Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2021/125 E. 2023/39 K. 26.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/125
KARAR NO : 2023/39
KARAR TARİHİ : 26.01.2023

MAHKEMESİ:Asliye Ceza

I. HUKUKÎ SÜREÇ:
Sanık …’un, kaçak eşyayı ticari amaçla bulundurma suçundan 5607 sayılı Kanun’un 3/11-22, TCK’nın 62, 52/2-4 ile 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 7.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye hak yoksunluğuna, kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi yollamasıyla TCK’nın 54/4. maddesi gereğince müsaderesine ve nakil aracının iadesine ilişkin … 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.05.2016 tarihli ve 830-626 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesince temyiz isteminin nakil aracının iadesi kararı ile sınırlı olduğu kabul edilerek yapılan incelemede 24.12.2020 tarih, 1821-19753 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiştir.
Daire Üyesi A. Y. Bikirli; “ (…) Katılan vekilinin temyiz talebinin sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünü de kapsadığı ” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 02.02.2021 tarih ve 349469 sayı ile; “…Katılan … vekilinin temyiz isteminin hükmün bütününe yönelik olduğunun kabulü ile sanık aleyhine kurulu mahkûmiyet hükmünün de yalnızca sanık talebi üzerine değil katılan vekilinin talebi üzerine de incelenerek, hükümden sonra yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile değişik 5607 sayılı Kanun maddeleri uyarınca yasa bozması yapılması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 04.03.2021 tarih, 1290-3829 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; katılan vekilinin temyiz talebinin sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünü de kapsayıp kapsamadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
… 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 30.06.2014 tarihli ve 2014/800 değişik … sayılı önleme araması kararına istinaden uygulama noktasında durdurulan sanığın kullandığı araçta 28.000 litre kaçak mazotun ele geçirildiği,
04.07.2014 düzenlenme tarihli kaçak eşyaya mahsus tespit varakasına göre; ele geçirilen eşyanın CİF değerinin 52.666 TL, gümrük vergilerinin 64.337 TL, gümrüklenmiş değerinin ise 117.003 TL olduğu,
… 3. Sulh Ceza Hâkimliğince 04.07.2014 tarih ve 2014/878 değişik … sayı ile; 31 P 1925 plaka sayılı çekici ile 63 M 4261 plaka sayılı römorkun trafik sicil kaydına 5607 sayılı Kanun’un 10/1. maddesi yollamasıyla CMK’nın 128/4. maddesi uyarınca “satılamaz, devredilemez” şerhi düşülmek suretiyle el konulmasına karar verildiği,
Yürütülen soruşturma sonucunda, sanığın kaçakçılık suçundan 5607 sayılı Kanun’un 3/11-22. maddeleri ile TCK’nın 53 ve 54. maddeleri uyarınca cezalandırılması, 31 P 1925 plaka sayılı aracın ise 5607 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi yollamasıyla TCK’nın 54. maddesi gereğince müsadere edilmesi istemiyle kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılama neticesinde … 1. Asliye Ceza Mahkemesince 26.05.2016 tarih ve 830-626 sayı ile; sanığın 5607 sayılı Kanun’un 3/11-22, TCK’nın 62, 52/2-4 ve 53. maddeleri gereğince 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 7.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye hak yoksunluğuna, kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi yollaması ile TCK’nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine ve nakil aracı yönünden ise “a) Suçta kullanılan 63 M ..61 plakalı aracın değeri ile kaçak eşyanın değeri ve kayıp gümrük vergilerinin karşılaştırılması hâlinde müsaderesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı, bu durumun da hakkaniyete uygun olmayacağı kanaatine varılarak 5237 sayılı TCK’nın 54/3. maddeleri gereğince müsadere talebinin reddine, … üzerindeki tedbir şerhinin karar kesinleştiğinde kaldırılmasına,
b) Suçta kullanılan 31 P ..25 plakalı aracın iyi niyetli 3. kişi olan sahibinin izni ve bilgisi dahilinde suçta kullanıldığı yönünde delil elde edilemediğinden, müsadere talebinin reddine, … üzerindeki tedbir şerhinin karar kesinleştiğinde kaldırılmasına,” ibarelerine yer verilmek suretiyle karar verildiği, hükmün katılan … idaresi vekili tarafından temyiz edildiği,
Katılan vekilinin 14.06.2016 havale tarihli temyiz dilekçesi içeriğinin; “Sanık …’un sevk ve idaresindeki malen sorumlulara ait . plaka sayılı çekici ve bu çekiciye bağlı .plaka sayılı yarı römork … içerisinde yapılan aramada 28.000 litre kaçak mazot ele geçirilmiş olup yapılan yargılama neticesinde sanık cezalandırılarak mahkûmiyetin karar verilmiş ancak suçta kullanılan araçların müsaderesine yer olmadığına karar verilmiştir.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 13 üncü maddesinde, bu kanunda tanımlanan araçlarla ilgili olarak TCK’nın eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmektedir. Ayrıca suç konusu kaçak eşya taşımasında kullanılan veya kullanılmasına teşebbüs edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için bu aracın kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılmasının yanında aşağıdaki üç halden birinin varlığının da aranacağı düzenlenmiştir.
Bunlar;
a. Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini kolaylaştıran veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış olması,
b. Kaçak eşyanın, taşıma aracı yüküne göre miktar ve hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya naklinin sadece belirli özelliklere sahip bir … gerektirmesi ve naklin böyle bir araçla yapılması,
c. Taşıma aracındaki kaçak eşyanın, Türkiye’ye girmesi veya Türkiye veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olmasıdır. Anılan hüküm gereğince suçta kullanılan aracın müsadere edilmesi gerekirken müsadere talebinin reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Ayrıca suç eşyasının miktarı dikkate alındığından sanığın bunları taşımak için bir araca ihtiyacının olduğu açık olup hayatın olağan akışı içinde suçtan arındırmak amacıyla olaydan bihaber görünen malen sorumlu 3. Kişilerin çokluğu dikkate alınarak, aslında suçtan haberi olan anlaşmalı kişiler oldukları göz önünde bulundurulmalıdır.
Nitekim suç sebebiyle zarar gören kamu güvenliği ve kamu yararı gözetilerek, günümüzde artık meslek haline gelen kaçakçılık eylemlerinin önüne geçilebilmesi açısından suçun işlenmesini ve gizlenmesini kolaylaştıran araçların müsadere edilmesi gerektiği,” şeklinde olduğu,
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince katılan vekilinin temyiz isteminin nakil aracının iadesi kararı ile sınırlı olduğu kabul edilerek yapılan incelemede 24.12.2020 tarih, 1821-19753 sayı ve oy çokluğuyla onama kararı verildiği,
Anlaşılmıştır.
Malen sorumlu.;.Uluslararası Taşımacılık Petrol Sanayi Ticaret Limited Şirketinin yetkilisi olan .’den vekâletname aldığını, suçta kullanılan .plaka sayılı römorkun . Uluslararası Taşımacılık Petrol Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı olduğunu, sanık … ile akraba olduklarını, sanığın suç tarihinden önce … amaçlı şirkete ait olan . plakalı römork aracı emanet aldığını, römorkta kaçak akaryakıt taşındığını sonradan öğrendiklerini,
Malen sorumlu …; . plaka sayılı aracın babasına ait olduğunu, kredi çekmek için trafik kaydında kendi adına tescil ettirdiklerini, aracı kardeşi sanık …’nın kullandığını, sanığın kaçak mazot taşıdığını sonradan öğrendiklerini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık aşamalarda; dava konusu kaçak mazotu kendisine ait araçta kullanmak için satın aldığını, ticari bir amacının olmadığını savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşılabilmesi bakımından 765 ve 5237 sayılı Kanunlarda müsadere hükmünün ne şekilde düzenlendiği ile 5237 sayılı TCK’daki müsadere hükmünün niteliğine değinilmesi yararlı olacaktır.
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yaptırımların tümü Ceza olarak öngörülmüş olup 11. maddede cürümlere mahsus cezalar; “Ağır hapis, hapis, ağır para, kamu hizmetlerinden yasaklılık” kabahat fiillerinin karşılığı olarak da; “Hafif hapis, hafif para, muayyen bir meslek ve sanatın tatili icrası” düzenlenmiştir. Bu Kanun’un yürürlükte bulunduğu dönemde, öğretide yaptırımlar; Asıl ve feri cezalar ile tamamlayıcı cezalar olarak üçe ayrılmış, tamamlayıcı cezalar; Eylemin karşılığında ve ceza hükümlülüğüne bağlı olarak kanundaki açıklama doğrultusunda ve asıl ceza yanında hükümde gösterilmesi gereken cezalardır biçiminde tanımlanmıştır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’da ise yaptırımlar, Ceza ve Güvenlik tedbirleri adı altında yeniden düzenlenmiş; ceza olarak yalnızca hapis ve adli para cezasına yer verilmişken, güvenlik tedbirleri; “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, eşya ve kazanç müsaderesi, sınır dışı edilme, çocuklara, akıl hastalarına, mükerrirlere ve tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri” şeklinde sayılmıştır.
Kanun’da Yaptırım terimine yer verilmek suretiyle, konusu suç teşkil eden eylemler için yalnızca Ceza değil, cezalarla birlikte veya ayrıca ceza niteliği taşımayan başkaca sonuçların yani Güvenlik tedbirlerinin de uygulanabileceği belirtilmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre güvenlik tedbirleri; kusurlu olmadıklarından ceza verilmeyenler açısından uygulanabilen bir yaptırım olmanın yanı sıra, ceza sorumluluğu bulunan kişiler bakımından cezanın yanında, tehlikelilik hâliyle bağlantılı ve orantılı olarak uygulanabilen, ceza sistemini tamamlamaya yönelik bir nitelik arz etmektedir.
Öğretide de güvenlik tedbirleri;
“Suç işleyen kişiye, suç işlemesi dolayısıyla ve suçun tekrarlanması ihtimali karşısında, gösterdiği tehlikelilik durumu göz önünde bulundurulmak suretiyle uygulanan, kendisini ve toplumu koruyucu nitelikteki ceza hukuku yaptırımlarıdır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Ceza hukukunda özgürlüğe yönelik yaptırımlar dışında, suçlulukla mücadelede etkin diğer bir yöntem de yaptırımlarla birlikte veya ayrıca hükmolunabilen mal varlığına yönelik müeyyidelerdir. Bu yaptırımlardan birisi de eşya ve kazanç müsaderesidir.
Uyuşmazlığın esasını oluşturan eşya müsaderesi; TCK’nın 54. maddesinde bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiş olup maddenin birinci fıkrasında; “İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir…” hükmü yer almaktadır.
Bu düzenleme ile iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak şartıyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine özgülenen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsadere edileceği hüküm altına alınmıştır.
TCK’nın 54. maddesinde düzenlenen eşya müsaderesinin hukuksal niteliği itibarıyla bir ceza değil güvenlik tedbiri olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.12.2011 tarihli ve 219-280 ile 25.04.1983 tarihli ve 92-191 sayılı kararlarında; “Ceza Kanununda zoralımı meşru kılan başlıca sebep, zoralınacak maddenin bizatihi memnu olmasa bile suçta kullanılmış olması delaletiyle, suçlu tarafından başka suçlarda da aynı veçhile kullanılabilmesi ihtimali karşısında, fail elinde zararlı ve tehlikeli bir mahiyet almış olmasıdır. Kanundaki ‘başkasına ait olmadıkça’ kaydının tazammun edeceği maksat ve mana budur” açıklamalarına yer verilmiştir.
Niteliği itibarıyla zor alıma tabi bulunmayan bir eşyanın müsadere edilebilmesi için, kasten işlenen suçun varlığı zorunlu olmakla birlikte, bu suçtan dolayı failin cezalandırılması şart değildir. Suçun işlenmesinde kullanılan eşya, yaş küçüklüğü veya akıl hastalığı gibi nedenlerle failin cezalandırılamadığı durumlarda da müsadere edilebilecektir. Yine sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilecek olup suçta kullanıldığı anlaşılan ya da niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunacaktır.
Bunun yanında, zor alım kararı verilmesi gereken hâllerde bir kamu davası açılmamış veya açılmakla birlikte müsadere isteminde bulunulmamış ya da istemde bulunulmasına karşın bu konuda bir karar verilmemiş ise ayrı bir müsadere yargılamasına ihtiyaç duyulacağı açıktır. Bu nedenle kanun koyucu, güvenlik tedbirlerinden yalnızca eşya müsaderesine ilişkin bir yargılama usulü düzenlemiş ve 256. maddesinde;
“Müsadere kararı verilmesi gereken hâllerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemiş ise; karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir” hükmüne yer vermiştir. Buna göre; eşyanın müsaderesine veya iadesine esas davadan sonra da karar verilebilecektir.
Diğer taraftan, bir kararın temyiz edilebilmesi için, o kararın Hüküm niteliğini taşıması gerekmektedir. Hangi kararların hüküm sayılacağı ise CMK’nın 223. maddesinde düzenlenmiş olup beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi, davanın reddi ve davanın düşmesi kararlarının hüküm oldukları belirtildikten sonra, maddenin son fıkrasında “Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı”nın yasa yolu bakımından hüküm sayılacağı vurgulanmıştır. Sayılan hükümlerin verilme koşulları da maddede ayrıntılı olarak düzenlenmiş, 6. fıkrada; “Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine” hükmolunacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere TCK’da bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenen müsadere kararının hüküm sayılacağı ve temyiz kanun yoluna konu olacağı açıktır.
Bu kapsamda, müsaderesi istenen eşyayı iki gruba ayırmak mümkündür.
Birinci grup eşya; suçun maddî konusunu oluşturan, bulundurulması, kullanılması veya taşınması başlı başına suç oluşturan uyuşturucu madde ve tabanca gibi şeylerdir. Bu grupta yer alan eşyanın müsaderesi Mahkûmiyet hükmünün bir parçasıdır ve kural olarak mahkûmiyet hükmü ile birlikte incelenir.
İkinci grup eşya ise; suçun işlenmesinde kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan, bulundurulması, kullanılması veya taşınması başlı başına suç oluşturmayan şeylerdir. Bu grubu da kendi içinde Sanığa ait eşya ve Üçüncü kişiye ait eşya olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Sanığın cezalandırılmasına ve üçüncü kişiye ait eşyanın müsaderesine karar verildiği durumlarda birisi mahkûmiyet, diğeri ise müsadere olmak üzere iki ayrı hüküm bulunmaktadır. Mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından, müsadere hükmünün ise üçüncü kişi konumundaki eşya sahibi tarafından temyiz edilmesi durumunda, bu iki hüküm kural olarak birbirinden bağımsız şekilde incelenecektir. Ancak, eşyanın suçta kullanıldığının kabul edilebilmesi için, öncelikle suçun işlendiğinin sabit olmasında zorunluluk bulunduğundan, eşyanın müsaderesi veya iadesi hususu suçla ilgili hükmün sonucuna bağlı olabilir. Bu nedenlerle, sanık hakkındaki Mahkûmiyet hükmünün onanması ve üçüncü kişiyle ilgili Müsadere hükmünün ise bozulması mümkün olup bu durumda mahkûmiyet ve müsadere hükümlerine yönelik ayrı ayrı inceleme yapılmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülemeyecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
… 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 30.06.2014 tarihli ve 2014/800 değişik … sayılı önleme araması kararına istinaden uygulama noktasında durdurulan sanığın kullandığı araçta 28.000 litre kaçak mazotun ele geçirildiği, sanığın kaçak akaryakıtı ticari amaçla bulundurma suçundan 5607 sayılı Kanun’un 3/11-22, TCK’nın 53 ve 54. maddeleri uyarınca cezalandırılması, . plaka sayılı aracın ise TCK’nın 54. maddesi gereğince müsadere edilmesi istemiyle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.05.2016 tarihli ve 830-626 sayılı kararıyla sanığın kaçak akaryakıtı ticari amaçla bulundurma suçundan mahkûmiyetine, . plaka sayılı çekici ile . plaka sayılı yarı römorkun iadesine ilişkin hükmün, katılan … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece katılan vekilinin temyiz isteminin nakil aracının iadesi kararıyla sınırlı olduğu kabul edilerek yapılan incelemede hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılan dosya kapsamında;
5237 sayılı TCK’da yaptırımların ceza ve güvenlik tedbirleri adı altında ayrı ayrı düzenlenmesi, TCK’nın 54. maddesinde hüküm altına alınan eşya müsaderesinin bir güvenlik tedbiri olarak öngörülmesi, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 1. fıkrasında güvenlik tedbirine ilişkin kararların hüküm olduğunun belirtilmesi, 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 305. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ceza mahkemelerinden verilen ve hüküm niteliğinde olan güvenlik tedbirleri hakkında temyiz kanun yolunun açık olması karşısında, iyi niyetli üçüncü kişi konumundaki … malikine ait olup bir suçun işlenmesinde kullanılan aracın, suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen bir eşya olmadığı gibi üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan bir eşya olmaması ve 31 P ..25 plaka sayılı çekici ile 63 M ..61 plaka sayılı yarı römorkun iadesine ilişkin hükmün katılan vekili tarafından ayrıca temyize konu edilip mahkûmiyet hükmüne yönelik bir temyiz isteminin olmaması karşısında; iadeye ilişkin hükmün, mahkûmiyet hükmünden bağımsız bir hüküm olduğunun ve mahkûmiyet hükmünden ayrı olarak incelenebileceğinin, aksinin kabulünün mahkûmiyet ve müsaderenin bağımsız birer hüküm oldukları kuralına aykırılık teşkil edeceğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE;
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.01.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.