Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/398 E. 2023/66 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/398
KARAR NO : 2023/66
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ:Ağır Ceza

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’ın kasten öldürme suçuna yardımdan TCK’nın 82/1-e, 39/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.09.2013 tarihli ve 260-297 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyası inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 30.03.2015 tarih ve 5842-1877 sayı ile;
“…Maktul …’un öldürülmesi olayı ile ilgili olarak yaşı küçük sanık …hakkında soruşturma yapıldığı ve çocuğu kasten öldürme suçundan … Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldığı, dosyanın mahkemenin 2013/207 esasına kaydedildiği dosya içeriğinden anlaşılmakla; aynı olay nedeniyle yargılanan sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini yönünden delillerin birlikte değerlendirilmesi amacıyla her iki dosyanın birleştirilmesi, birleştirme olanağının bulunmaması hâlinde, 2013/207 sayılı dosyanın Yargıtay denetimine esas olacak şekilde aslının veya onaylı suretinin dosya içine konulması gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince 10.09.2020 tarih ve 203-247 sayı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan şikâyet yokluğu sebebiyle CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca düşürülmesine ilişkin hükmün, Cumhuriyet savcısı, sanık müdafisi ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.01.2021 tarih ve 4294-428 sayı ile; “… Maktul ile birlikte tanıklar … ve …’ın apartman önünde oturdukları sırada, tesadüfen karşılaşan Burak ve …’ın yanlarına geldiği, …’ın önce …’a sataştığı, akabinde maktule küfredip vurmaya başladığı gerek tanıkların gerek sanık …’ın tarafları ayırmaya çalıştıkları, o sırada Burak’ın da maktule tekme ve yumruk vurduğu, tarafları uzaklaştırmaya çalışan tanığın elinden kurtulan …’ın yeniden ve yalnız başına maktulün üzerine koşarak cebindeki delici aleti vurmak suretiyle maktul …’in ölümüne neden olduğu olayda,
Sanık …’ın suça sürüklenen çocuk …’ın kasten öldürme eylemine, ortak suç işleme kararına bağlı olarak, fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmak suretiyle katıldığına dair somut bir delil bulunmadığı ancak sanığın eyleminin yardım eden niteliğinde bulunduğu gözetilmeksizin TCK’nın 82/1-e, 39/2-c maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 18.06.2021 tarih ve 76068 sayı ile; “…Sanığın suça TCK 39/2-c maddesi kapsamında katıldığı şeklindeki gerekçenin kaldırılarak ilk derece mahkemesinin kabulünde belirtildiği gibi eylemin TCK 86/2 maddesine uygun olduğu değerlendirilerek maktulün çocuk olması ve anne babasının da şikâyet hakkı olduğu ve bu hakkı kullandıkları göz önünde bulundurularak bozma ilamının düşme kararının isabetsiz olduğu şekline dönüştürülmesi,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.10.2021 tarih ve 9977-13268 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONULARI
İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk …hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kasten yaralama suçundan verilen düşme kararı ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanık …’ın eyleminin, inceleme dışı suça sürüklenen çocuk … …’ın maktul …’u kasten öldürme suçuna yardımı mı yoksa müstakilen kasten basit yaralama suçunu mu oluşturacağının,
2- Sanığın eyleminin kasten basit yaralama suçunu oluşturduğunun kabulü hâlinde dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin,
Belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 22.03.2013 tarihli ekspertiz raporunda; olay yerinde bulunan 34 … 13 plaka sayılı otodan ve olay yerinden transfer edildiği belirtilen 1 ve 2 bulgu no’lu kan lekeleri ile olay yerinden elde edildiği belirtilen 3 ve 4 bulgu no’lu lateks eldivenler üzerindeki incelenen kan lekelerine ait genotip özelliklerinin maktulün genotip özellikleri ile uyumlu olduğunun belirtildiği,
06.03.2013 tarihli ölü muayene tutanağında; maktulün sol frontalde saçlı deri sınırında 10 cm’lik üzeri sütüre cerrahi kesi, alt dudak altında 2 cm’lik ekimozlu sıyrık, her iki dirsek iç büklümünde her iki el dorsalin de sol inguinalde ekimozlu, içlerinde iğne pikür izleri olduğunun gözlendiğinin, mevcut bulgularla kesin ölüm sebebi tespit edilemeyeceğinden klasik otopsi yapılmasına karar verildiğinin belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen 30.04.2013 tarihinde düzenlenen otopsi raporunda; … Hastanesinin 25.02.2013 giriş tarihli epikrizinde, darp iddiasıyla getirilen hastanın sol parietal alanda delici alet yaralanması sonucu çekilen Kranyal BT’sinde sol parietalden düzgün bir hat şeklinde ventrikül içine doğru ilerleyen kanama alanları görüldüğü, 3 ve 4. ventrikül de kanama olduğu, nöroşirurji girişimi gerekmeyen hasta yoğun bakıma alındığı, 26.02.2013 tarihinde duraplasti ameliyatı yapıldığı, 05.03.2013 tarihinde eks olduğunun kayıtlı olduğu, maktulün vücudunda 1 (bir) adet delici alet yaralanması tespit edilmiş olup tek başına öldürücü nitelikte olduğu, maktulün ölümünün delici alet yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin belirtildiği,
… Etfal Eğitim ve Araştırma Hasatanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinin 05.05.2014 tarihli yazısında; katılan …’un 23.03.1996 tarihinde bir erkek bebek dünyaya getirdiğinin bildirildiği,
Anlaşılmıştır.
Katılan … aşamalarda benzer şekilde; maktulün babası olduğunu, olay sırasında maktulün yanında bulunan arkadaşı tanık …’ın kendisine, …’ın yanlarına geldiğini, maktulden para istediğini, maktulün …’a param yok dediğini, …’ın küfrederek maktulün yakasına yapıştığını, öbür arkadaşının da maktulü tutarak yumruk vurduğunu, …’ın cebinden tornavida çıkararak maktulün kafasına vurduğunu söylediğini, olayı komşuları …’un gördüğünü, komşularının bağırması üzerine sanık … inceleme dışı suça sürüklenen çocuk …’ın olay yerinden kaçtıklarını, maktulün kesinlikle … ile arkadaş olmadığını,
Maktulün annesi olan katılan …’un aşamalarda eşi katılan … ile aynı mahiyette ifade verdiği,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; maktul ile maktulün oturduğu apartmana ait merdivenlerde sohbet ederken yanlarına tanık …’ın da gelip apartmanın önünde duran park hâlindeki araca yaslanarak sohbetlerine dahil olduğunu, daha sonra sanık … suça sürüklenen çocuk …’ın geldiğini, …’ın önce tanık …’a sataştığını, belinden çıkarttığı tornavidayı …’ın sırtına batırdığını, sanık … suça sürüklenen çocuğun geldiğini görünce maktulle oturdukları merdivenden ayağa kalktıklarını, …’ın daha sonra maktulün yanına gelip ona sataştığını, küfrettiğini ve vurmaya başladığını, maktulün de …’a karşılık verdiğini, bu sırada her ikisinin apartmanın önüne doğru geldiklerini, araya girip ayırmak istediğini, ayıramadığını, sanığa “…’ı al götür.” dediğini, sanığın …’a “Bırak.” dediğini, …’ın maktulü bırakmayarak başından tutup apartmanın kapısına vurmaya başladığını, arkasından sanığın da maktule yumruk ve tekmelerle vurmaya başladığını, ikinci kez tekrar araya girdiğini, maktulü arkasına aldığını, sanık … …’ı da önüne alarak her ikisini de kucaklayıp merdivenlerden aşağıya doğru indirdiğini, birlikte sokağa indiklerinde maktulün arkasından gelip yanına durduğunu, bu sırada sanık … …’ın tam karşılarında bir metre kadar uzakta durduklarını, …’ın bir anda maktule saldırıp eli ile başından tuttuğunu, arka cebinden veya belinden çıkarttığı tornavidayı başına doğru vurduğunu, maktulün hemen yere düşmediğini, olduğu yerde kendi etrafında döndüğünü, daha sonra park hâlinde olan bir metre kadar uzaklıktaki arabanın yanına gittiğini, arabaya yaslandığını, sol şakağından kan geldiğini, …’ın maktule tornavidayı bir defa saplayıp bıraktığını, sanığın …’a “Ne yaptın?” dediğini, birlikte kaçtıklarını, apartman kapısının önündeki kavganın yaklaşık bir dakika sürdüğünü, araya girip ayırdığını, …’ın maktule saldırıp tornavidayı saplamasının 10-15 … sürdüğünü, bu sırada sanığın maktule vurmasının olmadığını, …’ın tek başına olduğunda herkese bulaştığını ve tehdit edip para istediğini, ancak fiilî bir saldırısı olmadığını, yanında başka birisi olduğu zaman fiilî saldırıda da bulunduğunu, olay günü kendisinden ve maktulden para istemediğini, durduk yere sataşıp olay çıkarttığını,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; apartmanın dış kapısı önünde …’ın maktule vurmaya başladığını, sanığın …’a “Bırak gidelim.” dediğini, … ve maktul tekrar birbirine girdiğinde sanığın da maktule yumrukla vurmaya başladığını, tanık …’ın …’ı, kendisinin ise sanığı çekmeye çalıştığını, apartmanın önünde ayrıldıklarını, sokağa çıktıklarını, kendisinin önünde tanık …’ın, arkasında maktulün bulunduğunu, …’ın …’ı belinden kucaklamış şekilde tuttuğunu, …’ın …’ın elinden kurtularak kendisinin önünden geçip arkasında bulunan maktule saldırdığını ve arka cebinden çıkarttığı tornavidayı maktulün kafasına vurduğunu gördüğünü, maktulün yere düştüğünü, … tornavida ile maktulün kafasına vururken sanığın …’ın hemen arkasında olduğunu, birlikte kaçtıklarını, ilk kez o gün … ile sanığı birlikte gördüğünü, …’ın herkese sataşan para isteyen biri olduğunu, bunları yalnızken yapmadığını, yanında birileri olduğu zaman yaptığını, olay günü kendilerinden para ya da başka bir şey istemediğini, durduk yere sataştığını, yanında sanık olmasaydı öyle davranmayacağını düşündüğünü, sanığın bir ara maktule yumrukla vurduğunu,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; kızının evine giderken sokak üzerinde iki kişinin bir kişiyi dövdüğünü gördüğünü, dövülen kişinin maktul olduğunu önce anlamadığını, yanlarına yaklaştığında yine tanıyamadığını, mahalleden olan tanık …’ın 10 metre kadar uzakta olduğunu, …’a “Bunları ayırsana oğlum.” dediğini, …’ın hiç seslenmediğini, ayırmaya çalışmadığını, maktulü döven iki kişiden birinin maktulün başını koltuğunun arasına sıkıştırdığını, diğerinin de yanında olduğunu, yanındaki kişinin ayırmaya mı yoksa vurmaya mı çalıştığını fark edemediğini, maktulün yere düşmediğini, maktulü bırakan iki kişinin kaçarak gittiklerini, daha sonra tanık …’ın yanında bir çocukla maktulün yanına geldiğini, maktulün koluna girip 10 metre kadar ilerdeki bakkalın önünde yere yatırdıklarını, bakkalın önüne gittiğinde maktul olduğunu anladığını, duruşma salonunda olan kişinin maktulü döven kişilerden biri olup olmadığını görmediğini, seçemediğini,
İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk …aşamalarda benzer şekilde; olay günü sanıkla gezdiklerini, maktul … tanık …’ın birlikte sokağın başında ayakta durduklarını, maktule selam verdiğini, maktulün hiçbir şey yokken kendisine, “Seni s…m.” diye küfrettiğini, maktulün alkollü olduğunu, maktule “Bana niye küfrediyorsun?” diye sorduğunda maktulün “Küfretsem ne olur? Ananı bacını s..m.” dediğini, bunun üzerine maktulün yakasından tuttuğunu ve maktulü ittiğini, maktulün de kendisinin boğazına sarıldığını, arkasına dönüp gidecekken arkadaşı tanık …’ın arkasından ittiğini, üzerinde kapüşonlu montunun olduğunu, sırtı maktule … tanık …’a dönük olduğu hâlde arkasından her ikisinin de vurmaya başladıklarını, dizlerinin üzerine çöktüğünü, babasının yanında inşaatlarda çalıştığı için bulundurduğu tornavidayı korkutmak amacıyla salladığını, maktul … tanık çekilince olay yerinden ayrıldığını, tornavidanın maktulün kafasına isabet edip etmediğinin bile farkında olmadığını, hakkında hırsızlık suçundan açılmış soruşturma ve kamu davalarının bulunduğunu maktulü 10 yıldır tanıdığını, olay yerinde maktul, kendisi, tanık … ve sanıktan başka kimsenin olmadığını, maktulle aralarında geçmişte herhangi bir husumet ve kavga olmadığını, maktul alkollü olduğu için hiçbir sebep yokken kendisine küfrettiğini düşündüğünü, kendini korumak amacıyla saldırdığını, sanığın lakabının “Japon” olduğunu, maktul … tanık …’ın kendisini yumrukladıklarının doğru olduğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık … aşamalarda benzer şekilde; inceleme dışı suça sürüklenen çocuk …’ı bir arkadaşı vesilesiyle yaklaşık bir yıl önce, maktulü de çalıştığı markete birkaç defa müşteri olarak geldiği için şahsen tanıdığını, Şubat ayında ’nde bir arkadaşı ile buluştuğunu, havanın kararmaya yakın olduğu saatlerde eve gitmek için kendisinden ayrıldığını, yaklaşık 300-400 metre yürüdükten sonra … ile karşılaştığını, …’ın “Ne yapıyorsun?” diye sorduğunda “Metro ile eve gideceğim.” dediğini, bunun üzerine …’ın da kendisiyle birlikte yürümeye başladığını, yolda kendisine para verip sigara alıp gelmesini söylediğini, …’ın verdiği para ile bakkala gidip sigara aldıktan sonra dışarı çıktığında bir apartmanın önünde …’ın maktulle kavga ettiğini gördüğünü, hızla yanlarına gittiğini, yanlarında ismini sonradan öğrendiği tanık …’ın ve daha küçük bir çocuğun olduğunu, …’ın kendisine, “…’ı al. Buradan götür.” dediğini, kavga eden … ve maktulün arasına girerek ayırdığını ancak tekrar kavga etmeye başladıklarını, tekrar aralarına girdiğini, maktulle karşı karşıya kaldığını, maktulün kendisinin yakasından tuttuğunu, bunun üzerine maktulü ittiğini, bu sırada …’ın 2-3 metre kadar uzakta sağ tarafında durduğunu, maktulü itince maktulün arka tarafa doğru giderek arabaya yaslandığını ve yere doğru doğru düştüğünü, …’ın yanına gelerek, “Yürü gidelim.” dediğini, “Ne oldu?” diye sorduğunda …’ın “Kulağının arkasına tornavida sapladım.” dediğini, …’a “Oğlum sen ne yaptın?” dediğini, …’ın kendisinin kolundan çekerek “Yürü gidelim.” dediğini, birlikte yürümeye başladıklarını, yürürken …’ın belinden çıkarttığı tornavidayı bir apartmanın arasına attığını, …’ın maktule tornavidayı sapladığını görmediğini, kesinlikle maktule vurmadığını, sadece maktul kendisinin yakasından tutunca maktulü ittiğini, …’la çok samimiyetinin olmadığını, … ve maktulün iki kez kavga ettiklerini, iki kez ayırdığını, niye kavga ettiklerini bilmediğini,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulanmaktadır.
1-Sanık …’ın eyleminin, inceleme dışı suça sürüklenen çocuk … …’ın maktul …’u kasten öldürme suçuna yardımı mı yoksa müstakilen kasten basit yaralama suçunu mu oluşturacağına ilişkin olarak;
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 39. maddesinde;
“(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” şeklinde,
“Bağlılık kuralı” da aynı Kanun’un 40. maddesinde;
“(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir” biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiilî gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiilî gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmıştır.
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suçun katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira “yardım etme”yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.
Kasten yaralama suçu TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiş, 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle 3. maddeye “canavarca hisle” şeklinde (f) bendi eklenmiş ve canavarca hisle işlenen kasten yaralama suçunda verilecek cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılarak, kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Kasten yaralama fiilînin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ise ikinci fıkrada düzenlenmiş olup bu durumda birinci fıkradaki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adlî para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedenî veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Maktul … 16, sanık … 19, inceleme dışı suça sürüklenen çocuk … …’ın 17 yaşında olduğu, 25.02.2013 tarihinde saat 19.00 sıralarında maktulün yanında arkadaşları tanıklar … ve … ile ikâmet ettiği apartmanın önünde oturup sohbet ettikleri sırada tesadüfen karşılaşan sanık … inceleme dışı suça sürüklenen çocuk …’ın yanlarına geldiği, …’ın yanında taşıdığı tornavidayı önce tanık …’ın sırtına hissedebileceği şekilde dayayıp bir müddet öyle tuttuktan sonra akabinde maktule küfredip vurmaya başladığı, tanık …’ın sanığa, “…’ı al götür.” demesi üzerine sanığın …’a, “Bırak gidelim.” dediği, …’ın bu kez maktulün başından tutup apartmanın kapısına vurmaya başladığı, kavganın büyümesi üzerine sanığın da …’ın eylemine dahil olarak maktule tekme ve yumrukla vurmaya başladığı, olayın başından itibaren kavgaya fiilen katılmayan ve sürekli araya girip ayırmaya çalışan tanık …’ın …’ı, tanık …’ın ise sanığı maktulden ayırdıkları esnada, tanık …’ın elinden kurtulan …’ın yeniden ve yalnız başına maktulün üzerine koşarak elindeki tornavida ile maktulün sol kaşına bir defa vurduğu, maktulün olaydan bir hafta sonra 05.03.2013 tarihinde tedavi gördüğü hastanede bir adet delici alet yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırığı ile birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü olayda; sanık … inceleme dışı suça sürüklenen çocuk … arasında maktulün öldürülmesine yönelik ortak suç işleme kararı olmadığı gibi inceleme dışı sanık …’ın öldürücü ve tek bir darbe ile gerçekleştirdiği öldürme eylemi üzerinde ortak hâkimiyeti de bulunmayan sanığın kendi kusurlu fiilî olan tekme ve yumruk atmaktan dolayı sorumlu tutulması gerektiğinden, sanığın eyleminin müstakilen kasten basit yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin TCK’nın 39/2-c maddesi kapsamında kasten öldürme suçuna yardımı oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanığın eyleminin kasten basit yaralama suçunu oluşturduğu kabul edildiğinden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin olarak;
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
5237 sayılı TCK’nın 66. maddesinde; Kanun’da aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceği düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adlî para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun’un 67. maddesinin üç ve dördüncü fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak Kanun’da belirlenen süre en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanık hakkındaki kasten basit yaralama suçunun yaptırımı TCK’nın 86/2. maddesinde dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası olarak öngörülmüş olup aynı Kanun’un 66/1-e maddesi gereğince bu suça ilişkin aslî dava zamanaşımı süresi 8, kesintili zamanaşımı süresi ise 12 yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 25.02.2013 tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak TCK’nın 67/2-a maddesi uyarınca belirlenen 8 yıllık aslî zamanaşımı süresini kesen en son işlemin 12.09.2013 tarihli mahkûmiyet kararı olduğu anlaşılmakla dava zamanaşımı 12.09.2021 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, inceleme tarihi itibarıyla aslî zamanaşımının gerçekleşmesi sebebiyle sanık hakkındaki kasten basit yaralama suçuna ilişkin kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 67/2-a ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca dava zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 29.01.2021 tarihli ve 4294-428 sayılı kararındaki sanık … hakkındaki bozma ilamının KALDIRILMASINA,
3- … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli ve 203-247 sayılı hükmünde sanık … hakkında kasten basit yaralama suçundan şikâyet yokluğu sebebiyle verilen düşme kararının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereği uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık … hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nun 67/2-a ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, birinci uyuşmazlık bakımından oy çokluğuyla, ikinci uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle 08.02.2023 tarihinde karar verildi.