Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/307 E. 2023/244 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/307
KARAR NO : 2023/244
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

İtirazname No : 2021/55321
YARGITAY DAİRESİ : 5. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 292-224

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık … hakkında açılan kamu davalarının birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda sanığın TCK’nın 235/1-2-d, 235/3-b, 43, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.10.2013 tarihli ve 292-224 sayılı hükmün, sanık … katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 14.12.2020 tarih ve 3633-14118 sayı ile; sanık hakkında TCK’nın 53/1-a-5 ve 4734 sayılı Kanun’un 59/1. maddeleri uygulanmadığından düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.05.2021 tarih ve 55321 sayı ile; “..Sanık hakkında iş bu dava dosyasıyla ilgili olarak da tüm mevcut dosyalar araştırılarak derdest ise birleştirilmesinden, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı ve okunaklı birer suretlerinin dosya arasına alınmasından sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının, bu kapsamda en son suç tarihinin de saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi hâlinde, verilecek cezadan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi hâlinde ise ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma sonucu kurulan mahkûmiyet hükmünün bozulması yerine düzeltilerek onanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 28.06.2021 tarih ve 5112-3137 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkûmiyet hükmü verilen sanık hakkında benzer eylemleri nedeniyle ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davaları açıldığı anlaşılmakla; sanığın eylemlerinin ayrı ihaleye fesat karıştırma suçunu mu yoksa zincirleme şeklinde ihaleye fesat karıştırma suçunu mu oluşturduğunun tespiti açısından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 11.12.2012 tarihli ve 1488-169 sayılı iddianamesi ile … Emniyet Müdürlüğünün yazısı ve ekindeki raporla …’de bulunan bazı kamu kuruluşları tarafından yapılan ihalelere fesat karıştırıldığı yönünde istihbari bilgilerin alınması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2578 numaralı dosyası üzerinden soruşturmaya başlandığı, elde edilen delillerden … genelinde yapılan toplam 41 farklı ihaleye fesat karıştırıldığı şüphesine ulaşıldığı, 41 adet ihalenin soruşturmasının birlikte yürütülmesinin mevcut imkânlar dahilinde mümkün olmadığından, her bir ihale için soruşturmanın ayrı yürütüldüğü, … İl Özel İdaresinin 31.08.2009 tarihli ve 2009/110762 ihale kayıt numaralı “… Merkez … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi” ihalesine fesat karıştırıldığından bahisle sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma, inceleme dışı sanık … hakkında ise ihaleye fesat karıştırma suçuna teşebbüsten kamu davası açıldığı,
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 11.12.2012 tarihli ve 1487-168 sayılı iddianamesi ile … Emniyet Müdürlüğünün yazısı ve ekindeki raporla …’de bulunan bazı kamu kuruluşları tarafından yapılan ihalelere fesat karıştırıldığı yönünde istihbari bilgilerin alınması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2578 soruşturma numaralı dosyası üzerinden soruşturmaya başlandığı, elde edilen delillerden … genelinde yapılan toplam 41 farklı ihaleye fesat karıştırıldığı şüphesine ulaşıldığı, 41 adet ihalenin soruşturmasının birlikte yürütülmesinin mevcut imkânlar dahilinde mümkün olmadığından, her bir ihale için soruşturmanın ayrı yürütüldüğü, … İl Özel İdaresinin 31.08.2009 tarihli ve 2009/110760 ihale kayıt numaralı “… Merkez … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi” ihalesine fesat karıştırıldığından bahisle sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma, inceleme dışı sanık … hakkında ise ihaleye fesat karıştırma suçuna teşebbüsten kamu davası açıldığı,
… Destek Hizmetleri Müdürlüğünün 24.05.2013 tarihli ve 3524-3539 sayılı yazıları ile; dava konusu ihale hakkında yüklenicilere sözleşme bedeli üzerinden KDV dahil ödeme yapıldığı ve kurum zararı bulunmadığından geçici kabulün yapıldığının bildirildiği,
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Bingöl Sulh Ceza Mahkemesince 18.08.2009 tarih ve 2009/504 değişik iş sayı ile; ihaleye fesat karıştırma suçunu işlediğinden şüphelenilen … ile sanık … tarafından kullanılan GSM hattı ile gerçekleştirilen iletişimin üç ay süre ile tespitine, dinlenmesine ve kayda alınmasına karar verildiği, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Bingöl Sulh Ceza Mahkemesince 31.08.2009 tarih ve 2009/521 değişik iş sayı ile ihaleye fesat karıştırma suçunu işlediğinden şüphelenilen inceleme dışı sanık … tarafından kullanılan GSM hattı ile gerçekleştirilen iletişimin üç ay süre ile tespitine, dinlenmesine ve kayda alınmasına karar verildiği, iletişimin denetlenmesi neticesinde gerçekleşen görüşmenin;
27.08.2009 tarihinde saat 16.34.32’de;
“…: Ben dedim bu şey Aşağı Köy … veriyorlar
…: He sorun yok
…: Onlar fiyatı nedir ne kadardır biz şartname alalım mı almayalım mı?
…: Al al hepsinden al ya
…: Onlar ufak değil mi

…: Ne kadardır?
…: En ufakları 180’dir ya
…”,
28.08.2009 tarihinde saat 15.29.05’de;
“…: Şu Çiriş sulama suyu ile
…: Alsınlar alsınlar kurban alsınlar
…: Çok müracaat var mı?
…: Biri 250 biri de 180
…: Hangisi 180’dir

…: Bir dakika şey Çiriş 187, diğeri de 257

…: …Müracaat çok var mı yok mu ona göre biz bilelim
…: Valla ben bilmiyorum ben bir …’e sorayım
…: Sen bir sor bana dön ben ona göre bileyim.”
28.08.2009 tarihinde saat 15.36.49’da;
“…: Abi 20 ye 26
…: Hangisi 20
…: Aşağı
…: Hı Tamam”
28.08.2009 tarihinde saat 15.27.20’de;
“…: Kurban biri 20, diğeri 26’dır
…: 20, 26
…: 187 hangisiydi?
…: O şey değil de diğeri
…: Çiriş mi?
…: He
…: Kaç kişi?
…: 26 müracaat
…: Tamam bunu bize yap
…: Tamam.”
30.08.2009 tarihinde saat 14.35.18’de;
…: İkisinde de %35 hazırla
…: Tamam
…: %35 tamam kaça tekabül ediyorsa
…: Tamam

…: He şey yaparım sana veririm tamam görüşürüz.”
Şeklinde olduğu,
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Bingöl Sulh Ceza Mahkemesince 24.08.2009 tarih ve 2009/511 değişik iş sayı ile; ihaleye fesat karıştırma suçunu işlediğinden şüphelenilen … tarafından kullanılan GSM hattı ile gerçekleştirilen iletişimin üç ay süre ile tespitine, dinlenmesine ve kayda alınmasına karar verildiği, iletişimin denetlenmesi neticesinde 31.08.2009 tarihinde gerçekleşen görüşmenin;
“…: Yav o akşamki şeyi yanlış yazmışsın ya!
…: Hangisini?
…: Sonu yirmi bir yirmi beşli gidiyordu ya

…: Yazımda 21’di rakamda 25’di
…: Hadi desem birlikte kontrol ettik
…: Hepimiz mi kör olduk?
…: Yani adam dedi, ben gidip evde kontrol ediyorum hepimiz mi kör olduk
…: Eledik adamı

…: Peki elenmesiydi?
…: Değişen bir şey yok olmayacaktı

…: Bu alan adam % 40 kırım yapmış bu alan adam ne kadar kırım yaptı
…: %70

…: 178’di adam 75’e attı.
…”
Şeklinde olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Soruşturma aşamasında Sayıştay emekli uzman denetçi, muhasebeci ve başmüfettiş tarafından düzenlenen 07.05.2010 tarihli bilirkişi raporuna göre; … İl Özel İdaresinin 31.08.2009 tarihli ve 2009/110760 ihale kayıt numaralı … Merkez … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi ihalesine ilişkin dosya arasında bulunan belgelerin incelemesinde; ihalenin gazetede ilan edildiği tarihin 14.08.2009, ihale tarihinin 31.08.2009 ve ihale saatinin 10.00 olduğu, ihalenin yapım işi ve açık ihale usulü olduğu, yaklaşık maliyetin 257.711,70 TL, ihale komisyonu başkan ve üyelerinin; …, …, …, … ve … olduğu, ihale şartnamesini satın alan 35 firma arasında … İmar İnş. Ltd. Şti’nin de olduğu ve inceleme dışı sanık …’nin şirket adına doküman satın aldığı, 28 firmanın teklif verdiği, … İmar İnş. Ltd. Şti’nin 154.000,69 TL teklif verdiği, anılan şirketin teklifinin de olduğu 7 şirketin teklifinin değerlendirmeye alındığı, …, İnş. Tic. San. Ltd. Şti’nin 134.950 TL olarak en uygun teklifi verdiği ve ihaleyi kazandığı, … İl Özel İdaresinin 31.08.2009 tarihli ve 2009/110762 ihale kayıt numaralı … Merkez Çiriş Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi ihalesine ilişkin dosya arasında bulunan belgelerin incelemesinde; ihalenin gazetede ilan edildiği tarihin 14.08.2009, ihale tarihinin 31.08.2009, saatinin 14.00 olduğu, ihalenin açık ihale usulü ve yaklaşık maliyetinin 178.102,52 TL olduğu, ihale komisyonu başkan ve üyelerinin, …, …, …, … ve … olduğu, ihale şartnamesini satın alan 28 firma olduğu, değerlendirmeye alınan ve geçerli teklifte bulunan 7 firmadan … San. İnş. Ltd. Şti’nin en uygun teklifi verdiği, 81.786,06 TL teklifte bulunup ihaleyi kazandığı, 03.11.2009 tarihinde teklifin onaylandığı, söz konusu ihalelerle birlikte … İl Özel İdaresince yapılan toplam 41 ihale evrakının incelendiği, söz konusu evrak üzerinde yapılan inceleme neticesinde ihaleye fesat karıştırma eylemine ilişkin herhangi bir bulgu ve bunun sonucu oluşmuş bir kamu zararının bulunmadığı,
… İl Özel İdaresinin 31.08.2009 tarihli ve 2009/110762 ihale kayıt numaralı … Merkez … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi ihalesine ilişkin dosya arasında bulunan belgelerin incelemesinde; inceleme dışı sanık …’nin şirket adına doküman satın aldığı, 28 firmanın teklif verdiği, … İmar İnş. Ltd. Şti’nin teklif mektubunun 115.515,25 TL, teklif mektubu ekinde bulunan cetvelde ise genel toplamın 115.515,21 TL olduğu, anılan şirketin birim fiyat teklif mektubu ile eki cetveldeki fiyatlar farklı yazıldığı için teklifinin geçersiz sayıldığı, değerlendirmeye alınan geçerli teklif veren 7 firmadan … San. İnş. Ltd. Şti’nin 81.786,06 TL olarak en uygun teklifi verdiği ve ihaleyi kazandığı, 31.12.2009 tarihinde anılan şirketle 81.102,52 TL bedelle sözleşme yapıldığı,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itirazda konu edilen ve sanık hakkında düzenlenen 26.12.2012 tarihli iddianameye ilişkin kamu davasının Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden yapılan incelemesinde; Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/17 Esas numaralı dosyasında sanıklar …, … ve … hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan açılan kamu davasında suç tarihinin 25.09.2009, iddianame tarihinin ise 26.12.2012 olduğu, yargılama sonucunda sanık … hakkında verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin hükmün temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 5. Ceza Dairesince, söz konusu ihalede yaklaşık maliyet konusunda bilgi verdiği kabul edilen sanığın ihale sürecinde görevli veya resmî bir şekilde ilişkisinin bulunup bulunmadığı belirlenmeden, ihale sürecinde görevli değil ise TCK’nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve TCK’nın 235/2-b maddesinde düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçuna azmettiren veya yardım eden olarak hangi kamu görevlisinin eylemine ne şekilde iştirak ettiği karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada sanık hakkında benzer eylemleri nedeniyle ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davaları açıldığı ve Dairede de temyiz inceleme sırası bekleyen dosyalar bulunduğundan, tüm mevcut dosyalar araştırılarak derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı ve okunaklı birer suretlerinin dosya arasına alınmasından sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının, bu kapsamda en son suç tarihinin de saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi hâlinde, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri de gözetilerek, sanığa TCK’nın 235. maddesi gereğince verilecek cezadan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi hâlinde ise ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu mahkûmiyet hükmü kurulduğundan bahisle bozma kararı verildiği,
Sanık hakkında 11.12.2012 tarihinden önce gerçekleştirdiği iddia edilen eylemler nedeniyle açılan diğer kamu davalarına ilişkin dosyaların Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden yapılan incelemesinde;
1- Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/101 Esas numaralı dosyasında; bir kısım sanıkların yanı sıra sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan açılan kamu davasında suç tarihinin 06.11.2009, iddianame tarihinin ise 01.04.2012; diğer kamu davasında suç tarihinin 28.10.2009, iddianame tarihinin 03.04.2012; başka kamu davasında ise suç tarihinin 11.09.2009, iddianame tarihinin 17.09.2013 olduğu, birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda sanık … hakkında verilen 1 yıl 15 gün hapis cezasına ilişkin hükmün temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 5. Ceza Dairesince, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada sanık hakkında benzer eylemler nedeniyle ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davaları açıldığı ve Dairede de temyiz inceleme sırası bekleyen dosyalar bulunduğundan, tüm mevcut dosyalar araştırılarak derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı ve okunaklı birer suretlerinin dosya arasına alınmasından sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının, bu kapsamda en son suç tarihinin de saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi hâlinde, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri de gözetilerek, sanığa TCK’nın 235. maddesi gereğince verilecek cezadan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi hâlinde ise ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu mahkûmiyet hükmü kurulduğundan bahisle bozma kararı verildiği,
2- Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/17 Esas numaralı dosyasında; bir kısım sanıkların yanı sıra sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan açılan kamu davasında suç tarihinin 01.09.2009, iddianame tarihinin ise 27.12.2012 olduğu, yapılan yargılama sonucunda sanık … hakkında verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin hükmün temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 5. Ceza Dairesince, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada sanık hakkında benzer eylemleri nedeniyle ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davaları açıldığı, tüm mevcut dosyalar araştırılarak derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı ve okunaklı birer suretlerinin dosya arasına alınmasından sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının, bu kapsamda en son suç tarihinin de saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi hâlinde, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri de gözetilerek, sanığa TCK’nın 235. maddesi gereğince verilecek cezadan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi hâlinde ise ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu mahkûmiyet hükmü kurulduğundan bahisle bozma kararı verildiği,
3- Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/51 Esas numaralı dosyasında; bir kısım sanıkların yanı sıra sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan açılan kamu davasında suç tarihinin 06.11.2009, iddianame tarihinin ise 01.04.2012 olduğu; diğer kamu davasında suç tarihinin 28.08.2009, iddianame tarihinin ise 23.01.2013 olduğu, birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda sanık … hakkında verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin hükmün temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 5. Ceza Dairesince, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada sanık hakkında benzer eylemler nedeniyle ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davaları açıldığı, tüm mevcut dosyalar araştırılarak derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı ve okunaklı birer suretlerinin dosya arasına alınmasından sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının, bu kapsamda en son suç tarihinin de saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi hâlinde, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri de gözetilerek, sanığa TCK’nın 235. maddesi gereğince verilecek cezadan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi hâlinde ise ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu mahkûmiyet hükmü kurulduğundan bahisle bozma kararı verildiği,
4- Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/565 Esas numaralı dosyasında; bir kısım sanıkların yanı sıra sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan açılan kamu davasında suç tarihinin 18.12.2009, iddianame tarihinin ise 28.05.2013 olduğu, yapılan yargılama sonucunda sanık … hakkında verilen beraat kararının temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 5. Ceza Dairesince, Cumhuriyet savcısının temyiz istemi hakkında tebliğnamede görüş bulunmadığından bahisle tevdi kararı verildiği,
5- Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/305 Esas numaralı dosyasında; bir kısım sanıkların yanı sıra sanık … hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan açılan kamu davasında suç tarihinin 10.09.2009, iddianame tarihinin ise 17.09.2013 olduğu, yapılan yargılama sonucunda sanık … hakkında verilen beraat kararının temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 5. Ceza Dairesince, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada sanık hakkında benzer eylemler nedeniyle ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davaları açıldığı, tüm mevcut dosyalar araştırılarak derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı ve okunaklı birer suretlerinin dosya arasına alınmasından sonra suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının, bu kapsamda en son suç tarihinin de saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi hâlinde, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri de gözetilerek, sanığa TCK’nın 235. maddesi gereğince verilecek cezadan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra varsa kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi hâlinde ise ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu mahkûmiyet hükmü kurulduğundan bahisle bozma kararı verildiği,
Anlaşılmaktadır.
İnceleme dışı sanık …; 2009 yılında yapılan … Merkez … Köyü Sulama Suyu Tesisi yapım işine teklif vermiş olabileceğini, iddianamede geçen konuşmaları, ihale sürecinde neler yaşandığını ve bu süreçte sanık … ile görüşme yapıp yapmadığını, ihalenin yaklaşık 4 yıl önce yapıldığından ve birçok ihaleye katıldığından hatırlayamadığını, bu tür ihalelerde kendi maliyet hesaplarını yapıp ona göre komisyona bir teklif sunduğunu, ihalede gizli kalması gereken bilgileri sanık …’den edindiğine ilişkin iddiaların doğru olmadığını, … İl Özel İdaresinde memur olan sanığı …’ün küçük bir şehir olmasından dolayı tanıdığını ifade etmiştir.
Sanık …; … İl Özel İdaresinde elektrik teknikeri olarak çalıştığını, inceleme dışı sanık …’yi tanıdığını, … Merkez … Köyü Sulama Suyu ihalesinde komisyon üyesi olup olmadığını da hatırlamadığını, gizli kalması gereken bilgileri kimselere vermediğini, inceleme dışı sanık …’ye yardımcı olmadığını ve onun teklifini hazırlamadığını, söz konusu ihalenin yaklaşık dört yıl önce yapılmasından dolayı iddianamede geçen telefon görüşmelerini hatırlamadığını savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için zincirleme suç hükümleri üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı TCK’ya hâkim olan ilke gerçek içtima olduğundan, bunun sonucu olarak, kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise 5237 sayılı TCK’nın suçların içtimaı bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
Konumuza ilişkin olan zincirleme suç, 765 sayılı Kanun’un 80. maddesinde; “Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna karşın 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ilk fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiş, ikinci fıkrasında; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.” denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima kurumu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise; “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, … ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.” düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan unsurların üzerinde ayrıntılı olarak durulmasında yarar bulunmaktadır.
a) Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi;
Aynı suç 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinde; “Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır.” denmek suretiyle açıklığa kavuşturulmuştur. Öğretide de aynı suçtan anlaşılması gerekenin, aynı suç tipi olduğu, kanunda düzenlenen suçların ismi aynı ise aynı suçtan söz edileceği, suçun ismi farklı ise artık aynı suçtan bahsedilemeyeceği kabul edilmektedir. Buna göre suçların ismi aynı ise aynı suçtan söz etmek mümkün iken, suçun ismi değiştiğinde artık aynı suçtan bahsetmek mümkün değildir. Örneğin dolandırıcılık ile nitelikli dolandırıcılık eylemleri aynı suç sayılır iken, dolandırıcılık ile güveni kötüye kullanma, hırsızlık ile dolandırıcılık, hırsızlık ile suç eşyasını satın alma aynı suç kavramı içerisinde değerlendirilemeyecektir. Aynı suç kavramına, suçun teşebbüs aşamasında kalmış hâli de dâhildir. Zincirleme suç oluşturan eylemlerden bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı da teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, işlenen suçların isimleri değişmediği sürece, aynı suç sayılacaktır (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Genel Kısım, Savaş Yayınevi, Ankara, 2008. s. 316; … Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 1. Cilt, Ankara, 2014, s. 1241-1242; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümleri, 8. bası, Ankara, 2015, s. 489-490; Türkan Sancar Yalçın, Yeni Türk Ceza Kanununda “Zincirleme Suç”, TBB Dergisi, sayı 70, Mayıs/Haziran 2007, s. 253.).
765 sayılı TCK’da yer alan muhtelif zamanlarda vaki olsa bile ifadesi karşısında, aynı suç işleme kararı altında birden fazla suçun aynı zamanda işlenmesi durumunda diğer şartların da varlığı hâlinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi mümkündür. Nitekim 765 sayılı TCK’nın yürürlüğü zamanında bu husus yargısal kararlarla kabul edilmiş ve uygulama bu doğrultuda yerleşmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 43/1. maddesinde bulunan değişik zamanlarda ifadesinin açıklığı karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçların farklı zamanlarda işlenmesi gerektiği konusunda öğreti ve uygulamada tam bir görüş birliği bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, aynı mağdura, aynı zamanda, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Bu hâlde zincirleme suç hükümleri uygulanarak artırım yapılamayacak, ancak bu husus TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır.
b) İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması;
Mağdur; Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde, “haksızlığa uğramış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir.
Kanun’un aynı hükmünün farklı zamanlarda ihlâli aynı kişiye karşı olmalıdır. Kanun’daki bu açık ifade nedeniyle, aynı suçu işleme kararı ile Kanun’un aynı hükmünün farklı zamanlarda, ancak farklı kişilere karşı ihlâl edilmesi hâlinde müteselsil suçtan söz edilemeyecektir. Örneğin, aynı suçu işleme kararı ile farklı zamanlarda birden fazla kişinin malına kasten zarar verilmesi hâlinde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanamayacaktır. Bunun yerine fail, her bir fiilinden dolayı ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Bununla birlikte bir fiil ile aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi durumunda TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun’un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür.
c) Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi;
Ceza Genel Kurulunun 14.01.2014 tarihli ve 384-2, 03.12.2013 tarihli ve 1475-577, 30.05.2006 tarihli ve 173-145, 08.07.2003 tarihli ve 189-207, 13.10.1998 tarihli ve 205-304, 20.03.1995 tarihli ve 48-68 ile 02.03.1987 tarihli ve 341-84 sayılı kararlarında aynı suç işleme kararı kavramından, kanunun aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine, kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmiş, ilk eylemle ikinci eylem arasında makul sayılamayacak uzunca bir sürenin geçmesinin, sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini gösterdiği belirtilmiştir.
Öğretide ise aynı suç işleme kararının, kanunun aynı hükmünü müteaddit defa ihlal etmek hususunda önceden kurulan bir plan ve genel bir niyet anlamında bulunduğu (Sulhi Dönmezer-Sahir Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt 1, Beta Basım Yayım, 14. bası, İstanbul, 1999, s. 398 vd.), çok genel bir birliğin, genel bir saik birliği sonucuna götüreceği, saik birliğinin, kararda birliği meydana getiremeyeceği, suç saiki, niyeti, amacı ile kararının karıştırılmaması gerektiği, yine fırsat çıktığı zaman suç işlemek için verilen genel bir kararın, müteselsil suçun bu sübjektif şartını oluşturmayacağı (Türkan Yalçın Sancar, Müteselsil Suç, Seçkin Yayınevi, Ankara, 1995, s. 70 vd.), failin çıkacak her fırsattan yararlanmak hususunda genel ve soyut bir kararının varlığının aynı suç işleme kararının kabulünü gerektirmeyeceği (Kayıhan İçel, Suçların İçtimaı, İstanbul, 1972, s. 136-137; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 8. bası, Ankara, 2015, s. 497.), kanunda kullanılan karar tabirinden anlaşılması gerekenin, failin daha baştan itibaren birden fazla suçu kısım kısım işlemeye yönelik tasavvuru olduğu, önceden bir plan yapmış, niyetini oluşturmuş, fakat bunu bir defada gerçekleştireceği yerde, kısımlara bölmeyi ve o suretle gerçekleştirmeyi daha uygun görmüş ve bu plana göre hareket etmiş olduğu için zincirleme suçun kabul edildiği (Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 18. Baskı, Ankara, 2015, s. 612-613.), zincirleme suç hâlinde failin somut fiiline ve fiillerin bütününe yönelik olmak üzere iki iradesinden söz edilebileceği, zincirleme suç işlemeye yönelik iradenin, yani bir suç işleme kararının her bir suça ilişkin kasıttan önce geldiği (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayımcılık, 4. bası, İstanbul, 2015, s. 456.), zincirleme suçun sübjektif şartının bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenen suçlar arasında manevi bir bağ bulunması olduğu (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 11. bası, Ankara, 2015, s. 564.), suçların işleniş biçimindeki benzerlik, aynı türden fırsatları değerlendirme, suçla korunan hukuki değer, hareketin yöneldiği maddi konunun nitelik ve başkalıkları, suçlar arasındaki zaman aralığı gibi dışa yansıyan veri ve davranışlardan yararlanılarak tespit edilecek olan bir suç işleme kararının kanunun aynı hükmünü ihlal etmek hususundaki failin genel planı olduğu (… Emin Artuk-Ahmet Gökçen-Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 9. bası, Ankara, 2015, s. 697-698.) görüşleri ileri sürülmüştür.
Suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plan, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur.
Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir.
Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
Zincirleme suça ilişkin bu genel açıklamalardan sonra uyuşmazlığın çözümüne katkısı bakımından hukuki kesinti kavramı üzerinde durulması gerekmektedir.
Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında CMK’nın 170. maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır.
Buna karşın işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, sanığın aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı yeniden suç işlemesi durumunda, hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Bu ahvalde sanığın her suçtan ayrı ayrı cezalandırılması yoluna gidilmeyecek, sanığa bir suçtan ceza verildikten sonra hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle cezasından artırım yapılacaktır.
Buna göre, soruşturma aşamasında sanığın aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı değişik zamanlarda aynı suçu işlediğinin tespit edilmesi durumda, soruşturma dosyalarının birleştirilerek kamu davası açılması, bu hususa riayet edilmeden kamu davalarının açılması hâlinde ise hukuki kesintinin oluşmasından önce sanığın aynı mağdura karşı bir suç işleme kararıyla aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin anlaşılması durumunda dava dosyalarının birleştirilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi isabetli bir uygulama olacaktır.
Bu aşamadan sonra uyuşmazlığın çözümü için zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının mevcudiyeti hâlinde cezanın nasıl belirlenmesi gerektiği üzerinde durulmalıdır.
Bir suçun zincirleme biçimde işlendiğinin kabulü hâlinde, faile her bir suç için ayrı ayrı ceza verilmeyecek, tek bir ceza verilip bu ceza üzerinden TCK’nın 43/1. maddesi gereğince artırım yapılacaktır.
Failin işlediği suçlar aynı nitelikte ise örneğin her biri suçun basit veya nitelikli hâli ise burada ceza bu basit veya nitelikli hâl üzerinden belirlenecektir. Failin işlediği suçlardan bir kısmı suçun basit bir kısmı da nitelikli hâli ise nitelikli hâlin daha fazla ceza verilmesini gerektirdiği durumda ceza bunun üzerinden belirlenmeli, ancak nitelikli hâl suçun basit şekline göre daha az ceza verilmesini gerektiriyor ise ceza suçun basit şekli üzerinden belirlenmelidir.
Suçlardan birinin tamamlanmış diğerinin teşebbüs aşamasında kalması durumunda, şayet suçlar aynı nitelikte, örneğin ikisi de suçun basit şekli ise tamamlanmış suçtan hüküm kurulmalıdır. Tamamlanmış olan eylem suçun basit hâlini, teşebbüs aşamasında kalmış eylem ise suçun nitelikli hâlini oluşturuyorsa, bu durumda her bir suç için ayrı ayrı uygulama yapılarak sonucuna göre hangi suç daha ağır cezayı gerektiriyor ise o suç üzerinden zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.03.1973 tarihli ve 388-265; 21.05.2013 tarihli ve 1543-257 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Öğretide de; “Bu konuda düşünülebilecek diğer bir ihtimal de, suçun basit şeklinin tamamlanması, ağırlaşmış şeklinin ise teşebbüs derecesinde kalmasıdır. 80. maddedeki ‘terettüp edecek ceza’ deyimi o suç için kanunda gösterilen cezayı değil, fakat hâkimin tayin edeceği somut cezayı ifade ettiği için, bu gibi durumlarda, hâkim tarafından tayin edilecek suçun tamamlanmış basit şeklinin cezası ile teşebbüs derecesinde kalmış ağırlaşmış şeklinin cezasını karşılaştırmak ve bu somut cezalardan hangisi daha fazla ise, artırmayı onun üzerinden yapmak gerekir.” (Kayıhan İçel, Suçların İçtimaı, İstanbul 1972, s. 153.), “Teşebbüs aşamasında kalan suçla tamamlanmış suç arasında teselsül ilişkisi varsa, tamamlanmış suç; basit suçla ağırlaştırılmış suç arasında teselsül ilişkisi varsa, ağırlaştırılmış suç için belirlenen ceza üzerinden artırım yapılmalıdır. Fakat bazen teşebbüs aşamasında kalan suç tamamlanmış suça nazaran daha ağır cezayı gerektirir. Bu durumda artırım, teşebbüs aşamasında kalan suça verilen ceza üzerinden yapılmalıdır.” (Türkan Yalçın Sancar, Müteselsil Suç, Ankara, 1995, s. 127.), “Suçlardan bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı teşebbüs aşamasında kalmış ise, kural olarak ceza tamamlanmış eylem üzerinden belirlenecektir. Ancak tamamlanmış hal, suçun basit şeklini oluşturuyor, teşebbüs aşamasında kalmış hal de suçun nitelikli halini oluşturuyorsa, kanaatimizce bu durumda ikili bir uygulama yapılarak, hangisi ağır sonuç veriyor ise uygulama ona göre belirlenecektir.” (… Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 1.Cilt, Ankara, 2010, s. 1221.) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
Zincirleme suçlardan biri hakkında açılan kamu davası sonucunda zincirleme suç hükümleri uygulanmadan hüküm kurulmuş ve kesinleşmiş ise henüz sonuca bağlanmayan zincirleme suça tabi diğer suç hakkında nasıl hüküm kurulması gerektiği meselesine gelince;
Zincirleme suça dahil olan suçlardan biri hakkında beraat kararı verilmiş ya da zamanaşımı, genel af, şikâyetten vazgeçme gibi ceza ilişkisini ortadan kaldıran bir sebebe dayalı olarak hüküm kurulmuşsa artık o suç bakımından zincirleme suç ilişkisi kalkacağından henüz sonuca bağlanmayan suçla ilgili kesinleşen hükme konu fiil gözetilmeksizin bağımsız hüküm kurulmalıdır.
Zincirleme suça dahil olan bir suçtan bu durum gözetilmeksizin mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak mahkemece; kesinleşen hükme konu eylem de göz önüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle hüküm kurulmalı, kesinleşen hükümdeki ceza sonuç cezadan indirilmeli, böylece yargılaması devam eden suça ilişkin ceza belirlenmelidir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.04.1999 tarihli ve 61-74 sayılı kararında bu şekilde yapılan uygulamanın isabetli olduğu belirtildiği gibi Yargıtay Ceza Dairelerinin süre gelen uygulamalarının aynı şekilde olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan makul sürede yargılanma hakkının amacı; tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunması, adaletin gerektiği şekilde temini ve hukuka olan inancın muhafazası olup hukuki uyuşmazlığın çözümünde bu hususa gerekli özen gösterilmelidir (An. Mah. B.No: 2012/673, 19.12.2013 SS 27), (An. Mah. B. No: 2012/ 1198, 07.11.2013 SS 39) (AİHM Weber/ İsviçre, B. No: 11034/84 22.05.1990).
Hukuk yargılamasından farklı olarak taraflarca hazırlama ilkesinin egemen olmadığı ceza muhakemesinde, yargılama makamlarının davayı gerekli hızla bakıp yürütme yükümlülüğünün bulunduğu, verilen birleştirme kararlarının; hak ve adaletin tesisi için gerekli olduğu düşünülse dahi, bu tür kararların sanık sayısı, olayın karmaşıklığı, sanıklar ve eylemleri arasındaki bağlantı ve iştirak ilişkisinin birleştirmeyi zorunlu kılıp kılmadığı, birleştirmede yasal zorunluluk olup olmadığı, yargılamayı uzatıp uzatmayacağı gibi hususlar nazara alınarak verilmesi gerektiği, eğer davaların birleştirilmesi sanıkların makul sürede yargılanma haklarını ihlal edecekse bu yönteme başvurulmaması gerektiği izahtan varestedir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
… İl Özel İdaresinin 31.08.2009 tarihli Bingöl Merkez … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi ihalesi ile 31.08.2009 tarihli ve 2009/110760 ihale kayıt numaralı … Merkez … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi ihalesinde ihale komisyon üyesi olarak görev yapan sanık …’in görevi nedeniyle edinmiş olduğu ihale mevzuatı uyarınca gizli kalması gereken yaklaşık maliyet gibi bilgileri … İmar İnş. Tic. Ltd. Şti’nin yetkilisi olan inceleme dışı sanık …’ye açıkladığı ve ona yardımcı olarak teklifini hazırladığı, inceleme dışı sanık …’nin bu bilgileri kullanarak … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi ihalesine katıldığı ancak teklif dosyasındaki maddi hata nedeniyle söz konusu ihaleden elendiği, … Köyü Sulama Suyu Tesisi Yapım İşi ihalesinde ise inceleme dışı sanık …’nin bu bilgileri kullanarak ihaleye katıldığı ancak en avantajlı teklifi başka bir firmanın vermesi nedeniyle söz konusu ihaleyi kazanamadığı, sanık …’in inceleme dışı sanık …’ye ihale mevzuatı uyarınca gizli kalması gereken bilgileri vererek ihaleye fesat karıştırdığı iddia ve kabul edilen olayda;
Sanığın bu dosya kapsamındaki eylemleri dışında benzer eylemleri nedeniyle ihaleye fesat karıştırdığından bahisle hakkında açılan kamu davalarının Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden yapılan incelenmesinde; sanık hakkında 06.11.2009 tarihli … İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 01.04.2012 tarihli ve 481-51 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı, 28.10.2009 tarihli … İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 03.04.2012 tarihli ve 486-53 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı, 11.09.2009 tarihli İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 17.09.2013 tarihli ve 1119-457 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı, birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince 2012/101 Esas numaralı dosyada sanığın ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkûmiyetine karar verildiği; sanığın 25.09.2009 tarihli … İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 26.12.2012 tarihli ve 1582 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince 2013/17 Esas numaralı dosyada sanığın ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkûmiyetine karar verildiği; sanığın 06.11.2009 tarihli … İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 01.04.2012 tarihli ve 3387-481 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı, sanığın 28.08.2009 tarihli Bingöl İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 23.01.2013 tarihli ve 111-134 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı ve birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince 2013/51 Esas numaralı dosyada sanığın ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkûmiyetine karar verildiği; sanığın 10.09.2009 tarihli Bingöl İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 17.09.2013 tarihli ve 1460-1115 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince 2013/305 Esas numaralı dosyada sanığın ihaleye fesat karıştırma suçundan beraatine karar verildiği; sanığın 18.12.2009 tarihli … İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihaleye fesat karıştırdığından bahisle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 28.05.2013 tarihli ve 565-74 sayılı iddianamesi ile ihaleye fesat karıştırma suçundan kamu davası açıldığı, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince 2013/565 Esas numaralı dosyada sanığın ihaleye fesat karıştırma suçundan beraatine karar verildiği; anılan 2013/565 Esas numaralı dosya dışındaki diğer dosyaların Yargıtay 5. Ceza Dairesince sanığın eylemlerinin tek bir suçu mu her biri yenilenen suç işleme kararıyla işlenmiş ayrı suçları mı yoksa bir suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla ihlal etmek suretiyle zincirleme biçimde işlenmiş suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle eksik araştırma ile hüküm kurulduğundan bahisle bozulduğu ve incelemeye konu dosyadaki suç tarihleri ile sanığın söz konusu diğer eylemlerine ilişkin suç tarihlerinin birbirine yakın olduğu ve bütün eylemlerin de inceleme konusu olayın iddianame tarihi olan 11.12.2012’den önce olduğu anlaşılmakla birlikte;
Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşen ve zincirleme suç hükümleri uygulanan uyuşmazlığa konu dosyanın gelmiş olduğu aşama, sanık hakkında benzer eylemler nedeniyle derdest olan diğer dosyalarda koşulların oluşması hâlinde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanıp belirlenecek cezadan kesinleşmiş cezanın mahsup edilebilmesinin mümkün olması ve bu şekilde yapılacak uygulamanın makul sürede yargılanma hakkına sağlayacağı yarar, davaların birleştirilerek görülmesi hâlinde ise bu hakkın ihlaline neden olabilecek düzeydeki zarar ihtimali dikkate alındığında ve açıklanan sebeplerle; sanığın eylemlerinin ayrı ihaleye fesat karıştırma suçunu mu yoksa zincirleme şeklinde ihaleye fesat karıştırma suçunu mu oluşturduğunun tespiti açısından sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.05.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.