YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/256
KARAR NO : 2022/672
KARAR TARİHİ : 26.10.2022
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan suça sürüklenen çocuk …’ün TCK’nın 104/1, 43/1 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … 2. Çocuk Mahkemesince verilen 13.10.2015 tarihli ve 173-469 sayılı hükmün suça sürüklenen çocuk müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 01. 02 .2021 tarih ve 4943-790 sayı ile;
“Olayın intikal şekli, genital muayene raporu, mağdurenin somut bir delille desteklenmeyen beyanları, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.03.2021 tarih ve 382653 sayı ile;
“…. 05/02/1998 doğumlu olup suç tarihinde 17 yaşının henüz bitirmiş olan SSÇ … ile 02/01/2000 doğumlu olup suç tarihinde 15 yaşının kısa süre önce ikmal eden mağdure… Saylik’in sevgili oldukları 2015 yılı Şubat ve Mart aylarında SSÇ’nin evinde 4-5 kez buluşarak mağdurenin rızası ile cinsel ilişkiye girdikleri, 24/03/2015 tarihinde mağdurenin okul tuvaletinde gebelik testi yaptığının gören diğer öğrencilerin okul rehberlik öğretmeni Ayşegül Bozdoğan’a haber vermesi ile olayın ortaya çıktığı iddia edilerek açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda sanığın suçu sabit görülerek temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
Mağdure soruşturma aşamasında SSÇ ile kendi rızası ile birlikte olduğunun beyan etmiş, kovuşturma da ise SSÇ’nin kendisine bir şey içirdiğini kendisinden geçtiğini, daha sonra ise elinde fotoğrafları olduğundan bahisle kendisini cinsel ilişkiye zorladığını, ilişkilerin tamamının rızası hilafına gerçekleştiğini ileri sürmüştür.
SSÇ savunmalarında mağdure ile duygusal arkadaşlığını kabul etmiş ancak cinsel ilişkiye girdiği iddiasını reddetmiştir.
Mağdurenin genital muayenesinde kızlık zarının sağlam olduğu, zarda 2-3 cm açıklık ve kaideye uzanan doğal çentik olduğu, bu nedenle erekte bir penisin duhulüne müsait olduğunun bildirildiği 25/03/2015 tarihli raporundan anlaşılmıştır.
Tanık … soruşturma aşamasında mağdur, kovuşturma aşamasında tanık olarak alınan beyanında sanığın kendisi yanında iken mağdure …i telefonla aradığını, aramadan önce ‘sana bir şey ispat edeceğim’ dediğini, …e ‘ben …’yi seviyorum.’ dediğini, …in de ‘benimle yattın, peki ne olacak.’ diye tepki verdiğini beyan etmiştir.
Mağdurenin okuduğu okulun müdürü, müdür yardımcıları ve rehber öğretmeni tarafından imzalanan 25/03/2015 tarihli tutanaktan mağdurenin okul tuvaletinde gebelik testi yaptığının okul idaresine bildirildiği ve mağdurenin …’le cinsel ilişkiye girdiğini öğretmenlerine söylediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar mağdure duruşmada sanığın eylemlerini kendisinin rızası hilafına ilaçla uyutmak ve ve sonrasında şantajla gerçekleştirdiğini ileri sürmüşse de ailesi karşısında zor düşmemek için rızası olduğunun kabul etmemesinin anlaşılabilir olduğu, ancak olayın ortaya çıktığı tarihte okul tuvaletinde gebelik testi yapması, hemen sıcağı sıcağına rehber öğretmeninin yaptığı mülakattaki anlatımları ile Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadelerin uyumlu olmasına, tanık …’nin yanında SSÇ’nin telefonun hoparlörünü açarak mağduru arayıp aslında tanık …’yi sevdiğini söylemesi üzerine ilk tepkisini ‘benimle yattın, peki ne olacak.’ şeklindeki sözlerle göstermesine, kızlık zarının erekte penisin duhulüne müsait bulunmasına göre, olayın ortaya çıkış şekli, tanık …’un anlatımı ve SSÇ’nin mağdure ile duygusal arkadaşlık yaptığına dair kabulü gözetildiğinde mağdurenin öğretmenine ve Cumhuriyet Savcısına beyanında anlattığı şekilde rızası ile SSÇ …’le birden fazla kez cinsel ilişkiye girdiği, ve eylemin bu hali sübut bulduğu düşünüldüğünden Yüksek Dairenin bozma kararına itiraz etmek gerekmiştir,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Dairesince 07.06.2021 tarih ve 1203-4096 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
Suça sürüklenen çocuğun katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığı,
Sabit olduğunun kabulü hâlinde; eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup oluşturmadığı,
Eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğunun kabulü hâlinde ise; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde 15-18 yaş aralığında olan katılan mağdure… Saylik’in erkek arkadaşı olan suça sürüklenen çocuk …’ün 17 yaşında olduğu, katılan mağdurenin 24.03.2015 tarihinde okul tuvaletinde gebelik testi yaparken diğer öğrencilerin durumu okul idaresine bildirmeleri üzerine okul yönetimince olayın araştırılarak ilgili birimlere intikali ile suça sürüklenen çocuk hakkında soruşturmanın başlatıldığı (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure… Saylik’ten “mağdure” olarak bahsedilecektir.),
25.03.2015 tarihinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli adli tıp uzmanı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; kızlık zarında yeni ya da eski bir yırtığa rastlanmadığının, kızlık zarı açıklığı ve saat 3 hizasındaki yapısal derin çentik sebebiyle kızlık zarının cinsel ilişki ile erekte bir penisin duhulü sonucunda yırtılmayabileceğinin, fiili livatayı destekleyecek herhangi bir bulguya rastlanılmadığının ve sfinkter tonusunun doğal olduğunun tespit edildiği,
14.04.2015 tarihinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen … kurulu raporuna göre; kemik yaşının on altı yaş sonu ile uyumlu olduğu,
24.04.2015 tarihinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli çocuk psikiyatri uzmanı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; mağdurede travmatik bulguya rastlanılmadığının, olayın herkes tarafından duyulmasının getirdiği sıkıntının gözlemlendiğinin belirtildiği,
25.03.2015 tarihinde okul idaresince düzenlenen tutanağa göre; mağdure ve … isimli öğrenciler hakkında suça sürüklenen çocukla cinsel ilişkiye girdiklerine dair söylentilerin ortaya çıktığı, mağdurenin okul tuvaletinde gebelik testi yaptığının öğrenildiği,
Tarihsiz olarak düzenlenen görüşme tutanağına göre; mağdurenin okul tuvaletinde gebelik testi yaptırdığının diğer öğrenciler tarafından rehberlik öğretmenine bildirildiği ve bunun üzerine konunun araştırıldığı, mağdurenin olayı önce inkar etmesine karşın sonrasında kabul ettiği, mağdurenin; suça sürüklenen çocuk ile cinsel ilişki yaşadığını, hamile kalma ihtimali üzerine suça sürüklenen çocuğu aradığını ancak annesinin ona kızdığını, suça sürüklenen çocukla, … vasıtasıyla tanıştığını, öncesinde …’un da suça sürüklenen çocukla cinsel ilişki yaşadığını bildiğini belirttiği, mağdure ve …’un bu durumu kullanarak birbirleri hakkında cinsellikle ilgili ithamlarda bulunduklarının düşünüldüğü,
25.03.2015 tarihinde adli görüşmeci tarafından mağdure hakkında düzenlenen adli görüşme ve değerlendirme raporuna göre; mağdureyle yapılan görüşmede; suça sürüklenen çocuğun evde kendisine cinsel ilişkiye girme hususunda ısrarda bulunduğunu, esasen cinsel ilişkiye girmek istemediğini ancak suça sürüklenen çocuğun, kendisini sözleriyle ikna ettiğini, fiziksel olarak bir zorlama yaşanmadığını, yaşadıkları diğer cinsel ilişkilerde de rızasının bulunduğunu, ilk cinsel ilişki de dahil olmak üzere istese odadan çıkabileceğini, tüm eylemlerin suça sürüklenen çocuğun odasında yaşandığını, suça sürüklenen çocuğun, kendisini ve …’yi kullandığını belirttiği, yapılan gözlemde; mağdurenin kendisini ifade etmekte zorlanmadığı, olayları anlatırken tavırları ve bedensel hareketlerinin rahat ve kendinden emin olduğunun belirtildiği,
27.03.2015 tarihinde sosyal hizmet uzmanı tarafından mağdure hakkında düzenlenen sosyal inceleme raporuna göre; mağdureyle yapılan görüşmede; arkadaşı …’nin, kendisini suça sürüklenen çocukla tanıştırdığını, 14.01.2015 tarihinde sevgili olduklarını, ilk kez okulun arkasında suça sürüklenen çocuğun, kendisine cinsel anlamda dokunmaya çalıştığını ancak müsaade etmediğini, 23.02.2015 tarihinde suça sürüklenen çocuğun, kendisini evine götürdüğünü, evde sadece suça sürüklenen çocuğun annesinin bulunduğunu, suça sürüklenen çocuğun isteği üzerine odasına girdiklerini ve rıza göstermemesine rağmen cinsel ilişki yaşadıklarını, sonra yaşanan cinsel ilişkilerde ise rızasının bulunduğunu söylediği,
27.03.2015 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre; mağdurenin suça sürüklenen çocuğun ikametini gösterdiği ve bahse konu adres ve çevresinde güvenlik kamerasının bulunmadığı,
16.06.2015 tarihinde sosyal hizmet uzmanı tarafından suça sürüklenen çocuk hakkında düzenlenen sosyal inceleme raporunda; suça sürüklenen çocuğun dürtü kontrol sorunları ve davranış bozukluğu göstermediğinin, düzenli aile ve çalışma hayatının olduğunun, babası haricinde ailesinde kriminal davranışlar gösteren kimse bulunmadığının, tekrar suça sürüklenmesine neden olabilecek bir durum saptanmadığının mütalaa edildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 03.04.2015 tarih ve 2015/19284 soruşturma numaralı ek kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında tanık …’a yönelik reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,
16.06.2015 tarihli celsede mağdurenin beyanının alınması sırasında hazır bulunan psikolog bilirkişinin beyanında; mağdurenin fiziksel görünümü ve davranışının yaşıyla uyumluluk gösterdiğini, muhakeme yeteneğinin gelişmiş olduğunu, içinde bulunduğu durumun anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek gelişim düzeyinde bulunduğunu belirttiği,
16.06.2015 tarihli celsede suça sürüklenen çocuğa ilişkin mahkemece yapılan gözlemde; sorulan soruları anladığının ve buna uygun cevaplar verdiğinin, fiziksel ve zihinsel gelişiminin yaşıyla uyumlu olduğunun, fiilin anlam ve sonuçlarını algılayabildiğinin, suçun anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure… Saylik Savcılıkta; “Benim nüfustaki doğum tarihim 02.01.2000’dir. Bu benim gerçek doğum tarihim değildir. Gerçek doğum tarihim 19.09.1999’dur. Ben Tarım Mahallesi, Topçular Mevkii, Askeriyenin arkasında adresini bilmediğim evimizde babaannem, annem ve kız kardeşlerimle birlikte oturuyorum. Babam iki senedir cezaevindedir. … Kız Meslek Lisesi 9.sınıfta öğrenim görmekteyim. Derslerim iyi değildir. Derslere kafa veremiyorum. Aile ilişkilerim kötüdür. Sıkıntılarımı kimseyle paylaşamam. Annem beni dinlemez. Okulda da sıkıntılarımı konuşacağım herhangi bir kimse yoktur. Ben 04/01/2015 tarihinde … ’le sevgili oldum. Kendisi 17 yaşındadır. Eski Sanayi’de tamircilikle ilgilenmektedir. … cinsel amaçlı olarak bana dokundu. (Bu aşamada adli görüşmeci mağdura üzerinde kıyafetleri bulunmayan erkek ve kadın resimleri gösterip, kadın ve erkek cinsel-özel bölgelerini isimlendirmesini istedi. Mağdur erkek cinsel organına penis, anal bölgesine popo, kadın cinsel organına vajina, anal bölgesine popo, göğüs bölgesine göğüs isimlendirmesini yapıp görüşme boyunca bu isimleri kullandı.)… ile ilk kez okulun orada buluşup, kırmızı renkli plakasını ve markasını bilmediğim araçla okulun arkasında bulunan apartmanların arasına gittik. Orada öpüştük. … sürekli vajinama dokunmaya çalıştı. Ben izin vermedim. Orada aramızda herhangi bir cinsel ilişki olmadı. 23 Şubat 2015 tarihinde Topçular Mevkinde bulunan açık adresini bilmediğim ancak gösterebileceğim evlerine beni götürdü. O gün kursum vardı. Günlerden Cumartesi idi. … evlerine gelmemi istedi. Ben okulun orada buluşalım dedi. Ancak ısrar etti. Kendisiyle okulun orada buluşup evlerine gittik. Evde annesi Menekşe vardı. 10-15 dakika annesiyle oturup sohbet ettik. Daha sonra … beni kendi odasına götürmek istedi. Ben annesiyle sohbet etmek istedim. Ancak … ısrar ederek beni odasına götürdü. Odada bilgisayar, televizyon, yatak, dolaplar ve modifiye ses sistemi vardı. Ben yatağa oturdu. Müzik dinledik. … yanıma gelip oturdu. Daha sonra yatağa uzandı. Ben de uzandım. Kıyafetlerimi çıkardı. Beni öpmeye başladı. Ben annesinin içeride olduğunu, ayıp olacağını söyledim. Öperek aşkım diyerek beni ikna etti. Penisiyle vajinama içinden sokarak dokundu. Penisini vajinama sokmadan önce prezervatif taktı. Ben …’in evinde sabah saat:07.00’den öğleden sonra 15.00’e kadar kaldım. …’in odasında 2-3 saat kaldık. İlişki sırasında ben madde kullanmadım. … sigara ve madde kullanıyor. İlişki sırasında sigara içti, içki içti. İlişki sırasında benim vücudumda bir değişiklik olmadı. Ayaklarımda … oluştu. Sonrasında da bu … gitmedi. Ben ilk ilişkiyi istemedim. Sarılıp uyuyorduk. Birden üzerime çıktı. Ben “kalk içeri gidelim, annen var ayıp oluyor” dedim. İstesem odadan çıkabilirdim. Bana fiziksel olarak herhangi bir zorlama yapmadı. Sözlü olarak ısrar etti. O gün bir defa birlikte olduk. Sonraki tarihlerde 4-5 kez daha ilişkiye girdik. Diğer ilişkiler benim isteğimle oldu. İlk ilişkide kan gelmedi. Ben kızlık zarımın esnek olduğunu biliyordum. …’le en son Pazar günü 22 Mart 2015 tarihinde yine evlerinde birlikte oldum. O sırada evde annesi, babası ve kardeşi vardı. Aynı odada ilişkiye girdik. Diğer ilişkilerimizde hep …’in odasında oldu. İlk ilişkiyi istememiştim. Diğerleri benim isteğimle oldu. Bu ilişkiler nedeniyle …’den şikayetçiyim. Çünkü…. sürekli olarak o kızla beni kullanıyor. Ona ‘…’i sevmiyorum, seni seviyorum.’ , bana da ‘…’yi sevmiyorum, seni seviyorum.’ diyor. Her ikimizi de kullanıyor. Ben yurtta yaşamak istiyorum. Eve gidersem beni öldürürler. Babam cezaevinde. Amcalarım zaten daha önce beni dövmüşlerdi. Ben muayeneyi kabul ediyorum. …’den başka bana cinsel amaçlı dokunan olmadı. Ben ilk buluşma tarihimizi hatırlamıyorum. İlk ilişki tarihimiz 23 Şubat 2015’dir. İlk ilişkide … ’e ‘yapmayalım istemiyorum.’ dedim. … sözlü olarak ısrar etti. Bana vurmadı. Fiziksel güç kullanmadı. İstesem odadan çıkabilirdim. …’in aracı kırmızı renkli modifiye bir araçtır. Sanayi’de kime sorsanız …’in arabasını gösterirler.”,
Mahkemede; “Sanıkla mahalleden tanıştık. Sonra sevgili olduk. Evine davet etti ve gittim orda bana birşey içirdi ne içtiğimi bilmiyorum kendimden geçmişim annesi ve babası da evdeydi …’in odasındayken kendimden geçmişim daha sonra bana tecavüz ettiğini anladım. Bana ‘seninle evleneceğim, merak etme.’ gibi sözler söyledi. Daha sonraki günlerde elinde resim olduğunu, fotoğraf olduğunu, aileme gösterebileceğini söyleyip cinsel ilişkiye girmek istedi mecbur kaldım bir kaz deha bu şekilde … in odasında cinsel ilişkiye girdim hiç birisinde de rızam yoktu. Şikayetçiyim. Müdahil olmak istiyorum.’ sorulması üzerine; “o günlerde çok şaşkındım ailemden çekiniyordum, şimdiki ifadem doğrudur, geçerlidir.”,
Tanık … Savcılıkta; “18.03.1998 doğumluyum. Bu benim gerçek doğum tarihimdir. Ben annem, babam, ağabeyim … babaannem… ile birlikte …Mahallesi, Altıntaş Apartmanı, 993. Sokak, K:1, D:3, Muratpaşa … adresinde oturuyorum. Ayrıca evli olan … isimli bir ağabeyim daha vardır. Aile ilişkilerim güzeldir. Bazen kavga olur. İstediklerimi yapmazlarla bağırırım. Onlar da bana bağırır. Kötü bir şey yapınca ağabeyim … beni döver. Bu zamana kadar bir kez dövdü. Ben sıkıntılarımı ailemle paylaşamam. Sınıf arkadaşım Selda ile paylaşırım. Ben … Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi 10. sınıfta öğrenim görüyorum. Derslerim şimdilik iyi. Benim 28.03.2014 tarihinde başlayan bir ilişkim vardı. … isimli bir şahısla çıkıyordum. …, 17 yaşındadır. Sanayi’de çalışıyor. … 05xx 04x xx 9, numaralı telefonu kullanıyor. …’le 9-10 ay çıktık. Daha sonra ailem öğrendi. Ayrılmamı istediler. Ağabeyim … beni o zaman dövdü. Bunun üzerine …’den ayrıldım. Ayrıldığım tarihi hatırlamıyorum. …’le çıktığımız dönemde … beni dudağımdan ve boynumdan öptü. Sarıldığımızda ister istemez vücudumuz temas etti. Öpmeleri ve sarılmaları benim isteiğimle ve rızamla oldu. Zorla herhangi bir şey yapmadı. … ayrıldıktan sonra tekrar benimle çıkmak istedi. Ben kabul etmedim. … benim en yakın arkadaşımdı. …in Alper isimli eski sevgilisi vardı. … ile Alper’in arasında sorun oldu. … Alper’den intikam almak için …le çıkmaya başladı. … gelip …’le çıkıp çıkamayacağını bana sordu. Ben de ‘sen bilirsin çık.’ dedim. 2-3 ay çıktılar. Bir hafta önce …’le karşılaştım. … benim yanımda …i aradı. ‘Sana bir şey ispat edeceğim.’ dedi. Hoparlörü açıp …le konuştu. …e ‘seni sevmiyorum …’yi seviyorum.’ dedi. …de ‘benimle yattın peki ne olacak.’ dedi. Ben bu konuşmayı telefonuma kaydetmiştim. Ancak daha sonra sildim. Ben de …’e ‘ona dokunduysan artık ben seninle çıkmam, …e yaptığını benden bekleme.’ dedim. Yanımızda … isimli arkardaşımız da vardı. …, …’e ‘artık bir tercih yap.’ dedi. …, …e ‘seni sevmiyorum, ben …’yi tercih ediyorum.’ diyerek beni tercih etti. Ben …’in evine gittim. Ancak gittiğimde annesi vardı. Annesiyle sohbet ettim. …’le aramızda herhangi bir ilişki olmadı. Yine …’le arabanın koltuklarını geriye yaslayıp birbirimize sarıldık. Öpüştük ama aramızda cinsel ilişki olmadı. Benim herhangi bir şikayetim yoktur. Herşey kendi rızamla kendi yanlışlarımla, kendi doğrularımla oldu. Bundan sonra ailemle yaşamak istiyorum. Rızam dahilinde muayenem yapıldı.”,
Mahkemede; “Ben bu konuda Cumhuriyet savcısına ayrıntılı olarak ifade vermiştim. İfadem de belirttiğm gibi sanık … benim yanımdayken …i telefondan aradı, ona ‘Ben seni değil …’yi seviyorum.’ deyince o da ‘sen benimle yattın şimdi ne olacak.’ gibi sözler söyledi.”,
Tanık …. Kollukta; “… öz oğlum olur. Bana sormuş olduğunuz … isimli kızı yaklaşık 1 yıl önce parkta annesiyle birlikte otururlarken tanıştık. Oğlum … ile arkadaşlıkları vardı. Yaklaşık 1 ay önce de… Saylik’i okulda oğlum tanıştırdı. Kendilerini bu sebeple tanırım. … Saylik adres olarak da bize yakındır, bazen görürüm. Yaklaşık 1 ay önce oğlum …’yle ayrıldıktan sonra… Saylik ile arkadaşlık yapmaya başladı. Onu da bana okula gittiğimizde tanıştırdı. … isimli şahıs oğlum ile… arkadaş olunca kıskançlıktan dolayı… Saylik ve oğlum …’ekin tutarak onlarla kavga ettiğini biliyorum. …’e de okulda saldırarak onu dövmeye kalkmış olduğunu duydum. Oğlum … arada sigara içer ama madde kullanmaz, anne baba olarak oğlumuzu sürekli takip ederiz. … Saylik ve … isimli kız çocukları kesinlikle benim evime gelmemiştir. Ben çalışmıyorum sürekli evdeyim, böyle birşeye kesinlikle izin vermem. İkametimiz küçüktür ve …’e ait bir oda yoktur. Ya salonda kanepede yatar ya da mutfakta yere yatak serer öyle yatar. Kızımın ufak bir odası vardır. O odada televizyon yoktur, ses sistemi yoktur, bilgisayar vardır ama eski çalışmaz. … Saylik ve … isimli şahıslar oğlum …’ü kıskandıklarından dolayı birbirlerine husumet duymaktadırlar. … oğlumu arayarak… ile yapmışsınız senden şikayetçi olmuş diye oğlumu aramış, oğlumda böyle bir şey olmadığını söylemiş, eve gelip…’in kendisinden şikayetçi olduğunu ancak kesinlikle kendisiyle ilişkiye girmediğini söyledi. Bunun üzerine eşim ve oğlum ile birlikte önce karakola sonra çocuk şubeye gittik ancak oğlum hakkında şikayet yoktu. Bugünde çocuk şubeden polisler geldi ve konuyu bize aktardı. … ve… Saylik benim evime gelmemişlerdir. İkametimde de …’e ait bir oda yoktur. salonda kanepede yatar ya da mutfakta yere yatak serer öyle yatar. Benim söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
Mahkemede; “Sanık benim oğlum olur. Herhangi bir gün oğlumun huzurda bulunan müştekiyi ortak konutumuza getirdiğini görmedim, ben ev hanımıyım. Bu nedenle genelde evde olurum. Evden ayrıldığım zamanlar kısıtlıdır. Müştekiyi oğlumu okulun önündeyken tanıştırması sebebiyle tanıyorum. 5 dakika kadar ayak üstü sohbet ettik. Bunun dışında bir daha görmedim.”, sorulması üzerine; “Evimiz mutfak ve salon bir ve duvarları yeşildir ancak oğlum facebook da evimizle ilgili fotoğrafları yayınlamıştır. Bu nedenle bir çok kişi bizim evimizin içerisini bilebilir.”,
Tanık Mesut Öztürk Mahkemede; “Sanık benim oğlum olur. Taksi şoförlüğü yaptığım için çok erken saatte evden ayrılırım ve çok geç vakitlerde kadar da dönmem huzurda bulunan müştekinin oğlum tarafımdan ortak konutumuza getirildiğini görmedim.”,
Şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.
Suça sürüklenen çocuk … Savcılıkta; “Ben üzerime atılı suçları anladım. Mağdur olarak ismini bahsettiğiniz şahıslardan … ile 1 sene kadar önce arkadaştık. Ancak daha sonra kendisinden ayrıldım. Kendisi ile çıktığımız dönemde…ile cinsel ilişkiye girmedik. Sadece elini tutma öpme gibi şeyler oldu. Bunlarda şahsın rızası dahilinde olmuştur. … Saylik ise 2 ay kadar önce tanıştığım kız arkadaşımdır. Kendisi ile bir aydır duygusal arkadaşlık yapmaktayız yani çıkmaktayız. Ben mağdure …i evimize götürmedim. Kendisi ile rızası dahilinde de olsa cinsel ilişkiye girmedim. Kendisine yönelik cinsel taciz teşkil eden herhangi bir harekette de bulunmadım. Neden böyle ithamlarda bulunduğunu bilemiyorum. İkisi de beni çok seviyor ama ben …’yi seviyorum. Atılı suçlamaları bu nedenle kabul etmem.”,
Mahkemede; “Ben bu konuda Cumhuriyet savcılığı’nda ayrıntılı olarak ifade vermiştim, geçerlidir, okunmasını isterim.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
1- Suça sürüklenen çocuğun katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığı;
Çocukların cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 103. maddesinde;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, … hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiş iken,
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya … hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”,
02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile de;
“Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya … hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”
Hâlini almıştır.
“Reşit olmayanla cinsel ilişki” başlıklı 104. maddesinin 1. fıkrası ise suç tarihi itibariyle;
“Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
TCK’nın 103. maddesinde üç grup mağdura yer verilmiş olup birincisi onbeş yaşını tamamlamamış olan çocuklar, ikincisi onbeş yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklar, üçüncüsü ise onbeş yaşını tamamlayıp onsekiz yaşını tamamlamamış çocuklardır. Birinci ve ikinci grupta yer alan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın dahi gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış istismar suçunu oluşturmakta, eylemin bu kişilere karşı cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi ise anılan maddenin dördüncü fıkrası uyarınca cezanın yarı oranında artırılmasını gerektirmektedir. Üçüncü grupta yer alan çocuklar yönüyle eylemin suç oluşturması için gerçekleştirilen cinsel davranışların cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Nitekim cebir, tehdit ve hile olmaksızın onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, anılan kanunun 103. maddesinde düzenlenmiş olan çocukların cinsel istismarı suçundan değil, şikayet üzerine 104. maddede düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan cezalandırılacaktır.
Bu bilgiler ışığında birinci uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan mağdurenin Savcılıkta; suça sürüklenen çocuk ile sevgili olduğunu, 23.02.2015 tarihinde suça sürüklenen çocuğun evine gittiklerini, suça sürüklenen çocuğun, kendisini öperek ve “aşkım” diyerek cinsel ilişkiye girme konusunda ikna ettiğini, penisiyle vajinasına içinden sokarak dokunduğunu, penisini vajinasına sokmadan önce prezervatif taktığını, yaklaşık 2-3 saat odada kaldıklarını, istese odadan çıkabileceğini, suça sürüklenen çocuk tarafından kendisine fiziksel olarak herhangi bir zorlama yapılmadığını sadece sözlü olarak ısrar edildiğini, o gün bir defa cinsel birliktelik yaşadıklarını, sonraki tarihlerde 4-5 kez daha cinsel ilişkiye girdiklerini, diğer cinsel ilişkilerin isteği dahilinde yaşandığını, en son 22.03.2015 tarihinde yine suça sürüklenen çocuğun evinde cinsel ilişkiye girdiklerini, o sırada evde suça sürüklenen çocuğun annesi, babası ve kardeşinin de bulunduğunu, ilk ilişkiyi istemediğini ancak diğer cinsel ilişkilerin rızasıyla gerçekleştiğini, Mahkemede; suça sürüklenen çocuğun, kendisini evine davet ettiğini ve evdeyken bir şey içirdiğini, kendisinden geçtiğini, daha sonra suça sürüklenen çocuk tarafından tecavüze uğradığını anladığını, suça sürüklenen çocuğun “Seninle evleneceğim. Merak etme.” gibi sözler söylediğini, daha sonraki günlerde suça sürüklenen çocuğun elinde fotoğraf olduğunu ve ailesine gösterebileceğini söyleyip cinsel ilişkiye girmek istediğini, mecbur kalarak cinsel ilişkiye girdiğini, hiçbirinde rızasının bulunmadığını iddia ettiği; suça sürüklenen çocuğun ise aşamalarda cinsel ilişkiye ilişkin suçlamayı kabul etmediğini, mağdureyi evine götürmediğini savunduğu anlaşılan olayda;
Olayın mağdurenin okul tuvaletinde gebelik testi yaparken diğer öğrenciler tarafından görülerek durumun okul idaresine bildirilmesiyle ortaya çıkması, mağdurenin aşamalarda eylemin sübutu yönünden istikrarlı beyanlarda bulunması, tanık …’un ‘Bir hafta önce …’le karşılaştım. … benim yanımda …i aradı. ‘Sana bir şey ispat edeceğim.’ dedi. Hoparlörü açıp …le konuştu. …e ‘Seni sevmiyorum. …’yi seviyorum.’ dedi. …’de ‘Benimle yattın, peki ne olacak.’ dedi.” şeklinde anlatımda bulunması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde suça sürüklenen çocuğun mağdureye yönelik eyleminin sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.
2- Eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup oluşturmadığı;
Birinci uyuşmazlık konusunda ayrıntılarıyla belirtildiği şekilde gerçekleşen olayda;
Mağdurenin soruşturma aşamasında alınan tüm beyanlarında suça sürüklenen çocuk ile kendi rızasıyla birlikte olduğunu, istese bulunduğu odadan çıkabileceğini beyan etmesine karşın, Mahkeme beyanında suça sürüklenen çocuğun, kendisine bir şey içirdiğini ve neticesinde kendisinden geçtiğini, daha sonra ise suça sürüklenen çocuğun elinde fotoğrafları olduğundan bahisle kendisini cinsel ilişkiye girmeye zorladığını, ilişkilerin tamamının rızası hilafına gerçekleştiğini ileri sürerek olayın oluş şekline ilişkin çelişkili beyanlarda bulunması, olayın mağdurenin okul tuvaletinde gebelik testi yaparken diğer öğrenciler tarafından görülerek okul idaresine bildirilmesi sonucu adli mercilere intikal etmesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuğun mağdureyle zora dayalı olarak cinsel ilişki gerçekleştirdiği iddiasının şüphede kalması, bu şüphenin de yasal olarak suça sürüklenen çocuk lehine değerlendirilmesinin gerekmesi nedenleriyle suça sürüklenen çocuğun eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
3-)Birinci ve ikinci uyuşmazlık konularında ulaşılan sonuçlara göre, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 104. maddesinin 1. fıkrası;
“Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
5237 sayılı TCK’nın “Dava zamanaşımı” başlıklı 66. maddesi;
“(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi, 5237 sayılı TCK’nun 66. maddesinde, çocuklar hakkında yaş gruplarına göre kademeli olarak daha kısa zamanaşımı süreleri getirilmiştir. Bu kapsamda 5237 sayılı TCK’nun 66/2. maddesindeki düzenleme; “Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.” şeklindedir. Aynı Kanun’un 67/4. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması hâlinde kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak olan zamanaşımı, ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır. Ceza Genel Kurulunun birçok kararında açıkça vurgulandığı gibi, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu bilgiler ışığında üçüncü uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
TCK’nın 66. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereğince bu suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, 67. maddenin dördüncü fıkrası dikkate alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise on iki yıldır. Suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibarıyla on beş yaşını bitirmiş, ancak on sekiz yaşını tamamlamamış olduğu gözönünde bulundurulduğunda, TCK’nın 66. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca asli dava zamanaşımı süresi 5 yıl 4 ay, kesintili dava zamanaşımı süresi ise 7 yıl 12 aydır.
Suç tarihlerinin 23.02.2015 ve 22.03.2015 olduğu somut olayda, zamanaşımını kesen son işlem suça sürüklenen çocuk hakkında 13.10.2015 tarihinde verilen mahkûmiyet hükmü olduğundan 5237 sayılı TCK‘nun 66/1-e ve 66/2. maddeleri uyarınca 5 yıl 4 aylık asli zamanaşımı 13.02.2021 tarihinde gerçekleşmiştir.
Bu itibarla, itirazın değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün suça sürüklenen çocuğun reşit olmayanla cinsel ilişki suçuna ilişkin olarak gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK‘nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca hâlen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
A- Bir ve iki numaralı uyuşmazlık konuları yönünden KABULÜNE,
B-Üç numaralı uyuşmazlık konusu yönünden DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 01.02.2021 tarih ve 4943-790 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA
3- … 2. Çocuk Mahkemesinin 13.10.2015 tarihli ve 173-469 sayılı mâhkumiyet hükmünün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 66/2 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.