Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/83 E. 2022/832 K. 22.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/83
KARAR NO : 2022/832
KARAR TARİHİ : 22.12.2022

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 3-2
Kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan sanık …’un, TCK’nın 204/2, 43/1, 62 ve 53/1. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Yargıtay 11. Ceza Dairesince verilen 15.10.2020 tarihli ve 3-2 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istekli, 10.03.2021 tarihli ve 28706 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:
Hükmolunan ceza miktarı yönünden şartları oluşmadığından sanığın yaptığı duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca reddine oy birliğiyle karar verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunca sanık … hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün isabetli olup olmadığına ilişkin temyiz incelemesi yapılacaktır.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık … hakkında birçok iddianın yanı sıra soruşturma dosyaları ile ilgisi olmayan kişileri soruşturma dosyasına kaydedip özel hayatlarına dair bilgi edinmek için dinleme kararları aldığı, bu kişileri bizzat dinlediği yönündeki iddiayı da içeren “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığına” ve “Adalet Bakanlığına” başlıklarıyla hazırlanmış isimsiz ve 15.06.2011 havale tarihli ihbarlar üzerine HSYK 3. Dairesinin 23.11.2011 tarihli ve 7522 sayılı kararı ile 09.05.2012 tarihli ve 7522 sayılı ek kararı ve Teftiş Kurulu Başkanlığının emirlerine istinaden HSYK Başmüfettişince yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda düzenlenen 10.07.2012 tarihli inceleme ve soruşturma raporunda; sanık …’un özel hayatlarına dair bilgi edinmek amacıyla suçtan zarar gören … ve onunla ilişkisi olduğunu düşündüğü diğer suçtan zarar gören …’a ait hatları mahkemeden aldığı kararlar doğrultusunda bizzat dinlediği, ayrıca arkadaşı olan … …’ın isteği üzerine bu şahsın kız arkadaşı olan diğer bir suçtan zarar gören … (…) …’ün hattını da mahkemeden karar almak suretiyle dinlettiği kanaatine varıldığı,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Dairesinin 27.12.2012 tarihli ve 403-894 sayılı kararına göre; sanığın, başka eylemlerinin yanı sıra Giresun Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2415 soruşturma sayılı dosyası ile ilgisi bulunmayan …, … ve … (…) … hakkında özel hayatlarına ilişkin bilgi edinmek için iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması talebinde bulunup alınan kararlar sonucunda adı geçenlerin usulsüz şekilde dinlenmelerine sebebiyet vermesi eylemlerinden kovuşturma yapılması gerekli görüldüğünden düzenlenecek iddianame ile birlikte Ordu Ağır Ceza Mahkemesine verilmek üzere soruşturma evrakı aslının 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca o yer Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildiği,
… (…) …’ün sanıktan şikâyetçi olmaması nedeniyle sanık hakkında … (…) …’e yönelik gerçekleştirdiği eylemler yönünden özel hayatın gizliliğini ihlal ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından herhangi bir dava açılmamış ise de … ve …’a gerçekleştirdiği eylemler yönünden sanıktan şikâyetçi olan adı geçenlerin şikâyetleri doğrultusunda, sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından açılan kamu davasında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 08.01.2016 tarih ve 2-1 sayı ile; …’a karşı gerçekleştirdiği eylemler yönünden …’un şikâyetinden vazgeçmesi nedeniyle açılan kamu davasının düşmesine, …’a karşı gerçekleştirdiği eylemler yönünden ise sanığın eyleminin haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanık hakkında TCK’nın 132/1-2. cümle, 137/1-a, 62 ve 53. maddeleri uyarınca verilen 1 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, akabinde ise sanık …’un suçtan zarar görenlerin kullandıkları telefon hatlarına ilişkin iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması amacıyla gerçeğe aykırı müzekkere düzenleyip kullanması şeklindeki eylemleri ile ilgili kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan gereğinin takdir ve ifası için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna suç duyurusunda bulunulduğu,
Suç duyurusu üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üçüncü Dairesinin 21.06.2016 tarihli ve 5750-7584 sayılı kararı ve bu karara ilişkin 28.07.2016 tarihli Bakan oluru ile sanık hakkında ilgili eylemleri nedeniyle soruşturma izni verildiği,
Soruşturma izni doğrultusunda muhakkik olarak atanan Trabzon Cumhuriyet Başsavcısının yürüttüğü soruşturma ve sonucunda düzenlediği 03.02.2017 tarihli soruşturma fezlekesi üzerine de Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesince 28.11.2017 tarih ve 63-522 sayı ile; sanığa isnat edilen eylemlerle ilgili olarak Dairelerinin 2012/403 esas sayılı dosyasında 27.12.2012 tarihli ve 2012/894 sayılı karar ile sanık hakkında kovuşturma izni verildiğinin görülmesi nedeniyle aynı eylemle ilgili yeniden kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına, sanık hakkında Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2013/2 esas sayılı dosyasında bulunan suç duyurusuyla ilgili iddianame düzenlenerek kamu davası açılmak üzere evrakın sanığın yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine en yakın Ağır Ceza Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı olan Ordu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildiği,
Ordu Cumhuriyet Başsavcılığının 05.02.2018 tarihli ve 431-64 sayılı iddianamesi ve Ordu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.04.2018 tarihli ve 43-81 sayılı son soruşturmanın açılması kararı ile sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan kamu davasının açıldığı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince de sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verildiği,
Suç tarihlerinde Giresun Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanık … tarafından hazırlanan Giresun Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosunun 2009/2415 soruşturma sayılı dosyası içerisindeki suça konu belgelerin;
1- Şüphelilerin kimliği kısmında; … ve …’ın isim ve T.C. kimlik numaralarının, yüklenen suç kısmında; kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, resmî belgede sahtecilik ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarının, iletişim aracının türü ve telefon numarası kısmında ise …’un kullanımındaki 0534 *** **16, 0506 *** **60 ve 0538 *** **35 numaralı, …’ın kullanımındaki 0530 *** **48 ve 0544 *** **84 numaralı hatların yer aldığı ve şüphelilerin atılı suçları işlediklerine dair kuvvetli şüpheler bulunduğu, ancak delillerin toplanması, olayın aydınlatılması için şüphelilerin telefonlarının dinlenilmesine ihtiyaç olduğu gerekçesine dayanılarak 1 ay süre ile iletişimlerinin tespiti, dinlenilmeleri, kayda alınmaları ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesinden talep edildiği 10.08.2009 tarihli müzekkere,
2- Şüpheli olarak belirtilen …’ın kullanımındaki 0544 *** **84 numaralı hattı üzerinden yapılan iletişimin tespitinin 1 ay süre ile ilk kez uzatılmasının Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesinden talep edildiği 11.09.2009 tarihli müzekkere,
3- Şüpheli olarak belirtilen … (…) …’ün kullanımında bulunan 0531 *** **86 numaralı hattı ile dosya kapsamındaki eylemlere ilişkin görüşmeler yapmış olabileceği gerekçesine dayanılarak 1 ay süre ile iletişiminin tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin Giresun 2. Sulh Ceza Mahkemesinden talep edildiği 29.09.2009 tarihli müzekkere,
Olduğu,
Dosya içerisine ilgili belgeleri alınan Giresun Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2415 soruşturma sayılı dosyasına ilişkin evrak ve belirtilen dosyanın, aşamalarda soruşturma ve kovuşturma makamlarınca incelenmesi sonucunda düzenlenen dosya inceleme tutanaklarına göre;
Giresun İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevlilerince yapılan istihbari çalışmalarda sigorta şirketi bulunan bazı iş takipçilerinin, bir kısım şahsın emekli olmalarına aracılık ettikleri, bazı kişileri herhangi bir işte çalışmadıkları hâlde çalışıyor gibi ya da yurt dışında çalışmamalarına rağmen çalışmışlar gibi göstermek suretiyle haksız kazanç sağladıklarının öğrenildiği,
Bu kapsamda Giresun İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğünce Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 28.05.2009 tarihli ve 207607 sayılı yazı ile Giresun ilinde SSK, Bağ-Kur, yurt dışı borçlanma, hizmet birleştirme ve emeklilik işlemleri hususunda iş takibi yapan Aytekin Aksu, Mevlüt Çıtlak, … Pınar ve Temel Kamanoğlu’nun kullandıkları GSM hatlarıyla yapılan iletişimin 3 ay süre ile tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine karar verilmesinin talep edildiği,
Giresun Cumhuriyet Başsavcılığınca 2009/2415 soruşturma numarasına kaydedilen evrakta görevli olan ve incelemeye konu dosyanın sanığı konumunda bulunan Cumhuriyet savcısı … tarafından 01.06.2009 tarihli müzekkere ile belirtilen soruşturmaya şüpheli olarak kaydedilen …, , … Pınar ve Temel Kamanoğlu’na ait telefon hatları için 5271 sayılı CMK’nın 135. maddesi uyarınca iletişimin tespiti ve aynı Kanun’un 153/2. maddesi gereğince soruşturma dosyası yönünden gizlilik kararı verilmesinin Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesinden istenildiği, adı geçen Mahkemece yapılan inceleme sonucunda 01.06.2009 tarih ve 2009/224 değişik iş sayı ile iletişimin tespitine ve soruşturmanın gizli yürütülmesine karar verildiği,
Yine aynı soruşturma dosyasında Giresun İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün herhangi bir talebi olmaksızın Cumhuriyet savcısı … tarafından 10.08.2009 tarihli ve 2009/2415 sayılı yazı ile suçtan zarar gören …’un kullanımındaki 0534 *** **16, 0506 *** **60 ve 0538 *** **35 numaralı ve suçtan zarar gören …’ın kullanımındaki 0530 *** **48 ve 0544 *** **84 numaralı hatlar ile yapılan iletişimin 1 ay süreyle tespitinin, dinlenilmesinin, kayda alınmasının ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine karar verilmesinin Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesinden talep edildiği, Mahkemece 10.08.2009 tarih ve 2009/330 değişik iş sayı ile talebin kabul edildiği,
Soruşturma dosyası kapsamındaki diğer dinleme işlemleri kolluk tarafından yerine getirilmesine karşın Cumhuriyet savcısı …’un, Giresun Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne yazdığı 14.08.2009 tarihli yazı ile Giresun 1. Sulh. Ceza Mahkemesinin 10.08.2009 tarihli ve 2009/330 değişik iş sayılı kararı ile verilen iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınması işleminin bizzat soruşturma savcısı tarafından yerine getirileceğinin bildirildiği,
14.08.2009 tarihli ve yine Cumhuriyet savcısı … imzalı yazı ile Giresun İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün herhangi bir talebi olmaksızın …’ın kullandığı 0530 *** **48 numaralı telefon ile yaptığı görüşmelerde suç unsuruna rastlanmadığından iletişimin tespitine son verilmesine karar verildiği, Giresun İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne bildirildiği, 17.08.2009 tarihli CD teslim tutanağı ile de bu hattan elde edilen bütün seslerin Kodak yazılı CD içine atılarak mühürlü zarf içinde soruşturmada kullanılmak üzere Cumhuriyet savcısı … imzasına teslim edildiği, teslim tutanağına CD’nin aynı gün kırılmak suretiyle imha edildiğinin yazıldığı,
Cumhuriyet savcısı … tarafından imzalanan 11.09.2009 tarihli ve 2009/2415 soruşturma sayılı yazı ile de Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 10.08.2009 tarihli, 2009/330 değişik iş sayılı kararıyla iletişimin tespitine karar verilen … tarafından kullanılan 0544 *** **84 numaralı telefon hattı üzerinden yapılan iletişimin tespiti kararının, 1 ay süre ile ilk kez uzatılmasının talep edildiği, Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesince 11.09.2009 tarih ve 2009/378 değişik iş sayı ile iletişimin tespiti kararının 1 ay süre ile ilk kez uzatılmasına izin verildiği,
15.09.2009 tarihli DVD teslim tutanağı ile …’un kullandığı 0534 *** **16, 0506 *** **60 ve 0538 *** **35 numaralı hatlardan ve …’ın kullandığı 0544 *** **84 numaralı hattan elde edilen bütün seslerin DVD içine aktarıldığı, DVD’nin mühürlü zarf içerisinde Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturmada kullanılmak üzere teslim edildiği,
Yine kolluktan herhangi bir talep olmaksızın Cumhuriyet savcısı … tarafından 29.09.2009 tarihli yazı ile daha önceki dinleme kayıtlarına ilaveten … (…) … isimli şahsın kullandığı 0 531 *** **86 numaralı hattın 1 ay süre ile iletişimin tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine karar verilmesinin Giresun 2. Sulh Ceza Mahkemesinden talep edildiği, Mahkemenin 29.09.2009 tarihli ve 2009/384 değişik iş sayılı kararı ile talebin kabul edildiği,
İl Emniyet Müdürlüğünün 05.10.2009 tarihli yazısı ve ekindeki tutanak ile … (…) …’ın kullanmış olduğu 0 531 507 5486 numaralı hattan suç ve suç unsuru olabilecek görüşmeler olmadığı gerekçesi ile iletişimin tespiti ve kayda alınması işleminin sona erdirilmesinin talep edildiği, talep üzerine Cumhuriyet savcısı … tarafından 05.10.2009 tarihli yazı ile teknik takibin sonlandırılmasına karar verildiği,
08.10.2009 tarihli CD teslim tutanağı ile … (…) …’ün kullanmış olduğu 0 531 *** **86 numaralı hattan elde edilen bütün seslerin CD içine aktarıldığı, CD’nin soruşturmada kullanılmak üzere Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği,
19.10.2009 tarihli DVD teslim tutanağı ile de …’ın kullandığı 0544 *** **84 numaralı hattan elde edilen bütün seslerin DVD içine aktarıldığı ve DVD’nin mühürlü zarf içinde soruşturmada kullanılmak üzere Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği,
Sonradan ilgili soruşturmayı devralan Cumhuriyet savcısı … tarafından 07.03.2012 tarihli ve 2009/2415 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile; şüpheliler … (…) …, … ve …’un olayla herhangi bir ilgilerinin bulunmadığı, her ne kadar şüphelilerin kullanmış oldukları telefon hatlarının iletişiminin bir süre dinlenildiği ve kayda alındığı anlaşılmış ise de sonucunda suç unsuruna rastlanılmadığı, şüphelilerinin üzerilerine atılı kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçunu işlediklerine dair haklarında kamu davası açılmasını gerektirir herhangi bir delil ve emare bulunmadığı belirtilerek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Suçtan zarar gören … müfettiş huzurunda; Giresun ilinde ilaç mümessili olarak çalıştığını, hiçbir olayda şüpheli olmadığını, …’u doktor olması nedeniyle yaptığı işten kaynaklı olarak tanıdığını, herhangi bir ilişkilerinin olmadığını, sanık …’u Cumhuriyet savcısı olmasından dolayı tanıdığını, eski eşinin kendisine saldırması sonucunda eski eşinden şikâyetçi olmaya gittiğinde sanıkla tanıştığını, bu olaydan 1 ay sonra trafik ekipleri radar uygulaması nedeniyle kendisini durdurduğunda Savcı İhsan’ı aradığını, sanığın da aradığı polis memurlarına gerekli evrakı alıp kendisine göndermelerini söylediğini, bunun üzerine olay yerinden ayrıldığını, bir keresinde de … ile Erzurum’a bir otele gittiğinde sanık …’ın kendisini aradığını, otelden ayrıldıktan sonra da Gümüşhane civarında sanığın aracıyla peşlerinde olduğunu fark ettiğini, o gün araçla bir iki kez polis kontrol noktalarında durdurulduklarını, sanıkla tanıştıktan sonra birkaç kez sanığı adliyedeki odasında ziyaret ettiğini, gündüzleri çalıştığı için bu ziyaretlerin bir kısmının akşam saatlerinde olduğunu, telefonlarının dinlendiğini müfettişliğe ifade vermek için geldiği 02.03.2012 tarihinde öğrendiğini, telefonları usulsüz dinlendiyse sorumlular hakkında şikâyetçi olduğunu,
Kovuşturma evresinde; o yıllarda eşiyle kavga ettiğini, eşinin kendisine saldırdığını, Başsavcılığa gelip eşi hakkında şikâyette bulunduğunu, sanığı bu şekilde tanıdığını, sanığın kendisine yardımcı olduğunu, eşi hakkında uzaklaştırma kararı çıkarttığını, ayrıca olayların üzerinden uzun zaman geçtiği için tam olarak hatırlayamadığını, iddianamede bahsi geçen telefon hatlarını kullandığını, çalıştığı şirket dolayısıyla kullandığı hatlar olabileceğini, hatırladığı kadarı ile sanık … tarafından yemeğe çağrıldığını, kendisi ile dışarıda yemek yediklerini, sanıktan şikâyetçi olmadığını, davaya katılma talebinin de bulunmadığını belirtmiştir.
Suçtan zarar gören … müfettiş huzurunda; Giresun ili Espiye ilçesinde 2007 – 2009 yılları arasında Espiye Devlet Hastanesi acil bölümünde doktor olarak görev yaptığını, 2009 yılının Nisan ayında istifa ederek Giresun’da özel bir hastanede çalıştığını, …’ı tanıdığını, …’in ilaç mümessili olduğunu, özel bir arkadaşlıklarının söz konusu olmadığını, ancak …’in diğer doktorları aradığı gibi kendisini de sık sık aradığını, 2009 yılında bir gün …’la yemek yedikleri sırada …’i birisinin aradığını, …’i arayan kişinin Giresun’da savcı olarak görev yapan İhsan Bey olduğunu, yanlarına gelmek istediğini söylediğini beyan ettiğini, …’e gelmesini istemediğini söylediğini ancak sanık …’ın geldiğini, sanık ile orada tanıştığını, tahminen 2009 yılının Ekim ayında sanık …’un kendisini hastanenin iş yeri telefonundan aradığını ve bana “… Hanımla telefon görüşmelerinize dikkat edin, soruşturma kapsamında takibe takılabilir.” dediğini, bunun üzerine ertesi gün sanığı ziyarete gittiğini, adliyede de sanığın kendisine “… Hanımla görüşmene dikkat et, bu kadın takip ediliyor, sen de çevresinde dolaşıyorsun, yanına gitme, birlikte dolaşma” şeklinde sözler söylediğini, zaten … Hanım’ın arkadaşlıkları ile sanık …’ı, sanık … ile olan arkadaşlığı ile de kendisini kıskandırma hevesinde olduğunu bildiğini, sanık …’ın beyanı sonrası kendisinin dinlendiğini düşünmediğini, telefonunun dinletilmesi nedeniyle sanık …’dan şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; eylem tarihinde Giresun’da hekim olarak görev yaptığını, iddianamede ismi geçen, ilaç mümessili olan … ile çok defa telefonda görüştüğünü, …’ın özel hayatını bilmediğini, bu nedenle evlenmek niyeti ile görüştüğü bir kişi olup olmadığından haberdar olmadığını, o dönemde pratisyen hekim olarak görev yaptığını, daha sonra da uzmanlığı kazanarak Samsun’a gittiğini, Samsun’da iken Giresun’da görev yaptığı dönemde hakkında bu şekilde işlem yapıldığını ve telefonlarının usulsüz bir şekilde dinlendiğini öğrendiğini, sanıktan şikâyetçi olmadığını,
Suçtan zarar gören … (…) … aşamalarda; daha önce soyadının “…” olduğunu, evlendikten sonra “…” soyadını aldığını, iddianamede bahsi geçen … …’ın, eski erkek arkadaşı oluğunu, ilişkileri sonlandıktan sonra … …’ın kendisine “Senin neden benden ayrıldığını biliyorum. Telefonlarını dinletiyorum, ne olacağını görürsün.” dediğini, bu nedenle 04.10.2009 tarihinde annesi ile yaptığı bir görüşmede ablasının telefonu ile görüşmeyi annesine teklif ettiğini, sonradan savcılık kararı ile telefon bilgilerinin değerlendirildiğini, yaptığı iletişimlerin tespit edilmiş olduğunu öğrendiğini, hakkında dinleme kararı verilen dosyadaki diğer şüpheliler …, … …, … ve …’ı tanımadığını, şikâyetçi olmadığını, herhangi bir maddi zararının oluşmadığını,
Tanık … …; … …’ı tanıdığını, 2009 yılında kısa süreli bir arkadaşlıklarının olduğunu, daha sonra ayrıldıklarını, telefonlarının dinlendiği konusunda bir bilgiye sahip olmadığını, ancak o dönemde Tansu isimli bir arkadaşının …’ü başka bir erkekle otururken gördüğünü söylemesi nedeniyle …’e telefonlarını dinlettiğini söylediğini, ancak bu söylediğinin tamamen asılsız olduğunu, korkutmak amacıyla bu şekilde konuştuğunu, sanık …’u Adliye’deki bir dosyası nedeniyle tanıdığını, birkaç kez telefonda görüşmüş olabileceklerini, ancak kendisinden …’e ait telefonların dinlenmesi gibi bir talepte bulunmadığını,
Tanık …; restoran işletmecisi olduğunu, sanığı ve iddianamede ismi geçen …’ı müşterisi olmaları nedeni ile tanıdığını, son soruşturmanın açılması kararındaki olaylara ilişkin bir bilgisinin olmadığını ancak, … Albayrak’ın ilaç mümessili olarak çalıştığını, o dönem savcı olarak bildiği huzurdaki sanık …’un ismini kullandığını diğer müşterilerinden duyduğunu, kendi menfaatine satışını artırabilmek için bu şekilde davrandığını duyduğunu, sanık ile …’ın birkaç kez restoranına geldiklerini, …’in bu şekilde sanığın ismini kullandığını duyduktan sonra sanığa bu durumu anlattığını, sanığı, … ile arasına mesafe koyması hususunda uyardığını,
Tanık …, son soruşturmanın açılmasına dair kararda ismi geçen … ve … …’ı şahsen, …’u da ismen tanıdığını, … …’ı ise tanımadığını, sanık ile görevi nedeni ile Giresun’a geldikten sonra arkadaş vasıtası ile tanıştığını, tarihini tam olarak hatırlamadığını ancak, yanlış hatırlamıyorsa 2009 yılında Giresun’dan ayrıldığını, sanık ile …’in arkadaş olduğunu duyduğunu, eşinin eczacı olduğunu, …’in ise ilaç mümessili olduğunu, eşinin eczanesine geldiğinde …’ın “İhsan’ı tanıyorum, arkadaşlığım var. Bir sıkıntım olduğunda ona hallettiriyorum. Onun ismi ile hastanelerde satış yapıyorum.” şeklinde konuştuğunu, bunu kendisine eşi olan …’nun anlattığını, ancak başka eczacı ve mümessillerden de bu durumu duyduğunu, şuan diğer eczacı ve mümessillerin isimlerini hatırlamadığını, bu olayı duyduktan sonra sanık …’a, …’in ismini kullandığını söylediğini, kendisine “Eğer …’in söylediklerini yapıyorsan yapma, yapmıyorsan da haberin olsun.” şeklinde uyarıda bulunduğunu, sanık ile … …’ın arkadaş olup olmadıklarını veya samimilik derecesini bilmediğini, sanık ile …’in beraber restorana geldiğini görmediğini, olaylarda ismi geçen …’un da doktor olduğunu bildiğini, başkaca bir bilgisinin olmadığını,
Tanık …; Giresun Devlet Hastanesinde laboratuvar teknikeri olduğunu, olaylarda ismi geçen …’ı şahsen tanıdığını, ilaç mümessili olduğunu, … …’ı da ismen tanıdığını, diğer kişileri bilmediğini, babasına ait SONAX isimli araç bakım, temizlik işleri ile ilgilenen iş yerinin olduğunu, kendisinin de iş sonralarında burada babasına yardım ettiğini, sanık ile de aracını bu iş yerine getirmesi nedeni ile tanıştıklarını, …’ın hastanede bir ortamda “Arkamda uzman doktorlar var. Savcı İhsan var.” şeklinde konuşmalar yaptığını duyduğunu, o an ortamın kalabalık olduğunu, kimlerin olduğunu hatırlamadığını, bu olaydan sonra sanık … aracını temizletmeye geldiğinde durumu ona izah ettiğini, ismini kullandıklarını söyleyip kendisini uyardığını, olayın üzerinden yaklaşık 10 yıl geçtiğini, uyardığı tarihin hangi yıla denk geldiğini hatırlamadığını, sanığın da kendisine “Kimse benim adımı kullanamaz, ben gerekeni yaparım.” şeklinde yanıt verdiğini, … …’ı inşaat malzemeleri satması nedeni ile tanıdığını ancak sanık ile aralarında yakın arkadaşlık olup olmadığını bilmediğini, sanığı Giresun’a görevli geldiğinden beri tanıdığını,
Tanık Tayfun Dündar; 17 yıldır Giresun’da ilaç mümessili olarak çalıştığını, sanığı Ordulu olduğu ve ortak avukat arkadaşları olması sebebiyle samimi olarak tanıdığını, mağdurlardan …’u doktor olması sebebiyle tanıdığını, o tarihte Özel Kent Hastanesinin acilinde doktor olarak görev yaptığını, …’la bir samimiyetlerinin olmadığını, mağdurlardan …’ı ilaç mümessili olması nedeniyle tanıdığını, hatırladığı kadarıyla şu ana kadar iki firmada çalıştığını, mümessil olduğu için bir arkadaşlık ilişkileri olduğunu, çok samimi olmadıklarını, diğer mağdur … …’ı tanımadığını, 29.09.2009 tarihinden önce Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanığa mağdurlarla alakalı herhangi bir suç ihbarında bulunmadığını, ancak …’ın sanığın ismini kullanarak hastanelere, eczanelere ve doktorlara ilaç satışında bulunduğunu mümessil camiasında ortak yemeklerde konuşulurken duyduğunu, kimden duyduğunu hatırlamadığını, sanığa bu durumu bir yemek ortamında haricen söylediğini, Adliyeye gelip şikâyetçi olarak söylemediğini, sanığın da bunu birkaç kişiden daha duyduğunu ve araştıracağını söylediğini,
Tanık …; 2004 – 2010 yılları arasında Giresun KOM Şube Müdürlüğünde komiser olarak görev yaptığını, 2009 yılında Giresun SGK Müdürlüğünde birtakım usulsüzlükler olduğu iddiası ile soruşturma başlatıldığını, bu doğrultuda bazı şahıslar yönünden telefonlarının dinlenmesi için mahkemeden kararlar alındığını, ancak … ve …’un dinlenilmesi konusunda savcılığa herhangi bir talepte bulunmadıklarını, herhangi bir bilgi de vermediklerini, bu dosyanın Cumhuriyet savcısı olan sanık …’un bu şahısların telefon hatlarının dinlenilmesine dair kararı mahkemeden talep ettiğini ve verilen karar sonucunda bu şahısların dinlendiğini, … ve … hakkındaki dinleme kararlarını yerine getirmek amacıyla sanık tarafından görevlendirildiğini, ancak dinlemeyi sanığın yaptığını, sanığın bazen KOM Şubeye geldiğini, telefon dinlemesini yapabilmek için kendilerine verilen şifreyi sanığa verdiklerini ve sanığın da bu şekilde dinleme yaptığını, bu şahıslar yönünden ne kendisinin ne de bürodaki diğer arkadaşlarının dinleme yapmadığını, bununla ilgili sorumluluğun kendisine ait olduğuna dair yazının da dosya içerisinde bulunduğunu, sanıktan bu şahısların doktorlara fazla ilaç yazmak suretiyle SGK’yı zarara uğrattıklarını duyduğunu, bu olay öncesinde sanık … ile …’ın birbirlerini tanıdıklarını bildiğini ama ikisinin duygusal anlamda birlikteliklerinin olduğunu görmediğini, ancak emniyet görevlileri arasında … ile … arasında duygusal bir ilişki olduğundan söz edildiğini,
Tanık Tolgay Karabulut; Giresun KOM Şube Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak görev yaptığını, 10.08.2009 tarihinde Cumhuriyet savcısı olan sanık … imzasıyla gönderilen ve ekindeki Sulh Ceza Mahkemesi kararına göre dinleme yapılması istenen telefon hatlarının yaptıkları soruşturma ile alakası olmayan kişiler olduğunu fark ettiğini, bu hususta savcılıktan herhangi bir taleplerinin olmadığını, ayrıca sanığın bu kararda ismi geçen … ve …’u kendisinin dinleyeceğini söylemesi üzerine bu hususu üstlerine danıştığını, üstlerinin de “Soruşturmanın sahibi savcı, bu şekilde dinleme yapabilir.” dediklerinde de dinlemenin komiser arkadaşı …’in şifresi üzerinden yapılacağı için bunun ileride Adil yönünden sorumluluk doğurabileceğini söylediğini, ancak sanık …’ın dinlemenin başladığı günden itibaren her gün, günde iki saat emniyete gelerek dinleme yaptığını, bu şahıslar yönünden emniyet olarak herhangi bir dinleme taleplerinin olmadığını, savcılığa yazılan fezlekede de bu şahısları şüpheli olarak göstermediklerini, 200’e yakın kişinin ifadesini aldıklarını ancak bu iki şahsın belirtilen 200 kişi arasında bulunmadığını, ayrıca yine SGK müfettişi tarafından hazırlanan raporda da bu iki şahsa ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığını,
Tanık Şamil Koç; 2007 yılının Eylül ayından itibaren Giresun Adliyesinde görev yaptığını, o dönemlerde Sulh Ceza Hâkimliği yaptığını, dinleme talep edilen dosyalarda sanık …’ın usulsüz dinleme talep ettiğine ilişkin bilgisinin bulunmadığını, bu tip dosyalar hâkimin önüne geldiğinde genellikle emniyet veya savcılık tarafından suç unsuru içeren görüşmeler evrakın altına eklendiğini ve önemli görülen kısımların işaretlendiğini, ancak bazen çok fazla sayıda kişi veya telefon hakkında talepte bulunulduğunda dosyayla ilgisi olmayan kişiler hakkında da karar verilmiş olabileceğini, ancak bu konuda somut bir bilgisinin bulunmadığını, sanığın kasıtlı olarak bu şekilde bir talepte bulunduğuna dair bir bilgisinin olmadığını, sanığın bayanlarla ilişkisini rahat bir şekilde anlattığını, saklama ihtiyacı duymadığını, …’la ilişkisi olduğunu da kendisine anlattığını, yine …’ın önceden Doktor … ile de bir ilişkisinin olduğunu ve …’le ilişkileri başlayınca bu doktorla da aralarının bozulduğunu anlattığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … aşamalarda; öncelikle hakkında 2012 yılında yapılan soruşturmanın bir ön yargı ile başlatıldığını, soruşturmanın tüm evrelerinde savunmaya dair haklarının kısıtlandığını, dinlenilmesini istediği tanıkları her seferinde HSYK Müfettişine ve HSYK’ya bildirdiği hâlde hiçbirinin soruşturma aşamasında dinlenilmediğini, aleyhine beyanda bulunanlar dinlenip lehine beyanda bulunanları dinlemekten sarfı nazar ettiklerini, buna ilişkin de pek çok tanığının olduğunu, soruşturma evrakındaki iddiaların içinde hep ön kabullerin bulunduğunu, “Özel hayatını merak ettiği …”, “Samimi arkadaşı olan … …” tanımlamasının yapıldığını, bu tanımlamaların hepsinin ön kabullerden ibaret olduğunu, önceki yargılamada da açık ve net olarak belirttiği üzere … ile bir avukat arkadaşının vasıtasıyla tanıştığını, ona yardımcı olmasını istediğini, bütün görev hayatı boyunca birisinin aracı olmasına gerek olmaksızın, kendisine gelen ve yardım isteyen herkese elinden geldiğince, mevzuat öngördüğünce yardımcı olduğunu, hiç kimseyi kapısından boş çevirmediğini, … ile bu şekilde tanıştıklarını, daha sonrasında telefonla görüştüklerini, yemek yediklerini, bir arkadaşlık ilişkisi olduğunu, bu durumu zaten hiç inkâr etmediğini, hatta … o dönemde işten çıkarıldığı için telefon hatları iptal olduğundan, adına kayıtlı telefon hattını da kullandığını, kendisi adına hat kullandığı için …’in özel hayatına dair, yani merak edeceği bir şey olmadığını, hat kendisi üzerine olduğu için kiminle görüştüğünü, kimleri aradığını, kimlerle buluştuğunu, kimle ilişkisi olduğunu, kimle evlenmeyi düşündüğüne kadar bütün her şeyi zaten aralarındaki hukuk nedeniyle bildiğini, yani özel hayatında merak edeceği bir şey olmadığını, tanıkların da bunu dile getirebileceğini ama onların bunu dile getirmesinin o zaman biraz engellendiğini, soruşturma evrakının içerisine … ve diğer müştekilerin eklenmesi mevzusunun suç konusu yapıldığını, kolluğa talimat verip, “Şu şu kişilerden bu konuda şüpheleniyorum, yürüttüğümüz şu dosya kapsamında bunlar hakkında bir araştırma yapın, bir rapor düzenleyin ve haklarında teknik takip işlemi başlatın.” diye bir sözlü talimatı Giresun Emniyetinin geri çevirmeyeceğini, gereğini yapacağını ama o dönem Giresun Emniyetinde fişleme yapan, daha sonra Fetö’den tutuklandığını bildiği İl Emniyet Müdürünün olduğunu, kendisiyle bazı konularda takıştıklarını, çünkü yapılan dinleme kararlarından birer örneğin emniyette saklanması yönünde ısrarcı taleplerinin olduğunu, bunun hem resmî olarak hem de sözlü olarak mümkün olmadığını, bunun fişleme olacağını kendisine beyan ettiğini, o nedenle Giresun İl Emniyet Müdürü ile arasında böyle bir soğukluk oluştuğunu, bu yüzden de bu konudaki talimatı resen emniyete vermek yerine şüphelendiği durum nedeniyle soruşturmaya …’ı da dahil ettiğini, bunu yaparken …’ın, …’un ve … …’ın kimlik bilgilerini saklamadığını, yani genelde bu tip durumlarda isimlerin gizlendiğini, kod isim kullanıldığını, bu şekilde dinlemeler yapıldığını, kendisinin yaptığı teknik takipte herhangi bir kimlik gizlemesinin kesinlikle yapılmadığını, ayrıca soruşturmanın kendisi tarafından başlatılıp, sonraki savcılar tarafından da devam ettirildiğini, yani eğer böyle bir özel kastla hareket etmiş olsaydı, bu dosyaya bir şekilde yön verip, müdahale etmesi gerektiğini, soruşturmanın seyrinde gitmesi hususunda hiçbir dosyaya müdahale etmediğini, hatta o dönem emniyetteki arkadaşlarına sadece dinlemenin yeterli olmayacağını, çünkü gerek …’ın, gerek doktor …’un aralarındaki bu ilaç yazma ve başkalarının adına ilaç yazma mevzusunu telefonda konuşmadıklarını, teknik araçla izleme yolunu da seçmeleri gerektiği hususunda görüştüğünü, o dönem iş bölümü gereği dosyaların başka bir savcıya tevzi edildiğini, dosyada müştekiler ya da mağdurlar yönünden ek takipsizlik kararının Adalet Müfettişinin soruşturmasının başlamasından sonra verildiğini, yani yaptığı soruşturmanın kendi kontrolü dışında da yine başka bir savcı tarafından yaklaşık 3 yıl devam ettirildiğini, eğer ortada kasıtla işlenmiş bir dinleme, özel dinleme gibi bir durum olsaydı, dosya kendisine tevzi edilen, sonradan alan savcının aylarca, yıllarca bunu görmemesinin mümkün olmadığını, dosyayı alan savcının da gerçekten dosyalarında çok titiz olan bir savcı olduğunu, onun elinde bu kadar kalmasının da mümkün olmadığını, bu soruşturmanın kendi olağan mecrasında yapılmış bir soruşturma olduğunu, kendisinin buradaki kusurunun, teknik takip talebini ilgili kolluğun hazırlayacağı bir tutanak üzerine yapmak yerine, kendisine arkadaşları aracılığıyla, çevre aracılığıyla gelen bazı bilgileri kullanmak suretiyle şahsi kanaatini kullanıp resen işlemi başlatmak olduğunu, bunun dışında başka özel bir kastı olmadığını, Giresun’da 4 yıl kadar görev yaptığını, Giresun’da çevresinin fazla olduğunu, kolluğun kulağına gitmeyen, jandarmanın kulağını gitmeyen pek çok olayı kendisinin çok rahat bir şekilde öğrenebildiğini, çok yakın arkadaşları aracılığıyla görüştüğü kişilerin kendisinin ismini kullanarak yaptıkları olayların, söylentilerin hep kulağına geldiğini, o dönemlerde sağlık karnelerine ilaç yazdırılabildiğini, ilaç mümessillerinin eczaneleri ve doktorları kullanmak suretiyle haksız surette fazla ilaç yazdırıp, yazdırdıkları ilaçları çöpe atıp, doktorları tatile gönderme, eczacıları tatile gönderme gibi şeyler kulağına gelince yani …’ın, kendisiyle olan tanışıklığını kullanarak doktorlara ve eczanelere baskı yaparcasına ilaç yazdırma yöntemini seçmesi üzerine hakkında soruşturma yapmaya karar verdiğini, Giresun’da yaptığı pek çok teknik takipte tanıdığı, bildiği, kendisiyle iletişimde olan pek çok kişiyi de dinlediğini, asla yaptığı soruşturma evrakını kişilerin zararına, özel hayatların gizliliğini ihlal eder şekilde kullanmadığını, yürüttüğü dosyalardan bu zamana kadar dışarıya bir kelime sızmadığını, teknik takipleri bizzat gidip emniyette kendisinin takip etiğini, haftada bir olmasa bile, 15 günde bir yaptığı teknik takiplerin dinlemelerine bizzat katıldığını, KOM Şubenin kullandığı iletişim dinleme ekranını normal kullanıcılar kadar ustaca kullanmayı öğrendiğini, dolayısıyla polisin savcıdan habersiz işlem yapma olanağının da, görevi sürdürdüğü müddetçe asla mümkün olmadığını, bizzat kendi kulaklarıyla dinleyip soruşturmaya bu şekilde yön verdiğini, dolayısıyla mağdurlar hakkında yapılan teknik takip taleplerinin, herhangi bir suç işleme kastıyla olmayan, tamamen bir soruşturmanın mecrasında yapılmış, usulüne uygun, kimseden herhangi bir şey gizlenmeksizin yapılmış rutin soruşturma evrakı işlemleri olduğunu, bu nedenle hakkındaki resmî evrakta sahtecilik suçlamasını kabul etmediğini savunmuş,
Hâkimler Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderdiği 26.04.2013 tarihli savunma dilekçesinde de; … … hakkındaki takibin sehven yapıldığını, bu durumun görevli memur tarafından anlaşıldığında da takibin durdurulduğunu, yapılan takibin … … ile bir ilgisinin bulunmadığını, … …’ı Shell Petrol İstasyonu olduğundan ve kamu kurumlarına yakıt sağladığından tanıdığını, çok fazla samimiyeti olmadığını ama ara sıra telefonlaştıklarını beyan etmiştir.
Resmî belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı TCK’nın 204. maddesinde;
“(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup, resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan resmi belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup, belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Giresun İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevlilerince yapılan istihbari çalışmalarda; sigorta şirketi bulunan bazı iş takipçilerinin, bir kısım şahsın emekli olmalarına aracılık ederek bu kişileri herhangi bir işte çalışmadıkları hâlde çalışıyorlar gibi ya da yurt dışında çalışmamalarına rağmen çalışmışlar gibi göstermek suretiyle haksız kazanç sağladıklarının öğrenilmesi üzerine Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazı doğrultusunda Giresun Cumhuriyet Başsavcılığınca 2009/2415 soruşturma numarasına kaydedilen evraka ilişkin soruşturmayı yürütmekle görevli olan ve o tarihlerde Giresun Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan sanık … tarafından, kolluk güçlerinin herhangi bir talebi olmaksızın dosya kapsamındaki eylemlerle bir ilgisi bulunmayan suçtan zarar görenler …, … ve … (…) …’ü anılan soruşturmaya şüpheli sıfatıyla dahil edilip 10.08.2009 tarihli müzekkere ile … ve …’ın kullanımındaki telefon hatlarının 1 ay süre ile iletişimlerinin tespiti, dinlenilmeleri, kayda alınmaları ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesinden; 11.09.2009 tarihli müzekkere ile …’ın kullanımındaki 0544 *** **84 numaralı hat üzerinden yapılan iletişimin tespitinin 1 ay süre ile ilk kez uzatılmasının Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesinden; 29.09.2009 tarihli müzekkere ile de … (…) …’ün kullanımında bulunan 0531 *** **86 numaralı hattın 1 ay süre ile iletişiminin tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin Giresun 2. Sulh Ceza Mahkemesinden talep edildiği ve sanığın bu suretle zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanık aşamalarda; Giresun ilinde dört yıl kadar görev yaptığını, çevresinin geniş olduğunu, kolluğun kulağına gitmeyen pek çok olayı rahat bir şekilde öğrenebildiğini, o dönemde sağlık karnelerine ilaç yazdırılabildiğini, …’ın, kendisiyle olan tanışıklığını kullanarak doktorlara ve eczacılara baskı yapmak suretiyle ilaç yazdırdığına dair yakın çevresinden duyumlar aldığından … ve …’ın görüştüğü doktor … hakkında soruşturma yapmaya karar verdiğini ve iletişimlerinin tespitini istediğini, …… hakkındaki takibin de sehven yapıldığını savunmuş ise de Giresun Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2415 soruşturma sayılı dosyasının, eczacı, doktor ve ilaç mümessilleri arasında usulsüz ilaç yazdırmak suretiyle SGK’nın dolandırılması eylemlerini değil, iş takipçilerinin sahte evrak düzenleyerek bazı şahısları hak etmedikleri hâlde veya olması gerekenden daha erken emekli edebilmek adına gerçekleştirdikleri eylemleri konu aldığı, bu soruşturma dosyasındaki diğer şüphelilerin de belirtilen konuda iş takipçiliği yapan kişiler ile bu iş takipçilerine iş yaptıran şahıslar olduklarının anlaşıldığı ve bu şahıslarla suçtan zarar görenler arasında hiçbir bağlantının bulunmadığı, suçtan zarar görenlerin soruşturmayı yürüten ve emeklilik işlemlerine dair soruşturma konusuna ilişkin dinleme eylemini gerçekleştiren emniyet görevlilerince soruşturmayla bağlantıları olduklarına dair bir tespit veya talepleri bulunmadan, soruşturma konusu eylemlerle ve haklarında soruşturma yürütülen diğer kişilerle hiçbir şekilde ilişkilendirilmeden doğrudan dosyanın Cumhuriyet savcısı konumundaki sanık tarafından şüpheli sıfatıyla soruşturmaya dahil edildikleri, bu şekilde gerçekleştiren soruşturma kaydının sehven yapılma ihtimalinin de mümkün olmadığı, tespit edilen iletişimlerinde suç teşkil edebilecek bir görüşmeye rastlandığına dair herhangi bir tutanak da bulunmadığı, sonradan dosyayı devralan Cumhuriyet savcısı … tarafından da suçtan zarar görenler hakkında soruşturma konusu olaylarla ilgileri bulunmadığından 07.03.2012 tarih ve 2009/2415 soruşturma sayısı ile ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, tanıklar … … ve …’ın … hakkındaki beyanlarının da soyut ve duyuma dayalı beyanlar olmasının yanı sıra anlattıkları eylemin de anılan 2009/2415 soruşturma sayılı evrak ile bir ilgisinin bulunmadığı hususları dikkate alındığında; savunması suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşılan sanığın, suçtan zarar görenlerin özel hayatları hakkında bilgi edinebilmek amacıyla içerikleri itibarıyla sahte olan 10.08.2009, 11.09.2009 ve 29.09.2009 tarihli müzekkereleri düzenleyerek nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine sunmak suretiyle atılı kamu görevlisin resmî belgede sahteciliği suçunu zincirleme şekilde işlediği kabul edilmelidir.
Öte yandan, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince alt sınırı üç yıl hapis cezasını gerektiren bu suçta temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak dört yıl olarak tayin edilmesinde gösterilen gerekçe yasal, yeterli ve dosya kapsamına uygun olup TCK’nın 3. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “orantılılık” ilkesine de aykırılık oluşturmamaktadır.
Dosya kapsamında aleyhe temyiz istemi bulunmadığı ve kurulan hükmün sadece sanık tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 5. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliği bozma nedeni yapılmamış ve hükmün bu şekilde onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bu itibarla, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün, TCK’nın 53. maddesinin 5. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliği yönünden eleştirilerek onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.10.2020 tarihli ve 3-2 sayılı sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün, aleyhe temyiz istemi bulunmadığından TCK’nın 53. maddesinin 5. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliği yönünden eleştirilerek ONANMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.