YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/15
KARAR NO : 2022/627
KARAR TARİHİ : 11.10.2022
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık …’un, TCK’nın 157/1, 62, 52/2, 52/4, 53/1 ve 58/9. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis ve 16.660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin … 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.07.2013 tarihli ve 125-47 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 24.05.2017 tarih ve 1460-1669 sayı ile;
“…Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a) Hüküm tarihinden sonra, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa’nın 34. maddesiyle 5237 sayılı Yasa’nın 157. maddesinde yapılan değişikliklerin gözetilmesi gerekliliği,
b) 26.02.2009 tarihli 5739 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesinin 6. fıkrasında yer alan ‘yaptırımın’ ibaresinin ‘tedbirin’ olarak değiştirilmesi, keza 5739 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile 5275 sayılı CGTİHK’nın 106. maddesinin 4 ve 9. fıkralarının değiştirilmesi ve aynı Yasa maddesinin 10. fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olduğu hususları dikkate alındığında, infazı kısıtlar şekilde, adli para cezasının ödenmemesi hâlinde bu cezanın hapse çevrileceğine hükmolunması,
c) Sanıkların TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerinde öngörülen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına, TCK’nın 53/3. maddesi gereğince sanıkların koşullu salıverilmesi hâlinde TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini kullanmalarından yoksunluklarına son verilmesine, diğer haklar yönünden ise kısıtlılığın hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar sürdürülmesine karar verilmişse de; 24.11.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 esas ve karar sayılı kararı ile TCK’nın 53/1-b maddesinde yazılı, ‘seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan’ ibaresinin iptal edilmiş olması,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
… 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2017 tarihli ve 299-224 sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği ve bozmaya uyan … Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması üzerine 21.03.2018 tarih ve 56-32 sayı ile önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 31.03.2021 tarih ve 1242-3826 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.09.2021 tarih ve 95528 sayı ile;
“… Cumhuriyet Başsavcılığının 18.06.2009 tarihli iddianamesi ile sanık ve arkadaşları hakkında dava açıldığı, iddianamede hükümlü … hakkında suç tarihi olarak 2008 – 2009 yıllarının gösterildiği, ayrıntılı tarih verilmediği, 17.07.2013 tarihinde … 12. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararda suç tarihi olarak 2008 – 2009 yıllarının gösterildiği, 19.07.2017 tarihinde … 11. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararda suç tarihi olarak 2008 – 2009 yıllarının gösterildiği, 21.03.2018 … Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararda suç tarihi olarak 2008 – 2009 yıllarının gösterildiği, dosyanın incelenmesinde hükümlü …’un dolandırıcılık suçunu işlediği tarihin 30.03.2009 olduğu, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin onama kararının 31.03.2021 olduğu, buna göre TCK’nın 66/1, 67/4. maddelerine göre zamanaşımı süresinin dolduğu,” görüşüyle, itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 21.10.2021 tarih ve 39077-8982 sayı ile; “Hükümlüye yüklenen ‘dolandırıcılık’ suçunun 5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde öngörülen cezasının türü ve üst sınırı itibarıyla tabi olduğu aynı Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımı süresinin 5271 sayılı CMK’nın 253/21. maddesi gereğince ‘şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu’ 19.01.2018 tarihi ile uzlaştırma raporunun düzenlendiği 30.01.2018 tarihine kadar duran zamanaşımı süresi de dikkate alındığında, 30.03.2009 suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar dolmadığı,” şeklindeki gerekçeyle itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında katılan …’ya yönelik dolandırıcılık suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; uzlaştırma işlemleri sürecinde dava zamanaşımının ne zaman durup ne zaman işlemeye başlayacağının ve bunun sonucuna göre sanığa atılı dolandırıcılık suçunun dava zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; uzlaştırma işlemleri sürecinde dava zamanaşımının ne zaman durmuş olduğunun tespiti bakımından eksik araştırma ile karar verilip verilmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
… Cumhuriyet Başsavcılığınca asker arkadaşları olan mağdurlara telefonla ulaşıp bulundukları yerde yaşlı bir kişinin Osmanlı dönemine ait çok sayıda altın bulduğunu ve altınları birlikte pazarlayabileceklerini söylemek suretiyle mağdurlara önce gerçek altın numunesi verip mağdurların yüklü miktarda parayla tekrar geri gelmelerini sağlayarak ikinci gelişte mağdurları dolandırmak amacıyla örgüt kurma suçundan yürütülen soruşturma kapsamında; inceleme dışı sanık … …’in asker arkadaşı olan ve …’da oturan katılan …’yı arayarak gömü altın bulduklarını söyleyip katılanın … ili, …ilçesine gelmesini sağladığı, katılanı ilçenin girişinde inceleme dışı sanık … … ile kendisini … olarak tanıtan bir şahsın karşıladığı, birlikte bir evin önüne gittikleri, evde bulunan diğer bir şahsın da kendisini … ismiyle tanıttığı, evin arka tarafındaki samanlıkta içerisinde 2.600 adet altın olduğunu söyledikleri bir çanta göstererek katılandan çantanın içerisinden rastgele bir adet altın seçmesini istedikleri, katılanın da elini çantanın içine sokup karıştırarak numune olarak bir adet altın aldığı ve …’a döndüğünde kuyumcuya giderek altının gerçek bir altın olduğunu öğrendiği, bunun üzerine daha fazla altın almak amacıyla 30.03.2009 tarihinde 6.000 TL ile tekrar …ilçesine gittiği, evin önünde inceleme dışı sanık … … ile … isimli şahsın katılanı karşıladıkları, … isimli şahsın “Birimiz burada kalalım, birimiz de parayı anneme götürelim, köylü kadın olduğu için anlamıyor.” diyerek katılandan parayı alıp eve girdiği, 5-6 dakika sonra da evin kapısına kadar giden inceleme dışı sanık … …’in katılana “Arkamdan yavaş yavaş gel.” diye seslenerek eve girdiği, inceleme dışı sanık … …’den 1-2 dakika sonra eve giren katılanın içeride kimse olmadığını görünce dolandırıldığını anladığı ve aynı gün kolluğa müracaat ettiği, dosya kapsamındaki benzer diğer olaylarda kendisini … olarak tanıtanın inceleme dışı sanık …, … olarak tanıtanın ise sanık … olduğunun belirlendiği, olayda kullanılan evin inceleme dışı sanık …’e ait olduğu, inceleme dışı sanık …ın ise suçun planlanmasında rol aldığı olaya ilişkin olarak … Cumhuriyet Başsavcılığının 18.06.2009 tarihli ve 383-30 sayılı iddianamesi ile sanık … ve inceleme dışı sanıklar …, … ve …ın TCK’nın 220/5, inceleme dışı sanık … …’in TCK’nın 157/1. maddesi ve inceleme dışı sanık …’ün ise TCK’nın 39/2-c maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 157/1. maddesi gereğince cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde … 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.07.2013 tarihli ve 125-47 sayılı kararı ile; inceleme dışı sanık …’ın örgüt yöneticisi olarak kabul edilip örgütün faaliyeti çerçevesinde katılana yönelik işlenen dolandırıcılık suçundan TCK’nın 220/5, sanık … ile inceleme dışı sanıklar … ve …ın örgüt üyesi oldukları kabul edilip inceleme dışı sanık … … ile birlikte TCK’nın 37. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 157/1, 62, 52/2-4, 53/1 ve 58/9. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis ve 16.660 TL adli para cezası; inceleme dışı sanık …’ün ise TCK’nın 157/1, 39, 62, 52/2-4, 53/1 ve 58/9. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 8.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği,
İnceleme dışı sanıklar … … ve …. hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Sanık … ile inceleme dışı sanıklar …, … ve … hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin ise adı geçenlerin müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 24.05.2017 tarih ve 1460-1669 sayı ile Yerel Mahkeme karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle dolandırıcılık suçunun (madde 157) uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle uzlaştırma girişiminde bulunulması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği,
… 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.07.2017 tarihli ve 299-224 sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği ve bozmaya uyan … Ağır Ceza Mahkemesince 20.12.2017 tarihli ve 2017/56 sayılı müzekkere ile dosyanın … Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosunun 02.01.2018 tarihli ve 2017/341 sayılı uzlaştırıcı görevlendirme tutanağı ile…’ın uzlaştırmacı olarak görevlendirilmesine karar verildiği, uzlaştırmacının dosyayı 10.01.2018 tarihinde teslim aldığı,
Uzlaştırmacı… tarafından 19.01.2018 tarihinde imzalanan uzlaşma teklif formunda (Ek 1/b) katılan …’nın adresinin “… Mahallesi, … Sokak, No: 15/1, Sancaktepe, …” olarak gösterildiği, katılan …’nın uzlaştırma teklif formunun “Şahsıma yapılan uzlaşma teklifini inceleyip üç gün içinde beyanda bulunmak istiyorum.” kısmı ile “Şahsıma yapılan uzlaşma teklifini kabul etmiyorum.” kısmını 29.01.2018 tarihinde imzalayarak aynı gün ……. PTT şubesinden …” gönderi numarası ile uzlaşma teklif formunu … F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderdiği,
Dosyada ve UYAP Bilişim Sisteminde uzlaştırmacı… tarafından 19.01.2018 tarihinde imzalanan uzlaşma teklif formunun katılana huzurda veya posta yolu ile hangi tarihte tebliğ edildiğine dair bir bilgi ve belgenin bulunmadığı,
Uzlaştırmacı… tarafından 30.01.2018 tarihli yazı ile katılanın uzlaşmayı kabul etmediğinin uzlaştırma bürosuna bildirildiği, uzlaştırma bürosu Cumhuriyet savcısınca da 02.02.2018 tarihli ve 2017/341 sayılı yazı ile dosyanın … Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği,
… Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 21.03.2018 tarih ve 56-32 sayı ile taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması üzerine önceki hüküm gibi sanık … ile inceleme dışı sanıklar …, … ve …’ün mahkûmiyetlerine karar verildiği,
Hükümlerin sanık … ile inceleme dışı sanıklar …, … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 31.03.2021 tarih ve 1242-3826 sayı ile;
“Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 25.04.2017 tarihli, 2014/1460 esas, 2017/1669 karar sayılı bozma ilamından sonra katılan …’a 19.01.2018 tarihinde ilk uzlaştırma teklifinin yapıldığı, 30.01.2018 tarihinde uzlaşmanın sağlanamadığına ilişkin raporun savcılığa iade edildiği anlaşılmakla, Ceza Muhakemesi Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 34. maddesindeki süreler gözetilerek yapılan incelemede;
Sanıkların savunması, katılanların beyanı, teşhis tutanağı ve dosya kapsamından; sanıkların atılı dolandırıcılık suçlarını işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.02.2013 tarihli ve 2012/13-1438 esas – 2013/53 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; sanıklar hakkında tekerrüre esas alınan ilamın kararda gösterilmemesi infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların temyiz itirazlarının reddi ile hükümlerin onanmasına,” karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ise 29.09.2021 tarih ve 95528 sayı ile;
“Dosyanın incelenmesinde hükümlü …’un dolandırıcılık suçunu işlediği tarihin 30.03.2009, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin onama kararının 31.03.2021 olduğu, buna göre TCK’nın 66/1 ve 67/4. maddelerine göre zamanaşımı süresinin dolduğu,” görüşüyle, itiraz kanun yoluna başvurulduğu,
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 21.10.2021 tarih ve 39077-8982 sayı ile; “Olağanüstü dava zamanaşımı süresinin 5271 sayılı CMK’nın 253/21. maddesi gereğince ‘şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu’ 19.01.2018 tarihi ile uzlaştırma raporunun düzenlendiği 30.01.2018 tarihine kadar duran zamanaşımı süresi de dikkate alındığında, 30.03.2009 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar dolmadığı,” gerekçesiyle itirazın yerinde görülmediği,
Diğer taraftan hakkındaki mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşen inceleme dışı sanık Ayhan Yılmaz yönünden uzlaştırma girişiminde bulunulması talebinin reddine ilişkin … 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.08.2017 tarihli ve 761 değişik … sayılı kararına itirazın … 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.11.2017 tarihli ve 955 değişik … sayılı kararı ile kabul edilerek uzlaştırma girişiminde bulunulması gerektiğine karar verilmesi üzerine … 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2017 tarihli ve 2011/1 sayılı müzekkeresi ile dosyanın … Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildiği, uzlaştırmacı …tarafından imzalanan 20.12.2017 tarihli uzlaşma teklif formunu katılan …’nın 22.12.2017 tarihinde; 27.12.2017 tarihli uzlaşma teklif formunu ise inceleme dışı sanık …ın 27.12.2017 tarihinde kabul ederek imzaladıkları, 27.12.2017 tarihli uzlaştırma raporunda katılan … adına 20.12.2017 tarihinde davetiye çıkarıldığının ve katılanın 23.12.2017 tarihinde telefon ile araması üzerine uzlaştırmanın amacının ve hukuki sonuçlarının anlatıldığının ve katılanın da uzlaşmak istediğini beyan ettiğinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın “Dolandırıcılık” başlıklı 157. maddesi; “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
TCK’nın 66. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürenin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davasının düşeceği belirtilmiştir.
Dava zamanaşımı kural olarak tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Suçun işlendiği gün zamanaşımı süresinin birinci günüdür. Zira suçun işlendiği gün dahi kamu davasının açılması mümkündür. Bu nedenle dava zamanaşımının da dava açmak hakkı mevcut olduğu andan itibaren başlaması tabiidir. Kanun koyucu bazı hâllerde dava zamanaşımının süresinin başlangıcını özel olarak belirlemek gereğini hissetmiştir. Örneğin, iftira suçunda mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu, evlenme yasaklarına aykırılık suçlarında ise evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren dava zamanaşımının işlemeye başlayacağı kabul edilmiştir (TCK m. 267/8 ve 230/4.).
Dava zamanaşımı suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurularak kanunda öngörülen soyut cezası ve şüpheli veya sanığın yaşına göre belirlenen sürenin son günün hitamı ile gerçekleşecektir. Zamanaşımı süresinin son günü zamanaşımı süresine dâhildir.
Dava zamanaşımı süresinin kesintisiz bir şekilde işleyip tamamlanması mümkün ise de sürenin işlemesi sırasında bir takım engellerle karşılaşılması da söz konusu olabilir. Bu engeller zamanaşımının durması ve kesilmesi hâlleridir.
Dava zamanaşımının durması, kanunda açıkça sayılan bazı hâllerde soruşturma veya kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu hâlin ortaya çıkmasından, kalkması anına kadar geçen sürede zamanaşımının işlememesini ifade etmektedir. Zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı hâlinde, zamanaşımı süresi en son kesen işlemden itibaren, durdurucu nedenin ortaya çıktığı ana kadar işleyecek, bu engelin kalkmasıyla duran zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle zamanaşımı süresi belirlenecektir. Dava zamanaşımının durmasının kabul edilmesinin nedeni, suçun soruşturma veya kovuşturma makamlarınca takip ediliyor olmasına rağmen kanunda sayılan bazı engel nedenlerden dolayı soruşturma veya kovuşturmanın yürütülmesinin mümkün olmamasına dayanmaktadır (Faruk Erem, … Danışman, … Emin Artuk, Ümanist Doktrin Açısından Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, …, 1997, s. 1013.). Durma kabul edilmezse ortaya çıkan engel hâl nedeniyle işin uzaması sonucu davanın zamanaşımına uğraması söz konusu olabilecektir. Ancak davanın devam etmesini önleyebilecek her türlü engel dava zamanaşımının durdurmasını haklı göstermeyeceğinden, kanun açıkça bu sonuç ve etkiyi doğurabilecek hâlleri sınırlı bir şekilde saymıştır. Bu kapsamda 765 sayılı TCK’nın 107. maddesinde; “Hukuku âmme dâvasının ikamesi mezuniyet veya karar alınmasına yahut diğer bir mercide halli lâzım gelen bir meselenin neticesine bağlı bulunduğu takdirde mezuniyet ve kararın alınmasına yahut meselenin halline kadar müruruzaman durur.”, 5237 sayılı TCK’nın 66/1. maddesinde ise “Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.” hükümlerine yer verilmiştir. Her iki düzenleme arasındaki fark 5237 sayılı TCK’da, 765 sayılı TCK’daki “hukuku âmme dâvasının ikamesi” ibaresi yerine “soruşturma ve kovuşturma yapılması” ibaresinin tercih edilmesi ve yeni bir durma nedeni ihdas edilerek kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımının duracağının kabul edilmesidir. Dava zamanaşımını durduran sebepler anılan maddelerde sayılanlarla sınırlı olmayıp Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ve özel ceza kanunları ile ceza içeren kanunlarda bu konuda hükümler mevcuttur. Nitekim uyuşmazlık konusu olan CMK’nın 253/21. maddesinde şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımının duracağı kabul edilmiştir.
Dava zamanaşımının kesilmesi ise kanunda açıkça sayılan bazı hukuki fiillerden dolayı, o ana kadar işlemiş olan dava zamanaşımı süresinin işlememiş sayılmasını ve dava zamanaşımı süresinin yeni baştan işlemeye başlamasını ifade etmektedir. Suçun doğurduğu içtimai sarsıntı devam ettiği müddetçe suçlunun cezalandırılmasında kamu faydası olduğu esasından, dava canlı ve harekette iken zamanaşımı olmayacağı, davanın canlı ve hareketli olduğunu gösteren hadiselerin zamanaşımını keseceği sonucu çıkarılmıştır (Nurullah Kunter, Ceza Hukukunda Zamanaşımı, Yayımlanmamış Doçentlik Tezi, s. 92.). Durma sebepleri gibi kesme sebeplerinin de kanunda açıkça gösterilmesi gerekir. 765 sayılı TCK’da dava zamanaşımını kesen nedenler bakımından, dava zamanaşımı süresi bir yıldan az ve fazla olan suçlar olmak üzere ikili bir ayrıma gidilmiş ve bu suçlar için birbirlerinden farklı kesme nedenleri belirlenmiş, birinci gruba giren suçlarda her türlü usuli muamelenin dava zamanaşımını keseceği kabul edilmiş iken ikinci gruba giren suçlarda kesme nedenleri tek tek ve sınırlı sayıda gösterilmiştir. 5237 sayılı TCK’da ise bu şekilde bir ayrıma gidilmeksizin bütün suçlar bakımından kesme nedenleri ortak olarak düzenlenmiştir. 765 sayılı TCK’nın 104. maddesinde dava zamanaşımının; mahkûmiyet hükmü, yakalama, tevkif, celb veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda sanığın sorguya çekilmesi, sanık hakkında son tahkikatın açılmasına dair karar veya Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesileceği öngörülmüş, 5237 sayılı TCK’nın 67/2. maddesinde ise yakalama, celb, ihzar müzekkereleri ve sanık hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karara yer verilmeyerek daha dar kapsamlı biçimde ve kesme nedenlerinin sirayeti konusunda nesnel sistem esas alınarak bir suçla ilgili olarak şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, iddianame düzenlenmesi, sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde dava zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir. Aynı maddenin üçüncü fıkrası gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, dördüncü fıkrası uyarınca da kesilme hâlinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Anayasa’nın 38. maddesinde dava zamanaşımının kanunilik ilkesi kapsamında olduğu benimsenmiş olup dava zamanaşımını durduran veya kesen nedenlerin kanunda açıkça gösterilmesi gerekir, bu nedenlerin yorum veya kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
Öte yandan Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu aşamada ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için uzlaştırma kurumu ile ilgili temel bazı bilgilerin verilmesi, daha sonra da uzlaştırma sürecinde dava zamanaşımının ne zaman durup ne zaman işlemeye başlayacağı hususlarının ele alınması gerekmektedir.
1- Uzlaştırma kurumu:
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 17.09.1987 tarihli 410. toplantısında alınan Ceza Adaletinin Sadeleştirilmesi Hakkında Üye Devletlere Yönelik 18 Sayılı Tavsiye Kararında;
“Ceza adaletinin işleyişini hızlandırma ve sadeleştirme işleminde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özellikle 5. ve 6. maddelerinde öngörülen şartların dikkate alınması gerektiği göz önüne alınarak; Mahkemelere intikal eden ceza davalarının kabarıklığı ve özellikle hafif cezaları gerektirenler ile ceza yargılamasındaki uzunluğun neden olduğu sıkıntılara bakılarak …yetkili makamlarca ceza işlerinde savcılık ve mahkeme dışı anlaşmalar sağlanması, bu tür ihtilafların uzlaşma yolu ile halledilmesinin tavsiye edilmesi” kabul edilmiştir.
Benzer düşünce ve ihtiyaçlar sonucu Türk Ceza Hukuku Sistemine dâhil edilen ve 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle yapılan değişikliğe kadar “uzlaşma” başlığı altında düzenlenen uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin … yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, “Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir.” hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle, TCK’nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin 8. fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK’nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir.
Yapılan bu düzenlemeye göre uzlaştırmanın bir ceza muhakemesi kurumu olduğu açık ise de birey ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle maddi ceza hukukunu da ilgilendirdiği tartışmasızdır.
CMK’nın 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinde uzlaşmanın kapsamı;
“(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239)
suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.” şeklinde belirlenmiş iken, 09.07.2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” cümlesi eklenmiş,
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı “Uzlaştırma” olarak değiştirilmiş ve;
“(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz…” şeklindeki düzenlemeyle kapsamı genişletilmiş,
24.10.2019 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile uzlaştırma kapsamına giren suçların sayısı bir kez daha artırılarak, TCK’nın 155. maddesindeki güveni kötüye kullanma, aynı Kanun’un 165. maddesindeki suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu ve 117. maddesinin ilk fıkrasındaki … ve çalışma hürriyetini ihlal suçu ile bu suçun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi nitelikli hâline ilişkin 119. maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsam içerisine alınmış. CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş ve onikinci fıkrasında yer alan “en çok yirmi gün daha” ibaresi “her defasında yirmi günü geçmemek üzere en fazla iki kez” şeklinde değiştirilmiş,
Son olarak 27.05.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7406 sayılı Kanun’un 12. maddesi ile de; 253. maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “suçlarda,” ibaresinin “suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A),” şeklinde değiştirilmesi ile birlikte CMK’nın 253. maddesi;
“(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. … ve çalışma hürriyetinin ihlali (madde 117, birinci fıkra; madde 119, birinci fıkra (c) bendi),
6. Hırsızlık (madde 141),
7. Güveni kötüye kullanma (madde 155),
8. Dolandırıcılık (madde 157),
9. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (madde 165)
10. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234)
11. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, (…) cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) (Mülga: 24/11/2016-6763/34 md.)
(10) Bu Kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
(11) Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Uzlaştırma bürosu uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi her defasında yirmi günü geçmemek üzere en fazla iki kez daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
(14) Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir.
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
(22) Uzlaştırmacıya … Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre ücret ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.
(24) Her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir. Uzlaştırmacılar, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, … Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilir. Uzlaştırmacı, hazırladığı raporu, tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir. Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılır.
(25) Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, … Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde madde mevcut hâlini almıştır.
Diğer taraftan 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK’nın “Mahkeme tarafından uzlaştırma” başlıklı 254. maddesi;
“(1) Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır.
(2) Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde davanın düşmesine karar verilir.” şeklinde iken, 19.12.2006 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile;
“(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.” biçiminde değiştirilmiş,
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile CMK’nın 254. maddesinin birinci fıkrası;
“Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler göz önüne alındığında, uzlaştırma gerek 5560 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önce, gerekse 5560 ve 6763 sayılı Kanun’larla yapılan değişiklikler sonrası asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem ise de her ne suretle olursa olsun uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâlinde kovuşturma aşamasında da uzlaştırmanın mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâlinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
Öte yandan, CMK’nın “Birden çok fail bulunması hâlinde uzlaşma” başlıklı 255. maddesinde yer alan “Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.” hükmü ile Yönetmelik’in 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda uzlaştırma hükümleri her bir şüpheli ya da sanık için ayrı ayrı değerlendirilir, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.” hükmü gereğince birden fazla kişi tarafından işlenen suçlarda uzlaştırmanın, her bir fail bakımından ayrı ayrı yürütülmesi gerekmektedir.
Buna göre; birden çok sanık veya şüpheli varsa her sanık için ayrı ayrı uzlaşma önerisi yapılacaktır. Ancak sanıklardan birinin uzlaşmadan faydalanması diğer sanıkları etkilemeyecek, yani sirayet etmeyecektir. Uzlaşmanın, her iki tarafın özgür iradelerine ve kabullerine dayanması nedeniyle, her sanık-mağdur uzlaşmasının ayrı şekilde yürütülmesi işin doğası gereğidir. Zira, sanıklardan birisinin mağdur ile uzlaşması hâlinde, bu sonucun diğer sanık veya şüphelilere teşmil edilmesi ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı olacaktır (Anayasa Mahkemesinin 01.10.2009 tarihli ve 106-124 sayılı kararı.).
2- Uzlaştırma sürecinde dava zamanaşımının ne zaman durup ne zaman işlemeye başlayacağı:
Öncelikle uyuşmazlık konusu ile ilgili olduğu ölçüde uzlaşma teklifinde bulunulması, uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukukî sonuçlarının anlatılması, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması, müzakere aşaması ve rapor düzenlenmesi konularının ele alınıp son olarak dava zamanaşımının işlemeyeceği sürenin başlangıç ve bitiş tarihleri üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
a) Uzlaşma teklifinde bulunulması, uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukukî sonuçlarının anlatılması; 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin dördüncü fıkrasında soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde soruşturma dosyasının, aynı Kanun’un 254. maddesinin birinci fıkrasında da kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması hâlinde kovuşturma dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderileceği öngörülmüştür.
Her iki durumda da CMK’nın 253. maddesinin dördüncü fıkrasının 2 ve 4. cümlelerine göre uzlaştırma bürosu tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene ya da sanığa uzlaşma teklifinde bulunacak olup uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilecektir.
CMK’nın 253. maddesine dayanılarak çıkarılıp 05.08.2017 tarihli ve 30145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin “Uzlaşma teklifi” başlıklı 29. maddesinin birinci, üçüncü, beşinci ve altıncı fıkraları;
“(1) Uzlaştırmacı; şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur…
(3) Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir…
(5) Uzlaştırmacı tarafından yapılacak uzlaşma teklifi, Ek-4’te yer alan uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukukî sonuçlarının bulunduğu Uzlaşma Teklif Formu’nda yer alan bilgilerin açıklanması ve teklif formunun hazır bulunan ilgiliye imzalatılarak verilmesi suretiyle yapılır. Uzlaştırmacı tarafından bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirildiğine ve uzlaşma teklifinde bulunulduğuna ilişkin formun imzalı örneği uzlaştırma evrakı içine konulur.
(6) Uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır. Bu işlem uzlaştırmacının, büroya başvurarak teklif formunu vermesi üzerine gerçekleştirilir…”,
Aynı Yönetmelik’in beşinci maddesinin beşinci fıkrası ise;
“(5) Uzlaştırma sürecine başlanmadan önce şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören; hakları, uzlaşmanın mahiyeti ve verecekleri kararların hukukî sonuçları hakkında bilgilendirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifinde bulunduğu tarafa öncelikle uzlaştırmanın mahiyeti, uzlaştırmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarının bulunduğu Uzlaşma Teklif Formu’nda yer alan bilgileri açıklayacaktır. Bu bilgilerin açıklanmasının ardından Uzlaşma Teklif Formu’nu hazır bulunan taraflara imzalatacak ve bir suretini de ilgiliye verecektir. Uzlaşma teklifinin öncelikle yüz yüze yapılması esas olup bunun yapılamaması durumunda açıklamalı tebligat, istinabe ve SEGBİS yöntemleri de kullanılabilecektir.
Uzlaştırmacının, açıklamalı tebligatı uzlaştırma bürosu aracılığıyla yapması gerekmektedir. İlgili bölümleri uzlaştırmacı tarafından doldurulan Uzlaşma Teklif Formu’nu alan uzlaştırma bürosunca ilgilisinin adresine tebligat düzenlenecektir. Tebligatın usulüne uygun yapılması, hem tarafın bilgilendirilmesi hem de uzlaşmayı kabul veya reddin bir hak olduğu uzlaştırma usulünün doğru şekilde uygulanması bakımından önem taşımaktadır.
Uzlaşma Teklif Formu’nun imzalatılması ile birlikte uzlaştırma teklif aşaması sonuçlanmış olacaktır.
b) Uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması; İlk olarak CMK’nın 253. maddesinin altıncı fıkrası ile Yönetmelik’in 7. maddesinin on ikinci fıkrası hükümleri birlikte dikkate alındığında, resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma veya kovuşturma sonuçlandırılacaktır.
İkinci olarak, CMK’nın 253. maddesinin son cümlesine göre; şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır. Benzer şekilde Yönetmelik’in 30. maddesinde de uzlaşma teklifinde bulunulanlardan herhangi biri üç gün içinde teklifi yapan uzlaştırmacıya kararını bildirmediği takdirde, uzlaşma teklifi reddedilmiş sayılacaktır. Diğer bir ihtimal de uzlaşma teklifinde bulunulan tarafın uzlaşma teklifini açıkça kabul etmediğini beyan etmesi durumudur. Uzlaşma teklifini taraflardan biri reddetmiş sayıldığı veya açıkça reddettiği hâllerde CMK’nın 255. maddesi hükmü saklı kalmak üzere, ayrıca diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulmayacak ve uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma veya kovuşturma sonuçlandırılacaktır. Yönetmelik’in 34. maddesinin ikinci fıkrasına göre de; uzlaşma teklifine süresi içerisinde cevap verilmemesi ya da teklifin reddedilmesi hâlinde uzlaştırma girişimi sonuçsuz kalmış sayılır.
Taraflardan birine ulaşamama, uzlaşma teklifinin reddedilmiş sayılması veya reddedilmesi durumlarında teklif aşamasında uzlaştırma girişimi olumsuz sonuçlanmıştır ve bu husus bir tutanakla tespit edilip dosyasına konularak uzlaştırma işlemlerine son verilecektir.
c) Müzakere aşaması ve rapor düzenlenmesi; Taraflardan birinin uzlaşma teklifini kabul ederek Uzlaşma Teklif Formu’nu imzalaması hâlinde ise diğer tarafa da usulüne uygun şekilde uzlaşma teklifinde bulunulması gerekmektedir. Diğer tarafın da uzlaşma teklifini kabul etmesi ile artık uzlaşma sürecinde müzakere aşamasına geçilmiş olacaktır. CMK’nın 253. maddesinin on üçüncü fıkrasına göre uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülecek ve uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilecektir.
Müzakere aşaması değişik şekillerde sonuçlanabilir. Birinci ihtimal, uzlaşma sürecinde müzakere aşamasına geçildikten sonra taraflardan biri müzakerelere katılmaktan imtina ederse uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır. İkinci ihtimal, müzakere sürecinde tarafların aralarında bir anlaşmaya varamamaları hâlidir. Üçüncü ihtimal ise, uzlaştırmanın bir anlaşma ile sonuçlanmasıdır. Son ihtimalde taraflar uzlaştırma sonunda belli bir edimin yerine getirilmesi hususunda anlaşmaya vardıkları takdirde Yönetmelik’in 33. maddesinde belirlenen edimlerden bir ya da birkaçını veya bunların dışında belirlenen hukuka ve ahlaka uygun başka bir edimi kararlaştırabilirler. CMK’nın 253. maddesinin on dokuzuncu fıkrasının son cümlesine göre belirlenen edimin yerine getirilmemesi hâlinde uzlaşma raporu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır. Diğer yandan taraflar uzlaştırma süreci sonunda edimsiz olarak da uzlaşabilirler.
CMK’nın 253. maddesinin on beşinci fıkrasına göre; uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi hâlinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Yönetmelik’in 25. maddesine göre de uzlaştırmacı, uzlaştırma işlemlerinin sonuçlandırıldığı tarihten itibaren Yönetmelik ekinde yer alan Uzlaştırma Raporu Örneği’ne uygun, tarafların edimlerini ayrı ayrı, şüphe ve tereddüte yer vermeyecek ve mümkünse sıra numarası içerecek şekilde taraf sayısından bir fazla olarak hazırladığı raporu, kendisine verilen belge örneklerini ve varsa yapmış olduğu masrafları gösteren belge, gider pusulası veya rayice uygun yazılı beyanı UYAP’ta düzenlenecek tutanak ile uzlaştırma bürosuna teslim eder.
Kanun ve Yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirildiğinde uzlaştırma raporunun ancak müzakere aşamasına geçilmesi durumunda hazırlanacağı anlaşılmaktadır.
d) Dava zamanaşımının işlemeyeceği sürenin başlangıç ve bitiş tarihleri;
Kanun koyucu uzlaştırma sürecine mahsus özel bir durma nedeni ihdas etmiş ve CMK’nın 253. maddesinin 21. fıkrasında; “Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.” demek suretiyle belinlenen sürenin dava zamanaşımı ve dava süresinin hesabında dikkate alınmayacağını öngörmüştür.
Kovuşturma evresi de dikkate alınarak benzer biçimde düzenlenen Yönetmelik’in 34. maddesinin birinci fıkrasında da; “Şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek büroya verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.” hükmü yer almaktadır.
Kanun ve Yönetmelik’teki düzenlemeler dikkate alındığında, ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu bakımından dava zamanaşımının taraflardan birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulması ile duracağı anlaşılmaktadır. Uzlaşma teklifinin tarafa ulaştığı veya usulüne uygun şekilde ulaşmış sayıldığı hâllerde dava zamanaşımı duracaktır.
Duran zamanaşımının tekrar işlemeye başlayacağı iki hâlden ilki uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalmasıdır. Yönetmelik’in 34. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca uzlaşma teklifi yapıldıktan sonra uzlaşma teklifine süresi içerisinde cevap verilmemesi ya da teklifin reddedilmesi hâlinde uzlaştırma girişimi sonuçsuz kalmış sayılacak ve zamanaşımı tekrar işlemeye başlayacaktır.
Duran zamanaşımının tekrar işlemeye başlayacağı ikinci hâl ise uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek büroya vermesidir. Zira uzlaştırma müzakerelerine geçildiğinde müzakereler devam ettiği sürece dava zamanaşımı süresi duracaktır. Tarafların uzlaştırma müzakerelerine katılmaktan imtina etmesi, müzakereler sırasında taraflardan birinin yazılı veya sözlü olarak uzlaşmadan vazgeçtiğini bildirmesi ya da uzlaşmanın anlaşma ile sonuçlanması üzerine düzenlenen raporun uzlaştırma bürosuna verildiği tarihten itibaren dava zamanaşımı yeniden işlemeye başlayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;
Uzlaştırma sürecinde dava zamanaşımı, taraflardan birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte duracaktır. Uzlaşma teklifinin reddedilmesi ile birlikte uzlaştırma girişimi sonuçsuz kalmış sayılacağı için duran zamanaşımı ret tarihinde tekrar işlemeye başlayacaktır. Uzlaşma teklifinin kabul edilerek müzakere aşamasına geçilmesi hâlinde ise taraflardan birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte duran dava zamanaşımı müzakereler devam ettiği sürece duracak ve uzlaştırma müzakeresinin olumlu veya olumsuz sonuçlandığına ilişkin uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır.
Sanığa atılı dolandırıcılık suçunun yaptırımı TCK’nın 157/1. maddesi uyarınca 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası olup TCK’nın 66/1-(e) maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, 67/4. maddesi göz önüne alındığında ise kesintili dava zamanaşımı süresi on iki yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 30.03.2009 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, sanık …’a atılı suça ilişkin dava zamanaşımını kesen son işlem sanık … ile inceleme dışı sanıklar …, … ve … hakkında verilen 21.03.2018 tarihli mahkûmiyet hükmü olup bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen başkaca bir sebep bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, birden çok sanık tarafından işlenen suçlarda, uzlaştırma hükümlerinin her bir sanık için ayrı ayrı değerlendirileceği ve ancak uzlaşan sanığın uzlaşmadan yararlanacağı, her sanık için ayrı ayrı uzlaşma önerisi yapılacağı, dolayısıyla katılan … ile inceleme dışı sanık …ın uzlaşmalarının katılanın sanık … ile de uzlaştığı anlamına gelmediği göz önünde tutulmalıdır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosunca görevlendirilen ve 10.01.2018 tarihinde dosyayı teslim alan uzlaştırmacı tarafından katılan … adına düzenlenip 19.01.2018 tarihinde imzalanan Uzlaşma Teklif Formu’nda katılanın adresinin “Yenidoğan Merve Mahallesi, … Sokak, No: 15/1, Sancaktepe …” olarak gösterildiği, dosyada ve UYAP Bilişim Sisteminde uzlaştırmacı tarafından 19.01.2018 tarihinde imzalanan uzlaşma teklif formunun katılana hangi tarihte tebliğ edildiğine dair bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, katılanın uzlaştırma teklif formunu “Şahsıma yapılan uzlaşma teklifini kabul etmiyorum.” şeklinde 29.01.2018 tarihinde imzalayarak aynı gün … Samandıra PTT şubesinden … F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmek üzere postaya verdiği, uzlaştırmacının da 30.01.2018 tarihli yazı ile katılanın uzlaşmayı kabul etmediğinin uzlaştırma bürosuna bildirdiği olayda;
Uzlaşma teklifinin katılan tarafından reddedilmesi nedeniyle uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması, müzakere sürecinin başlamaması nedeniyle artık uzlaşma raporunun düzenlenmesinin gerekmemesi ve uzlaştırmacının imzaladığı 30.01.2018 tarihli yazının da uzlaşma raporu niteliğinde olmaması hususları dikkate alındığında; katılanın uzlaşma teklifini ret tarihi olan 29.01.2018 tarihinde dava zamanaşımının yeniden işlemeye başladığı, ancak uzlaştırmacı tarafından 19.01.2018 tarihinde imzalanan uzlaşma teklif formunun katılana hangi tarihte tebliğ edildiğinin araştırılarak sonucuna göre dava zamanaşımının durduğu tarihin belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile karar verildiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkemece sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün uzlaştırma işlemleri sürecinde dava zamanaşımının ne zaman durmuş olduğunun tespiti bakımından eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 31.03.2021 tarihli ve 1242-3826 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- … Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2018 tarihli ve 56-32 sayılı sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün uzlaştırma işlemleri sürecinde dava zamanaşımının ne zaman durmuş olduğunun tespiti bakımından eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle sanığın bu suça ilişkin cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhâl salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 11.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliği ile karar verildi.
…
…
…