Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/336 E. 2023/572 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/336
KARAR NO : 2023/572
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

YARGITAY DAİRESİ : Ceza Genel Kurulu
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 12-25

I. HUKUKİ SÜREÇ
Sanıklar …, … ve …’in ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan beraatlerine ilişkin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 30.06.2021 tarihli ve 12-25 sayılı hükümlerin, Yargıtay Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma istemli 19.10.2021 tarihli ve 127301 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet savcısı, sanıklara atılı zincirleme şekilde ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluştuğundan sanıkların mahkûmiyetlerine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle temyiz başvurusunda bulunmuştur.
III. İNCELEME KONUSU VE KAPSAMI
Sanıklar hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükümlerinin isabetli olup olmadığına ilişkin temyiz incelemesi yapılacaktır.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Askeri Adalet Müfettişleri tarafından yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 26.07.2018 tarihli ve 18 sayılı ile 26.07.2018 tarihli ve 18 sayılı kanaat raporlarının incelemesinde;
1- Askeri hâkim olarak görev yapmaktayken emekli olan sanık …’in, kovuşturmasını yürüttüğü toplam 41 adet dosyanın gerekçeli kararlarını 4 ay ile 1 yıl 20 gün arasında olacak şekilde gecikme ile yazdığı,
2- Askeri hâkim olarak görev yapan sanık …’in kovuşturmasını yürüttüğü toplam 89 adet dosyanın gerekçeli kararlarını 4 ay ile 1 yıl arasında olacak şekilde gecikme ile yazdığı,
3- Askeri hâkim olarak görev yapan sanık …’ın kovuşturmasını yürüttüğü toplam 109 adet dosyanın gerekçeli kararlarını 4 ay 10 gün ile 1 yıl 11 gün arasında olacak şekilde gecikme ile yazdığı, uhdesinde bulunan dava dosyalarından 20.01.2016-15.07.2016 tarihleri arasında yapılan duruşmalarda karar verdiği 39 adet dosyanın gerekçeli kararlarını 15 günlük yasal süresi içerisinde yazmadığı, toplam 34 adet dosyanın yasal süre içerisinde duruşma hazırlığı tensip tutanaklarını düzenlemediği, 92 adet duruşma tutanağını imzalamadığı, toplam 20 adet dosyanın tensip tutanağını ve duruşmalarda tehir edilen tarihlerde duruşmalarını yapmadığı,
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Ege Ordu Komutanlığı Hukuk Hizmetleri Başkanlığının 15.09.2019 tarihli ve 1229 sayılı yazısına göre; sanık …’ın 07.09.2015-07.12.2015 tarihleri arasında, sanık …’ın ise 14.12.2015-14.03.2016 tarihleri arasında Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesinde görevlendirildikleri, Ege Ordusu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde beş hâkimin, bir yazı işleri müdürü ve altı zabıt kâtibinin görevli olduğu, kapatılan Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 2014 yılı çalışmalarına ilişkin form bilgilerinde askeri mahkemede tek heyetli olarak 2148, heyetli olarak 2013 dava dosyasının bulunduğu, tek heyetli olarak 715, heyetli olarak 65 olmak üzere 780 dosyada karar verildiği, 1581 dosyanın devredildiği, sanık …’in dosya sayısının tekli 456, heyetli 199 olduğu ve 150’si tekli 55’i heyetli olmak üzere toplam 205 adet karar verdiği, kalanların devredildiği, sanık …’ın tekli dosya sayısının 800 olup heyetli dosyasının bulunmadığı, 189 dosyayı karara bağladığı, kalanı devrettiği, sanık …’ın ise tekli dosya sayısının 768, heyetli dosya sayısının 7 olduğu ve 252’si tekli, 3 adeti heyetli olmak üzere 255 dosyayı karara çıkardığı, 2015 yılında sanık …’in 544 tekli, 201 heyetli olmak üzere 745 dava dosyasına baktığı, 194’ü tekli, 92’si heyetli olmak üzere 286 dosyayı karara bağladığı, kalanını devrettiği, sanık …’ın tekli 992 dava dosyasına baktığı, 314’üne karar verip kalanını devrettiği, sanık …’ın ise toplam 830 dosyaya tekli heyet olarak baktığı, 324’üne karar verip kalanını devrettiği, 2016 yılında sanık …’in 1119 tekli, 31 heyetli olmak üzere 1150 dava dosyasına baktığı, 161 tekli, 12’si heyetli olmak üzere 173 dosyayı karara bağladığı, kalanını devrettiği, sanık …’ın tekli 50 dava dosyasına baktığı, 50’sine karar verdiği, devrin bulunmadığı, sanık …’ın ise 176’sı tekli, 17’si heyetli olmak üzere toplam 193 dosyaya bakıp tamamına karar verdiği ve devri bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Tanık …; 10.09.2014 tarihinde Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde kıdemli hâkim olarak görevine başladığında sanık …’in kıdemli hâkim olduğunu, sanıklar … ile tanık …’nun askeri mahkemede hâkim olarak çalıştıklarını, askeri mahkemelerin kuruluşu ve yapısının adli mahkemelere benzemeyip sadece bir kalem teşkilatının bulunduğunu, burada bir müdür ve 5-6 zabıt kâtibinin, 5 askeri hâkimin görev yaptığını, bu hâkimlerin heyetli, yani 3 hâkimden kurulu subay, astsubay sanıklar ile ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçların yargılamasını yaptığını, dosyanın kıdemli hâkimce tevdi edildiği askeri hâkimin rütbesine göre diğer askeri hâkimlerin bu heyete üye olarak katıldıklarını, aynı zamanda bu 5 hâkimin asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren tek hâkimle bakması gereken dosyalarının bulunduğunu, bir hâkime sadece bir zabıt kâtibi düştüğü için çok fazla dosyanın yanı sıra, değişik iş, tutuklama, koşullu salıverme kararları gibi yargılama faaliyeti dışındaki kararlardan dolayı işleri zamanında yetiştirmenin mümkün olmadığını, Ege Ordusu Komutanlığının İzmir’de kurulu bulunan askeri ceza ve tutukevinin de sorumlusu olup bütün infaz işlemlerine baktığı için askeri mahkemede görevli hâkimlerin bu infaz işlemlerine karar vermekle yükümlü olduğunu, bunun yanı sıra koruma tedbirlerinden olan arama, zapt, müsadere kararları, askeri savcılığın istemine binaen yakalama emirlerinin çıkartılması gibi işlemler bir hâkim ve bir zabıt kâtibi tarafından yürütüldüğünden gerekçeli kararların zamanında yazılamadığını, askeri mahkemelerin görev ve yetki sahası Genel Kurmay Başkanığının teklifi üzerine Milli Savunma Bakanlığınca saptandığından 2013 yılı içerisinde yapılan adli yetki sahasındaki değişiklik uyarınca Ege Ordusu Askeri Mahkemesinin Balıkesir, İzmir, Manisa, Aydın ve Muğla il sınırları içerisindeki ve hatta Denizli Garnizonundaki bir kısım birliklerin yargılamalarını sürdürdüğünü, 2015 yılı içerisinde adli yetki sahasında değişiklik yapılarak bölgelerindeki jandarma birliklerinin İzmir Garnizon Komutanlığındaki diğer askeri mahkemelerin adli yetki sahasına dahil edildiğini, tevzi edilen dosya ve talimat dosya sayılarının fazlalığı göz önüne alındığında bu işlemlerin UYAP gibi bir sistemi bulunmayan askeri mahkeme personeli ve hâkimleri tarafından yetiştirilmesinin mümkün olmadığını, daha önceden gelen dosyaların ve duruşmaların heyetlerle çakışması nedeniyle bazen gece yarısına kadar çalışmak zorunda kalındığını, adli yetki sahasının genişliği, iş miktarı, askeri ceza ve tutukevinin işleri, koruma tedbirleri, tebligat ve infaz işlemlerinin tamamen manuel olarak yürütüldüğü bir mahkemede bazı işlemlerin gecikmeli olarak yapılmasının doğal karşılandığını, 2015 yılı içerisinde gelen askeri adalet müfettişlerine heyetli yargılamalar için ayrı bir kalem teşkilatının kurulmasının iletildiğini, 2014 Eylül ayında göreve başladığında, hâkim …’ın tayin olduğunu, hâkim …’nun uzunca bir süredir raporlu olduğunu, 2013 ve 2014 yılı teftiş raporlarını inceleyerek işe başladığında müfettişlerce tebliğde gösterilen bir kısım dosyaların gerekçeli kararlarının yazılmadığını gördüğünü, ilgili personeli uyararak bunların yazıldığını, hâkim … ve tanık …’dan kalan dosyaların sanıklar …, …’a tevdi edildiğini, kendi dosyaları ile birlikte bu dosyaların iş yoğunluğu göz önüne alındığında bu hâkimlerin mevcut bir zabıt kâtibi ile bu kadar işin altından kalkmasının mümkün gözükmediğini, sanık …’ın henüz gerekçesini yazamadığı çok fazla dosya olduğundan gerekçesini yazmak üzere kendisine ve sanık …’a paylaştırdığını, sanık … ancak heyetli dosyalara yetişebildiği için ona bu konuda bir görev vermediğini, sanık …’ın çalışkan, pratik ve tecrübeli olduğunu, ancak 2015 yılı içerisinde onun zabıt kâtibi olarak görev yapan tanık …’nın yaz ayında bir operasyon geçirmesi üzerine bir müddet rapor alması, daha sonra da evlilik izni ve yıllık izin alarak ayrılması nedeniyle işlerinde bir takım gecikmelerin yaşandığını, ayrıca 2015 yılı Eylül ayından 2015 yılı Aralık ayı ortalarına kadar sanık …’ın Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesinde görevlendirildiğini, sanık …’in zabıt kâtibi olan tanık Yahya ile birlikte işlerini yetiştirmeye çalıştığını, bazı günler tanık Yahya’nın gece geç saatlere kadar ve hatta bazı hafta sonları da gelerek çalışmasına rağmen işlerin yetiştirilememesi sebebiyle bazı heyetli ve tekli kararların gerekçelerinin geç yazılmış olabileceğini, sanık …’ın gerekçeli kararları geç yazdığını, hatta duruşma tutanaklarını çok geç imzaladığını, birden fazla zabıt kâtibi görevlendirmesine ve sadece tekli dosya vermesine rağmen işlerini bir türlü yetiştiremediğini, 15 Temmuz sonrası tutuklanmasıyla birlikte ondan devraldığı dosyalar içerisinde duruşma tutanaklarının, tensip zabıtlarının olmaması, olanların da imzasız olması sebebiyle Bakanlığa yaptığı bildirim üzerine soruşturmanın başlatıldığını,
Tanık …; sanıklarla 2013-2017 yılları arasında birlikte çalıştığını, işlerin yoğunluğu nedeniyle bu tür aksaklık ve gecikmelerin meydana geldiğini ve kararların geç yazıldığını, sanık …’ın hafta sonları da çalıştığını, ayrıntılı çalıştığı için dosyaları bitirme hızının yavaş olduğunu, gerekçeli kararları ayrıntılı ve uzun yazdığını, en kıdemsiz hâkim olduğu için yakalamalı ve değişik işlerin ona verildiğini, heyetli duruşmalara da çıktığını,
Tanık …; 2010-2017 yılları arasında sanık …’in zabıt kâtibi olarak çalıştığını, sanık …’in baktığı heyetli dosyalarda sanıklar …’ın heyete katıldığı zamanlarda onlarla birlikte de çalıştığını, askeri mahkemelerde, adli yargıdaki gibi UYAP sistemi bulunmayıp tüm karar, tutanak ve evrakların manuel olarak yürütüldüğünü, sanıkların özveriyle çalışmalarına rağmen gerekçeli kararlar dışında değişik iş, talimat dosyaları gibi işlemlerin de takibi yapıldığı için bazı gerekçeli kararların zamanında yazılamadığını, hâkim …’ın tayin olması ve yerine gelen tanık …’nun rapor alması nedeniyle diğer hâkimlerin dosyalarının sanıklara tevdi edildiğini, bu nedenle sanıkların iş yükünün arttığını, bundan dolayı birtakım gecikmelerin yaşandığını,
Tanık …; 2010-2017 yılları arasında sanıklarla birlikte çalıştığını, işlerin yoğunluğu nedeniyle gerekçeli kararların yazım aşamasında gecikmelerin meydana geldiğini, sanık … ile 2013 yılında bir yıl birlikte çalıştığını, tanık …’nun uzun süre raporlu olması, hâkim …’ın tayininin çıkmasından dolayı akşamları ve hafta sonları da çalışan sanık …’ın işlerinin yoğunlaştığını, haftada 120-130 dosyanın duruşmasının yapıldığını,
Tanık …; 2003-2017 yılları arasında askeri mahkemelerde zabıt kâtibi olarak çalıştığını, söz konusu tarihte 2 yıllık doğum izninde olduğunu, 2015 Nisan ayında göreve tekrar başladığını, 2016 yılı Şubat ayında sanık …’a yardım etmek için çalıştığını, o tarihte sanık …’ta 1.000’e yakın dosya olduğunu, yakalamalı ve değişik işlere de baktığını, haftada üç gün heyete çıktığını, bu sebeple dosyalarda birikme olduğunu, sanık …’ın detaycı bir çalışma yaptığını, yoğun dosya akışı olduğu için mesai saati bitiminde ve hafta sonları da birlikte çalıştıklarını,
Tanık …; sanık … ile 2010-2017 yılları arasında birlikte çalıştıklarını, işlerin yoğunluğu nedeniyle kararların yazım aşamasında gecikmenin meydana geldiğini, ayrıca geçirdiği ameliyat ve yıllık izinlerle birlikte yaklaşık 2 ay kadar izin kullandığını, sanık …’ın 2015 yılı Eylül ayı ile Aralık ayı arasında 3 ay Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesinde geçici olarak yetkilendirildiğini,
Tanık …; 2012 ve 2016 yılları arasında Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde askeri hâkim olarak görev yaptığını, sanık …’ın kendisinin heyet başkanı olduğu mahkemede üye olarak görev yaptığını, sanık …’ın FETÖ yapılanması kapsamında darbe girişimi sonrasında tutuklanarak meslekten çıkartıldığını, onun da aynı heyette üye olarak görevli olduğunu, sanık …’in ise diğer heyetin mahkeme başkanı olduğunu, sanık …’ın çalışkan, mesaiye riayet eden biri olduğunu, kararların gerekçesini geç yazmasının yoğun iş yükünden ve mahkemede görevli kıdemli hâkim olan tanık…’in kendisine hiç dosya almamasından kaynaklandığını, sanık …’ın hem kendisinin heyetinde hem de diğer sanık …’in heyetinde üye olduğunu, yoğun şekilde çalışmasına rağmen gerek o dönemde kâtibi tanık …’nın ciddi bir ameliyat nedeni ile uzunca süre isterahatli olması, gerekse bir dönem Deniz Kuvvetlerinde geçici olarak görevlendirilmesinden dolayı söz konusu durumun yaşandığını, sanık …’ın da esasen çalışkan ve mesaiye riayet eden biri olduğunu, dağınık çalışma yapısının, adil olmayan dosya dağılımının gerekçeli kararları geç yazmasına sebebiyet verdiğini, sanık …’in ise rütbe ve kıdem olarak kendisinden büyük olmakla birlikte genelde mesaiye geç geldiğini ve kararların gerekçelerini yazma konusunda ağır davrandığını, kıdemli olması nedeni ile bu konuda uyarma şansının olmadığını, onun kâtibinin sürekli yanına gelerek kararların gerekçelerinin yazılmasının çok geciktiğini ve sorun yaşanacağını aktardığını, sanık …’ın çalışkan olmasına rağmen ayrıntıcı ve ağır hareket eden biri olduğunu, bu sonucun tek sorumlusunun o olmadığını, dosyaların dağılımı konusunda adil davranılmaması, bazı hâkimlerin az dosya alması ve yoğun iş yükünün bu duruma yol açtığını,
Tanık …; 2015 yılı Eylül ayında Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde göreve başladığında gerekçeli kararlar ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadığını, 08.02.2016 tarihi itibarıyla tanık … ile çalışmaya başladığını, o dönem sanık …’ın yazması gereken gerekçeli kararların biriktiğini, ancak nedenini bilmediğini, o dönem bir süreliğine gerekçeli kararların toparlanmasında kendisinin de yardımcı olmaya çalıştığını, sanıklar … ve Serkan’ın gerekçeli kararlarını zamanında yazıp yazmadığı hakkında bilgi sahibi olmadığını, sanık …’ın kâtibi evlilik izninde olduğu için bir süre personelinin olmadığını, yoğun bir mahkeme olduğundan gecikmelerin yaşanabileceğini,
Tanık …; İzmir Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde 2013-2017 tarihleri arasında çalıştığını, o dönemde sanık …’in bir dönem kıdemli hâkim olarak görev yaptığını, hâkim … tayin olduktan sonra onun heyetli dosyalarına da sanık …’in bakmaya başladığını, işlerin çok yoğun olduğunu ve mesaiye kalarak duruşma yaptıklarını, gerekçeli kararları yazdıklarını, sanık …’in işinde gerekli özeni gösterdiğini, sanıklar …’ın askeri mahkemede işine en fazla özeni gösteren hâkimler olduğunu, 15 Temmuz sonrasında sanık …’ın tutuklanması sebebiyle işlerinin yarım kaldığını, hatta birçok duruşma tutanağının imzasız olduğunu, sanık … ile birlikte haftanın yedi günü çalıştıklarını, işlerin hiçbir şekilde yetişmediğini, tanık…’in hâkim ve kâtip kadrosunun arttırılmasına yönelik talep yazısını Milli Savunma Bakanlığına gönderdiğini, sanıkların gerekçeli kararları geç yazmasının iş yoğunluğundan kaynaklandığını, kâtip eksikliğinin bulunduğunu, sanık …’ın genelde erlerle çalıştığını, onunla çalışan ilk kâtibin kendisi olduğunu, sanık …’a fazla dosya tevzi edildiğini ve diğer hâkimlerin dosyasının yaklaşık iki katı olduğunu, mahkemede en kıdemsiz hâkim olduğundan talimat, değişik iş, yakalamalı işlerin de ona verildiğini, heyetli duruşmalara üye hâkim olarak katılmasının yanı sıra heyette yer alan dosyaları da incelediğini, bazen ara kararını, tensibini, hatta gerekçesini yazdığı dosyaları sanık …’ın odasına bıraktığında 2-3 hafta sonra imzalandığını, yoğunluktan dolayı duruşma tutanaklarını imzalamadığını, 2014 yılından 2015 yılına devreden 999 dosya olduğunu, 2014 yılında tespit ettikleri duruşma kaçağı dosyalar ile eksiklikleri tamamlamak için sanık … ile konuştukları hâlde gerekçeli kararlar, ara kararlar, yakalamalı dosyalar gibi işler nedeniyle bu dosyalara sıra gelmediğini, işler yetiştirilemediğinden sanık …’ın tanık…’ten memur görevlendirilmesi talebinde bulunduğunu, daha sonra kâtip olan tanık Aysel’in görevlendirildiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık …; Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde hâkim olarak görev yaptığını, 2015 yılına ilişkin teftişin 2016 yılı bahar aylarında yapıldığını, verdiği 41 adet kararın gerekçesinin geç yazıldığının tespit edildiğini, 2014 yılı atamalarında yeni bir kıdemli hâkimin atandığını, ayrıca mahkemesinde görevli bir hâkimin de tayinin çıktığını, yine o dönemde hâkim olan tanık …’nun rahatsızlığı nedeniyle sürekli rapor aldığını, yeni atanan kıdemli hâkimin tayini çıkan hâkim ile sürekli rapor alan hâkimin tüm heyetli dosyalarını kendisinin alması ve tek hâkimin bakacağı dosyaların ise sanıklar …arasında paylaştırılması yönünde talimat verdiğini, bunun üzerine dosyaların dağıtımını yaptığını, böylece dosya sayılarının çok fazla arttığını, yeni gelen kıdemli hâkimin gerek kalem işlemleri, gerekse de yeni atanması nedeniyle dosya almadığını, bütün yükün kendisinin ve diğer sanıkların üzerine kaldığını, mahkemelerin tüm işlerine baktıklarını, personel sayısının yetersiz olduğunu, her hâkime yalnızca bir zabıt kâtibi düştüğünü, çoğunun da veri işlem memuru olmasından dolayı işin ehli olmadıklarını, UYAP benzeri bir sistem olmadığından bütün işlemlerin manuel olarak yapıldığını, işlerin yoğun olması ve personel sayısının yetersiz olması nedeniyle 41 dosyanın gerekçeli kararını gecikmeli olarak yazdığını,
Sanık …; Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde askeri hâkim olarak görev yaptığını, mahkemenin muvazzaf askeri hâkimleri arasında kıdem sırası itibarıyla dördüncü sırada olduğunu, kıdemli hâkimin rütbeye göre belirlendiğini, dosyaların tevzisini kıdemli hâkimin yaptığını, askeri mahkemelerde mahkemeye atanan ve rütbece en kıdemli olan askeri hâkimin o mahkemenin başkanı ve kıdemli hâkimi olduğunu, askeri mahkemeler hem sulh ceza mahkemesi, hem asliye ceza mahkemesi, hem de ağır ceza mahkemesi görevine giren konularda faaliyet gösterdiği için genel olarak sulh ceza hâkimliği nezdindeki kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara vaki itirazlar, infaz işlemlerinin onaylanmasına dair mahkeme işlemleri ve talimatların mahkemelerin kıdemsiz üyelerine tevzi edildiğini, kıdemsiz üyelerin mahkemenin kıdemli hâkimlerinin heyet olarak baktıkları işlere de üye olarak katıldığını, 2013 yılı yaz kararnamesi ile Van’dan İzmir Askeri Mahkemesine atandığını, en kıdemsiz iki üyeden biri olması nedeniyle asliye ceza mahkemesi gibi tek hâkim olarak bakacağı dosyanın tevzi edilmesinin yanı sıra kendisinden kıdemli üç askeri hâkimin heyetlerine de katılmak zorunda kaldığını, bu durumun askeri mahkemeler kapatılıncaya kadar devam ettiğini, mahkemenin kıdemli hâkimi sanık … iken 2014 yılı ataması ile tanık…’in kıdemli hâkim olduğunu, o tarihte tanık …’nun uzun süre istirahat raporu aldığını, hâkim …’ın başka yere tayininin çıktığını, tayin olmadan önce ondaki mevcut dosyaların bitirilmesi için yeni dosya verilmediğini, hem yeni gelen kıdemli hâkimin dosya almaması, hem bir hâkimin uzun süre raporlu olması, hem de mahkemenin yetki sahasında yapılan değişiklik nedeniyle işlerinin iki üç katına çıktığını, bütün mahkemede bir kalem teşkilatının olduğunu ve işleri veri hazırlama ve kontrol işletmeni olan er ya da sivil memurlar ile yerine getirmeye çalıştıklarını, bunların alanlarında uzman zabıt kâtibi kadrosundan olmadıklarını, özveri ile çalışmalarına rağmen bazı dosyaların gerekçeli kararlarının yazımında gecikmeler yaşadığını, aynı dönemde kendisiyle çalışan zabıt kâtibi tanık …’nın toplamda üç ay evlilik izni ve yıllık izin aldığını, bu izinden önce de mide ameliyatı olduğunu, bu süre boyunca diğer hâkimlerin kâtipleriyle geçici olarak çalıştığını, bütün gerekçeli kararlar ile müzekkereleri kendisinin yazmak zorunda kaldığını, bir de Milli Savunma Bakanlığının kendisini Denizcilere ait Askeri Mahkemede yetkilendirdiğini, orada üç ay süre ile yetkili olarak çalıştığını, kâtibinin olmaması, başka mahkemede yetkilendirilmesi ve işlerinin artması nedeniyle gecikmelerin yaşandığını, ayrıca Balıkesir Marmara adasından Muğla Bodrum’a kadar yargı çevresinin genişletildiğini, 2014 yılında yargı çevresinin genişletilmesi üzerine çok sayıda dosyanın mahkemelerine tevzi edildiğini ve iş yükünün arttığını, 89 adet kararın gerekçesini geç yazdığını, 2014 ve 2016 yıllarında gerekçeli kararların yazımında bir gecikme olmadığını, yalnızca belirttiği nedenlerle 2015 yılında bir gecikme yaşandığını, askeri mahkemeler kapatılınca Bolu Ağır Ceza Mahkemesine üye olarak atandığını, yedi ay sonra da mahkeme başkanı olarak görevlendirildiğini,
Sanık …; 2012 yılı Temmuz ayında kura kararnamesi ile İzmir Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde askeri hâkim olarak göreve başladığını, bu tarihten ihraç olduğu 2016 yılına kadar muvazzaf askeri hâkimler arasında rütbe ve kıdemce en kıdemsiz askeri hâkim olduğunu, yargılamaya konu eylemlerin son birkaç yılda oluşan sonuçlar olmadığını, askeri mahkemelerin kendi iç işleyişindeki çalışma usulleri ve birtakım eksiklikler nedeniyle yargılama konusu eylemlerin meydana geldiğini, gerekçeli kararların geç yazılmasının yanında 20.01.2016 ile 15.07.2016 tarihleri arasında kendisine tevdi edilen 34 dosyanın tensip zaptını süresi içinde hazırlamadığı, 20 adet dosyada duruşmaları atılı olduğu tarihlerde yapmadığı ve 92 adet dosyanın duruşma tutanağını ise imzalamadığı iddialarının da yer aldığını, ilk atandığında askeri hâkim asteğmen Halil İbrahim’den toplam 70 dosya devraldığını, fiziki şartlardan dolayı özellikle kıdemsiz ve düşük rütbeli hâkimlerin ayrı bir odada tek başına çalışma imkânlarının olmadığını, kâtiplerin de deneyimsiz olduğunu ve kapasitelerini aşan bir iş yükü ile karşı karşıya olduklarını, 2012 ve 2013 yıllarında belli bir süre zabıt kâtibi olan tanık … ile çalıştığında kâtibinin hem kendi dosyaları hem de o dönem mahkemede görev alan asteğmenlerden askeri hâkim…’ın dosyaları ile ilgilendiğini, her hâkime belli bir kâtip kadrosu verilmeyip kadro varsa da boş kaldığını, bu nedenle kâtibin yapacağı işleri de askeri hâkimin yapmak zorunda kaldığını, göreve başladığı tarihten ayrıldığı tarihe kadar yaptığı işlerin çoğunun hâkimin işinden çok kâtip işi olduğunu, o dönemde katibinin mahkeme yazı işleri müdürlüğüne vekâlet etmesi için görevlendirildiğini, onun yerine memur verilmediğini, bu işten anladığını söyleyen gönüllü er ve erbaşların birliklerinden getirildiğini, görevlendirilen er ve erbaşların genel olarak işi kendilerinin yanında öğrendiğini, başlangıçta 70 dosya verilmesine rağmen en son dosya sayısının 15-20 katına çıktığını, bazı Kanunlarda değişiklikler yapıldığını, 2012 ve 2013 yılında Anayasa Mahkemesinin 5237 sayılı TCK’nın başlangıç hükümlerine uygun olmadığından dolayı 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 47/a bendinin birinci ve ikinci cümlelerine ilişkin olarak ve yine aynı Kanun’un Ek 8 ve 10. maddelerini öncelikle izin tecavüzü suçu yönünden iptal ettiğini, Anayasa Mahkemesinin ikinci kez iptalin kapsamını genişlettiğinden iş yükünün arttığını, ayrıca yargı çevresinde askerlik yapan askerlerin durumun farkına varmış olmaları nedeniyle suçun caydırıcılığı ortadan kalktığından çok sık işlenen firar ve izin tecavüzü suçlarının daha da fazla işlenmeye başlandığını, ayrıca infazla ilgili taleplerin yoğunlaştığını ve iş yükünün arttığını, iş yükünün artması ve personel yetersizliği nedeniyle Milli Savunma Bakanlığının yayınladığı bir emirle Adalet Bakanlığı bünyesinde kâtip olarak görev yapan ve vatani görevini er ya da erbaş olarak yapmakta olan kişilerin askeri mahkemelerde görevlendirilmesinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda kâtip olarak görevlendirilen erbaşlardan … … Can ile çalıştığını, kâtibin yetenekli olmasına rağmen iş yükü ile baş edemediğini, iş yoğunluğu nedeniyle neredeyse her akşam mesaiye kalmak zorunda kaldıklarını, mesaiye kalıp fazla çalışmasına rağmen imkânsızlıklar nedeniyle gecikmelere engel olamadığını, askeri suçlar açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, Anayasa Mahkemesinin bu konuda da iptal kararı vermesi üzerine dosya sayısının arttığını, buna ilaveten askeri mahkemenin yargı çevresinin genişletilmiş olmasının da iş yükünü fazlasıyla arttırdığından mevcut dosyaların %115-120 civarında arttığını, buna rağmen kâtip sayısının az olduğunu, mahkeme hâkimlerinden …’ın tayin olması, askeri hâkim tanık …’nun uzun süre rapor alması nedeniyle işlerin kendisine ve diğer sanıklara tevzi edildiğini, ayrıca yeni dosyaların da rahatsızlığı nedeniyle tanık …’ya değil kendisi ve diğer sanıklara tevzi edildiğini, görev süresi içerisinde sayısını hatırlamamakla birlikte Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi ile Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesinde geçici olarak görevlendirildiğini, Milli Savunma Bakanlığının başka mahkemelerde görevlendirme yapmasına rağmen kendi mahkemelerinde rahatsızlığı nedeniyle görev yapamayan hâkimlerin yerine başka mahkemelerden görevlendirme yapmadığını, geçici görevlendirmenin yasalara göre üç ay olduğunu, fasılasız olarak üç kez uzatılmak suretiyle Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesinde 9 ay süreyle geçici olarak görevlendirildiğini, işlerin daha hızlı bir şekilde sonuçlandırılması bakımından uzamaması için kendi imkânı ile bir program geliştirdiğini, yaklaşık olarak işlerin %80’nini asker kaçağı ve izin tecavüzü suçlarının oluşturduğundan ve çoğu dosyanın yakalamalı olduğundan, yakalama müzekkeresinin doğru bir şekilde tanzim edilmesi için kişinin TC kimlik numarasına ihtiyaç duyulduğunu, bunun için Askeri Savcılığa müzekkere yazdıklarını, yapmış olduğu programla süreyi oldukça kısalttığını, askeri mahkemeler bir çatı altında olmakla birlikte sulh cezalık, asliye cezalık ve heyet olarak ağır cezalık işleri yaptığını, buna rağmen müstakil bir odanın, duruşma salonunun ve yeterli personelin olmadığını, kâtip … …’den sonra birliklerden gelen er ve erbaşlarla çalıştığını, sivil memur … … geldiğinde tanık … ile birlikte çalışmaya başladığını, bir müddet sonra da sanık … ile birlikte çalıştığını, ancak her iki hâkim tarafından performansı yeterli görülmediğinden kendisiyle çalışmaya başladığını, gayretli olmasına rağmen işi yapamadığını, bir müzekkereyi iki üç kere götürüp getirdiğini ve değiştirdiğini, UYAP sistemi de bulunmadığı için evrakta bir yanlışlık olduğunda bu durumun geç fark edildiğini, kıdemli hâkim tanık…’in dosya almadığını, dosya almış gibi görünmek için kıdemsiz asteğmenin dosyalarını kendi üzerine kayıtlı olarak gösterdiğini, beş tane muvazzaf hâkim çalıştığı hâlde yargılananların kendileri olduğunu, onların almadığı dosyaların kendilerine kaldığını, tensibi süresinde yapmadığı iddiasını kabul etmediğini, iddianamenin iadesi için 15 gün içerisinde mutlak surette inceleyip ya iddianameyi iade ettiklerini ya da tensip düzenlediklerini, Kanunda tensibin 15 günde yapılacağına dair bir süre olmadığını, iş yoğunluğuna göre makul bir sürede tensip yapıldığını, bazı dosyalarda imza eksikliğinin bulunmasının da yargılama konusu olamayacağını, sivil yargıda imza eksikliği olması durumunda bu hususun ikmal ettirildiğini, bunun askeri yargıda da uygulanan bir durum olduğunu, bazı davalarda duruşmaların tayin edilen belli günde yapılmamış olması durumunun ise dosyaların duruşma listesinin hazırlanmasının hâkimin görevi olmayıp bu işleri kâtibin yaptığını, dosyanın eksik olması, gözden kaçırılması ve iş yükünün fazla olmasından kaynaklandığını, bu husustaki sorumluluğun doğrudan hâkime yükletilemeyeceğini, o dönemde esastan karar verdiği dosyalar dahil olmak üzere 1000’in üzerinde esasta kayıtlı dosyasının bulunduğunu, derdest dosya sayısının 800 civarında olduğunu, haftalık 70-80 dosya ile duruşmalara çıktığını, askeri yargıda diğer mahkemelerin iş yükünün 1000’in altında olduğunu, iş yükü ve imkânsızlıklar nedeniyle söz konusu durumun yaşandığını,
Savunmuşlardır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler”e yer veren dördüncü kısmının “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde düzenlenen “Görevi kötüye kullanma” başlıklı 257. maddesi;
“(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğü’ne göre ihmal; “Yapmama, savsama” anlamına gelmekte, gecikme ise; “Bir işin yapılması gereken zaman geçtikten sonra yerine getirilmesi” olarak tanımlanmaktadır.
Maddenin, ikinci fıkrasında, kamu görevlisinin yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya kanuna göre yapılması gereken şekilde yerine getirmemesi veya vaktinde yapmayıp geciktirmesi suç sayılmıştır. Görevi kötüye kullanma suçu kasten işlenen suçlardan olup, bu suçtan söz edilebilmesi için; “Kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek ihmal etmesi veya geciktirmesi” gerekmektedir.
Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, tek başına norma aykırı davranış yetmemekte, fiil sebebiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlanması, suç tarihinden sonra 6086 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonrası ise haksız bir menfaat sağlanması gerekmektedir.
Norma aykırı davranışın maddede belirtilen sonuçları doğurup doğurmadığının saptanabilmesi için öncelikle mağduriyet, kamunun zarara uğraması ve haksız menfaat kavramlarının açıklanması ve somut olayda bunların gerçekleşip gerçekleşmediklerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Mağduriyet kavramının, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararla sınırlı olmayıp bireysel hakların ihlali sonucunu doğuran her türlü davranışı ifade ettiği kabul edilmelidir. Bu husus madde gerekçesinde; “Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir.” şeklinde vurgulanmış, öğretide de mağduriyetin sadece ekonomik bakımdan ortaya çıkan zararı ifade etmeyip daha geniş bir anlama sahip olduğu, bireyin, sosyal, siyasi, medeni her türlü haklarının ihlali sonucunu doğuran hareketlerin ve herhangi bir çıkarının zedelenmesine neden olmanın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir (… Emin Artuk – Ahmet Gökçen – Ahmet Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, Ankara, 2011, s. 911 vd.; Mahmut Koca – İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s. 772; Veli Özer Özbek – … Nihat Kanbur – Koray Doğan – Pınar Bacaksız – İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2011, s. 974).
Kişilere haksız menfaat sağlanması, bir başkasına hukuka aykırı şekilde her türlü maddi ya da manevi yarar sağlanması anlamına gelmektedir.
Kamunun zarara uğraması hususuna gelince; madde gerekçesinde “Ekonomik bir zarar” olduğu vurgulanan anılan kavramla ilgili olarak kanuni düzenleme içeren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. maddesinde; kamu görevlilerinin kast, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanan kamu zararı, her olayda hâkim tarafından, iş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek bir fiyatla alınıp alınmadığı veya aynı şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, somut olayın kendine özgü özellikleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu belirleme; uğranılan kamu zararının miktarının kesin bir biçimde saptanması anlamında olmayıp miktarı saptanamasa dahi, işin veya hizmetin niteliği nazara alınarak, rayiç bedelden daha yüksek bir bedelle alım veya yapımın gerçekleştirildiğinin anlaşılması hâlinde de kamu zararının varlığı kabul edilmelidir. Ancak bu belirleme yapılırken, norma aykırı her davranışın, kamuya duyulan güveni sarstığı, dolayısıyla, kamu zararına yol açtığı veya zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkardığı şeklindeki bir düşünceyle de hareket edilmemelidir.
B. Somut Olayın Değerlendirilmesi
Ege Ordusu Komutanlığı Askeri Mahkemesi Kaleminde yapılan denetim sonucunda 2015 yılında sanık …’in 41 adet dosyanın gerekçeli kararını 4 ay ile 1 yıl 20 gün, sanık …’ın 89 adet dosyanın gerekçeli kararını 4 ay ile 1 yıl, sanık …’ın ise 109 adet dosyanın gerekçeli kararını 4 ay 10 gün ile 1 yıl 11 gün arasında olacak şekilde gecikmeli şekilde yazdığı, ayrıca sanık …’ın 2016 yılı başından 15.07.2016 tarihine karar verdiği 43 adet dosyanın gerekçeli kararını yazmadığı, 34 adet dosyanın 26.10.2015 ile 27.06.2016 tarihleri arasında Askeri Mahkeme kıdemli hâkimi tarafından tevdi edilmesine rağmen yasal süre içerisinde duruşma hazırlığı tensip tutanaklarını düzenlemediği, 11.05.2015 ile 15.07.2016 tarihleri arasında yapılan duruşmalara ait 192 adet duruşma tutanağını imzalamadığı ve 20 adet dosyanın tensip tutanağını ve tehir edilen tarihlerde duruşmalarını yapmadığından ihmali davranışla görevi kötüye kullandıkları iddia edilen olayda;
2015 yılında sanık …’in toplam 745 dava dosyasına baktığı ve 286 dosyayı karara bağladığı, sanık …’ın tekli 992 dava dosyasına baktığı, 314’üne karar verdiği, sanık …’ın ise tekli 830 dosyaya baktığı, 324’üne karar verdiği, 2016 yılı başından 2016 yılı 15 Temmuz tarihine kadar sanık …’ın tekli 50 dava dosyasına baktığı, 50’sine karar verdiği göz önünde bulundurularak;
Sanık …’ın iddiaya konu çalıştığı bir yıl içinde kâtibi tanık …’nın geçirdiği ameliyat ve yıllık izinler nedeniyle yaklaşık 2 ay kadar izin kullanması, sanık …’ın 2015 yılı Eylül ayı ile Aralık ayı arasında 3 ay Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesinde geçici olarak yetkilendirilmesi, daha önceki dönemlerde böyle bir gecikmenin yaşanmamış olması ve birlikte görev yaptığı ve tanık olarak dinlenen hâkim ve kâtiplerin genel olarak sanık …’ın çalışma şekli hakkında olumlu yönde ifade vermeleri birlikte değerlendirildiğinde; sanık dışında gelişen durumlardan dolayı söz konusu gecikmenin yaşandığı anlaşılmakla; sanığın görevinin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme gösterdiğinden bahsedilemeyeceği ve üzerine atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğuna dair yeterli delil ve şüphe bulunmadığı,
Sanıklar … ve … hakkında ise birlikte çalıştıkları kâtipler ve bazı hâkimler genel olarak iş yoğunluğunun varlığından bahsederek olumlu yönde beyanda bulunmuşlar ise de tanık…’in sanık … hakkında, tanık …’nun da sanık … hakkında çalışma şekillerine ilişkin olarak olumsuz beyanda bulunmaları, anılan sanıkların bakmış oldukları dosya sayısı ve çıkarılan karar sayısı, bakılan dosyaların niteliği, sanıkların tecrübeleri, askeri mahkemelerin ihtisas mahkemesi olması dikkate alındığında iş yoğunluğundan bahsedilemeyeceği, sanıklardan kaynaklanan nedenlerden dolayı söz konusu sonucun meydana geldiği, sanıkların görevlerini yapmakta ihmal ve gecikme gösterdikleri, ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğu,
Kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Özel Dairece sanık … hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kurulan usul ve kanuna uygun beraat hükmünün onanmasına, sanıklar … ve …’ın ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkûmiyetleri yerine beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık … hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 5. Ceza Dairesince 30.06.2021 tarihli ve 12-25 sayılı, sanık … hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmünün ONANMASINA, sanıklar … ve … hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kurulan hükümlerin ise mahkûmiyet yerine beraat hükümleri kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.11.2023 tarihinde yapılan müzakerede sanık … bakımından oy çokluğuyla, diğer sanıklar yönünden oy birliğiyle karar verildi.