YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/321
KARAR NO : 2023/42
KARAR TARİHİ : 26.01.2023
YARGITAY DAİRESİ : (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık …’in TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin … 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.02.2017 tarihli ve 224-20 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 05.05.2017 tarih ve 1029-1061 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kararın da sanık müdafisince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 01.11.2017 tarih ve 1864-5865 sayı ile; “…Devlet okulunda öğretmen olarak görev yapan, Bylock iletişim sistemini kullanmayan sanığın 05.09.2014 tarihinde örgüt lideri talimatı doğrultusunda Bank Asya’ya para yatırmak, örgüt liderini öven şiir ve mektupları bulundurmak ve örgütle irtibatta olduğu için kapatılmasına karar verilen sendikaya üye olmak şeklinde gerçekleşen faaliyetlerinin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı ve konusu suç oluşturmayan ancak örgüt liderinin talimatı doğrultusunda amaca hizmet eden faaliyetlerin yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek hüküm kurulması” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yeniden yapılan yargılama sonucunda … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 08.05.2018 tarih ve 1200-1496 sayı ile sanığın silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan TCK’nın 220/7. maddesi delaletiyle 314/2, 220/7-2. cümle, 3713 sayılı Kanun’un 5, TCK’nın 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 13 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, bu kararın da sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 23.12.2020 tarih ve 9798-6700 sayı ile; “…Temyiz aşamasında dosyaya geldiği anlaşılan Bylock tespit ve değerlendirme tutanağı, sanığın 15-16-17.12.2014 tarihlerinde … Adliyesi önünde gerçekleştirilen protesto eylemlerine katıldığını gösteren 27.04.2020 tarihli eylem tespit tutanağı ile bir başka dosya sanığı İmran Korkmaz’ın sanık aleyhine beyanlar içerir ifadeleri nazara alındığında; sanığın sübut bulan eylemlerinin örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu görülmüşse de sanığın silahlı terör örgütüne yardım suçundan cezalandırılması karşısında atfın niteliği ve aleyhe temyiz bulunmaması sebebiyle tebliğnamede bozma isteyen görüşe iştirak edilmediği” eleştirisiyle hükmün 3713 sayılı Kanun’un 5/1. maddesine ilişkin bölümün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 10.02.2021 tarih ve 51933 sayı ile; “…Somut olay değerlendirildiğinde, temyiz aşamasında dosyaya giren delillerin sanığın eyleminin silahlı terör örgütü üyeliği niteliğinde olduğunu gösterdiği, bu nedenle anılan delillerin sanık ve müdafisine CMK’nın 217. maddesi gereğince okunarak sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği, aleyhe temyiz olmaması nedeniyle sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı gözetilerek hükmün bozulması gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 28.05.2021 tarih ve 856-3425 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan mahkûmiyet hükmü kurulan ve aleyhe temyiz bulunmayan dosyada, silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu kabul edilen sanığın eyleminin eleştiri konusu mu yoksa cezanın aleyhe değiştirilmesi yasağı gözetilerek bozma nedeni mi yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
… Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün teklifi ile FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisi bilinen Aktif Eğitimciler Sendikasının Sivaslı ilçe temsilcisi olan sanık … hakkında idari soruşturma başlatılarak soruşturma boyunca 19.07.2016 tarihli Valilik oluru ile görevinden el çektirildiği ve hakkında ihbarda bulunulması üzerine soruşturma başlatıldığı, 28.07.2016 tarihinde yakalanarak gözaltına alınan sanığın aynı gün evinde yapılan aramada … Çullu tarafından yazılan, Fetullah …’i ve yapıyı öven şiir ve mektuplar, bir adet göndericisi …, alıcısı Asiye … olan para transferine ilişkin … Bankası dekontu ile cep telefonu ve bilgisayara el konulduğu anlaşılmaktadır.
Sanık …; suçlamaları kabul etmediğini, Aktif-Sen’e üye olmasına kimin vesile olduğunu hatırlamadığını ancak bu sendikada yalnızca üye kaydının bulunduğunu, yöneticilik yapmadığını, sendikanın FETÖ ile ilgili bir çalışmasına ya da propagandasına şahit olmadığını ve buradan 18.07.2016 tarihinde istifa ettiğini, 2007 yılında Bank Asya’dan kredi kartı aldığını, 05.09.2014’te biriktirdiği 15.000 Amerikan Dolarını faizsiz banka olması nedeniyle buraya yatırdığını ancak bu işlemi herhangi bir talimatla yapmadığını, ayrıca bahse konu parayı kâr payını da alarak yatırdıktan yaklaşık 4-5 ay sonra çektiğini, başka bankalarda da hesapları olduğunu, 2008 yılında tanıştığı emekli öğretmen olan ve 2011 yılında vefat eden … Çullu’nun pek çok konuda yazdığı yazıları kitap hâline getirmesi için kendisine emanet ettiğini, evindeki çekyatın altında duran bu yazılarda herhangi bir suç unsuru bulunmadığını, ablası Asiye … hesabına yatırdığı paranın büyük kısmının kardeşi Hacı Güler’e ait olduğunu savunmuştur.
Temyiz aşamasında, … Cumhuriyet Başsavcılığının 01.04.2019 tarihli müzekkeresinin ekinde; sanığın kullandığı Bylock hesabına ilişkin tespit ve değerlendirme tutanağının, 11.04.2019 tarihli müzekkere ekinde; başka dosya şüphelisi İmran Korkmaz’ın sanık hakkında da beyanlarda bulunduğu ifadesinin ve sanığın FETÖ/PDY terör örgütünün talimatları doğrultusunda 15-16-17.12.2014 tarihlerinde … Adliyesi önünde gerçekleştirilen protesto eylemlerine katıldığını gösteren 27.04.2020 tarihli Eylem Tespit Tutanağının dosyaya eklendiği anlaşılmıştır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma, yönetme ve üye olma suçları ise “Silahlı örgüt” başlıklı TCK’nın 314. maddesinde tanımlanıp yaptırıma bağlanarak;
“(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Örgütlü suçluluğun özel bir türü olarak öngörülen TCK’nın 314. maddesinde, TCK’nın ikinci kitap dördüncü kısmının dördüncü bölümünde yer alan Devletin güvenliğine karşı suçlar ile beşinci bölümünde yer alan Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla silahlı örgüt kuran, yöneten ve örgüte üye olanların cezalandırılmaları öngörülmüş ve maddenin son fıkrasında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümlerin, bu suç açısından aynen uygulanacağı ifade edilmiştir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin TCK’nın 220. maddesinin 6. fıkrasındaki “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin, ayrıca örgüte üye olmak suçundan” da cezalandırılacağına ilişkin normun konuluş amacı gerekçesinde; “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, aynı maddenin 7. fıkrasında da “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi”nin örgüt üyesi olarak cezalandırılacağı belirtilmiştir. Bu hükümler göz önüne alındığında, silahlı terör örgütü mensubu olmasa bile bu örgüte bilerek ve isteyerek yardım edenler ile örgüt adına suç işleyenlerin TCK’nun 314. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca örgüt üyesi olarak cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, örgütün faaliyetleri doğrultusunda işlenen suçlardan da ayrıca sorumluluk esası kabul edilmiş, yardım etme eylemleri de yaptırım açısından örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiş, gösterdiği vahamet dikkate alınarak örgüte silah sağlama şeklindeki yardım fiilleri 5237 sayılı TCK’nın 315. maddesinde bağımsız olarak, diğer yardım fiilleri ise örgütün niteliğine göre anılan Kanun’un 220 ile 314. maddeleri kapsamında yaptırıma bağlanmıştır. Bu kapsamda silahlı terör örgütüne yardım etme suçuyla ilgili olarak;
Örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek aşağıda sayılan hâller dışında barındırma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt mensuplarının araştırılmasını ve yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama gibi örgütün faaliyetlerini kolaylaştırıcı ancak suç teşkil etmeyen her türlü faaliyet TCK’nın 314/3 ve 220/7. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi;
Silahlı terör örgütü üyesi olmayıp örgütün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayanların faaliyetleri TCK’nın 315. maddesi;
Terör örgütlerine veya mensuplarına para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi sağlayan veya toplayan kişilerin eylemleri 6415 sayılı Kanun’un 4. maddesi;
Kapsamında kalacaktır.
Bu açıklamalar ışığında 5237 sayılı TCK’da örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerin örgüt üyesi olarak cezalandırılacağı hüküm altına alınırken, örgüte yardım sayılan eylemlerin nitelik bakımından örgüt üyeliğine denk sorumluluğu gerektirdiği kabul edilmiştir. Buna göre, örgüt üyesi olmaksızın, bilerek ve isteyerek örgütün bir …, görev ya da hizmetinin yerine getirilmesi eylemi örgüt üyeliği olarak cezalandırılmakta iken; TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, yapılan yardımın niteliğine göre cezanın üçte birine kadar indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Nitekim madde gerekçesi de “Yedinci fıkrada, örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacını bilerek ve isteyerek hizmet eden kişinin, örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılması öngörülmüştür. Bu nedenle, ‘örgüte yardım ve yataklık’ adıyla ayrı bir suç tanımlaması yapılmamıştır. Bu kavram altında söz konusu edilen fiiller, nitelik bakımından örgüte üye olmak dolayısıyla sorumluluğu gerektirmektedir.” şeklindedir.
Bu açıklamalar ışığında örgüt üyeliği ve örgüte yardım etme suçlarının aynı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Eylem ve faaliyetleri itibariyle silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermeyip silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğundan bahisle adı geçen suçtan dolayı cezalandırılmasına karar verilen sanığın, temyiz aşamasında dosyaya ibraz edilen Bylock tespit ve değerlendirme tutanağı, 27.04.2020 tarihli Eyleme katıldığına ilişkin Tespit ve bir başka dosya sanığı İmran Korkmaz’ın sanık hakkındaki beyanlara ilişkin deliller nedeniyle örgüt üyesi olduğu anlaşılan sanık hakkında aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle suç vasfında değişiklik olmaması ve usul ekonomisi bakımından yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasının sağlanması bakımından hükmün bozulmasına yer olmadığına ilişkin Özel Daire kararında isabetsizlik bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu üyesi ise; itirazın kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.01.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.