YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/101
KARAR NO : 2022/693
KARAR TARİHİ : 03.11.2022
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık …’ün TCK’nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/2, 103/3-d, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 22 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin … 15. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.07.2020 tarihli ve 451-186 sayılı resen istinafa tabi hükmün, katılanlar vekili, katılan … vekili ile sanık müdafisi tarafından da istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesince 02.10.2020 tarih ve 1117-1161 sayı ile istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiş, bu kararın da katılanlar vekili, katılan … vekili ile sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 14.04.2021 tarih, 1097-2977 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri S. Aker ve M. Artuç;
“Sayın Çoğunlukla aramızdaki ihtilaf suçun, sübuta erip ermediği başka bir deyişle kesin delillerle ispat edilip edilmediği ve suçun vasıflandırılması hususudur:
Olay irdelendiğinde sanık … …’ın 19 yaşında ve röntgen teknisyeni olduğu, mağdure Hira’nın ise 6 yaşında ve boğazındaki ağrılar nedeniyle hastaneye ve dolayısıyla röntgen çektirmeye gelen hasta olduğu, olay günü …için sanığın önce bir röntgen filmi çektiği, ancak daha önceden doktorlar tarafından uyarılması nedeniyle, çekilen filmden tereddüt ederek yeniden mağdureyi odaya aldığı, Hastanenin rutin uygulaması olarak, kapıları kilitlediği ve hastanın hazırlanması aşamasına geçtiği, burada sanığın mağdurenin dudaklarını içe bükmesi nedeniyle dudakları düzelttiği veya sonraki beyanına göre parmağını ağzına soktuğunu söylediği, mağdure ise annesinin söylemesi üzerine film çekileceği zaman gözlerini kapattağını, ağzına yumuşak bir cisim sokulduğunu hissettiğinde, gözlerini açtığını ve sanığın cinsel organının dışarda olduğunu gördüğünü bildirmiştir.
Dairemizin son dönemde artık istikrar kazanmış içtihatlarına göre, beyan delilinin değişken olması nedeniyle mağdur beyanının mahkumiyet için yeterli olmadığı, beyanın başka deliller ile desteklenmesi halinde mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğidir.
Bu durumda eğer sanık penisini mağdurenin ağzına sokmuş ise, ağza giren penis daha sonradan çamaşırın içine yeniden alındığında, çamaşıra mağdurenin DNA’sının bulaşmış olması gerekir. Nihayet alınan Kriminal rapora göre, sanığın iç çamaşırında inceleme yapıldığı meni lekelerine rastlandığı (ki sanık bu hususu çamaşırının 3 günlük olması nedeniyle bu lekelerin kaldığını savunmuş, ayrıca sanığın penisinden bir sıvı geldiğine ilişkin mağdurenin herhangi bir iddiası da bulunmadığından, bu meninin olay nedeniyle bulaşmadığının kabulü zorunludur.) ancak sanığa ait iç çamaşırı üzerinde kazıma yöntemi ile alınan örnek üzerinde tükürük belirleme testinde, negatif sonuç çıkmıştır, başka bir deyişle sanığın çamaşırında mağdurenin DNA’sına rastlanmamıştır.
Mağdure beyanı ile Kriminal rapor birlikte değerlendirildiğinde, mağdure ağzına yumuşak bir cisim sokulduğunu söylemektedir ancak çamaşırdan alınan örneklere göre bu cisim penis değildir, ayrıca mağdure bu yumuşak cismin ne olduğunu bilmemektedir. Mağdure duruşmada gereği gibi ifade verememiş ve soruşturma aşamasındaki ifadesinin ise yönlendirme içerdiğine ilişkin dosyaya bilirkişi mütalaası sunulmuştur.
Sanık savunmasında ise böyle bir olayın olmadığını ve gerek pantolonunun fermuarının olmadığını gerekse 1-2 dakika içerisinde böyle bir olayın olmasının mümkün olmadığını bildirmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, mağdurenin Kriminal raporla da doğrulanmayan beyanı dışında sanığın cezalandırılmasına yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinden mahkumiyete ilişkin kararın bozulması yerine hükmün onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız.
” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.07.2021 tarih ve 118412 sayı ile;
“…İtirazın konusu sanığın eyleminin nitelikli cinsel istismarı vasfında olduğunun ispat edilememesi nedeniyle basit cinsel istismarı suçundan cezalandırılması gerektiğine dairdir.
İtiraz nedenleri: İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; ‘6 yaşındaki mağdur çocuğun gerek çocuk izleme merkezindeki beyanında açık bir şekilde yaşadığı olayı anlattığı, sanığın gözlerini kapattığını, ağzını açmasını istediğini, bu halde iken ağzında bir yumuşaklık hissettiğini ve gözlerini açtığında sanığın cinsel organını açık bir vaziyette gördüğünü beyan ettiği, Mahkememizdeki beyanında ise olayı yazılı olarak ifade ettiği, çizdiği resimde sanığın cinsel organının bulunduğu bölgeyi işaretlediği, dosya kapsamında yer alan ATK raporundan ve adli görüşmeci raporunda mağdur çocuğun zihinsel ve psikolojik gelişiminin normal olduğunun bildirildiği, buna karşın sanığın aşamalardaki savunmalarında yukarıda izahı yapıldığı şekilde olay anına ilişkin farklı beyanlarda bulunduğu, mağdur çocuğun sanıkla önceye dayalı bir tanışıklığının olmadığı, mağdurenin ve ailesinin sanığa atfı cürüm de bulunacak nedeninin bulunmaması ve küçük mağdurenin sanığa kendisini ileride zor duruma düşürebilecek bir iddiayı gerçek dışı şekilde yapmasını gerektirecek makul ve yeterli bir neden görülmemiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde mağdur çocuğun aşamalarda değişmeyen beyanlarına itibar etmek gerektiği ve sanığın üzerine atılı suçu işlediği sonuç ve vicdani kanaatine varılmakla; sanık …’ün suç tarihinde 12 yaşından küçük mağdureye karşı vücuda organ sokmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği’ sabit kabul edilmiştir. Bu kabul istinaf mahkemesi ve Yüksek Daire çoğunluğu tarafından da benimsenmiştir.
Mağdurun ağzına yumuşak bir cismin sokulduğunu hissedip gözünü açtığında sanığın cinsel organını dışarıda gördüğünü beyan ettiği, ağzına giren cismi tam olarak görmediği, sanığın kovuşturma aşamasında mağdurun ağzına parmağını soktuğuna dair savunmada bulunduğu gözetildiğinde ağza organ sokarak cinsel istismar eyleminin kabulü için sanığın cinsel organını mağdurun ağzına soktuğunun kesin olarak saptanması gerektiği, ancak bu saptamanın mağdurun anlatımı ile yapılamadığı gözetildiğinde cinsel organı kıyafetinin dışında olacak şekilde mağdurun ağzına parmak sokan sanığın eyleminin çocuğun basit cinsel istismarı olarak kabul edilmesi gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 22.12.2021 tarih ve 22468-10202 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin çocuğun basit cinsel istismarı suçunu mu yoksa çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de 22.09.2022 tarihli müzakerede bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyeleri tarafından öncelikle sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine uyuşmazlık konusu belirtilen şekilde değiştirilmiş olup karar için yeter çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle 20.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede Ceza Genel Kurulu Başkanınca sübutun varlığının tespiti yönünden eksik inceleme bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine öncelikle bu uyuşmazlık konusu değerlendirilmiştir.
İncelenen dosya kapsamından;
Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden suç tarihinde 20 yaşında olduğu anlaşılan sanık …’ün … …Üniversitesi … Uygulama ve Araştırma Merkezi … Hastanesi’nde röntgen teknikeri olarak çalıştığı, 6 yaş 6 aylık olan katılan mağdure …’ın ise 31.07.2018 tarihinde babası, annesi ve ablasıyla beraber sanığın görev yaptığı hastaneye gittiği, muayene edildiği kulak burun boğaz uzmanı tarafından adenoid grafi çekilmesi için röntgen odasına gönderildiği ve sanık tarafından röntgen çekimi işleminin yapıldığı,
Katılan mağdurenin Çocuk İzlem Merkezinde beyanının alınması sırasında hazır bulunan adli görüşmeci tarafından düzenlenen adli görüşme değerlendirme raporunda; katılan mağdure ile yapılan ön görüşmede; katılan mağdureye sosyo-demografik bilgilerini ve ailesine ilişkin genel yaşantıyı anlamak amaçlı sorular yöneltildiğinin, fiziksel ve bilişsel gelişiminin içerisinde bulunduğu gelişme dönemi ile uygunluk gösterdiğinin, kendisini ifade etmede sorun yaşamadığının düşünüldüğünün ve adli görüşmeye başlamadan önce katılan mağdurenin gerçek-yalan ayrımını yapabilirliğini ölçmek amacıyla sorular sorulduğunun, alınan cevaplardan bu yeterliliğe tam olarak sahip olduğunun görüldüğünün, yapılan görüşmelerin neticesinde; anlama, kavrama ve ifade etme yeteneklerinin, yaşı ve gelişim düzeyinin normal sınırlarda olduğu düşünülen katılan mağdurenin görüşme öncesinde ve görüşme esnasında adli görüşmeci ile işbirliği kurduğunun, adli görüşmenin temel unsurlarının ön görüşme ile uyumlu olduğunun belirtildiği,
31.07.2018 tarihli görüntü izleme tutanağında; “31/07/2018 günü idaremiz … adreste bulunan … …Üniversitesi Hastanesi içerisinde meydana gelen ve Asayiş Büro Amirliğimiz tarafından yürütülmekte olan ‘Çocuğun Cinsel İstismarı’ olayı ile ilgili olarak bahse konu hastaneye ait 31/07/2018 günü saat 13.20 ile 31/07/2018 günü saat 13.45 arası temin edilen …. AVC isimli video oynatma programı vasıtası ile görüntüler izlendiğinde; Video programı saatine göre mağdur … ile babası …’ın 06.16.5’te radyoloji bölümüne girip çıktıkları ve kapı önünde bekledikleri, video oynatma programı saatine göre 06.35.7’de şüpheli …’ün kamera açısına girerek mağdur … ve müşteki … ile birlikte radyoloji odasına gittikleri, video programı saatine göre 15.25.9’da şüpheli … ve müşteki …’ın kavga ettikleri, devamında da çevrede bulunanların araya girdiği görülmüştür.” açıklamalarına yer verildiği,
21.11.2018 havale tarihli görüntü inceleme ve iyileştirme uzmanı teknik bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; tarih ve saat ibaresinin olmadığı güvenlik kamera kayıtlarında; katılan …’ın katılan mağdure … ile güvenlik kamera kayıtlarına girdikleri ve bir süre sonra aynı kamera açısından çıktıklarının, sanık …’ün güvenlik kamera kayıtlarına girerek katılan … katılan mağurenin yanlarına gittiğinin, katılan … katılan mağdurenin sanığın hemen akabinde raporun ekinde okla gösterilen yerden içeri girdiklerinin, bir süre sonra katılan ile sanığın münakaşa hâlinde güvenlik kamera kayıtlarına girdiklerinin, taraflar arasında münakaşa hâlinin bir süre devam ettiğinin, bahse konu olay yerinde bulunan vatandaşların araya girdiklerinin, devam eden kamera kayıtlarında ise söz konusu olayla alakalı bir görüntüye rastlanmadığının bildirildiği,
28.09.2018 tarihinde … Kriminal Polis Laboratuvarı Biyolojik İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen ….uzmanlık numaralı rapora göre; sanığa ait olduğu belirtilen iç çamaşırı üzerinde herhangi bir kan lekesine rastlanmadığı, otozomal STR bölgelerine göre; iç çamaşırının ön-iç kısmı üzerinden epitel hücre olabileceği değerlendirilerek alınan örnek üzerinde belirlenen genotip özellikler ile aynı iç çamaşırı üzerinde incelenen meni lekelerine ait genotip özelliklerin bir erkek şahsa ait olduğunun tespit edildiği,
30.11.2018 tarihinde … Kriminal Polis Laboratuvarı Biyolojik İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen …. uzmanlık numaralı rapora göre; sanığa ait olduğu belirtilen iç çamaşırı üzerinde tükürük analizinin yapılması talebiyle ilgili olarak; iç çamaşırı üzerinden şahsa/şahıslara ait DNA profili/profilleri eldesi için epitel hücre olabileceği değerlendirilerek kazıma yöntemi ile alınan örneğin (tükürük, vücut sıvısı, deri döküntüsü…) iz miktarda olması ihtimali nedeniyle doğrudan genetik analizlere alındığı, elde edilen sonuçların 28.09.2018 tarih ve 4591 sayılı uzmanlık raporunda belirtildiği, söz konusu talep yazısı neticesinde, sanığa ait olduğu belirtilen iç çamaşırı üzerinden kazıma yöntemi ile alınan örnek üzerinde, tükürük belirleme testi olarak kullanılan “RSID SALIVA” kart testine negatif (-) sonuç verdiği,
08.11.2018 tarihli duruşma tutanağına göre; katılan mağdurenin beyanı alındıktan sonra psikolog bilirkişinin yardımıyla katılan mağdureden olayı yazarak anlatmasının istendiği, katılan mağdurenin bir kağıda “elle” kelimesini yazdığı, bir kadın ve bir erkek resmi çizdiği, erkek resmi üzerinde erkek cinsel organının bulunduğu bölgeyi işaretlediği,
27.02.2019 tarihinde … …Üniversitesi … Uygulama ve Araştırma Merkezi … Hastanesinin yazısında; “31/07/2018 tarihli olay gününe ait röntgenin çekildiği odaya ait kayıtları (belirtilen gün röntgeni çekilen hastalara ilişkin bilgi dökümü) ekte sunulmuştur. Röntgen odaları, radyasyon riski taşıyan ortamlar olması nedeniyle, çekim sırasında dışarıdan aniden girebilecek ve radyasyondan koruyucu giysisi bulunmayan kişilerin radyasyona maruz kalma olasılıkları nedeniyle, hasta içeride iken, kapı kapalı/kilitli tutulur. Bununla ilgili olarak Kurumumuzca, röntgen çalışanlarına ayrıca bir talimat verilmemiştir, ancak bu elemanların gördüğü eğitim sırasında bu husus kendilerine öğretilir. Çocuk hastaların röntgen çekimi sırasında anne ve babaları ya da çocuğu getiren yakını dilerse röntgen odasına girebilir ve kendisine koruyucu giysi giydirilir. Olay günü mağdurenin anne ya da babasının böyle bir talebi olup olmadığı konusunda bilgimiz bulunmamaktadır. Hastamız …’a ait röntgen çekimine ilişkin tıbbi kayıt ve belgeler de yazımız ekinde gönderilmiştir.” açıklamalarına yer verildiği, yazı ekinde yer alan 31.07.2018 tarihli epikrizde; katılan mağdurenin yakınmasının horlama, ağız açık uyuma, iştahsızlık ve hırıltılı solunum olduğunun, hastalık öyküsünün uzun zamandır devam ettiğinin, muayene bulguları olarak tonsila palatinalar, hipertrofik tespit edildiğinin, nazofarenks muayenesinde adenoid vejetasyon gözlendiğinin, nazal konjesyon ve mukoid akıntı olduğunun, ön tanının adenoidlerin hipertrofisi şeklinde belirlendiğinin kayıtlı olduğu, yine yazı ekinde yer alan 25.02.2019 tarihli tetkik raporunda; “Adenoid grafi (tek yön) 31/07/2013: Nazofarinks posteriorda hava kolonunu hafif derecede daraltan adenoid hipertrofi lehine, ayrıca orofarinks düzeyinde de palatin tonsiller hipertrofi lehine hava kolonunu hafif daraltan opasiteler mevcuttur. Klinik ile birlikte değerlendirilmesi önerilir. Epiglot tabiidir. İnceleme kapsamına giren kemik yapılar doğaldır.” açıklamasının yer aldığı,
Sanık müdafisi tarafından dosyaya sunulan 28.08.2019 tarihinde … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalında görevli bir adli tıp uzmanı ile iki öğretim görevlisi tarafından tanzim edilen bilimsel uzman mütalaasının sonuç bölümünde; “Sunulan dava dosyasında mevcut adli ve tıbbi belgelerde yer alan bilgi ve bulgular ile CD içerisindeki mağdur küçük ile yapılan görüşme kayıtları birlikte değerlendirildiğinde; mağdur küçük …’ın 31/07/2018 tarihinde ailesi tarafından … …Üniversitesi … Uygulama ve Araştırma Merkezi … Hastanesi’ne ağzı açık uyuma, iştahsızlık, hırıltılı solunum gibi şikayetler nedeniyle götürüldüğü, klinik değerlendirmesi sonrası tanı için tek yönlü adenoid grafi istendiği, bu grafinin çekimi için radyoloji bölümüne gidilerek çekimin gerçekleştiği sırada küçüğe röntgen teknisyeni olan …’ün mağdur küçüğün ağzına kendi cinsel organını (penisini) sokmak suretiyle cinsel istismar eyleminde bulunduğunun iddia edildiği, halen … 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/451 Esas sayılı dosyası kapsamında açılan kamu davasında küçük 07/01/2012 doğumlu …’a yönelik ‘Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı’ suçu nedeniyle şüpheli olarak yargılandığının anlaşıldığı, ‘Çocuğa Yönelik Cinsel İstismar’ iddiası ile görülmekte olan bu tür davalarda; mağdur çocuğun olay hakkında bilgisine başvurulurken tercihen görüşme (çocuk ve istismara uğramış çocukla görüşme konusunda donanımlı hekim, psikolog, pedagog, sosyal hizmet uzmanı gibi uzmanlar tarafından) yapılması, görüşme sırasında yaşa uygun sorular, anatomik yapıya uygun bebekler, resim çizdirme, öykü anlatma ve oyun evi gibi daha çok çocuğun günlük hayatında kullandığı materyallerin kullanılması, görüşmenin kapsamlı ve çocuğun geçmiş tıbbi sorunlarını, sosyal ve aile yaşantısını içermesi, tıbbi olarak sistemlerin gözden geçirilmesi, mümkünse görüşmenin çocukla tek başına (bireysel) gerçekleştirilmesi, adli yargılama sürecinde tekrar aynı travmayı yaşamasını engellemek amacıyla defalarca sorgulanmaması amacıyla görüşme sırasında görüntülü-sesli kayıt alınması, tüm bu inceleme sonuçlarının Adli Tıp Uzmanı ve Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı hekimlerden oluşan bir heyet tarafından yorumlanması ve çocuğun gerekli muayenelerini ve incelemelerini takiben adli raporunun düzenlenmesi amacıyla bir Üniversite Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’na yönlendirilmesinin uygun yaklaşım olduğu, adli tıbbi yaklaşım olarak özellikle cinsel istismar eylemi gibi ağır bir travmaya maruz kaldığı iddia edilen küçüğün anlatımlarının yanı sıra küçükte olaya bağlı ve olay sonrası ortaya çıkan ruhsal travma bulgularının tespiti, ruhsal travma bulgularının iddia edilen olayla ilişkilendirilmesi öncesinde; ifade güvenilirliği, mevcut psikiyatrik durumunun anlatımlarını etkileyip etkilemediği, çocuk üzerinde oluşturduğu tahribat nedeni ile başta psikosomatik rahatsızlıklar olmak üzere çeşitli tıbbi ve psikiyatrik rahatsızlıkların mevcut olup olmadığı (kısa süre içinde ortaya çıkabilen kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, kabuslar, fobiler, bedensel yakınmalar ve korku tepkileri yüksek kaygı düzeyi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, ikincil enürezis ve enkoprezis gibi hastalıklar ile istismarın erken döneminde amnezi, aşırı fantezi kurma, trans benzeri durumlar ve uyurgezerlik ortaya çıkabildiğinin tıbben bilindiği), birden çok sayıda farklı travma ve stresör etkenlerin bulunup bulunmadığının saptanması, küçükte saptanan ruhsal travma bulguları ile yaşandığı iddia edilen travmatik olay arasında doğrudan illiyet-nedensellik bağı (sebep-sonuç ilişkisi) kurulması, küçüğün iddia edilen olay öncesinde mevcut ruhsal durumu açısından tıbbi antesedanı-öyküsünün (hastalıklarının klinik seyri, hastane yatışları, takip ve tedavi izlemleri, farklı hekim veya … kuruluşlarına başvuruları gibi) araştırılması, ayrıca olayda şüpheli/sanık tarafının da gerekli adli tıbbi ve psikiyatrik muayenelerinin yapılarak mevcut iddialar açısından değerlendirme yapılması, tıbbi bilirkişi tarafından hazırlanan bilimsel mütalaa ve raporlarda da tüm bu hususların ayrıntılı olarak belirtilmesinin ve gerekçelendirilmesinin gerekli olduğunun tıbben bilindiği, söz konusu olayda; tarafımıza sunulan örnek dava dosyası içerisindeki mağdur küçükle yapılan adli görüşme kayıtlarının ve CD içeriğindeki görüşmenin incelenmesinde; mağdur küçük ile gerçekleştirilen görüşmede; görüşme sırasında küçüğün annesinin ortamda birlikte bulunduğu, cinsel istismar şüphesi bulunan olgularda görüşme gerçekleştirilirken yetkili ve uzman kişiler dışında görüşme odasında 3. kişilerin bulunmasının adli tıbbi uygulamada doğru bir yaklaşım olmadığı, çocuğa yönelik cinsel istismar olgularıyla yapılan adli tıbbi görüşmede; mağdurların olayı biraz daha ayrıntılandırmasının gerektiğinin tıbben bilindiği, görüşme sırasında bu ayrıntıların çevrenin, havanın, kıyafetlerin, etraftaki eşyaların, o sırada yaşanılan olayların, istismarcı kişinin ve mağdurun hissettiklerinin daha ayrıntılı anlatılmasının istendiği, bunun hem ifade güvenirliğini arttırdığı, hem de disosiyatif bulguların tespiti için adli psikiyatride rutin ve gerekli bir uygulama olduğu, bu olguda adli görüşmeci odadan ayrılırken küçüğe tahtaya bir şeyler çizmesini istediğinde; küçüğün tahtaya kendisini ve etrafında kalpler ve yıldızlar çizdiğinin görüldüğü, bu tür resimlerin cinsel istismar gibi ağır bir travmaya maruz kalmış çocukların çizdiği resimlerle uyumlu olmadığı, mağdur küçüğe adli görüşmeci tarafından görüşme sırasında olayla ilgili çok sayıda kapalı uçlu ve yönlendirici sorular yöneltildiğinin belirlendiği, bunun da küçükle kurulan iletişimde yanıltıcı olabileceği, oysaki bu tür olgularda adli tıbbi ve psikiyatrik değerlendirmede; Evet/Hayır soruları, zorunlu seçenek içeren sorular, ‘Bombardıman soru’ tipi ve yineleyen sorulardan kaçınmak gerektiği, bunun yerine küçüğün kendi tercihini, yaşadıklarını dile getirmesini sağlayan açık uçlu sorular yöneltilmesinin uygun yaklaşım olduğu, mağdur küçükle yapılan görüşmede; ‘Ne anlatmak istersin?’, ‘Bana biraz o günü anlatır mısın?’, ‘Bu konu hakkında başka ne söylemek istersin?’ şeklinde açık uçlu sorular yöneltilmesi yerine; ‘Gözünü kapattın. Eliyle kapattı dedin. O neydi? Kendi eliyle mi yoksa senin kapatmanı mı söyledi?’, ‘Dudağına değdirecek şekilde mi yaptı? Ağzının içine sokacak şekilde mi yaptı?’ şeklinde zorunlu seçenek içeren, ‘Sen onun pipisini gördün mü?’ şeklinde Evet/Hayır sorusu, ‘Sana hiçbir şey söyledi mi bunu yaparken? Ağzını aç ya da herhangi bir şey söyledi mi?’ şeklinde yönlendirici sorular ve arka arkaya bombardıman soru tipinde sorular sorulduğunun saptandığı, çocukların belleğinde yönlendirilebilirlik özelliği olduğu, erişkin belleği aksine çocuklarda bellekte tutulan her bilgi olduğu gibi geri çağrılmadığı ya da çağrıldığı sırada dışsal faktörler ile değiştirilebildiği ve bu duruma literatürde ‘Yönlendirilebilirlik’ dendiği, sonuçta bu süreçte mağdur küçüğe iddia edilen olayla ilgili açık uçlu sorular yöneltilerek küçüğün kendi yaş, dil ve bilişsel gelişimine uygun cümlelerle yaşadıklarını aktarmasının sağlanmasının da küçüğün anlatımlarında bilgi kirliliğinin dışlanması açısından büyük önem arz ettiği, mağdur küçüğün dava dosyasında genel beden ve ruhsal durum muayenelerinin mevcut olmadığı, bunun önemli bir eksiklik olduğu, dava dosyasında mağdur küçüğün aile, okul, arkadaş çevresinin araştırılmasına yönelik psikososyal durum değerlendirmesinin yapıldığına dair herhangi bir bilgi, belge ve bulguya rastlanmadığı, bunun önemli bir eksiklik olduğu, sonuç olarak; dava dosyasında iddia edilen olayın gerçekleştiğine dair genetik analizlerin negatif olduğu, kamera kaydında söz konusu eylemin gerçekleştiğine dair herhangi bir görüntü saptanmadığı gibi adli ve yukarıda açıklanan kesin tıbbi delil niteliğinde herhangi bir bulgu mevcut olmadığı, mağdur küçüğün mahkemece uygun görüldüğü takdirde tarafımıza yönlendirilmesi durumunda ayrıntılı adli tıbbi ve ruhsal durum değerlendirmelerinin, psikometrik incelemelerinin ve psikososyal durum değerlendirmelerinin yetkili uzmanlarca yapılarak konu hakkında ek uzman heyet raporu düzenlenebileceği,” ifadelerine yer verildiği,
11.12.2019 havale tarihli uzman psikolog ….. imzalı dilekçede; “Hira … Yıldız ile ilk çalışmamız 4 Ağustos 2018 tarihinde olmuştur. Sonrasında ise çeşitli aralıklarla toplam 22 çalışma daha yapılarak ….nın psikolojik takibi yapılmış ve …ya psikolojik destek sunulmuştur. Diyaliz hastası olan baba …’ın … durumunun kötüleşmesi nedeniyle bazı dönemlerde görüşme aralıkları düzensiz olmuştur. …ile ilk görüşmemizde; odanın kapısı açık olduğu halde odada benimle yalnız kalamamış ve korktuğunu söylemiştir. Tuvalete gitmesi gerektiğinde içeriye annesini de çağırmıştır. Ani ses ve hareketlere aşırı duyarlı olduğu, sürekli ürkek ve çekingen bir duruş sergilediği gözlemlenmiştir. Fiziksel temastan çok kaçındığı, odanın diğer ucunda oturmak istediği görülmüştür. …ile konuşurken ya da oyun oynarken ne zaman hasta, hastane, adam kelimelerini duysa psikosomatik yakınmalar göstermeye başlamış, mide bulantısı ya da karın ağrısı şikayeti belirtmiştir. Aile; olay öncesinde …nın bu davranışlardan hiç birini sergilemediğini belirtmiştir. Yaşanan istismar olayından sonra …nın evde karanlıkta ve yalnız uyuyamadığı, yeme düzeninin bozulduğu ve daha ürkek ve tepkisel bir çocuk olduğu bilgisi aileden alınmıştır. …ile ilk seans günümüz olan 4 Ağustos 2018 tarihinde, kendisini iyi hissetmediğini söylemiş ve sebebi olarak da hastanede yaşadığı cinsel taciz olayını zorlanarak ve korkudan titreyerek bana anlatmıştır. Sonrasında abla… Yıldız ile de yalnız görüştüğümde… da üzgün olduğunu ve korktuğunu söyleyerek yaşadıkları olayı aynı şekilde paylaşmıştır. Zümra’da da tedirginlik, korku hali ve konu ile ilgili paylaşımlarda psikosomatik yakınmalar görülmüştür. Bütün bunlar istismar sonrası yaşanan travmatik bulgular ile uyumludur. Baba …’ın … durumunun kötüleşmesi, geçirdiği ciddi ameliyat süreci ve hastanede yatıyor olması sebebiyle …ile son çalışmamızı 3 ay önce yapabildik. …aldığı destek ve olayın üzerinden geçen zaman ile birlikte; benimle odada yalnız kalabilmeye, kapıyı kapalı tutabilmeye başlamış, daha sakin, uyumlu ve rahat tepkilerle çalışmaları sürdürmüştür. Ancak; yaşanan istismar olayını anımsatabilecek kelimeleri (hastane, film çektirmek, ağzını açmak…) duyduğunda gösterdiği psikosomatik yakınmaların devam ettiği gözlemlenmiştir. Bu konuyu konuşmak ya da hatırlamak …yı çok olumsuz etkilemekte ve tekrar tekrar travmatize etmektedir. Tanımadığı kişilerle özellikle de erkeklerin olduğu yerlerde …bulunmakta ve konuşmakta hala sıkıntı yaşamaktadır ve bundan çok büyük korku duymaktadır. Özellikle de ailesinin ya da tanıyıp güvendiği birinin yanında olmaması durumunda tanımadığı kişilerle yalnız kalması ve konuyla ilişkili sorular sorularak konuşturulmaya çalıştırılması …nın çok korkmasına, güven duygusunun zedelenmesine, yeniden travmatize olmasına ve psikolojik destek sürecinin gerilemesine hatta belki de en başa dönmesine sebep olacaktır. Hira … Yıldız’ın ifadesinin yeniden alınması durumunda; 17 aydır devam eden psikolojik destek sürecinin zarar göreceği; uyku bozukluğu, yeme bozukluğu, duygu durumunda ani değişimler ve psikosomatik yakınmalar gibi travma sonrası stres bulgularını yeniden yaşayabileceği çok açıktır. Üç ayı geçen travmatik bulgular tıp literatüründe ‘Kronik Stres Belirtileri’ olarak tanımlanmaktadır ve …psikosomatik yakınmalar ve kaygı davranışları şeklinde bu post travmatik stres tepkilerini hala yaşayabilmektedir. Bu aynı zamanda; ifadesi alınması yolu ile yeniden travmatize olduğunda sönmüş tepkilerinin de yeniden ortaya çıkabileceği ve akut stres bozukluğu belirtilerini de şiddetli bir şekilde yaşayabileceği, ani duygu değişimi, öfke ve içe kapanıklık gibi sıkıntıları yeniden yoğun yaşayabileceği anlamına gelmektedir. Aynı zamanda, yaşanılan travmanın tekrar tekrar hatırlatılması mağdur çocukta travmatik olayın geçmediği, bitmediği, her an tekrar yaşanabileceği duygusunu yaşatmaktadır. (Post travmatik stres bozukluğu ile ilgili yapılan tüm çalışma ve bilimsel makalelerden bu bilgilere ulaşmamız ve teyit etmemiz mümkündür). Bu da …nın psikososyal gelişimini ve okul yaşantısını olumsuz etkileyecektir. Belirtilen nedenlerden dolayı Hira … Yıldız’ın Adli Tıp Kurumu tarafından ifadesi alınması kararının yeniden gözden geçirilerek kaldırılmasının çocuğun psikososyal gelişimi düşünüldüğünde menfaatine olacağı kanaatindeyim. Aksi takdirde; yaşadığı travmanın tekrarlatılmasının yanında, kendisine bir daha bu olayın hatırlatılmayacağı ve ifadesinin alınmayacağı yönünde yetkililerce ve yakınlarınca söz verilmiş bir çocuğun güvensizliğini de onarmaya çalışmak durumunda kalacağız.” açıklamalarının bulunduğu,
06.03.2020 tarihinde Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapora göre; görüntü kayıtlarından izlendiği kadarıyla katılan mağdurede bir zekâ geriliği ya da çocukluk dönemi psikopatolojisi bulgusu olduğuna dair kanaat oluşmamakla birlikte görüntü kalitesinin ve çözünürlüğünün yetersizliği, konuşmaların derinden gelmesi, katılan mağdurenin mimiklerinin ve ses tonunun vücut diliyle uyumunun tam ayırt edilememesi, ayrıca bu tür istismar iddiası bulunan çocuklara daha fazla açık uçlu soru sorulması gerektiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, zihinsel ve bilişsel gelişimi itibarıyla katılan mağdurenin beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda kesin bir tıbbi kanaate varılamadığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure … 31.07.2018 tarihinde Çocuk İzlem Merkezinde; “Benim adım …. 6 yaşındayım, tam gününü bilmiyorum ancak Ocak ayında doğdum. Şu an okula gitmiyorum ama bu sene okula gideceğim. Ben annem, babam, ablam ile birlikte açık adresini bilmediğim … ilçesinde oturuyorum. Annemin ismi …, kendisi 34 yaşında, babamın ismi Vedat, o da 39 yaşında, ablamın ismi…, 10 yaşında. Ben mutlu ya da mutsuz olduğumda bu durumu ailemle paylaşırım, onlar da mutluluklarımda mutlu olurlar ben üzülünce üzülürler. Biz bugün tam hatırlayamadığım saatte ismini bilmediğim hastaneye annem, babam, ablam ile birlikte gittik. Gitme sebebimiz de benim boğazımdaki iltihap olması. Bize sıra geldiğinde doktorun yanına girdik ve doktor muayene ettikten sonra beni film çekilmeye gönderdi. Benim yanımda babam vardı, bu sırada annem ve ablam da başka bir doktorun yanındaydı. Film çeken görevli babam yanımdayken filmi çekti ve dışarı çıkıp ‘Kızın daha önce düştü mü?’ diye babama sordu. Babam da ‘Hayır öyle bir şey olmadı.’ diye cevap verince görevli babamı dışarıya çıkardı ve kapıyı içeriden anahtarla kilitledi. Odada ben ve görevli vardı, başka da kimse yoktu. Bana ‘Gözlerini kapat.’ dedi ve ben gözlerimi kapadım. O da kendi eliyle benim gözlerimi kapattı. Bunları yapan görevli erkekti. Gözlerim kapalıyken görevli pipisini ağzıma sokmuş, ben içimden ‘Bu yumuşak şey ne?’ diye düşündüm ve gözümü açtığımda pipisini görünce ‘Baba.’ diye çığlık attım. Adamın pantolonu üzerindeydi ancak sadece pipisi dışarıdaydı. Bana bunu yaparken ‘Ağzını aç.’ diye seslendi. Pipisini de ağzımın içine sokmuştu. Bu sırada ağzımın içine sıvı geldiğini hissetmedim. İçeride ne kadar süre kaldığımı tam çıkartamıyorum ancak yarım saatten azdır. Ben bağırınca adam içeriden kilitlediği kapıyı açtı ve ben koşarak babamın yanına gittim ve babama ‘Pipisini ağzıma soktu.’ diye söyledim. Bunu duyan babam çok sinirlendi ve görevliye tepki gösterdi. Babam görevliye kızınca, o da ‘Yok abi ben öyle bir şey yapmadım.’ diye yalan söyledi. Bu şahıs benim başka bir yerime dokunmadı ve başka herhangi bir şey de söylemedi. Ben bu görevlinin hapse girmesini istiyorum. Bu şahıstan davacı … şikayetçiyim.”,
08.11.2018 tarihinde Mahkemede; “Annem bana röntgen çekilirken gözlerime ışık gelmemesi için gözlerimi kapatmam gerektiğini söylemişti, bu nedenle gözlerimi kapattım.”, sorulması üzerine; “Röntgendeki şahıs elini ağzıma sokamadı.”, ağzına başka bir cisim sokup sokmadığının sorulması üzerine; katılan mağdurenin sustuğu, soruya cevap vermediği, başını “evet” anlamında yukarı aşağı salladığı,
Katılan … 31.07.2018 tarihinde Kollukta; “… benim öz kızım olur. Kızımı 31/07/2018 günü saat 13:00 sıralarında göz, kulak, burun, boğaz tedavisi için … …Hastanesine götürdük. Burada bizi radyoloji bölümüne yönlendirdiler. Radyoloji bölümüne gittiğimizde önce kimse yoktu, sonrasında 1.70 boylarında, kilolu, gözlüklü, üzerinde hatırladığım kadarıyla mavi önlüklü, görsem tanıyacağım bir şahıs yanımıza gelerek ‘Film mi çekilecek?’ diye sordu. Ben de ‘Evet.’ dedim. Sonrasında radyoloji bölümüne hep beraber geldik. Burada şahıs bana film çekileceğinden dışarıya çıkmamı söyledi. Dışarıya çıkıp beklerken yaklaşık 2-3 dakika sonra şahıs kapıyı açarak beni içeriye davet etti. Bilgisayarda filmleri gösterdi, bana ‘Kızınız daha önce düştü mü?’ diye sordu, ben de düşmediğini, sadece boğaz ağrısı çektiğini söyledim. Şahıs sonrasında bana bu filmin olmadığını, tekrar çekmesi gerektiğini, benim de dışarıda beklemem gerektiğini söyledi. Ben dışarı çıktıktan sonra yaklaşık 5 dakika sonra kızımın ‘Baba baba.’ diyerek çığlık attığını duydum. Hemen içeriye girmek istedim ancak kapı içeriden kilitliydi, kapıyı zorlamaya başladım, bu sırada kızımın çığlıkları artarak devam ediyordu, kızımın çığlığının artmasıyla şahıs içeriden kapıyı kendisi açtı. Kapı açıldıktan hemen sonra kızım ağlayarak üzerime doğru atladı. Kızıma ne olduğunu sorduğumda kızım bana şahsın içeride penisini ağzına sokmaya çalıştığını söyledi. O sırada şahıs ‘Ben bir şey yapmadım.’ diye bağırıyordu. Aramızda tartışma yaşanınca güvenlikçiler araya girdi. Polisler gelerek bizi emniyete götürdü. Kızımı istismar eden şahıstan davacı … şikayetçiyim. Konuyla ilgili söyleyeceklerim bunlardan ibarettir.”,
08.11.2018 tarihinde Mahkemede; “Olay günü ailemle beraber …hastanesine gittik, eşim ve kızımı kulak, burun, boğaz polikliniğine muayene ettirdim, kızıma röntgen yazdı, radyoloji servisine kızımla gittim, orada beklerken sanık yemekten geldi, bize röntgen mi çektireceksiniz dedi, evet dedim, bizi içeri aldı, beni dışarıya çıkarttı, kapıyı kapattı, 1 dakika sonra kapıyı açtı, sonra sanık beni bilgisayarın yanına çağırdı, bana bazı sorular sordu, kızımın bir yerden düşüp düşmediğini öğrenmek istedi, bende düşmediğini kulak burun boğaza getirdiğimi söyledim, kızım bu esnada röntgen cihazının önünde ayakta duyuyordu, bunun üzerine sanık bana bu film olmamış, ikinci bir film çekmemiz gerekiyor dedi, beni dışarıya aldı, arkadan kapıyı kilitlemiş, bu ikinci çekim daha uzun sürdü, ben diyaliz hastasıyım, ayakta bekleyemediğim için gidip banka oturdum, içeride 5 dakika kadar kaldı, akabinde çığlık sesleri duydum, baba kurtar diye bağırdı, bende kızımın üzerine cihaz düştüğünü düşündüm, böyle bir şey aklıma gelmedi, kapı açıldı, çocuk yanıma geldi, feryat figan ediyordu, bana sarıldı, baba cinsel organını çıkarttı dedi, ben de bunun üzerine sanığa vurmaya başladım, kızım normalde korkan bir kız değildir, ben sanığın ilk seferde kapıyı kilitleyip kilitlemediğini bilmiyorum, ilk çekim 1-2 dakika kadar sürdü, sonraki ise 5 dakika belki de daha uzun sürdü, ilk çekim için üçümüz birlikte içeriye girdik, sanık tekniker odasına gidip dişlerini fırçaladığını söylüyor, ben böyle bir şey görmedim, doğruyu söylemiyor, çocuk baba beni kurtar diye bağırınca ben kapıyı tekmeledim, 1-2 dakikayı geçtikten sonra kapı açıldı, kızım kucağıma atlarken bu şahıs cinsel organını dışarıya çıkardı dedi, ben bir babayım bunun üzerine sanığa vurmaya başladım, şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.”,
Katılan … 08.11.2018 tarihinde Mahkemede; “Olayla ilgili bizzat görgüye dayalı bir bilgim yoktur, ben eşimin kolunu olay günü kanlar içinde gördüm, ben de hastanede idim, tartışma olduğunu gördüm, soru sordum, eşimin ve kızımın böyle bir olay yaşayacağını aklıma dahi getirmemiştim, daha sonra ben sanıkla görüştüm, olayı kendisi anlattı, kızınızı bir kez aldım röntgen çektim, ancak olmadı, ikinciye tekrar çekmek zorunda kaldım, ancak çocuk ağladı, babası bana vurdu, dedi, ben kızımın ne kadar cesur olduğunu biliyorum, bir şey olmasa bağırmazdı, benim 2 kızım var, ben kızlarımı bu tür olaylara karşı sürekli uyarıyorum, iyi ki de kızımı uyarmışım, bu tür tepki verdi, şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.”, sorulması üzerine; “Röntgen çekilirken kızıma gözlerini kapatması gerektiğini söyledim, kızımın bana anlattığı kadar biliyorum, röntgen çeken sanık kızımın gözlerini kendi elleri ile kapatmış, hatta kızım olay günü sürekli tükürdü, sürekli benden peçete istedi ve tükürdü, kızım teknikerin elleri ile gözlerini kapatırken ellerini görmüş, ağzına da yumuşak bir şey sokulmuş, bu yumuşak şey ne dedi ve midem bulandı, gözümü açınca pipisini gördüm dedi, mağdure bana bunu bu şekilde anlattı.”,
03.12.2019 tarihinde Mahkemede; “Ben çocuğumun herhangi bir etki altında kalmaksızın ifade verdiğini düşünüyorum, ilk film gayet net çekildiği halde tekrarlanmıştır, eşim diyaliz hastasıdır, bilerek bu olayın kızıma karşı gerçekleştirildiğini düşünüyorum, kızım bu olayı kurgulayabilecek değildir, ben çocuğum ne anlattıysa onun arkasındayım, çocuğum sürekli ağzına sokulan şeyin, yumuşak şeyin midesini bulandırdığını söylüyor, bu bir hata ise kabul edilsin, ben bir anneyim, çocuğumun yanında üstümüzü dahi değiştirmiyoruz, bu nedenle yabancı birinin cinsel organını göstermesini ve ağzına sokmasını kabul edemeyiz, şikayetim devam etmektedir.”,
17.07.2020 tarihinde Mahkemede; “Biz mahkeme ortamına ilk kez giriyoruz, ÇİM’e tedavi amaçlı gittik ama hasta olarak çıktık, benim çocuğum olay günü gözleri kocamandı, korkuyordu ve sürekli tükürüyordu, biz ÇİM’e gittik, çocuğum korkudan tek başına giremedi, pedagog hanım bizden destek almadan ifadesini almaları gerektiğini söyledi, ben çocuğumun arkasındaydım ancak beni görmüyor ve beni hissetmiyordu bile, benden etkilenmesin diye bendeki hiçbir olumsuzluğu kızıma yansıtmadım, orada kızım her şeyi ayrıntılarıyla anlattı, pantolonun durumuna varana kadar her şeyi söyledi, buradan çıkınca komiser bizi aldı, şu anda bile kızım psikolojik olarak olayın etkisindedir, halen korkuyor, aradan yıllar geçse bu olayı kızım unutamaz, ben bir kadın olarak hastaneye gitmeye korkuyorum, benim dahi insanlara güvensizliğim oluştu, sanığın kızıma kötü niyetli olarak yaklaşmasını kabul etmiyorum, kızım masum ve günahsız bir melektir, sanığın cezalandırılmasını talep ediyorum, şikayetim devam etmektedir.”,
Tanık … 31.07.2018 tarihinde Kollukta; “Ben … sayılı adreste bulunan … …Üniversitesi Hastanesinde 4 yıldır görev yapmaktayım. 2 yıldır da bu hastanede Ekip Lideri ve Gece Amiri olarak görev yapmaktayım. … isimli şahıs 06/07/20I8 tarihinde hastanemizde radyoloji teknikeri olarak göreve başladı, ayrıca kendisi 02/07/2017 tarihi ile 02/07/2018 tarihleri arasında bizim hastanemiz de dahil olmak üzere …grubuna bağlı hastanelerde staj görmüştür. Stajı bittikten sonra da bizim hastanemizde faal olarak çalışmaya başladı. Bugün yani 31/07/2018 günü ben hastanede görevliydim, öğleden sonra birinci katta odamda bulunduğum sırada sesler duydum. Odamdan çıkıp olayın gerçekleştiği zemin kat radyoloji bölümüne geçtim. Burada radyoloji bölümünün kapısında … ile mağdur çocuk …’ın babasının birbirlerine bağırdıklarını, ayrıca orada bulunan bir vatandaşın da mağdurun babasını tuttuğunu gördüm. Sonra beyaz kod verildi, daha sonra buraya hastaneye bağlı özel güvenlik görevlileri geldi. Hira’nın babasını acilin dışına çıkardılar, daha sonrada polis geldi, benim olay ile ilgili gördüklerim ve bildiklerim bundan ibarettir, olayın gerçekleştiği radyoloji bölümünün içerisini gösteren güvenlik kamerası yoktur. Sadece radyoloji giriş bölümünü gösteren güvenlik kamera kayıtları bulunmaktadır. … isimli şahsı ben çok fazla tanımam, kendisi hakkında daha önce de bu şekilde bir konu duymadım, konu ilgili söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
10.01.2019 tarihinde Mahkemede; “Ben … …Üniversitesi hastanesinde gece amirliği yapıyordum, yaklaşık 45 gün önce bu hastaneden ayrıldım, şu anda başka bir kurumda çalışıyorum, sanık …’ü radyoloji bölümünde staj yaparken birkaç kez görmüşümdür, bizim birinci katta odamız var, odada otururken aşağıdan sesler geldiğini duydum ve aşağıya indim, katılan tarafta bulunan beyefendiyi güvenlik tutuyordu, o anda ben sanığı görmedim, olaya bizzat şahit olmadım, ben personel sorumlusu olduğum için net bilmiyorum ancak radyoloji bölümü radyasyon yayan bir bölümdür, hastaların aniden içeriye girmemesi için röntgen çekerken kapı kilitleniyor olabilir ancak ben bunu net olarak bilmiyorum, tekniker arkadaşlar ve hastane yönetimi bunu daha iyi bilir, tıbbi bir uygulama olduğu için röntgen çekilirken hastanın ağzının açık olması gerekip gerekmediği hususunda bir bilgim yoktur, ben ses üzerine aşağı indiğimde katılan radyoloji bölümünün dışında idi, ben katılan babanın bağırmalarını duydum ancak neden bağırdığını anlamadım, küçük kız …yı o esnada görmedim, daha sonra bizim hastane müdürü ile aile odada görüştükleri esnada …yı görmüştüm, olayı sonradan öğrendiğim için …nın elinde mendil olup olmadığına dikkat etmedim, öğlen arası yarım saat molamız vardır, bu molaların ne şekilde kullanıldığını benim takip etmem mümkün değildir.”,
Tanık … 31.07.2018 tarihinde Kollukta; “Ben 06/04/2015 yılından beridir … adresinde bulunan … …Hastanesinde radyoloji teknikeri olarak çalışmaktayım. … isimli şahsı tanırım, kendisi …Üniversitesi’nde öğrenciydi. Son yılı olan üniversite 2. sınıf öğrencisiyken ara ara olarak bizim hastanemizde radyoloji bölümünde staj görüyordu, mezun olduktan sonra yaklaşık 1 aydır faal olarak hastanede çalışmaya başladı, ben de kendisini hastaneden dolayı tanırım, başkaca bir tanışıklığımız yoktur. Ben bugün yani 31/07/2018 günü istirahatliydim, evimde oturuyordum. Öğleden sonra hastanede …’ün karıştığı olayı duydum, hastanede personel eksikliği olabilir düşüncesiyle hastaneye geldim, burada olayın mağduru olan …’ın çekilmiş olan röntgen filmini kontrol ettim, herhangi bir sıkıntı olmadığını ve filmin doğru bir şekilde çekilmiş olduğunu gördüm, daha sonra da bu filmi CD’ye aktarıp tarafınıza teslim ettik. Çekilen filmde herhangi bir sıkıntı yoktur, istenilene uygundur, ben de bilgi vermek üzere emniyete geldim. … isimli şahıs yaklaşık 1 aydır bizim hastanemizde faal olarak çalışmaktadır, kendisi daha yeni yeni olarak tek başına bu bölümde çekim yapmaya başlamıştır, ben kendisi hakkında bu şekilde bir olaya daha önceden tanıklık etmedim, kendisini sadece hastaneden tanırım. Konu ile ilgili söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
10.01.2019 tarihinde Mahkemede; “Ben … …Üniversitesi hastanesinde radyoloji ünitesinde çalışıyordum, radyoloji teknikeriydim ve halen de bu kurumda bu görevde çalışıyorum, olay günü izinliydim, haberdar olur olmaz hastaneye geldim, olayı öğrendim ve daha sonra karakoldan aradılar ve çekilen röntgen filmini CD’ye aktarıp karakola teslim etmemi istediler, ben de bu işlemi yaparak CD’yi karakola verdim, bana göre çekilen röntgende bir sıkıntı yoktu, en doğru kararı doktor verir, son zamanlarda hekimlerden sanığın çektiği birkaç röntgen ile ilgili olarak şikayet gelmişti, olay günü mağdureden istenilen film için film çekilirken hastanın ağzının açık olması rutin bir uygulamadır, olay günü röntgen çekilen odanın kapısının kilitli olup olmadığını bilmiyorum, hasta mahremiyeti açısından kapının açılmaması için genellikle kapı arkadan kilitlenir, zira çekim esnasında içeriye başka bir hasta girse uygun bir pozisyon olmayabilir, ben yaptığım uygulamalarda genellikle bayanlarda kapıyı kilitlerim, çocuklarda da kapıyı kilitleriz, hasta yakını hastanın yanında bulunmak istiyorsa küçük büyük ayırt etmeksizin ben hastanın yakınını röntgen odasında tutuyorum, örneğin altı buçuk yaşında bir çocuk için ben annesini içeride bulundururum, hasta yakını içeride bulunmak istemezse dışarıya çıkabilir, benim altı buçuk yaşındaki bir çocuğu tek başına röntgen odasına aldığım olmuştur, sanık hakkında ilk defa böyle bir şikayet geldi, radyasyon yayan bir bölümde çalıştığımız için bizim bölümdeki herkesin titiz olması gerekir, gördüğüm kadarıyla sanık … de gereken titizliği gösteriyordu, hasta ile birlikte yakınını da içeriye aldığımızda kapıyı kilitleyebiliriz.”,
Tanık … 31.07.2018 tarihinde Kollukta; “Ben … adresinde bulunan … …Üniversitesi Hastanesinde hasta hizmetleri müdürü olarak 2 buçuk yıldır görev yapmaktayım. … isimli şahıs 06/07/2018 tarihinde hastanemizde radyoloji teknikeri olarak göreve başladı. Ayrıca kendisi 02/07/2017 tarihi ile 02/07/2018 tarihleri arasında bizim hastanemiz de dahil olmak üzere …grubuna bağlı hastanelerde staj görmüştür. Stajı bittikten sonra da bizim hastanemizde faal olarak çalışmaya başladı. Bugün yani 31/07/2018 günü ben hastanede görevliydim. Öğleden sonra odamda bulunduğum sırada beyaz kod verildi. Ben de bunu öğrenince hastanede olayın olduğu zemin kat ekip lideri olan …’u aradım. Sorunun ne olduğunu sordum. Kendisi de bana ‘… Hanım konu ciddi, ben sizi arayacağım.’ dedi. Bu sırada arkadan sesler geliyordu. Birkaç dakika sonra … Bey’i tekrar aradım. Konunun ne olduğunu sordum. Kendisi de bana konunun ciddi olduğunu, çocuğa istismar konusu olduğunu söyledi. Ben de bunun üzerine olayın olduğu zemin kat radyoloji bölümüne indim. Burada konu hakkında ön bilgi aldım. Bu sırada olayın mağduru …’ın annesi ‘Çocuğumun ağzına verdi.’ şeklinde sürekli olarak bağırıyordu. Ben de olayın mağduru olan çocuğu, anne ve babasını oradan alıp 1. katta müsait bir odaya geçtik. Daha sonra da polisin gelmesini bekledik. Daha sonra da polis geldi ve gerekli işlemleri başlattık. Olayın gerçekleştiği radyoloji bölümünün içerisini gösteren güvenlik kamerası yoktur. Sadece radyoloji giriş bölümünü gösteren güvenlik kamera kayıtları bulunmaktadır. Bu görüntüleri de tarafınıza teslim ediyoruz. … isimli şahsı ben çok fazla tanımam. Kendisi hakkında daha önce de bu şekilde bir konu duymadım. Konu ile ilgili söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
10.01.2019 tarihinde Mahkemede; “Ben … …Üniversitesi Hastanesinde hasta hizmetleri görevindeydim ancak şu anda işletme müdürlüğü görevindeyim, sanığı ilk defa olay günü gördüm, birimlerimiz ayrı olduğu için sanığı daha önceden tanımıyordum, ben 4. kattaki odamdayken bize kod verildi, ben de aşağıya indim, aşağıya indiğimde annenin ve babanın bağırmalarını gördüm, babanın kolu da kanlıydı, anne ve babayı ekip hizmetleri odasına aldım, kendileri ile konuşup olayı anlamaya çalıştım, çocuk da annenin yanındaydı, annesi ve çocuk ağlıyorlardı, çocuk oldukça fazla korkmuştu, annesinin bacağına sarılmıştı ve ağlıyordu, çocuğun elinde mendil olup olmadığını bilmiyorum, çok ağladığını hatırlamıyorum, çocuğu sakinleştirmeye çalıştım anne de bir yandan çocuğu sakinleştirmeye çalışıyordu, anne duyduklarını ifade ediyordu, çocuğuma şöyle şöyle yapmış diyordu, nedenini tam olarak hatırlamıyorum, olay ile ilgili bizzat görgüye dayalı bir bilgim yoktur, hasta mahremiyeti açısından röntgen odalarında kamera olmaz, dışarıdan gelenin radyasyondan etkilenmemesi için röntgen çekilen odanın kapısı kilitlenebilir, bu tamamen dışarıdan gelen kişiyi radyasyondan korumak amaçlı yapılan bir uygulamadır, hastanın yakını yanında bulunmak istiyorsa buna engel olunmaz, kendisine önlük verilerek koruma sağlanır, altı buçuk yaşında birinin röntgeni çekilirken yakınları yanında durmak istiyorsa yanında bulunabilir, ben hasta hizmetleri müdürüyüm, olayların aslını öğrenip yöneticilerime aktarmak zorundayım ve her şeyi detaylarına kadar araştırıp öğrenmek durumundayım, bu benim görevimdir, çocuğun annesinin erkeğin cinsel organını çocuğunun ağzına verdiği yönünde beyanını duydum, bu şekilde bağırıyordu.”, başka film çekilecek insanların olmaması durumunda da kapının kilitlenip kilitlenmediğinin sorulması üzerine; “Burada anne ve baba içeride bulunabilirdi.”, sorulması üzerine; “Röntgen odasında diş fırçalamak için lavabo yoktur.”,
Tanık Ruken Demiralp 08.11.2018 tarihinde Mahkemede; “Olayın yaşandığında ben MR bölgesinde çalışıyordum, beyaz kodu duydum, ancak hastam olduğu için yukarıya çıkamadım, arkadaşımı aradım. ‘…’in yanına gidin bir sıkıntı olmuş olabilir.’ dedim, …’in yanına ben gidemedim, olayla ilgili bizzat görgüye dayalı bir bilgim yoktur, ben röntgen, MR, Tomografi bölümünde çalışırım, röntgen çekilirken hastanın ağzının açık olması rutin bir uygulamadır, hasta ağzını açamıyorsa, elle çenesini aşağıya çekip ağzını açmasını sağlıyoruz, röntgen çekilirken kapının kilitlenmesi gerekir, bu rutin uygulamadır, sanık hakkında daha önce böyle bir şekilde şikayet olmadı, sadece ortopedi doktorunun daha önceden filmleri beğenmediğini ve tekrarlamasını istediğini duymuştum.”,
Tanık Ertuğrul Kayhan Kaya 08.11.2018 tarihinde Mahkemede; “Ben radyoloji bölümü sorumlusuyum, hastane … tanımında bu sorumluluğum görülüyor, kendim de radyoloji teknikeriyim, olay günü ben … dışında idim, olaya ilişkin bizzat görgüye dayalı bir bilgim yoktur, ancak bölümün sorumlusu olduğum için arkadaşlar beni aradı, ne yapmamız gerektiğini sordular, yönetim ile irtibata geçtim, olayı öğrendim, olayın içeriği hakkında çok fazla bilgim yoktu, içerideki hastanın mahremiyeti için röntgen esnasında kapı tedbir amaçlı kilitlenir, adoneid denilen geniz etine bakarken ağzın açık olması gerekir, yani bu işlemde ağzın açık olması rutin bir uygulamadır, … işe yeni başlamıştı, sürekli uyarı aldığı için hep daha iyi … çıkarmaya çalışıyordu, daha iyi görüntü almak için işinde daha titiz davranıyordu, … ile ilgili daha önceden böyle bir şikayet gelmemiştir, sanık daha önceden doktorlardan uyarı aldığı için işinde titiz olmak zorundadır.”,
Tanık Hayriye Öntaş 10.01.2019 tarihinde Mahkemede; “Ben 12 yıldır uzman psikolog olarak çalışıyorum, mağdur …’nın da psikoloğuyum, olayla ilgili görgüye dayalı bilgim yoktur, olaydan dört gün sonra mağdur … ile görüştüm, kendisine danışmanlık yapıyorum, mağdure bana ilk görüştüğümüzde gözlerinin kapatıldığını ve ağızına yumuşak bir şey verildiğini, gözlerini açtığında bu kişinin cinsel organını gördüğünü bizzat söyledi, altı yaşında bir çocuğun ilk görüştüğü kişiye bu şekilde bir olayı anlatmış olması bunun hayali bir kurgu olmadığına kanıttır, ben bu olayın gerçekleştiği kanaatindeyim, ayrıca …bana olayı anlattıktan sonra midesinin bulandığını ve ağzını kapattı ve tükürmek istediğini söyledi, biraz titredi ve konuşmamıza biraz ara vererek daha sonra devam ettik, mağdure bana olayı teferruatlı anlattı, anlattıklarını burada ifade ettik, çocuğun ilk ifadesinde gördüklerini resimle anlatmamış, bunu daha sonra resme dökmüş olması normaldir.”,
Tanık Beyzanur Kılıç 10.01.2019 tarihinde Mahkemede; “Sanık benim 5 aylık arkadaşımdı, ben radyoloji mezunuyum, olayın yaşandığı iddia edilen hastanede stajımı yaptığım süreçte sanıkla tanıştım, ancak şu anda bu hastanede çalışmıyorum, olay günü ben hastanedeydim, olay sırasında hastanenin bahçesindeydim, görgüye dayalı bir bilgim yoktur, olayı Ahmed’in anlattığı kadarıyla biliyorum, Radyoloji teknikeri olduğum için biliyorum ki röntgen odasının kapısı dışarıdan gelenler zarar görmesinler diye kapatılabilir, Ahmed de kapıyı kapattığını söylemişti, eğer hasta tek başına durabiliyorsa içeride hasta yalnız kalabilir, bu da rutin bir uygulamadır, yine çekilen röntgende bir sorun var ise bu tekrarlanabilir, Ahmed de çektiği röntgeni tekrar çektiğini söylemişti, bana göre Ahmed’in yaptıkları doğrudur, yanlış bir uygulama yoktur, röntgen odasında sürgülü kapı ile geçilen el yıkama yeri yani bir lavabo vardı, daha önce Ahmed hakkında bu tür bir olay nedeniyle şikayet olmadı, hastanın ağzının açık olması rutin bir uygulamadır, daha önce Ahmed’in çektiği röntgenler nedeniyle uyarı aldığını biliyorum, bizimle paylaşıyordu, çünkü işe yeni başlamıştı.”,
Şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.
Sanık … 31.07.2018 tarihinde Kollukta; “Ben 03.11.1998 tarihinde … ili Fatih ilçesinde doğdum. Annem ve babam sağdır. 1 erkek kardeşim vardır. 2016 yılında …Üniversitesinde Tıbbi Görüntüleme bölümünde okudum ve yaklaşık 2 ay önce mezun oldum. Daha sonra … …Üniversitesi Hastanesinde faal olarak görev yapmaya başladım. Ayrıca daha önce de 9 ay boyunca içerisinde … …Üniversitesi Hastanesi’nin de bulunduğu …grubuna bağlı hastanelerde staj eğitimi gördüm. 0xx1 2xx 0x x9 sayılı numaralı hattı kullanırım, bu numara babam Ufuk Öz’ün üzerine kayıtlıdır. Bunun dışında kullandığım başkaca bir numara yoktur. … ve … isimli şahısları tanımam, kendilerini ilk defa bugün gördüm, isimlerini de gerçekleşen olay nedeni ile öğrendim. 31.07.2018 günü saat 08.00’de benim mesaim başladı, hastaneye gelip zemin katta bulunan röntgen bölümünde çalışmaya başladım, daha sonra aynı gün saat 13.00 sıralarında öğlen yemeği için -1. katta bulunan yemekhane bölümüne gittim. Yemeği yedim. Sonra da 10-15 dakikalık molaya çıkacaktım. Bunun için tekrar zemin kata çıktım. Görevli olduğum röntgen bölümünden geçtiğim sırada kapı önünde esmer tenli, 30 yaş üzerinde erkek bir şahıs yanında duran 10 yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Röntgen bölümünün kapısının önünde bekliyorlardı. Ben kendilerini görünce yanlarına gidip ‘Röntgen için mi bekliyorsunuz?’ diye sordum, orada duran adam bana ‘Evet.’ dedi, ben de hastanın ismini sordum, adam bana kızın ismi olan … olduğunu söyledi. Ben de ekranda çıkan hastaların isimlerine baktım. Hira’yı sistem üzerinden kabul ettim. Sonra yemekten yeni geldiğim için röntgen bölümünün içerisinde bulunan ayrı bir oda şeklindeki tekniker odasına ağzımı temizlemek için girdim. Burada bir-bir buçuk dakika kadar durduktan sonra tekrar içeri geçtim, sonra …’ı röntgen cihazına götürdüm, burada durması gereken pozisyonu ayarladım, bu sırada babası da içeride bizi görecek şekilde duruyordu. En son ayarlamaları bitirdikten sonra Hira’nın babası Vedat’a ‘Odaya radyasyon vereceğim, siz dışarıda bekleyin.’ dedim. Bu uygulama rutin olarak yapılmaktadır. Hasta film çekileceği sırada içeride tek başına durabildiği takdirde tek kalır yakınları dışarı çıkarılır. … dışarı çıktı, ben de kapıyı kilitledim. Kapıyı film çekildiği sırada dışarıdan başkasının girip hastayı uygunsuz bir şekilde görmesini engellemek için kilitliyoruz. Bu işlem de sürekli olarak yapıldığı için ben kapıyı kapattıktan sonra bilinç dışı olarak kilitledim, daha sonra ben filmi çektim, çektikten sonra kapıyı tekrar açtım ve kızın babası …’ı içeri aldım. Sonra da kendilerine ‘Görüntü biraz sisteme geç düşüyor, görüntüye bakıp bir problem olmadığı takdirde doktoruna göndereceğim.’ dedim. Ben bunu söyledikten sonra görüntü bilgisayara geldi. Ben ilk görüntüden emin olamadım ve …’a tekrar film çekmem gerektiğini söyledim. Bu arada da kendileri ile biraz konuştum, filmin neden çekildiğini sordum. Vedat da bana ‘Çocuk bu düşüyordur ama büyük bir düşmesi yoktur.’ dedi. Ben de ‘Tamam o zaman.’ dedim, tekrar film çekmek için Vedat Bey’i dışarı aldım, kapıyı yine ilk baştaki gibi kilitledim. Tam …’ı uygun pozisyona ayarladım, daha sonra düğmeye basacağım sırada …çığlık attı. Ben de kendisinin korktuğunu düşündüm ve direk olarak kapıyı açtım, kapıyı ikinci defa kapatıp açmam arasında maksimum 1-1 buçuk dakika vardı. Ben kapıyı açtıktan sonra … bana saldırmaya başladı, ‘Ne yaptın kızıma, neden çığlık atıyor?’ diyerek bana vurmaya çalıştı, bir süre röntgen odasında kendisi ile boğuşma yaşadık, sonra dışarıda bulunan vatandaşlar içeri girip bizi ayırdı. Vedat’ı oradan uzaklaştırdılar, ben odada beklemeye devam ettim, sonra da gelen polis ile birlikte emniyete geldim, olay bundan ibarettir.”, film çekilmek üzere röntgen odasına gelen hastaları nasıl ayarladığının sorulması üzerine; “Hasta … geldi, kendisinin elbiselerini çıkarmadım ya da herhangi bir şey tutmasını söylemedim, ben sadece kendi ellerimle Hira’nın çene-dudak-alın bölümlerine dokundum, …dudaklarını film çekileceği sırada içe doğru büküyordu, ben dudaklarını elimle tutup normal durması gereken pozisyona getirdim, uygun pozisyona getirdikten sonra da film çekme işlemine geçtim.”, mağdurenin ağzına tıbbi ya da başkaca herhangi bir cisim sokup sokmadığının sorulması üzerine; “Hayır, herhangi bir cisim sokmadım, sadece ellerimle dudaklarını düzelttim.”,
01.08.2018 tarihinde Savcılıkta; “Emniyette verdiğim ifadeleri tekrar ederim. Ben böyle bir şey yapmadım. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Suçlamalar asılsızdır.”, mağdurenin filmini çekerken kapıyı neden kilitlediğinin sorulması üzerine; “Röntgen çekilirken kapı kilitleme rutindir.”,
01.08.2018 tarihinde … 1. Sulh Ceza Hâkimliğinde; “Ben daha önceden Emniyette/Savcılıkta ifade vermiştim, o ifadelerim doğrudur, eklemek istediğim husus vardır, benim küçüğün röntgenini çekmemle ilgili tüm zamanlar ve giriş çıkışlar hastanenin sisteminde kayıtlıdır, küçüğün ailesi benim 10 dakika içerde durduğumu söylüyor, orası 2 bölmeden oluşur, bir bölüm hastanın radyasyon aldığı bölüm diğeri hasta bekleme odası, hasta bekleme odasında bir de tekniker odası vardır, olay evvelki anlatımlarımda ifade ettiğim gibi gerçekleşti, biz içerde iken küçüğün bağırmasının sebebi filmi çekebilmek için çocuğun yüzünü statif denen aleti dayamam gerektiği için ve bu alete dayandığı sırada dudaklarının düzgün olması gerektiği için ve 6 yaşındaki hasta sürekli dudaklarını içe doğru büktüğü ve bunun da film çekimini engellediği için, elimle dudaklarına dokunup düzeltmeye çalıştığım sırada çığlık atmıştır, gözü kapalı olduğu için paniklemiş olabilir, çocuk korkunca kapıyı açtım, çocuğun bağırması ile kapıyı açmam arasındaki süre maksimum 15 saniyedir, ben çocuğun ağzına dokunduğum için elimi penis zannetmiş olabilir, gözü kapalı olduğu için yanlış anlamış olabilir, suçsuzum, çocuğun benim aleyhime verdiği ifadeyi kabul etmiyorum, tamamen yanlış anlaşılmadır, ayrıca çocuğun babası …’ın benim aleyhime olan anlatımlarını da kabul etmiyorum, bizim röntgen çekimlerimiz sırasında rutin olarak kapı kilitlenir, uygulama bu yöndedir, kapıyı açtıktan sonra küçük babasına doğru koşmaya başladı, ağladı bir şeyler oldu, babası bana saldırdı ve boğuştuk, ayırdıkları sırasında kız ağzıma pipisini sürmeye çalıştı vs gibi şeyler söylemiş, tekrar bir arbede yaşandı, olaylar kapandı, suçlamaları kabul etmiyorum, benim üzerimde olan hastane formamda fermuar yoktur, dolayısıyla iddia edildiği gibi cinsel organımı çıkarmam kolay değildir, tamamen uydurmadır, sabıkam yoktur, öncelikle serbest bırakılmamı, mahkeme aksi kanaatte ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmamı talep ediyorum.”,
08.11.2018 tarihinde Mahkemede; “Ben …hastanesinde 8 ay staj gördüm, stajdan sonra da aynı hastanede çalışmaya devam ettim, olay günü öğlen yemeğe çıktım, yanımda 3 arkadaşım vardı, öğlen yemeğe çıkarken mağdure ve babasını gördüm, röntgen için beklediklerini söylediklerinde, bekleme koridorundan röntgen odasının içine aldım, bilgisayara kaydını yaptım, tekniker odasına geçtim, orada aynaya baktım, dişlerimi fırçaladım, tekrar içeriye geçtim, tekniker odasında 1 dakika kadar kaldım, çekim yapmak için bilgisayara kayıtları girdim, mağdureyi gerekli pozisyona aldım, babası da bu esnada röntgen odasında idi, her şeyi görüyordu, …nın babasına radyasyon vereceğimi ve odayı terk etmesini söyledim, mağdurenin babası çıktıktan sonra kapıyı kilitledim, bunun nedeni hastanenin kuralı olması ve odaya radyasyon verilirken bu radyasyonun dışarı çıkmasını engellemek için odanın kilitlenmesi zorunludur, kapıyı kilitledikten sonra odaya geçtim, radyasyon vermeden önce mağdureye baktım, verdiğim açıyı bozmadığını gördüğümde düğmeye bastım, hemen yanında yanıp sönen bir lamba var, bu lamba yanıp sönmeye başladığında ben parmağımı düğmeden çektim, camdan …ya baktım, kafasını biraz sağa doğru çevirmişti, ben de bu görüntüyü etkiler mi etkilemez mi diye düşünürken odaya girdim, kapıyı açtım, babasını içeriye aldım, görüntü sisteme geç düştüğü için biraz bekleyin dedim, beklerken de …nın rahatsızlığını anlamak için …nın babasına sordum, ‘Kızınız bir yerden mi düştü?’ diye sordum, babası da ‘Nasıl yani?’ dedi, ‘Çocuk bu düşer ama röntgeni boğazı ağrıdığı için çekiyoruz.’ dedi, ekrana görüntü geldi, hafif rotasyon olduğundan bunun görüntüyü etkileyip etkilemediğini tespit edemedim, daha önce de çekimlerle ilgili doktorlardan uyarı almıştım, yeni mezunum, görüntülerde bazen sorun olduğunu söylüyorlardı, bu uyarılar aklıma geldiğinde işimi daha iyi yapıp daha iyi görüntü almak için röntgeni tekrar çekmek istedim, bu esnada …nın babası içeride idi, babasına görüntünün hareketli olduğunu ve tekrar etmem gerektiğini söyledim, …nın babası koridora çıktı, koridordaki sandalyeye oturdu, ben de evvel ki gibi kapıyı kilitledim, odaya gittim, …çekim yapılan alanda idi, yani röntgen makinasının önünde idi, yanına gittim, sadece pozisyonunu verdim, alnına ve çenesine dokundum, tekrar çekim yaptığım alana gittim, düğmeye bastım, mağdure kafasını ileri geri oynatıyor, vücut olarak sallanıyordu ve dudaklarını ağzının içine çekiyordu, ben de görüntü tamamlanmadan düğmeden elimi çektim, çektiğimiz görüntüde kişinin sabit durması ve hareket etmemesi, ağzını açıp kapatmaması, dudaklarını içeriye doğru bükmemesi gerekiyor, ben de bunun üzerine kapıyı açıp mağdurenin babasını içeri alacaktım, mağdurenin hareket etmesini engellemek için babasından yardım edecektim, aklıma stajyerken yaşadığım bir olay geldi, bir hastanın röntgenini çekmeyince hastanın yakını ile aramızda bir tartışma yaşanmıştı, bunu anımsayınca kapıyı açmaktan vazgeçtim, sandalyeyi alıp röntgen cihazının yanına koydum, mağdure ayakta durduğu için sallanıyordu, buna engel olmak için sandalyeye oturmasını söyledim, bunun üzerine statifi yeniden ayarlamam gerekiyordu, boy ve pozisyon ayarı değişmişti, tekrar yeniden ayarladım, bu sırada mağdure halen dudaklarını içeri doğru çekiyordu, ben de böyle yapmamasını, sabit durmasını söyledim, ben de dudaklarına dokundum ve dudaklarını sabit tutmak istedi, ağzına elimi soktuğumda mağdure çığlık attı, bir şey söylemedi, ben de kapıyı açmak için kapıya doğru gittim, kapıyı açtım, kapıyı açar açmaz mağdurenin babası bana vurmaya başladı, mağdure babasına doğru koştu, mağdurenin babası bana vurmaya devam ediyordu, ben korunmaya çalıştım, koridora çıktım ve dışarıdakiler bizi ayırdılar, mağdure en baştan beri gözünü kapalı tutuyordu, bu çekimi etkilemez, mağdureye gözünü aç demedim, ben mağdurenin gözlerini elimle kapatmadım ya da kapatmasını söylemedim, ikinci çekimde içeride 2 ya da 3 dakika kadar kaldık, hasta mahremiyeti nedeniyle röntgen çekimi odasında kamera bulunmaz, sadece koridoru gören kameralar vardır, ben MR’daki arkadaşlardan da yardım istedim, mağdurenin babası bana küfür ve tehdit sözleri savurdu, mağdureyi daha önceden tanımam, ilk defa kendisini hastanede gördüm, benim cinsel organımı ağzına soktuğumu niçin söylediğini bilmiyorum, bu konuda bir bilgim yoktur, beraatimi istiyorum.”, iddia makamının talebiyle sorulması üzerine; “Mağdurenin kafasını ayarlarken mağdurenin kafasının benim vücudumun neresine geldiğini hatırlamıyorum, göğüs hizama denk gelmiş olabilir, üzerimde hastane formam vardı, bunun fermuarı yoktu, bu forma tulum şeklinde değildi, üstü ve altı ayrı idi, formanın altında baksırım vardı, bizim diğer çekimlerimiz de yine böyle 2-3 dakika kadar sürer.”, sorulması üzerine; “Röntgen çekerken hastanın ağzının açık kalması rutin uygulamadır, mağdurenin ağzını açmaya çalıştığımda gözleri kapalı idi.”, sorulması üzerine; “Mağdurenin ağzına cinsel organımı sokmadım, elimi mağdurenin ağzına sokmuştum.”, sorulması üzerine; “Ben mağdureyi ilk çekimde sözlü olarak uyardım, ağzını açık tutması gerektiğini, hareket etmemesi gerektiğini, dudaklarını içeriye bükmemesi gerektiğini söyledim, ikinci çekimi de bu nedenle yaptım, ilk çekimin uygun olmadığını düşündüğüm için ikinci çekimde mağdureye fiziksel olarak müdahale ettim, hasta tek başına röntgen odasında durabilecek durumda ise yanına yakınını almıyoruz, hasta bebek ise ya da kendi kendisini idare edemeyecek durumda ise hasta yakınını da röntgen odasına alıyoruz, yaş sınırı yoktur.”, sorulması üzerine; “Ben ilk başta molaya gidecektim, mümkün olabildiğince işimi hızlı ve doğru yapmak için ikinci çekimimi mağdurenin babasını içeriye almadan yaptım, yine rutin uygulamada ilk başta tek başına çekim yapılır, bir eksiklik hissedersek yakınını alırız, ağzını açamayıp dudaklarını büken tüm hastalara sözümü anlamadıkları takdirde aynı uygulamayı yaparım, yani dudaklarını elimle düzeltiyorum, …ya da aynı uygulamayı yaptım.”, sorulması üzerine; “Mağdurenin dudaklarını düzeltmek için elimi ağzına soktum, emniyette de ben ifademi bu şekilde verdim, ne şekilde tutanağa geçti bilmiyorum.”, sorulması üzerine; “Kriminal inceleme yapılan baksırım 3 günlüktü, kirli idi, bu yüzden DNA m çıkmış olabilir, ben rutin uygulamamızı mağdureye de uyguladım, yapmam gereken neyse onu yaptım, bunun dışında bir şey yapmadım, tahliyemi istiyorum.”,
10.01.2019 tarihinde Mahkemede; “Önceki savunmalarımı aynen tekrar ediyorum, ben röntgen odasında dişimi fırçaladığımı söylememiştim, tekniker odasında dişimi fırçaladığımı söylemiştim, katılana röntgen odasında durmasının yasak olduğunu söylemedim, zaten bu yönde bir talebi de olmadı, ben odaya radyasyon vereceğimi söyledim ve radyasyon olduğu için sadece kapıyı kapatacağımı söyledim, kendisi de telefonu elinde dışarı çıktı, ben ilk çektiğim röntgen esnasında mağdurenin kafasını çevirdiğini gördüğüm için işlemi tekrarladım, hasta mahremiyeti ve röntgen yaymamak için kapıyı kilitliyordum, kapıyı kilitlememek bana göre ihmaldir.”,
17.04.2019 tarihinde Mahkemede; “Mağdure dudaklarını içe doğru büktüğünde düzeltmek için elimi ağzına soktum ve mağdure çığlık attı, başından beri ben bunu söyledim, hastanede röntgen çekilirken kapının kapatılması öğretiliyor, bunun sebebi radyasyonun yayılmasını engellemek ve mahremiyet ile alakalı, ben tüm ifadelerim de bu iki gerekçeyi söyledim ve bu nedenle kapıyı kapattığımı söyledim, hastanenin cevabi yazısı da benim savunmamı destekliyor, tanıklar da benim savunmalarım gibi ifade verdiler, ben öğretileni yaptım, kasten ve bilerek kapıyı kilitlemedim, bu iki sebepten dolayı kapıyı kilitledim, mağdureyi görsem tanımam, fiziki yapısını hatırlamıyorum, bana sorulması üzerine mağdure sandalyeye oturtulduğunda göbek deliğimin üzerine geleceğini söylemiştim, bana ısrarla vücudumda bir yer gösterilmesi istendiğinde ben göbek deliğimin üstünü göstermiştim, beraatimi ve tahliyemi istiyorum.”,
09.07.2019 tarihinde Mahkemede; “Önceki savunmalarımı aynen tekrar ederim, üzerimdeki boxer 3 günlüktü, sperm bulunmuş olması normaldir, çekim esnasında kapının kilitli olması da rutin bir uygulamadır, ben bu çekimi yaptığımda stajımı bitirip 25 gündür görevime devam ediyordum, eleştiri aldığım için ve düzgün çekim yapabilmek adına bu çekimi yeniledim, ben karakola giderken bu suçla suçlandığımı bilmiyordum, hatta müşteki bana vurmuştu, ben darp raporu dahi almadım, müştekinin bana vurduğu için ifade vereceğimi zannediyordum, tahliyemi istiyorum.”,
03.12.2019 tarihinde Mahkemede; “Yazılı savunmamda olayı ayrıntılı anlattım, ben stajyerken daha sonra işe alındım, o da işimi yapmamdan kaynaklanıyordu, röntgeni tekrarlamamın sebebi ilk çektiğimi hekimin beğenmeyeceği endişesidir, ben dişlerimi diş macunu dahi kullanmadan temizledim, olay günü mağdurun babası bana küfür ettiği halde ben şikayetçi olmadım. Olay tarihinde 3 günlük iç çamaşırımı giymemin sebebi annemin evde olmamasıdır, ben bu iç çamaşırının spermli olduğunu bilmiyordum, kirlilerden alıp giymiştim.”,
17.07.2020 tarihinde Mahkemede; “Ben önceki savunmalarımı aynen tekrar ediyorum, sürekli aynı şeylerin tekrar edilmesine gerek yoktur, söylemediğim şeyleri sürekli söylemişim gibi lanse ettirmelerine gerek yok, madem odanın fotoğrafı çekilmiş ise oradaki küçük odayı da görmüşlerdir, benim suçlu ve haksız çıkmam için kendileri kurgu kuruyorlar, olaya ilişkin tüm her şeyi ben anlattım ancak mahkeme bana ayrıntılarını sorunca ben ayrıntıya girdim, annemin evde olmadığını da karakolda söylememin bir manası olmayacaktı bu nedenle lüzum oldukça bazı söylemler savunmama dahil oldu, kameralar vs. incelense dosyada olan biteni çok net oturtacaktır, tüm bu hususlar dikkate alınarak ve önceki savunmalarım da göz önünde bulundurularak beraatıma karar verilmesini istiyorum, suçsuzum.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde 6 yaş 6 aylık olan katılan mağdure …’ın olay tarihinde ailesiyle birlikte sanığın röntgen teknikeri olarak görev yaptığı hastaneye gittiği, muayene edildiği kulak burun boğaz uzmanı tarafından adenoid hipertrofisi (geniz eti büyümesi) ön tanısıyla röntgen çekimi için radyoloji bölümüne sevk edildiği, katılan mağdurenin babası katılan …’la beraber röntgen odasının önünde beklemeye başladıkları esnada öğle arasından dönen sanığın, katılan …’tan röntgen çekimi için beklediklerini öğrendiği, katılan mağdureyi röntgen odasına aldığı, katılan mağdurenin aşamalarda; babası yanında olduğu esnada sanığın filmi çektiğini ve babasına “Kızın daha önce düştü mü?” diye sorduğunu, babasının olumsuz cevap vermesi üzerine babasını röntgen odasının dışına çıkartarak kapıyı kilitlediğini, odada yalnız kaldıkları sırada sanığın eliyle gözlerini kapattığını ve cinsel organını ağzına soktuğunu, “Bu yumuşak şey ne?” diye düşündüğü sırada gözlerini açtığında sanığın cinsel organının açıkta olduğunu gördüğünü, bağırarak babasından yardım istediğini, eylem sırasında sanığın, kendisine ağzını açmasını söylediğini ve ağzının içine herhangi bir sıvı gelmediğini iddia ettiği, sanığın aşamalarda özetle; olay günü katılan mağdurenin gözlerini kapatmasını söylemediğini ancak katılan mağdurenin kendiliğinden gözlerini kapattığını, katılan mağdurenin çekilen ilk röntgen filminden emin olamadığı için tekrar film çekmek istediğini, o esnada hareket etmesi nedeniyle katılan mağdureyi bir sandalyeye oturttuğunu, ayrıca uzman doktor tarafından talep edilen filmin çekilebilmesi için katılan mağdurenin ağzının açık olması gerektiğini, katılan mağdurenin ise dudaklarını içe doğru büktüğünü, bu nedenle parmağını katılan mağdurenin ağzının içine soktuğunu, katılan mağdurenin bu durumu yanlış anlamış olabileceğini, röntgen odasında işlem sırasında hem içerideki hastanın mahremiyetini korumak hem de dışarıdan gelebilecek olanların radyasyona maruz kalmalarını engellemek amacıyla kapının kilitlenmesinin rutin bir uygulama olduğunu, yaklaşık 25 gündür görev yaptığı hastanede daha önce çektiği bazı röntgenlerin hekimler tarafından eleştirilmesi nedeniyle katılan mağdurenin ikinci defa röntgenini çekmek ihtiyacı duyduğunu, sperm örneği bulunan alt iç çamaşırını yaklaşık 3 gündür kullandığını, annesi evde olmadığı için kirlilerin arasından alarak giydiğini, katılan mağdure ve ailesiyle arasında bir husumet bulunmadığını, suçlamayı kabul etmediğini savunduğu olayda;
Katılan mağdurenin 31.07.2018 tarihinde Çocuk İzlem Merkezinde beyanının alınması sırasında olayın aydınlatılması için adli görüşmeci tarafından katılan mağdureye yöneltilen soruların daha çok “evet”-“hayır” şeklinde cevap verilmesini gerektiren ya da zorunlu seçenek içeren sorular olması, olay tarihinde 6 yaş 6 aylık olan katılan mağdurenin zihinsel ve bilişsel gelişimi itibarıyla beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği konusunda Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından katılan mağdurenin Çocuk İzlem Merkezinde alınan beyanına ilişkin görüntü kaydının yer aldığı CD’nin izlenmesi suretiyle 06.03.2020 tarihinde düzenlenen raporda; cinsel istismara maruz kaldığı iddia edilen çocuklarla ilgili olarak mahkemeler ve savcılıklardan mütalaa tanzimi istendiğinde, muayene için belirlenen randevu tarihinde mağdurun ayrıntılı psikiyatrik muayenesinin ve testlerinin yapılarak çocuk psikiyatristi uzmanlarının da yer aldığı heyet tarafından gerekli değerlendirmelerin yapıldığının, muayenelerde, iddia edilen cinsel istismar ile ilişkilendirilebilecek psikiyatrik bulgular olup olmadığı hususunda, çocuğun bulunduğu yaş grubuna uygun ortamda ve uygun sorularla muayenesinin yürütüldüğünün, katılan mağdure hakkında görüş bildirilebilmesi amacıyla muayene için randevu tarihi belirlendiğinin ancak katılan mağdurenin muayeneye gönderilemediğinin ve dosya içerisinde bulunan CD’deki ifade kaydının değerlendirilerek zihinsel ve bilişsel gelişimi itibarıyla beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor düzenlenmesinin talep edildiğinin, görüntü kayıtlarından izlendiği kadarıyla katılan mağdurede bir zekâ geriliği ya da çocukluk dönemi psikopatolojisi bulgusu olduğuna dair kanaat oluşmamakla birlikte görüntü kalitesinin ve çözünürlüğünün yetersizliği, konuşmaların derinden gelmesi, katılan mağdurenin mimiklerinin ve ses tonunun vücut diliyle uyumunun tam ayırt edilememesi, ayrıca bu tür istismar iddiası bulunan çocuklara daha fazla açık uçlu soru sorulması gerektiğinin bildirilmesi hep birlikte değerlendirildiğinde, zihinsel ve bilişsel gelişimi itibarıyla katılan mağdurenin beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda kesin bir tıbbi kanaate varılamadığının bildirilmesi ve suçun sübutunun belirlenmesi bakımından en önemli delilin katılan mağdurenin beyanları olması karşısında, katılan mağdurenin bizzat adli tıp kurumuna sevkinin sağlanarak zihinsel ve bilişsel gelişimi itibarıyla beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor alınması gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu bakımından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının, İlk Derece Mahkemesince katılan mağdurenin bizzat adli tıp kurumuna sevkinin sağlanarak bilişsel ve zihinsel gelişimi itibarıyla beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor alınması gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla hüküm kurulması nedeniyle istinaf isteminin kabulü yerine düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmiştir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dokuz Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; sübutun varlığının tespiti yönünden eksik araştırma bulunmadığı, bu itibarla sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusuna geçilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 14.04.2021 tarih ve 1097-2977 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- … Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin 02.10.2020 tarihli ve 1117-1161 sayılı istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine dair kararının, sanık hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulduğunun gözetilmemesi nedeniyle istinaf isteminin kabulü yerine düzeltilerek esastan reddedilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesinin hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve sanık …’ün TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA, sanık hakkında CMK’nın 109/3-a, b bentleri uyarınca “yurt dışına çıkamamak” ve “duruşmaları takip etmek” şeklinde adli kontrol tedbiri UYGULANMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.10.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 03.11.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla, ulaşılan sonuca göre infazın durdurulmasına ve sanığın tahliyesine ise oy birliğiyle karar verildi.
20.10.2022 tarihli müzakere
Eksik araştırma var
Eksik araştırma var
Eksik araştırma var
Eksik araştırma var
…
Eksik araştırma var
Eksik araştırma var
…
Eksik araştırma var
Eksik araştırma var
03.11.2022 tarihli müzakere
Eksik araştırma yok
Eksik araştırma yok
Eksik araştırma yok
…
Eksik araştırma yok
Eksik araştırma yok
Eksik araştırma yok
Eksik araştırma yok
Eksik araştırma yok
Eksik araştırma yok