Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/152 E. 2022/699 K. 03.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/152
KARAR NO : 2022/699
KARAR TARİHİ : 03.11.2022

Mahkemesi:Asliye Ceza

Sanık … hakkında 2009, 2010 ve 2011 yıllarında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarından açılan kamu davasında, sanığın, 213 sayılı Kanun’un 359/b, TCK’nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca bir kez 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin … 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.09.2013 tarihli ve 274-541 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 23.06.2021 tarih ve 8968-5872 sayı ile;”Sahte fatura kullanma ve sahte fatura düzenleme suçları birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olup biri diğerinin unsuru olmadığı gibi her iki suçun birbirine dönüşmeyeceği, her takvim yılından her suç için ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği ve eylemlerin her takvim yılında zincirleme biçimde işlendiği de gözetilmeden, hangi suçtan hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin sanığın eylemlerin her takvim yılı bakımından tek suç kabul edilerek eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.” şeklindeki eleştiri ile onanmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 21.01.2022 tarih ve 158926 sayı ile;
“…Sanık hakkında eksik inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığı ve kabule göre de mahkeme gerekçesinin yeterli olup olmadığı hususu itirazımızın özünü oluşturmaktadır.
1-Sanık hakkında eksik inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığı hususu;
Konunun açıklığa kavuşturulması bakımından sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarına kısaca değinmekte fayda vardır.
Vergi suçları arasında VUK madde 359/b’de yer alan sahte belge düzenleme ve kullanma suçları, TCK’daki genel evrakta sahtecilik suçlarının özel kanunda düzenlenmiş biçimidir. Vergi Usul Kanunu (VUK) özel bir kanun niteliğinde olduğundan, belgede sahtecilik teşkil eden vergi suç ve cezaları açısından TCK hükümleri değil, VUK md. 359/b hükümleri uygulanır.Bu suçlar 213 sayılı Vergi Usul Yasasının 359/b maddesinde ‘Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.’ şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır.Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçları haksız kazanç sağlamak veya az vergi ödemek ya da hiç vergi ödememek suretiyle vergi kaçırmak için işlenen fiillerdir. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde, varmış gibi düzenlenen belge sahte belgedir. Örneğin, satın alınmayan mal veya hizmetin alınmış gibi fatura tanzim edilmesi faaliyeti sahtecilik, düzenlenen fatura da sahte belgedir. Sahte olarak basılmış ya da mükellefin rızası dışında mükelleften elde edilmiş belgeler de sahte belgedir (VUK md.359). Uygulamada vergi kaçakçılığı suçları arasında en çok rastlanılan suç tipi sahte fatura düzenleme veya kullanma suçlarıdır.Yukarıda sözü edilen 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3’üncü maddesinin son fıkrasında ise vergiyi doğuran olayın mahiyetinin ispatında, delil serbestisi esası getirilmiş ve iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durum iddia edilmesi halinde, ispat külfetinin bunu iddia edene ait olması öngörülmüştür.Bu düzenlemeye göre; vergiyi doğuran olayların ve bu olaylara ilişkin muamelelerin, günün ekonomik ve ticari koşullarıyla, olay ya da muamelelerin tekamülü ve hukuksal varlıklar kazanabilmesi için öngörülen teknik gerekliliklere aykırı olmaması ve hayatın ticari faaliyetin doğal akışının anlatımı olan, normal ve mutad duruma uygun bulunması zorunludur.Diğer taraftan, 18/06/2002 tarih ve 24789 numaralı Resmi Gazete’de yayımlanan 306 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde yer alan düzenlemede, kasıt unsuru taşıyan ve aynı zamanda nitelikli fiillerin kaçakçılık suçu olarak belirlendiği ve sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bunların kullanmasının da kaçakçılık suçları arasında sayıldığı, maddede sahte belgenin, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ise gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı bir şekilde yansıtan belge olarak tanımlandığı, öte yandan, Türk Ceza Kanunu’nun l’inci maddesinde suçların; cürüm ve kabahat olarak belirlendiği, aynı Kanunun 45’inci maddesinde de, cürümde kastın bulunmaması halinin cezayı kaldıracağı hükmüne yer verildiği, buna göre; failin, fiilin oluşturduğu suçtan sorumlu tutulabilmesi için kastın mevcudiyetinin gerektiği; kasten hareket edilmiş sayılabilmesi için suçu oluşturan fiilin bilerek ve isteyerek işlenmiş olması, dolayısıyla da bunun araştırılmasının icap ettiği, yukarıdaki hükümler göz önüne alındığında, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin gerek düzenlenmesinin gerekse kullanılmasının kaçakçılık suçunun oluşması yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği sonucunun ortaya çıktığı, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesinin, kastın karinesi olup, bunun ayrıca değerlendirilmesine gerek bulunmadığı, ancak gerçekte yapılan bir mal veya hizmet alımı karşılığında mal veya hizmeti sağlayan tarafından kendi belgesi yerine bir başka mükellefin belgesinin verilebildiği, bu gibi durumlarda … veya hizmetin mahiyetine göre belgeyi alan tarafın bu belgenin mal veya hizmetin sağlandığı mükellefe ait olup olmadığını bilemediği durumların söz konusu olabildiği, bu gibi durumlarda sahte belgeyi kullanmış olan mükellefin, bu belgenin satın aldığı mal veya hizmeti sağlayana ait olmadığını bilip bilmemesinin önem taşıdığı, şayet kullanıcının belgenin sahte olduğunu bilmesi gerekiyorsa, bir başka deyimle, kasıt söz konusu ise burada 359. maddede belirtilen anlamda bir sahte belge kullanımının söz konusu olacağı, aksi takdirde ise suçun manevi unsuru oluşmadığından durumun madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu itibarla, kaçakçılık suçunun oluşmasında sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bilerek kullanılıp kullanılmadığının; diğer bir anlatımla, bu kullanımda kastın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine ve belirlenmesine bağlı bulunduğu, yapılan incelemelerde sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek, isteyerek kullanılıp kullanılmadığının vergi incelemesine yetkili olanlarca değerlendirilmesi ve bu belgeleri bilerek kullandığı sonucuna varılan mükellefler için vergi suçu raporları düzenlenmesi, haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulması ile bu belgelerin kullanılması sonucu vergi ziyaına da sebebiyet verilmiş olması halinde 344. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği, ancak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasında bu belgeleri bilmeden kullandığı sonucuna varılan mükellefler adına vergi suçu raporları düzenlenmemesi ve haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulmamasının icap ettiği, ayrıca, bu belgeleri kullanmak suretiyle vergi ziyama sebebiyet verilmiş olması halinde bu mükellefler adına 344. maddenin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği açıklanmıştır.Somut olaya bu açıdan baktığımızda;Sanık …’in, . Vergi Dairesi Müdürlüğünün 466 061 8239 sayılı vergi numaralı mükellefi .Madeni Yağ ve Kimya Mad. İm. İth. San. Tic. Ltd. Şti.’nin şirket müdürü olarak yakıt olarak kullanılmak amacıyla satın aldığı solvent maddesini düşük oranda ÖTV ödeyerek sentetik tiner üretimi yapıyormuş gibi sahte katkı belgeleri aldığı ve yine sahte belgeler ile satış yapmadığı halde satış yapılıyor gibi muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyerek kaçakçılık fiilini işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında Sanık aşamalardaki savunmalarında; ‘Suçlamayı kabul etmiyorum iddianamede sözü edilen …Boya Vernik Kimya Sanayi Ticaret Ltd Şirketinin sorumlu müdürüydüm, şirketin esas sahibi …’in babası olan .’a aittir. kendisi … 1. Asliye Ceza Mahkemesinde halen devam etmekte olan 2011/606 esas sayılı dosyasında kaçakçılıktan davamız devam etmektedir. Bu şirkette 2009 yılının Ekim ayından 2010 yılının sonlarına kadar müdür görevini yaptım …’ın aynı zamanda . Kimya Madeni Yağ Fabrikası mevcut olup Ostim . Organize Sanayi de faaliyet göstermektedir. Bu işi bizzat … yapmaktadır. … bu şirketinin başına beni müdür olarak göreve aldı. Kendisi müşterileri getiriyor, katkı maddesini de kendisi alıyor, yani alım satımı bir fiil olarak kendisi yapıyordu, bende sadece fatura düzenlemesi yaptım, bana gelen bütün evraklar daha doğrusu gümrükten gelen evrakları düzenli olarak tutuyordum ve sonuçları muhasebeye bildiriyordum. Muhasebecimiz İdris Erdemir ismindeki muhasebecimize teslim ediyorduk. her sezon sonunda bir üretim raporunı şirketimizin sözleşmeli mali müşaviri tarafından tanzim edilen üretim raporundan bir tanesi de … de bulunan …Vergi Dairesine bir tanesi de bizim gümrük işlerimizi daha doğrusu ithalatımızı yapan Bursada bulunan gümrükçünün bulunduğu vergi dairesine gönderiliyordu. tamamen şirket amacına uygun vaziyette alınan solventi yüzde beş oranında katkı maddesi kullanarak sentetik tiner yapılmış ve faturalarda adı geçen kişi ve firmalara … tarafından bizzat satılmıştır, çünkü katkı maddeleri alan …’dır yapılan sentetik tinerlerin müşterilerini de bulan kendisidir ben sadece …’ın getirmiş olduğu faturaları tanzim etmekteyim ve müşterilerin faturalarını keserim benim yasa dışı herhangi bir işleme tevessül etmedim suçlamaları kabul etmiyorum suçsuzum beraatimi isterim’ şeklinde,Sanık Segbis savunmasında: ‘Ben daha önce talimatla verdiğim savunmalarımı tekrar ederim, o ifademde belirttiğim gibi ben daha önce aldığım şirketin sahibi …’in babası … ile alışveriş yapmıştım, bu alışverişten dolayı bir kısım alacaklarım vardı, daha sonra cezaevine düştüm alamadım, cezaevinden çıktıktan sonra da eskiden olan alacaklarımı kurtarmak için bu kişiyle yine ticaret yaptım, onun getirdiği malzemeler ile üretim yaptık ben sadece faturaları düzenliyordum, fabrikaya giren çıkan malların faturasını yazıyordum, üretilen malları da yine eski ifademde belirttiğim gibi … isimli kişinin tedarik ettiği müşterilere satıyorduk, ben bu şirkette yaptığım görev süresi boyunca vergi kaçakçılığı yapmadım, ben 32 yıl kadar kamuda genel müdürlükte yaptım, ben ayrıca 08/07/2013 tarihinde … Açık ceza infaz kurumu kanalı ile gönderdiğim yazılı beyanlarımıda aynen tekrar ederim, suçu kabul etmem beraatimi isterim’ şeklinde beyanda bulunmuştur.Mahkemece, kullanıldığı belirtilen sahte faturaları düzenleyen şirketler hakkında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açılıp açılmadığı, açıldığının tespiti halinde dava dosyalarının celp edilip, bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi ve toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği, yine sanığın şirketine ait fatura asılları celbedilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması; sanığın mukayeseye esas imza ve yazı örnekleri temin edilerek faturalardaki yazı ve imzaların sanığa aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerekli görülmesi halinde, faturaları kullanan şirket yetkilileri/mükellefler duruşmaya celp edilerek, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması, tanıklardan sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığı hususlarının ayrıntılı olarak sorulması, bu faturaları kullanan şirketler hakkında dava bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa incelenmesinden sonra, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun benzer bir konuya ilişkin olarak 13.04.2010 gün, 2010/11-40 esas, 2010/81 karar sayılı kararında sahte fatura kullanmak suçlarında kullanıldığı belirtilen faturaları düzenleyen şirket/şirketler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğine açıklık getiren bölüm aynen şöyledir;’Sanık hakkındaki yargılamaya konu dava; .n Ltd. Şti. hakkında yapılan vergi incelemesinde, paravan bir firma olduğu hususunda varılan sonuç üzerine, sanığın şirketi hakkında yapılan karşıt inceleme ile Vergi Usul Yasasına aykırı davrandığının tespitine dayanmaktadır. Karşıt incelemeye konu olan . Ltd. Şti. yetkilileri hakkında açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Halbuki, bu firma yetkilileri hakkında açılmış bir dava varsa, sonucu sanığın hukuki konumunu da ilgilendirmektedir. Bu nedenle anılan şirket yetkilileri hakkında, 13.06.2005 gün ve 2005-874/2 sayılı Vergi Tekniği Raporu doğrultusunda herhangi bir dava açılıp açılmadığı, dava açılmış ise sonucunun ne olduğu araştırılmalı ve getirtilip, incelendikten sonra, sanık ’ın hukuki durumunun tayini gerekmektedir. Yerel mahkemece bu husus araştırılmadan, eksik araştırma ile hüküm kurulması da isabetsizdir.Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığının, eksik araştırma ile hüküm kurulduğuna ilişkin ikinci itiraz nedeni isabetli olup, bu konudaki itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.’
Yargıtay 11 ve 21. Ceza Daireleri’nin de Ceza Genel Kurulunun bu kararı ile aynı doğrultuda verilmiş yerleşik çok sayıda içtihadı bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak aşağıdaki kararlar gösterilebilir;Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi 02.10.2017 gün ve 2017/8498 Esas, 2017/6170 Karar sayılı ilamında; ‘Sanığın ‘2005 takvim yılında sahte fatura kullanmak’ suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; suça konu faturaları düzenleyen şirket yönünden vergi tekniği raporu hazırlandığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, faturaları düzenleyen . Kağıtçılık Matbaacılık ve Reklam Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. yetkilileri hakkında belirtilen takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyalarının celp edilip incelenmesi, bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi ve toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması….’,
Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi 12.06.2017 gün ve 2017/3575 Esas, 2017/4465 Karar sayılı ilamında; ‘Sanığın ‘2005 ve 2006 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak’ suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın savunmasında, suça konu faturaların gerçek mal ve hizmet alımına dayandığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi, dosya kapsamında gelir vergisi indiriminde kullanılan suça konu faturaları düzenleyen mükellefler yönünden vergi tekniği raporları hazırlandığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, faturaları düzenleyen şirket yetkilileri hakkında belirtilen takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından dava açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyalarının celp edilip incelenmesi, bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgelerinin bulunup bulunmadığının ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, gerektiğinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması….’,
İsabetsizliğinden hükümler bozulmaktadır.Bu hükümler irdelendiğinde, kullanıldığı belirtilen suça konu faturaları düzenleyen şirketlerle ilgili olarak dava açılıp açılmadığının ve açıldığının tespiti halinde eldeki davayla birleştirilmesi gerektiği hususunun yanısıra; ‘faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgelerinin bulunup bulunmadığının ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, gerektiğinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması’ gerektiği belirtilerek yerel mahkeme hükümlerinin bozulmasına karar verilmektedir.Yine sahte fatura düzenleme suçuna ilişkin Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi 18/01/2021 gün ve 2017/352 Esas, 2021/310 Karar sayılı kararında;
‘.a) … 8. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 27/01/2015 tarihli 2014/704 Esas ve 2015/64 Karar sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi, ilgili belgelerin onaylı örneklerinin bu dosyaya eklenmesi,
b) Belirtilen dosya içerisinde yer alan fatura asılları sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması; sanığın mukayeseye esas imza ve yazı örnekleri temin edilerek faturalardaki yazı ve imzaların sanığa aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
c) Gerekli görülmesi halinde, faturaları kullanan şirket yetkilileri/mükellefler duruşmaya celp edilerek, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması, tanıklardan sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığı hususlarının ayrıntılı olarak sorulmasından sonra, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme neticesinde sanık hakkında beraat kararı verilmesi,’Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi 04/02/2021 gün ve 2017/421 Esas, 2021/953 Karar sayılı kararında;
‘1- Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturaların asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanığın bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulmak suretiyle getirtilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; sanığın ifadesinde adı geçen Fuat Çapur, Nihat Yavuz, Yavuz Özcan ve … Sami Gözüm isimli kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılması, duruşmada çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması,
2- Bu kişilerinde faturalardaki yazı ve imzaların kendilerine ait olmadığını söylemeleri halinde temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
3- Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ya da tanıklara ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
a) Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
b) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı ya da tanıkları tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
c) Sanık tarafından Yavuz Özcan ve Nihat Yavuz’a verildiği iddia edilen vekaletname örneğinin tespit edilmeye çalışılması ile tespiti halinde onaylı örneğinin dosya arasına alınması,
d) Vergi müfettişlerine muhasebeci olarak mükellefin işlemlerini takip edebilmek için vekaletnamesinin bulunduğunun beyan eden … Kamber isimli kişinin CMK’nin 46/1-c ve 48. maddeleri uyarınca çekinme hakkı hatırlatılarak tanık olarak dinlenmesi, kendisinden sanığı tanıyıp tanımadığının, beyannamelere konu edilen faturaların sanık tarafından kendisine getirilip getirilmediğinin sorulması,Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkumiyet hükümleri kurulması yasaya aykırı,İsabetsizliğinden hükümler bozulmaktadır.Bu hükümler irdelendiğinde, düzenlendiği belirtilen suça konu faturaların asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanığın bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulmak suretiyle getirtilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, sanığın mukayeseye esas imza ve yazı örnekleri temin edilerek faturalardaki yazı ve imzaların sanığa aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerekli görülmesi halinde, faturaları kullanan şirket yetkilileri/mükellefler duruşmaya celp edilerek, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması, tanıklardan sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığı hususlarının ayrıntılı olarak sorulmasından sonra, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizliğinden hükümler bozulmaktadır.Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde;Sanık hakkındaki 23/02/2013 gün ve 2013/A-1160/15 sayılı Vergi Suçu raporunda; 2009 takvim yılında faturalarını kullandığı . Teknik Hırdavat San. Tic.Ltd. Şti’den, 2010 takvim yılında faturalarını kullandığı .Petrol ürünleri ve Kim. Mad. Yağı İtl İh. Ltd. Şti, . Boya Elektrik Metal İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti, S.K. Grup Ltd. Şti ile 2010 takvim yılında fatura düzenlediği … Boya Ltd. Şti, İztel İnşaat Ltd. Şti, Eras Grup yetkilileri hakkında açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılmamış ve faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgelerinin bulunup bulunmadığının ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, gerektiğinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeksizin, yine sanığın savunmasında geçen … dinlenilmeden, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/606 Esas sayılı dosyası celbedilip incelenmeden eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuştur.Ceza yargılamasının amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda somut gerçeğin her türlü kuşkudan uzak bir biçimde kesin olarak saptanmasıdır. Gerek 1412 sayılı CYUY, gerekse 5271 sayılı CYY adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle hüküm kesinleşinceye kadar, inceleme olanağı bulunan kanıtların ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşmesi için, öne sürülen ve olaya ışık tutabilecek nitelikteki tüm kanıt ve belgelerin araştırılıp tartışılması zorunludur.Sahte oldukları belirtilen faturaları düzenleyen şirket yetkilileri hakkında açılmış bir dava varsa, sonucu sanığın hukuki durumunu da ilgilendirmektedir. Zira sanığın üzerine atılı sahte fatura kullanmak suçunda ön şart kullanılan faturaların gerçekten sahte olup olmadığının hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin olarak ortaya konulmasıdır. Bu yönden somut gerçeğe ulaşmak için gerekli araştırmayı yapmak soruşturma ve kovuşturma makamlarının görevleri kapsamında olan bir zorunluluktur. Aksi durumda, düzenlenen faturaların sahte olduğunu, salt idari bir kurum ve aynı zamanda davanın ihbar edeni ve tarafı olan vergi dairesi yetkilillerince tek taraflı ve subjektif tespit ve değerlendirmeler ile hazırlanmış raporlara dayanılarak, başka hiçbir yargısal araştırma yapmaksızın kabul etmek başta adil yargılanma ilkesi olmak üzere evrensel olarak kabul görmüş bulunan masumiyet karinesi ile bu bağlamda şüpheden sanık yararlanır ilkesine ve etkin ve eksiksiz soruşturma yapılması gereğine de aykırılık oluşturmaktadır. Tüm bu nedenler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.04.2010 gün, 2010/11-40 esas, 2010/81 karar sayılı kararı ve Yargıtay 11 ve 21. Ceza Dairelerinin bu karar doğrultusunda verilmiş yerleşik çok sayıdaki içtihadı da gözetilmek suretiyle anılan şirket yetkilileri hakkında, bu şirketler hakkında düzenlenmiş bulunan (. Teknik Hırdavat San. Tic.Ltd. Şti’ ne ilişkin 03/06/2011 gün ve., .Petrol ürünleri ve Kim. Mad. Yağı İtl İh. Ltd. Şti,ne ilişkin 20/12/2012 gün ve 201012-A-594/82 sayılı, .Boya Elektrik Metal İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti, ne ilişkin 24/04/2012 gün ve 2012/A-1587/9.Grup Ltd. Şti ile .İnşaat Ltd Şti,ne ilişkin . Grup VDENR-2011/2155/9 sayılı) Vergi Suçu Raporları doğrultusunda herhangi bir dava açılıp açılmadığı, dava açılmış ise dosyalar getirtilip incelenerek sonucunun ne olduğunun araştırılması ve faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgelerinin bulunup bulunmadığının ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, gerektiğinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre sanık …’in hukuki durumunun tayini gerekmektedir. Yine sanığın şirketine ait davaya konu fatura asılları temin edilip, sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması; sanığın mukayeseye esas imza ve yazı örnekleri temin edilerek faturalardaki yazı ve imzaların sanığa aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerekli görülmesi halinde, faturaları kullanan şirket yetkilileri/mükellefler duruşmaya celp edilerek, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması, tanıklardan sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığı hususlarının ayrıntılı olarak sorulmasından sonra, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken yerel mahkemece bu hususlar araştırılmadan, sadece sanığın savunması için ara kararı oluşturup, sanığın savunması dışında hiçbir araştırma yapmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup bu hususlar itiraz nedeni yapılmıştır.
2- Mahkeme gerekçesinin yeterli olup olmadığı hususu
T.C. Anayasasının ‘Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması’ başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; ‘Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır’ şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun ‘Kararların gerekçeli olması’ başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; ‘Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, genekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir’,
‘Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar’ başlıklı 230. maddesinde de;
‘(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir’,
‘Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar’ başlıklı 232. maddesinde ise;
‘(1) Hükmün başına, ‘Türk Milleti adına’ verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
(6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun Maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir’,
Hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. ‘Başlık’ bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, ‘sorun’ bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, ‘gerekçe’ kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, ‘sonuç (hüküm)’ kısmında ise CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında mahkeme kararı değerlendirildiğinde;
… 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2013 gün ve 2013/274 Esas, 2013/541 Karar sayılı kararında ‘..Sanığın ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğu …Madeni Yağ ve Kim. İth. İhc. San. Tic. Ltd. Şti.’nin iddianamede belirtilen suç tarihleri arasında yakıt olarak kullanılmak amacıyla satın aldığı solvent maddesini düşük oranda vergi ödeyerek sentetik tiner üretiminde kullanıyormuş gibi sahte katkı belgeleri aldığı ve yine sahte belgeler ile satış yapılmadığı halde satış yapılıyor gibi içeriği itibariyle yanıltıcı belge düzenleyerek vergi zaiyatına neden olduğu, bu durumunda vergi müfettişlerince rapor şeklinde tespit edildiği ve komisyon mütalasında belirtildiği, böylece sanığın üzerine atılı suçu işlediği, iddia, sanık savunması, dosya arasında bulunan belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılıp kabullenilmiştir’ gerekçesiyle, eylemine uyan VUK’nun 359/b, TCK’nun 62, 53 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmektedir.Zira olayda sanığın 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında hem sahte fatura kullandığı hem de sahte fatura düzenlediği, bunların birbirinden ayrı suçlar olduğu ve ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği halde mahkeme tarafından tek bir hüküm kurulduğu, bu hükmün hangi takvim yılına ve hangi suça ilişkin olduğunun anlaşılamadığı, dolaysıyla denetime elverişli olmadığı” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 08.02.2022 tarih ve 1899-1679 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Yerel Mahkeme hükmünün yasal ve yeterli gerekçeyi içerip içermediği,
2- Sanığa atılı suçun sübutu bakımından eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığı,
Hususlarının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Irmak (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi olan (eski unvanı: …Madeni Yağ ve Kimyevi Maddeler İmal. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.) …Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.nin, Yeni Sanayi Sitesi, C/3 Blok, No: 8 Yahşihan/… adresinde petrol ve petrol ürünleri satıcılığı alanında faaliyette bulunduğu, 17.09.2009 tarihinden 04.05.2011 tarihine kadar adı geçen Şirket müdürünün sanık … olduğu,
…Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 21.02.2013 tarihli ve 1160/3 sayılı vergi tekniği raporunda özetle; mükellef Şirket adına 2009 vergilendirme dönemine ilişkin verilen Ba formlarının ve mükellef Şirket mali müşavirinin ibraz ettiği defter ve belgelerin tetkiki neticesinde, mükellef Şirket’in, hakkında sahte fatura düzenleme fiili nedeniyle vergi raporu düzenlenen .Teknik Hırd. Elkt. İnş. Nakl. Tic. Ltd. Şti.den endüstriyel tiner alımı yaptığı, bu mal ve hizmet alışlarına dair düzenlenen belgelerin sentetik tiner üretimini belgelendirmeye yönelik mal ve hizmet alışlarını göstermeye yarayan sahte belgeler olduğu, 2010 vergilendirme dönemine ilişkin verilen Ba formlarına göre de, mükellef Şirket’in, hakkında sahte fatura düzenleme fiili nedeniyle vergi raporu düzenlenen . Boya Elekt. Met. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile .. Petrol Ürn. ve Kim. Mad. Yağ İth. İhr. Ltd. Şti. ve sahte belge düzenleyicisi olduğu iddiasına dayalı olarak hakkındaki vergi incelemesi devam eden .Grup Ltd. Şti.’den mal ve hizmet alımında bulunduğu, bu mal ve hizmet alışlarına dair düzenlenen faturaların sentetik tiner üretimini belgelendirmeye yönelik mal ve hizmet alışlarını göstermeye yarayan sahte belgeler olduğu, sentetik tiner üretimini belgelendirme amacı taşıyan katkı maddelerine ilişkin alış yaptığına dair bu faturaların tamamının sahte belge olduğu anlaşıldığından, mükellef kurumun gerçekte fiilen sentetik tiner üretiminde bulunmadığı, bu nedenle 2009 ve 2010 yıllarında düzenlediği faturaların da sahte belge olduğu, 2011 yılında ise . Kimya Pls. Teks. Paz. Tic. San. Ltd. Şti.den 22.900 kg White Spirit (Beyaz ispirto – inceltici) aldığı, ancak yapılan incelemede aynı yılın Şubat ayında düzenlenmiş üç adet fatura ile … Durmuş Hırdavat isimli firmaya toplamda 70.800 kg sentetik tiner satışı yapıldığı, fakat bu faturalar mükellef kurumca kayıtlarda gösterilmediği gibi mükellef kurumun belirtilen yılda yaptığı 22.900 kg white spirit miktarından, hiçbir katkı maddesi kullanmaksızın 70.800 kg miktarında sentetik tiner üretemeyeceği anlaşılmakla bu üç faturanın fiili emtia teslimi olmayan sahte faturalar olduğu tespitlerine yer verildiği,
Belirtilen vergi inceleme raporunu dayanak alarak hazırlanan 23.02.2013 tarihli 1060/15 sayılı vergi suçu raporuna göre; 17.09.2009 – 05.05.2011 tarihleri arasında sahte belge düzenleme ve kullanma fiilini gerçekleştiren sanık … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması kanaatine varıldığı. Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı Vergi Denetim Kurulunun 03.04.2013 tarihli yazısı ile de sanığın 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte belge düzenleme ve kullanma fiilini işlediği iddiasına dayalı mütalaanın … Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 14.05.2013 tarihli ve 1534-640 sayılı iddianamesiyle “Yukarıda açık kimliği yazılı şüphelinin müdür ve ortağı olduğu …Madeni Yağ ve Kim. İth. İhc. San. Tic. Ltd. Şti’nin 17/09/2009 ile 05/05/2011 tarihleri arasındaki belgelerinin vergi müfettişliğince düzenlenen 23/02/2013 tarihli vergi suçu raporuna göre incelenen defter belgelerinde yakıt olarak kullanılmak amacıyla satın aldığı solvent maddesini düşük oranda ÖTV ödeyerek sentetik tiner üretimi yapıyormuş gibi sahte katkı belgeleri aldığı ve yine sahte belgeler ile satış yapılmadığı halde satış yapılıyor gibi muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyerek vergi zaiyatına neden olduğu ve şüphelinin de üzerine atılı suçu bu şekilde işlediği” anlatımına yer verilerek sanık … hakkındaki kamu davasının açıldığı, iddianamede suç tarihinin “2009-2011”, sevk maddesinin de “213 sayılı Vergi Usul Kanunu 359/b-1” biçiminde gösterildiği,
Yapılan yargılama sonucunda … 3. Asliye Ceza Mahkemesince 25.09.2013 tarih ve 274-541 sayı ile “Sanığın ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğu …Madeni Yağ ve Kim. İth. İhc. San. Tic. Ltd. Şti.’nin iddianamede belirtilen suç tarihleri arasında yakıt olarak kullanılmak amacıyla satın aldığı solvent maddesini düşük oranda vergi ödeyerek sentetik tiner üretiminde kullanıyormuş gibi sahte katkı belgeleri aldığı ve yine sahte belgeler ile satış yapılmadığı halde satış yapılıyor gibi içeriği itibariyle yanıltıcı belge düzenleyerek vergi zaiyatına neden olduğu, bu durumunda vergi müfettişlerince rapor şeklinde tespit edildiği ve komisyon mütalasında belirtildiği, böylece sanığın üzerine atılı suçu işlediği, iddia, sanık savunması, dosya arasında bulunan belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılıp kabullenilmiştir.” şeklindeki gerekçeye yer verildikten sonra sanığın 213 sayılı Kanun’un 359/b, TCK’nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği,Anlaşılmaktadır.Sanık aşamalarda; o tarihlerde …Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.de sorumlu müdür olarak görev yaptığını, Şirketin asıl sahibinin Şirket ortaklarından …’in babası olan … olduğunu, … ile birlikte kaçakçılık suçuna ilişkin olarak … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/606 esas sayılı dosyasında hâla devam eden bir davalarının bulunduğunu, …’ın aynı zamanda Etkim Kimya Madeni Yağ Fabrikası isminde bir firmasının olduğunu ve .. Organize Sanayisi’nde faaliyet gösterdiğini, aslında …Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.nin işlerini de bizzat …’ın yaptığını, bu Şirketin başına kendisini müdür olarak getirenin de … olduğunu, daha önceden … ile bir alışverişinin bulunduğunu, bu alışverişten kaynaklı bir kısım alacağının olduğunu, ancak alacaklarını alamadan cezaevine girdiğini, cezaevinden çıktıktan sonra da alacaklarını kurtarmak için … ile yine ticaret yaptığını, …Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.deki alım satımı fiilen …’ın yaptığını, katkı maddelerini de onun aldığını, müşterileri de yine …’ın getirdiğini, kendisinin sadece faturaları düzenlediğini, gümrükten gelen bütün evrakı düzenli olarak tuttuğunu ve sonuçları muhasebeye bildirdiğini, belgeleri de. ismindeki muhasebecilerine teslim ettiklerini, her sezon sonunda üretim raporunun bir nüshasının Şirketlerinin sözleşmeli mali müşaviri tarafından muhafaza edildiğini, bir nüshasının … ilinde bulunan …Vergi Dairesine, bir nüshasının da gümrük işlerini daha doğrusu ithalatlarını yapan ve …’da bulunan gümrükçünün bağlı olduğu vergi dairesine gönderildiğini, tamamen Şirketin amacına uygun şekilde alınan solvent yüzde beş oranında katkı maddesi kullanılarak sentetik tiner yapıldığını ve faturalarda adı geçen kişi ve firmalara … tarafından bizzat satıldığını, çünkü katkı maddelerini alan kişinin ve üretilen sentetik tinerlerin müşterilerini de bulanın … olduğunu, kendisinin sadece …’ın getirmiş olduğu faturaları tanzim ettiğini, yasa dışı herhangi bir işleme tevessül etmediğini suçlamaları kabul etmediğini, suçsuz olduğunu savunmuştur.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların gerekçeli olması” başlığını taşıyan 34. maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dâhil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.” ,
“Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde;
“1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.” ,
“Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar” başlıklı 232. maddesinde ise;
“1) Hükmün başına ‘Türk Milleti adına’ verildiği yazılır.
2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.”
Hükümlerine yer verilmiştir. Görüldüğü gibi, Anayasa’nın 141 ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dâhil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç bölümlerinden oluşmalıdır. Başlık bölümünde; hükmü veren mahkemenin, mahkeme başkanı ve üyelerin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekillerinin ve yasal temsilcilerinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği ile varsa müdafisinin adı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında ya da tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, “sorun” bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüş ve düşünceler ortaya konulmalı, “gerekçe” kısmında; dosyada mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra hükme esas alınan ve reddedilen bütün deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilerek sonuç kısmında açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, “sonuç” ya da “hüküm” bölümünde ise CMK’nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanun’un 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanun’un 53 ve devamı maddelerine göre mahkûmiyet yerine veya müeyyidenin yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkânının bulunup bulunmadığı, kanun yollarına müracaat mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercisi hiçbir tereddüde yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir. Ayrıca duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmamalı, diğer bir ifadeyle gerekçe ile sonuç (hüküm) kısmı infazda karışıklığa neden olabilecek nitelikte olmamalıdır.Diğer taraftan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;… Cumhuriyet Başsavcılığının 14.05.2013 tarihli ve 1534-640 sayılı iddianamesi ile; …Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.nin yetkilisi olan sanık …’in, düşük oranda ÖTV ödemek için 17.09.2009 ile 05.05.2011 tarihleri arasında satın aldığı solvent maddesinden sentetik tiner üretimi yapıyormuş izlenimi yaratmak amacıyla bazı firmalardan katkı maddeleri temin edildiğine ilişkin düzenlenen sahte belgeleri alıp kullandığı ve yine satış yapmadığı hâlde satış yapmış gibi belge düzenleyerek vergi zaiyatına neden olduğundan bahisle Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan 213 sayılı Kanun’un 359/b ve TCK’nın 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, … 3. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 25.09.2013 tarih ve 274-541 sayı ile; sanığın atılı suçtan 213 sayılı Kanun’un 359/b, TCK’nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği dosya kapsamında;…Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.nin yetkili müdürü olan sanığın aşamalarda; o tarihlerde …Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.de sorumlu müdür olarak görev yaptığını, ancak Şirketin asıl sahibinin Şirket ortaklarından …’in babası olan … olduğunu, … ile birlikte kaçakçılık suçuna ilişkin olarak … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/606 esas sayılı dosyasında hâlâ devam eden bir davalarının bulunduğunu savunması, sanığın yetkilisi olduğu adı geçen Şirket ile ilgili düzenlenen vergi raporlarında, yetkilisi olduğu dönemde Şirketin yaptığı mal ve hizmet alışlarına ilişkin kullandığı faturaları düzenleyen ve Şirket’in mal ve hizmet satışına ilişkin düzenlediği faturaları kullanan Şirketlerin bir kısmı yönünden vergi raporlarının bulunduğu, bir kısmı yönünden ise vergi raporlarının hazırlanma aşamasında olduğu bilgilerine yer verilmesine rağmen bu raporların dosya içine getirtilmemiş ve bu raporlara konu olan firma yetkilileri hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılmamış olması karşısında; …Boya Vernik Kimya İmal. Taş. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.nin suç tarihlerindeki yetkilileri ile sanığın savunmasında bahsettiği …’ın tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması, … ile birlikte kaçakçılık suçundan yargılandıklarını belirttiği dava dosyasının akıbeti araştırılıp dosya içerisine getirtilmesi ve ilgili evrak örneklerinin dosya içerisine alınması, Şirketin yaptığı mal ve hizmet alışlarına ilişkin kullandığı faturaları düzenleyen ve mal ve hizmet satışına ilişkin düzenlediği faturaları kullanan Şirketler hakkında vergi raporu hazırlanıp hazırlanmadığının ilgili vergi dairesinden sorulması, hazırlandığının tespiti hâlinde dosyaya intikallerinin sağlanması, sahte faturaları düzenlediği ve kullandığı iddia edilen Şirket yetkilileri hakkında sahte fatura düzenlemek/kullanmaktan dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti durumunda da dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyası arasına alınması, faturaların gerçek alım ve satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırmayla hüküm kurulduğu,
Öte yandan, Yerel Mahkemece, hükmün gerekçe bölümünde, “Sanığın ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğu …Madeni Yağ ve Kim. İth. İhc. San. Tic. Ltd. Şti.’nin iddianamede belirtilen suç tarihleri arasında yakıt olarak kullanılmak amacıyla satın aldığı solvent maddesini düşük oranda vergi ödeyerek sentetik tiner üretiminde kullanıyormuş gibi sahte katkı belgeleri aldığı ve yine sahte belgeler ile satış yapılmadığı hâlde satış yapılıyor gibi içeriği itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyerek vergi zaiyatına neden olduğu, bu durumunda vergi müfettişlerince rapor şeklinde tespit edildiği ve komisyon mütalasında belirtildiği, böylece sanığın üzerine atılı suçu işlediği, iddia, sanık savunması, dosya arasında bulunan belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşıldığı…” açıklamalarına yer verilerek CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde değinildiği üzere bir mahkûmiyet hükmünde bulunması gereken “Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi” zorunluluğuna uyulmadığı ve ayrıca 2009, 2010 ve 2011 yıllarında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarından dava açılmasına rağmen hangi suçtan hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin sanığın eylemlerinin tek suç kabul edildiği, bu suretle Anayasa’mızın 141 ve CMK’nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması ve gösterilen gerekçenin de dosya içeriğine uygun, kanuni ve yeterli gerekçe içermesi gerektiği, mahkemelerce yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesinin kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku bulunmadığı; bu bağlamda CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde değinildiği üzere bir mahkûmiyet hükmünde bulunması gereken “Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi” zorunluluğuna uyulmadan ve hangi suçtan hüküm kurulduğu belirtilmeden kurulan hükmün, kanun koyucunun aradığı anlamda yasal ve yeterli gerekçeyi içermediği,
Kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Diğer taraftan ulaşılan sonuç karşısında, 15.04.2022 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7394 sayılı Kanun ile 213 sayılı Kanun’un 359. maddesinde yapılan değişikliklerin Yerel Mahkemece yapılacak yargılamada göz önünde bulundurulmasında zorunluluk bulunmaktadır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 23.06.2021 tarihli ve 8968-5872 sayılı, Yerel Mahkemece sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.09.2013 tarihli ve 274-541 sayılı hükmünün, eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması ile hükmün yasal ve yeterli gerekçeyi içermemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 03.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.