Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2022/12 E. 2022/377 K. 24.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/12
KARAR NO : 2022/377
KARAR TARİHİ : 24.05.2022

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 158-451

Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık …’ın TCK’nın 103/1-b, 103/2, 103/3-c, 53, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 24 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.03.2018 tarihli ve 485-117 sayılı resen de istinafa tabi hükmün katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda, 23.01.2019 tarih ve 1759-90 sayı ile Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmü kaldırılarak sanığın aralarında evlenme yasağı bulunan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan TCK’nın 104/2, 53, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba hükmedilmiştir.
Bu hükmün de katılan mağdure vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 26.01.2021 tarih ve 530-460 sayı ile;
“…sair temyiz itrazlarının reddine,
Ancak;
Mağdurenin aşamalardaki samimi anlatımları, tanık…’ün duruşma beyanı, doktor raporları ve savunma nazara alındığında, suç tarihinden önce yaşanan ailevi geçimsizlikten dolayı kızı olan on altı yaşındaki mağdureyle birlikte işyerinde kalmaya başlayan sanığın, olay gecesi kaldıkları yerin kapısını kilitlemesinin ardından yatağa uzanan mağdureye sarılıp kıyafetlerini çıkardıktan sonra zorla cinsel ilişkiye girdiği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, müsnet suçtan mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek evlenme yasağı bulunan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi ise 14.04.2021 tarih ve 158-451 sayı ile;
“…
Tüm bu hususlar ve mağdurenin olaydan hemen sonra imkanı olduğu halde yetkili makamlara gidip şikayetçi olmaması ya da derhal annesine ulaşıp olayı anlatmaması bir arada değerlendirildiğinde, mağdurenin babasıyla yaşadığı cinsel ilişkinin pişmanlığı ve bundan babasını sorumlu tutmasının yarattığı öfkeyle hareket ettiği, sanığın suç tarihinde 15 yaşından büyük olan mağdureye cebir, tehdit, hile ve iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak cinsel istismarda bulunduğuna dair delil elde olunamadığından, sanığın mağdureye yönelik organ sokmak suretiyle gerçekleşen cinsel ilişki eyleminin, evlenme yasağı olan reşit olmayanla rızasıyla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu kabul edilmiş, bu nedenlerle eylemin çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğu belirtilerek Dairemiz hükmünün bozulmasına ilişkin Yargıtay bozma ilamı usul ve yasaya aykırı bulunduğundan Yargıtay bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hükümdeki gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de katılan mağdure vekili, katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili, sanık … sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.07.2021 tarihli ve 77382 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 23.11.2021 tarih ve 22905-9235 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1-Katılan mağdurenin, öz babası olan sanığın eylemine rızasının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda sanığın eyleminin aralarında evlenme yasağı bulunan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu mu yoksa çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu mu oluşturduğunun,
2-Sanık hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Dosyada bulunan nüfus kayıt örneğinden 03.08.2001 tarihinde hastanede doğduğu anlaşılan katılan mağdure …’ın suç tarihinde 15 yaşını bitirdiği ve 16 yaşının içerisinde bulunduğu, katılan mağdurenin öz babası olan sanık …’ın ise 36 yaşında olduğu (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure …’dan “mağdure” olarak söz edilecektir.),
22.08.2016 tarihinde saat 20.50’de polis memurları tarafından düzenlenen tutanağa göre; mağdure ve annesinin 22.08.2016 tarihinde saat 20.30 sıralarında polis merkezine gelerek mağdureyi zorla ilişkiye girmeye zorladığı iddiasıyla sanık hakkında şikâyetçi oldukları,
24.08.2016 tarihinde Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; mağdurenin jinekolojik pozisyonda yapılan genital muayenesine göre; hymenin köprülü yapıda olup saat kadranına göre 6 ve 12 hizalarında bulunan 0,3×1 cm uzunluğunda köprünün kopmuş olduğunun, saat 6 hizasındaki serbest ucunda sedefi nedbe ile hymenin serbest kenarında saat 3 hizasında 2-3 mm genişliğinde laserasyon çevresinde ekimoz görüldüğünün, tespit edilen lezyonun ereksiyon hâlinde penis ya da benzer cesamette cismin duhulü ile husulünün mümkün olduğunun, mağdurenin anal muayenesine göre; anal mukoza ve sfinkter tonusunun doğal bulunduğunun ancak mağdurenin yaşı, fiziksel gelişimi, olay sırasında penis girişini kolaylaştırıcı kaygan madde kullanımı ile hile, tehdit ya da rıza gibi nedenlerle direncinin kırıldığı durumlarda anal sfinkterin çok büyük travmatik değişim olmaksızın penisin girişine müsait olacak şekilde genişleme yeteneğinin bulunmasının da tıbben mümkün olduğu dikkate alındığında kişinin livataya maruz kalıp kalmadığının tespitine tıbben imkân bulunmadığının, mağdurenin vücudunda haricen her iki meme üst iç kadranda bulunan 2×1 cm genişliğindeki sarı-yeşil renkli ekimoz dışında travmatik değişim saptanmadığının belirtildiği,
26.08.2016 tarihinde sosyal hizmet uzmanı adli görüşmeci tarafından düzenlenen adli görüşme değerlendirme raporunda; mağdurenin yaşıyla uyumlu fiziksel görünüme, gelişime ve mental kapasiteye sahip olduğunun, ön görüşme ve adli görüşmede kendisinden elde edilen bilgilerin birbiriyle uyumlu ve beyanlarının kendi içinde tutarlı olduğunun gözlendiğinin, ifadesinin güvenilir bulunduğunun belirtildiği,
02.03.2017 tarihinde mağdurenin duruşmada dinlenmesi sırasında hazır bulunan pedagog bilirkişinin beyanında; mağdurenin kendisine sorulan soruları algılayabildiğini, bu sorulara makul ve mantıklı cevap verebildiğini, mağdurenin bilişsel gelişiminin yaşıtlarıyla uyumlu olduğunu, yaşadığı olayı ve sonuçlarını algılayabilecek durumda olup beyanlarına itibar edilebileceğini ifade ettiği,
09.03.2018 tarihinde Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesince katılan …’ın 25.05.2017 tarihinde mahkeme kalemine teslim ettiği, olay esnasında mağdurenin giydiğini belirttiği pantolon üzerinde yapılan inceleme sonucunda tanzim edilen rapora göre; kot pantolon üzerinde tespit edilen lekenin (leke 2) kan yönünden yapılan ön incelemesinde pozitif sonuç alındığı, kot pantolon üzerinde tespit edilen lekeden (leke 2) hazırlanan preparatların mikroskobik incelemelerinde sperm hücresi görülmediği ancak menide ve idrarda bulunan prostat spesifik antijen (PSA) tespit edildiği, kot pantolon üzerinde tespit edilen lekeden (leke 1) hazırlanan preparatların mikroskobik incelemelerinde sperm hücresi görülmediği, kot pantolon üzerinde tespit edilen lekelerden (leke 1,2) birbirleriyle uyumlu kadın genotipte DNA profilleri tespit edildiği, tespit edilen DNA profillerinin mağdureye ait DNA profili ile uyumlu olduğu, düşük düzeyde erkek cinsiyet geni içerdiği belirlenen kot pantolon üzerinde tespit edilen lekelerde (leke 1,2) yapılan Y-STR DNA analiz çalışmaları sonucunda karşılaştırmaya müsait Y-STR DNA profili tespit edilmediği,
07.05.2018 tarihinde cezaevinde bulunan sanık …’ın dosyaya sunduğu savunma dilekçesinde; mağdurenin, kendisiyle beraber yaşadığı zamanlarda annesi … ve annesinin eşi… hakkında üstü kapalı anlatımlarda bulunduğunu, annesinin birgün kendilerine iftira atacağını ve bunun nedenini bilmediğini çeşitli defalar söylediğini, ayrıca mağdurenin, üvey babası…’nun sürekli olarak kendisini rahatsız ettiğini, banyo yaparken kapı deliğinden izlediğini, kendisini sürekli taciz ettiğini anlattığını, mağdurenin alkol ve sigara kullandığını, çakmak gazı çektiğini, internette uygunsuz fotoğraflarını paylaştığını, ikinci eşi…’den olan oğlu…’ı da kıskandığını, … … isimli bir şahısla parklarda buluşup öpüştüğünü komşularından duyduğunu, doğum kontrol hapı kullandığını, ikinci eşi…’ün duruşmadan çıkarken… … isimli şahıs tarafından kafasına pompalı tüfek dayanmak suretiyle kendisi lehine tanıklık yapmaması hususunda tehdit edildiğini, bu şahısların üç defa evini basarak kurşunladıklarını belirttiği,
04.06.2018 tarihinde tanık… … tarafından dosyaya sunulan dilekçede; “…imam nikahlı eşim … üzerine isnat suç atmak sureti ile haksız yere cezaevine girmiştir. Vermiş bulunduğum bu yanlış ifade neticesinde şüpheli durumundaki şahıs cezaevine alınmıştır. Kesinlikle bir kızgınlık anı ile bu ifadeyi vermiştim. İlk evliliğinden olma kızı, ilk eşi ve imam nikahlı eşi beni tehdit ettiler. Kendileri daha önce evimizi pompalı silahla basmaları neticesinde korktum bize zarar verecek diye, çocuğum ile tehdit etmeleri sonucunda yanlış yanlı ifade verdim. Verdiğim bu ifadeden çok pişmanım. Suçsuz yere eşimin cezaevinde yatmasına rızam yoktur. Bu nedenle ifadem değiştirilerek ilk önce verdiğim ifadem geçerlidir. Buna göre işlem yapılmasını arz ederim.” ifadelerine yer verildiği,
04.09.2018 tarihinde Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; mağdurenin 23.08.2016 tarihinde Ankara Çocuk İzlem Merkezinde yapılan muayenesi sonucu tanzim edilen raporunun da değerlendirildiği, mağdurenin hymen (kızlık zarı) serbest kenarında saat kadranına göre 3 hizasında tespit edilen çevresi ekimozlu laserasyonun 1-7 gün içerisinde vaginal yoldan cinsel ilişki esnasında meydana gelmiş olduğunun, mağdurenin vücudunda harici muayenede tarif edilen her iki meme üst iç kadranda olan 2×1 cm genişliğindeki sarı-yeşil renkli ekimozların 1-7 gün içerisinde gerçekleşen cinsel istismar eylemiyle uyumlu bulunduğunun bildirildiği,
12.10.2018 tarihinde mağdurenin Bölge Adliye Mahkemesinde dinlenmesi sırasında hazır bulunan pedagog bilirkişinin beyanında; mağdurenin fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişiminin yaşıtlarıyla uyumlu olduğunu, yaşadığı olayı ve sonuçlarını algılayabilecek durumda olup beyanlarına itibar edilebileceğini ifade ettiği,
12.10.2018 tarihli celsede mağdurenin genel durumuna ilişkin olarak yapılan gözlemde; mağdurenin 1.65-1.70 cm boyunda, 55-60 kg ağırlığında olduğunun, sorulan sorulara özgüvenli olarak cevap verdiğinin, kendini iyi ifade edebildiğinin ve olumsuz şeylere itirazda bulunabildiğinin belirtildiği,
15.10.2018 tarihinde cezaevinde bulunan sanık …’ın dosyaya sunduğu savunma dilekçesinde; suçlamaları kabul etmediğini, mağdurenin olayın gerçekleştiğini söylediği köfteci dükkânının bir iş hanının içinde olduğunu ve bu iş hanının açılma kapanma saatlerinin bulunduğunu, iş hanında boş dükkân olmadığını ve anahtarının da kendisinde bulunmadığını, mağdurenin de bu yeri zaman zaman dedesinin yanına gelmesi nedeniyle bildiğini, gerçekleştiği iddia edilen olaydan yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra suç duyurusunda bulunulduğunu, mağdurenin göğsünün üzerinde yeşil renge dönüşmüş bir lezyonun tespit edildiğini, bu lezyonun daha önce gerçekleşen bir darp olayı sonucu meydana gelmiş olabileceğini, mağdurenin duruşmada alınan beyanında pantolonunun dizine kadar indirildiğini söylediğini, böyle bir hâlde cinsel birleşmenin fiili olarak yaşanmasının mümkün olmadığını, mağdurenin pantolonunda yapılan inceleme sonucu erkek genotipine ilişkin DNA tespit edilemediğini, mağdurenin, kendisi ve eşi…’le yaşadığı dönemde…’e … isimli şahısla arkadaş olduğunu ve onunla cinsel ilişkiye girdiğini söylediğini, ayrıca…’ün mağdureyi doğum kontrol hapı kullanırken gördüğünü kendisine anlattığını, yine mağdurenin birlikte yaşadıkları 1,5 aylık süreçte zaman zaman çakmak gazı çekerek kendisinden geçip…’e hakaret içeren sözler söylediğini, …’le ortak çocuğu olan…’a kötü davrandığını, … isimli şahısla parkta buluşup ahlaka aykırı davranışlarda bulunduğunu, bu durumu komşularından öğrenerek mağdureye … isimli şahısla arasındaki ilişkiyi sorduğunu, mağdurenin de niyetlerinin ciddi olduğunu söyleyerek kendisiyle …’ı tanıştırmak istediğini, bir akşam evlerine gelen … isimli şahsın mağdureye uygun olmadığını düşünerek şahsı evinden kovduğunu, bu olaydan sonra mağdureyle arasındaki bağların tümüyle koptuğunu, mağdurenin evde bulunduğu zamanlarda gerçekleşen sohbetlerde annesi … ve üvey babası…’nun, kendisini 2014, 2015 ve 2016 yıllarında Çankaya’da bir bara götürerek erkeklere pazarlamaya çalıştıklarını anlattığını, ayrıca annesi …’ın kendilerine iftira atacağından korktuğunu söylediğini, mağdureye cep telefonu da aldığını, bir gün mağdurenin, eşi…’ün telefonunu yanına alarak işe gittiğini, aynı gün akşam saatlerinde eve döndüklerinde bu olay nedeniyle mağdure ve…’ün tartışmaya başladıklarını, bu tartışma sırasında…’ün mağdurenin göğsüne vurduğunu ve morarttığını, raporda yer alan morluğun bu şekilde meydana geldiğini, olaydan sonra eve gelen polis memurlarınca karakola götürüldüklerini, ifadeden sonra uzaklaştırma kararı verilmesi nedeniyle mağdureyle beraber Dutluk’ta ikamet eden halasının evine gittiklerini, geceyi burada geçirdikten sonra sabah saatlerinde iş yerlerine gitmek üzere halasının evinden ayrıldıklarını, o dönemde Mado’da çalışan mağdurenin, saat 12.00 sıralarında çalıştığı köfteci dükkânına geldiğini, saat 15.00 sıralarında da amcasıyla beraber dedesinin Karapürçek’te bulunan evine gittiğini, üç gün orada kaldığını, kendisinin de bu süreçte otelde kaldığını, üç gün sonra saat 18.00 sıralarında mağdureyi işten aldığını, mağdurenin uygunsuz bir şekilde giyindiğini ve uyuşturucu birtakım maddeler kullandığını anlayarak mağdureyle tartışmaya başladığını, tartışma sırasında Karyağdı Türbesinin etrafındaki banklardan birine oturduklarını, burada tekel büfesinden aldığı birayı içtiğini ve mağdureye neden bu şekilde davrandığını sorduğunu, mağdurenin, annesi … ve birlikte yaşadığı…’dan korktuğunu, zamanı gelince anlatacağı şeyler olduğunu söylemesi üzerine yine sinirlenerek tartıştıklarını, babasının evine gitmek üzere yürümeye başladıklarını, Anafartalar’a geldikleri esnada tartışmanın dozunun arttığını, karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmeye başladıklarını, mağdureye birkaç defa tokat attığını ve onu orada bırakıp tekel büfesine giderek alkol almaya devam ettiğini, bu esnada cep telefonuna bilmediği bir numaradan çağrı geldiğini, cevap verdiğinde mağdurenin, bir taksicinin telefonundan aradığını söyleyerek kendisinden taksi parası istediğini, mağdurenin Heykel Meydanı’ndan geçen seyir hâlindeki bir taksiye bindiğini, sonrasında bu taksiyle nereye gittiğini bilmediğini, yaklaşık 5 gün sonra …’ın telefonla arayarak mağdurenin nerede olduğunu sorduğunu, bilmediğini söylediği sırada telefondan mağdurenin kötü sözler söylediğini duyduğunu ve aslında mağdurenin …’ın yanında olduğunu anladığını, bu olaydan yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra … isimli şahsı bulduğunu ve bir parkta oturup konuştuklarını, bu konuşma esnasında mağdurenin olay gecesi taksiye bindikten sonra …’ın yanına giderek 3 gün süreyle onunla beraber kaldığını, gece parka gittiklerinde tanıştıkları … isimli şahısla sabaha kadar orada oturduklarını, sabah hem kahvaltı etmek hem de …’nin kıyafetlerinden giymek için …’nin evine gittiklerini, orada üzerini değiştirirken…’ün vurması sonucu oluşan morluğu …’ye göstererek “Babam beni taciz etti.” dediğini, oradan yine …’ın evine döndüklerini, mağdurenin, annesi … tarafından bu suçlamayı yapması konusunda ikna edildiğini ve korkutulduğunu …’tan öğrendiğini belirttiği,
26.10.2018 tarihli Solmaz Kılıçtepe Polis Merkezi Amirliğinin cevabi yazısının ekinde sanığın Marda Hotel (eski ismiyle Armada Otel) isimli iş yerindeki konaklama bilgilerini gösteren otel müşteri kayıt programı dökümünün onaylı bir suretinin yer aldığı, evraktan; sanığın 23.05.2011-26.05.2011 tarihleri arasında, 22.09.2015, 05.02.2016, 14.04.2016, 11.05.2016 tarihlerinde ve son olarak 25.08.2016-27.08.2016 tarihleri arasında otelde konakladığı, 05.02.2016, 14.04.2016 ve 11.05.2016 tarihlerinde gerçekleşen konaklamalarda misafir sayısının iki olarak kaydedildiği,
18.06.2021 tarihinde katılan mağdure vekilinin dosyaya sunduğu, ekinde … ve Kader Kılıç isimli şahısların 07.06.2021 tarihinde …, … ve … hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdıkları şikâyet dilekçesinin bir suretinin yer aldığı dilekçede; … ve Kader Kılıç isimli şahısların sanığın, öz kızı olan mağdureye tecavüz ettiğini bildiklerinin ve bu nedenle tehdit altında olduklarının, olayları saklı tutmaları ve kimseye söylememeleri için kendilerine baskı yapıldığının, mağdureye haksızlık yapıldığını bildiklerinin ve mağdurenin gerçekten tecavüze uğradığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure … Savcılıkta; “03.08.2001 doğumluyum. Ortaokul son sınıfta okulu terk ettim. Keçioren’de annem, üvey babam ve kardeşimle yaşıyorum. İlişkilerim iyidir. Öz babam Keçiören’de ayrı bir semtte oturuyor. Cezaevinden çıktıktan sonra yaklaşık 3,5 yıldır öz babamla görüşüyorum. Olay günü arkadaşlarla dışarıya çıkmıştık, annemin eve dönmem için verdiği saatten daha geç geldiğim için annem bana kızdı, ben de babama gitmek istediğimi söyledim, annem de gönderdi. Babam, ben ve üvey annem yaklaşık 1 ay birlikte oturduk, herhangi bir sorun çıkmadı, ancak bu olaydan 3-4 gün önce babamla üvey annem tartıştı, biz de babam ve ben evden ayrılıp işyerine gelip babamın işyerinde kalmaya başladık. İlk 1-2 gün birşey olmadı, ancak olayın olduğu gün bir akşam ben pakta otururken babam alkollü bir vaziyette yanıma geldi. İçmeye yanımda da devam ediyordu, hatta bu arada bana da zorla sarı kutunun içerisinde bir alkol maddesini içirdi. Akşam 9.30-10.00 sıralarında oturmuş olduğumuz parktan kalktık. Kaldığımız dükkana geldik, babam önce kapıyı kilitledi, hatta kapıyı kilitledikten sonra arkasına tahta da koydu. Ben neden tahta koyduğunu sorunca, ‘Sen korkuyorsun, bu nedenle tahtaları koydum.’ dedi. Daha sonra ben yatağa yatmıştım, babam da geldi, arkama yattı. Hatta ben eliyle babama sarılır vaziyette boynunu ellediğimde atletimin üzerinde olmadığını anladım, böyle yatarken birden babam beni kendisine çevirdi, önce boyun kısımlarımı öpmeye başladı, daha sonra göğsümü açtı, öptü. Babama ‘Ne yapıyorsun’ deyince de ‘Sus, bağırma’ dedi. Bu arada benim pantolonumu ve tişörtümü çıkarmıştı, kendi de çıplaktı ve bana ‘Ben bütün gün bunun hayaliyle yaşadım.’ dedi ve cinsel organı ile benim ön özel bölgeme 4-5 kere içine girecek şekilde ilişkide bulundu. Bu ilişkiden sonra kanamam olup olmadığını bilemedim, zira o gün benim kanamam vardı. Birden aklıma babama tekme atmak geldi, çünkü ağır olduğu için üzerimden kaldıramıyordum, tekmeyi attım, hemen kalktım, pantolonumu, tişörtümü giyip kapıları açıp dışarı çıktım. Bu arada babam arkamdan geldi, beni çağırdı, ancak gitmedim. Yol kenarındaki taksi durağına gittim, ancak taksiye binecek param yoktu, oradaki bir şahıstan babama telefon etmek üzere telefonunu istedim. Babamı telefonla arayıp taksi parası getirmesini söyledim, babam da bir taksiye binmiş vaziyette benim bulunduğum yere geldi, hatta orada bulunan taksicilerle kavga etti. Ben taksiye binip Aktepe, Dutluk’a gittim. Babam da peşimden gelmiş olacak ki babamı da bir taksi içerisinde Aktepe’de gördüm. Taksiden indim, Perşembe Parkına gittim, bu sırada saat gece 11.00-12.00 olmuştu, daha sonra da Yeşiltepe’deki parka giderek sabaha kadar parkta kaldım. Gündüz arkadaşlarım …, … …, … Baş ve Junior… denilen kişiler yanıma geliyorlardı, birlikte geziyorduk. Akşam ise ben parkta kalıyordum. … benim göğsümdeki morlukları görmüş, ben de … ile …’a babamın beni sadece öptüğünü söyledim. Ancak bu morlukların fotoğrafları benim üvey babam… …’in telefonunda kayıtlıdır. Daha sonra halam…’ye ben olanları anlattım, bana inanmadı. Ancak bu arada babam da Halam…’yi arayıp yanından ayrıldığımı söylemiş. Benim bu zamana kadar hiç erkek arkadaşım olmadı. Dışarıda kaldığım süre içerisinde sadece 1 gece …’lerin evinde kaldım ve …’nin evinde iken üzerimde bulunan kıyafetleri çıkartıp çöpe attım, sadece pantolonum annemde durmaktadır. Annem bu arada arkadaşlarımla devamlı konuşup benim nerede olduğumu öğreniyormuş. Bir gün arkadaşlarım beni alıp anneme götürdüler, şu anda annemin yanında kalmaktayım. Bu olay nedeniyle annem ve üvey babam bana hiçbir şey söylemediler. Babamın bana daha önce cinsel yaklaşımı olmadı. Bana hiç dokunan da olmadı. Babam …’tan şikayetçiyim. Bedenimi kapsayan muayeneyi kabul ediyorum.”,
02.03.2017 tarihinde Mahkemede; “Ben Keçiören de yukarıda belirttiğim adresimde annem …, annemin diğer eşinden çocuğu Remziye Sultan ile birlikte yaşıyoruz.”, sorulması üzerine; “Savcılıkta verdiğim ifadede bu şekilde söyledim, üvey babam ile birlikte yaşadığım yönünde bir beyanım olmadı, ben geriye doğru 3 sene önce babam …’ın cezaevinden çıkmasından sonra kendisini tanıdım, ondan evvel kendisini görmemiştim, bu olaydan daha önce babam …’ın eşiyle birlikte yaşadığı Keçiören’deki evine gitmiştim, iki gün evde kaldım, babam …’ın 1 yaşında bir çocuğu vardır, iki gün kaldım, daha sonra annemin yanına döndüm, bu gidişimde de annem beni babam …’ın Keçiören’deki evine öğleden sonra bıraktı, babam…evde değildi, eşi… … vardı, babam akşam üzeri gelene kadar ben… ile beraber oturdum, daha sonra babam geldi, bu gidişimde yaklaşık 1 ay babamın yanında kalmıştım, bu süreç içerisinde babam …’ın eşi… ile şiddetli tartışmaları oluyordu, olay günü babam…ile Kızılay’a taksit yatırmaya gittik, işlerimizi bitirdikten sonra Kızılay’da bir parka gittik, bir tekel bayinden aldığı içkiyi parkta içmeye başladı, yanında ben vardım, daha sonra beraber eve geldik, evde karısı… ile tartıştılar, onu boğmaya kalktı, ben müdahale edip…’ü kurtardım, evin camlarını kırdı, daha sonra beni de alıp evden dışarı çıktık, saat 21:00 sıraları idi, Ulus’ta bulunan köfte dükkanına gittik, dükkan kapalı idi, köfteci dükkanı derken burası bir iş hanının içerisinde olan bir yerdir, köfteyi iş hanının içerisinde ayrı bir yerde satılır, ayrıca üst katta köftenin hazırlandığı bir oda vardır, bu odanın anahtarı dedemdedir, onun karşısında da kapısı açık olan bir oda vardır, 1 hafta biz bu odada kaldık, ben cep telefonu kullanmıyorum, sabahları dedem iş yerine gelmeden önce babam ile ben uyanıp aşağıda dedemleri bekliyorduk, dedem beni kendi evine götürmek istiyordu ancak … beni göndermek istemedi, sen gidersen ben uyuşturucu kullanacağım, kendimi öldüreceğim gibi laflar söylediği için gidemedim ve babam ile kaldım, olayın olduğu gün dedem gitmişti, biz de babam ile yemek yedik, hava karardı, yemek yediğimiz yerden çıktık, yürüyorduk, babama susadığımı söyledim, babam bana su almak için içki satılan bir yere gitti, siyah poşet ile çıktı, kendisine içki almış bana da su almış, park gibi bir yerde poşetteki suyu bana verdi, poşetteki diğer şeyi sorduğumda içki dedi, benim yanımda içmeye başladı, saat 22;00 sıraları idi, gidelim dedim, içkili olduğu için parkın etrafındaki insanlar kavga ediyordu, daha sonra parkta iken bana sende iç dedi, içmeyeceğimi söyleyince içmezsen seni öldürürüm dedi, bana bir iki yudum içirdi, köftecinin olduğu yere gittik, saat 23:00 sıraları idi, bana içirdiği cam şişe içerisinde bir şeydi, beraber olduğumuz bu süreç içerisinde babamın bazı uyuşturucu haplar kullandığını, ayrıca poşete bir şey sıkıp onu kokladığına şahit oldum, bu şekilde uyuşturucu kullandığını da gördüm, olay günü saat 23:00 sıralarında dükkana geldiğimizde ben uzandım, babam odanın içerisinde geziniyordu, zaten bulunduğumuz yerde elektrik yoktu, dükkana gittiğimizde kapının deliğinden zincir sokup kısmen kapıyı kitledi, ayrıca kapının arkasına 3 tane de tahta parçası koydu, bunları her zaman yapmaz, neden böyle yaptığını sorduğumda korkuyorsun diye yaptım dedi, bir müddet sonra … benim yanıma yattı, arkadan bana sarıldı, suratımı ona doğru çevirdiğimde üst tarafının çıplak olduğunu gördüm, daha sonra beni kendine çevirdi, akabinde üstüme çıktı, bacakları ile ayaklarımı kitledi, üzerimdeki tişörtün yakasını aşağı indirdi ve göğüslerimi öpmeye başladı, göğüslerimi emdi ve morarttı, ben bu sırada ağlıyordum ve üzerimden kalkması için çaba sarf ettim, bana bütün gün bunun hayali ile yaşadım dedi, pantolonumun kenarında fermuarı vardı, pantolonumun fermuarını açtı ve aşağı indirdi, pantolonumu indirdikten sonra tamamen vücudu vücuduma değmeye başladı, daha sonra alt tarafında iç çamaşırlarının olmadığını gördüm, peşinden cinsel organını benim cinsel organıma soktu, daha sonra tekmeleyerek üzerimden kaldırdım, ağır olduğu için üzerimden kaldıramıyordum ancak tekmeyi atınca kalktım, pantolonumu ve tişörtümü giydim, bana sakın bir yere gitme dedi, tahta parçalarını atmaya ve kapıdan çıkmaya çalıştım, bu sırada …’ın da üstünü giymekte olduğunu fark ettim, binadan aşağı indim, taksi durağına gittiğimde benim peşimden koşuyordu, arkamdan buraya gel hiç bir yere gitmeyeceksin diyordu, taksiye binmek üzere gittim ancak taksiye binecek param yoktu, oradaki şahıstan dedemi aramak için telefonunu istedim, bu şahıs dedemi tanıyordu, numarasını bilebileceğini düşündüm ancak dedemin numarasını bilmediğini söyledi, taksici şahıs gel ben seni annene götüreyim, bunlar sana sahip çıkamaz dedi, bu taksicinin ismini bilmiyorum, beni alıp Keçiören Aktepe’ye getirdi, Aktepe’ye gelirken Dutluk mevkinde babam …’ı bir başka taksinin önünde etrafa vaziyette gördüm, tahmin ediyorum beni arıyordu, parka gittim, parkta arkadaşlarımdan … vardı.”, bu esnada saatin 00.00’ı geçmiş bir saat olması gerektiğinin hatırlatılarak sorulması üzerine; “Bu olay zaten yaz günleri olduğu için bizim oradaki park hep kalabalık olur, arkadaşlarım da geç saatlere kadar parkta olurlar, yine orada olacaklarını düşünerek parka gittim, …’yi gördüm, ben hiç o saatte gitmediğim için beni o saatte görünce şaşırdılar, babamın yanından geldiğini söyledim, arkadaşlarıma da bahsetmedim, … beni kendi evlerine götürdü, gittiğimizde annesi ve babası yatıyordu, o gün …’de kaldım, üstümü çıkarırken … benim göğsümdeki morlukları gördü, ne olduğunu sorduğunda ayrıntılı bir şey anlatmadan babam taciz etmeye kalktı dedim, ertesi gün kalktık, … ile kahvaltı yaptık ve beraber dışarı çıktık, diğer arkadaşlarım anneme söylemiş, öğlen vakti yine … ile parkta idik, annem geldi, annem ile beraber eve gittik, evde banyo yaptım, olayı anneme anlattım, olay günü üzerimde bulunan pantolonum hala yıkanmadı, evde durmaktadır, pantolonumda olay günü olduğunu bildiğim kan vardır, sanıktan şikayetçiyim, davaya da katılma talebim vardır.”, Kolluk beyanıyla olan kısmi farklılık sebebiyle sorulması üzerine; “Oradaki beyanım yanlış anlaşılmış, babamdan kaçtığım için babama telefon etmem düşünülemez, telefon edeceğim kişi dedemdi, ben taksi durağına gittiğimde ağlıyor vaziyette idim, zaten taksi durağındaki şahıslar babamı tanıyorlarmış, ben onlara paramın olmadığını ve dedemi aramak istediğimi söyledim, babamı arayıp taksi parası istemedim, zaten o sırada babam … benim peşimden koşuyordu, ayrıca parkta tek başıma sabaha kadar kalmış değilim, arkadaşlarım ile beraber parkta kaldık, parkta ne kadar zaman kaldığımızı bilmiyorum ancak sabaha karşı arkadaşlarımdan …’nin evine gittik, halam… ile …’nin evinde kahvaltı yaptıktan sonra …’nin telefonundan halam…’nin Facebook’u ile görüşme yaptım, hatta göğsümün fotoğrafını çekip halama gönderdim ancak benim söylediklerime halam inanmadı, bana sorulduğunda annemin bana bir şey demediğini yine annemin…’dan olan çocuğunu görmek için üvey babam… sık sık bizim eve geldiğinden üvey babamın da bir şey söylemediğini söyledim, zaten karakola şikayetlerimizi yapmak için… … bizi götürdü, Mutlu … ile aynı evde yaşamıyoruz ancak kendi çocuğunu görmek için eve gelir gider.”, sorulması üzerine; “… benim okul arkadaşımdır, benim bu şahıs ile herhangi bir cinsel yakınlaşmam yoktur, başkaca da benim cinsel yakınlaşma yaşadığım herhangi bir erkek arkadaşım olmamıştır, olaydan sonra üçüncü gün akşam üzeri Aktepe Karakoluna gittik, karakoldakiler buna kendilerinin bakamayacağını söylediler, bunun üzerine ertesi gün Anafartalar Karakoluna gidip şikayetçi olduk, Anafartalar Karakolundan akşam 23:00 sıralarında çıktık, beni Yenimahalle’deki Çocuk İzleme Merkezine götürdüler, o gece orada kaldım, ertesi gün muayeneye götürdüler, dolayısıyla muayene oluşum olaydan yaklaşık 5 gün sonraya rastlamaktadır, bu 5 gün içerisinde babam … ile hiç bir konuşmam olmadı.”, tanık… …’ın beyanı alındıktan sonra sorulması üzerine; “… ile babam …’ın evinde kaldığımızda iki gün babam ile aynı yatakta yattım, zaten … uyuşturucu kullanmıştı, … de ben de korkmuştum, zaten… de ben de uyumadık, dolayısıyla yatakta babam … ile yatmamız olmamıştır, zaten …’ın o gün kavga etmesi nedeniyle kolu kırılmıştı, üstü başı kan içerisinde idi, kırılan kemiği dışarı çıkmıştı, kolunu eşarp ile bağlamıştık, ağrı kesici veriyorduk, … yatakta yatıyordu ben de yanına zaman zaman uzanıyordum.”,
14.06.2017 tarihinde Mahkemede; “Mahkemenize sunduğum pantolonun üzerindeki kan izleri olay tarihinde regl dönemim olduğu nedeniyle benden pantolona bulaşmış kan lekeleridir, ben öyle tahmin ediyorum, bu konuda daha önce de beyanda bulunmuştum, bu beyanlarımı aynen tekrar ederim, …’ın bu olay sırasında boşalıp boşalmadığını, cinsel organından herhangi bir sıvı akıp akmadığını bilemiyorum, böyle bir hissim olmadı, delil elde edilmesi amacıyla beden muayenem ve vücudumdan örnek alınmasına rızam vardır.”, sorulması üzerine; “Duruşma beyanımda pantolonumu indirdiğini söyledim, pantolonumu iki bacağımdan çıkarmış değildir.”,
12.10.2018 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesinde; “Ben son üç yıl öncesine kadar babamla hiç temas kurmamıştım, üç yıldır ara ara onunla görüşürdüm, evine de gidip kalırdım, en son bir gece geç saatlerde eve geldiğim için annem bana kızdı, ben de babamın evine gideceğim dedim, annem beni oraya götürdü, ilk ay evde hiçbir sorun yoktu, daha sonra babamla birlikte yaşadığı… kavga ettiler, babam evin camlarını kırdı, … şikayetçi olunca polis babamı evden uzaklaştırdı, o gün akşam hava karardığında babamla ikimiz dolmuşla Ulus’a gittik, Ulus’da Halin yanında bir işhanında dedemin köfteci dükkanı vardır, zaten babam da gündüzleri orada çalışıyordu, ben de Ulus’daki Mado Pastanesinde çalışıyordum, 2-3 gün babamla köfteci dükkanında kaldık, ben yerde kartonların üzerinde, babam da koltukta yatıyordu, akşam üzerleri beni iş çıkışı alıyordu, birlikte birşeyler yiyorduk ve yatmaya gidiyorduk, bu şekilde üçüncü ya da dördüncü gün yine iş çıkışı babam beni aldı, birlikte yürüdük, susadığımı söyledim, tekel büfesine girdi, kendisine de bira almıştı, bir parkta oturduk, bana da ‘Biradan içer misin’ dedi, ‘Hayır’ dedim, çok ısrar etti ve ‘İçmezsen seni öldürürüm’ dedi, ama ben yine de içmedim, onun bu sözlerini de çok tuhaf karşılamadım, bu yapıda bir insan olup, böyle konuşan biridir, daha sonra birlikte yürüyerek kaldığımız iş hanına gittik, saati tam olarak hatırlamıyorum, ama 22.00-23.00 sıralarıydı, babam her zaman kapıyı kapatmadığı halde o gece kapıyı kapattı ve üzerindeki zinciri geçirir gibi yaptı, kapının arkasına da bir iki tahta parçası koydu, nedenini sorduğumda ‘Sen korkuyorsun ya onun için yaptım’ dedi, sonra ben hemen yerdeki kartona çantamı başımın altına koyarak uzandım, sırtım babama dönüktü, o sırada soyunmuş, ben bunu görmedim, sonra yanıma uzandığını farkettim, kolunu omzuma attı, herhangi bir şeyden şüphelenmedim, bir anda beni kendisine doğru çevirdi, üzerime doğru çıktı, o sırada çıplak olduğunu anladım, tişörtümü çıkardı, önce göğüslerimi emdi, ben ‘Ne yapıyorsun’ dedim, ağlamaya başladım, bana ‘Bütün gün bunun hayalini kurdum’ dedi, iş hanında kimseler olmadığı için bağırsam da sesim duyulmayacaktı, pantolonumun yan tarafındaki fermuarı açtı, pantolonumu dizlerime kadar indirdi, ben onu itmeye çalışıyordum, ancak benden daha ağır olup üzerimde olduğu için başaramadım, organını önden dört beş kez soktu, sonra ben tekme atarak onu üzerimden attım, galiba attığım tekme organına gelmişti, önünü tuttuğunu farkedince bunu anladım, o toparlanmaya çalışırken ben alelacele üzerimi giyindim, aşağıdaki taksi durağına doğru koşmaya başladım, hemen oradaki bir taksiye bindim, Keçiören’e gideceğimi söyledim, taksici benim annemi, anneannemi tanıdığını söyledi, galiba gündüzleri de babamın yanında görmüş olacak ki ‘Senin ne işin vardı burada zaten’ gibi sözler söyledi, yüzümden korktuğum belli olmuş olacak ki ‘Korkma kızım’ falan dedi, taksiyle Keçiören’e geldiğimizde ben parkın orada indim, eve gitmek istemiyordum, annemle o şekilde karşılaşmak istemiyordum, o gece parkta yalnız başıma kaldım, sabah arkadaşlarım …, …, … falan geldiler, daha sonra 2-3 gece daha parkta kaldım, bu arkadaşlarım da benle birlikte kaldılar, onlar zaten parkta kalan tiplerdi, aileleri de aramazdı, sorun olmadı, onlara başımdan geçenleri anlatmadım, sadece …’ye genel ifadelerle babamın taciz ettiğini söyledim, bu şekilde parkta geçen 3-4 geceden sonra banyo yapıp kıyafet değiştirmek için bir gece arkadaşım …’de, bir gece de…’de kaldım, bu süre zarfında zaten annem sürekli beni arıyormuş, hatta babamı da telefonla arayıp nerede olduğumu sormuş, arkadaşlarımdan da beni soruyormuş, arkadaşlarım da ona dayanamamışlar ve parkta olduğumu söylemişler, arkadaşlarım beni parkta bekleyen annemin yanına götürüp teslim ettiler, eve gidip banyo yaptım, sonra ‘Neredeydin, ne oldu?’ diye sorular soran anneme olup biten herşeyi anlattım ve birlikte gidip şikayetçi olduk. Ben arkadaşım…’nin evinde iken göğüslerimin fotoğrafını çekmiştim ve facebookdan da o morlukları halam…’ye gönderdim, ama neler yazdığımı hatırlamıyorum, fakat bunları babam yaptı gibi birşeyler yazmıştım.”, önceki beyanları okunarak çelişki nedeniyle sorulması üzerine; “Ben daha önceki ifadelerimde biradan içtiğimi söylediğimi hatırlamıyorum, babamın teklifini kabul etmedim ve alkol almadım. Beni alan taksici amcaya taksinin içindeyken oranın esnafı olduğu ve bileceğini düşündüğüm için dedemin telefonunu istedim, o da ‘Bir bakayım’ dedi, hatta arabayla taksi durağının arka tarafına dolandı, oralara baktı ve ‘Numara yokmuş’ dedi, telefonla aramadan kasdettiğim budur, ayrıca babam taksi durağına gelip taksi parası falan vermeye kalkmadı, babamı taksi durağında hiç görmedim, üzerimde para olmadığı için de taksici amcaya para vermedim.”, aşamalardaki ifadeleri okunarak çelişki sebebiyle sorulması üzerine; “Benim şimdiki ifadem doğrudur.”, sanık savunmaları okunarak sorulması üzerine; “Bu anlatımı doğru değildir, 2-3 gece bahsettiğim handa babamla kaldık, güvenlik kamerası kayıtları incelendiğinde hangi saatte hana girip hangi saatte çıktığımız tespit edilebilir. Ben adet düzensizliği için hastaneye gidiyordum, kadın doğum uzmanı bana bunun için doğum kontrol hapı veriyordu, onları da bu nedenle içiyordum, ancak benim o geceden önce başkasıyla herhangi bir organ sokmak suretiyle ilişkim olmamıştır, benim Mado’da çalıştığım dönemde telefonum suya düştüğü için arızalanmıştı, telefonum yoktu, bana sormuş olduğunuz 05** 6**0**6 nolu hat annem …’ın kullandığı telefon hattıdır, ben onu kullanmıyorum, hattın sahibi de üvey babam… ‘nun eski eşi Yasemin Emeksiz’e aittir, şikayetim devam ediyor.”, içkili oldukları bir zamanda içkinin tesiriyle ilişkiye girmiş olup olmadıklarının sorulması üzerine; “Bu söz konusu değildir, o benim babamdır, hiçbir şekilde onunla rızamla ilişkiye girmedim.”, sorulması üzerine; “Ben arkadaşlarım …, Melike, … ve …’ın adreslerini ve telefon numaralarını bilmiyorum, …’nin taşındığını duydum, diğerlerinin adreslerini ve telefonlarını da bilmiyorum, taksiciyi görsem bilirim, ama ismini bilmiyorum.”,
Katılan … Kollukta; “… benim öz kızım olur. Kızımın babası … isimli şahıstır fakat 2 sene öncesine kadar kızım ve babası birbirlerini görmemişlerdi. Ben de şahısla görüşmüyordum. Kızım büyüyüp babasını tanımak istediğini söyleyince kendisiyle tanıştırdım. 2 senedir uzun aralıklarla görüşmelerine müsaade ediyordum. Fakat yaklaşık 1 ay önce…’ya dışarıya çok çıktığı için kızdım, bunun üzerine bana sinirlenerek babasının yanına gideceğini söyledi, evden ayrıldı. Babasının Hacı Kadın semtinde oturduğunu biliyordum fakat evinin açık adresini bilmediğim için kontrol etmek için gidemedim ve babasında kaldığı süre boyunca kızımla irtibat kuramadım. Mahalleden kızımın 3-4 gündür babasının yanından ayrılmış olduğunu öğrendim ve bunun üzerine ikametimin bulunduğu yerdeki Polis Merkezine giderek kızım hakkında kayıp müracaatında bulundum. Bugün yani 22/08/2016 günü mahallenin çocuklarından kızımın Keçiören’de ismini hatırlayamadığım bir parkta olduğunu öğrenince hemen parka gittim ve kızımı bulunduğu yerden aldım ve ikametimize getirdim. Duş aldı, üzerini değiştirdi. Kendisiyle görüştüğümde bana, babası …’ın, Ulus Hal civarında bulunan ismini bilmediği köfteci dükkanının üst katında zorla alkol içirdiğini ve zorla cinsel ilişkiye girdiklerini anlattı. Bunun üzerine kızımı alarak gerekli işlemler için Polis Merkezine geldik. … isimli şahıs hakkında şikayetçiyim, uzlaşmak istemiyorum.”,
02.03.2017 tarihinde Mahkemede; “Sanık … benim eski eşimdir, … da ortak çocuğumuzdur, ben …’dan… doğmadan önce yani hamile iken ayrılmıştık, o zamandan beri yani 2001 yılından beri ayrıyız, … benim yanımda büyümüştür, ben sanık …’dan ayrıldıktan sonra başka bir şahıs ile evlendim, 10 yıl evli kaldım, daha sonra ondan da ayrıldım, …’yı sonradan evlendiğim… … ile büyüttük, daha sonra ondan da boşandım, şuanda bekar yaşıyorum, … gezmeyi seven bir çocuktur, kızdığım için babasına gitmek istedi, daha önce bir kere gitmişti, bir iki gün babasının evinde kaldı, babası sanığın Keçiören Hacıkadın’da idi, bu olay ikinci gittiğinde olmuş, benim görgüye dayalı bir bilgim yoktur, kızım ikinci babasının yanına gidişinde babasının yanından kaçtıktan sonra sokaklarda kalmış, utandığı için benim yanıma gelememiş, kızımın bana anlattığı olayları olmuş olarak düşünüyorum ve sanıktan şikayetçiyim, davaya da katılma talebim vardır.”, sorulması üzerine; “…’nın … isminde özel arkadaşı yoktur, normal arkadaşlık yaptığı, …, …, … isimli arkadaşlık grubu vardır, ben … ile ikinci gittiğimde konuştum, bu konuşmamız da…’nın dışarıda gezmek istediğini ancak arkadaşlarını beğenmediğini söyledi ancak bunun dışında başka bir konuşmamız olmamıştır, benim… isimli şahıs ile beraberliğim devam etmemektedir, sanık … Ulus Halde köftecilik yaptığını biliyorum.”,
22.03.2017 tarihinde Mahkemede; “… kızımın okuldan arkadaşıdır, kızımın ilkokul 1. sınıftan beri sınıf arkadaşıdır, bunun ötesinde özel bir arkadaşlığı yoktur, bildiğim kadarıyla sevgili anlamında bir erkek arkadaşı yoktur.”,
12.10.2018 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesinde; “Ben daha önce bu konuda vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ediyorum, komşularımdan bir bey kızımın parklarda kaldığını bana aktardı, ben kızımı babasının yanında biliyordum, bunun üzerine telefonla sanığı aradım, ‘… nerede?’ dedim, o da bana ‘Ben bilmiyorum, tartıştık, evden ayrıldı gitti.’ dedi, ben ‘Bu nasıl iş senin yanındaydı bilmiyor musun?’ deyince bana hakaret edip telefonu kapattı, ben de evimin civarlarında bulunan parklarda kızımı aramaya başladım, sonra onun arkadaşları olan … ve … vasıtasıyla kızıma ulaştım, bu arada 3-4 gün gibi bir zaman geçmişti, parkta bulduğum kızımı eve getirdim, duş aldı, o zamana kadar konuşmadım, sonra karşıma aldım, neler olduğunu sordum, bana şunları anlattı; babasıyla yaşadığı kadın kavga etmişler, babasıyla birlikte Ulus’daki iş hanına gitmişler, gündüz babası para istemiş, o da çalıştığı pastaneden avans çekip babasına vermiş, bir akşam babası parkta alkol almış, geceleyin de kaldıkları odanın kapısını zincirlerini geçirir gibi yapmış, arkasına da tahta dayamış, kızıma ‘Bütün bunun hayalini kurdum.’ diyerek zorla tecavüz etmiş, kızım korktuğu ve utandığı için benim yanıma gelmemiş ve parklarda vakit geçirmiş, ben öğrenir öğrenmez kızımı yanıma aldım ve derhal gidip şikayetçi oldum, zaten bir gün öncesi karakola gidip kızımın kayıp olduğunu söyleyerek müracaat etmiştim, şikayetim devam ediyor. Sanıkla ben hiç resmi evlilik yapmadığımız için kızım benim soyadımı taşımaktadır, evlilik dışı doğmuştur, ben 16 yaşında sanıkla gayri resmi evlendim, 18 yaşında hamile kaldım, sanık da o sırada askere gitti, bali bağımlısı olduğu için de zaten geçinemedik ve ayrıldık, resmi nikahımız olmadığı için de kızım benim soyadımla kaydoldu nüfusa. … Ulus’dan Keçiören’e geldiği taksicinin babasını, dedesini ve oradan dolayı da beni ve ailemi tanıdığını söyledi, ama ben bu taksiciyi tanımıyorum, kim olduğunu bilmiyorum, …’nın arkadaşları …, …, … ve…’nin adreslerini ve iletişim bilgilerini bilmiyorum.”,
Tanık… … Kollukta; “… benim imam nikahlı eşim olur ve biz yaklaşık 2,5 senedir beraberiz. Bizim birlikte olduğumuz ilk zamanlar …’ın bir kızı olduğunu duymuştum ama kendisiyle tanışmamıştık. 2016 yılı Ocak ayında ilk defa …’ın kızı … ile yukarıda belirtmiş olduğum adreste tanıştık, bu tarihten sonra… yaklaşık 1 ay bizimle beraber yaşadı. Birlikte yaşarken kendisiyle yapmış olduğumuz konuşmalarda annesinin uygunsuz davranışlarından sıkıldığını, yorulduğunu, kendisine yakıştıramadığını söyledi. Bu süre içerisinde… internet ortamında, telefonda ve gerçek hayatta pek çok erkekle iletişim halindeydi, bu duruma…sinirlendi ve…’yı annesinin evine gönderdi. Bu olay üzerine… bir süre evimize gelmedi fakat benimle telefonda irtibat halindeydi. Bu tarihten yaklaşık 2 ay önce alışveriş için evden çıkacağım esnada…’nın elinde valizle kapıda olduğunu gördüm. Oldukça heyecanlıydı ve bana anlatacakları olduğunu söyledi. Annesinin başka erkeklerle olan ilişkilerini, sürekli alkol aldığını ve bunun gibi konularda benimle dertleşti. Ben de…’ya isterse bizimle kalabileceğini söyledim. Birlikte tekrar yaşamaya başladık. Ben…’ya Ulus Mado Kafe’de iş ayarladım, düzenli olarak işine gidip eve geliyordu, … ve benimle en ufak bir sorunu yoktu. Birlikte yaşadığımız süre içerisinde…’nın … ile arkadaş olduğunu öğrendim, sık sık… … ile evimizin yakınındaki parkta buluşuyordu. Konı komşu görmesin diye…’yı uyardım fakat beni dikkate almadı. Bunun üzerine ben de …’a konu hakkında bilgi verdim. … konuşmak için …’ı eve çağırdı, birlikte oturup konuştular. … ilişkilerinin ciddi olduğunu söyledi. Ben ve eşim …’ın niyetinin ciddi olmadığını anlayınca görüşmelerine yasak koyduk, ……’nın telefonunu ve hattını kırdı. Bu olaydan sonra… sürekli olarak beni …’a şikayet ediyor, kötülüyordu. Bir akşam bu yüzden…aşırı alkollü şekilde eve geldi, beni darbetti. Ben bu yüzden…hakkında şikayetçi oldum ve hakkında uzaklaştırma kararı uygulandı. Bu karar nedeniyle…ve… birkaç gün evde kalmadılar, akrabalarında kaldılar. Bu olaylardan önce…’nın telefonu varken…’nın …’ın ablasıyla telefon konuşmasına kulak misafiri oldum, konuşmada …’ın ablasının…’ya ‘…’la ilişkiye mi girdin. Niçin evlilik için zorluyorsun’ şeklinde konuştuklarını duydum. …’a da bu konuşmayı anlatmıştım. Bir akşam ……’ya bunu söyleyince aralarında tartışmışlar ve ……’ya bir tokat atmış. Bu olaydan sonra… bir daha…ve benimle görüşmedi. … annesinin yanına döndükten sonra…eve döndü, barıştık ve normal hayatımıza döndük. Ben eşimin iddia edildiği gibi bir olaya karışacağını düşünmüyorum. Evde birlikte yaşarken de böyle bir yakınlaşma yoktu, baba kız ilişkisi vardı. Benim olay ile ilgili söyleyeceklerim bunlardan ibarettir.”,
Mahkemede; “… benim beraber yaşadığım erkek arkadaşımdır, şuanda beraber değiliz, …, …’ın ilk eşinden olan kızıdır, ben…ile beraber olduğum dönem içerisinde benle beraber yaşadığımız evde bizle birlikte kalmıştır, daha sonra biz…ile kavga ettik, bunun üzerine …, …’yı da alıp gitti, bu süreç içerisinde Ulus’taki iş yerinde kalmışlar, bunu bana olaylardan sonra…anlatmıştır, benim bu konuda görgüye dayalı bilgim yoktur, şimdiki söyleyeceklerim …’ın bana anlattıklarıdır, …’nın bu olay nedeniyle rapor almasından sonra … benim evime geldi, niye geldiğini söyledim, hatta…’nın tecavüze uğradığı yönünde raporun çıktığını da söyledim, bunun üzerine…bana… ile Ulus’taki dükkana gittiklerini ve…’ya burada tecavüz ettiğini bana söyledi, korktuğunu ve kaçmak istediğini, mahkemeye gitmek istemediğini söyledi, bana da sende tanık olarak gitmeyeceksin, dedi.”, sorulması üzerine; “… bizde kaldığı müddet içerisinde… ile babası yatak odasında aynı yatakta yatıyorlardı, ben salonda yatıyordum ancak aralarında herhangi bir ilişki olup olmadığını bilmiyorum, hatta ben bu konuda …’ı da…’yı da birlikte yatmamaları konusunda uyarmıştım ancak beni dinlemediler.”, Kolluk beyanının okunarak sorulması üzerine; “Beyanım doğrudur, aynen tekrar ediyorum, …’nın … Çekinkaya’nın ablası ile konuşmasını duydum, diğer anlattıklarım da doğrudur, ben … ile… arasında böyle bir olay olacağını düşünmüyordum ancak rapor çıktıktan sonra…içkili bir vaziyette… ile aralarında böyle bir olay olduğunu anlattı.”, sorulması üzerine; “… şuanda benim adresimdedir, ben …’ın korkusundan buraya gidemiyorum, iki gün kadın sığınma evinde kaldım, şuanda da ablamın yanında kalmaktayım.”,
23.11.2018 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesinde; “Sanık benim gayri resmi eşimdir, kendisiyle birlikte yaşıyoruz, ondan bir çocuğum vardır, … ise …’ın ilk eşinden olan çocuğudur ve annesiyle kalır, … erkeklerle kalıp parti yapması nedeniyle annesi ona kızmış ve evde kalmayarak …’la birlikte bizim eve geldi, ancak …’la yaşamamı hiçbir zaman kabullenmedi, hatta bana karşı ‘Emirhan’ı neden yaptın, bunu istemiyorum.’ gibi şeyler söyleyip devamlı evde huzursuzluk çıkarıyordu, bana karşı saygısızdı, ben de …’a ‘Bu bizim evdeki huzuru bozuyor, annesine gönder.’ dedim, çünkü evde iki ay kadar kalmıştı, bizde kaldığı dönem içerisinde arkadaşı olan … ile görüşüp buluşuyordu, başka kendinden yaşça büyük erkeklerle de yazışıyordu, babasının tüm uyarılarına rağmen bu tavırlarını sürdüdü, …’nın evden gitmesini söyleyince…da onunla gitti, … beni aradı, hatta telefonda konuşurken…’yla tartışıyorlardı, benden için ‘Onu kovacaksın, ben senle yaşacağım.’ diye söylüyordu, sonra…iki gün sonra eve geldi, …’yı taksiye bindirip annesine gönderdiğini söyledi, dışarıda kaldığı iki gün içinde…babasının evinde ve Dutluk’daki halasının evinde kaldıklarını söyledi, kesinlikle eşim kızıyla ilişkiye girmemiştir, ona tecavüz etmemiştir.”, İlk Derece Mahkemesinde alınan beyanı okunarak çelişki nedeniyle sorulması üzerine; “…’ın annesi ve üvey babası, 15 kişi benim evimi bastılar, sürekli …’ın aleyhine ifade vermem konusunda tehditlerde bulundular, ben bu tehditlerden korkarak Ağır Ceza Mahkemesinde öyle ifade verdim, aslında o ifadem doğru değildir, şimdiki ifadem doğrudur, hatta …’ın kalçasından bıçakladılar, o gidip şikayetçi olmadı, ancak ben evime saldırıda bulundukları için şikayetçi olmuştum, fakat sonra şikayetimden vazgeçmiştim, dava açılıp açılmadığını da bilmiyorum, bana herhangi bir çağrı kağıdı gelmedi. … daha sonra babası kendisini gönderdikten sonra nişanlısı olduğunu ifade ettiği …’nın yanında kaldığını söylemişti.”,
Tanık … Kollukta; “… benim öz ağabeyim olur. … abimin önceki evliliğinden olan kızıdır, ben kendisini tanımıyordum, bir kez düğünüm olduğu zaman görmüştüm, ondan sonra hiç görmedim, bu tarihten yaklaşık 15 gün önce babamın evinde bulunduğum zaman kendisi eve gelince kendisini tanıdım, kendisi ile evde otururken bana babasının eşini dövdüğünü, buna çok sevindiğini, biraz daha dövsün diye ellemediğini, daha sonra araya girip babasını tuttuğunu, babası ile evden çıktıklarını, babamı eşinden ve…’dan kıskanıyorum, birlikte olmalarını istemiyorum, ben kendisine telefonun yok mu senin dediğimde babam erkek arkadaşım ile görüşüyorum diye telefonumu elimden aldı, hattımı kırdı dedi, peki annenin yanından bir anda babanın yanına niye geldin dediğimde, annemin yanında kalmayacağım, annemi şikayet edeceğim, babamın yanında kalacağım dedi.”,
Mahkemede; “… ağabeyimdir, kendisi ile görüşmüyoruz, zaten babam …’e de zarar verdiğini, babamın da hep ondan şikayetçi olduğunu biliyorum, … kardeşim …’ın önceki evliliğinden kızıdır, … ile de fazla bir ilişkimiz yoktur, en son düğünümde gördüm, bir de bu olaydan sonra Facebook üzerinde bana ulaştı, daha doğrusu ben nerede olduğu yönünde bir mesaj attım, çünkü …, …’nın gittiğini söylemişti, …’da sokakta olduğunu söyleyince telefon numarası gönderdim, aramasını ve gelip kendisini alacağımı söyledim ancak beni aramadı, sadece hafif morarma ile yeşil arası bir iz olan ten görüntüsü attı.”, sorulması üzerine; “Kadın göğsü olduğu belli değildi, babasının kendisine cinsel istismarda bulunduğunu söyledi, ben de şok olmuştum, bunun dışında bir bilgim yoktur.”,
Tanık … Bölge Adliye Mahkemesinde; “… ile benim olaydan bir sene öncesinden normal bir şekilde arkadaşlığım vardır, duygusal anlamda arkadaşlığımız yoktu, ben tam olarak tarihi hatırlamıyorum, ama Keçiören semtinde Keçiören Aktepe parkında sabah saat 09.30-10.00 sıralarında yanımda arkadaşlarım … ve … ile otururken… yanımıza geldi, bana ‘Evdekilerle tartıştım, moralim bozuk, eve gitmek istemiyorum.’ dedi, önceki geceyi parkta geçirdiğini söylemedi, zaten ağlıyordu, hali iyi görünmüyordu, ben ısrarla ona ne olduğunu sordum ama anlatmak istemedi, eve gitmek istemediği ve parkta zaman geçireceği için ben de onunla kaldım, onu yalnız bırakmak istemedim, o gün gündüz ve devam eden gece, ertesi gün öğle saatlerine kadar… ile parkta kaldık, … akşam saatlerinde evine gitmişti, … de akşam üzeri gitmişti, zaten… … ve …’la çok yakın değildi, özellikle benim yanıma gelmişti, ben…’nın parkta yanıma geldiği günü hatırlamıyorum, Ertesi gün akşam üzeri ben…’ya bir şey demeden annesinin evine gittim, ona…’nın parkta yanımda olduğunu söyledim, üvey babası ve annesi o gün benimle birlikte parka geldiler ve…’yı alıp götürdüler, ben aralarındaki meselenin ne olduğunu bilmiyorum, sadece sonradan babasının…’ya cinsel istismarda bulunduğunu duydum, annesi ertesi gün bana… ile ilgili bazı sorular sordu, parka nasıl geldiğini, kiminle geldiğini sordu, ben ona da anlattım, bugünden sonra…’yı hiç görmedim, … annesigil onu gelip aldığı gün akşam üzeri saatlerinde … ile birlikte banyo yapmak için onların evine gitti, Halimegilde yaklaşık 40 dakika kadar kaldı, döndüğünde banyo yapmış görünüyordu, … arkadaşım olduğu için zaman zaman ailevi meselelerini kısmen anlatırdı, öz babasının içici olduğunu, aralarının çok iyi olmadığını, özellikle üvey annesinin kendisini istemediğini söylerdi, bildiğim kadarıyla da haftada 1-2 kez küçük kardeşiyle beraber öz babasının evine gidip kalıyordu, öz annesiyle pek bir sorunu yoktu, ama üvey babasıyla anlaşamıyordu, ben bunları…’nın anlattığı kadarıyla biliyorum, benim bildiğim kadarıyla… daha evvel evinden uzun süre ayrılıp eve gitmemezlik yapmadı.”, mağdurenin beyanlarının okunarak sorulması üzerine; “Benim size anlattıklarım doğrudur, …’nın …’nin evine gece yatmaya gitmediğinden eminim, sadece banyo yapmak için …’nin evine gitti, biz parkta otururken de… tek başına geldi, … de onu orada ilk kez görmüştü, aralarında … ile ayrıca bir konuşma olmadı, Melike adlı kişiyi de tanımıyorum, parkta böyle birisi yoktu, Junior… adındaki kişiyi de tanımıyorum, parkta öyle biri de yoktu, Ben …’nin nerede olduğunu bilmiyorum, … da askerde diye biliyorum, zaten…, …’ı benim yanımda tanıdı, …’ın ayrıca bir bilgisi yoktur, … benimle olduğu süre zarfında babasının cinsel istismarda bulunduğu yönünde bir anlatımda bulunmadı.”,
Şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.
Sanık … Kollukta; “… benim ilk eşimden öz kızım olur. Kendisi ile 16 yıldır görüşmemekte idim. Bundan 3 yıl kadar önce de zaman zaman görüşmeye başladım, Yaklaşık iki ay kadar önce ilk eşim olan … kızımı benim yukarıdaki adreste bulunan ikametime bırakmış, Bu durumdan benim haberim yok idi. Hanımım olan resmi nikahımız olmayan imam nikahlı eşim… …’ın da haberi yok idi. Bende kızımın birden benim ikametime geldiğini görünce hem şaşırdım hem de acıdım ve evime aldım. Bir süre bizimle birlikte kaldıktan sonra çocuğumu kıskandı, eşimi bana kötüledi, sonra ben kızım yüzünden eşimi darbettim. Bu konudan dolayı eşim benden şikayetçi oldu. Bu konuyla ilgili evraklar Ufuktepe Polis Merkezinde mevcuttur. Bu olaylar üzerine ben ve kızım evden ayrılarak halamın ikametinde ve babamın ikametinde yaşadık. İki gün bu şekilde yaşadıktan sonra bana hitaben ‘Sen…’e iyi davranıyorsun, bana kötü davranıyorsun, beni aşağılıyorsun.’ şeklinde söylemlerde bulunması üzerine aramızda tartışma çıktı. Kızımın … isminde, soyadını bilmediğim bir erkek arkadaşı vardır. Bu erkek arkadaşı ile görüştüğünü ben biliyorum. Ancak eşim…’ün ve komşularımın sürekli olarak bana kızımın … ile görüştüğünü, ikametimin karşısında olan ismini bilmediğim parkta sürekli öpüştüğünü ve alkol aldıklarını söyledi. Yaklaşık on gün önce ben Ulus’ta iş yerimde iken eşim…’ün bana anlatmış olduğu kızımın … ile cinsel ilişkiye girdiğini ben kızıma anlattım. Kızım da bana hitaben kendisine iftira attığımı söyleyince ve bana hitaben kendisine yönelik cinsel istismarda bulunduğumu söyleyince ben de kızıma yönelik suratına gelecek şekilde bir tane tokat attım. Kızım da benim dudağıma gelecek şekilde vurdu. Ben de kızımı Ulus Heykelin olduğu yerde bırakarak yanından uzaklaştım. Daha sonra hiçbir şekilde kızımı görmedim. Kızım ile hiçbir şekilde iş yerinde kalmadım. Kızıma yönelik hiçbir şekilde cinsel istismarda bulunmadım. Eşim … bu olay akabinde sürekli olarak dostu… isimli şahıs ile beraber sürekli olarak beni tehdit etmeye başladı. Ben de bu olay üzerine üç gündür ikametime gitmiyordum. Zaten üç gün önce de eşim ve yanında ismini bilmediğim tanımadığım şahıslar yukarıdaki adresime gelerek ikametimin camlarını kırmışlar. Bununla ilgili olarak komşularım şahittir. Üzerime atılı suç tamamen bir iftiradan ibarettir. Sadece kızımı darbettiğim için kızımın annesi … bana iftira atmıştır. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Bu konudan dolayı iftira attığı için … ve …’dan davacı … şikayetçiyim. Söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; “Ben yüklenen suçla ilgili olarak kollukta ifade vermiştim, aynen tekrar ederim. Suçlamayı asla kabul etmiyorum, mağdure benim öz kızımdır. Eşim… … ve bu eşimden olan 8 aylık çocuğum sorgu salonu dışındadır. Eşim de dinlenirse benim böyle bir olayı gerçekleştirmeyeceğimi açıkça ifade eder. Ayrıca eşim… … ve kızkardeşim … poliste ifade verdi. Kızım mağdure… uzun süre ayrıldığım eşim annesi ve üvey babası ile birlikte yaşamaktadır. Onlarla yaşamaktan… olmadığı için benimle yaşamaya karar verdi ben ve eşim… bizimle yaşamasına onay verdik. Ancak bir müddet sonra mağdure kızımın üvey kardeşi olan daha 8 aylık bebek çocuğumu kıskandığını, benden yaşça büyük erkeklerle görüştüğünü, eşimle yaptığı sohbette doğum kontrol hapı kullandığını öğrenmem üzerine kendisine tepki verdim. … isimli sevgilisi olduğunu, bana sen karışamazsın şeklinde sözler söylediği için kendisine tepki verdim ve biraz bu sebeple hırpalamış olabilirim. Ancak asla kızım mağdureye yönelik olarak cinsel içerikli hiçbir davranışım olmamıştır. Mağdure kızımın psikolojisinin iyi olmadığını görüyorum. Bu sebeple ya da başkaca bilemediğim sebeplerle böyle bir davranışta bulunmuş olabileceğini düşünüyorum. Tüm savunmam bundan ibarettir, ekleyecek bir husus yoktur, serbest bırakılmayı talep ederim.”,
18.03.2017 tarihinde Mahkemede; “Ben suçlamayı kabul etmiyorum. Çocuğuma karşı böyle bir eylemi gerçekleştirmem söz konusu olamaz. Ben mahkemenin belirli duruşma gününe korkudan gelemedim. Mağdur …’nın annesi olan müşteki … ve yakınları beni dövmüştür. Ben müşteki … ile 2004 veya 2005 senesinde boşandım. Mağdur … öz çocuğumdur. Kendisi zaman zaman gelir ve benim evimde kalırdı. Ben… … isimli bir bayanla evliyim. Bu evliliğimden bir çocuğum bulunmaktadır. Ayrıca… …’ın da önceki eşinden iki çocuğu olduğu halde biz ailece yaşarız. Kızım olan mağduru işyerine götürüp ırzına geçtiğim yönünde geliştirilen iddia asılsızdır. Bu işyeri babama ait olan bir işyeridir. Kızımın neden benim aleyhime bu kadar ağır bir iftirada bulunduğunu bilemiyorum. Beni ve yeni eşimi kıskandığı için, yine çocuğumu kıskandığı için böyle bir iftirada bulunmuş olabilir. Mağdur …, 2 veya 3 ayda bir benim yeni eşimle yaşadığım evime gelir ve giderdi. Bazen evde kaldığı da olurdu. Ama sıklıkla kalmazdı. Mağdur …’nın kızlık durumu itibarıyla kızlığının yırtık olmasının nereden kaynaklandığını ben bilemem. Kulağıma gelen dedikoduya göre kendisi doğum kontrol hapı kullanıyormuş. Duyduklarıma göre mağdur …, … adında bir kişi ile görüşüyormuş. Kızım olan mağdur devamlı şekilde açık giyinirdi. Ben kendisine kızardım. Kendine çeki düzen vermesini isterdim ama o bana karışamazsınız diye tepki gösterirdi. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beni bu duruma düşüren mağdur … annesi olan müştekiden şikayetçiyim. Beraatimi istiyorum. Eğer suçlu görülürsem lehime olarak hakkımda CMK’nun 231/5-14 maddelerinde düzenlenen ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ müessesesinin uygulanmasını isterim.”,
31.08.2017 tarihinde Mahkemede; “Ben bir süre cezaevinde yattım ve çıktım, cezaevinden çıktıktan sonra ben kızım olan mağduru bir süre görmedim, bir süre sonra kendisi benim evime geldi, annesi eşyalarını atınca kendisi gelip benim yanımda kalmaya başladı, komşular bana parkta erkek arkadaşları ile görüştüğünü söylediler, ben kızımı uyardım, cezaevine girmeden önce uyuşturucu kullanıyordum, alkol de alıyordum, ancak bir süredir bıraktım, olay günü kızımla cinsel ilişkiye girmiş değilim, ben kızımla kimin ilişkiye girdiğini de bilmiyorum, bir sürü erkek arkadaşı vardır, DNA testimin alınarak konunun araştırılmasını talep ediyorum, atılı suçlamayı kabul etmiyorum, mağdur benim öz kızımdır, annesinin üzerine kayıtlı olduğu için soyadı farklıdır, kendisi ile ilişkiye girmem söz konusu değildir, beraatimi talep ederim.”, Kolluk beyanının okunarak sorulması üzerine; “İfadem doğrudur, üzerinden zaman geçtiği için şuan bazı şeyleri söylemedim, o ifademin de geçerli sayılmasını talep ederim.”, Sulh Ceza Hâkimliğinde vermiş olduğu ifadesinin okunarak sorulması üzerine; “Bu ifadem doğrudur, şuan bazı şeyleri söylemedim ancak burada anlattıklarımın da esasa alınmasını talep ederim.”,
12.10.2018 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesinde; “Mağdure… benim öz kızım olur, annesiyle uzun süredir ayrıldık, ben bir başkasıyla gayri resmi olarak evlendim, normalde… annesiyle yaşar, olaydan yaklaşık bir buçuk ay kadar önce benden habersiz kızı benim yaşadığım eve bırakmış, … benle beraber yaşamaya başladığında birtakım olumsuz davranışları vardı, çakmak gazı çekerdi, bana göre biraz açık giyinirdi, ben de onu uyarırdım, hatta gayri resmi eşimden olan 3-4 yaşındaki çocuğumu da kıskanıyordu, bir gün kadın doğum hastanesine gitmek istedi, ben randevu aldım, ancak randevuya gitmediğini öğrendim, ben görmedim ancak doğum kontrol hapı kullanıyormuş, 15-16 yaşındaki çocuğun bu hapları kullanması nedendir, babamın Ulus’ta bir köfteci dükkanı olduğu doğrudur, ancak kızım… ile biz o köfteci dükkanında hiç kalmadık, gayri resmi eşimle kavga ettik, kızımla beraber Dutluk’daki halamın evine gittik, bir gece kızımla orada kaldık, daha sonra sabah ben işe gittim, ben babamla çalışırım, kızımı da yanımda götürdüm, daha sonra kızım babamın Karapürçek ‘deki evine gitti, ben de o gece Ulus’ta Sanayi Caddesinde bulunan Armada otelde tek başıma kaldım, üçüncü gündü kızım da Ulus’ta bulunan Mado Pastanesinde çalışıyordu, pastaneden çıkınca yanıma geldi, birlikte Ulus’ta bulunan parkta oturduk, ben bira içiyordum, sen de birşey içer misin dedim, üzerinde çok kısa bir etek vardı, ‘Niye böyle giyiniyorsun?’ dedim, ‘Sen bana karışamazsın, sen benim babam mısın?’ dedi, sinirlendim bir iki tokat attım, karımla da kavga edip huzursuzluk çıkardığı için ben telefonumla birlikte yaşadığım…’ü aradım, telefonu da…’ya verdim, niyetim kızımın söylediklerinden dolayı eşimle aram bozulduğu için tekrar doğruları anlatıp aramızı düzeltmesini istiyordum, sonra ben…’yı Ulus’ta bıraktım ve kendim kalmakta olduğum Armada otele gittim, bugünden sonra devam eden dört gün boyunca hep Armada otelde kaldım, kızım… ile de bağlantı kurmadım, dört gün sonra yani…’yı orada bıraktığımdan dört gün sonra…’nın annesi beni telefonla aradı, … bana…’nın nerede olduğunu sordu, ben ‘Benden ayrıldı gitti, bilmiyorum.’ dedim, ben hakkımda şikayet edildikten sonra bir zamanda Aktepe’de parkta gezerken tesadüfen…’nın erkek arkadaşı olan ve daha evvel de bir kez karşılaştığım …’yı gördüm, bana orada…’nın bir gece geç saatlerde tek başına Keçiören’deki parka geldiğini, o gece parkta geç saatlere kadar kendisi, … ve bir de…’nın kız arkadaşıyla oturduklarını, …’nın bu şekilde dört gün kadar parkta vakit geçirdiğini, daha sonra annesinin onu parkta bulup evine götürdüğünü anlattı, benim bildiğim kadarıyla…’nın telefonu vardı, daha doğrusu ona ben aldığım için telefonu olduğunu biliyorum, ama hattı yoktu, ben onun telefonunu kırmadım, ben evdeki tartışmalar sırasında sinirlenip kendi telefonumu kırmıştım, daha önce ifadelerimde bahsedilen telefonun kırılması budur.”, yokluğunda alınan mağdure beyanının okunarak sorulması üzerine; “Kabul etmiyorum, hiçbir şekilde onunla handa kalmadım, kendisiyle içki içmedim, ilişkiye de girmedim.”,
23.11.2018 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesinde; “Oteldekiler beni tanıyorlardı, o nedenle tanıdıklarından kimlik bilgilerini almıyorlardı, benden de ara sıra almıyorlardı, kızımla otelde kaldım, ancak beni tanıdıkları için kayıt yapmamış olabilirler, daha önceki kayıtları yeterli tutuyorlardı.”,

26.12.2018 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesinde; “Tanık …’ın aleyhe beyanlarını kabul etmiyorum, kendisi doğruyu söylememektedir, … ile duygusal ilişkisi vardır, duruşma salonunda bulunan eşim… kızım…’nın gerek tanık … ile ve gerekse başka erkeklerle sosyal medya üzerinden samimi yazışmaları ve fotoğraflarını delil olarak dosyaya sunacaktır, önceki savunmalarımı tekrar ederim, ayrıca tahliye talebim vardır.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
1- Katılan mağdurenin, öz babası olan sanığın eylemine rızasının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda sanığın eyleminin aralarında evlenme yasağı bulunan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu mu yoksa çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu mu oluşturduğu;
Çocukların cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 103. maddesinde;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiş iken,
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 59. maddesi ile;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur”, biçiminde değişikliğe uğramış,
02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 13. maddesi ile de;
“Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” şeklinde son hâlini almıştır.
“Reşit olmayanla cinsel ilişki” başlıklı 104. maddesi ise suç tarihinde;
“Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
 Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.” şeklindedir.
TCK’nın 103. maddesinde üç grup mağdura yer verilmiş olup birincisi onbeş yaşını tamamlamamış olan çocuklar, ikincisi onbeş yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklar, üçüncüsü ise onbeş yaşını tamamlayıp onsekiz yaşını tamamlamamış çocuklardır. Birinci ve ikinci grupta yer alan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın dahi gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış istismar suçunu oluşturmakta, eylemin bu kişilere karşı cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi ise anılan maddenin dördüncü fıkrası uyarınca cezanın yarı oranında artırılmasını gerektirmektedir. Üçüncü grupta yer alan çocuklar yönüyle eylemin suç oluşturması için gerçekleştirilen cinsel davranışların cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Nitekim cebir, tehdit ve hile olmaksızın onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, anılan Kanun’un 103. maddesinde düzenlenmiş olan çocukların cinsel istismarı suçundan değil, şikâyet üzerine 104. maddede düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan cezalandırılacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın mağdurenin öz babası olduğu, mağdurenin annesiyle sanığın resmî olarak evlenmemeleri ve mağdurenin doğumundan sonra da ayrılmaları nedeniyle mağdurenin nüfusa annesinin soyadı ile kaydedildiği, mağdure ile sanığın suç tarihinden geriye doğru yaklaşık 3 yıldır görüşmeye başladıkları, eve geç saatlerde dönmesi nedeniyle annesiyle arasında anlaşmazlıklar doğan mağdurenin, olay tarihinde sanık, sanığın gayriresmî birlikte yaşadığı tanık… ve bu birliktelikten dünyaya gelen…’la beraber yaşamaya başladığı, mağdurenin aşamalarda; … ile tartışan sanığın, onu darbetmesi üzerine hakkında uzaklaştırma tedbir kararı verildiğini ve sanıkla beraber evden ayrılarak dedesinin köfteci dükkânında kalmaya başladıklarını, ilk birkaç gün aralarında herhangi bir sorun yaşanmadığını, olay günü akşam saatlerinde parkta oturduğu sırada alkollü bir vaziyette yanına gelen sanığın orada da alkol almaya devam ettiğini, birlikte dükkâna gittiklerini, önce bulundukları dükkânın kapısını kilitleyen sanığın devamında kapının arkasına tahta parçaları yerleştirdiğini, nedenini sorduğunda da “Sen korkuyorsun. Bu nedenle tahtaları koydum.” dediğini, o esnada yatağa yattığını, sanığın da yanına gelerek arka tarafına uzandığını ve kendisine sarıldığını, yüzünü sanığa doğru çevirdiğinde üst kısmının çıplak olduğunu gördüğünü, aniden bedenini sanığın kendisine doğru çevirdiğini, üstüne çıkarak bacaklarıyla ayaklarını kilitlediğini ve boyun bölgesini öpmeye başladığını, göğsünü açarak öptüğünü, “Ne yapıyorsun?” diye sorunca da “Sus! Bağırma.” diyerek pantolon ve tişörtünü çıkardığını, o esnada ağlamakta olduğunu, kendisi de çıplak olan sanığın “Ben bütün gün bunun hayaliyle yaşadım.” diyerek cinsel organını ön cinsel bölgesine ithal ettiğini, ağır olduğu için sanığı itmesine rağmen üzerinden kaldıramadığını, birden aklına tekme atmanın geldiğini, tekme attıktan hemen sonra kalktığını, kıyafetlerini giyerek dükkândan ayrıldığını, yakındaki taksi durağından bir taksiye binerek Aktepe’ye geldiğini, orada bulunan parkta 3-4 gün süreyle kaldığını, bu süreçte bir defa arkadaşı olan … isimli şahsın evine giderek banyo yaptığını, sanığın eylemi neticesinde göğsünde oluşan morlukların fotoğraflarını çekerek halası olan tanık…’ye Facebook adresi üzerinden gönderdiğini ve sanığın yaptığını aktardığını ancak…’nin, kendisine inanmadığını, göğsündeki morlukları gören arkadaşı …’ye de sanığın öptüğünü söylediğini ancak gerçekleşen diğer eylemleri anlatmadığını, parkta olduğu esnada arkadaşları aracılığıyla annesinin, kendisine ulaştığını ve annesine sanığın eylemlerini anlattığını, birlikte karakola giderek sanık hakkında şikâyette bulunduklarını iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda özetle; mağdurenin, annesi olan katılan … ve annesinin gayriresmî birlikte yaşadığı… … isimli şahsın etkisi ve baskısı altında kalarak bu tür bir suç isnadında bulunduğunu, mağdurenin, tanık… ve oğlu…’ı kıskandığını, birden fazla erkekle samimi ilişkiler kurduğunu, uygunsuz şekilde giyindiğini, alkol, sigara ve uyuşturucu madde kullandığını, bu nedenle zaman zaman tartıştıklarını, mağdurenin göğsündeki morluğun da… ile yaşadıkları tartışma esnasında… tarafından meydana getirildiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini savunduğu olayda;
Mağdurenin olayın gerçekleşme biçimine dair aşamalarda özde değişmeyen, tutarlı anlatımlarda bulunması, sanığın aniden kendisini öpmeye başladığını, olay esnasında sanığı itmesine rağmen ağır olması nedeniyle üzerinden atamadığını, akabinde tekme atarak etkisiz hâle getirdiği sanığın yanından uzaklaştığını aktarması ancak aralarında olay sırasında herhangi bir arbede yaşandığına dair anlatımda bulunmaması, bu nedenle olaydan sonra alınan raporda mağdurede darp cebir izine rastlanılmamasının kabul edilebilir olması, sanığın olay günü dükkâna gittiklerinde kapıyı kilitlemesi ve sonrasında da kapının arkasına tahta parçaları yerleştirmesi, sebebini soran mağdureyi de “Sen korktuğun için böyle yaptım.” biçiminde sözlerle ikna etmeye çalışması, sanık tarafından öpülmesine bağlı olarak göğsünde oluşan ekimozların fotoğrafını çeken mağdurenin bu fotoğrafı halası tanık…’ye göndermesi ve detaylara yer vermeden morluğun sanık tarafından gerçekleştirildiğini aktarması, tanık…’ün Mahkemede alınan beyanında mağdurenin iç beden muayenesine dair raporunun alınmasından sonra sanığın, mağdureyle beraber Ulus’ta bulunan dükkâna gittiklerini ve alkollü bir vaziyetteyken mağdureye orada tecavüz ettiğini söylediğini açıkça ifade etmesi, 16 yaş içerisinde bulunan mağdurenin yaşadığı olayın şoku ve annesinden utandığı için evine dönmeyerek parkta geçirdiği birkaç günden sonra kendisini bulan annesine yaşananları anlatması ve hemen akabinde müracaatın gerçekleşmesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın mağdureyle rızası dışında cinsel ilişkiye girdiğinin ve eyleminin çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
2- Sanık hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı;
Tekerrür, 765 sayılı TCK’da cezanın artırım nedeni olarak öngörülmüş iken, yeni sistemde koşullu salıverilme süresini de etkileyecek şekilde bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi uyarınca önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak kanun koyucu tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın infaz edilmesi şartını aramadığı hâlde, infazdan sonra belirli bir sürenin geçmesi hâlinde tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır. Buna göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkûmiyet hâlinde ise cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır.
TCK’nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun işlenmesi yeterli olup ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin mükerrirlik açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinin sonucu olarak; mükerrir sanık hakkında, sonraki suç nedeniyle kanun maddesinde seçimlik ceza olarak hapis veya adli para cezası öngörülmüşse hapis cezasına hükmolunması, hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi ve hükümlü hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanması gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 1431-18 ile 12.02.2013 tarihli ve 1438-53 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere;
TCK’nun 58. maddesinde tekerrüre esas alınan ilamın açıkça kararda gösterilmesi gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Mükerrirlere özgü infaz rejimi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’da düzenlenmiş olup, “Mükerrirlere ve Bazı Suç Faillerine Özgü İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri” başlıklı 108. maddesinin 2. fıkrasında; “Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz.” hükmüne yer verilmiş, 1. fıkrasının (c) bendine göre ise mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler hakkında infaz koşulları ağırlaştırılarak koşullu salıverilme süresi, süreli hapis cezasında cezanın üçte ikisi olarak belirlenmiştir. 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 49. maddesi ile “Ancak, koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.” cümlesi madde metnine dahil edilmiştir.
Ayrıca, aynı maddenin 3. fıkrasında 7242 sayılı Kanun’un 49. maddesi ile yapılan değişiklikle birlikte “İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez. Hükümlü hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hükümde belirtilir.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Sanık hakkında birinci tekerrür şartlarının oluşması nedeniyle tekerrür hükümleri uygulandıktan ve bu tekerrür uygulanan mahkûmiyet kesinleştikten sonra, yeniden tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir suçun işlenmesi hâlinde ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanacak ve hükümlü artık koşullu salıvermeden yararlanamayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan Yerel Mahkemece verilen TCK’nın 103/1-b, 103/2, 103/3-c, 53, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 24 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin resen de istinafa tabi hükmün katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili ve sanık müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda, 23.01.2019 tarihli ve 1759-90 sayı ile Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin mahkûmiyet hükmü kaldırılarak sanığın aralarında evlenme yasağı bulunan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan TCK’nın 104/2, 53, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba hükmedildiği, sanık müdafisi ve katılan mağdure vekilinin temyizi üzerine kararın Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 26.01.2021 tarihli ve 530-460 sayılı kararıyla 16 yaş içerisindeki öz kızı mağdureyle zorla cinsel ilişkiye girdiği anlaşılan sanığın eyleminin çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğundan bahisle bozulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesince 14.04.2021 tarih ve 158-451 sayı ile direnme kararı verildiği, sanık hakkında TCK’nın 58/6. maddesinde düzenlenen tekerrür hükmünün uygulanmasına esas alınan ilamın Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.11.2007 tarih ve 221-312 sayılı kararı olduğu, suç tarihi 04.07.2007 olan, 09.03.2009 tarihinde temyizde onanmak suretiyle kesinleşen ve 09.01.2014 tarihinde yerine getirilen bu kararla sanığın TCK’nın 149/1-a,h, 150/2, 53, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba hükmedildiği anlaşılan dosyada;
Sanık hakkında tekerrür hükmünün uygulanmasına esas alınan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin ilamında da sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, dolayısıyla birinci tekerrür şartlarının oluşması nedeniyle sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulandığı ve bu tekerrür uygulanan mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra, yeniden tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren müsnet suçu işlediği anlaşıldığından ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiği hükümde belirtilmelidir.
Öte yandan, “Sanık, katılan …, katılan mağdur … yönünden kararın tefhiminden, katılan …, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yönünden ise kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde hükmü veren Dairemize bir dilekçe verilmesi ya da zabıt kâtibine beyanda bulunup tutanak tutturup hâkime onaylatmak veya bir başka ilk derece ceza mahkemesi ya da bölge adliye mahkemesi ceza dairesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek, sanığın ise cezaevi idaresi aracılığıyla dilekçe göndermek suretiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 286. maddesi uyarınca temyiz (süresinde verilen temyiz dilekçesi ile talep edildiği takdirde gerekçeli hükmün tebliğinden işlemeye başlayan 7 günlük süre içerisinde gerekçeli temyiz dilekçesi verilmesinin gerektiği, aksi halde temyiz başvurusunun reddedilebileceği hususu ihtar olunur) kanun yolu açık olmak üzere mütalaaya uygun…” ibarelerine yer verilen direnme hükmünü sanık müdafisinin 15.04.2021 tarihinde sunduğu, gerekçeli kararın tebliğini talep eden ve başkaca bir temyiz nedeni içermeyen dilekçe ile temyiz ettiği, gerekçeli kararın 03.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafisinin temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe sunmadığı, sanığın da yüzüne karşı tefhim olunup 20.04.2021 tarihinde cezaevi idaresi aracılığıyla tebliğ olunan hükme karşı 30.07.2021 tarihinde sunduğu dilekçe ile; mağdurenin beyanları arasındaki çelişkilere, olayın sübutuna, tanık beyanlarına değinerek dosya ve delillerin yeniden incelenmesini talep ettiği anlaşıldığından, sanık … sanık müdafisinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 14.04.2021 tarihli ve 158-451 sayılı direnme kararına konu hükmüne yönelik temyiz istemlerinin reddine karar verilmelidir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına konu hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olmadığına, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün sanığa atılı eyleme katılan mağdurenin rızasının bulunmaması nedeniyle sanığın eyleminin çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğunun ve sanık hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 14.04.2021 tarihli ve 158-451 sayılı hükmüne yönelik süresi içerisinde sunduğu temyiz dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermeyen ve 03.05.2021 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilen hükümle ilgili temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe sunmayan sanık müdafisi ile yüzüne karşı tefhim olunup 20.04.2021 tarihinde cezaevi idaresi aracılığıyla tebliğ olunan hükme karşı 5271 sayılı CMK’nın 295/1. maddesinde düzenlenen 7 günlük kanuni süresinden sonra sunduğu 30.07.2021 tarihli dilekçeyle temyiz gerekçesi bildiren sanığın vaki temyiz taleplerinin, CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE, direnme kararına konu hükme yönelik incelemenin katılan mağdure vekili ile katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından yapılan temyiz istemleriyle SINIRLI OLARAK YAPILMASINA,
2- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 14.04.2021 tarihli ve 158-451 sayılı direnme kararına konu hükmünün; mağdureye yönelik eylemin cebir kullanmak suretiyle gerçekleştirdiğinden sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılması ve sanık hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
3- Bozma nedeni, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu bakımından öngörülen koşullu salıverilme oranı ve sanığın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliye taleplerinin REDDİNE,
4- Dosyanın, gereği için kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bilgi için ilk derece mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.