Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/353 E. 2023/370 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/353
KARAR NO : 2023/370
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

YARGITAY DAİRESİ: 8. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ : ALAŞEHİR 2. Asliye
SAYISI : 155-618

I. HUKUKİ SÜREÇ
Sanık …’ın (Guyulal) sahte kredi kartı üretme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 245/2, 62, 52/2 ve 53/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 80 TL adli para cezası; sahte kredi kartı kullanmak suretiyle yarar sağlama suçundan ise aynı Kanun’un 245/3, 43/1, 62, 52/2 ve 53/1. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Alaşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.06.2015 tarihli ve 155-618 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.06.2020 tarih, 24638-13327 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi E. Aydın; “Sanıklardan Emine Guyulal hakkında sahte kredi kartı düzenlemek ve bu kredi kartını kullanmak suçlarından cezalandırılması sonucunda mahkemece sanığın bu suçu … ile birlikte aynı suç işleme iradesi çerçevesinde birlikte işledikleri kanaati ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, sanığın bankaca tanzim olan kredi kartının kargo teslimatçısı tarafından evinde teslim alınması eyleminin tek başına bu suçları işlediğine dair yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği nitekim Söke Jandarma Kriminal Amirliğince alınan, dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporundan kart teslimatı sırasında imzalanan evraklardaki imzanın sanığın imzasıyla uyumlu olmadığının tespit edilmesi ve sanığın cezalandırılmasına karar verilen bu suçun sanığın ihbarı sonucunda gerçekleştirilen soruşturma sonucunda ortaya çıkması karşısında sanığın müsnet suçları işlediğine dair cezalandırılmasını gerektirir nitelikte yeterli somut ve inandırıcı delil elde edilemediği kanaati ile sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 19.07.2020 tarih ve 332221 sayı ile; “Sanıklardan … (Guyulal) hakkında sahte kredi kartı düzenlemek ve bu kredi kartını kullanmak suçlarından cezalandırılması sonucunda mahkemece sanığın bu suçu … ile birlikte aynı suç işleme iradesi çerçevesinde birlikte işledikleri kanaati ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, sanığın bankaca tanzim olan kredi kartının kargo teslimatçısı tarafından teslim alınması eyleminin tek başına bu suçları işlediğine dair yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği nitekim Söke Jandarma Kriminal Amirliğince alınan dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporundan kart teslimatı sırasında imzalanan evraklardaki imzanın sanığın imzasıyla uyumlu olmadığının tespit edilmesi ve sanığın cezalandırılmasına karar verilen bu suçun sanığın ihbarı sonucunda gerçekleştirilen soruşturma sonucunda ortaya çıkması karşısında sanığın müsnet suçların işlenmesinde diğer sanığın eylemine bilerek isteyerek iştirak ettiğine dair cezalandırılmasını gerektirir nitelikte yeterli somut ve inandırıcı delil elde edilemediği,” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 21.09.2021 tarih ve 4813-17890 sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
İtirazın kapsamına inceleme sanık … (Guyulal) hakkında verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’a (Guyulal) atılı suçların sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık …’ın (Guyulal) Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlendiği 08.08.2012 havale tarihli dilekçesi ile; 2011 yılı Şubat ayında babası olan tanık …’ın cezaevine girdiğini, bunun üzerine kendisine ait nüfus cüzdanı ve babasına ait kredi kartı ile sair evrakın gizlice alınması sonucunda inceleme dışı sanık … tarafından … Finansbank Şubesine internet aracılığıyla müracaat edilip kredi kartı talebinde bulunulduğunu, gönderilen kredi kartı ile inceleme dışı sanık …’in … Finansbank ATM’sinden para çektiğini, bankadan alınan kart ve ek kartın babası adına düzenlediğini, bu kartların kendi nüfus cüzdanı ve babasına ait kredi kartı ile sair evrakın gizlice alınması suretiyle çıkarılıp kullanıldığını, daha sonra babasına … İcra Müdürlüğünce ödeme emri gönderildiğini, bu olayların da ödeme emrinin gönderilmesi üzerine öğrenildiğini, söz konusu evrakın verilmesinde rızası bulunmadığını, izni bulunmamasına rağmen inceleme dışı sanık …’in kendi imzasını kullandığını belirtip inceleme dışı sanık … hakkında şikâyetçi olduğu,
Katılan … AŞ tarafından düzenlenen 30.10.2012 tarihli yazıya göre; bahse konu kredi kartı başvurusunun telefon bankacılığı kullanılarak yapıldığı, kredi kartının 26.03.2011 tarihinde Aktif İleti isimli kurye firmasında çalışan tanık … tarafından … Kabasabası,…. Caddesi, … Sokak, No. 7, …/Alaşehir/Manisa adresinde tanık …’ye teslim edildiği,
26.03.2011 tarihli Finansbank Bilgi Güncelleme, Kimlik/Adres Tespit Tutanağı ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ile kart teslim belgesinin tanık … adına imzalandığı,
Sanığın Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlediği 27.02.2013 havale tarihli dilekçesi ile şikâyetinden vazgeçtiği,
Aktif İleti ve Kurye Hizmetleri AŞ tarafından düzenlenen 05.04.2013 tarihli yazı ve ekinde yer alan belgelere göre; katılan Finasbank AŞ’ye ait olup tanık … adına düzenlenen kredi kartının tanık Cihan tarafından 26.03.2011 tarihinde saat 18.10.06’da, 0 501 *** 76 01 numaralı hattı kullandığı belirtilen tanık …’ye … Kasabası,…Caddesi, …. Sokak, No. 7, …/Alaşehir/Manisa adresinde teslim edildiği,
… 2. İcra Dairesinin 02.05.2013 tarihli ve 2012/185 Esas sayılı yazısı ile ekinde yer alan belgelere göre; katılan … AŞ vekili tarafından 4022 7801 4749 **** numaralı kredi kartı borcunun ödemesine ilişkin düzenlenen ihtarnamenin inceleme dışı sanık …’e tebliğ edildiği, yine katılan vekili tarafından takip talebinde bulunulması üzerine tanık … adına düzenlenen 12.01.2012 tarihli ödeme emrinin 27.01.2012 tarihinde … Kasabası, … Caddesi, Melek Sokak, No: 7 …/Alaşehir/Manisa adresinde tebliğ edildiği, tebligat mazbatası üzerinde “Adreste bizzat kendisine tebliğ edildi.” şerhinin yer aldığı,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 19.08.2013 tarihli ve SGD-13-01303 uzmanlık numaralı raporda; telefon bankacılığı işlemleri yaptıran şahsa ait konuşmalarla inceleme dışı sanık …’e ait olduğu belirtilen konuşma örnekleri arasında benzerlikler görülmesine karşın karşılaştırma kaydındaki konuşmaların nicelik (konuşma süresinin kısalığı) bakımından konuşmacı tanıma yönünde bir karara varabilmek için yeterli düzeyde ses bilgisi içermediğinin belirtildiği,
Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvarı Amirliğince düzenlenen 05.09.2013 tarihli ve 2013/2241 uzmanlık numaralı rapora göre; 26.03.2011 tarihli Finansbank Bilgi Güncelleme, Kimlik/Adres Tespit Tutanağı ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi üzerinde yazılı bulunan el yazıları ile tanık … ve inceleme dışı sanık …’in mevcut mukayese yazıları arasında kaligrafik bir uygunluk tespit edilemediği, anılan belgeler üzerindeki imzalar ile tanık …’nin mevcut mukayese imzaları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada farklılıklar görüldüğü, bu imzaların tanık …’nin eli ürünü olmadığı, farklı bir şahıs tarafından uydurma suretiyle atılmış olduğu, taklit edilmek suretiyle atılan imzaların, model bir imzaya benzetme gayreti içinde atıldığından imzayı atan şahsın kendi imzasındaki kaligrafik ve karakteristik özellikleri bu tür imzalara yeterince yansıtmadığı, bu nedenle söz konusu taklit edilmek suretiyle atılan imzaların hangi şahsın eli ürünü olduğu hususunda kanaat bildirmenin fiziki, optik ve karakteristik inceleme neticesinde çoğu zaman mümkün olmadığı, yine anılan belgelerde bulunan imzaların aynı sebeplerden dolayı inceleme dışı sanık …’in eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirilemeyeceği,
… Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 22.11.2013 tarihli ve BLG-2013/3198 uzmanlık numaralı rapora göre; katılan … AŞ tarafından düzenlenen 26.03.2011 tarihli Bilgi Güncelleme, Kimlik/Adres Tespit Tutanağı ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ile bir adet kurye teslim belgesi üzerinde tanık … adına atılı imzaların inceleme dışı sanık …’in eli mahsulü olmadıkları,
Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvarı Amirliğince düzenlenen 20.06.2014 tarihli ve 2014/1910 uzmanlık numaralı raporda; katılan … tarafından düzenlenen 26.03.2011 tarihli Bilgi Güncelleme, Kimlik/Adres Tespit Tutanağı ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ile bir adet kurye teslim belgesi üzerinde bulunan yazılar ile sanık …’nin mevcut mukayese el yazıları arasında kaligrafik bir uygunluk tespit edilmediği, yine 05.09.2013 tarihli ve 2013/2241 numaralı uzmanlık raporunda söz konusu belgelerdeki imzaların uydurma suretiyle atılmış olduğu, bu şekilde imza atıldığı durumlarda ise imzanın kişiye aidiyeti, kişinin kendi imzasındaki kaligrafik ve karakteristik özellikleri bu tür imzalara yansıttığı oranda mümkün olabileceği açıklandıktan sonra, söz konusu belgelerde uydurma suretiyle atılan bu imzaların sanığın mevcut mukayese imzaları ile aralarında kaligrafik bir uygunluk tespit edilemediğinin belirtildiği,
Katılan … AŞ tarafından düzenlenen 04.12.2013 tarihli yazıya göre; tanık … adına düzenlenen 4022 7801 4749 **** numaralı kredi kartı ile 28.03.2011 tarihinde saat 14.33.13’te … Petrol Tur. Nakl. isimli iş yerinden 30 TL’lik harcama, aynı gün saat 15.20.51’de … Finansbank ATM’sinden 970 TL nakit çekim işlemi yapıldığı,
Kolluk tarafından düzenlenen 16.12.2013 tarihli tutanağa göre; yapılan araştırmada … Petrol Tur. Nakl. isimli iş yerinde bulunan kamera kayıtlarının 8 gün süre ile tutulduğu, yine 2013 yılı Mayıs ayında meydana gelen sel nedeniyle iş yerinin alt katında bulunan 2011 yılına ait tüm sliplerin ve yazar kasa fişlerinin zarar gördüğü ve kullanılamaz hâle geldiği, bu nedenle de suça konu kart ile yakıt alan aracın plakasının ve sahibinin kimlik bilgilerinin veya adresinin tespit edilemediği,
Katılan Finasbank AŞ tarafından düzenlenen 14.04.2015 tarihli yazıda; banka güvenlik kamerası kayıtlarının saklanma süresi aşıldığından bahse konu kredi kartı ile ATM’de gerçekleştirilen 28.03.2011 tarihli işleme ilişkin kayıtlara ulaşılamadığının belirtildiği,
UYAP kayıtlarına göre; tanık …’nin 25.02.2011-04.08.2014 tarihleri arasında cezaevinde bulunduğu, Alaşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.04.2012 tarihli ve 337/81 sayılı kararı ile sanık ile inceleme dışı sanık …’in boşanmalarına karar verildiği, bu kararın aynı gün kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
İnceleme dışı sanık … kollukta; 0 546 *** 76 01 numaralı hattı kullandığını, kayınpederi olan tanık …’nin olay tarihi öncesinde cezaevine girdiğini, avukat ve mahkeme masraflarını karşılayabilmek için eşi olan sanık ile eşinin annesinin kart için müracaat etmesini istediklerini, onların istediği üzerine kayınpederinin kimlik bilgilerini kullanarak kredi kartı müracaatında bulunduğunu, kart geldiğinde sanığın, görevlinin getirdiği belge ile sözleşmeye imza attıktan sonra kartı teslim aldığını, kendisinin kartı hiç kullanmadığını, bu kartın eşi ve ailesi tarafından kullanıldığını, kartı kullanmamasına rağmen borcun bir kısmını kendisinin ödediğini, çünkü o tarihte eşi ve ailesi ile arasında bir problem bulunmadığını, kendisinden boşandıktan sonra öç almak amacıyla kendisine iftrira atıldığını, teslimatta ve sözleşmede imzası bulunmadığını, adına kart çıkartılan kayınpederinin ev telefonu kapalı olduğu için ve kart başvurusunda telefon numarası verilmesi gerektiği için kendi numarasını verdiğini,
İstinabe olunan Mahkemede; suçlamayı kabul etmediğini, sanık ile evli olduğu süre içinde kayınpederi olan tanık …’nin internet üzerinden kendisi adına kart başvurusu yapmasını istediğini, bu doğrultuda başvuru yaptığını, tanık …’nin bilgisi doğrultusunda kendisine ait iletişim bilgilerini ve adresi verdiğini, hazırlanan evrakların kurye ile iş yerine geldiğini, o sırada sanık ile evli olduğu için kartı bizzat sanığın aldığını, daha sonra tanık … ölümlü bir trafik kazasına karışınca kızından kart ile nakit para çekimi yapıp avukat tutmasını istediğini, o tarihte evli olduğu sanığın bankamatikten nakit para çektiğini, sanığa çektiği paranın taksitlerini iş yerinden alıp ödemesini söylediğini ancak sanığın bu parayı ödemediğini, daha sonra boşanınca kendisinden şikâyetçi olduğunu, sanığa yaptığının iftira olduğunu, imza incelemesinde bu hususun ortaya çıkacağını söyleyince sanığın Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyetten vazgeçme dilekçesi verdiğini, kartı teslim alan kişinin imzasının incelenmesini istediğini, parayı kendisi harcamadığı için bankaya ödeme yapmadığını ancak o tarihte evli olduğu sanığa paranın taksit taksit ödenmesi için para verdiğini, sonradan sanığın bu parayı da yatırmadığını öğrendiğini,
Tanık … Savcılıkta; olayla ilgili şikâyetini geri çekmek istediğini, bu işi yapan kişinin kızı olan sanığın eski eşi olduğunu, kendisine ait kimlik bilgilerini kullanarak kredi kartı alan bu kişinin karttan para çektiğini ve alışveriş yaptığını, kendisine olan borcunu da ödemediğini, bu borcun adına tahakkuk ettirilip icraya verildiğini, kızının zarar görmesini istemediği için dilekçe verip şikâyetini geri almak istediğini,
İstinabe olunan Mahkemede; olay tarihinde Sarıgöl ilçesinde trafik kazası yapması nedeniyle tutuklu bulunduğunu, bu sırada Finansbank’tan hesap ekstresi geldiğini, 1.200 TL borcu olduğunun yazılı olduğunu, Finansbank AŞ’den herhangi bir kredi kartı almadığını, kızı olan sanık ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine Finansbank AŞ’den hesap ekstresi gönderildiğini anlattığını, daha sonra kızı ziyaretine geldiği bir gün kendisine inceleme dışı sanık …’in evde telefon ile bankayı arayıp ismini verdiğini, kendisine neden babasının ismini verdiğini sorduğunda “Sen anlamazsın.” şeklinde cevap verdiğini anlattığını, daha sonra kızının inceleme dışı sanık … ile görüştüğünü, bu kredi kartı borcunu kızının ödediğini, kendisinin ise herhangi bir para ödemediğini,
Tanık … aşamalarda benzer şekilde; bahse konu Finansbank AŞ’ye ait kredi kartını teslim etmek için tanık …’yi kendi cep telefonundan aradığını, tanık …’nin kendisinin il dışında olduğunu belirtip kredi kartını damadı ve kızının çalıştırdığı … Kasabası, … Caddesi üzerinde bulunan internet kafeye götürerek teslim etmesini istediğini, bunun üzerine internet kafeye gittiğinde sanık ile inceleme dışı sanık …’in orada yan yana bulunduklarını, sanığın elinde bulunan babasının kimliğini kendisine gösterdiğini, bunun üzerine kartı sanık …’nin de yönlendirmesi ile sanığa teslim ettiğini, sanığın kartı teslim aldığına dair imza attığını, o sırada sanığın yanında bulunan inceleme dışı sanık …’in ise herhangi bir belgeye imza atmadığını, söz konusu kart teslimatı sonrasında başka tarihte bir kez daha iki şahıstan birine kredi kartı teslimatı yaptığını ancak hangisine teslim ettiğini hatırlamadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … (…) şikayetçi sıfatıyla Savcılıkta; inceleme dışı sanık …’in eski eşi olduğunu, bu kişiden 2011 yılı Nisan ayında boşandığını, babası olan tanık …’nin 24.02.2011 tarihinde cezaevine girdiğini, 25.02.2011 tarihinde inceleme dışı sanık …’in … Kasabasında birlikte işlettikleri kafede internet üzerinden Finansbank AŞ’ye kredi kartı başvurusunda bulunduğunu, başvuruda bulunurken tanık …’ye ait nüfüs cüzdanı ile maaş bordrosu bilgilerini kullandığını, iletişim numarası olarak kendisine ait 0 541 *** 76 01 numaralı telefonu verdiğini, iş adresi ve telefonu olarak da işletmekte oldukları internet kafenin adresini ve telefonunu verdiğini, kart başvurusu onayladıktan sonra kartın önceki ikametleri olan Alaşehir ilçesi, … kasabası, No: 2’ye gönderildiğini, sanık …’in kargo görevlilerine kendisine ait kimliği gösterip ve kendi yerine imza attığını, kargo yetkililerinin de kredi kartı sahibinin babası olan tanık … olduğunu anlayınca kredi kartını inceleme dışı sanık …’e teslim ettiklerini, daha sonra sanık …’in 1.000 TL kredi kartından, 250 TL’de çıkartmış olduğu ek kredi kartından nakit çekim işlemi yaptığını, toplam 1.250 TL kredi kartı borcuna ilişkin … lcra Müdürlüğü tarafından babasına ödeme emri gönderildiğini, bu bilgileri kendisine babasının aktardığını, bunun üzerine babasına ait borcu ödemek için banka ile görüştüğünü, borcu takside bağladığını, inceleme dışı sanık …’in iş yerindeki bilgisayarları satıp Antalya ili, Kepez ilçesi, Kültür Mahallesi, 3850 Sokak, No.17 adresine taşındığını, kredi kartlarının kargo ile internet kafeye geldiğini, kendisinin o sırada çalıştığı için kafede olmadığını, kartı teslim eden kargo şirketinin hangisi olduğunu bilmediğini, babasına ait kimlik kartını kullanarak kredi kartı çıkaran inceleme dışı sanık …’ten şikâyetçi olduğunu,
İstinabe olunan Mahkemede; inceleme dışı sanık …’in eski eşi olduğunu, babası cezaevinde olduğu için kargo ile evlerine kredi kartı geldiğini, eşinin kendisine; “Babana gelmiş, teslim al!” diyerek imza attırdığını, gelen kargonun kredi kartı olduğunu bilmediğini, babasına geldiği için teslim aldığını, kendilerine ait internet kafeleri bulunduğunu, babası adına eşinin oradan başvuruyu gerçekleştirdiğini, internetten başvuru olduğunu bankadan öğrendiğini, babası adına borçlar gelince bu durumu araştırdığını, eşine baskı yapınca kendisinin yaptığını söylediğini ancak mahkemede suçu kabul etmediğini, imzayı kendisi attığı için borçları da ödediğini, bu olaydan sonra eşinden boşandığını, suça konu olayın eşi tarafından kendisinin haberi olmadan gerçekleştirildiğini, imzayı sadece babasına gelen evrak olduğu için attığını, suçsuz olduğunu ve beraatine karar verilmesini istediğini,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konularına İlişkin Görüşler
765 sayılı TCK’da karşılığı bulunmayan banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 245. maddesi;
“(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne surette olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde iken, 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle;
“(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Birinci fıkrada yer alan suçun;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.” şeklinde değiştirilmiş,
19.12.2006 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle de; “(5) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.” fıkrası eklenmek suretiyle madde son hâlini almıştır.
TCK’nın 245. maddesinin gerekçesinde; “Madde, banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle bankaların veya kredi sahiplerinin zarara sokulmasını, bu yolla çıkar sağlanmasını önlemek ve failleri cezalandırmak amacıyla kaleme alınmıştır…” denilmek suretiyle, bu suçun kanuna konulmasının amacı (ratio legis) açıklanmıştır. 5377 sayılı Kanun’un 27. maddesinin gerekçesinde ise “başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek üretilen sahte banka veya kredi kartlarının ticari amaçlı olarak piyasaya sürülmesi karşısında, bu fiilleri yaptırıma bağlamak amacıyla…” şeklindeki açıklama ile ikinci fıkranın maddeye eklendiği vurgulanmış olup kanun koyucu sahte kartların üretilmesi ve dolaşıma girmesine yönelik eylemleri de suç hâline getirip ayrıca cezalandırmak istemiştir.
Anılan fıkrada seçimlik hareketli bir suç söz konusu olup buna göre; sahte banka veya kredi kartının üretilmesi, sahte üretilmiş banka veya kredi kartının sahte olduğu bilinerek satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi şeklinde belirlenen seçimlik hareketlerden en az birisinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bir banka veya kredi kartının üretilmesi, tamamen yeni bir sahte kart oluşturulması veya gerçek bir kart üzerinde değişiklik yapılması şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Satmak, banka veya kredi kartını belli bir bedel veya değer karşılığı alıcıya vermek; satın almak, belli bir bedel karşılığı banka veya kredi kartını almak; devretmek, banka veya kredi kartını belli bir bedel almaksızın başkasına vermek; kabul etmek ise banka veya kredi kartını belli bir bedel ödemeksizin almak anlamlarına gelir. Dolayısıyla satma, satın almanın; devretme de kabul etmenin karşılığı olarak düzenlenmiştir.
TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun oluşabilmesi için ayrıca sahte banka veya kredi kartının başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek üretilmesi veya bu şekilde üretilen kartın satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi gerekmektedir. Hiçbir banka hesabıyla ilişkilendirilmeyen bir kartın üretilmesi veya kendisine kart verilmeyen kişinin kendi hesabıyla irtibatlandırarak kart üretmesi hâllerinde bu suç oluşmayacaktır.
Kişinin gerçeğe aykırı bilgi veya belgelerle bankaya başvurarak sahte bir banka veya kredi kartı oluşturulmasını sağlaması hâlinde TCK’nın 245. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları anlamında sahte karttan söz edilemeyeceği öğretide savunulmuş ise de (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, 10. Baskı, Ankara, 2014, s. 721) bu şekilde üretilen kartın içermiş olduğu bilgilerin gerçeğe aykırı olması nedeniyle sahte olduğu (… , Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2015, s. 252-253) ve gerçeğe aykırı belgelerle başvurulması sonucu bankaya sahte kart düzenletilmesi eyleminin de TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen üretim kavramı kapsamında değerlendirilerek diğer unsurların varlığı hâlinde suçun oluşacağı kabul edilmelidir (… Yaşar – Hasan Tahsin Gökcan – Mustafa Artuç, Yorumlu – Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2014, s. 7348). Nitekim Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir.
Bu aşamada uyuşmazlık konusu ile ilgili olduğu ölçüde dolaylı faillik kavramı üzerinde de durulmalıdır.
TCK’nın “Faillik” başlıklı 37. maddesi;
“(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır.” şeklinde hüküm altına alınarak, birinci fıkrada müşterek faillik, ikinci fıkrada ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Anılan maddenin ikinci fıkrasının gerekçesi ise;
“Kişi suçu bir başkasını araç olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirebilir. Bu durumda dolaylı faillik söz konusudur. Dolaylı faillikte, arka plandaki kişi, suçun icraî hareketlerini gerçekleştiren şahsın ve hareketinin üzerinde hâkimiyet kurmaktadır ve bu hâkimiyet nedeniyle, fail olarak sorumlu tutulmaktadır.
Suçun işlenmesinde kusur yeteneği olmayan kişilerin araç olarak kullanılması durumunda, dolaylı faile verilecek olan cezanın bu nedenle artırılması kabul edilmiştir. Zira bu durumda sadece bir suç işlenmemekte, kendisini yönlendirme yeteneği olmayan kişiler istismar da edilmektedir.” şeklinde açıklanmıştır.
Suç teşkil eden haksızlık bazen başka bir kişinin araç olarak kullanılması suretiyle gerçekleştirilebilir. Dolaylı faillik olarak tanımlanan bu durumda, arka plandaki kişi (dolaylı fail), görünüşte suçun icrasına doğrudan bir katkıda bulunmamakla birlikte, suçun icraî hareketlerini gerçekleştiren şahıs ile bu şahsın hareketleri üzerinde hâkimiyet kurmakta ve bu hâkimiyet nedeniyle de araç olarak kullanılan kişi, dolaylı failin işlemeyi kastettiği suçun kanuni tanımındaki hareketleri gerçekleştirmektedir. Bu durumda suçun icra hareketlerini gerçekleştiren kişi, azmettirilen veya müşterek failden farklı olarak, özgür iradesiyle hareket etmemekte adeta bir araç konumunda bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak da bir başkasını suçun işlenişinde araç olarak kullanan kişi, suçun faili olarak cezalandırılmaktadır.
Kişinin iradesi üzerinde hâkimiyet kurulması, zorlama yoluyla, kusur yeteneği olmayan bir kişinin bu durumundan veya kişinin hatasından yararlanmak suretiyle gerçekleşebilir (.. – A. Gökcen – M. E. Alşahin – K. Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 13. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2019, s. 741).
Gerçeğe aykırı belgelerle yapılan başvuru üzerine banka görevlisinin hatasından yararlanılarak, diğer bir ifade ile banka görevlisinin araç olarak kullanılması suretiyle sahte kart üretilmesinin sağlanması hâlinde bankaya başvuran kişinin sahte kart üretme suçu bakımından dolaylı fail olarak sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir (… Bilişim Alanında Suçlar, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 322).
Öte yandan TCK’nın 245. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen sahte banka veya kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunun maddi konusu sahte banka veya kredi kartıdır. Sahte banka veya kredi kartı oluşturulması, başkalarına ait kimlik bilgilerini içeren sahte belgelerle kart çıkaran kuruluşa başvurulması ya da boş plastiklere başkasına ait kart bilgilerinin kabartma cihazı ile basılması veya manyetik şeride sahip mağaza kartlarına başkasına ait kart bilgilerinin encoder cihazı vasıtasıyla yüklenmesi sonucu gerçekleştirilebilir.
Bu suçun faili sahte kartı kullanarak kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişidir. Bu anlamda herkes anılan suçun faili olabilir. Diğer bir anlatımla suçun failinin mutlaka bilişim alanında uzman olması gerekli değildir. Suçun mağduru ise kredi ya da banka kartını üreten banka veya finans kuruluşudur. Nitekim Yargıtayın istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da TCK’nın 245/3. maddesinde düzenlenen suçun mağdurunun kartı düzenleyen banka veya diğer finansal kuruluş olduğu kabul edilmiştir.
Suçun tamamlanması için failin sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan banka veya kredi kartını kullanarak kendisine veya bir başkasına yarar sağlamış olması gerekmektedir. Yararın mutlaka fiilen elde edilmiş olmasına gerek yoktur. Yarar, üzerinde tasarruf edilebilir duruma gelmiş ise suç tamamlanmış olacaktır. Örneğin, bir kişinin kendi adına hesap açıp, daha sonra bu hesaba sahte banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle para transferi yapması durumunda suç tamamlanmış olacaktır. Diğer bir ifade ile suçun tamamlanması için hesabından söz konusu parayı çekmesi gerekli değildir ( Akbulut, s. 337).
TCK’nın 245/3. maddesinde düzenlenen suç kasten işlenebilen bir suçtur. Kast için suçun kanuni tanımında yer alan unsurların bilinmesi gerektiğinden, failin bu suçtan sorumlu olması için kullandığı kartın banka veya kredi kartı olduğunu, bu kartların sahte olduğunu, banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya bir başkasına yarar sağladığını bilmelidir. Suçun olası kastla işlenmesi mümkündür. Suç tipinde hukuka aykırılığa işaret eden veya bilmeye ilişkin veya amaç saike yönelik herhangi bir kavrama yer verilmemiştir. Taksirle işlenmesi söz konusu değildir ( Akbulut, s. 337).
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanığın babası olan tanık …’nin 25.02.2011 tarihinde tutuklanması üzerine avukat ve yargılama masraflarının karşılanması amacıyla olay tarihinde resmî nikahla evli olan inceleme dışı sanık … ile sanığın birlikte hareket ederek katılan … AŞ’ye tanık … adına kredi kartı başvurusunda bulundukları, katılan banka tarafından bastırılan 4022 7801 4749 **** numaralı kartın dağıtım amacıyla kurye firması çalışanı olan tanık Cihan’a verildiği, adı geçen tanığın dağıtım yapmak amacıyla başvuruda bildirilen numarayı aradığında kendini tanık … olarak tanıtan şahsın kredi kartını kızı ve damadına verebileceğini bildirmesi üzerine kredi kartının sanığa teslim edildiği, daha sonra inceleme dışı sanık … ile sanığın teslim aldıkları bu kredi kartını 28.03.2011 tarihinde iki kez kullanmak suretiyle fayda sağladıkları kabul edilen olayda;
Sanığın 08.08.2012 tarihli dilekçesi ile aynı tarihli ifadesinde babası olan tanık …’nin cezaevine girmesi üzerine eski eşi olan inceleme dışı sanık …’in, babasının kimlik bilgilerini kullanarak internet üzerinden yaptığı başvuru sonucunda düzenlenen kredi kartını kendi imzası ile teslim alıp kullandığını, kartın teslimi sırasında eski eşinin yanında bulunmadığını, bu olayı da 27.01.2012 tarihinde tebliğ edilen ve … İcra Müdürlüğü tarafından babasına gönderilen ödeme emri üzerine öğrendiğini belirterek inceleme dışı sanık … hakkında şikâyetçi olması üzerine soruşturmanın başladığı ve Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvarı Amirliğince düzenlenen 20.06.2014 tarihli ve 2014/1910 uzmanlık numaralı raporda da katılan … AŞ tarafından düzenlenen 26.03.2011 tarihli Bilgi Güncelleme, Kimlik/Adres Tespit Tutanağı ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ile bir adet kurye teslim belgesi üzerinde bulunan yazılar ile imzaların sanığın mevcut mukayese el yazıları ve imzaları arasında kaligrafik bir uygunluk tespit edilmediğinin belirtildiği anlaşılmakta ise de;
Tanık Cihan’ın aşamalarda değişmeyen ifadelerinde; sanık ve inceleme dışı sanık tarafından birlikte işletilen internet kafeye gittiğinde sanık ile inceleme dışı sanık …’in orada bulunduklarını, sanığın elinde bulunan babasının kimliğini kendisine gösterdiğini, bunun üzerine suça konu kredi kartını, kendisini yönlendirmesi üzerine sanığa teslim ettiğini ve sanığın söz konusu kartı teslim aldığına dair imza attığını ifade etmesi, sanığın mahkemede alınan ifadesinde; önceki ifadesi ile çelişecek şekilde kredi kartı gelince eşinin kendisine; “Babana gelmiş, teslim al!” demesi üzerine babasına gönderildiği için evraka imza atmakla birlikte gelen kargonun kredi kartı olduğunu bilmediğini savunması anılan uzmanlık raporunda ilgili evrak üzerindeki imzaların uydurma olduğunun, bu şekilde imza atılan durumlarda ise imzanın kişiye aidiyetinin, kişinin kendi imzasındaki kaligrafik ve karakteristik özellikleri bu tür imzalara yansıttığı oranda mümkün olabileceğinin belirtilmesi, bu anlamda sanığın kendi imzası yerine kimliğinin tespit edilmemesi amacıyla babası adına uydurma imza atmış olduğunda kuşku bulunmaması, yine sanığın savunmasında 27.01.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri üzerine olaydan haberdar olduğunu belirtmesine karşın o tarihte veya yakın bir tarihte değil de 26.04.2012 tarihinde inceleme dışı sanıktan boşandıktan ve olaydan uzun bir süre geçtikten sonra 08.08.2012 tarihinde eski eşi hakkında şikâyetçi olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın suça konu kredi kartını sahte olduğunu bilerek kabul ettiği ve bu kartın kullanılmasında da eski eşi olan inceleme dışı sanık … ile birlikte hareket ettiği anlaşıldığından sanığa atılı suçların sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.