YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/275
KARAR NO : 2022/816
KARAR TARİHİ : 20.12.2022
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi: (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 2704-1412
Nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık …’ın TCK’nın 102/2, 43, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl 7 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Bodrum Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.01.2019 tarihli ve 309-12 sayılı hükmün, katılan mağdure vekili, katılan … vekili ile sanık … müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince 18.06.2019 tarih ve 1403-876 sayı ile sanığa CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca yeni bir müdafi görevlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararı doğrultusunda yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince sanık …’ın nitelikli cinsel saldırı suçundan TCK’nın 102/2, 43, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl 7 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin hükmün katılan mağdure vekili, katılan … vekili ile sanık … müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince 08.11.2019 tarih ve 2704-1412 sayı ile istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine hükmedilmiştir.
Bu kararın da katılan mağdure vekili, katılan … vekili, sanık … müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 24.02.2021 tarih ve 1618-1472 sayı ile katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin reddine, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ise;
“Olayın intikal şekli ve zamanı, katılanın aşamalardaki ifadeleri, savunma, tanık beyanları, adli raporlar ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkûmiyet kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine düzeltilerek esastan reddedilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 03.04.2021 tarih ve 6278 sayı ile;
“…Sonuç olarak dosya kapsamına göre, katılanın iddia ve beyanlarının somut ve bilimsel incelemelere dayanan delillerle doğrulandığı anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı ‘eşe karşı nitelikli cinsel saldırı’ suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetlidir. Öte yandan, sanığın üzerine atılı TCK’nın 43. maddesine konu iddia bakımından ise önceki fiillerin suç tarihleri ve TCK’nın 73. maddesi uyarınca soruşturma ve kovuşturma koşulunun bulunup bulunmadığının belirlenememiş olması nedeniyle, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca cezanın artırılmasına ilişkin yasal koşullar bulunmadığından hükmün farklı gerekçeyle bozulması,” gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 23.06.2021 tarih ve 1360-4462 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında Yerel Mahkemece tehdit suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince düzeltilerek esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında Yerel Mahkemece nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün Bölge Adliye Mahkemesince düzeltilerek esastan reddine ilişkin kararı ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının ve sabit olduğunun kabulü hâlinde sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de sanığın, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazından sonra 02.07.2022 tarihinde öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi gereğince öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılarak çıkartılan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık …’ın mahkûmiyet hükmünün Özel Dairece bozulmasından sonra; bozma ilamına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının Ceza Genel Kurulunca incelenmesinden önce, 02.07.2022 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tâbi olan eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam olunacağı, hükümlünün ölümü hâlinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte müsadere ve yargılama giderine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle “kovuşturmaya yer olmadığına”, kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece “davanın düşmesine” karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
Bu bilgiler ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık …’ın, mahkûmiyet hükmünün Özel Dairece bozulmasından sonra; bozma ilamına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının Ceza Genel Kurulunca incelenmesinden önce, 02.07.2022 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp ölümün yerel mahkemece tespiti ile sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nun 64 ve 5271 sayılı CMK’nun 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 1618-1472 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince verilen 08.11.2019 tarihli ve 2704-1412 sayılı düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın, güncel nüfus kayıt örneğinde sanığın, mahkûmiyet hükmünün Özel Dairece bozulmasından sonra; bozma ilamına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının Ceza Genel Kurulunca incelenmesinden önce, 02.07.2022 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak, sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nun 64 ve 5271 sayılı CMK’nun 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
4- Dosyanın, gereği için ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bilgi için bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.