle birlikte evdeydi, …’dan bana yardım etmesini istedim, ancak kabul etmedi. Oğlum evde yoktu. Eşim … ise işteydi. Eşim haftanın Pazar günleri hariç diğer günler çalışmaktadır. Eşim işe sabah saat 08.30’da başlayıp akşam saat 17.00’de bırakır ve eve gelir. Daha doğrusu eşimi işe ben bırakır ve alırım. Kızım … ise okula servis ile sabah saat 07.00’de gidip servisle saat 16.30-17.00’da döner. Ben kızım …’nın hakkımda ileri sürmüş olduğu iddiaları kabul etmiyorum. Kızımın neden benim hakkımda böyle bir iddiada bulunduğunu bilmiyorum. Kızım geçen hafta Cumartesi günü arkadaşı ile birlikte markete gitmişti ve biraz geç kalmıştı ben de kendisine kızmıştım. Bu nedenden dolayı bana iftira atmış olabilir.”, Savcılıkta; “Ben konuyla ilgili kollukta da ifademi vermiştim, aynen tekrar ederim, üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, kızımın niçin bu şekilde bir beyanda bulunduğunu bilemiyorum, önceki tarihte kızım arkadaşlarıyla bir yerlere gitmek için bizden izin istemişti, biz kendisine izin vermediğimiz için annesine de bana da ‘Sizi şikâyet edeceğim.’ demişti, bu nedenle bu yönde bir beyanda bulunmuş olabilir, ben kızıma cinsel istismarda bulunmadım, Cumartesi günü kızımla biz evde bulunuyorduk, bir süre yalnız kaldığımız oldu ancak o zaman diliminde de iddia ettiği eylemi gerçekleştirmedim, sonrasında ben bahçeyi temizliyordum, hatta yanıma komşularımız da gelmişti, kızım bize çay demledi, yukarıda belirttiğim gibi suçlamaları kabul etmiyorum, ekleyeceğim başka bir hususum yoktur.”, Sorguda; “Ben bu konuda soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadelerimi tekrar ederim, altındaki imza bana aittir, ben başkaca bir husus eklemek istemiyorum.”, Mahkemede ise; “Ben üzerime atılı suçlamayı anladım, ancak önceki savunmalarımda da belirttiğim gibi suçlamayı kabul etmiyorum. Mağdurun benim kızım olduğu hususu doğrudur, yatılı okul dönemi dışında sürekli olarak da aynı evde eşim ve çocuklarımla birlikte yaşarım. Şikâyet olana kadar da normal bir aile yaşantımız vardı. Daha önce benim hakkımda evden hiç kimse şiddet veya başka bir sebepten dolayı şikâyette bulunmamıştır, şahsi olarak da husumetli olduğum kişi yoktur. Benim sabah gittiğim akşam geldiğim bir işim yoktur, iş buldukça çalışırım. Şikâyetçi olmasından önce …’ya gideceğini söylemişti, izin istemişti ben de izin vermedim. Bundan dolayı kızmış olabilir. Müracaatında en son olay olarak belirttiği Cumartesi günü evde olduğum hususu doğrudur, ancak bahçenin temizliğini yapmaktaydım. Hatta eve gelen giden de vardı, bunlardan kuzeni olan … ile birlikte markete gitmişti, 3-3,5 saat gelmedi ben de bundan dolayı kızmıştım. Ben o kadar uzun süre geçtiğini fark etmedim, yanında da kuzeni vardı, o yüzden endişe edip aramadım. Daha önce annesi bir … vurmuştu, onu da seni şikâyet ederim diyerek tehdit etmişti. Ona karıştığım ve izin vermediğim için böyle bir iddia da bulunmuş olabilir. Temsilci olarak atanan … benim kaynım olur herhangi bir düşmanlığım ya da aile ilişkisi dışında başka bir ilişkim yoktur.” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince gündeme getirilen ön sorun ile asıl uyuşmazlık konusunu oluşturan itirazın sırasıyla değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Mağdurun Adli Tıp Kurumunca dinlenilerek beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor aldırılması bakımından eksik soruşturma bulunup bulunmadığı;
Mağdurun soruşturma ve kovuşturma evrelerinde vekil ve uzman huzurunda olaya ilişkin beyanlarının alınmış olması, ifadelerinde görev alan uzman tarafından beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda bildirilen görüşün dosyada bulunması, mağdurun beyanları, bu beyanlara ait video kayıtları ve uzman görüşleri ile tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği hususunda kanaate varılabilmesi, Adli Tıp Kurumunca mağdurun yeniden dinlenilmesinin mağduru olumsuz şekilde etkileyebilecek olması, aşamalardaki mağdurun beyanlarının, soru-cevap yöntemiyle sorulan sorulara verilen kısa, ayrıntısız, çoğunluğu evet, hayır, hatırlamıyorum vb. şeklinde cevaplardan oluşması nedeniyle yeniden dinlenilmesinin sonuca da etki etmeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde; mağdurun Adli Tıp Kurumunca dinlenilerek beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor aldırılması bakımından eksik soruşturma bulunmadığı kabul edilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi; eksik soruşturma bulunduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığı;
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında asıl uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık …’nın 09.09.2004 doğumlu olan mağdurun öz babası olduğu, sanık … mağdurun aynı evde ikamet ettikleri, lise öğrencisi olan mağdurun 22.10.2018 tarihinde derste sürekli ağladığı, bunun üzerine derste olan öğretmeni tarafından rehber öğretmenine yönlendirildiği, öğretmenleri tarafından mağdurla yapılan görüşmede mağdurun, sanık tarafından üç yıldır ayda bir kez olmak üzere ikamet ettikleri evde yalnız kaldıklarında vajinal yoldan organ sokmak suretiyle istismar edildiğini beyan etmesiyle olayın adli makamlara intikal ettiği, mağdurun savcılık tarafından alınan ifadesinde de aynı şekilde olayı anlattığı, mağdurun öğretmenlerine olayı anlatmasından hemen önce sıra arkadaşı olan tanık …’e de bu durumdan bahsettiğinin, korktuğu için yaşananları annesine, ağabeyine veya başka birine anlatmadığının, son olayın da 20.10.2018 tarihinde yaşandığının, mağdurun babasına engel olmak için onu iteklediğinin ancak sanığın kendisine engel olup eylemlerine devam ettiğinin beyan edildiği, sanığın anlatıldığı şekilde mağdura yönelik zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu işlediği iddia edilen olayda;
Makul bir neden olmadığı hâlde ilk olayın üzerinden uzun bir süre (beyana göre 3 yıl) geçtikten sonra olayın adli makamlara intikal ettirilmesi, mağdurun savcılıkta alınan beyanında üç yıldır ayda bir kez olmak üzere ikamet ettikleri evde yalnız kaldıklarında vajinal yoldan organ sokmak suretiyle sanığın kendisine cinsel istismarda bulunduğunu, son olayın da 20.10.2018 tarihinde gerçekleştiğini söylemesine rağmen Mahkemede; olayların ilk başladığı tarihi, kaç yaşında olduğunu, gündüz veya gece vakti olup olmadığını, evde yalnız mı olduğunu hatırlamadığını beyan etmesi, aşamalardaki mağdurun beyanlarının, soru-cevap yöntemiyle sorulan sorulara verilen kısa, ayrıntısız, çoğunluğu evet, hayır, hatırlamıyorum vb. şeklinde ve soru soranın etkisi altındaki cevaplardan oluşması, bir kısım sorulara da tepkisiz kalınarak cevap verilmemesi, olaya ilişkin “son 3 yıldır ayda bir kez” şeklinde kalıplaşmış zaman diliminden bahsedilmesi, mağdurun 3 yıl boyunca sanığın boşaldığını görmediğini, sanığın olaydan kimseye bahsetmemesi için kendisini tehdit etmediğini belirtmesine rağmen 3 yıl boyunca yaşanan olayları aynı evde yaşadığı annesine veya ağabeyine anlatmamasının makul bir sebebe dayanmaması, anatomik bakire olan mağdurun cinsel istismara uğrayıp uğramadığı konusunda tıbben kesin bir görüşte bulunulamaması, sonuç olarak da mağdurun cinsel istismara uğradığını gösterir nitelikte hymen muayenesinde herhangi bir yırtığa veya fiili livata bulgusuna rastlanmaması, mağdurun ifadesi sırasında görev alan ve sosyal inceleme raporunu düzenleyen uzman tarafından; mağdurun olayın ayrıntılarını sözlü olarak anlatmaması, beyanları arasında kısmi tutarsızlık olması, çelişkili sorulara cevap verememesi nedeniyle ifadelerine kısmen itibar edilebileceğinin ve mağdurun olayı tam olarak ifade edememesi, göz kontağının kurulamaması, beyanları arasında kısmi çelişkilerin bulunması sebebiyle iddia olunan eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğinin mahkemenin takdirinde olduğunun belirtilmesi, 3 yıl boyunca sanık … mağdurla birlikte yaşayan mağdurun annesi ile ağabeyinin mağdurun iddialarına ilişkin herhangi bir olaya tanık olmamaları, mağdurun annesi …’nın kızının bu olayla ilgili gerçek mi yoksa yalan mı söylediğini bilmediğini beyan etmesi, sanığın, mağdurun arkadaşlarıyla bir yerlere gitmek için kendilerinden izin alamadığında “Sizi şikâyet edeceğim.” dediğini, bu nedenle böyle bir iddiada bulunmuş olabileceğini ifade eden savunmalarının mağdurun annesi tarafından Mahkemede doğrulanması, mağdurun ileri sürdüğü cinsel istismara ilişkin olayı gören ve mağdur beyanlarını doğrulayan herhangi bir tanık bulunmaması, sanığın tüm aşamalarda suçu inkar etmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; mağdurun belirsiz, kalıplaşmış, ayrıntıya yer verilmeyen, hayatın olağan akışına uygun bulunmayan ve çelişkili olan, tanık anlatımları, tıbbi veriler ve somut delillerle desteklenmeyen soyut beyanı dışında sanığın atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri …, … ve …;
“Yüksek Ceza Genel Kurulunun gündemine itiraz kanun yolu ile gelen olay, lise öğrencisi olan mağdure okulda iken ders esnasında ağlamaya başlaması üzerine bu durumu farkeden öğretmenine ailevi sorunları olduğunu söylemesi ve devamında rehberlik öğretmenine yönlendirilen mağdurenin burada yaptığı görüşmede ağlamasının nedeninin babası tarafından gerçekleştirilen cinsel istismar eylemi olduğunu anlatmasıyla ortaya çıkmıştır.
Dosya kapsamına göre; mağdurenin babası olan sanığa iftira atacak bir husumet olduğuna ilişkin bir delil olmadığı gibi, aile mensupları arasında birbirlerine karşı şiddet, baskı veya kötü muamelede bulunulduğu yönünde bir hususta ileri sürülmemiştir. Mağdurenin aile yaşantısı ile yeterli bilinçsel ve zihinsel gelişime sahip olduğuna ilişkin rapor birlikte gözetildiğinde gerçekte olmayan bir olayı anlatıp babası olan sanığa büyük bir suçlamada bulunmasını gerektirir bir neden bulunmamaktadır. Mağdure, babasını ne ile suçladığını, böylesi bir olayda gerçeğe aykırı beyanda bulunmasının sonuçlarını dolayısıyla aile ve toplum içerisinde zor duruma düşeceğini bilmesine rağmen iddiasında ısrarlı olmuştur.
Olayın başlangıcı ve soruşturmaya konu olma sürecine bakıldığında, mağdurun herhangi bir kimse tarafından yönlendirilmediği de görülmektedir.
Mağdurun jinekolojik muayenesinde ise anatomikmen bakire olduğu ve kızlık zarının bir erkeğin ereksiyon halindeki normal boyutlardaki penisin duhülüne yırtılmaksızın müsait olduğu ancak doğum vs. hâllerle yırtılabilecek nitelikte olduğu belirtilmiştir. Mağdure bakire olduğunu öğrenmesine rağmen iddiasından vazgeçmemiş, cinsel ilişkinin gerçekleştiğini söylemiştir.
Dosya kapsamı ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; olayın ortaya çıkış şekli, mağdurenin beyanlarının aşamalarda istikrarlı ve tutarlı olması ve mağdurenin babası olan sanığa iftira atması gerektirecek bir husumetin bulunmaması karşısında, yüz yüze yargılama yapan ve delilleri tüm yönleri ile değerlendiren ilk derece mahkemesinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, Yüksek 9. Ceza Dairesinin onama kararının yerinde olduğu ve buna bağlı olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının reddi gerektiği görüşünde olmamız nedeniyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki düşüncesine iştirak edemiyoruz.” görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle,
Karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Mağdurun Adli Tıp Kurumunca dinlenilerek beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor aldırılması bakımından EKSİK SORUŞTURMA BULUNMADIĞINA,
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
3- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 16.02.2021 tarihli ve 1721-1222 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
4- … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 10.09.2019 tarihli ve 2066-1689 sayılı kararının, sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
5- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilerek, Özel Daire onama kararının kaldırılıp Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması nedeniyle, sanık hakkındaki cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suçtan sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmeleri için YAZI YAZILMASINA,
6- Dosyanın, CMK’nın 304/2-a maddesi uyarınca … 1. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, bir kısım Ceza Genel Kurulu üyelerince ileri sürülen hususa ilişkin ön sorun bakımından 15.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede; asıl uyuşmazlık konusu bakımından ise ilk müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 08.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede; oy çokluğuyla karar verildi.
15.11.2022 tarihli birinci oturum;