YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/179
KARAR NO : 2022/708
KARAR TARİHİ : 09.11.2022
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
: …
Nitelikli kasten öldürme suçundan, suça sürüklenen çocuk …’ın beraatine ilişkin … 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.05.2018 tarihli 164-145 sayılı hükme yönelik olarak katılan vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 14.02.2019 tarih ve 307-360 sayı ile; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın katılan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.10.2019 tarih, 2471-4032 sayı ve oy çokluğuyla;
“…Suça sürüklenen çocuk …’ün müdafisi ile alınan 14.10.2016 tarihli ifadesinde suçu ayrıntıları ile ikrar ettiği beyanları ile maktulün otopsi raporunun uygunluklar gösterdiği, olayın görgü tanığı…’nin birtakım beyanlarında da bu hususun doğrulandığı dikkate alındığında mahkûmiyeti yerine beraatine hükmedilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Başkan Vekili…; “…Suça sürüklenen çocuğun cezalandırılmasını gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin yeterli ve inandırıcı maddi hiçbir delil bulunmadığı,” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise; 19.12.2019 tarih ve 41039 sayı ile;
“…Maktuldeki yara sayısının çokluğu, ölüm sonrası sürüklenerek bir başka odaya taşınmış olmasının 15 yaşında bir çocuk tarafından gerçekleştiremeyeceği düşüncesiyle birtakım yollara tevessül edilmişse de, otopsi raporundan anlaşılacağı üzere 163 cm boyunda ve orta ağırlıkta birinin öldükten sonra ayaklarından sürüklenebilir olması, diğer taraftan suça sürüklenen çocuk … tarafından ilk darbenin bıçakla ve sırta vurulmuş olması nedeniyle maktulün hareket serbestisinin bir hayli kısıtlanacağı, mücadeleye kalkıştığında da diğer malzemelerle vurmaya devam edilmesi karşısında fail çocuk tarafından yapılmış olmasının mümkün olduğu, yapamamış olması hâlinde de yanındaki kişi ya da kişilerin suça sürüklenen çocuk … olduğu konusunda şüpheden uzak cezalandırmaya yeterli delil bulunmadığı,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.02.2020 tarih, 4085-296 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suça sürüklenen çocuk … hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile suça sürüklenen çocuklar …, … hakkında nitelikli kasten öldürme, sanıklar … ve … hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna yardımdan verilen beraat hükümleri, bu hükümlere yönelik temyiz taleplerinin Özel Dairece esastan reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olup inceleme itirazın kapsamına göre suça sürüklenen çocuk … hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen beraat hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suça sürüklenen çocuk …’a atılı nitelikli kasten öldürme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
11.10.2016 tarihli yakalama tutanağında; “11.10.2016 tarihinde saat 03.37 sıralarında Haber Merkezine yapılan bir ihbarda Işık Mahallesi, Hisar Kapı, Uluyolu No: 117 sayılı yerde bir şahsın ‘Ben babamı vurdum.’ şeklinde ihbarda bulunması üzerine; bahse konu adrese intikal edildiğinde, 1975 doğumlu … isimli şahsın tek katlı binanın girişe göre sol tarafta bulunan yatak odasında yerde yatar vaziyette olduğu, şahsın eks olduğu, battaniye ve sünger yatakla üzerinin örtülü olduğunun görülmesi üzerine olay yeri inceleme ekibi çağrılarak gerekli çalışma yaptırılmış, yine olay yerinde 2007 doğumlu … isimli şahısla yapılan görüşmede, uyurken abisi …’ın kendisini uyandırdığını, babaları …’ı bıçakla öldürdüğünü söylediğini, kendisini alarak ikamet önünde bulunan motosikletine bindirerek babaannesinin evine bıraktığını ve abisi …’ın motosiklet ile ayrıldığını beyan etmesi üzerine; yapılan çalışmalar sonucu adı geçen şahsın 2001 doğumlu … olduğu tespit edilmiş, şahsın yaşının küçük olması nedeniyle gidebileceği yerler araştırıldığı esnada …’ın olay akabinde babasına ait cep telefonunu da yanına alarak ayrıldığı bilgisine ulaşılmış, nerede olduğu sorulduğunda Belediye Binası önünde bulunan havuzun yanında olduğunu söylemesi üzerine bahse konu adrese geçilmiş, yasal hakları hatırlatıldıktan sonra tarafımızdan yakalanmış, konu kendisine sorulduğunda olayı doğrulayarak kendisinin aynı mahallede kız arkadaşı olduğunu, babasının bu kızla görüşmesini istemediğini ve kıza ‘Orospu’ şeklinde ithamlarda bulunduğunu, akşam saatlerinde yine babası ile evlerine giderken kız arkadaşı ile karşılaştıklarını, babasının yine bu kıza küfrederek ağır ithamlarda bulunduğunu, aralarında tartışma çıktığını, daha sonra kendisinin odaya geçerek uyuduğunu, gece saatini tam olarak hatırlamadığı bir saatte uykudan uyandığını, babasının kız arkadaşı hakkında söylediği sözler aklına geldiğini, mutfakta bulunan ekmek bıçağını alarak uyuyan babasının yanına giderek bıçağı babasının boğaz kısmına sapladığını, babasının üzerine battaniye ve sünger yatak ile kapattığını daha sonra uyuyan kardeşi …’ı uyandırarak motosikletiyle babaannesinin evinin önüne bıraktığını, kendisinin de babasına ait telefonla 155’i aradığını ve ‘Babamı öldürdüm.’ diyerek adresi verdiğini ihbar edip motosiklet ile ayrıldığını, daha sonra teslim olduğunu beyan etmiştir.” ibaresine yer verildiği,
… Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen 24.11.2016 tarihli otopsi raporunda; “163 cm boyunda, orta yapıda, kırçıl saçlı, bıyık ve sakallı, 40-45 yaşlarında, sünnetli bir erkeğe ait ve ölü katılığı hâlinde olup ölü lekeleri vücudun arka taraflarında soluk mor renkte teşekkül etmiş, sol kol ve ön kolda, sağ uylukta çiçek figürleri ağırlıklı tatuajları bulunun cesette (…) yapılan kimyasal analizlerde kanda alkol tespit edilmediği, kanda ve idrarda uyutucu, uyuşturucu, uyarıcı maddeler ve ilaçların arandığı, bulunmadığı, kişinin ölümünün ezici-kesici ve delici-kesici alet yaralanmasına bağlı kafatası kemiği kırıklarıyla birlikte beyin harabiyeti ve kanaması, sağ akciğer kesisine bağlı kanama sonucu meydana gelmiş olduğu, kişide 12 adet ezici-kesici alet, 7 adet kesici-delici alet yarası, 15 adet yüzeysel kesi, 1 adet flep tarzında yara ile 9 adet çizik tarzında lezyon saptanmış olup kişide tespit edilen 12 adet ezici-kesici alet yarası ile sağ skapula alt kısmında tarif edilen kesici-delici alet yarasının tek başlarına ve birlikte şahsı öldürücü nitelikte yaralar oldukları, kişide tespit edilen diğer kesici-delici alet yaraları ile yüzeysel kesiler, flep tarzında yara ile çizik tarzında lezyonların şahsı öldürücü nitelikte yaralar olmadıkları, kesici-delici alet yaralarının yara dudaklarının özelliklerine göre olayda kullanılan kesici-delici aletin namlusunun bir yüzü keskin diğer yüzü keskin olmayan küt özellikte olduğu, kişide tespit edilen yüzeysel kesiler, flep tarzında yara ile çizik tarzında lezyonların olayda kullanılan kesici-delici ve ezici-kesici aletin keskin yüzleriyle de husüllerinin mümkün bulunduğu,” tespitlerine yer verildiği,
Sosyal Hizmetler Merkezi Müdürlüğünce suça sürüklenen … hakkında düzenlenen 07.11.2016 tarihli raporda; …’ın zihinsel anlamda yaşına uygun zeka seviyesine sahip olmadığı, bu nedenle duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlandığı, sakin bir kişilik yapısına sahip olduğu ve yönlendirmeye açık olduğunun gözlendiği, açıklamasına yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu … Şube Müdürlüğünce düzenlenen 17.10.2016 tarihli raporda; suça sürüklenen çocuk …’ın 11.10.2016 tarihinde işlediği iddia edilen canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabileceği ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiğinin belirtildiği,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemi vasıtasıyla çıkarılan nüfus kaydından, maktul …’ın 30.12.1975 tarihinde doğduğu, 21.01.2000 tarihinde evlendiği, bu evliliğinden 2001 doğumlu … ile 2007 doğumlu … isimli iki oğlunun bulunduğu, maktulün 2009 yılında boşandığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … Mahkemede; “Ölen … benim oğlum olur. Ben olayı görmedim, kimin yaptığını bilmiyorum, şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum.”,
Şikâyetçi … Mahkemede; “Ölen … benim oğlum olur, ben olayı görmedim, kimin yaptığını bilmiyorum fakat kim yaptıysa cezasını çekmesini istiyorum, ben eşimden de ayrıldım, Cengiz genelde annesinin yanında dururdu, şikâyetçiyim, davaya katılmak istemiyorum.”,
Tanık … Cumhuriyet Başsavcılığında; “Ben …’ın öldürülmesi olayından bir gün önce pazar günü …’den …’a gelmiştim, (…) Cengiz’in evinin tam karşısında benim babadan kalma bir evim vardır, ev boş olduğu için eve bakmaya gelmiştim, yani kısa bir ziyaret amaçlı gelmiştim, (…) Cengiz benim akrabam değil sadece komşumdur, her gün evin önünde görüştüğümüz için bir arkadaşlığımız vardır, gelince onu da görmek istedim, pazar günü telefonla aradım, ne yaptığını sordum, bana ‘Sorkun köyünün orada balık avındayım.’ dedi, yanında …’in olduğunu da söyledi, başka birinden bahsetmedi, akşama görüşme kararı alarak telefonu kapattık, o gün akşam yani pazar akşamı Cengiz’in evine gittim, yemek zamanıydı, onlar yemeği yemişlerdi, balık yemişlerdi, bana da balık gösterdi, Nazan vardı, Nazan’ın kucağında ufak bir çocuk vardı, … vardı, biraz oturduktan sonra taksi ile Nazan’ı almaya geldiler, kim olduklarını bilmiyorum görmedim, sonrasında ben de kısa bir süre sonra gittim, zaten fazla da kalmadım, ben giderken … evdeydi, o gün herhangi bir problem yoktu, kimse kimseyle tartışmadı, herhangi bir olumsuzluk yoktu, ertesi gün pazartesi günü…beni tam olarak hatırlayamıyorum ancak akşam saat 20.00 sıralarında aradı ‘Gel oturalım çay içelim.’ dedi, pazartesi o işe gittiği için hiç konuşamamıştık, akşam tekrar bu nedenle buluşmaya karar verdik, (…) saat 20.00 sıralarında…beni telefonundan aradı, ‘Buluşalım çay içelim.’ dedi, ben bu defa onu aradım gofret veya başka bir şey isteyip istemediklerini sordum, bana gerek olmadığını söyledi, bu telefonla son görüşmemizdi, sonrasında yalnız başıma Cengiz’in evine gittim, beraber çay içtik televizyon seyrettik, eskilerden muhabbet ettik, sigara içmedim, Cengiz de sigara içmedi, … sigara içmektedir, ara sıra sigara içmek için dışarı çıkıyordu, benim bulunduğum süreç içerisinde … devamlı uyuyordu, benim geldiğimi görüp görmediğini bilmem, bizim oturduğumuz televizyonlu odada uyuyordu, pazartesi günü yani 10.10.2016 tarihinde akşam saatlerinde Cengiz’in evinde bulunduğum sırada eve başka gelen giden olmadı, bu tarihte saat 23.30’da evden kesin olarak çıktım, bu saati tam olarak hatırlıyorum, hatta ben çıkarken içeriden…kapıyı asma kilitle kilitledi, sesini duydum, sonra da ben uzaklaştım evime gittim, dışarıda da herhangi bir olumsuzluk yoktu, her şey normaldi, benim olduğum süreçte…ile oğlu herhangi bir kavga etmedi, Cengiz bana herhangi bir husumetlisi olduğunu söylemedi, benim bu yönde herhangi bir bilgim yoktur, zaten bu olayı öğrenince biz de şaşırdık, ben olayı kimin gerçekleştirdiğini bilmem, Cengiz kapıyı kilitlerken içeride kendisi ve iki oğlu kalmıştı, adlarını söylediğiniz …, … ve … isimli çocukları tanımıyorum, bu kişilerin bu olaya karışıp karışmadıklarını bilmem,”,
Mahkemede; “Ben …’de çalışıyorum, bazen … iline geliyorum, …’ta evim ölen …’in evinin karşısındadır, kendisini tanırdım, olaydan 1 gün önce ölen … ile telefonla görüştük, (…) balıkta olduğunu, yanında … ve …’ın olduğunu söyledi, sonra akşamüzeri balıktan döndüklerinde evlerinin önünde bunları gördüm, Cengiz bana tuttuğu balıkları gösterdi, poşetin içinde 3 kiloya yakın balık vardı, hatta bana ‘Akşam gel balık pişirelim birlikte yiyelim.’ dedi, ben de akşam evlerine gittim, evde …, Nazan’ın çocuğu ve Özgür vardı, o gün orada çay içildi, şu anda tam olarak hatırlamamakla beraber Nazan’la Özgür’ün sigara içtiklerini söyleyebilirim, ben gece 22.00 gibi evden ayrıldım, evime gittim, pazartesi günü sabah işime gittim, akşam…beni telefonla aradı çay içmeye davet etti, ben de çarşıdaydım, hatta kendisini aradım, çarşıdan alınacak bir şey var mı diye sordum, ‘Bir şey yok, çay hazır sen gel.’ dedi, ben de eve yanlış hatırlamıyorsam 20.00-20.30 sıralarında gittim, çay içtik, evde … vardı, uyuyordu, … de bilgisayarla oynuyordu, … çay yaptı, birlikte oturduk, çay içtik, o gün evde başka kimseyi görmedim, gece saat 23.30 gibi evden ayrıldım, kapının ardından kilitlendiğini hatırlıyorum, hatta Cengiz ‘Sabah erken işe gideceğim.’ diyerek kapıyı kilitledi, ben de evime gidip yattım, ertesi gün işime gittim, saat 12-13 gibi bana telefon geldi, Cengiz’in vefat ettiğini söylediler, inanmadım, sonrasında olayı öğrendim.”,
Tanık Sefer Satır Mahkemede; “Ben …. köyünde kahve işletirim, … benim oğlum olur, okuldan çıktığında bana yardıma gelir, köyün öğrenci servisiyle gelir, o tarihte …’ta Endüstri Meslek Lisesinde okuyordu, servisle köye geliyordu, bana yardım ediyordu, gece de birlikte kendi aracımızla dönüyorduk, tarihini ve gününü tam olarak hatırlamamakla beraber olay gecesi çocuğumun yanında olduğunu hatırlıyorum, ben aynı zamanda işçiyim, işten geç çıktığım için … servisle … yerine gider, orada hazırlığı yapar, sonra da ben işten çıktıktan sonra giderdim, kahveleri gündüzleri açmıyorduk, akşam saat 18.00 sıralarında açardık.”,
Tanık … Kollukta 11.10.2016 tarihinde; “Babam ve abim ile birlikte ikamet etmekteyim. Benim annem ve babam boşanmışlar. Velayetim babamın üzerindedir. Ben … Hilmi İlkokulu 4. sınıfta okumaktayım. Dün yani 10.10.2016 tarihinde okul çıkısında anneannemin Işık Mahallesi’nde bulunan ikametine gittim. Daha sonra abim geldi. Biraz bekledikten sonra abim ‘Babamın yanına gidiyorum.’ diyerek evden ayrıldı. Aynı gün saat 18.00 sıralarında abim ve babam anneannemin ikametine beraber geldiler. Burada da beni alarak kendi evimize gittik. Eve gittikten sonra akşam yemek yedik. Daha sonra babam, abim … ve ben salonda beraber televizyon seyretmeye başladık. Televizyon seyrederken babam oturmakta olduğu tekli koltuk üzerinde uyuyakaldı. Ben de televizyon seyrederken uyuyakalmışım. 11.10.2016 tarihinde saat 03.00 sıralarında ben uyuyakaldığım koltuktayken abim … benim yanıma gelerek beni uyandırdı. Abim beni uyandırdığında iki elinde de kan vardı. Abim bana ‘Burnum kanadı. Babam …’e gitti. Bizi de götürecekmiş. 2-3 gün gelmeyecekmiş.’ dedi. Ben abimin ellerinde kanı görünce korktum. Bunun üzerine evin anahtarını yanıma alarak anneannemin evine doğru koşarak gittim. Ben anneannemin evinin yakınlarındayken abim babamın motosikletiyle yanıma geldi. Bana ‘Ben babamı öldürdüm.’ dedi ve benim yanımdan uzaklaştı. Ben anneannemin dış kapısı çalarken abim motosikletle hızlıca Şehitler tarafına gitti. Ben kapıyı çaldım. Anneannem kapıyı açtı. Daha sonra… Ablam geldi. Ben… Abla’ya abimin babamı öldürdüğünü söyledim. Bunun üzerine ben ve dedem kendi evimize gittik. Dış kapı kilitliydi. Yanımda bulunan anahtar ile kapıyı açtım. Babamın yerde yattığı yatak odası da kilitliydi. Ben anahtar ile bu odayı da açtım. Odayı açtığımda yatak odasındaki yatağın üzerinde kan vardı. Babam yerde uzanmış vaziyette yatıyordu. Üzerinde her zaman salonda bulunan yer yatağı ve iki adet battaniye vardı. Bu iki battaniye babamın üzerine serili vaziyetteydi. Yer yatağı da onun üzerindeydi. Dedem ve ben yer yatağını ve battaniyeleri çektiğimizde babam yatar vaziyette, yüzü kanlar içerisindeydi. Bunun üzerine ben ve dedem yeniden dedemin evine gittik. Daha sonra buraya polisler geldi ve beraber tekrar bizim eve gittik. Ben uyuduktan sonra hiçbir şekilde ses ve bağırma duymadım. Benim bu olay ile ilgili olarak söyleyeceklerim ve bildiklerim bundan ibarettir.”,
Kollukta 13.10.2016 tarihinde; “Ben babam …’ın abim … tarafından öldürülmesi ile ilgili olarak 11.10.2016 tarihinde Çocuk Şube Müdürlüğünde bilgi sahibi olarak ifademi vermiştim. İfademi verdiğim tarihte abimin ve …’ın beni öldürmek ile korkutmasından dolayı anlatamadım. Abim beni uyandırmadan önce ben kendim uyanmıştım. Evin yatak odasından kalın sesli bir erkek şahsın, ‘… uyanmasın. … uyanırsa onu tehdit edin. Korkutun.’ dediğini duydum. Ancak kimin konuştuğunu duymadım ve görmedim. Ben yeniden yattığım yerde uyuyakalmışım. Abim beni uyandırdı. Abim beni uyandırdığında daha önceden abimin arkadaşı olarak tanıdığım … evin içerisindeydi. Benim yattığım kanepenin karşısında bulunan kanepede tek başına oturuyordu. Abim beni uyandırınca … ile birlikte bana ‘…’ü burada gördüğünü unut. …’ü burada gördüğünü birisine dersen seni öldürürüm.’ dediler. Ben de yattığım yataktan kalkarak oturdum. Abim beni uyandırırken elinde bulunan kan benim üzerimdeki tişörte bulaştı. Bunun için de abim bizim odamızdan elbise getirerek benim üzerimdeki elbiseleri çıkarttı. Yanında getirdiği elbiseleri bana giydirdi. Benim üzerimden çıkan elbiseleri de abim yanına alarak götürdü. Ancak nereye götürdüğünü bilmiyorum. Daha sonra ben uyumuşum. Ne kadar uyuduğumu hatırlamıyorum. Ben uyumadan önce … odada oturuyordu. Ancak uyandığımda … evde yoktu. Ben uyandıktan sonra abim tuvalete gitti. Ben de bunun üzerine evden kaçarak anneannemin ikametine doğru gittim. Anneannemin ikametine yakın bir yerde abim benim yanıma babamın motosikletiyle geldi. Abim bana ‘Ben babamı öldürdüm. Babam yatak odasında.’ dedi ve elindeki ikametimizin anahtarını bana vererek yanımdan motosiklet ile hızlıca uzaklaştı. Ben de bunun üzerine anneannemin evine gittim. Dedem ve anneanneme olayı anlattım. Dedem ile birlikte bizim ikametimize geri gittik. Dedem ve ben babamın yatak odasına girdik. Babam yerde uzanmış bir vaziyette yatıyordu. Babamın üzerinde iki adet battaniye ve bir adet yer yatağı vardı. Babamın yatağının üzerinde ve yerde kan lekeleri vardı. Babamın üzerindeki battaniyeyi dedem ile birlikte kaldırdığımızda babamın yüzünü gördüm. Kanlar içerisindeydi. Bunun üzerine dedem ve ben evden çıktık. Dedemin evine giderek polise haber verdik. Yanımıza gelen polisler ile birlikte yeniden bizim eve gittik.”,
Cumhuriyet Başsavcılığında 14.10.2016 tarihinde; “Ben bu olayla ilgili önceden de psikolog eşliğinde ifade verdim, onlara gördüklerimi bildiklerimi anlattım, gerek polise, gerekse diğer ifademi alan kişilere ben olayı bildiğim kadarıyla anlattığım doğrudur, ben okuldan olay tarihinde çıktım, tek başıma ev yakın olduğu için anneannem …’nin evine gittim, orada biraz kaldım, sonra abim ve babam motora binip …’nin evine gelerek beni motorla aldılar, daha hava kararmamıştı, kapının kilidini açarak eve girdik, akşam oldu, akşam babam yumurtalı ekmek yaptı, yedik, biraz kalmıştı, üçümüz çay içtik, yanında domates ve salatalık yedik, ben de çay içtim, babam sigara kullanmaz, dört sene öncesinde bıraktı, ondan sonra bir daha içmedi, olay tarihinde de hiç sigara içmedi, babam alkol veya uyuşturucu kullanmaz, sonra babamın arkadaşı … geldi, o gelmeden önce yemeğimizi yemiştik ve çayımızı içmiştik, … de çay içti, yemek veya başkaca bir şey yemedi, babamla çay içtiler, sohbet ettiler, (…) ağabeyim ara sırada dışarı çıkıp sigara içiyordu, onlarla hiç sohbet etmiyordu, benimle hiç konuşmadı, normal, her zamanki gibiydi, … komşumuz olur, aynı mahallede oturmaktadır, geceleri otobüs şoförlüğü yapmaktadır, onlar sohbet ederken daha doğrusu … Abi geldikten biraz sonra ben uyudum, evin girişindeki sağdaki ilk odada televizyonlu yerde uyudum, ağabeyim o sırada neredeydi bilmiyorum, …’in evden ne zaman gittiğini bilmiyorum, odada yatmakta kullandığımız bir sünger yatak bulunmaktadır, bu ben yatarken duvar dibindeki koltuğun sağında dik vaziyette duruyordu, bunu genelde üçümüzde yatmak için kullanırız, genellikle üçümüz bu yatağı odanın ortasına sererek üzerinde uyuruz, sobalı olduğu için genellikle hepimiz aynı yerde yatmayı tercih ediyoruz, ben misafir olduğu için televizyonun karşısındaki koltukta uyudum, bir sesle uyandım, gözümü açtığımda uyuduğum koltuktaydım, babam benim bulunduğum koltuğun karşı koltuğunda duvar dibindeki koltukta idi, eli kolu oynamıyordu, baygın uyuyor gibiydi, yüzünde ve başında kan vardı, babamın sesini hiç duymadım, hiç sesi çıkmadı, benim gördüğüm hâliyle uyuyor gibiydi, ağabeyim …, babamın hemen yanındaydı, kafasına kafasına elindeki bisiklet jantıyla vurmaktaydı, Doğuş Yedikule olarak bildiğim ağabeyimin arkadaşı, … yine ağabeyimin arkadaşlarından … da babamın yanındaydılar, ağabeyimin dışında bu kişilerden … ve Doğuş Yedikule babamın ellerinden kollarından ayaklarından tutuyorlardı, … de yakın bir yerdeydi ancak o tutmuyordu, başlarında bekliyordu, gördüğüm kadarıyla ağabeyimin elinde satır vardı, bu satırla babamın ensesine vurdu, oradan kan geldi, abimin elinde hiç bıçak görmedim, satırla başka bir yerine vurduğunu görmedim, …’ün elinde ise üzerinde sarı işlemeli üstü tırtıklı uçsuz, kılıca benzer, yanlarında demir olan adını bilmediğim bir alet vardı, bu aletle … babamın boğazının yan kısmına bıçağı değdirdi, oradan da kan geldi, yine … ikinci bir hamleyi yine babamın boğazına doğru yöneltti ve babamın boğazını kesti, … ve Doğuş’un babama yönelik herhangi bir aletle vurduklarını görmedim, … ve abim bıçak ve satırla yukarıda belirttiğim şekilde hareket ettiler, korktum ve yüzümü kapattım, benim uyandığımı sanırım fark etmediler, devamında yüzüm kapalıydı, ‘…’ı tehdit edin, söylemesin, konuşmasın.’ diye aralarında konuşuyorlardı, aradan zaman geçtikten sonra abim …’le birlikte yanıma geldi, yüzümü abim açtı, … karşı koltukta oturuyordu, abim odaya üst getirdi, ben üstümü değiştirdim, abimin üstünü değiştirip değiştirmediğini bilmiyorum, ben kalktığımda odada babam yoktu, abimle … vardılar, Doğuş ve … da vardılar, onlar da oturuyorlardı, yerde kırmızı çul vardı, önceden bu çul orada değildi, ben başka bir odaya geçmedim, başka bir odada babamı görmedim, babamı hangi odaya götürdüklerini bilmiyordum, ben ve abim ile arkadaşları …, … ve Doğuş Yedikule birlikte evden çıktık, dış kapıyı abim kilitledi, abim ve arkadaşlarının evde sigara içip içmediklerini yemek yiyip yemediklerini ben bilmem, çayı … geldiğinde içmiştik, satır ve bıçak gördüm, (…) yine olayda kullanılan satırı et kıyarken kullanmaktaydık, mutfakta dururdu, yine …’ün elinde gördüğüm sarı işlemeli, kılıca benzer aleti ben önceleri Doğuş Yedikule’de bir ara görmüştüm, dikkatimi çekmişti olayda ise …’ün elindeydi, abimin olayda kullandığı bisiklet jantı ise bizim üst kattaki depoda dururdu, en son orada olduğunu hatırlıyorum, bizim üç tane bisikletimiz vardır, depoda bildiğim kadarıyla başka jant yoktur. … ile babam sıkı arkadaştırlar muhabbetleri iyidir, hiç kavga ettiklerini görmedim, olay tarihinde de kavga etmediler, gülüp konuşuyorlardı, babamla …’in arası iyiydi neden böyle bir şey yaptığını anlamadım, … ile olaydan önce kavga etmemişlerdi, babam genelde …’e iyi davranırdı, ben dövdüğünü falan görmedim, bana da kesinlikle bir şey yapmamıştır, kötü davranmazdı, abimin arkadaşları ile babam arasında da herhangi bir anlaşmazlık yoktu, abimin arkadaşları eve gelmezlerdi, olay tarihinde yukarıda belirttiğim kişiler dışında ben kimseyi görmedim, evden çıkarken abimin yanına bir şey alıp almadığını hatırlamıyorum, ben, abim ve arkadaşları evden çıktık, evi abim kilitledi, yaya olarak yakın yerdeki çocuk parkının oraya gittik, burası anneannemin evine yakındır, buradan diğer abimin arkadaşları ayrıldılar, abim bana ‘Ben babamı öldürdüm, odasında.’ dedi elime anahtarı verdi, ben anneannem …’nin evine gittim, abim oradan ayrıldı, anneannemler abimi görmedi, sonrasında ben dedeme durumu anlattım, beraberce eve gittik, dış kapıyı açtık sonrasında girişte solda kalan babamın odasını anahtarla açtık, ben içeriye baktığımda babam yerde kafası kapıya doğruydu, üstünde döşek vardı, kapıya doğru olan yerde hatırladığım kadarıyla …’ün elinde gördüğüm alet vardı. İlk başta ben şu an ifadede bulunan psikolog eşliğinde beyanda bulunmuştum, ama ilk etapta beni korkuttukları için tam olarak olayı anlatamamıştım, olayın etkisiyle tam olarak olayı anlatamadım, şu an anlattıklarım olay tarihinde olan şeylerdir, kesin olarak …, … ve Doğuş Yedikule’yi ben olay yerinde gördüm.”,
Mahkemede; “… benim abim olur, olayın olduğu gün ben uyuyordum, …’ın eve geldiğini hatırlıyorum, ancak o geldikten sonra ben gidip yattım, o esnada evde abim …, babam ve misafirliğe gelen … vardı, ben uyudum, sonra abim beni geceleyin uyandırdı, bana ‘Ebemgile gidiyoruz.’ dedi. Ben de neden gittiğimizi sormadım, kimseye sorma gereği de hissetmedim, abim …’in ellerinden birinin avuç içinde bir miktar kan vardı, bunu hatırlıyorum, bu şekilde evden çıktık, buradan … ebemin evine gittik, … ebemin evine gitmeye yaklaştığımızda birkaç adım kala bana ‘Ben babamı öldürdüm.’ diyerek evin anahtarını verdi, kendisi yanımdan ayrıldı, ben de ebemin evinin zilini çaldım, … ebem bana ‘Niçin geldin?’ diye sordu, ben de ‘Babam ölmüş, o yüzden geldim.’ dedim, ebem de polisi aradı, ben ebeme abimin babamı öldürdüğünü bana söylediğini ifade ettim, bunu ebeme söyleyince ebem de polisi aradı, …, …, … abimin arkadaşları olurlar, ben onları o gün hiç görmedim, babam bize kötü davranıyordu, bizi her gün dövüyordu, biz de korktuğumuz için bunu kimseye söyleyemedik, o gün abim ebeme gitmeden üzerimi değiştirdi, üzerimde kısa kollu tişört vardı, üşümeyeyim diye değiştirip kalın giysi giydirdi, elbiselerime kan bulaşıp bulaşmadığını hatırlamıyorum. Benim şimdiki beyanlarım doğrudur, abimin bir elinde kan gördüm, o da elinin içindeydi, neden kanadı dediğimde burnunun kanadığını söylemişti, ayrıca anneannemin evine giderken eve yaklaştığımda abim bana babamı öldürdüğünü söyleyip anahtarı verdi, ifademi bu şekilde düzeltiyorum. Ben evin içinde …’ü görmedim, beni tehdit eden herhangi biri olmadı, Nurten Çırak (Tan) babamın teyzesi olur, olaydan sonra ‘Abin …’in ismini vereceksin, …’ü de söyleyeceksin.’ deyince …’ün ismini verdim, ancak doğrusu Mahkemede anlattığım gibidir, ben o gün evde kimseyi görmedim, ifademi bu şekilde düzeltiyorum. Babam bizi dövüyordu, abim …’i de döverdi, bir keresinde …’la açık bir film izlediklerini bir kez gördüm, yanlışlıkla odaya girmiştim, babamın kendisine yaptığı bir oda vardı, oraya televizyonu götürmüştü, orada …’le film izlerken gördüm, sonra ben kendi odama gittim. Ben babamın nasıl öldürüldüğünü görmedim, ismi belirtilen …, … ve …’ü de evin içinde görmedim, beni Nurten korkuttuğu için bu şekilde ifade verdim, beni dövüyordu, ben de korkumdan abimin arkadaşlarının ismini verdim, ancak o gün evin içinde kimseyi görmedim, ifademi bu şekilde düzeltiyorum, şimdi anlattığım hususlar doğrudur,(…)”,
İnceleme dışı sanık … Mahkemede; “Öldürülen … benim amcam olur, ben …’da oturmaktaydım, evliyim, o tarihte … iline ailemi ziyarete gelmiştim, anneannemin evine ziyarete gelmiştim, amcam bunu duyunca bizi oturmaya eve çağırmıştı, dayım Ayhan Yıldırım beni Cengiz’in evine götürmüştü, hatta yanımda kızım da vardı, öldürülmeden 2-3 gün önce Cengiz’in evine gittim, dayımla gittim, 5-10 dakika kadar oturduk, çıktık, yanımda erkek kardeşlerim de vardı, orada sigara içtiğimi hatırlıyorum, orada benim teyzemin oğlu Özgür, …, …, …, amcam Cengiz, kardeşlerim …, Emrah ve dayım Ayhan ve Soner vardı, pazar günüydü, kendisi balığa gittiğini söylemişti, orada balık hazırladılar ancak ben balık yemeden ayrıldım, benim bu olayla bir bağım yoktur, neden dava açıldığını bilmiyorum, bu nedenle hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Cengiz’in evine gittiğimiz doğrudur, biraz evvel ifade ettim, ancak hangi tarihte gittiğimi tam olarak hatırlamıyorum, ancak orada amcam Cengiz’le oğlu …’in kız yüzünden kavga ettiklerini kendi ailemden duymuştum, gözümle gördüğüm bir şey yoktur, …’in bir kıza takıldığını, babasının da buna onay vermediğini, bundan dolayı kavga ettiklerini ailemden duymuştum, … de bana bir kızı sevdiğini anlatmıştı.”,
İnceleme dışı sanık … Mahkemede; “Ölen … benim teyzemin çocuğu olurdu, bu nedenle evine gider gelirdim, hem akrabalık, hem de tanışıklığımız vardı, olay olmadan iki gün önce pazar günüydü, birlikte Göğem Göleti’ne balığa gittik, orada balık avladık, sonra Cengiz’in evine geldik, evde oturduk, balık yedik, Nazan da o gün evdeydi, Nazan benim dayımın çocuğu olur, Nazan o gün orada hem balık kızarttı, hem de sigara içti, ben de sigara içtim, yemekten sonra ayrıldık, ben evime gittim, Nazan da kendi evine gitti, bir daha Cengiz’i görmedim, evine de gitmedim, bu olayla benim bir bağım yoktur, Cengiz ile aramda herhangi bir husumet de yoktur, kendisi benim akrabamdır, aynı zamanda tanıdığım birisidir, …’ın bazı ifadelerinde bahsettiği gibi bir şey olmadı, aramızda cinsel anlamda bir diyalog yoktu, Cengiz iyi tanınan, bilinen, sevdiğimiz saydığımız birisiydi, kötü bir alışkanlığı yoktu, bu itibarla …’ın bu anlattığı şeyler doğru değildir, suçlamayı kabul etmiyorum.”,
İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk … Mahkemede; “…’ı tanırım eskiden okul arkadaşımdı, bu olayla benim bir ilgim yoktur, ben kesinlikle böyle bir eyleme karışmadım, ölenin ne şekilde öldürüldüğünü, eylemin kim tarafından yapıldığını bilmiyorum, suçlamaları kabul etmiyorum, olay günü veya gecesi ben bu eve hiç gitmedim, … ile babası arasında herhangi bir problem olup olmadığını bilmiyorum, bana da bir şey anlatmadı, beraatimi talep ederim. … ve …’ın Kolluk ifadelerinde neden aleyhimize ifade verdiklerini bilmiyorum, benim bu kişilerle aramda herhangi bir husumet yoktur.”,
İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk … Mahkemede; “Buradaki diğer çocukları tanıyorum, okuldan arkadaşım olurlar, ben hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum, olay günü … ile buluşmadık, kendisini görmedim, saat 16.45’te Ulusoy firmasından aldığım biletle …, …’ya doğru hareket etmek üzere … ilinde otobüse bindim, …’da otobüs bir yerde mola verdi, ben de mola yerinde indim, … otogarında inip inmediğimi hatırlamıyorum, daha sonra otobüs gece 01.00 gibi … ilçesine vardı, orada Ocaklı Dinlenme Tesisi’nde indim, ablam ve eniştemin geleceğimden haberleri vardı, Ocaklı Tesisleri’nde indikten sonra onlar beni karşıladılar, dolayısıyla olayın olduğu saatlerde ben … ilinde değildim, bu itibarla hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum, ben …’ın öldürülmesi eylemine karışmadım, beraatimi talep ederim. …’ın neden aleyhime ifade verdiğini bilmiyorum, kendisi ifadesini baskı altında verdiğini duruşmada belirtti.”,
İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk … 11.10.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında; “İnci Kaptan isminde kız arkadaşım vardır, yaklaşık üç gündür arkadaşlık yapmaktayız, arkadaş olduğumuz süre boyunca babamın bundan haberi vardı, bu kişi ile arkadaş olmamdan hoşnut değildi, İnci’ye yönelik ‘Orospu’ diyerek ve farklı şekillerde küfrederek hakarette bulunuyordu, olay tarihi olan 10.10.2016 tarihinde akşam saatlerinde okuduğum Endüstri Meslek Lisesinden çıktım ve eve gittim, sonrasında babamla birlikte kardeşim …’ı almak için ebem olan … Tan’ın evine gittik, genellikle okuldan çıktıktan sonra kardeşim, …’nin yanına giderdi, babam önceden yaptığı gibi olay tarihinde de devamlı olarak kız arkadaşım İnci’ye yönelik hakaret içerikli sözler söylemeye devam etti, babamın İnci’ye yönelik söylemiş olduğu sözlere İnci tanık olmamıştır, yine İnci babamla benim tartıştığımıza da tanık olmamıştır, akşam saatlerinde kardeşimi de alarak üçümüz birlikte saat 18.30 sıralarında evimize geldik, evde babam yine İnci ile olan arkadaşlığımıza laf söylemeye devam etti, genel itibarıyla babamla aramız iyi değildir, bana sürekli olarak kötü davranmaktadır, akrabalarımız ve özellikle ebem … ne söylerse, onlara güvenip inanmakta ve sonrasında da bana kötü muamelede bulunmaktadır, çocukluğumdan beri devamlı olarak babamın ara ara şiddetine maruz kaldım, babam olduğu için herhangi bir şikâyette bulunmadım, yine sözlü olarak da şiddetini devam ettirmekteydi, olay tarihinde de, hem bana, hem kız arkadaşıma hakaretlerini sürdürdü, yaralama eylemi olmadı, televizyon seyrettikten sonra ilk önce kardeşim uykuya daldı, ranzalı olan ve babamın ölü olarak bulunduğu yerin yan tarafındaki odaya geçerek uyumaya başladı, alt ranzada uyuyordu, sonra saat 12.00-12.30 sıralarında babam ve benim uykumuz geldi, babamın ölü olarak bulunduğu odaya beraberce geçtik, aynı yatakta uyumaya başladık, ben saat 01.00 sıralarında uyandım uyandığımda babam yanımda uyuyordu, daha doğrusu uyuyor gibi görünüyordu, tam olarak dalıp dalmadığını anlayamadım, babam alkol kullanmaz, olay tarihinde ne ben, ne de babam alkol veya başkaca bir madde kullanmadık. Ben uyandığımda bir anda babamın yaptıkları aklıma geldi, daha doğrusu akşam saatlerinde sıkça kız arkadaşım hakkında ileri geri konuşması aklıma geldi, konuşmalarında genellikle kız arkadaşım hakkında ‘Orospu, a…na koyduğumun kızı’ şeklinde söylemlerde bulunuyordu, hakaretler ediyordu, bu söyledikleri ve bu zamana kadar bana yapmış olduğu değişik zamanlardaki kötü muamelesi bir anda bu eylemi gerçekleştirme fikrini bende uyandırdı, bunun üzerine mutfağa gittim, ekmek bıçağını aldım, geldim, aldığım ekmek bıçağını ilk önce sırt bölgesine bir defa sapladım, bu esnada yüzüstü vaziyette yatmaktaydı, o darbe etkisiyle uyandı, doğrulmasına fırsat vermeden ekmek bıçağını bu defa tekrar sırtına doğru saplamak isterken biraz doğrulduğu için ikinci darbe babamın sol boğaz kısmına denk geldi, bu darbelerle yüzüstü olduğu hâliyle yatak üzerinde kaldı, daha sonra kardeşimi uyandırmaya odasına gittim, üstünü başını giydirdim, babama bıçak darbeleri vurduğum sırada kısık sesle bağırdı, herhangi bir kelime kullanmadı, kardeşim bu seslere uyanmamıştı, ben gittiğimde sarsarak uyandırdım, üstünü giydirdim, öldürme kastıyla babama vurmadım sadece bugüne kadar yaptıkları nedeniyle öfkemden yaralamak, yani canının yanmasını istemiştim, ardından ambulansı aramak aklıma geldi ancak babam kıpırdamadığı için ölmüştür, diye aramadım, kardeşime babamın odasını göstermedim, evdeyken kardeşime herhangi bir şey söylemedim, dış kapıyı kilitledim, babamın öldüğü yerin kapısını kapatıp kapatmadığımı hatırlamıyorum, kapıda duran motosiklete ikimiz beraber binerek ebem …’ye kardeşimi götürdüm, saatin kaç olduğunun farkında değildim, kapıya kardeşimi bıraktım, evdekilere babamı öldürdüğümü söylemesini istedim, anahtarları da kardeşime bıraktım, … veya diğer kişileri görmeden olay yerinden ayrıldım, babamın öldüğü odanın kapısını kilitleyip kilitlemediğimi, kapısının açık olup olmadığını hatırlamıyorum, motosikleti Belediyenin olduğu bir yerde park edip babama ait telefonla polis 155’i aradım, telefonun içerisindeki sim kart bana aittir, telefonu babam kullanmakta idi, olay tarihinde babam evde masanın üzerinde telefonu bırakmıştı oradan yanıma almıştım, 155’i aradığımda ‘Babamı öldürdüm, Işık Mahallesi Hisarkapı Uluyolu No: 117’de’ dedim ve hemen kapattım, sonra kimse ile konuşmadım durumu anlatmadım, polisler beni buldular ve bu şekilde beni gözaltına aldılar, ben evden çıktıktan sonra tekrar eve gitmedim. Ekmek bıçağı ile babamın sırtına ve sol boğaz kısmına iki darbe vurdum, bunun dışında herhangi bir şekilde ekmek bıçağıyla bir vuruşum olmadı, ben olayda başka bir suç aleti de kullanmadım, kullandığım sadece ekmek bıçağıdır, ekmek bıçağını babamın olduğu yerin hemen yanına bırakmıştım, ilk etapta kardeşimin yanına geçmeden önce yatakta yüzüstü şekilde yatmaktaydı çıkarken baktığımda yere düşmüştü, ancak odanın ne tarafında yerde olduğunu hatırlamıyorum, bıçağı da sanırım yerde bırakmıştım. (…) Yine bizim evde babama ait bir satır vardır, bunu babam hayvan kesmek için kullanırdı, o da yine kendi odasında, zincirin bulunduğu dolapta bulunurdu, olay akşamı ben satır görmedim, sadece zincir olduğunu görmüştüm, ben babam üzerinde bu satırı da kesinlikle kullanmadım, olay akşamı da görmedim, sadece iki bıçak darbesi savurdum, yastık veya başka bir şeyle boğmaya çalışmadım, yastık veya başkaca bir alet kullanmadım, kardeşimi giydirirken odadan babamın sesi gelmiyordu, babamın husumetli olduğu bir kişi olup olmadığını bilmiyorum, olay tarihinde gayet iyiydi, ben yaralamadan önce herhangi bir yarası beresi yoktu, bildiğim kadarıyla babamın kavgalı olduğu herhangi bir kimse yoktur, bana böyle bir şey söylemedi. Olay sırasında babamla aramızda herhangi bir boğuşma gerçekleşmedi, iki darbeden sonra yıkılmıştı, saçıma veya başkaca bir bölgeme ulaşarak herhangi bir darbesine maruz kalmadım, herhangi bir yaralanmam yoktur. Kardeşimi giydirdikten sonra olay sırasında üzerimde bulunan giysilerimin tümünü değiştirdim, şu anda üzerimde bulunan giysilerimi giydim, üzerimde siyahımsı uzun kollu tişört bulunmaktaydı, bunun üzerine daha çok kollarıma olmak üzere kan sıçramıştı, yüzüme sıçramıştı, yüzümü de evde yıkadım, kanlı olduğunu söylediğim tüm kıyafetlerimi babamın ölü olarak bulunduğu odada yere attım, yere attığım sırada fark ettim ki babam yerde idi, bir hareketi yoktu, zaten ışık da yanmıyordu, olay sırasında ben hiç ışığı yakmadım devamlı kapalı vaziyetteydi. Olay tamamen bu şekilde gelişmiştir, başkaca ekleyecek bir husus yoktur, pişmanım, bu sonucu kesinlikle istememiştim.”,
Cumhuriyet Başsavcılığında 17.102016 tarihinde; “Ben bu olayla ilgili olay tarihinde ifade verdim ancak olayın etkisiyle ve utancımdan olayın doğrusunu tam olarak anlatamadım, daha doğrusu cinsel boyutuyla ilgili anlatımda bulunamadım, olayın kız arkadaşımla ilgisi yoktur, daha doğrusu önceki ifademde anlattığım şekilde kız arkadaşıma yönelik konuşmaları olmuştur, ancak olayın asıl nedeni kız arkadaşıma söylemiş olduğu hakaretlerle ilgili değildir, daha çok bana karşı gerçekleştirmiş olduğu cinsel içerikli eylemleri nedeniyledir, yaklaşık bir aydır bana karşı cinsel eylemlerde bulunmaktadır, (…) bir ara onun uyuklar gibi yaptığını gördüm, uyuduğunu düşündüm, bundan sonra olanları zaten önceki ifademde anlatmıştım, ekmek bıçağını almadan önce yatakta kendi kendime muhakeme ettim, babamın eylemlerine karşı ne yapabileceğimi düşündüm, annem babamdan epey önce ayrılmıştır, ona durumu anlatamayacağımı düşündüm, yine polise haber verirsem ilgilenilmeyeceğini, yine babama beni teslim edeceklerini, bir sonuç alamayacağımı düşündüm, beni dövdüğü zamanlar beni yurda vermesini istiyordum ancak ‘Tamam’ diyordu ama vermiyordu, çözümsüzlük içerisinde kaldım, olay sonrası önceki ifademdeki belirttiğim şekilde gerçekleşti. Yukarıda anlattığım şekilde eylem ve hakaretlerini bir ayı geçkin gerçekleştirmekteydi, bu belirttiğim dışında daha ileri bir safhaya geçmişliği yoktur, genellikle kardeşim yokken veya uyurken onun görmeyeceği şekilde bu şekilde eylemlerde bulunuyordu, kardeşime karşı bir eylemini görmedim, kardeşim kendisine bana yapıldığı şekilde bir eylem yapıldığını hiç söylemedi, … isimli kişinin bana karşı babamın bana yaptığı şekilde herhangi bir eylemi olmadı, sadece cinsel içerikli konuşmaları yanımızda yapmaktan çekinmezdi, (…) Olayı önceki ifademde de söylediğim üzere tek başıma gerçekleştirdim, diğer kişilerin neden o şekilde ifade verdiklerini bilmiyorum, olay tarihinde … dışında eve gelen başka kimse olmadı, zaten … de olaylar olmadan önce evden gitti, …’in olayla bir alakası yoktur, … yaklaşık 6 senedir arkadaşımdır, pazartesi okula gitmedik, onunla gezdik, öğle saatlerinde onun evine gittik, kapı kapalıydı, arka kapıdan giriş yaptı, ben önde bekledim, bana arka kapıdan gireceğini söylemişti, içeri girdik, beraberce onların evinde yemek yedik, beraber evden çıktık, tekrar eve girdi çıktı, beraber yürümeye başladık, bana yolda altın zincir gösterdi bunun annesine ait olduğunu söyledi, ‘Ben bunu satıp harcayacağım.’ dedi, beraberken birkaç satma teşebbüsünde bulundu ama satamadı, saat 14.30 sıralarında ayrıldık, bir daha da onunla ne telefonda ne de yüz yüze konuşmadık, onun telefonu yoktur, neden farklı şekilde ifade verdiğini anlamış değilim, altın meselesinden dolayı böyle bir ifade verdiğini düşünüyorum, aramızda başkaca husumet olacağına veya böyle bir ifade vermesine neden olacak bir neden yoktur, … ile diğer arkadaşlarım … ve … arasında da bildiğim kadarıyla bir husumet yoktur, diğerleri de benim arkadaşlarımdır, çok fazla bir konuşmuşluğumuz yoktur, neredeyse 5-6 haftadır hiç konuşmuşluğumuz olmamıştır, olay tarihinde bu kişilerle hiç görüşmedim, herhangi bir yardım talep etmedim. Önceki ifadelerim doğrudur, olayın cinsel yönü de anlattığım şekildedir, ben hiçbir zaman öldürme kastıyla hareket etmedim, amacım yaptığı eylemden dolayı acı çekmesi için yaralamaktı. Babamın ölü olarak bulunduğu oda dışında diğer odada bulunan kan izi ile ilgili bir bilgim yoktur, nasıl olduğunu bilmiyorum, ben babamı herhangi bir yere taşımadım, kimse de bana yardım etmedi, olayda hiç satır kullanmadım, bisiklet jantı ile veya başkaca bir aletle babama vurmadım. (…) Ben birkaç kez evden kaçtım 5-6 kez olmuştur, nedeni de bu eylemler yüzündendir, her defasında sanırım babam ihbarda bulunmuş olmalı ki polis bularak ifademi aldı, ifademde ben başıma bir şey gelmediğini şikâyetimin olmadığını her defasında söyledim, çünkü babam genellikle polis merkezine şikâyetçi olarak geliyordu, onu gördüğümden ve sinirli baktığından dolayı polise yukarıda anlattığım cinsel eylemlerini söyleyemiyordum ve böylece kalıyordu.”,
25.01.2017 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında; “Ben avukatım aracılığıyla yeniden ifade vermek istediğimi söyledim, tekrar ifade vermek istiyorum, önceki ifadelerim doğru değildir, ben korkudan o şekilde ifade verdim, özellikle kardeşim … ortaya atılarak korkutulduğum ve tehdit edildiğim için önceki ifadelerimi korku ve tehdit altında verdim, bugün gerçeği anlatmak istiyorum, öncelikle şunu da söylemek isterim ki olayda adları geçen …, … ve …’ın bu olayla herhangi bir ilgisi yoktur, olayı açıkça anlatmak istiyorum. Olay tarihinde tek başıma dışarıda gezdikten sonra saat 12.00 sıralarında eve geldim, eve geldiğimde ortalık karanlıktı, sadece salon ve yatak odasının ışıkları yanıyordu, dış kapı tamamen açıktı, buradan içeriye girdim, içeri girer girmez birisi beni arkamdan tuttu, uzun boylu birisiydi, yüz kısmını arkamda olduğu için hiç göremedim, yüzünün kapalı olup olmadığını bilmem, karın boşluğuma doğru sivri bir cismi değdirdi, bana hitaben ‘Seni öldürürüm.’ dedi, ben ‘Abi yapma, her istediğini yaparım.’ dedim, bana ‘Babamı ben öldürdüm diyeceksin, demezsen hem kardeşini hem de seni öldürürüm.’ dedi, bu şekilde söylerken beni arkamdan tutuyordu ve bıçak sandığım sivri cismi de yine vücuduma değdiriyordu, bu olay oturma odasında oldu, oturma odasının ışığı yanık değildi, sadece televizyonun ışığı vardı, beni ilk başından beri tuttuğu yer oturma odasıydı, bu nedenle yüzünü hiç göremedim, oturma odasında bu şekilde eylemini yaptıktan sonra beni hızlıca ittirdi, bu ittirmeyle ben ölen babamın üzerine doğru düştüm, sonrasında kaçtı, beni tuttuğu yerde baktığımda satır ve bıçak vardı, bu satır ve bıçak bizim evdeki aletlerden değildi, beni tuttuğunda kullandığı aletin bu aletlerden biri olup olmadığını bilmem, ben oturma odasında sonradan baktığımda babam sırtüstü çevrilmiş vaziyette sobanın karşısında yerde yatar vaziyette idi, kanlıydı, bıçak ve satır da atılmış gibi tam sobanın yanında duruyordu, yine baktığımda kardeşim… koltukta yatar vaziyetteydi, Emre’nin suratında biraz kan vardı, uyanık değildi, olaylar sırasında uyandığını da görmedim, ben uyandırdım, hemen yüzünü yıkadım, babamın olduğu yeri hiç göstermedim alelacele yüzünü yıkadım, odadan çıkarttım, büyük ihtimalle babamı görmedi, yüzünü gözünü yıkadıktan sonra kardeşimi odasına götürdüm, yatırdım, kapısını kapattım, sonra korku ve tehdit nedeniyle babamı kendi odasına götürdüm, ayaklarından sürükleyerek yatak odasına götürdüm, kardeşim uyanır oturma odasına gider diye düşünerek babamı görmemesi için taşıma işlemini gerçekleştirdim, tek başıma taşıdım, tüm gördüğüm kanlı yerleri temizleyebildiğim kadarıyla suyla temizledim, bıçakla satırı da aldığım gibi babamı taşıdığım yatak odasına rastgele attım, daha doğrusu kapıyı açıp hemen o civara bıraktım, olay yerinde görünen sünger de genellikle oturma odasında durmaktaydı, biz ona yatak diyorduk, onu da yatak odasına götürdüm, babamı ilk gördüğümde yatak olarak tabir ettiğimiz süngerin üzerindeydi, yatak olarak tabir ettiğimiz süngeri de alarak babamı bıraktığım yatak odasına bıraktım, (…) bu işlemleri bitirdikten sonra kardeşimi hemen uyandırdım, ebem olarak söylediğim …’nin evine götürdüm, sonrası önceki ifadelerimde anlattığım gibidir, korktuğumdan polisi arayarak babamı öldürdüğümü söyledim, babamın bildiğim kadarıyla bir tane telefonu ve bir tane telefon hattı vardır, bu telefon hattından arayarak olayı bildirdim. Olay öncesinde akşam saatlerinde tam olarak hatırlayamadığım bir zaman diliminde … isimli babamın arkadaşı bizim eve gelmişti onu hatırlıyorum, o akşam sadece … isimli kişi eve gelmişti, ben evdeyken … gelmiş ve ben evden çıkmadan önce de evden gitmişti, ben dışarıda sadece bir iki saat geçirdim, sonrasında eve geldim, … geldiği zaman evde başka kimse yoktu, babamla sohbet edip çay içtiler, benim daha önceki ifademde … ve babamla ilgili söylediğim cinsel yöndeki ifadeler doğru değildir, bana içeride bu şekilde akıl verdiler, ben de cinsel olaylarla ilgili kendi kafamdan bir şeyler uydurarak anlattım, …’la ilgili söylediğim şeyler de doğru değildir, bana karşı da herhangi bir cinsel eylem gerçekleştirilmemiştir. Belirttiğim üzere şu an vermiş olduğum ifadem doğrudur, bunun kabul edilmesini istiyorum, ben babamı öldürmedim, karanlıkta görmediğim ve teşhis edemediğim bir kişinin özellikle kardeşim üzerinden tehdit etmesi nedeniyle o şekilde ifade vermek zorunda kaldım, bu kişinin kim olduğunu bilmiyorum, sesinden de tanımadım, bildiğim bir kişi değildir, ilk defa sesini duyduğum birisiydi tahminen söyleyebileceğim bir yaşı da yoktur, teşhise yararlı başkaca verebileceğim bir bilgi yoktur sadece sesi kalındı onu söyleyebilirim. (…)”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; “Akşam üzeri kardeşim okuldan çıkınca ebemin yanına gidiyor, babam da işten çıkınca oraya kardeşimi almaya gidiyor, işten çıktığı sırada babamı beklerken, İnci işten çıkmıştı, babamla gelirken İnci’yi gördük, İnci bana göz attı, babam da bana hitaben ‘Bu a.ına kodumun orospuyla hâlâ görüşüyor musun, sana bundan uzak dur demedim mi’ diye söyledi. Eve gittik, beni hâlâ azarlamaya devam ediyordu, yemeğimizi yedik, yatakları yaptık, babam yatıyordu, ben de yanında yatıyordum, kardeşim diğer odada ranzada yatıyordu. Aradan yarım saat süre geçmişti, ben uyandım, aklıma babamı yaralama fikri geldi. Mutfağa gidip bıçağı aldım, odaya girip sırtına bıçağı sapladım, babam acısıyla kalkıyor gibi yaptı, ben bir daha saplamak istedim ancak dönmesiyle bıçak boğazına denk geldi. Sonra telaşla kardeşimi uyandırmaya gittim, uyandırdım, üzerini giydirdim, ben de bu sırada üzerimi değiştirdim. Ambulansı arayacaktım, ancak öldüğünü düşünerek aramadım. Sonra kardeşimi ebemlere götürdüm. Ben oradan uzaklaşıp belediye tarafına doğru gittim. Kendi kullandığım telefonumdan polisi aradım, babamı bıçakladığımı söyleyerek adresi verdim. Telefonda polisin bana ‘İnsan babasını öldürür mü?’ demesi üzerine telefonu kapadım. Olay bu şekilde meydana gelmiştir. Ben olayda sadece mutfaktan almış olduğum bıçağı kullandım, başkaca herhangi bir alet kullanmadım. Babam beni dövüyordu, başkalarının lafına çok bakıyordu. Birisi benim hakkımda bir şey dediğinde beni dövüyordu. Ben babamı öldürmek istememiştim, sadece yaralamak istemiştim, olanlardan ötürü çok pişmanım.”,
Mahkemede; “Ben babamla aynı evde yaşarım, bizimle beraber kardeşim … da aynı evde yaşar, olay gecesi olan 11.10.2016 tarihinde … 20.45 gibi evimize misafirliğe geldi, çay içti, ben de ara sıra dışarı çıkıp sigara içiyordum, sabah içtiğim çay bardakları da orada olabilir, bundan dolayı bardakların bir kısmında parmak izime rastlanılmış olabilir, … saat 22.00 gibi evden ayrıldı, sonra ben evden ayrıldım, parka gittim, sigara içtim, saat 24.00 gibi eve geldiğimde dış kapı ile iç kapı açıktı, içeri girdiğimde babamın odasıyla salonun ışığı yanıyordu, oturma odasına girdiğimde yüzünü göremediğim birisi karın boşluğuma bıçak doğrulttu, bana ‘Şimdi seni de kardeşini de öldüreceğim.’ dedi, ben bu kişinin yüzünü görmedim, ben kendisine ‘Bana bir şey yapma, ne istersen yaparım.’ dedim, bu kişi bana ‘Babamı ben öldürdüm diyeceksin, sırtına boğazına bıçak soktum diyeceksin, eğer yapmazsan sizi bulur öldürürüm.’ dedi, ben de bunu kabul ettim, ‘Tamam yapacağım.’ dedim, sonra beni babamın üzerine attı, ben de düştüm, bu kişi kaçtı, ben bu durumu görünce ağlamaya başladım, kardeşim … koltukta yatıyordu, babamı kardeşim görmesin diye uzaklaştırmaya çalıştım, fakat ağırlığı kaldıramayınca ayağından sürükleyerek odaya götürdüm, ondan sonra kardeşimi uyandırdım, babaanneme götürdüm, …’a da ‘Ben babamı öldürdüm, babaannemgil polisi arasınlar.’ diye söyledim, ben suçsuz yere cezaevinde yatıyorum, ben böyle bir olaya karışmadım, beraatimi talep ederim. Ben ilk aklıma böyle geldiği için o şekilde ifade verdim, İnci isimli kız arkadaşıma hakaret ettiğini, bana kötü davrandığını bu nedenle ona bıçakla vurduğumu ve sırtına bıçak sapladığımı ifade ettim, bu ifadelerim doğru değildir şimdiki ifadem doğrudur. Cezaevinde o şekilde ifade vermemi isteyenler oldu, ‘Böyle ifade verirsen kurtulursun.’ dediler, ben de bu nedenle savcılıktaki ikinci ifademde babamın bana cinsel tacizde bulunduğunu bu nedenle eylemi gerçekleştirdiğimi söyledim, babamın ne bana, ne de …’a yönelik herhangi bir cinsel tacizi, istismarı olmadı, babamın kız arkadaşım İnci’den haberi vardı ancak bu nedenle bana yönelik kötü davranışı ve hakareti olmadı. …’ın aleyhe beyanlarını kabul etmiyorum, … olayı görmedi, kendisine ben, babamı öldürmüştüm diye söylemiştim, babaannemin etkisiyle bu şekilde ifade vermektedir, anlattıkları doğru değildir, olay günü ve saatinde arkadaşlarım …, …, … ile hiç karşılaşmadım. Olay olmadan önceki pazar günü Göğem Göleti’nde balık tutmuştuk, eve geldik, balık yedik, hatta o gün … ve … de balık yemeye gelmişlerdi, evde de sigara içmişlerdi.”,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Suça sürüklenen çocuk … Cumhuriyet Başsavcılığında; “… benim yakın arkadaşım olur, … onun kardeşidir, … da bizim yakın arkadaşımızdır, … yine bizim en yakın arkadaşlarımızdandır, genellikle birlikte gezeriz eğleniriz, ben …’i yaklaşık 5. sınıftan beri tanırım, bildiğim kadarıyla genellikle babası …’i okula gitmediği günlerde döverdi, genel olarak … dövüldüğünden bahsediyordu, cinsel yönden bir istismara uğradığı konusunda bir söylemi olmadı, sadece babasının dövdüğünü, kötü söz söylediğini bilmekteyim, son zamanlarda …’in İnci adında bir kız arkadaşı oldu, 3-4 gün kadar bir arkadaşlık süreleri vardı, …’in anlattığına göre babası …’i, İnci’nin yanında dövmüş, azarlamış, ben buna tanık olmadım, … son derece üzgün görünüyordu, olayın olduğu öğlen saatlerinde tahminen saat 14.30 sıralarında ben okuldan çıktım, bizim Bağbaşı’nda kahvemiz vardı, köye gidecektim, biz …’le aynı okulda okumaktayız, okul çıkışında ben köye gitmeye kararlıyken … geldi ‘Bana yardımcı olur musun, ben babamı öldüreceğim.’ dedi, ben ise kendisine babası olduğunu, her babanın böyle bir şeyler yapabileceğini söyleyerek fikrinden caydırmaya çalıştım, ancak gördüğüm kadarıyla bu söyleminde kararlıydı. Bu konuşmalar sırasında bir türlü onu ikna edemedim, en son bana ‘…’ta çay kenarında ….. Mahallesi’nde boru parkında saat 02.30 sıralarında buluşalım.’ dedi. Ben de arkadaşım olduğu için kıramadım, ikna da edemediğim için ‘Tamam’ dedim, ancak tamam dememin nedeni sadece buluşmaktı, ne yapacağı konusunu tam olarak söylememişti, nasıl bir plan yaptığı konusunda bilgim yoktu, sadece buluşmayı kabul ettim, o an ben de öldürmek veya öldürmeye yardım etmek gibi bir amaç yoktu, sonrasında saat 02.30’a kadar ne telefonda ne de yüz yüze …’le görüşmedim, … ile konuştuğumuz bu hususun diğer arkadaşlarımız … ve … tarafından bilinip bilinmediğini o saate kadar bilmiyordum, saat 02.30 sıralarında anlaştığımız üzere ben tek başıma parka doğru hareket ettim, oraya varmadan yakında bulunan kız yurdu olduğunu düşündüğüm yerde karşılaştık, dere kenarından … ocağı yönünden köprüden karşıya geçip karanlık yollardan devam ederek bakkalın olduğu kameranın görmemesi amacıyla bakkalın olduğu yönden geçmeden …’in evine geldik, kapının önünde … ve … isimli arkadaşlarla karşılaştık, ben bu kişilerin de olay yerine geleceğini bilmiyordum, … ve … ile niye buluştuğumuz konusunda aramızda herhangi bir konuşma geçmedi, herhangi bir şey sormadılar, ben de herhangi bir şey sormadım, ilk önce … üst katta bulunan ahşap kapılı depo gibi kullanılan yerden bisiklet jantı getirdi, orada birçok bisiklet jantı bulunmaktadır, …’in babası hurdacılık yapmaktadır, … elinde jant ile kapıyı açtı, birlikte içeri girdik, baktığımızda …’in babası kapıdan girişte sağda yere serili süngerin üzerinde sırtüstü yatar vaziyette idi, nefes alıp veriyordu herhangi bir yarası beresi yoktu, uyuyordu, yüzü dik bir şekilde duruyordu, elindeki bisiklet jantı ile yüzüne yüzüne birkaç kez vurdu, bu vuruşla birlikte babası uyandı, …’in vurmaması için …’in kollarını tutmaya çalıştı, iki kolunu da tuttu, bunu görünce …, … ve ben hemen müdahale ettik, ben sağ kolunu tuttum, … sol kolunu tuttu, … da her iki ayağını tuttu, kıpırdayamaz hâle geldi, sırtüstü bu şekilde döşek üzerinde tuttuk, biz tutarken … eline bir yerden satır geçirdi, nereden geçirdiğini ben anlayamadım o zamana kadar etrafta satır görmemiştim, …’in elinde de yoktu, bir anda …’in elinde satır gördüm, bu satır ile direkt boynunun yanına doğru satırı indirdi, ancak sağa mı sola mı olduğunu şu an hatırlamıyorum, bir kere boyna vurulan bu darbe ile birlikte babası etkisiz hâle geldi ve bir daha kıpırdamadı, biz de bunu görünce ellerini kollarını bıraktık, jantla ilk vurduğunda …’in babası hareket hâlindeydi, herhangi bir baygınlık geçirmedi, bu hareketlerden sonra boğazına indirilen satır ile etkisiz hâle geldi, nasıl olduğunu anlamadığım şekilde o zamana kadar görmediğim bir ekmek bıçağını … çıkarttı, bıçağı direkt bana verdi, bu sırada …’in babası baygın yatıyordu, … bana hitaben ‘Sen de bir kez boğazına bıçağı vur, yoksa satırla ben sana vururum.’ dedi, ben de elinde satır olduğu için ve yaptığı eylem nedeniyle korktum, korkumdan bıçağı …’in önceden satırla açmış olduğu yaranın açık kısmına batırır gibi yaptım, sadece değdirdim, vurmadım kesmedim, bastırmadım, …’in dediğini yapıyormuş gibi göstermek istedim, bunu da korkumdan yaptım, … beni bu şekilde tehdit ederken … veya … herhangi bir söylemde bulunmadılar, sadece bakıyorlardı, …, … ve … arasında bu eylemler sırasında herhangi bir konuşma geçmedi, sonrasında … bu yatağı diğer bir odaya taşıma teklifinde bulundu ama bunun nedenini söylemedi, ben bunun nedenini anlamadım, sonrasında tehditte bulunmadı ancak ben bu teklifi kabul ettim, dördümüz sünger yatağı dört bir köşesinden tutarak girişte ilk solda bulunan odaya taşıdık, ilk etapta orada bulunan geniş yatağın üzerine süngerle birlikte koyduk hâlâ cansız yatmaktaydı, nefes alıp vermiyordu, süngeri yatağın kapıya yakın olan kesimine koymuştuk, daha sonra … giderek diğer odadan satırla bıçağı getirdi, bu satırla bıçağı odanın girişte önüne yere koydu, buraya neden koyduğunu anlamadım, söylemedi, ben bu aşamaya kadar …’ı hiç görmedim, evde olup olmadığını anlamamıştım, … yatağın üzerine koyduğumuz babasının üstünü bir örtü ile örttü… görmesin şeklinde söylemde bulunuyordu, bu arada başka konuşmalarımız olmadı, devamında tam olarak odanın yerini bilmiyorum ancak ranzaların olduğu yerden … çıktı, daha doğrusu … kapalı olan…’nin odasının kapısını açtı …’ı uyandırdı, gördüğüm kadarıyla… uyuyordu, … veya…’nin üst değiştirip değiştirmediklerini fark edemedim çünkü bir ara biz diğer arkadaşlarım … ve … ile dışarıya çıkmıştık bu arada ne yaptıklarını tam olarak bilmiyorum, Emre beni evin dışında iken gördü, daha önce görüp görmediğini bilmiyorum, Emre kesinlikle bu işlere karışmadı, olaydan sonra babasını o hâlde görüp görmediğini bilmiyorum, dışarıdaydım, Emre’nin diğer arkadaşlarımızı görüp görmediğini bilmiyorum, … ile…’nin aralarında bir şey konuşup konuşmadıklarını veya ne konuştuklarını ben bilmiyorum, benim gördüğüm kadarıyla bir konuşma geçmedi, devamında … motoru çıkarttı, Emre’yi yanına aldı, bu arada biz de zaten dışarıdaydık, kapıyı kilitledi gibi düşünüyorum, sanırım kilitlemiştir, hatırladığım kadarıyla ölenin bulunduğu odanın kapısını kilitlemedi, daha doğrusu en son biz dışarıda beklediğimiz için kilitleyip kilitlemediğini tam olarak bilmiyorum, onlar motosikletle gittiler, biz ise sokaktan ilerledik, Şahin Market’in önünden ilerledik, marketin yanından dereye inen merdivenden aşağıya indik, oradan da dağıldık, … ile …’ın nereye gittiğini bilmem, ben eve doğru gittim, … ve … ile giderken de konuşmadık, … ile nasıl buluşmaya karar verdiklerini falan bilmiyorum, bana tek başına buluşma teklifinde bulunmuştu, onları çağıracağını bilmiyordum, bu arkadaşlar …’in babasına herhangi bir bıçak darbesi veya suç aleti ile müdahale etmediler, ben de korkudan yapıyormuş gibi göründüm, dediğim darbeler dışında ben başkaca bir darbe görmedim, ilk gördüğümde belirtmiş olduğum üzere …’in babasında herhangi bir yara bere yoktu, normal görünüyordu, uyuyordu, sonrasında …’in veya diğerlerinin ne yaptığını bilmiyorum, ben kimseye bir şey söylemedim, aileme de bir şey söylemedim, sonrasında bu tarihe kadar hiç … ile veya diğerleriyle ne yüz yüze, ne de telefonla görüşmedim, zaten telefonum yoktur, kullanmam, ben olay yerinde hiç zincir görmedim, olay sırasında zincir kullanılmadı, sadece kollarından bacaklarından tuttuk, en son dışarıda beklerken bir zincir sesi geldi sanırım bu zincir sesi kapı kilitleme için yapılan bir sesti. Belirtmiş olduğum üzere ilk etapta … bisiklet jantıyla çok defa ölenin kafasına doğru vurdu, kafasının üst kısmına doğruda gelmiş olabilir, bunu tam olarak hatırlayamıyorum, yine satırla bir defa boğazına … vurdu, ayrıca sırtına veya başka bir yerine herhangi bir bıçak darbesi veya satır darbesi vurmadık, … biz dışarıdayken 5 dakika kadar içeride kardeşi ile kalmıştır, bu süre içerisinde ne yaptığı konusunda tam bir bilgim yoktur. Olayın başlangıcından beri ölenin yüksek sesle bir bağırması olmadı, zaten ilk odada kendinden geçmişti, ilk jantı vuruşundan sonra zaten biraz kendinden geçmişti, çok fazla direnemedi zaten üç kişi tutuyorduk, direnme gösteremedi. … uyandırılmadan önce ve öleni diğer odaya taşıdıktan sonra … sigara içelim teklifinde bulundu, bunun üzerine hol bölümünde sigara içtik, ben bir tane içtim, hatırladığım kadarıyla diğerleri de birer tane içtiler, bu sırada … ortalıkta yoktu, bu arada gene biz konuşmadık …’a veya …’a nasıl ve neden geldiklerini sormadım onlar da bana sormadılar. Ölenle herhangi bir husumetim yoktur, bana karşı herhangi bir eylemi olmamıştır, sigara içerken çay bardakları gördük ancak biz çay içmedik, sigaraları ıslak olan yerde söndürdük, su dolu bardağın içerisine attığımızı hatırlıyorum, başka herhangi bir şey yiyip içmedik, sadece sigara içtik içtiğimiz sigarayı da orada bıraktık. İlk odada darbenin etkisi ile halının üzerinde bir yerde kan oluşmuştu, biz bunu daha doğrusu … bunu kırmızı bir paspas ile kapattı, ortalıkta bir şey görünmedi. Ben en son gördüğümde …’in babası yatağın üzerinde süngerin üstünde olacak vaziyette bırakılmıştı, yerde değildi, yerde olan satır ve bıçaktı, satır ve bıçak kapıya yakın idi, daha sonra biz dışarıda iken …’in bu pozisyonu değiştirip değiştirmediğini bilmem, benim en son gördüğüm buydu. En son olayda kullanılan jantı …’ın elinde gördüm, yukarıda çatıya doğru çıkıyordu, sonra indiği esnada elinde yoktu, nereye koyduğunu bilmiyorum, biz sonrasında polis ekipleri ile birlikte gidip baktık, başka jantlar vardı ancak o jant yoktu, …’ın onu ne yaptığını bilmiyorum, olay yerinden …, ben veya … herhangi bir şey götürmedik, ancak … giderken elinde bir poşet vardı, bu poşette ne olduğunu bilmiyorum, bir ara benim üzerimden tişörtümü aldı, benim yukarı kısmım çıplak kaldı, sanırım kanlı olduğu için aldı, onu o poşete koyup koymadığını bilmiyorum, …’in üstünü değiştirip değiştirmediğini ben fark edemedim, alt kısmımda ise şu an giymiş olduğum eşofmanım bulunmaktaydı, bir kere bu eşofmanım yıkandı, üzerinde herhangi bir şey yoktu, ailemden herhangi birisi kan görüp bana söylemedi, annem makinede yıkadı, ben de hiç kan görmedim, ancak tişörtte kan vardı, onu da …’in ne yaptığını bilmem. Olay yerinde yastıkla herhangi bir şey yapmadık, yastığın kanlı olup olmadığını hatırlamıyorum, bu belirttiğim iki oda dışında başkaca bir yere taşımadık, biz de başka bir odaya geçmedik, sadece holde sigara içtik. … ve …’ın hâllerinde şaşkınlık görmedim, … satırı vururken yana doğru bakıyorlardı, ben de zaten bakamadım. Ben … ile …’ın olayla ilgili bilgilerinin olup olmadığını bilmiyorum. … öldüreceğini söylemişti ama ben böyle bir şey yapacağını bilmiyordum, öldüreceğini kestirememiştim, ben yukarıda anlattığım şekilde olayda bulundum, öldürme kastım ya da öldürmeye yardım etme gibi bir kastım yoktu, olaylar aniden ve …’in yönlendirmesi ve yukarıda belirttiğim tehdidiyle gelişti, ben eve gelirken …’in ne planladığını anlamamıştım, daha doğrusu plan yapıp yapmadığını da bilmiyordum, biz evden çıkarken sabah ezanı okunmuştu, saatin tam olarak kaç olduğunu bilmem, eve vardığımda da hava aydınlanmıştı, yolda ilerlerken ise hava yeni yeni açılmaya başlıyordu, olay yerinde yukarıda adları geçen kişiler dışında başkaca herhangi bir kimse yoktu. Benim herhangi bir kastım yoktur, suçsuzum olayı tamamen … gerçekleştirmiştir, ben de korkuyla eylemlerde bulunmak zorunda kaldım, başkaca ekleyecek bir husus yoktur, pişmanım, …’in bu şekilde eylemde bulunacağını bilseydim kesinlikle gitmezdim, bu kadar kararlı olduğunu bilmiyordum, ben kızgınlıkla söylediğini sanmıştım, … eylemlerine birdenbire başlayınca olay yerinden de ayrılamadım tehdidiyle de orada o şekilde kalmış bulundum, Emre ile bir diyaloğumuz geçmedi, ne ben, ne de diğer arkadaşlar herhangi bir telkinde bulunmadık, gördüğüm kadarıyla uyku sersemi bir hâlde … tarafından olay yerinden uzaklaştırıldı, onun herhangi bir katılımı, görgüsü, bilgisi yoktur.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; “… benim okuldan arkadaşım olur, …’ın, İnci isminde kız arkadaşı vardır. …’ın babası kız arkadaşının yanında …’ı dövmüş. Ben okuldan çıktıktan sonra üzerimi değiştirmiştim, köye gidecektim. … ile yolda karşılaştık. O zaman … bana babasını kendisinin kız arkadaşının yanında dövdüğünü, bu yüzden ona sinirlendiğini, öldüreceğini söyledi. Benden yardım istedi. Ben ‘Boş ver yapma, babalar döver de sever de.’ dedim. … herhangi bir cevap vermedi. Ben yapma desem de beni dinlemedi. Bana ‘Gece saat 2 buçuk sıralarında Boru Parkı’nda buluşalım.’ dedi. Bana ‘Siz fazla bir şey yapmayacaksınız.’ dedi. Bana tam olarak ne yapacağımı söylemedi. Ben buluşmayı kabul ettim. Siz fazla bir şey yapmayacaksınız dediğinden kötü bir şey yapmayacağını da düşündüğüm için kabul ettim. Anlaştığımız saatte buluşmak üzere yola çıktım. Berk Döner isimli … yerinin orada karşılaştık. … ile birlikte evlerine gittik. Kapının önünde … ve … isimli arkadaşlarla karşılaştık. Ben onların geleceğini bilmiyordum. Aramızda hiç konuşma geçmedi. Hep birlikte içeri girdik. … yukarıdan depo gibi kullandıkları yerden bisiklet jantı getirdi. Babasının yattığı odaya hep birlikte girdik. … bisiklet jantı ile babasının kafasına vurdu. Sayısını bilmiyorum ancak çok kez kafasına bisiklet jantıyla vurdu. … vurunca babası uyandı. …’ın kollarından tutmaya çalıştı. İki kolunu da tuttu. Bunun üzerine …, … ve ben müdahale ettik. Babasının ayaklarından …, ben ve … da kollarından tuttuk. Kıpırdayamaz hâle geldi. Biz tutarken … eline satırı aldı. Satırla babasının boynunun yanına doğru satırı indirdi. Satırı vurunca babası kıpırdamaz hâle geldi, biz de ellerini ve kollarını bıraktık. … benim elime bıçak verdi. Bana ‘Sen de bir kez boğazına bıçağı vur, yoksa satırla ben sana vururum.’ dedi. Ben bıçağı …’in satırla kesmiş olduğu yere değdirdim, ancak kesmedim. Zaten bu sırada babası ölmüştü. … tehdit edince bana satırla vuracak diye korktuğum için böyle yaptım. Bunlar olurken aramızda hiç konuşma geçmedi. Daha sonra … yatağı diğer odaya taşıma teklifinde bulundu. Dördümüz sünger yatağı köşelerinden tutarak girişte ilk solda bulunan odaya taşıdık. Geniş yatağın üzerine süngerle birlikte koyduk. …’ın babası cansız yatıyordu. … ranzalı yerde yatıyordu. Kapı kapalıydı. … kapıyı açıp …’ı uyandırdı. Biz … ve … ile dışarı çıkmıştık. Ben evin dışındayken…’yi gördüm. … kardeşini motorla ebesinin evine götürdü. Biz de üçümüz kaçıp gittik. Kısa bir süre sonra … ve …’la ayrıldık. Ben eve gittim. Aramızda konuşma geçmedi. Olay bu şekilde gerçekleşti. … babasını öldürdükten sonra bize sigara uzattı, bunun üzerine dördümüz sigara içtik. Başka bir şey içmedik. … babasını öldüreceğini söylemişti, ancak bizim çok fazla bir şey yapmayacağımızı söylediği için gittim. Diyeceklerim bunlardan ibarettir, pişmanım, aleyhime olan hususları kabul etmiyorum, herhangi yara bere izim yoktur. Doktor raporu doğrudur. Ben doğruları anlattım, beni yönlendirmeye çalışan olmadı, Savcılıkta ve burada nasıl olduysa öyle anlattım.”,
Mahkemede; “Benim olayla ilgim yoktur, ben olay tarihinde Bağbaşı köyünde kahvede çalışıyordum, o gün saat 01.30’da kahveyi kapattım, 02.00 gibi …’taydım, kahveyi çalıştıran kişi babamdır, kendisi de buna şahittir, diğer çocuklar …, …ve … benim arkadaşım olur, ancak bahse konu olaya ben karışmadım, Cengiz’in kim tarafından öldürüldüğünü ben bilmiyorum, suçlamayı kabul etmiyorum beraatimi talep ediyorum. Ben … Komiser’in korkusundan böyle ifade verdim, yer gösterme sırasında beni Çokkozlar Mezarlığı’na götürdüler, bana ‘Doğruyu söylemezsen seni bu mezarlığa gömeriz.’ dediler, … Komiser’in yanında arkadaşları vardı, ‘Ben yokum.’ dememe rağmen beni dövdüler, beni dövdükten sonra nezarette beklettiler, sonra hastaneye götürdüler, ben de bu yüzden korku ve baskı altında önceki ifademi verdim, o ifadem doğru değildir, Mahkemede anlattığım beyanlarım geçerlidir, sonra Mahkemeye dilekçe vererek önceki ifademin baskı altında alındığını söylemiştim. O gün köyde çalışırken üzerimde telefon yoktu, köyde babama ait kahvede çalıştığımı ifade ettim, doğrusu bu şekildedir, bu itibarla…’nin aleyhime olan beyanlarını kabul etmiyorum, Emre’nin neden böyle ifade verdiğini bilmiyorum.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
41 yaşındaki maktul …’ın 2009 yılında eşinden boşandığı, oğulları 15 yaşındaki inceleme dışı suça sürüklenen çocuk … ve 9 yaşındaki tanık … ile birlikte … il merkezinde yaşadığı, hurda toplayarak geçimini sağladığı, 11.10.2016 Salı günü, saat 03.00 sıralarında 155 polis imdat hattını arayan …’ın “Ben babamı öldürdüm.” diyerek suç ihbarında bulunması üzerine, Kolluk görevlilerince maktulün ikametgâhına gidildiği, üzeri yatak ve yorganla örtülmüş maktulün yatak odasında yerde ölü olarak bulunduğu, cesedin yanında bir adet bıçak ve satır olduğunun belirtildiği, …’ın Savcılıkta ve Sulh Ceza Hâkimliğinde, komşularının kızı ile arkadaşlığını onaylamadığı ve kız arkadaşı hakkında kötü sözler sarf ettiği için babasını geceleyin bıçakla öldürdüğünü ikrar ettiği, Mahkemede ise babasını evlerine gelen tanımadığı birinin öldürdüğünü, bu şahıs kendisini tehdit ettiği için önceki ifadelerinde suçu kabul ettiğini ileri sürerek suçlamayı reddettiği, olay sırasında evde bulunan 9 yaşındaki tanık …’ın olay günü Kollukça tespit edilen 11.10.2016 tarihli ilk ifadesinde, ellerinde kan gördüğü ağabeyi …’ın babasını öldürdüğünü kendisine söylediğini ifade ettiği, 13.10.2016 tarihinde yine Kolluk tarafından alınan ifadesinde ise; abisi ve suça sürüklenen çocuk …’ün kendisini korkuttuklarını, bu nedenle olay gecesi …’ü evde gördüğünü önceki ifadesinde söylemediğini, 14.10.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca tespit edilen ifadesinde, olay gecesi oturma odasındaki koltukta uyuyakaldığını, seslere uyandığında ağabeyi …’in elinde bisiklet jantı gördüğünü, …’in bu jantla babasının başına vurduğunu, … ve…ın babasının el ve ayaklarından tuttuklarını, ağabeyi …’in satırla babasının ensesine vurduğunu, abisinin elinde bıçak görmediğini, suça sürüklenen çocuk …’ün elinde ise daha önceleri…da gördüğü sarı işlemeli, kılıca benzer bir alet olduğunu, …’ün bu aletle babasının boğazını kestiğini, olaydan sonra abisinin evi kilitleyip, beş kişi hep birlikte yürüyerek önce parka, ardından abisiyle birlikte büyükannesi …’nin evine gittiklerini ifade ettiği, Mahkemede ise Kollukta verdiği ilk ifadesindeki gibi abisi …’in gece kendisini uyandırdığını, abisinin elinde kan gördüğünü, abisinin kendisine babasını öldürdüğünü söyleyip büyükannesi …’nin evine bırakıp gittiğini, olay gecesi evde suça sürüklenen çocuklar …, … ve…ı görmediğini, bir akrabalarının kendisini dövdüğü ve korkuttuğu için abisinin arkadaşları olan suça sürüklenen çocukların isimlerini verdiğini ifade ettiği; suça sürüklenen çocuk …’ın 14.10.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında ve tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde, babasını öldüreceğini söylemesi üzerine olay gecesi saat 02.30’da … ile parkta buluştuğunu, …’in evinin önünde … ve … ile rastlaştıklarını, ancak hiç konuşmadıklarını, …’in bisiklet jantı ile uyuyan babasının yüzüne birkaç kez vurduğunu, uyanan ve direnmeye çalışan maktulün sağ kolunu kendisinin tuttuğunu, maktulün sol kolunu…ın, bacaklarını ise …’ın tuttuğunu, …’in bu sırada satırla maktulün başına vurduğunu, …’in bir bıçak çıkardığını ve kendisini tehdit ederek bu bıçağı maktulün boynuna vurmasını istediği, korkarak bıçakla maktulün boynunu keser gibi yaptığını, hep birlikte maktulü yatak odasına taşıyıp olay yerinden ayrıldıklarını ifade ettiği, Mahkemede ise; suçlamayı tümden inkar ederek, polisin kendisini dövüp korkuttuğunu, baskı nedeniyle önceki ifadelerinde suçu kabul ettiğini, olayla hiçbir ilgisinin bulunmadığını savunduğu anlaşılan dosyada; suça sürüklenen çocuk … hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen beraat hükmünün Özel Dairece; “Suça sürüklenen çocuk …’ün müdafisi ile alınan 14.10.2016 tarihli ifadesinde suçu ayrıntıları ile ikrar ettiği beyanları ile maktulün otopsi raporunun uygunluklar gösterdiği, olayın görgü tanığı…’nin birtakım beyanlarında da bu hususun doğrulandığı dikkate alındığında mahkûmiyeti yerine beraatine hükmedilmesi,” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de;
Tanık …’ın Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde, olay gecesi evde abisi …’ın yanı sıra suça sürüklenen çocuklar …, … ve…ın da bulunduğunu, bu kişilerin birlikte hareket ederek babasını öldürdüklerini, olayın ardından abisiyle birlikte yürüyerek büyükannesinin evine gittiğini beyan etmesine karşın, suça sürüklenen çocuklardan…ın olay saatinde …’tan 540 km uzakta …’un … ilçesinde bulunduğunun, kamera görüntüleri, HTS kayıtları, yolcu taşımacılığı yapan otobüs şirketinin kayıtları ve tanık beyanları ile sabit olduğu, olay gecesine ilişkin güvenlik kamerası kayıtlarında ise 11.10.2016 tarihinde gece saat 02.49’da …’ın kullandığı ve arkasında tanık …’ın bulunduğu motosiklete ilişkin görüntünün tespit edilmiş olması karşısında, 9 yaşındaki tanık …’ın Kollukta ve Mahkemede verdiği ifadeleri ile de tamamen çelişen ve Mahkemede de akrabalarının telkin ve tehdidi üzerine o şekilde ifade vermek zorunda kaldığını belirterek kabul etmediği, maddi bulgularla da açıkça çelişen 13.10.2016 ve 14.10.2016 tarihli beyanları ile;
Suça sürüklenen çocuk …’ın Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sulh Ceza Hâkimliğindeki beyanlarına ise; olay sırasında …’ın eline geçirdiği bisiklet jantıyla maktulün yüz bölgesine defalarca vurduğunu belirtmesine karşın otopsi tutanağında ve otopsiye ilişkin görüntülerde maktulün yüz bölgesinde bu nitelikte bir yaranın bulunmayışı, gece saat 02.30’da buluştuğu …’ın evine gittiklerinde kapıda … ve … ile tesadüfen karşılaştıkları, … ve …’ın kol ve bacaklarından tuttukları maktulü …’in öldürmesinin ardından aralarında hiçbir konuşma geçmeden … ve…dan ayrıldıkları, bu sırada sabah ezanının okunduğu yönündeki beyanlarına; olayın gece saat 02.00 sıralarında meydana gelmiş oluşu, …’ın olay saatinde …’da bulunduğunun sabit olması, gece yarısından sonra 14-15 yaşlarındaki çocukların, aralarında herhangi bir konuşma da olmaksızın herhangi bir husumetleri bulunmayan maktulü öldürmek için bir araya gelmelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, yaşına uygun zeka seviyesine sahip olmadığı, bu nedenle duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlandığı ve yönlendirmeye açık olduğu belirtilen suça sürüklenen çocuk …’ın soruşturma aşamasındaki bu beyanlarını Mahkemede ısrarla reddederek Kolluk görevlilerinin kendisini korkutup baskı kurmaları sonucu bu şekilde ifade verdiğini ileri sürmesi karşısında,
Hayatın olağan akışına, dosya kapsamına ve maddi bulgularla çelişen bu anlatımlara itibar edilerek mahkûmiyet hükmü kurulamayacağı; bu nedenle, suça sürüklenen çocuk …’ın, hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı suça sürüklenen çocuk …’ın nitelikli kasten öldürme suçuna iştirak ettiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.10.2019 tarihli ve 2471-4032 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 14.02.2019 tarihli ve 307-360 sayılı usul ve yasaya uygun kararına yönelik temyiz talebinin esastan reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.10.2019 tarihli ve 2471-4032 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA;
3- … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 14.02.2019 tarihli ve 307-360 sayılı usul ve yasaya uygun kararına yönelik temyiz talebinin ESASTAN REDDİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.