Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2020/135 E. 2022/470 K. 22.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/135
KARAR NO : 2022/470
KARAR TARİHİ : 22.06.2022

Mahkemesi:Ağır Ceza

Sanık … hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eylemi meşru savunma kapsamında kaldığından TCK’nın 25/1 ve CMK’nın 223/2-d maddesi gereğince beraatine ilişkin … 1. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan 09.02.2016 tarihli ve 145-25 sayılı hükmün sanık müdafisi ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.10.2019 tarih, 3294-4376 sayı ile oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiş,Daire Başkanı .; “… Ağır Ceza Mahkemesinin 09.02.2016 gün ve 2014-145 esas, 2016-25 karar sayılı kararı ile sanık …’in mala zarar verme suçundan cezalandırılmasına, öldürmeye teşebbüs suçundan meşru müdafaa nedeniyle beraatine, sanık …’in cinsel saldırıya teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, verilen hükmün .ve .tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece yapılan inceleme sonucunda sanık … hakkındaki mala zarar verme ve öldürmeye teşebbüs suçlarından verilen hükümlerin onanmasına, mağdur sanık … hakkındaki cinsel saldırıya teşebbüs suçundan verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mala zarar verme ve cinsel saldırıya teşebbüs suçları yönünden sayın çoğunluğa katılıyorum. Ancak öldürmeye teşebbüs suçunun meşru müdafaa kapsamında işlendiği gerekçesiyle verilen beraat hükmünün dosya kapsamına uygun olmadığı düşüncesinde olduğumdan bu suç yönünden sayın çoğunluğa katılmıyorum.Dosyadaki bilgilere göre 1990 doğumlu mağdur sanık … ile 1977 doğumlu mağdur sanık …’nin olaydan 1,5 yıl önce tanışıp arkadaş oldukları, zaman zaman bir araya geldikleri açıktır. Hadise tarihinde her iki mağdur sanığın saat 23.00 sularında buluşup şarap ve bira alarak bir süre .’nin dükkânının önünde durdukları, bu sırada .’nin telefonla internete girip gay videoları gösterdiği, .’ın bu durumdan rahatsız olması nedeniyle oradan ayrılıp olay mahalline gelerek arabayı parkedip araç içerisinde alkol almaya başladıkları, aracın şoför koltuğunda Hakan’ın, ön sağ koltukta .’nin oturduğu, .’nin jel kıvamındaki bir sıvıyı içtikten sonra çok sıcak olduğunu söylerek üzerinde sadece boxer kalacak şekilde soyunduğu, .’ın da soyunmasını istediği ancak Hakan’ın soyunmadığı, .’nin .’ın kolundan tutarak kendisine doğru çekip onun vücudunun üst bölgesini emmeye, ısırmaya başladığı, 2 yıl önce bel fıtığından ameliyat olan Hakan’ın kendisini geri çekemediği ancak aracın arka koltuğunda bulunan montunun cebinde maket bıçağı olduğunu hatırlayarak, montun cebinden maket bıçağını alıp, bıçağın ucunu açıp .’ye doğru rastgele sallayarak, onun boğazında 8 cm kesi olacak şekilde yaraladığı, bunun üzerine ikisininde araçtan indikleri, .nin .’ın üzerine doğru geldiği sırada, .’ın bu kez arka cebindeki bıçağı çıkarıp’ye doğru salladığı, i’nin sol göğsünde 4 cm’lik, sol karında 5 cm’lik kesi oluşacak şekilde yaralandığı iddia edilmektedir. Mağdur sanık … bu durumu Emniyette müdafisi huzurunda, Cumhuriyet savcılığında ve Sulh Ceza Hâkimliğinde aynen ‘.burası çok sıcak oldu diyerek üzerindeki gömleği çıkarttı. Ben tamamen soyunduğunu görmedim. Daha sonra beni kollarımdan tutarak üzerine doğru çekti, vücudumun üst bölgesini ısırmaya, emmeye başladı. Ben şaşırdım, karşı çıkmaya çalıştım. Ancak bel fıtığından rahatsız olduğumdan dolayı kurtulamadım. Bu arada aracın arka koltuğunda montumun cebinde maket bıçağı olduğunu hatırladım ve montun cebinden maket bıçağını aldım, maket bıçağının ucu açık değildi. Ben elimle ittirerek ucunu açtım. Ve maket bıçağını .’ye doğru rastgele salladım. Hava karanlık olduğu için ve araçta ışık kapalı olduğu için Selami’nin neresine isabet etti bilmiyorum. Bıçağı salladıktan sonra . beni bıraktı. Aracın kapısını açarak dışarıya çıktı. Bende benim taraftan dışarıya çıktım. . üzerinde sadece kilot olduğu halde üzerime doğru geliyordu. Elinde cep telefonu vardı. Üzerime doğru gelince ceplerimi karıştırdım. Arka cebimde bıçak vardı. Onu aldım, ucunu açtım ve bıçağı .’ye doğru rasgele salladım. Zannedersem .’nin karın ve göğüs bölgesine doğru iki üç defa salladım. Bundan sonra . benden uzaklaştı. Ben ise o anda Selami’nin arabasına bindim ve arabayla kaçmaya çalıştım.’ şeklinde anlatmıştır. .Şu hâle göre, aracın ön sağ koltuğunda oturan .’nin şoför koltuğunda oturan.’a karşı basit cinsel saldırıda bulunduğu .’nin elinde silahtan sayılabilecek bir alet olmadığı, bu sırada şoför koltuğunda bulunan Hakan’ın aracın arka koltuğundaki montuna uzanabildiği, montun cebindeki kapalı maket bıçağını alıp açarak .ye sallayıp, onu boğazından yaraladığı anlaşılmaktadır. .Sanık …’nin aracın sağ koltuğunda oturduğu sırada, şoför koltuğundaki Hakan’ı kendisine çekip, onu göğüs kısımlarından öpüp, ısırmaya başlaması nedeniyle .’ın .’yi yaralamasının meşru müdafaa kapsamında kalıp kalmadığı tartışılmalıdır.
.5237 sayılı TCK’nın 25. maddesinde düzenlenen meşru müdafaa için haksız bir saldırının ve saldırı ile orantılı bir savunmanın bulunması gerekir.
Olay bu açıdan değerlendirildiğinde sanık …’nin basit cinsel saldırı boyutunda eylemi olduğu ve eylemin devam ettiği sabittir.Sanık …’nin Hakan’ı kendine çekip göğsünü emdiği sırada . arka koltuktaki montuna uzanıp, mont cebindeki maket bıçağını alabilmiştir. Şoför koltuğunda oturup ön yan koltukta oturan kişi tarafından çekilen, kendini başka türlü kurtaramadığını beyan eden kişinin, aracın arka tarafındaki montun cebinde bulunan bıçağı alması imkansızdır. Şu hale göre .’ın . tarafından tam tutulduğu,.’ın kendini kurtaramadığı şeklindeki savunması inandırıcı değildir. .nin cinsel saldırı sırasında elinde herhangi bir alet yoktur. Bu durumda arka koltuğa uzanabilen Hakan’ın alkollü olan Selami’yi defetmek için ona yumrukla vurması ve ondan kurtulması mümkün iken, saldırı ile orantısız biçimde onu bıçaklaması eylemini haklı olmaktan çıkarır. Saldırıda kullanılan araç ile savunmada kullanılan araç arasında makul bi denge bulunmadığı takdirde savunmayı meşru müdafaa kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Araçtan indikten sonra dahi boğazından yaralanan Selami’de herhangi bir silah bulunmadığı hâlde Hakan ona vurmaya devam etmiştir.Bu durumda, sanık …’ın eyleminin saldırıyla orantılı olmadığı ve tahrikle öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği düşüncesinde olduğumdan eylemi meşru müdafaa kapsamında değerlendiren sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 08.12.2019 tarih ve 186007 sayı ile;”…Taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunmamaktadır.Mağdur … dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı,
Sanığın kastının belirlenmesinde kastın daha çok dış dünyaya yansıyan eylemler ile ortaya konulmakta olduğu, sanık …’in suç işlerken kullandığı bıçağın elinde olmasına rağmen ısrarlı takip ile eylemini sürdürmemesi, sanığın sonuç alma veya eylemini sürdürme konusunda ciddi bir çaba içerisinde olmaması, olayın meydana geliş şekli bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, sanığın ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olmadığı, sanığın eyleminin kendisine yapılan cinsel saldırı sonrası haksız tahrik altında kasten yaralama suçunu işlediği anlaşılmıştır.
Hükmün bu sebeple bozulması yerine, aksi görüşle; Yerel Ağır Ceza Mahkemesince sanığın eylemi meşru müdafaa kapsamında kaldığından olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması sebebiyle mağdur sanık …’in üzerine atılı kasten öldürmeye teşebbüs suçu yönünden 5237 sayılı TCK’nun 25/1. maddesi delaletiyle CMK 223/2-d maddesi gereğince Beraatine, ilişkin hükme onama kararı verilmesi Kanuna aykırıdır.” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.01.2020 tarih, 3869-59 sayı ile oy çokluğuyla;
“…1-Dairemizce verilen onama ilamı, suçun vasfı yönünden usul ve kanuna uygun olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının suçun vasfına dair itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden oy birliğiyle itirazın reddine, dosyanın suç vasfı yönünden karar verilmek üzere Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine,
2-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının meşru savunma şartları bulunmadığına dair itiraz gerekçeleri yerinde görüldüğünden itirazın kabulüne, Dairemizin 15/10/2019 tarih ve 2019/3294 esas ve 2019/4376 karar sayılı ilamının kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen beraat kararının onanmasına dair kısmının kaldırılmasına, ilamın diğer yönlerinin aynen korunmasına, Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık … ve mağdur …’nin olay günü gece saat 23.00 sıralarında buluştukları, alkol alarak bir süre .’nin … yeri önünde durdukları, bu sırada aracın şoför mahallinde olan .’nin telefonla internete girip mağdura gay videoları gösterdiği, Hakan’ın bu durumdan rahatsız olması nedeniyle kapatmasını söylediği, sonrasında polisin aracı görüp ceza yazabilir düşüncesiyle tenha bir yere gittikleri, Selami’nin Hakan’dan şoför mahalline geçmesini istemesi üzerine Hakan’ın şoför koltuğuna geçtiği, .’ nin torpido da bulunan jel kıvamında bir sıvı içtiği, sıcak olduğunu söyleyerek üzerinde sadece iç çamaşırı kalacak şekilde soyunduğu ve .’ın iki kolundan tutarak kucağına oturttuğu ve sağ göğsünden emmeye başladığı, .’ın arka koltukta bulunan montunun cebinden maket bıçağını eline geçirip .nin boynuna savurduğu, aldığı bıçak darbesi sonucu .nin araçtan indiği, .’ın da araçtan indiği, .’nin tekrardan .ın üzerine gidip boynunu tutmaya çalıştığı, .’ın ise bu kez cebinde bulunan bıçağı çıkartarak mağdura savurduğu, bıçağın .’nin göğsüne isabet ettiği, mağdurun .’ın üzerine tekrar gelmesi üzerine bıçağı karın boşluğuna savurduğu, .’ ın .’ye ait araca binerek olay yerinden uzaklaştığı anlaşılan olayda, Sanık …’ın mağdur …’ye yönelik, haksız tahrik altında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde beraatine hükmolunması,” gerekçesiyle bozularak suç vasfı yönünden yapılan itiraz yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık … hakkında mala zarar verme suçundan verilen mahkûmiyet kararı Özel Dairenin onama kararı ile kesinleşmiş, katılan sanık … hakkındaki cinsel saldırı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Daire tarafından bozulmuş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.Yargıtay 1. Ceza çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık … hakkında mağdur …’e yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten yapılan yargılama sonunda; meşru savunma şartları oluştuğundan TCK’nın 25 ve CMK’nın 223/2-d maddeleri uyarınca beraatına ilişkin Yerel Mahkemece verilen hükmün Özel Dairece onanmasına karar verildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca “sanığın haksız tahrik altında kasten yaralama suçundan cezalandırılması gerektiği” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurulduğu, itiraz üzerine Özel Dairece yapılan inceleme sonucunda;“1-Dairemizce verilen onama ilamı, suçun vasfı yönünden usul ve kanuna uygun olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının suçun vasfına dair itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden oy birliğiyle itirazın reddine, dosyanın suç vasfı yönünden karar verilmek üzere Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine,
2-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının meşru savunma şartları bulunmadığına dair itiraz gerekçeleri yerinde görüldüğünden itirazın kabulüne, Dairemizin 15.10.2019 tarih ve 2019/3294 esas ve 2019/4376 karar sayılı ilamının kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen beraat kararının onanmasına dair kısmının kaldırılmasına, ilamın diğer yönlerinin aynen korunmasına,
..Sanık …’ın mağdur …’ye yönelik, haksız tahrik altında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde beraatine hükmolunması” isabetsizliğinden Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla;
Öncelikle CMK’nın 308. maddesi uyarınca Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir karar bulunup bulunmadığının, bulunduğunun kabulü hâlinde ise sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalan haksız tahrik altında kasten öldürme suçunu mu yoksa haksız tahrik altında kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
1- CMK’nın 308. maddesi uyarınca Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir karar bulunup bulunmadığı;
5271 sayılı CMK’nun “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi” başlıklı 308. maddesi;
“(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz” şeklinde düzenlenmişken, maddeye 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesiyle;
“(2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir” şeklindeki fıkralar eklenmiştir.
Buna göre; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 308. madde uyarınca itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine dosya itiraz edilen daireye gönderilecek, dairece mümkün olan en kısa sürede itirazın yerinde olup olmadığı konusunda inceleme yapılacak ve itirazın tamamen kabulüne veya reddine karar verebileceği gibi, itirazın kısmen kabulüne de karar verebilecektir.
Dairece itirazın kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda itirazın yerinde görülmeyen kısmı yönüyle değerlendirme yapılmak üzere dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilecektir.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.12.2019 tarih ve 186007 sayılı itiraz yazısı üzerine dosyanın gönderildiği Özel Dairece meşru savunma şartları bakımından yapılan itirazın kabulüne, suç vasfı yönünden yapılan itirazın reddine, dosyanın suç vasfı yönünden karar verilmek üzere Ceza Genel Kuruluna gönderdiği anlaşılmakla, itirazın yerinde görülmeyen kısmı yönüyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrarlı olarak sürdürülen uygulamalarına göre itiraz nedenleriyle bağlı olmaksızın inceleme yapabileceği bir kararın olduğu kabul edilmelidir. Ön sorun bu şekilde oy birliğiyle çözüme kavuşturulduktan sonra uyuşmazlığın esasına geçilmiştir.
2- Sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalan haksız tahrik altında kasten öldürme suçuna mu yoksa haksız tahrik altında kasten yaralama suçunu mu oluşturduğu;
İncelenen dosya kapsamından;
06.08.2014 tarihinde saat 06.30’ta düzenlenen araştırma, tespit, yakalama, üst yoklama, savcı görüşme muhafaza altına alma tutanağında; aynı tarihte saat 01.45 sıralarında 155’i arayan bir şahsın kardeşinin kendisini cep telefonundan arayarak başka bir şahıs tarafından boğazının kesildiğini, kendisinin anıt civarındaki çiçekçide olduğunu ve telefonun kesildiğini beyan ettiği yönündeki bilgi vermesi üzerine müşterek ekiplerle hemen . Mahallesi, . Kavşağına intikal edildiği, kavşakta beklemekte olan ve 155’i aradığını beyan eden tanık … ile yapılan şifahi görüşmede, “. …’in kendisini telefonla arayarak bir şahsın boğazını kestiğini, kendisinin parkta çiçekçi de olduğunu belirttiğini ve akabinde telefon irtibatının kesildiğini, kardeşinin . plaka sayılı beyaz renkli. araç ile gezdiğini, kardeşinin hayatından endişe duyduğunu,” beyan ettiği, şahsın beyanı doğrultusunda diğer ekiplerle birlikte aracın bulunması için çalışmalar devam ettiği sırada saat 02.35 sıralarında Haber Merkezi’nin bahse konu aracın .Mahallesi, . Caddesi, 8.yer önünde olduğu, araçtan dumanlar yükseldiği, aracın alarmının çaldığı yönünde anons yapıldığı, aracın bulunduğu yere giden ilk ekibin 1. plaka sayılı araçtan dumanlar yükseldiği ve olay yerine itfaiye ekibinin gelerek araca müdahalede bulunduğu yönünde anons edildiği, akabinde müşterek ekiple aracın bulunduğu yere intikal edildiği, itfaiye ekibinin gerekli çalışmalarını yaparak aracı söndürdüğü ve olay yerinden ayrıldığı, olay yerinde yapılan ilk araştırmada, aracın ön kısmında yol üzerinde 1 adet . marka cep telefonuna ait telefon bataryası, yine aracın sağ tarafında bulunan başka bir aracın alt kısmında yol üzerinde bir adet üzerinde kan izleri bulunan . marka cep telefonuna ait cep telefonu kılıfı ile aracın ön tarafında kaldırım üzerinde bir adet cep telefonu Turkcell sim kartı bulunduğu, olayla ilgili Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği, alınan talimatlar doğrultusunda olay yerinde yapılan araştırmalarda olay yerine yakın olan . Mahallesi, . Sokak, 1 numaralı apartmanın zemininde bulunan .t Tarım Ürünleri isimli … yerinde güvenlik kamerasının olduğunun tespit edildiği, … yeri yetkilisine ulaşılarak rızası dahilinde olay tarih ve saatine dair kamera görüntüleri … yerinde izlendiğinde, bahse konu olay yerine getiren 20-25 yaşlarında bir erkek şahsın koşarak . Mahallesi, .Sokak, 3 numaralı apartmana girdiği, birkaç dakika sonra tekrar çıktığı ve çıktığında yaşlı bir erkek şahıs daha olduğu, şahısların tekrar apartmana girdikleri, daha sonra genç şahsın tekrar üzerinde bornoz olduğu hali ile aracın yanına gittiği ve o esnada aracın ateş aldığı, şahsın tekrar apartmana girdiğinin görülmesi üzerine apartman sakinleri ile görüşülerek kamera görüntülerine bir kez de birlikte bakıldığında genç şahsın sanık … olduğu, ihtiyar şahsın ise sanığın dedesi tanık … olduğunun beyan edildiği, beyanlar doğrultusunda şahısların açık kimlik bilgilerinin tespit edilerek Sinanbey Mahallesi, Baykut Sokak, 3/10 numaralı adreste ikamet ettiklerinin tespit edildiği, bahse konu adrese gidildiği, evde tanık … olduğu, torunu …’in evde olmadığını ve nerede olduğunu da bilmediği, ayrıca evde sanığın eşi olan Khalıda Bezginova’nın da olduğu, şahısların alınarak Asayiş Büro Amirliğine intikal ettirildiği, ayrıca katılan …’in tedavisi yapılırken görevlilerce yapılan şifahi görüşmede, şahsın konuşmadığı, ancak haraketleriyle bir şeyler anlatmaya çalıştığı görüldüğünden görevlilerce eline beyaz çizgili not kağıdı ile kalem verildiği, kendi el yazısı ile bu kağıda bir şeyler yazdığı, ancak o esnada hastane görevlileri mağduru acele ameliyata götürdüklerinden ve hâlsiz kaldığından yazının devamını yazamadığı, mağdurun kendi el yazısı ile çizgili kadığı, “Hakan içirdi bana ne olduğunu bilmediğim şey sonra,” ibareleri bulunan not kağıdının muhafaza altına alındığı, 1. plaka sayılı aracın İlçe Emniyet Müdürlüğü Alanyurt Ek Hizmet Binası bahçesine çekici marifetiyle çekilerek muhafaza altına alındığı bilgilerine yer verildiği, .06.08.2014 tarihinde saat 05.00’te düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 04.20 sıralarında … Devlet Hastanesi Acil Polikiliniğine ambulansla yaralı olarak getirilen katılanın yapılan ilk muayenesinde boynunda 8 cm’lik derin kesi olduğu, sol göğüste sol karında kesi mevcut olduğundan acil olarak hayati tehlike kaydıyla ameliyata alındığının belirtildiği,.06.08.2014 tarihinde saat 09.20’de düzenlenen yakalama, üst yoklama ve teslim tutanağında; aynı tarihte saat 08.30 sıralarında sanığın polis merkezine geldiği, 05.08.2014 gecesi beraber içki içtiği arkadaşı …’in kendisine tecavüz etmeye kalktığını, kendisini korumak isterken üzerinde bulunan bıçağı iki üç sefer mağdura sapladığını, beyan ederek olayda kullandığı bıçağı da rızası ile teslim ettiği, bıçağın kontrolünde üzerinde .ibareleri olduğu ve namlu üst kısmında iki adet delik olduğu, toplam uzunluğunun 21 cm olduğu, sanığın doktor raporu alındıktan sonra tahkikatı yürüten birim olan Asayiş Büro Amirliğine teslim edildiğinin belirtildiği,06.08.2014 tarihinde saat 12.00’de düzenlenen araştırma, tespit ve muhafaza altına alma tutanağında; sanığın olay yerini tam olarak göstermesi istendiği, olay yerinin … .Çevre Yolu etap sonunda .Kurban Satışı tabelası yönünden tahmini elli metre içeride sağ tarafta, yanında ayçiçeği bahçesi bulunan boş bir arazi olduğu, olay yerinde delil teşkil edecek unsurların mevcut olduğunun görüldüğü, olay yeri inceleme ve kimlik tespit grup amirliği görevlileri çağrılarak gerekli inceleme ve muhafaza altına alma işlemlerinin Cumhuriyet savcısının talimatları ile yaptırıldığı, daha sonra refakate alınan sanığa katılana ait eşyaları attığını beyan ettiği çöp konteynerını göstermesi istenildiği, ancak sanığın .Bulvarı üzerinde hangi konteynere attığını hatırlamadığını beyan ettiğinden katılana ait eşyaların bulunamadığı, sanığın olay anında katılan kendisine cinsel saldırıda bulunduğu esnada üzerinde bulunan tişörtün yırtıldığını ve olaydan sonra eve gidince değiştirdiğini, yırtık tişörtünün evde olduğunu söylediği, sanığın evine gidildiği, belirttiği tişörtün bulunamadığı, ancak olay anında üzerinde bulunan mavi renkli yağmurluğun rızası ile teslim alındığı, daha sonra yapılan kontrolde . ibaresi olduğu, herhangi bir yerinde yırtık ve kopma olmadığı ve görünüş itibarıyla buruşuk olması sebebiyle yıkanmış olduğunun değerlendirildiği, sanığın rızası ile muhafaza altına alındığı bilgilerine yer verildiği, .06.04.2018 tarihinde saat 07.30’da düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; aynı tarihte . Mahallesi.r Caddesi, . Apartmanı önünde .plakalı .marka aracın park hâlinde olduğu ve araç içerisinden dumanların geldiğinin bildirilmesi üzerine 85 85 kod no’lu ekibin intikal ettiği, aracın itfaiye ekiplerince söndürme çalışmasının tamamlandığı, araç ön kaput kısmının bükülmüş olduğu, kaput üzerinde kan lekelerinin olduğu, araç ön camının sağ alt kısmında 30×30 cm ebadında içeriye doğru göçmüş olduğu, araç sol ön kapı camının kırılmış olduğu, sol arka sürgülü kapısı, arka bagaj kapısı ve sağ ön kapıların açık olduğu, sağ ön koltuk yanı basamak kısmında araç sağ arka kapı dış kısmı ve arka tampon üzerinde kan lekelerinin olduğu, araç içerisinin isli ve ıslak olduğu, sol ön koltuk kısmının oturulan ve sert kısmının büyük oranda yandığı, diğer koltuklarda ise yüzeysel yanıkların olduğu, sol ön koltuk paspas zemini üzerinde beyaz Vinkara ibareli koyu yeşil renkli ağzı açık beyaz sek şarap şişesinin olduğu, araç ön konsolunun yangın neticesinde plastik kısımlarının zarar gördüğü, Karanfil Sokak, 33 numara apartmanın giriş kapısı önünde kan lekelerinin olduğu, fotoğraflarının çekilerek kan numunesinin alındığı, buradan 85 65 kod no’lu ekibin kan izlerini takibi sonucunda … Türkel Çevreyolu Taner Et Çiftliği ibareli tabeladan iç tarafa patika yol istikametinde yaklaşık 150-200 metre kadar gittiği bilgisi üzerine belirtilen yere gidilerek kan izlerinin olduğunun görüldüğü, fotoğraflarının çekildiğinin belirtildiği, …. Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Adli Bilişim Büro Amirliğinin 23.12.2014 tarihli inceleme raporunda; katılan ait 1 adet .marka . model . imei numaralı cep telefonu ve içerisinde takılı 2 GB kapasiteli . kartın incelenmesinde bahse konu soruşturmayla alakalı herhangi bir veriye rastlanmadığının belirtildiği, Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığınca 23.10.2014 tarihinde düzenlenen raporda; katılana ait kanda; .bulunduğu, idrarda; Paracetamol, Metronidazole, Metoclopramide, .ve . (Uyuşturucular) bulunduğunun belirtildiği, .Katılan … hakkında … Devlet Hastanesince 06.08.2014 tarihinde düzenlenen geçici raporda; boyunda 8 cm’lik derin kesi ve sol göğüste 4 cm kesi, sol karında 5 cm derinliğinde kesinin mevcut olduğu, hastanın Genel Cerrahi ve Kulak Burun Boğaz bölümleri tarafından ameliyata alındığı, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği, hayati tehlikesinin mevcut olduğunun belirtildiği,Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca 16.06.2015 tarihinde düzenlenen raporda; katılanın kesici delici alet yaralanmasına bağlı tarif edilen yaralanmanın, şahsın yaşamını tehlikeye soktuğu, basit bir tıbbi müdaheleyle giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, yüzünde sabit ize neden olup olmadığı, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olup olmadığı yönünde değerlendirmenin yapılabilmesi ve muayene için şahsın anabilim dalına gönderilmesi gerektiği bilgilerine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığınca 17.12.2015 tarihinde düzenlenen raporda; katılanın yapılan muayenesinde; batın solda SİAS hizasında 6 cm’lik, boyun ön alt kısımda 8,5 cm’lik, göğüs solda 3,5 cm’lik kesi nedbeleri ile göğüs solda tariflenen kesiye yakın eskiye ait olduğu ifade edilen başka bir kesi nedbesi daha izlendiği, her ne kadar … Devlet Hastanesinin 06.08.2014 tarihli adli muayene raporunda katılan yaralanmasından sonra Genel Cerrahi ve K.B.B Uzmanı tarafından ameliyata alındığı belirtilmiş ise de, hastane ile yapılan görüşmede şahsın herhangi bir ameliyata alınmadığı, bu ibarenin adli muayene raporuna sehven yazıldığının bildirildiği, mevcut lezyonlara neden olan yaralanmanın katılan yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğunun belirtildiği, Sanık … hakkında … Devlet Hastanesince 06.08.2014 tarihinde düzenlenen raporda; başta sol kulak arkasında cilt altı ödem, göğüs kafesi sağ tarafta 2 cm’lik ekimoz mevcut olduğu, hayati tehlikesinin olmadığı, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, alkolsüz olduğunun belirtildiği,… Cumhuriyet Başsavcılığınca 01.05.2015 tarih ve 6994 sayı ile tanık … hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, mala zarar verme suçlarından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,Anlaşılmıştır.Katılan … 06.08.2014 tarihinde saat 23.10’da . Üniversitesi KBB servisinde alınan ifadesinde; aynı tarihte saat 00.00 -00.30 sıralarında eniştesi adına kayıtlı olan kendisinin kullandığı .plakalı . marka araçla sanıkla birlikte . Köprüsünün olduğu dere boyuna gittiklerini, burada birlikte alkol ve şarap almaya başladıklarını, yanlarında başka kimsenin olmadığını, şarap içerken bardaktaki şarabın pantolonuna döküldüğünü, bunun üzerine pantolonunu çıkarıp şarap içmeye devam ettiğini, sanığın, “Ben cezaevine girdim, şunu kestim, şunu biçtim.” diye konuşmaya başlayınca korktuğunu, araç içerisinde alkol almayı sürdürdüklerini, sanık ile aralarında herhangi bir tartışma ve sürtüşme olmadığını, sanığın bir anda belinde taşıdığı sallama tabir edilen bıçağı çıkararak boğazına doğru salladığını, bu bıçağı boğazına bir defa salladığını, haricen karın bölgesinede 3-4 defa salladığını, yaralanması üzerine boynunu tutarak kaçtığını, kaçarken abisi tanık …’i arayarak, “Beni kestiler, köprünün bulunduğu yere yetiş.” dediğini, kaçarken üzerinde pantolonunun olmadığını, külot olduğunu, kaçarken sanığın içerisinde alkol aldıkları arabayı üzerine sürdüğünü, tahminine göre sanığın arkasından kendisine çarptığını, dereye uçtuğunu, derede ne kadar kaldığını hatırlamadığını, dereden çıkarak evine gittiğini, olay yerine aracı kendisinin götürdüğünü, daha sonra sanığın şoför koltuğuna oturduğunu, olay anında giydiği külotunu hastanede üzerinden çıkardıklarını, sanığı 7-8 aydan beri arkadaşları sayesinde tanıdığını, sanığın neden böyle bir şey yaptığını bilmediğini,22.09.2014 tarihinde Savcılıkta; olayla ilgili tedavi gördüğü hastanede polise verdiği ifadesinde düzeltmek istediği birkaç husus olduğunu, sanığı yaklaşık 6 aydır Yusuf isimli arkadaşı vasıtasıyla tanıdığını, hatta sanığın ilk kendisini polisliği bırakmış gibi tanıttığını, sanığın kendisini arayarak … bulmasını istediğini, Mahmudiye Mahallesi’nde bir marketinin, aynı zamanda sanayide de bir dükkânının olduğunu, sanayide mobilya işi ile uğraştığını, olaydan önce kendisiyle buluşup birkaç defa alkol almışlıklarının olduğunu, … ayında alkolü bıraktığını, olay tarihinden 3-5 gün öncesinde de sanığın kendisini birkaç defa aradığını, olay günü sanığın ısrarına dayanamayarak teklifini kabul ettiğini, eniştesi … üzerine kayıtlı arabasıyla sanığın evine gittiğini, sanığa “Aşağıdayım in.” diye mesaj attığını, birlikte araçla ilk önce büfeden gazoz, beyaz şarap ve sigara aldıklarını, sonra sanayideki dükkânının önüne gittiklerini, orada bir süre aracın içerisinde bulunduklarını, sohbet ettiklerini, o sırada herhangi bir şey yiyip içmediklerini, sanığın kendisinden .marka telefonu istediğini, yaklaşık 10 dakika telefonla meşgul olduğunu, telefonda gördüğü birkaç internet sitesinin şifresini sorduğunu, dükkânında internet olmadığını, komşu … yerlerinde internet olduğunu, sanığın iddia ettiği gibi uygunsuz internet sitelerine girip bakmadığını ve sanığa göstermediğini, sanığın da şifreyi bilmediği için internete giremediğini, sanığın internete giremeyince, “Hadi buradan .civarına gidelim. Oralar havadardır.” dediğini, sanığa, “Bu saatte oraya gidemem.” dediğini, bunun üzerine ..Çevre yolundaki dere kenarına araçla gitmek istediğini, bu şekilde olayın gerçekleştiği yere gittiklerini, ilk önce birer gazoz içtiklerini, hatta gazoz içerken sanığın koluna çarptığını ve gazozun tişörtüne dökülmesine sebep olduğuna, üzerindeki tişörtü ve atleti çıkartarak ıslak mendille sildiğini, koltuğa astığını, sanığın bu kez büfeden aldıkları şarabı içmeye başladığını, muhabbet ettikleri sırada arabanın yanına köpek geldiğini, bu köpeği köye götürmek istediği için kemerini çözerek köpeğe doğru birkaç kez attığını, köpeği yakalayamadığını, çıkarttığı kemeri de vites koluna doladığını, sanığın koluna çarparak gazozun bu sefer pantolonuna dökülmesine sebep olduğunu, sanığın ilk önce kazara kolunu çarptığını düşündüğünü, sonrasında bilinçli yaptığını anladığını, pantolonuna gazoz döküldükten sonra pantolonunu da çıkarıp ıslak mendille sildiğini ve koltuğa astığını, bu sırada sanığın koltuğundan kalkıp şoför koltuğuna oturduğunu, sanığa sesini çıkarmadan yan koltuğa oturduğunu, sanığın elindeki sigarayı düşürdüğünü iddia ederek araçtan indiğini, arka koltuğa geçtiğini, kendisinin bulunduğu koltuğun altına doğru eğilerek, “Senin burada bıçağın vardı, hayırdır.” diye sorduğunu, sanığa, “Unuttum.” dediğini, devamında boğazında bir yanma hissettiğini, can havliyle dışarıya doğru çıkarak, “Biri beni kesti ..” diye bağırdığını, sanığın da dışarıya çıktığını, sanığın elinde bıçak olduğu hâlde, “Meşhur olucam lan.” diye bağırdığını, sanığın elindeki bıçağı almak için boynuna doğru hamle yaptığını, boynunu eliyle tutmaya çalıştığını, bu sefer sanığın elindeki bıçakla göğsüne doğru vurduğunu, göğsünden yaralanmasına sebep olduğunu, sanığın üzerine doğru çullandığını, yerde iken de karnının sol tarafından bir bıçak darbesi daha aldığını, bunun üzerine canını kurtarmak için yerden kalkıp kaçmaya başladığını, uzaklaşırken sanığı yerde yatar vaziyette gördüğünü, ancak çok geçmeden sanığın araca binerek üzerine doğru geldiğini gördüğünü, sanığın araçla sağ kalça tarafından çarptığını, bundan sonrasını hatırlamadığını, yaklaşık 3-3,5 saat baygın hâlde olay yerinde yattığını, daha sonra bir rüya görerek uyandığını, eve doğru koşmaya başladığını, öncesinde araçtan aldığı telefonu ile abisi tanık .’ı aradığını, bıçaklandığını söylediğini, sanığın niye bu şekilde davrandığını anlamadığını, ayrıca sanığın ifadesinde belirttiği gibi aracın torpido gözünde bulunan pembe renkli jeli kullanmasını istemediğini, tam aksine midesi bulandığını söylediğinde sanığın kendisine bir madde çıkartıp verdiğini, sanığa güvenerek içtiğini, önceki ifadesinde üzerine içmekte olduğu şarabın döküldüğünü söylemiş ise de olay günü şarap içmediğini, elindekinin şarap değil gazoz olduğunu, üzerinin çıplak olmasının nedenin de anlattığı sebepten olduğunu, üzerine atılı cinsel saldırı suçunu kabul etmediğini, Tanık … Kollukta; katılanın öz kardeşi olduğunu, kardeşinin kendisini cep telefonundan arayarak “Boynumu kestiler, yetiş.” dediğini, “Neredesin?” dediğinde “Parkın üstünde çiçekçinin oradayım.” dediğini, panikle kardeşinin nerede olduğunu tam olarak anlamadığını, polise bilgi verdiğini, polisle kardeşini aradıklarını, bulamadıklarını, telefonunun kapalı olduğunu, kendisine ulaşamadığını, sonra kardeşinin eşinin kendisini arayarak, “Acele eve gel.” dediğini, eve gittiğinde kardeşini çıplak vaziyette gördüğünü, sadece üzerinde külotu olduğunu, elinin yüzünün kanlar içinde boynunda kesikler olduğunu, ambulans ile kardeşini hastaneye götürdüklerini, kardeşini kimin ne amaçla bıçakladığını bilmediğini,Mahkemede; katılanın kardeşi olduğunu, olay gecesi cep telefonundan arayarak, “Abi yetiş boğazımı kestiler.” dediğini ve telefonu kapattığını, sonrasında kardeşine ulaşamadığına, polise haber verdiğine, polisle birlikte aramalarına rağmen kardeşini bulumadıklarını, daha sonra kardeşi katılanın eşini telefonla aradığını, eli yüzü kanlar içinde eve geldiğini söylediğini, hemen eve gittiğinde katılanın boğazının kesilmiş olduğunu, kanlar aktığını, ayrıca yarı çıplak ve sadece külotunun olduğunu, katılanı ambulansla hastaneye götürdüklerini, durumu iyi olmadığı için bir şey sormadığını, olaya ilişkin bilgisinin ve görgüsünün olmadığını,Tanık … şüpheli sıfatıyla Kollukta; sanığın torunu olduğunu, torununun gece saat 01.30 sıralarında eve geldiğini ve kendisini uyardığını, elinin kanlı ve elinde … olduğunu, kendisine, “Ben kavga yaptım. Birini yaraladım. Ne yapalım?” dediğini, konuştuktan sonra sanığın kendi odasına girip çıktığını, hemen dışarı çıktığını, sanığın eşinin konuşurlarken yanlarına geldiğini, ancak ne konuştuklarını duymadığını, sanığın hemen evden çıktığını, elindeki kemeri evde bıraktığını, kemeri eline alarak sanığın arkasından evden çıktığını, sanık ile karşılaştıklarında, “Kemeri at.” dediğini, bunun üzerine kemeri ağacın dibine boşluğa bıraktığını, daha sonra birlikte eve çıktıklarını, sanığın odasına geçtiğini, daha sonra evden kaçtığını, kendisinin yatıp uyuduğunu, neden kavga ettiğini sormadığını, kamera görüntülerinde kemeri attığının doğru olduğunu, ancak arabanın yanmasıyla ilgisinin olmadığını, aracı fark etmediğini, Mahkemede; sanığın torunu olduğunu, olay gecesi evde uyurken saat 02.30 sıralarında kendisini uyardığını, torununun elinin kanlı olduğunu, “Ne oldu?” diye sorduğunda, “Kavga ettim.” dediğini, kiminle ne için kavga ettiğine dair herhangi bir şey söylemediğini, bunun haricinde olaya ilişkin herhangi bir bilgisi olmadığını,İnceleme dışı katılan … beyanlarında; mağdur …’nin kayınbiraderi olduğunu, olayda kullanılan aracın kendisine ait olduğunu, mağdura emanet olarak verdiğini, sanık tarafından yakılan aracı hurda fiyatına 11.000 TL’ye sattığını, aracın yanmadan önceki değerinin 26.000 TL olduğunu, zararının 15.000 TL olduğunu, sanığın zararını karşılamadığını,
İfade etmişlerdir.Sanık … müdafi huzurunda Kollukta; mağdurla arkadaş ortamında yaklaşık bir buçuk yıl önce tanıştıklarını, 05.08.2014 tarihinde saat 19.00 sıralarında katılana “Ne yapıyorsun?” diye mesaj attığını, telefonundan aradığını, ancak katılanın açmadığını, aynı tarihte saat 22.00 sıralarında katılanı aradığını, “Evden saat 23.30 sıralarında çıkacağım. Çıkınca ararım.” dediğini, sonra katılandan saat 23.00 sıralarında, “İn aşağıya geliyorum.” diye mesaj geldiğini, kendisinin de “Tamam.” diye mesaj atarak aşağıya indiğini, katılanın beyaz renkli, plakasını tam olarak bilmediği K plakalı Şahin marka araç ile evinin önüne geldiğini, birlikte sanayi karakolu karşısında bulunan büfeden şarap ve iki tane bira aldıklarını, sanayideki Eko Market’ten gazoz aldıklarını, katılanın dükkânının önüne gittiklerini, katılanın “Dükkânın önünde internete girmek için Wifi çekiyor.” dediği için dükkânın önüne gittiklerini, internetten eşcinsel erkek videolarına girdiğini, bu durumdan rahatsız olarak katılana “Abi sen ne yapıyorsun?” diye sorduğunu, kendisine, “Yok be öylesine bakıyorum.” dediğini, katılana, “Bırak.” dediğini, ancak bu sitelerin katılanın telefonunda kısa yol olarak bulunduğunu, sonra müzik açtığını, biraz internete girdikten sonra dükkânın önünden ayrıldıklarını, daha sonra polis ekiplerine gösterdiği adresini bilmediği yere geldiklerini, burada arabanın içinde alkol almaya başladıklarını, katılanla alkol alıp sohbet ederken arabanın torpidosundan ufak jelatin poşet içerisinde, ince yaklaşık 5 cm beyaz paket içinde pembe renkli jel olan malzeme çkarttığını, kendisine, “Bu ilaç güçlü bir ilaç.” diyerek tüpün içinde bulunan jel kıvamındaki sıvıyı içtiğini, kendisine uzattığını, kullanmadığını, camdan dışarıya attığını, alkol içmeye devam ettiklerini, alkolün bitmesine yakın katılan “Sıcak oldu.” diyerek üzerini çıkarttığını, kendisine de “Çıkart.” dediğini, kabul etmediğini, kötü bir şey anlamadığını, bir süre kendisine doğru çektiğini, tişörtünün yırtıldığını, aracın direksiyonunda olduğunu, katılanın sağ yolcu koltuğunda olduğunu, koltuğu yatırdığını, kendisini üzerine doğru çektiğini, sırtından elleri ile tutarak kaçmasını engellediğini, bu sırada pantolonunun üzerinde olmadığını, aracın içerisinde külotu ile oturduğunu fark ettiğini, katılanın pantolonunu ne zaman çıkardığını anlamadığını, kendine çektiğinde sırtından tuttuğunu ve sağ göğüs kısmından emmeye başladığını, katılan cinsel yönden saldırması üzerine olayı daha da ileriye götürmeye çalıştığını anlayınca aracın arka koltuğunda bulunan montunun içinde bulunan, işte kullandığı ucu kırık maket bıçağına uzandığını, maket bıçağını kendisine sarılmış ve sağ göğsünü emen katılana rastgele salladığını, aracın içerisi karanlık olduğu için katılanın neresine salladığını görmediğini, maket bıçağını sallaması üzerine katılanın araçtan indiğini, kendisinin de arabadan indiğini, katılanın üzerine doğru yürüyünce cebinde bulunan, kendini korumak için yanında taşıdığı açıp kapanabilen kahve renkli bıçağı arka cebinden çıkarttığını, üzerine gelen katılana bıçağı 2-3 defa salladığını, katılanın elinde telefon ile külotlu bir şekilde üzerinde başka bir şey olmadan kaçmaya başladığını, hemen araca bindiğini, katılanın kaçarak gittiği yönde çıkış olduğu için araçla aynı istikamete gittiğini, katılanın yanından geçeceği sırada eliyle aracın sağ ön … direği kısmından tutmaya çalıştığını, camın hafif aralık olduğunu, kapının da açık olduğunu, katılanın yanından geçip gittiğini, araba ile eve gittiğini, arabayı evlerinin arka kısmına bıraktığını, aracı park ettikten sonra araç içerisinde bulunan bütün elbiseleri toplayarak eve çıktığını, anahtarı olmadığı için … bastığını, kapıyı dedesi Etem’in açtığını, dedesinin üzerindeki kanı sorduğunu, üzülerek odasına geçtiğini, bu sırada eşinin uyuduğunu, evde üzerinde bulunan kıyafetleri çıkararak mavi renkli bir bornoz giydiğini, bornoz ile olayın siniri ile evden kolonya ile aracı park ettiği yere gittiğini, arkasından da dedesinin indiğini fark ettiğini, aracın başına gittiğinde sinirle elindeki kolonyayı şoför koltuğu üzerine dökerek çakmak ile ateşlediğini, eve gittiğini, bornozu çıkarıp kıyafet giydiğini, yalnız yaya olarak içerisinde kıyafet olan poşet ile evden çıktığını, cadde üzerinde hatırlamadığı çöp konteynerine poşeti attığını, belediye sineması arkasında bulunan tuvalette olayın şoku ile sabahladığını, olayın etkisi geçince evine gittiğini, eşinden dedesinin yakalandığını öğrendiğini, olayda kullanmış olduğu bıçakla birlikte teslim olduğunu, olayda kullandığı diğer maket bıçağını nereye attığını bilmediğini, ilk darbeyi maket bıçağı ile yaptığını, diğer bıçakla korktuğu için salladığını, ancak mağdura değip değmediğini bilmediğini, teslim olduktan sonra olay yerini polislere gösterdiğini, katılana ait eşyaları atttığı konteyneri nokta olarak bilmediği için gösteremediğini, olay anında yırtılan tişörtünü evde olduğunu zannettiğini, ancak mağdurun eşyaları ile konteynere atmış olabileceğini, olayda arabanın arka koltuğunda bulunan maket bıçağını ve mavi montunu kendi rızası ile polislere teslim ettiğini, alkollü olmasından faydalanarak kendisine cinsel saldırıda bulunan katılanı kendisinden uzaklaştırmak ve kendini korumak için bir anlık tepki nedeniyle gerçekleştirdiğini, katılanı öldürme kastının olmadığını, aracı bir anlık kızgınlıkla yaktığını, zararı karşılamaya hazır olduğunu,
Savcılıkta; katılanı yaklaşık 1,5 yıl önce muhabbet ortamında tanıdığını, ara ara buluşup birlikte alkol aldıklarını, olay gecesi katılanla birlikte Sanayi Karakolu karşısında bulunan büfeye gittiklerini, bir adet şarap ve iki adet bira aldıklarını, sanayi bölgesinde bulunan Eko Market’ten gazoz aldıklarını, katılanın “Bizim dükkânın önünden internet çekiyor. Telefondan müzik dinleriz.” diyerek dükkânın önüne gitmeyi teklif ettiğini, dükkânın önünde şarap içmeye başladıklarını, bu sırada katılanın telefonunu çıkarttığını, önce müzik sitelerine girdiğini, belli bir süre müzik dinlediklerini, sonrasında katılanın eşcinsel erkek sitelerine girerek, “Şunlara baksana.” dediğini, katılana “Ne yapıyorsun abi sen buralara girilir mi, kapat şu telefonu, kapatmazsan giderim.” dediğini, bunun üzerine telefonu bıraktığını, “Sanayi bölgesinde polis olabilir, durup dururken ceza yemeyelim. Başka bir yere gidelim.” dediğini, katılana “Sen bilirsin abi.” dediğini, katılanın aracı hareket ettirdiğini, aracı kullanırken kasıtlı olarak vites değiştirirken elini bacağına attığını ve çektiğini, bu durumdan biraz şüphelendiğini, ancak yanlışlıkla olmuştur diye düşündüğünü, sonrasında katılanın bir süre sonra katılanın kendisine, “Şoför koltuğuna geç.” dediğini, katılana “Benim ehliyetim yok. Jandarma falan gelir, sıkıntı olmasın abi,” dediğini, katılanın “Bu saatte burada Jandarmanın ne işi var?” dediğini, kabul ederek şoför koltuğuna geçtiğini, katılanın yan koltuğa geçtiğinde aracın torpido gözünden pembe renkli içinde jel dolu bir kabı çıkarttığını, ağzına götürüp bir fırt çektiğini, kendisine de “Sen de al.” dediğini, katılana, “Ne olduğunu,” sorduğunu, katılanın “İyi gelir sen al bir sıkıntı yok.” dediğini, katılana “Tamam abi,” deyip alıp gibi yapıp ancak almadan dışarıya attığını, bir süre sonra katılanın, “Burası çok sıcak oldu.” diyerek üzerindeki elbiseleri çıkarttığını, hatta tam olarak katılanın ne ara elbiselerini çıkarttığını bile fark etmediğini, daha sonra katılanın iki kolundan tutarak kendisine doğru çektiğini, göğsünün sağ tarafından vücudunu emmeye başladığını, çok şaşırdığını, katılana “Ne yapıyorsun abi” diyerek karşı çıkmaya çalıştığını, ancak katılanın kendisini çok sıkı tuttuğunu, ayrıca 2012 yılında askerde iken bel fıtığı ameliyatı olduğunu, ameliyatın hareketlerini kısıtladığını, bu sırada arka koltukta bulunan montunun cebinde maket bıçağı olduğunu hatırladığını, elini montunu atarak maket bıçağını çıkarttığını, maket bıçağının ucunun açık olmadığını, az bir kısmının açık olduğunu, kendisini katılandan kurtarmak için maket bıçağını rastgele salladığını, arabanın içinin oldukça karanlık ve ışığın kapalı olduğunu, salladığı maket bıçağının katılanın neresine isabet ettiğini görmediğini, bıçağı salladıktan sonra katılanın kendisini bıraktığını, aracın kapısını açarak dışarıya çıktığını, kendisinin de kendi taraftaki kapıdan dışarıya çıktığını, maket bıçağına ne olduğunu hatırlamadığını, aracın dışarısında ise katılanın yerden bir şey aldığını, üzerine doğru geldiğini, elini arka cebine attığında cebinde küçük bir bıçağın olduğunu fark ettiğini, kendisini korumak için bu bıçağı rastgele katılana doğru savurduğunu, katılanın karnından ve göğsünden iki bıçak darbesi daha aldığını, bıçağı sallayınca katılanın kendisinden uzaklaşmaya başladığını, telaşa kapılarak katılanın arabasına bindiğini ve aracı hareket ettirdiğini, hatta araç kullanmayı bilmediğinden 5-6 kez aracı durdurduğunu, kontağını kapattığını katılanın yol aldığı tarafta olduğundan yanından araçla geçtiğini, hatta geçerken katılanın araca el atmaya çalıştığını, katılanın elindeki telefonun aracın içerisine düştüğünü, birkaç parçasının dağıldığını, bu şekilde olay yerinden uzaklaşarak eve gittiğini, aracı eve yakın bir yere bıraktığını, ilk önce eve giderek üzerini temizlediğini, sonra tekrar dışarıya çıkarak az miktar bir kolonyayı koltuğa döktüğünü, biraz şarap gezdirdikten sonra aracı ateşe verdiğini, tekrar evine gittiğini, aracı sinirinden dolayı yaktığını, katılanın bu şekilde sapkın haraketlerinin olduğunu bilseydi kesinlikle kendisinden uzak duracağını, eylemleri de katılanın cinsel saldırısından korunmak için yaptığını, olay öncesinde katılanla herhangi bir husumetinin olmadığını, arkadaşlıklarının olduğunu, olay öncesi katılanın görüştüğü ve mesajlaştığı telefonunun evde olduğunu, arayan, aranan ve mesaj içeriklerinin tespit edilmesini istediğini,
utuklanması talebiyle sevk edildiği … Sulh Ceza Hâkimliğinde; Karakolda ve Savcılıkta verdiği ifadelerinin doğru olduğunu, aynen tekrar ettiğini, katılan …’yi daha önceden tanıdığını, katılanla öncesinde de birlikte alkol aldıklarını, olay günü olan 05.08.2014 Salı günü akşam katılanla telefonla görüşerek buluşmaya karar verdiklerini, katılanın aracı ile kendisini evinden aldığını, araçla birlikte sanayi bölgesine gittiklerini, giderken şarap, bira ve gazoz aldıklarını, katılanın kendi dükkânlarının önüne arabayı çektiğini, orada müzik dinlediklerini, alkol aldıklarını, katılanın cebinde cep telefonunu çıkararak internet sitelerine girdiğini, girmiş olduğu sitelerin eşcinsel erkek siteleri olduğunu, bunun üzerine katılana “Bunu kapat. Ne yapıyorsun? Yoksa giderim.” dediğini, katılanın da kapattığını, katılanın dükkânlarının önünden aracı hareket ettirdiğini, 15 dakika kadar yol aldıktan sonra bilmediği bir yerde durduklarını, alkol almaya devam ettiklerini, sonrasında katılanın söylemesi üzerine kendisinin şoför koltuğuna geçtiğini, katılanın da sağ ön koltuğa geçtiğini, aracın torpido gözünden pembe renkli jel dolu bir kap çıkarttığını, bu jeli ağzına götürüp çektiğini, kendisine de teklif ettiğini, içer gibi yapıp dışarı attığını, katılanın “Burası çok sıcak oldu.” diyerek üzerindeki gömleği çıkarttığını, tamamen soyunduğunu görmediğini, daha sonra kollarından tutarak üzerine doğru çektiğini, vücudunun üst bölgesini ısırmaya, emmeye başladığını, şaşırdığını, karşı çıkmaya çalıştığını, ancak bel fıtığından dolayı rahatsız olduğundan dolayı kurtulamadığını, bu arada aracın arka koltuğunda montunun cebinde maket bıçağı olduğunu hatırladığını, montunun cebinden maket bıçağını aldığını, maket bıçağının ucunun açık olmadığını, eliyle ittirerek ucunu açtığını, maket bıçağını katılana doğru rastgele salladığını, havanın karanlık ve aracın ışıklarının kapalı olması sebebiyle katılanın neresine isabet ettiğini bilmediğini, maket bıçağını salladıktan sonra katılanın kendisini bırakarak aracın kapısını açıp dışarıya çıktığını, kendisinin de dışarı çıktığını, katılanın sadece üzerinde külot olduğu hâlde üzerine doğru geldiğini, elinde cep telefonu olduğunu, katılanın üzerine doğru gelince ceplerini karıştırdığını, arka cebinde bulunan bıçağı aldığını, bıçağın ucunu açarak katılanın karın ve göğüs bölgesine doğru rastgele 2-3 defa salladığını, bundan sonra katılanın kendisinden uzaklaştığını, katılanın arabasına binerek kaçmaya çalıştığını, katılanın yanından geçerken aracı durdurmak için el attığını, ancak kaçtığını, ikamet ettiği eve geldiğini, evde önce üzerini temizlediğini, sonra dışarıya çıkıp evden aldığı kolonyayı ve şarabı aracın koltuğunun üzerine döktüğünü, aracı ateşe verdiğini, tekrar eve gittiğini, arabadan aldığı eşyaları ile birlikte üzerindeki elbiseleri bir poşete koyarak bir çöp konteynerine attığını, o geceyi sinemanın arkasındaki tuvalette geçirdiğini, sabahleyin teslim olduğunu, olay nedeniyle pişman olduğunu, mağduru öldürmek amacıyla değil, korkutmak amacıyla bıçakladığını, Mahkemede 20.10.2015 tarihli savunmasında: Katılan … ile daha önceden tanıştıklarını, aralarında abi-kardeş ilişkisinin olduğunu, olay akşamı .yi arayarak “müsaitsen bir ara gelelim, muhabbet edelim” dediğini, saat 22.30 civarında katılan …’nin arabasıyla evinin önüne gelerek kendisini arabasına aldığını, birlikte içecek bir şeylerde alıp arabayla .i’nin dükkânının önüne gittiklerini, arabayı oraya park ettiklerini, arabanın içerisinde hem içtiklerini hem de muhabbet ettiklerini, katılan …’nin de cep telefonundan internete girdiğini ve porno sitelerine girdiğini, özellikle travestiyle ilgili sitelere bakmaya başladığını, kendisinin “ne yapıyorsun abi, buralara girilir mi kapat şu telefonu” dediğini, bunun üzerine telefonu bıraktığını ve başka yere gidelim dediğini, arabayla tekrar hareket ettiklerini, katılan …’nin arabayla kendisini tenha bir yere götürdüğünü, orada arabayı durdurduğunu, yine arabanın içerisinde içmeye ve sohbet etmeye devam ettiklerini, kendisinin araba kullanmasını bilmediğini ancak araba kullanmaya merakı olduğu için direksiyona geçebilir miyim diye .ye ricada bulunduğunu, .’nin de kabul ettiğini, katılan … ile yer değiştirdiklerini, kendisinin arabanın direksiyonuna geçtiğini, katılan …’nin de yanında oturmaya başladığını, bu şekilde otururken katılan …’nin tişörtünü çıkarttığını ve atlette kaldığını gördüğünü, “hava sıcak sende çıkar” dediğini, daha sonra bir baktığında üzerindeki bütün kıyafetlerini çıkardığını sadece külotunun üzerinde kaldığını gördüğünü, “ne yapıyorsun abi” dediğini, “vereceksin” dediğini ve üzerine saldırdığını, kendisini kendine doğru çekerek zorla kucağına oturturduğunu, arkasından sarıldığını, kendisinin de katılan …’den kurtulmaya çalıştığını ancak sıkı tuttuğu için hareket edemediğini, hatta bel fıtığından ameliyat olduğu için belinin ağrıdığını, katılanın da bunu bildiğini, bir ara elini arka koltukta bulunan parkesine uzattığını, parkesinin içerisinde maket bıçağı olduğunu, onu almaya çalıştığını, ilk önce alamadığını daha sonra zorla da olsa uzanıp maket bıçağını eline aldığını ve kendisini kurtarmak amacıyla maket bıçağını rast gele .’ye salladığını, bunun üzerine .’nin kendisini bıraktığını ve arabadan çıkıp kaçmaya başladığını, kendisinin de arabadan çıktığını, kendisinin salladığı bıçağın .ye isabet edip etmediğini görmediğini, .’nin üzerinde külot ile kaçtığını, kendisinin de arabasını alarak evine geldiğini, yaşananlardan çok etkilendiğini, hâlâ olayın etkisinde olduğunu, arabayı görünce olayı hatırladığını, daha fazla dayanamadığını ve arabaya kolonya döktüğünü ve ıslak mendil ile tutuşturduğunu ve arabayı yaktığını, üzerine atılı suçlamaları bu şekilde kabul ettiğini ancak kendisine cinsel saldırıda bulunan katılan …’den şikâyetçi olmadığını, beraatini talep ettiğini beyan ettiği, sanığa soruşturma aşamasında alınan ifadesi okunup, çelişki nedeniyle sorulduğunda; olayı şimdi hatırladığını, soruşturma aşamasındaki ifadelerinin doğru olduğunu, kendisinin aracı çalıştırıp evine doğru hareket ettirdiğinde katılan …’nin yanından geçerken araca el atmaya çalıştığını, hatta elindeki telefonun aracın içerisine düştüğünü, buna rağmen kendisinin durmadığını ve olay yerinden uzaklaşarak evine gittiğini, arabanın .’ye çarpıp çarpmadığını bilmediğini ancak aracın çarptıysa da kendisinin .’ye kasıtlı olarak arabayla çarpmadığını, boğuşma sırasında olay yerinin karanlık olduğunu, boğuşma sırasında kendisinin tişörtünün yırtıldığını, katılanın bu arada sağ göğsünü ağzına alarak 5-10 … emdiğini” .Savunmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Suça teşebbüs” başlıklı 35. maddesinde;
“Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir. Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna “subjektif unsur” denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir. (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih …. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, …, 2000, ….315.) Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK’nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır. Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır. Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.Öte taraftan haksız tahrik hükmünün koşulları üzerisinde durmakta da fayda bulunmaktadır.Tahrik kelimesi, sözlüklerde hareket hâlinde olmayan bir şeyi harekete geçirme, kımıldatma, kışkırtma olarak tanımlanmıştır. (Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü, Kubbealtı Lugati.)İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir. (Devrim …, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, ….225.)
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir. (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, … Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, ….1, ….14.)Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde de haksız tahrik; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiğihiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 765 sayılı Kanun’da yer alan “ağır – hafif tahrik” ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun yek diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
anık … 26, katılan … 39 yaşında olup, sanık ve katılanın olaydan 1,5 yıl önce arkadaş ortamında tanışıp arkadaş oldukları, zaman zaman buluşup birlikte alkol alıp sohbet ettikleri, 06.08.2016 tarihinde sanığın arkadaşı olan katılana mesaj atıp görüşmek istediğini söylediği, bunun üzerine katılanın saat 23.00 sıralarında kullanımındaki . plaka sayılı . marka araçla sanığın oturduğu yere giderek onu aldığı, birlikte önce şarap, bira ve gazoz aldıktan sonra katılanın sanayide bulunan dükkânının önüne gittikleri, araçta şarap içip telefondan müzik dinledikleri, bir süre sonra katılanın telefonundan eşcinsel erkek sitelerine girip sanığa gösterdiği, sanığın bu durumdan rahatsız olduğu ve katılana, “Kapatmazsan giderim.” dediği, katılanın telefonundaki görüntüleri kapatıp, “Burada polis görüp ceza yazabilir” dedikten sonra katılanın aracı tenha bir yer olan .Çevreyolu köprüsünün olduğu dere boyuna götürdüğü, burada birlikte alkol almaya devam ettikleri, katılanın sanıktan şoför koltuğuna geçmesini istemesi üzerine sanığın şoför koltuğuna geçtiği, katılanın torpido gözünden içinde pembe renkli bir jel dolu olan kapı çıkarttığı ve sıvıdan içtiği, sanığa da içmesi için uzattığı, sanığın da içer gibi yapıp içmediği, sıvıyı içen katılanın, “Çok sıcak oldu” diyerek üzerinde sadece külotu kalacak şekilde soyunduğu, sanıktan da soyunmasını istediği, ancak sanığın soyunmadığı, katılanın sanığın iki kolundan tutarak kendisine doğru çekip kucağına oturttuğu ve sağ göğsünden emmeye başladığı, 2 yıl önce bel fıtığından ameliyat olan sanığın kendisini geri çekemediği, arka koltukta bulunan montunun cebinde maket bıçağı olduğunu hatırlayarak uzanıp montunun cebinden olaydan sonra ele geçirilemeyen maket bıçağını alıp ucunu açarak karanlık olan aracın içinde katılana rastgele sallayarak katılanı boğazında 8 cm kesi olacak şekilde yaraladığı, katılanın ve arkasından sanığın araçtan indikleri, katılanın sanığın üzerine doğru geldiği sırada sanığın bu kez olaydan sonra rızası ile teslim ettiği toplam uzunluğu 21 cm olan açılır kapanır bıçağı arka cebinden çıkararak katılana doğru salladığı, katılanı sol göğsünden 4 cm’lik kesi oluşturacak şekilde yaraladığı, katılanın sanığın üzerine tekrar gelmesi sebebiyle bu sefer de bıçağı karın boşluğuna savurarak sol karında 5 cm’lik kesi oluşturacak şekilde yaraladığı, sanığın katılana ait araca binerek olay yerinden uzaklaştığı, aracı evinin yakınlarına park ettiği, eve gidip üzerini değiştirerek tekrar aracın yanına gelip katılanın kullandığı mülkiyeti inceleme dışı katılan …’ya ait olan aracı ateşe verdiği ve kısmen zarar görmesine sebep olduğu, sanığın aynı tarihte sabah saat 08.30 sıralarında kendiliğinden gelip teslim olduğu, olaydan sonra alınan raporlarda katılandaki yaralanmaların yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu ve idrarında uyuşturucu madde çıktığının anlaşıldığı olayda;Olaydan önce arkadaş olan ve aralarında husumet bulunmayan taraflardan sanığın elinde herhangi bir alet bulunmayan katılandan beklenmedik bir şekilde cinsel saldırıya maruz kalması üzerine saldırı ile orantısız bir şekilde alkollü olan katılanı önce araç içerisinde, daha sonra araç dışarısında bıçaklayarak hayati tehlike geçirmeyecek, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladıktan sonra eylemine devam etme imkânı varken katılana ait araca binerek olay yerinden uzaklaştığının anlaşılması karşısında, sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları ile meydana gelen tehlike ve zararın boyutu bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının haksız tahrik altında kasten yaralama suçuna yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının suç vasfına yönelik itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;
1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
A) Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 14.01.2020 tarihli ve 3869-59 sayılı ilamındaki sanık hakkında katılan …’e yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten yapılan “bozma” kararının KALDIRILMASINA,
B) … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.02.2016 tarihli ve 145-25 sayılı hükmünün sanığın eyleminin haksız tahrik altında kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2) Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.06.2022 tarihinde yapılan müzakerede tüm uyuşmazlıklar yönünden oy birliğiyle karar verildi.