YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/292
KARAR NO : 2022/568
KARAR TARİHİ : 20.09.2022
Mahkemesi:Ceza Dairesi
Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık …’ın TCK’nın 85/2, 22/3, 53/6 ve 63. maddeleri uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 2 yıl süre ile geri alınmasına ve mahsuba ilişkin … 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.06.2021 tarihli ve 381-159 sayılı hükmün katılanlar vekili ve sanık müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 15.09.2021 tarih ve 1594-1800 sayı ile mahkûmiyet hükmünün kaldırılarak sanığın TCK’nın 85/2, 22/3, 53/6 ve 63. maddeleri uyarınca 13 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 2 yıl süre ile geri alınmasına ve mahsuba karar verilmiş, bu hükmün de Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 14.12.2021 tarih, 8793-8875 sayı ve oy çokluğu ile temyiz taleplerinin esastan reddine karar verilmiş,
Daire Üyesi F. …;
“…Mevcut olayda, sanık … arkadaşı … ile birlikte benzinlikte araçlarını temizledikten sonra, yerleşim yerinde, hız sınırının da 60 km olduğu yolda sanık ve arkadaşı iki şeritli yolun iki şeridini de kapatarak 120 kilometrenin üzerinde bir hızla yarış yaptıkları, tanık anlatımlarından anlaşılmıştır. Sanık yarış yaparken önündeki dönel kavşağa geldiklerinde dahi hızlarını azaltmadan dönel kavşağa yarış eder vaziyette girmişlerdir. Dönel kavşağı geçer geçmez de hafif virajlı olan yolda, aşırı hızın etkisi, birbirlerini geçme heyecanı ile seyrederken direksiyon hâkimiyetini kaybederek kaldırımda yürümekte olan insanlara çarparak iki kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına neden olmuştur.
Sanık yukarıda belirtilen ihtimalleri düşünmek yerine tam tersi hem mevcut hız sınırının iki katı hızla, birde yarış yaparak seyretmiştir.
Yerleşim yerinde iki şeritli yolda şeritlerin kapatılması ve hız sınırının iki katından 120 km’den fazla bir hızla yarış yaparak ilerlenmesi durumunda önüne bir şey çıkması hâlinde, önündeki insanların veya araçların kaçamayacağı kesindir.
Sanık arkadaşı ile şeritleri kapatmak sureti ile yarış yaparak ‘ne olursa olsun, ben yarışıma devam ederim’ mantığı ile hareket ederek olası kastla hareket etmiştir. Neticenin gerçekleşmemesi için hiçbir gayret göstermemiştir.
Bu olay nedeni ile sadece sanık … hakkında soruşturma yapılmıştır. Oysa dosya kapsamından tanık beyanlarından, sanığın beyanından arkadaşı …’nın kullandığı araçla yarış yaparken kazanın olduğu, …’nın da yaptıkları yarış nedeniyle sanığın direksiyon hakimiyetini kaybetmesine neden olarak olaya dâhil olma ihtimalinin bulunduğu, ancak bu yönde bir araştırmanın da yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu hususta eksik inceleme vardır. Sanığın arkadaşının da olaya dâhilinin araştırılıp durumun değerlendirilmesi gerekir.
Sanığın eylemi de; yukarıda anlatılan nedenlerle bilinçli taksirle değilde olası kast ile işlenmiş olduğu kanaatinde olduğumdan çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 14.02.2022 tarih ve 133859 sayı ile;
“…Kaza sonrasında aldırılan bilirkişi raporuna göre, sanık …’ın sevk ve idaresindeki 42 CHG 99 plakalı otomobiliyle, orta refüj ile bölünmüş tek yönlü sağa hafif virajlı meskun mahaldeki seyrinde, aracının hızını asgari hızla yavaş bir şekilde seyretmesi gerekmekte iken bu hususa riayet etmediği, mevcut sürati ile … trafiğinin yoğunluğunu hesaba almadan hatalı direksiyon manevrası yaparken, yolun sağına doğru savrularak yaya kaldırımının üzerindeki yayalara çarpmış olmakla tamamen hatalı ve kusurlu olduğu, ayrıca olay mahalline gelmeden hemen önce dönel kavşağın olduğunu gördüğü ve bildiği halde yavaş seyretmesi gerekirken bu dönel kavşağı da süratli şekilde çıkarak yola gereken dikkati vermeden aceleci ve tehlikeli vaziyette … kullandığı belirtilerek sonuç olarak meydana gelen kazanın oluşumunda sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenen 47/1-d ve 52/1-a-b maddelerini ihlâl ettiği ve 37 metre savrulma lastik izi ve araçtaki hasar durumu göz önüne alındığında aynı Kanun’un 51.maddesi hükümlerini de ihlâl ettiğinin ve meydana gelen kazada asli kusurlu olduğunun, müşteki ve hayatını kaybeden şahısların kusursuz olduklarının belirtildiği, gözetilerek sanık hakkında temel ceza belirlenirken eylem sonucu hayatını kaybeden kişi sayısı, yaralanmanın niteliği ve sanığın kusur durumu dikkate alınarak alt sınırdan daha az uzaklaşılmak suretiyle ceza tayin edilmesi yerine, alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak üst sınıra yakın seviyeden cezalandırılması yoluna gidilmesi ve temel cezanın 12 yıl olarak belirlenmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak hükmün istinaf edilmesi üzerine yapılan incelemede, … Bölge Adliye Mahkemesi 3 Ceza Dairesinin 15.09.2021 tarih ve 2021/1594 Esas ve 2021/1800 karar sayılı kararında yer alan ve sanık hakında temel ceza belirlenirken eylem sonucu hayatını kaybeden kişi sayısı, yaralanmanın niteliği ve sanığın kusur durumu dikkate alınarak alt sınırdan daha az uzaklaşılmak suretiyle ceza tayin edilmesi yerine, alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak üst sınıra yakın seviyeden cezalandırılması yoluna gidilmesi nedeniyle verilen temel cezanın 12 yıldan 9 yıla indirilmesinin hukuka aykırı nitelikte olduğu, sanığın üzerine atılı bulunan suçu 18.10.2020 tarihinde ve gündüzleyin saat 15.50 sıralarında .Caddesi .önünde meydana gelmesi ve meskun mahalde herkesin caddede yürüyüş yapacağı saatte bulunması, sanığın aracı ile başka bir aracın yüksek hızla yarış halinde bulunması, sanığın aracının hız limitinin çok üzerinde bulunması ve kaza yapan aracın 37 metre savrulma lastik izinin bulunması ve meydana gelen kazada, bir aile trajedisinin yaşanması 2 ölüm ve bir nitelikli yaralamanın gerçekleşmesi ve sanığın sorumsuzca hareket etmesi, aldırmaz, vurdumduymaz bir tutum sergilemesi şeklinde yer alan gerekçeler gözönüne alındığında,
… BAM 3. Ceza Dairesinin 15/09/2021 tarih ve 2021/1594 Esas ve 2021/1800 karar sayılı kararında yer alan ve sanık hakında temel ceza belirlenirken eylem sonucu hayatını kaybeden kişi sayısı, yaralanmanın niteliği ve sanığın kusur durumu dikkate alınarak alt sınırdan daha az uzaklaşılmak suretiyle ceza tayin edilmesi şeklindeki gerekçenin yetersiz olduğu kabul edilerek … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 15.09.2021 tarih ve 2021/1594 E. ve 2021/1800 K. sayılı kararıyla sanık hakkında yapılan ceza indiriminin yasal olmayan gerekçeyle indirilmesine ve temel cezanın 9 yıl olarak belirlenmesine ve neticeten 13 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine ilişkin hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 24.03.2022 tarih ve 1564-2321 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; TCK’nın 85/2. maddesi gereğince 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçta, temel cezanın 9 yıl olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
18.10.2020 tarihli kaza tespit tutanağına göre; sanık …’ın olay günü saat 15.48 sıralarında sevk ve idaresindeki otomobil ile bölünmüş, tek yönlü, iki şeritli Hicaz Caddesini takiben … .Caddesi istikametinden, … Caddesi kavşağı istikametine seyri sırasında kavşak çıkışında bulunan yolun sağa hafif virajlı kısmında hızından dolayı aracın kontrolünü kaybederek sağa doğru yanlamasına savrulup yoldan çıkarak aracın sol yan kısımları ile önce yaya yolu üzerinde yürüyen yayalar …, … ve …’a çarptığı, daha sonra aracın yan kısımları ile orada bulunan binanın beton duvarına çarptıktan sonra yol üzerine savrulduktan sonra durabildiği, olay yerinde bulunan 37 metre savrulma lastik izi sonrasında meydena gelen şiddetli çarpma ve oluşan hasar dikkate alındığında sanığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 51. maddesinde sayılan “Hız sınırları üzerinde seyretmek” kurallarını ihlâl ettiği; yayalar …, … ve …’ın ise yaya yolu üzerinde yürüdükleri sırada olayın meydana gelmesi nedeniyle herhangi bir kural ihlâllerinin olmadığı,
Kaza neticesinde yayalar … ile 2015 doğumlu …’ın hayatını kaybettiği, yaya …’ın ise kemik kırığı hayati fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek şekilde yaralandığı,
Kazanın, yerleşim yeri içerisinde, tek yönlü, bölünmüş, iki şeritli, açık havada, gündüz vakti, 7 metre genişliğinde, asfalt kaplama, virajlı, eğimsiz yolda, yoldan çıkma ve yaya kaldırımında bulunan yayalara çarpma şeklinde gerçekleştiği, kaza yerindeki azami hız limitinin 60 km/saat olduğu,
18.10.2020 tarihli ölü muayene tutanağına göre; …’ın ölümünün, trafik kazası ile husulü mümkün göğüs kafesi kemik kırıklarıyla müterafık künt beden travmasına bağlı gelişin iç kanama sonucu, …’ın ölümünün ise trafik kazası ile husulü mümkün kafa kemik kırıklarıyla müterafık künt genel beden travmasına bağlı gelişen beyin doku harabiyeti, iç ve dış kanama neticesinde meydana geldiği,
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından katılan … hakkında düzenlenen 25.10.2020 tarihli rapora göre; adı geçenin yaralanmasının, şahsın yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi hafif (1), orta (2,3) ve ağır (4,5,6) olarak sınıflandırıldığında, saptanan kırığın hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu,
18.10.2020 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; kazaya neden olan aracın kontak anahtarının üzerinde ve açık, hız kadranının “0” konumunda, vitesin ise sıkışmış olduğu, aracın kaçıncı viteste olduğunun tespit edilemediği, söz konusu aracın arka tamponunun kırılmış, sol arka kaporta, sol ön kapı ve kaputunun hasarlı, ön camının patlamış olduğu, sol ön ve arka kapılarının sıkışmadan dolayı açılamadığı, sağ tarafının da hasarlı olduğunun görüldüğü,
19.10.2020 ve 27.10.2020 tarihli CD izleme ve çözümleme tutanaklarına göre; olay günü saat 15.22 sıralarında katılan … ile ölenlerin kaldırımda yürüdüğü sırada arkalarından gelen sanığın sevk ve idaresindeki aracın direksiyon hâkimiyetini kaybederek kaldırıma doğru savrulduğu ve aracın ardından hızla kaldırımda bulunan katılan … ve ölenlere arkadan çarpmak suretiyle savurduğu, akabinde ölenlerin havada uçarak orada bulunan bina duvarına çarptığı, katılan …’in ise yere yuvarlandığı, ardından katılan …’in yerden kalkıp ölenlerin yanına gittiği, bu sırada sanığın idaresindeki aracın sağ ön koltuğunda oturan kişinin araçtan dışarı çıktığı, bu aracın hemen arkasından gelen aracın ise sanığın kullandığı aracın önünde durduğu, bazı şahısların bir aracın bagajına bir şahsı bindirdikleri, olay yerinin 200 metre gerisinde hız sınırının 60 km olduğunu gösteren trafik levhasının bulunduğu,
Soruşturma aşamasında adli trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 24.10.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; kazanın, meskun mahalde, orta refüj ile bölünmüş, tek yönlü, iki şeritli, 7 metre genişliğinde, asfalt, düz, hafif eğimli yolda gerçekleştiği, olay yerinde 37 metre savrulma lastik izinin bulunduğu ve söz konusu yerde hız sınırının 60 km olduğu, olay mahalli, CD görüntüleri, kaza tespit tutanağı ve ekinde yer alan kroki ve beyanlar dikkate alındığında; kazanın oluşumunda sanığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47/1-d maddesinde belirtilen ve asli kusurlardan sayılan “Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan yönetmelikte gösterilen diğer, kural, yasak, zorunluluk ve yükümlülüklere uymak zorundadırlar.”, aynı Kanun’un 52/1-a-b maddesinde belirtilen “Kavşaklara, virajlı ve dönemeçli yola yaklaşırken hızlarını azaltmamak ve hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliği ile görüş, hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak” ve yine aynı Kanun’un 51. maddesinde sayılan “Hız sınırları üzerinde seyretmek” kurallarını ihlâl etmesi nedeniyle kusurlu olduğu; katılan … ve ölenlerin ise herhangi bir kusurlarının bulunmadığı,
Yerel Mahkemece, sanık hakkında temel cezanın belirlenmesi sırasında gerekçe olarak; “Suçun işleniş şekli, sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığı, meydana gelen zarar” hususlarının gösterildiği,
… Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince; “Temel ceza belirlenirken eylem sonucu hayatını kaybeden kişi sayısı, yaralanmanın niteliği ve sanığın kusur durumu dikkate alınarak alt sınırdan daha az uzaklaşılmak suretiyle ceza tayin edilmesi yerine, alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak üst sınıra yakın seviyeden cezalandırılması yoluna gidildiği” şeklindeki gerekçeyle sanık hakkındaki temel cezanın 9 yıl olarak belirlendiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılanlar … ve …; ölen …’in anne ve babası olduklarını, olayı görmediklerini, şikâyetçi olduklarını, sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini,
Katılan …; olay günü saat 15.30 sıralarında eşi ölen … ve oğlu ölen … ile birlikte yaya olarak kaldırım üzerinde yürüdükleri sırada ismini ve plakasını sonradan öğrendiği sanığın sevk ve idaresindeki aracın aniden arkalarından kendilerine çarptığını, eşi ve oğlunun kaza nedeniyle hayatını kaybettiğini, kendisinin ise ağır şekilde yaralandığını, 70 gün yatağa bağlı olarak yaşadığını, ölenden başka çocuğunun olmadığını, yaşama sevincini kaybettiğini, olay anında korna yada fren sesi duymadıklarını, aracı çok hızlı kullanan sanığın kaza olayından sonra kaçtığını, ağır bir şekilde cezalandırılmasını istediğini, maddi ve manevi zararının bulunduğunu,
Tanık …; .Caddesi üzerinde bulunan kasabın önünde durduğu sırada cadde üzerinden kırmızı renkli .marka … ile gri renkli bir aracın hızlı bir şekilde yan yana yarışırcasına ilerlediğini gördüğünü, araçların hızlarının 120 km’nin üzerinde olduğunu, araçların arakasından baktığı sırada yaklaşık 300-400 metre sonda kırmızı renkli aracın kaldırıma çıkarak yaya hâlindeki şahıslara çarptığını, kaza yerine koştuğu sırada gri renkli aracın içerisinden çıkan iki erkek şahsın araçlarından inerek kırmızı renkli aracın içerisindeki şoförü sıkıştığı yer olan aracın sağ ön kapısından çıkartıp kendi araçlarının bagajına koyduktan sonra olay yerinden uzaklaştıklarını,
Tanık …; olay günü saat 15.30 sıralarında dışarıdan sesler duyması üzerine … yerinden dışarı çıktığında yaklaşık 100 metre ileride kaza olduğunu gördüğünü, bu sırada … yerinin önünde bulunan beyaz renkli aracın içerisindeki sürücünün ve yanındaki bir bayanın “Bunlar Hamaratların oradan yarışmaya başladılar ve çok hızlılardı, kaza olacağı zaten belliydi” dediklerini duyduğunu, kazadan sonra bir arkadaşının kaza anını kendi telefonuna kaydettiğini, görüntülerde kırmızı renkli … sürücüsünün araçtan çıkartılarak gri renkli araca bindirildiği ve olay yerinden uzaklaştırıldığı gördüğünü,
Tanık …; aracıyla .Caddesi istikametinden .Caddesi istikametine doğru seyir hâlinde olduğu sırada kazaya karışan sanığın yönetimindeki … ile onunla beraber yarışan ve çok hızlı olan . marka aracı yan aynalardan gördüğünü, bu araçların yan yana ve tampon tampona yarış hâlde ve hızlarının yaklaşık 120-140 km arasında olduğunu, kaza yapacaklarını anladığını, kendi kullandığı aracı 200 metre kadar geçtikten sonra da kaza olayının meydana geldiğini, kazadan sonra aracını uygun bir yere park edip kaza yerine gittiğini, yerde yatan 6 yaşındaki çocuğun nabzına baktığını ve nabzının atmadığını gördüğünü, çocuğun yanında bulunan babasının da yerde kanlar içerisinde yattığını, çocuğun annesinin de yaralı bir hâlde ağladığını, kazadan sonra .. marka gri renkli aracın önce yavaşladığını sonrada kaza mahallinde durmayıp uzaklaştığını, kazanın iki aracın hızlı bir şekilde yolda yarışmalara sonucunda meydana geldiğini,
Tanık …; arkadaşı olan sanığın yönetimindeki araçla seyir hâlinde oldukları sırada yol üzerindeki virajlı yoldan çıktıklarını ve akabinde aracın savrulmaya başladıklarını, bu sırada kaldırım üzerinde yürüyen şahısların bulunduğunu, aracın savrulmaya başladığı sırada kafasını aracın kenarına vurması nedeniyle bir şey görmediğini, … durduğunda duvara çarptıklarını ve yerde üç kişinin yattığını gördüğünü, aracın yaklaşık hızının 70 km civarında olduğunu, yarış hâlinde olmadıklarını, sanığın aracın hâkimiyetini birden kaybettiğini ve frene bastığını,
Tanık.; sanık ile ayrı ayrı araçlarını yıkattıklarını, işini önceden bitiren sanığın kardeşi . ile birlikte yola çıktığını, sanıktan 3-5 dakika sonra da kendisinin yola çıktığını, sanığın aracı ile önünde normal hızda seyir hâlinde olduğunu, aralarında yaklaşık 50-100 metre kadar mesafe bulunduğunu, sanığın hızının normal olduğunu, Cadde üzerindeki virajın biraz keskin olması nedeniyle sanığın direksiyon hâkimiyetini kaybettiğini, kendisinin virajlı yolda daha yavaş ilerlediğini, kazayı uzaktan gördüğünü, yarış yapmadıklarını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık …; olay günü saat 15.50 sıralarında babasının üzerine kayıtlı bulunan … ile.Caddesi üzerinden ikametine doğru seyir hâlinde olduğunu, Cadde üzerideki göbeğe geldiği sırada aracın hâkimiyetini kaybederek kaymaya başladığını ve kafasını vurduğunu, gözünü hastanede açtığını, sol bacağından yaralandığını, direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi nedeniyle kaza olayının meydana geldiğini, aracın neden kaydığını bilmediğini, yarış hâlinde olmadığını, hızının yaklaşık 80 km civarında olduğunu, olay yerinden kaçmadığını, hastaneye götürüldüğünü savunmuştur.
Taksirle öldürme suçu TCK’nın 85. maddesinin birinci fıkrasında; “Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”, ikinci fıkrasında; “Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş, aynı Kanun’un “taksiri” düzenleyen 22. maddesinin 4. fıkrasında; “Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler ise TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrasında;
“(1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.” şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre; 01.06.2005 tarihinden sonra işlenmiş olan herhangi bir suç nedeniyle alt ve üst sınırlar arasında bir ceza belirlenmesi gerektiğinde, kural olarak göz önünde bulundurulması gereken ölçüt, TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemedir. Ancak taksirle işlenen suçlar açısından kanun koyucu, aynı Kanun’un 22. maddesinin dördüncü fıkrası ile “Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.” şeklinde bir ölçüt daha eklemiştir. Bu durumda, taksirle işlenen suçlarda alt ve üst sınır arasında ceza belirlenirken, TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrası ile 22. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan ölçütlerin birlikte göz önüne alınması gerekmektedir.
Ancak, TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrasındaki bu ölçütler genel nitelikli olup her suça uymayabileceğinden, her suç için tüm ölçütlerin değil sadece ilgili suça uyan kısımların nazara alınması gerekir. Bu açıdan taksirli suçlarda ancak kasıtlı suçlarda uygulanması mümkün olan 61. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “suçun işlenmesinde kullanılan araçlar”, (f) bendinde yer alan “failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı” ve (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik” ölçütleri uygulanamayacaktır.
Tüm bu kanuni düzenlemeler karşısında taksirli suçlarda temel cezanın belirlenmesinde öncelikle failin kusurunun değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, ancak kusurluluğun yanında “suçun işleniş biçimi”, “suçun işlendiği zaman ve yer”, “suç konusunun önem ve değeri” ile “meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” ölçütlerinin de dikkate alınacağı sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, TCK’nın “… ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesi uyarınca işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması, böylelikle suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak yaptırımın haklı ve ölçülü olması gerektiği de göz önünde bulundurulacaktır.
Bu nedenlerle taksire dayalı kusurun ağır olduğu durumlarda, alt sınırdan uzaklaşılarak, hafif olduğu durumlarda ise alt sınırdan veya alt sınıra yaklaşılarak temel ceza tayin edilmesi isabetli bir uygulama olacak ise de bundan herhâlde ağır kusurlu fail hakkında en üst hadden, hafif kusurlu fail hakkında ise alt hadden ceza tayin edilmesi gerektiği sonucu çıkarılmamalı, TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrasındaki olaya uyan diğer ölçütler ve “orantılılık” ilkesi bir bütün hâlinde değerlendirilerek haklı ve ölçülü bir ceza belirlenmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
18.10.2020 tarihinde saat 15.48 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile hız sınırının 60 km olduğu yerleşim yeri içerisindeki, orta refüjle bölünmüş ve 7 metre genişliğinde olan iki şeritli caddede mahal şartlarının çok üzerinde bir hızla arkadaşı olan tanık …’nın yönetimindeki … ile yarış yaptığı sırada sağa hafif virajlı yol bölümünde aracının direksiyon hâkimiyetini kaybederek sağa yanlamasına savrulup yoldan çıkmak suretiyle, yolun sağında 4 metre genişliğindeki kaldırım üzerinde yürüyen …, … ve …’a çarptığı, akabinde 37 metre fren izi bıraktıktan sonra bina duvarına çarparak durabildiği ve sanığın tamamen kusurlu eylemi ile sebebiyet verdiği olay neticesinde … ve …’ın hayatını kaybettiği, katılan …’ın ise nitelikli şekilde yaralandığı olayda;
Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında sanığın, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan yönetmelikte gösterilen kural, yasak, zorunluluk ve yükümlülüklere uymamak; kavşaklara, virajlı ve dönemeçli yola yaklaşırken hızını azaltmamak, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliği ile görüş, hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmama ve yine hız sınırları üzerinde seyretme kurallarını ihlâl etmesi nedeniyle kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunun, katılan … ve ölenlerin ise herhangi bir kusurlarının bulunmadığının belirtilmesi, kazanın herhangi bir dış bir etkenden değil, arkadaşı tanık … ile yarış hâlinde olan sanığın hız sınırının çok üzerinde seyir hâlinde olması nedeniyle hafif virajlı yolda direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi suretiyle kaldırıma çıkması şeklindeki tamamen kusurlu hareketlerinden kaynaklandığı göz önüne alındığında; iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan dolayı sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayininin doğru bir uygulama olduğu, ancak yaralı sayısının daha fazla ve yaralanmaların daha ağır olduğu olaylar mukayese edildiğinde, Yerel Mahkemece temel cezanın alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak 12 yıl olarak belirlenmesinin dosya kapsamı, …, hak ve nasafet kuralları ve “orantılılık” ilkesiyle bağdaşmaması nedeniyle hükmün istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince mahkûmiyet hükmünün kaldırılarak 12 yıl olarak tespit edilen temel cezanın 9 yıl olarak belirlenmesinin isabetli olduğu ve TCK’nın 3. maddesindeki “orantılılık” ilkesinin ihlal edilmediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; “Hükme esas alınan ve dosya kapsamı ile uyumlu olan bilirkişi raporlarında sanığın, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan yönetmelikte gösterilen kural, yasak, zorunluluk ve yükümlülüklere uymamak; kavşaklara, virajlı ve dönemeçli yola yaklaşırken hızını azaltmamak, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliği ile görüş, hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmama ve yine hız sınırları üzerinde seyretme kurallarını ihlâl etmesi nedeniyle kazanın oluşumunda kusurlu olduğunun, katılan … ve ölenlerin ise herhangi bir kusurlarının bulunmadığının belirtilmesi, kazanın herhangi bir dış bir etkenden değil zorunlu bir neden olmaksızın insanların yoğun şekilde bulunduğu yerleşim yerinde, arkadaşı tanık … ile yarış hâlinde olan sanığın hız sınırının çok üzerinde seyir hâlinde olması nedeniyle hafif virajlı yolda direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi suretiyle kaldırıma çıkması şeklindeki tamamen kusurlu hareketlerinden kaynaklandığının anlaşılması ve iki kişinin ölümüyle sonuçlanan olayın vahameti birlikte değerlendirildiğinde; iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan dolayı Yerel Mahkemece ‘Suçun işleniş şekli, sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığı, meydana gelen zarar’ nazara alınıp, sanık hakkında temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak 12 yıl olarak belirlenmesinin isabetli olduğu ve TCK’nın 3. maddesindeki ‘orantılılık’ ilkesinin ihlâl edilmediği, bu nedenle haklı nedene dayanın itirazın kabul edilmesi gerektiği”,
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; “haklı nedenlere dayanan itirazın kabul edilmesi gerektiği”,
Düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.09.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.