Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/314 E. 2022/828 K. 22.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/314
KARAR NO : 2022/828
KARAR TARİHİ : 22.12.2022

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 687-971
Katılan mağdure : …
Nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık …’nun TCK’nın 102/2, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.11.2019 tarihli ve 448-631 sayılı hükmün katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince 30.06.2020 tarih ve 687-971 sayı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, bu kararın da katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi Yargıtay 9. Ceza Dairesince 24.05.2021 tarih ve 9650-3590 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 02.12.2021 tarih ve 108107 sayı ile;
“…Mağdurun adli raporuna göre nitelikli cinsel saldırı suçuna ilişkin bir delile ulaşılmadığı, mağdur anlatımına göre ‘parmağın vajinaya girme hissi’ esas alınarak mahkumiyet hükmü kurulduğu, mağdurun üzerinde bulunan elbiselerin ne şekilde aşılarak eylemin gerçekleştiğine ilişkin dosyada bir açıklamanın yer almadığı, bu haliyle olayın genel gelişimine göre sanığın eyleminin TCK’nın 102/1 fıkrasında tanımlanan suçu oluşturacağı,” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
5171 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 18.04.2022 tarih ve 28188-3580 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 102. maddesinin 2. fıkrasının mı yoksa aynı maddenin 1. fıkrasının mı uygulanması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
19.07.2019 tarihinde saat 06.45’te Gökçeada Devlet Hastanesinde görevli doktor tarafından sanık hakkında düzenlenen rapora göre; sanığın herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığı, alkol testinin 0 promil olarak ölçüldüğü,
19.07.2019 tarihinde Gökçeada Devlet Hastanesinde görevli doktor tarafından mağdure hakkında düzenlenen rapora göre; mağdurenin öyküsünde; şehir dışından arkadaşının nişanı için 5 gün önce geldiğini, ortak arkadaşı vasıtasıyla sanıkla tanıştığını, gece akşam yemeğini sanığın evinde yediğini ve alkol aldığını, gece yarısı uykusundayken sanık tarafından saldırı/tacize uğradığını, saat 03.00 sıralarında sanığın evinde uyurken vajinasına sanığın parmağını sokmasıyla uyandığını, sanığa bağırıp evden hemen uzaklaştığını belirttiği, jinekolojik muayenesinde; hymenin anüler formda olduğu, saat 3 ve 9 hizalarında kaideye uzanan eski yırtıkların bulunduğu, genital bölgede yapılan incelemede; ekimoz, abrazyon veya laserasyon gibi cinsel saldırı, cebir bulgusu olarak kabul edilebilecek özellik saptanmadığı, mağdureden vajinal ve perianal sürüntü örneklerinin alındığı,
Anlaşılmaktadır.
Mağdure 19.07.2019 tarihinde saat 05.05’te Kollukta; saat 20.00 sıralarında sanığın evine gittiklerini, sanıkla orada tanıştığını, bahçede akşam yemeği yediklerini, birkaç kadeh şarap içtiğini ancak sarhoş olacak kadar alkol almadığını, yemekten sonra sanık ve tanık …’in yanından uzaklaşıp yaklaşık 2 saat telefonda konuştuğunu, normalde sanığın evinde kalmayı düşünmediklerini ancak vaktin geç olması, sanığın evde ayrı odaların bulunduğunu ve orada kalabileceklerini söylemesi üzerine kabul ettiklerini, kalmaları için sanığın ısrar etmediğini, evin üst ve alt katının bulunduğunu, sanığın, kendisine alt katı düzenlediğini, onlara “Eşyalarınız alın. Kapımı kapatıp bir daha açmayacağım.” dediğini, ardından evin kapısını kapatıp yatağa geçtiğini, sanık ve …’in üst katta kaldıklarını, bir süre daha telefonla konuştuktan sonra saat 01.00 sıralarında uyuduğunu, uykusundan vajina bölgesine parmağın sokulması hissiyle bir anda uyandığını, uyandığında sanığın, yatağın yanına eğilmiş bir şekilde saklanmaya çalıştığını gördüğünü, sanığa oldukça yüksek bir sesle “Ne yapıyorsun burada?” diyerek bağırdığını, sanığın “Havlu almaya geldim. Bir şey yapmıyordum.” şeklinde cevap vererek hızlı bir şekilde odadan çıktığını, kendisinin de sanığın arkasından eşyalarını toplayıp evden çıktığını ve …’i çağırıp “Bu adam beni taciz etti. Bu evden gidiyoruz.” diyerek …’i beklemeye başladığını, ardından sanığın gelerek “Ne oldu? Nereye gidiyorsunuz?” şeklinde sorular sorduğunu, ona cevap vermeyerek …’in gelmesiyle evden çıktıklarını, taksiye binerek karakola şikâyete gittiklerini,
Savcılıkta; gece saat 03.00-03.30 sıralarında sanığın parmağının vajinasına girdiğini hissetmesiyle uyandığını, üzerinde tek parçadan oluşan etekli elbise bulunduğunu, sıçrayıp etrafına baktığını ancak kimseyi göremediğini, birkaç saniye sonra sanığı yatağın yanında eğilerek saklanmaya çalışırken gördüğünü, sanığa “Sen ne yapıyorsun?” diyerek yüksek sesle bağırdığını, bunun üzerine sanığın “Bir şey yapmıyorum. Ben havlu almak için odaya girdim.” diyerek hızlı bir şekilde yanından ayrıldığını,
Mahkemede; saat 03.00 sıralarında vajinasına parmak sokulması hissiyle uyandığını, bir an sıçradığını, odanın karanlık olduğunu, arkasına dönüp baktığını, kimseyi göremediğini, ardından sanığın, yatağın kenarında yere eğilerek saklandığını gördüğünü, “Sen ne yapıyorsun?” diyerek bağırdığını, sanığın havlu almaya girdiğini söyleyerek odadan hızla çıktığını, uyurken üzerinde elbise olduğunu, sarhoş olacak kadar alkol almadıklarını,
Tanık … 19.07.2019 tarihinde saat 05.30’da Kollukta; ailesiyle birlikte Mersin’de ikamet ettiğini, arkadaşının nişanı için adaya gittiklerini, mağdureyi uzun yılardır tanıdığını, yakın arkadaş olduklarını, nişanda sanıkla tanıştıklarını, sanığın, kendisini İnstagram isimli siteden eklediğini, birkaç gün sosyal medya üzerinden görüştüklerini, 18.07.2019 tarihinde sanığın, kendilerini akşam eve yemeğe davet ettiğini, orada yemek yedikten sonra sohbet ettiklerini, sanığın akşam konaklamalarını teklif ettiğini, kaldıkları yerin uzak mesafede olması nedeniyle kabul ettiklerini, kendisinin sanıkla birlikte üst katta kaldığını, mağdurenin ise alt katta tek başına kaldığını, gece sanığın, kendisiyle birlikte olmak istediğini, sanığa istemediğini söylediğini, ısrar etmesi üzerine yüksek sesle ona bağırarak istemediğini tekrarladığını, sanığın sinirlenip bahçede yatacağını söylediğini ve aşağı indiğini, yaklaşık 5 dakika sonra mağdurenin yüksek sesle “Ne yapıyorsun sen? Ben gitmek istiyorum.” diyerek bağırmasını duyduğunu, mağdurenin üst kata geldiğini ve gitmek istediğini söylediğini, mağdureye ne olduğunu sorduğunda mağdurenin, sanığın, kendisini taciz ettiğini, polise gitmek istediğini söylediğini,
Savcılıkta; gece saat 03.00 sıralarında sanığın, kendisine fiziksel temasta bulunarak cinsel birliktelik yaşamak istediğini söylediğini, sanığa böyle bir şeyin olmayacağını söylediğini, sanığın ısrar etmesi üzerine sanığı ittirerek tekrar reddettiğini, bunun üzerine sanığın sinirlenip “Ben bahçede yatacağım.” diyerek yanından ayrıldığını, yaklaşık 5 dakika sonra ben mağdurenin “Ne yapıyorsun sen? Ben gitmek istiyorum.” şeklinde bağırdığını duyduğunu, 1 dakika geçmeden mağdurenin geldiğini, “Kalk hemen gidiyoruz buradan. Bu adam beni taciz etti.” dediğini, mağdurenin yaşadıklarını karakolda öğrendiğini, sabah saat 06.00’ya kadar sanığın sürekli telefon ettiğini, açmayıp engellemesi üzerine İnstagram üzerinden mesaj atıp sürekli olarak olayı inkâr ettiğini, “Ben şerefsiz değilim. Havlu almaya gittim. Bir şey yapmadım.” şeklinde mesajlar gönderdiğini,
Mahkemede; saat 03.00’e doğru uyurken fiziksel bir temas hissettiğini, uyandığında sanığın, kendisine dokunduğunu hissettiğini, sanığın, birlikte olmak istediğini söylemesi üzerine onu iterek reddettiğini, sanığın bu nedenle çok sinirlendiğini, “Ben aşağıya iniyorum. Bahçede yatacağım.” diyerek ayrıldığını, 5 dakika geçmeden “Ne yapıyorsun sen? Ben gitmek istiyorum.” şeklinde mağdurenin bağırmasını duyduğunu,
Beyan etmişlerdir.
Sanık 19.07.2019 tarihinde saat 08.00’de Kollukta; mağdure ve tanık …’e yemekten sonra evde kalmalarını teklif ettiğini ancak ısrar etmediğini, evinin iki katlı olduğunu, normalde alt katta kaldığını, alt kata mağdureyi yerleştirdiğini, mağdurenin “İyi geceler.” dedikten sonra kapıyı kapattığını, kendisinin tanık …’le birlikte üst katta kaldığını, …’le birlikte olmak istediğini ancak …’in regl olduğu için kararsız kaldığını, bu nedenle sadece seviştiklerini, ardından kendisinin duş almak istediğini, tüm kişisel eşyalarının alt katta olduğunu, …’in, nereye gittiğini sorduğunu, …’e duş almaya gittiğini söyleyemediği için bahçeye ineceğini söylediğini, alt kata indiğini, evin kapısının demir olması nedeniyle gürültü yapmadan lavabo kısmından eve girdiğini, mağdurenin kaldığı odaya havlu almak için gittiğini, mağdurenin o esnada uyuduğunu, uyanmaması için ışığı dahi açmadığını, odadan havlusunu aldığını, tam çıkacakken mağdurenin yatağının baş ucunda bulunan sehpa üzerindeki meyve suyunu gördüğünü, almak için eğildiğini, o sırada mağdurenin uyanarak “Ne yapıyorsun burada?” dediğini, mağdureye “Havlumu aldım. Bir şey yapmıyorum.” şeklinde cevap verdiğini, mağdurenin “Buradan gitmek istiyorum.” dediğini, o sırada duşa girdiğini, çıktığında mağdurenin dışarıda olduğunu, mağdureye “Burada ne yapıyorsun?” şeklinde soru sorduğunu, mağdurenin “Bir şey yok.” dediğini, …’in üst kattan indiğini ve ayrıldıklarını, mağdureye hiçbir şekilde temas etmediğini ve ona tacizde bulunmadığını,
Savcılıkta; saat 20.00 sıralarında tanık ve mağdureye taksi göndererek evine getirttiğini, saat 00.30 sıralarında alt katta bulunan dairede mağdurenin kalması için yer ayarladığını, kendisinin ise kız arkadaşı olan …’le beraber üst kata çıktığını, beraber aynı yatakta yatıp uyuduklarını, gece saat 03.00 sıralarında uyanıp …’i de uyandırdığını, cinsel ilişki yaşamak için soyunduklarını, …’in üzerinde tişört bulunduğunu, alttaki iç çamaşırını çıkartmış olduğunu ancak …’in regl döneminde olduğunu, herhangi bir cinsel birliktelik olmayacağını kendisine söylediğini, bunun üzerine sinirlenerek “Bahçede yatacağım.” dediğini ancak amacının banyoya giderek temizlenmek olduğunu, kişisel eşyalarının mağdurenin bulunduğu odada durduğunu, gece geç olduğu için demir kapıyı açıp rahatsız etmek istemediğini, lavabo tarafında bulunan kapıdan içeri girdiğini, mağdurenin uyuduğu yatağın karşısında bulunan koltuğun üzerinden havlusunu aldığını, komodinin üzerinde bulunan meyve suyunu almaya çalıştığında mağdurenin bir anda uyanarak “Ne yapıyorsun sen ya?” şeklinde bağırdığını, mağdureye duş alacağını, o nedenle havlu almak için odaya girdiğini söylediğini, mağdurenin “Gitmek istiyorum.” dediğini, kendisinin duşa girdiğini, 5-10 dakika sonra duştan çıktığında mağdurenin dışarıda beklediğini, …’in ise üst kattan aşağı doğru indiğini gördüğünü, …’in “Sen nasıl bir sapıksın?” dediğini, …’e hiçbir şey yapmadığını söyleyip “Ne saçmalıyorsun sen?” dediğini, mağdurenin iddia ettiği şekilde parmağını onun cinsel organına sokmadığını, kesinlikle mağdureye temas etmediğini, oda karanlık olduğu için belki almış olduğu havlunun Elif’in vücuduna değmiş olabileceğini, mağdurenin kendisine iftira attığını,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde önceki beyanlarına ek ve önceki beyanlarından farklı olarak; gece saat 03.00-03.30 sıralarında uyandığını, …’i de uyandırdığını, …’e birlikte olma teklifinde bulunmadığını ancak kendiliğinden o safhaya geldiklerini, tam birlikte olacakken …’in regl olduğunu belirterek yapamayacağını söylediğini, sinirlenerek yataktan kalktığını, aslında duşa girmek istediğini fakat …’e duşa girmek üzere kalktığını söylemediğini, akşam yemek masasında otururken mağdurenin sürekli kendisine baktığına şahit olduğunu, mağdurenin, kendisinden hoşlandığını ancak kendisinin …’i tercih etmesinin onu kızdırdığını ve bu nedenle mağdurenin iftira attığını düşündüğünü, mağdurenin zaten erkek arkadaşı olduğunu yemek masasından ayrılıp uzun müddet telefonda erkek arkadaşıyla konuşması nedeniyle bildiğini, erkek arkadaşı olan birine neden böyle bir şey yapacağının sorulması gerektiğini,
Mahkemede; gece saatlerinde uyanıp …’e birlikte olmak istediğini söylediğini, …’in regl olduğu için kabul etmediğini, sinirlenerek bahçede kalacağını söylediğini, mağdurenin vücuduna cinsel amaçla herhangi bir şekilde dokunmadığını, mağdurenin yattığı odaya banyodan girdiğini, odaya girmek için her zaman kullanılan kapıdan mağdureyi rahatsız etmemek için girmediğini,
Savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel saldırı” başlığını taşıyan 102. maddesi;
“1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
“(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” hâlini almıştır.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdurenin Kollukta ve Mahkemede vajinasına parmak sokulduğu hissiyle, Savcılıkta ise sanığın parmağının vajinasına girdiğini hissetmesiyle uyandığını, uyandığında sanığın, yatağın yanına eğilmiş bir şekilde saklanmaya çalıştığını gördüğünü, sanığa oldukça yüksek bir sesle “Ne yapıyorsun burada?” diyerek bağırdığını iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda özetle; mağdurenin uyuduğu yatağın karşısında bulunan koltuğun üzerinden havlusunu aldığını, komodinin üzerinde bulunan meyve suyunu almaya çalıştığında mağdurenin bir anda uyanarak “Ne yapıyorsun sen ya?” şeklinde bağırdığını, mağdureye duş alacağını, o nedenle havlu almak için odaya girdiğini söylediğini, mağdurenin vücuduna cinsel amaçlı olarak herhangi bir şekilde dokunmadığını savunduğu olayda;
Mağdurenin Kollukta ve Mahkemede vajinasına parmak sokulduğu hissiyle, Savcılıkta ise sanığın parmağının vajinasına girdiğini hissetmesiyle uyandığını belirtmesi, mağdure hakkında düzenlenen adli raporun olay öyküsünde ise; saat 03.00 sıralarında sanığın evinde uyurken vajinasına sanığın parmağını sokmasıyla uyandığını ifade etmesi, adli tıp raporunda mağdurenin genital muayenesinde herhangi bir bulgu elde edilememesi, bu nedenle sanığın parmağının vücuduna girip girmediği hususunda şüphe oluşması, söz konusu şüphenin sanık lehine değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığa atılı eylemin TCK’nın 102. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri … ve …;
“Yapılan yargılama ve incelenen dosya kapsamına göre, sanık …’nun olaydan kısa süre önce bir nişan töreninde tanışarak arkadaş olduğu olay tanığı … ve onun arkadaşı katılan …’u Gökçeada Zeytinliköy’deki evine davet ettiği, olay akşamı katılan ve tanığın bu evde sanıkla sohbet edip birlikte yemek yedikten ve alkol aldıktan sonra gece saatlerinde başka bir arkadaşlarının evinde kalmak üzere gitmek istedikleri, sanığın ise evinin iki katlı olduğunu, isterlerse kalabileceklerini ifade ettiği, bunun üzerine katılan ve tanığın geceyi misafir olarak burada geçirmeye karar verdikleri, sanığın tanık … ile beraber üst katta kaldığı, katılan …’in ise alt katta uyuduğu, ilerleyen saatlerde sanığın tanık … ile cinsel ilişkiye girmek istediği ancak tanığın regl olması nedeniyle bunun gerçekleşmediği, bu duruma sinirlenen sanığın tanık …’in yanından ayrılarak önce evin bahçe kısmına ardından da normalde giriş olarak kullanılan kapı yerine evin banyo kısmından geçerek katılan …’in uyuduğu odaya sessizce girdiği, bir süre sonra katılanın vajinasına bir parmağın girdiğini hissedip sıçrayarak uyandığı ve odada yatağın yanına doğru eğilerek saklanmaya çalışan sanığı fark ettiği, sanığa ne yaptığını sorması üzerine ondan odaya havlu almak için girdiği yönünde yanıt aldığı, bu aşamadan sonra arkadaşı …’e seslenen ve durumu anlatan katılanın onunla birlikte çağırdıkları taksiyle olay yerinden ayrılarak jandarma karakoluna giderek şikayetçi oldukları olayda;
Aralarında geçmişe dayalı hiçbir husumet ve buna bağlı olarak sanığa iftira atması için neden bulunmayan katılanın aşamalardaki tutarlı anlatımları, olayın hemen ardından gösterdiği tepki ve kolluğa yaptığı şikayet başvurusu, bu beyanları destekleyen tanık ifadesi, olayın son aşamasına kadar yaşanan süreci katılan ve tanığın anlatımlarına paralel şekilde anlatan sanığın dosya kapsamıyla örtüşmeyen inkara yönelik savunmaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığa yüklenen nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olduğunu ve buna ilişkin yerel mahkeme kararının isabetli bulunduğunu düşündüğümüzden sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyoruz.” görüşleriyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi …; “İhtilafa konu somut olayda, katılan …’in arkadaşı olan ve tanık olarak bilgisine başvurulan … ile birlikte sanığın, tanık ile katılanı Gökçeada ilçesi, Zeytinli Köyünde bulunan evine davet etmesi üzerine katılan …’in, arkadaşı olan … ile birlikte sanığa ait eve misafir olarak gittikleri, birlikte mangal yapıp bir miktar alkol aldıkları, ilerleyen saatlerde sanığın, katılan ve tanığa kendisine ait evde kalabileceklerini söyleyerek teklifte bulunduğu, geç saatler olması nedeniyle katılan ve tanığın, sanığın teklifini kabul ederek sanığa ait evde kalmaya karar verdikleri, tanık …’in evin üst katında, sanık ile birlikte kaldığı, katılanın ise sanığın ikametinin alt katında bulunan odada kalmasına karar verildiği, olay gecesi sanığın yaklaşık saat 03.00 – 03.30 sıralarında katılanın bulunduğu yere gelerek uyumakta olan katılanın rızası dışında vajinasına parmak soktuğu, katılanın vajinasına parmak sokulması hissiyle uyandığı, tüm aşamada olayı bu şekilde anlattığı, beyanlarında bir çelişkinin bulunmadığı, devamında sanığın yatağın kenarında yere eğilerek saklandığını görmesi üzerine sanığa, ‘Sen ne yapıyorsun’ diye bağırdığı, sanığın havlu almaya girdiğini söyleyerek odadan hızla çıktığı, katılanın, arkadaşı olan …’i çağırdığı, birlikte gece saatlerinde evden ayrıldıkları ve Jandarmaya gittikleri tartışmasız olduğundan nitelikli cinsel saldırı zuçundan kurulan ve Dairesince onanmasına karar verilen hüküm yerinde olduğundan sayın çoğunluğun eylemin basit cinsel saldırı olduğu yönündeki görüşünü katılmıyorum.” görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 24.05.2021 tarihli ve 9650-3590 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 30.06.2020 tarihli ve 687-971 sayılı Yerel Mahkemece kurulan hükme yönelik istinaf isteminin esastan reddine dair kararının sanığa atılı eylemin TCK’nın 102/1. maddesinde düzenlenen basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek istinaf isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken esastan reddedilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, Bölge Adliye Mahkemesinin hükmünün bozulmasına karar verilmesi, basit cinsel saldırı suçu için kanunda öngörülen ceza miktarı ve sanığın cezaevinde geçirdiği süre göz önüne alınarak cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 06.12.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 22.12.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.