Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2020/84 E. 2022/809 K. 15.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/84
KARAR NO : 2022/809
KARAR TARİHİ : 15.12.2022

Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi

.
Sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı suçundan sanık …’ın TCK’nın 102/1-2.cümle, 62, 53, 51 ve 51/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine, 3 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin … 37. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.02.2015 tarihli ve 320-45 sayılı hükmün katılan mağdure vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 27.11.2018 tarih ve 3104-7026 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.10.2019 tarih ve 71698 sayı ile;
“…16.07.2014 günü saat 20.30 sıralarında sanığın aynı büroda çalışan katılanın odasına gelip anlamsız bir takım sözler söyledikten sonra ‘eli ile yanağından tutarak dudaklarından öpmeye çalışmak’ suretiyle atılı suçu işlediği iddiası ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece de suçun sübut bulduğuna kanaat getirilmiş ve sanık hakkında TCK’nın 102/1 madde 2.cümlesi, 62, 53/1-3, 51/1-3 maddeleri gereğince neticeten 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna, hapis cezasının ertelenmesine, 3 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verilmiştir.
Katılan, meydana gelen olaydan sonra olayı önce arkadaşı …’e anlattığını, akabinde Begüm İlerci, … arkadaşı… Çengel, büronun yöneticisi Av. … ve nihayetinde diğer patronu olan …’a anlattığını, sanığın kendisinden özür dilemesini istediğini, hatta patronlarının beyanlarından sanığın … akdinin feshedileceği anlamını çıkardığını, … ile konuşmasından önce Baro’ya ve Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunduğunu beyan etmiştir.
Sanık ise aşamalardaki tüm savunmalarında atılı suçlamayı reddetmiştir.
Olayın görgü tanığı bulunmamaktadır.
Olayın oluş tarihi 16.07.2014 olup şikayet tarihi ise 20.08.2014’tür. Katılan alınan ifadesinde sanığın kendisinden özür dilemesini beklediği için şikayetini ertelediğini, özür dilemediği gibi işten çıkarılması için girişimlerde bulunduğu gerekçesi ile şikayette bulunduğunu ifade etmiştir. Olay tarihi ile şikayet tarihi arasında bir ayı geçen bir süre mevcuttur.
Katılanın olayın akabinde olayı resmi makamlara iletmek yerine arkadaş çevresinden bazı kişiler ile … arkadaşı ve patronlarına anlattığı, kendi beyanına göre sanıktan beklediği özrün gelmemesi ve işten çıkarılması ihtimalinin doğması üzerine şikayette bulunduğu gözetildiğinde, olayın intikal şekli ve zamanına göre sanığın atılı suçu işlediğinin her türlü şüpheden uzak bir delille ispatlanamadığı, şüpheden sanığın yararlandırılması gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 22.01.2020 tarih ve 7082-625 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; yargılama konusu suçla doğrudan ilişkisi olmayan ve duruşmada ortaya konularak tartışılmayan hususların da esas alınması suretiyle oluşturulan hükmün, Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçe niteliğinde bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
… 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.02.2015 tarihli karar duruşma zaptının “Gereği Düşünüldü” başlıklı bölümünde özetle; “İlk duruşma öncesinde duruşma hakiminin mahkeme kaleminde bulunduğu sırada adliyenin sabit telefonundan Yargıtay 13. Ceza Dairesinin Başkanı … Ruhi Us adına avukat damadının görüşmeye geleceği bilgisi sonrasında sanık ve vekili Avukat…..’ın duruşma hakiminin odasına geldiği ve … Ruhi Us’un…Aykaş’ın kayınpederi olduğunu söyledikleri ve … Coşan’ın facebookta uygunsuz fotoğraflarının bulunduğunu söyledikten sonra duruşma hakiminin bunları ispatlamazsanız çok kötü bir şey, duruşmada savunma hakkınız varken bu şekilde girişimlerde bulunamazsınız denildiği, daha sonra … Belediye Başkanı olduğunu söyleyen …’ın ilk duruşmadan önce duruşma hakimiyle görüşmeye geldiği, kabul edilmediği, yargılama haricinde duruşma hakiminin vicdani kanaatini etkilemeye yönelik girişimlerin sanık ve yakın çevresi tarafından gerçekleştirildiği, yargılama konusu olayda sanığın suç tarihinde … Coşan’a yanağından tutmak suretiyle öpmeye yönelik davranışının sabit olduğuna ve … verenin mağdureyi özür dilenecek beklentisi içerisinde oyaladığı, mahkemede tam bir vicdani kanaat oluştuğundan…” şeklinde hususların bulunduğu,
… 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.02.2015 tarihli ve 320-45 sayılı gerekçeli kararının “Değerlendirme” başlıklı bölümünde özetle;
“…Sanık halen … Belediye Başkanı olan Avukat …’ın bürosunda kıdemli veya asıl … veren adına kısmi yönetim yetkisiyle çalışmaktadır. Sanık vekili Avukat…Aykaş’ın kayınpederi olduğunu, ifade ettiği Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı … Ruhi Us adına mahkeme hakimine adliye santrali üzerinden mahkeme kaleminde sanık avukatı için görüşmeye gelecekler, hakiminde zaten sanık avukatları hakimle görüşmeleri mümkündür, bizim de Yargıtay’da işlerimiz oluyor, bunun için araya adam koyuyor muyuz şeklinde tepki verdiği, sanık ve vekili Avukat…Aykaş hakimle görüşmelerinde şikayetçinin facebookta uygunsuz resimlerinin olduğunu, mağduriyet beyan ettikleri hakiminde ispatlamazsanız çok kötü bir şey duruşmada savunma hakkınız varken bu şekilde girişimlerde bulunamazsınız, uygunsuz resim olması suç işleme olanağı mı veriyor dediği kendileriyle görüşmeyi sonlandırdığı,dava taraflarından birinin arkasında olduğunu hissettirmeye yönelik girişimlerin gerçekleştiği , devamı günlerde mesai bitmesine yakın aynı şekilde … Belediye Başkanı Avukat … duruşma hakiminin odasına gelerek şikayetçinin hak arayışını pasifize etme, duruşma hakimi nezdinde itibarsızlaştırma yönünde adil yargılamayı sanık lehine etkilemeye yönelik görüşme talepleri reddedilmiş, Avukat … tarafından mahkeme hakiminin yargılamayı hukuki dürüstlük kuralları içerisinde yürütme (fair trial) ilkesi ihlal edilmeye çalışılmıştır…” şeklindeki hususların yer aldığı,
Anlaşılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların gerekçeli olması” başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir”,
“Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde;
“(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir”,
“Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar” başlıklı 232. maddesinde ise;
“(1) Hükmün başına, ‘Türk Milleti adına’ verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
(6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun Maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir”,
Hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde; hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekilinin ve kanuni temsilcisinin adı ve soyadı, sanığın açık kimliği ile varsa müdafisinin adı ve soyadı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, “sorun” bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, “gerekçe” kısmında; mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, “sonuç (hüküm)” kısmında ise; CMK’nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanun’un 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanun’un 53 ve devamı maddelerine göre, mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkânının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercisi tereddüde yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından mahkeme kararlarının “gerekçe” bölümü üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 230. maddesi uyarınca, hükmün gerekçe bölümünde, suç oluşturduğu kabul edilen fiilin gösterilmesi, nitelendirilmesi ve sonuç (hüküm) bölümünde yer alan uygulamaların dayanaklarının gösterilmesi zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da, geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir. Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkân sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında 13.10.2014 tarihinde düzenlenen iddianame ile TCK’nın 102/1-2.cümlesi ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasının talep edildiği, Yerel Mahkemece 03.02.2015 tarihinde sanık hakkında sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı suçundan mahkûmiyet hükmü kurularak TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, Yerel Mahkemenin 03.02.2015 tarihli duruşma zaptının “Gereği Düşünüldü” başlıklı bölümünde özetle; “İlk duruşma öncesinde duruşma hakiminin mahkeme kaleminde bulunduğu sırada adliyenin sabit telefonundan Yargıtay 13. Ceza Dairesinin Başkanı … Ruhi Us adına avukat damadının görüşmeye geleceği bilgisi sonrasında sanık ve vekili Avukat…Aykaş’ın duruşma hakiminin odasına geldiği ve … Ruhi Us’un…Aykaş’ın kayınpederi olduğunu söyledikleri ve … Coşan’ın facebookta uygunsuz fotoğraflarının bulunduğunu söyledikten sonra duruşma hakiminin bunları ispatlamazsanız çok kötü bir şey, duruşmada savunma hakkınız varken bu şekilde girişimlerde bulunamazsınız denildiği, daha sonra … Belediye Başkanı olduğunu söyleyen …’ın ilk duruşmadan önce duruşma hakimiyle görüşmeye geldiği, kabul edilmediği, yargılama haricinde duruşma hakiminin vicdani kanaatini etkilemeye yönelik girişimlerin sanık ve yakın çevresi tarafından gerçekleştirildiği, yargılama konusu olayda sanığın suç tarihinde … Coşan’a yanağından tutmak suretiyle öpmeye yönelik davranışının sabit olduğuna ve … verenin mağdureyi özür dilenecek beklentisi içerisinde oyaladığı, mahkemede tam bir vicdani kanaat oluştuğundan…” şeklinde, gerekçeli kararın “Değerlendirilme” başlıklı bölümünde ise özetle “..Sanık halen … Belediye Başkanı olan Avukat …’ın bürosunda kıdemli veya asıl … veren adına kısmi yönetim yetkisiyle çalışmaktadır. Sanık vekili Avukat…Aykaş’ın kayınpederi olduğunu, ifade ettiği Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı … Ruhi Us adına mahkeme hakimine adliye santrali üzerinden mahkeme kaleminde sanık avukatı için görüşmeye gelecekler, hakiminde zaten sanık avukatları hakimle görüşmeleri mümkündür, bizim de Yargıtay’da işlerimiz oluyor, bunun için araya adam koyuyor muyuz şeklinde tepki verdiği, sanık ve vekili Avukat…Aykaş hakimle görüşmelerinde şikayetçinin facebookta uygunsuz resimlerinin olduğunu, mağduriyet beyan ettikleri hakiminde ispatlamazsanız çok kötü bir şey duruşmada savunma hakkınız varken bu şekilde girişimlerde bulunamazsınız, uygunsuz resim olması suç işleme olanağı mı veriyor dediği kendileriyle görüşmeyi sonlandırdığı,dava taraflarından birinin arkasında olduğunu hissettirmeye yönelik girişimlerin gerçekleştiği , devamı günlerde mesai bitmesine yakın aynı şekilde … Belediye Başkanı Avukat … duruşma hakiminin odasına gelerek şikayetçinin hak arayışını pasifize etme, duruşma hakimi nezdinde itibarsızlaştırma yönünde adil yargılamayı sanık lehine etkilemeye yönelik görüşme talepleri reddedilmiş, Avukat … tarafından mahkeme hakiminin yargılamayı hukuki dürüstlük kuralları içerisinde yürütme (fair trial) ilkesi ihlal edilmeye çalışılmıştır…” şeklinde hususlara yer verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece onanmasına hükmedilmediği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın, mağdureye yönelik eyleminin sabit olmadığı düşüncesiyle itirazname düzenlediği, bu itirazın Özel Dairece yerinde görülmediği anlaşılan olayda;
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dâhil olmak üzere gerekçeli olarak yazılmasının zorunlu olması, bu bağlamda yargılama sonucunda ulaşılan kanaatin, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açıkça hükmün gerekçesine yansıtılmasının gerekmesi ve yargılama konusu suçla doğrudan ilişkisi olmayan ve duruşmada ortaya konularak tartışılmayan hususların gerekçeli kararda yer almasının adil yargılanma hakkını zedelemesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu bakımından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemece kurulan hükmün yasal ve yeterli gerekçe içermemesi isabetsizliğinden bozulmasına, dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 27.11.2018 tarihli ve 3104-7026 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- … 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.02.2015 tarihli ve 320-45 sayılı kararının Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı değişik gerekçeyle kabul edilerek Özel Daire onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulması nedeniyle sanık … hakkındaki cezanın infazına başlanılmış ise İNFAZIN DURDURULMASINA, sanığın bu suçtan cezaevine alınmış olması ihtimali bulunduğundan, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse DERHAL SERBEST BIRAKILMASI için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.