YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/329
KARAR NO : 2022/117
KARAR TARİHİ : 24.02.2022
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Sanık … hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 28.06.2019 tarih ve 1-4 sayı ile; silahlı terör örgütüne üye olma ve hükûmete karşı suçlardan beraat, siyasal veya askeri casusluk ve gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçlarından 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşinceye kadar durma kararı verilmek üzere dava dosyasından tefriki ile yetkili ve görevli ilk derece mahkemesine gönderilmek üzere Dairenin başka bir esasına kaydına karar verildikten sonra 10.11.2020 tarih ve 2-1 sayı ile; kovuşturma şartı yerine getirilmeyen kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8 maddesi gereğince kovuşturma şartı gerçekleşinceye kadar durmasına karar verilmiştir.
… 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12.03.2021 tarihli ve 2196 değişik … sayılı kararı ile durma kararı verilmesine neden olan … Cumhuriyet Başsavcılığının 14.12.2014 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına karar verilmiş,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 31.03.2021 tarihli ve 19410-2672 sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği … Cumhuriyet Başsavcılığınca 09.06.2021 tarihli ve 70306-26323 sayılı iddianame ile sanık …’nin siyasal veya askeri casusluk ve gizli kalması gereken bilgileri açıklamak suçlarından cezalandırılması ve açılan kamu davasının Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinde görülen dava ile birleştirilmesi istemi ile kamu davası açılmış,
… 14. Ağır Ceza Mahkemesince 24.06.2021 tarih ve 105-94 sayı ile; açılan kamu davası ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılamasını yaptığı 2020/2 esas sayılı dosyası arasında hukuki, şahsi ve fiili bağlantı bulunması sebebiyle CMK’nın 8 ve devamı maddeleri gereğince kamu davasının birleştirilmesine karar verilmiş,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 28.09.2021 tarihli ve 2-1 sayılı ek karar ile dava dosyasının birleştirilmesine yer olmadığına ve bu konudaki birleştirme talebinin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairece verilen karar üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Yerel Mahkemenin birleştirme kararının kaldırılması istekli 07.10.2021 tarihli ve 121208 sayılı görüş yazısı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu; ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi ile … 14. Ağır Ceza Mahkemesi arasında oluşan birleştirme uyuşmazlığının çözümlenmesine ilişkindir
Uyuşmazlık konusunun sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki “bağlantı kavramı” ve “davaların birleştirilmesi”ne ilişkin hükümlerin incelenmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesinde;
“(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır”,
“Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesinde; “Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir”,
“Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlıklı 10. maddesinde;
“(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur”,
“Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesinde ise; “Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir”,
Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Buna göre, CMK’nın 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu hâlde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Aynı Kanun’un 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması hâlinde, bu bağlantı CMK’nın 8. maddesinde gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup istisnai hâllerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi kararı verilebilmesi için;
1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Bu kapsamda, 4483 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 346/2. maddesi uyarınca İcra Mahkemesinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
Anılan Kanun’un “Bağlantılı suçlarda yetki” başlıklı 16. maddesi;
“(1) Yukarıdaki maddelere göre her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir.
(2) Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
(3) Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir.
(4) Birleştirilmiş olan davaların ayrılması da bu suretle olur.” şeklinde,
Aynı Kanun’un “Yetkide olumlu veya olumsuz uyuşmazlık” başlıklı 17. maddesi;
“(1) Birkaç hâkim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hâkim veya mahkemeyi belirler.” biçiminde düzenlenmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarihli ve 52-354 sayılı kararında da belirtildiği üzere; CMK’nın 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Kanunun 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması hâlinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecekir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir. Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup, istisnai hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi kararı verilebilmesi için; davalar arasında bağlantı olmalı, davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli, birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hakime bırakmış, istisnaen de, yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Örneğin 4483 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 30/2. maddesi uyarınca sanıkların yargılama sırasında başka suçları olduğu anlaşılsa dahi davaların birleştirilerek görülemeyeceği, benzer şekilde 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca İcra Tetkik Merciinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
CMK’nın “Görülmekte Olan Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması” başlıklı 10. maddesinde, kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemede yer alan yüksek görevli mahkeme tanımından anlaşılması gereken, bağlantılı davaları görmekte olan mahkemelerden yüksek görevli olanıdır. Yani bağlantılı davalar, davalardan birini görmekte olan yüksek görevli mahkemenin kararıyla birleştirilebilecektir. Bu durumda alt görevli mahkemenin muvafakati gerekmemektedir. Tabi ki yüksek görevli mahkeme öncelikle bağlantılı gördüğü davaya ilişkin dosyayı inceleyecek, dava dosyaları arasında sanıklar ve suçlar yönünden şahsi, hukuki ve fiili irtibat bulunduğunda ve davaların birlikte yürütülmesinde yarar görüldüğünde birleştirme kararı verecektir.
Farklı yetki alanlarında bulunan mahkemeler arasında birleştirme ise, CMK’nın 16. maddesine göre yapılacaktır. Anılan maddenin 1. fıkrasında; değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davalarının, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebileceği, 2. fıkrasında; bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsinin veya bir kısmının bu mahkemelerin birinde birleştirilebileceği, 3. fıkrasında ise; mahkemeler arasında uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkemenin birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar vereceği hüküm altına alınmıştır. Yani farklı yetki alanlarında bulunan mahkemeler arasında birleştirme, mahkemelerin uyuşması üzerine olacak, mahkemeler uyuşamazsa ortak yüksek görevli mahkeme, birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yargıtay (Kapatılan)16. Ceza Dairesinin 2015/1 esas sayılı kamuoyunda “MİT Tırları” davası olarak bilinen dosyada; Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama, Anayasayı ihlâl, hükûmete karşı suç, silahlı terör örgütünü yönetme ve örgüte üye olma suçlarından kovuşturma yapıldığı,
… 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/297 esas sayılı dosyasında; sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, siyasal veya askerî casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçlarından yapılan yargılama sırasında sanıklar hakkındaki kamu davasının ayrılmasına karar verilerek dosyanın 2016/99 esas sırasına kaydedildiği ve dosyanın Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2015/1 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, Yargıtay (Kapatılan)16. Ceza Dairesince 2015/1 esas sayılı dosyada, … 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/99 esas sırasında kayıtlı olan dosyanın bir kısım sanıklarının eylemlerinin dava dosyasındaki sanıkların eylemleriyle irtibatının bulunması ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 86. maddesi uyarınca hâkim ve savcılarla aynı suça iştirak eden suç ortaklarının aynı soruşturma ve kovuşturma mercine tabi olmaları nedeniyle dosyaların birleştirilmesine 14.04.2016 tarihinde muvafakat verildiği, birleştirmeye muvafakat verilmesinden sonra yapılan yargılamada sanığın savunmalarının alındığı,
Öte yandan; … Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık … hakkında Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama ve siyasal ve askerî casusluk suçlarından 14.12.2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 2015/1 esas sayılı dosyada sanık … hakkında açılan kamu davalarının yapılan yargılamanın 28.06.2019 tarihli 60. celsesinde; sanık … hakkında siyasal veya askeri casusluk ve gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçlarında açılan kamu davalarının ayrılmasına ve hakkındaki dosyanın 2019/2 esas numarasına kaydedilmesine karar verildikten sonra; bu dosya üzerinden Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince bağlantı dolayısıyla birleştirilen 2015/1 esasına kayıtlı dava dosyasında 28.06.2019 tarihinde karar verilmesi nedeniyle birleştirme sebebinin ortadan kalkması, sanık … hakkında yargılama konusu suçların bir kısmından daha önce … Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi sebebiyle aynı eylemler nedeniyle anılan suçlardan iddianame düzenlenmek suretiyle kovuşturma şartı yerine getirilmediğinden kovuşturma şartı gerçekleşinceye kadar yetkili ve görevli mahkemece durma kararı verilmek üzere; diğer suçlar ve sanıklar yönünden ise, yargılanmalarına devam edilmek üzere Özel Dairenin görevsizliğine karar verildiği,
Dosyanın gönderildiği … Cumhuriyet Başsavcılığınca … Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan talep üzerine, … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12.03.2021 tarihli ve 2196 değişik … sayılı kararı ile Özel Dairece durma kararı verilmesine neden olan … Cumhuriyet Başsavcılığının 14/12/2014 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 31.03.2021 tarihli ve 19410-2672 sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği … Cumhuriyet Başsavcılığınca 09.06.2021 tarihli ve 70306-26323 sayılı iddianame ile sanık …’nin siyasal veya askeri casusluk ve gizli kalması gereken bilgileri açıklamak suçlarından cezalandırılması ve açılan kamu davasının Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinde görülen kamu davası ile birleştirilmesi istemi ile kamu davası açıldığı,
… 14. Ağır Ceza Mahkemesince 24.06.2021 tarih ve 105-94 sayı ile açılan kamu davası ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılamasını yaptığı 2020/2 esas sayılı dosyası arasında hukuki, şahsi ve fiili bağlantı bulunması sebebiyle CMK’nın 8 ve devamı maddeleri gereğince kamu davasının birleştirilmesine karar verildiği ve bu şekilde birleştirme uyuşmazlığı çıktığı anlaşılan dosyada;
CMK’nın 10. maddesinin üçüncü fıkrasında “İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur” düzenlemesinin bulunması, anılan maddenin Hükûmet tasarısı gerekçesine göre, “Davanın esasına girmeden maksadın, iddianamenin okunmasından sonraki aşamalardır” şeklinde davanın esasına girme kavramının tanımının yapılması, CMK’nın “Duruşmanın başlaması” başlıklı 191. maddesinin üçüncü fıkrasında “Duruşmada, sırasıyla; a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır, b) İddianame veya iddianame yerine geçen belge okunur…” biçimindeki düzenlemeyle, sanığın sorgusu yapılmadan önce iddianamenin ve iddianame yerine geçen belgenin okunması gerektiğinin belirtilmesi, bu düzenlemelere göre mahkemenin ayırma kararını işin esasına girdikten sonra vermesi durumunda ayırdığı davaya kendisinin bakmasının gerekmesi, birleştirme kararlarına Yargıtay 16. Ceza Dairesince muvafakat verildikten sonra sanıklar hakkında düzenlenen iddianameleri sanıklara okuyarak yargılamaya başladığından işin esasına girmiş sayılması, Anayasamızın 141. maddesindeki “davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde belirtilen davaların makul sürede görülmesi ilkeleri de gözetildiğinde usul ekonomisi, hukuki güvenlik, muhakemenin hızlı ve basit bir şekilde sürdürülmesi, yargılama işlemlerinde gereksiz tekrarların önlenmesi ve bir an evvel maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasının amaçlanması, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının sağlanması gerekliliği hususları birlikte değerlendirildiğinde, … 14. Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirme kararının usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; … 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 105-94 sayılı; açılan kamu davası ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılamasını yaptığı 2020/2 esas sayılı dosyası arasında hukuki, şahsi ve fiili bağlantı bulunması sebebiyle CMK’nın 8 ve devamı maddeleri gereğince kamu davasının birleştirilmesine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğu düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 28.09.2021 tarihli ve 2-1 sayılı birleştirmeye yer olmadığına ilişkin ek kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.02.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 24.02.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.