YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/175
KARAR NO : 2023/325
KARAR TARİHİ : 31.05.2023
İtirazname No : 2015/255748
YARGITAY DAİRESİ : (Kapatılan) 17. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 557-382
I. HUKUKİ SÜREÇ
İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan sanıklar … ve …’ün ayrı ayrı olmak üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/2-4, 119/1-c ve 31/3. maddeleri uyarınca 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Ordu 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.05.2015 tarihli ve 557-382 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesince 02.04.2019 tarih ve 3954-4436 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 15.05.2019 tarih ve 255748 sayı ile; “…TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanabilmesi için sanıkların asli fail olarak birlikte iş yerine girip tecavüzü yoğunlaştırarak mağdurun savunma imkanını ortadan kaldırmış olmalarının gerektiği, fiziki birliktelik bulunmayan somut olayda, dışarıda gözcülük yapan sanığın varlığının ne tecavüzün etkisini güçlendirmeye ne de mağdurun savunma imkan ve düşüncesini ortadan kaldırmaya imkan vermeyeceği, bu nedenle birliktelik unsuru gerçekleşmediğinden sanıklar hakkında TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı,” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 08.01.2020 tarih ve 8429-198 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU
Sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; biri iş yeri içine giren, diğeri de dışarıda gözcülük yapan sanıklar hakkında TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Ordu Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.11.2013 tarihli ve 3319-1222 sayılı iddianame ile; sanıklar … ve …’ün 17.11.2013 tarihinde gece saat 04.40 sıralarında fikir ve eylem birliği içinde mağdur …’e ait iş yerine hırsızlık amacıyla geldikleri, iş yerinin camlarını zorladıkları, sanık …’ın camı açarak içeri girdiği ve kasadan 50 TL’yi çalarak dışarı çıktığı, bu sırada diğer sanık …’un iş yerinin önünde ve civarında gözcülük yaptığı, eylem sonrasında sanıkların olay yerinden ayrılarak suça konu parayı paylaştıklarından bahisle hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı,
Kovuşturma aşamasında dinlenen sanıkların atılı suçlamayı kabul ederek aynı yöndeki ifadelerinde; olay tarihinde gece saat 02.00-03.00 sıralarında bir yerlerden para bulmak amacıyla evden çıktıklarını, mağdura ait kafenin önünden geçerken buraya girmeye karar verdiklerini, sanık …’ın iş yerinin katlanabilir camını kaldırarak içeri girip parayı aldığını, bu esnada diğer sanık …’un da dışarıda gözcülük yaptığını savundukları,
Anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
TCK’nın “Konut dokunulmazlığının ihlali” başlıklı 116. maddesinin birinci fıkrası; “Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”, ikinci fıkrası ise; “Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan iş yerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunu düzenleyen ikinci fıkrasının gerekçesinde; “Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan iş yeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza bulunmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi hâlinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Konut ya da iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun maddi unsuru, bireyin konutuna, iş yerine ya da eklentisine rızasına aykırı olarak girmek veya rıza ile girdikten sonra rızaya aykırı olarak çıkmamak şeklinde seçimlik olarak belirtilmiş olup girmek hâlinde icrai, çıkmamak hâlinde ise ihmali bir hareket söz konusudur.
Suçun, gece vakti ya da cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi TCK’nın 116. maddesinin dördüncü fıkrasında; silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi ise aynı Kanun’un 119. maddesinde nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Eğitim ve öğretimin engellenmesi, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi, siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçları bakımından ortak düzenleme öngören TCK’nın 119. maddesinin gerekçesinde de;
“Bu madde, birinci fıkrada sayılan suçlar açısından söz konusu olan ve cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli unsurları göstermektedir. Maddenin birinci fıkrasında, bu nitelikli unsurlar, seçimlik olarak belirlenmişlerdir; yani bir olayda bu hâllerden bir veya birkaçının gerçekleşmiş olması durumunda; bu fıkraya göre cezanın artırılması gerekmektedir.
Belirtilen nitelikli hâller, söz konusu suçların işlenmesi ile varılmak istenen amaç açısından cebir veya tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddîliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddî kaygılar meydana getirmeye elverişli durumlardır.
Silâhla cebir veya tehditte bulunulması hâlinde, varılmak istenen amaca daha kolay ulaşılır. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hâle getiren kişinin veya bir kaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri hâlinde meydana gelen korku çok yoğun olur.
Gizli veya açık, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu etkiden yararlanılarak söz konusu suçlar daha kolay bir şekilde işlenebilirler.
Keza, söz konusu suçların işlenmesi bakımından kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması, bir kolaylık sağlamaktadır.” açıklamaları yer almaktadır.
Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren TCK’nın 119. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer verilen nitelikli hâlin uygulanması için faillerin en az iki kişi olması ve suçun icra hareketlerinin müşterek fail olarak sorumluluğu gerektirecek şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla konut ya da iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun, bir başkasının azmettirilmesi veya yardım eden sıfatıyla iştirak edilerek işlenmesi hâlinde, bu nitelikli hâl gereğince cezada artırım yapılmayacaktır. Maddede yer verilen birlikte teriminin ifade ettiği anlam, birden fazla kişinin suçu işlerken beraberce hareket etmeleri, birlikte bulunmalarıdır. Ancak, bu kişilerin suçun işlenmesinden önce aralarında anlaşmış olmaları şart değildir (M. Emin Artuk, Ahmet Gökcen, M. Emin Alşahin, Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, On Altıncı Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 252, 320; A. Rıza Çınar, Konut Dokunulmazlığını ihlal Cürümleri, Yargıtay Dergisi, Ekim-1991, s. 488; Güneş Okuyucu, Türk Hukukunda Konut Dokunulmazlığını ihlâl Suçları, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2003, s. 132). Doktrinde yer alan bir görüşe göre bu durumun nitelikli hâl sayılmasının nedeni, tehlikenin artması ve mağdurun kendini savunma olanağının azalmasıdır (Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. M. Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Dokuzuncu Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2013, s. 444; Çınar, s. 488; Okuyucu, s. 132-133).
Diğer taraftan, hırsızlık suçunun bina veya eklentilerine ya da iş yerine girilerek işlenmesi hâlinde hırsızlık suçunun yanında ayrıca konut veya iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun da oluşacağında bir tereddüt bulunmamaktadır. Nitekim kanun koyucu, 5560 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle TCK’nın 142. maddesine; “Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi hâlinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.” biçimindeki dördüncü fıkrayı ilave ederek bu yöndeki tercihini göstermiş, eklenen fıkranın gerekçesinde de; “Kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza kuralı gereği, hırsızlık suçunu işlemek için başkasının konutuna girilmesi veya mal varlığına zarar verilmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmetmek gerekir.” denilmek suretiyle, hırsızlık suçunun işlenmesi sırasında gerçekleştirilen diğer suçların da ayrıca cezalandırılması amacı güttüğünü açıkça ortaya konulmuştur.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanıklar … ve …’ün 17.11.2013 tarihinde gece saat 04.40 sıralarında mağdur …’e ait iş yerine hırsızlık amacıyla geldikleri, iş yerinin camını zorladıkları, sanık …’ın camı açarak içeri girdiği ve kasadan 50 TL’yi çalarak dışarı çıktığı, bu sırada diğer sanık …’un iş yerinin önünde ve civarında gözcülük yaptığı anlaşılan olayda;
Sanıkların para bulmak amacıyla evden çıktıkları, mağdurun iş yerinin önünden geçtikleri esnada fikir ve eylem birliği içinde buraya girmeye karar verdikleri, her iki sanığın da suçun icra hareketlerine birlikte başlayarak iş yeri pencerelerini zorladıkları, katlanabilir pencereyi ittirmek suretiyle açan sanık …’ın yaptıkları iş bölümü gereğince içeri girdiği, sanık …’un ise dışarıda gözcü olarak kaldığı, her iki sanığın hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarının işlenişi üzerinde ortak hâkimiyet kurdukları ve asli fail oldukları anlaşılmakla, sanıklar hakkında TCK’nın 119. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin uygulanabilmesi için suçun icra hareketlerine beraberce ve doğrudan katılmaları yeterli olup suçun birlikte işlenmesi koşulunun sağlanması bakımından sanıklarının tamamının içeriye girmeleri gerekmediği gibi mağdurun olay yerinde sanıkları görmesinin de zorunlu olmadığı hususları dikkate alındığında Özel Dairenin onama kararında bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.