Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/354 E. 2022/697 K. 03.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/354
KARAR NO : 2022/697
KARAR TARİHİ : 03.11.2022

Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi

Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan sanık …’ın TCK’nın 39/b-c delaletiyle 103/2, 102/5, 35/2, 39/1, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis; sanık …’ın ise TCK’nın 102/2, 102/5, 35/2, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan her iki sanığın TCK’nın 109/2, 109/3-b, 109/5, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin … 16. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.11.2013 tarihli ve 523-532 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 11.01.2021 tarih ve 3243-32 sayı ile;
“Sanıklar haklarında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı ve sanık … hakkında ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelenmesinde;
Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin başka delille desteklenmeyen soyut ve tutarsız beyanları, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanıkların üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraatleri yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Oluş ile tüm dosya kapsamına göre sanığın, alıkoyma eylemini cinsel amaçla gerçekleştirdiği hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden müsnet suçtan belirlenen cezanın 5237 sayılı TCK’nın 109/5. maddesi ile artırılması neticesinde fazla ceza tayini,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19.02.2021 tarih ve 15825 sayı ile;
“…Olay, 31.05.2012 günü saat 21.00 sıralarında Şehit …. Polis Merkezine giden mağdurun başvurusu ile adli makamlara intikal ettirilmiştir. Mağdur kolluktaki ilk anlatımında sanık … ve iki kadının içinde olduğu bir zorla kaçırma eyleminden bahsetmiştir. Bu anlatımın yargılamaya konu olayla hiçbir ilgisinin olmadığı sanıkların aşamalardaki savunmaları ile anlaşılmaktadır. Nitekim mağdur kollukta verdiği 01.06.2012 ve 24.07.2012 tarihli anlatımları ile Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği 09.08.2012 tarihli ifadelerinde iddianamede yazılı olay örgüsüne uygun anlatımlarda bulunduğu, 24.07.2012 tarihli ifadesinde 31.05.2012 tarihli ifadesini ailesinin tepkisinden çekindiği için o şekilde verdiğini, sonra ki ifadelerinde doğruyu söylediğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mağdure duruşmada da olay örgüsünü benzer şekilde ifade etmekle birlikte sanık …’in cinsel saldırıya teşebbüs eyleminin gerçekleşmediğini, sanıklara kızgın olduğu için bu şekilde beyanda bulunduğunu ileri sürmüştür.
Sanıkların savunmalarına bakıldığında ise sanık …’in sanık …’in kızı ile birkaç kez kaçtığı bu nedenle bir nevi durumlarını denkleştirmek amacıyla sanık …’in yakınlarından bir kadının da sanık …’e … tarafından teslimi konusunda konuşup anlaştıkları …’in bu amaçla akrabalık dereceleri dosya kapsamında tam anlaşılmayan fakat aynı köyden oldukları anlaşılan, diğer sanıklara amcasının kızı olarak tanıttığı mağduru akıl ettiği, ev tutmak istediğini ancak yanında eşi olmadan vermediklerini söyleyip mağdurdan eşi rolünü oynamasını istediği, mağdurun bunu kabul ettiği, olay günü temyiz dışı sanık …’in kullandığı araçla tüm sanıklar ve mağdurun emlakçı rolü oynayan sanık …’in kardeşinin evine gittikleri, …’in dışarıda kaldığı, sanıklar ve mağdurun eve girmesi üzerine …’in kapıyı kapatıp dışarı çıktığı, Nesip ve mağdurun evde kaldıkları sabittir. Sanıkların hangi yöntemle mağdureyi ikna ettiklerini ve hangi amaçla olay yeri olan eve götürdüklerini her aşamada açıkça ifade ettikleri, ancak cinsel saldırıya teşebbüs suçlamasını reddettikleri anlaşılmaktadır. Beraat eden temyiz dışı sanık …’in de olaya dahil olduğu kısım itibarıyla mağdureye yönelik hileyi doğruladığı anlaşılmıştır.
… Üniversitesi … Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nın 27.06.2013 tarih 54358107362-70/2013 sayılı heyet raporuna göre mağdurenin travma sonrası stres bozukluğu adlı psikiyatrik bozukluk nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun bildirildiği görülmüştür.
… Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim edilen 15.08.2012 tarih ve 2012/13874 rapor sayılı raporuna göre mağduredeki doku hassasiyetlerinin etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mağdurenin olayla tamamen gerçek dışı olduğu anlaşılan 31.05.2012 tarihli ifadesi göz ardı edildiğinde iki kez kollukta bir kez Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği birbiri ile uyumlu ifadeleri ile sanıkların savunmalarında açıkladıkları suç saiki ve olayın gelişimi birlikte değerlendirildiğinde, mağdurenin sanık …’in kardeşine ait eve ev göstermek için götürülmediği, sanık … tarafından kaçırılan kızına karşılık sanık …’e teslim edilmek üzere götürüldüğü, evin sanık …’e ait olmamasına göre de belirsiz bir süre içinde olsa mağdurun orada alıkonulması amacının da olmadığı, cinsel saldırıya teşebbüs suçunun olay örgüsünden çıkarıldığında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sebepsiz kalacağı, bu sebeple ilk ifadesinde gerçeği söylemeyen mağdurun daha sonra ki üç ifadesinde gerçeğe rücu ettiği ve olayın cinsel saldırı amaçlı gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi gerektiği, nitekim sanık …’in cinsel saldırısına karşı eline geçirdiği bir bıçakla direndiğinin sanık …’in tevilli anlatımlarından da anlaşıldığı, mağdureye saldırıp onu yatırmaya çalışan Nesip’in mağdurenin direnişi sonucu eylemini gerçekleştiremediği böylece atılı suçun sübuta erdiğinin kabulü gerektiği, sanık …’in eylemi olmasa sanık …’in eylemini gerçekleştiremeyeceği gözetildiğinde sanık …’in sanık …’in cinsel saldırı eylemi üzerinde hâkimiyet sahibi olduğu ve fail olarak cezalandırılması gerektiği, ancak aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Mağdurenin sanık … tarafından hile ile ikna edilerek araca bindirilmesini müteakip sanık …’in de onlarla birlikte aynı araçla olay yerine gittiği, yine gezilecek ev bahanesi ile olay mahalli olan eve sokulduğu ve …’in kapıyı kapatıp çıkarak mağduru sanık …’e teslim ettiği gözetildiğinde Nesip’in de fail sıfatı ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediğinin sabit olduğu,
Mağdurenin sanık … tarafından diğer sanığa cinsel saldırı amacı ile hile ile teslim edilmiş olması karşısında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden TCK’nın 109/5. maddesinin uygulanmasının yasaya uygun olduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı ile kararına itiraz edilen Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmasına ve bu Daireye ait işlerin Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verilmesi nedeniyle CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 14.09.2021 tarih ve 22354-7550 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanık …’a atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olup olmadığının,
2- Sanık …’a atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunun sabit olup olmadığına ve sanık … hakkında TCK’nın 109. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazından sonra sanık …’ın 25.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığının,
Belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
… Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinin 31.05.2012 tarihli ve 639539 protokol numaralı adli rapor formuna göre; darp ifadesi ile gelen hastanın genel durumunun iyi, şuurunun açık, vital bulgularının stabil, S1 ve S2’nin pozitif, ritmik, batın rahat, periferik nabızlarının palpabl olduğu, nörolojik defisitinin olmadığı, nazal, occipital ve servikal bölgede, sağ omuz, dirsek ve kolda hassasiyetinin mevcut olduğu, ortopedi ve beyin cerrahisi ile konsülte edildiği,
… Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 15.08.2012 tarihli raporuna göre; darp sonucu meydana geldiği bildirilen yaralanmasının, mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, vücutta kemik kırığı tanımlanmadığı,
Kolluk görevlileri tarafından 01.06.2012 tarihinde saat 02.25’te düzenlenen ve katılan mağdur … tarafından imzalanan tutanağa göre; 31.05.2012 tarihinde saat 21.00 sıralarında Şehit Bülent Üstün Polis Merkezine gelerek müracaatta bulunan katılan mağdur …’nın; … Mahallesinde bulunan tekstil atölyesine 31.05.2012 tarihinde saat 13.00 sıralarında gelen uzaktan akrabası sanık …’ın … yeri önünde ev bakma bahanesiyle kendisini arabaya bindirmek istediğini, kendisinin arabaya binmeyerek … yerine girmeye çalıştığını, sanık …’in kendisini beyaz renkli transporter marka araca bindirdiğini, … içerisinde tanımadığı iki kadın ve iki erkek şahıs olduğunu, … içerisinde kendisini darp ettiklerini, daha sonra iple ellerini bağladıklarını, araçla Merkezefendi tramvay durağının yanında bulunan bir binanın yanına getirdiklerini, burada araçtan indirerek binaya sokmak isterken kendisinin bağırdığını, bunun üzerine çevreden şahısların yardım etmesi üzerine sanık … ve yanındakilerin olay yerinden ayrıldıklarını, ambulans ile hastaneye gittiğini, tedavisinin ardından polis merkezine giderek şikâyetçi olduğunu beyan ettiği, kolluk görevlileri tarafından katılan mağdur … ile birlikte olay yerine araçla gidildiği sırada katılan mağdurun görevlilere polis merkezinde verdiği ifadenin doğru olmadığını, … yeri önünde oturduğu esnada sanık …’in yanına gelerek ailesi için kiralık ev bulduğunu söylediğini, kendi isteğiyle 100 metre ileride bekleyen beyaz renkli transporter marka araca bindiğini, araçta iki kadın ve iki erkek şahsın daha olduğunu, araçta bulunan bu şahısları tanımadığını, bu şahısların kendisine herhangi bir şey yapmadığını, bu araçla Merkezefendi Mahallesi, G. 53 Sokak, No: 6 Zeytinburnu sayılı adres önüne geldiklerini, sanık … ile beraber araçtan inerek ikamete bakmak için No: 6’nın giriş katındaki evin önüne geldiklerini, binanın giriş katının sağ tarafındaki ikametin kapısını açtıktan sonra arkasında bulunan sanık …’in kendisini evin içine doğru iterek kapıyı kapattığını, evde zayıf yapılı 1.75 boylarında 40 yaşlarında bir şahsın olduğunu, şahsı daha önceden tanımadığını, bu şahsın kendisine saldırarak yere yatırdığını, bu esnada kendisinin üzerinde bulunan çakıyla şahsı omuzundan yaraladığını, daha sonra ikamet kapısına vurduğunu, bağırdığını, çevreden gelen şahısların kendisini kurtararak dışarı çıkarttığını, saldıran şahsın ise evden çıkıp kaçtığını beyan etmesi üzerine mağdurun polis merkezinde yeniden ifadesinin alındığı, kolluk görevlileri tarafından bakıldığında olayın geçtiği evde kimsenin bulunamadığı, sanık …’ın yakalanamadığı,
Sanık …’ın 24.07.2012, sanık …’ın ise 01.10.2012 tarihli genel adli muayene raporlarına göre; vücutlarında darp ve cebir izine rastlanılmadığı,
Kolluk görevlileri tarafından 24.07.2012 tarihinde düzenlenen tutanağa göre; Büyük … Otogarı Metro firması yolcu indirme peronu yanında durumundan şüphelenilerek durdurulan iki şahsın sanık … ve 10.05.1996 doğumlu …. oldukları, … Ayaz’ın sanık … tarafından zorla alıkonulduğunun kolluk görevlileri tarafından anlaşıldığı, … Ayaz’ın da 1,5 ay önce sanık …’in kendisini zorla kaçırdığını, tehdit ederek ve kimliğini vermeyerek alıkoyduğunu beyan ettiği,
Sanık … ve inceleme dışı sanık …’ın “Okudum doğrudur” yazarak imzaladığı 01.10.2012 tarihli yakalama ve teşhis tutanağına göre; inceleme dışı sanık … şifahi beyanında; “Doğrudur ben bu olayda sadece arabayı kullandım, yanımdaki … ve …… ile kızı kaçıran … ve … isimli kızı arabama aldım ve arabamla Merkezefendi Mahallesinde bir eve götürüp bıraktım, sonra da ayrıldım, sonra ne olduğunu bilmiyorum.”, sanık … şifahi beyanında; “Benim kızım … Ayaz’ı … kaçırmıştı, ben de bunun için ailem ve çevremin baskısı ile bu şahsa ceza vermek istedim, o da bana ‘Ben sana bir kız getireceğim, ödeşiriz.’ dedi, sonra da … bana amcasının kızı olduğunu söylediği bir bayanı getirdi, benim yanımda da … ve amca oğlum olan …… vardı, biz hepimiz birlikte …’in kullandığı araçla Merkezefendi Mahallesinde kardeşim …’ın evine gittik, kardeşim ve karısı çalıştığı için evde kimse yoktu, ben de evin anahtarı olduğu için anahtarla kapıyı açıp içeri girdim, eve girince yanımdakiler dışarı çıktı, ben bayanla baş başa kaldım, yalnız kalınca bu kızla cinsel ilişkiye girmek için ve ayrıca …’in benim kızımı kaçırdığından dolayı intikamını almak için saldırdım fakat kız bana karşı koydu ve benim sağ omzumu ısırdı, ben yaralandım, bunu fırsat bilip kız kaçıp evden gitti, ben de sonra evden çıktım.” şeklinde ifadelere yer verildiği, ayrıca katılan mağdurun sanık …’ı kendisine saldıran şahıs ve inceleme dışı sanık …’ı da aracı kullanan şahıs olarak teşhis ettiği, katılan mağdurun …’dan kurtulmak için onu ısırdığı ve elindeki çakıyla yaraladığını beyan ettiği,
Mağdur …’ın 08.10.2012 tarihli dilekçesi ile sanık …’dan şikâyetçi olmadığını beyan ettiği,
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca düzenlenen 27.06.2013 tarihli rapora göre; olay öyküsünü mağdur; “Bizim köylümüz …, mahkemelik olduğum kişiden kız kaçırmış. Kızın babası kıza karşılık, o da kız istemiş. …, mahkemelik olduğum kişi, …’ten kız istemiş, … köylümüz olan. Nesip’i tanımıyorum. ‘Benim kızımı kaçırdın, ben de senden kız isterim.’ demiş. …, Nesip’in kızını kaçırmış, o da beni göstermiş. ‘Amcamın kızı var, ben onu sana getireceğim.’ demiş. Bir gün çalışırken, … … yerime geldi 12’de. Patronum izin vermedi, saat 12 diye, gidemedim. ‘Ev var evleniyorum, emlakçı vermiyor, yanında bayan olursa verecek.’ dedi, patron izin vermedi. Saat 1’de öğle yemeği olduğu için bir şey diyemedi. ‘Ev tutacağım, kız kaçırdım, emlakçı bana vermiyor, seninle gidelim.’ dedi. İlk istemedim ama çok ısrar edince gittim. Arabayı kullanan bir kişi daha vardı. Araba Transporter, Nesip arabanın arka tarafındaymış ben görmedim onu, bilmiyordum arabada başka biri olduğunu, Mahkemede söyledi. Ben arabada görmedim. Giderken …’le şoför vardı arabada. Sonra bir eve gittik. Apartmanda giriş katıydı. Zeytinburnu Merkezefendi’de, ev boş değil, eşyalıydı zaten. ‘… içeri girip baksana.’ dedi. Ben de önce ‘Geri döneyim, ayakkabı çıkartmayayım, işe geç kalacağım.’ dedim. ‘Gir iki dakika, girer çıkarsın.’ dedi. İçeri girdik, arkam dönüktü. Önüme baktım, sadece 1 tane adam var, kapı kapandı birden. … yoktu ortada. Kapıyı kapatmış, çekmiş gitmiş. Çok korktum. Bana bir şey yapacak diye korktum. O doğrudan bana saldırdı. korktum, direkt mutfağa saldırdım. Bıçak aldım. İlk bıçak kırıldı, tırtıklı bıçak. Sırayla dizilmiş takım bıçaklar vardı. Onlara koştum, aldım. Bir tanesini elimde kırdı, bir başkasını aldım. Gömleği hepsi kan doluydu. Bayağı bir bağrışma oldu aramızda, Bayıltmaya çalışıyordu. Bayağı hırpalandı, birkaç sefer boynumdan vurdu, eliyle vurdu. Burnumdan bayağı zarar gördüm. Ben bayağı çığlık attım, apartmandakiler duydu. Dışarıdan kapıyı açtılar. O kaçtı, ben kapının önünde bayıldım. Burnumdan hasar gördüm ben, hâlâ burnumda acı hissediyorum. Yaklaşmaya çalıştı ama yaklaşamadı. Çünkü ben rahat durmadım. Üzerimde pantolon, ceket vardı. Üzerimde kaldı onlar.” dediği, olay sonrası ise; “Ben şikâyetimi geri aldım onlardan, davayı geri çektim (Ağlıyor, nedenini söylememe konusunda tereddütlü.). Ama karşı taraf da bıçaklama yok dedi. Mahkeme gelmemi istedi, ben gelmek istemedim çünkü dava geri çekildi. Ben böyle olmasını istemiyordum. Ben onların hapisten çıkmasını istemiyordum (ama tereddütlü). … ve … zaten içerideler. … de kandırıp götürdüğü için. 3-4 ay geçti üstünden. Olayla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. Yazdı, üzerimde tişört vardı. Nişanlım gideli 3 ay oldu, ben her günü sayıyorum. İlk günlerde beni çok etkiledi. 3 ay boyunca çalışmadım, evden dışarı çıkmadım. Kapının önünde biri mi bekliyor, bir şey mi yapar diye düşünüyordum. Nişanlımın desteğiyle atlatmaya çalıştım. Destek oldu bana. Çıkıyorduk bu olay olduğunda.” şeklinde anlattığı, olaya bağlı ruhsal şikâyetlerin; uyuyamama, sık sık ağlama, öfke, sinirlilik, olayla ilgili kabuslar, olayın gün içerisinde hatırlanması, korku, tedirginlik, tetikte olma, irkilme, çabuk öfkelenme, çalışamama, dikkat dağınıklığı olduğu, mağdurun ailesiyle arası olmadığını, …’a göç ettikten sonra çalışmaya başladığını, babası tarafından 5 yıl önce fiziksel şiddete uğradığını, babasının kardeşini de darp ettiğini, babasından nefret ettiğini, olayın ilk 3 ayında çok etkilendiğini, olayı sürekli hatırladığını, rüyalar gördüğünü, birden kendisine saldırmasının çok kötü olduğunu, insanı diri diri mezara gömmüş gibi hissettiğini, tüyleri ürperdiğini, karşısındaymış gibi hissettiğini beyan ettiği, sonuç olarak; mağdurun verdiği bilgilerin birbiriyle tutarlı olduğu ve bu bilgilere güvenilebileceği, olay sonrasında ruhsal zorlukların ortaya çıktığı ve bu zorlukların yaşadığı olay ve sonuçlarıyla bağlantılı olduğu, şikâyetini istemediği hâlde aileden bazı kişilerin maddi menfaatleri nedeniyle uygulanan baskı sonucu geri çekmek zorunda kaldığı, adli tıp raporlarına göre mağdurun burun, ense, boyun, sağ omuz, dirsek ve kolda ağrılı hassasiyet, burunda şişlik gibi künt travmatik yaralanmalar tespit edildiği, vücudunda kemik kırığına rastlanılmadığı, mağdurun yaşadığı travmatik olaylara bağlı olarak ortaya çıkan ağır düzeyde travma sonrası stres bozukluğu geliştiği, bunun yanında orta düzeyde depresif belirtilerin bulunduğu, tespit edilen fiziksel ve ruhsal bulguların birlikte yaşamsal tehlikeye neden olmadığı, sağlığının ve algılama yeteneğinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek düzeyde bozulmasına ve ruh sağlığında bozukluğa neden olduğu, aktardığı olay öyküsü ile uyumlu bulunduğu kanaatine varıldığı,
Sanık …’ın atılı suçlardan 02.10.2012 tarihinde tutuklandığı, 15.03.2013 tarihinde ise tahliye edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … 31.05.2012 tarihinde kollukta; “Bugün yani 31.05.2012 günü saat 13.00 sıralarında Askerlik Şubesinin yanında bulunan … yerinde bulunduğum sırada patronum olan … Hanım bana ‘Amcanın oğlu geldi, baban ev arıyormuş, evi bulmuş, seni götürecek evi görmen için.’ dedi. Ben de kendisine ‘Ne evi biz ev aramıyoruz.’ dedim. Saat 13.30 sıralarında … yerinin önüne mola için çıktım. Yanıma uzaktan akrabam olan … ve 2 kadın geldi, … bana hitaben ‘Bir dakika gelsene benimle.’ dedi. Ben de kendisine acıktığımı yemek yiyeceğimi söyledim. Arkamı döndüm ve … yerine girdiğim sırada … kolumdan tuttu ve … yerinin önünde bulunan Beyaz renkli Ford Transit marka aracın içerisine zorla bindirdiler. Araca … ile birlikte yanında bulunan 2 bayan da bindi. Araca bindirildiğimde, aracın içerisinde 2 erkek şahıs da vardı. … hemen hareket etti ve benim ile araca binen 2 bayan şahıs ve … benim ellerimi sarı renkli bir iple bağladılar. … içerisinde Arapça olarak … aracı kullanan erkek şahsa hitaben ‘… eve doğru gidelim ev nerede, arasana şunu.’ dedi. Aracı kullanan ve …’in konuştuğu şahıs …’e hitaben ‘Aradım aradım, birazdan varacağız buralarda bir yerde.’ dedi. Ben araca bindiğimde araçta bulunan diğer erkek şahıs hiçbir şekilde konuşmazken, iki bayan ve … beni darp etti ve beni darp ederken … bana ‘Sus orospu, fahişe, ananı sikerim.’ dedi. Önde oturan tanımadığım erkek şahıs aniden arkaya … ve koltuğun üzerinden bana saldırdı ve benim boğazımı sıktı ‘Yeter orospu, kes çeneni.’ dedi. Bayanlardan birisi ‘… kaçırdığın kızın yerine bunu kabul ediyoruz eve gidelim konuşalım.’ dedi. Merkezefendi Tramvay durağının yakınında bir yerde … durdu. Ben aracın sürgülü kapısını bağlı olan elimle açtım ve kendimi araçtan aşağıya attım. Benim arkamdan …, ismini bilmediğim erkek şahıs ve iki bayan indiler. Bu şahıslar beni bir binaya doğru sürüklerken ben kendimi yere attım ve gitmemek için direndim. Benim direnmem çevrede insanların toplanmasını sağladı. Kalabalık olunca bu şahıslar beni bıraktı ve geldiğimiz araçla kaçtılar. Bir süre sonra olay yerine polisler ve 112 acil görevlileri geldi. Beni… Hastanesine götürdüler. Tedavilerim yapıldıktan sonra, Merkezefendi Polis Merkezine gittim. Bölge olarak Ş. Bülent Üstün Polis Merkezi olduğunu söylediler ve polis merkezine geldim. Meydana gelen olaylar sırasında ve konuşmalarda uzaktan akrabam olan …’in kız kaçırdığını, başlık parası vermediği için yerine beni kaçırmış olduğu kızın yakınlarına vereceğini öğrendim. Beni kaçıran şahısları … tanır. Bu şahısları görsem tanırım. Olay sırasında bulunan bayanlar ikisi de türbanlı, … kırmızı kafalı, boğaz sağ tarafında ameliyat izi gibi iz vardı. 25-30 yaşlarındaydı. Diğer erkek şahıs 40-45 yaşlarında esmer tenli biriydi. Boyunu ve kilosunu bilmiyorum … içerisinde oturduğu için görmedim. Beni kaçıran ve darp eden şahısların hepsinden davacı ve şikâyetçiyim.”,
01.06.2012 tarihinde kollukta; “31.05.2012 günü saat 22.30 sıralarında, vermiş olduğum ifademde olayı ailemden korktuğum için tam olarak anlatmadım. Şimdi vereceğim ifade sırasında her şeyi doğru olarak anlatacağım. 31.05.2012 günü saat 12.30 sıralarında benim … yerime uzaktan akrabam olan … geldi. Benim patronum olan … Hanım’dan kiralık ev bakmaya gitmek için izin istedi. … Hanım öğlen yemeği sırasında gelmesini söyledi ve izin vermedi. Saat 13.30 sıralarında … geldi ve birlikte ev bakmaya gitmek için beyaz renkli Ford Transit Marka araca birlikte bindik. Ben araca bindiğim sırada aracın içerisinde iki türbanlı bayan bulunuyordu. Bir de aracı kullanan sonradan isminin … olduğunu öğrendiğim şahıs bulunuyordu. Aracın içerisinde şahısların arasında konuşmalar oldu. …, …’e ‘Aradın mı emlakçıyı, ev nerede?’ dedi. … de ‘Evet aradım, az kaldı.’ dedi. … ile Merkezefendi tramvay durağına yakın bir yere gittik. Burada araçtan hep birlikte indik. Polis ekiplerine gösterdiğim binada giriş katta bir daireye geldik. Bizim ile birlikte gelen iki bayan ve … isimli şahıslar bizim ile birlikte gelmedi. Ben … ile birlikte daireye girdim. Daireye girdiğimde içeride 40-45 yaşlarında bir erkek şahsın olduğunu gördüm. Benim ile birlikte gelen … beni bıraktı ve daireden ayrıldı. Dairede bulunan 40-45 yaşlarındaki erkek şahıs benim üzerime saldırdı ve bana hitaben ‘… bizden kız kaçırdı seni onun için getirdik buraya.’ dedi. Bana saldıran ve sarılan şahıs benimle cinsel ilişkiye girmek istedi ve üzerimi çıkarmaya çalıştı. Ben masanın üzerinde gördüğüm meyve bıçağını elime aldım ve bu şahsa vurmak istedim. Elimi tutunca küçük meyve bıçağı kırıldı. Şahıs beni yere yatırdı ve elini ağzıma kapattı, bir eliyle de boğazımı sıktı. Ben kendimi kurtarmak için yanımda bulunan ve cebimde taşıdığım küçük bıçağı çıkarttım ve şahsın sağ göğüs kısmına vurdum. Sağ kolunu ısırdım. Şahıs yaralanınca üzerimden yan tarafa düştü. Yaraladığım sırada burnuma yumruk ile vurdu. Bağırdım ve bulunduğumuz dairenin komşuları kapıyı tekmelemeye başladılar. Kapı açıldı ben dışarı kaçtım. Benim arkamdan yaraladığım şahıs çıktı. Yaraladığım 40-45 yaşlarındaki esmer tenli beyaz gömlekli şahsın gömleğinin kan olduğunu gördüm. Daha sonra baygınlık geçirdim. 112 ekipleri beni… Hastanesine götürdüler. Olay sırasında bu şahıs tarafından darp edildiğim için yaralandım. …’ın beni ne maksat ile götürdüğünü bilmiyorum. Olayla ilgili olarak …, … ve bana saldıran 40-45 yaşlarındaki erkek şahıstan davacı ve şikâyetçiyim.”,
24.07.2012 tarihinde kollukta; “Daha önce polis merkezinde verdiğim ifadelerimde 31.05.2012 günü saat 13.30 sıralarında, … tarafından araca zorla bindirildiğimi, aracın içerisinde iki türbanlı bayan olduğunu beyan etmiştim. Bu beyanlarım tamamen babamdan ve ailemden korktuğum içindi. …’ın yakalandığını ve polis tarafından yapılan sorgulamasında olayı anlattığını öğrendim. Olayla ilgili olarak yeniden hiçbir baskı altında kalmadan ifade vermek istiyorum. Olay tarihinde … beni … yerimden çağırdı ve kız kaçırdığını, ev tutacağını ve emlakçı yanında bayan olmasa evi vermeyeceğini söyledi ve birlikte tuttuğu eve gitmemizi istedi. Ben de kabul ettim. …’in geldiği beyaz renkli Ford Transit marka araca bindim. … içerisinde bir aracı kullanan şahıs birde … vardı. Aracı kullanan şahsı daha önceden tanıdığım ve ismini … olarak bildiğim için selamlaştım. … olarak ismini bildiğim şahıs kırmızı saçlı, yüzü çilli ve boynunda belirgin yara izi bulunmaktadır. Bu şahıs 30-35 yaşlarında kısa boylu toplu bir şahıstır. … hareket etti ve Merkezefendi Tramvay durağının yanına geldiğimizde araçtan … indi ve yürüdü biraz ileride bulunan alın kısmı açık 35-40 yaşlarında 1.65-1.70 boylarında zayıf yapılı birisi ile tokalaştı. Ben ve aracı kullanan benim … olarak bildiğim … ile eşkâlini verdiğim kişinin yanına gittik. Yakınımızda bulunan binanın giriş katına geldiğimizde eşkâlini verdiğim kişi kapıyı açtı, içeriye girdi ve beni içeriye çağırdı. Benden eve bakmamı istedi. Bu sırada … içeriye girdi ve bana hitaben ‘Gel gel eve bak korkma sana kimse bir şey yapmaz.’ dedi. Ben de işe geç kalacağımı söyledim. Eşkâlini verdiğim kişi beni kolumdan tutarak içeriye aldı. …’in nereye gittiğini görmedim. Eşkâlini verdiğim şahıs bana saldırdı ve benim ile cinsel ilişkiye girmek istedi, ben direnincc beni darp etti. Beni yatırdı ve üzerime abandığı sırada ben cebimde bulunan bıçağı zorla çıkarttım ve bu şahsın göğüs kısmına vurdum. Şahıs benim burnuma vurarak yana düştü. Ben kilitli olan kapıyı yumrukladım kapı açıldı kimin açtığını bilmiyorum. Polis çağırın diye bağırdım kimse bana yardım etmedi. Kısa süre sonra polis geldi ben hastaneye gittim. Daha önceki ifadelerde verdiğim isimlerin tamamı ailemden korktuğum içindi. Olaya karışan …, … olarak bildiğim şahıs ve eşkâlini verdiğim bana saldıran kişiden başka kimse yoktu. Bu şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim.”,
09.08.2012 tarihinde Savcılıkta; “Ben bu olay ile ilgili 31.05.2012, 05.06.2012 ve 24.07.2012 tarihlerinde 3 adet ifade verdim. bu ifadelerimde olayın şoku ile bazı çelişkili anlatımlarım olabilir. Şu anda olayın doğrusunu size anlatacağım. … isimli şüpheliyi ben çocukluğumdan bu yana tanıyorum kendisi bizim köylümüz olur, bizim mahallede oturur, ben Zeytinburnu ilçesinde tekstil atölyesinde çalışıyorum. 31.05.2012 günü saat 13.00 sıralarında … yerimde öğle paydosu yapmıştık. Benim … yerime geldi, o gün saat 11.00’de daha önce de gelmişti, bana bir kız kaçırdığını, ev tutacağını ancak emlakçının yanında bayan olmayınca evi göstermediğini, bu konuda yardımcı olup olamayacağımı sormuştu, ben de iyi niyetle yardım edeceğimi söylemiştim. Saat 13.00 sıralarında öğlen paydosunda plakasını bilmediğim bir … ile … geldi arabayı ismini bilmediğim 30-35 yaşlarında bir erkek şahıs kullanıyordu, birlikte Merkezefendi’de bilmediğim bir eve gittik arabadan kendi rızam ile indim, evin içine girdiğimde … ve kimliğini bilmediğim şahıs kapıyı kilitlediler. Evin içinde esmer 40 yaşlarında 3. bir şahıs daha vardı o şahıs direkt bana saldırdı, tecavüz etmeye yeltendi, ben tüm gücümle direndim, bana tecavüz edemedi. Bu şahıs bana saldırmadan önce … ve tanımadığım diğer erkek şahıs kapıyı üzerimizden kilitleyip gitmişlerdi. Bana saldıran esmer erkek kişi ile birebir boğuşmamız oldu, ben bu kişiyi … yerimde meyve soymak için kullandığım çakı bıçağı ile kolundan yaraladım. Bu şahıs beni darp etti, darp nedeniyle burnum kırıldı, Zeytinburnu… Hastanesinde tedavi gördüm, iyileştim. İlk polis ifadelerimde beni …’ın zorla araca bindirdiği yönünde beyanlarım olmuş ise de bu doğru değildir. Ben arabaya kendi rızam ile binmiştim. Yine arabaya bindiğimiz esnada yanlarında iki bayan şahsın olduğunu söylemiş isem de sonradan yaptığım araştırmada bu bayan şahısların arabaya bindiğimiz mahallede oturan mahalleli şahıslar olduğunu, bu olayla bir ilgilerinin bulunmadığını öğrendim, bayan şahısların açık kimlik ve adreslerini bilmiyorum. Ben bu şahsı yaraladıktan sonra kapıya tüm gücümle vurdum, apartmanda oturan kişiler olayı duydular, kapının önüne toplandılar, kapıyı nasıl açtıklarını bilmiyorum, zaten bayılmışım, bana tecavüze yeltenen şahıs ise olay yerinden kaçıp gitmiş, sonradan karakolda öğrendiğime göre … bir kız kaçırmış, kızını kaçırdığı aile ise ondan kız istemiş, o da böyle bir yola başvurmuş, bana böyle anlatıldı ancak öyle bir ailenin gerçekte olup olmadığını varsa da açık kimlik ve adresini bilmiyorum. …’dan şikâyetçiyim, kimlikleri belirlenemeyen kişilerden de şikâyetçiyim olay bu şekilde olmuştur.”,
Mahkemede; “Ben olay tarihinde çalıştığım … yerindeyken önce sabah saatlerinde köylüm olan aramızda akrabalık bağı bulunmayan sanık … benim … yerime gelerek bir ev tutmak istediğini, emlakçının tek başına erkek şahsa ev vermediğini söyleyerek kendisinin yanında eve bakmamı istedi. Ancak ben çalıştığımı söyleyerek kabul etmedim. Bu kez öğle arasına doğru tekrar gelerek yeniden aynı hususta ısrar etti. Yanında kendisinin amcasının kızı gibi davranıp bu şekilde tanışırsam emlakçının evi vermeye razı olacağını zaten gideceğimiz yerin yakın olduğunu, kısa sürede gidip geleceğimizi söyleyerek ısrar edince ben teklifini kabul etmek zorunda kaldım. Biz birlikte … yerinden çıkarak dışarıda bekleyen minibüsün ön tarafına bindik. Minibüste sürücü olarak simaen tanıdığım ancak ismini bilmediğim, sonradan isminin … olduğunu öğrendiğim şahıs vardı. Minibüsün arka tarafında kimse olup olmadığını bilmiyorum. Çünkü o tarafa hiç bakmadım. Ben Merkezefendi Mahallesine doğru gittiklerini görünce ‘… yerinden çok uzaklaşıyoruz, yemek yemem lazım.’ diye söylediğimde … cevaben ‘Zaten geldik.’ diye söyleyerek arabayı bir evin önünde durdurdu. Biz arabadan inip eve doğru yürüdüğümüzde … isimli sanık içeriden kapıyı açmıştı. Bu kişinin bizim araçtan inip inmediğini bilemiyorum. Ben kapıdan içeriye girdiğimde … aniden kapıyı çekip dışardan kapattı. Ben içeride … isimli kişiyle yalnız kaldığımı anlayınca hemen panikleyerek mutfağa koşup içeriden elime bir bıçak aldım. Bu sırada … isimli kişi bıçağı elimden almaya çalıştı. Aramızda arbede yaşandı. Ben bağırıp yardım isteyince çevrede bulunan komşular kapıya geldi. Bunun üzerine … beni bırakıp oradan ayrıldı. Daha sonra ben de dışarıya çıkıp olay yerinden ayrıldım. Olay anında sanık …’in bana karşı herhangi bir cinsel saldırısı olmamıştır. Buna teşebbüs de etmedi. Ben panikleyerek elime bıçak aldığım için aramızda arbede yaşandı. Beni evde zorla tutmaya da çalışmadı. Ben olay nedeniyle …’dan şikâyetçi değilim ancak …’dan şikâyetçiyim… (Savcılıkta beyanı okunarak oluşan açık çelişki nedeniyle soruldu.) Ben bu ifadeyi verirken sanıklara çok kızmıştım. Bana böyle bir şey yaptılar diye tutuklu kalmaları için o şekilde ifade verdim. Şimdiki ifadem daha doğrudur. (Mağdureye kolluk ifadeleri ayrı ayrı okunarak oluşan açık çelişki nedeniyle soruldu.) Olayın hemen sonrasında çok sinirli olduğum için okunduğu şekilde ifade vermiş olabilirim. Olayın doğrusu duruşmada anlattığım şekildedir. Bu olaydan sonra sanıkların yakınları veya kendileri gelerek benimle veya ailemle ifadelerimi değiştirmem hususunda konuşmaları olmamıştır.”,
İnceleme dışı sanık … müdafi huzurunda kollukta; “31.05.2012 günü saat 13.00 sıralarında … beni telefon ile aradı ve evlendiğini, ev kiralamak istediğini ve benim aracım ile Merkezefendi Mahallesine gitmek istediğini söyledi. Ben de kabul ettim ve …’in beni çağırdığı … Hamamı civarına gittim. Ben …’in yanına gittiğimde …, … ve Nesip bulunuyordu. Ben çalıştığım … yerinin 34 FOL 54 plaka sayılı transit marka beyaz renkli … ile bu şahısları aldım. … bana hitaben ‘Ben ev bakmaya gidiyorum, yanımda bayan olması lazım, amcamın kızını alacağım, birazdan işten çıkacak.’ dedi. Ben de kabul ettim ve bir süre bekledikten sonra … yaya olarak yanımızdan ayrıldı ve kısa süre sonra …’ı yanına alarak geldi. Birlikte araca bindik ve Merkezefendi Mahallesine gittik, … içerisinde sadece günlük konuşmalar oldu. Şu anda adresini bilmediğim bir binanın önünde durduk. Araçtan …, Nesip, … ve … birlikte indiler. Ben bu şahısları bıraktıktan sonra … ile bulunduğum yerden ayrıldım ve işime gittim.”,
Savcılıkta; “…31.05.2012 tarihinde daha önceden arkadaşım olan … beni arayarak evlendiğini ve ev bakmak için bir yere gideceğini yardımcı olup olmayacağımı sordu. Ben de firmaya minibüsle … ve arkadaşlarını Zeytinburnu’na götürebileceğimi söyledim, daha sonra amcasının kızını alacağını zira tek başına giderse evi vermeyeceklerini söyledi. Birlikte … isimli mağdureyi çalıştığı … yerinden almaya gittik. Ben araştırdım. … yaya olarak mağdureyi aldı ve arabaya getirdi, birlikte tarif edilen adrese gittik, ben onları bırakıp olay yerinden ayrıldım, işime devam ettim, şüphelilerin kızı kaçırdıklarını veya kötü niyetli olduklarını bilmiyordum ayrıca … da benim komşum olur, kötü niyetli bir davranış olduğunu bilseydim, kesinlikle müdahale ederdim, arabada iken herhangi bir kavga gürültü olmadı, tüm olanlar arabadan indikten sonra olmuştur, ben bu olayla ilgili sorumluluğumun olmadığını düşünüyorum bu nedenle atılı suçu kabul etmiyorum.”,
Mahkemede; “Olay günü beni daha önceden tanıdığım sanık … arayarak Merkezefendi Mahallesinde bir ev tutacağını söyleyip ‘Eve bakmaya beni götürür müsün?’ dedi. Bende kabul ettim. Benim bulunduğum yere sanık … ve … birlikte geldiler. Geldikten sonra … ‘Evi yanımda bayan olmadan tutmaya gidersem belki vermezler, amcamın kızı var, onu alayım birlikte gidelim.’ diye söyledi. Ben fazla vakit almazsa bekleyebileceğimi söyledim. Bunun üzerine … beş dakika içinde geleceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı. Nesip ise benim kullandığım minibüsün arkasına geçerek oturdu. Kısa bir süre sonra … yanında daha önceden tanıdığım mahalleden komşumuz olan … ile beraber gelerek aracın ön koltuğuna benim yan tarafıma bindiler. Birlikte yola çıkıp …’in tarif ettiği yere gittiğimizde bu kişiler araçtan indiler. Ben hemen yoluma devam ederek oradan ayrıldım. Geriye kalan kısmında neler olduğunu bilemiyorum…”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık … müdafisi hazır olmaksızın kollukta; “26.05.2012 günü … Ayaz isimli şahıs ile evlenmek için kaçtık. Daha sonra aileler arasında konuştu ve anlaştılar. Ben … Ayaz’ı kaçırdıktan bir iki gün sonra adını … olarak bildiğim … Ayaz’ın akrabası olarak tanıdığım şahıs yanında iki kişi ile beni parkta otururken yakaladı. Bana kaçırdığım … Ayaz’ın karşılığında akrabalarımdan bir kız vermemi istediler, ben de kız kardeşim olduğunu fakat … ilinde olduğunu söyledim. Beni darbettiler, ben bu konu ile ilgili olarak şikâyetçi olmadım. … isimli şahıs beni sıkıştırmaya devam edince aklıma akrabam olan … geldi. 31.05.2012 günü öğlen saatlerinde, soyadını bilmediğim Özberk isimli şahıs ile buluştum, kendisine ‘Araban müsaitse bizi … Nizam Mahallesine götür.’ dedim. Özberk kabul etti ve Özberk’in Ford Transit beyaz aracı ile yanımda soyadını bilmediğim … ve … ile birlikte …’ın çalıştığı yere gittik. …’a ev tuttuğumu görmesi gerektiğini, emlakçı yanımda kadın olmadan evi vermeyeceğini bana yardım etmesini istedim. … kabul etti ve Özberk’in sevk ve idaresinde bulunan araca bindi. Araçta, Ben, …, … ve Özberk bulunuyorduk. … Nizam Mahallesine gittik. Adresini tam olarak bilmediğim …’in daha önceden ayarladığı eve gittik. Eve ilk önce ben girdim, benden sonra … girdi daha sonra … eve girdi. Ev baktıktan sonra evden tekrar ayrıldık ve geldiğimiz … ile tekrar …’ın … yerine yakın bir yere geldik. Burada … araçtan indi, ben de araçtan indim. Araçta …, Özberk ve … kaldılar. Ben yanlarından ayrıldım. Benim bilgim dışında Özberk ile … tekrar … ile buluşmuşlar. Bir süre sonra … beni aradı ve bana …’nın kendisini bıçakla yaraladığını, korktuğunu ve … ili, Sason ilçesine kaçacağını söyleyerek benden para istedi. Ben de param olmadığını söyledim ve telefonu kapattım. …’a … isimli şahsın ne zaman saldırdığını nerede saldırdığını bilmiyorum. Olaydan sonra ben de ailemin yanına … ili, … ilçesi, … köyüne gittim. 24.07.2012 günü … iline döndüm ve polis tarafından yakalandım. Benim olayla ilgim yoktur. Hakkımda yapılan suçlamaları kabul etmiyorum, suçlamalar yalandır.”,
Sorguda; “Atılı suçlamaları kabul etmiyorum, müştekiyi ev bakmak için çağırdım kendi isteğiyle geldi, yanımızda …… ve emlakçı ile birlikte eve baktık, hepimiz birlikte tekrar evden çıktık, … yerinin yanında müştekiyi araçtan indirdim, … de aynı yerde indi, ben … yerine gittim, müşteki ile …’in ne yaptıklarını bilmiyorum, daha sonra … telefon etti, …’yı kaçırdığını söyledi, ben müştekiyi zorla bir yere götürmedim, cinsel saldırıda bulunmadım, müştekiye başkasının cinsel saldırıda bulunmasına izin vermedim. (Poliste alınan ifadesi okundu, soruldu.) Şu andaki ifadem doğrudur, karakolda okumam yazmam olmadığı için tutanağı imzaladım.”,
Mahkemede; “Ben olay öncesinde sanıklardan …’ın kızını rızası ile kaçırmıştım. Bu olaydan bir gün sonra … ile parkta karşılaştığımızda bana ‘Sen beni, ailemi rezil ettin.’ diye söyleyince ben de kendisine ‘Sana benim ailemden bir kız getiririm.’ diye söyledim. Daha sonra uzaktan akrabam olan …’ı tuttuğum eve bakmak ve ev sahibi ile görüşürken yanımda bulunma bahanesi ile …’ın belirttiği eve götürüp … Gülcan kapıdan girdikten sonra kapıyı çekerek oradan ayrıldım. Ben mağdureyi oraya götürmek için olaydan haberi olmayan …’dan rica ederek ev bakmaya gideceğimi, amcamın kızı ile birlikte beni oraya götürmesini istedim. Kendisi de kabul etti, ancak …’ın … ile aramızda geçen konuşmadan haberi yoktu. Ben mağdure …’ı …’ın kızını kaçırdığım için onun kızına karşılık bizim evden biri olarak kendisine teslim etmek için olay yerine götürdüm. …’ın bu olaydan haberi yoktu, ev içerisinde ne oldu bilemiyorum… Benim gerçek amacım ev bakmak için mağduru götürmekti. Başka bir amacım yoktu. Ben bakmaya gittiğimiz evin …’ın kardeşinin evi olduğunu bilmiyordum. Ben ev ararken Mardinli bir emlakçı bu evin kiralık olduğunu bana söylemişti. Ben eve girdiğim sırada içeride …’ı görünce kapıyı kapatıp oradan ayrıldım. Aramızda husumet olduğu için bana zarar verebileceğini düşündüm.”,
Sanık … müdafi huzurunda kollukta; “Mayıs 2012 tarihinde … isimli şahıs benim kızım … Ayaz’ı kaçırdı. Kızımı kaçırdığında …’in ailesinden tanımadığım 5 kişi bana geldi. Gelen bu şahıslar bana ‘…’ten koca olmaz, kızını si… bırakır, kızını geri al.’ dediler. Gelenlere ben gerekli cevapları verdim ve evimden gitmelerini istedim. Bir iki gün sonra kızımı geri getirdiler Kızımı ben kabul ettim ve kısa bir süre sonra kızımı tekrar … kaçırdı. Benim herhangi bir resmî müracaatım olmadı. Bir süre sonra kızımı tekrar getirip benim evime bıraktılar. Ben bu defa …’i aramaya başladım. … Mahallesinde 31.05.2012 günü öğlen saatlerinde buldum. … ile aramızda hiçbir konuşma geçmeden, … bana ‘Ben senin kızına sahip çıkamadım, ailem de sahip çıkmadı, senin kızını rezil ettiler, ben sana amcamın kızını getireceğim, bir eve girin sonra ben onları arayacağım, onlar da rezil olsun.’ dedi. …, … ve ben birlikte bulunduğumuz sırada … bana ‘Amcamın kızını getireceğim, sen emlakçısın, sakın bozuntuya verme.’ dedi. Ben de kabul ettim. Biz birlikte bulunduğumuz sırada … yanımıza geldi. Ben, …, … ve … birlikte bulunduğumuz yerin önünden şu anda plakasını bilmediğim, beyaz renkli transit marka minibüsle …’ın geçtiğini görmemiz üzerine, … aracı durdurdu ve …’e ‘Biz ev bakacağız, bizi Merkezefendiye götür.’ dedi. … de ‘Tamam.’ dedi ve birlikte araca bindik, Merkezefendi Mahallesinde bulunan ve benim yeni evli olan kardeşim …’ın evine gittik. Sokak girişinde … ve … … ile ayrıldı. Ben, … ve … kardeşimin evi olan binanın girişinden girdik ve birinci katta bulunan dairenin kapısını açtık ve içeriye önce …, sonra ben girdim. … kapıyı merdiven boşluğundan çekti ve gitti. Ben ve … dairede birlikte kaldık. … mutfak kısmında bulunan sebze bıçaklarına koştu ve aldığı bir bıçak ile kendisini yaralamak istedi ve ben engel oldum. Panik yapmaya devam edince, ben korktum ve evi terk ettim. Daha sonraki olayları bilmiyorum. Hakkımda yapılan suçlamaları kabul etmiyorum. Suçlamalar yalandır.”,
Savcılıkta; “Ben poliste verdiğim, okuduğunuz müdafi huzurunda alınan ifademi kabul ve tekrar ederim. … isimli kişi benim kızımı kaçırmıştı, bu konu ile ilgili ayrı bir dava görülmektedir, bu olaydan sonra … bana gelerek ‘Seni kızının yerine ben de ailemden sana bir kız getireceğim.’ dedi, ben de …’a istemiyorum dedim, buna rağmen … suç tarihinde öğlen saatlerinde beni buldu, bana amcasının kızını getireceğini söyledi, beni mağdureye emlakçı olarak tanıttı. Ben,… ve … ile birlikte kardeşim …’ın evine gittik, Bahatin… o sırada işte çalışıyordu, bu olaylardan haberi yoktu ve Bahattin’in evinin anahtarı benim cebimde bulunmaktaydı. Mağdureyi evi gezdireceğiz bahanesi ile kardeşimin evine soktuk, daha sonra da … evden çıktı, ben ve mağdure evde yalnız kaldık, ben mağdureye saldırmadım, ancak mağdure paniğe kapıldı ve mutfaktan bıçak aldı, kendini bıçaklamaya çalıştı, ben engel oldum paniğe kapılıp evden dışarıya kaçtım, kapıyı mağdurenin üzerine kilitlemedim ayrıca mağdure beni bıçaklamadı, olay bu şekilde olmuştur. Bu olayın sebebi …’dır. Bu olayların olduğu sırada … Özcan dışarıdaydı, olayda kullandığımız transit marka minibüs … isimli şahıs kullanmaktaydı… Ben mağdura saldırmadım bu yöndeki iddiayı da kabul etmiyorum. Hürriyetten yoksun kılma suçunu işlemedim.”,
Sorguda; “Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, olay tarihinden önce … benim kızımı 2-3 sefer kaçırdı, daha sonra getirip eve bıraktı. Ben olay tarihinde … ile karşılaştığımda ‘Ailem beni rezil etti, senin kızına sahip çıkamadım, ben de onları rezil edeceğim, sana kendi ailemden bir kız getireceğim.’ dedi. Daha sonra olay günü ben, … ile birlikte bir araçla yola çıktık yanımızda müşteki de vardı. Kardeşimin evine gittik. ….t müştekiye kiraladığı evi gösterme bahanesi ile eve aldı ben de peşinden girdim. Arkasından …. kapıyı çekti ve evden çıktı. Biz müşteki ile ikimiz yalnız kaldık. Müşteki bizim kendisine iftira atmak için bu işi yaptığımızı fark edince mutfağa gidip bulduğu bıçakla kendini bıçaklamaya çalıştı. Ben de ona engel oldum, daha sonra kilitli olmayan sokak kapısını açarak evden çıktım. Müştekiye karşı herhangi bir cinsel eylemim olmadı.”,
Mahkemede; “Olay sanık …’in anlattığı şekilde olmuştur. Kendisi benim kızımı kaçırıp kendisine sahip çıkmayıp geriye göndermişti. Kendisiyle olaydan önce parkta karşılaştığımızda ben son derece sinirliydim. ‘Sen hem kızımı kaçırdın hem de geriye göndererek ailemizi rezil ettin.’ diye söyleyince bana cevaben ‘Tamam haklısın, sizin ailenizi rezil ettim. Ben de sana bizim aileden bir kız getireceğim.’ diye söyledi. Ben de bunun üzerine o an teklifini kabul ettim. Ertesi gün … bana haber vererek amcasının kızı diye söylediği bir kızı getireceğini söyledi. … ile beraber gelip …’in kullandığı … ile beni aldılar. Ben arabaya bindiğimde mağdure … araçta arka tarafta oturuyordu. Biz kardeşimin evine gittik ben kapıyı açarak içeri girdiğimde mağdure de arkamdan içeri girince … kapıyı dışardan çekerek kapattı. Bu sırada mağdure şüphelenmiş olacak ki evin mutfak kısmından veya üzerinde taşıdığı bir bıçağı eline aldığını gördüm. Ben hemen müdahale ettim. Elindeki bıçağı aldım. …’a …’i tanıyıp tanımadığını sordum. Tanımadığını söyleyince kandırıldığımı anlayıp kapıyı açtım. Olay bu şekilde olmuştur. Ben …’ın akrabasını ne amaçla benim yanıma getirtildiği hususunda bilgi sahibi değilim. O anki öfke ile bu şekilde davrandım. Mağdureye herhangi bir cinsel saldırım olmadı…… bana ailesinden getireceği kızı kendi rızasıyla getireceğini söylemişti. Normal şartlarda bu şekilde ailesinden bir kız kendi rızasıyla gelmez. Ancak ben o anki sinirle durum muhakemesini yapmadım…Ben arabaya bindiğim sırada arabanın arka tarafına bindim, ön taraf görünmediği için araçta …’ın olup olmadığını bilemiyorum. Araca binen kişiler de gözükmüyordu.”,
Sanık müdafisi beyanlarında; ruh sağlığına ilişkin raporun karar vermeye elverişli olmadığı, kalıcı bir ruh sağlığı bozukluğunun olup olmadığının belli olmadığı, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiği, sanık …’in bir kolunun doğuştan sakat ve işlevsiz olduğu, etkili bir eylem yapmasının mümkün olmadığı,
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Sanık …’a atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olup olmadığı;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel saldırı” başlığını taşıyan 102. maddesi;
“1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
“(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” hâlini almıştır.
Maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Korunan hukukî değer, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığıdır. Cinsel saldırı suçunda failin kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hâle getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli hâlin oluşması için vücuda organ veya sair cismin sokulması gerekir.
TCK’nın “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlıklı 109. maddesi ise;
“(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş iken, 14.07.2021 tarihli ve 31541 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7331 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile; TCK’nın 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendine “eşe” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da boşandığı eşe” ibaresi eklenmiş olup anılan madde son hâlini almıştır.
Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bend hâlinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibarıyla ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi hâlinde, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık …’ın diğer sanık …’ın 1996 doğumlu … Ayaz isimli kızını kaçırdığı, sanıkların olay tarihinden önceki gün karşılaştıkları, sanık …’in sanık …’e “Sen benim ailemi rezil ettin, bana ailenden bir kız getireceksin.” dediği, sanık …’in sanık …’in teklifini kabul ettiği, 31.05.2012 tarihinde sanık …’in köylüsü olan mağdur …’ın … ili, Zeytinburnu ilçesinde bulunan … yerine giderek mağdura, ev tutacağını ancak yanında bir kadına ihtiyacı olduğunu, ev sahibi ile görüşmesi sırasında evi tutabilmesi için kolaylık sağlanması açısından yanında olmasını istediğini söylediği, mağdurun bu teklifi önce kabul etmediği ancak sanık …’in ısrarı üzerine sanık … ile birlikte ev tutmaya gitmeyi kabul ettiği, sanık …’in mağdura diğer sanık …’i emlakçı diye tanıttığı, sanık …’in de içinde bulunduğu inceleme dışı sanık …’ın kullandığı … ile olayın gerçekleştiği sanık …’in kardeşine ait olan eve gittikleri, sanık …’in araçtan inerek eve girdiği, sanık … ile mağdur geldiğinde evin kapısını açtığı, sanık …’in mağduru sanık …’in bulunduğu eve bırakıp kapıyı kapatarak oradan ayrıldığı, mağdur ile sanık …’in evde yalnız kaldıkları, sanık …’in mağdurla cinsel ilişkiye girmek kastı ile mağdura saldırdığı, mağduru yere yatırıp kıyafetlerini çıkarmaya çalıştığı, mağdurun direnerek karşı koyduğu, elindeki bıçakla sanığı yaraladığı, bunun üzerine sanığın mağdurun burnuna vurup yana düştüğü, mağdurun bağırıp yardım istemesi üzerine komşuların kapıya gelip mağdura yardım ettikleri, sanık …’in ise olay yerinden kaçtığı ve 01.10.2012 tarihine kadar yakalanamadığı, mağdurun burun, sağ omuz, kol ve dirsekten basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığı, mağdurun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu, sanık …’in ise 24.07.2012 tarihinde alıkoyduğu … Ayaz ile birlikte kolluk görevlilerince yakalandığı anlaşılan olayda;
Mağdurun 31.05.2012 tarihinde öğleden sonra olan olayla ilgili aynı gün akşamı karakola giderek sanıklardan şikâyetçi olması, mağdurun alınan raporlarda beyanıyla uyumlu şekilde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralandığının tespit edilmesi, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca düzenlenen 27.06.2013 tarihli raporda mağdurun yaşanan olay sebebiyle ruh sağlığının bozulduğunun, mağdurun verdiği bilgilerin birbiriyle tutarlı olduğunun ve bu bilgilere güvenilebileceğinin, olay sonrasında ruhsal zorlukların ortaya çıktığının ve bu zorlukların yaşadığı olay ve sonuçlarıyla bağlantılı olduğunun, şikâyetini istemediği hâlde aileden bazı kişilerin maddi menfaatleri nedeniyle uygulanan baskı sonucu geri çekmek zorunda kaldığının, mağdurun yaşadığı travmatik olaylara bağlı olarak ortaya çıkan ağır düzeyde travma sonrası stres bozukluğu geliştiğinin, bunun yanında orta düzeyde depresif belirtilerin bulunduğunun, aktardığı olay öyküsü ile uyumlu bulunduğunun belirtilmesi, mağdurun babasından korkması sebebiyle ilk ifadesinde kaçırılma olayından bahsettiği hâlde sanık … tarafından saldırıya uğradığını anlatamaması, ilk ifadesinden birkaç saat sonra ise mağdurun kolluk görevlilerine cinsel saldırıya teşebbüs olayını da aktarması, Mahkeme aşamasında ise yine ailesinin baskısı ve yönlendirmesiyle olayın cinsel saldırıya ilişkin kısmın yaşanmadığını gerçeğe aykırı şekilde ileri sürmesi, sanıkların savunmalarında; sanık …’in kızının sanık … tarafından kaçırılması üzerine rezil olduğunu, sanık …’in de aynı duruma düşmesi için akrabalarından birini getirmek üzere anlaştıklarını, sanık …’i emlakçı olarak tanıtıp mağdur …’dan ev bakma bahanesiyle yardım isteyerek inceleme dışı sanık … ile beraber sanık …’in kardeşinin evine mağduru götürdükleri ve sanık … ile mağdurun bu evde yalnız kaldıklarını ikrar etmeleri, sanık …’in mağdurun eline bıçak aldığını kabul ettiği ancak mağdurun kendi kendini yaralamak istediğini, diğer sanık …’in kendisine mağduru kendi rızasıyla getireceğini söylediğini, mağdurun sanık …’i tanımadığını öğrenince kaçtığını, mağdura saldırmadığını belirterek hayatın olağan akışına aykırı şekilde ve çelişkili beyanlarda bulunması, mağdurun sanıklara iftira atmasını gerektirir nitelikte bir sebebin bulunmaması hususları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde; sanık …’a atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın sanık … hakkında yapılan uygulamanın denetlenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçu bakımından çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi …;
“Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızda özetle ‘…Sanık …’in üzerine atılı nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunun sabit olup olmadığı…’ konusunda görüş ayrılığı oluşmuştur. Sanık …’in üzerine atılı suçlardan katılan mağdura yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu sabit olmakla birlikte, sanık …’in üzerine atılı cinsel saldırı suçunu kabul etmemesi, katılan mağdurun aşamalarda olayın oluş şekline ve suçun işlenişine ilişkin olarak tamamen birbirinden farklı, çelişkili ve tutarsız anlatımlarda bulunması, olayın başkaca tanığının bulunmaması nedenleriyle, katılan mağdurun hürriyetinin kısıtlandığı yerde sanık …’in kendisine yönelik cinsel amaçlı davranış ve girişimlerde bulunmadığı yönündeki beyanına itibar edilerek sanığın nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillere ulaşılamadığından sanığın beraati yönündeki Özel Dairenin bozma kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu doğrultudaki itirazının reddi yerine kabulüne karar verilmesi yönündeki Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmamaktayız.” görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
2- Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazından sonra sanık …’ın 25.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığı;
5237 sayılı TCK’nın 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında yargılamaya devam olunacağı, hükümlünün ölümü hâlinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte müsadere ve yargılama giderine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle “kovuşturmaya yer olmadığına”, kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece “davanın düşmesine” karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) bilişim sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz mercisince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve Yerel Mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazından sonra sanık …’ın 25.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, güncel nüfus kaydında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazından sonra sanık …’ın 25.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK’nın 223. maddeleri uyarınca hüküm verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
a) Sanık … yönünden KABULÜNE,
b) Sanık … yönünden ise DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 11.01.2021 tarihli ve 3243-32 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Sanık … hakkında kurulan … 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2013 tarihli ve 523-532 sayılı hükümlerin, güncel nüfus kaydında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazından sonra sanık …’ın 25.02.2021 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK’nın 223. maddeleri uyarınca hüküm verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
4- Dosyanın;
a) Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivde bulunan dosyaların Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, sanık … hakkında yapılan uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere,
b) Özel Dairece uygulamanın denetlenmesinden sonra ise sanık … hakkında ulaşılan sonuç karşısında mahalline gönderilmek üzere,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 03.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede sanık …’a atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesi bakımından oy çokluğuyla, diğer uyuşmazlık konuları bakımından ise oy birliğiyle karar verildi.