Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2020/206 E. 2023/411 K. 12.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/206
KARAR NO : 2023/411
KARAR TARİHİ : 12.09.2023

YARGITAY DAİRESİ : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 308-189

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’nün çocuğun basit cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca iki kez 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Aksaray 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.10.2012 tarihli ve 686-1109 sayılı hükümlerin, katılan mağdureler vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 02.03.2017 tarih, 7304-1099 sayı ve oy çokluğu ile; “Mağdurelerin aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunarak eylemleri farklı anlatmaları, mağdurelerin cinsellik kavramını anlayabilecek yaşta olmadıklarına dair psikolog görüşü ile tüm dosya kapsamına göre, mahkemece gerçekleştiği kabul edilen eylemlerde sanığın cinsel amacının olup olmadığı ve atılı suçları işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin, somut, tarafsız ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek, müsnet suçlardan beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Daire Üyesi …; “Tüm dosya kapsamı, sanık savunması, katılan beyanları, tanık anlatımları, bilirkişi beyanı, İstanbul Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu Başkanlığı raporu birlikte değerlendirildiğinde, sanığın Hürriyet Mahallesinde işletmeciliğini yaptığı bakkal dükkanına çikolata ve sakız almak için mağdurelerin olay günü birlikte geldikleri, sanığın mağdure Songül’ün ayağına kendi ayağıyla sürtünüp Songül’ü öptüğü, diğer mağdur …’nin kazağından içeriye elini sokarak, koltuk altını ve göğüsünü sıktığı, sonra Merve’yi yanağından öpüp kucağına aldığı, mağdurun bırak demesine rağmen sanığın bırakmadığı, sanığın savunmasında üzerine atılı suçu kabul etmediği, tanık olarak dinlenen 1998 doğumlu … İzgi sanığın bakkalına gittiğinde, sanığın bazen kendisini kucağına oturttuğunu, bir defasında babasına söylediğinde babasının sanık …’e kızdığını, yine tanık olarak dinlenen Sümeyye Amine Çiftçi’nin beyanında sanığın bakkalına gittiğinde, sanığın elini tuttuğunu, tanık olarak dinlenen Esra Çiftçi’nin kendisine kaş göz ettiğini, yine tanık olarak dinlenen Ayten Çelen’in beyanında sanığın bakkalına gittiğinde sanık … Görgül’nün bir kaç defa yüzünü sıktığını, bunu anne ve babasına söylediğinde seni seviyordur diyerek tepki vermediklerini beyan ettikleri, tanıkların bu beyanları ve mağdur beyanları birlikte değerlendirildiğinde ve mağdurların sanığa dosya kapsamı itibariyle iftira atmaları için bir sebebinin bulunmadığı, bu sebeple sanığın mağdurlara yönelik cinsel istismar suçunu işlediği kanaatine varıldığından, sanığın cezalandırılmasına ilişkin usul ve yasaya uygun olan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği,” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yerel Mahkeme ise 16.02.2018 tarih ve 308-189 sayı ile; “…Her ne kadar Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 02/03/2017 tarih, 2014/7304 esas, 2017/1099 karar sayılı bozma ilamı ile sanık …’nün üzerine atılı suçu işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak kesin, somut, tarafsız ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek müsnet suçlardan beraatine karar verilmesi yerine mahkumiyetine hükmedilmesi gerekçesi ile mahkememizin 04/10/2012 tarih, 2009/686 esas, 2012/1109 karar sayılı kararı bozulmuş ise de mağdurların yargılamanın çeşitli safhalarında alınan genel anlamda birbirleri ile uyumlu anlatımları, her iki çocuğunda yaşamadığı bir olayı yaşamış gibi anlatmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, mağdurların anneleri olan katılanların da mağdurların yaşadıklarını kendilerine anlattıklarını belirtmesi ve soruşturma aşamasında ve mahkememizde alınan beyanlarında da mağdurların anlatımları ile benzer anlatımda bulunmaları, suç konusunun önem ve niteliği dikkate alındığında katılanların çocuklarının mağduru olduğu bu tarz bir suç isnadında bulunmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yine her ne kadar sanık bozma öncesi alınan beyanlarında katılan …’ye ait bisikletin kırılması nedeniyle kendisine iftirada bulunuyor olabileceğini belirtmiş ise de, soruşturma aşamasında bu husustan hiç bahsetmediği, bir an için bu kabul edilse bile diğer mağdurun iftira atmasını gerektirecek bir durumdan da bahsetmemesi dikkate alındığında sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmemiş ve mahkememiz kararının olay içeriği ile uyumlu olduğu anlaşıldığından önceki kararda direnilmesine,” şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek sanığın ilk hükümler gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.05.2018 tarihli ve 40385 sayılı onama istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen daireye gönderilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 08.11.2018 tarih, 6027-6535 sayı ve oy çokluğu ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 09.05.2019 tarih ve 562-396 sayı ile yargılama aşamasında kamu davasından haberdar edilmeyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, yokluğunda verilen kararın tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmiş, tebligat eksikliğinin giderilmesinin ardından anılan Bakanlık vekili tarafından hükümlerin temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.10.2019 tarihli ve 96301 sayılı onama istekli ek tebliğnamesiyle ve Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 05.03.2020 tarih ve 7115-1777 sayı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 237/2. maddesine göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağından Bakanlık vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi sonrasında, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR:
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan mağdure …’nin suç tarihinde 6 yaş 2 aylık, katılan mağdure …’nun ise 7 yaş 7 aylık oldukları, katılan mağdurelerin ikamet ettikleri mahallede bakkal dükkânı işleten sanık …’nün ise suç tarihinde 38 yaşında ve evli olup iki çocuğunun bulunduğu,
08.08.2009 tarihinde alışveriş yapmak amacıyla gittikleri bakkal dükkânından dönen katılan mağdurelerin, sanığın kendilerine yönelik eylemlerini annelerine aktarmaları üzerine olayın ortaya çıktığı ve sanık hakkında soruşturmanın başlatıldığı,
10.11.2010 tarihinde Kayseri Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü Çocuk İhmali ve İstismarını Engelleme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen raporlarda; normal zihinsel gelişime sahip olan katılan mağdurelerde maruz kaldıkları iddia olunan cinsel istismar olayına bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğu geliştiğinin bildirildiği,
24.08.2011 tarihinde Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından katılan mağdure Songül hakkında düzenlenen raporda; klinik olarak normal zekâ düzeyine sahip olan katılan mağdurede olaydan kaynaklanmış subklinik travma sonrası stres bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiğinin, olay nedeniyle ruh sağlığının etkilendiğinin ancak bunun ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığının belirtildiği,
24.08.2011 tarihinde Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından katılan mağdure Merve hakkında düzenlenen rapora göre; klinik olarak normal zekâ düzeyine sahip olan katılan mağdurede olaydan kaynaklanmış subklinik travma sonrası stres bozukluğu ve depresif uyum bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, olay nedeniyle ruh sağlığının etkilendiği ancak bunun ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı,
Aksaray Devlet Hastanesinin 01.02.2001 tarihli sağlık kurulu raporuna göre; sol diz amputasyonlusu olan sanığın çalışma gücünü %45 oranında kaybettiği,
Katılan mağdurelerin 11.09.2009 tarihli celsede beyanlarının alınması sırasında hazır bulunan psikolog bilirkişinin, mağdurelerin genel durumlarına ilişkin olarak; “Duruşma esnasında mağdur …’nin genel görünümünün yaşı ve cinsiyeti ile uyumlu olduğu, öz bakımının yeterli olduğu, iletişime açık olduğu, yaşına uygun olarak kendini ifade edebildiği, bilinçsel gelişim dönemi açısından işlem öncesi (okul çağı öncesi) dönemde olduğu, neden-sonuç ilişkisini tam olarak kuramadığı, konuşmaya başlamadan önce bir durağanlık yaşadığı, biraz şaşkın olduğu, bunun da duruşma ortamının etkisi ile olduğu, başından geçen olayı anlatırken biraz kaygılı olduğu, içinde bulunduğu yaş olayı tam olarak, olduğu gibi anlatmaya ve hatırlamaya uygun olmadığından olayla ilgili tüm ayrıntıları anlatmasının ve hatırlamasının zor olabileceği, bunun da doğal olduğu gözlemlenmiştir.
Duruşma sırasında Songül’ün genel görünümünün yaşı ve cinsiyeti ile uyumlu olduğu, genel giyim, temizlik ve öz bakımının yeterli olduğu, yaşına uygun olarak kendini ifade edebildiği, bilinçsel gelişim dönemi açısından somut işlemsel dönemde (okul çağında) olduğu, neden-sonuç ilişkisi kurabildiği, başından geçen olayları somut bir dille, beden dilini kullanarak anlatabildiği, başından geçen olayı anlatırken genel olarak sakin olduğu, olayı anlatırken dikkatinin zaman zaman dağıldığı, ancak bunun ifade vermesine engel olmadığı, olay ile ilgili ayrıntıları yaşına uygun olarak hatırlamaya çalıştığı, sorulara cevaplar verebildiği gözlemlenmiştir.” şeklinde açıklamalarda bulunduktan sonra sorulması üzerine; “Bu yaştaki çocuklar tam cinsel kavramını anlayabilecek yaşta değillerdir, cinselliğin tam özünü ve davranışta bulunulduğunu kavrayamazlar, bir baba gibi ve sahipli bir eylem gibi davranıldığını anlayamazlar, neyin iyi, neyin kötü olduğunu bir yetişkin gibi kavrayamazlar, ben mağdurlarla duruşma öncesinde kısa görüşmüştüm, duruşma esnasında da izledim, mağdurların üçüncü bir şahıs tarafından yönlendirildikleri kanaatine varmadım, sorulan sorulara kendilerinin yaşlarına uygun olarak cevap verdiklerini gözlemledim, ayrıca yaş itibarıyla etki altında kalabilmeleri de mümkündür ancak benim gözlemim kendi görüşlerini hatırlayabildikleri kadarı ile anlatmaktadırlar.” biçiminde cevap verdiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure Songül savcılıkta; halasının kızı olan katılan mağdure Merve ile birlikte çikolata almak amacıyla bakkala gittiklerini, çikolata aldıkları sırada sanığın ayağını kendisinin ayağına sürttüğünü, yanağından öperek; “Geçin içeri oturun.” dediğini ancak oturmak istemediklerini, sanığın bu defa elini katılan mağdure Merve’nin kazağının boyun kısmından içeri doğru soktuğunu, kucağına alıp öptüğü ve sıktığı katılan mağdure Merve’nin “Bırak” demesine rağmen önce bırakmadığını, daha sonra bırakması üzerine bakkaldan çıkarak eve döndüklerini ve yaşananları annelerine anlattıklarını, daha önce de sanığın kendisini hatırlamadığı bir yerinden ısırdığını, bakkala her gittiklerinde sanığın bu tarz hareketlerde bulunduğunu,
Mahkemede; daha önce de bakkal dükkânına gittiğinde sanığın, elini sıktığını ancak döveceğinden korkarak bu yaşananları annesine anlatamadığını, hatta dayısının kızları Amine, Esra ve Umeysa’nın da ellerini sıktığını gördüğünü, sanığın elini katılan mağdure Merve’nin kazağının boyun kısmından sokarak göğsünü sıktığını bizzat görmediğini, bu durumu katılan mağdure Merve’nin kendisine anlattığını,
Katılan mağdure Merve savcılıkta; dayısının kızı olan katılan mağdure Songül ile birlikte çikolata almak amacıyla bakkala gittiklerini, sanığın, kazağının içine elini sokarak kol altını ve göğsünü sıktığını, yanağından öpüp kucağına aldığını, “Bırak” demesine rağmen bırakmadığını, kurtulmak niyetiyle silkinince kendisini bırakmak durumunda kalan sanığın, bacağıyla katılan mağdure Songül’ün bacağına sürtündüğünü ve yanağından öptüğünü, çikolatayı aldıktan sonra bakkaldan uzaklaşıp eve dönerek durumu annesine aktardığını,
Mahkemede; olay sırasında sanığın kendisini kucağına alıp sıktığını ve yanağından öptüğünü, bırakması için zorlayınca sanığın eylemine son verdiğini, sanığın elinden tutup bacağına sürtünmekle birlikte katılan mağdure Songül’ü öpmediğini, daha önce de birçok kez sanığın dükkânına gittiğini ancak sanığın böyle bir eylemde bulunmadığını,
Katılan … kollukta; olay günü saat 13.00 sıralarında öz kızı olan katılan mağdure Merve ile evinde misafir olarak bulunan yeğeni katılan mağdure Songül’ü çikolata almaları için bakkala gönderdiğini, bir süre sonra eve dönen katılan mağdurelerin sanığın yaptıklarını anlatmaları üzerine sanık tarafından işletilen bakkal dükkânına gittiğini ve yaptığının ayıp olduğunu sanığa söylediğini, polisi arayarak olayı ihbar etmek için eve döndüğünü ancak bakkaldan ayrıldıktan sonra sanığın haber vermesi nedeniyle polislerin eve geldiklerini, kendisinin de durumu onlara anlattığını,
Mahkemede; olaydan sonra katılan mağdurelerin eve koşarak döndüklerini, bu olaydan önce de katılan mağdure Merve’ye üstünü açma, dokunma gibi davranışlara maruz kalması hâlinde hemen kendisine anlatmasını sürekli tembih ettiğini,
Katılan … kollukta; olay tarihinde öz kızı olan katılan mağdure Songül’ün, halası katılan …’in evinde olduğunu, eve döndükten sonra katılan mağdure Songül’ün sanık tarafından gerçekleştirilen eylemleri anlatması üzerine sinirlenerek sanığın işlettiği bakkal dükkânına gittiğini, sanığa yaptığının ayıp olduğunu söyleyerek tokat attığını, bakkaldan ayrılmalarından sonra sanığın araması üzerine eve gelen polis memurlarına durumu anlattığını,
Mahkemede; yaklaşık bir ay önce oğlu Şaban’ın; “Ahmet ağabey bizden kendisine parmak atmamızı istedi.” dediğini, oğluna, sanığa bulaşmamasını söylediğini, bu olaydan birkaç gün sonra ise sanığın, oğlunun bisikletini kırdığını, yanına giderek neden yaptığını sorduğu sanığın bisikleti kırdığını kabul etmediğini, sanığa iftira atmadığını, sanığın mahalledeki tüm çocuklara benzer eylemlerde bulunduğunu ancak ailelerin çocuklarının adlarının çıkmasını istemedikleri için şikâyetçi olmadıklarını,
Tanık … mahkemede; sanıkla yaklaşık 7-8 yıldır komşuluk yaptıklarını, katılan mağdurelerle ailelerini ise tanımadığını, sanığın olumsuz bir eylemine şahit olmadığını, kendisinin de dört yaşında bir çocuğunun olduğunu ve tek başına bakkala gidip geldiğini, böyle bir olay duymadığını,
Tanık … mahkemede; yaklaşık 7-8 yıldır komşusu olan sanığın olumsuz herhangi bir davranışına rastlamadığını, kendi çocuklarının da bakkala gidip geldiklerini ancak sanığın olumsuz bir davranışından bahsetmediklerini,
Tanık … mahkemede; sanığı yaklaşık 5-6 yıldır tanıdığını, olay tarihinde katılanların, sanığın yanına gelerek kavga çıkardıklarını, bakkal dükkânını dağıttıklarını, sanığa kavganın ne sebeple çıktığını sormadığını, katılan mağdurelere yönelik eylemlerine de tanık olmadığı, sanığın daha öncesinde de böyle bir olaya karıştığını duymadığını,
Tanık … mahkemede; katılanları ve sanığı aynı mahallede oturmaları nedeniyle tanıdığını, taraflar arasında önceye dayalı bir husumet olup olmadığını bilmediğini, sanığı yaklaşık 6-7 yıldır tanıdığını ancak nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu bilemediğini, olay günü evde olduğunu, parka gittiğinde sanığın katılanlarla tartıştığını gördüğünü, söz konusu tartışmanın neden kaynaklandığını tam olarak anlayamadığını ve bunu sanığa da sormadığını, olay yerine polisi sanığın çağırdığını, kendisinin de çocukları olduğunu ve parka gidip geldiklerini ancak böyle bir şikâyetlerinin olmadığını,
Tanık … İzgi mahkemede; tek başına bakkala gittiğinde sanığın bazen kendisini kucağına oturttuğunu, bazen elini bazen de penisini sıktığını, bu olayların on-on beş defa yaşandığını, bir defa bu durumu paylaştığı babasının sanığa kızdığını, bunun üzerine sanığın bir süre benzer eylemlerde bulunmadığını, sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerine ise tanık olmadığını,
Tanık Sümeyye Amine Çiftçi mahkemede; bakkal dükkânına gittiğinde sanığın, elini tuttuğunu,
Tanık Esra Çiftçi mahkemede; sanığın işlettiği bakkal dükkânına bazen kardeşiyle bazen de tek başına gittiğini, sanığın kendisine kaş göz işareti yaptığını, başkaca uygunsuz bir davranışına tanık olmadığını,
Tanık Umeysa Çiftçi mahkemede; sanığın işlettiği bakkal dükkânına ağabeyi ya da babasıyla beraber gittiğini, sanığın uygunsuz bir davranışına şahit olmadığını,
Tanık Ayten Çelen mahkemede; bakkal dükkânına gittiği sanığın zaman zaman yüzünü sıktığını, bu durumu uygunsuz bir davranış olarak düşünmediğini, anne ve babasıyla paylaştığında da kendisine; “Seni seviyordur.” dediklerini, sanığın başkaca olumsuz bir davranışına rastlamadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … kollukta ve savcılıkta; 08.08.2009 tarihinde saat 14.30-15.00 sıralarında katılan mağdurelerin bakkal dükkânına geldiklerini, bakkalın dışında duvarın dibinde yalnız başına oturduğu sırada katılan mağdurelerin kendisinden sakız ve çikolata istediklerini, bakkala girip parayı aldıktan sonra sakız ve çikolatayı verdiği katılan mağdurelerin dükkândan ayrıldıklarını, bir süre sonra bakkala gelen katılanların kızlarına tacizde bulunduğunu iddia ettiklerini, iyi niyetle dahi katılan mağdureleri kucağına alıp öpmediğini, suçlamaları kabul etmediğini,
Sorguda; yaklaşık bir hafta önce katılan mağdurelerle kardeş olan başka çocuklara dükkânın yan tarafını kirlettiklerini ve temizlik yapacağı için bisikletlerini çekmelerini söylediğini, çocukların da kendisine iftira atacaklarını aktardıklarını, sonrasında bu olayın yaşandığını, işlettiği dükkâna gün içinde çok fazla kadın ve çocuğun geldiğini, suçsuz olduğunu,
Mahkemede; katılan mağdurelerin neden böyle bir suç isnadında bulunduklarını bilmediğini, sol bacağı sakat olduğu için koltuk değneği kullandığını, katılan mağdure Merve’nin olay tarihinde öğleden önce de park içerisinde bulunan dükkânına geldiğini, bir seferinde sakız alıp dönerken parkta düştüğünü, katılan mağdure Merve’yi kaldırarak ona yardımcı olduğunu, olaydan bir hafta önce ise parkın kirletilmesi nedeniyle katılan …’nin diğer çocuklarının bisikletini alıp kenara koyduğunu, niyetinin bisikletlerin bulunduğu yeri temizlemek olduğunu, çocuklar parktan ayrıldıktan sonra yanına gelen katılan …’nin bisikletin kırıldığını söyleyerek kendisinden ödeme yapmasını istediğini, kabul etmemesi üzerine de; “Bunu senin yanına bırakmam!” diyerek gittiğini, belki bu olay nedeniyle iftira atmış olabileceğini,
Savunmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Katılan mağdurelerin, olay tarihinde alışveriş yapmak amacıyla gittikleri bakkal dükkânını işleten sanığın, vücutlarının değişik bölgelerine dokunmak ve öpmek suretiyle kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu iddia ettikleri, sanığın ise aşamalarda suçlamaları kabul etmediği anlaşılan olayda;
Suç tarihinde 7-8 yaşlarında olan katılan mağdurelerin, sanığın eylemlerinin yöneldiği kişilere ve olayın gerçekleşme biçimine ilişkin olarak aşamalarda değişen ve birbiriyle çelişen anlatımlarda bulunmaları, katılan mağdurelerin duruşmada beyanlarının alınması sırasında hazır bulunan psikolog bilirkişinin, katılan mağdurelerin cinsellik kavramını tam olarak anlayabilecek yaşta olmadıklarını, neyin iyi, neyin kötü olduğunu bir yetişkin gibi kavrayamayacaklarını açıkça ifade etmesi, sanığı 5-8 yıl arasında değişen bir süredir tanıdıklarını bildiren tanıklar Bediriye, Erol, … ve Cemil’in, sanığın olumsuz bir tutum ve davranışına rastlamadıklarını belirtmeleri, yaşları 8 ve 12 arasında değişen tanıklar …, Sümeyye Amine, Esra, Umeysa ve Ayten’in ise katılan mağdurelerin gerçekleştiğini iddia ettikleri olaya dair bir görgülerinin bulunmayıp sanığın kendilerine yönelik davranış biçimini aktarmaları, olayın sanığın müracaatı sonucu adli makamlara intikal etmesi ve sanığın tüm aşamalarda atılı suçu inkâr etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; katılan mağdurelerin somut delillerle desteklenmeyen soyut beyanları dışında, sanık tarafından cinsel istismara uğradıklarını gösterir kesin ve inandırıcı kanıt bulunmaması nedeniyle katılan mağdurelerin iddialarının şüphede kaldığı ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiği anlaşıldığından, sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin isabetli olmadığına ve sanık hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin, sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Aksaray 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2018 tarihli ve 308-189 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanığın katılan mağdurelere yönelik eylemlerinin sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.09.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.