YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/201
KARAR NO : 2022/714
KARAR TARİHİ : 15.11.2022
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan)14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 186-314
Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanık …’un çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-b, 103/3, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Fethiye Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.11.2013 tarihli ve 186-314 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 05.02.2020 tarih ve 2637-827 sayı ile;
“Olayın intikal şekli ve süresi, mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, sanığın istikrarlı savunması ile bunu teyit eden tanık ifadeleri, taraflar arasında dosyaya yansıyan husumet bulunması ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak,kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.03.2020 tarih ve 26727 sayı ile;
“…İtirazın konusu sanığa atılı suçun sabit olduğuna ve bu nedenle mahkumiyet hükmünü onanması gerektiğine dairdir.
…İtiraz nedenleri: Olay, aynı zamanda ilk olayın tanığı olan … …’nın olaydan yaklaşık 4-5 ay sonra kolluğa başvuru ise ortaya çıkmıştır. Tanık … … 30/05/2013 tarihli ifadesinde; ‘.. Yaklaşık dört ve ya beş ay önce benim bir arkadaşım trafik kazası yaptı ve hastanedeydi. Ben kendisini ev sahibimin kızı aynı zamanda arkadaşım olan … ile ziyaret etmek istedim. Telefonum ile üst katımızda oturan …’yi aradım ve benimle gelmesini istedim. … de bana ‘Bekle, onbeş dakika sonra geliyorum’ dedi. Bende hazırlandım ve yaklaşık söylediği süreyi yarım saat geçtiği halde beklememe rağmen … gelmeyince ikametimizden çıkıp üst kata, …’nin evine kendisini çağırmak için gittim. Tarn kapıyı çalacakken, Mervenin bağırmasını duydum. … ‘Yeter artık, gidecegim ben, kız beni bekliyor’ diyerek ağlıyordu. Tarn bu esnada ağlama sesi daha da şiddetlenince, ben kapılarının yanındaki pencerenin perdesinin arasından içeri baktım ve … ile babası …’nin yatağın üzerinde boğuştuklarını gördüm. … yatağın üstünde üst tarafı giyinik halde, alt tarafı ise, pantolonu ve kilodu dizlerinin altına kadar inmiş yarı çıplak şekildeydi. Babası … ise, üst tarafı giyinik, alt tarafının ise tamamen çıplak ve …’nin her iki kolunuda tutmuş, üzerine abanmaya çalışıyordu. Bu esnada … Üsütnsoy’un cinsel organı da tamamen sertleşmiş halde gördüm. Benim baktığım süre içerisinde … isimli kişi elleri ile tutarak yatakta sırt üstü yatar şekilde tuttuğu kızı …’nin iizerine, yarı çıplak ve cinsel organı tamamen sertleşmiş şekilde yatmaya çalışıyordu. Ben çok korktum ve hemen evimize kaçtım. Şu ana kadar da hiç bir kimseye söylemedim. Arkadaşım … ile bir kaç sefer kendilerini bu şekilde gördüğümü söyledim ve konuşmak istedim, fakat kendisi her seferinde olayı kapattı ve konuşmadı. şimdi bu olayi bildirmemin nedeni ise vicdan azabi duydugum için ve suçlu kişilerin cezasını çekmesi içindir.’ şeklinde beyanda bulunmuştur. Tanığın duruşmadaki anlatımı da aynı mahiyettedir.
Bunun üzerine ifadesine başvurulan mağdur … baroca atanan vekil huzurunda verdiği 30/05/2013 tarihli ifadesinde tanık …’nun beyanlarını teyit etmiş, ilaveten bu olaydan başka beş altı kez daha aynı türde eyleme maruz kaldığını, yaklaşık sekiz aydır bu eylemlerin tekrarlandığının beyan ettiği görülmüştür.
Mağdur aynı tarihte Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadede kısmen anlatımını değiştirmiş, babasının … …’nın gördüğü olayda pantolonunu indirdiğini ancak iç çamaşırını indirmediğini, başka zamanlarda da benzer eylemlerinin olduğunu, babasının bunalımda olduğunu ve bunları bilinçsizce yaptığını beyan ettiği görülmüştür.
Mağdur duruşmada alınan 30/07/2013 tarihli ifadesinde ise soruşturma şamasındaki her iki ifadesinin de doğru olmadığını, babasına kızgın olduğu için o şekilde ifade verdiğini, … …’nın kendisine nasıl ifade vereceğine dair telkini olmadığını, ama polislerin ifadeyi kendilerine okuduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Duruşmada hazır bulunan psikolog bilirkişi … …’in ise; ‘mağdurun çocuğun beyanlarını huzurda dinlemiş bulunuyoruz, kovuşturma aşamasında bu celse itibariyle mağdurenin beyanlarının çeliştiği anlaşılmaktadır, kız çocuklarının babalarına kızması neticesinde babalarının kendisine yönelik cinsel istismarda bulunduğuna yönelik bir şikayette bulunması hayatın olan akışına çok uygun düşmemektedir, mağdurenin psikolojik problemler yaşamamak ve babasının psikolojik problemlerine bağlı olarak daha fazla maduriyetler yaşamamak adına bu şekilde beyanda bulunduğu kanaatindeyiz’ şeklinde görüş beyan ettiği görülmüştür.
Sanık savunmalarında suçlamayı reddetmiş, tanık …’nun ailesinin kiracıları olduğunu, 10 aylık kira kontratları olduğunu 15 aylık kira borçlarını ödeyemediklerini , ayrıca …’nun parasını çaldığını, bu nedenle iftira ettiğini ileri sürmüş, aşamalarda ise çatı katında 400.- TL parasının kaybolduğunu kimin çaldığını bilmediğini belirtmiş, 15-16 aylık kira alacağı olduğunu, aralarında davalar bulunduğunu beyan etmiştir.
Tanık … … babasının sanığa 5-6 aylık kira borçları olduğunu kabul etmiştir.
Sanığın tanık … ve ablası … …’ya yönelik olarak kira borçlarını kapatma karşılığında cinsel ilişki teklif etmesi eylemleri nedeniyle, sanık hakkında kamu davası açılmış olduğu, … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2016 gün ve 2014/510 Esas, 2016/14 Karar sayılı kararı ile, tanık … yönünden şikayeten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verildiği, … …’ya yöenlik cinsel taciz eylemi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, düşme kararının 19/02/2016 tarihinde temyiz edilmeden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın ise 15/03/2016 günü itirazın reddi üzerine kesinleştiği anlaşılmış, kararın bir örneği dosya içine alınmıştır.
Yukarıda özetlenen dosya içeriğine göre, olayın tanık … … tarafından, kendisine ve ablasına yönelik cinsel taciz eyleminden hemen sonra intikal ettirldiği, daha önce tanık olduğu olay ve sonrasında kendisi ve ablasının maruz kaldığı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu eylem karşısında olayın intikal şekli ve zamanında sanık lehine değerlendirilmesi gereken bir özellik bulunmadığı, tanığın anlatımlarının mağdur tarafından teyit edildiği, hatta mağdurun daha ileri giderek bu olayların 5-6 kez daha tekrarlandığını beyan ettiği, bu beyanını kısmen değiştirmekle birlikte Cumhuriyet Savcısı önünde de tekrar ettiği, tanık …’nun babası ile sanık arasında alacak borç ilişkisinin bulunmasının sanığa suç atfı için yeterli neden olmadığı, aksi kabul edilse bile mağdurun babası olan sanığa suç atfında bulunması için geçerli bir nedenin ortaya konulamadığı, duruşamada dinlenen psikolog bilirkişinin mütalaası nazara alındığında;
Olayın intikal tarihinden 4-5 ay kadar önce tanık … …’nın tanıklık ettiği olayda sanığın mağdurn pantolon ve iç çamaşırını zorla çıkararak vücudunun alt tarafını tamamen çıplak bırakıp aynı şekilde kendisinin de alt tarafı tamamen çıplak ve cinsel organı erekte olmuş vaziyette, yatağın üzerine yatırdığı mağdurenin üzerine abanmaya çalıştığı, mağdurenin de sözlü ve fiili olarak direnç gösterdiği, sanığın mağdurenin evden çıkıp tanıkla buluşmasına müsaade etmek zorunda kaldığı, benzer eylemlerini 8 aylık bir dönem içinde tekrar ederek olay tarihinde 16 yaşı içinde bulunan mağdureye karşı basit cinsel istismar suçunu işlediğinin sabit olduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 20.05.2021 tarih ve 2990-3524 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık …’un suç tarihlerinde 15-18 yaş aralığında bulunan mağdure …’un öz babası olduğu, 29.05.2013 tarihinde sanığın kendisiyle aynı binada oturan komşusu ve kiracısı olan tanık … ve ailesiyle tartıştığı, tanık …, annesi … ve ablası …’nun adli makamlara müracaat ederek sanık hakkında kendilerine yönelik cinsel taciz içerikli sözler söylediğinden bahisle şikâyetçi oldukları, beyanlarının alınması sırasında tanık …’nun sanığın, mağdureye yönelik gerçekleştirdiğini ve kendisinin de bizzat şahit olduğunu belirttiği cinsel eylemini aktardığı ve soruşturmanın başlatıldığı,
30.05.2013 tarihinde … Devlet Hastanesinde görevli pratisyen hekim tarafından mağdure hakkında düzenlenen rapora göre; mağdurede darp ve cebir izine rastlanılmadığı, muayenesinin normal olduğu,
30.05.2013 tarihinde Muğla Adli Tıp Şube Müdürlüğünce mağdure hakkında tanzim olunan rapora göre; mağdureyle yapılan görüşmede; hâlen 16 yaşında olduğunu, …’da anne ve babasıyla oturduğunu, lise 2. sınıfta okuduğunu, babasının su tesisatçısı olduğunu, annesinin de çiçekçide çalıştığını, yaklaşık 4-5 ay önce arkadaşıyla hastaneye gitmek üzere evden çıkarken babasının dışarı çıkmasını engellediğini, arkadaşı ile gezmesini istemediği için kendisine bağırıp çağırdığını, 1-2 tane vurduğunu, savcılıkta ne diyeceğini bilemediği ve sinirlendiği için sanığın, pantolonunu çıkardığı ve kendisine sarıldığı yönünde ifade verdiğini, bu ifadelerinin doğru olmadığını, babasının “Onlarla gidip bir şey mi yaptırtacaksın?” dediğini, herhangi bir hastalığının olmadığını ve ilaç kullanmadığını belirttiği, yapılan muayenesinde; mağdurede irade, şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldırabilecek derecede akıl hastalığı ve zekâ geriliği veya çocukluk dönemi psikotik sendrom arazı ve posttravmatik stres arazı saptanmadığı, yaklaşık 4-5 ay öncesinden başlamak üzere birçok defa meydana gelen cinsel istismar suçu iddiası nedeniyle TCK’nın 103/6. maddesi kapsamında mağdurenin beden ve ruh sağlığının bozulmamış olduğu, kendisine karşı uygulandığı iddia edilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmiş olduğu, TCK’nın 103/1-a maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği,
30.05.2013 tarihinde mağdurenin Savcılıkta beyanının alınması sırasında hazır bulunan rehber öğretmen bilirkişinin; yaşanan olay sebebiyle mağdurede herhangi bir travma ya da stres bozukluğu görmediğini, mağdurenin son derece sağlıklı göründüğünü, olayın önemini ve anlamını kavrayabilecek yaşta olan mağdurenin babasıyla ilgili bazı kaygılarının bulunduğunu ifade ettiği,
30.05.2013 tarihinde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan tutuklanan sanık hakkında Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2013 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı,
11.06.2013 tarihinde mağdure tarafından sunulan dilekçede özetle; babası olan sanık …’un, tanık …’yla arkadaşlık yapmasına izin vermemesi, dışarı göndermemesi ve sigara kullandığını öğrenmesi nedenleriyle 30.05.2013 tarihinde …’yla bir plan yaptıklarını, babasının, kendisine cinsel tacizde bulunmadığını, suçsuz olduğunu, babasının, kendisini dövmesi nedeniyle bir anlık kızgınlıkla böyle bir plan yaptığını, babasının, kötülüğünü istemediğini ve bu nedenle kendisini dövdüğünü, babasını çok özlediğini, pişman olduğunu bildirdiği,
30.07.2013 tarihinde mağdure tarafından Fethiye Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne sunulan dilekçede; “Ben …. Babam … hiçbir şekilde bana tacizde bulunmamıştır. Böyle bir şey asla olmamıştır. Adli Tıpta da bu kanıtlanmıştır.” ifadelerine yer verildiği,
30.07.2013 tarihinde mağdurenin duruşmada beyanının alınması sırasında hazır olan psikolog bilirkişinin beyanında; mağdurenin beyanlarının bu celse itibarıyla çeliştiğini, kız çocuklarının babalarına kızmaları neticesinde babalarının kendilerine cinsel istismarda bulunduğuna yönelik bir şikâyette bulunmalarının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, mağdurenin psikolojik problemlerle karşılaşmamak ve babasının psikolojik sorunlarına bağlı olarak daha fazla mağduriyet yaşamamak adına bu şekilde beyanda bulunduğu kanaatinde olduğunu ifade ettiği,
23.08.2013 tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından mağdure hakkında düzenlenen rapora göre; mağdure ve annesiyle yapılan görüşmede; 3 ay önce mağdurenin … isimli bir arkadaşının, sanığın mağdureyi cinsel olarak taciz ettiği yönünde ifade verdiğini, mağdurenin de …’nun bu iddiasını doğruladığını ancak böyle bir olayın yaşanmadığını, mağdurenin beyanını sonradan değiştirdiğini, ruhsal olarak herhangi bir sıkıntısının da bulunmadığını ifade ettikleri, yapılan psikiyatrik muayenesinde; mağdurenin şuurunun açık, oryantasyonunun tam, duygulanımının anksiyöz olduğu, düşünce içeriğinde patolojik bir bulguya rastlanılmadığı, algı kusuru tariflenmediği, soyut düşünce ve zekâsının normal olduğu, mevcut hâliyle manifest psikopatoloji saptanmadığı, mağdurenin ifadelerindeki tutarsızlık nedeniyle cinsel istismar olayının gerçekleşip gerçekleşmediğinin adli tahkikat yoluyla aydınlatılmasının uygun olduğu,
26.09.2013 tarihinde Fethiye Devlet Hastanesi Başhekimi tarafından imzalı olan evrakta; “…… Hastanemizin psikiyatri polikliniğinde muayene edildi. Psikiyatri uzmanımız Dr. … Hikmet Arttıran, adı geçen şahısta mevcut herhangi bir akıl hastalığı veya akıl zayıflığı tespit edilmediğini belirtmiştir.” ifadelerine yer verildiği,
Sanık ile tanıklar …, … ve … Balci arasında 29.05.2013 tarihinde adli makamlara intikal eden olayla ilgili olarak tanık … hakkında sanığa ait evin kapı camını kırması iddiasına ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığınca 31.05.2013 tarihinde delil yetersizliği nedeniyle ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve sanık hakkında …, … ve … Balci’ya yönelik “Seninle konuşacaklarım var. Üst kata benim eve gel. Kira borcunuz da var. Benimle bir sefer yatarsan kira borcunuzu kapatırım.” şeklinde sözler söylemek suretiyle cinsel taciz suçundan TCK’nın 105/1, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca üç defa cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarih ve 510-14 sayılı kararıyla sanık hakkında … Balci’ya yönelik cinsel taciz suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına ve …’ya yönelik cinsel taciz suçundan açılan kamu davasının şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşmesine karar verildiği, …’ya yönelik cinsel taciz suçundan ise bir karar verilmediği, söz konusu dosyada soruşturma aşamasında düzenlenen 29.05.2013 tarihli olay yeri görgü-tespit tutanağında; sanığa ait evin giriş kapısının ahşap olduğunun, camın genişliğinin 60×70 cm ebatlarında olup sol alt köşesinin 10×10 cm genişliğinde kırık olduğunun, cam parçalarının kapının içerisinde bulunduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdure … 30.05.2013 tarihinde saat 01.12’de Kollukta; “Benimle ilgili olarak ifade veren …’nin vermiş olduğu ifadesindeki bilgiler tamamen doğrudur. Belirtilen tarihte … bana telefon açıp trafik kazası yapan arkadaşını ziyaret etmek için yanında gitmemi istemişti. Ben de kendisine hazırlanıp geleceğimi söylemiştim ve hemen üzerime montumu giydim fakat bu esnada evde olan babam … ben kapıdan çıkmak üzereyken beni kollarımdan tuttu ve çıkmamı engelledi. Ben direndim ve dışarı çıkmak istedim fakat babam beni hemen kapının yanındaki yatağın üzerine sırtüstü yatırdı ve yine olanca gücümle direnmeme rağmen benim pantolonumu dizlerimin altına kadar sıyırdı. Kendisi de bu esnada pantolonunu ve külotunu çıkarmıştı. Bütün gücüyle benim üzerime yatmaya çalışıyordu fakat ben hem ağlıyor hem de direniyordum. Bu esnada uzunca bir zaman yatağın üzerinde bu nedenle boğuştuk. Benim yüksek sesle ağlamamdan çekinmiş olacak ki babam beni bıraktı ve ben de hemen pantolonumu tekrar giyinip … isimli arkadaşımın yanına gidip beraberce hastaneye gittik. Hatta … bana ne olduğunu o zaman sormuştu fakat ben olayı anlatamadım ve kendisine başka yalanlar söylemiştim. Ben babam tarafından bu olayın haricinde de beş altı sefer daha, bu olaydan önce bu tür olaylara maruz kaldım. Babam son yedi sekiz aydır bu tür olayları bana karşı yapmaktadır. Ben her seferinde kendisine direndim, bağırdım ve babam bana şu ana kadar sahip olamadı fakat çok zaman benim elbisemin içerisine ellerini zorla sokarak benim göğüslerimi elleyip okşadı. Ben şu ana kadar bu olayları hiç kimse ile paylaşamadım. Anneme de hiç anlatamadım. Nasıl anlatabilirdim ki zaten. Son altı aydır bu tür olaylar nedeni ile annemin de gündüzleri çalışmasından dolayı gündüz annem işten çıkıp eve gelinceye kadar dışarıda çeşitli şekillerde zaman geçiriyordum ve annemle birlikte hemen hemen eve giriyordum. Her ne kadar bu tür olaylara maruz kalsam da ben kesinlikle çocuk esirgeme yurtlarında kalmak istemiyorum. Annem ile beraber yaşamak istiyorum. Eğer babam …’un bundan sonra bu tür olaylar yapmayacağını bilsem yine birlikte yaşamak isterim fakat bu haliyle artık babamla birlikte yaşamak istemiyorum. Benim diyeceklerim bundan ibarettir. Meydana gelen olay ile ilgili olarak babam …’dan davacı ve şikâyetçi değilim.”,
30.05.2013 tarihinde Savcılıkta; “Yukarıdaki kimlik bilgileri doğrudur ve bana aittir. Ben yukarıda belirttiğim adreste ikamet ederim. Bana anlatmış olduğunuz olayı anladım. Karakolda vermiş olduğum ifadem doğrudur. Ben annem ve babam ile birlikte … ilçesi Atatürk mahallesinde ikamet etmekteyim. Babam ile aramda herhangi bir problem yoktur. En son ben 1. sınıfa gitmekte iken babam psikolojik sorunlar yaşamaya başladı ancak bana ve anneme karşı herhangi bir şiddet uygulamadı. Bu süreden sonra ben babamın sağlıklı hareket edemediğini düşünüyorum. Yaklaşık 4-5 ay kadar önce tam tarihini hatırlayamadığım bir tarihte bir arkadaşım trafik kazası nedeni ile … devlet hastanesinde tedavi görmesi nedeni ile arkadaşım olan … … ile birlikte hastaneye gitmeye karar verdik. Bu sırada da evden çıkmakta iken babam kapının önüne geçerek benim çıkmamı engelledi. Bunun üzerine benim pantolonumu çıkardı ancak iç çamaşırımı çıkarmadı. Bunun üzerine ben kendisini itekleyerek bağırıp çağırmaya başladım. Buna müteakip ben evden çıkarak arkadaşım … ile birlikte hastaneye gittim. Ben bu dönemde evin bir odasının kiraya verilmesi sebebi ile babama kızgındım. Ben o tarihte yaşanan bu olaydan anneme ve arkadaşlarıma bahsetmedim. Ben babamın bunalım neticesinde bu şekilde bilinçsiz olarak davrandığını düşünmekteyim. Yapmış olduğu hareketlerin bilincinde değildir. Aynı zamanda bu tarihten sonra buna benzer 4-5 sefer bu şekilde hareketleri bana karşı gerçekleşti. Yine aynı şekilde ikamet etmekte olduğumuz evde bana sarılarak temas sağladı ancak bu hareketler ileri düzeye ulaşmadı. Ben babamın psikolojik tedavi almasını istiyorum. Kendisinden şikâyetçi değilim.”,
30.07.2013 tarihinde Mahkemede; “Sanık babam … ve annemle birlikte ikamet ederim, ben olaydan sonra C.Savcılığına dilekçe ibraz etmiştim, C.Savcılığına vermiş olduğum dilekçede de cinsel içerikli herhangi bir eylemde bulunmadığını belirtmiştim, ben poliste ifade verirken şüpheli şahsın babam olduğunu söyledim ancak polisler bana ‘Korkma, bir şey olmaz.’ dediler, ben de gecenin ilerleyen saatlerinde bir anlık sinirle …’nun söylediği şeylerle ilgili ‘Evet doğru.’ şeklinde beyanda bulundum, sabah savcılığa gittiğimde önceki akşam poliste o şekilde beyanda bulunduğum için ifademi değiştirmedim, ben zaten ifadelerimde şikâyetçi olmadığımı söylemiştim, eğer böyle bir şey olsaydı şikâyetçi olduğumu söylerdim, olayların bu aşamaya geleceğini düşünmedim, adli tıpa gittiğimizde her şey kanıtlanmıştı, ben adli tıpta muayene sırasında babama iftira attığımı belirtmiştim, emniyet müdürü veya görevli bir şahıs bana olmadığını söylediğimde ‘Babasını korumaya çalışıyor.’ şeklinde bir ifadesi oldu, babam tutuklandıktan sonra ben dilekçe yazıp gönderdim, ayrıca C.Savcılığına dilekçe ibraz ettim, ben sanıktan şikâyetçi değilim. Babama kızmamın sebebi de babam benim … ile gezmemi istemiyordu, ben dışarı çıkmak istediğimde beni dışarıya göndermiyordu, babamla geçinemiyoruz, evimiz iki katlıdır, durumumuz iyi olmasına rağmen çatı katında oturuyoruz, kiracılar gelip bize ait yerde bedava oturuyorlar, …’nun beyanında anlattığı tarihte babam beni dövmüştü, kendisi ile beni göndermemişti, … bana nasıl ifade vereceğim konusunda herhangi bir şey söylemedi, …’nun beyanını da bana polisler okumuşlardı, polisler bana suçlamayla ilgili bilgi verdiler, ben ifade bana okunduğunda ‘Böyle bir şey olamaz.’ şeklinde söyledim, polislerin de ‘Buradan çıkmayacak, bir şey olmaz.’ şeklinde sözleri oldu, ben de ‘Evet …’nun dedikleri gibi.’ şeklinde söyledim, bana polisler ‘Böyle böyle mi oldu?’ dediler, ben de kendilerine ‘Evet, o şekilde oldu.’ şeklinde cevap vererek beyanım alındı.”, Kollukta alınan beyanının okunarak çelişki nedeniyle sorulması üzerine; “Ben poliste spor salonuna gittiğimi, annemle aynı saatte geldiğimi söyledim, benim poliste vermiş olduğum beyanım gerçek dışıdır, poliste vermiş olduğum beyanımı kabul etmiyorum.”, Savcılıkta alınan beyanının okunarak çelişki nedeniyle sorulması üzerine; “Ben akşam poliste vermiş olduğum ifadenin doğrultusunda tekrar Cumhuriyet Savcılığında benzer ifade verdim, benim Savcılıkta vermiş olduğum beyanım da doğru değildir.”, sorulması üzerine; “Ben polisler bana bir şey olmaz dedikleri için adli tıp aşamasına kadar olayın farkında değildim ve o şekilde beyanda bulundum, adli tıpta muayene sırasında cinsel içerikli eyleme maruz kalmadığımı ifade ettim. Ben poliste ve savcılıkta vermiş olduğum beyanlarımı kabul etmiyorum, benim şu an mahkeme huzurunda vermiş olduğum beyanım doğrudur.”,
27.08.2013 tarihinde Mahkemede; “Ben tanık beyanını kabul etmiyorum, cam buzlu camdır, içerinin görülmesi pencereden mümkün değildir, olay cam kırma nedeniyle ortaya çıkmıştır, tanık doğruyu söylememektedir, benim beyanıma başvurulurken yanımda avukat yoktu, böyle bir suçlamadan bahsettiler, bana ifadeyi okudular, ben polislere ‘Hayır, böyle bir şey olamaz, o benim babam..’ dedim, benim yanımda üç polis vardı, normalde beyanıma başvurulurken avukat olması gerekiyormuş, ben ‘Hayır böyle bir şey yok.’ dedim, ben sadece babamın psikolojik sorunlarından dolayı anlaşmazlık olduğunu söyledim, cinsel içerikli bir eylem olduğunu söylemedim, ben geceden poliste o şekilde ifade verdiğim için gündüzleyin Cumhuriyet savcılığındaki ifademde benzer şekilde beyanda bulundum, yalancı durumuna düşmek istemedim, benim babamın psikolojik sorunları nedeniyle tedavi olması talebim olmuştu, belki bu durumlardan dolayı tedaviyi kabul edebileceğini düşündüm.”,
Müşteki … Kollukta; “Ben … ile 18 yıllık evliyim ve bu evlilikten olan 08.09.1997 doğumlu … isminde bir kızımız vardır. Kızım lise ikinci sınıf öğrencisidir. Eşim … ise su tesisatçılığı yapar ve işi olmadığı zamanda ikametimizde durur. Ben gündüzleri haftada bir gün izin kullanarak hergün çalışırım ve evden sabah 08.00’de çıkar akşam saat 21.00’de işten çıkıp evime gelirim. 29.05.2013 günü kızım …’a eşim, aynı zamanda babası … tarafından cinsel istismarda bulunduğu ile ilgili olarak bir iddia duydum ve polis merkezi amirliğine geldim. Ben şu ana kadar böyle bir şey duymadım, bu yönde hiçbir şey hissetmedim. Şunu söyleyebilirim ki eşimin on senedir tutarsız davranışlarına şahit oldum. Tutarsız davranışlar derken bana veya bir başkasına karşı cinsel bir sapkınlığı kastetmedim. Sadece benim kendisini aldattığımı zannederek sürekli tartışma yaratırdı. Bana ve kızıma şiddet uygulamadı. Herhangi bir … güvenliği sorunu da yaşamadık. Bundan sonra da … güvenliği sıkıntımız yoktur. Ben ifademin giriş kısmındaki eşim …’nin kızım …’ye karşı cinsel istismar olayını gerçekleştirdiği iddiası ile ilgili olarak eşimin bunu yapmasına ihtimal vermiyorum. Fakat böyle bir şey yapmışsa da bu olayı sağlıksız bir insan olduğundan dolayı yapmış olabileceğini düşünüyorum. Bahse konu olayla ilgili hiçbir kimseden dava ve şikâyetim yoktur.”,
Mahkemede; “Müşteki … benim kızım olur, sanık … de eşim olur, suç tarihi öncesinde eşim ve … ile birlikte aynı evde ikamet ederiz, benim kızımın suç tarihi öncesinde psikolojik durumu ile alakalı herhangi bir dikkatimi çeken husus olmadı, bu sene itibariyle ders durumları daha iyiydi, ayrıca kızım suça konu olayla ilgili olarak bana hiçbir şey anlatmadı. … kızımın arkadaşı olur ancak …’yu biz çok tasvip etmiyoruz, kendisinin kızımın davranışlarına ilişkin olumsuz etkisi söz konusu olmaktadır, kasıtlı olarak … kızımın kıyafetlerini bile yırtmıştır, ben …’nun kızım …’nin aklını karıştırdığını düşünüyorum, kendisi sürekli kızımla gezer, kızım kendisi ile birlikte olmadığı zamanlar sitem edip bağırıyor, …’nun annesi …’yu dışarıya göndermek istemediği için … benim kızımı kullanarak çok daha rahat bir şekilde dışarı çıkabilmektedir, bizim 3 katlı evimiz mevcuttur ancak biz evin alt katlarını kiraya verdik, çatı katında ikamet ederiz, kızım da bu durum nedeniyle babasına tepki göstermektedir, arkadaşlarını ikamete davet edememektedir, bizim doğrudan polise herhangi bir müracaatımız olmadı, … bizim evin kapısının camını kırmış, o olayla bağlantılı olarak komşular polise haber vermiş, akabinde de bu olaylarla bağlantılı olarak bizim beyanımıza başvuruldu ancak bizim kızımın sanıkla doğrudan cinsel suça yönelik bir şikâyetimiz olmadı, kızım, …’nun sözlerine kanmaktadır, ben sanıktan şikâyetçi değilim, davaya katılmak istemiyorum.”, sorulması üzerine; “Bizi emniyetten kızımla birlikte çağırdıklarında ben çocukların bir şey yapmış olabileceklerini düşünerek emniyete gittim ancak orada eşimle karşılaştım.”, Kollukta alınan beyanının okunarak sorulması üzerine; “Polislerin baskı yapması söz konusu olmuştur, benim olmayan şeyle ilgili oldu yönünde beyanda bulunmam mümkün değildir.”, sorulması üzerine; “Bizim ifadelerimize başvurulmasından 3-5 gün sonra kızım bana ‘Böyle bir şey yok.’ dedi, ifade verdiği tarihte benimle bu konuyla ilgili kesinlikle konuşmadı, polisler de bana kızıma herhangi bir şey sorulmamasını söylediler.”,
Tanık … Kollukta; “Yaklaşık dört veya beş ay önce benim bir arkadaşım trafik kazası yaptı ve hastanedeydi. Ben kendisini ev sahibimin kızı, aynı zamanda arkadaşım olan … ile ziyaret etmek istedim. Telefonum ile üst katımızda oturan …’yi aradım ve benimle gelmesini istedim. … de bana ‘Bekle, onbeş dakika sonra geliyorum.’ dedi. Ben de hazırlandım ve yaklaşık söylediği süreyi yarım saat geçtiği halde beklememe rağmen … gelmeyince ikametimizden çıkıp üst kata, …’nin evine kendisini çağırmak için gittim. Tam kapıyı çalacakken, …’nin bağırmasını duydum. … ‘Yeter artık, gideceğim ben, kız beni bekliyor.’ diyerek ağlıyordu. Tam bu esnada ağlama sesi daha da şiddetlenince, ben kapılarının yanındaki pencerenin perdesinin arasından içeri baktım ve … ile babası …’nin yatağın üzerinde boğuştuklarını gördüm. … yatağın üstünde üst tarafı giyinik halde, alt tarafı ise, pantolonu ve külodu dizlerinin altına kadar inmiş yarı çıplak şekildeydi. Babası … ise üst tarafı giyinik, alt tarafının ise tamamen çıplak ve …’nin her iki kolunu da tutmuş, üzerine abanmaya çalışıyordu. Bu esnada …’un cinsel organını da tamamen sertleşmiş halde gördüm. Benim baktığım süre içerisinde … isimli kişi elleri ile tutarak yatakta sırt üstü yatar şekilde tuttuğu kızı …’nin üzerine, yarı çıplak ve cinsel organı tamamen sertleşmiş şekilde yatmaya çalışıyordu. Ben çok korktum ve hemen evimize kaçtım. Şu ana kadar da hiçbir kimseye söylemedim. Arkadaşım …’ye birkaç sefer kendilerini bu şekilde gördüğümü söyledim ve konuşmak istedim fakat kendisi her seferinde olayı kapattı ve konuşmadı. Şimdi bu olayı bildirmemin nedeni ise vicdan azabı duyduğum için ve suçlu kişilerin cezasını çekmesi içindir. Benim bu olay ile ilgili olarak diyeceklerim ve gördüklerim bundan ibarettir.”,
Savcılıkta; “Ben bu konuda polis karakolunda ifade vermiştim, o ifadem doğrudur, aynen tekrar ederim. Sınıf arkadaşım olan … …’in 11/02/2013 tarihinde trafik kazası yaptığının arkadaşlarım tarafından bana bildirilmesi üzerine hastaneye gitmek amaçlı hazırlandığım sırada hastaneye yalnız gitmemek için …’a telefonda haber verdim. … babası ve annesi ile birlikte ikamet etmektedir. Ben de kardeşlerim ve ailem ile birlikte onların kiracısı olarak bir alt katta oturmaktayız. …’nin babası olan … ile aramızda kira meselesinden kaynaklanan tartışmalar vardır. Hatta kendisinin bize karşı cinsel davranışlar sergilediğinden karakolda şikayetçi olduk. Bu şikayet esnasında ben … ile babası arasında yaşanan olayı da emniyet görevlilerine anlattım. 11/02/2013 tarihinde …’ye telefon ettikten sonra evde beklemeye başladım. Ancak yaklaşık 1 saat geçmesine rağmen … inmeyince ben yukarıya merdivenlerden çıkmaya başladım. Merdivenden çıkmama müteakip …’un üst tarafında tişört, alt tarafında hiçbir şey olmayacak şekilde …’nin yanında durduğunu gördüm. … üzerinde montu olacak şekilde pantolon ve iç çamaşırı dizine kadar sıyrık şekilde yatağın üzerinde uzanıyordu. Bu sırada … …’nin üzerinde emekleyecek pozisyonda durmaktaydı. Cinsel organı sertleşmiş bir şekilde …’nin üzerinde bulunmaktayken bu sırada öpüp kokladığını görmedim. Ancak ben gördüğüm sırada … ‘Yeter artık, kız beni bekliyor, aşağı ineceğim.’ diyordu. Bu sırada … ağlamaklı bir şekilde çabalıyordu. Ben bu sahneyi görünce biran şok yaşayarak merdivenlerden hızlıca aşağıya doğru indim. Sonrasında …’yi telefonla arayarak gideceğimi söyledim. Bunun üzerine kısa bir süre sonra … aşağı indi ve birlikte … … arkadaşımızı ziyaret etmek amacıyla hastaneye gittik. Bu sırada …’a neden ağladığını sordum. Ancak gördüğüm sahneyi anlatmadım. … da bana ‘Babam beni göndermedi.’ dedi. Bunun haricinde başka bir şey anlatmadı. Bu olay yaşandıktan sonra ben evin yukarısına hiç çıkmadım. Daha sonra da bu tarz bir olaya hiç şahit olmadım. Ben bu olayı yaşadıktan sonra sadece anneme anlattım. Annem zaten hiç yukarı çıkmaz, bu tarz bir olaya o şahit olmamış. Benim konu hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir.”,
Mahkemede; “Ben tam olarak tarihini hatırlamıyorum ancak karakolda tespit edilmişti, tarih belirlenmişti, arkadaşım trafik kazası yapmıştı, ben evde bulunduğum sırada bana arkadaşlarımdan haber geldi, … arkadaşım olur, biz daha önceden …’nin ailesinin kiracısıydık, zemin katta ikamet ediyorduk, … çatı katında oturuyordu, ben kendisine telefon açtım, ben arkadaşımın ismini söyleyerek kaza yaptığını, ziyaret etmek istediğimi söyledim, telefonda görüştüğümüz sırada … ‘Üstümü giyinip geliyorum, 10 dakika bekle.’ dedi, ben telefonla görüştüğümüz şekilde …’yi 10 dakika bekledim ancak … gelmedi, ben tekrar …’yi telefonla aradım, telefonda … bana tekrar geleceğini söyledi ancak beklememe rağmen yine … gelmedi, ben bu sefer kendisine telefon açmadan bizim üst katımızda olan çatı katına çıktım, ben … ikamet ettiği kata çıktım, bir cam ve perde vardı, bahsetmiş olduğum pencere camıdır, perde çekili vaziyetteydi, sanığın giymiş olduğu iş kıyafetleri perdenin tamamen çekilmesine engel olmuş vaziyetteydi, ben pencerenin kenarından perdesiz olan kısımdan içeriye baktığımda sanığın üzerinde siyah bir tişört vardı, alt kısmında da iç çamaşır dahil hiçbir şey yoktu, …’nin üstünde siyah bir mont vardı, alt kısmında da iç çamaşır dahil hiçbir şey yoktu, alt kısmı …’nin çıplak vaziyetteydi, … yatağın üzerinde sırt üstü yatar pozisyondaydı, ben sanığın cinsel organını karakolda da ifademde belirttim, kesinlikle …’nin cinsel organının içerisinde görmedim ancak ben sanığın cinsel organını sertleşmiş vaziyette gördüm, sanık …’nin üzerine yatmaya çalışıyordu, o sırada … kendisini savunmaya çalışıyordu, ben olayı pencerenin kenarından belirttiğim şekilde görmem üzerine tekrar …’yi cep telefonu ile aradım, … ‘Annem arıyor bırak. Beni aşağıda kız bekliyor.’ diyerek ağlıyordu, ben aşağıya indim, kendi evimin kapısını çaldım, ben bu olayı annem dışında hiçbir kimse ile paylaşmadım, annemle de bu olayı gördükten yaklaşık bir hafta sonra paylaştım, bir hafta boyunca anneme de herhangi bir şey söylemedim, ben kendi evimize indikten yaklaşık 5 dakika sonra … aşağıya indi, kendisi ile görüştüm ancak bu konuyu konuşmadık, … benim yanıma aşağıya indiğinde yüzü kırmızı vaziyette ve ağlar durumdaydı, …’nin bu durumunu annem içeride olduğu için görmedi, ben kendisi ile bu konuyu birkaç kez konuşmak istedim, kendisine de bu husus sorulabilir ancak … bu konuyu benimle konuşmak istemedi, ben yine aynı gün …’ye ‘Bana anlatman gereken bir şey var mı?’ şeklinde de sormuştum ancak kendisi ‘Anlatmam gereken bir şey yok.’ dedi, ben olayı daha sonradan kendi annem dışında herhangi bir kimse ile paylaşmayı düşünmedim, ben bir arkadaşımın pantolonunu emanet almıştım, arkadaşımın pantolonunu ablam ile birlikte iade etmek amacı ile evimizin zemin katta olması nedeniyle balkondan dışarıya çıktık, sanık bize ‘Güzel bayanlar, nereye gidiyorsunuz? Başka yere gitmeyin, bana gelin.’ şeklinde bir söz sarfetti, bu sırada yanımda ablam … vardı, bu olaylardan önce de zaman zaman sanık ben, ablam ve anneme cinsel taciz mahiyetinde sarkıntılık içeren sözler sarfediyordu, babam bu olaylar sırasında halde çalıştığı için babamın müdahale etme imkanı olmadı, biz bu olaylarla ilgili olarak polise şikâyetçi olduğumuz sırada ben bu olaylardan bahsettim, kendi ifademde de önceki görmüş olduğum sanık ile … arasındaki olayı kastederek ‘Kızına yapan bana neden yapmasın.’ şeklinde bir beyanım oldu.”, sorulması üzerine; “Babamın sanığa 5-6 kira borcu olduğu doğrudur, kira borcunu bir nevi bizimle kapatmaya çalışıyordu, bize gayri ahlaki tekliflerde bulunuyordu, … benim çok yakın, samimi arkadaşımdı, kendisi kardeşim gibiydi, benim kendisine bu şekilde babasına yönelik isnatta bulunmam, zarar vermem, bunu düşünmem söz konusu olamaz.”, sorulması üzerine; “Biz sanığın evinden yaklaşık iki hafta önce taşındık, biz tamamen kendi isteğimiz ile taşındık, sanığın eşi bize evde kendisinin oturacağını söylemişti, bize yönelik sanığın eylemleri konusunda babama herhangi bir şey söylemedik, yine benzer şekilde anneme de herhangi bir şey söylemedik, daha sonra bu olaylarla ilgili sanığı şikâyetimiz gündeme geldiğinde anneme de benzer şekilde sarkıntılık içeren sözler sarfettiğini o şekilde öğrendik, babam da sanığı polise şikâyet ettiğimiz tarihte olaylardan haberdar oldu, daha öncesinde bilgisi yoktu, sanık tutuklandıktan yaklaşık bir, bir buçuk hafta sonra biz memlekete gitmiştik, biz memleketten döndükten sonra da taşınmaya karar verildi ve taşınma işlemi gerçekleştirildi, biz memlekete anneannem hasta olduğu için gittik.”, sorulması üzerine; “Olay sırasında mağdure babası kendisinin üzerindeyken ittirmeye çalışıyordu, mağdurenin evinde herhangi bir kimse yoktu, babası ve kendisi vardı, benim …’yi tehdit etmem, ifadesini değiştirmesi konusunda baskı uygulamam, bu yönde bir şey söylemem söz konusu değildir, ben kesinlikle bir araya gelmedim.”, sorulması üzerine; “Mağdurenin iç çamaşırını da ben çıkartılmış vaziyette gördüm.”, mağdurenin kovuşturma aşamasında alınan beyanının okunarak sorulması üzerine; “Benim aşamalardaki ve şu an mahkeme huzurundaki beyanlarım tümü ile doğrudur, mağdurenin mahkeme huzurunda beyanını neden değiştirdiğini bilemiyorum, ancak ilk duruşma sırasında biz memlekette olduğumuz için ben duruşmaya iştirak edememiştim.”,
Tanık … Mahkemede; “Ben tam olarak tarihini hatırlamıyorum ancak iki yılı aşkın süredir sanık …’un kiracısı olarak aynı binada ikamet ettik, 4 ay önce sanığın evinden başka bir yere taşındık, sanık … ve ailesi ile aynı binada ikamet ettiğimizden ve kiracıları olmamızdan dolayı kendilerini tanırım, benim sanığın üzerine atılı suçlamalarla ilgili doğrudan görgüye dayalı herhangi bir bilgim yoktur ancak bu konuda benim kızım …’dan ve sanığın kendi kızı …’den bir kısım şeyler duymuştum, sanığın kendi kızı kendi evlerine girmekten korkuyordu, cesaret edemiyordu, bazen benim yanımda kalıyordu, annesinin evde bulunmadığı zamanlarda babasının kendisine ters davranması nedeniyle benim yanımda zaman zaman kalıyordu, kızımın ve …’nin arkadaşları trafik kazası geçirmiş, … ile birlikte kızım … hastaneye ziyarete gideceklermiş, kızım bir süre …’yi evden gelmesini beklemiş ancak … gelmemiş, kızım …’nin ikamet ettiği çatı katına çıkmış ve o sırada da …’nin yatakta yattığını ve sanığın da …’nin üzerinde olduğunu, …’nin çabalamaya çalıştığını kendisi bizzat görmüş, olay tarihinde ben kızımın çığlığı ile dışarı çıkmıştım, kendisine ne olduğunu sorduğumda bu olayı anlattı, bu olayın sonrasında kızım 4-5 dakika kendisine gelemedi, şok olmuştu, kızım mağdurenin ikamet ettiği katta girişte camdan sanık ve kızını görmüş, sanık ve ailesi ile bizim herhangi bir kira borcuna bağlı husumetimiz yoktu ancak sanık zaman zaman kızlarıma tacizde bulunuyordu, bu olaylardan sonra eşim felç geçirmişti, ben memlekete …’ya gittim, daha sonra geldiğimde taşındım, ben sanığa kira borcu olup olmadığını bilemiyorum, eşimle kendisi bu konularda irtibat halindeydi, ben kendisine kira ile ilgili daha önceden toplu para vermek istemiştim, bu durumu sanık eşime anlatmış, bu sebeple de eşim beni darbetmişti, bu nedenle de kirayla ben ilgilenmiyorum, olay tarihinde kızım yanıma geldiğinde kendisi titriyordu, üzerinde ciddi bir tedirginlik vardı.”, sanığın savunmasının okunarak sorulması üzerine; “Benim veya kızlarımın bu olaylarla ilgili olarak sanığın kızını yönlendirmemiz, gerçek olmayan bir hususta kurguya dayalı beyanda bulunmasını sağlamamız kesinlikle söz konusu olamaz.”, sorulması üzerine; “Olay tarihi öncesinde … ile görüştüğümüzde babasının kendisine hakarette bulunduğunu, tacizde bulunduğunu bize söylüyordu, bu konuda çok korkmuş vaziyetteydi, babası evde bulunduğu sırada eve gitmekten dahi korkuyordu, sanığın eşi bu konularla ilgili bilgisi olmasına rağmen eşine yönelik ‘Dengesizdir, cahildir.’ deyip çok fazla önemsemiyordu, gülüp geçiyordu, kale almıyordu.”,
Tanık … Mahkemede; “Müşteki … ve ailesi benim komşum olur, ben iddianameye konu olayla ilgili görgüye dayalı herhangi bir bilgim yoktur, aynı zamanda bu konuda herhangi bir duyumum da yoktur, …’un isnat edilen suçu işleyeceğini düşünmüyorum, böyle bir şey yapmaz, … … ve ailesi ile … arasında sorunlar vardı, …’nun ailesi …’yi küçük düşürmeye çalıştı, kiralarını vermediler, …’un ben kötü niyetli herhangi bir hareketine şahit olmadım, işine gelip giden bir kişidir.”, sanık müdafisi tarafından sorulması üzerine; “Ben …’nin … …, kardeşleri veya annesine yönelik herhangi bir sarkıntılık hadisesini görmedim, bu konuda herhangi bir şey duymadım.”,
Tanık …Mahkemede; “Ben sanık …’un kiracısı olurum, ben sanığın üzerine atılı cinsel suçla ilgili herhangi bir şey görmedim, ben sanığı yaklaşık 15 yıldır tanırım, ben sanığın isnat edilen suçu gerçekleştireceğine inanmıyorum, suç tarihi ve öncesinde … ailesi ile aynı binada bizim alt katımızda oturuyorlardı, onlar da sanığın kiracısıydılar, … ve ailesi kira paralarını vermedikleri için ben bu konuda sanığa iftira atıldığını düşünüyorum, ben …’nin annesine bir şey diyemem ancak … ve kardeşlerini yaşam tarzı olarak çok kendilerini tasvip etmiyorum, sanığın …, annesi ve kardeşlerine yönelik ben herhangi bir cinsel içerikli eylemini görmedim, ben …’nin bu şekilde bir eylemi gerçekleştireceğine inanmıyorum, ben kızının neden bu şekilde savcılıkta ve poliste beyanda bulunduğunu bilemiyorum.”, sanık müdafisi tarafından sorulması üzerine; “Benim sanığın ruhsal sıkıntısı konusunda detaylı herhangi bir bilgim yoktu.”,
Tanık … Mahkemede; “Ben yaklaşık 5 yıldır … ve ailesini tanırım, ben …’nin kızına yönelik cinsel içerikli herhangi bir eylemde bulunduğunu görmedim, duymadım, böyle bir şey de yapmaz, … ve ailesi çevreden olumsuz olarak tanınmaktadır, … ve ailesi sanığa iftira atmıştır, benim sanığın kendi kızının şikâyeti konusunda bilgim yoktur ancak böyle bir şey yapacağına inanmıyorum, ben sanığın …, annesi ve kardeşine yönelik cinsel içerikli bir eylemini görmedim, benim … ve eşi ile birlikte uzun süre çalışma imkânım da oldu, kendisini tanıma fırsatı buldum.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık … Kollukta; “Hakkımdaki suçlamalarla ilgili olarak susma hakkımı kullanmak istiyorum. İfademi Cumhuriyet Başsavcılığında vermek istiyorum.”,
Savcılıkta; “Ben … ilçesi Atatürk mahallesinde ikamet etmekteyim. Eşim … ve … ile birlikte oturmaktayım. Evin alt katında kiracı olarak … ailesi oturmaktadır. Kendisi ile aramızda kira alacağından dolayı ihtilaf vardır. Dün itibarıyla kiracılar ile aramda tartışma yaşandı. Bu tartışma sebebiyle benim camımı kırdı ve bıçak attı. Bununla ilgili ben emniyette şikayetçi oldum. Kızım kiracım olan … …’nın yönlendirmesi ile bu şekilde ifade vermiştir. Ben kızıma karşı cinsel amaçlı herhangi bir davranışta bulunmadım. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem. Çocuğumu sevmiş olabilirim ancak cinsel olarak kendisine herhangi bir yönelimde bulunmadım. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem. Kiracılarımın çocuğu sıkıştırması neticesinde bu şekilde isnatta bulunmuştur. Ben kiracıların evden çıkartılmasını istiyorum.”,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, kiracının kızı benim evimin camını kırdı ve bana bıçak attı. Kızımı da bu kişilerin yönlendirdiğini düşünüyorum. İddia edildiği gibi ben kızıma yönelik bir cinsel eylemde bulunmadım. Kiracılarım beni dolandırdı, bundan birkaç gün önce de aramızda tartışmalar ve olaylar oldu. Kızımı bu şahıslar etkileyip bana iftira atmasına sebep olmuşlardır. Benim kızım 16 yaşındadır. Fiziksel ve psikolojik olarak bir sorunu yoktur. Zeki bir çocuktur. Neden bana iftira attı bilmiyorum.”,
30.07.2013 tarihinde Mahkemede; “… benim öz kızım olur, eşim ve kızımla birlikte suç tarihinde ve öncesinde aynı evde ikamet ederiz, benim suç tarihinde ve önceki tarihlerde iddianamede belirtildiği şekilde hiçbir suretle kızıma yönelik cinsel içerikli bir eylemim olmamıştır, … … kızımın arkadaşı olur, ben yazılı savunmamı tekrar ederim, bana ait evin camını … … kırmıştı, bu olay üzerine polisler geldi, ben olaylar nedeniyle göz altında kaldım, yazılı savunmamı tekrar ederim, ben yazılı savunmamda delilli bir şekilde suçlamalarla ilgili beyanların asılsız olduğunu belirttim, … … ve … her ikisi de eve gelmişlerdi, soygun olacağını söylediler, ben kapıyı açmadım, bu olaylar daha sonra polise intikal edince olay bu aşamaya geldi ve tutuklandım, … benim paramı çalmıştı, ayrıca 10 aylık kira sözleşmesi vardı, onu da … … yaşantısı itibariyle düzgün biri değildi, bu olayların kaynağı …’dur, ayrıca … …’nın 15 ay kira borcu vardır, kendisi bizim kiracımızdır, ayrıca … …’nın babası elektrik borcunu ödememiştir, … …’nun kardeşi olur, …’nun patronu olan Akın bana sahte çek vermişti. Bu işlerin sorumlusu … …’dır, … …’nın yönlendirmesi sonucu bu olaylar başıma gelmiştir.”,
27.08.2013 tarihinde Mahkemede; “Ben çatı katında daha önceden 400 TL para kaybetmiştim, kimin çaldığını bilemiyorum, … ile birlikte bir erkek şahıs beyaz bir taksi ile gelip bizim çatı katına çıkmışlardı ancak ben kapıyı açmadım, daha sonra da … … gelip camı kırmıştı, ben kapıyı açmamama rağmen camı kırdı, ben sinirlendiğim için ağzımdan yanlış kelime çıkmış olabilir, ben kızımı gitmemesi için dövmüştüm, benim tanığın ailesi ve çevresi ile aramızda birden fazla dava mevcuttur, 6 tane dava bulunmaktadır, ben mağdur olarak o davalarda yer aldım, dolandırıldım, … ile ilgili olarak ben olumsuz şeyler duydum, kendisi başkalarının ailesini de paramparça etmiş, … isimli şahıs bana söylemişti, bu nedenle ben …’nin tanıklığını kabul etmiyorum.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdure …’un Kollukta alınan beyanında özetle; 2013 yılı Şubat ayında aynı binada oturup komşu oldukları tanık … ile beraber trafik kazası geçiren bir arkadaşını ziyaret etmek maksadıyla hastaneye gitmeye karar verdiklerini, hazırlanıp evden çıkacağı esnada öz babası olan sanığın, kendisini hemen kapının yanındaki yatağın üzerine sırtüstü yatırdığını, direnmesine rağmen pantolonunu dizlerinin altına kadar sıyırdığını, o esnada kendi pantolonunu ve külotunu da çıkaran sanıkla uzunca bir zaman yatağın üzerinde boğuştuklarını, yüksek sesle ağlamasından çekinen sanığın, kendisini bırakması üzerine hemen pantolonunu giyerek …’nun yanına gittiğini, bu olaydan önce yaklaşık beş altı kez daha sanığın benzer davranışlarına maruz kaldığını, her defasında sanığa direndiğini, bağırdığını, sanığın, kendisine sahip olamadığını fakat çoğu zaman elbisesinin içerisine ellerini zorla sokarak göğüslerini elleyip okşadığını, Savcılıkta alınan beyanında özetle; olay tarihinde evden çıkmaktayken sanığın kapının önüne geçerek dışarı çıkmasını engellediğini, kendisinin pantolonunu çıkardığını ancak iç çamaşırını çıkarmadığını, sanığı itekleyerek bağırıp çağırmaya başladığını, devamında evden çıkarak …’yla birlikte hastaneye gittiğini, o dönemde evin bir odasının kiraya verilmesi sebebiyle sanığa kızgın olduğunu, o tarihten sonra da sanığın 4-5 kez benzer eylemlerde bulunduğunu iddia ettiği, Mahkemede ise özetle; sanığın, arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermemesi, dışarı çıkmasına karışması, maddi durumları iyi olduğu hâlde evin çatı katında oturup diğer daireleri kiraya vermesi ve kira bedellerini de alamaması gibi sebeplerle sanığa kızarak Kollukta alınan ifadesi sırasında …’nun iddialarını doğruladığını, olay tarihinde sanığın …’yla hastaneye gitmesine izin vermeyerek kendisini dövdüğünü ancak cinsel bir eylemde bulunmadığını, Kollukta …’nun beyanının polis memurları tarafından kendisine okunduğunu, kendisinin de “Doğrudur” diyerek tasdik ettiğini, bir gün sonra Savcılıkta alınan beyanında da yalancı pozisyonuna düşmemek için aynı şekilde anlatımlarda bulunduğunu, adli tıpta raporu alınıncaya kadar olayın vehametini kavrayamadığını, sonrasında da her aşamada sanığın, kendisine cinsel bir eylemde bulunmadığını anlattığını, pişman olduğunu ve sanıktan şikâyetçi olmadığını, kaldı ki Kollukta ve Savcılıkta dahi sanıktan şikâyetçi olmadığını açıkça ifade ettiğini, sanığın cinsel istismarına maruz kalması hâlinde mutlaka şikâyetçi olacağını beyan ettiği, sanığın ise aşamalarda; komşuları ve kiracıları olan tanık … ile aralarında kira borcunun ödenmemesinden kaynaklanan husumetin bulunduğunu, mağdurenin …’nun yönlendirmesi sonucu bu türden bir suç isnadında bulunduğunu, mağdureye yönelik cinsel bir eylemde bulunmadığını, suçlamayı kabul etmediğini savunduğu olayda;
Kollukta ve Savcılıkta alınan beyanlarında öz babası olan sanığın, kendisine yönelik olarak 4-5 defa organ sokma boyutuna ulaşmayan basit cinsel istismar kapsamında kalan eylemlerinden bahseden mağdurenin, sanık hakkında henüz dava açılmadan önce adli tıptan rapor aldırılması sırasındaki olaya ilişkin anlatımlarında, dosyaya sunduğu dilekçelerde ve Mahkemede alınan beyanlarında sanığın, arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermemesi, dışarı çıkmasına karışması, maddi durumları iyi olduğu hâlde evin çatı katında oturup diğer daireleri kiraya vermesi ve kira bedellerini de alamaması gibi sebeplerle sanığa kızarak tanık …’nin iddialarını doğruladığını dile getirmesi, Kollukta ve Savcılıkta alınan cinsel eylemlerin varlığına ilişkin beyanlarında dahi 2013 yılı Şubat ayında gerçekleştiğini iddia ettiği eylemi anlattıktan sonra Kollukta 2013 yılı Şubat ayından sonra müracaat tarihine kadar gerçekleşen diğer eylemlerden bahsederken Savcılıkta bu eylemlerin 2013 yılı Şubat ayından önce meydana geldiğini aktarmak suretiyle sözü edilen diğer eylemlerin gerçekleşme tarihleri konusunda çelişkili anlatımlarda bulunması, sanıkla arasında kira alacağı nedeniyle husumet bulunan ve sanık hakkında cinsel taciz iddiasıyla ilgili olarak adli makamlara yaptığı müracaat sırasında 2013 yılı Şubat ayında tanık olduğunu bildirdiği olayı aktaran tanık …’nin Kollukta gördüğü bu olayı kimseyle paylaşmadığını, Savcılıkta annesine anlattığını, Mahkemede ise daha net bir şekilde olaydan bir hafta sonra annesine söylediğini bildirmesine rağmen annesi tanık …’nin ise Mahkemede alınan beyanında olaydan hemen sonra kızının çığlıklarını duyarak ne olduğunu sorduğunu, …’nun da sanığın mağdureye yönelik eylemlerini sıcağı sıcağına kendisine anlattığını belirtmesi nedeniyle tanık …’nun beyanlarının gerek kendi içerisinde gerekse annesi tanık …’nin ifadeleriyle çelişmesi, mağdurenin annesi, sanığın da eşi olan müşteki …’un intikal tarihine kadar böyle bir iddiayı mağdureden duymadığını ve böyle bir olaya tanıklık da etmediğini, sanığın da bu neviden bir eylem gerçekleştireceğine ihtimal vermediğini bildirmesi, tanıklar …, …ve …’in sanıkla tanık … ve ailesi arasında kira alacağından kaynaklı husumet bulunduğunu, iddiaların iftiradan ibaret olduğu kanaatinde olduklarını açıkça ifade etmeleri, kovuşturma aşamasında mağdurenin beyanının alınması sırasında hazır bulunan psikolog bilirkişinin kız çocuklarının babalarına kızmaları neticesinde babalarının kendilerine cinsel istismarda bulunduğuna yönelik bir şikâyette bulunmalarının hayatın olağan akışına uygun düşmediğine dair beyanının yoruma dayalı olması, olayın ortaya çıkış şekli ve zamanı ile tüm aşamalarda atılı suçu işlemediğini belirten sanık savunmasının aksine bir delil bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın mağdureye yönelik cinsel istismar eylemlerini gerçekleştirdiğine dair kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığın mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.