YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/280
KARAR NO : 2023/20
KARAR TARİHİ : 18.01.2023
YARGITAY DAİRESİ : 5. Ceza Dairesi
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanıklar …, … ve …’un zimmet suçundan beraatlerine ilişkin … 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2009 tarihli ve 188-272 sayılı hükümlerin, katılanlar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 14.01.2013 tarih ve 13199-303 sayı ile; “S.S. … Cennet Madalya Sahil Yapı Kooperatifi yönetim kurulu ile yüklenici firma … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. arasında imzalanan 10.08.2005 tarihli ruhsatların çıkartılması ve tapuların teslimine ilişkin sözleşme şartları uyarınca hizmet bedeli 30.000 TL’nin işlerin yapılarak tapuların çıkarılmasına kadar peyderpey ödeneceği, ayrıca resmî harçların makbuz karşılığı kooperatif kanalıyla ödeneceğinin kararlaştırıldığı nazara alındığında; ruhsat ve tapuların çıkartılması amacıyla belediye veya tapuya başvuru yapılıp yapılmadığı, yüklenici firmaya 143.000 TL ödenmesini gerektiren hangi işlerin yapıldığı, hizmet bedeli dışında kalan 113.000 TL’nin ne için ödendiği ve ödeme makbuzlarının bulunup bulunmadığı hususları yüklenici şirket yetkilisinden sorulup tespiti ile resmî kurumlara harç veya benzeri ödemelerin yapıldığının ileri sürülmesi hâlinde ilgili kurumlardan bu durum araştırılıp, kooperatifin yüklenici şirket aleyhine açmış olduğu … Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/04/2007 gün ve 2007/18 esas, 2007/198 karar sayılı dava sonucu araştırılıp, onaylı sureti dosyaya getirtildikten sonra sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar vermiştir.
Bozmaya uyan … 1. Ağır Ceza Mahkemesince 18.12.2014 tarih ve 33-349 sayı ile sanıkların zimmet suçundan TCK’nın 247/1, 43, 62 ve 53/1-5. maddeleri uyarınca 8 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin verilen hükümlerin, sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 18.03.2021 tarih ve 4754-1234 sayı ile; …Temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle sanıklar hakkında fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı TCK’nın 53. maddesinde yer alan bazı ibarelerin iptaline ilişkin kararının değerlendirilmesi lüzumu,
Suçun 5237 sayılı Yasa’nın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanıklar hakkında 53/5. maddesi gereğince, ayrıca, cezalarının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu bentteki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmalarına karar verilmesi gerektiği ve bir katı ibaresinden anlaşılması gerekenin, cezanın kendisi olup, 8 yıl 10 ay 20 günü geçemeyeceği gözetilmeden, 9 yıl süre ile 53/1-a madde-fıkra-bendindeki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklılığa hükmolunması” isabetsizliklerinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ç. …; “…Oluş ve dosya kapsamına göre; dosyadaki bilgilerden işlerin fiilen sanık başkan Ömer tarafından yürütüldüğünün anlaşıldığı, anılan kararların ve buna bağlı çeklerin öncelikle sanık … tarafından imzalanıp daha sonra kararların diğer sanıklara imzalatıldığı anlaşılmış olduğundan sanıklar..müsnet suça iştirak ettiklerine dair savunmanın aksine yeterli delil bulunmadığı gözetilerek bu sanıkların beraatine, sanık …’in ise … zimmet kastıyla hareket edip etmediğinin değerlendirilmesi, eyleminin firma hakkında gerekli incelemeleri ve araştırmaları yapmadan işler tam yapılmadan ödeme yapılmasına sebebiyet vermek suretiyle görevi kötüye kullanma niteliğinde olup olmadığı tartışıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması isabetsiz olup hükümlerin bu nedenlerle de bozulması gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.04.2021 tarih ve 74019 sayı ile; “…Sanık … tarafından imzalanıp daha sonra kararların diğer sanıklar tarafından imzalatıldığı anlaşılması karşısında, sanıklar İzzet ve Adil Naci’nin müsnet suça hukuki ve cezai sorumluluğa iştirak ettikleri ancak sanıkların eyleminin … Harita Limited Şirketi hakkında gerekli incelemeleri ve araştırmaları yapmadan ve basiretli tacir gibi davranmadıkları ve yapılan işlemlerde gerekli dikkat ve özeni göstermedikleri ve söz konusu eylemler sonucunda sanıkların kendilerine çıkar sağlamak amacıyla hareket ettiklerinin tespit edilemediği ve … Harita Limited Şirketinin yöneticileri ile aralarında gizli anlaşmanın bulunduğu ve sanıkların ilgili firmaya haksız kazanç sağlamak için fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri konusunda herhangi bir delil elde edilememesi karşısında, sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanıklar hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerektiği…” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 01.07.2021 tarih, 4475-3271 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar …, … ve … hakkında zimmet suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eylemlerinin zimmet suçunu mu yoksa görevi kötüye kullanma suçunu mu oluşturduğu, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulü hâlinde Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Soruşturma aşamasında mali müşavirce düzenlenen 24.11.2006 tarihli bilirkişi raporuna göre; S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifinin 2005 yılına ait yevmiye defterinin incelenmesinde; … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti’ne ödenen paranın gelir gider farkı hesabına kaydedildiği, 26.06.2005 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında kooperatif yönetim kuruluna sanıklar …, … ve …’nun, denetleme kuruluna ise inceleme dışı sanıklar … ve …’nun seçildiği, 20.08.2006 tarihinde yeni yönetim kuruluna ise…n seçildiği, anılan şirket ve kooperatif arasında düzenlenen 10.08.2005 tarihli sözleşmeye göre; 108 konutun ruhsata bağlanması ve tapulama işlemlerinin tamamlanması ve teslimi için 30.000 TL’ye anlaşıldığı, anılan şirketin kaşeli makbuzlarına göre kooperatifin bu şirkete toplam 12 adet makbuz karşılığında çekle 143.000 TL ödeme yaptığı, anılan şirketten alınmış bir teminat olmadığı, binanın ruhsatının olduğu ancak tapusunun alınamadığı, anılan şirkete yapılan ödemenin genel kuruldan izin alınmadan, sözleşme dışı ve haksız yere verildiği, 143.000 TL’nin kooperatif yönetiminin uhdesinde olduğu,
Emekli Sayıştay uzman denetçileri tarafından düzenlenen 27.08.2009 tarihli bilirkişi raporu ile; S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifinin 26.06.2005 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında kooperatif yönetim kuruluna sanıklar …, … ve …’nun, denetleme kuruluna ise inceleme dışı sanıklar … ve …’nun seçildikleri, aynı genel kurul toplantısında tapuların alınması için gerekli girişimlerde bulunulmasının kararlaştırıldığı, bu karara istinaden yönetim kurulunun…Arı Tek. Harita Mimarlık Müh. İnş. Emi. Tur. Sig. Hiz. Teks. Gıda Mad. Pet. Sey. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından 37.000 TL, … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. tarafından 30.000 TL, Hertaş Harita İnş. Taah. Tur. Tem. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından 40.000 TL teklif verildiği, yönetim kurulunca … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. ile anlaşma yapıldığı ve buna göre; kooperatifle ilgili proje, ferdi kat mülkiyeti tapusu, DASK, sosyal tesis oturma ruhsatı ve arıtma projesinin Aralık 2005 tarihinde tamamlanması kaydıyla protokol imzalanacağı, proje ve tapu işlemleri için 17.08.2005 tarihinden itibaren 12 aylık taksitler hâlinde aylık her üyeden 155 TL alınacağının bildirildiği, bu doğrultuda … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. ile 10.08.2005 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 4. maddesinde; “Sözleşmeye bağlı ödemeler, söz konusu işlerin yapılarak belediye fen işleri müdürlüğüne teslimini müteakip onaylanma, ilgili kadastro müdürlüğü ve tapu sicil müdürlüğünce yeni tapuların çıkarılmasına kadar peyder pey ödenecek, resmî harçlar da ayrıca makbuz karşılığında kooperatif kanalıyla ödenecektir.” şeklinde, sözleşmenin 8. maddesinde; “Ödemeler aylık peyder pey yapılacak.”, 5. maddesinde, “İşin … 01.01.2006 tarihine kadar sonuçlandırılacaktır.” 6. maddesinde; “İşin süresine dosyanın tapu ve kadastro devresindeki her hangi bir aksaklıktan doğacak gecikme dahil edilmeyecektir.” şeklinde hükümler bulunduğu, sözleşme hükümlerine uygun olarak kooperatif yönetim kurulunca alınan kararlarla gerekli işlemlerin yapılması için harç ve masraflar da dahil olmak üzere adı geçen firmaya 29.08.2005 ve 22.05.2006 tarihleri arasında 12 ayrı çek ile toplam 143.000 TL ödemede bulunulduğu, söz konusu çeklerin karşılığının adı geçen şirket tarafından kooperatif hesabından çekildiği, anılan şirketin 01.01.2006 tarihinde tamamlaması gereken işi, sözleşmenin 6. maddesindeki “Tapu ve kadastro aşamasında her hangi bir aksaklıktan doğacak süre gecikme dahil edilmeyecektir.” hükmüne dayanarak başka şehirlerde bulunan üyelerin T.C. kimlik ve vergi numaralarının tespitinin uzun zaman almasını gerekçe göstererek ve başka nedenlerle zamanında bitiremediği, kooperatif yönetim kurulunca 30.05.2006 tarihinde noterden çekilen ihtarname ile 7 gün içinde işin tamamlanması, aksi hâlde ve belgelerle açıklanamadığı takdirde sözleşmenin feshedileceği ve bundan dolayı uğranacak zararın tazmini için yasal yollara başvurulacağının bildirildiği, şirket yetkilisi… Kenan ve iki çalışanı hakkında dolandırıcılık suçundan 07.06.2006 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, firma yetkilisi… Kenan’ın … Noterliğinden 21.09.2006 tarihli ihtarname ile söz konusu 143.000 TL’yi taksitler hâlinde aldığını, dolandırma kastının bulunmadığını, bir takım sorunlar nedeniyle kooperatifin işini tamamlayamadığını, sözleşme hükümlerine … olduğunu ve 2006 yılı Aralık ayı sonuna kadar işi tamamlayacağını bildirdiği anlaşılmakla; kooperatif yönetim kurulu üyeleri olan sanıkların yapılan genel kurulda alınan karara dayanarak kooperatif üyelerine ait konutların müstakil tapularının alınabilmesi ve gerekli işlemlerin yapılması için kapalı zarf usulü ile üç ayrı teklif alıp bunlardan en ucuz teklifi veren … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. ile anlaştığı, durumu ve üyelerin ödemesi gereken aidat miktarlarını bütün üyelere yazılı olarak bildirdikleri, sözleşme gereği adı geçen firmaya ödenmesi gereken paraları çek vermek suretiyle iyi niyetle ödedikleri, firmanın iyi niyet kurallarına uymayarak işi sürüncemede bırakması üzerine noterden ihtarname çekip suç duyurusunda bulundukları, … Asliye Hukuk Mahkemesince firmanın söz konusu parayı faiziyle birlikte kooperatife geri ödemesine hükmedildiği, sanıkların söz konusu para üzerinde fiilen tasarrufta bulunmayıp anılan şirket adına çek düzenledikleri ve bu çeklerin adı geçen şirket tarafından bankadan tahsil edildiği, sanıkların üzerinde kooperatifin parasının kalmadığı, kooperatifin bütün gelir ve gider belgeleri dosya içerisinde bulunmadığından tüm işlemler hakkında fikir yürütmek mümkün olmamakla beraber 2005 yılına ait genel yönetim giderlerine ilişkin harcama belgelerinin ve yevmiye kayıtlarının doğru olduğu, bu nedenlerle sanıkların zimmet suçunu işlediklerinden söz edilemeyeceğinin belirtildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 26.03.2007 tarihli ve 1598-352 sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararında; şikâyetçinin S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifi, şüphelilerin … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. yetkilisi …, anılan şirkette çalışan … ve … olduğu, şikâyetçi vekilinin 07.06.2006 tarihli dilekçe ile 10.08.2005 tarihinde imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca adı geçen şirkete 143.000 TL ödenmesine rağmen taahhüt edilen işlemlerin anılan şirket tarafından yapılmadığından kooperatifçe ihtar çekildiği, şirket yetkilisinin ortadan kaybolduğu ve kooperatifi dolandırdığından bahisle suç duyurusunda bulunulmuş ise de …’nin söz konusu işleri yarım bıraktığını kabul ederek tamamlayacağını bildirdiği, diğer şüphelilerin ise anılan şirkette çalıştıkları belirtilerek taraflar arasındaki ilişkinin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu sonucuna varıldığı,
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/18 esas numaralı dosyasının incelenmesinde; davacının S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifi, davalının … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti, dava konusunun tazminat olduğu, 16.01.2007 havale tarihli dilekçeyle davanın açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 20.04.2007 tarih ve 18-198 sayı ile davanın kabulüne, davalının davacıdan aldığı 143.000 TL’nin taksitlerinin ödendiği tarihlerden itibaren faiziyle birlikte geri ödemesine hükmedildiği,
… Kadastro Müdürlüğünün 18.11.20014 tarihli ve 1517 sayılı yazısına göre; S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifi adına işlem yapmak üzere … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. tarafından herhangi bir müracaatta bulunulmadığı,
… Belediye Başkanlığının 27.10.2014 tarihli ve 9480 sayılı yazısına göre; S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifi adına … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. tarafından belediyeye herhangi bir ruhsat başvurusunda bulunulmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Tanık …; harita mühendisi olduğunu, anılan kooperatifin imar uygulamasını ve iskân ruhsatı işlemlerini yaptığını, yeğeni olan inşaat mühendisi tanık Hakan ile birlikte … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. adına faaliyette bulunduklarını, adı geçen kooperatifin işlerini daha çok tanık Hakan’ın yönettiğini, hatırladığı kadarıyla kooperatiften 113.000 TL tahsil edilmediğini, bu tutarda bir … yapmadıklarını, ruhsat için belediyeye yatırılacak para kendilerine verildiyse ve bunu belediyeye yatırdılarsa o hâlde bunun mümkün olabileceğini, şirkete ödenmiş ve gelir olarak kaydedilmiş bir para olmadığını, tanık Hakan’ın bu konuda daha çok bilgi sahibi olduğunu, çeklerin ödenmesi neticesinde düzenlenen makbuzlar gösterildiğinde; 1, 2, 3, 4 ve 5 numaralı makbuzlardaki imzanın kendisine ait olduğunu, 6 ve 11 numaralı makbuzlarda adı yazılmakla beraber bu imzaları atmadığını, inkâr ettiği 5 makbuzun toplam alındı bedeli olan 47,500 TL dışında para alınıp alınmadığının sorulması üzerine; resmî kurumlara ödenmek üzere para alınmış olabileceğini, tek bir şirketinin olduğunu, şirkete yapılan ödemelerin bu şirket adına faturalandırılıp karşılığında makbuz verildiğini,
Tanık …; 2005 ve 2006 yıllarında … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti’de eşi olan tanık … ile birlikte topograf teknikeri olarak çalıştıklarını, anılan şirket ile kooperatif arasında imzalanan sözleşmenin kapsamını bilmediğini, tanık… Kenan’ın talimatı ile bir kez mevcut binaları görüp sitenin tapu sınırında bir taşma olup olmadığını tespit ettiğini, binaların taşınmaz konumlarını belirlediğini, bunun haricinde herhangi bir işlem ve site ile ilgili çizim yapmadığını, resmî dairelerce de bu yönde işlem gerçekleştirilmediğini, şirketin resmî kurumlara başvuru yapıp yapmadığı hususunda bir bilgisinin olmadığını, dava konusu siteye ölçüm yapmak için üç veya dört kez gittiğini,
Tanık …; 1991-2006 yılları arasında …de büro personeli olarak çalıştığını, anılan şirket ile kooperatif arasında cins tahsisinin yapılması, bir kısmının durumunun değiştirilmesi, ilave katlar için ruhsat ve iskânının alınması ile kat mülkiyetinin oluşturulmasına ilişkin işlerin yapılması için sözleşme imzalandığını, bu kapsamda sitedeki binaların mevcut ölçüm işlemlerinin yapıldığını, tanık… Kenan ortadan kayboluncaya kadar kooperatif üyelerinin bilgilerine ulaşılmaya çalışıldığını, ancak tam olarak toplanamadığını, sözleşme kapsamında işlerin yapılması için hiçbir resmî kuruma müracaatta bulunulmadığını, bu süreç içerisinde sanık …’in yapılacak işlemler karşılığında şirketin alacağı parayı çekle ödediğini, bu çekleri bazen kendisinin bazen de tanık… Kenan’ın bankadan tahsil ettiğini, çeklerin üçüncü kişiye verilmiş olabileceğini, çekleri genelde sanık …’in verdiğini ve bu aşamada işlerin durumu ile ilgili bir şey sorulduğunu hatırlamadığını, tanık… Kenan ile birlikte imzalanan sözleşme kapsamında şirketin yapacağı işler noktasında kooperatif üyelerine bilgi vermek için kooperatif genel kuruluna katıldıklarını,
Tanık …; tanık… Kenan ve onun eşi Nebahat ile birlikte 2000 yılında … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti’nin hissesini alarak şirkete ortak olduğunu, tanık… Kenan ile müşterek olarak şirketi temsil etmeye yetkili olduklarını, şirketin merkezinde tanık… Kenan ile eşinin bulunduğunu, kendisinin ise başka bir büroda çalıştığını, 2005 veya 2006 yıllarında şirketin S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifi ile herhangi bir … yaptığını bilmediğini, herhangi bir ödemeden haberinin olmadığını, yapılması gereken işin uzmanlık alanına girmediğini, kooperatiften ne kadar para alındığını, işin yapılması için ücret konusunda nasıl anlaşıldığını, ne gibi işlemler yapıldığını bilmediğini, tanık… Kenan’ın bazı usulsüz işlemler yaptığını sonradan öğrenmesi sebebiyle müdürlük görevinden istifa ettiğini, hisselerini devretmek istediğini, ancak yönetim kurulunda oy çokluğu bulunmadığı için bunun mümkün olmadığını, 2006 yılının Haziran ayında şirketle herhangi bir fiili bağının kalmadığını, dosyada bulunan para makbuzu suretlerinin gösterilmesi üzerine; bu belgelerdeki imzaların kendisine ait olmadığını, tanık… Kenan’ın imzasına benzediğini, tanık …’in şirkette çalıştığını ve makbuzda onun isminin yazılı olduğunu, imzanın ona ait olup olmadığını bilmediğini, şirketin faaliyetleriyle ilgili alınan paraların şirket defter ve belgelerine usulüne uygun şekilde kaydedilmediğini, buna ilişkin birçok hadise yaşandığını, tanık… Kenan’ın vergi hususunda usulsüzlük yaptığı iddiasıyla yargılandığını ve mahkûm olduğunu, bu ve benzeri konular sebebiyle şirket ortaklığından ayrıldığını,
Tanık … … Varlı; anılan kooperatifin bir süre avukatlığını yaptığını, sanık …’nin …’da ikamet edip diğer üyelerin ısrarı üzerine yönetim kurulu üyesi seçildiğini, …’da olması nedeniyle kooperatif başkanı olan sanık …’i telefonla aradıklarında, bir aksilik olmadığını, her şeyin yolunda gittiğini, yüklenici firmanın projeleri onaylattığını, askı sürecinde olduğunu söylediğini, bu şekilde …’dan telefonla sanık …’i arayıp gelişmeleri sanık … ile birlikte sorup bilgi aldıklarını, sanık …’nin siteye gittikçe karar defterinde adına açılan bölüme imza attığını, yapılan ödemelerin çekle yapıldığını, ödeme sonrası yönetim kurulu kararının alındığını ve karar defterine işlendiğini, emekli memur olan sanık … maddi imkânsızlık içinde olduğundan duruşma nedeniyle aracıyla kooperatifin olduğu bölgeye gittiğinde sanık …’nin ancak o zaman sitenin işleriyle ilgilenebildiğini, yüklenici firma yetkilisinin ortadan kaybolduğunun öğrenilmesi üzerine noterden ihtar çekildiğini ve dolandırıcılık suçundan kooperatif adına suç duyurusunda bulunduğunu, olayın hukuki mahiyette olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, anılan şirketin kooperatif adına noter aracılığıyla çektiği ihtarnamede 143.000 TL’yi aldığını kabul ettiğini, anılan şirket aleyhine açtığı davanın kazanılmasına rağmen yeni yönetim kurulunun söz konusu meblağın icra yoluyla tahsili için başvurmadığını,
İnceleme dışı sanık …; kooperatifte denetim kurulu üyesi olduğunu, yönetim kurulunda imza ve para kullanma yetkisinin olmadığını, herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını,
İnceleme dışı sanık …; kooperatifte denetim kurulu üyesi olduğunu, paraların ödenmesi ile ilgili herhangi bir eyleminin olmadığını, sözleşme kapsamındaki işlerin on ikinci ayda bitirileceği söylenmesine rağmen yerine getirilmeyince kooperatif başkanının bir sonraki yılın altıncı ayında sözleşme kapsamının yerine getirileceğini ve söz konusu şirketin güvenilir olduğunu söylediği için işlem yapmadıklarını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … istinabe suretiyle alınan beyanında; 2005 yılı Haziran ayında kooperatif yönetimine seçildiğini, …’da ikamet ettiği hususunun kooperatif üyelerince bilindiğini, …’e sık sık gittiğini, diğer yönetim kurulu üyeleri ile haberleşerek işleri yürüttüklerini, kooperatifin ruhsat ve kat mülkiyetine geçiş işlemleri ile tadilat projesinin yapımı hususunda araştırma yaptıklarını, bu … için en iyi şirketin … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. olduğunu öğrendiklerini, yapılacak işler için 30.000 TL’ye anlaştıklarını, bunun sadece şirketin yapacağı … karşılığında alacağı para olduğunu, diğer masrafların kooperatifçe ödeneceğini, 2005 yılı kongresinde bu masrafların tahminen 200.000 TL olacağının konuşularak karara bağlandığını, anılan şirket ile yapılan sözleşmede masrafların daha az olması hâlinde şirkete fazla ödeme yapmamak için bu hususun özellikle belirtilmediğini, yapılacak masrafların işin sonunda şirketle kooperatif arasında mahsuplaşılacağını, sözleşmenin düzenlenmesinden sonra üyeler için ödeme planı yaptıklarını, 108 üyenin ödemesi gereken miktarın tahsili üzerine bu parayı aylık taksitler hâlinde anılan şirkete ödemeye başladıklarını, anılan şirketten kooperatife gelip bir evin örnek alınarak detaylı ölçümlerinin gerçekleştirildiğini, tapuda ve belediyede bir takım işlemlerin başlatıldığı hususlarını …’da bulunduğu için telefonla görüşmesi üzerine öğrendiğini, 2006 yılı Mayıs ayı sonlarında şirket yetkilisinin ortadan kaybolduğunu, ihtar çektiklerini, 2006 yılında yeni yönetimin seçildiğini, daha sonra şirket yetkilisinin işe devam etmek istediğini ve kooperatifçe şirkete 143.000 TL ödendiğini belirten ihtarı yeni yönetimin görev yaptığı kooperatife çektiğini,
09.12.2014 tarihli yazılı dilekçesinde; şirkete yapılan ödemelere ilişkin çeklerin sanıklar İzzet ve Ömer tarafından düzenlendiğini, deftere geçirilen kararları …’e gittiğinde imzaladığını, yüklenici firma yetkilisinin gerekli ölçüm ve işlemler yaptığını telefonla kooperatif başkanı olan sanık …’in bildirdiğini, sanık … ve kooperatifin avukatının şirket yetkilisi tarafından gerçekleştirilecek belediyedeki işlemlerin hangi aşamada olduğuna ilişkin görüşmeler yaptıklarını, şirket yetkilisinin ise işlerin yolunda gittiğini belirttiğini, belediyeye durumu sorduklarında belediye görevlisinin anlaşma yapılan firmaya bilgi verebileceğini ifade etmesi üzerine …’den ayrıldığını, daha sonra işlemleri takip eden sanık … ile telefonla görüştüğünde anılan şirket ile sürekli görüştüğünü, şirketin tapunun Nisan ayı içerisinde verileceğini, bir aksilik olmadığını ve her şeyin yolunda gittiğini söylediğini,
Sanık …; 2003 yılında yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, yapılan … bölümü sonucu kooperatif başkanlığını üstlendiğini, kooperatifin 1986 yılında kurulmasına ve üyelere ait evlerin oturma ruhsatı bulunmasına rağmen sosyal tesisin ruhsatının olmadığını, bir kısım evlerin ise tadilat projesi nedeniyle zamanında işlerin yapılmadığını ve bu projenin geçersiz hâle geldiğini, kooperatifin kat mülkiyeti tapusunu üyeler almak istediklerinden bu işlemi yapması için üç kadastro mühendisinden teklif aldıklarını, … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti’ne bu işi vermeyi kararlaştırdıklarını, 2005 yılı Haziran ayında gerçekleştirilen genel kurulda anılan şirket yetkilisinin yapılacak … nedeniyle üyelerden alması gereken masrafı ve yapılacak işleri anlattığını, üyelerin kararı doğrultusunda ödeme planı çıkardıklarını ve bunu üyelere tebliğ ettiklerini, bu … için şirkete 30.000 TL ve masraflar karşılığında 143.000 TL ödeme yaptıklarını, ödemelerin 2005 yılı Ağustos ayından başlamak üzere 2006 yılı Mayıs ayına kadar devam ettiğini, yaptıkları anlaşmaya göre 2005 yılı Aralık ayı sonunda işin tamamlanması gerekirken işin başlangıcında üyelerin T.C. kimlik ve vergi numaralarının saptanmasının zaman almasından dolayı birkaç aylık bir gecikmenin yaşandığını, belediye, tapu ve kadastro yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerde anılan şirketin güvenilir olduğunun ve işlerin takip edildiğinin söylendiğini, sözleşmede belirtilen tarihte işin tamamlanmaması nedeniyle hukuki bir girişimde bulunmadıklarını ve ödemelere devam ettiklerini, bu süre içerisinde anılan şirketin cins tahsisine esas olmak üzere kooperatifte ölçümler yaptığını, 2006 yılı Mayıs ayında son ödemeyi yaptıktan sonra şirket yetkilisinin ortadan kaybolduğunu öğrenince ihtarname çektiklerini, ayrıca Haziran ayında … Cumhuriyet Başsavcılığına şirket yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, 2006 yılı Ağustos ayında yapılan olağanüstü genel kurulda görevi devrettikleri yeni yönetim kurulunca daha önce ödenen paranın tahsili için … Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldığını ve davanın sonuçlandığını,
Sanık …; … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifi yönetim kurulunda muhasip üye olduğunu, kooperatif üyelerinin ruhsat işlerini yürütmek ve kat mülkiyeti tapularını almak için yaptıkları araştırma sonucunda … Harita Müh. Müş. Ltd. Şti. yetkilisi ile anlaştıklarını, 2 yıl içerisinde toplam 143.000 TL ödeme yaptıklarını, bu süre içerisinde kooperatife ait işlerde aksama olup olmadığını ilgili kurumlardan sorduklarında anılan şirket tarafından işin takip edildiğinin söylendiğini, anlaşmada belirtilen süre sonunda şirket yetkilisinin kaçtığını duyduklarını, daha sonra ise ortaya çıkan şirket yetkilisinin aldığı parayı iade edebileceğini veya yeniden anlaştıkları takdirde işi takip edebileceğini yeni yönetim kuruluna bildirdiğini, ödenecek çeklere ilişkin bilgilerin karar defterine bir gün önceden sanık … tarafından yazılıp önce onun imzaladığını, sonrasında ise birlikteyken kendisinin imzaladığını, sanık …’nin …’dan üç dört ayda bir gelip sanık …’in karar defterinde gösterdiği kısmı imzalayıp eksikliği giderdiğini, firmanın kendilerini dolandırdığını daha sonra anladıklarını, alacağın tahsili için açılan davanın yeni yönetimce kazanıldığını ancak icra takibi yapılmadığını, kooperatifin acil sorunu olan 108 konutun projelendirilmesi, sosyal tesisin ve arıtmanın planlanması ve tapularının alınması için 200.000 TL’ye kadar üyelerden para toplama yetkisinin genel kurulca yönetim kuruluna verildiğini, sanık … ile bu işlemleri yapması için anılan şirket ile görüştükten sonra …’da yaşayan sanık …’ye haber verdiklerini, hep birlikte sözleşmeyi imzaladıklarını, anılan şirket yetkilisinin belediye yetkilileri ile birlikte kooperatife gelerek konutları inceleyip ölçüm yaptığını, hatta 2006 yılı Ocak ayında yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak kooperatifteyken anılan şirket yetkilisinin konutların, arıtma ve sosyal tesisin projesinin taslağını çıkarıp verdiğini, projenin henüz resmîyet kazanmayıp askıda olduğunu bildirdiğini, adı geçen şirketin kendilerine güven verdiğini, dolandırıldıklarını sonradan anlayınca yönetim kurulu adına kooperatif vekili aracılığıyla suç duyurusunda bulunduklarını, anılan şirketin kendilerinden sonraki kooperatif yönetimine noterden ihtar çekerek, bu … için 143.000 TL aldığını, özel nedenlerden dolayı işi tamamlayamadığını ve işi yapmaya hazır olduğunu bildirdiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesinde anılan şirket aleyhine açılan davada kooperatif lehine 143.000 TL ödenmesine karar verilmesine rağmen yeni yönetimin gerekli hassasiyeti göstermeyerek söz konusu parayı tahsil etmek için icra takibi başlatmadığını,
Savunmuşlardır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Uyuşmazlık konusunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle görevi kötüye kullanma ve zimmet suçlarının unsurlarının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler”e yer veren dördüncü kısmının “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde düzenlenen “Görevi kötüye kullanma” başlıklı 257. maddesi;
“(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmişken, 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanun’un birinci maddesi ile birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “Kazanç” ibareleri “Menfaat”, birinci fıkrasında yer alan “Bir yıldan üç yıla kadar” ibaresi “Altı aydan iki yıla kadar”, ikinci fıkrasında yer alan “Altı aydan iki yıla kadar” ibaresi “Üç aydan bir yıla kadar” ve üçüncü fıkrasında yer alan “Birinci fıkra hükmüne göre” ibaresi “Bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile” biçiminde değiştirilmek suretiyle,
“(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” hâlini almış, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 105. maddesi ile de üçüncü fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
Maddenin, birinci fıkrasında düzenlenen icrai davranışlarla görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi ve bu aykırı davranış nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız menfaat sağlanması ile oluşmaktadır.
Buna göre ilk şart, kamu görevlisi olan failin yaptığı işle ilgili olarak kanundan veya diğer idari düzenlemelerden doğan bir görevinin olması ve bu görevinin gereklerine aykırı davranmasıdır. Suçun oluşabilmesi için, norma aykırı davranış yetmemekte, fiil nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da suç tarihi itibarıyla kişilere haksız kazanç sağlanması gerekmektedir.
Anılan maddenin gerekçesinde suçun oluşmasına ilişkin genel koşullar; “Kamu görevinin gereklerine aykırı olan her fiili cezai yaptırım altına almak, suç ve ceza siyasetinin esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın belli koşulları taşıması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetiyle sonuçlanmış olması veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlamış olması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir.” şeklinde vurgulanmış, gerekçede yer verilen kazanç ifadesi 6086 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle sonradan menfaat olarak değiştirilmiştir.
Öğretide de TCK’nın 257. maddesindeki suçun oluşmasının, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi sonucunda kişilerin mağdur olması veya kamunun zarar görmesi ya da kişilere haksız menfaat sağlanması şartlarına bağlı olduğu, bu sonuçları doğurmayan norma aykırı davranışların, suç kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklanmıştır (… Emin Artuk – … Gökçen – … Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, …, 2011, s. 913 vd; Mahmut Koca – İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, … Yayınevi, …, 2013, s. 769; Veli … Özbek – … Nihat Kanbur – Koray Doğan – Pınar Bacaksız – İlker …, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, …, 2011, s. 974.).
Görevin gereklerine aykırı hareket etmekten, kamu görevlisinin görevini kanun, idari düzenlemeler veya talimatların öngördüğü usul ve esaslardan başka surette ifa etmesi anlaşılmaktadır. Bu anlamda kamu görevlisinin herhangi bir şekilde kanuni yetkisini aşması, kanunun aradığı şekil şartlarına uymaması, takdir yetkisini amacı dışında kullanması, kanunun emir ve müsaade ettiği hareketinin gerektirdiği ön şartlara aykırı hareket etmesi, kendisine teslim edilen ve görevi sebebiyle kullanması gerekli eşyayı usulsüz kullanması gibi fiiller görevin gereklerine aykırılık kapsamında kalmaktadır.
Norma aykırı davranışın maddede belirtilen sonuçları doğurup doğurmadığının saptanabilmesi için öncelikle Mağduriyet, kamunun zarara uğraması ve haksız menfaat kavramlarının açıklanması ve somut olayda bunların gerçekleşip gerçekleşmediklerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Mağduriyet kavramının, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararla sınırlı olmayıp bireysel hakların ihlali sonucunu doğuran her türlü davranışı ifade ettiği kabul edilmelidir. Bu husus madde gerekçesinde; “Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir.” şeklinde vurgulanmış, öğretide de mağduriyetin sadece ekonomik bakımdan ortaya çıkan zararı ifade etmeyip daha geniş bir anlama sahip olduğu, bireyin, sosyal, siyasi, medeni her türlü haklarının ihlali sonucunu doğuran hareketlerin ve herhangi bir çıkarının zedelenmesine neden olmanın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir (… Emin Artuk – … Gökçen – … Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, …, 2011, s. 911 vd.; Mahmut Koca – İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, … Yayınevi, …, 2013, s. 772; Veli … Özbek – … Nihat Kanbur – Koray Doğan – Pınar Bacaksız – İlker …, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, …, 2011, s. 974.).
Kişilere haksız menfaat sağlanması, bir başkasına hukuka aykırı şekilde her türlü maddi ya da manevi yarar sağlanması anlamına gelmektedir.
Kamunun zarara uğraması hususuna gelince; madde gerekçesinde “Ekonomik bir zarar” olduğu vurgulanan anılan kavramla ilgili olarak kanuni düzenleme içeren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. maddesinde; kamu görevlilerinin kast, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanan kamu zararı, her olayda hâkim tarafından, …, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek bir fiyatla alınıp alınmadığı veya aynı şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, somut olayın kendine özgü özellikleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu belirleme; uğranılan kamu zararının miktarının kesin bir biçimde saptanması anlamında olmayıp miktarı saptanamasa dahi, işin veya hizmetin niteliği nazara alınarak, rayiç bedelden daha yüksek bir bedelle alım veya yapımın gerçekleştirildiğinin anlaşılması hâlinde de kamu zararının varlığı kabul edilmelidir. Ancak bu belirleme yapılırken, norma aykırı her davranışın, kamuya duyulan güveni sarstığı, dolayısıyla, kamu zararına yol açtığı veya zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkardığı şeklindeki bir düşünceyle de hareket edilmemelidir.
Zimmet suçu ise 5237 sayılı TCK’nın 247. maddesinde;
“(1) Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde ile kamu görevlisinin görevi dolayısıyla kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu mallar üzerinde görevinin gerekleriyle bağdaşmayan bir surette tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi suç olarak tanımlanmıştır. Zimmete geçirme, suç konusu mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmayı ifade eder. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, zimmet suçunun oluşabilmesi için, suça konu malın kamu görevlisinin şahsının veya bir başkasının zimmetine geçirilmiş olması arasında fark bulunmamaktadır.
Maddenin ilk fıkrasında zimmet suçunun basit şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrada, suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi daha fazla ceza verilmesini gerektiren nitelikli hâl olarak öngörülmüş, böylece hileli davranışlarla işlenen zimmet suçu, ayrı bir suç olarak değil, basit zimmet suçunun nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.
Öte yandan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunların suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı Devlet memurları gibi ceza görürler.” şeklindeki düzenleme ile kooperatiflerin yönetim kurulu üyeleri ve memurlarının zimmet suçunun faili olabilecekleri hüküm altına alınmıştır. Anılan düzenlemede yer alan “Devlet memurları gibi ceza görürler” ibaresi, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 339. maddesi ile “kamu görevlisi gibi cezalandırılır” şeklinde değiştirilmiş ve 5237 sayılı TCK ile uyumlu hâle getirilmiştir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
S.S. … Cennet Mandalya Konut Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi olan sanıklar Ö… Müş. Ltd. Şti. ile kooperatife ait konutların, sosyal tesisin ve arıtma binasının ruhsat işlerinin yürütülmesi ve kat mülkiyeti tapularının alınıp teslim edilmesi konusunda 30.000 TL’ye anlaşmalarına rağmen kooperatif yönetim kurulunun anılan şirkete taksitlerle sözleşmedeki miktar dışında toplam 143.000 TL haksız ödeme yaparak zimmet suçunu işlediklerinin kabul edildiği olayda;
Anılan kooperatif ile adı geçen şirket arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine göre kooperatife ait konutların, sosyal tesisin ve arıtma binasının planlama, projelendirme ve ruhsata bağlanması ve tapuların teslimi işinin yapılması karşılığında 30.000 TL’ye anlaşılması ve işlemler için alınacak resmî harçların makbuz karşılığında kooperatifçe ödeneceği hususunun düzenlenmesine rağmen, anılan şirket tarafından bu işlemlerin yapılması için Belediye ve kadastro müdürlüğüne herhangi bir müracaatın gerçekleştirilmemesi, bunun şirkette çalışan tanık …’nın beyanı ve ilgili kurumların yazıları ile de doğrulanması, kooperatife ölçüm yapmak için sadece üç dört kez gidildiğinin şirkette çalışan tanık İbrahim tarafından beyan edilmesi, şirket tarafından taahhüt edilen işlemlerin yapılmadığı ve 2006 yılı başında sözleşme süresi dolduğu hâlde anılan şirkete 29.08.2005 tarihinden 22.05.2006 tarihine kadar toplam on iki taksitle 143.000 TL’nin çeklerle ödenmesi, herhangi bir … yapılmadığı hâlde sözleşmede belirtilen miktardan neden daha fazlasının ödendiği konusunun açıklanamaması, şirket yetkilisinin ortadan kaybolması üzerine sanıkların talimatı ile kooperatifin avukatı tarafından anılan şirkete noterden ihtar çekilmesi, adı geçen şirketin yetkilisi tanık… Kenan’ın 143.000 TL’yi kooperatiften aldığını kabul ettiğine dair noter ihtarnamesinin bulunması ve çekle ödeme yapılması üzerine anılan şirket tarafından makbuz tanzim edildiğinden, söz konusu ödemeler ile kooperatif hesabındaki paranın şirketin uhdesine geçtiğinin anlaşılması karşısında; sözleşmede belirtilen işlerin yapılması için kooperatif üyelerinden tahsil edilen paraların sözleşme hükümlerini hiçbir surette yerine getirmeyen şirkete, taksitler hâlinde ödenerek anılan şirkete haksız kazanç sağlayan sanıkların, kooperatife ait paranın şirketin uhdesine geçirilmesine neden olma şeklindeki eylemlerinin zimmet suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.01.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.