Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/192 E. 2023/308 K. 24.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/192
KARAR NO : 2023/308
KARAR TARİHİ : 24.05.2023

YARGITAY DAİRESİ : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 391-502

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’nun çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103/2, 103/4, 103/6, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 16 yıl hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı Kanun’un 109/1, 109/2, 109/3-f, 109/5, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.06.2015 tarihli ve 268-215 sayılı kısmen resen temyize tabi hükümlerin sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 23.09.2019 tarih ve 1432-10992 sayı ile; “Olayın intikal zamanı, mağdurun aşamalardaki çelişkili anlatımları, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, mağdurun soyut beyanları dışında sanığın atılı suçları işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 11.12.2019 tarih ve 391-502 sayı ile bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Kısmen resen temyize tabi olan bu hükümlerin de katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.02.2020 tarihli ve 19280 sayılı onama istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 307. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 17.05.2021 tarih ve 3103-3444 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
27.08.2013 tarihinde … Adli Tıp Şube Müdürlüğünde görevli adli tıp uzmanı tarafından düzenlenen rapora göre; mağdur … …’nın olay öyküsünde; mahallenin bakkalının yaptığını, bir iki kere sürtmüşlüğünün olduğunu, bir defasında kötü sözler söylediğini, sonra başka bir gün yolda tutup çekerek tehdit ettiğini, çok yakınlaştığını, canının yandığını, kan aktığını, kaka yaparken çok acıdığını beyan ettiği, o sırada mağdurun ağlamaya başladığının görüldüğünün raporda belirtildiği, olayın iki buçuk yıl önce yaşandığını söyleyen mağdurun ağlamaya başladığı ve babasının o kişiyi öldürmesinden korktuğunu belirterek olayın rüyalarına girdiğini ve her gün aklında olduğunu anlattığı, yapılan anal muayenede; anal sfinkter tonusunun doğal olduğu, fissür, ekimoz, hematom gibi akut travmatik bulguların olmadığı, olayın üzerinden iki buçuk yıl geçmesi nedeniyle bu bulguların beklenmediği, mağdurun fiili livataya maruz kalıp kalmadığının tıbben tespit edilemediği, ruh sağlığı yönünden psikiyatri uzmanına sevkinin uygun görüldüğü,
28.08.2013 tarihinde mağdur hakkında düzenlenen psikolog görüşme tutanağına göre; mağdurun sözel ifade ve tavırlarından kendisini ifade edebilen, zaman ve mekân algısında sorun olmayan, sosyal olarak iletişime açık, yaptıkları ve söylediğinin farkında bir çocuk olduğu, duygusal ve fiziksel olarak yaşının özelliklerini sergilediği ancak duygularında ani iniş ve çıkışlar olduğu, stres, korku, çaresizlik ve utanç hissettiğinin gözlemlendiği, bu belirtilerin mağdurun travma etkisinde olduğunu gösterdiği, ruhsal olarak yaşadığı travmatik olay sonrası ailesine zarar gelmesinden korktuğu için yaşadığını dışa vurmadığını, iki buçuk yıl boyunca olayın rüyalarına girdiğini, sıçrayarak uyandığını, sürekli olayı düşündüğünü ve etkisi altında kaldığını ifade ettiği,
28.08.2013 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre; mağdurun 27.08.2013 tarihinde sanık tarafından kendisine fiili livatada bulunulduğunu iddia etmesi üzerine sanığın işlettiği bakkal dükkânına gidildiği, dükkânın kapalı olduğunun görüldüğü, o sırada sanığın kardeşi olduğunu beyan ederek polis görevlilerinin yanına gelen … isimli şahsın sanığın iki gün önce “Tatile çıkıyorum.” diyerek ayrıldığını ancak nerede olduğunu bilmediğini belirttiği,
23.12.2013 tarihinde psikolog tarafından mağdur hakkında düzenlenen rapora göre; mağdurun anlatımlarının yaşıtlarına ve gelişimine uygun olduğunun, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurabildiğinin, sorulan sorulara açık bir şekilde içeriğine uygun bir şekilde cevap verebildiğinin mütalaa edildiği,
20.01.2014 tarihinde naip hâkim tarafından düzenlenen keşif tutanağında; bakkal dükkânının artık faaliyet göstermediği, dükkân içerisinde kapalı koliler ile camların önünü kapatan dolapların bulunduğu, dükkânın etrafında yerleşim yerlerinin olduğu ve ana sokak üzerinde bulunduğu, dükkânın apartmanın giriş katında yer aldığı, dışında demir ferforje parmaklıkların bulunduğu, bakıldığında içeriden ve dışarıdan dükkân camlarının önünde yer alan beyaz renkli dolaplar nedeniyle dışarıdan bakıldığında herhangi bir yerin görülmediği,
03.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda; sanığın, mağdur çocuğun ağzını koli bantı ile kapatması nedeniyle çocuğun tecavüz esnasında bağırma sesinin sokakta geçen şahıslar tarafından duyulmasının ve dükkân içinde 1,30 cm yüksekliğindeki buzdolabının arkasında, tecavüz etme anının görülmesinin mümkün olmadığının belirtildiği,
24.03.2014 tarihinde Adli Tıp 6. İhtisas Kurulunca mağdur hakkında düzenlenen rapora göre; mağdurla yapılan görüşmede; mağdurun olay hakkında konuşurken sıkıntılı olduğunun gözlemlendiği, sanığın tehdit etmesi nedeniyle söyleyemediğini, rüyalarına çok kez girdiğini, uyuyamadığını, artık dışarı çıkamadığını söylediği, ruhsal durum muayenesinde; zorlayıcı, rahatsız edici anılar bulunduğunun, olayla ilgili tekrarlayıcı sıkıntılı rüyalar, travmaya eşlik etmiş düşünce ve duygulardan, travmaya ilişkin etkinlik ve ortamdan kaçınma, insanlardan uzaklaşma ve yabancılaşma, uykuya dalmak ve sürdürmekte zorluk, yoğunlaşmada güçlük mevcut olduğunun belirlendiği, zekâsının normal olarak değerlendirildiği ve travma sonrası stres bozukluğu tespit edildiği, sonuç olarak; 2011 yılında mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun mütalaa edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur Kollukta; 7. sınıfa geçtiğini, yaz tatili olduğu için evde zaman geçirdiğini, mahallede oynadığını, yaklaşık 2,5 yıl önce kış aylarında bakkala gittiğinde sanığın “Bana götünü ver.” dediğini, hiçbir şey demeden dükkândan kaçtığını, diğer gün öğle saatlerinde havanın soğuk olduğunu, dükkânın önünden geçtiğini, bakkalın önünde oturan sanığın kendisine seslenerek yanına çağırdığını, yine “G.. versene.” dediğini, korkup “Olmaz.” demesi üzerine sanığın, “Seni öldürürüm.” diyerek tehdit ettiğini, ısrarla “Olmaz.” dediğini, ancak sanığın kendisini korkutarak dükkânın içine doğru götürdüğünü, tezgâhın arka tarafına çektiğini, tezgâhın arkasının dışarıdan bakıldığı zaman görülmediğini, sanığın dükkânın kapısını kapattığını ve kilitlediğini, çekmecelerden birini açarak siyah renkli bir tabanca gösterdiğini, tabancanın gerçek bir tabancaya benzediğini, “Eğer vermezsen seni bu tabancayla öldürürüm.” dediğini, ağzını kapatıp koli bandıyla ağzını bantladığını, pantolonunu ve külodunu aşağıya doğru indirdiğini ancak tamamen çıkartmadığını, yüz üstü yere yatırdığını, kendi pantolonunu ve külodunu da indirerek üstüne yattığını, cinsel organını arkasından soktuğunu, canının yandığını ancak bağıramadığını, eliyle ağzını kapatmaya devam ettiğini, ardından üzerinden kalktığını, kendisinin de kalkıp çamaşırlarını toparladığını, ardından dükkânın kapısını açtığını, kendisinin de hemen oradan kaçtığını, önce mahallede biraz takıldığını, korkudan eve gidemediğini ve kimseye bir şey diyemediğini, ardından eve gidip büyük tuvaletini yaptığı sırada külodunda kan lekesi gördüğünü, külodunu çıkarıp kirli çamaşır sepetine attığını, yeni bir külot giydiğini, ikinci gün annesinin çamaşırları yıkarken kanlı külodunu görüp kan lekesinin nasıl olduğunu sorduğunu, “Birisi sana bir şey mi yaptı?” dediğini, annesinin kendisinden şüphelenmesi nedeniyle telaşlanıp korktuğunu, annesine burnunun kanadığını ve burnunu küloduna sildiğini ifade ederek yalan söylediğini, annesinin kendisini sıkıştırdığını ancak korkusundan bir şey söyleyemediğini, o tarihten sonra bakkala gitmediğini ancak birkaç kez yine bakkalın oradan geçerken sanığın kendisini yanına çağırıp “Gel seni bir sinkaf edeyim.” dediğini fakat tekrar hiç gitmediğini, o olayı da kimseye anlatmadığını, geceleri sürekli korktuğunu, olayın rüyalarına girdiğini, bazen uykusundan sıçrayarak kalktığını, hâlâ olayın etkisi altında olduğunu, en son bu olayın rüyalarına sıklıkla girmeye başladığını ve içinde sıkıntı olduğunu annesine anlatmaya karar verip anlattığını, annesinin çok telaşlandığını ve hemen bakkala giderek sanığı aradığını ancak sanığın dükkânda olmadığını, ardından sanığın ablası ve annesinin gelerek annesi katılan …’ye şikâyetçi olmamaları için yalvardıklarını, hatta sanığın ablasının kendisine “Zafer beni dövdü diye söyle, başka bir şey anlatma.” dediğini, babasının öğle saatlerinde eve geldiğini, konuyu annesinin anlattığını, kendisinin de olayı babasına anlattığını,
Keşifte; sanığın kendisini tehdit ederek ve korkutarak bakkal dükkânına götürdüğünü, o tarihte içeride dışarıdan görülmeyi engelleyecek şekilde dolapların olduğunu, camın önünde buzdolabının bulunduğunu, giriş kapısının yanındaki camın önünde de bir dolap olduğunu, sanığın kendisini tezgâhın arkasında yere yatırdığını, pantolonunu indirdiğini, kendi pantolonunu da indirdikten sonra tecavüz ettiğini, dükkâna girdikten sonra sanığın kapıyı arkadan kilitlediğini, olay esnasında ağzını koli bandıyla bantladığını, elindeki silahı kendisine gösterdiğini, sanığın dükkânından hiçbir zaman çikolata çalmadığını, olay esnasında sanığın cinsel organına beyaz bir şey taktığını, organını içine soktuğunu, dükkânın dışındaki demir parmaklıkların o zaman da olduğunu,
Mahkemede 03.12.2013 tarihinde birinci celsede; bakkal dükkânına bir şey almak için girdiğini, çikolata aldığını, dükkândan çıkmadan sanığın “Sana tecavüz edeceğim, kimseye söyleme, söylersen seni öldürürüm.” dediğini, dükkândan çıkıp uzaklaştığını, ertesi gün yine dükkânın önünden geçerken, sanığın da orada oturduğunu gördüğünü, elinden sanığın tuttuğunu ancak kendisinin biraz uzaklaştığını, ardından sanığın “Gel, gel.” dediğini, kısık sesle “Gelmezsen annen ile babanı öldürürüm.” dediğini, kendisinin de korktuğunu, yavaş yürüyerek sanığın yanına gittiğini, sanığın “Otur.” dediğini, sokakta sanığın yanına oturduğunu, sanığın tekrar “Sana tecavüz edeceğim, bana vermezsen ve söylersen annen ile babanı öldürürüm.” dediğini, çok korktuğunu, sanıkla beraber yürüyerek dükkânına gittiğini, sanığın kapıyı açtığını, tezgâhın arkasındaki yere kendisini yatırdığını, pantolonunu indirdiğini, kendi pantolonunu da indirip tecavüz ettiğini, sonradan sanığın 5-6 sene önce bir kız çocuğuna da tecavüz ettiğini mahalleden duyduğunu, bakkalın camekânının olduğunu ancak tezgâh olduğu için arkasının görülmediğini, sanığın kapıyı arkadan kilitlediğini, olay sırasında birisinin kapıyı çaldığını ancak sanığın bakmadığını, olayı 2,5-3 sene önce annesine anlattığını söyleyen mağdurun ardından “Hayır 2,5-3 sene önce bu olay oldu, o zaman herhalde 4. sınıfa gidiyordum, olayı anneme yeni anlattım.” dediği, anlattıktan sonra sanığın kız kardeşi tanık …’ın eve gelerek “Şakacıktan beni dövdü diye söyle.” dediğini, olay sırasında sanığın, ağzını bantladığını ve elinde silah olduğunu, sorulması üzerine; olay tarihinde sanığın “Anneni, babanı öldürürüm.” demesi ve korkması nedenleriyle anlatmadığını, olayın gece rüyalarına sıklıkla girdiğini, ardından anlattığını, şikâyetçi olduktan sonra evlerinin terasından sanığın kendisini tehdit eder bir şekilde el işareti yaptığını, kolluk ifadesinin okunup sorulması üzerine; külodunun kanlı olduğunu annesinin görmesi üzerine annesinin “Biri sana bir şey mi yaptı?” dediğini ve şüphelendiğini, telaşlanıp korktuğunu, burnunun kanadığını ve küloduna sildiğini ifade ederek yalan söylediğini, insanın burnu kanayınca mendil, peçete veya başka bir şey ile silebileceği, külodunu çıkartarak kanayan burnunu silmesinin olağan bir şey olmadığı sorulması üzerine; belirtilip aklına öyle geldiği için öyle söylediğini ancak kanın tecavüz nedeniyle meydana geldiğini, (O sırada mağdurun ağladığının görüldüğü ve “Ben yalan söylemiyorum. Ben niye yalan söyleyeyim? Ben böyle bir şey olmasını çok mu istiyorum. Hiç gelmek istemiyorum.” dediği,) Cumhuriyet savcısı tarafından mağdurdan sorulması üzerine; olayın bir kez olduğunu, sonraki günlerde sanığın kendisini bir iki kez çağırdığını ancak o taraftan gitmediğini, olayı ne annesine ne babasına ne de arkadaşlarına anlattığını, öğretmenlerinden de kimseye anlatmadığını, “Kur’an çarpsın çalmadım, Allahımın üstüne yemin ederim, bütün ölmüşlerin üzerine yemin ederim, iki tokat için ben ortalığımı karıştırıcam, yalan söylüyor, iddia edildiği gibi ben çikolata çalmadım ve o da bana tokat falan atmadı.” dediği, sanığın kendisine hiçbir zaman tokat atmadığını, sanığın cinsel organına beyaz bir şey takıp onunla yaptığını, organını içine soktuğunu, acı hissettiğini,
Katılan … 27.08.2013 tarihinde Kollukta; saat 13.00 sıralarında işten çıkıp eve gittiğinde mahalle bakkalı çalışanlarının, annesinin evde olduğunu gördüğünü, eve girer girmez kadının “Bizim oğlan senin oğluna tecavüz etmiş. Elini ayağını öpeyim, şikâyetçi olmayın.” diyerek yalvarmaya başladığını, ne olduğunu anlamadığını ve eşine neler olduğunu sorduğunu, eşinin mağdurun gelerek kendisine bir şey anlatacağını söylediğini ve iki buçuk yıl önce sanığın kendisini korkutarak bakkalın içine soktuğunu, kapısını kilitlediğini, “Anneni babanı öldürürüm.” demek suretiyle tehdit ederek fiili livata yoluyla tecavüz ettiğini anlatması üzerine şok olduğunu ve sanığın annesine şikâyetçi olacağını söylediğini, sanığın annesinin şikâyetçi olmaması için kendisine yalvardığını, daha sonra mağdura neler olduğunu sorduğunu, mağdurun annesine anlattığı gibi yaşananları kendisine de anlattığını, hatırladığı kadarıyla o tarihlerde mağdurun külodunda kan lekesi gördüklerini, sorduğunda mağdurun bir şey olmadığını söylediğini, o tarihlerde mağdurun geceleri korkarak ağladığını hatırladığını, ardından bakkala gittiğini ancak bakkalın kapalı olduğunu,
Mahkemede; dördüncü sınıfa giderken mağdurun derslerinin çok iyi ve çalışkan bir çocuk olduğunu, sonradan derslerinin kötüleştiğini, üzgün ve dağınık biri gibi göründüğünü, sınıf öğretmeninin kendisini çağırdığını, “Bu çocuk çalışkandı, zekiydi ancak durumu bozuldu, 15-20 gün içinde kötüye gitti, dağınık, kafası başka bir yerde.” dediğini, öğretmene oğlunun bir şey söylemediğini belirttiğini, yine aynı okulun rehber öğretmeninin kendisini çağırdığını, “Anne ve babada üveylik var mı?” diye sorduğunu, “Hayır öz anne-babayız.” dediğini, “Çocuk zeki ama kafası dağınık, dikkat edin.” dediğini, 4. sınıftayken rüyasında bağırıp kalktığını, psikoloğa götürmediğini, aklına gelmediğini ancak diğer doktorlara götürdüğünü, doktorların “Bir şeyi yok.” dediklerini, oğlunun da söylemediğini önemsemediklerini, o şekilde zaman geçtiğini, hatta o tarihlerde eşinin külotta kan gördüğünü söyleyip “Bu çocuk bir şey yapmasın?” dediğini, ona “Sen annesisin, sor.” dediğini, sorduğunda burnunun kanadığını ve küloduna sildiğini söylediğini öğrendiğini, oğlunun olayı eşine anlattığında eve sanığın annesinin geldiğini, “Oğlum böyle bir halt yemiş, ne olur kimseye duyurmayın, aramızda halledelim.” dediğini, kızıp hemen evden çıkmasını söylediğini, sanık müdafi tarafından sorulması üzerine; çocuğun külodundaki kanın izahı üzerinde durmadığını,
Bozma sonrası Mahkemede; mağdurun 8 yaşındayken istismara uğradığını, korkutulduğu için 10 yaşına kadar söylemediğini, söylediğinde ise şikâyette bulunduklarını, bu tür suçların herkesin gözü önünde de işlenemeyeceğini, sanığın aynı tür suçlardan başka dosyalarının da olduğunu,
Katılan … 28.08.2013 tarihinde Kollukta; mağdurun annesi olduğunu, mağdurun 7. sınıfa henüz geçtiğini, bir gün önce mağdurun sabah saat 11.00 sıralarında gözleri dolu bir şekilde kendisine “Anne sana bir şey diyebilir miyim?” dediğini, o sırada mağdurun endişeli ve üzgün olduğunu, mağdura “Sıkılma oğlum. Ne varsa anlat.” dediğini, mağdurun ağlayarak “Anne, bizim … bakkalda bulunan … isimli kişi bana tacizde bulundu.” dediğini, mağdura sanığın ne yaptığını detaylı bir şekilde sorduğunda mağdurun “Beni bakkala soktu. Beni silahla tehdit etti. Ben de korktum. Ailene söylersen seni öldürürüm diyerek külodumu indirdi. Bağırmamam için ağzımı bantladı ve cinsel organını benim arkamdan soktu. Benim canım çok yandı.” dediğini, daha önce neden söylemediğini sorduğu mağdurun korkusundan söyleyemediğini belirttiğini, olayın ne zaman yaşandığını mağdura sorduğunda iki buçuk yıl önce olduğunu ifade ettiğini, o tarihlerde mağdurun iç çamaşırında kan lekesi gördüğünü, eşine ve mağdura kan lekesini sorduğunu, mağdurun “Bir şey değil anne. Burnum kanamıştı. Ben de külodumu çıkardım. Burnumu sildim ve çamaşırların içine attım.” dediğini, mağduru çok sıkıştırmasına rağmen mağdurun bir şey söylemediğini, o tarihlerden sonra mağdurun bazı geceler “Yapmayın.” diyerek sayıkladığını ve uykusunda korktuğunu, neden böyle olduğunu anlayamadığını, mağdurun olayı anlatması üzerine hemen bakkal dükkânına gittiğini, dükkânda sanığın ağabeyi …’in olduğunu, …’e sanığın mağdura tecavüz ettiğini söyleyerek nerede olduğunu sorduğunu, …’in şaşırdığını ve donup kaldığını, kendisinin ağlayarak eve döndüğünü, ardından sanığın ablası tanık … ve annesinin eve geldiğini, “Olayı kapatın.” dediklerini, onlara “Nasıl kapatalım?” diyerek evden çıkmalarını söylediğini, …’ın evden çıktığını, sanığın annesi gitmek üzereyken ise eşi katılan …’in geldiğini ve olayları öğrendiğini, sanığın annesinin …’e de şikâyetçi olmamaları için yalvardığını ve “Oğlum daha önce de birisine tecavüz etti. Gidin. Bulun, öldürün.” dediğini, onlara hukuki yollara başvuracaklarını söylediğini,
Mahkemede birinci celsede; okunan önceki beyanlarını tekrar ettiğini, külodundaki kanı burnunu silmesiyle açıkladığı için mağduru sıkıştırdığını ancak mağdurun herhangi bir şey söylemediğini, doktora götürmeyi de düşünmediğini, mağdurun o günlerde çok düşünceli olduğunu fakat ağzında, yüzünde veya herhangi bir yerinde leke veya morluk görmediğini mağdurun külodunda kan lekesi görüp sorduğunu ancak külodunu indirip makatına bakmadığını, o tarihlerde mağdurun banyosunu kendisinin yaptırdığını, burnunun kanadığına mağdurun kendisini inandırdığını,
Mahkemede 6. celsede sanığın kardeşi tanık …’in beyanda bulunması üzerine; tanığın yalan söylediğini, mağduru dövmediğini, evlerine geldiğinde sanık adına …’ın özür dilediğini, “Kardeşim bir halt yemiş, bir erkek çocuğudur, bir şey olmaz, ne olur şikâyet etmeyin.” dediğini, hatta kardeşinin bir kıza tecavüz ettiğini söylediğini,
Bozma sonrası Mahkemede; mağdura sanığın 8 yaşındayken tecavüz edip korkuttuğunu, aradan 4 yıl geçince mağdurun kendisine söylediğini, bu tür suçların herkesin önünde işlenemeyeceğini, sanığın bir başka kıza da tecavüz ettiğini öğrendiğini, başkalarına da böyle şeyler yapmaması için sanığa ceza verilmesini talep ettiğini,
Tanık … (…) Mahkemede; sanığın ablası olduğunu, şikâyetten bir gün önce annesinin telefonla aradığını, “… komşunun çocuğunu dövmüş, komşu … hanım …’i ve diğer kardeşlerini tehdit ediyor.” dediğini, annesinin rahatsız olması nedeniyle yürüyemediği için kendisinin mağdurun annesiyle konuşmasını istediğini, bu nedenle mağdurun annesi katılan …’nin evine aynı gün gittiğini, “Lütfen şikâyetçi olma, çocuğu dövdüyse ben onun terbiyesini veririm.” dediğini, bu şekilde konuştuğunu, o sırada mağdurun annesinin elektrik süpürgesinin borusuyla mağduru dövdüğünü ve “Allah senin belanı versin. Bu işleri başıma sen sardın.” dediğini,
Tanık … Mahkemede; yaklaşık 1,5-2 yıl önce sanığın işlettiği bakkalın önünde sanıkla birlikte durduğunu, sanığın mağduru kastederek “Bakkaldan bir şey almıştı, iki tokat attım, ağlayarak gitti.” dediğini, mağduru görmediğini, sanığın söylediğini, sanığın kendisine neden böyle bir şeyi söyleme gereği duyduğunun sorulması üzerine; mağdurun bakkaldan çıkıp kaçması üzerine sanığın da kendisine mağdurun bir şey aldığını, kendisinin de iki tokat vurduğunu söylediğini, biraz önce mağduru olay yerinde görmediğini belirttiğinin bildirilerek sorulması üzerine; mağdur bakkaldan çıkınca onu gördüğünü, “Ne oldu?” diye sorduğunu,
Tanık … Mahkemede; rehber öğretmen olarak görev yaptığını, mağdurun da öğrencisi olduğunu, aslında mağduru tam olarak tanımadığını, iddianame kendisine tebliğ edildiği zaman mağdurun öğretmeni olduğunu öğrendiğini, iddianameye konu olaya ilişkin herhangi bir bilgisinin olmadığını, mağduru tam olarak hatırlayamadığını, mağdurun psikolojik olarak böyle bir olayın başından geçmesi sebebi ile olumsuz etkilendiğine dair ya da davranışlarının değiştiğine dair herhangi bir açıklama yapabilecek durumda bulunmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık 29.08.2013 tarihinde Kollukta; 30 yıldır bakkal dükkânını işlettiğini, aile bireylerinin bazılarının bazı asayiş olaylarına karışmasından dolayı mahallede aile olarak çok sevilmediklerini, mağduru dükkândan alışveriş yapması nedeniyle tanıdığını, yaklaşık iki üç ay önce mağdurun ürünleri çalmaya çalıştığı sırada onu yakaladığını, mağduru böyle bir hareket yapmaması için uyardığını ve ona bir iki tane tokat atıp iş yerinden gönderdiğini, olaydan sonra mağdurla aralarında herhangi bir olayın vuku bulmadığını, mağdurun ailesiyle de aralarında herhangi bir husumet olmadığını, 28.08.2013 tarihinde il dışında bulunduğu sırada tarafına suç isnat edildiğini öğrenmesi üzerine 29.08.2013 asayiş büro amirliğine intikal ettiğini, suçlamayı kabul etmediğini,
Sorguda; mağdurun elinin biraz uzun olduğunu, bir kez çikolata türü şeyler çaldığını, o zaman ses çıkartmadığını, bir iki hafta kadar önce yine mağduru bu tür şeyler çalacağı sırada yakaladığını, bir iki kez vurduğunu, “Seni annene söyleyeceğim.” dediğini, mağdura eylemde bulunmadığını,
Keşifte; dükkânı birkaç ay öncesinde kapattığını, olay tarihinde camların önünde herhangi bir şey olmadığını, dışarıdan bakıldığında dükkânın içerisinin göründüğünü, hâlihazırda dükkânda bulunan dolapları bir tanıdığının koyacak yer olmadığı için getirdiğini, suçlamaları kabul etmediğini,
Mahkemede birinci celsede; eylemleri işlemediğini, mağdura bir şeyler alması nedeni ile tokat attığını tanık …’un gördüğünü,
Savunmuştur.
IV. GEREKÇE
Mağdurun aşamalarda özetle; sanığın kendisini tehdit ederek dükkânın içine girmesini sağladığını, dükkânın kapısını kapattığını ve kilitlediğini, çekmecelerden birini açarak siyah renkli bir tabanca gösterdiğini, tabancanın gerçek bir tabancaya benzediğini, ağzını kapatıp koli bandıyla bantladığını, cinsel organına beyaz bir şey takıp arkasından soktuğunu, olayın rüyalarına girdiğini, bazen uykusundan sıçrayarak kalktığını, hâlâ olayın etkisi altında olduğunu, en son bu olayın rüyalarına sıklıkla girmeye başladığını ve içinde sıkıntı olduğunu, annesine anlatmaya karar verip anlattığını ifade ettiği, sanığın ise aşamalarda özetle; dükkândan ürünleri çalmaya çalıştığı sırada mağduru yakaladığını, böyle bir hareket yapmaması için onu uyarıp bir iki tane tokat attığını, olaydan sonra mağdurla aralarında herhangi bir olay olmadığını, mağdurun ailesiyle de aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, dışarıdan bakıldığında dükkânın içerisinin göründüğünü savunduğu olayda;
Sanığın savunmalarından da anlaşıldığı üzere sanık ile mağdur … ailesi arasında herhangi bir husumet bulunmaması, mağdurun aşamalarda istikrarlı bir şekilde kendisini tehdit edip dükkâna götüren sanığın cinsel organına beyaz bir şey takarak anal yoldan ilişkiye girdiğini ifade etmesi, 03.02.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre dükkânda mağdurun sesinin sokakta geçen şahıslar tarafından duyulmasının ve tecavüz anının görülmesinin mümkün olmadığının belirtilmesi, 28.08.2013 tarihli psikolog raporuna göre sözel ifade ve tavırlarından kendisini ifade edebilen, zaman ve mekân algısında sorun olmayan, sosyal olarak iletişime açık, yaptıkları ve söylediğinin farkında ve beyanlarından olay tarihinde yaklaşık 10 yaşında olduğu anlaşılan mağdurun sanığın cinsel organına beyaz bir şey takarak cinsel ilişkiye girdiği yönündeki ayrıntılı anlatımlarının söz konusu eyleme maruz kalmayan bir çocuk tarafından bilinmesinin hayatın olağan akışına uygunluk göstermemesi, katılanlar … ve …’in intikalden yaklaşık 2,5 yıl önce mağdurun iç çamaşırında kan gördüğünü, sıkıştırmasına rağmen mağdurun herhangi bir şey söylemediğini beyan etmesi, katılan …’in o tarihlerde mağdurun geceleri korkarak ağladığını, kendisinin mağdurun yanına giderek dua okuduğunu ifade etmesi, mağdur hakkında 24.03.2014 tarihinde Adli Tıp 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda 2011 yılında mağduru bulunduğu eylem nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun mütalaa edilmesi, sanığın mağdurun dükkândan çikolata çaldığını, bu nedenle ona tokat attığını, bu olayı tanık …’un da gördüğü şeklindeki savunması karşısında Yerel Mahkemece beyanı alınan ve beyanın kendi içerisinde çelişkili bulunduğu Yerel Mahkemece tespit edilerek meydana gelen çelişkiyi makul bir şekilde izah edemeyen tanık …’un anlatımıyla doğrulanamaması, sanığın mağdurun dükkândan çikolata çaldığı yönündeki iddiasına karşılık mağdurun Mahkemedeki “Kur’an çarpsın çalmadım, Allahımın üstüne yemin ederim, bütün ölmüşlerin üzerine yemin ederim, iki tokat için ben ortalığımı karıştırıcam, yalan söylüyor, iddia edildiği gibi ben çikolata çalmadım ve o da bana tokat falan atmadı.” şeklindeki beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın mağdura yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olduğunu kabulü gerekmektedir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı ve üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; mağdurun oluşa ilişkin aşamalardaki çelişkili anlatımı, olay yeri olarak belirtilen bakkal dükkânında zor kullanmak suretiyle nitelikli cinsel saldırıda bulunmaya elverişli olmaması ve Özel Dairenin açıkladığı gerekçelere göre atılı suçun işlendiğine ilişkin şüphenin giderilememesi nedeniyle sanığın mağdura yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.12.2019 tarihli ve 391-502 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerindeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivde bulunan dosyaların Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.