Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/158 E. 2022/698 K. 03.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/158
KARAR NO : 2022/698
KARAR TARİHİ : 03.11.2022

Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi

6831 sayılı Orman Kanunu’nda düzenlenen işgal ve faydalanma suçundan sanık …’ın beraatına ilişkin … 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2016 tarihli ve 288-141 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince 27.10.2021 tarih ve 20638-13720 sayı ile;
“Davanın dayanağını oluşturan, 6831 sayılı Kanun’un 82. maddesi gereği aksi sabit oluncaya kadar geçerli bulunan suç tutanağında suça konu yerde bir adet 85 metrekarelik üç katlı betonarme ev, bir adet 97 metrekarelik ev, 25 metrekarelik avlu ve evlerin önünde 225 metrekarelik tel çit ile çevrili bahçe bulunduğunun tespit edilmesi, sanık hakkında düzenlenen iddianame ile 432 metrekarelik açma alanında bir adet üç katlı ev, avlu ve tel örgü ile çevrilmiş bahçe tespit edildiği iddiası ile 6831 sayılı Kanun’un 93/2. maddesi uyarınca cezalandırılması ve işgal konusunun müsaderesi istemiyle kamu davası açıldığı, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde 85 ve 97 metrekarelik iki adet üç katlı bina ve bahçe içinde bir adet araba garajı ile bir adet kamelya bulunduğunun tespiti, sanık hakkında iddianamede belirtilen eylemleri gerçekleştirmediği ve sanığın yapmış olduğu açmanın bulunmadığından bahisle beraatine karar verilerek ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması karşısında; 6831 sayılı Kanun’un 93/2. maddesinin işgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açma veya kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde gerçekleşmesi durumunda cezada artırım öngören düzenleme olduğu, sanığa atılı eylemin işgal ve faydalanma suçu kapsamında kaldığı gözetilerek, suça konu yerde bulunan ve dava konusu edilmeyen diğer yapılar hakkında suç duyurusunda bulunulup ilgililer hakkındaki Mahkemenin suç duyurusunun akıbeti de araştırılarak, dava açılması hâlinde sanık hakkındaki dava ile birleştirip sanığın hukuki durumunun tayini ve dava dışı bırakılan yapıların müsaderesiyle ilgili bir karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesi,” isabetsizliğinden oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi
“Orman Kanunu’na muhalefet suçundan sanık … hakkında kurulan beraate ilişkin hükmün, katılan … İdaresi vekilinin temyizi üzerine, sanık hakkındaki beraate ilişkin hükmün onanması yerine, sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Sanık … aşamalardaki savunmalarında özetle, suça konu cami lojmanı, kütüphane ve lokal olarak kullanılan binayı kendisinin yaptırmadığını, 1978 yılında dönemin muhtarı ……tarafından yaptırıldığını, o tarihten bu yana aynı şekilde kullanıldığını, orman sınırları içerisinde kaldığını bilmediğini, suçlamayı kabul etmediğini söylemiştir.
Tanık ……beyanında, 25 yıl muhtarlık yaptığını, suça konu binayı 1980’li yıllarda kendisinin yaptırdığını, bina yaptırırken orman başmüdüründen izin aldığını söylemiştir.
Keşifte dinlenilen tanık … Baştürk ifadesinde özetle, suça konu binanın en az 30 yıllık ve binayı yaptıranın o tarihte muhtar ve dernek başkanı olan ……olduğunu, lojman, lokal ve dernek binası olarak kullanıldığını, sanığın bir yıldır dernek başkanı olduğunu ve suça konu yerde oturmadığını söylemiştir.
Dosyada bulunan … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/926 E, 2006/204 K sayılı dosyasında, suça konu bina ile ilgili içinde dosyada tanık olarak dinlenilen ve binayı yaptıran … ’nin de olduğu 3 sanık hakkında Orman Kanunu’na muhalefet suçundan açılan kamu davasında zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verildiği, bu kararın 22.10.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tüm bu anlatılanlar, sanık ve tanıkların aşamalardaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde, suça konu binanın sanık tarafından yaptırılmadığı, 30 yıl kadar önce dönemin muhtarı tarafından yaptırıldığı, yine sanığın kullanımında olmadığı, cami lojmanı, kütüphane ve lokal olarak kullanıldığı, sanığın ise bir yıldır dernek başkanlığı yapması karşısında suç işleme kastının bulunmaması nedeniyle, suçun manevi unsurunun gerçekleşmediği ve böylece doğru olan mahkemenin beraate ilişkin kararının onanması yerine, yazılı şekilde bozulmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.01.2022 tarih ve 132434 sayı ile;
“…Sanık … aşamalardaki savunmalarında özetle, suça konu cami lojmanı, kütüphane ve lokal olarak kullanılan binayı kendisinin yaptırmadığını, 1978 yılında dönemin muhtarı ……tarafından yaptırıldığını, o tarihten bu yana aynı şekilde kullanıldığını, orman sınırları içerisinde kaldığını bilmediğini, suçlamayı kabul etmediğini söylemiştir. Tanık ……beyanında, 25 yıl muhtarlık yaptığını, suça konu binayı 1980’li yıllarda kendisinin yaptırdığını, bina yaptırırken orman başmüdüründen izin aldığını söylemiştir. Keşifte dinlenilen tanık … Baştürk ifadesinde özetle, suça konu binanın en az 30 yıllık ve binayı yaptıranın o tarihte muhtar ve dernek başkanı olan … …’nin olduğunu, lojman, lokal ve dernek binası olarak kullanıldığını, sanığın bir yıldır dernek başkanı olduğunu ve suça konu yerde oturmadığını söylemiştir.
Dosyada bulunan … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/926 E, 2006/204 K sayılı dosyasında, suça konu bina ile ilgili içinde dosyada tanık olarak dinlenilen ve binayı yaptıran … …’nin de olduğu 3 sanık hakkında Orman Kanunu’na muhalefet suçundan açılan kamu davasında zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verildiği, bu kararın 22.10.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tüm bu anlatılanlar, sanık ve tanıkların aşamalardaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde, suça konu binanın sanık tarafından yaptırılmadığı, 30 yıl kadar önce dönemin muhtarı tarafından yaptırıldığı, yine sanığın kullanımında olmadığı, cami lojmanı, kütüphane ve lokal olarak kullanıldığı, sanığın ise bir yıldır dernek başkanlığı yapması karşısında suç işleme kastının bulunmaması, yüksek Dairenin bozma nedeni olarak belirlediği hususların araştırılmasının sanığın hukuki durumunda bir değişiklik yapmayacağı da gözetilerek, suçun manevi unsurunun gerçekleşmediği ve böylece doğru olan mahkemenin beraate ilişkin kararının onanması gerekirken bozulmasına dair karar usul ve yasalara aykırıdır.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 26.01.2022 tarih, 3-1469 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı işgal ve faydalanma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının tespiti bakımından eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
30.01.2015 tarihli suç tutanağına göre; 16.12.2014 tarihinde Orman İdaresine gelen şikâyet dilekçesine konu olan … ilçesi, Havuzlubahçesi Mahallesine gidildiği, yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde 16 numaralı bölmede; 1 adet betonarmeden yapılmış 3 katlı (8,5×11,5) 97,75 metrekare ebatlarında ev, 1 adet betonarmeden yapılmış 3 katlı (8,5×10) 85 metrekare ebatlarında ev ve 1 adet (5×5) 25 metrekare ebatlarında avlu ve bu evlerin önünde yer alan 225 metrekare etrafı tel örgü ile çevrilmiş bahçe olduğu, toplam alanın 432,75 metrekare olduğu, bu evlerin…Güzelleştirme ve Koruma Derneği adına kullanıldığı, dernek başkanı olan sanık …’ın orman muhafaza memurlarına; tutanakta belirtilen yerlerin yaklaşık 20 senedir var olduğu, binaların cami görevlisi lojmanı, Kur’an kursu ve dernek binası olarak kullanıldığı, buranın hazine arazisi olduğunu sandığı, orman olduğunu tutanakla öğrendiklerini, bu binaların tamamen halkın yararına ve cami namına kullanıldığı, şahsi olarak herhangi bir menfaati olmadığı, caminin her türlü ihtiyacını bu binaların karşıladığı şeklinde beyanda bulunduğu, 10.02.2015 tarihli tazminat raporuna göre; Devlet ormanında meydana gelen zararın 481,20 TL olduğu,
… Orman Bölge Müdürlüğünün … Orman İşletme Müdürlüğüne gönderdiği yazıda; Bahçecik köyü Havuzlu Bahçe muhtarı … …’nin talebinde yer alan Kur’an kursu ve camisi tarafında tehlikeyi önlemek için 30-40 metre açılmasına müsaade edilmesinin belirtildiği,
Yerel Mahkemece yapılan 02.10.2015 tarihli keşifte; dava konusu yerin Havuzlu Bahçe Mahallesi, Çavuşoğlu Sokak, Ferhadiye yolu üzeri olduğu, genel görünüm itibarıyla 3 katlı, betonarme, en az 20-25 senelik eski bir yapı olduğunun tespit edildiği,
Keşifte görev yapan orman bilirkişisinin 02.10.2015-07.02.2016 tarihli raporlarına göre; … ili, … ilçesi, Havuzlubahçe Mahallesi mülki hudutları içinde kalan 16 numaralı orman bölmesindeki dava konusu yerin üzerinde (8,5×10) 85 ve (8,5×11,5) 97,75 metrekare taban alanı olan iki adet üçer katlı kârgir bina ile bu binaların dışında bahçe içerisinde 1 adet araba garajı ile 1 adet kameriyenin bulunduğu, bina ve müştemilatın içinde yer aldığı ve etrafı tel örgü ile çevrili alanın toplam olarak 432,75 metrekare yüz ölçümünde olduğu, bu binaların…Güzelleştirme ve Koruma Derneği’nin kullanımında olduğu, binaların hemen yanında bulunan camide görevli personele loiman olarak tahsis edildiği, binalardan birinin alt katının tamamının Kur’an kursu olarak kullanıldığı, sanığın da bu derneğin başkanlığını yaptığı, orman idaresinin yazısı ekinde bulunan amenajman planı ve orman kadastro haritaları üzerinde suça konu alanın doğru olarak işaretlendiği, kesinleşmiş orman kadastrosuna ait haritada dava konusu yerin 30-31 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren hattın kuzeyinde Devlet ormanı sınırları içinde kaldığı, sanığın eyleminin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinin yasakladığı fiillerden olduğu, ancak sanığın açma yaparak işgal suçunu işlemesinin üzerinden 5 yıldan fazla zaman geçtiği için tazminat ve ağaçlandırma giderinin talep edilmeyeceği, suça konu alanın kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 27.03.2015 tarihli ve 2801-2286 numaralı iddianamesinde; 16 numaralı bölmede suç tutanağında belirtildiği şekilde 432,75 metrekarelik alanda açma yapılıp 3 katlı ev, avlu ve bu evlerin önünde tel örgü ile çevrilmiş bahçenin yapıldığının tespit edildiği, suç tutanağı, basit olay yeri krokisi, amenajman haritası ve kadastro haritası bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın atılı suçu işlediği belirtilerek sanığın 6831 sayılı Kanun’un 93/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasının ve işgal konusu yerin müsaderesine karar verilmesinin talep edildiği,
Yerel Mahkemenin 01.03.2016 tarihli ve 288-141 sayılı kararında; sanığın iddianamede söylenen eylemleri gerçekleştirmediği, dava konusu yapılan yerin 30 yıl önce dönemin muhtarı tarafından yaptırıldığı, bu şahıslar hakkında … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/926 esas ve 2006/204 karar sayılı ilamı ile zamanaşımı sebebi ile davanın ortadan kaldırılmasına karar verildiği, sanığın ayrıca yapmış olduğu bir açma eyleminin olmadığı gerekçesiyle CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraat kararı verildiği,
… 2. Sulh Ceza Mahkemesince 11.04.2006 tarih ve 926-204 sayı ile; 04.07.2005 tarihli suç tutanağında belirtilen dikiş nakış kursu, Kur’an kursu ve imam evi olarak kullanılan binaların 1988 yılında köy muhtarı sanık ……ve ihtiyar heyeti üyeleri olan sanıklar Maksut Çavuşoğlu ile Rıza Ar tarafından yaptırıldığı, köy hazinesi üzerinde bulunan cami ile Devlet ormanı üzerinde olan bu yapılar arasından sadece köy yolu geçtiği, binaların yapıldığı tarihten 7,5 yıl geçtiği için mülga 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca dava zamanaşımı dolduğundan kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 22.10.2009 tarihli kararıyla onanarak kesinleştiği, bu dosyada bulunan bilgi, belge ve raporlara göre orman kadastrosunun 20.03.1985 yılında kesinleştiği, köy camisinin 1199 numaralı parselde 4640 metrekarelik alanda bulunup bu yerin … hazinesine ait olduğu, şadırvan ve iki katlı binanın 1034 numaralı parsel içerisinde orman sınırları dışında kaldığı ve mülkiyetinin … İbiş ve müştereklerine ait olduğu, alanın ise 1640 metrekare olduğu, 3 katlı Kur’an kursu binası ile 3 katlı imam evinin ise kadastro harici Devlet ormanı içerisinde kaldığı, kapsadığı alanın 729 metrekare olduğu, bu yerlerin Orman İdaresinden izin alınarak işletilmiş taş-mıcır ocağı sahası kalıntısı yer olduğu, bu nedenle diri örtü tahribatı yapılmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Tanık … Baştürk keşifte; dava konusu yerin en az 30 yıllık olduğunu, burayı yaptıran kişinin o zaman dernek başkanı ve muhtar olan ……olduğunu, o tarihten bu yana da dernek binası, lokal ve lojman olarak kullanıldığını, ihtiyaç sahiplerinin de ev olarak kullandığını, sanığın bu evi yaptırmadığını, son bir yıldır sanığın başkan olduğunu, sanığın burada oturmayıp burayı kendi ihtiyaçları için de kullanmadığını, suça konu yerin köylü tarafından kullanıldığını,
Tanık ……Mahkemede; anılan Mahalle’de 25 sene muhtarlık yaptığını, davaya konu evi de kendisinin yaptırdığını, 1980 yılı civarında başlayıp 2004 yılına kadar da üzerine kat çıktıklarını, köylünün fakir olduğunu, köyde cami ve mezarlık olmadığı için cami ve dernek yaptırmaya köy halkı olarak karar verdiklerini, Orman İdaresinden de 30-35 metre hafriyat açmak ve inşaat yapmak için yazı aldığını, kaçak bir şey yapmadıklarını, orman bölge müdürlerinin de bu durumu bildiğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık keşifte; 2014 yılı Aralık ayından beri dernek başkanı olduğunu, davaya konu yerde oturmadığını, birinci katı lokal, ikinci katında cami imamının lojmanı, üçüncü katında ise muhtaç bir insanın oturduğunu, dönemin köy muhtarı olan … …’nin köye hizmet maksadıyla 1978 yılında yaptırdığı bir yer olduğunu, kendisinin yaptırmadığını, bu yerin orman olup olmadığını bilmediğini, bugüne kadar bu yerin böyle kullanıldığını, lokalin ayrıca kütüphane olarak da kullanıldığını, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir biçimde çözümlenmesi için “işgal ve faydalanma” suçunun unsurlarının incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
Anayasa’nın “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. maddesi;
“Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.”,
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları;
“Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır…
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollariyle elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir.”,
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93. maddesinin 5728 sayılı Kanun ile değişik ilk üç fıkrası;
“Bu Kanunun 17’nci maddesinde yasak edilen fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91’inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
İşgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanununun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise Orman Genel Müdürlüğünce aynen muhafaza edilebileceği gibi ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar infaz olunur. İdarenin bu husustaki talebi halinde genel zabıta kuvvetleri idareye yardım etmekle mükelleftir.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
6831 sayılı Kanun’un ikinci faslının “Ormanların Muhafazası” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 17. maddenin 1. fıkrasına göre; her çeşit bina, ağıl inşası, hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi, orman içinde yerleşilmesi yasaklanmıştır. Aynı Kanun’un 17. maddenin 2. fıkrasında ise; Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamayacağı ve buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulacağı hüküm altına alınmıştır.
Orman hukuku mevzuatı gereğince orman alanlarına her türlü müdahale yasaklanmıştır. Orman örtüsünün tahrip edilmesi veya herhangi bir orman örtüsü tahrip edilmeksizin dahi olsa orman alanlarının farklı amaçlarla kullanımı işgal ve faydalanma suçunu oluşturur.
İşgal ve faydalanma suçunun oluşması için 6831 sayılı Kanun’da yasaklanan eylemlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Bu sebeple işgal ve faydalanma suçu seçimlik hareketli bir suçtur.
Anılan Kanun ile yasaklanan eylemler;
1- Orman içerisinde her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, önceden mevcut olanların kullanılması,
2- Orman boşluğunun sürülüp, ekilmesi veya evvelce açılmış olan (kendisi veya başkası tarafından açılmış olan) yerlerin kullanılması, işlenilmesi,
3- Orman içine yerleşilmesi (mağaralarda, kaya altlarında, ağaç kovuklarında yerleşmek, uzun süreli çadır kurmak)
4- Orman içinde yol yapılması, kanal açılması veya su isale hattı geçirilmesi, boru döşenmesi, elektrik veya telefon hattı gibi üst hatların geçirilmesi,
5- Orman arazisinin duvar, çit, tel örgü vb. ile çevrilerek sahiplenilmesi,
6- Ormanlık alana devamlılık arz eder şekilde çöp, atık, posa, hafriyat ve benzeri kirletici şeylerin dökülmesi,
7- İzne tabi işlerin izinsiz yapılması,
Şeklinde sayılabilir.
İşgal ve faydalanma suçu temadi eden suçlardandır. Örneğin orman arazisinde herhangi bir yapı inşa edilmiş ise söz konusu yapı, kişiler tarafından kullanılmaya devam edildiği sürece işgal ve faydalanma olgusu devam edecektir. Bu sebeple işgal suçları temadi eden suçlardan olduğu için işgalin tutanakla tespit edildiği tarihte işgale son verilmiş ise suç tarihi tutanak tarihidir. İlk işgalin gerçekleştiği tarihin suç tarihinin belirlenmesi açısından bu anlamda bir önemi bulunmamakta olup önemli olan işgalin tespit edildiği son tarihtir.
İşgal ve faydalanma suçu ancak kasten işlenebilen bir suçtur. Cezalandırmak için genel kasıt yeterlidir. Özel kasıt aranmaz.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93. maddesinin ikinci fıkrasında ise işgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi hâlinde 6831 sayılı Kanun’un 93/1. maddesi uyarınca belirlenen temel ceza, aynı Kanun’un 93/2. maddesi uyarınca bir kat artırılacaktır. Cezanın artırılabilmesi için ikinci fıkrada belirtilen üç unsurdan bir veya birkaçının varlığı yeterlidir. Birden çok sebebin birleşmesi hâlinde her sebep için ayrı artırım yapılamaz. Ceza ancak bir sefer artırılabilir ise de temel ceza belirlenirken bu husus dikkate alınabilecektir.
Maddede belirtilen yeniden tarla açma tabiri, bir başka deyişle tarlanın yeni açılması, orman ağaç ve ağaççıklarının kesilmesi veya diri orman örtüsünün tahrip edilmesi sonucu ormanın işgal edilmesi anlamına gelir. Ancak bu eylemler toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacı ile gerçekleştirilmelidir. Toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacını taşımayan başka türlü yararlanmaları amaçlayan eylemler ise Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalır.
Yeniden tarla açmak suretiyle işgal ve faydalanma suçunda aranan toprağın verim gücünden yararlanmak amacıyla ağaç kesilmesi veya örtü tahribi koşulları suçun yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi durumunda aranmamaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve suçun işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanunu’nun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Orman İdaresince 30.01.2015 tarihinde düzenlenen suç tutanağına göre; … ili, … ilçesi, Havuzlubahçe Mahallesi mülki hudutları içinde kalan 16 numaralı orman bölmesindeki dava konusu yerin üzerinde 85 ve 97,75 metrekare taban alanı olan iki adet üçer katlı kârgir bina ile bu binaların dışında bahçe içerisinde 1 adet araba garajı ile 1 adet kameriyenin bulunduğu, bina ve müştemilatın içinde yer aldığı ve etrafı tel örgü ile çevrili alanın toplam olarak 432,75 metrekare yüz ölçümünde olduğu, bu binaların…Güzelleştirme ve Koruma Derneği’nin kullanımında bulunduğu, binaların cami görevlisine ait lojman, Kur’an kursu ve muhtaç bir kişinin evi olarak kullanıldığı, sanık …’ın da bu derneğin başkanlığını yaptığı anlaşılan olayda;
Sanık savunması, tanıklar ……ve … Baştürk’ün beyanları, suç tutanağı, orman bilirkişi raporu, … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.04.2006 tarihli ve 926-204 sayılı kararı ile bu karara konu dava dosyası, keşif zaptı, kroki, iddianame ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; suça konu yapıların sanık tarafından yaptırılmayıp 30 yıl kadar önce dönemin muhtarı tarafından yaptırıldığı, sanığın kullanımında olmadığı, cami lojmanı, lokal, Kur’an kursu olarak kullanıldığı, sanığın ise 1 yıldır dernek başkanlığı yaptığı, bu süre içerisinde sanığın yıllardır aynı şekilde kullanılan yapılar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmasının beklenemeyeceği, Orman İdaresince bu yapılar üzerinde lüzumlu işlemlerin yapılması gerektiği anlaşıldığından sanığın işgal ve faydalanma suçunu işleme kastının bulunmadığı ve atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı, Özel Dairenin bozma kararına konu hususların araştırılmasının sanığın hukuki durumunda bir değişiklik yapmayacağı, bu nedenle sanığa atılı işgal ve faydalanma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının tespiti bakımından eksik araştırmayla hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan 27.03.2015 tarihli iddianame ile müsaderesi talep edilen dava konusu yapılar hakkında 5271 sayılı CMK’nın 256-259. maddeleri uyarınca Yerel Mahkeme tarafından her zaman bir karar verilebileceği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 27.10.2021 tarihli ve 20638-13720 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- … 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.03.2016 tarihli ve 288-141 sayılı hükmünün ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 03.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.