Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/40 E. 2023/530 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/40
KARAR NO : 2023/530
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 705-118

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’in çocuğun basit cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103/1-1 ve 3. cümleleri, 103/3-c, 103/4, 43, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 22 yıl 17 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.05.2018 tarihli ve 451-374 sayılı, resen istinafa tabi hükme yönelik katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili ve sanık müdafii tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince 12.09.2018 tarih ve 2443-1378 sayı ile duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde; “…Mahkemece sanık hakkında hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesinin tatbiki suretiyle artırım yapılırken ’27 yıl 13 ay 15 gün’ olarak belirlenen hapis cezasının TCK’nın 61/6 maddesi uyarınca ’28 yıl 1 ay 15 gün’ hapis cezası olarak düzeltilmesine, yine 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesinin tatbiki suretiyle indirim yapılırken ’22 yıl 17 ay 7 gün’ olarak belirlenen hapis cezasının TCK’nın 61/6 maddesi uyarınca ’23 yıl 5 ay 7 gün’ hapis cezası olarak düzeltilmesi sureti ile” istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın da katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 19.11.2019 tarih ve 2276-12602 sayı ile; “Mağdurenin aşamalardaki tutarsız, ayrıntı vermeyen çelişkili beyanları, savunma, olayın intikal şekli ve zamanı, tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delilerin dosya içeriğiyle çelişmesi karşısında, mahkûmiyet kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, anılan hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine yazılı şekilde düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi ise 05.03.2020 tarih ve 705-118 sayı ile;
“..Bozma gerekçesi incelendiğinde, mağdurenin aşamalarda tutarsız beyanlarından bahsedilmediği, tutarsız beyanların hangileri olduğunun açıklanmadığı, mağdurenin ayrıntı vermediğinden bahsedildiği, oysa ki SEGBİS aracılğı ile mağdurenin psikolog huzurunda görüntülü dinlenip beyanlarının kayda alındığı, ayrıca mahkemedeki zabıt katiplerince dökümünün yapıldığı, mağdurenin yer, zaman bildirerek başından geçenleri ayrıntılı bir şekilde anlattığı, mağdurenin dinlenmesinde görev alan sosyal hizmet uzmanı …’ın beyanında görüşme öncesi mağdurla uzun uzun zaman geçirdiğini, gelişimin yaşına uygu olduğunu, doğruyu yanlışı ayırt edebilecek düzeyde olduğunu, medyadan görerek yaşı nedeniyle cinsel konularda bilgi sahibi olduğunu, televizyonda bir programda görerek taciz kelimesini duyup annesine aktardığını beyan ettiği, olayın başlangıcının mağdurenin televizyonda bir program izleyerek cinsel konularda bilgi edinip taciz kelimesinin öğrenmesi ile başladığı, anne …’in beyanında belirttiği üzere, kızının kendisinin yanına gelerek ‘anneciğim sırlar söylenir mi’ diye sorup kendisinde her şey konuşur sır diye bir şey yoktur cevabı verdiği, sonrasında kızının odadan çıkarak bir süre sonra gelerek, aynanın önüne bir not bıraktığını bu notta babam beni taciz ediyor yazılı olduğunu gördüğünü, sonrasıda olayın gerçekliğini araştırdığını, çocuğuyla konuştuğunu iyice emin olduktan sonra şikayetçi olduğunu belirttiği, olayın çıkış şeklinin yargıtay bozma ilamında belirttildiği üzere, kurgu sayılamayacağı, somut olayda taraflar arasında bir boşanma davasının, eşler arasında anlaşmazlık olmasının cinsel istismar eyleminin gerçekleştiği yönündeki kanaati etkilemediği olayın oluş şekli, çıkış şekli, göz önünde bulundurulduğunda, tamamen tesadüf olduğu müşteki annenin beyanında belirtiği üzere, evlliliğin başından beri zaten anlaşmazlıkların bulunduğu, bu haliyle müşteki annenin şayet boşanmaya delil oluşturma gibi düşüncesi olsa idi, olayı daha önceden çıkarmasının gerekli olduğu, annenin samimi beyanlarında ilk önce bu duruma inanamadığını, babası olması nedeniyle konduramadığını dile getirdiği, bir dönem olayın gerçek olup olmadığını araştırdığı, düşünce olarak gelgitler yaşadığı, bir annenin bu tip gelgitler yaşamasının sanık baba olunca gayet normal olduğu, mahkememizce müşteki annenin gözlenmesinde, babadan sırf inkitam almak çocukların velayetini alabilmek için bu tip bir iftiraya yapacak karakterde olmadığı kanaatine varıldığı, çocuklarını çok seven bir anne olduğu, soruşturma aşamasında müşteki annenin kızının yazdığı kağıdın polise vermesine rağmen nasıl olduğunu bilinmeyecek bir şekilde kağıdın dosya içerisinde kaybolduğu,
Yargıtay bozma gerekçesinde tanık anlatımları dendiği ancak hangi tanık anlatımlarından, niçin bahsedildiğinin açıklanmadığı, dosyada dinlenen tanık …’in öğretmen olup tarafsız tanık konumunda bulunduğu beyanında eylül ayında okulları açıldığında mağdurun dalgın olduğunu hissettiğini, normalde çalışkan ve zeki bir çocuk olduğunu, dalgın olduğunu belirtmesine rağmen konuyu velisi ile konuşmadığını, çocuğada durumu sormadığını bir gün ailenizdeki bireylerin adlarını hecelerine ayırın diye bir ödev verdiğini, mağdurenin babasının adını yazmadığını, mağduriye niçin babanın adını yazmadın diye sorduğunda o artık bizimle yaşamıyor diye cevap verdiğini, çok sonraları annesine sorduğunda annenin hocam dilim varmıyor anlatamıyorum diyerek olaylardan bahsetmediğini beyan ettiği, tanık …’in mağdurenin kardeşi olduğu beyanında …’nun kendisine babasıyla bir problem yaşadığından bahsettmediğini, duruşmaya gelme sebebini tam olarak bilmediğini, duruşmaya gelirken annesinin hiçbir şekilde yönlendirmediğini beyan ettiği, tanığın yaşının küçük olduğu yönlendirmeye müsait olduğu, buna rağmen müşteki annenin küçük oğluna olaylardan bahsetmediği, onunda etkilenmesini istemediği, şayet bu olaydan dolayı fayda sağlamak istede bu olayı kızıyla birlikte plansada idi, küçük oğlu tanığada olaydan bahsedip, duruşmada bir şeyler söylemesini sağlamasını gerektiği, fakat müşteki annenin tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere bu şekilde bir davranışa girmediği anlaşıldığı, müşteki annenin bir çocuğuna hiç bir şey yokmuş gibi olayı anlatmayıp, diğer çocuğu olan mağdure ile işbirliği yapıp, eşi ile arasındaki sıkıntılara karıştırıp, boşanma davasında delil elde etmek için cinsel istismar olayını ileri sürmesinin mümkün olmadığı, duruşmaya gelirken küçük cocuğuna hiçbir etkide bulunmadığı, olayın mahiyeti gereği sanığın suçu herkesin göreceği bir şekilde işlemesinde mümkün olmadığı, diğer dinlenen tanıkların yoruma dayalı beyanlarda bulundukları sanığın yakın akrabaları olan sanığın böyle bir şey yapmayacağı yönünde yorumda bulundukları, bu nedenlerde bozma gerekçesindeki tanık beyanları ilgili bölümün beraat kararı verilmeside gerekçe olamayacağı, mahkememizin kabulünde yer alan delillerin dosya içeri ile çeliştiğinden bahsedilmesine rağmen hangi delillerin mahkememizin kabulü çeliştiğinin ayrıntılı bir şekilde açıklanmadığı, bozma gerekçesinde soyut, genel ibarelere yer verildiği, bu yönüyle yargıtay bozmasının yerinde olmadığı, suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla eski kararımızda direnilmesine,” şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek sanığın ilk hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.10.2020 tarihli ve 71923 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 12.01.2021 tarih ve 7816-111 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, katılan mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR:
İncelenen dosya kapsamından;
18.08.2009 doğumlu olan katılan mağdurenin suç tarihlerinde sekiz yaş içerisinde bulunduğu, öz babası olan sanığın ise 36 yaşında olup katılan mağdurenin annesi katılan … ile 15.09.2005-11.03.2019 tarihleri arasında evli kaldığı, katılan …’nün 30.06.2019 tarihinde Sancaktepe Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne katılan mağdurenin ve kendisinin psikolojik hizmetlerden yararlanmak istediklerine dair dilekçe sunması ve bu dilekçe üzerine katılan mağdure hakkında düzenlenen sosyal inceleme raporunun Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi ile sanık hakkında soruşturmanın başlatıldığı,
Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 08.08.2017 tarihinde düzenlenen raporda; yapılan harici muayenesinde katılan mağdurede yeni oluşmuş travmatik lezyon veya darp-cebir izine rastlanmadığının, iç beden muayenesinin doğal bulunduğunun belirtildiği,
03.07.2017 tarihli uzman klinik psikolog tarafından düzenlenen ruhsal değerlendirme raporuna göre; katılan mağdurenin, babası olan sanığın cinsel istismarına maruz kaldığını, bu olayın üç defa tekrarlandığını detaylı bir şekilde anlattığı, zorlayıcı, rahatsız edici anılarının bulunduğu, bu anıları anımsatan ve sembolize eden konularla ilgili rahatsızlık duyduğu,
07.07.2017 tarihli sosyal inceleme raporuna göre; katılan … ile yapılan görüşmede; olayı öğrendikten sonra konuşturmaya çalıştığı ancak cevap alamadığı katılan mağdureyi uzman klinik psikolog ile görüştürdüğünü, yapılan görüşmeler neticesinde psikoloğun; Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne başvurması gerektiğini, aksi hâlde bizzat müracaatta bulunacağını, katılan mağdurenin durumunun ciddi olduğunu, belirli aralıklarla kendisine yönelik üç defa cinsel istismar gerçekleştiğini, eylemleri gerçekleştirirken de sanığın; “Bu aramızda bir sır olarak kalacak. Eğer birine söylersen seni döverim. Bunu sürekli yapacağız.” şeklinde sözlerle katılan mağdureyi korkuttuğunu kendisine anlattığını, sanığın daha önce anormal davranışlarına rastlamadığını, geçmişte benzer bir olay yaşandığını duymadığını, olaydan sonra katılan mağdurenin sanığa karşı davranışlarının normal olduğunu ve not kâğıdını bırakıncaya kadar herhangi bir şey fark etmediğini, yalnızca son günlerde katılan mağdurenin huzursuz, tedirgin ve içe kapanık olduğunu, her konuda kendinden söz edildiğini düşünerek telefon ve kapıları dinlemeye başladığını aktardığı, katılan mağdurenin rahatsız olduğunu ve konuşmak istemediğini belirtmesi üzerine uzman klinik psikolog ile telefonla yaptıkları görüşmede; katılan mağdurenin üç defa sanığın cinsel istismarına maruz kaldığını, ağabeyinin mezuniyet töreninin gerçekleştiği tarihte sanığın katılan mağdureyi yatak odasına götürdüğünü, perdelerin kapalı olup olmadığını kontrol ettikten sonra katılan mağdurenin ve kendisinin alt tarafında bulunan kıyafetlerini çıkardığını, daha sonra beş on dakika boyunca cinsel organını katılan mağdurenin cinsel organına sokmaya çalıştığını, olayın ikinci defa katılan mağdurenin annesinin çöp dökmeye gittiği esnada tekrarlandığını, sanığın yine kıyafetlerini çıkardığı katılan mağdureyi aynı şekilde cinsel eylemlere zorladığını, üçüncü olayın da benzer biçimde gerçekleştiğini katılan mağdureden öğrendiğini anlattığı, sorulara mantıklı cevaplar verebilen ve kendisini ifade edebilen katılan mağdurenin sanık hakkında konuşulmasından rahatsızlık duyduğunu, annesini çok sevdiğini fakat babasını sevmediğini söylediğini, bu durumun neden kaynaklandığına dair soruya ise cevap vermediği, özel bölgelerinin nereleri olduğunu anasınıfında öğrendiğini aktardığı, ancak tacizle ilgili konuşmak istemediği, psikoloğa anlattıklarının doğru olup olmadığının sorulması üzerine; “Evet, hepsi doğru.” şeklinde sözlerle cevap verdiği, raporun tespit ve sonuç bölümünde ise; katılan …’nün olay nedeniyle yaşadığı şoku henüz atlatamadığının, yaşadığı şokun travmaya dönüşme ihtimalinin yüksek olduğunun, olumsuz duygu durumuna girdiğinin ve bunu çocuklarına da bulaştırdığının, net olmamakla beraber sanıktan şikâyetçi olacağının, olayın savcılığa bildirileceği ve sanığın yargılanacağı bilgisinin paylaşılması üzerine gerekenin yapılması hususunda bir tereddütünün olmadığını ifade ettiğinin, olayın gerçekten yaşanıp yaşanmadığının anlaşılması için önce katılan mağdurenin fiziksel muayenesinin yapılması, akabinde travma çalışan bir uzman psikoloğa götürülmesi gerektiğinin katılan …’ye anlatıldığının bildirildiği,
10.08.2018 tarihli adli görüşme değerlendirme raporunda; fiziksel ve bilişsel gelişiminin içerisinde bulunduğu gelişme dönemi ile uygunluk gösterdiği gözlemlenen ve gerçek yalan ayrımını yapabilecek yeterliliğe sahip olduğu düşünülen katılan mağdurenin kendisini ifade edebildiğinin, duygu ve düşüncelerini baskı altında kalmadan aktarabildiğinin tespit edildiği,
Sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan video kaydında; sanık ile katılan mağdurenin evde yumurta yapıp birlikte yediklerinin, o esnada katılan mağdurenin karşısında izleyenleri varmış gibi davranarak video çektiğinin, bu görüntü kaydında sanık ile katılan mağdure arasında anormal bir duruma rastlanmadığının görüldüğü, yine sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan fotoğrafta katılan mağdurenin sanığa hitaben yazdığını belirttiği şiire yer verildiği, şiirin içeriğinde; “Baba, kalbin sevgi dolu, sevecen, cömert, kibar, kucağı sıcak, anlayışı şefkatli. Bu vasıflarının tümünü taşıyan tek erkek. Ben onu baba diye seviyorum. Benim için dünyadaki en güzel erkek. Babacığım babalar günün kutlu olsun. Canım babam. Tüm çiçekler senin için. Babalar günün kutlu olsun. Seni çok seviyorum.” ifadelerinin yer aldığı,
Sancaktepe İlçe Emniyet Müdürlüğünün 03.05.2018 tarihli yazısında; katılan … tarafından sunulan; “Babam beni taciz ediyor.” ibaresinin yazılı olduğu not kâğıdının tahkikat evrakına eklenerek savcılığa gönderildiğinin, kâğıdın hangi aşamada düştüğü ya da kaybolduğunun tespit edilemediğinin bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure … kollukta; annesi ve ağabeyinin mezuniyet törenine gittikleri tarihte evde sanıkla yalnız kaldığını, sanığın; “Ben yatacağım. Gel hadi, sen de yat.” dediğini ancak ödevi olduğu için yatmak istemediğini, bunun üzerine sanığın kendisini kucağına alarak yatak odasına götürdüğünü ve yatağa yatırdığını, sonra arka tarafına geçtiğini, alt taraflarındaki kıyafetleri çıkardıktan sonra cinsel organına bakmasını istediğini ancak sanığın cinsel organına bakmadığını, bu olayın annesinin sokakta oyun oynayan ağabeyini çağırmak için evden çıktığı zamanlarda tekrarlandığını, bazen kendisinin yatağında bazen sanığın yatağında gerçekleştiğini, sanığın; “Bunları başkasına anlatırsan seni döverim.” şeklinde sözlerle kendisini tehdit ettiğini, bu yaşananları bir not kâğıdına yazarak annesiyle paylaştığını, bu olayların yaklaşık beş defa gerçekleştiğini,
Önceki beyanından farklı olarak mahkemede; ilk olay sırasında sanığın bulundukları yatak odasının kapısını 2-3 dakika süreyle kilitlediğini, sanığın olaylar sırasında (eliyle cinsel organını göstererek) özel bölgelerine dokunduğunu, tacizin insanların özel bölgelerine istenmeden dokunulması olduğunu, bu terimin anlamını annesiyle beraber televizyonda izlediği Kaybolan Çiçekler isimli televizyon programından öğrendiğini, bu olaylar yaşandıktan sonra sanığa karşı olabildiğince soğuk davrandığını, herkesin babalar gününün kutlanması gerektiğini düşündüğü için sanığa şiir yazdığını,
Katılan mağdurenin beyanının alınması sırasında hazır bulunan sosyal çalışmacı, mahkemede; katılan mağdurenin beyanlarına itibar edilmesi konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, katılan mağdurenin televizyon ve sosyal medyadan görerek yaşı nedeniyle cinsel konularda bilgi edindiğini, zaten televizyonda izlediği bir programda taciz kelimesini duyarak olayı annesine aktardığını,
Katılan … kollukta; öz kızı olan katılan mağdurenin yaklaşık 1,5 ay önce evde oldukları bir vakitte yanına gelip; “Anne sırlar söylenir mi?” diyerek komodinin üzerine bir not kâğıdı bıraktığını, not kâğıdında; “Anne babam beni taciz ediyor.” ifadesinin yazılı olduğunu, bu yazının ne anlama geldiğini sorduğunda katılan mağdurenin ağlayarak; “Anne ağabeyimle siz mezuniyet törenine gittiğiniz gece başladı. Babam beni soydu ve (cinsel organını göstererek) eliyle dokundu. Daha sonraki günlerde de sen çöp atmaya çıktığında, bakkala gittiğinde, ağabeyimi yemeğe çağırmaya gittiğinde bu olay devam etti. Büyüyene kadar hep böyle devam edeceğini, aramızda sır olarak kalacağını, başka hiçbir kimseye söylemememi, anlatırsam döveceğini söyledi.” şeklinde anlatımlarda bulunduğunu, aynı gün akşam saatlerinde eve gelen sanıkla konuştuğunu, “… bana bir şeyler anlattı ve hiç hoş şeyler değildi.” demesi üzerine sanığın hiçbir şey söylemeden katılan mağdureyi çağırmasını istediğini, sanığın ısrarı üzerine çağırdığı katılan mağdurenin odaya girer girmez arkasına saklanarak ağlamaya başladığını, sanığın; “Çocuğa mı inanıyorsun, bana mı inanıyorsun?” diyerek kızdığını, katılan mağdureye; “Yanıma bir daha gelme. Benden bir şey isteme. O telefonu bir daha elinde görmeyeceğim.” diyerek odasına gittiğini, sanığa evden gitmesini istediğini aktardığını, sanığın kabul etmemesi üzerine çocuklarıyla beraber evden ayrıldığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; katılan mağdure ve ağabeyiyle zaman zaman cinsel eğitim mahiyetinde konuşmalar yaptığını, “Anne babadan hiçbir şey saklanmaz. Başınızdan geçen her şeyi bana anlatın.” şeklinde uyarılarda bulunduğunu, olayın ortaya çıktığı gün de katılan mağdure ve ağabeyiyle benzer içerikli bir konuşma gerçekleştirdiğini, bir süre sonra yanına gelen katılan mağdurenin; “Annecim sırlar da söylenir mi?” şeklindeki sorusuna “Sır diye bir şey yoktur. Her şey konuşulur.” diyerek cevap vermesi üzerine katılan mağdurenin odadan çıktığını, tekrar dönüp aynanın önüne bir not kâğıdı bıraktığını, notun üzerinde; “Babam beni taciz ediyor.” yazılı olduğunu, yaşadığı şokun ardından kendisine gelerek katılan mağdureye ne demek istediğini sorduğunu, katılan mağdurenin de yaşadıklarını bir anda anlattıktan sonra kendisine sarılarak uzun bir süre ağladığını, sanıkla aralarının bozuk olduğunu ancak bu sebeple katılan mağdureye bu türden şeyler söyletmesinin söz konusu olamayacağını, şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini,
Tanık … mahkemede; ağabeyi olan sanıkla katılan … arasında evliliğin başından itibaren bir geçimsizlik olduğunu, ancak katılan …’nün de bu sebeple sanığa iftira atacağını düşünmediğini,
Tanık … mahkemede; ağabeyi olan sanıkla aynı binada altlı üstlü dairelerde oturduklarını ve olay ortaya çıkıncaya kadar küs olup konuşmadıklarını, sanığın bu şekilde bir eylemde bulunacağına inanmadığını, katılan mağdurenin internetten ya da televizyondan izleyerek etkilenmiş olabileceğini,
Tanık … mahkemede; olaydan iki gün sonra ağabeyi olan sanığın evine gittiğini, bel ağrısı olan sanığın yerde yattığını, katılan mağdurenin de hiçbir şey olmamış gibi sanığın sırtına çıkmış vaziyette olduğunu gördüğünü, katılan mağdurenin babasının ilgisizliği nedeniyle böyle bir şey anlatmış olabileceğini, sanığın böyle bir eylemi gerçekleştirdiğini düşünmediğini, olaydan sonra katılan mağdure ve katılan … ile psikoloğa gittiklerini, katılan mağdure olayı psikoloğa anlatınca katılan …’nün de eylemlerin gerçekleştiği kanaatine vardığını, Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde şikâyetçi olup olmadığı sorulduğunda başta şikâyetçi olmayacağını bildiren katılan …’nün; “Siz şikâyetçi değilseniz çocuğu sizden alabiliriz.” şeklindeki sözler üzerine sanıktan şikâyetçi olduğunu, katılan …’nün olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinden emin olamadığını, yüzde elli ihtimal verdiğini kendisine söylediğini,
Tanık … mahkemede; katılan mağdure ve babası olan sanığın çok iyi anlaştıklarını, dışarıda oynarken annesinin sokağa çıkıp kendisini çağırdığını, o esnada katılan mağdure ve sanığın evde yalnız kaldıklarını, katılan mağdurenin sanıkla problem yaşadığına dair kendisine bir şey anlatmadığını, duruşmaya gelme sebebini de tam olarak bilemediğini, katılan mağdureyle annesinin adliyeye gelme konusunda konuştuklarını duymadığını, annesinin kendisine ve katılan mağdureye ne şekilde konuşmaları gerektiği konusunda bir şey söylemediğini,
Tanık … mahkemede; katılan mağdurenin öğretmeni olduğunu, eylül ayında okullar açıldığında katılan mağdurenin dalgın olduğunu hissettiğini, ancak çalışkan ve zeki olan katılan mağdurenin ders başarısının devam ettiğini, bu durumu katılan mağdure ve ailesiyle görüşmediğini, ailedeki bireylerin isimlerinin hecelenmesine dair bir ödev verdiğini, babasının adını yazmadığını fark ederek neden yazmadığını sorduğunda katılan mağdurenin; “O artık bizim evde yaşamıyor.” dediğini, katılan mağdurenin okula gelen amcasının genel hatlarıyla yaşananları anlattığını, annesinin ise olayı anlatmadığını, “Hocam dilim varmıyor, anlatamıyorum.” dediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … aşamalarda; mezuniyet töreninin gerçekleştiği 22.05.2017 tarihinde saat 16.30 sıralarında kardeşi tanık … ile birlikte eve geldiğini, tanık …’ın katılan mağdureye ve kendisine beraber yemek yemeyi teklif ettiğini, önce bu teklifi kabul eden katılan mağdurenin daha sonra vazgeçtiğini, evde kendisiyle birlikte kalmak istediğini söylediğini, sonra katılan mağdureyle beraber marketten sigara ve yiyecek aldıklarını, eve döndükten sonra beraber yemek yaptıklarını ve film izlediklerini, o esnada katılan mağdurenin oturma odasındaki koltuğun üzerinde kucağında uyuduğunu ve saat 22.00 sıralarında uyandığını, saat 23.00 sıralarında ise katılan … ile oğlunun eve döndüklerini, eşiyle beraber kendi yatağında yattığını, katılan mağdurenin karakterinin tehdit edilmeye ve böyle bir konuyu annesinden saklamaya müsait olmadığını, böyle bir tacizin gerçekleşmesi durumunda katılan mağdurenin annesine aynı gün içerisinde anlatacağını, olayın ortaya çıktığı günden bir önceki günün babalar günü olduğunu ve çocuklarıyla beraber parka giderek güzel vakit geçirdiklerini, hatta katılan mağdurenin kendisine hitaben bir şiir yazdığını, katılan mağdurenin ve annesinin neden kendisi hakkında böyle bir suçlamada bulunduklarını bilmediğini, olay adli makamlara intikal ettikten sonra evden ayrıldığını, olaydan iki hafta önce katılan … ile tartıştıklarını ve konuşmadıklarını, sonrasında bu iddianın ortaya atıldığını, ilerleyen zamanlarda katılan …’nün, kız kardeşine; “Amcam evini satsın. Hakkımı versin. Ben de rahatlayayım.” şeklinde sözler söylediğini bildiğini, olayın yönlendirmeyle ortaya çıktığını, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Hukuki Açıklamalar

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Katılan mağdurenin ilk olarak 22.05.2017 tarihinde annesi ve ağabeyinin mezuniyet törenine katılmak üzere evden ayrıldıkları esnada, diğerlerinin ise annesi ve ağabeyinin çöp dökmek, markete gitmek gibi sebeplerle dışarı çıktıklarında olmak üzere öz babası olan sanığın kendisine yönelik olarak tehditle birden fazla defa basit cinsel istismarda bulunduğunu iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda suçlamaları kabul etmediği anlaşılan dosyada;
Kollukta alınan beyanında sanığın kendisine yönelen cinsel bir temasından bahsetmeyen katılan mağdurenin mahkemede sanığın eylemler sırasında özel bölgelerine dokunduğunu söylemek suretiyle çelişkili anlatımlarda bulunması, yine kollukta cinsel eylemlerin yaklaşık beş defa tekrarlandığını açıkça ifade etmesine karşın sosyal inceleme raporunun düzenlenmesi sırasında telefonla görüşülen (olaydan sonra katılan mağdurenin, annesi katılan … tarafından götürüldüğü) uzman klinik psikoloğun üç cinsel eylemden bahsetmesi ve katılan mağdureye göre olayın gerçekleşme biçimine dair daha detaylı anlatımlarda bulunması, sanık tarafından basit cinsel istismara maruz kaldığını iddia eden katılan mağdurenin gerçekleşen bu eylemlerden sonra sanıkla samimi görüntüler içeren bir video çektiğinin ve olayın intikalinden kısa süre önceki babalar gününde sanığa onu çok sevdiğini ifade eden bir şiir yazdığının dosyada bulunan görüntü kaydı ve fotoğraftan anlaşılması, katılan …’nün de sanığın daha önce anormal bir davranışına rastlamadığını, geçmişte benzer bir olay yaşadığını da duymadığını, olaydan sonra katılan mağdurenin sanığa karşı davranışlarının olağan olduğunu ve not kâğıdını bırakıncaya kadar herhangi bir şey fark etmediğini aktarması, bir kısım tanık beyanlarından evliliklerinin ilk yıllarından itibaren sanıkla geçinemediği sonucuna ulaşılan katılan …’ye ilişkin olarak sosyal inceleme raporunun sonuç bölümünde olay nedeniyle yaşadığı şoku henüz atlatamadığı, yaşadığı şokun travmaya dönüşme ihtimalinin yüksek olduğu, olumsuz duygu durumuna girdiği ve bunu çocuklarına da bulaştırdığına dair tespitlere yer verilmesi, tanık …’ın mahkemede alınan beyanında olaydan iki gün sonra sanığın evine gittiğinde bel ağrısı olan sanığın yerde yattığını, katılan mağdurenin de hiçbir şey olmamış gibi sanığın sırtına çıkmış vaziyette olduğunu gördüğünü, katılan mağdure ve katılan … ile psikoloğa gittiklerini, olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinden emin olamadığını, yüzde elli ihtimal verdiğini kendisine söyleyen katılan …’nün başta sanıktan şikâyetçi olmayacağını bildirdiğini ancak; “Siz şikâyetçi değilseniz çocuğu sizden alabiliriz.” şeklindeki sözler üzerine sanıktan şikâyetçi olduğunu açıkça ifade etmesi, tanık …’in katılan mağdure ve babası olan sanığın çok iyi anlaştıklarını, katılan mağdurenin kendisine sanıkla problem yaşadığına dair bir anlatımda bulunmadığını söylemesi, katılan mağdurenin beyanının alınması sırasında hazır bulunan sosyal çalışmacının da katılan mağdurenin televizyon ve sosyal medyadan görerek cinsel konularda bilgi edindiği kanaatine vardığını beyan etmesi ve sanığın tüm aşamalarda suçlamaları inkâr etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; katılan mağdurenin somut delillerle desteklenmeyen soyut ve çelişkili beyanları dışında sanığın katılan mağdureye yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlediğine ilişkin kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp katılan mağdurenin iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığın katılan mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme hükmünün, sanığın katılan mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.03.2020 tarih ve 705-118 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Hükmün, sanığın katılan mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Sanık hakkında İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09.08.2017 tarih ve 2017/345 sorgu nolu kararı ile CMK’nın 109/3-a, l maddesi uyarınca yurt dışına çıkmama ve belirlenen yer veya bölgelere gitmemek şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildiği anlaşıldığından söz konusu tedbir kararının KALDIRILARAK gereği için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına YAZI YAZILMASINA,
4- Dosyanın, İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.