YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/114
KARAR NO : 2022/380
KARAR TARİHİ : 24.05.2022
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Sanık …’ın mağdur …’e yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1, 103/4, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba; mağdur …’a yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/1, 62/1, 50/1-a, 52/2 ve 63. maddeleri uyarınca 3.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin … 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.11.2017 tarihli ve 246-400 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi, mağdurlar vekili ve katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesince 13.04.2018 tarih ve 3065-640 sayı ile duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda; şikâyetten vazgeçen mağdurlarla ilgili katılma kararının hükümsüz olması nedeniyle mağdurlar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kurulan hükümlerin kaldırılarak, sanığın çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-3. cümle, 103/4, 43/1, 62/1, 53/1-2-3 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/4, 62/1, 53/1-2-3 ve 63. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 23.10.2019 tarih ve 5962-11943 sayı ile;
“5271 sayılı CMK’nın 294/1. maddesinde yer alan ‘Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.’ şeklindeki düzenleme gözetilerek yapılan değerlendirmede, katılan Bakanlık vekilinin 10.09.2018 günlü temyiz dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermediği anlaşıldığından, vaki temyiz isteminin aynı Kanun’un 298. maddesi uyarınca reddine,” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.11.2019 tarih ve 92613 sayı ile;
“…CMK’nın 294/1. maddesinde yer alan ‘Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.’ şeklindeki düzenleme ile temyiz sebeplerinin temyiz dilekçesinde gösterilmesini zorunlu kılmış, temyiz sebeplerinin temyiz dilekçesinde gösterilmemiş olmasının müeyyidesini ise CMK’nın 298/1. maddesi ile temyiz isteminin reddi olarak belirlemiştir.
CMK’nın 291/1. maddesi gereğince temyiz süresi 15 gündür ve hükmün açıklanması ile bu süre başlar, hüküm temyize hakkı olanların yokluğunda açıklanmış ise, CMK’nın 291/2. maddesi gereğince bu süre hükmün ilgilisine tebliği ile başlayacaktır.
Hükmü temyize hakkı bulunanların CMK’nın 291. maddesinde yazılı süre içinde temyiz dilekçesini vermiş, fakat bu dilekçe CMK’nın 294/1. maddesinde yazılı olduğu üzere temyiz sebeplerini içermiyorsa, hükmün yüze karşı açıklanmış olması hâlinde gerekçeli kararın tebliğinden, yoklukta açıklanmış olması hâlinde ise tebliğ ile başlayan temyiz süresinin bitmesinden itibaren 7 gün içinde temyiz nedenlerini içeren ek dilekçe ile temyiz sebeplerinin bildirilebileceği CMK’nın 295/1. maddesi ile hüküm altına alınmıştır.
Bu şekilde ikili bir düzenlemeye gidilmiş olmasının nedeni yüze karşı açıklama ile başlayan temyiz süresinin ve takip eden ek sürenin gerekçeli kararın tebliğinden önce bitme ihtimalinin bulunmasıdır. Her ne kadar madde gerekçesi, gıyapta verilen kararlar yönünden tebliğden itibaren, yüze karşı verilen kararlar yönünden ise temyiz süresinin bitmesinden sonra 7 günlük bir ek süreden bahsetmekte ise de yüze karşı verilen kararın gerekçeli kararının tebliğinin temyiz süresinin bitimini takip eden ek süreyi de aşması hâlinde temyiz edenin sebeplerini bildirmesine engel olacağı, keza gıyapta verilen kararın tebliğinden sonra zaten 15 günlük yasal temyiz süresinin başlayacak olması karşısında ek sürenin gerekçeli kararın tebliği ile başladığının kabulü hâlinde ek sürenin temyiz süresinden önce biteceği, her durumda yasayla verilen ek dilekçe hakkının uygulanabilir olmaktan çıkacağı, bu sebeple madde gerekçesinin hatalı olduğu sonucuna varılmıştır.
Somut olayda, … Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 13.04.2018 gün ve 2017/3065 Esas, 2018/640 Karar sayılı kararı katılan Bakanlık vekilinin yokluğunda açıklanmış, bu karar 07.09.2018 günü katılan vekiline tebliğ edilmiştir. Katılan vekili Av. … 10.09.2018 günü UYAP üzerinden e-imza ile sebep içermeyen bir temyiz dilekçesini dosyaya sunmuş, temyiz süresi 22.09.2017 günü sona erdikten sonra bu kez bir diğer katılan Bakanlık vekili Av. 27.09.2018 günü, CMK’nın 295/1. maddesi gereğince ek 7 günlük süre içinde yine UYAP üzerinden e-imza ile temyiz sebeplerini içeren ek temyiz dilekçesini dosyaya sunduğu, temyiz sebebi içermeyen temyiz dilekçesinin ve temyiz sebeplerinin bildirilmesine dair ek dilekçenin CMK’nın 291 ve 295. maddelerinde yazılı süreler içinde verildiği, temyizin esasa girilmek suretiyle incelenmesi gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Dairesince 05.02.2020 tarih ve 7235-845 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; katılan … Hizmetler Bakanlığı vekilinin yokluğunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının 07.09.2018 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine katılan vekilince 10.09.2018 tarihinde herhangi bir neden gösterilmeden temyiz edildiği, temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden sonra (7) gün içerisinde 27.09.2018 tarihinde katılan vekilince temyiz nedenlerini içeren bir ek dilekçe verildiği anlaşılan dosyada; katılan vekili tarafından sunulan temyiz nedenlerini içeren ek dilekçenin süresi içerisinde verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
… Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.05.2017 tarih ve 4542-466 sayı ile; sanık … hakkında mağdur …’e yönelik çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; mağdur …’a yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçlarını işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı,
… 1. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 07.11.2017 tarih ve 246-400 sayı ile; çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1, 103/4, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/2, 3-f, 5, 62/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/1, 62/1, 50/1-a, 52/2 ve 63. maddeleri uyarınca 3.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin sanık müdafisi, mağdurlar vekili ve katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesince 13.04.2018 tarih ve 3065-640 sayı ile duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda; şikâyetten vazgeçen mağdurlarla ilgili katılma kararının hükümsüz olması nedeniyle mağdurlar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen hükme ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine, Yerel Mahkemece sanık hakkında kurulan hükümlerin kaldırılarak, çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-3.cümle, 103/4, 43/1, 62/1, 53/1-2-3 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/4, 62/1 ve 53/1-2-3. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
Hükümlerin 27.04.2018 tarihinde sanık müdafileri tarafından temyiz edildiği ancak sanığın 11.06.2018 tarihli dilekçesinde temyiz talebinden feragat ettiğini belirtmesi üzerine sanık müdafilerinin de 22.06.2018 tarihinde temyiz isteklerinden vazgeçtiklerini beyan ettikleri,
Katılan … Hizmetler Bakanlığı vekilinin yokluğunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının 07.09.2018 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi üzerine katılan vekilince 10.09.2018 tarihinde herhangi bir neden gösterilmeden temyiz edildiği, temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden sonra (7) gün içerisinde 27.09.2018 tarihinde katılan vekilince temyiz nedenlerini içeren bir ek dilekçe verildiği,
Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 23.10.2019 tarih ve 5962-11943 sayı ile; katılan Bakanlık vekilinin 10.09.2018 tarihli temyiz dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi gösterilmediği anlaşıldığından, vaki temyiz isteminin aynı Kanun’un 298. maddesi uyarınca reddine karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 28.11.2019 tarih ve 92613 sayı ile; yalnızca çocuğun basit cinsel istismarı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin reddine dair Özel Daire kararına; temyiz eden tarafın yokluğunda verilen kararlar bakımından gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük temyiz süresinin başladığı, CMK’nın 295. maddenin birinci fıkrasında belirtildiği üzere (15) gün içerisinde yapılan temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden itibaren (7) gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilebileceği kabul edildiği anlaşıldığından; temyiz sebebi içermeyen temyiz dilekçesinin ve temyiz sebeplerinin bildirilmesine dair ek dilekçenin CMK’nın 291 ve 295. maddelerinde yazılı süreler içinde verildiği, temyizin esasa girilmek suretiyle incelenmesi gerektiği gerekçesiyle itiraz edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için temyiz kanun yolunun açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
CMK’nın “Kanun yollarına başvurma hakkı” başlıklı 260. maddesi;
“(1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık … bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.
(2) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.
(3) Cumhuriyet savcısı, sanık lehine olarak da kanun yollarına başvurabilir.”,
CMK’nın “Temyiz istemi ve süresi” başlıklı 7035 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle değişik 291. maddesi;
“(1) Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu bulunan sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.”,
“Temyiz başvurusunun içeriği” başlıklı 294. maddesi;
“(1) Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.
(2) Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir.”,
“Temyiz gerekçesi” başlıklı 295. maddesi;
“(1) Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir.
(2) Temyiz, sanık tarafından yapılmış ise, ek dilekçe kendisi veya müdafii tarafından imza edilerek verilir.
(3) Müdafii yoksa sanık, tutanağa bağlanmak üzere zabıt kâtibine yapacağı bir beyanla gerekçesini açıklayabilir; tutanak hâkime onaylatılır. Sanığın yasal temsilcisi ve eşi hakkında 262 nci madde, tutuklu sanık hakkında ise 263 üncü madde hükümleri saklıdır.”,
“Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi” başlıklı 296. maddesi;
“(1) Temyiz istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmiş veya temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü temyiz olunan bölge adliye veya ilk derece mahkemesi bir karar ile temyiz istemini reddeder.
(2) Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez.”,
“Temyiz isteminin reddi” başlıklı 298. maddesi;
“Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.”,
Hükümlerini içermektedir.
Temyiz, kural olarak bölge adliye mahkemesi ceza daireleri tarafından verilen hükümlerle, bu dairelerin hükme esas teşkil eden ara kararlarına ve 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca iade taleplerine ilişkin ağır ceza mahkemeleri tarafından verilen kararlara karşı başvurulan bir olağan kanun yoludur.
“Davasız yargılama olmaz” ilkesi ve CMK’nın 296. maddesinin birinci fıkrası gereğince temyiz incelemesi yapılabilmesi için aleyhine temyiz yoluna başvurulabilecek bir hükme karşı, hak sahibi tarafından, süresi içerisinde, temyiz davası açılması yani temyiz isteminde bulunulmuş olması gerekir.
CMK’nın 296. maddesinin birinci fıkrasında, temyiz isteminin kabule değer sayılıp sayılmadığı ön incelemesinin bölge adliye veya ilk derece mahkemesince yapılması öngörüldüğü hâlde, aynı Kanun’un 298. maddesi ile benzer incelemenin Yargıtayca da yapılması hüküm altına alınmıştır. Buna göre temyiz başvurusunda bulunulması hâlinde hükmü veren mahkemece, öncelikle temyiz başvurusunun kabul edilebilir olup olmadığı araştırılacak, bu bağlamda da temyiz talebinin süresinde yapılıp yapılmadığı, kararın temyiz edilebilir nitelikte olup olmadığı ve başvuruda bulunanın hükmü temyiz etmeye hakkı bulunup bulunmadığı incelenecektir. Temyiz başvurusu kanuni süre geçtikten sonra yapılmışsa ya da karar temyiz edilebilir nitelikte değilse veya başvuruda bulunanın temyiz etme hakkı bulunmuyor ise temyiz talebi mahkemesince CMK’nın 296. maddesi uyarınca reddedilecektir. Temyiz eden de ret kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilecek ve bu durumda da dosya Yargıtaya gönderilecektir.
Mahkemece temyiz isteminin kabule değer sayılması hâlinde, herhangi bir karar verilmeden aynı Kanun’un 297. maddesi uyarınca tebligat işlemleri tamamlandıktan sonra dosya temyiz incelemesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecektir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesiyle daireye gönderilen dosyanın esasına girilmeden önce, Yargıtay ilgili Dairesince, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulup bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olup olmadığını, temyiz edenin buna hakkı olup olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içerip içermediğini belirleyecektir. Temyiz başvurusunun kanuni süre geçtikten sonra yapılması, kararın temyiz edilebilir nitelikte bulunmaması, temyiz edenin temyiz etme hakkı olmaması ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermemesi hâllerinde ise ilgili Dairece temyiz talebi CMK’nın 298. maddesi uyarınca reddedilecek, temyiz talebinin reddi nedenlerinin bulunmaması durumunda da esas yönünden temyiz incelemesi yapılacaktır.
CMK’da istinaf yoluna başvurabilecek kişiler açıkça ve ayrıca düzenlenmiş olmasına karşın, temyiz yoluna başvurabilecek kişilere ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak temyiz de olağan bir kanun yolu olup kanun yollarına ilişkin genel hükümlere göre başvurma hakkına sahip olanlar temyize de başvurabilirler. Buna göre; Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık, katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar, verilen hüküm veya karar nedeniyle hukuki hakları zarar gören üçüncü kişiler, şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşinin temyiz yoluna başvuru hakkı bulunmaktadır.
CMK’nın 291. maddesine göre; temyiz davası açılması için on beş günlük bir süre öngörülmüştür. Hükmün yüze karşı açıklanmasından itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulması şarttır. Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmış ise on beş günlük süre tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Kural olarak temyiz başvurusunun yazılı şekilde olması yani hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile yapılması gerekir. Ancak, zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle sözlü başvuruda bulunmak da mümkündür. Bu durumda beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkim tarafından onaylanır.
CMK’nın 294. maddesine göre; temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorunda olup temyiz sebebi ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir. Aynı Kanun’un 295. maddesi uyarınca, temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse başvuru için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (7) gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı ise temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtecektir. Temyiz, sanık tarafından yapılmış ise, ek dilekçe kendisi veya müdafisi tarafından imza edilerek verilecektir. Müdafisi yoksa sanık, tutanağa bağlanmak üzere zabıt kâtibine yapacağı bir beyanla gerekçesini açıklayabilecek, düzenlenen tutanak ise hâkime onaylatılacaktır. Sanığın yasal temsilcisi ve eşi, CMK’nın 262. madde; tutuklu sanık ise aynı Kanun’un 263. madde hükümlerinde belirtilen şartlara göre ek dilekçe verebilecektir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin Türk yargı sistemine dahil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucu, istinaf başvurusunda Cumhuriyet savcısı dışındaki diğer kişiler bakımından sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken, temyiz yolunda, mülga 1412 sayılı CMUK’dan farklı şekilde, resen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde, temyiz edenin hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini, temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu ve temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse başvuru için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (7) gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren ek bir dilekçe vermesini öngörmüştür.
Gerekçeli temyiz dilekçesi (ek dilekçe, temyiz layihası), temyiz nedenlerinin gösterildiği dilekçedir. Temyiz dilekçesinde ya da daha sonradan verilen ek dilekçesinde temyiz denetiminin kapsamının belirlenmesi bakımından dayandığı hukuka aykırılıkların gösterilmesi gerekir.
Bölge adliye mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz edilemeyecekleri, hangilerinin ise temyiz kanun yoluna tabi oldukları aynı Kanun’un 286. maddesinde ayrı ayrı sayılmıştır.
Bu aşamada uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için (7) günlük temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe süresinin nasıl hesaplanması gerektiği üzerinde durulmalıdır.
I- Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yüzüne karşı açıklanmışsa;
a- On beş (15) günlük temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunan taraf, bu süre içerisinde temyiz nedeni bildirmemiş ise gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi (7) gün içerisinde temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe vermelidir.
b- On beş (15) günlük temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunan taraf, bu süre içerisinde temyiz nedeni bildirmiş olsa dahi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi (7) gün içerisinde temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe verebilir.
II- Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa;
a- Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş (15) günlük temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunan taraf, bu süre içerisinde temyiz nedeni bildirmemiş ise temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden itibaren yedi (7) gün içerisinde temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe vermelidir.
b- Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş (15) günlük temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunan taraf, bu süre içerisinde temyiz nedeni bildirmiş olsa dahi temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden itibaren yedi (7) gün içerisinde temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe verebilir.
III- Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yüzüne karşı açıklanmış ancak gerekçeli kararın tebliği on beş (15) günlük temyiz süresi içerisine rastlamışsa;
a- Temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunan taraf, temyiz nedeni bildirmemişse, temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçeyi, temyiz başvurusu için belirlenen süre içerisinde yahut bu sürenin bitmesinden itibaren yedi (7) gün içerisinde vermelidir.
b- Temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunan taraf, temyiz nedeni bildirmişse, temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçeyi, temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden itibaren yedi (7) gün içerisinde de verebilir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan … Hizmetler Bakanlığı vekilinin yokluğunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının 07.09.2018 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine katılan vekilince 10.09.2018 tarihinde herhangi bir neden gösterilmeden temyiz edildiği, temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden sonra (7) gün içerisinde 27.09.2018 tarihinde katılan vekilince temyiz nedenlerini içeren bir ek dilekçe verildiği anlaşılan dosyada;
CMK’nın 291 ve 294. maddeleri ile 295. maddesinin birinci fıkrası birlikte değerlendirildiğinde; hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (15) günlük temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunan tarafın, bu süre içerisinde temyiz nedeni bildirmemiş ise temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçeyi temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden itibaren yedi (7) gün içerisinde verebileceği anlaşıldığından, katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından sunulan 27.09.2018 tarihli temyiz nedenlerini içeren ek dilekçenin süresi içerisinde verildiği kabul edilmelidir. Bu nedenle Özel Dairece, katılan vekilinin temyiz başvurusunun herhangi bir sebep içermediği kabul edilerek temyiz isteminin reddine karar verilmesi isabetli değildir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 23.10.2019 tarih ve 5962-11943 sayılı temyiz isteminin reddi kararının çocuğun basit cinsel istismarı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden KALDIRILMASINA,
3- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivde bulunan dosyaların Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden dosyanın, katılan … Hizmetler Bakanlığı vekilince yapılan temyiz başvurusunun incelenmesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.