Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/387 E. 2023/198 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/387
KARAR NO : 2023/198
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık … (Bostan) Dağıtmaç’ın nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüs, kasten öldürme suçuna teşebbüs ve nitelikli kasten öldürme suçlarından beraatine ilişkin … 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 06.11.2015 tarihli ve 209-278 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.12.2021 tarih ve 10408-15157 sayı ile; “ (…) Hüküm fıkrasının mahsus bölümüne ‘Hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.000 TL maktu vekalet ücretinin ödenmesine’ ibaresinin eklenmesine karar verilmek suretiyle düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 27.01.2022 tarih ve 50661 sayı ile;
“ 1- Sanığın eylemleri mevcut deliller kapsamıyla sabit bulunmakta olup sanığın atılı suçlardan cezalandırılması gerektiği,
2- Özel Dairenin ilk derece mahkemesi tarafından sanığın beraatına dair verilen kararı isabetli bulmasına yönelik kabulü karşısında, sanık aleyhine hükmü temyiz eden katılan kurum lehine, sanki sanığın mahkûmiyetine dair hüküm tesis edilmişçesine vekalet ücreti verilmesi gerektiğine hükmederek hükmü düzeltmesinin hukuka aykırı olduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.04.2022 tarih ve 1138-2639 sayı ile; ikinci itiraz nedeninin kabulüyle düzeltme metninin ilamdan çıkarılmasına hükmedilerek, suçların sübutuna ilişkin ilk itiraz nedeninin ise yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçların sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Olay yeri inceleme raporunda; 15.03.2013 tarihinde saat 09.40 sıralarında İl Jandarma Harekat Merkezi tarafından … ili, … ilçesi, Göynük Beldesinde besin zehirlenmesi sonucu ölüm olayının meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine, aynı gün saat 09.45’te olay yerine hareket edildiği, tek katlı evin mutfağında, tezgâh üzerindeki yoğurt, süt ve kavrulmuş etten numune alındığı, evin giriş kapısının kuzeybatı istikametindeki pencere önünde iki ayrı poşet bulunduğu, birinci poşet içerisinde marul ve maydanoz, diğer poşet içerisinde ise yabani ot (acıbukle olarak adlandırıldığı belirtilen) olduğu, ölen şahsın akrabaları ve komşuları tarafından aile bireylerinin rahatsızlandığı esnada kustukları ve kusmuklarının poşete konularak yol kenarındaki çöpe attıklarının söylenmesi üzerine çöpün içindeki poşetlerde kusmuk olduğu değerlendirilen maddeler ile muhtemelen kusmuk bulaşığı peçetelerin dört ayrı kavanoza konularak muhafaza altına alındıklarının ifade edildiği,
… Morg İhtisas Daire Başkanlığınca düzenlenen 22.07.2013 tarihli otopsi raporunda; …’ın ölümünün monokrotofos etken maddeli organik fosforlu insektisit alımına bağlı zehirlenme sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu … Şube Müdürlüğünce katılan … ile mağdur … hakkında düzenlenen raporlarda; şahısların geçirdikleri organofosfat zehirlenmesinin yaşamlarını tehlikeye soktuğu ve lezyonların basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığının ifade edildiği,
… Kaymakamlığı İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce düzenlenen 20.08.2013 tarihli yazıda; organik fosforlu insektisit grubuna ait etkin maddelerden monokrotofos ve dikrotofos isimli maddelerin, organik fosforlu insektisit (böcek ilacı) olduğu, bitkisel üretimde bitkilere zarar veren bazı böceklerle mücadelede kullanılan kimi ilaçlarda etken madde olarak kullanıldığı, 30.06.2010 tarihinden itibaren imalat ve ithalatının, 31.08.2011 tarihinden itibaren de kullanımının Bakanlıkça yasaklandığı, sindirim, deri ve solunum yoluyla vücuda nüfuz edebilen çok zehirli grubunda yer alan bu kimyasalların, yasaklandığı tarihe kadar genel olarak bağ, pamuk, Antep fıstığı, mercimek ve hububatta zararlılara karşı kullanıldığının belirtildiği,
Türkiye … Sağlığı Kurumunca düzenlenen 09.04.2013 tarihli raporlarda; olayın meydana geldiği evde bulunarak muhafaza altına alınan marul, maydanoz, kavurma et, ot, süt ve yoğurt numuneleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, bu gıda maddelerinde, sistemlerinde kayıtlı biyolojik ve kimyasal maddelerin tespit edilemediği bilgisine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesince düzenlenen 27.06.2013 tarihli raporda; incelemeye gönderilen kusmuk örneklerinde organik fosforlu insektisit grubuna ait etken maddelerden monokrotofos ve dikrotofos bulunduğu; 12.11.2013 tarihli raporda; olayın meydana geldiği evde bulunarak muhafaza altına alınan yoğurt, süt ve kavrulmuş ette sistematikte kayıtlı zehirli maddelerden olmadığı; 20.11.2013 tarihli raporda; maktul ve sanığın birlikte yaşadıkları eve ait eklentide bulunan kimyasal maddelerin sistematikte kayıtlı maddelerden olmadığının ifade edildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 24.09.2012 tarihli ve 1349-940 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda; sanık … (Bostan) Dağıtmaç’ın 14.09.2012 tarihinde çok sayıda antidepresan hap içerek intihara teşebbüs ettiğinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … … Devlet Hastanesinde Kolluk tarafından alınan tarihsiz ifadesinde; maktul …, mağdur … ve kızları sanık …’le akşam yemeğinde etli köfte ve salata yediklerini, yemeğin tadının güzel olduğunu, yemeği yedikten iki saat sonra rahatsızlanıp kustuğunu, maktul …’in de kustuğunu, şüphelendiği herhangi bir durum olmadığını, şikâyetinin bulunmadığını,
Cumhuriyet Başsavcılığında 03.04.2013 tarihinde; yemek hazırlanırken sanık … ve annesi mağdur …’in mutfağa girip çıktığını, sanık … ve tanık …’ın tok olduklarını söyleyerek sofraya oturmadıklarını, maktul …, mağdur … ile birlikte kendisinin de sofraya oturduğunu, yemekten ve salatadan yediklerini, …’in bir süre sonra ahıra gittiğini, sanık …’nin eve gelip babasının rahatsızlandığını söylediğini, kendisinin de rahatsızlandığını, 14 gün hastanede yattığını, neden zehirlendiğini bilmediğini, ancak sanık … ile tanık …’ın yemek sofrasına oturmamasının kafasında çeşitli sorulara yol açtığını, bu kişilerin kendisini zehirlemiş olabileceklerini, şikâyetçi olmadığını,
Kollukta 19.04.2013 tarihinde; sanık …’nin evine gelip kendisini “Sen çok konuşmayacaksın seni tavuk gibi vururlar.” demek suretiyle tehdit ettiğini, şikâyetçi olduğunu,
Cumhuriyet Başsavcılığında 18.12.2013 tarihinde; önceki ifadesinde belirtmeyi unuttuğu bir hususu söylemek istediğini, maktul …’ın yemekten sonra ahıra çalışmaya gittiğini, bir süre sonra maktulün rahatsızlandığını, sanık …’nin hayvanlara yem vermek üzere ahıra gittiğini, açık kapıdan …’yi kendi kendine konuşurken duyduğunu, …’nin babasını kastederek “Artık öl be adam.” dediğini işittiğini, olay günü yemeği sanık … ile annesi mağdur …’in hazırladıklarını, yemek sırasında sanık …’nin annesi …’e “Anne sen salata yiyorsun ama acı değil mi? Az ye.” dediğini, …’in de sanık …’ye “Kızım bu ot zaten acı olur.” diye cevap verdiğini ve salatayı yemeye devam ettiğini,
İstinabe olunan Mahkemede; zehirli ot katılan salatayı yediğinde salatanın tadında bir farklılık sezdiğini ancak “Gelinin yaptığı yemeği yemedi.” demesinler diye salatayı yediğini, salatanın acılığının yabani ottan kaynaklandığını düşündüğünü, bir saat sonra kendinden geçtiğini, sonrasını hatırlamadığını, zehrin etkisiyle şuurunu yitirecekken, sanığın maktule “Öl artık be adam.” dediğini duyduğunu,
Mahkemede; mağdur … ve sanık …’nin softaya oturmadıklarını, …’nin yemeklerden hiç yemediğini, …’in ayakta biraz atıştırdığını, salatadan bir kez almış olabileceğini, …’nin annesi …’i birkaç kez “Salata acı yeme.” diye uyardığını ancak kendilerinin durumu anlayamadıklarını, maktul … ile birlikte kendisinin de salatadan yediğini, kusup bayılmadan önce ahırda …’nin babasına “Artık öl be adam.” şeklinde söz söylediğini net olarak duyduğunu,
Mağdur … aşamalarda benzer şekilde; maktulün eşi, sanığın ise annesi olduğunu, eşinin çeşitli … sorunlarının bulunduğunu, yaklaşık bir aydır kustuğunu, olay günü sulu köfte yaptıklarını, köftenin yanına da kayınvalidesi tanık …’ın getirdiği ottan salata hazırladıklarını, tanık … ve sanık …’nin sadece köfteden yediklerini, ottan yemediklerini, otu maktul …, mağdur … ile birlikte kendisinin yediğini, yemekten sonra eşinin rahatsızlandığını ve zehirlenmenin yol açtığı kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini, şüphelendiği bir durumun bulunmadığını, kimseden şikâyetçi olmadığını,
Tanık … Mahkemede; maktulün annesi, sanığın ise babaannesi olduğunu, olay günü bahçesinden topladığı otu masanın kenarına bıraktığını, yemeği hazırlayan sanık …’nin salatayı da sofraya getirdiğini, salata getirilince kimsenin toplayıp getirdiği otlarla ilgilenmediğini, kendi evinde yemek yediği için oğlunun evinde kurulan sofraya oturmadığını, katılan …’in sofraya oturduğunu, sanık …’nin sofraya oturmadığını, maktul oğluyla birlikte bağda çalışan … Türmen’e kapıdan sadece sulu köfte verildiğini, yemek sırasında maktulün salatayı ağzına alınca “Bu yemek bozuk, atın bunu!” diye çıkıştığını ve salatayı ağzından çıkarttığını, ancak bunu deyinceye kadar birkaç kaşık salata yediğini, sanık …’nin bu söz üzerine herhangi bir şey söylemediğini, etrafta dolaşıp sofradakilere hizmet ettiğini, yemeği yiyenlerin ottan zehirlenmesinin söz konusu olamayacağını zira bahçesinden toplayıp temiz poşete koyarak getirdiği otun tahlil için …’ya gittiğini ve otta zehir tespit edilmediğini, otları topladığı yerde ilaçlama yapılmadığını, yemek sırasında … ve …’in de salatadan yediklerini, torunu …’nin annesine ya da başkasına “Salatadan yeme.” şeklinde bir işarette bulunduğunu görmediğini, sanık …’nin Fransa’daki abisi …’nın kendisini telefonla arayıp “Acıbukle otunu bilmeden ilaçlı poşete koydum diyeceksin, böylece olay kapanacak.” diye baskı yaptığını,
Tanık İsminur Günaydın aşamalarda; sanık …’nin dayısının kızı olduğunu, hatırlamadığı bir tarihte bilgisayar vasıtasıyla sanıkla mesajlaştıklarını, sanığa “Hayırlı olsun nişanlanmışsın.” dediğinde sanığın “Sen dayını bilmiyor musun, yine yaptı yapacağını, ben nişanlanmak istemiyordum. Ya o ölecek ya da ben öleceğim ancak öyle kurtulurum.” diye cevap verdiğini, kendisinden sim kart ve telefon almasını istediğini ardından vazgeçtiğini,
Tanık … aşamalarda; kız Kur’an kursunda öğretici olduğunu, sanık … ile annesi … ve katılan …’in kursa devam ettiklerini, annesinin …’yi hiç yalnız bırakmadığını, …’nin bir gün fırsatını bulup kendisine ailesinin baskısıyla sözlendiğini, karşı çıkınca anne ve babasının kendisini dövdüklerini söylediğini, sanığın bu söylediklerine inanmadığını, …’nin yemin edip bacağını açarak gösterdiğini, sanık …’nin bacağında morluklar olduğunu gördüğünü,
Tanık … aşamalarda; maktulün kardeşi olduğunu, maktulün oğlu, kendisinin de damadı olan ve Fransa’da ikamet eden …’ın olaydan bir hafta kadar sonra sanığın babaannesi tanık …’a “Babaanne … cahillik yapmış, bu olayı sen üstlen, sen 80 yaşındasın sana ceza olmaz. Sen üstlen yoksa … okkanın altına gider.” dediğini, Annesi …’ın ise bu talebi reddettiğini, bunları …’dan işittiğini, …, Fransa’ya dönünce kendisini tekrar aradığını, “Amca ben … anneme nasıl ifade vereceğini söyledim. Bundan dışarı çıkmasın çırasını yakarım.” dediğini, kendisinin ise “… böyle bir şey yaptı ise cezasını çekecek, babasının sizin yanında kıymeti yoksa bile benim kardeşimdir. İftira edeceğiniz kişi ise anamdır.” diye cevap verdiğini, sanığın annesi …’in ise, “Abi, ben dul kadınım. Bundan sonra olaylar nasıl gelişecek, … zora giriyor. Bu işi kapatalım.” dediğini, kendisinin ise “Olmaz öyle, kim ne yaptıysa cezasını çekecek.” dediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … (Bostan) Dağıtmaç 15.03.2013 tarihinde müşteki sıfatıyla Kollukta; yemeği annesi ile birlikte hazırladığını, salatayı ise kendisinin yaptığını, salataya, marul, maydanoz, havuç ve domates koyduğunu, annesine domateste ilaç kokusu olduğunu, salataya domates doğramayacağını söylediğini, annesinin ise “Bir şey olmaz doğra.” demesi üzerine salataya domates doğradığını, kendisinin salatadan yemediğini, sadece köfte yediğini, saat 16.30’da yemek yediklerini, babası maktulün saat 18.00’de kusmaya başladığını,
Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli sıfatıyla; olay günü annesi …’le birlikte katılan …’in evine gittiklerini, bir süre oturduktan sonra …’i de yanlarına alarak evlerine döndüklerini, kapıda babaannesi … kendilerini beklerken bulduklarını, babası maktul …’in, … ile birlikte bağda budama yaptığını, telefon edip eve yemeğe çağırdıklarını, …’ın eve girmediğini, kapıdan sulu köfte ve çömlek peyniri alıp gittiğini, sofraya babası, annesi ve katılan …’in oturduğunu, babaannesi ve kendisinin sadece sulu köfteden yediklerini, sevmediği için salatadan yemediğini, babaannesinin de salatadan yemediğini, babası maktulün salatadan biraz yedikten sonra nar ekşisi ve sirkeyi tadınca “Benim mideme dokunduğunu bilmiyor musunuz?” deyip salatayı ağzından çıkardığını, babaannesinin getirdiği ottan salataya doğradıklarını, ayrıca sofraya da ot koyduklarını, annesi ile …’in hem salatadan hem de ottan yediklerini, yemekten sonra babasının sofradan kalkıp ahıra çalışmaya gittiğini, kendisinin de çöp dökmek için dışarı çıktığını, babasının rahatsızlandığını görünce durumu annesine haber verdiğini, katılan …’in de rahatsızlandığını, anneannesini ve komşuları Musa’yı aradığını, Musa’nın cankurtaran çağırdığını, hastanede sorulması üzerine babasının getirilen ottan zehirlenmiş olabileceğini söylediğini, herhangi bir psikolojik rahatsızlığının bulunmadığını,
Mahkemede; olay günü annesi …’in köfte yaptığını, kendisinin de salatayı hazırladığını, babaannesi …’ın acı marul dedikleri bir ot getirdiğini ve birlikte sofraya oturduklarını, babası maktul …’in salatadan bir kaşık aldığını, midesinden rahatsız olduğu için bunun dışında salatadan yemediğini, kendisinin de salatadan yemediğini, annesi …’in bir miktar salatadan yediğini, artan salatayı kendisinin çöpe döktüğünü, saat 18.00 sıralarında ahıra çalışmaya giden babasının ardından çöp dökmek için dışarı çıktığında babasının rahatsızlandığını gördüğünü, çöpü atıp yanına gittiğinde babasının dizleri üzerine yere çökmüş ve kusuyor olduğunu, babasının tarım ilacıyla nasıl zehirlendiğini bilmediğini, salataya yanılarak tarım ilacı katmasının söz konusu olmadığını,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi şeklinde, Latincede ise in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanık … Bostan’ın 18 yaşında olduğu, … ilinin … ilçesine bağlı Göynük kasabasında annesi ve babası ile birlikte yaşadığı, olaydan önce … Kaya ile nişanlandığı ancak bir süre sonra nişanın bozulduğu, bunalıma giren …’nin antidepresan kullanmaya başladığı, olay tarihinden altı ay önce de çok sayıda antidepresan hap içerek intihar etmeye teşebbüs ettiği, aynı kasaba ikamet eden katılan …’ın sanık …’yi oğlu ile evlendirmek istediği, sanığın babası maktul … ve annesi mağdur …’in bu talebi uygun gördükleri, sanık …’nin ise katılan …’in oğlu ile nişanlanmaya istekli olmadığı, sanığın nişanlandığını duyan halasının kızı tanık İsminur Günaydın’ın internet üzerinden gönderdiği mesajla …’yi kutladığı, …’nin ise nişana rızası olmadığını belirttikten sonra “Sen dayını bilmiyor musun, yaptı yine yapacağını, ben istemiyordum. Ya o ölecek, ya da ben öleceğim, ancak öyle kurtulurum.” şeklinde mesaj gönderdiğinin tanık İsminur ile bu tanığın annesi Hatice tarafından ifade edildiği, nişana rıza göstermeyen sanığın, babası maktul tarafından kayışla dövüldüğünün, ağabeyi … tarafından da darbedildiğinin sanığın babaannesi tanık … tarafından ileri sürüldüğü, olay günü sanık …’nin annesi mağdur … ile birlikte nişanlısının annesi katılan …’ın evine ziyarete gittikleri, akşam yemeğini birlikte yemek için buradan üçü birlikte çıkarak sanığın evine döndükleri, eve geldiklerinde kapıda bekleyen sanığın babaannesi tanık …’ı da eve aldıkları, …’ın bahçesinden topladığı acıbukle otunu rahatsız olduğunu bildiği oğlu maktul …’e yemesi için getirdiğini söylediği, sanık ile annesi …’in sulu köfte ve salatadan ibaret yemeği hazırladıkları, yemeğe acıbukle otundan da doğradıkları, yemeğin hazırlanması üzerine eve gelen maktul …, katılan … ile mağdur …’in sofraya oturup yemek yedikleri, sanığın ve tanık …’ın salatadan yemedikleri, salatadan birkaç lokma yiyen maktulün yemeği hazırlayan kızı sanık … ile eşi …’e “Gözünüz kör olsun, bu salata niye bozuk, kaldırın atın bunu.” dediğinin tanık … tarafından ifade edildiği, sofradan kalkan maktul …’ın ahıra hayvanlara bakmaya gittiği, bir süre sonra çöpleri ve bu arada yapılan salatayı da çöpe dökmek için dışarı çıkan sanık …’nin maktulün rahatsızlandığını gördüğü, kusup dışkısını yapan maktulün kıyafetlerini değiştirip yoğurt yedirmeye çalıştıkları, bu sırada katılan …’in de fenalaşarak kusmaya başladığı, sanığın olay yerine çağırdığı komşularının cankurtaran çağırması üzerine önce …’in, ardından maktulün hastaneye kaldırıldıkları, hastanede zehirlenme teşhisi konulması üzerine aynı yemekten yiyen …’in de hastaneye kaldırıldığı, maktul …’ın sabaha karşı hastanede hayatını kaybettiği, yapılan otopsi sonucu maktulün monokrotofos etken maddeli organik fosforlu böcek ilacı alımına bağlı zehirlenme sonucu öldüğünün belirtildiği, katılan … ile mağdur …’in yaklaşık 10 gün kadar hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edildikleri, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporlarda, katılan ile mağdurun geçirdikleri organofosfat zehirlenmesi nedeniyle yaşamlarının tehlikeye sokulduğunun ifade edildiği, olayın meydana geldiği evde bulunarak muhafaza altına alınan marul, maydanoz, kavurma, ot, süt ve yoğurt numuneleri üzerinde Türkiye … Sağlığı Kurumunca yapılan inceleme sonucunda sistemlerinde kayıtlı biyolojik ve kimyasal madde bulunmadığı bilgisine yer verildiği, evin önündeki çöp kutusunda bulunarak muhafaza altına alınan kusmuk örnekleri üzerinde Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesince yapılan inceleme sonucunda, örneklerde organik fosforlu insektisit grubuna ait etken maddelerden monokrotofos ve dikrotofos bulunduğunun belirtildiği, katılan …’in Cumhuriyet Başsavcılığında, istinabe olunan Mahkemede ve Ağır Ceza Mahkemesinde; olay günü ahırda gördüğü sanık …’nin kendi kendine konuştuğunu ve “Artık öl be adam.” şeklinde sözler söylediğini iddia ettiği, sanığın ise suçlamayı kabul etmediği anlaşılan olayda;
Katılan …’ın olaydan hemen sonra Kollukça ve daha sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadelerinde ileri sürmediği, sanığın yemek sırasında annesi …’e salatadan yememesi hususunda uyarıda bulunduğu ve yemekten zehirlenip ahırda fenalaşan babası maktule sanığın “Artık öl be adam.” şeklinde sözler söylediğine ilişkin anlatımını, ancak nişan bozulup arada husumet doğmasından sonra ileri sürmesi, iddia ettiği bu olguların sofrada bulunan mağdur … ile tanık … tarafından doğrulanmadığı gibi sanık tarafından da reddedilmiş olması, tanıklar İsminur ile Yaşar’ın anlatımlarının ise soyut iddialar ile duyuma ilişkin aktarımlardan ibaret olması karşısında, sanığın atılı suçları işlediğine ilişkin her türlü kuşkudan uzak kesin delil bulunmadığından beraatine karar verilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; “Maktul, katılan ve mağdurun içerisinde tarımda kullanılan, etkili böcek ilacı katılmış salatadan yedikten sonra zehirlendiklerinin otopsi raporu ve adli raporlarıyla sabit oluşu, sanık …’nin nişanlandığını duyan halasının kızı İsminur Günaydın’a gönderdiği ‘Sen dayını bilmiyor musun, yaptı yine yapacağını, ben istemiyordum. Ya o ölecek, ya da ben öleceğim, ancak öyle kurtulurum.’ şeklindeki mesaj içeriği, katılan …’in Cumhuriyet Başsavcılığında, istinabe olunan Mahkemede ve Ağır Ceza Mahkemesinde; olay günü ahırda gördüğü sanık …’nin kendi kendine konuştuğunu ve ‘Artık öl be adam.’ şeklinde sözler söylediğine ilişkin ısrarlı anlatımı birlikte gözetildiğinde; 18 yaşındaki sanık … Bostan’ın rızası dışında baskıyla kendisini nişanlayan babası maktul … ve annesi mağdur … ile nişanlısının annesi katılan …’i öldürmek maksadıyla, tarımda kullanılan kuvvetli böcek zehrini hazırladığı salataya katarak babası maktule yönelik nitelikli kasten öldürme suçunu, annesi ve katılan …’in ise yaşamsal tehlike geçirmelerine karşın gördükleri uzun tedavi sonucu sağlıklarına kavuşmaları nedeniyle kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüs ettiği, sanığa atılı bu suçların sabit olduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.” düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; sanığa atılı suçların sabit olduğu görüşüyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.04.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.