YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/197
KARAR NO : 2022/848
KARAR TARİHİ : 28.12.2022
Kararı veren
Yargıtay Dairesi: (Kapatılan) 17. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 29-414
Sanık …’in iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan TCK’nın 116/2, 62, 52/2-4. maddeleri uyarınca 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.05.2015 tarihli ve 29-414 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesince 30.10.2019 tarih ve 3023-13344 sayı ile;
“…Hükmün açıklandığı 14.05.2015 tarihinde başka bir suçtan dolayı Hatay (Kapatılan) E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan ve duruşmalardan bağışık tutulma talebi olmayan sanığın, duruşmaya getirilmesi ya da SEGBİS aracılığıyla bağlanılması suretiyle duruşmaya katılımının sağlanması gerekirken yokluğunda mahkûmiyetine karar verilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.01.2020 tarih ve 1313 sayı ile;
“…Sanık hakkında atılı suçtan kurulan mahkûmiyet kararının, hükmedilen cezanın tür ve miktarı itibarıyla kesin nitelikte olması nedeniyle 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği,” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 24.02.2020 tarih ve 3577-2631 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının lehe mi yoksa aleyhe mi olduğu, lehe olduğu sonucuna ulaşılması hâlinde, sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan kurulan hükmün kesin nitelikte olup olmadığı; bu bağlamda, hükmün esastan incelenerek bozulmasına dair Özel Dairenin 30.10.2019 tarihli ve 3023-13344 sayılı ilamının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.01.2015 tarihli ve 279-244 sayılı iddianamesi ile sanık …’in, 04.11.2014 tarihinde tespit edilemeyen bir vakitte şikâyetçi …’in iş yerinin giriş kapısını kırmak suretiyle içeriye girerek iş yerinden bilgisayar, cep telefonu, modem ve 650 Dolar çaldığından bahisle hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 14.05.2015 tarih ve 29-414 sayı ile; sanığın hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-h, 168/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası; iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan TCK’nın 116/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca doğrudan 3000 TL adli para cezası; mala zarar verme suçundan aynı Kanun’un 151/1, 168/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca doğrudan 1000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin sanık müdafisi tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesince 30.10.2019 tarih ve 3023-13344 sayı ile ilamın birinci bendinde, mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin kesinlik nedeniyle reddine; hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçlarından kurulan hükümlerin ise sanığın savunma hakkının kısıtlanmış olması gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, Özel Daire ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 13.12.2019 tarihinde teslim edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 28.01.2020 tarih ve 1313 sayı ile; “İş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteğinin, hükmedilen cezanın tür ve miktarı itibarıyla kesin nitelikte olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği,” düşüncesiyle itiraz yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, 5271 sayılı CMK’nın olağanüstü kanun yollarının yer aldığı “Altıncı Kitap”, “Üçüncü Kısım”, “Birinci Bölüm”de 308. maddede;
“(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenleme ile, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde ceza daireleri kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurabileceği öngörülmüş, ancak sanık lehine itirazlarda süre aranmayacağı kuralı benimsenmiştir. Buna göre, sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde belirlenen aykırılıklarla ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan ve olağanüstü bir kanun yolu olan itiraz 30 günlük bir süre ile sınırlandırılmış olup bu süre Özel Daire kararının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Süre geçtikten sonra sanık aleyhine itiraz yoluna gidilemeyecektir.
Açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın, iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan doğrudan adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece sanığın savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle bozulduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ise atılı suçtan verilen hükme yönelik temyiz isteğinin, hükmedilen cezanın tür ve miktarı itibarıyla kesin nitelikte olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurduğu olayda;
Sanık aleyhine olduğunda şüphe bulunmayan itiraz nedeninin 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca 30 günlük süreye tâbi olduğu, dosya içeriğine göre 13.12.2019 tarihinde başlayan itiraz süresi 13.01.2020 tarihinde sona erdiği hâlde, itiraz kanun yoluna Özel Daire ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesinden yaklaşık 45 gün sonra 28.01.2020 tarihinde başvurulduğu anlaşıldığından, 30 günlük kanuni süreden sonra yapılan sanık aleyhindeki itiraz nedeninin Ceza Genel Kurulunca görüşülmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında, sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan kurulan hükmün kesin nitelikte olup olmadığı konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.