Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/244 E. 2023/314 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/244
KARAR NO : 2023/314
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 698-1339

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Kasten öldürme suçundan sanık …’ün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81, 29, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.10.2018 tarihli ve 242 – 382 sayılı, resen istinafa tabi olan hükme yönelik olarak sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilince de istinaf talebinde bulunulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda 20.02.2019 tarih ve 3961- 468 sayı ile; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/2. maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına, sanığın TCK’nın 81/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.01.2020 tarih ve 2664-13 sayı ile; “(…) Oluşa ve dosya içeriğine göre, maktulün, sanığın ikamet ettiği apartmanın bitişiğinde bulunan apartmanın zemin katındaki iş yerini sıhhi tesisatçı olarak çalıştırdığı, maktul ve yanında çalışan gençlerin sık sık kalabalık bir grup hâlinde iş yerinin önünü mesken tutmaları, geceleyin geç vakitlere kadar oturup yüksek sesle müzik dinlemeleri, okey oynamaları ve küfürlü konuşarak rahatsız edici boyutta gürültüye neden olmaları ve bu nedenle birçok kez şikâyete konu edildikleri, bu durumun sanığın eşi tanık …, mahalle sakinlerinin beyanları ve hatta maktulün arkadaşlarının beyanları ile sabit olduğu, sıkça uyarılmasına rağmen maktulün rahatsız eden gürültüye devam etmeye sebep olması ve olay gecesi de aynı şekilde maktul ile arkadaşlarının iş yeri önünde toplandığı, sanığın iş dönüşü maktulü iş yerinin önündeki kaldırımda görmesi üzerine silahla ateş ederek öldürdüğü olayda, sanık hakkında TCK’nın 29. maddesi uyarınca asgari oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
II. DİRENME GEREKÇESİ
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise; 01.07.2020 tarih ve 698-1339 sayı ile; “(…) Maktulün, sanığın oturduğu apartmanın yakınında iş yeri bulunmakta olup, bu iş yerinin önünde zaman zaman arkadaşlarıyla toplanıp, oyun oynamaktadırlar. Sanık kendisine veya yakınlarına yönelik herhangi bir fiil bulunmamasına rağmen bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştır. Durumu birkaç kez polise bildirmiş, ancak maktul ve arkadaşları hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı gibi, tutanak da tutulmamıştır. Olayın meydana geldiği yer mahalle arasında olup, birçok oturan olmasına rağmen sanık ve yakınları dışında maktul ve arkadaşlarının çevreyi rahatsız edecek şekilde gürültü yaptıklarından bahseden kişi de bulunmamaktadır. Haksız tahrik oluşturacak fiil ve hareketlerin ne olduğu yasada açıkça belirtilmemiştir. Ancak, maktul, mağdurdan gelen davranışların yukarıda anlatıldığı şekilde, haksız bir fiil oluşturması gerekmektedir. Bu haksız fiilin varlığı, her olaya göre ayrı ayrı değerlendirilebilir. Ancak, kişilerin sübjektif değerlendirmelerine göre, karşıdan gelen fiilin haksız fiil oluşturduğunu kabul etmek mümkün değildir. Olayımızda da sanık kendince maktul ve arkadaşlarının iş yerinde toplanmaları ve oyun oynamalarından rahatsızlık duyarak söz konusu eylemi gerçekleştirmiştir. Sanığın öfke duyduğu davranışların maktulden geldiğine ilişkin bir beyan da yoktur.” şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına hükmetmiştir.
Hükmün, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.11.2020 tarihli ve 97481 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.06.2021 tarih ve 5041-10480 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığın iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
Direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık hakkında maktul …’a yönelik kasten öldürme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın eyleminin sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 765 sayılı Kanun’da yer alan ağır – hafif tahrik ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlemediği önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
B. Uyuşmazlık Konularına İlişkin Hukukî Nitelendirme
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde çalışırken 2001 yılında emekli olan ve …’ya yerleşen 55 yaşındaki sanık …’ün, olayın meydana geldiği … Mahallesi’ndeki … Apartmanı’nın 1 numaralı dairesine olaydan yaklaşık iki yıl önce taşındığı, burada eşi ve kızıyla birlikte yaşamaya başladığı, 40 yaşında, eşinden boşanmış maktul …’ın ise sanığın ikamet ettiği apartmanın bitişiğindeki binanın zemin katında sıhhi tesisat ve su arıtma üzerine iş yerinin bulunduğu, maktule zaman zaman yardım ettiklerini belirten çok sayıda genç erkeğin maktulün iş yerine gelip gittikleri, sık sık kalabalık grup hâlinde iş yerinin önünde vakit geçirdikleri, mangal yaktıkları, alkol aldıkları, geç vakitlere kadar oturup yüksek sesle küfürlü konuşup müzik dinledikleri, okey vs. oyunlar oynadıkları, maktul ve maktulün iş yerine gelen gençlerin bu hareketlerinden rahatsız olan sanığın durumu maktule bildirdiği ancak maktulün tutumunu değiştirmediği, sanığın durumu apartman yönetimine ve diğer komşularına da açtığı ancak apartman yönetimi ile komşularının bu ihtilafa karışmak istemedikleri, sanığın birkaç kez 155 Polis İmdat Hattını arayarak şikâyetçi olduğu ancak olay yerine gelen polislerin maktul ve yanındakileri uyarmakla yetinip olay yerinden ayrıldıkları, maktul ve iş yerine gelen gençlerin rahatsızlık verici davranışlarının sürmesi üzerine sanığın … Polis Karakoluna gidip durumdan şikâyetçi olduğunu belirttiği ancak kendisine imza toplaması hâlinde işlem yapılabileceğinin söylendiği, olay gününden bir gün önce de sanığın eşi …’ün 155 Polis İmdat Hattını arayarak maktul ve yanındakilerden şikâyetçi olduğu, polisin gelmesi ile … ile olay yerindekiler arasında tartışma çıktığı, olay akşamı sanığın eve dönme vakti olan saat 21.00 sıralarında maktulün iş yerinin önündeki kaldırımda sinirli şekilde ileri geri yürüyüp volta attığı, iş yerinden dışarı çıkarılmış masa ve sandalyelerde ise çok sayıda gencin oturdukları, akşam evine dönen sanığın evin önündeki bu kalabalığı gördüğü, sanığın aksi ispat edilemeyen savunmasına göre maktulün “Şikâyet ettiniz de ne oldu?” deyip kendisine hakaret etmesi üzerine, sanığın evden aldığı tabanca ile dört kez ateş ettiği maktulü olay yerinde öldürdükten sonra silahıyla birlikte gittiği polis merkezinde teslim olduğu anlaşılan olayda;
İş yerinde yol açtığı, çevreye rahatsızlık verici, gürültülü ve küfürlü konuşma, sokak arasında mangal yakıp alkol alma, gece geç saatleri kadar yüksek sesle müzik dinleme gibi haksız eylemler hususunda uyarılmasına karşın bu tutumunu ısrarla sürdüren maktulden kaynaklanan ve sanığa yönelen haksız davranışlar gözetildiğinde, sanık hakkında TCK’nın 29. maddesi uyarınca asgari oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına konu hükmünün sanık hakkında asgari düzeyde tahrik indirimi uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 01.07.2020 tarihli ve 698-1339 sayılı hükmünün, sanık hakkında asgari düzeyde tahrik indirimi uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın, CMK’nın 304. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2023 tarihli müzakerede oy birliğiyle karar verildi.