YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/433
KARAR NO : 2023/28
KARAR TARİHİ : 26.01.2023
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
Sanık …’nun kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK’nın 81/1, 35/1, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin … 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.10.2015 tarihli ve 36-223 sayılı hükmün sanık müdafisi ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.05.2018 tarih ve 1053-2517 sayı ile;
“(…) 6284 sayılı Kanun’un 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK’nın 233. ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği hâlde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK’nın mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 26.02.2019 tarih ve 453-106 sayı ile önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş, hükmün sanık müdafisi ile katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.06.2020 tarih, 228-1086 sayı ve oy çokluğuyla;
“ (…) 5237 sayılı TCK’nın 30. maddesi uyarınca uygulama yapılmış ise de; sanığın bina içerisinde olan kişiyi gördüğünden bahsetmesi üzerine basit bir inceleme ile kastettiği kişinin içeride olup olmadığını anlaması mümkün görülmekle, ‘kaçınılmaz hata’dan bahsedilemeyeceğinden; TCK’nın 82/1-e ve 35. maddeleri uyarınca mağdurun almış olduğu yaralar da dikkate alınmak suretiyle ceza tertibi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri C. Topaktaş ve T. Ateş; “Yerel Mahkeme kararının doğru olduğu,” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; 29.08.2020 tarih ve 36031 sayı ile;
“ (…) Sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 30. maddesi delaletiyle 81. maddesindeki kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.10.2020 tarih, 3644-2525 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hata hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının, bu bağlamda sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
16.01.2014 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın meydana geldiği 21 numaralı ikametin bahçe kapısı önünde, bahçe duvarı ve asfalt zemin üzerinde üç adet kartuş bulunduğu, Cesaret Sokak’a bakan mutfak camı üzerinde, mutfak içerisinde duvar ve kapı kısmında, koridora bakan salon ile banyo kapısı arasındaki duvar üzerinde isabet izlerinin olduğu, koridorda, mutfak kapısı önü sağ ve sol tarafta zeminde deforme olmuş saçma taneleri ile plastik tapa bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
… Eğitim ve Araştırma Hastanesince katılan … hakkında düzenlenen 15.01.2014 tarihli raporda; sağ yüzde, boyunda ve göğüste çok sayıda yabancı cisim lezyonu bulunan katılandaki yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
Olay yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında; sanık …’nun olay gecesi saat 22.00 sıralarında suçta kullandığını belirttiği seri numarası kazınmış av tüfeği ile … Adliyesine gelerek teslim olduğunun ifade edildiği,
… Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 28.01.2014 tarihli uzmanlık raporunda; sanığın sağ ve sol avuç içi, sağ el üstü, sağ ve sol yanağından alınan svaplarında atış artığına rastlandığının, 16.01.2014 ve 17.01.2014 tarihinde düzenlenen raporlarda ise suçta kullanılan seri numarası kazınan av tüfeğinin yarı otomatik bir av tüfeği olduğunun, atışa engel bir arızasının bulunmadığının, olay yerinde bulunan 3 adet boş av fişeği kartuşunun incelemeye konu av tüfeğinden atılmış olduğunun belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 25.05.2015 tarihli raporda; sanık …’nun 15.01.2014 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … aşamalarda benzer şekilde; olay günü evin mutfak kısmında bulaşık yıkadığını, tezgâha eğildiği sırada bir ses duyduğunu, mutfak tüpünün patladığını düşündüğünü, mutfaktan kaçıp iç odalara giderken de seslerin gelmeye devam ettiğini, boynundan ve başından yaralandığını, sanığı tanımadığını, neden böyle bir şey yaptığını da bilmediğini ifade etmiştir.
Sanık … aşamalarda benzer şekilde; … … ile yaklaşık 30 sene önce evlendiğini ancak kısa süre sonra boşandıklarını, boşandıktan bir süre sonra 1992-1994 yılları arasında …’le …’de, … Mahallesi’nde birlikte yaşadıklarını, …’in kendisini başka birisi ile aldatması üzerine …’den ayrılıp … ili, Kapaklı ilçesine gittiğini ve olay tarihine kadar tek başına yaşadığını, … …’ın kendisini başka birisiyle aldatmasını gururuna yediremediği için … ilinden bir otobüs ile … iline 15.01.2014 tarihinde saat 10.00 sıralarında geldiğini, namus davası nedeniyle ruhsatı olmayan av tüfeğini de yanında getirdiğini, 15.01.2014 tarihinde saat 21.30 sıralarında av tüfeği ile … …’nın ikamet ettiğini düşündüğü … Mahallesi, Cesaret Sokak no: 21 sayılı bahçeli müstakil evin önüne geldiğini, bu esnada evin mutfak bölümünde elektrik lambasının yanıyor olduğunu, içeride bir kadın gördüğünü, bu kadının … … olduğunu düşünerek yanında getirmiş olduğu av tüfeği ile pencereye doğru üç el ateş ettiğini, yaralanan katılanı tanımadığını, ateş ettikten sonra gidip teslim olduğunu, … … kendisini aldattığı ve namusuyla oynadığı için …’i öldürmek amacıyla ateş ettiğini, başkasını yaraladığı için pişman olduğunu savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
5237 sayılı TCK’nın “Hata” başlıklı 30. maddesi;
“Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.
Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır” şeklinde düzenlenmiş iken, 08.07.2005 tarih ve 25869 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un dördüncü maddesi ile eklenen “İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz” biçimindeki dördüncü fıkra ile son hâlini almıştır.
Maddede çeşitli hata hâlleri düzenlenmiş olup birinci fıkrasında suçun maddi unsurlarında hataya ilişkin hükme yer verilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrası ile kişinin, suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususundaki hatasından yararlanması öngörülmüştür. Buna göre; örneğin, kardeşi olduğunu bilmediği birisini öldüren fail, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerinden olan kardeşini öldürmekten değil, kasten öldürmenin temel şeklinden sorumlu olacak, değersiz zannederek değerli bir kolyeyi çalan fail hakkında da değer azlığı hükmü uygulanacaktır.
Üçüncü fıkrada ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan nedenlere ait şartların gerçekleştiği konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin, bu hatasından yararlanacağı hüküm altına alınmış, fıkrada hem hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hata, hem de kusurluluğu etkileyen hata hâlleri düzenlenmiştir. Failin bu hükümden yararlanabilmesi için, içerisinde bulunduğu şartlar bakımından hatasının kaçınılmaz olması gerekmektedir.
5377 sayılı Kanun ile eklenen dördüncü fıkrada ise kişinin işlediği fiilden dolayı kusurlu ve sorumlu tutulabilmesi için, bu fiilin bir haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre fail, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşmüş, diğer bir ifadeyle eyleminin hukuka aykırı olmadığı, haksızlık oluşturmadığı, meşru olduğu düşüncesiyle hareket etmiş ve bu yanılgısı içinde bulunduğu şartlar bakımından kaçınılmaz nitelikte ise artık cezalandırılmayacaktır. Hatanın kaçınılmaz olup olmadığının tespitinde kişinin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içerisinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre şartları göz önünde bulundurulacaktır.
Üçüncü ve dördüncü fıkraların uygulanması yönüyle kişinin kaçınılmaz bir hataya düşmesi şartı aranmakta olup hatanın kaçınılabilir olması durumunda kişi kusurlu sayılacak, diğer bir ifadeyle fiilinden dolayı sorumlu tutulacak, ancak bu hata temel cezanın tayininde dikkate alınacaktır.
Uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümlenmesi için maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasının daha ayrıntılı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
TCK’nın 30. maddesinin 2. fıkrasında; “Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır” hükmü yer almaktadır. Suçun temel şekline göre cezayı artıran veya azaltan nedenler, nitelikli hâllerdir. Nitelikli hâllerde hata durumunda fail, suçun temel şekliyle ilgili unsurlarda hataya düşmemiştir. Suçun temel şekli tüm unsurları itibarıyla gerçekleşmiş, ancak fail nitelikli hâllerin gerçekleştiği konusunda hata ile hareket etmiştir.
Kanun’da nitelikli hâle ilişkin hatanın hukuki sonucu açıklanmamış, yalnızca failin bu hatasından yararlanacağı ifade edilmiş, bu hatanın ne birinci fıkrada olduğu gibi kastı kaldıracağından, ne de üçüncü fıkrada olduğu gibi kaçınılmaz olması gerektiğinden bahsedilmiştir. Bununla birlikte ikinci fıkra uyarınca suçun nitelikli hâline ilişkin kanuni unsurlarını bilmeden hareket eden failin nitelikli hâl bakımından kasten hareket etmediği kabul edilmeli ve suçun temel şeklinden cezalandırılmalıdır. Buna göre kardeşi olduğunu bilmediği bir kişiyi öldüren failin, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerinden olan kardeşini öldürmekten değil, kasten öldürmenin temel şeklinden sorumlu olacağı, değersiz zannederek değerli bir kolyeyi çalan fail hakkında ise değer azlığı hükmünün uygulanacağı ilke olarak kabul edilmektedir.
Cezayı artıran nitelikli hâlin kişiye değil de fiile ilişkin olduğu durumlarda, bu nitelikli hâl sanığa uygulanmalı, sanık suçun nitelikli hâli ile cezalandırılmalıdır. Başka bir deyişle kişiye bağlı nitelikli hâllerde sanık hatasından yararlanabilmeli ve eylemin basit hâlinden cezalandırılmalı, fiile bağlı nitelikli hâllerde ise hata hâlinde dahi sanık nitelikli halden cezalandırılmalıdır. Örneğin, üçüncü bir kişiyi öldürmek isteyen sanığın hata ile üçüncü kişi yerine babasını öldürmesi durumunda, üst soyu öldürme kişiye bağlı nitelikli hâl olduğu için sanık hatasından yararlanacak ve öldürme suçunun basit hâliyle cezalandırılması gerekecek, fakat, bir kişiyi yakarak öldürmeyi planlayan sanığın hata ile bir başkasını yakarak öldürmesi durumunda, yakarak öldürme fiile ilişkin bir nitelikli hâl olduğu için, burada hata ile kastettiğinden bir başkasını da öldürse sanığın nitelikli hâlden cezalandırılması gerekecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
…’da ikamet eden 57 yaşındaki sanık …’nun yıllar önce boşandığı eşi … …’ın kendisini aldattığı düşüncesine kapılarak …’i öldürmeye karar verdiği, bu maksatla av tüfeğini yanına alarak …’in ikamet ettiği …’ye geldiği, 15.01.2014 tarihinde saat 21.30 sıralarında, …’in ikametgâhı olduğunu düşündüğü … Mahallesi, Cesaret Sokak’taki 21 sayılı müstakil evin önüne gelip, ampul ışığıyla aydınlanan mutfakta bulaşıkları yıkayan, olayla ve taraflarla hiçbir ilgisi bulunmayan 16 yaşındaki katılan …’yı boşandığı eşi … zannederek Demet’e av tüfeği ile üç kez ateş ettiği, boyun ve baş bölgesine saçma ve kırık … parçaları isabet eden katılan …’in basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıktan sonra evin iç odalarına kaçarak atışlardan sakındığı anlaşılan olayda; odanın içerisinde bir insan bulunduğunu gören, bu insanı bilerek ve isteyerek öldürmek amacıyla av tüfeğiyle ateş eden sanığın, olayın meydana geldiği yer ve koşullara göre ateş ettiği kişinin 18 yaşından küçük olduğunu bilebilecek durumda olmadığı, bu itibarla suçun nitelikli hâlinin gerçekleşmesi bakımından hatasından faydalanması gerektiği, zira TCK’nın 30/2. maddesine göre bu husustaki hatanın kaçınılmaz olmasının zorunlu bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın eyleminin TCK’nın 81/1. maddesi kapsamında kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.06.2020 tarihli ve 228-1086 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya uygun Yerel Mahkeme kararının onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu üyesi; sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.06.2020 tarihli ve 228-1086 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- … 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2019 tarihli ve 453-106 sayılı usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.01.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.