Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/187 E. 2023/65 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/187
KARAR NO : 2023/65
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık … hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonunda sanığın eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK’nın 86/1-3-e maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 87/4. maddesinin 2. cümlesi, 29, 53, 63 ve 54. maddeleri gereğince 9 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin … 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2019 tarihli ve 131-444 sayılı hükme yönelik olarak sanık müdafisi ve katılanlar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine duruşma açarak inceleme yapan … Anadolu Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 28.09.2020 tarih ve 2394-1038 sayı ile; CMK’nın 280/2. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına ve sanığın kasten öldürme suçundan TCK’nın 81/1, 29, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye hükmedilmiştir.
Hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.09.2021 tarih ve 5140-12308 sayı ile;
“(…) İlk haksız hareketin sanığın savunması, tanık Doğancan ve Mahmut’un beyanı ile de sabit olduğu üzere maktulün sevk ve idaresindeki araçla yaya olan sanığın yanından geçtiği sırada, aracın arka tekerleği ile sanığın sol ayağının üzerinden geçmek suretiyle sanığı yaralayarak maktulden geldiği anlaşıldığından 12 yıl ile 18 yıl arasında ceza öngören 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinin uygulanması sırasında asgari hadden uzaklaşarak indirim yapmak yerine yazılı şekilde 18 yıl hapis cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayini,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi . “(…) Olay taraflarını dinleyen, delillere doğrudan dokunan ve sanığın yaralama kastı ile hareket ettiğini kabul eden Yerel Mahkemenin suçun vasfı ile ilgili takdir ve kabulünün doğru olduğunu düşündüğümden, sanığın haksız tahrik altında yaralama kastı ile maktulü bıçaklayıp ölümüne neden olma suçundan TCK’nın 87/4. maddesi gereği cezalandırılması gerektiği,” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 09.11.2021 tarih ve 101496 sayı ile;
“ (…) Sanık … hakkında maktul …’i nitelikli kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan TCK’nın 86/1-3-e yollamasıyla, TCK’nın 87/4-2. cümle, 29/1, 53, 63, 54. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.02.2022 tarih ve 13277-1540 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu mu, yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Polis fezlekesinde; 29.12.2018 tarihinde saat 00.30 sıralarında.Mahallesi, … Caddesi .sayılı … yerinin önünde meydana gelen olayda, kesici aletle yaralanan …’in yaralı hâlde kendi aracı ile hastaneye gitmek üzereyken … Caddesi ile . Caddesi kesişiminde trafik kazası yaptığı, 112 görevlilerince . Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülerek tedavi altına alındığı ancak aynı gün saat 06.30 sıralarında hastanede hayatını kaybettiğinin belirtildiği,
05.02.2019 tarihli otopsi raporunda; 176 cm boyunda, 65 kg ağırlığında, 30-35 yaşlarındaki erkek cesedinde, epigastrik bölgeden suprapubik bölgeye uzanan 20 cm uzunluğunda, metalik sütüre median insizyon kesisi ile batın sol alt kadranda oblik seyirli, sütüre edilmiş, 2 cm uzunluğunda dren insizyon kesisi görüldüğü, sol inguinal bölgede “T” şeklinde uzun kolu 9 cm, kısa kolu 6 cm olan sütüre tıbbi müdahale kesisi olduğu, sütürler kaldırıldığında bu kesinin uzun kolu dış köşesinde çentikli, açı ve kenar özellikleri tıbbi müdahale nedeniyle değerlendirilemeyen kesici delici alet yarası görüldüğü, mesanenin sütüre edilmiş bulunduğu, sol iliaka communis; bifurkasyonda sütür ipi, sol epigastrica inferior proksimalinde sütür ipi görüldüğü, bifurkasyona 12 cm, inguinal ligamana 2 cm uzaklıkta arteria iliaka eksternanın lümen açık kalacak şekilde sütüre edilmiş olduğu, vena iliaka eksternanın iki ucunun da lümeni kapatacak şekilce sütüre edilmiş olduğunun görüldüğü, dış muayenede sol inguinal bölgeden tıbbi müdahale kesisi içerisinde tarif edilen yerden vücuda giren kesici delici aletin cilt, cilt altı yumuşak doku seyirle sol iliak eksternal arter, ven ve mesane kesisi oluşturarak sonlandığı belirtilerek; 29.12.2018 tarihinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde öldüğü bildirilen …’in cesedine 29.12.2018 tarihinde Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinde yapılan otopsiden ve tetiklerden elde edilerek yukarıya kaydedilen bilgi ve bulgular dikkate alındığında; kişinin vücudunda 1 adet kesici delici alet yarası tespit edildiği ve yaranın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, kesici delici alet yarasının tıbbi müdahale görmesi nedeni ile açı ve kenar özelliklerinin değerlendirilemediği, maktulün kanında 130 mg/dl, göz içi sıvısında 144 mg/dl alkol bulunduğu, ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun ifade edildiği,
Sanığın evinde yapılan aramada siyah kabzalı, kesici kısmı üzerinde kan olduğu tahmin edilen lekeler bulunan “Colombia Company” ibareli, kesici kısım uzunluğu 11 cm, kabza uzunluğu 12 cm bir bıçağın bulunduğu,
Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesince düzenlenen 12.04.2019 tarihli raporda; sanığın evinde bulunan bıçak üzerinde maktulün DNA profilinin tespit edildiğinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılanlar … ve … Mahkemede benzer şekilde; olayı görmediklerini, sanıktan şikâyetçi olduklarını,
Tanık … Mahkemede; maktul …’i yaklaşık 20 yıldır tanıdığını, arkadaş olduklarını, olay gecesi birlikte içki içtiklerini, maktulün kullandığı araçla park yeri aradıkları esnada “Güm!” diye bir ses duyduklarını, maktulün el frenini çekip “Galiba arabaya vurdular.” dediğini, maktulden sakin olmasını istediğini, araçtan önce kendisinin indiğini, maktulün ise kendisinin ardından olay yerine geldiğini, “Ayağımı mı ezdiniz, bana mı vurdunuz?” şeklinde sözler söylenince, özür dilediğini ancak 3-5 kişinin “Ya tamam, bin araca, alkollüsün.” diyerek kendisini ittiklerini, arbede çıktığını, bir ara … çarpışma sesi duyduğunu, arkasına baktığında maktulün kaza yaptığını gördüğünü, aracın sürücü kapısını açtığında, maktulün karnının alt kısmından oluk oluk kan aktığını gördüğünü, maktulün bıçaklandığını tahmin etmediğini, kaçarken kaza yaptığını düşündüğünü, şoka girdiğini, kavga sırasında maktulün ve sanığın elinde bıçak görmediğini, her şeyin bir anda olduğunu,
Tanık … Mahkemede; Gala Kokoreç isimli … yerini işlettiğini, sanık …’in olay akşamı lokantaya gelip yemek yediğini, sanığın kalkıp yolun karşısına geçeceği esnada “Hop!” diye ses duyduğunu, sanığın kaldırımda olduğunu, ileride durmuş bir aracın ise geri geri geldiğini, araçtan iki kişinin indiğini, ikisinin de çok alkollü olduklarını, kavga çıkmasın diye kendilerinin de olay yerine gittiklerini, esnafın ve etraftaki insanların da toplandığını, kargaşa çıktığını, maktulün sol bacağının üst kısmından yaralanmış ve üstünde kan olduğunu görünce, kendisini uyardığını, maktulün arabaya binip gittiğini ancak 50 metre ileride kaza yaptığını, ardından polis ve cankurtaranın olay yerine gelerek maktulü götürdüklerini,
Tanık … Mahkemede; sanık … ile arkadaş olduklarını, olay gecesi sanıkla birlikte yolun karşısına geçerken bir aracın hızlanarak üzerlerine doğru geldiğini, sanığın itmesiyle kendisinin kaldırıma çıkabildiğini, ancak aracın sanığın ayağını ezdiğini, aracın bir süre ileri gittikten sonra geri geri geldiğini, sağ ön koltuktan inen kişinin “Ben anamın mezarına gidiyorum.” dediğini, sanığın da “Gidebilirsin ama ayağımı çiğnedin.” demesi üzerine .olduğunu öğrendiği bu kişinin özür dilediğini, etraftan .i tanıyan kişilerin gelmesi ile ortamın kalabalıklaştığını, maktulün de gelmesiyle arbede çıktığını, maktulün sanığı çekiştirdiğini, montunu yırttığını, sanığın başını bacağına doğru eğdiğini, bu sırada maktulün elinde bıçak gördüğünü, maktulün nasıl yaralandığını görmediğini, sanıkta bıçak olmadığını, bıçağın maktulün elinde olduğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık … aşamalarda benzer şekilde; Açık Öğretim Üniversitesinde Medya İletişim Bölümünde öğrenci olduğunu, olay gecesi tanık …’nin işlettiği lokantaya gidip yemek yediğini, burada arkadaşı tanık Doğancan ile buluştuklarını, lokantadan çıkıp yolun karşısına geçecekleri sırada siyah renkli bir aracın hızlanarak üzerlerine geldiğini, aracın sol ayağının üzerinden geçtiğini ve biraz ilerledikten sonra durduğunu, aracın sağ ön koltuğundan inen tanık Ömer’in yanlarına geldiğini, sarhoş olan Ömer’in kendisinden özür dilediğini, “Biz annemin mezarına gidiyoruz.” dediğini ve bunu defalarca tekrarladığını, Ömer’i tanıyanların olay yerine gelmesiyle, Ömer’in alttan almayı bırakarak kabadayıca konuşmaya başladığını, maktulün de araçtan inerek yanlarına geldiğini, arbede çıktığını, maktulün kendisini itip kakmaya başladığını, montunun yırtıldığını, kendisinden daha güçlü olan maktulün elinden kurtulmaya çalıştığını, bir ara ortadan kaybolan maktulün yeniden gelerek kendisi ile boğuşmaya başladığını, maktulün elinde kanlı bir bıçak gördüğünü, bıçağı maktulün elinden alıp cebine koyduğunu, maktule yaralı olduğunu söylemesi üzerine maktulün “Seninle yarın görüşeceğiz.” diyerek kendi aracına binip olay yerinden uzaklaştığını, ardından maktulün kaza yaptığını gördüğünü, etraftakilerin “Git, ailesi gelecek, sana küfrediyor.” demeleri üzerine olay yerini terk ettiğini ve 10 gün kadar saklandığını, ezilen ayağı bu sürede iyileştiği için rapor almak istemediğini, maktulü yaralamadığını ve öldürmediğini, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
“Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” başlıklı 87. maddesinin 4. fıkrası suç ve karar tarihindeki hâli ile;
“Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur”, şeklinde iken 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürülüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle, bu fıkrada yer alan “onaltı” ibaresi “onsekiz” şeklinde değiştirilmiş, TCK’nın 87. maddesinin 4. fıkrası “Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Öğretide, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ve görünüşte ya da gerçek olmayan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak iki farklı şeklinin bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, failin hareketi sonucunda kastettiğinden daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla bağımsız bir suç tipi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yaralama suçunda mağdurun ölmesi, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir. Görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda ise, failin hareketi sonucunda suçun oluşması için aranan neticeden başka, niteliği de farklı olan daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla temel suç niteliği aynı kalmakla beraber yalnızca ceza ağırlaştırılmaktadır. Örneğin, cinsel saldırı suçunda mağdurun bitkisel hayata girmesi, görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, 5. Bası, … 2015, s. 286 vd; … Emin Artuk, … Gökcen, A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, Turhan Kitabevi, … 2009, c 3, s. 2484 vd.).
5237 sayılı TCK’nın 23. maddesinde düzenlenmiş bulunan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel kuralın, özel hükümler arasında kendisine yer bulduğu maddelerin başında gelen TCK’nın 87. maddenin 4. fıkrasına göre, gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi TCK’nın 86. maddesinin 1. fıkrası veya 1. fıkrası ile birlikte 3. fıkrası kapsamında bulunur ve bunun sonucunda da ölüm meydana gelirse, en azından taksirle hareket etmiş olmak şartıyla faile belirtilen cezaların verileceği öngörülmektedir.
Kasten yaralama sonucu mağdurun ölmesine ilişkin TCK’nın 87. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması için;
a- Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
b- Mağdurun TCK’nın 86. maddesinin birinci maddesi kapsamında yaralanmış olması veya 86. maddenin birinci fıkrası kapsamındaki yaralama fiilinin üçüncü fıkra da ihlal edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,
c- Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
d- Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Buna göre, fail mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail mağdurun yaralanmasını değil de, ölmesini istemiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
Madde metnine göre faile verilecek ceza belirlenirken kasten yaralama suçunun düzenlendiği TCK’nın 86. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına yollama yapılmıştır. O hâlde, mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek dereceden daha ağır şekilde yaralanması gerekmektedir. Anılan maddenin 2. fıkrasında karşılığını bulan basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde meydana gelen yaralamalarda 87. maddenin 4. fıkrası uygulanamayacaktır.
Üçüncü şart olarak mağdurun ölmesi ve failin eylemi ile mağdurun ölümü arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir.
Son olarak, failin meydana gelen bu ölüm sonucundan, en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması gerekir.
Diğer yandan, 5237 sayılı TCK’nın “Kasten öldürme” başlığı altında 81. maddesinde düzenlenen suçun manevi unsuru öldürme kastı iken, 87. maddesinin 4. fıkrasına düzenlenen yaralama sonucunda ölüme neden olma suçunun manevi unsuru yaralama kastıdır. O hâlde, kasten öldürme suçu ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçu arasındaki ayırıcı kriterlerden en önemlisi manevi unsur farklılığı olacaktır. Suçun vasıflandırılması için failin kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğu büyük önem taşımaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Olay gecesi alkollü olan maktulün sevk ve idaresindeki araçla mahalle arasındaki yolda süratli şekilde seyrettiği, yolun karşısına geçmeye çalışan sanığın ayağını ezdikten sonra aracı durduran maktul ile sanık arasında bu nedenle tartışma çıktığı, etrafta kendilerini tanıyan kişilerin de tartışmaya dahil olmasıyla arbedeye dönüşen olay sırasında, maktulün sanığı hırpaladığı, montunu çekiştirerek yırttığı, sanığın da kesici kısmı 11 cm olan bıçakla maktulün kasık bölgesine vurarak maktulü mesane, sol iliak eksternal arter ve ven yaralanmasına neden olacak şekilde yaraladığı, maktulün kaldırıldığı hastanede yapılan müdahalelere karşın, kesici delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu aynı gün hayatını kaybettiği anlaşılan olayda; sanığın trafik kazası nedeniyle ani gelişen kavga sırasında, namlu uzunluğu 11 cm olan öldürmeye elverişli bıçağı maktulün iç organ ve büyük damarların bulunduğu karın alt bölgesini hedefleyerek, bu bölgeye bıçağı şiddetle vurup büyük damar ve mesane yaralanmasına yol açmak suretiyle maktulün ölümüne neden olması karşısında, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu, haksız tahrik altındaki sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

VI. KARAR
Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; itirazın kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.02.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.